23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 OCAK 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Tekstilcilerin gözü Amerika'da • tSTANBUL(AA>- Türkiye thracatçılar Meclisi (TÎM) Başkanı OkanOguz, ABD'nin 5 hassas kategoride Türkiye'ye uyguladığı kotalan kaldırdığı takdirde, bu ülkeye tekstil ve konfeksiyon ihracatının 1.5 milyar dolara çıkabileceğini bildirdi. Ençokzam telelona • ANKARA(AA)- Devlet Istatistik Enstitüsü'nün rakamlanna göre geçen yıl en çok fiyat artışıyüzde 198.1'le kontürlü telefon ücretlerinde gerçekleşti. Ikinci en büyük fiyat artışı yüzde 170 ile araçlann tamir ve bakım ücretlerinde görülürken üçüncü sırada yüzde 145.6 ile kuru fasulye vardı. Kişi başına 165 dolar ödedik • A\KARA(UBA)- Katnlyonluk aylık iç borç faturalan kapıya dayanırken 1997 yılında kişi başına dış borç ödemesi 165 dolar oldu. 1997yıhndaTürk Hazinesi, Merkez Bankası aracılığıyla 10 milyar 359 milyon dolar dış borç ödemesi gerçekleştirdi. Türk Telekom'a yılbaşı hediyesi • ANTALYA (AA) - Türk Telekom'a abone olan 17 milyon kişi, yılbaşı akşamı şirketlere trilyonlarca lira kazandırdı. Yılbaşı akşamı akraba ve arkadaşlanna "mutlu yıllar" demek isteyen abonelerin en az iki görüşme üzerinden 34 mılyondan fazla görüşme yaptığını tahmın ettiklerini belirten Türk Telekom yetkılileri. görüşmelerin tutannm 2 trilyon lırayı geçtiğini kaydettiler. İGEME'den mevzuat desteği • ANKARA(AA)- lhracatı Geliştirme ve Etüd Merkezi (İGEM€), Resmi Gazete'de yayımlanmayan Merkez Bankası genelgelenni, ihracatçı ve ithalatçılar için yayın haline getirdi. İGEME'den verilen bılgıye göre dış tıcaret mevzuatı alanındaki tüm düzenlemelere, ilgili firma ve kuruluşlann kolayca ulaşabilmesıni sağlamak amacıyla, ilk kez Merkez Bankası genelgeleri, Merkez Bankası ışbirliği ile derlendi. ÇAYKUR'un vergi borcu • RİZE(AA)-Çay Işletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) tarafmdan 1993-1994 yıllanna ait 1.3 trilyon liralık vergi borcu ödenmeyince borç, cezalanyla bırlikte 6.7 trilyon liraya ulaştı. ÇAYKUR Genel Müdürü Nejat Ural, söz konusu borç ile ilgili Maliye Bakanlığı ile göörüşüldüğünü ve kurumun borçlannın taksitlere bölündüğünü söyledi. tzmip'de fiyat artışları • tZMtR(AA)- Izmir'de toptan eşya fıyatlan, aralık ayında, bir önceki aya göre yüzde 5.8 oranında arttı. Geçen yıl aralık ayı enflasyonu yüzde 5.6 idi. lzmir Ticaret Odası'nın (tZTO)açıklamasınaz göre söz konusu artış, tanm sektöründe yüzde 8.7, imalat sektöründe yüzde 5.8 olurken enerji sektöründe artış kaydedilemedi. AB mevzuatına uyuyop muyuz? • ANKARA(AA)- Türkiye'nin Avrupa Birliği ile gerçekleştirdiği gümrük birliği ikinci yılını doldururken Türkiye, AB mevzuatına uyum çalışmalannı henüz tamamlayamadı. Devlet Planlama Teşkilatı verilerine göre AB mevzuatına uyum için Türkıye'nin yapması gereken önemli yasal düzenlemelerin başında, Gümrük Kanunu, Milli Akreditasyon Merkezi'nin kurulmasına ilişkin kanun, Taşıma Kanunu ve Özel Tüketim Vergisi geliyor. Hak-lş Konfederasyonu hazırladığı raporda hükümetin vergi reform tasansına eleştiri yağdırdı 'Her tür kazanç vergilendirilsiıı'ANKARA(URA) -Hak-lş Konfederas- yonu, hükümetin ha- zırladığı vergi re- form tasansmı eleş- tirerek, borsa dahil her türlü kazancın vergilendirilmesini ve borsa ka- zançlannm hangi alanlarda kul- lanıldığının takip edilmesini is- tedi. Hak-İş'inhazırladığı '1997 Yv- h Değeriendirmesi ve 1998'den Bekkntiler' başlıklı raporda, ha- zırlıklan sürdürülen vergi refor- mu değerlendirildi. Vergi refor- munun öneminin, ekonomiyi Hak-îş, borsa dahil her türlü kazancın vergilendirilmesini ve borsa kazançlannın hangi alanlarda kullanıldığmm takip edilmesini istedi. Raporda, rant gelirindeki vergi yükünün yüzde 5.7 olduğu belirtilirken, servetten ahnan verginin toplam içindeki payının yüzde 1 'de kaldığına dikkat çekildi aşarak devlet-birey ve toplum-si- yaset gibi olgulann yeniden ta- nımlanmasma kadar uzandığı- nın belirtildiği raporda, w Vergi düzenlemeleri, fınansal düzen- lemeler, istikrar programı gibi uygulamalarda siyasi iradenin tavru sistemi yaşatmada ya da çökertmede fevkalade önemli- dir" denildi. Rantı teşvik ederek vergi dışı bırakmayan, üretimi cezalandı- ran, geliri yanlış ve adaletsiz da- ğıtan sistemlerin kamuoyuna gü- ven vermediğinin altı çizilen ra- porda, 1997 Ocak-Eylül döne- minde 3 katrilyon olarak ger- çekleşen toplam vergi gelirimn yüzde 58'inin dolaylı vergilerden, yüzde 42'sinin ise gelir ve ser- vetten alındığı vurgulandı. Top- lam verginin yüzde 31.3'ünü üc- retlilerin, yüzde 9.1' ini de kurum- lann ödediği belirtilen raporda, servetten ahnan verginin, top- lam verginin sadece yüzde 1 'ini oluşturduğu ifade edildi. Raporda, rant gelirindeki ver- gi yükünün yüzde 5.7 olduğu belirtilirken, asgari ücretin peşin olarak ayda yüzde 25 oranında vergilendiril- diğine dikkat çekildi. 1998 bütçesi ile öngörü- len 6 katrilyonluk repo faizinin ise sadece yüz- de 5.7 oranında vergi- lendirileceği anlatıldı. Raporda. vergi reform tasart- sında gelinen noktanın reform özelliği taşımaktan uzak olduğu ve revizyon niteliği taşıdığı sa- vunularak "Borsa dahil her tür- lü kazanç vergilendirilmeli ve borsa kazançlannın hangi alan- larda kullanıldığı takip edilme- Bdir" denildi. ÎTO Istatistik Şubesi Müdürü 97 fiyat artışlarmı değerlendirdi '97'nin şampiyonu 'dışanda yemek' GÜLDENOHRİ Istanbul Ticaret Odası'nın (İTO) her ay hesapladığı Istanbul Ücretli- ler Geçinme Endeksi kasım ayı ve- rilerine göre, 96 Kasımı'ndan itiba- ren dışanda yemek yemenin fatura- sı yüzde 142.9'luk artış gösterdi. Aynı dönemde, yüzde 135.5'le tü- tün, tütün mamulleri ve alkollü iç- kiler grubu ikinci, yüzde 134.6'hk artışla yaş- kuru sebze ve meyve grubu üçüncü oldu. lstanbul'da tü- ketici fiyatlanna bakıldığında gö- rülen ortalama artış son bir yılda yüzde 91.2. Istanbul Toptan Eşya Fiyatlan Endeksi'nin ise yine 97 Aralık ayı itibanyla son bir yılda gösterdiği artış yüzde 78.4. Geçen aralık ayt aylık tüketici fiatlan de- ğişimi yüzde 3.2, toptan eşya fiyat- lanndaki değişim ise yüzde 4.1 ola- rak gözlemlendi. BuydTÜFEyûksek Fiyatı en çok artan toptan ürün- lerse işlenmiş sınai nebatlar grubu olarak sınıflandınlan zeytinyağı, pa- mukyağı, şeker gibi maddeler. İkin- ci sırada yüzde 114'lük artışla mey- veler, üçüncü sırada da tütün, kah- ve geaellikle Tüketici Fiyatlan En- deksi'nin üzerinde gerçekle^en Top- tan Eşya Fiyatlan Endeksi'nin, bu yıl daha düşük hesaplandığını söy- ^WB IBİlif.. 1PPİ Wp*8^ leyen İTO Istatistik Şubesi Müdürü Sabiha Güzel, bu yıl tüketici talebi- ne dayalı fiyat artışlan yaşandığını, bu yüzden tüketici fiyatlannmjda- ha çok yükseliş gösterdiğini söyle- di. Önemli bir politik gelişme, eko- nomik reform veya kalkınma proje- si olmadığı takdirde, enflasyonun bir yıl içinde hep aynı grafiği çizdi- ğini söyleyen Sabiha Güzel, mevsim başlangıçlannda enflasyonun yük- seldiğini belirtti. Özellikle kasım aylannda, giyim eşyalannda yeni sezon ürünlerinin her yıl bir önceki yıla göre yaklaşık yüzde yüz artış göstermesi; ekim aylannrn, geçen yıl- lara da bakıldığında bütün yılın en pahalı ayı olmasına yol açıyor. Ay- nca ekim ayı, yaş sebze ve meyve- nin de azaldığı ve fıyatlannm yük- seliş gösterdiği bir döneme rastlıyor. 97 yılında da yılın en pahalı ayı yüz- de 13.4'le ekim ayı oldu. Ekimayın- daki artışa en yakın rakam nisan ayında hesaplanan yüzde 9. l'lik tü- ketici fiyatlan endeksi oldu. Ramazanda yükseüyor Aynca ramazan aylannda talep- teki artışla beraber fiyatlann yüksel- diğini söyleyen Sabiha Güzel, ara- lık aylannın ise yıl sonu enflasyon rakamının aşağı çekilebilmesi için, yavaşlatılan kamu zamlan nedeniy- le enflasyonun en düşük çıktığı ay- lar olduğunu söyledi. Sabiha Gü- zel: "Ancakertelenenzamlar,acık- ' lamalarveprojeler,ocakaYUHİaenf-. lasyonun bir önceki yılın aralık ayı enflasyonunun 2 kabnaçıkmasınase- bepoİur" dedi. Vergi muafiyeti kaldırüdı Kooperatiflerin kara kışı başlıyor CELALYILMAZ İZMtR-Yeni yıl. koope- ratifleri korumasız bıraktı. Süreleri 1997 yılı sonunda dolan ve kooperatifleri ver- gi dışı tutan 2982 sayılı *mu- afiyet" ve 3065 sayılı "KDV yasalan 1998'lebirlikteoto- matikman yüriirlükten kalk- tı. Yasalann uygulama dışı kalmasıyla on binlerce ko- operatifın yüz binlerce orta- ğı geçmişi de kapsayan bi- rikmış trilyonlarca liralık vergi borçlanyla karşı kar- şıya kaldı. Kent kooperatif- çileri. yasalann kalicı biçim- de yeniden düzenlenmesi için gerekli mücadeleyi so- nuna kadar sürdürecekleri- ni belirterek, demokratik olanbir dizi eylemin ocak ayı içinde uygulamaya sokula- cağını vurguladılar. Türki- ye Kent Kooperatifleri Mer- kez Birliği (TÜRKKENT) Genel Başkanı Oğuz Soy- dan, tek maddelik bir görüş- meyle çözümlenebilecek sü- re uzatımının siyasilerin il- gisizliği nedeniyle gerçekleş- mediğini kaydederek, ANA- SOL-D koalisyon hüküme- tinin özellikle DSP kanadı- nayüklendi. Soydan. Bülent Ecevit'in "Kooperafiflerdev- lete yönetici vetiştiren birer demokrasifidanhğıdır'"ta- nımlamasını anımsatarak "Parti programının yansını kooperatifçiliğe ayıran Sa- yın Ece\it şimdi bu demok- rasifidanlığınıkendisimi ku- rutacak?"dedi. Yasalann yeniden yürür- lükte bırakılması konusun- daki çözüm için TBMM'de- ki partilerin gnıp başkanve- killeriyle aralık ayı başında görüştüklerini ve olumlu ya- nrtlaralarak umutlandıklan- nı söyleyen TÜRKKENT Genel Başkanı Oğuz Soy- dan, ocak ayı içinde de aynı partilerin genel başkanlany- la görüşeceklerini belirtti. Görmezden gelindi Soydan şunlan söyledi: "2982 ve 3065 sayüı >'asa- lann süre uzatımıveyakalıcı çözümle yeniden yürürlük- te kalabilineleri TBMM'nin gündemine ahnarak tek maddelik görüşmeyle kısa sürede çözülebilirdl Ancak, siyasilerimiz 1997 Aralık ayındaki Meclis takviminin yoğunluğunu gerekçe gös- tererek 10 mityonluk kesimi Ugilendiren sorunugörmez- den geldikr. 1998 ; İe bırlikte yasalarotomatikmanyüriir- İukten kalkü." EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA 1998'e Girerken Dünya Ekonomisi//- CXJnya ekonomisi 1998'e kor- kulu bir bekleyişle giriyor. Dün- ya ekonomisinde 1998'de baş- laması beklenen bir ekonomik yavaşlamanın, yılın ikinci yan- sında şıddetli bir resesyona, hat- ta depresyona dönüşmesi teh- likesi var. UBS'nın başekono- misti George Magnus'a göre "Batı ekonomilerinde ekonomik gerileme, birçok ana'istin ön- gördüğünden daha büyük oia- cak." (The Independent 28 / 12/97). Japonya faktörü IMF, aralık raporunda 1998 yı- lı küresel büyüme tahminlerini yıllık yüzde 4.3'ten yüzde 3.5'e indirdi. Rapora göre eğer Japon ekonomisindeki durgunluk de- vam ederse, bu rakamı daha da düşürmek gerekecek. Japon Planlama Kurumu (Koji-OmO geçen hafta "devrevi topartan- ma eğiliminin yılın ikinciyansın- da zayrfladığını" ve "koşullann Asya krizinden dolayı daha da ağırtaştığım" açıkladı. (Interna- tional HeraldTribur>e31/12/97). Koji- Omi'nin raporunagöre Ja- ponya'da kasımda, geçen yıla göre perakende satışlar yüzde 3.7, inşaat sektörü siparişleri yüzde 32, otomotiv sektörü üre- timi yüzde 7.8, Asya'ya yapılan ihracat ise yüzde 29 düştü. (Fi- nancial Tımes 29/12/97), Schoereder yatınm bankası Japonya şubesinden üst düzey bir ekonomist olan Andrew Shippley, kasımda sanayi üre- timinin yıllık yüzde 2.2 geriledi- ğine dikkati çekerek, Japon- ya'nın "bir resesyona düşmek tehlikesiyle karşı karşıya oldu- ğunu" ileri sürdü. Barclays de Zoe Wedd'den ekonomist Su- sumu Kato da ikinci üç aylık dönemdeki yüzde 2.9'luk eko- nomik daralmayı hatırlatarak, "Japon ekonomisinin geleceği- ne ilişkin karamsar bir resim çi- zilebilir" diyor. (KoreanTimes 30/12/97). Japon hükümetinin krize müdahale etmekte tutucu davrandığını düşünen UBS ba- şekonomisti Cameron Umat- su'ysa, 1998 yılında ekonomik büyümenin yüzde 0 ile yüzde 1 arasında kalacağına tnanıyor. Ta- bii bugün bunlar oldukça karam- sar tahminler. Ancak yann Asya krizi daha da derinleşirve Çin bir devalüasyona giderse (ki Çin ekonomisinin "soğumaya" baş- laması -International Herald Tribune 31/12/97- bu olasılığı güçlendiriyor) bunlar bile göreli olarak iyimser tahminler haline gelebilirler. Sotomon Smrthve Bamey'in Hongkong şubesinde, Ekono- mik Araştırmalar Bölümü Şefı Guonan Ma: "Asya bir tür eko- nomik lokomotif, büyüme mo- toru anyordu kendine. Giderek ortaya çıkan şu ki, böyle birmo- tor yok" (Wall Street Joumal 23/12/97) Guonan Ma bu söz- lerte Japonya ve ABD'yi kaste- diyor. Japonya'nın durumuna değindim. Geçen yıllarda, çok den başekonomist Bruce Ste- inberg, Financial Times'a ver- diği demeçte, "Ekonomi 1998 başında şiddetli biryavaşlama içi- ne girecek. Yatınm mallan sipa- rişleri özelliklezayıf" dedi ve ek- ledi: "Asya krizi etkisini göster- meye başladı" (24/12/97). Yılın sonunda genellikle tüketicinin eğilimi üzerine iyi bir gösterge olarak kabul edilen Noel ve yıl- başı satışlannın da büyük indi- rimlere rağmen beklenenin çok altında gerçekleşmiş olması (VVall Street Joumal 29 /12 /97) eko- nominin yavaşlamakta olduğu- nun bir başka kanıtı. Joumal'in aktardığına göre borsa analist- leri, şirket kârlanna ilişkin IV. üç dı. Ekonomi yavaşladıkça kredi sorunları da ağırlaşacak" (02/01/98). David Levy'nin göz- lemlerine şunu daeklemek müm- kün: Bu krediye dayalı tüketim eğilimi, geçen dönemde hem ekonomik büyümeyi hem de bu- na bağlı olarakşirket gelirierini ve buradan da borsayı destekle- mişti. Bu adeta bir "devri-daim makinesi" haline gelen sistem, devrevi krizierin artık ortadan kalktığına ve bir "yeniekonomi" döneminin başladığına ilişkin il- lüzyonlara yol açmıştı. Bir süre- dir boşlukta koşmakta olan ABD ekonomisinin 1998'de attının boş olduğunu fark ederek düsmesi beklenebilir. önemli birtüketim merkezi -zen- gin bir pazar- olarak, diğer ülke- lerin sanayilerine bir ivme ka- zandıran ABD ekonomisinde de yavaşlama işaretleri var. Wall Street'te yaşanabilecek, şiddet- li bir "düzeltme" ile defterlerden silinecek servetlere paralel ola- raktüketici talebinin gerilemesiy- leABD ekonomisinin de 1999'da, hatta daha önce, bir resesyona düşmesi olasılığı ise azımsan- mayacak kadar güçlü. ABD Ticaret Bakanlığı'nın, 1997III. dönem büyüme rakam- lannı yüzde 3.3'ten yüzde 3.1 'e düşürdüğü aralık raporuna gö- re saptıncı etki yapan havacılık ve savunma siparişleri göz önü- ne alınmazsa, ekonominin gene- linde, kasım ayında siparişlerde yüzde 2.1 gerileme var. Bu ra- kamlar üzerine, Merryl Lynch'- aylık dönem tahminlerini düşü- rüyoriar. Tüketicitalebinin zayrf- lığını açıklayan ve ekonominin yönü üzerine önemli bir ipucu verebilecek bir diğer gösterge de borçlann, hane halkının har- canabilir geliri içindeki payı. Bu oran yüzde 85'le rekor bir düze- ye yükselmiş durumda. Buna bağlı olarak kredi kartlan suçla- nndave bireysel iflaslarda, tarih- sel olarak rekor artışlar var. ABD ekonomisinin geleceğini, "Yu- muşak iniş için dua edin" başlı- ğı ile Financial Times için yo- rumlayan David Levy, (New York'ta Jerome Levy Economist Insrjtute Başkan Yardımctsı) "Bor- sanın sürekliyükselişinin, büyük biriyimseriikyaratarak tüketicita- lebini könıklediğinı" tespit edi- yorve eküyor "Geçen 5 ayda his- se senetlerindeki artış durakla- Genel kanı, 1997'de Almanya, Fransa ve Italya'nın ekonomik durgunluktan çıkmaya başladı- ğı doğrultusundaydı. Hattayılın ikinci yansında Fran- sa'da işsizliğin çok haftf de olsa gerilemesi bu bektentleri güçten- dirdi. Avrupa ülkelerinin liderie- ri, bir ekonomik toparianmadö- nemine girilmekte olunmasın- dan dayüreklenerek Avrupa Bir- liği sürecini daha bir iç rahatiığı ite ileri götürdüler. 1997 içinde or- tak para birimi süreci artık geri dönülmez bir noktaya ulaştı. Ancak 1997'nin ikinci yansın- da başlayan Asya krizi, şimdi sü- recin zaten kendi içinde taşıdığı birçok uyumsuzluğu daha da arttırarak sosyal ve ekonomik sorunlan ağırlaştıracağa benzi- yor. Yıl sonunda Fransa'da yine patlak veren sosyal çalkantılar, Korkulu bekleyiş gelecekte olacaklann ilk işaret- leri olarak görülebilir. Avrupa Para Birliği için gerek- li Maastricht koşullanna uymak şimdi bıraz daha zorlaşıyor. Bu yüzden uygulanması beklenen parasal disiplin özellikle Avru- pa'nın merkez ülkelerinde bir "ac< ı'/aç" etkisi yaratacak. Ge- çen ay yayımlanan bir IMF rapo- ru (Working Paper 97), Avrupa ekonomileri arasındaki farklann, Asya krizınin etkileri de göz önü- ne alınırsa, ortak bir para politi- kasını katdıramayabıleceğini gös- teriyordu. Bir başka ılginç. ama dengeleri zorlayıcı gelişme, or- tak para birimine geçişle faiz oranlannın eşitlenmesi sırasın- dayaşanacak. Bazı hesaplar kı- sa dönemli faiz oranlannın yüz- de 4.1 civarında eşitlenmesini öngörüyor. (Global Economic Forum 22/12/97). Halen Ispan- ya ve Portekiz'de faizler yüzde 5, Irianda ve Italya'da yüzde 6, Almanya ve Fransa'da yüzde 3.7 civannda. Öyieyse Morgan Stanteyden Joachim Fels'in işaret ettiği gi- bi Ispanya, Portekiz, Irianda ve Ispanya'da faizlerin düşmesi, ya- ni para politikasının gevşemesi, Almanya ve Fransa'da da yük- selmesi, yani para politikasının sıkılaşması gerekiyor. Bu iki farklı hareketin, borsa- lar üzerinde iki farklı yönde bas- kı yapması biryana, ya EURO'yu arzulanandan çok daha zayrf bir düzeyde gerçekleşmeye zoria- yacakya da özellikle Almanya ve Fransa'da toplumsal gerginlikle- ri arrtına basınçlar yoğunlaşacak. Bu bağlamda, bir senedir, EU- RO'ya yetişmek telaşıyla rekor düzeylere çıkan şirket birieşme- leri de adeta bir saatli bombaya benziyor. Bu birieşmeler, gerek- li personel düzenlemeleri yapıl- madan (ertelenerek) gerçekleşi- yordu. Şimdi bu sirketterAsya kri- zininve bir ekonomik yavaşlama- nın etkisiyle kitlesel işten çıkart- malara gidebilirier. Bunun ise ör- neğin Fransa ve Almanya'da za- ten bozuk olan toplumsal istik- ran daha da zoriayacağı söyle- nebilir. Özetle.. 1998, dünya ekono- misinde bir dönüm noktası ola- bilir. Bunun hayııiı bir yönde ol- mayacağından korkanlann sayı- sı ise giderek artıyor. ANKARAPAZARI YAKUP KEPENEK Arf ve Sonrası Büyük matematikçi Cahit Arf'ın görüşlerinin olabildiğince derinlemesine irdelenmesinde yarar var. Çünkü Arf, yalnız bir bilim tutkunu olmakla kal- madı.yaşadığıyılların toplumsal değışiminin bilin- ciyle davranmayı da başardı. Aslında bu iki özelliğin, bilimsel tutkunluk ve toplumsal bilincin biriikteliği yalnız bizde değil, tüm dünyada gerçekten çok az rastlanılan bir ol- gudur. Arf, öbür olağanüstü nitelikleri yanında bu konumuyla da değişikti. • • • Arf ile ODTÜ'deçalıştığı yıllarda, 1970'lerin ikin- ci yansında tanıştık. Üniversite'nin 1977'de siya- sal nedenlerle saldın altında tutulduğu aylardade- mokrat ve bilge kişiliğiyle Arf, örnek bir bilim ada- mı davranışı sergiledi; bilimsel ortamıyo/cefmeg/- rişimlerinin karşısında tüm gücüyleyer aldı. Bu ne- denle olacak 12 Eylül faşist rejiminin ODTÜ'ye dı- şarıdan atadığı rektörün ilk işi, "bizde emeritus profesöriük yok" sözleriyle, emekli olmasından sonraArf'aayrılançalışmaodasını, elindenalmak olmuştu. Arf'ın büyüklüğü, bilimi, bilgiyi üretme ya da ya- ratıcı biçimde kullanma biçiminde tanımlamasıdır. Bilgi edinme, öğrenme bu anlayışta ikincildir; bi- rincil olan bilime katkıdır. Türkiye'nin tarihsel ge- lişme sürecinde bilimin bu niteliğiyle algılanması cumhuriyet ile gerçekleşmiştir. Eğer Dilimsel ve sanatsal yaratıcılık artarsa, yabancılar bunları biz- den öğrenirier, biz de dilimizle, kültürümüzle ve üre- timimizlegelişmiş oluruz. Bu nedenle, daha 11 ya- şında, "Ben hiçbir yabancı dili öğrenmeyeceğim, çünkü onlarbizim dilimizi öğrenecekler" sözleriy- le kendi ailesine başkaldırmıştır Arf. Aynı Arf, aynı nedenle 1933 Üniversite Refor- mu'nu, devrimlerin en önemlisi sayar. Çünkü, yal- nızca, bilimsel üretimde bulunan kurumlann ço- ğalması, bilimsel yaratıcılığın gelişmesi ve gide- rek toplumsallaşması ve üretim ve hizmet işierin- de kullanılması gelişmişlik anlamına gelir. Çağ- daşlaşmanın da ileriemenin de anlamı budur. Çün- kü bilim, doğanın ve toplumun işleyişleri ve deği- şimleriyle kavranması, kavramlaşması ve bunun sonucu olarak da sorunlara çözüm üretilmesidir. • • • Toplumsal ve ekonomik konulara ilgisi, öğren- me veanlama özleminin sonucuydu. Ekonomi ku- ramında kendisi de matematiksel çözümü de çok tartışmalı olan Marx'ın ünlü değerin fiyata dönü- şümü kuramına da aynı anlayışla yaklaşmıştı. O günlerde bu konudaki en kapsamlı çalışma olan Michio Morishima nın "Marx's economics, a du- al theory of value and growth" (Marx'ın Ekono- misi, Değerin ve Büyümenin Ikili Kuramı) adlı ya- pıtını, tam bir titizlikle incelemiş ve tartışılmasını sağ- lamıştı. Tartışmalarda en doğru sonucu yine Arf çı- karmıştı: "Işin matematiği çok kolay, yeter ki te- meline insan konulsun." Arf bununla da yetinmedi. Yine o yıllarda, yani 1970'lerde toplumsal değişimi biyoloji benzeri ya da evrimci bir anlayışla çözümleyen yazılar yayım- ladı. Oysa ekonomi kuramında evrimci yaklaşı- mın güçlenmesi, Charies Darwin'in ve öbür ev- rimcilerin yöntemlerinin toplumsal değişime uyar- lanması 199O'lı yıllarda su yüzüne çıktı. • • • Arf'a göre, bilim adamı olsun, sanatçı olsun, ya- ratıcı insanın en belirgin niteliği sınırsız variık duy- gusu taşımasıdır. Oysa variık, tanımı gereği sınır- lıdır; bir başka deyişle, variıkyarat/c/ olduğu ölçü- de sınırsızlığa yaklaşır, onu yakalar. Sınırsız variık duygusu yalnızca, özgürbirortam- da yakalanabilir. Ve bu duyguyu çocuklarına ve gençlerine verebilen toplumlar, yalnızca onlar ken- di geleceklerini belirier, yarattıklan ve ürettikleriy- le gurur duyar dünyaya kendi dillerini öğretirier. Türkiye, Arf'ın yaşamı boyunca savunduğu ve gerçekleştirilmesi için büyük özveri ve çaba gös- terdiği yaratıcı aklın egemen kılınması yönünde, asıl bundan sonra çok daha bılinçli gitmek zorun- dadır. Çünkü, dünyadaki gelişmeler, her geçen gün, Arf'ın yıllar önce yapılmasını istediklerinin, doğru ve geçerlı olduğunu kanıtlıyor. Dünya, bilgi toplumuna geçiş süreci yaşıyor. Türkiye'nin bir an önce iç çekişmelerden kurtulması ve bu oluşuma katılabilmesi için Arf'ın önerilerini yeniden değer- iendirmesi gerekiyor. • • • Yeni yılda, tüm okuriarıma başan, sağlık ve mut- luluklar dilerim. Vergi iadesinde sahtekârhk dizboyu ANKARA(AA)- Ma- liye Bakanlığı, ücretlile- rin vergi iadesine konu olan fatura ve fişlerin ya- nsında sahtecilik yapıldı- ğını belirledi. GelirlerGenel Müdür- lüğü yetkilılennden edini- len bilgiye göre yapılan incelemeler, vergi iadesi- ne esas teşkil eden belge- lerde, son yıllarda gide- rek artan oranda sahteci- liğe yönelindiğini ortaya koydu. tnceleme- — — ler, her iki belge- den birinın ger- çeğe aykırı dü- zenlendiği sonu- cunu verdi. Maliye"ninbe- lirlemelerine gö- re vergi iadesin- de devlet, en faz- la gıda ve giyim harcamalanyla yanıltılıyor. Gı- da harcamalann- aliye'nin yaptığı araştırmaya göre vergi iadesine esas teşkil eden fatura ve fişlerin yansında sahtecilik yapıhyor da yılın son dönemlerin- de çuval çuval un, pirinç. patates. soğan faturalan ortaya çıkıyor. Maliyeci- ler. normal bir tüketim ka- bbı dışında kalacak belge- lerin, işverenlerce de Ş"a- nıltıcı belge' kapsamına alınması gerektiğini be- lirtiyor. Yılın son 4 ayında her ay 5"erçuval un. pirinç. şe- ker gibi gıda maddeleri aldıgını beyan eden bir üst düzey bürokratın ver- gi iadebildirimi inandın- cı bulunmayarak kapsam dışı bırakıldı. Araştırmalara göre dev- letten fazla vergi iadesi almak için en çok başvu- rulan yöntem, naylon fa- tura oluyor. Hayali kişi ve kuruluşlar adına bastın- lan faturalarla, büyük mik- tarlı vergi iadesi alma yo- luna gidiliyor. Son dönem — — bu tür faturalar. yüzde 2-3 "lük komisyonlarkar- şılığı. piyasada da satılıyor. Ay- nı şekilde ücret- liler. hayali kira kontratları dü- zenleyerek, bu- rada >üksek be- dellilara rakam- lanna yer\enyor. Belgede tahri- fat da vergi iade- sinde bir başka sahtecilik yöntemi olarak ortaya çı- kıyor. Bazı kişi ve kuru- luşlar, fatura ile peraken- de satış fışinin arasma kar- bon koymadan. müşteri- ye verilen nüshaya >üksek rutar, ardmdan karbonla kendisinde kalan nüshaya düşük rutar yazıyor. Üc- retliler de aynca belgede oynayarak rakamlan yük- seltiyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle