Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 OCAK 1998 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Tekstilcilerin
gözü Amerika'da
• tSTANBUL(AA>-
Türkiye thracatçılar
Meclisi (TÎM) Başkanı
OkanOguz, ABD'nin 5
hassas kategoride
Türkiye'ye uyguladığı
kotalan kaldırdığı takdirde,
bu ülkeye tekstil ve
konfeksiyon ihracatının 1.5
milyar dolara
çıkabileceğini bildirdi.
Ençokzam
telelona
• ANKARA(AA)-
Devlet Istatistik
Enstitüsü'nün rakamlanna
göre geçen yıl en çok fiyat
artışıyüzde 198.1'le
kontürlü telefon
ücretlerinde gerçekleşti.
Ikinci en büyük fiyat artışı
yüzde 170 ile araçlann
tamir ve bakım ücretlerinde
görülürken üçüncü sırada
yüzde 145.6 ile kuru
fasulye vardı.
Kişi başına
165 dolar ödedik
• A\KARA(UBA)-
Katnlyonluk aylık iç borç
faturalan kapıya
dayanırken 1997 yılında
kişi başına dış borç
ödemesi 165 dolar oldu.
1997yıhndaTürk
Hazinesi, Merkez Bankası
aracılığıyla 10 milyar 359
milyon dolar dış borç
ödemesi gerçekleştirdi.
Türk Telekom'a
yılbaşı hediyesi
• ANTALYA (AA) - Türk
Telekom'a abone olan 17
milyon kişi, yılbaşı akşamı
şirketlere trilyonlarca lira
kazandırdı. Yılbaşı akşamı
akraba ve arkadaşlanna
"mutlu yıllar" demek
isteyen abonelerin en az iki
görüşme üzerinden 34
mılyondan fazla görüşme
yaptığını tahmın ettiklerini
belirten Türk Telekom
yetkılileri. görüşmelerin
tutannm 2 trilyon lırayı
geçtiğini kaydettiler.
İGEME'den
mevzuat desteği
• ANKARA(AA)-
lhracatı Geliştirme ve Etüd
Merkezi (İGEM€), Resmi
Gazete'de yayımlanmayan
Merkez Bankası
genelgelenni, ihracatçı ve
ithalatçılar için yayın haline
getirdi. İGEME'den verilen
bılgıye göre dış tıcaret
mevzuatı alanındaki tüm
düzenlemelere, ilgili firma
ve kuruluşlann kolayca
ulaşabilmesıni sağlamak
amacıyla, ilk kez Merkez
Bankası genelgeleri,
Merkez Bankası ışbirliği ile
derlendi.
ÇAYKUR'un
vergi borcu
• RİZE(AA)-Çay
Işletmeleri Genel
Müdürlüğü (ÇAYKUR)
tarafmdan 1993-1994
yıllanna ait 1.3 trilyon
liralık vergi borcu
ödenmeyince borç,
cezalanyla bırlikte 6.7
trilyon liraya ulaştı.
ÇAYKUR Genel Müdürü
Nejat Ural, söz konusu
borç ile ilgili Maliye
Bakanlığı ile
göörüşüldüğünü ve
kurumun borçlannın
taksitlere bölündüğünü
söyledi.
tzmip'de
fiyat artışları
• tZMtR(AA)- Izmir'de
toptan eşya fıyatlan, aralık
ayında, bir önceki aya göre
yüzde 5.8 oranında arttı.
Geçen yıl aralık ayı
enflasyonu yüzde 5.6 idi.
lzmir Ticaret Odası'nın
(tZTO)açıklamasınaz göre
söz konusu artış, tanm
sektöründe yüzde 8.7,
imalat sektöründe yüzde
5.8 olurken enerji
sektöründe artış
kaydedilemedi.
AB mevzuatına
uyuyop muyuz?
• ANKARA(AA)-
Türkiye'nin Avrupa Birliği
ile gerçekleştirdiği gümrük
birliği ikinci yılını
doldururken Türkiye, AB
mevzuatına uyum
çalışmalannı henüz
tamamlayamadı. Devlet
Planlama Teşkilatı
verilerine göre AB
mevzuatına uyum için
Türkıye'nin yapması
gereken önemli yasal
düzenlemelerin başında,
Gümrük Kanunu, Milli
Akreditasyon Merkezi'nin
kurulmasına ilişkin kanun,
Taşıma Kanunu ve Özel
Tüketim Vergisi geliyor.
Hak-lş Konfederasyonu hazırladığı raporda hükümetin vergi reform tasansına eleştiri yağdırdı
'Her tür kazanç vergilendirilsiıı'ANKARA(URA)
-Hak-lş Konfederas-
yonu, hükümetin ha-
zırladığı vergi re-
form tasansmı eleş-
tirerek, borsa dahil
her türlü kazancın
vergilendirilmesini ve borsa ka-
zançlannm hangi alanlarda kul-
lanıldığının takip edilmesini is-
tedi.
Hak-İş'inhazırladığı '1997 Yv-
h Değeriendirmesi ve 1998'den
Bekkntiler' başlıklı raporda, ha-
zırlıklan sürdürülen vergi refor-
mu değerlendirildi. Vergi refor-
munun öneminin, ekonomiyi
Hak-îş, borsa dahil her türlü
kazancın vergilendirilmesini ve
borsa kazançlannın hangi
alanlarda kullanıldığmm takip
edilmesini istedi.
Raporda, rant gelirindeki vergi
yükünün yüzde 5.7 olduğu
belirtilirken, servetten ahnan
verginin toplam içindeki payının
yüzde 1 'de kaldığına dikkat çekildi
aşarak devlet-birey ve toplum-si-
yaset gibi olgulann yeniden ta-
nımlanmasma kadar uzandığı-
nın belirtildiği raporda, w
Vergi
düzenlemeleri, fınansal düzen-
lemeler, istikrar programı gibi
uygulamalarda siyasi iradenin
tavru sistemi yaşatmada ya da
çökertmede fevkalade önemli-
dir" denildi.
Rantı teşvik ederek vergi dışı
bırakmayan, üretimi cezalandı-
ran, geliri yanlış ve adaletsiz da-
ğıtan sistemlerin kamuoyuna gü-
ven vermediğinin altı çizilen ra-
porda, 1997 Ocak-Eylül döne-
minde 3 katrilyon olarak ger-
çekleşen toplam vergi gelirimn
yüzde 58'inin dolaylı vergilerden,
yüzde 42'sinin ise gelir ve ser-
vetten alındığı vurgulandı. Top-
lam verginin yüzde 31.3'ünü üc-
retlilerin, yüzde 9.1' ini de kurum-
lann ödediği belirtilen raporda,
servetten ahnan verginin, top-
lam verginin sadece yüzde 1 'ini
oluşturduğu ifade edildi.
Raporda, rant gelirindeki ver-
gi yükünün yüzde 5.7 olduğu
belirtilirken, asgari ücretin peşin
olarak ayda yüzde 25
oranında vergilendiril-
diğine dikkat çekildi.
1998 bütçesi ile öngörü-
len 6 katrilyonluk repo
faizinin ise sadece yüz-
de 5.7 oranında vergi-
lendirileceği anlatıldı.
Raporda. vergi reform tasart-
sında gelinen noktanın reform
özelliği taşımaktan uzak olduğu
ve revizyon niteliği taşıdığı sa-
vunularak "Borsa dahil her tür-
lü kazanç vergilendirilmeli ve
borsa kazançlannın hangi alan-
larda kullanıldığı takip edilme-
Bdir" denildi.
ÎTO Istatistik Şubesi Müdürü 97 fiyat artışlarmı değerlendirdi
'97'nin şampiyonu
'dışanda yemek'
GÜLDENOHRİ
Istanbul Ticaret Odası'nın (İTO)
her ay hesapladığı Istanbul Ücretli-
ler Geçinme Endeksi kasım ayı ve-
rilerine göre, 96 Kasımı'ndan itiba-
ren dışanda yemek yemenin fatura-
sı yüzde 142.9'luk artış gösterdi.
Aynı dönemde, yüzde 135.5'le tü-
tün, tütün mamulleri ve alkollü iç-
kiler grubu ikinci, yüzde 134.6'hk
artışla yaş- kuru sebze ve meyve
grubu üçüncü oldu. lstanbul'da tü-
ketici fiyatlanna bakıldığında gö-
rülen ortalama artış son bir yılda
yüzde 91.2. Istanbul Toptan Eşya
Fiyatlan Endeksi'nin ise yine 97
Aralık ayı itibanyla son bir yılda
gösterdiği artış yüzde 78.4. Geçen
aralık ayt aylık tüketici fiatlan de-
ğişimi yüzde 3.2, toptan eşya fiyat-
lanndaki değişim ise yüzde 4.1 ola-
rak gözlemlendi.
BuydTÜFEyûksek
Fiyatı en çok artan toptan ürün-
lerse işlenmiş sınai nebatlar grubu
olarak sınıflandınlan zeytinyağı, pa-
mukyağı, şeker gibi maddeler. İkin-
ci sırada yüzde 114'lük artışla mey-
veler, üçüncü sırada da tütün, kah-
ve geaellikle Tüketici Fiyatlan En-
deksi'nin üzerinde gerçekle^en Top-
tan Eşya Fiyatlan Endeksi'nin, bu
yıl daha düşük hesaplandığını söy-
^WB IBİlif.. 1PPİ Wp*8^
leyen İTO Istatistik Şubesi Müdürü
Sabiha Güzel, bu yıl tüketici talebi-
ne dayalı fiyat artışlan yaşandığını,
bu yüzden tüketici fiyatlannmjda-
ha çok yükseliş gösterdiğini söyle-
di.
Önemli bir politik gelişme, eko-
nomik reform veya kalkınma proje-
si olmadığı takdirde, enflasyonun
bir yıl içinde hep aynı grafiği çizdi-
ğini söyleyen Sabiha Güzel, mevsim
başlangıçlannda enflasyonun yük-
seldiğini belirtti. Özellikle kasım
aylannda, giyim eşyalannda yeni
sezon ürünlerinin her yıl bir önceki
yıla göre yaklaşık yüzde yüz artış
göstermesi; ekim aylannrn, geçen yıl-
lara da bakıldığında bütün yılın en
pahalı ayı olmasına yol açıyor. Ay-
nca ekim ayı, yaş sebze ve meyve-
nin de azaldığı ve fıyatlannm yük-
seliş gösterdiği bir döneme rastlıyor.
97 yılında da yılın en pahalı ayı yüz-
de 13.4'le ekim ayı oldu. Ekimayın-
daki artışa en yakın rakam nisan
ayında hesaplanan yüzde 9. l'lik tü-
ketici fiyatlan endeksi oldu.
Ramazanda yükseüyor
Aynca ramazan aylannda talep-
teki artışla beraber fiyatlann yüksel-
diğini söyleyen Sabiha Güzel, ara-
lık aylannın ise yıl sonu enflasyon
rakamının aşağı çekilebilmesi için,
yavaşlatılan kamu zamlan nedeniy-
le enflasyonun en düşük çıktığı ay-
lar olduğunu söyledi. Sabiha Gü-
zel: "Ancakertelenenzamlar,acık-
' lamalarveprojeler,ocakaYUHİaenf-.
lasyonun bir önceki yılın aralık ayı
enflasyonunun 2 kabnaçıkmasınase-
bepoİur" dedi.
Vergi muafiyeti kaldırüdı
Kooperatiflerin
kara kışı başlıyor
CELALYILMAZ
İZMtR-Yeni yıl. koope-
ratifleri korumasız bıraktı.
Süreleri 1997 yılı sonunda
dolan ve kooperatifleri ver-
gi dışı tutan 2982 sayılı *mu-
afiyet" ve 3065 sayılı "KDV
yasalan 1998'lebirlikteoto-
matikman yüriirlükten kalk-
tı.
Yasalann uygulama dışı
kalmasıyla on binlerce ko-
operatifın yüz binlerce orta-
ğı geçmişi de kapsayan bi-
rikmış trilyonlarca liralık
vergi borçlanyla karşı kar-
şıya kaldı. Kent kooperatif-
çileri. yasalann kalicı biçim-
de yeniden düzenlenmesi
için gerekli mücadeleyi so-
nuna kadar sürdürecekleri-
ni belirterek, demokratik
olanbir dizi eylemin ocak ayı
içinde uygulamaya sokula-
cağını vurguladılar. Türki-
ye Kent Kooperatifleri Mer-
kez Birliği (TÜRKKENT)
Genel Başkanı Oğuz Soy-
dan, tek maddelik bir görüş-
meyle çözümlenebilecek sü-
re uzatımının siyasilerin il-
gisizliği nedeniyle gerçekleş-
mediğini kaydederek, ANA-
SOL-D koalisyon hüküme-
tinin özellikle DSP kanadı-
nayüklendi. Soydan. Bülent
Ecevit'in "Kooperafiflerdev-
lete yönetici vetiştiren birer
demokrasifidanhğıdır'"ta-
nımlamasını anımsatarak
"Parti programının yansını
kooperatifçiliğe ayıran Sa-
yın Ece\it şimdi bu demok-
rasifidanlığınıkendisimi ku-
rutacak?"dedi.
Yasalann yeniden yürür-
lükte bırakılması konusun-
daki çözüm için TBMM'de-
ki partilerin gnıp başkanve-
killeriyle aralık ayı başında
görüştüklerini ve olumlu ya-
nrtlaralarak umutlandıklan-
nı söyleyen TÜRKKENT
Genel Başkanı Oğuz Soy-
dan, ocak ayı içinde de aynı
partilerin genel başkanlany-
la görüşeceklerini belirtti.
Görmezden gelindi
Soydan şunlan söyledi:
"2982 ve 3065 sayüı >'asa-
lann süre uzatımıveyakalıcı
çözümle yeniden yürürlük-
te kalabilineleri TBMM'nin
gündemine ahnarak tek
maddelik görüşmeyle kısa
sürede çözülebilirdl Ancak,
siyasilerimiz 1997 Aralık
ayındaki Meclis takviminin
yoğunluğunu gerekçe gös-
tererek 10 mityonluk kesimi
Ugilendiren sorunugörmez-
den geldikr. 1998
;
İe bırlikte
yasalarotomatikmanyüriir-
İukten kalkü."
EKONOMİSİNE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
1998'e Girerken Dünya Ekonomisi//-
CXJnya ekonomisi 1998'e kor-
kulu bir bekleyişle giriyor. Dün-
ya ekonomisinde 1998'de baş-
laması beklenen bir ekonomik
yavaşlamanın, yılın ikinci yan-
sında şıddetli bir resesyona, hat-
ta depresyona dönüşmesi teh-
likesi var. UBS'nın başekono-
misti George Magnus'a göre
"Batı ekonomilerinde ekonomik
gerileme, birçok ana'istin ön-
gördüğünden daha büyük oia-
cak." (The Independent 28 /
12/97).
Japonya faktörü
IMF, aralık raporunda 1998 yı-
lı küresel büyüme tahminlerini
yıllık yüzde 4.3'ten yüzde 3.5'e
indirdi. Rapora göre eğer Japon
ekonomisindeki durgunluk de-
vam ederse, bu rakamı daha da
düşürmek gerekecek. Japon
Planlama Kurumu (Koji-OmO
geçen hafta "devrevi topartan-
ma eğiliminin yılın ikinciyansın-
da zayrfladığını" ve "koşullann
Asya krizinden dolayı daha da
ağırtaştığım" açıkladı. (Interna-
tional HeraldTribur>e31/12/97).
Koji- Omi'nin raporunagöre Ja-
ponya'da kasımda, geçen yıla
göre perakende satışlar yüzde
3.7, inşaat sektörü siparişleri
yüzde 32, otomotiv sektörü üre-
timi yüzde 7.8, Asya'ya yapılan
ihracat ise yüzde 29 düştü. (Fi-
nancial Tımes 29/12/97),
Schoereder yatınm bankası
Japonya şubesinden üst düzey
bir ekonomist olan Andrew
Shippley, kasımda sanayi üre-
timinin yıllık yüzde 2.2 geriledi-
ğine dikkati çekerek, Japon-
ya'nın "bir resesyona düşmek
tehlikesiyle karşı karşıya oldu-
ğunu" ileri sürdü. Barclays de
Zoe Wedd'den ekonomist Su-
sumu Kato da ikinci üç aylık
dönemdeki yüzde 2.9'luk eko-
nomik daralmayı hatırlatarak,
"Japon ekonomisinin geleceği-
ne ilişkin karamsar bir resim çi-
zilebilir" diyor. (KoreanTimes
30/12/97). Japon hükümetinin
krize müdahale etmekte tutucu
davrandığını düşünen UBS ba-
şekonomisti Cameron Umat-
su'ysa, 1998 yılında ekonomik
büyümenin yüzde 0 ile yüzde 1
arasında kalacağına tnanıyor. Ta-
bii bugün bunlar oldukça karam-
sar tahminler. Ancak yann Asya
krizi daha da derinleşirve Çin bir
devalüasyona giderse (ki Çin
ekonomisinin "soğumaya" baş-
laması -International Herald
Tribune 31/12/97- bu olasılığı
güçlendiriyor) bunlar bile göreli
olarak iyimser tahminler haline
gelebilirler.
Sotomon Smrthve Bamey'in
Hongkong şubesinde, Ekono-
mik Araştırmalar Bölümü Şefı
Guonan Ma: "Asya bir tür eko-
nomik lokomotif, büyüme mo-
toru anyordu kendine. Giderek
ortaya çıkan şu ki, böyle birmo-
tor yok" (Wall Street Joumal
23/12/97) Guonan Ma bu söz-
lerte Japonya ve ABD'yi kaste-
diyor. Japonya'nın durumuna
değindim. Geçen yıllarda, çok
den başekonomist Bruce Ste-
inberg, Financial Times'a ver-
diği demeçte, "Ekonomi 1998
başında şiddetli biryavaşlama içi-
ne girecek. Yatınm mallan sipa-
rişleri özelliklezayıf" dedi ve ek-
ledi: "Asya krizi etkisini göster-
meye başladı" (24/12/97). Yılın
sonunda genellikle tüketicinin
eğilimi üzerine iyi bir gösterge
olarak kabul edilen Noel ve yıl-
başı satışlannın da büyük indi-
rimlere rağmen beklenenin çok
altında gerçekleşmiş olması (VVall
Street Joumal 29 /12 /97) eko-
nominin yavaşlamakta olduğu-
nun bir başka kanıtı. Joumal'in
aktardığına göre borsa analist-
leri, şirket kârlanna ilişkin IV. üç
dı. Ekonomi yavaşladıkça kredi
sorunları da ağırlaşacak"
(02/01/98). David Levy'nin göz-
lemlerine şunu daeklemek müm-
kün: Bu krediye dayalı tüketim
eğilimi, geçen dönemde hem
ekonomik büyümeyi hem de bu-
na bağlı olarakşirket gelirierini ve
buradan da borsayı destekle-
mişti. Bu adeta bir "devri-daim
makinesi" haline gelen sistem,
devrevi krizierin artık ortadan
kalktığına ve bir "yeniekonomi"
döneminin başladığına ilişkin il-
lüzyonlara yol açmıştı. Bir süre-
dir boşlukta koşmakta olan ABD
ekonomisinin 1998'de attının boş
olduğunu fark ederek düsmesi
beklenebilir.
önemli birtüketim merkezi -zen-
gin bir pazar- olarak, diğer ülke-
lerin sanayilerine bir ivme ka-
zandıran ABD ekonomisinde de
yavaşlama işaretleri var. Wall
Street'te yaşanabilecek, şiddet-
li bir "düzeltme" ile defterlerden
silinecek servetlere paralel ola-
raktüketici talebinin gerilemesiy-
leABD ekonomisinin de 1999'da,
hatta daha önce, bir resesyona
düşmesi olasılığı ise azımsan-
mayacak kadar güçlü.
ABD Ticaret Bakanlığı'nın,
1997III. dönem büyüme rakam-
lannı yüzde 3.3'ten yüzde 3.1 'e
düşürdüğü aralık raporuna gö-
re saptıncı etki yapan havacılık
ve savunma siparişleri göz önü-
ne alınmazsa, ekonominin gene-
linde, kasım ayında siparişlerde
yüzde 2.1 gerileme var. Bu ra-
kamlar üzerine, Merryl Lynch'-
aylık dönem tahminlerini düşü-
rüyoriar. Tüketicitalebinin zayrf-
lığını açıklayan ve ekonominin
yönü üzerine önemli bir ipucu
verebilecek bir diğer gösterge
de borçlann, hane halkının har-
canabilir geliri içindeki payı. Bu
oran yüzde 85'le rekor bir düze-
ye yükselmiş durumda. Buna
bağlı olarak kredi kartlan suçla-
nndave bireysel iflaslarda, tarih-
sel olarak rekor artışlar var. ABD
ekonomisinin geleceğini, "Yu-
muşak iniş için dua edin" başlı-
ğı ile Financial Times için yo-
rumlayan David Levy, (New
York'ta Jerome Levy Economist
Insrjtute Başkan Yardımctsı) "Bor-
sanın sürekliyükselişinin, büyük
biriyimseriikyaratarak tüketicita-
lebini könıklediğinı" tespit edi-
yorve eküyor "Geçen 5 ayda his-
se senetlerindeki artış durakla-
Genel kanı, 1997'de Almanya,
Fransa ve Italya'nın ekonomik
durgunluktan çıkmaya başladı-
ğı doğrultusundaydı.
Hattayılın ikinci yansında Fran-
sa'da işsizliğin çok haftf de olsa
gerilemesi bu bektentleri güçten-
dirdi. Avrupa ülkelerinin liderie-
ri, bir ekonomik toparianmadö-
nemine girilmekte olunmasın-
dan dayüreklenerek Avrupa Bir-
liği sürecini daha bir iç rahatiığı
ite ileri götürdüler. 1997 içinde or-
tak para birimi süreci artık geri
dönülmez bir noktaya ulaştı.
Ancak 1997'nin ikinci yansın-
da başlayan Asya krizi, şimdi sü-
recin zaten kendi içinde taşıdığı
birçok uyumsuzluğu daha da
arttırarak sosyal ve ekonomik
sorunlan ağırlaştıracağa benzi-
yor. Yıl sonunda Fransa'da yine
patlak veren sosyal çalkantılar,
Korkulu bekleyiş
gelecekte olacaklann ilk işaret-
leri olarak görülebilir.
Avrupa Para Birliği için gerek-
li Maastricht koşullanna uymak
şimdi bıraz daha zorlaşıyor. Bu
yüzden uygulanması beklenen
parasal disiplin özellikle Avru-
pa'nın merkez ülkelerinde bir
"ac< ı'/aç" etkisi yaratacak. Ge-
çen ay yayımlanan bir IMF rapo-
ru (Working Paper 97), Avrupa
ekonomileri arasındaki farklann,
Asya krizınin etkileri de göz önü-
ne alınırsa, ortak bir para politi-
kasını katdıramayabıleceğini gös-
teriyordu. Bir başka ılginç. ama
dengeleri zorlayıcı gelişme, or-
tak para birimine geçişle faiz
oranlannın eşitlenmesi sırasın-
dayaşanacak. Bazı hesaplar kı-
sa dönemli faiz oranlannın yüz-
de 4.1 civarında eşitlenmesini
öngörüyor. (Global Economic
Forum 22/12/97). Halen Ispan-
ya ve Portekiz'de faizler yüzde
5, Irianda ve Italya'da yüzde 6,
Almanya ve Fransa'da yüzde 3.7
civannda.
Öyieyse Morgan Stanteyden
Joachim Fels'in işaret ettiği gi-
bi Ispanya, Portekiz, Irianda ve
Ispanya'da faizlerin düşmesi, ya-
ni para politikasının gevşemesi,
Almanya ve Fransa'da da yük-
selmesi, yani para politikasının
sıkılaşması gerekiyor.
Bu iki farklı hareketin, borsa-
lar üzerinde iki farklı yönde bas-
kı yapması biryana, ya EURO'yu
arzulanandan çok daha zayrf bir
düzeyde gerçekleşmeye zoria-
yacakya da özellikle Almanya ve
Fransa'da toplumsal gerginlikle-
ri arrtına basınçlar yoğunlaşacak.
Bu bağlamda, bir senedir, EU-
RO'ya yetişmek telaşıyla rekor
düzeylere çıkan şirket birieşme-
leri de adeta bir saatli bombaya
benziyor. Bu birieşmeler, gerek-
li personel düzenlemeleri yapıl-
madan (ertelenerek) gerçekleşi-
yordu. Şimdi bu sirketterAsya kri-
zininve bir ekonomik yavaşlama-
nın etkisiyle kitlesel işten çıkart-
malara gidebilirier. Bunun ise ör-
neğin Fransa ve Almanya'da za-
ten bozuk olan toplumsal istik-
ran daha da zoriayacağı söyle-
nebilir.
Özetle.. 1998, dünya ekono-
misinde bir dönüm noktası ola-
bilir. Bunun hayııiı bir yönde ol-
mayacağından korkanlann sayı-
sı ise giderek artıyor.
ANKARAPAZARI
YAKUP KEPENEK
Arf ve Sonrası
Büyük matematikçi Cahit Arf'ın görüşlerinin
olabildiğince derinlemesine irdelenmesinde yarar
var. Çünkü Arf, yalnız bir bilim tutkunu olmakla kal-
madı.yaşadığıyılların toplumsal değışiminin bilin-
ciyle davranmayı da başardı.
Aslında bu iki özelliğin, bilimsel tutkunluk ve
toplumsal bilincin biriikteliği yalnız bizde değil,
tüm dünyada gerçekten çok az rastlanılan bir ol-
gudur. Arf, öbür olağanüstü nitelikleri yanında bu
konumuyla da değişikti.
• • •
Arf ile ODTÜ'deçalıştığı yıllarda, 1970'lerin ikin-
ci yansında tanıştık. Üniversite'nin 1977'de siya-
sal nedenlerle saldın altında tutulduğu aylardade-
mokrat ve bilge kişiliğiyle Arf, örnek bir bilim ada-
mı davranışı sergiledi; bilimsel ortamıyo/cefmeg/-
rişimlerinin karşısında tüm gücüyleyer aldı. Bu ne-
denle olacak 12 Eylül faşist rejiminin ODTÜ'ye dı-
şarıdan atadığı rektörün ilk işi, "bizde emeritus
profesöriük yok" sözleriyle, emekli olmasından
sonraArf'aayrılançalışmaodasını, elindenalmak
olmuştu.
Arf'ın büyüklüğü, bilimi, bilgiyi üretme ya da ya-
ratıcı biçimde kullanma biçiminde tanımlamasıdır.
Bilgi edinme, öğrenme bu anlayışta ikincildir; bi-
rincil olan bilime katkıdır. Türkiye'nin tarihsel ge-
lişme sürecinde bilimin bu niteliğiyle algılanması
cumhuriyet ile gerçekleşmiştir. Eğer Dilimsel ve
sanatsal yaratıcılık artarsa, yabancılar bunları biz-
den öğrenirier, biz de dilimizle, kültürümüzle ve üre-
timimizlegelişmiş oluruz. Bu nedenle, daha 11 ya-
şında, "Ben hiçbir yabancı dili öğrenmeyeceğim,
çünkü onlarbizim dilimizi öğrenecekler" sözleriy-
le kendi ailesine başkaldırmıştır Arf.
Aynı Arf, aynı nedenle 1933 Üniversite Refor-
mu'nu, devrimlerin en önemlisi sayar. Çünkü, yal-
nızca, bilimsel üretimde bulunan kurumlann ço-
ğalması, bilimsel yaratıcılığın gelişmesi ve gide-
rek toplumsallaşması ve üretim ve hizmet işierin-
de kullanılması gelişmişlik anlamına gelir. Çağ-
daşlaşmanın da ileriemenin de anlamı budur. Çün-
kü bilim, doğanın ve toplumun işleyişleri ve deği-
şimleriyle kavranması, kavramlaşması ve bunun
sonucu olarak da sorunlara çözüm üretilmesidir.
• • •
Toplumsal ve ekonomik konulara ilgisi, öğren-
me veanlama özleminin sonucuydu. Ekonomi ku-
ramında kendisi de matematiksel çözümü de çok
tartışmalı olan Marx'ın ünlü değerin fiyata dönü-
şümü kuramına da aynı anlayışla yaklaşmıştı. O
günlerde bu konudaki en kapsamlı çalışma olan
Michio Morishima nın "Marx's economics, a du-
al theory of value and growth" (Marx'ın Ekono-
misi, Değerin ve Büyümenin Ikili Kuramı) adlı ya-
pıtını, tam bir titizlikle incelemiş ve tartışılmasını sağ-
lamıştı. Tartışmalarda en doğru sonucu yine Arf çı-
karmıştı: "Işin matematiği çok kolay, yeter ki te-
meline insan konulsun."
Arf bununla da yetinmedi. Yine o yıllarda, yani
1970'lerde toplumsal değişimi biyoloji benzeri ya
da evrimci bir anlayışla çözümleyen yazılar yayım-
ladı. Oysa ekonomi kuramında evrimci yaklaşı-
mın güçlenmesi, Charies Darwin'in ve öbür ev-
rimcilerin yöntemlerinin toplumsal değişime uyar-
lanması 199O'lı yıllarda su yüzüne çıktı.
• • •
Arf'a göre, bilim adamı olsun, sanatçı olsun, ya-
ratıcı insanın en belirgin niteliği sınırsız variık duy-
gusu taşımasıdır. Oysa variık, tanımı gereği sınır-
lıdır; bir başka deyişle, variıkyarat/c/ olduğu ölçü-
de sınırsızlığa yaklaşır, onu yakalar.
Sınırsız variık duygusu yalnızca, özgürbirortam-
da yakalanabilir. Ve bu duyguyu çocuklarına ve
gençlerine verebilen toplumlar, yalnızca onlar ken-
di geleceklerini belirier, yarattıklan ve ürettikleriy-
le gurur duyar dünyaya kendi dillerini öğretirier.
Türkiye, Arf'ın yaşamı boyunca savunduğu ve
gerçekleştirilmesi için büyük özveri ve çaba gös-
terdiği yaratıcı aklın egemen kılınması yönünde,
asıl bundan sonra çok daha bılinçli gitmek zorun-
dadır. Çünkü, dünyadaki gelişmeler, her geçen
gün, Arf'ın yıllar önce yapılmasını istediklerinin,
doğru ve geçerlı olduğunu kanıtlıyor. Dünya, bilgi
toplumuna geçiş süreci yaşıyor. Türkiye'nin bir an
önce iç çekişmelerden kurtulması ve bu oluşuma
katılabilmesi için Arf'ın önerilerini yeniden değer-
iendirmesi gerekiyor.
• • •
Yeni yılda, tüm okuriarıma başan, sağlık ve mut-
luluklar dilerim.
Vergi iadesinde
sahtekârhk dizboyu
ANKARA(AA)- Ma-
liye Bakanlığı, ücretlile-
rin vergi iadesine konu
olan fatura ve fişlerin ya-
nsında sahtecilik yapıldı-
ğını belirledi.
GelirlerGenel Müdür-
lüğü yetkilılennden edini-
len bilgiye göre yapılan
incelemeler, vergi iadesi-
ne esas teşkil eden belge-
lerde, son yıllarda gide-
rek artan oranda sahteci-
liğe yönelindiğini ortaya
koydu. tnceleme- — —
ler, her iki belge-
den birinın ger-
çeğe aykırı dü-
zenlendiği sonu-
cunu verdi.
Maliye"ninbe-
lirlemelerine gö-
re vergi iadesin-
de devlet, en faz-
la gıda ve giyim
harcamalanyla
yanıltılıyor. Gı-
da harcamalann-
aliye'nin
yaptığı
araştırmaya
göre vergi
iadesine esas
teşkil eden
fatura ve
fişlerin
yansında
sahtecilik
yapıhyor
da yılın son dönemlerin-
de çuval çuval un, pirinç.
patates. soğan faturalan
ortaya çıkıyor. Maliyeci-
ler. normal bir tüketim ka-
bbı dışında kalacak belge-
lerin, işverenlerce de Ş"a-
nıltıcı belge' kapsamına
alınması gerektiğini be-
lirtiyor.
Yılın son 4 ayında her
ay 5"erçuval un. pirinç. şe-
ker gibi gıda maddeleri
aldıgını beyan eden bir
üst düzey bürokratın ver-
gi iadebildirimi inandın-
cı bulunmayarak kapsam
dışı bırakıldı.
Araştırmalara göre dev-
letten fazla vergi iadesi
almak için en çok başvu-
rulan yöntem, naylon fa-
tura oluyor. Hayali kişi ve
kuruluşlar adına bastın-
lan faturalarla, büyük mik-
tarlı vergi iadesi alma yo-
luna gidiliyor. Son dönem
— — bu tür faturalar.
yüzde 2-3 "lük
komisyonlarkar-
şılığı. piyasada
da satılıyor. Ay-
nı şekilde ücret-
liler. hayali kira
kontratları dü-
zenleyerek, bu-
rada >üksek be-
dellilara rakam-
lanna yer\enyor.
Belgede tahri-
fat da vergi iade-
sinde bir başka sahtecilik
yöntemi olarak ortaya çı-
kıyor. Bazı kişi ve kuru-
luşlar, fatura ile peraken-
de satış fışinin arasma kar-
bon koymadan. müşteri-
ye verilen nüshaya >üksek
rutar, ardmdan karbonla
kendisinde kalan nüshaya
düşük rutar yazıyor. Üc-
retliler de aynca belgede
oynayarak rakamlan yük-
seltiyor.