Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2OCAK1998CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Evlilik ve Mal Rejimi
Prof. Dr. MERYEM KORAY
S
on vıllarda Turkıye'de ka- çoğunluğu ıse, kadının ev-ıçı emeğını
dınlar açısından tartışma
konusu >apılan Medenı
Yasa'dakı aıle hukuku ıle
ılgılı hukumler arasında
"ailedeki mal rejimi" ko-
nusundakı duzenlemeler en can alıcı
tartışmalara konu olmaktadır Neden7
Ekonorruk gûcun ne demek olduğunu
çok ıyı bıkn erkekler ıçm bugunku du-
zenlemenın onemı buyuk de ondan
Gerçekten bugunku "malaynlığıT>
rejı-
mırun sonucu olarak evlılık bırlığı su-
resınce gelın, yaşama standartlan yuk-
selen, maharhğı artan aılelerde bır bo-
şanma durumunda koca, çok zaman, bu
malvarlığının tamamına sahıp olurken,
kadının kendıne aıt bır mah arlığı y ok-
sa mağdunvetı kaçınılmaz olmaktadır
Sorun da burada duğumlenmektedır
Acaba Turkıje gerçeğinde olduğu gibi
çoğunluğu çabşmavan e\ kadınlanmn
ya da çalışsa bıle erkeğe gore ailev e sınır-
lı bır katkısı olan kadınlann aılenin ar-
tan malvarlığı uzennde bir hakkı var
nudır, yoksa yok mudur?
Turkıye'de bu konuda goruşler ıkıye
aynlıyor Kadınlann buyuk çoğunluğu,
kadınlann da evlılık bırlığı ıçındekı kat-
kılannın kuçumsenmeyecek olçüde ol-
duğunu duşunu> or ve bu nedenle bırçok
Batı ulkesınde olduğu gıbı boşanma du-
nımunda eşler arasında mallann eşıt bo-
luşumunu, yanı mal ortakhğı rejımının
geçerlı olmasını ıstıyorlar Kadınlann
bır bolumu ıle doğal olarak erkeklenn
dıkkate değer bulmayarak boy le bır mal
paylaşımına gerek gormü>orlar Kadın-
lann bu konuda Medenı Yasa'dakı de-
ğışıklık ıstemlen Mechs'e kadar yansı-
mış olsa da, bugunku Meclıs tablosu
ıçınde bunun gerçekleşmesınm olanak-
sız olduğu da açıktır Bu durumda ge-
çıcı bır onlem olarak, ev lenme oncesı
eşlenn yapacaklan bır sozleşmeyle ya-
sada ılkesel olarak benımsenen mal ay-
nlığı rejımını "mal ortakhğı'' rejımıne
donuşturmelen düşunûlmekte ve kadın-
lara bu yolda onen ve çağnda bulunul-
maktadır Kıyamet de burada kopmak-
tadır Kı> amet dedımse. erkekler \ e ka-
dınlar arasında değıl, şımdılık kadınla-
nn kendı aralannda Erkekler nasıl ol-
sa bızı bızden ıyı savunacak kadmlar
bulunur dıye, şımdılık daha çok sessız
kalmayı yeğlıyorlar sanınm
Orneğın Yenı Yu2yıl gazetesınde Gu-
lay Gokturk uç kez bu konuya değıne-
rek, ozetle evhlığın kadın ıçın "kaza-
nılnuş haklar* elde edılen bır kurum ol-
maktan çıkmasuıı, ev lılığe boylesuıe bır
bakışın kadını aşağılayan bır yaklaşım
olduğunu, kadının kendı ayaklan uze-
nnde durması ıçın evlılık kurumunun
guvence sağlayan bır kurum olmaktan
çıkması gerektığını ve aynca malvarlı-
ğının eşıt paylaşımının adalet kavramı-
na da aykın olduğunu. çunkü "üç ku-
ruşluk ev ıştennin" adamın cehennemı
çalışma temposuna denk tutulamayaca-
ğını dıle getırmektedır
Gulay Gokturk'un ya daboyle duşü-
nen bazı kadınlann bu görüşlennın bır
ucu kadının bıreyselleşmesı, ozgurleş-
mesı \e e\hlık kurumuyia ıhşkılenm
gozden geçumesı tartışmalanna daya-
myor, otekı ucu da kadının evlılık bır-
lığı ıçındekı emeğının değennın ne ol-
duğunun tartışılmasım gerektınyor
Kadının bıreyselleşmesı ve ozgur-
leşmesı hıç ıtıraz edılemeyecek bır he-
defveıstek Ama nasıl gerçekleşecek7
Eğıtımden çalışma yaşamına, toplum-
sal değerlerden aıle vapısına kadar bır-
çok alanda kadının hem bıreyselleşme-
sı hem de ekonorruk özgurluğünu sağ-
lamasuu sınırlayan sayısız engel varken
(bunlan burada sayıp dokmeye gerek
yok sanınm) toplumsal kımhğı ve ko-
şullan dıkkate almayan bır bırey selleş-
meyı nasıl savunabılırsmız0
Ustehkbo-
şanmanın kadını zaten bırçok açıdan
zor duruma soktuğu bılınırken, hem ka-
dının ozgürleşmesmı ıstemek hem de
ekonorruk açıdan mağdur olmasını ka-
bul etmek nasıl mümkun olabılır7
Unutmamakgerelorla evtfliği bir gu-
venceolarak görmek,kadının kendi ku-
suru değiL, toplumun ve en başta erke-
jpn pekiştirdıği bir durumdur. Evlendı-
ğı zaman ya da çocuk olduğunda kadı-
nın ışı bırakmasını ısteyen eğıtımlı eğı-
tımsız, ne çok koca olduğunu bır hatır-
layınız Bu koşullar altında toplumun
temel değerlenru benımsedı, kendınden
beklenılenı yaptı ve toplumsal rolune
uygun davrandı dıye kadını neden bı-
reyselleşemedm neden yalnızca ken-
dıne guvenecek koşullar yaratmadm dı-
ye suçlamak ve sonra neden şımdı ev-
lılıkten, verdığın yıllann hesabmı soru-
yorsun dıye aşağılamak haklı gorulebı-
lırmı1
'
Evlılık karşılıklı duygu temelıne da-
yalı ozel bır ılışkı olduğu gıbı, toplum-
sal bır kurum da Bu toplumsal kurum
yalnız kadın adınadeğıl erkekadınada
bazı haklar ve gihenceler sağiı>or. Ls-
telık toplumsal değer yargılan açısın-
dan da, yasalar açısından da, çok za-
man erkek adına sağlanan haklar ve gu-
vencelenn "ayncalıklar" anlamını taşı-
dığı da bılınmektedır Orneğın bır dü-
şunün Bugun en gehşmış toplumda
ve ekonorruk açıdan kendme yeten ka-
dına bıle evhlığın bır "ayncahk'' e\ Ien-
memenın bır "ekskfik" olarak sunuldu-
ğu bır gerçek değıl mıdır9
Hem evlılığı
bu kadar yucelteceksınız, hem evlılık-
te erkeğe haklar\e ayncalıklar sağlaya-
caksınız, hem de kadının evlılık kuru-
mu ıçındekı bazı haklanna sahıp çıkma-
sını yadırgayacaksınız Bunun anlaşıhr
ve kâbul edılırbıryanı olabılırmı7
Tam
tersine, takınılacaken doğru \ aklaşırrun
bugun, bu koşullar aJönda evhhk bırli-
ğini kadın için de eşit haklar elde edilen
bır kunıma donuştürmek olduğu açık-
ör.
Ote yandan kadının ev-ıçı emeğının
değen ne kadardır0
Gerçekten soylen-
dığı gıbı üç kuruşluk bır değen rru, yok-
sa parayla olçulemeyecek bır değen mı
vardır0
Bırleşmış Mületler tûm dûnya-
da yaratılan hasılanm yüzde 10'u ıle
yuzde 35'ını kadınlann ödenmeyen ev
ışlennın oluşturduğunu ılen sürmekte-
dır (UN, VVOMEN 1994 Survey On
The Role of Women ın Development)
Gelır grubu yuksek kûçuk bır azınhğın
dışmda hemen her aılede kadın yalnız
ev ışlen yaparak değıl, ev ışlennın uzan-
tısı gıbı görduğu daha bırçok şey urete-
rek e\ ekonomısme katkıda bulunmak-
tadır Ve böylece kadın, küçuk buyûk
katkılanyla, tasarruf alışkanlıklanyla
aılenin malvarhğinın artmasuıda ger-
çekten onemlı bır rol oynadığı gıbı, er-
keğın, cehennemı ya da değıl, ama yı-
ne de kuşkusuz belırlı bu-güç \e perfor-
mans ısteyen ış dunyasına her yonden
hazırlanmasında da başlıca rolu oyna-
maktadır Koca ekmek kazanmaktadır
ve her şeye hakkı vardır, ona bu gucu
kazandıran kadının emeğı v e desteğı ıse
"üç kuruşluk olmaktadır'" Boyle bır
şey kabul edılebılır mı9
Kadının e\-ıçı emeğını kuçumsemek
değıl, maddı ve mane\ ı açıdan karşıla-
namayacak değerde bır emek olarak dü-
şûnmek gerekmektedır Ustelık bu
emekten yalnız erkek değıl, bunlann
karşılığını ödemeyen ekonomı ve ış
dunyası da kazanmaktadır Kadının
yaptığı ışlen satın alacak olan erkek ış-
gucûnün daha pahalı bır ışgûcu olaca-
ğı açıktır O nedenle kadınlann bugun-
ku ısteklennm, ashnda bu"çok kadın ıçın
hıç de "haklar ve guvenceler kurumu"
olmayan, tam aksıne oldukça "haksız
ve güvencesiz bir kurum" olan evlılığı
bıraz olsun kendılen ıçm guvenceh du-
ruma getırmek anlamını taşıdığını du-
şunmek çok daha doğru bır bakış açısı
olmaktadır
ARADA BİR
RÜKZAN tımcı
Hangi Hakla İnsan Hakları?
Turkıye Bıhmler Akademısı (TUBA), 18 aralıkta
Boğazıçı Unıversıtesı'nde, bu unıversıtenın de
desteğıyle 'İnsan Haklannın Gelışımı' konulu ulus-
lararası bır sempozyum gerçekleştırdı Gonul ıs-
terdı kı bu toplantıyı başta Sayın Cumhurbaşkanı,
Başbakan ve parlamenterter unıversıte rektorlerı
de ızlesın Hukumetten sadece, bır konuşma da
yapan İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı
H. Samı Turk vardı Değerlı Prof Hasan Yazı-
cı'nın başı çektığı bu programda Turkıye Bıhmler
Akademısı'ne yaraşır bır duzen vardı Dınleyıcıler
de bu ortamın kışılerıydıler
llk konuşmayı yapan Sayın Yazıcı'yı dınlıyorum
"İnsan hakları kadar bırey ahlakını yakından ılgı-
lendıren bır konu olamayacağı goruşundeyım
Hatta rahatça dıyebılırım kı tarıh boyunca bıreyı
bır yana bırakıp toplum ahlaktnı korumak ve kol-
lamak yolundakı gınşımlenn hemen tumu, ınsan-
lık tanhıne, insan haklan çığnemefennın en çarpı-
cı orneklerı dıye geçmıştır Boyle bır toplantı du-
şuncesı bende ılk kez, 1995 yılında Akademımız
(TUBA) adına katıldığım, Amsterdam 'da toplanan
Bılım Akademılerı Uluslararası İnsan Haklan Top-
lantısı sırasında gelıştı Unlu bılım adamı Max Pe-
rutz'u (1962 yılında hemoglobın molekulunun ya-
pısını aydınlatan çalışmalanyla Nobel Kımya Ödu-
lu'nu paylaşmıştı) dınlıyordum Konuşması, Han-
gı Hakla İnsan Haklan başlığını taşıyordu Perutz
bu konuşmasının sonuna doğru bır tablo goster-
dı Tabloda, ışkencenın olağan bırşekılde veyay-
gın olarak uygulandığı 31 ulkelık bır lıste vardı ve
Turkıye de bu ulkeler arasındaydı Ulkem ve on-
dan öturu benım ıçın çok yuz kızartıcı olduğu kuş-
kusuzdu Prof Perutz benım boyle duşunduğu-
mu sezmış olacak kı, hemen arkadan bır tablo
daha gosterdı Bu tabloda ıse ışkencenın hıç uy-
gulanmadığı 11 ulkeyı gosteren bır lıste vardı
ABD, Ingıltere ve Fransa gıbı uygahık duzeylen
tartışmasız olan bırçok ulke lıstede yer almıyor-
dui"
Sayın Yazıcı gondermeleryapıyor, yalın bırTurk-
çeyle konuşuyor Dınleyenlerde çağnşımlar zıncı-
n Geçmışten bugune insan hakları
1
Hepımızın
gundemındeolan, acı venyor 'İnsan"varsa, insan
olmanın gereğı, hakları da var İnsan ve haklan
eşanlamlı, soluduğu hava onu besleyen
1
Soluk-
suz mu kalıyor sık sık? "İnsan haklannın temelın-
de olan dınamıklık ve gelışmeye açık olma nıte-
lıklerı kendı ulke ve ulusum ıçın de geçerlıydı Ül-
kemde insan haklan hıç de ıstenen bır duzeyde
değıl
1
" dıyor Sayın Yazıcı Donup bızı de kattyor
peşıne huzunle Bır yanımdan değertı ozan Hil-
mı Yavuz yavaşça seslenıyor "Huzun kı en çok
yakışandır bıze " Keşke bıze yakışan usla, gerçe-
ğın butun alanlarına açılmak olsaydı dıye duşunu-
yorum ve yıne "elde var huzun1
"
Hasan Yazıcı bılım adamlanna yaraşır bır bıçım-
de "Şımdı olabıldığınce soğukkanlı olmaya çalı-
şarak bu duzey eksıklığının oğelennı tartışalım "dı-
yor "öncelıkle hukuk ve yargıyla ılgılı sorunlan-
mız bır yana, bın yıldır en kutsal kavramlar uzenn-
de anlamadığı bır dılle duşunmeye çalışmış (zor-
lanmış) ve duşunememış bır ulkeyız Doğru anlı-
yorsunuz, ahlak sorunumuzun çok onemlı bırpar-
çası da Islam'ı Turkçe uygulamamış, Turkçe du-
şunmemış olmamız "
Sayın Yazıcı, bu noktada yıllardır çeşıtlı kurum-
larda oğretmenlığımı surdururken yaşayarak var-
dığım çok onemlı (yaşamsal) bır gerçeğı dıle ge-
tırmeme neden oluyor Anadılının mantığıyla kav-
ranz dunyayı Algılama oğrenme ozumseme, kı-
saca once kendı olma bırey olma bu yolla gerçek-
leşır Bellemeye dayalı oğrenme us'un kapılarını
aralayamaz bıle "Kalıplaşmış insan "dan "gelışmış
insan "a geçılemez Duşunmeyen, kuşku duyma-
yan (kuşku yasaktır), sorgulamayan kışıler suru gı-
bı gudulenır kolayca (vay halıne boylesı toplu-
mun') "Insanlaşma" surecı gerçekleşemez Akıl-
)a kendını kurtaran insan, aklını kullanma cesare-
tını gosteren insan, engellenmeden ozgurce gelı-
şen ınsandır Yonetım gorevını verdığı ınsanları da
bu duzeyde belırler ve onlann sıkı denetçısıdır de
Bağımsız "evef"lerı, 'hay;r"lan vardır Haklannı ın-
sanca kullanmak ıster
Turkıye Bıhmler Akademısı'nın duzenledığı İnsan
Haklannın Gelışımı konulu uluslararası sempoz-
yumdayapılan konuşmalann Bıhmsel Toplantı Se-
nlen'nden yayımlanacağını bılıyoruz Bu değerlı
bıhmsel nıtelıklı uyarıcı kıtabın gereken katlara
ulaştınlmasını dıtıyor ve Hasan Yazıcı aracılığıyla
TUBAyonetımıne sağolun dıyorum
Fethullahçılar ve 'Türk Rönesansı'
MEHMET Y. YAHYAGİL
ntropolog, gazetecı-yazar Nev-
val Sevindi, ızledığım çalışma-
lanna ekledığı ve "Fethullah
Gulen ile New York SohbetT
adlı dıkkat çekıcı soyleşısınde
. vardığı uç temel yorumun ılkın-
de F. Gulen Hoca'nın eğıtım alanında yurtıçın-
de 100 ve yurtdışında 200 eğıtım kurumunu
kapsayan ve toplumbılımsel anlamda bır sıvıl
eylemını ve orgutlenmeyı, ozunde Turk kultu-
runun evrenselleşmesını amaçlavan, ancak bu-
nu "hoşgorü penceresinden" ve lslam dınıne ye-
nı bır yaklaşımla gerçekleştınleceğı varsayılan
"Turk Rönesansı" kavramına dıkkat çekmekte-
dır Ikıncı yonımunda, "Toplum, modern bir İs-
lam anlayışını talep etmektedir" ve son olarak
da "Türk avdmlanıun şablonist ve tarafgir dü-
şünme alışkanlığı ınsanlan gerçeklerden kopa-
nyor" demektedır _
N Sevındı, benım de yürekten ınandığım ve
Hİkemızın gerçekleştırmek zorunda olduğu ye-
nı bır kultürel yapılanma surecı ıçm, Fethullah
Hoca'nın dınsel katılıklara son veren ve dınsel
pratıklerle (camılenn çok ışlev lı olması, teset-
tur konusuna bakışı gıbı) ınanca, ınanana ve
ınanmayana "hoşgorülü"yaklaşımı, dının yeni-
den yorumlanmasının onemıne ışaret etmesı ve
benzen düşuncelen bu ülke halklannın gerek-
sınımıdır
Fakat kım tarafindan kullanılırsa kullanılsın,
bır dın lıdennın Asya'dakı Turk cumhunyetle-
nnı merkez kabul eden, dinsel odakh eğıtım çı-
karmasının "Türk Rönesansı" olarak adlandır-
ması, ozgun olarak "yeniden doğuş" anlamın-
dakı ve koku Hınstıyan dmı ıle Yunan ve Roma
uygarlıklannın bınkımıne dayalı, bılım ve sanat
alanındakı yukselışı ıfade eden "Rönesans ey-
lemi"nden onemlı farklıhklartaşımaktadır Kul-
türel dokumuzun uretkenlığını yıtırmesı bılım
dunyasına katkılanmızın (kı bunun bır ölçutü,
Turkıye Cumhunyetı vatandaşlannın çeşıtlı
alanlardakı bıhmsel yaymlandır) duzeyı, bu bı-
nkırrun ülkemızde henuz yeterlı olmadığını gos-
termektedır
Kaldı kı Gulen Hoca'nın önderlığınde ıvme-
sı artarak genışleyen bu gınşım ancak bır "ls-
lam refbnnu" olarak nıtelendınlebılır Arkası-
na buyuk bır grubu, "Nur cemaatini" alan bır
dm adamı ıçın de uygun olan budur N Sevın-
Marmara Unnersıtesı
dı ıle yaptığı aynntılı soyleşıde Fethullah Hoca,
her ne kadar Nurculuk hareketının kûrucusu Sa-
Id-i Nursi'ye kaçınılmaz olarak atıflarda bulu-
nuyorsa da dının yeniden ve gunumuz koşulla-
nnda yorumlanmasının merkezinde S Nur-
sı'nın olduğunu pek de vurgulamamaktadır
"Her mutegavvu; hadıstir Her bir hadisin bir
muhdisı,yanı mucıdı var. Ovle ise bu kainaün ka-
dim bir mucidi var." (2) (Gunumüz diiiyle: Her
değişün bır yenılıktır Her yenılığm bır yapıcı-
sı kûrucusu vardır Dolayısıyla bu evrenın de
"başlangıcı obnayan" bır kûrucusu, yaratıcısı
vardır) Gorulduğu gıbı "değişimin" altmı çı-
zerek ozellıkle M. Kemal Atatürk'u ızleyen dö-
nemde yer alan kımı yanlış uygulamalann, son-
ra da sıyasal çıkarlar uğruna laısızmden venlen
ödünlere bağlı olarak bugunku kaosa temel olan
ve laısızm ıle dının karşı karşıya getınldığı bır
_ surecte, ınsanlann ınanç ıhtıyacını dışırjlıne et-
mek ve lslam dırumntepvel ılkelennı yqwenı bır
yaklaşımla ele alarak bır cemaat dmfKmDH
(Nurculuk hareketıne) önderlık eden Saıd Nur-
sı'nın ozgun perspektıflen ıle, bu hareketın gü-
numûzdekj temsılcısı rolundekı Gulen Hoca'nın
"kendine özgu" olarak nelen ortaya koyduğu
sorunu, kultürel değıl, dınsel alanda bır ıncel-
meyı gerektınTiektedır
Ancak Gulen Hoca'nın ozellıkle Türk cum-
hunyetlennı esas alan ve kuşkusuz bır sıvıl top-
lum hareketı göriınümundeki eğıtım seferberlı-
ğı kendme ozgüdur Bu hareket, evet, onemlı
kultürel sonuçlar doğuracak nıtehktedır Kultür
olgusunun temel ogelen olan dm, dıl, bılgı bı-
nkımı, ekonomık aktıvıteler, guzel sanatlar, ge-
lenek ve görenekler Turkıye Cumhunyetı ıle ye-
nı bır sıyasal oluşumla ortaya çıkan Türk cum-
hunyetler arasında yakın geleceğın dunyasında
soz sahıbı olabılmek ıçın, aym pazan elde etmek
ısteyen ülkelerle ekonomık rekabet smavında
başanlı sonuçlann alınabılmesı ıçın bır "eğitinı
eyleminin" başlatılması akılcı bır yaklaşımdır
Ne var kı bu yaklaşımın ozünun "akılcı (rasyo-
neJ)" olması hareketın lıdennm (hoşgoruye da-
yalı ve yenıhkçı atılımlar ıçerse de) dınsel mo-
tıflenn eğıtım eksenıne yerleştırmesını, doğal
olarak engellememıştır
Bunun bır yansıması, Turkıye'de Fethullah
Hoca'ya aıt olduğu behrtılen kımı dershaneler-
de dahı cınsıyete dayalı bu- aynmcılığın yapılı-
yor olmasıdır Aynca bunun bır ulusal polıtıka
olmayıp bır cemaat tarafindan ve bu hareketı
destekleyen, genelde çok-kulturcüluğe karşı çı-
kan, yer yer aşın mılhyetçı çağnşımlar yapan
ocak, vakıf adı altındakı kımı orgutlenn koru-
macılığındakı bu "eğftun programuun" ıçenğı,
eğıtımı verenlenn ve alanlann düşuncelen ana-
lız edılmeden, bu okullardakı yaşam bıçımı ın-
celenmeden, eylemın "Turk Rönesansı" olarak
benımsenmesıne bu karşı çıkış değerlı N Se-
vındı'nın (kanımca kendısının kımı yorumlan
etıktır) deyımıyle "şablonist" değıldır Aksıne,
oluşturulmak ıstenen bır kultur şablonunun nes-
nel olarak ıncelenmesı gereklıhğının vurgulan-
masıdır
Bırbaşka onemlı nokta, eğıtım hamlesıne dın-
sel motıflen enjekte eden bır dın adamının, bu
gınşımınm ve etkıleyıcı bır orgutlenmenın ma-
lı ve akademık yonden devlet tarafindan ıncele-
nıp denetlendığme ılışkın bır açıklamada bu-
lunmayışı ya da boyle bır açıklamadan kaçınıl-
dığıdv Bu dunımda da sozjkoausu olanın ger-
çekte sıvıl bır hareket değıl, dev let mısyonu olup
olmadığı sorusunu akla getırmektır
Buokullardan mezun olacaklann, orneğın Se-
vındı'nın kıtap halıne getırdığı söyleşısının
"sonsözunde" değındığı "yTirtseverlik-nıillh'et-
çüik" avnmını, kazanacaklan dınsel paradıg-
malardan kendılennı soyutlayarak nasıl yapabı-
leceklen de ayn bır soru ışaretı taşımaktadır
Fethullah Hoca çozum yolunu hâlâ Osmanlı mo-
delınden (camının yanına havTa ınşası gıbı) ha-
reketle sağlayabıleceğını duşunüyorsa, bu da
"yeni bir söyİem" olmayacaktır Hınstıyanlıkla
yaşıt olan mısyonerlık bugün surdurulemez
Sürdurulmemelıdır Bunun olumsuz yansımala-
n Afnka uluslannda rahatlıkla gozlenebılmek-
tedır
Gunümüzde kımı bağnaz Avrupalı ve ABD
vatandaşlannın dın adına kurduklan örgutler.
orneğın Bosna'da yakın geçmışte yaşanan çır-
km sa\ aşta nasıl başansız oldularsa, Türk mıs-
vonerlığmın de -"hoşgörü" yaklaşımlı da olsa
sağlayacağı yarartartışmaya açıktır Inanç duy-
gusu, yaratıcı ıle insan arasında kalmadıkça v e
onun beynıne indirgenmedikçe, toplumsal ve
ekonomık knramlar, sıyasal doktnnler, dogma-
larla karşı karşıya getınldığı surece ne Hınstı-
yanın papaya bağlılığı, ne de Muslumanın şu ya
da bu dmı lıdere ınanması, bu dünyayı 21 yuz-
yıla taşıyamayacaktır
PENCERE
İslamcı Konglomera
Yetkıh ağızların dıle getırdığı çarpıcı gerçeğe ba-
kılırsa ülkemızde her altı saatte bır camı yapılıyor-
muş kı, ınanılır gıbı değıl
Gun 24 saat'
Gunde 4 camı1
Iran halt etmış, Cezayır solda srfır, Afganıstan'ın
camı yapacak halı mı var' Sudan, Mısır, Pakıstan,
Tunus, Lıbya, Suudı Arabıstan, Katar, Umman, Ye-
men bu yolda yaya kalıyor, Turkıye rekortmen
Neden?
Çunku dıncı açıkgozluğunde camı ıle tıcaretha-
ne kavramlan ozdeşleşıp ıkızleştınhyor, her camı gı-
nşımının altında, dıncı takımının tezgâhı kuruluyor
Camı yaptırma derneğıyle para toplamak, 'ar'ı
bır yana bırakıp 'kâr'm tezgâhını kurmak, ne Os-
manh'nınaklınagehyor, neArab'ın nedeçorabın
Turk'un aklı sonradan gelırmtş
Bır geldı, pır geldı
•
Vakrf nedır^
Vakıf, Islamda bır hızmetın gorulmesı ıçın sapta-
nıp belırlenen mal mulktur, daha çok hayır ışlennı
surduımek ıçın duzenlenen kurumdun Cumhunyet
donemınde de vakıf sosyal ve kultürel amaçlı ışler
ıçın kurulurdu
Dıncı ne yapıyor?
Iktıdarı ele geçırmek ısteyen partının ekonomık
altyapısı ıçın vakfı bır araç gıbı kullanıyor Laık cum-
hunyetı yıkmak yolunda eskı bır lslam kurumu olan
vakıf, sıyasal orgute donuşuyor
Ya bankalar?
İslamcı bankalar şenatçı amaçlara parasal hız-
met ıçın tefecılık yapıyoriar
Holdınglenyle, şırketlenyle, vakıflarıyla, camı
uzantısında kurulan tıcarethanelenyle, gencı Arap
ulkelerının şenatçı guçlenyle kurduklan parasal ıt-
tıfaklarıyla, okullanyla, demeklenyle bır butun oluş-
turan altyapı, dıncılere seçım sandığında katlanan
bır guç kazandırıyor
Solun bır tane televızyonu yokken, dıncı, kaç te-
levızyon, radyo ve gazetesıyle şerıatçı medyayı
oluşturuyor^
Hesabını yapan var mı?
Turkıye'de dıncıhk parasal guce donuştu, şen-
atçıhğın onune geçmek ıçın bu kaynağı kurutmak
gerek
1
Muslumanhğı polıtıkadan anndırmanın başkayo-
lu yok
1
•
Konglomera nedır?
Latınce kokenden geien 'konglomera', 'yığma'
anlamını ıçerryor bır araya gelen taşlar ve kayalar-
dan oluşan konglomera, ekonomı sozluğunde de
geçerhdır, çeşıtlı firmaları, kurumlan, şırketlen, hol-
dınglerı bır araya getıren yığma konglomera denı-
yor, bu bııiıktehğı sağlayan guç, pıyasayı gudebıl-
mek amacıyla orgutlenıyor, pazan elıne geçınyor
Turkıye 2000 yılına gırerken ekonomıde bır şen-
atçı konglomera oluştu
"Şenatçı konglomera"^ guden ıdeolojı dıncıhk-
tır, ıtıcı guç ıktıdar hırsıdır Konglomera ne ekono-
mıde lıberal soyleme gırer ne de polıtıkada demok-
rası kapsamına
Refah Partısı kapatılacak mı, bı|emem^anca^ js-
tamcıjcgngjomera dağıfilmadan Turkıye
r
de tle-
mokrasıye ulaşmak hayalden oteye gıdemez
Senı çok ozleyeceğız,
sevgılı anneannemız
ENİŞE
AKDOĞAN'ı
1 1 1998günukaybettık 2 1 1998 gunü Teşv ıkıye
Camu'nde kılınacak oğle namazını muteakıp
Zıncırlıkuyu Mezaıiığı'nda defnedılecektır
SEMİN AKDOĞAN
GAZEL-MAZLUM KUTLAR
Turkıye Gazetecıler Cemıyetı'nın yayınladığı gunluk
Bızim Cazete
Ülke sorunlarına ılışkın raporlarıyla araştırmalanyla köşe
yazılanyla tarafsız haberlenyle sıvıl toplumlann gazetesı
Duzenlı okumak ıçın abone olun Tel 0 212 511 08 75
* %
ENGLISH CENTRE
6
*
• Tamamı ana dıli İngilızce olan profesyonel
oğretmenler,
• Duze^mıze ve zamanınıza uygun geniş
program seçeneklerıyle
• İngilizceyi yaşayarak, keyifle
öğrenin....
T C M E B Ozel Emsa Dıl Eğıtım Merkezı Kurso
Rumelı Cad No 92 Osmanbey
Tel 247 09 83 241 20 34 241 47 20
GELİBOLU ASLİYE HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN
BİLDİRİLMİŞTİR
Es 1997 8
Davacı Gehbolu Beledıye Başkanlığı tarafindan da%alı tbrahım aleyhıne açılan (Alı Oğ
Gelıbolu Alaaddın Mah ) tescıl davasmın yapılan açık duruşmasında venlen ara karan ge
reğınce Gelıbolu Alaadduı Mah Ada 22 parsel 4 parselle ılgılı olarak davacı tarafindan
davalı ale>hıne acele el koyma nedenıyle tescıl davası açılmış olup davaluıuı tum arama
lara rağmen adresı tespıt edılemedığmden ılanen teblığıne karar \ enlmekle adı geçen da
valı tbrahım e (Alı oğ Gelıbolu Alaaddın Mahallesı nden) duruşmanın vapılacağı 11 /
2 1998 gunü saat 9'da Gelıbolu Aslıye Hukuk Mahkemesı nde hazır bulunması veva ken
dısını bır vekılle temsıl ettırmesı hususu teblıgat venne kaım olmak uzere ılan olunur
9 12 1997 Basın 61053
BAKIRKÖY 3. SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1997 1450
Istanbul ılı Fatıh ılçesı Muratpaşa Mah c 055 19 s 30 k 1425'tenufusaka-
yıtlı olan Sabn ve Hanıfe oğlu, 1 11 1928 doğumlu Cevdet Palacan'ın rahatsız-
lığı sebebıvle hacır altına alınarak kendısuıe, avnı yerde nufiısa kayıtlı, Osman
ve Fethıye kızı, 9 1 1941 doğumlu eşı Şûkran Palacan ın vası olarak tayınıne ka-
rar venlmıştır Ilan olunur Basuı 62871
İSİM TASHİHt
Beyoğlu 2 Ashye Hukuk Mahkeme-
sı nın 10 12 1997 tanh, 1997 573 E ve
1997/754 K sayılı ılamı ıle, Fıknye olan
ısmım GÜNAY olarak değıştınlniıştır
Ilan olunur 25 12 1997 Basın 62916
SULTANÇİFTLİĞİ - ÜMRANİYE
BELEDİYE BAŞKANLIĞI'NDAN DUYURU
Beledıyemızde açık bulunan
1 adet 5 dereceh S H S doktor 1 adet 5 dereceh T H S muhendıs
2 adet 12 dereceh G I H S şoför 1 adet 12 dereceh G 1 H S zabıta memurluğu kadro-
suna 20 01 1998 gûnu saat 13 OO'te Beledıye Zabıta Amırlığı buıasında yapılacak suıavla
memur almacaktır
Aşağıdakı behrtılmış bulunan genel ve ozel şartlara durumu uygun olanlann en gcç
16 01 1998 Cuma gunü mesaı bıtımme kadar beledıve başkanlığına ıstemlen belgelerle bır-
lıkte bızzat başvurmaları ılanen duyurulur 30 12 1997
A- Genel şartlar:
1- T C vatandaşı olmak 2- 18 yaşını tamamlamış olmak 3- Kamu haklarmdan mah-
rum bulunmamak 4- Taksırlı suçlar ve aşağıda savılan suçlar dışında tecıl edılmış hukum-
ler hanç olmak uzere ağır hapıs \eya 6 a>dın fazla hapıs veyahut affa uğramış olsalar bıle
de\ letın şahsıvetıne karşı ışlenen suçlarla, zınunet ıhtılas ırtıkap, rüşvet, hu"sızlık dolandı-
ncıhk sahtecılık, ınancı kotüye kullanma dolanlı ıflas gıbı >ıız kızartıcı veya şeref ve hay-
sıyetı kıncı suçtan veya ıstımal ve ıstıhlak kaçakçılığı hanç kaçakçıhk, resmı ıhale alım sa-
tunlara fesat kanştırma, devlet sırlannı açığa vurma suçlanndan dolayı hükumlu bulunma-
mak
5- Askerlık durumu ıtıban ıle askerhkle ıhşkısı bulunmamak
6- Gorevını devamlı yapmasına engel olabılecek v ucut v eya akıl hastalığı veya vucut sa-
katlığı ıle ozurlu bulunmamak
B- Ozel şartlar:
1- Doktorluk kadrosu ıçm Tıp Fakûltesı mezunu olmak
2- Muhendıslık kadrosu ıçm mımarhk veya muhendıshk fakultelennden bınnden mezun
olmak 3- Zabıta memurlugu kadrosu ıçın en az lıse mezunu olmak 4- Şoforluk kadrolan
ıçm en az ortaokul mezunu ve en az (C) sınıfi sürucu belgesıne sahıp olmak olmak
Istenen belgeler:
Beledıyeden alınarak dolduracaklan ış talep foımu ıle 2 adet son 6 ay ıçınde çekılnuş ve-
sıkalık fotograf
Not: Muracaat edenlenn sayısının salon kapasıtesmı aşması halınde beledıyetun tespıt
edeceğı başka bır salonda sınav yapılacaktır Basın 62825