16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeru Orhan Krinç • Genel Yayın Koordınatörü Hikmet Çetinkava # Yazuşlen Müdürlen Ibrahim Yıldız - Dinç Tayanç # Sorumlu Mudur. Fikret İlkiz 9 Haber Merkezı Müdürü Hakan Kara •Göreel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu 0 Isühbarat Cengiz Yıldınni 9 Ekonorru Mehmet Saraç 9 Kûhür: Handan Şenköken 9 Spor Abdülkadir Yücdman 9 Makaleler Sami Karaoren 9 Duzeltme Abdıüiata Yaacı • Fotofipf Erdoğan Köseoğlu 9Bılgı-Belge Edibe Buğra 9 Yuıt Haberien. Mehmet Faraç Yayın Kunıhı Ühan SeiçiıJt (Ba>kan), Orhan Erinç, Oktay Knrtböke, Hikmel Çcünkaya,Ş6kr»n Soner, Ergun Balcı, Dfaç Tayanç, tbnUm Yüdız, Orhan Burs&lı, Mustafa Balbav, Hakan Kara. Ankara Temsilcısı. Mustafa Balbaj Alatürk BuJvan No: 125,Kat:4,Bakanhk]ar-AnkaraTel:4195020(7hat), Faks: 4195027 • Izmır Temsılcısı Serdar Kızık, H Ziya Blv. 1352S 2 3 Tel: 4411220, Faks-4419117 «Adana Temsılcisi- Çetin Yiğenogju, Inonü Cd 119 S.No.I Kal.l. Tel: 363 12 11. Faks: 363 12 15 Müessese Müdürir ÜrtÜD Akmen • Koordınaıor Ahmel Korulsan # Muhasefce. Butent Yener»tdare HÜKYİB Cürer • tşletme Önder Çefik • Bıigı- lşlem Nail İnal • Bılgısavar Sıstem Mürüvtf Çikr#Saüş Fazâet Kaa MEDYA C: • Yönetını Kurulu Başkanı - Genel Müdür Gülbin Erduran # Koordınator Reba lşıtnun • Genel Mudür Yarduncısı SevdaÇoban Te! 514 07 53 - 513 9580-5138460-6],Faks 5138463 ^ a>ımla>an \e Basaa: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın \e Yayıncıhk A Ş Tufkocagı Cad 39 41 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 Istanbu] Te! (0 212) 512 05 05 (20 hall Faks (0/212)513 85 95 16OCAK1998 Imsak: 5.48 Güneş: 7.20 Öğle: 12.21 tkindi: 14.46 Akşam: 17.08 Yatsı: 18.34 Hülya Avşar'ın kızıoldu • İstanbul Haber Servisi - Ünlü sanatçı Hülya Avşar. dün sabah bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Doğum yapacağı Amerikan Hastanesfne eşı Kaya Çılingıroğlu ıle beraber saat 09.00 sıralannda gelen A\ şar. -Amerikan Hastanesi kadın-doğum uzmanlan Doç. Dr Bülent Urman ile Dr. Alp Nuhoğlu tarafmdan gerçekleştinlen operasyonla saat 09.57'de bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Minik bebeğe. daha önce belirlendiği gibi "Zehra' adı \enldığı öğrenildi. Türk teknesi batırıldı: 2 kayıp • MOSKONA(AA)- Karadeniz'de, Ukrayna nın karasuları dışında, Ukrayna Münhasır Ekonomik Bölgesı'nde a\lanan Tamer Kaptan adlı Türk balıkçı teknesının dün akşam saatlerinde batması sonucu iki Türk balıkçı kayboldu. Teknedeki balıkçılar, gönderdikleri telsiz mesajında. Ukrayna sahil koruma gemilennın üzerlerine ateş açtığını belirttiler.. Türkiye, olayın "sonuçlan ıtibariyle kabul edilemez" olduğunu Ukranya'ya bildirdi. Türkiye'nın tazminat hakkını saklı tuttuğunu \ urgulayan Türkiye'nin Lkran>a Büyükelçısı Ali Karaosmanoğlu, Ukranya Dışişlen Bakanlığı yetkılilenne Türkiye'nin tepkisinı yazılı bir nota olarak \erdi. Çöp transfer istasyonları I İstanbul Haber Servisi - İstanbul Büyükşehir Belediyesi. CHP'nin başvurusu üzenne İçişlen Bakanlığı müfettişlerince incelemeye alınan 'çöp transfer ıstasyonlannın işletilmesi veçöplerin depolama alanlanna taşınmasf işinde uygulamayı değiştiriyor. Belediye. geçen iki yılda sözkonusu tnlyonluk işi önce bir protokolle kendi yan kuruluşu olan tSTAÇ'a devTetmiş ve aynı iş ISTAÇ tarafından özel kuruluşlara ihale edılmıştı. Bir süre önce 'görülen lüzum üzerine' göre\ inden alınan İSTAÇ Genel Müdürü Suat Tüylüoğlu'nun, yeniden aynı göre\e getınldıği öğrenildi. Kamuya ait kreş ücretlerine zam • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Malıye Bakanlığı, kamu kuruluşlanna ait kreş ücretlerını. dünden geçerlı olmak üzere Nİizde 100 oranmda arttırdı. Maliye Bakanlığı'nın Resmi Gazete'de yayımlanan tebliğıne göre kamu kurum ve kuruluşlanna ait çocuk bakımevlerine kabul edılecek de\ let memurlan ve dığer kamu personelinin her çocuğu içın aylık bakım ücretı KDV dahil, en az 10 mılyon lira olacak. Okul çevresine atari yasağı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Hapıshane, me> hane. kahvehane, bar ve elektronik oyun merkezleri gibı kamuya açık yerler ıle açık alkollü içki satılan >erlennokul bina ve tesıslerinden en az 200 metre uzaklıkta bulunmasırn öngören yasa tasansı TBMM Genel Kurulu'nda kabul edildi. Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay <dan kılık-kıyafet uyansı 6 Oğretmen uygar giyinsin'ANK\RA(CumhuriyetBürosu)-Mil- li Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, okul- lardaki öğretmen, yönetici ve öğrencile- rin kılık kıyafetlerinin A(a türk ilke ve devrimlerine uygun, çağdaş ve sade ol- ması içın genelge yayımladı. Bakan, imam-hatip liselerinde öğrenim gören kız öğrencilerin de yalnızca Kuranıkerim derslerinde ba^lannı örtebileceğini bildir- di. Uluğbay'ın genelgeleri ve Milli Eğitim Bakanlığı ile Diğer BakanlıkJara Bağlı Okullardaki Görevlilerle Öğrencilerin Kılık ve Kıyafetlerine Ilişkin Yönetme- lik gereği türbanlı öğretmenlere izin ver- meyen Ankara ll Milli Eğitim Müdürü Behçet Yavuz ise şeriatçı Akit gazetesi tarafmdan hedef gösterildi. 150türbanlı öğretmen hakkında soruşturma açan Ya- vuz"un tehdit telefonlan aldığı öğrenildi. Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay, kılık kıyafet yönetmeliğine uymayan dav- ranışlarda bulunan okul yöneticisi, öğret- men ve diğer görevlilerden uyanlara ku- • Bakan Uluğbay, imam-hatipli öğrencilerin sadece Kuran derslerinde başlannı örtebileceğini söyledi. Yönetmelik gereği türbanlı öğretmenlere izin vermeyen Ankara II Milli Eğitim Müdürü Behçet Yavuz, şeriatçı Akit gazetesi tarafmdan hedef gösterildi. lak vermeyenler hakkında yasal işlem başlatılması için bir genelge yayımladı. Uluğbay. son zamanlarda bazı okullarda görev yapan öğretmenlerin kılık kıyafet yönetmeliğine uygun davranmadjkJan yönünde duyumlar aldıklannı belirterek, "Yönetici, öğretmen ve görevlilerin Ata- türk ilke ve inkılaplanna uygun, çağdaş, aşınhğa kaçmayacak şekilde sade bir la- lık ve kı\afette birtik, bütünlük içinde bu- lunmalan gerekmektedir" dedi. Uluğ- bay, imam-hatip liselerinde öğrenim gö- ren kız öğrencilerin de yalnızca Kuranı- kerim ders saatlerinde başlannı örtebile- ceğini bildirdi. Oğrencilere kılık kıyafet yönünden uy- gun tavır, tutum ve alışkanlıklar kazan- dınlmasının öngörüldüğünü vurgulayan Uluğbay şu uyanlarda bulundu: "Bakan- lığunıza bağlı okul ve kurumlanmızdaki yönetici, öğretmen ve diğer görevlilerle öğrencilerin kılık kjyafette birtik, bütün- lük, uyum ve düzeninin sağlanması ama- ayta ilgili yönetmetiklerijı hükümlerine uy- malan gerekmektedir. Konunun bunagö- re değerlendirilerek, gerekli önlemlerin annmasuu, aksi tutum içindeolanlar hak- kında yasal işlem vapümasını rica ede- rim." " 150 öğretmene soruşturma Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğ- bay'ın kılık-kıyafet genelgeleri ile mev- cut yasa ve yönetmelikler doğrultusun- da okullan sıkı denetime alan Ankara II Milli Eğitim Müdürü BehçetYavuz, uya- nlannı dikkate almayan 150 türbanlı öğ- retmen hakkında soruşturma açtı. Yavuz, 657 sayılı Devlet Memurlan Yasasf nın 56. maddesine aykın davranan ve kılık kıyafet yönetmeliğine uymayan 4 stajyer öğretmenin memurlukJanna da son verdi. tlköğretim müfettişleriyle bir- likte tüm okullan gözaltına alan Yavuz, belirlenen türbanlı öğretmenlerle, okul yöneticisi ve görevlilerine "lanama, ay- hktan kesme ve uyan" cezalan verdi. Bazı yöneticilerinin köktendinci oldu- ğu iddia edilen Özel Ariziye tlköğretim Okulu'nda görev yapan 4 öğretmen hak- kında da soruşturma açan Yavuz, Özel Öğ- retim Kurumlan Yönergesi'ne göre be- lirlediği sakıncalı okullara "danışman" atama karan aldı. Son dönemlerde Akit gazetesi tarafın- dan hedef gösterilerek cep telefonlan duyurulan Yavuz'un ölümle tehdit edil- diği öğrenildi. Buzdan heykel M-v İsveç'in Lulea kentindeki bir parkta yılın ilk buzdan heykeli tamamlanmak üzere. - 1998"in ilk hevkeli bir vaşak Park son 10 yıldır hayvan he> kellerinin >apılmasıyla ünlü. Geçen yil bir Kanada geyiği ailesinin, daha önceki yıl kurHann yaşadığı parkta he> keller ka\dırak olarak kullanılıyor. (Fotoğraf: REUTERS) Sönmezısık 'Ormanlar hızla yok oluyor' İstanbul Haber Servisi - Orman Mühendisleri Odası Genel Başkanı Salih Sözme- z^k, her türlü yatınma orman arazisi tahsis eden Orman Bakanlığı'nın, son yıllarda adeta Devlet Arsa Ofısi gö- revini üstlendiğini söyledi. Sönmezısık, kacak yapılaşma, açma, yerleşme, rüzgâr ve kardevrikleri ile yangınlann ormanlan yok ettiğini belir- terek "Bunlann yanı sıra 49 veya 99 \ıüığına \«rilen tab- sisler ile ormanlar talan edil- mektedir"dedı. Orman Mühendisleri Oda- sı'nın Doğu Akdeniz, Ege, Karadenız ve Marmara şu- belerinin genel kurullan bu hafta sonu yapılacak. Orman Mühendisleri Odası Marma- ra Şubesi'nin seçimi için îs- tanbul'a gelen Orman Mü- hendisleri Odası Genel Maş- kanı Salıh Sönmezısık, tüm doğal kaynaklar gibi orman- lann da hızla yok edildiğini söyledi. Son yıllarda orman- sızlaşmanın yağmaya dönüş- tüğünü savıınan Sönmezısık, 'Orman Bakanlığı.sonyıDar- da adeta Devlet Arsa Ofisi görevini üstlenmiştir. Aruk bu talana. vağmaya son ver- mekzamanıgelmiştir.'' dedı. Azerbaycan'ın ünlü yazar ve ozanı Vahapzade ile konuştuk Nâzım Hjkmet'li andar LEYLA TAVŞANOĞLU BAKÛ - Eski. Sovyet yapımı Vol- ga marka siyah bir otomobilin için- deyiz. Bakû'nun merkezinde alaca- karanlıkta ilerlıyoruz. Biraz sonra yine So\7et döneminden kalma bir sosyal konutun önünde duruyoruz. Bina iyice eski. Merdivenlerden çı- karken bumumuza ağır bir koku çar- pıyor. Dördüncü kata gelince solda- ki kapı açıhyor. Karşımızda Azerbay- can'ın ünlü yazar ve ozanı Bahtiyar Vahapzade duruyor. Vahapzade 73 yaşına karşın hâlâ dinç. Bizi içeri, oturma odasına alı- yor. Eşı Dilara Hanım ve torunu Ela- göz bize çay ile "şobiyat" dedikleri tatlıdan getiriyorlar. Ama bu şobiyat. bizdekine hiç benzemiyor Helvam- sı bir yiyecek. Azerbaycan Parlamentosu'nda ba- ğımsız millervekili. aynı zamanda da Bilimler Akademisi üyesi olan Prof. Dr. Bahtiyar Vahapzade bize Nâzun Hikmetve Zekeriya SerteTle anılannı anlatmaya başlıyor. "Ben o zaman çok gençtim. Nâzım tahminen ellinci yılda (1950'de) Mos- kova'ya geldi. Bizim bir şairimiz var, Resul Rıza. O da Nâzım Hikmet üs- lubunda yazar. Onlar önceden de ta- nışryorlardı. Benimde Resul Rıza'yla dostluğum vardı. Onun VBSıtasıyla Nâzım Hikmet'le tanıştun. Daha sonra Nâzım. bir ild yıl son- ra Bakû'va geldL Onu biz karşıla- dık. Hatta buraya geunesi münase- betiyle 'Hoşgeldin' adlı bir şiir de yaznuşmn. Aramızdaki yaş farkı çoktu. Ama biz hep konuşur, sohbet ederdik. Gençlerlesohbet etmeyiçok severdL" Onunla ilgili bir anısını anlatma- ya koyuluyor: "Bütün Bakû caddelerinde o za- manlar Rusça "Mir u Mir' yani "Bü- tün dünyaya banş' sloganlan asıhy- dL Nâam bir gün, 'Azeri Türkleri de banş istemiyor mu? O zaman bu slo- ganı neden Rus dilınde yazdınız?' di- ye tepki gösterdL Nâzım sonradan çok şe> anladı. Sovyet sistemindeki kusuriarı gör- meye başladı. Nâzım totaliter rejim > l anlısı değildi, insani bir demokrasi isterdL So>yet zamanında burada bütün toplanülar, devlet işleri Rus dilinde yapılırdı. Nâzım bunlan kesinlikle içine sindiremiyordu. Nâzun, Fransız tiyatrosuyta Rus tiyatrosunu kıyaslayan bir makale yazmıştı. Ve bu makalede Fransız ti- yatrosunun Rus tiyatrosuna göre bi- 73 yaşındaki Bahtiyar Vahapzade. raz daha üstün olduğu göriişünü sa- vunmuştu. Bunun üzerine Ruslar Nâam'ı eleştiren makaleler yazdı- tar. Nâzım, 'Bu makalem anlaşılan Knışçev'in hoşuna gitmedi' deyin- ce bizim şair Resul Rıza aOldı: 'Senin neyine gerekti Fransız ti- yatrosuyla Rus tiyatrosunu kıyasla- mak? Sen Türkoğlu Türksün. Sen Azerbaycan Türklerinin kültürü, ti- yatrosu hakkında yaz.' Bu konuşma sırasında ben yanla- nndaydım,ama sözehiç kanşamıyor- dum. Çünkü onlardan çok gençtim." Nâzım'la ne derece yakındı? "Aramızdaki yaş farkı nedeniyle hicbir zaman çok yakınlaşamadık. Ama benim şiirlerimi beğenirdL Hat- ta bana bir şiir kitabuu da imzalaya- rak armağan etmiştL" Peki, Zekeriya Sertel'le tanışıklı- ğı ne dözeydeydi? "Onunla çokyakın tanışırdık. Ha- mmı Sabiha Hanım ve kızı Yıldız Hanım'labirükte bizim evesıksıkge- lip giderierdi O da doğrusu buraya çok büyük umutlaıia gelmişti. Ona e\ de vermişlerdi. Bizden yukarda bir sokakta otunırdu. Onunla ilk sohbetierimizde Sov- yetier Birligi'ne büyük bir inanç duy- duğunu sezmiştim. Ama sonralan, ay- nen Nâzım'da olduğu gibi onun da bü- tün inancını \irirdiğini gördüm. O dönemde açıkça hiçbir şey pro- testo edilemez, deştirilemezdi. Ama bunu üstü kapahyapmanm jıoüan da vanb. Size başka bir anımı anlatayım. Azeri dilinin arnk ölmeye mahkûm olduğunu görüyordum. Sadece evlerde konuşuluyor, Aze- ri kitaplannda kalıyordu. O dönem Fas'ın Marakeş kentine gitmiştim. Orada Arap dilinin de aym durum- da olduğunu gördüm. Buraya dö- nünce bir şiiryazdım. Bu şiirde' La- tın halkı yeryüzünde kalmadı. Ama Latin dili yaşıyor. Oysa dünyada öy- le milletler var ki kendileri yaşıyor, dılleri ölmüş' dedim. Şiir basılır ba- sümaz beni KGB'ye çağurdüar.' Sen ne demek istiyorsun' diye sordular. Ne demek istediğimi yazdım, Mara- keş'te gördüm. Marakeş halkı var, ama dili ölmüş dedim. Bunun üzeri- ne KGB tepki gösterdi: 'Bu bize benziyor.' 'Onu ben demedim, sen dedin' dedim. Eleştirilerimi hiçbir zaman açık açık yazamadım. Birtakım olaylan hep başka bir ülkede geçmiş gibi ka- leme aldun.Ama bunlar aslında hep Azerbaycan'da yaşanan olay lanh." Jmren Aykut isyan etti 'Çevre Bakanlığı havagazı' e-posta : tan (a prizma.net. tr ANKARA (AA) - Çevre Bakanı îmren Aykut, bakan- lığının yaptınm ve denetim gücünün ohnamasından ya- kındı. Aykut, "Mevzuata u>- muyorlar,>apünm gücümüz yok. Bilivorlar ki ÇevTe Ba- kanlığı havagazı" dedi. İmren Aykut. TBMM ku- lisinde basın mensuplan ıle sohbet ederken kamuda ye- terince çevTe bilinci oluşma- masından şikâyet etti. Bu ko- nuda kendisine sadece bası- mn destek olduğunu. basının da zaman zaman yüzeysel haberler nedeniyle 'yapöğı binayi yıknğuu' belirten Ay- kut. çevTe konusunda çeşitli zeminlerde ne zaman söz al- sa insanlann ilgi göstermek yerine, birbirleriyle sohbet ettiklerini ifade etti. Aykut. herkesin bakanlığından bir şeyler istediğini, ancak Çev- re Fonu'nda tek kuruş para kalmadığını söyledi. Türkiye'nin 'hğundaotur- duğunu' savunan Aykut An- kara'da, ANAP'ın önceki ik- tidan döneminde projelendi- rilen arıtma tesisi dışında, hiçbir kentte antma tesisi ve çöp alanı bulunmadığını kay- detti. Aykut, 4 bin 800 turis- tik tesısten sadece 800'ünde antma tesisi bulunduğunu, diğerlerinin atıklannın de- niz, göl, nehir ve doğaya atıl- dığına dikkati çekti. Bir kadının kendisini ara- yarak hava kirlilığinden ya- kındığını ve "Nefesalamıyo- ruz" dediğini aktaran Aykut, "Peki ben ne vapayım. hem Ankara hem de istanbul Be- lediye»'ne 50 defa yazı yaz- dım. Cevap vermiyorlar. Üs- telik birdekızı>orlar. Yetkinı yok, denetim gücümüz yok. Nasıl bir kuruluş >asası hâzır- lannuşsa romantik, ha> ali bir bakanlık" diye konuştu. Aykut, şöyle devam etti: "Ne tarla kaldı, ne tanm arazisi 6 aydır feryat ediyo- rum. Ne yapavım ben. Evve- labuçaunın altında(TBMM) çevre bilinci oluşmah. Çırpı- nıyorum. basta düştüm. Bir tarafa bakryorum agacı kesi- yorlar, öbür tarafa bakıyo- rum ha)>anlaröldürülüyor, diğer tarafta pislikiçinde otu- ruyoruz. Hiç İstanbul'uniçin- de deri fabrikası olur mu? Beykoz Fabrikası'na kapat- ma cezası verdim, işcileri üs- tümesakülar. Uhıbam, Man- jas gölleri öldü_ Devlet Su işleri Türkiye'nin göUerini biurmiş durumda. Manyas, Bafa. Eğirdir. sulama dola>H sıyla a> nı durumda. Sağbğun bozulacak, bu Çevre Bakan- ', lığı'nı yapamayacağım. Bir; tane temiz nehrimiz kalma- • mış.hepsikanalizasyonadön- • müş. Gediz, Porsuk, Erge- . ne'den lağun akıyor. Kapat- ma cezası veriyorum. üstü- - me geüyorlar. Termik sant-'. ralı buraya değil de şuraya ; yapabm diyorum. üstümege- - Hyorlar. Peki ben ne yapayun? • Mevzuatımız var ashnda..' Ama adam uymuyor. Çün-' kü biUyor Id yapbrun, dene- tim gücümüz yok. Biliyor Id! Çeyje Bakanlığı havagaa_." Öte yandan Aykut'un Er- • gene Nehri'ni kirleten fabri- kalann kapaülacağı yönünde-' ki açıklamasının ardından Te- kirdağ yöresinde faalıyet gös- teren fabrikalardan 8 i ken- dilerine verilen sürede antma tesislerini devreye soktu. Te- kirdağ muhabirimız Nainl Örü'nün haberine göre, Te- kirdağ'ın Çorlu ve Çerkez il- çelenndeki 38 fabrikanın çev- reyı ve Ergene Nehri'ni k'fr- lettığı tespit edilmiş ve bu fabrikalann kapatılması için Çevre Bakanı İmren Aykut, Tekirdağ Valiliği'ne talimat vermişti. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Gorbaçof, Tutarsız mıdır? K A ihayil Sergeyeviç Gorbaçof, son bir konuş- masında iki önemli noktaya dikkati çekmiş: 1/ "SSCB, komünizm yandaşlığını 'kullana- rak', dünya egemenliğini ele geçirmeye kal- kıştığı zaman, nasıl vahirn bir yanılgı içinde idiyse; ABD, liberalizm yandaşlığını 'kullanarak' dünya egemenliğini ele geçirmeye kalkıştığı için, o kadar vahim bir yanılgı içindedir..." 2/ "...sosyalist değerier, yâni liberalizm, de- mokrasi ve hümanizm sanınm artık pek kalma- dı; bu değerlere hepimizin ihtiyacı var!.." (Mıl- liyet, 7Ocak1998) Neresinden bakılsa, bu iki noktadan ilki, anti/em- peryalist tavır koymaktır; ikincisi, 'özgürlükçü' (de- mokratik)sosyalistliğin, 'olmazsa olmaz' şartı: 'Yöl- daş' Gorbaçof, bana kalırsa, kendi kendisiyle mu- tabık görünüyor: Nomeklatura komünistliğine karşı çıkarken, programı aynı program değil miy- di? Önce 'Glasnost/Açıklık', sonra 'Perestro- ika/Yeniden yapılanma', gerçekleşecekti: 'açık- lık'yâni özgürlük; içinde 'yenidenyapılanma', 'de- mokratik ve yeni' bir 'sosyalizm'm inşaı idi ki, ya- nılmıyorsam, VVashington'ın kulağına karsuyunu kaçıran da bu olmuştu: sosyalizmin 'totaliteriyle' zor belâ baş edebiliyordu; başına 'demokratik' ola- nını çıkanrlarsa, onunla nasıl baş edebilecekti ki? O yüzden, ısrarla ve inatla yayılmak istenilen propagandanın tersine; ABD, 'Yoldaş' Gorba- çofdan 'rahatsızdı', kafası onun aleyhine işliyor- du: bu gerçek, hem söylenmiş, hem yazılmıştır; is- ter misiniz, şöyle bir değinelim? 'O Başkan vvashlngton D. c.'de oturmaktadır* New-YorkTimes, SSCB dağıldıktan sonra, bir Woffowitz raporu'ndan söz etmişti (8 Mart 1992); ezbere konuşanlann, gözlerini fattaşı gibi aça- bilecek bir rapordu bu, meselâ diyordu ki: "...açıkça anlaşıiıyor ki, Körfez savaşı sıra- sında desteğini sağlamak; ya da nükleer ve konvansiyonel silahsızlanma anlaşmalannı ger- çekleştirip, uygulamasına geçebilmek niyetiy- le, davranışını zaman zaman yumuşatmış ol- ması bir kenara bırakılırsa ABD, SSCB'nin 'çö- küşünü' amaçlamıştı..." "Öyle ki, Sovyetler'de merkezi bir iktidann, mevcudiyeti, Birteşik Amerika'nın siyasal ve stratejik çıkartan bakımından yararsız sayıldı- ğı anda; SSCB'nin dağılışı gündeme gelmiş; bunun ilk işaretleri, Amerikalı yetkililerin çoğun- luğu tarafından farkedilir edilmez de, temel stratejik amaç bu olmuştur..." (Le Monde Dip- lomatique, Nisan 1992). 'Operasyon'un nasıl gerçekleştirildiğini, Gorba- çof'un önce yandaşı, sonra karşıtı olan 'Yoldaş' Igor LJgaçef dürüstçe açıklamıştır. "... Rusya Devlet Başkanı Yeltsin, Ukrayna Devlet Başkanı Kravçuk, Beyaz Rusya Devlet Başkanı Sosliyeviç, SSCB'yi yok ettiler. (...) Bu oluşumdan Gorbaçof'un, gerçekten, sonradan haberi oldu. BDT'nin kuruluşu ve SSCB'nin da- ğılışıyla ilgili olarak, ona hiçbir bilgi vermedi- ler..." "Gorbaçof, SSCB'nin dağılmasına sonuna kadar karşı çıktı, dağılmayı içtenlikle istemi- yordu; onun istediği yeni ve konfederatrf bir SSCB idi: daha 'demokratik' bir ülke istiyor- du. Buna karşılık Yeltsin, Kravçuk arkadan iş yaparak, kendi cumhurbaşkanlanna değil, baş- ka bir ülkenin cumhurbaşkanına yeni oluşumu haber verdiler..." (Cumhuriyet, 19 Ocak 1992) Söylemeye hâcet var mı? O "başka ülkenin cumhurbaşkanı', elbette Washington D.C.'de oturmaktaydı!.. Sosyalizmin 'farklı yolları' vardır!.. t O istem' ışineöylesigeldiği için, 'sosyalizmîe O Stalin'ci bolşevik 'totalitertiği'ri\, daimatek ve aynı şey saymıştır, Mihayil Gorbaçof, 'farklı' ve 'beşeri' birsosyalizm projeksiyonu geliştiriyor- du; bana kalırsa, hatâsı -gerçekte, 'sevâbı'- bu ol- du, çünkü -kusuru kendisinde olmayan, çeviri bo- zukluğunun kusuruna bakılmazsa- demiştir ki: ... ben inanmış bir sosyalistim, sosyalizm yüzyıllardır var olan, yüzyıllardır kendine yol açan bir düşünce; sosyalizmi savunanlar, bu savu- nanlann arasında, birçok ülkede iktidara ge- lenler var; sosyalist hareketin farklı yolları var, çünkü topluma zoria kabul ettirilebilecek bir model değil! (...) Sosyalizmi lânetlemek, mo- dern tarzda bir dini savaştan, bir Haçlı Sefe- ri'nden başka bir şey değitdir..." (Hürriyet, 31 Ekım 1991) Kısacası 'Yoldaş' Gorbaçof iktidarda iken, kendinden önceki Sovyet yöneticileri gibi, komü- nistliği 'kullanıp' Rusya'nın dünyaegemenliği pe- şinde koşmuyordu; onun derdi, Glasnost ve Pe- restroika üzerinden, özgür ve demokrat yeni bir Sovyetler Biıiiği projeksiyonunu gerçek- leştirebilmek!...; onun için de, ABD'yi liberalli- ği 'kullanıp' 'globaliter' yâni 'küreselleştirilmiş' uydu ülkelerie, dünya egemenliğini tesise kal- kıştığı için, rahatlıkla eleştirebilir; ona karşı çı- kabilir, çünkü zaten çizgisi budur. 'Sosyalist de- ğerierin, yâni liberalizmin, demokrasi ve hümaniz- min artık pek kalmadığına' gelince, o konuda söy- ledikleri, bazı 'tatlısu' sosyalistlerince, 'çelişik' zannedildi; o da yanlış, 'Yoldaş' Gorbaçof ben- ce o tesbitinde de, hem kendi kendisiyle tutarlı- dır, hem de dryalektiğin yasalan içindedir; nedenini nasılını, isterseniz, sonra tartışınz. http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgryay/yazar/ailhan.rttlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle