Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 1998 PERŞEMBE
HABERLER
Erzurum E ve Özel Tip cezaevlerinde 55 gün önce başlatılan açlık grevleri sona erdirildi
Cezaevlerinde germuMk bittiYurt Haberleri Servisi - Di-
yarbakır Demokrasi Platfor-
mu'nun Erzurum Özel Tip ve E
Tıpi Cezaevi'nde diin gerçek-
leştırdiğı girişimlerin olumlu
sonuç vermesınin ardından her
iki cezaevinde de ölüm sınınna
dayanan açlık grevleri sona er-
di. Erzurum "daki cezaevlerinde
açlık gre\ınin sona ermesinın
ardından destek amacıyla dire-
nişe geçen başta Aydın ve Geb-
ze cezaevlen olmak üzere tûm
cezaevlerinde eylem bittı. Dı-
yarbakır Demokrasi Palatformu
Sözcüsü Zeki Doğnıl, eylemin
sona ermesinin sevindirici ol-
duğunu belirtirken Erzurum
Cezaevi Savcısı Numan Eroğlu,
"Aileler rahat bir netes aldılar"
dedi.
Erzurum Özel Tip Ceza-
evi'nde 163 tutuklu ve hüküm-
lünün 55 gün önce başlattığı sü-
resiz \e dönüşümlü açlık grevi
Diyarbakır Demokrasi Platfor-
mu'nun ginşimleriyle diin sona
erdirildi. Grevin sona ermesiy-
le eylemcilerden durumu kötü
olanlar kontrol altına alınırken
diğer eylemciler de doktor gö-
zetiminde beslenmeye başlan-
dı.
Diyarbakır Demokrasi Palat-
formu Sözcüsü Zeki Doğrul,
eylemin sona ermesinin sevin-
dirici olduğunu belirterek bun-
dan sonra atılacak adımlann da-
ha önemli olduğunu söyledi.
Diyarbakır Cumhunyet Baş-
savcısıHakkı Köylü. devlet oto-
ritesınden taviz vermeksizın ey-
lemin sona erdiğini söyledi.
Erzurum Cezaevi Savcısı
Numan Eroğlu. açlık grevinin
sona ermesinin sevindirici ol-
duğunu belirterek "Aileler ra-
hat bir nefes aldı. Umuyoruz
bundan böyle tutuklu ve hü-
kümlü arkadaşlar bir takjm şey-
ieri bahane ederek bu tür an-
lamsız eylemlere kalkışmazlar"
diye konuştu.
Aydın E Tipi Cezaevi Savcı-
sı Metin Şentürk. tzmır Torba-
lı Cezaev i'ne naklı kabul edılen
DHK.P C davasından hükümlü
Kemal Keskin ile Bursa Ceza-
e\i"ne nakli kabul edilen TD-
KP da\asından hükümlü Yasin
Çetin'ın. açlık grevini dün sona
erdirdiğinı söyledi. Metin Şen-
türk, eylemcilerin sağlık du-
rumlanyla ilgili, **Şu anda sağ-
lık probİemleri >ok. Ancak açlık
grevine bağlı olarak kilo kavıp-
lan var" dedi.
Öte yandan. Erzurum Özel
Tip ve E tıpi cezaevlerinde ölüm
sınınna dayanan açlık direnişi-
nin sona ermesinin ardından
Aydın E Tıpi Cezaevi'nde 39.
Gebze Özel Tip Cezaevi'nde
77. Buca Cezaev in'de de 28 si-
yasi tutuklunun başlattığı ve 6
gün süren destek açlık grevi
"Erzurum Cezaevi'nde anlaş-
ma sağlanarak eylemin bitiril-
mesi nedeniyle" bıtırildi. Des-
tek eylemlennin bıtmesinin ar-
dından açhk grevi yapılan tüm
cezaevlerinde sağlık kontrolle-
rinin başlatıldığı bildirildi.
Erzurum Özel Tip ve E tipi
cezaevlerinde başlatılan açlık
grev lerinin kamuoyunun gün-
demine girmesınin ardından
Adalet Bakanı Oltan Sungurlu
devletın tav ız vermeyeceği yö-
nünde açıklamalar yapmış ve
tutuklulanntaleplerinın "kabul
edileme/ nitelikte*
1
olduğunu
ilen sürmüştü. Diyarbakır De-
mokrasi Platformu. cezaevi yet-
kilileriyle yapılan görüşmelerde
aracılık yapmış, tutuklulann ta-
leplennin kamuoyuna duyurul-
ması amacıyla ınsan haklan sa-
vunuculan ve bazı demokratik
kıtle örgütleri de çeşitli etkinlik-
ler düzenlemişti.
H u k u k F a k ü l t e s i ö ğ r e t i m ü y e s i D o ç . D r . D o ğ a n S o y a s l a n
'Açlık grevlerinden devlet sorumludur'
Haber Merkezi - Açlık grevlerinin ba-
zı cezaevlerinde sona erdirilmesi olumlu
bir gelişme olarak değerlendirilirken Ba-
kanlar Kurulu'nun tutuklu ve hükümlüle-
rin istemlerini "siyasi amaçlT olduğu ge-
rekçesiyle reddetmesı "hukukla bağdaş-
maz" bir tutum olarak nitelendi. Türk Ta-
bipleri Birliği (TTB) Genel Başkanı Dr.
FûsunSayek. bazı cezaevlerinde açlık gre-
vinin sona ermesinin sevindirici olması-
na karşın, eylemcilere yapılması gereken
tıbbi müdahaleler konusunda endişeleri
olduğunu söyledi.
Ankara Oniversitesi Hukuk Fakültesi
öğretim üyesi Doç. Dr. Doğan Soyaslan,
"Türk hukuk düzeni açısından açlık gre-
vi yapan kişüere müdahak sorunurl
nu ir-
delerken "Kişinin cezaevinde açhk grevi
yapması. bugün artık bir yandan kşinin
hürriyetini koruma\oUanndan biriolarak
kabul edilse de diğer yandan insani, dini,
ahlaki, idari ve hukuki boyutian olarak
karşunıza çüayor" dedi.
Soyaslan, Yargıtay Dergisi'nde yayım-
lanan makalesinde, açhk grevinin bu bo-
yuüannı yorumlarkcn "Bugün arûkaçhk
grevi, anayasanm bazı maddeleri kapsa-
mında bir nevi düşünce ve kanaat açıkla-
ma hürrh eti şekülernıden biri olarak dü-
şünülse de aynı anayasabaşka maddeterrv-
ledüşünce ve kanaatin bu yolla açıklanma-
sına sınıriama getirmiştir'' görüşüne yer
verdi.
Açılık grevleri konusunda dün TTB Ge-
nel Başkanı Dr. Füsun Sayek, Türk Ecza-
cılar Birliği Başkanı Mehmet Donıaç, S-
ES Genel Sekreteri Dr. Erkan Süroer, Diş
Hekimleri Birliği'nden Dr. Ali Yakar, Dr.
Sezai Berber, İ. 0. Tip Fakültesi Nörolo-
ji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Hakan
Gürbit ve TMMOB Genel Sekreter Veki-
li Subutay Alptürk'ün katılımıyla TTB
Genel Merkezi'nde bir toplanh yapıldı.
Toplantıda konuşan Dr. Hakan Gürbit, aç-
lık grevini bırakan eylemcilerin vücutla-
nnda meydana gelen tahribatlann basit
tıbbi müdahalelerle giderilemeyeceğini
belirtti. Uzun süreli açlığın beynin önem-
li bölümlerinde tahribatlara neden olduğu-
nu kaydeden Gürbit, bu durumda B-1 vi-
taminin sakathklan önleme açısmdan ya-
şamsal önemi olduğunu bildirdi. Sağlık
Emekçileri Sendıkası Genel Sekreteri Dr.
Erkan Sümer de devletin cezaevi politika-
smı eleştirdi.
İstanbul Barosu'nda toplantı
tstanbul Barosu Başkanı YücelSayman
da dün düzenlendiği basın toplantısmda,
Erzurum E tipi ve Özel tip kapalı ceza-
evinde açlık grevini sürdüren tutuklu ve
hükümlünün taleplerinin uluslararası hu-
kuk kurallanna uygun olduğunu söyledi.
Basit bir çözümün olası ölümleri engelle-
yeceğini ve kendilerine olanak tanıntrsa
grevi sona erdirebilecekleri kanısında ol-
duklannı belirten Sayman. "Tutuklu ve
hükümlüleri birbiriyle göruştünneyerek
olası ölümlere kayıtsu kalınnıası da siyasi
bir karadır" dedi.
Basın toplantısına destek vermek ama-
cıyla kefen giyerek Baro'ya gelen tutuk-
lu yakınlan ise hükümetin evlatlan için
ölüm karan verdiğini savunarak basın, ka-
muoyu ve aydınlardan yardım istediler.
İstanbul Barosu Cezaevlen Komisyo-
nu'nca hazırlanan Cezaevlen Durum Ra-
poru'nda da 1995-1997 yıllannı kapsa-
yan araştırmalarda cezaevlerinde can gü-
venliğinden, sağlık sorununa dek çok sa-
yıda sorunun saptandığı vurgulandı. Araş-
tırmanın sonuç bölümünde, hiçbiryorum-
da bulunmaksızın 1995 tarihli Birleşmiş
Milletler Tutuklu ve Hükümlülere Uygu-
lanacak Davranış Standaıtlan'na uyulma-
sı istendi.
DİSK. Genel Başkanı Rıdvan Budak da
düşünceleri ve yaptıklan ne olursa olsun
de\ letin kendisine teslim edilen canı ko-
rumasmın vazgeçilmez bir görevi oldu-
ğunu belirtti.
KESK Genel Sekreteri Faysal Özçift ise
açıklamasında hükümetin tutuklu taleple-
nni çarpıttığını savunarak taleplerin siya-
si ve örgütsel amaçlı değıl, cezaevlerinde
zaten var olan haklar olduğunu belirtti.
Susurluk'tan sonra aydmlanması beklenen faili meçhul cinayetler hâlâ gizini koruyor
Bütün başvurular sonuçsuz kaldı
HÜLYATOPCU
KEREMILGAZ
Türkiye faili meçhul cinayet
kavramıyla özellikle 1990 yılı
sonrasında çok fazla karşılaştı.
Özellikle Sapanca-Düzce- Bolu
hattında öldürülen ışadamlan,
uyuşturucu satıcılan. avukatlann
ardı arkası kesilmedi. Hiçbirinin
faili kesin olarak bulunamadı.
Özel Harekât Daıresı eski Baş-
kanvekili tbrahim Şahin, Susur-
luk Araştırma IComisyonu'na
verdıği ifadede Behçet Cantürk,
Savaş. Buldan gibı Kürt işadam-
larının öldürülmesinin aslında
devlet için ıyi olduğunu söyledi.
Özel timci Ayhan Çarkuı'ın ise
bu işadamlannı, öldürdüğünü iti-
raf ettiği öne sürüldü.
Ancak birbiriyle bağlantılan
olan Behçet Cantürk, Savaş Bul-
dan ve avukat MedetSerhatcina-
yetlerinde somut hıçbır gelişme
yaşanmadı.
Cantürk ailesi Behçet Can-
türk'ün ölümü sonrasında sessiz
kalmayı tercih etti. Yurdanur
Serhat'ın, eşi Medet Serhat'ın
ölümünü soruşturan Kadıköy
Cumhunyet Savcılığı'na, Buldan
aılesinin Bakırköy Cumhuriyet
Savcıhğı, TBMM 've Bolu ll Jan-
darma Alay Komutanlığı'nayap-
tığı başvurulann hepsi sonuçsuz
kaldı.
Şimdi önemli bu üç faili meç-
hullerden Buldan ve Serhat'ın ai-
lesi özelinde, faili meçhul cina-
yetlere kurban giden onlarca ai-
le, faillerin yargı önüne çıkanl-
masını bekliyor.
Cantürk ailesi suskun
Adapazan-Sapanca-Bolu üç-
genınde özelikle 1993 yılından
sonra işlenen cınavetlerin sayı-
sında belirgin bir artış oldu. Öto
galerici Fevzi ve kardeşı Şahin
Aslan, Ankara Gölbaşı E-90 ka-
rayolu Ankara girişı Eskışehir is-
tikametinde ölü bulunduktan kı-
sa bir süre sonra da Lıce'lı Kürt
işadamı Behçet Cantürk"le şofö-
rü Recep Kuzucu'nun cesetleri
Sapanca'nın Kırkpınar Kasabası
yakınlannda bulundu. Can-
Saoaş Buldan'ın eşi Pcnin Buldan, cinayeti Çatiı'nın üstiine yıkarak kapatmaya çalışan politikaya karşı dircneceğini söylüyor.
türk'ün, mafya içinde muhbırle-
re uygulanan bir yöntem olan ağ-
zına kurşun sıkılarak öldürülme-
si dikkat çekicıydi. Ailesi Can-
türk'ün ölüm haberinı aldıktan
sonra sıradan bir trafik kazası
sandı. Ancak konvoylarla gidilen
Sapanca'da durumun hiç de öyle
olmadığı anlaşılınca intikam ye-
minleri edildi: "Biz Behçefi ld-
min öldürdüğünü bilivoruz. Ce-
zasını biz vereceğiz. Yasunız bitin-
ceye kadar kimse konuşmaya-
Ancak Cantürk ailesınin yası o
günden sonra hıç bıtmedı. Çünkü
Behçet Cantürk'ün ölümünden
sonra aileden hiç kimse çıkıp
açıldama yapmak istemedi. Med-
ya ile ya da savcılıkla görüşülme-
di. Aile, olayın adeta bir an önce
unutulması için gereken her şeyi
yaptı.
Bazı gruplar Cantürk'ün
PKJC'ye yardımı kestığı için, öl-
dürüldüğünü öne sürdü. Bazı
gruplar ise PKK'ye yardım yap-
tığı için kontrgerilla tarafından
öldürüldüğünü savundu. Can-
türk'ün Kısmetim-1 Gemisi'ni
ıhbar ettiği için Hüseyin Ba\ba-
şin tarafından öldürüldüğünü öne
sürenler de oldu. Ancak katillere
cezasmı vereceğiz diyen aile
kimseye dokunmadı.
Behçet Cantürk hakkında en
fazla araştırma yapan kişi eski
MlT Kontr-Terör Dairesı Başka-
nı Mehmet Eymür. MlT'teçalış-
tığı yıllarda uyuşturucu kaçakçı-
lığı üzenne gıden Mehmet Ey-
mür, 1983 ve 1988'de eroin ka-
çakçılığı nedeniyle gözaltına alı-
nan Behçet Cantürk'ü bizzat sor-
gulamış, elde edilen bilgilerin
Italya ve ABD'de yapılan bir di-
zi operasyona neden olduğu öne
sürülmüş, uyuşturucu kaçakçılı-
ğına adı kanşan bazı devlet gö-
revlilerini açığa çıkarmıştı.
Doğu Perinçek tarafından ka-
muoyuna açıklanmış olan MlT
raporunu sızdırdığı gerekçesiyle
sorun yaşayan ve teşkilattan ay-
nlan Mehmet Eymür"ün görevi-
ne geri dönmesi de Cantürk'ün
öldürüldüğü döneme rastlıyor.
Cantürk'ün ölümünü soruştu-
ran Sapanca Cumhuriyet Savcılı-
ğı'nın soruşturma ile ilgili olarak
sorulanmıza verdıği yanıt ilginç-
ti: "Bu cinayet burada işjennuş,
cesetkr burada bulunmuş olabi-
lir. Anıa bu iş burada çözülmez,ci-
naveün nedeni dışanda."
Hakkâri'nin saygın aşiretlerin-
den birine mensup Savaş Buldan.
kendisi gibi Kürt olan işadamla-
n Hacı Karay ve Adnan Yıldı-
nm'la Yeşılyurt'ta bulunan C'nar
Oteli'nde görüldü son kez. Ce-
setleri ise 5 Hazıran 1994 tarihin-
de Bolu Yığılca ılçesi Karakuş
köyü yakınlanndaki Taşlı mev-
kiinde başlarından kurşunlanıl-
mış. işkence yapılmış şekılde bu-
lundu.
Sapanca-Düzce- Bolu üçgeni
olarak bilinen yerde 5 Ocak
1994'te öldürülen Behçet Can-
türk'ün ölümü ile buölüm arasın-
da bağlantı kuruldu ancak düğüm
çözülemedi.
Kimilerine göre DYP Genel
Başkanı Tansu Çüler'in 1993 yı-
lında Holiday Inn Oteli'nde yap-
tığı ve PKK'ye yardım eden Kürt
işadamlanndan hesap sorulaca-
ğını açıkladiğı basın toplantısı so-
nucunu veriyordu. Buldan'lann
Cantürk gibi bu listede olduğu
söylentileri hep konuşuldu ama
hiç kımse bunu açıkça dile getir-
medi.
SÜRECEK
SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calislar(o raksnet.com
Laik, anti-laik kamplaşması sağ-
lıklı bir zeminde yürümediği için ye-
ni bir Islamı dalgayı da beraberinde
getırdi. Siyasi islamla mücadelede,
sağlam bir ıdeolojiye sahip olmayan
bazı laik çevreler, kılık değıştirmiş ye-
ni islamcı akımın etki alanına girdiler.
Geçmışte, hiç cenaze namazı kılma-
mış kadınlar. şimdi büyük bir istekle
saflara duruyorlar.
Bunun iki yönü olduğunu unutma-
mak gerekir. Bir yönü Islamiyetin
Anadolu'daki gelişmiş yüzünü bu-
landırıyor ve Anadolu ıslamı adını
verdiğimiz davranışı. yeniden dog-
matik islami dalganın etkisi altına alı-
yor, Siyasi Islamın. katı yüzü yerine
bu kez siyasi İslamcı dalga, daha
hoşgörülü bir yüzle etkisıni genişlet-
meye çalışıyor.
Nedir Anadolu Islamı? Dedeleri-
mizden, tarihimizden bildiğimiz bir
Islamıyet anlayışı var. Bu anlayışın
temel yaklaşımı, akla, mantığa ve ça-
ğın gereklerine uygun bir yaşam bi-
çiminı benimsemek. Örneğin bir
Anadolulu, yeri geldiğinde ıçkisini
Yeni İslamcılık Dalgası
içer, yeri geldiğinde mayosunu, biki-
nisi giyip denize girer. Yeri gelir ba-
zen oruç tutar, bazen namaz kılar.
Yahut bu ibadetlerin hiçbirini yapma-
dığı halde kendisini Müslüman sayar.
Müslüman olmayı da akla, dürüstlü-
ğe bağlı olmak olarak görür. Örneğin,
zülme ve haksızlığa karşı çıkmayı,
bin kez yapılan ibadetten daha ge-
rekli kabul eder.
Eğer Islamın dogmatik kalıplarına
bakarsanız, böyle davranan insan-
ları Müslüman bile kabul etmeyebi-
lirsiniz. Zaten, dogmatik İslamcı
akımlara göre bunlar kâfir sayılıyor-
lar. Şimdi, ılımlı olduğu söylenen is-
lamcı dalga, Islamın kaynaklarına
dönerek ve bu kaynakları yeniden
yorumlayarak günümüz koşulların-
da kabul edilebilecek bazı rötuşlar
yapıyor.
Bu yeni akıma, çağdaş kesimler-
de son dönemde artan ilgi, yeni bir
islamcı dalganın haberini veriyor.
Türkiye, bir anlamda yeniden ve baş-
ka bir şekilde Islamileşiyor. Ben bu
yeni durumun ciddiye alınması ga-
rektiği inancındayım. Geçmişte de
benzer hatalar yapıldı ve bugünlere
gelindi.
12 Eylül dönemindeki askerlerin
tavrını yeniden değerlendirelim. On-
lar zorunlu din derslerini neden koy-
dular? Neden imam- hatip lisesi me-
zunlannın üniversitelere girmesini
uygun gördüler? Onların niyeti Isla-
miyeti kendi kontrollerine almak ve
muhalif güçlere karşı kullanmaktı.
Güneydoğu'da Hizbullah'ı da aynı
anlayışla PKK'ye karşı bir güç olarak
görüp destek oldular.
Sonra ne oldu? Onların besleyip
büyüttüğü İslamcı akımlar, iktidarı
tehdit eder hale geldiler. Şimdi ben-
zer bir yol deneniyor. Ilımlı islam,
dogmatik Islama karşı kullanılmak is-
teniyor. Bu çatışmada da başka İs-
lamcı güçler ön plana çıkarılarak bir
netice alınmak isteniyor. Çok tehlike-
li ve sonu olmayan bir yol bu.
Bizim burada dayanacağımız tek
doğru tavır, Anadolu'nun yüzlerce
yıllık tarihinde ortaya çıkan hayat tar-
zı. Burada Alevilik var, başka İslam-
cı inanışlarvar. Bunların ibadetşekil-
leri ve inanışlan, Islamiyetin hiçbir ka-
tı kalıbına uymuyor. Ayrıca Sünni ke-
simin önemli bir bötümü de günde-
lik hayatlarında dini inanışlarını ön
plana çıkarmıyorlar. Çokseslilik, hoş-
görü ve hiçbir dogmatik kalıbın esiri
olmamak, bu yaşamın temel felsefe-
si.
Ben dedemi anımsıyorum. Çok iyi
İslami eğitim görmüş, beş vakit na-
mazını kılan bir insandı. Beş kızı var-
dı, beş kızını da modern eğitim ku-
rumlannda okuttu. Hiçbirisinin örtün-
mesini istemedi. islamiyeti yobazlığa
dönüştüren dogmatiklerden nefret
ettiğini yüksek sesle dile getirdi. Or-
tağı Ermeniydi. Onunla büyük bir
dostluk ve sevgi bağıyla işlerini yü-
rüttü. Kendisi oruç tutardı, hiçbir ço-
cuğuna ve torununa, oruç tutun, na-
maz kılın demezdi. Hepimize dürüst
olmayı, vicdanlı olmayı öğretirdi. Bu
davranışın esas olduğunu vurgula-
maya özen gösterirdi.
Anadolu Islamına karşı yükselen
ve laik çevreleri de etkisine alan ye-
ni Islamcı dalga, bence yeni tehlike-
li gelişmelerin habercisi. Hiçbir geri-
ci dalga, onun daha yumuşak yoru-
muyla engellenemez. İslamcı dalga-
ya karşı, demokrasiye sarılmak, öz-
gürlüğe sarılmak, bilimin ve çağdaş-
lığın önünü açmak dışında başka bir
çıkar yol olduğunu sanmıyorum.
Kitaba uygun yeni fetvalara değil,
dünyanın bugünkü gelişmesine uy-
gun yeni demokrasi yorumlarına ih-
tiyacımız var. Aydınlık kafaların önü-
nün açılması temel ihtiyacımız. Yeni
fetvacılar, yeni bir dalga yaratıyorlar.
Aman dikkat!
PERŞEMBE
ORHAN BURSALI
Tesadüfe Bak!
Fazıl Hüsnû Dağlarca'ya kamyon çarpmış. Ko-
ca şair, çok şükür bıraz yara bere ile ve bir de belki
olayın şoku ile kazayı atlatmış.
Daha önce da yazar Adalet Ağaoğlu, bir tatil sa-
bahı boğazda gezinti yaparken, yaya bolgesine çı-
kan birarabanın saldınsına uğramış ve ağıryaralan-
mıştı.
Iktisat profesörü Tevfik Ertüzün'ün de Haliç Köp-
rüsü üzerinde arabasının lastiğini değiştirirken, bir
başka arabanın çarpması sonucu korkulukla araba-
sının arasında sıkışıp öldüğünü öğrendik. Bir ilginç
trafik kazalan derlemesi olsa, kimbilir akla hayale
gelmeyecek ne kazalar okurduk. Belleğimde kalan
bir kaza: Önde giden kamyonun dingilinden kurtu-
lan yedek lastik, arkadaki sürücüye çarparak ölümü-
ne neden oluyor.
• • •
Tesadüfler hayatın ana çizgisini belirliyor, diyesi
geliyor insanın.
Ömeğin, Türkiye'nın yaşayan en büyük şairine ve-
ya yazanna veya ressamına, bir arabanın çarpması
olasıhğı nedir? Istatistikçiler veya olasılık hesaplan
uzmanlan, çeşitli açılardan bakarak birtakım rakam-
lar önümüze koyabilirler.
Ancak Istanbul'da bulunan motorlu araç sayısını
dikkate alırsak, bu olasılığın oldukça zayrf olduğunu
varsayabiliriz. Burada bir de çarpma, kaza yapma
potansiyeli çok yuksek bir sürücünün o an orada ol-
ması gerekiyor. fevfık Ertüzün olayında, ehliyetsiz bir
sürücünün o an orada bitmesi gerekiyordu.
işin en püf noktası veya olasılık hesaplannı altüst
eden bamteli, kazanın olması için gereken bütün
özel koşullann o an bir araya gelmesidir.
Burada hesap içine karmaşık I kaotik süreçler gi-
riyor.
Tesadüf az rast/anır bir olay değildir.
Tesadüf tersine çok rastlanır bir olaydır.
Hayatın tesadüflerte dolu olduğunu, kimbilir bü-
tün dünyada her gün binlerce ne tesadüfler yaşan-
dığını bilmeliyiz.
Burada az rastlanırlık, yaşanan bir tesadüfün (ör-
neğin Tevfik Ertüzün olayı) bir daha aynı koşullarda
gerçekleşmesinin çok zor olduğu veya milyonlarca
yılda bir gerçekleşebilme olasılığıdır.
• • •
Çok minik ölçeklerde, günlük hayatımızda, sokak
yürüyüşlennde bile karşılaştığımız tesadüfler veya
riskler, aslında evrenin / hayatın bağlı olduğu büyük
temel kaotik / karmaşık süreçlerin; toplumsal, sos-
yal - psikolojik süreçlerin; daha genel olarak bakar-
sak, doğanın işleyış sürecinin ürünleridir ve her an
herkesin karşısına çıkabilir olma özelliği taşıriar.
İçinde bulunduğumuz, tercih ettiğimiz, seçtiğimiz
koşullar, toplumsal yaşamda iyi veya kötü tesadüf-
lerle ne kadar sık karşılaşabileceğimız konusunda
genel bir fikir verebilir.
Ömeğin bir yıldınm çarpması ile ölme olasılığımız
vardır; ama bu özellikle kentlerde, ömeğin trafik ka-
zasında ölme olasılığından, sözgelimi 1 milyon kez
daha azdır.
Akkuyu'da yapılmak istenen nükleer santraldan,
flergarna'dakı attın madeninde kullanılmak istenen
siyanürden; Istanbullulann, Ankaralılann daetkilen-
me riski vardır.
Karmaşık süreçleri sadece doğa değil, onun bir
parçası olan, doğanın ana hammaddelerini kanında
ve beyninde taşıyan insan da yaratabilıyor. Ana kay-
nağı doğanın kaotik sisteminde yatsa da günlük ya-
şamda özellikle kötü olan tesadüflerin sıklığını, insa-
noğlunun kurduğu toplumsal sistemlerin nitelikleri ile
açıklamalıyız.
Bu açıdan Türkiye'ye bakarsak, kötü tesadüflere
herkesin uğrama şansı oldukça yüksek.
Belki bu bilinçle yaşamak, kötü tesadüflerden
mümkün olduğunca kaçınmada yarariı olabilir.
Sufragistlerden iRAya
Açlık grevlerinin
tarihçesi araştmldı
• Ankara Cumhuriyet Savcısı Zekeriya
Sevimli'nin yaptığı araştırmaya göre
açlık grevinin bir siyasi protesto ve ilgi
çekme yöntemi olarak uygulanmasına ilk
defa Çarhk Rusyası'nda başlandı.
EVtNGÖKTAŞ
ANKAR.\ - Bazı
Uzakdoğu ülkelerinde,
mahkûmlann çok eski-
den beri siyasi amaçlı ol-
maksızın, açlık grevi ve
benzer eylemlere başv ur-
duklan belirtildi.
Ankara Cumhunyet
Savcısı Zekeriya Sevim-
li, açlık grevlerinin tarih-
çesini araştırdı. Sevimli.
açlık grevinin bir siyasi
protesto ve ilgi çekme
yöntemi olarak uygulan-
masına ilk defa Çarlık
Rusyası'nda rastlandığı-
nı bildirdi.
Açlık grevinin, dünya
çapında adını 1909yılın-
da Ingiliz Sufragistleri-
nin militan kanadının ey-
lemleri ile duvoırduğunu
kaydeden Sevımlı, "Ka-
dınlara oy hakkı verilme-
sini sağlamak için gerçek-
leştirdikleri suç teşkil e-
den eylemlerden dolayı
mahkûm olan ve kcndile-
rini siyasi suçluolarak ni-
teleyen sufragist kadınlar.
adi suçlu muamelesi gör-
melerini protesto etmek
amacıyla açlık grevleri
başlatmışlar'' dedi.
Açhk grev lerinin. Av-
rupa ülkelerinde zaman-
la giderek daha az ilgi çe-
ken protesto yöntemi ha-
line geldiğini kaydeden
Sevimli. grev lerinkadın-
lardan çok erkekler tara-
fından uygulanmaya baş-
lanmasının, grevcilere
karşı toplumun acıma
duygulannın zayıflama-
sına neden olduğunu bil-
dirdi
Türkiye'de açlık
grevleri
Sevimli, Türkiye"deki
açlık grevlerinin tarihçe-
siyle ilgili şu bilgileri
verdi:
"Açlık grevlerinin ûl-
kemizdeki tarihi yenidir.
Dümada olduğu gibi ÜJ-
kemizde de bu direniş
yöntemine siyasi mah-
puslar ve terör gibi mah-
puslar başvurmaktadır.
Türkiy'e'de ilk yayguı aç-
lık grevleri 70'ü \illann
sonlannda 1978 ve 1979
vıllarında vaşanmıştır.
1980 sonrasında ilk yay-
guı açhk grevleri 1981 yj-
lında gerçekleşti. 1982 ve
1983 yıllannda özellikle
Metris Askeri Ceza-
evi'nde uzun süreli açhk
grevleri yapıldı. 12 Nisan
1984 üeİlHaziran 1984
tarihleri arasında tek tip
elbise uygulamasına kar-
şıhk ölüm direnişine baş-
vuruldu ve eylem sonun-
da 4 mahpus öldü.
1996yıh Temmuza>ın-
daki ölüm orucu girişi-
minde de Ankara, istan-
bul, İzmir, Bursa, Aydın
cezaevlerinde bulunan
toplam 12 terör mahpu-
su öldü. Özellikle son aç-
lık grevi, iç ve dış kamu-
ovunda büyük yankı
uvandırdı."