14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 OCAK 1998 PERŞEMBE HABERLER Erzurum E ve Özel Tip cezaevlerinde 55 gün önce başlatılan açlık grevleri sona erdirildi Cezaevlerinde germuMk bittiYurt Haberleri Servisi - Di- yarbakır Demokrasi Platfor- mu'nun Erzurum Özel Tip ve E Tıpi Cezaevi'nde diin gerçek- leştırdiğı girişimlerin olumlu sonuç vermesınin ardından her iki cezaevinde de ölüm sınınna dayanan açlık grevleri sona er- di. Erzurum "daki cezaevlerinde açlık gre\ınin sona ermesinın ardından destek amacıyla dire- nişe geçen başta Aydın ve Geb- ze cezaevlen olmak üzere tûm cezaevlerinde eylem bittı. Dı- yarbakır Demokrasi Palatformu Sözcüsü Zeki Doğnıl, eylemin sona ermesinin sevindirici ol- duğunu belirtirken Erzurum Cezaevi Savcısı Numan Eroğlu, "Aileler rahat bir netes aldılar" dedi. Erzurum Özel Tip Ceza- evi'nde 163 tutuklu ve hüküm- lünün 55 gün önce başlattığı sü- resiz \e dönüşümlü açlık grevi Diyarbakır Demokrasi Platfor- mu'nun ginşimleriyle diin sona erdirildi. Grevin sona ermesiy- le eylemcilerden durumu kötü olanlar kontrol altına alınırken diğer eylemciler de doktor gö- zetiminde beslenmeye başlan- dı. Diyarbakır Demokrasi Palat- formu Sözcüsü Zeki Doğrul, eylemin sona ermesinin sevin- dirici olduğunu belirterek bun- dan sonra atılacak adımlann da- ha önemli olduğunu söyledi. Diyarbakır Cumhunyet Baş- savcısıHakkı Köylü. devlet oto- ritesınden taviz vermeksizın ey- lemin sona erdiğini söyledi. Erzurum Cezaevi Savcısı Numan Eroğlu. açlık grevinin sona ermesinin sevindirici ol- duğunu belirterek "Aileler ra- hat bir nefes aldı. Umuyoruz bundan böyle tutuklu ve hü- kümlü arkadaşlar bir takjm şey- ieri bahane ederek bu tür an- lamsız eylemlere kalkışmazlar" diye konuştu. Aydın E Tipi Cezaevi Savcı- sı Metin Şentürk. tzmır Torba- lı Cezaev i'ne naklı kabul edılen DHK.P C davasından hükümlü Kemal Keskin ile Bursa Ceza- e\i"ne nakli kabul edilen TD- KP da\asından hükümlü Yasin Çetin'ın. açlık grevini dün sona erdirdiğinı söyledi. Metin Şen- türk, eylemcilerin sağlık du- rumlanyla ilgili, **Şu anda sağ- lık probİemleri >ok. Ancak açlık grevine bağlı olarak kilo kavıp- lan var" dedi. Öte yandan. Erzurum Özel Tip ve E tıpi cezaevlerinde ölüm sınınna dayanan açlık direnişi- nin sona ermesinin ardından Aydın E Tıpi Cezaevi'nde 39. Gebze Özel Tip Cezaevi'nde 77. Buca Cezaev in'de de 28 si- yasi tutuklunun başlattığı ve 6 gün süren destek açlık grevi "Erzurum Cezaevi'nde anlaş- ma sağlanarak eylemin bitiril- mesi nedeniyle" bıtırildi. Des- tek eylemlennin bıtmesinin ar- dından açhk grevi yapılan tüm cezaevlerinde sağlık kontrolle- rinin başlatıldığı bildirildi. Erzurum Özel Tip ve E tipi cezaevlerinde başlatılan açlık grev lerinin kamuoyunun gün- demine girmesınin ardından Adalet Bakanı Oltan Sungurlu devletın tav ız vermeyeceği yö- nünde açıklamalar yapmış ve tutuklulanntaleplerinın "kabul edileme/ nitelikte* 1 olduğunu ilen sürmüştü. Diyarbakır De- mokrasi Platformu. cezaevi yet- kilileriyle yapılan görüşmelerde aracılık yapmış, tutuklulann ta- leplennin kamuoyuna duyurul- ması amacıyla ınsan haklan sa- vunuculan ve bazı demokratik kıtle örgütleri de çeşitli etkinlik- ler düzenlemişti. H u k u k F a k ü l t e s i ö ğ r e t i m ü y e s i D o ç . D r . D o ğ a n S o y a s l a n 'Açlık grevlerinden devlet sorumludur' Haber Merkezi - Açlık grevlerinin ba- zı cezaevlerinde sona erdirilmesi olumlu bir gelişme olarak değerlendirilirken Ba- kanlar Kurulu'nun tutuklu ve hükümlüle- rin istemlerini "siyasi amaçlT olduğu ge- rekçesiyle reddetmesı "hukukla bağdaş- maz" bir tutum olarak nitelendi. Türk Ta- bipleri Birliği (TTB) Genel Başkanı Dr. FûsunSayek. bazı cezaevlerinde açlık gre- vinin sona ermesinin sevindirici olması- na karşın, eylemcilere yapılması gereken tıbbi müdahaleler konusunda endişeleri olduğunu söyledi. Ankara Oniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Doğan Soyaslan, "Türk hukuk düzeni açısından açlık gre- vi yapan kişüere müdahak sorunurl nu ir- delerken "Kişinin cezaevinde açhk grevi yapması. bugün artık bir yandan kşinin hürriyetini koruma\oUanndan biriolarak kabul edilse de diğer yandan insani, dini, ahlaki, idari ve hukuki boyutian olarak karşunıza çüayor" dedi. Soyaslan, Yargıtay Dergisi'nde yayım- lanan makalesinde, açhk grevinin bu bo- yuüannı yorumlarkcn "Bugün arûkaçhk grevi, anayasanm bazı maddeleri kapsa- mında bir nevi düşünce ve kanaat açıkla- ma hürrh eti şekülernıden biri olarak dü- şünülse de aynı anayasabaşka maddeterrv- ledüşünce ve kanaatin bu yolla açıklanma- sına sınıriama getirmiştir'' görüşüne yer verdi. Açılık grevleri konusunda dün TTB Ge- nel Başkanı Dr. Füsun Sayek, Türk Ecza- cılar Birliği Başkanı Mehmet Donıaç, S- ES Genel Sekreteri Dr. Erkan Süroer, Diş Hekimleri Birliği'nden Dr. Ali Yakar, Dr. Sezai Berber, İ. 0. Tip Fakültesi Nörolo- ji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Hakan Gürbit ve TMMOB Genel Sekreter Veki- li Subutay Alptürk'ün katılımıyla TTB Genel Merkezi'nde bir toplanh yapıldı. Toplantıda konuşan Dr. Hakan Gürbit, aç- lık grevini bırakan eylemcilerin vücutla- nnda meydana gelen tahribatlann basit tıbbi müdahalelerle giderilemeyeceğini belirtti. Uzun süreli açlığın beynin önem- li bölümlerinde tahribatlara neden olduğu- nu kaydeden Gürbit, bu durumda B-1 vi- taminin sakathklan önleme açısmdan ya- şamsal önemi olduğunu bildirdi. Sağlık Emekçileri Sendıkası Genel Sekreteri Dr. Erkan Sümer de devletin cezaevi politika- smı eleştirdi. İstanbul Barosu'nda toplantı tstanbul Barosu Başkanı YücelSayman da dün düzenlendiği basın toplantısmda, Erzurum E tipi ve Özel tip kapalı ceza- evinde açlık grevini sürdüren tutuklu ve hükümlünün taleplerinin uluslararası hu- kuk kurallanna uygun olduğunu söyledi. Basit bir çözümün olası ölümleri engelle- yeceğini ve kendilerine olanak tanıntrsa grevi sona erdirebilecekleri kanısında ol- duklannı belirten Sayman. "Tutuklu ve hükümlüleri birbiriyle göruştünneyerek olası ölümlere kayıtsu kalınnıası da siyasi bir karadır" dedi. Basın toplantısına destek vermek ama- cıyla kefen giyerek Baro'ya gelen tutuk- lu yakınlan ise hükümetin evlatlan için ölüm karan verdiğini savunarak basın, ka- muoyu ve aydınlardan yardım istediler. İstanbul Barosu Cezaevlen Komisyo- nu'nca hazırlanan Cezaevlen Durum Ra- poru'nda da 1995-1997 yıllannı kapsa- yan araştırmalarda cezaevlerinde can gü- venliğinden, sağlık sorununa dek çok sa- yıda sorunun saptandığı vurgulandı. Araş- tırmanın sonuç bölümünde, hiçbiryorum- da bulunmaksızın 1995 tarihli Birleşmiş Milletler Tutuklu ve Hükümlülere Uygu- lanacak Davranış Standaıtlan'na uyulma- sı istendi. DİSK. Genel Başkanı Rıdvan Budak da düşünceleri ve yaptıklan ne olursa olsun de\ letin kendisine teslim edilen canı ko- rumasmın vazgeçilmez bir görevi oldu- ğunu belirtti. KESK Genel Sekreteri Faysal Özçift ise açıklamasında hükümetin tutuklu taleple- nni çarpıttığını savunarak taleplerin siya- si ve örgütsel amaçlı değıl, cezaevlerinde zaten var olan haklar olduğunu belirtti. Susurluk'tan sonra aydmlanması beklenen faili meçhul cinayetler hâlâ gizini koruyor Bütün başvurular sonuçsuz kaldı HÜLYATOPCU KEREMILGAZ Türkiye faili meçhul cinayet kavramıyla özellikle 1990 yılı sonrasında çok fazla karşılaştı. Özellikle Sapanca-Düzce- Bolu hattında öldürülen ışadamlan, uyuşturucu satıcılan. avukatlann ardı arkası kesilmedi. Hiçbirinin faili kesin olarak bulunamadı. Özel Harekât Daıresı eski Baş- kanvekili tbrahim Şahin, Susur- luk Araştırma IComisyonu'na verdıği ifadede Behçet Cantürk, Savaş. Buldan gibı Kürt işadam- larının öldürülmesinin aslında devlet için ıyi olduğunu söyledi. Özel timci Ayhan Çarkuı'ın ise bu işadamlannı, öldürdüğünü iti- raf ettiği öne sürüldü. Ancak birbiriyle bağlantılan olan Behçet Cantürk, Savaş Bul- dan ve avukat MedetSerhatcina- yetlerinde somut hıçbır gelişme yaşanmadı. Cantürk ailesi Behçet Can- türk'ün ölümü sonrasında sessiz kalmayı tercih etti. Yurdanur Serhat'ın, eşi Medet Serhat'ın ölümünü soruşturan Kadıköy Cumhunyet Savcılığı'na, Buldan aılesinin Bakırköy Cumhuriyet Savcıhğı, TBMM 've Bolu ll Jan- darma Alay Komutanlığı'nayap- tığı başvurulann hepsi sonuçsuz kaldı. Şimdi önemli bu üç faili meç- hullerden Buldan ve Serhat'ın ai- lesi özelinde, faili meçhul cina- yetlere kurban giden onlarca ai- le, faillerin yargı önüne çıkanl- masını bekliyor. Cantürk ailesi suskun Adapazan-Sapanca-Bolu üç- genınde özelikle 1993 yılından sonra işlenen cınavetlerin sayı- sında belirgin bir artış oldu. Öto galerici Fevzi ve kardeşı Şahin Aslan, Ankara Gölbaşı E-90 ka- rayolu Ankara girişı Eskışehir is- tikametinde ölü bulunduktan kı- sa bir süre sonra da Lıce'lı Kürt işadamı Behçet Cantürk"le şofö- rü Recep Kuzucu'nun cesetleri Sapanca'nın Kırkpınar Kasabası yakınlannda bulundu. Can- Saoaş Buldan'ın eşi Pcnin Buldan, cinayeti Çatiı'nın üstiine yıkarak kapatmaya çalışan politikaya karşı dircneceğini söylüyor. türk'ün, mafya içinde muhbırle- re uygulanan bir yöntem olan ağ- zına kurşun sıkılarak öldürülme- si dikkat çekicıydi. Ailesi Can- türk'ün ölüm haberinı aldıktan sonra sıradan bir trafik kazası sandı. Ancak konvoylarla gidilen Sapanca'da durumun hiç de öyle olmadığı anlaşılınca intikam ye- minleri edildi: "Biz Behçefi ld- min öldürdüğünü bilivoruz. Ce- zasını biz vereceğiz. Yasunız bitin- ceye kadar kimse konuşmaya- Ancak Cantürk ailesınin yası o günden sonra hıç bıtmedı. Çünkü Behçet Cantürk'ün ölümünden sonra aileden hiç kimse çıkıp açıldama yapmak istemedi. Med- ya ile ya da savcılıkla görüşülme- di. Aile, olayın adeta bir an önce unutulması için gereken her şeyi yaptı. Bazı gruplar Cantürk'ün PKJC'ye yardımı kestığı için, öl- dürüldüğünü öne sürdü. Bazı gruplar ise PKK'ye yardım yap- tığı için kontrgerilla tarafından öldürüldüğünü savundu. Can- türk'ün Kısmetim-1 Gemisi'ni ıhbar ettiği için Hüseyin Ba\ba- şin tarafından öldürüldüğünü öne sürenler de oldu. Ancak katillere cezasmı vereceğiz diyen aile kimseye dokunmadı. Behçet Cantürk hakkında en fazla araştırma yapan kişi eski MlT Kontr-Terör Dairesı Başka- nı Mehmet Eymür. MlT'teçalış- tığı yıllarda uyuşturucu kaçakçı- lığı üzenne gıden Mehmet Ey- mür, 1983 ve 1988'de eroin ka- çakçılığı nedeniyle gözaltına alı- nan Behçet Cantürk'ü bizzat sor- gulamış, elde edilen bilgilerin Italya ve ABD'de yapılan bir di- zi operasyona neden olduğu öne sürülmüş, uyuşturucu kaçakçılı- ğına adı kanşan bazı devlet gö- revlilerini açığa çıkarmıştı. Doğu Perinçek tarafından ka- muoyuna açıklanmış olan MlT raporunu sızdırdığı gerekçesiyle sorun yaşayan ve teşkilattan ay- nlan Mehmet Eymür"ün görevi- ne geri dönmesi de Cantürk'ün öldürüldüğü döneme rastlıyor. Cantürk'ün ölümünü soruştu- ran Sapanca Cumhuriyet Savcılı- ğı'nın soruşturma ile ilgili olarak sorulanmıza verdıği yanıt ilginç- ti: "Bu cinayet burada işjennuş, cesetkr burada bulunmuş olabi- lir. Anıa bu iş burada çözülmez,ci- naveün nedeni dışanda." Hakkâri'nin saygın aşiretlerin- den birine mensup Savaş Buldan. kendisi gibi Kürt olan işadamla- n Hacı Karay ve Adnan Yıldı- nm'la Yeşılyurt'ta bulunan C'nar Oteli'nde görüldü son kez. Ce- setleri ise 5 Hazıran 1994 tarihin- de Bolu Yığılca ılçesi Karakuş köyü yakınlanndaki Taşlı mev- kiinde başlarından kurşunlanıl- mış. işkence yapılmış şekılde bu- lundu. Sapanca-Düzce- Bolu üçgeni olarak bilinen yerde 5 Ocak 1994'te öldürülen Behçet Can- türk'ün ölümü ile buölüm arasın- da bağlantı kuruldu ancak düğüm çözülemedi. Kimilerine göre DYP Genel Başkanı Tansu Çüler'in 1993 yı- lında Holiday Inn Oteli'nde yap- tığı ve PKK'ye yardım eden Kürt işadamlanndan hesap sorulaca- ğını açıkladiğı basın toplantısı so- nucunu veriyordu. Buldan'lann Cantürk gibi bu listede olduğu söylentileri hep konuşuldu ama hiç kımse bunu açıkça dile getir- medi. SÜRECEK SIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR oral.calislar(o raksnet.com Laik, anti-laik kamplaşması sağ- lıklı bir zeminde yürümediği için ye- ni bir Islamı dalgayı da beraberinde getırdi. Siyasi islamla mücadelede, sağlam bir ıdeolojiye sahip olmayan bazı laik çevreler, kılık değıştirmiş ye- ni islamcı akımın etki alanına girdiler. Geçmışte, hiç cenaze namazı kılma- mış kadınlar. şimdi büyük bir istekle saflara duruyorlar. Bunun iki yönü olduğunu unutma- mak gerekir. Bir yönü Islamiyetin Anadolu'daki gelişmiş yüzünü bu- landırıyor ve Anadolu ıslamı adını verdiğimiz davranışı. yeniden dog- matik islami dalganın etkisi altına alı- yor, Siyasi Islamın. katı yüzü yerine bu kez siyasi İslamcı dalga, daha hoşgörülü bir yüzle etkisıni genişlet- meye çalışıyor. Nedir Anadolu Islamı? Dedeleri- mizden, tarihimizden bildiğimiz bir Islamıyet anlayışı var. Bu anlayışın temel yaklaşımı, akla, mantığa ve ça- ğın gereklerine uygun bir yaşam bi- çiminı benimsemek. Örneğin bir Anadolulu, yeri geldiğinde ıçkisini Yeni İslamcılık Dalgası içer, yeri geldiğinde mayosunu, biki- nisi giyip denize girer. Yeri gelir ba- zen oruç tutar, bazen namaz kılar. Yahut bu ibadetlerin hiçbirini yapma- dığı halde kendisini Müslüman sayar. Müslüman olmayı da akla, dürüstlü- ğe bağlı olmak olarak görür. Örneğin, zülme ve haksızlığa karşı çıkmayı, bin kez yapılan ibadetten daha ge- rekli kabul eder. Eğer Islamın dogmatik kalıplarına bakarsanız, böyle davranan insan- ları Müslüman bile kabul etmeyebi- lirsiniz. Zaten, dogmatik İslamcı akımlara göre bunlar kâfir sayılıyor- lar. Şimdi, ılımlı olduğu söylenen is- lamcı dalga, Islamın kaynaklarına dönerek ve bu kaynakları yeniden yorumlayarak günümüz koşulların- da kabul edilebilecek bazı rötuşlar yapıyor. Bu yeni akıma, çağdaş kesimler- de son dönemde artan ilgi, yeni bir islamcı dalganın haberini veriyor. Türkiye, bir anlamda yeniden ve baş- ka bir şekilde Islamileşiyor. Ben bu yeni durumun ciddiye alınması ga- rektiği inancındayım. Geçmişte de benzer hatalar yapıldı ve bugünlere gelindi. 12 Eylül dönemindeki askerlerin tavrını yeniden değerlendirelim. On- lar zorunlu din derslerini neden koy- dular? Neden imam- hatip lisesi me- zunlannın üniversitelere girmesini uygun gördüler? Onların niyeti Isla- miyeti kendi kontrollerine almak ve muhalif güçlere karşı kullanmaktı. Güneydoğu'da Hizbullah'ı da aynı anlayışla PKK'ye karşı bir güç olarak görüp destek oldular. Sonra ne oldu? Onların besleyip büyüttüğü İslamcı akımlar, iktidarı tehdit eder hale geldiler. Şimdi ben- zer bir yol deneniyor. Ilımlı islam, dogmatik Islama karşı kullanılmak is- teniyor. Bu çatışmada da başka İs- lamcı güçler ön plana çıkarılarak bir netice alınmak isteniyor. Çok tehlike- li ve sonu olmayan bir yol bu. Bizim burada dayanacağımız tek doğru tavır, Anadolu'nun yüzlerce yıllık tarihinde ortaya çıkan hayat tar- zı. Burada Alevilik var, başka İslam- cı inanışlarvar. Bunların ibadetşekil- leri ve inanışlan, Islamiyetin hiçbir ka- tı kalıbına uymuyor. Ayrıca Sünni ke- simin önemli bir bötümü de günde- lik hayatlarında dini inanışlarını ön plana çıkarmıyorlar. Çokseslilik, hoş- görü ve hiçbir dogmatik kalıbın esiri olmamak, bu yaşamın temel felsefe- si. Ben dedemi anımsıyorum. Çok iyi İslami eğitim görmüş, beş vakit na- mazını kılan bir insandı. Beş kızı var- dı, beş kızını da modern eğitim ku- rumlannda okuttu. Hiçbirisinin örtün- mesini istemedi. islamiyeti yobazlığa dönüştüren dogmatiklerden nefret ettiğini yüksek sesle dile getirdi. Or- tağı Ermeniydi. Onunla büyük bir dostluk ve sevgi bağıyla işlerini yü- rüttü. Kendisi oruç tutardı, hiçbir ço- cuğuna ve torununa, oruç tutun, na- maz kılın demezdi. Hepimize dürüst olmayı, vicdanlı olmayı öğretirdi. Bu davranışın esas olduğunu vurgula- maya özen gösterirdi. Anadolu Islamına karşı yükselen ve laik çevreleri de etkisine alan ye- ni Islamcı dalga, bence yeni tehlike- li gelişmelerin habercisi. Hiçbir geri- ci dalga, onun daha yumuşak yoru- muyla engellenemez. İslamcı dalga- ya karşı, demokrasiye sarılmak, öz- gürlüğe sarılmak, bilimin ve çağdaş- lığın önünü açmak dışında başka bir çıkar yol olduğunu sanmıyorum. Kitaba uygun yeni fetvalara değil, dünyanın bugünkü gelişmesine uy- gun yeni demokrasi yorumlarına ih- tiyacımız var. Aydınlık kafaların önü- nün açılması temel ihtiyacımız. Yeni fetvacılar, yeni bir dalga yaratıyorlar. Aman dikkat! PERŞEMBE ORHAN BURSALI Tesadüfe Bak! Fazıl Hüsnû Dağlarca'ya kamyon çarpmış. Ko- ca şair, çok şükür bıraz yara bere ile ve bir de belki olayın şoku ile kazayı atlatmış. Daha önce da yazar Adalet Ağaoğlu, bir tatil sa- bahı boğazda gezinti yaparken, yaya bolgesine çı- kan birarabanın saldınsına uğramış ve ağıryaralan- mıştı. Iktisat profesörü Tevfik Ertüzün'ün de Haliç Köp- rüsü üzerinde arabasının lastiğini değiştirirken, bir başka arabanın çarpması sonucu korkulukla araba- sının arasında sıkışıp öldüğünü öğrendik. Bir ilginç trafik kazalan derlemesi olsa, kimbilir akla hayale gelmeyecek ne kazalar okurduk. Belleğimde kalan bir kaza: Önde giden kamyonun dingilinden kurtu- lan yedek lastik, arkadaki sürücüye çarparak ölümü- ne neden oluyor. • • • Tesadüfler hayatın ana çizgisini belirliyor, diyesi geliyor insanın. Ömeğin, Türkiye'nın yaşayan en büyük şairine ve- ya yazanna veya ressamına, bir arabanın çarpması olasıhğı nedir? Istatistikçiler veya olasılık hesaplan uzmanlan, çeşitli açılardan bakarak birtakım rakam- lar önümüze koyabilirler. Ancak Istanbul'da bulunan motorlu araç sayısını dikkate alırsak, bu olasılığın oldukça zayrf olduğunu varsayabiliriz. Burada bir de çarpma, kaza yapma potansiyeli çok yuksek bir sürücünün o an orada ol- ması gerekiyor. fevfık Ertüzün olayında, ehliyetsiz bir sürücünün o an orada bitmesi gerekiyordu. işin en püf noktası veya olasılık hesaplannı altüst eden bamteli, kazanın olması için gereken bütün özel koşullann o an bir araya gelmesidir. Burada hesap içine karmaşık I kaotik süreçler gi- riyor. Tesadüf az rast/anır bir olay değildir. Tesadüf tersine çok rastlanır bir olaydır. Hayatın tesadüflerte dolu olduğunu, kimbilir bü- tün dünyada her gün binlerce ne tesadüfler yaşan- dığını bilmeliyiz. Burada az rastlanırlık, yaşanan bir tesadüfün (ör- neğin Tevfik Ertüzün olayı) bir daha aynı koşullarda gerçekleşmesinin çok zor olduğu veya milyonlarca yılda bir gerçekleşebilme olasılığıdır. • • • Çok minik ölçeklerde, günlük hayatımızda, sokak yürüyüşlennde bile karşılaştığımız tesadüfler veya riskler, aslında evrenin / hayatın bağlı olduğu büyük temel kaotik / karmaşık süreçlerin; toplumsal, sos- yal - psikolojik süreçlerin; daha genel olarak bakar- sak, doğanın işleyış sürecinin ürünleridir ve her an herkesin karşısına çıkabilir olma özelliği taşıriar. İçinde bulunduğumuz, tercih ettiğimiz, seçtiğimiz koşullar, toplumsal yaşamda iyi veya kötü tesadüf- lerle ne kadar sık karşılaşabileceğimız konusunda genel bir fikir verebilir. Ömeğin bir yıldınm çarpması ile ölme olasılığımız vardır; ama bu özellikle kentlerde, ömeğin trafik ka- zasında ölme olasılığından, sözgelimi 1 milyon kez daha azdır. Akkuyu'da yapılmak istenen nükleer santraldan, flergarna'dakı attın madeninde kullanılmak istenen siyanürden; Istanbullulann, Ankaralılann daetkilen- me riski vardır. Karmaşık süreçleri sadece doğa değil, onun bir parçası olan, doğanın ana hammaddelerini kanında ve beyninde taşıyan insan da yaratabilıyor. Ana kay- nağı doğanın kaotik sisteminde yatsa da günlük ya- şamda özellikle kötü olan tesadüflerin sıklığını, insa- noğlunun kurduğu toplumsal sistemlerin nitelikleri ile açıklamalıyız. Bu açıdan Türkiye'ye bakarsak, kötü tesadüflere herkesin uğrama şansı oldukça yüksek. Belki bu bilinçle yaşamak, kötü tesadüflerden mümkün olduğunca kaçınmada yarariı olabilir. Sufragistlerden iRAya Açlık grevlerinin tarihçesi araştmldı • Ankara Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Sevimli'nin yaptığı araştırmaya göre açlık grevinin bir siyasi protesto ve ilgi çekme yöntemi olarak uygulanmasına ilk defa Çarhk Rusyası'nda başlandı. EVtNGÖKTAŞ ANKAR.\ - Bazı Uzakdoğu ülkelerinde, mahkûmlann çok eski- den beri siyasi amaçlı ol- maksızın, açlık grevi ve benzer eylemlere başv ur- duklan belirtildi. Ankara Cumhunyet Savcısı Zekeriya Sevim- li, açlık grevlerinin tarih- çesini araştırdı. Sevimli. açlık grevinin bir siyasi protesto ve ilgi çekme yöntemi olarak uygulan- masına ilk defa Çarlık Rusyası'nda rastlandığı- nı bildirdi. Açlık grevinin, dünya çapında adını 1909yılın- da Ingiliz Sufragistleri- nin militan kanadının ey- lemleri ile duvoırduğunu kaydeden Sevımlı, "Ka- dınlara oy hakkı verilme- sini sağlamak için gerçek- leştirdikleri suç teşkil e- den eylemlerden dolayı mahkûm olan ve kcndile- rini siyasi suçluolarak ni- teleyen sufragist kadınlar. adi suçlu muamelesi gör- melerini protesto etmek amacıyla açlık grevleri başlatmışlar'' dedi. Açhk grev lerinin. Av- rupa ülkelerinde zaman- la giderek daha az ilgi çe- ken protesto yöntemi ha- line geldiğini kaydeden Sevimli. grev lerinkadın- lardan çok erkekler tara- fından uygulanmaya baş- lanmasının, grevcilere karşı toplumun acıma duygulannın zayıflama- sına neden olduğunu bil- dirdi Türkiye'de açlık grevleri Sevimli, Türkiye"deki açlık grevlerinin tarihçe- siyle ilgili şu bilgileri verdi: "Açlık grevlerinin ûl- kemizdeki tarihi yenidir. Dümada olduğu gibi ÜJ- kemizde de bu direniş yöntemine siyasi mah- puslar ve terör gibi mah- puslar başvurmaktadır. Türkiy'e'de ilk yayguı aç- lık grevleri 70'ü \illann sonlannda 1978 ve 1979 vıllarında vaşanmıştır. 1980 sonrasında ilk yay- guı açhk grevleri 1981 yj- lında gerçekleşti. 1982 ve 1983 yıllannda özellikle Metris Askeri Ceza- evi'nde uzun süreli açhk grevleri yapıldı. 12 Nisan 1984 üeİlHaziran 1984 tarihleri arasında tek tip elbise uygulamasına kar- şıhk ölüm direnişine baş- vuruldu ve eylem sonun- da 4 mahpus öldü. 1996yıh Temmuza>ın- daki ölüm orucu girişi- minde de Ankara, istan- bul, İzmir, Bursa, Aydın cezaevlerinde bulunan toplam 12 terör mahpu- su öldü. Özellikle son aç- lık grevi, iç ve dış kamu- ovunda büyük yankı uvandırdı."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle