25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 EYLÜL 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Sümer Holding'e teklifler verildi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Sümer Holding'e bağlı işletmelerin özelleştırilmesi kapsamında dün başlayan pazarlık görüşmelerinde Denizli Pamuklu Sanayi işletmesi için en yüksek tekJifı 7 milyon 150 bin dolar ile Zafer Pamuk ve Tekstil Sanayi verdi. Kahramanmaraş PamukJu Sanayi işletmesi için 4 milyon dolarla Kütük Tekstil Sanayi teklıf verirken, Ereğli Pamuklu Sanayi işletmesi içinse en yüksek teklifi 5 milyon 750 bin dolar ile Albayrak Tunzm Seyahat şirketi verdi. Sümer Holding'e ait Akdeniz Sanayi ve Ticaret İşletmesi AŞ'nin özelleştirilmesi için yapılan ihalede en yüksek teklifi, 8.5 milyon dolarla Güney Sanayi ve Ticaret İşletmeleri AŞ verdi. Sanayide elektrik patialı • ANKARA (AA) - Türkiye lşveren Sendikalan Konfederasyonu (TİSK), Avrupa'da sanayide kullanılan elektriğe en fazla fiyat uygulayan ülkenın Türkiye olduğuna dikkat çekerek, "'Sanayınin üretim maliyetlerinde enerjinin payının düşürülmesi gerekir" dedi. Yapılan açıklamada. 1996yılında OECD ülkelerinde sanayide kullanılan elektrik fiyatlannda indinm yapılırken, Türkiye'de yüzde 17 oranında zam yapıldığı belırtildi. Trakya Birlik'te alım hazırlıkları • EDİRNE (AA) - Önceki gün açıklanan 1997-98 yıh ayçiçeği alıntfiyatlannın ardı«üan.»Trakya Biriik Yönetim Kurulu da alım esaslannı belirledı. Buna göre alım fiyatlan Ağustos-Eylül 1997 aylannda kiloda 65 bin lira, Ekim 1997a>ında70 binlira. Kasım 1997 ve daha sonraki aylarda ise 75 bin lira şeklinde uygulanacak. Kardemir'in kârı 3.8 trilyon • ZONGULDAK (AA) - Bu yılın ocak-temmuz döneminde 3.8 tnlyon lira kâr elde eden Karabük Demir Çelik Fabrikalan (KARDEMİR). bu rakamı yıl sonu itibariyle 5 tnlyon liraya çıkarmayı hedefliyor. Yetkililerden alınan bilgıye göre, fabnkanın cirosu 7 ayda 17 trilyon 254 milyar liraya ulaştı. KARDEMİR'in geçen yıl 18 trilyon lira cirosu, 2 trilyon hra kân olmuştu. GAP destekleme merkezi • GAZİANTEP - (Cumhuriyet) Tanm ve Köyişleri Bakanı Mustafa Taşar. Bakanlar Kurulu'nun aldığı bir kararla GAP bölgesindeki girişimcileri desteklemek amacıyla bir merkez kurulacağını söyledi. GAP Idaresi ve Birleşmiş Milletler Projesi işbirliği. Türkiye Kalkınma Bankası ve Türki>e Odalar ve Borsalar Birliği desteği ile oluşturulacak GAP- Girişimci Destekleme ve Yönlendirme Merkezleri bölgedeki 5 ilde kurulacak. Adana'da ilk tekstil fuarı • ADANA (Cumhuriyet Güney İlleri Bürosu)- Tekstil merkezi olarak nitelendirilen Cukurova'da ilk tekstil ve makineleri fuan Adana Valisi Oğuz Kağan Köksal tarafından açıldı. 2-7 Eylül tarihleri arasmda açık kalacak fuarda toplam 37 Fırma yer alıyor. Vali Köksal, Adana'nın bir konfeksiyon merkezi olduğunu belirttı. REFAHYOL iktidannda öne çıkan şirketlerin makyajı "500 büyük firmayla" aktı Mam sermayesi baloııu • REFAHYOL hükümeti döneminde dikkatleri üzerine çeken îslam sermayeli şirketler, İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşü araştırmasında kendilerini gösteremedi. Sıralamada Kombassan, îttifak ve Yimpaş gruplanna ait şirketlere rastlanmazken İhlas Holding'in yükselişi dikkatleri çekti. HAYRİYE MENGÜÇ REFAHYOL hükümeti döne- minde yapılanmalanyla tüm eko- nomik çevrelerin dikkatini çe- ken, Genelkurmay Başkanlığı'nın "ambargo listesi" ne giren ve Petlas gibi stratejik kunıluşlann özelleştirilmesinde öne çıkan Kombassan, Yimpaş, Îttifak gi- bi lslam sermayeli holdinglere ait şirketler, lstanbul Sanayi Oda- sı'nın yaptığı "Türkiye'nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşü" araş- tırmasına giremedi. ISO araştırmasına Konya mer- kezli holdinglerden olan ve kâ- ğıt, basım, ambalaj, gıda, deri, tekstil, makine ve motor sanayi- inde faaliyet gösteren 37 şirkete sahip olan; aynı zamanda Pet- las'ı alan Kombassan'a ait hiç- bir şirket sıralamaya giremezken gıda, makine, yem, et, süt, bilgi- sayar ve petrol sektöründe faali- yet gösteren Îttifak Holding'e ait 11 şirketten bir tanesi dahi araş- tırrnada sıralamaya giremedi. Ay- nca Sabancı Grubu'nudahı "sol- layarak" Türkiye'nin en büyük et entegre tesisi olan Aytaç'ı sa- tın alan Yozgatlı Yimpaş'a ait şirketler de araştırma listesinde bulunmuyor. Türkiye'de tüm sanayi ve ti- caret odalan üyelerinden alınan bilgilere göre hazırlanan İSO araştırmasına, Konya'dan bu ıl merkezli lslam sermayeli grup- lara ait şirketler dışında 4 şirket girdi. Burüann Efes Pilsen'e ait olan Çumra'daki Anadolu Bira- cılık, beş yıl önce özelleştirilen ve büyük çoğunluğu Pankobir- lik'e ait olan Konya Şeker Fab- rikası, Ova Ln Fabrikası ve Kon- ya Çimento olduğu görüldü. Yimpaş'ın merkezi olan Yoz- gat'tan ise listede sadece Yibitaş Yozgat Işçi Birliği lnşaat Malze- meleri yeraldı. 500"ün en az 10 tanesi İslam sermayeli Dığer yandan İSO 500 Büyük Sanayi Kuruluşu listesinde top- lam en az 10 tane lslam serma- yeli şirketin yer aldığı görüldü. Özellikle 1995 sıralamasında 112'inci sırada bulunan İhlas Holding AŞ, bu yıl 55'inci sıra- da yer aldı. Gruba ait ikinci şir- ket İhlas Ev Aletleri ise geçen yıl 369'uncu sıradayken bu yılki araş,tırmada 355' inci sıraya yük- seldi. Araştırmada îslam serma- yeli şirketler arasında en hızlı yükselişi Gaziantepli işadamı Abdülkadir konukoğlu'na ait Sanko İplik gerçekleştirdi. Geçen yıl sıralamada yeralmayan San- ko Iplik. bu yıl "hızlı" bir giriş- le 78'inci sıraya yerleşti. Ayrıca Türkıye'nin bisküvi merkezi Ka- raman'dan Onsa'nın 438'incı ve KarsaBisküvi'nin474"üncü ola- rak ilk kez sıralamaya gırdiği gö- rüldü. Geçen yıl 178'inci sırada bulunan Kayserili HES Hacılar Elektrik Sanayi ise bu yıl 249'un- cu sıraya geriledi. tstanbul merkezli lslam ser- mayeli şirketler olarak ise İhlas Grubu şirketlen dışında Hayat Kimya, Demirer Kablo. Balsu Marketing, Çetinkaya Mensucat ve Atom Kimya listede yer al- dı. Bu şirketlerin ise hemen hep- si 1995 sıralamasındaki yerleri- ni koruyamadılar. Müslüman Sanayici ve Işa- damlan Derneği MÜSlAD'ın Başkanı Erol Yarar'a ait olan Atom Kimya bu yılki sıralama- da 186'dan 200'e düştü. Demi- rer Kablo dört sıra gerileyerek 235'inci sırada yer alırken Aziz- ler Holding'e ait Balsu Marke- ting 210'uncu sıradan 243 'üncü sıraya düştü. Çetinkaya Men- sucat ise 425' ıncilikten 440'lara geriledi. Bazı sektörlerde yabancı işçi çahştırmama kararı endişe yarattı Suudi kapısı kapanıyor • tşgücünü Suudlaştırma programıyla Suudi Arabistan gurbetçi işçiler için umut kapısı olmaktan çıkarken, sayılan 130 bine ulaşan mevcut Türk işçilerinin durumu da tehlikeye girdi. MUTLU GÜNEŞ SÖNMEZ Suudi Arabistan hükümetinin, bu yıl başından itibaren uygulamaya koy- duğu kamu işyerlerinde Suudi vatan- daşlannı çalıştırma programına özel sektörün de dahil edılmesinin bu ül- kede çalışan tüm yabancılar gibi Türk vatandaşlannı da olumsuz etkileye- ceğı belırtilıyor. Suudi hükümeti, ekim ayında 1995- 2000 yıllan kalkınma planının bir par- çası olarak 650 bin Suudi vatandaşı- na yeni iş olanaklan hazırlamayı amaç- lıyor. Kalkınma planı çerçevesinde 190 bin Suudi'nin ülkedeki yabancı iş- çilerin yerine geçmesi bekleniyor. Dünya petrol rezervlerinin dörtte birine sahip Suudi Arabistan'da top- lam 18 milyon nüfusun 6 milyonu ya- bancı işçilerden oluşuyor. Sayılan 130 bine ulaşan Türk vatandaşlanrun bu ül- kedeki uzun vadeli beklentilerinin de tehlikeye girebileceği kaydediliyor. Yetkililer, bu ülkedeki Türk vatan- daşlarının mesleki dağıhmlannın be- lirlenerek, alınan karann kendilerini ne şekilde etkileyebileceğinin ortaya çıkanlması için bir rapor hazırlaya- caklannı belirtiyorlar. Aynı şekilde büyükelçiliğin de Türk vatandaşlannın meslek gruplannı be- lirlemeye çalıştığı kaydediliyor. Suudi Arabistan'ın karanndan sonra Türk yetkililer harekete geçti. Aralannda bekçilik, matbaacılık, depoculuk, muhasebecilik, odacılık. gümrük ve sigorta memurluğu gibi iş- lerin de bulunduğu toplam 15 alanda yabancılann çahşması yasaklanmış bulunuyor. Türkiye'nin Suudi Arabis- tan Büyükelçisi Türkekul Kurtte- kin, söz konusu sektörlerde çalışan yabacılann daha çok Arapça konuşan uluslardan oluştuğunu behrterek, Türk vatandaşlannın lokantacılık, otomobil tamirciliği ve inşaat işçiliğinde yo- ğunlaştığını bildirdi. Kurttekin şun- lan söyledi: "Suudi Arabistan'ın S yıllık kal- kınma planında yer alan bir çalış- ma bu. Ekonomiye girdi sağlamak için işgücü Suudlaştırılıyor. Daha- sı bu ülkede işsizlik de son vıllarda oldukça artmış durumda. İlk aşa- mada kamuda çalışanların Suud- laştınlması programı başanldı. Şim- di özel sektörde de bu \apılıvor. İş- verenler en az yüzde 5 oranında Su- ud çalıştıracak. Şimdilik belirli sek- törîerdeki bu yasaklama, ileride Türklerin de çalıştığı alanları kap- sayacak şekilde genişleyebilir. O za- man gurbetçi işçiler için olumsuz bir gelişme söz konusu olabilir.'' Ça- lışma Bakanlığı Yurtdışı İşçi Hizmet- leri Genel Müdürü Ali Rıza Basa da bu karann Türk çahşanlan nasıl etki- leyebileceğini araştırmak için bir ra- por hazırlandığını söyledi. Genel Mü- dür Basa, şu bilgileri verdi: "Bu yasaklama bizim vatandaş- larımızı da etkileyecek. Özellikle söz konusu sektörlerde çahşanlan. Uzun vadede de olumsuz etkileri ortaya çı- kabilir. Bu ülkedeki çalışına ataşe- miz bir rapor hazırlayacak. Birkaç hafta içinde kesin durum belli ola- caktır. Biz durumu İş ve İşçi Bulma Kurumu'na ilettik. Gerekli çalış- malar yapılacak." Esel-mobıl Enflasyon anlaşmazhğı BANL SALMAN ANKARA - 506 bin 708 kamu ışçısi adına ım- zalanan 2 yıllık toplusozleşmelerle uygulamaya ko- nulan eşel-mobil sisteminden vazgeçilmesi için baş- latılan görüşmelerde "maliyet analizi" konusun- da anlaşma sağlanamıyor. Ekonomik ve Sosyal Konsey'de oluşturulan ait komisyon. kamu işçi- lerinin ne kadannın genel ve katma bütçeli idare- lerde. ne kadannın KtT'ler ile döner sermayeli kurumlarda çalıştığını belirleyecek. 6 aylık enf- lasyonun ücret artışı olarak yansıtılması durumun- da devlet bütçestne gelecek ek yük hesabında. SSK prim, gelir vergisi ve zorunlu tasarruf kesin- tileri ayn olarak belirlenecek. Kamu işçi ücretlerine birinci yılın ikinci 6 ay- lık döneminin başından itibaren aylık enflasyon oranında zam yapılması bıçiminde uygulamaya ko- nulan eşel-mobil sisteminin kaldınlmasına yöne- lik çalışmalan yürüten ait komisyon üyeleri. ön- ceki akşam Devlet Bakanı Burhan Kara ve Dev- let Bakanı Işın Çelebi ile bir toplantı gerçekleş- tirdiler. Toplantıda. Türk-lş'in maliyet hesabı ko- nusunda itırazı ele alındı. Türk-lş yetkilileri, enf- lasyon karşısında paranın alım gücünün koruna- madığına dikkatçekerek, "Bugünkü Değer Ana- lbri"ne göre maliyet hesabımn yapılması gerekti- ği konusunda ısrar ederlerken; bu duruma DPT ve Kamu-tş temsilcilerinın sıcak bakmadığı öğrenil- di. Farklı enflasyon değerleri üzerinden bugünkü değer analiz hes;. ı dikkate alınarak, eşel-mobil sisteminden vazgecilmesi durumunda oluşacak yükün belirlenmeye çalışacağı belirtildi. Maliyet hesaplannın çeşitli seçenekler halinde Ekonomik ve Sosyal Konsey'e sunulacağı kaydedildi. ESK'de oluşturulan sosyal güvenlik reformuy- la ilgili ait komisyon da çalışmalannı sürdürüyor. Komisyon çalışmalannda emeklilik yaşının yük- seltilmesi konusunun gündeme geldiği kaydedil- di. DSP'nin, 50-55 yaş sınınnı işçi ve işveren ara- sında uzlaşma sağlanmış olması nedenıyle değiş- tirmek istemediği, ANAP'ın ise yaş sınınnı yük- seltmeye çalıştığı belirtiliyor. Görüntülü telefoıdar piyasaya geliyor Ekonomi Servisi- Cep telefonunda talep patlaması yaratan Türkiye, şimdi de görüntülü telefonlarla tanışıyor. Dünyada 45 ülke tarafından yaygın olarak kullanılan görüntülü tele- fonlar, eylül ayından itibaren lstanbul, An- kara ve Izmir'deki pilot bölgelerde hizme- te sunulacak. Alcatel Teletaş tarafından Türk Telecom'un da işbirliğiyle getirilen ISDN (Tümleşik HizmetleT Sayısal Şebe- kesi)teknolojisinin kullanılmasıy la biriikte ses, faks mesaj lan. her tür veri ve görüntü- nün eş zamanh olarak iletilmesi mümkün olacak. Telefon hatlan üzerinden gerçekle- şecek hizmet için görüşme yapacak her iki tarafın da bu sisteme geçmesi gerekiyor. Türk Telecom'un tarife açıklamak için "er- ken" dediği iletişim, her iki abonenin de ci- hazlanna birer PC ilavesi ve video fon ci- hazı takılmasıyla sağlanacak. Kasaba Rusya'ya taşındı ÖMER YURTSEVEN DENİZLİ- Rusya'da kazançh bir meslek olduğu belirtilen ve yaklaşık 120 bin dolarlık yatınm gerektiren "ekmek fabrikası" kurmak için De- nizli ve ilçelerinde seferberlik baş- larken, salt Çal'ın Süller kasabası- nadan 500'ü aşkın insan bu ülkeye gittı. Her birinin 100 ile 150 bin dolar arasmda sermayesi bulunan şirket- lerden 20'sinin Rusya'nın Astrahan, Bolgagıra ve Saratova başta olmak üzere çeşitli merkezlerde fabrikala- n kurarak işletmeye açtığı öğrenil- di. Süllerliler 10 ile 15 bin dolar ara- sında değişen şirkethissesi satın ala- bilmek için evini. bağını, tarlasını, ara- basını satmak zorunda kaldı. Işsiz- liğin yaygın olduğu kasabada şimdi herkes işadamlığına soyununca Rus- ya düşüyle yatılıp kalkılmay a başlan- dı. Rusya'da ekmek fabrikası açmak için kurulan şirketlere Süller'in CHP'li Belediye Başkanı İbrahim Aycan ile CHP'li meclis üyeleri Sü- lev man Boyacı ve Hüsem Tarhanın da ortak olduğu öğrenildi. Gümrük Müsteşarlığı, Petrol Ofisi'nden rapor bekliyor Irakmazotunayabn takip FATMA KOŞAR Milli Güvenlik Kunılu'nun (MGK) son top- lantısında denetim altına alınması kararlaştı- nlan Irak mazotuna uygulanacak formül net- lik kazanmaya başladı. Ucuz ve kalitesiz ol- ması nedeniyle, tüketiciler ile akaryakıt firma- lannın şikâyet konusu olan kaçak mazotun Petrol Ofisi'nin denetimine verilmesi planla- nıyor. Habur'dan giren akaryakıtın denetime alınmasıyla devletin 70-80 trilyon dolayında ek kaynak elde edeceği belirtiliyor. Kamyon ve TIR'larla getirilen mazotun. Pet- ro) Ofisi'nin depolannda toplanmasını öngö- ren projeye göre, kalite kontrolünden sonra dağıtım gerçekleştirilecek. Aynca, Akaryakıt Tüketim Vergisi Yasası'nda değişiklik yapıla- rak şu anda Gümrük Kanunu'na göre vergiden muaf olan mazot vergilendirilecek. Yaklaşık 46 bin 500 liraya getirilerek, 70 bin hra dolayın- da saülan mazotun fiyatını iç piyasadaki ya- kıt fiyatlanna uyarlamayı amaçlayan hükü- met Petrol Ofisi'nin konuya ilişkin raporunu bekliyor. Gümrükler Genel Müdürü Fethi Şahin Ho- roz, "Bize inceleme sonuçlarını bildirdikle- ri zaman, bölgedeki müdürlüğümüze tali- mat vererek uygulamayı başlatacağız" de- di. Nusaybin sınır kapısı üzerinden Suriye'den ithal edilen ve Irak mazotundan daha düşük fiyata satılan mazotun sınır ticareti kapsamın- da olduğunu anımsatan Horoz, Irak haricınde- ki ülkelerden ıthal edilen yakıtın henüz proje kapsamında olmadığını da bildirdi. Diğer yandan, dün AA'ya açıklama yapan Petrol Ofısi Genel Müdürü Mehmet Gültekin, Irak'tan gelen akaryakıtın kontrol altına alın- masına dönük çalışmalara başladıklannı bil- dirdi. Irak mazotunun tstanbul, Izmir, Muğla BENCE Hükümet Habur'u denetime alıyor. gibi illerde dahi satıldığını kaydeden Gültekin, Habur gümrük kapısının yanında toplama tan- kı ve kalite kontrol labaratuvan kurularak ka- litesiz çıkan mazotun geri gönderilmesınin. di- ğerlerinın ise Petrol Ofısi tarafından satın alın- masının planlandığını belirtti. Gültekin "Al- dığımız mazota, akaryakıt tüketim vergisi ile akaryakıt fiyat istikrar fonu uygulana- cak ve bayilere verilecek. Irak mazotu ke- sinlikle Kars. Iğdır, Ağrı, Van, Hakkâri. Şır- nak, Siirt gibi bölgede yer alan 11 ilin dışı- na çıkmayacak'* diye konuştu. tZZETTİN ÖNDER Barış Değil Savaş "Demokrasi" ya da "barış" gibi gizemli sözcük- ler, hemen hiç kimsenin karşı koyamayacağı kavramlardır. Bir kavramın karşı koyulamaz ol- ması, tepkileri geriletici ve karşıdaki bireyi teslim alıcı olduğundan dolayı, beni daima ürkütmüştür. Bu kavramlan tartışmak söz konusu olmadığı gi- bi, bunlara karşı gelmek, hele de reddetmek ne- rede ise olanaksızdır. Kavramın gizemi insanı esır alınca, oyuncunun eline de inanılmaz güçte bir araç geçmiş olmaktadır. Barış isteniyorsa, çatışma var demektir. Öyle ise, önemli olan banş istemek değil, fakat çatış- ma koşullarını ortadan kaldırmaktır. Bunun için de çatışma nedenlerini çeşitli katmanlarda doğru tanımak ve onları elimine etmek gerekir. Sorun da burada düğümlenmektedir. Çünkü, banş nasıl bir özlemse, çatışma da bazen bir süreç, bazen de bir araç olarak karşımıza çıkmaktadır. Oyle bir süreç ki, çoğu zaman gerçek nedeni gizleyerek, insanları saflara ayırır ve böylece onlan çatışma adı verilen ulvi hedefe (!) kilitler. Neden olarak, etnik, dinsel ya da başka faktörler karşımıza çı- kabilır. Bu üstyapı kurumlanna bakarak, insanlar bırbiri ile çatışır. O zaman şöyle düşünürüz: in- sanların etnik, dinsel ya da sair kimliksel nitelik- leri üzerindeki baskılann kaldınlması banşı sağ- lar. Acaba gerçekten çatışma nedeni şu veya bu biçimde tanımlanabılecek sosyolojik kimlik farklı- lıkları mıdır? Bir an şöyle düşünelim: Zengın ül- kelerde farklı gruplar farklılıklarını sorun yapıyot- lar mı? Daha kritik bir soru soralım. Gelişmekte olan bir ülkenin gelişmiş bölgesi ile ekonomik bütünlük sağlamış olan kişi ya da gruplar, kimlik farklılıklarını algılayıp, ortaya koyuyor ve bunun için catışıyorlar mı? Bu sorulara çok dikkatle yaklaşıp, şu genel ha- tanın yapılmamasının gerekli olduğunu düşünü- yorum. Zengin ülkelerde de görülen dinsel ya da etnik sorunlar, yukarıdaki sorularla kanıtlanmaya çalışılan olgulan çürütme eğilimi taşımıyor mu? Bu soruya benim cevabım, kocaman bir "Ha- y/r/"dır. Çünkü, zengin ülkedeki fakir gruplar ile, gelişmekte olan ülkelerdeki zengin gruplann ko- numlan, birbirine ters olmakla beraber, analojık- tir. Geri ekonomıdeki zengin kişi sistemle birleş- miş ve ekonomiden yarar sağlıyor olduğu halde, zengin ekonomıdeki fakir kişi sistemle butünle- şememiş biridir. O zaman, sistemle bütünleşe- memiş olan bu insanlar da çok haklı olarak, ken- di dışlanmışlık ve yalnızlıklan içinde güçlü kimlik arayışına girerek, kendilerine bir getto yaratmaya çalışırlar. Görülüyor ki sorun, kuşkusuz başka faktörler de olmakla beraber, özünde, ekonomik sistemle bütünleşebilmek ya da sistemın dışına itilmiş olmakla ilgilidir. Bu anlatım ile, dinsel veya etnik kimliklerin önemli olmadığı savı peşinde değilim. Bununla, sadece, birbirini tamamlayan iki konuyu ortaya koymaya çalışıyorum. Bunlardan birincisı, eko- nomik kaynaklar üzerindeki kavganın yoğunlaş- ması ile sosyolojik kimliklerin abartılma eğılimınin de yükseleceğıdır. Sistem burada ekonomik güç- lüden yanadır. Bu abartı ile, bizzat güçsüzün de benimseyeceği ve fevkalade meşru görüntülü bir zemin üzerinde kavga ve tabıatiyle kaynak pay- laşımı gerçekleşmiş olur. Böyle bir kavga güçlü- nün işine yarayacağı gibi, bu kavganın üstyapısal nedeni olan kimliksel niteliklerın abartılması da yine güçlünün işine yarar. Zaten, bu yarayı böy- lesine yaratan ve kaşıyan da güçlü kesimdir. Buradan ikinci konuya geçiyoruz ki, o da; böy- le bir kavga ile dikkatierin ekonomiden farklı bir noktaya çekilmiş olması ve maalesef, masum görüntü altında, güçlüye hizmet eden çatışmanın altyapısını güçlendirerek yeniden üretmektir. Işte barış değil, savaş da bu noktada ve konu- da başlatılmalıdır. Zira, birinci basamakta kalmak demek, çatışma zeminini yeniden üretmek de- mektir. Bu da, yukarıda söylediğim gibi, güçlü- nün yanında bir politika anlamına gelir. Hepimiz eşit insanlarız. Sadece dünyanın veya ülkenin farklı bölgelerinde ve farklı sosyal toplu- luklarda dünyaya gelmış bulunuyoruz. Tüm sos- yal kimlikler, doğal olarak, kutsal ve dokunul- mazdır. Toplumsal gruplar birbirinden ayrıştırıl- mak istendiği zaman, bu nitelikler kasıtlı olarak aşırı yüceltilip, dokulunur hale getirılir. Bu politi- ka, kapitalist sıstemin kaynaklara hâkim olma ve/veya ülkeleri bölme stratejilerindendir. işte, çatışmalann gerçek nedeninı ortadan kal- dırmaya yönelık samimi mücadele, ekonomik düzlemde ve bu dokuya karşı yürütülmelidir. Ay- nen "demokrasi" aldatmacasında olduğu gibi, "barış" söyleminde de, gücümüzün yettiğince yüzeyden derine, gölgeden öze, görüntüden asıl nedene inmek zorundayız. Bu yolculuk, bugünkü toplumda edinmiş olduğumuz ekonomik çıkarla- rımızın pahasına da olsa! Böyle bir "barış yolcu- luğu" ekonomik güçlere karşı yapılmalıdır. Yolcu- luk ancak o zaman anlamlı ve sonuç sağlayıcı olur. Ancak o zaman insanların yürekleri bir olur ve guçleri birleşerek, insanlığın müşterek düşma- nına yönelir. Günümüzde bu düşman, güçlü ser- mayenin özel ellerde toplanması halidir. Belki dünyada savaşlar hiç bitmeyecek, bu- günkü neden ortadan kalksa da! Eğer savaşlann gerçek nedenlerine inmeye yürekli olursak, yann da yeni nedeni konuşup, ona kilitleniriz. Her şe- yin göreceli olduğu bir düzlemde, çatışma ne- denleri niçin değişmesin ki! Önemli olan, insanın sevgi dolu yüreğinin çatışma hırsı ve histerisine dönuşüyor olmamasıdır. Bugün bunun yolu, in- sanlan sosyolojik kastlara bölen ve köleleştiren ekonomik sistem ve mülkiyet biçimi ile bilinçli mücadeledir. 'Toprak soruşturması açıklansın 9 ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Ziraat Mühendis- leri Odası (ZMO) Başkanı Prof. Dr. Gürol Ergin, Şanlı- urfa'daki toprak ağalannm yasadışı yollardan elde ettiği arazileriçin Tanm ve Köyişleri Bakanlığı'ncaocak ayın- da basjatılan soruşturmanın hâlâ sonuçlanmamasına tep- ki gösterdi. Ergin, yaptığı açıklamada, 25 Haziran 1973'te çıkan- lan Toprak ve Tanm Reformu Yasası'yla belli miktarla- nn üzerinde toprağa sahip ağalann arazilerinin kamulaş- tınlarak, yeterli toprağı bulunmayan çıftçilere verilmesi- nin amaçlandığını anımsattı. Siverek'te 1150, Harran Ovası'nda 1030 dekann üzerindeki arazilerin kamulaştı- nlmasına karar verildiğini kaydeden Ergin, bu kapsam- da. Şanlıurfa'da 1975-78 tarihleri arasında, 1474 toprak ağasının arazilerinin kamulaştınlarak 1175 çiftçiye dağı- tıldığını bildirdi. Ergin, "Ancak 10 Mayıs 1978'de, yasa, Anayasa Mahkemesi'ncc iptal edilince tam bir boşluk doğdu. Çünkü toprak dağıtımından yararlanan 1175 çiftçi ailesi, 3 yıllık aday sürelerini doiduramadıklan için bu toprakların tapularını alamadüar" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle