Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
13 EYLÜL 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
'Askeri müdahale
çözüm degil'
• ANKARA (Cumhuriyet
Bîrosu)- RP Genel Başkan
Yardımeısı Ahmet Tekdal,
12 Eylül darbesinın
yıldönümunde düzenlediği
basın toplantısında, asken
mîdahalelenn sorunlan
çczemediğinı belirtirken.
"Cumhuriyeti korumak ve
kcllamak ıle kendini
gcrevli sa\anlar sıyasi
ikridan alaşağı edebiliyor.
Bu militarist bir sistemdir"
dedi.
Şehittere
• ANKARA (Cumhumet
Bürosu) - Curnhurbaşkani
Süleyman Demırel,
emniyet mensubu 17 şehit
ailesi ile 7 görev malulüne
devlet övünç madalyası ve
beratı, 1 yurttaşa üstün
hızmet madalyası verdı.
Demirel. Çankaya
Köşlcü'ndeki törende,
kişinin vatan için canını
verebıleceğinı kaydederek,
"Bubilinci zıhinlere ve
gönüllere yerleştiren
mılletlerin ebediyete kadar
varolmalan kesındir'" dedi.
Çay'dan
Diyanere soru
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-CHPHatay
Milletvekili Fuat Çay,
Devlet Bakanı Hüsamettin
Özkan'ı Diyanet Işleri
Başkanlığı'na ilişkin
iddialar nedeniyle soru
yağmuruna tuttu. Çay.
yaklaşık 25 soruyu
kapsayan önergelerde
Diyanefin mercek altına
yatmlmasını istedi.
Centrazbat '97
Tatbikatı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Orta Asya
cumhuriyetiennde Türkiye,
ABD, Kazakistan,
Kjrgızistan, Özbekistan,
Rusya, Danimarka.
Gürcistan, Litvanya ve
Lkrayna'nın katılınuyla
gerçekleştirilecek olan
Centrazbat '97 Tatbikatı 15
eylül pazartesı günü
başlıyor. Genelkurmay
Bâşkönltih Genel
ScttfcterHgfrAen yap'iian
yazîli açıklamada.
Centrazbat Tatbıkatrnın
Orta Asya'da
gerçekleştinlecek ilk ve
kapsamlı tatbıkat olduğu
belirtilerek Türkiye ile Orta
Asya Türk cumhuriyetleri
silahlı kuvvetleri arasındaki
dostluk ve işbirliğinin
geliştirilmesine katkı
sağlayacağı kaydedildi.
Bütent Arınç'ın
oglu öldü
• KIRKAĞAÇ (AA) -
Manısa'nın Kırkağaç ilçesi
Bakır beldesi yakınındaki
hemzemin geçitte trenin
çarptığı otomobılde
bulunan RP Manisa
Milletvekili Bülent
Annç"ın oğlu Mehmet
Fatih Annç öldü, sürücü
ağır yaralandı. RP Manisa
II Yönetim Kurulu üyesi
olduğu bıldinlen sürücü
Kamil Göral tedavi altına
alındı.
BV1EP kongresi
yarın
• Haber Merkezi -
Kuruculannın çoğunluğu
işçi ve emekçılerden oluşan
%e25Kasıml996'da
kurulan Emegin Partisi'nin
(EMEP) 1. Genel Kongresi
yann Ankara Atatürk Spor
Salonu'nda yapılacak.
EMEP"ten yapılan
açıklamada. kongreye 38'i
doğal. 256'sı da il
kongrelerinden seçilen
toplam 294 delege ile
Türkiye içinden ve dışından
gelen davetlilerin katılacağı
bildirildi.
Af örgütünden
kampanya
• İZMİR (Cumhuriyet
Ege Bürosu)- Uluslararası
Af Örgütü tzmir Grubu,
başta Sırplann eski lideri
Radovan Karadzıç olmak
üzere Bosnalı savaş
suçlulannın "hemen
tutuklanması' içın mektup
eylemi başlattı. Girişimciler
dün Cumhuriyet
Alanrndaki PTT önünde
bir araya gelerek
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demırel. Başbakan Mesut
Yılmaz. Dışışleri Bakanı
Ismaıl Cem ile Millı
Savunma Bakanı Ismet
Sezgin'e gönderdikleri
mektuplarda. savaş
suçlulannın tutuklanmalan
için ginşimlerde
bulunmalannı istediler.
Adalet Bakanlığı'nm hazırladığı
Güneydoğu raporu TBMM Başkanı
Mustafa Kalemli'ye verildi'OHAL'deki
süper yetld denetlensin'
EVİNGÖKTAŞ
• Doç. Dr. Şeref Ünal tarafindan hazırlanan raporda "OHAL mevzuatı,
güvenlik güçlerini geniş takdir hakkıyla donatmıştır. Bu nedenle,
keyfiliği önlemek için bölgedeki uygulamalann idari. siyasi ve yargısal
açılardan sıkı bir denetime tabi tutulması zorunludur" denildi.
lı raporda, Kürtlerin devletle herhangi bir
kimlik sorunu olmadığı belirtıldi. Rapor-
da, bölgedeki asıl sorunun ekonomik, sos-
yal ve kültürel olduğu, terör yüzünden ya-
kılıp yıkılrruş olan bölgeye yapılacak her
türlü yardımla sorunun tümüyle çözülebi-
leceği kaydedildi. Terörle mücadele konu-
sundaki sorunlann yasal boşluklardan de-
ğil, uygulamacılann tutum ve davranışla-
nndan kaynaklandığı sa\Tinuldu. Raporda.
"Güneydoğu sorununun sadece kuvvetle
çözülemeyeceği, bunun kültürel bir kimtik
sorunu olduğu, Kürt kökenli vatandaşkra
ekonomik, sosval ve kültürel bazı hakİann
ANKARA - Adalet Bakanlığı, Güney-
doğu sorunu konusunda rapor hazırladı.
Adalet Bakanlığı Avrupa Topluluğu Koor-
dinasyon Daire Başkanı Doç. Dr. Şeref Ü-
nal tarafindan kaleme alınarak TBMM
Başkanı Mustafa Kalemli'ye sunulan ra-
porda. olağanüstü hal bölgesinde güvenlik
güçlerine tanınan geniş yetki ve 'takdir
hakkı'nın sıkı biçimde denetlenmesi ge-
rektiği belirtildi.
'Milletlerarası HukukAçısından Güney-
doğu Sorunu ve Terörle Mücadele' başlık-
tanınması gerektiği. iç ve dış çevrelerde gi-
derek sesli bir şekilde dile getirilmektedir"
denildi. TBMM Başkanlıgı, 150 sayfadan
oluşan raporu, 5 bölüm halinde bastırdı.
Doç. Dr. Şeref Ünal, terorizme karşı uy-
gulanan mücadele yöntemlerini değerlen-
dirirken. Türkiye'nin terörle mücadelesiy-
le ilgili iç hukuk ve uygulanan yöntemle-
ri, uluslararası sözleşmelerde öngörülen il-
ke ve standartlarla karşılaştırdı.
Raporun "Sonuç ve Önerüer" bölümün-
de. ülkenin güneydoğusunda yoğun olarak
yaşayan Kürt kökenli yurttaşlann çoğunlu-
ğunun. cumhuriyetin kuruluşundan bu ya-
na ve özellikk 50'li yıllardan sonra, kendı
ıstekJeriyle ve hiçbir engelle karşılaşmak-
sızın, ülkenin daha verimli batı bölgeleri-
ne göç ettikleri anımsatıldı.
Devletin, Kürt kökenli yurttaşlarla hiç-
CHP'den tepki
Rize'ye
büyük
ayncalık
ANKARA (Cumhu-
riyet Bürosu)-CHP Ge-
nel Sekreteri Adnan
Keskin. teröre maruz
kalan yöreler için oluş-
turulan Acil Yardım Fo-
nu'ndan Rize'ye aktan-
lan 840 milyar lıranın.
aynı fondan Doğu ve
Güneydoğu illenne ak-
tanlan paradan daha
fazla olduğunu bildırdi.
Keskin, dün düzenle-
diği basın toplantısında.
"Siyasi iktidann vakla-
şunlan, kurtiar sofra-
sındaki aç kurtiann
dansmı hanrlaüynr" de-
di. Keskin, "devleti iş-
galden kurtarmak"
söylemleriyle işbaşına
gelen hükümet üyeleri-
nin, kendi akraba ve
yandaşlannı üst düzey
ÇİZMEDEN YUKARI MUSAKART
1997tarihliResmiGa-
zete'de yayımlanan ek
kararnameyle, Fisko-
birlik'e yıllık yüzde 50
basit faizlı kredi ile 30
trilyon lira kaynak akta-
nldığını, 29 Ağustos
1997 tarihli ek kararna-
meyle ise Tanm Satış
Kooperatifleri Birlikle-
ri'ne yüzde 70 basit fa-
izle 50 trilyon lira gön-
derildiğini anımsattı.
Adnan Keskin, "Bir
birtiğe yüzde 50 faizle30
trttyonluk kredi verihr-
ken diğerlerine yüzde 70
faizle toplam 50 triJyon-
luk kredi verildi. Bu
farkhlığın nedenini bu
hükümet açıklamah-
dır" diye konuştu.
Keskin, Bakanlar
Kurulu karanyla 4
Temmuz 1994'te, terö-
re maruz kalan illere
yardım etmek amacıyla
kurulan Acil Yardım
Fonu'ndan. 55. hükü-
met döneminde Başba-
kan Mesut Yıunaz'ın
memleketi Rize'ye mil-
yarlarca lira aktanldığı-
nı kavdetti.
Uzmanlar karayolu geçışının Istanbul u bıtıreceğı goruşunde
^ 1 ** ** 1 1 1 1 * 1 1 *
3. kopruden belediye habersız
• Brifingde, 3. boğaz geçişinin karayolunu içermesi
durumunda, İstanbul'da artık ulaşım sorununun kesinlikle
çözülemeyeceği bir kez daha dile getirildi.
İstanbul Haber Servisi -tstanbul lerle ortaya koydu.
Boğazı'na 3. köprü yapılması için
Yüksek Planlama Kurulu'nda karar
alınırken, Istanbul Büyükşehir Bele-
diyesi'ne hiçbir haber verilmedıği or-
taya çıktı. Istanbul Büyükşehir Bele-
diyesi Altyapı Proje Koordinasyon
Daire Başkanı Mustafa Iltcalı "Biz sa-
dece demiryolu geçecek tüp geçişi sa-
vunuyoruz" dedi.
Ünıversite temsilcileri ve sivil top-
lum kuruluşlan. 3. boğaz geçişinin
karayolunu içermesi halinde İstan-
bul'da artık ulaşım sorununun kesin-
likle çözülemeyeceğinı. bilimsel ve
teknik verilerle bir kez daha ortaya
koydu.
3. köprü projesı. dün Mimarlar ve
Inşaat Mühendisleri odalan tstanbul
şubelennce dün düzenlenen bir bri-
fingle tüm yönlenyle ele alındı. Ula-
şım ve Planlama uzmanlanyla birlik-
te, diğer meslek odalan. üniversite
temsilcileri ve sivil toplum kuruluş-
lannın katılımıyla gerçekleşen bri-
fıng, 3. boğaz geçişinin karayolunu
içermesi durumunda tstanbul'da artık
ulaşım sorununun kesinlikle çözüle-
meyeceğini, bilimsel ve teknik veri-
Brifingin açılış bölümünde "Ister
köprüyle olsun, ister tüple olsun, las-
tik tekeriekli araçlaraı geçişini amaç-
layan tüm projeler İstanbul'un sonu-
nu getirecektir" diyen Mimarlar Oda-
sı Yönetim Kurulu Sekreteri Yıldız
Uysal, ENKA'nın YPK'ye sunduğu
projedeki tüneller ve vıyadüklerle ön-
görülen tahribata dikkat çekti.
Inşaat Mühendislen Odası Sekre-
teri Mutlu Oztürk konuşmasında,
köprü projesındeki raylı sistemin bir
yutturmaca olduğunu belirterek Ba-
yındırlık Bakanı Yaşar Topçu'nun
"Köprü ya da tüp geçişe kinı müşteri
olursa onu yapanz" şeklmdekı deme-
cıni eleştirdı.
tTÜ tnşaat Fakültesi ulaşım uz-
manlan Prof. Dr. Hahık Gerçek, Is-
tanbul bütününde. toplam kentıçi yol-
cu ulaşımmın sadece yüzde 11 'lık bir
dilimınin boğaz geçışini oluşturdu-
ğunu anımsatarak Ağustos 1997'de-
ki son tespitlere göre ikı boğaz köp-
rüsünden geçen araçlann 4'te 3 'ünün
otomobil olduğunu, bunlann ise top-
lam yolculann ancak 4'te birini taşı-
dıkJannı belırttı.
APK Daire Başkanı Mustafa Ilı-
calı da belediyenin görüşünün raylı
tüp geçiş olduğunu vurgulayarak 3.
köprü karan alınırken Tayyip Erdo-
ğan'a haber bile venlmemiş olması-
nı eleştirdi.
Sunuşunu, 1993 yılına ait, Boğazi-
çi 'nde 3. köprü yapılamayacağına da-
ir koruma kurulu karannın gerekçe-
lerini anlatarak yapan gazetemiz ya-
zarı. yüksek mimar Oktay EkincL,
" Bof aziçi herhangi bir nehirdeğildir.
Ulusal ve uluslararası hukukta korun-
masına kararverüen bir SİT alanıdır.
Koruma kurulunun dikkatçektiği bu
gerceği görmeyen 3. köprü önerisinin
sahipleri lstanbul'a karşı büyük sa>-
gısızlık içüıdediricr" dedi.
Eski Nâzım Plan Bürosu başkanla-
nndan Prof. Hande Süher ise 3. köp-
rünün hem nâzım plana. hem de ye-
dinci 5 yıllık kalkınma planma aykı-
n olduğunu belgeleyen bir tebliğ sun-
du.
Toplantıya ızleyici olarak katılan
eski Istanbul Belediye Başkanı Nu-
rcttin Sözen şunlan söyledı:
a
İstanbul'un planlamasma hükü-
met değil belediye karar verir. Anka-
ra kökenli planlar mahkemelerde
reddedüdL YPK'nin bu köprü planı
da >"etki gaspıdır ve anayasaya \a ya-
salara avkındır.*'
bir sorunu olmadığı. PKK'nin ise Kürt hal-
kı adına çeşitli istemlerde bulunmaya hiç
hakkı oknadığı kaydedilen raporda şöyle
denildi: "Teröristler, açık bir topium olan
demokrasinin sağladığı imkânlardan da ya-
rarianarak taleplerini zoria kabul ettirme-
ye çauşmaktadıriar. Demokratik bir top-
lumda her türlü marjinal düşünceye yer
vardır ve bunlar terör ve şiddete dönüşme-
diği sürece bir dereceye kadar anlayışla kar-
şılanmaİKÜr."
Raporda, terörle mücadele konusunda
yaşanan sorunlann. yasalann yokluğun-
dan, düzeyınden veya boşluklardan değil,
uygulayıcılann tutum ve davranışlanndan
kaynaklandığına dikkat çekildi. Bu neden-
le bölgede görevlendirilecek tüm kamu gö-
revlilerinin temiz sicillı, ehliyetli ve dene-
yımli kişiler arasından seçilmesı gerektiği
istenen raporda şöyle denil-
di: "OHAL bölgesinde yü-
rürlükte bulunan mevzuat
güvenlik güçlerine çok bü-
yük yetidler tanınıış ve ken-
dflerini geniş takdir hakkıy-
la donatmıştır. Bu nedenle,
keyfiliği önlemek için bölge-
deki uygulamalann idari,
siyasi ve yargısal açılardan
sıkı bir denetime tabi tutul-
ması zorunludur. Güvenlik
güçkrinin halka karşı çok
dikkatli ve saygıh bir tutum
ve davnuuş içinde ounalan
zorunludur. Bunu denetk-
mek üzere, bölgede uygun
yerlerde açılacak bürolar
aracıbğıyla halkın şikâyet-
leri kabul edilerek inceleme-
ye ahnmah ve gereği yapd-
mahdır. OHAL bölgesinde
yargının işlemesi terör yü-
zünden büyük ökjüde aksa-
mıştır. Terörist de olsa, her-
kesin adil bir şekilde yargı-
lanarak cezalandınlması,
Avrupa İnsan Haklan Söz-
leşmesi'nin güvence altına
akkğı bir hakür. İşkence ve
fena muameleleri sadece ya-
püacak yasal düzenlemeler-
le önlemek mümkün değil-
dir."
Raporda. 'güneydogu so-
runununsadece ku\~v ete da-
>ah yöntemleıie değil, siya-
si, ekonomik, sosval ve kül-
türel alanlarda ahnacak ba-
zı önlemlerle çözülmesi ge-
rektiği'' yolunda söylemle-
rin olduğu ve bu konuda
tam olarak belli olmayan
bazı önerilerin de ileri sü-
rüldüğü anlatıldı.
Doç. Dr. Ünal. raporunda
şu göriişleri kaydetti:
"GüvenUkgüçlerinin böl-
gede duruma hâkim olması
ve kamu düzeni ve gü\enli-
ğinin sağlanması üzerine,
bölgede ekonomik ve sosval
yardımlann başlaülması
konusunda yoğun istemkr
yapılmaktadır. Ağır terör
olaylanna sahne olmuş, ya-
kılıp yıkılmış olan bölgeye
yapüacak bu tür yardınılar-
la yaralann saıilarak banş
ve huzurun sağlanması her
şeyden önce bir insanük gö-
revidir. Her şeye karşm böl-
gedeki yaşam koşullannın
çok zor olduğu da bir ger-
cektir. Bu bakundan, şu ve-
ya bu nedenle olsun. bu tür
tosır taruşmalar bir tarafa
bırakılarak bölgede iş ve is-
tihdam olanaklan yarata-
cak, ekonomikve sosyal kal-
kınmay ı sağlayacak girişim-
ler derhal başlatümalıdır."
IRMIKI AYDIN ENGİN
...ama değil. Propagandaya-
zısı filan değil. Özgüriük ve Da-
yanışma Partisi'nin (ÖDP) Is-
tanbul il kongresi üstüne yaza-
cağım. "Anlı şanlı iktidarya da
ana muhalefet partilerinin bile
istanbul il kongrelerigazeteler-
de tek sütunluk, bilemedin re-
simaltı haber olacak kadar yer
bulurken, dünkü çocuk
ÖDP'nin istanbul il kongresi
üstüne yazmak propaganda
değilse nedir" diye soracaksı-
nız.
Önce biraz bilgi. ÖDP'nin ilk
kongresi dün öğleden sonra
başladı. Bir protokol toplantısı
gibiydi, çünkü bir protokol top-
lantısıydı.
Bilmece gibi oldu. Daha da
geriye gidelim.
Türkiye'de bir siyasal parti-
nin nasıl kurulacağı, hangi ku-
rallar çerçevesinde örgütlene-
ceği, yönetim organlannın adı-
nın ne olacağı, nasıl oluşacağı,
bunlann hangi süreçlerden ge-
çerek seçileceği, kongrelerinin
hangi kurallaragöretoplanaca-
ğı filan hep yasayla saptanmış-
tır: Siyasi Partiler Yasası.
Ayrıntıları bir yana bırakalım.
Bu yasa Türkıye'de siyasi par-
Bir Propaganda Yazısı Gibi...
tilerin delege ağalarına teslim
oluşunun, parti içı demokrasi-
nin işlemezliğinin, o hepyakını-
lan "lideriersultası"n\n kurum-
laşmasının ve süregenleşmesi-
nin yasal temelidir.
Batı Avrupa demokrasilerin-
de bozulmanın-parti aygıtların-
dan başladığına ilişkin tezler
yeni değil. Temsili (representa-
tiv) demokrasinin aşılması, ta-
ban (fundamental) demokrasi-
sinin toplumda yerleşmesinin
önce partilerde, parti içi de-
mokrasinin işleyişinde hayata
geçirilmesi gereği epeydir tar-
tışılıyor; tartışılmaktan da öte bu
çürütücü, bozucu, sakatlayıcı
etkeni aşmak, taban demokra-
sisine ulaşmak için yollar aranı-
yor, deneniyor.
Federal Almanya'da önce
Yeşiller, daha sonra da PDS
(Demokratik Sosyalizm Partisi)
bu yönde cesur denemelere gi-
riştiler. Başarısız parlamenter-
lerin parti örgütlerı tarafindan
gerı çekilebilmesıne olanak
sağlayan tüzük düzenlemelerı
yapıldı. Merkez sağ ve soldaki
partilerin yaygaralanna rağmen
partinin tavanını. partinin taba-
nının dolaysız ve kısıtsız belirle-
mesine giden süreçlerin önü-
nün açılmasına çalışıldı.
ÖDP işte bu noktada, hem
de Siyasi Partiler Yasası gibi
son derece kısıtlayıcı, buyurgan
ve antidemokratik bir yasaya
rağmen, ders alınası bir taban
demokrasisi uygulama çaba-
sında.
Dün başlayan Istanbul il
kongresi bugün (cumartesi) ve
yarın kâğıt üstünde devam
edecek. Pazartesi günü de son
toplantısını yapıp sona erecek.
Aynı günlerde (cumartesi-pa-
zar) İstanbul'da bütün ÖDP
üyelerinin katılacağı Danışma
Konferansı toplanacak. Siz is-
terseniz adına "Tanışma Konfe-
ransı" yada "Danışma Şeyi" fi-
lan deyin, fark etmez. Önemli
olan işlevi.
istanbul'dakı ÖDP üyelerinin
tümü ıki gun boyunca tartışa-
cak, danışacak. Partiyedün gi-
ren gencecik delikanlılar, genç
kızlarla siyasal kıdemi epey es-
kilere dayanan kulağı kesikler
eşit koşullarda, biri ötekine her-
hangi bir tüzüksel ya da yasal
öncelik taşımaksızın bir araya
ya da karşı karşıya gelecekler.
Eteğinde taşı olan dökecek, sö-
zü olan söyleyecek, itirazı olan
dile getirecek. Konferansın so-
nunda Parti Kurultayı'nda oy
kullanacakdelegeler, Istanbul il
yöneticileri filan, toplantıya ka-
tılan parti üyelerinin tümünün
oylan ile saptanacak.
Pazartesi günü ÖDP Istanbul
il kongresinin son oturumunda,
Siyasi Partiler Yasası kuralları
uyarınca saptanmış delegeler,
Danışma Konferansı'nın so-
nuçlannı dikkate alarak oylannı
kullanacaklar. Dikkate alma-
yanlar için elbetteyasal bir yap-
tınm yok. Ama parti tabanının
tümünün oylannda ete kemiğe
bürünmüş öylesi bir yaptınm
var ki tersine davranacak "de-
lege" partili yaşamına kalın bir
çarpı çekiverir.
Delege ağalarının, hemşeri-
lerini, köylülerini, şirketteki,
şantiyedeki işçilerini, çiftlikteki
yanaşmalannı kongre salonlan-
na toplayıp "Benim şu kadar
delegem varagam. Bu, bu, bu
listeye girecek; şu, şu ve şu da
girmeyecek" diye kostaklan-
dıkları az mı kongre gördük?
Kongre kulisi adı attında "Sıvas-
lılarKarslılariaanlaştı. EğerBin-
göllüleri de yanlarına alırlarsa
Lazlan köşeye sıkıştınr, hatta
kongreyi bile alıp götürürler"
sohbetlerine -epey de utana-
rak- az mı tanık olduk?
Partilerin değişmez liderleri,
güçlerini tabanın coşkulu ve bi-
linçli desteğinden çok, yeteri
kadar kelleyi bir araya getirmiş
delege ağalanna ihale verdirte-
rek, onlan listelerde seçilecek
yeriere yerleştirerek sağlamı-
yorlar mı?
ÖDP'nin İstanbul il kongresi
bu kördüğümü gözükara bir ka-
rarlılıkla ve tabana yaslanarak
kesip atıyorsa bu yazılmamalı
mı? Bir parti içi demokrasi de-
nemesi olarak altı kalın çizilip
okuyucuyla bölüşülmemeli mi?
O yüzden bu yazı bir propa-
ganda yazısı gibi.. ama bir
propaganda yazısı değil.
Olsa olsa bir demokrasi ve
demokratlıkdersi...
POLİTtKA GUNLUGU
HİKMET ÇETİNKAYA
Eylül...
12 Eylül 1997...
Ben, ne zaman Kenan Evren'le Süleyman De-
mirel'i yan yana otururken görsem 12 Eylül 1980
darbesini anımsanm...
12 Eylül 1980 darbesi Türkiye'yi altüst etti; dar-
beci generaller 'so/'un üzerinden silindirgibi geç-
ti; Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu tüm ku-
rum ve kuruluşlar kapatıldı; sağdan sola tüm si-
yasal partilerin kapılarınakilit vuruldu; DlSK'in ça-
lışması askıya alınıp malvarlığına el konuldu...
Bu arada, yapılmayan tek şey; Nurculardan
Süleymancılara, Nakşilerden Kadirilere dek tüm
tarikatlara hoşgörülü davranılması, onların mal-
varlıklarına dokunulmamasıydı...
Kenan Evren Marmaris'in Armutalan belde-
sinde korumalanyla birlikte yaşamını sürdürüyor,
zaman zaman teievizyon kanallarına çıkıyor, özel
sektör kuruluşlannın temel atma törenlerine kat-
lıyor...
Ben Kenan Evren'i ne zaman görsem yüreğim-
de bir sızı duyuyor, 49 gencin idam edilişini, 650
bin kişinin gözaltına alınışını, 230 bin kişinin işken-
ceden geçişini anımsıyorum...
Evren ve Demirel yan yana oturduklarında içim-
deki öfke daha da çoğalıyor; AP'lilerin, CHP'lile-
rin Zincirbozan günlerine dek uzanan fotoğraf ka-
relerine bakıyor; 3 bin öğretmen, 120 üniversite
öğretim üyesi, 47 yargıcın görevlerine son verilme-
sini düşünüyorum...
Toplanıp yakılan yüz binlerce kitap, dergi, gaze-
te; kapatılan yayın kuruluşlan; gözaltında tecavüz
edilen genç kızlar, bu fotoğraf karelerinden toplu-
mumuza sesleniyor sanki:
"Siz ne kadar unutkan bir halksınız, yazıklar ol-
sun!.."
Ben bir 12 Eylül sabahında uyanıyorum, Beyler-
beyi sırtlarından Boğaz'ın maviliğine, oradan ge-
çen gemilere bakıyorum...
Sonbahar insana hüznü ve sevinci birlikte ya-
şatıyor; acılar kimi yanm kalmış sevdalann bah-
çesinde zamansız haykırışlan buluşturuyor...
Birden gözlerimi kapıyor, genç ölülerin adlannı
saymaya başlıyorum...
•••
12 Eylül 1997...
öamilerden çıkan, ellerinde Kuran ve bayrak
bulunan militanlar "Imam-hatipier kapatalamaz"
diye bağırıyorlar...
Kim buniar?
12 Eylül 1980 darbesinin getirdiği Türk-lslam
sentezinin ürünleri....
12 Eylül darbecilen. tavırlannı açık bir biçimde,
üstelik Atatürkçülük ve laiklik adına, Islamdan
yana koymadılar mı? Şimdilerde Demirel'le yan
yana oturan cuntacı başı Kenan Evren halka Ku-
ran'dan ayetler okumadı mı, zorunlu din dersini la-
ik demokratik çağdaş eğitime sokmadı mı?
Içimdeki kin ve öfke yumağı büyüdükçe büyü-
yor...
Ben, şimdi Kenan Evren ve arkadaşlarına haka-
ret etsem yargılanabilirim, ama onların anayasa-
da dokunulmazlık zımları var, bunca yaptıklann-
dan ötürü yargı önüne çıkarılamazlar... ' '"
Onlar gencecik insanlan idam sehpasına yolla-
dılar, onlar her türlü işkenceyi 'ülkenin bölünmez
bütünlüğü' için yaptıklarını söylediler...
Evet, onlar Türkiye'yi karanlığın içine gömdü-
ler; aradan 17 yıl geçmesine karşm ülkemizin ay-
dınlığa çıkmasını engellediler...
Hepsi köşelerine çekilse bile, kurduklan düzen
dimdik ayakta duruyor, bugün 12 Eyiül'ün izleri
işte bu yüzden silinemiyor...
Kenan Evren ve Süleyman Demirel...
En son Bursa'da yan yana oturdular...
O zaman kendi kendime sordum: "Acaba ne
düşünüyorlar?"
Dün sabah güneşli bir istanbul sabahında uyan-
dığımdatarifsizhüzünleryaşadım... 12 Mart 1982
gecesi Izmir'de Ibrahim Ethem Coşkun, Seyit
Konuk, Necati Vardar'ın idam edilişlenni anım-
sadım...
Biz o gece Buca Cezaevi'nin önünde Celal
Başlangıç'la birlikteydik...
Hava soğuktu ve üşüyorduk...
Üç gencin soğumamış bedenleri arka arkaya çı-
kanlmıştı...
Necati Vardar'ın bir kâğıt parçasına yazdıklan
şöyleydi:
"Parkamı üçüncü koğuştan Remzi Karakaş'a
verin, saatimi de kardeşim Serdar'a..."
• • •
12 Eylül hukukuna egemen olan anlayış, öz-
güriüklerin kısıtlanması ve emekçi halkın giderek
ezilmesine yönelikti...
17 yıl sonra değişen nedir? Hiçbir şey!
Devlet içinde örgütlenen çeteler, yargısız in-
fazlarda ölen gençler, yüzlerce faili meçhul ci-
nayet, işkence, baskı, zulüm ve devlet tarafndan
beslenen şeriatçılar...
12 Eylül 1997'de görüntü böyle...
Laikliği ve Atatürkçülüğü hâlâ ağızlarından dü-
şürmeyenler Türkiye'yi ortaçağın karanlığına gö-
türmek isteyenlerle el ele, kol kola yürüyorlar...
12 Eylül 1980'in ideolojisi Türkiye'de egemen-
liğini sürdürüyor, nice demokrat insan oradan
oraya sürülüyor, eski TÖB-DER üyesi öğretmen-
ler hâlâ fişleniyor, Türk-lslam sentezinin düşünür-
leri baş tacı ediliyor...
Aradan 17 yıl geçmesine karşm öfkem ve ki-
nim geçmedi, daha da çoğaldı benim...
Ya sizin?
E. Posta: Hikmet.Cetinkaya(a raksnet.com
Faks numaramız: 0212/513 90 98
DINOZOR
SİZE
SÖYLEYECEĞİ
ÇOK ŞEY VAR