29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 EYLÜL 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Sirketlerden • Teleses, Türkiye'nin enbüyük telekomünikasyon mağazasını Ankara'da açtı. 650 metrekare alan ûzerine kurulan ve 50 kişinin hizmet verdiği mağaza. 580 dağıtım kanalının merkez üssü konutnunda oldu. • Spectrum, 6-26 eylül günleri arasında sûrecek olan "Okula Dönüş KampanyasT kapsamında üriinlerini tüm mağazalannda çok özel fiyatlarla satışa sunuyor. • Rotring, eylül ayından itibaren eğitim, büro ve özel yazılar için kaynak oluşturan Xonox Büro Kalemleri televizyon reklamlannda gösterilecek. Ürünün. fîrmanın Türkiye'deki pazannı daha da genişletmesi amaçlanıyor. • Beymen Casa Club, "firsat köşeleri"nde tüm ürünlerine yüzde 50 indirim uyguluyor. Yerli ve yabancı bin 500 adetlik ürün yelpazesinin hedef kitlesini, doğal ortamlarda, dinamik yaşam tarzını benimseyenler oluşturuyor. • Çarşı Mağazalan, bu yıl daha da zenginleştirdığı ürün yelpazesini, öğrencilerin tüm ihtiyaçlannı karşılamaya yönelik olarak hazırladığı "okul reyonlan"nda sergiliyor. • Scrikss'in Türkiye dîstribftÖr&oldugtf ' Inoxcrom marka kalemlerin yeni ürünü Sydney, Eşantiyon' 97 fiiannda Scrikss standında sergilendi. • Adidas, Le Cog Sportif, Arena ve Slazenger gibi markalann Türkiye temsilcisi Esem Spor ISO 500 büyük sanayi kuruluşu sıralamasında 172'nci sırayı aldı. Sayaç pazannm yüzde 80'ini elinde tutan MKE ve Esem indirimli tarifeye tepkili VBlyarLar boşa gidecekNURTENYALÇES Bakanlığın ucuz elektrik uygulaması. aralannda Sanayı ve Ticaret Bakanhğı'na bağlı Makine Kimya Endüstrisi'nin (MKE) de bulunduğu sayaç üreticilerini zor durum- da bıraktı. Elektriğin en çok harcandığı za- man diliminde yüksek fiyat tarifesinin uy- ku saatinde ise indirimli tarifenin uygula- nacak olması "tüketicinin aldatüması" ola- rak nitelendirilirken, sayaç üreten fırmalar da yatınm ve üretim planlannı mevcut sis- teme göre yaptıklannı ve yeni uygulamanın bütiin projelerini değiştirdığüıi belirtiyorlar. Firmalar, karann gerekli altyapı çalışmala- n tamamlanmadan ve sayaç üretıcilerinin mevcut durumları göz önünde bulundurul- madan açıklanmasına tepki gösteriyorlar. Eneıji ve Tabi Kaynaklar BakanJığı tara- findan açıklanan ve tüketicilerin zaman ayarlı sayaçlan satın almalan koşuluyla ha- yata geçecek olan "saat 22.00'den sonra etektrikte yüzde 50 indirim" uygulaması, yine devletin bır kuruluşu olan MKE tara- findan tepkiyle karşılandı. MKE'ye baglı olarak elektrik sayacı üreten ELSA Sayaç Fabrikası Müdürü Vlahmut Kurtoğlu yeni kararla ilgili çalışmalann başladığı andan Uygulamapilot bölgelerde başlryor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlıgı'nca hazırianan tasanyla. konudarda 06.00- 17.00 saatleri arasında normal, 17.00- 22.00 saatleri arasında pahah, 22.00- 06.00 saatleri arasında yüzde 50 indirimli tarife uygulanması öngörülüyor. 17.00 ile 22.00 arasuıdaki saatlerde elektrik kullanımında artış olduğunu belirten yetküiler, uygulamanın yayguüaştmlmasıyla bin ile 2 bin megavvat arasında tasarruf sağlanmasmın amaçlandığını kaydettiler. Uygulamadan yararlaratıak isteyen tüketicilerin "zaman ayarlı sayaç" almalan gerektiğini vurgulayan yeüdliler, sayaclara ilişkin şartnameıun henüz hazırlanmadığmı belirmler. Zaman ayarlı sayaç alımı için TEDAŞ'm ihale ayayyg'ni kaydeden yetküiler. sayaçlarm tarife uygulamasmdan yararlanmak isteyen abonelere faturalara eklenerek taksitle satılacağnn biJdırdiler. Türkiye"de toplam 19 milyon abone bulunduğunu kaydeden yetküiler, "Lygulamayı hızla yaygınlaştırmak istivoruz. Ancak. bunu bir anda başlarmak da münıkün «örünmüyor. Pilot uygulamaya 1998'de geçmeyi amaçhyoruz. Püot uygulamayı önceikle birkaç böigede başlatacağız, uygulamanın bütün ülkeye yaygınlaştınlması ise birkaç yıl sürebifir"' dediler. itibaren bakanlık ve TEDAŞ >etkilılerine gerekli uyanlan yaptıklannı belirterek u Ar- üketektrikte net birpoütika befirtemenin za- manı geldi de geçiyor" dedi. Kurtoğlu hü- kümetler tarafindan alınan farklı kararlar nedeniyle, üretım stratejilerinı süreklı de- ğiştirmek zorunda kaldıklanm, bunun da önemli bir maliyet getirdiğini ifade etti. 4 yıl önce, dönemin hükümeti tarafından elektrikte ön ödemeli sisteme geçileceği- nin açıklandığım belirten Kurtoğlu "Biz 4 yıldır, bu karann hayata geçmesini bekliyo- nız. 'Ön ödemeli' adryla duyurulan sLstem için şu ana kadar pek çok proje denemesi. araşünna. müyarlarca liraîık harcama ya- pıkü. Bu karann açıklanmasıyla 4 yıldır ya- püan çahşmalarve harcanan emek boşa git- ti" dedi. Kurtoğlu, karardan vazgeçileceği- ni umduklannı, aksı durumda diğer sayaç üreticüeriyle birlikte hareket ederek gerek- li uyanlan tekrarlayacaklannı söyledi. Cankurtaran Holding'e bağlı olarak "E- sem" markasıyla üretim yapan Esem Sa- yaç'ın Genel Müdürü NailOlpak ise söz ko- nusu karann kendileri gibi sayaç üreten fir- malar için "sen arük bu işi yapma" anlamı- nageldiğıni söyleyerek u BLz biryıkürşu an- da kullanılan sayaçlar için yeni teknoloji ya- ünmı yapıyoruz. Şimdi devlet, senin malın ise yaramıyor, diyor. Bunu kabul etmek mümkün değU" dedi. Olpak. zaman ayarlı sayaç üretimi için yeni bir hazırlık dönemi- nin gerekli olduğunu belirterek "Şu anda biz bu ürünü üretemiyoruz. Demek ki dışa- ndan getirilmesi gerekiyor. Bu da akla baş- ka sonılan getiriyor. Ortahkta yine bir do- lu ithalatçı firma dolaşacak. tüketkileri şimdiden uyarryoruz" dedi. Cumhurbaşkanı Demirel, İstanbul Sanayi Odası'nda sanayicilere moral destek verdi 4 Yüksek enflasyon şevkinizi kırmasın'Ekonomi Servia - Cum- hurbaşkanı Süleyman De- mirel, Türkiye'nin 1997 yı- lına büyük bir sanayi ham- lesi ve şevki ile girdiğini be- lirterek "Bu şevk devam et- mefidir'' dedi. Cumhurbaş- kanı Demirel, İstanbul Sa- nayi Odası'nın (İSO) kuru- luşunun 45. yüdönümü ne- deniyle düzenlenen ödül tö- renınde yaptığı konuşmada, zenginliğin sanayileşmeden geçtiğini belirterek, dört se- ne ıçınde 6 hükümetın ku- rulduğunu hatırlatn ve "Bu- na ve yüzde80-100 enflasyo- na rağmen, Türkiye yapı- lanmayadevamediyor. Tür- kiye'de sanavUeşme hareke- ti siyasi istikrarsızuğL, çal- kanblan aşnnşür" dedi. Türkiye'nin sanayileşme- nin henüz başında olduğunu ve daha çok sanayi leşmeye ihtiyacı olduğunu vurgula- yan Demirel, sanayieilerden 2000 yılında ihracatı 40-45 milyardolara, ticarethacmi- ni ise 100 milyar dolara çı- karmalannı istedi. Sanayi- cinin en büyük sorunu olan enerji ve ulaşım darboğazla- nnın da aşıünası için çalış- malar yürütüldüğünü belir- ten Demirel, ulaşım darbo- ğazımn aşılması için bir top- lantı yapacağınm müjdesi- ni verdi. Aynca sanayiciyi elektriksiz bırakmamak için ne gerekiyorsa yapacaklan- nı belirterek "Hangi kay- naktan bulursak bulahm, elektrik bubnaya devam edeceğiz. Nerede bulursak alıifagi7. Lüdt gaz alacağız. Sanayiciyi elektriksiz bırak- mayacağız'' diyen Demirel, konuşmasmda sanayicilerin "vüreğine su serpmeye" ça- lıştı. Dünyada 250 milyar do- lar paranın dolaştığıiu, Tür- kiye'nin aldığı payın ise sa- dece 500 milyon dolar oldu- ğunu ifade eden Demirel, yabancı sermayenin getiril- mesini de isteyerek işadam- lanna, "Bensizdendahaçok yatınm isnyorum" diye ses- lendi. Türk sanayiinin daha sağlıklı yoluna devam ede- bilmesi ve "çıtayı yükselte- bilmesi" için özelleştirme- nın şart olduğunu vurgula- yan Demirei, devletin ban- kacılıktan veticarettenelini çekmesı gerektiğini anlattı. Törende konuşan İSO Meclis Başkanı ÖmerDinç- kök, "Moralimizyerindedir. Başanlanmızortadadır. He- def çrtarruz yüksektir. Türk halkıdahaiyisine ulaşacak- ür" dedi. İSO Yönetim Kurulu Başkanı Hüsamettin Kavi ise "Bugünün taşh yoUann- da, dünyanın acımasızreka- betortamında bizvolumuza Demirel İSO'nun 45. kuruluş yüdönümü törenine kaOlarak sanayicilere ödül verdL(Fotoğraf: UĞUR GÜNYÜZ) de\am ediyoruz. LTkemizi 21. yüzyıla taşunayahazuTz" diyerek, kendılerinin göreve hazır olduklannı ifade etti. Adil ve uygulanabilir bir vergi sistemi ihtiyacına işa- ret eden Kavi, aynca vergi konusuna cesaretle eğilin- mesini de istedi. İSO'nun 45'inci kuruluş yıldönümü çerçevesinde 19% yılında ihracatta üstün başan ödülü alarak şirketler arasında birinciliği 270 mil- yon 205 bin dolarla Çola- koğlu Metalurji aldı. Tofaş Türk Otomobil 245 milyon 240 bin dolarlık ihracatla ikinci olurken Mercedes Benz Türk ise 194 milyon 795 bin dolarlık ihracatla üçüncü sırada yer aldı. Vergide altın plaket alanlar Firma Adı ÇİFTÇİNİN DOSTU SADULLAH USUMÎ Deniz Gökçe'ye Toptan Yanıt! Gazeteci, üniversite hocası, banka yö- netim kurulu üyesi ve seçkin işadamla- nnın derneği olan TÜSlAD'ın danışmanı Sayın Deniz Gökçe için geçen yazımda "Holding şakşakçısı" demiştim. Ancak ikinci yazısını okuduktan sonra holding- lere verdiği hizmetlerin karşısında "şak- şakçı" demenin yeterii olamayacağı ka- nısına vardım. Zira Deniz Gökçe, aldığı- nın karşılığını fazlası ile verebilen bir ki- şiliğe sahip... Tam bir fedai... 17 yıldan beri görülmemiş bir sömürü çarkının diş- lileri arasında ezilen üreticileri korumaya çalışan herkese, kimliği ve kişıliği neolur- sa olsun saldırıyor... Hakaretler yağdın- yor!.. Yüz binlerce üreticinin temsilcisi Ay- valık, Burtıaniye, Edremit ticaret ve zira- at odalarının yöneticileri ile gazeteci Şa- hin Alpay, üreticı Sezai Madra da bu saldınlardan nasibini aldı. Banasaldınlan- nı çok doğal karşılıyorum. Haksız kazanç sağlayanlann fedailiğine so- yunan bir yaza- nn, benim gibi ezilen vesömü- rülen tarım ke- siminin sorun- lannı bıkmadan, usanmadan yazan bir gazeteciye saldırmaması düşünülemez- di... Nitekim, hiç kimse için sürprizolma- dı!.. Üstelik, Deniz Gökçe bu konuda sa- bıkalı... 23 Eylül 1996 tarihli Milliyet ga- zetesini okuyanlar, bunu daha iyi anlaya- caklardır. Arkadaşımız Atillâ Özsever geçen yıl yazdığı "Sermayenin Malı De- niz" başlıklı yazısında, Deniz Gökçe için aynen şöyle diyor: "Bay Gökçe, birakademisyen (Boğa- ziçi'nde hocalık yapıyor), bir gazeteci, birbankacı (Yapı KrediBankası Yönetim Kurulu üyesi) ve de TÛSİAD danışmanı olarak tercihinı sermayeden, finans ka- pitalden yana yapmıştır. Biz ise 30 yıllık çalışma yaşamımızda hep emekten ve insandan yana tavır aldık. Bunun bede- liniödedik. Yinedeöderiz. Ölünceyeka- Sermayenin malı Denız^ dar da aynı tavn sürdüreceğiz. Onun için burjuvaziye uşaklık eden, kalemini, kişiliğini, hatta ruhunu satan- larla bizim işimiz yok... Herkes kendi yoluna..." • • • Sayın Gökçe çağdaş bir bilim adamı rolünde ama gerçekte savunduğu fikir- ler artık sadece bazı Afrika, Asya ve Gü- ney Amerika ülkelerinde kalabildi. Batılı ve çağdaş ülkelerde ise tamamen terk edildi. O ülkelerde üreticiler de tüketici- ler de çağdaş sistemlerle hayatlannı so- yulmadan, sömürülmeden sürdürüyor!.. Milliyet'te "Emek ve Insan" köşesinin yazan Sayın Atillâ Özsever, Deniz Gök- çe'nin ağzının payını vermiş. Ben de ge- çen yazımda verebildiğimi sanıyordum. Ne yazık ki Deniz Gökçe paylanmaya doyamıyor!.. Bizim ise işimiz gücümüz var. Gazete sü- tunlannı fedailer ile paylaşacak kadar bol vakti- miz ve yerimiz yok. Arkamızı da TÜSİAD ve bankalar gibi güçlü kuruluşla- ra dayamış de- ğiliz. Çalışmak zorundayız... Çünkü, biz emekçiyiz!.. Bu nedenle Deniz Gökçe'ye bir öne- rim var. Madem ki halkın haklannı sa- vunduğunu iddia ediyor. O zaman zey- tinyağı tartışmasını halkın önünde yapa- lım. Zeytinyağı üretimi yapılan bölgelere gidelim. Toplantılar Izmir'de, Aydın'da, Muğla'da, Balıkesir'de, Ayvalık'ta. Bur- haniye'de, Edremit'te veya istediği bir başka yerde olabilir. Açık hava ve kapa- lı salon toplantısını tercih hakkı Deniz Gökçe'ye ait olacaktır. Eğer buralara git- meye cesareti yoksa, kendisinin seçece- ği bir başka üretim bölgesine de gidebi- liriz. Halka açık her yerde tartışmaya ha- zınm. Halis Komili dahil, her istediğini de getirebilir. Ne dersin Sayın Gökçe?.. Var mısın er meydanına?.. Işte sana toptan yanıt... Tanmsal kredi faizi, 27 puan arttınlarak yüzde 90'a yükseldi ÇiftçiyeZiraotBankosı darbesi ANKARA (Cumhurijet Bürosu) - Türkiye Ziraat Odalan Birliği (TZOB) Başkam FarukYücel,Zi- raat Bankası'nın tanm ve hayvancı- lık kredilerine uyguladığı faiz oran- lannı arttırmasmı eleştirerek bu ko- şullarla ve maliyetlerle çiftçilerin kredi kullanarak tanmsal faaliyetle- rini yürütmelerinin mümkün olma- dığını bildirdi. Yücel yaptığı açıklamada, Ziraat Bankası'nın tanmsal kredi faiz oranlannı yüzde 59-90'a, asgari ipo- tek oranını yüzde 100'den yüzde 200'e, teminat ve kefalet mektupla- n karşılığında açılan kredilerin as- gari limit ve kıymet oranını yüzde 50'den yüzde 75'e yükselttiğini, ay- nca kredi alımlannda gerekli olan gayrimenkullerin ipotek işlemlerin- de, eğitime katkı payı olarak tapu başma 5 milyon lira aldığım bildir- di. Bu koşullarda çiftçilerin kredi kullanarak tanmsal faalıyetlerini yürütmelerinin mümkün olmadığı- nı kaydeden Yücel, şunlan söyledi: "Enflasyon oranını 1998 için yüz- de 65 olarak hedefleyen hükümetin zirai kredi faizlerini yüzde 90'lara yükseitmesi,Türk çiftçisine, 'Tanm- sal kredi kullanma veya çiftçilik yapma' demek anlanundadır. Bu ka- rarla. tanmsal kredi faizleri bazı tü- ketki kredilerininde üzerinde bcür- lenmiş olmaktadır. Bu da arük ül- kemizde üretüne dcğil, tüketime prim verilecegini göstermektedir. Kredi faizlerindeld 27 puana varan artışlar, tanmda üretimi ve kaliteyi artbrma hedefunizi etkileyecek. Bu karar 4 miryar dolan aşan tanmsal ürün ithalatmı kısa sürede 10 milyar dolara çıkaracak. Türk ekonomisi- nezararverecekveüreticimizi mağ- dur edecek bu yanlış uygulama, hü- kümetimizce yeniden gözden geçir- ilerek mutlaka düzeltilmelidir." BENCE İZZETTİN ÖNDER Üçüncü Köprüden YansıyanlarBoğaz'a üçüncü köprü projesi çok yönlü tartış- maya aday gözüküyor. Her konuyu tartışmak fevka- lade doğaldır da, Boğaz'a yapılacak üçüncü köprü- nün tartışılacak bir yanı yok gibi! Zira, birinci sanayi aşamasının lokomotif gücü olan otomotiv sanayii tüm dünyayı kaplarken Türkiye de bu alanda yerini ala- cak idi. Nitekim, aldı da! Böyle bir dünyada bu yenn ilk niteliği pazar olmak, çünkü üretim başka merkez- lerde yapılmaktadır, ikincisi ise pazar ve üretim mer- kezi olmaktır. Her iki halde de Türkiye karar verici de- ğil, karar uygulayıcı ve periferik konumdadır. Türkiye'nin ilk sanayi babası ABD'ye Ford acen- teliğini almaya giderken, dönemin siyasal liderinin mektubunu da cebinde götürüyordu. Ne siyasal lide- rin ne de sanayi babasının Türkiye'nin rolünü anladık- lannı hiç, ama hiç sanmıyorum. Zira, eğer Türkiye'ye biçilmiş olan bu rolü anlamış olsalardı, bugünkü gü- nahı sırtlanmış olmanın yükü altında ezilip böyle bir çabaya girmezlerdi. Bireyler, iştergirişimci, istersiyasetçi olsun, sistem içinde kendi rollerini oynariar. Bu nedenle, bireyden uzaklaşıp sisteme yönelmemiz bizi sağlıklı düşünçe- ye ulaştınr. Biraz da teoriye bakalım. Kapitalist bire- yın davranışını açıklamaya yönelik teori diyor ki; giri- şımci kendi çıkannı düşünerek davrandığında, aynı andatoplumun da çıkannı gozetmiş olur. Öte yandan, siyasetbilimi kuramı da diyor ki; siyaset adamı, ikti- dara gelebilmek ve/veya iktidarda kalabilmek için toplumun çoğunluğunun çıkannı gözetir. Bu teorile- re göre toplumun çıkan korunuyor. Peki. toplumun çı- kan korunuyor da bizim ulaşım sistemimiz niçin bu durumda? Bunun cevabı, kesinlikle fakirliğimizle ve- rilemez. Çünkü bizim ulaşım sistemimiz ucuz değil, pahalıdır. Bu sistem hem maddi hem de maaleşef, in- san canı olarak fevkalade pahalı bir sistemdır. İşte yi- ne hep aynı noktaya geliyoruz: Karar odaklan nere- sidir ya da kimlerdir; kimler bu karar odaklannın em- rindedir; ve halk bu kararlara doğru nasıl yuvarian- maktadır? Türkiye karayollan politikasına kendi isteği ile geç- medi, Batılı otomativ gruplannın baskısı ile pazar rc~ lüne soyunduruldu. Türkiye o zaman algılayamadı ki karayolu politikası, uyuşturucu misali, inanılmaz bir bağımlılık yaratmaktadır. Zira karayolu araç talebini pompaladıkça, trafik sıkışıklığı beliriyor. Trafik sıkışık- iığını çözmenin yolu da yeni yo) yapmak olarak algı- lanıyor. Böylece yol yeni yolu ve o da araba talebini inanılmaz bir hızla büyütüyor. Kendi kendini besleyen bir pazar yapısı. Işletmecilenn arayıp da bulamadığı bir alan! Karayolu ulaştırma sistemi farklı zamanlarda de- ğişen trafik yoğunluğuna göre ayarlanamadığı için, zaman zaman beliren trafik sıkışıklığı yanında, atıl ka- lan yollar da üretim maliyetini yükselten faktörler ola- rak karşımıza çıkıyor. Karayolu taşımacılığı toplu taşımacılığa fazla elve- rişli olmayan, bireysel taşımacılık sistemini kamçıla- yan bir ulaştırma yöntemidir. Bunun teknik anlamı, ta- şımacıhğın bireysel maliyetinin üzerinde toplumsal maliyetinin bulunduğudur. Taşımacılığın toplam ma- liyeti, taşıt sürücüsünün katlandığı maliyetin yanında topluma yıkılan veteknik yollarla hesaplanabilen top- lumsal maliyeti de içerir. Aynı tür maliyet elemanı, ma- alesef, nükleer enerjide de söz konusu olmaktadır. Lütfen biraz daha uyanık ve dikkatli olalım: Acaba Ba- ti niçin bizi bu alaniara itiyor? Türkiye gibi kaynaklan üzerinde çok titiz olması gereken, kalkınmakta olan bir ekonominin, göz önünde olmayan, fakat gerçek anlamda maliyet niteliğindeki.tüm unsurlardan tasar- ruf etme mecburiyeti vardır. Üstelik, bunlar fevkala- de yüksek dış bağımlılığı olan alanlardır. Açıktır ki sorun sadece giderek büyüyen iç ve dış otomativ sektörünün bir dayatması olmayıp hızla bo- zulan gelir dağılımının bir sonucu olarak da yansımak- tadır. Karayolu taşımacılığı, belirli bir grubun göster- melik tüketim talebini olduğu kadar, sistem ve düzen mantığından yoksun, uyumsuz kasaba-kentsel bi- reysel ve toplumsal davranış kalıplanmızı da yansıt- maktadır. Genel ve ana yerleşim merkezlerıni demir- yolu ile bağlamak önceliği ne özel ve özenti sürücü- lerin zevklenne, ne de karayolu taşımacılığı yapanla- nn çıkarlanna uygundur. Karayolu taşımacılığı; dev- letin halı gibi döşediği yollar üzerinde, hiçbır emniye- ti olmayan, öyle ki son durağa gelindiğinde, şoförün yolculan "Geçmiş olsun!" diyerek uğurtadığı bir ma- ceradır. Biryandan şeffaflaşma ve bireyin hertüriü bil- giye ulaşma hakkından söz edip öte yandan iç savaş gibi, her gün onlarca ölü ve yaralıya neden olan ka- zalara yol açan otobüs firmalannın isimlerinin gizlen- diği.bu sömürü düzeni demıryolunu nasıl savunur ki! Üçüncü köprü yedinci planda yokmuş, şehir pla- nına uymuyormuş, mevcut arterlere yük bindirecek- miş, doğayı tahrip edecekmiş, daha da önemlisi, üçüncü köprüde demıryolu da varmış, vs.. vs... Bu itirazlann hiçbiri geçerii değıldir. Çünkü dünyamız güç- lülerin dünyasıdır. Güç, bu soruna böyle yaklaşılma- sını sadece ıstemiyor, fakat dayatıyor. Işte, ekonomik sistem, piyasa ve demokrasi ilişki- lerinin çok net olarak yansıdığı mikro bir ömek. insan- lanmız hâlâ özelleştimrıenin ve piyasa çözümlerinin (yani dayatmalannın) faziletjne taparcasına inanırsa, nükleer enerji de gelir, üçüncü köprü de yapılır, daha pek çok alametler de yavaş yavaş ortaya çıkar. Kapital sahibinin kapitalist ruh taşıması çok doğal- dır da acaba kapital sahibı olmayanlar neyi taşıdıkla- nnın farkında mı! İyi bir eğitim için önce çocuğu, sonra OKULUTANIMALI Çocuğa gelecek konusunda ozgüven sağlayan bir okul. Eylül 97'de eğitim ve öğretıme başlayacak olan 21. YÛZYIL KOLEJİ 4000 Ağaç içinde ikı katılı üç bina üzerine kuruludur. 21. YÖZYIL KOLEJİ nde yeni çağa yaraşır "daha iyi bir eğitim" için her biri 24 öğrenci ile sınırlı ve her öğrenciye eğitimleri süresince tahsis edilecek bilgisayarlı sınıflar. sağlık odası, kapalı devre televizyon sistemi. genış CD arşivli dil laboratuvarı öğrencilerin uygulama yapabilmeleri için donanunlı, fizik, kimya ve biyoloji laboratuvarları. konferans salonu, kapalı spor salonları yemekhane ve kantinleri, tiyatro salonu, resim, miizik odalan, hoby salonları rahat ve kolay ulaşım için servis araçları öğrencinin okuldakı durumunu öğrenebilmek için 24 saat hizmete açık bilgisayar hattı bulunuyor. 21. YÜZYIL KOLEJİ, anasınıf. ilkokul, ortaokul ve yabancı dil ağırlıklı süper lise bölümleriyle eğitim vermektedir. "DAHA İYİ YAŞAM İÇİN, DAHA İYİ EĞİTİM" ilkesi ile 21. YÜZYIL KOLEJİ'nde eğitim görecek çocuklar, Atatürk'ün izinden çağdaş uygarlık yoluna giivenli adımlar atıyor. Turgut Özal Bulvarı Sahil Yolu No: 3 (Dengemek-Beltaş Yanı) Kartal İstanbul, Tel: (0216) 387 27 00 (6 hat)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle