Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 10 EYLÜL 1997 ÇARŞAMBA
10 KULTUR
Y A P I K R E D İ S A N A T F E S T t V A L 1 ' 9 7
Bol ödiiüü gitar ııstası liebertKültür Servisi - Yapı Kredi Sanat
Festivalı "97 kapsamında bu
akşam saat 21.OO'de. Harbiye
Açıkhava Tiyatrosu'nda Ottmar
Liebert gmbu Luna Negra XL
ıle bir konser verecek.
Mûzikle ilgilenmeye küçük
yaşlarda başlayan Ottmar Liebert.
Almanya"nın Köln kentinde
doğdu.
Çin asıllı Alman bir babanın ve
Macar bir annenin çocuğu olarak
dünyaya gelen Ottmar Liebert 11
yaşında gitar çalmaya başladı, 18
yaşında Rusya ve Asya'ya
yolculuklar yaptı.
Seyahatleri boyunca Doğu'nun
geleneksel müzığiyle ilgili
araştırmalar yapan Lıebert'in bu
çalışmalan 1970"lerin sonlan ve
1980'lerin başlanndakı müzik
ortamında pek ses getirmedi.
Almanya'da, sonra Boston'da caz-
fünk çalışan Liebert. müzikte
özgür olmayı ve müziğini kendisi
ıçın yapmayı prensıp edindi.
• Listelerdeki hızlı yükselîşi, tutkulu flamenko-
blues kanşımı müziğiyle 'newage'e farklı bir
yaklaşım getiren 'çağdaş flamenko gitaristi'
Ottmar Liebert, bu akşam 21 .OO'de Harbiye
Açıkhava Tiyatrosu'nda. 1988'de grubu Luna
Negra XL'i kuran Ottmar Liebert altın sertifika,
platin ve Grammy ödüllü bir sanatçı.
Grubu Luna Negra XL 1988
yılında doğdu.
Sayılan gittikçe artan geniş
izleyici kitlesi edinen sanatçının
ılk albümü Nouveau Flamenco.
ilk yayımlandığında. Marita:
Shadovvs and Storm adını
taşıvan, düşük maliyetle yapılrruş
bir albümdü.
Sonra albüm, radyo programcılan
tarafından ilgi görmeye
başlayınca, Marita. Nouveau
Flamenco adıyla yenıden
pıyasaya sürüldü. 1993"te
ABD'de altın plak alan albüm.
1996'da platine yaklaştı.
1990'daki Poets and Angels ve
1991 'dekı Grammy Ödülü alan
Borrasca'nın ardından Nouveau
Flamenco 'nev* age' listelerinde
bir numara olmayı başardı.
1992'de çıkarttığı ve Carlos
Santana'nın Samba Pa Ti
parçasını da içeren Solo Para
Ti'si, 100 pop albümü arasında
birinci sırada yer aldı.
1995'te 'yıhn sanatçısı' seçilen
ve altın sertifikaya layık görülen
sanatçı. 1992'de NatalieCole'un
•l nforgettaNe' adlı ABD
turnesinin açılışında ve Jay
Leno'nun 'Tonight' şovu
öncesinde gösterdiği
performansla da büyük başan
kazandı.
1993 te The Hours Betvveen
NightandDay albümünde
akustik ve elektro gitann
yanında. bılgisayardan da
yararlandı. Şubat 1995'te
piyasaya çıkan Euphoria Luna
Negra XL'in 1993 ve 1994
yıllannda Avrupa ve
Güney Amerika'ya düzenlediği
rurnelerden sonra oluşturuldu.
Basında. hakkında hıçbır
gitarcmın kolay kolay
erişemeyeceği bir enerjiye
sahip olduğu ve tutkulu
flamenko-blues kanşımı
müziğiyle nevv age'a farklı bir
tarz getirdiği gibi yorumlar
yapılan Liebert. Haziran 1995'te,
tamamı canlı kayıt olan ilk
konser albümüVTva'yı yayımladı.
Yeni albümü Opium'la ise
dinleyicilerini keyifli bir
yolculuğa çıkardığı belırtildi.
Akgün Akova'nın yeni şiir kitabı 'Aşk ve Kuyrukluyıldız' Çınar Yayınlan'ndan çıktı
Aşk sona evdi<ğizjLinum şiMe kutsanır
FECİRALPTEKİN
Akgün Akova'nın "Aşk ve Kuyruklu-
\ildiz" ısımü şiır kitabı Çınar Yayınla-
n'ndan çıktı. Kıtaba, kırk sekiz aşk şi-
iri ve iki şıirsel metin konuk olmuş.
"Aşk ve Kuyrukluyıldız*' beş bölümden
oluşuyor. "Esmerolojn, "Sıynlan Etek-
ler Kitabı" v e "Öpüşen Çrffleri Alkışla-
ma Ekibi" başlıklan altında, Akova'nın
daha önce yayımlanmış olan üç kita-
bmdan alınan aşk şiırleri bulunuyor.
"Uzak kalan sevdalılan bir araya gefir-
dik" diyen Akova'nın yepyeni aşk şiır-
leri ise "Yalnızca Kanatianna Güven"
adlı ilk bölümünü oluşturuyorlar kita-
bın. Gerek ıçerisinde iki şiirsel metnın
bulunduğu "Sevgüi Kırlangıç''ta, gerek-
se bu yeni şiırlerde hep gökcisimleri.
kırlangıçlar. ateşböcekleri. martılar ya
da kuyrukluyıldızlar çıkıyor okurun
karşısına. "İçinde aşk. mitoloji, felsefe,
astroioji ve astronominin olacağı bir ro-
manın ön çalışmalanm yapıyordum"
dıye anlarmaya başlıyor Akova: "İşte
kuyrukluyıldız sevdasıda böyleçıktı or-
taya. Üç yıkür astronomi çalışıyorum.
Romanıma konu olacak aşk öyküsünü
düşünürken kendimi dağınık bir döne-
min içersinde buldum ve bu dönemin
varattığı imgeler, >ani romanımın ön im-
geleri konuk oldu yeni şiirlerime."
"Bilimle açıklanamaz aşk, şiirle açık-
lanabilir ancak~." diyen Akova ıle şııri
ve aşk üzerine konuştuk.
Aşkta rastlantı ve üretim
- "Sevgüiın. yaban otian arasında bul-
duğum yeşim" derken aşkın raslanbsal-
lığuender bulunurluğu mu anlatmak is-
tediğiniz?
- Ancak kendınizi iyi tanıyor ve do-
layısıyla da ne aradığınızı bıliyorsanız.
o aşkı bulma şansınız vardır. Ben yıldı-
nm aşkına ınanmıyoum. Aşk. çok az
raslantı ve daha çok bir üretim ilişkisi.
Sevişmeden 'seviyonım* diyenler ya-
lancıdır. Kendinizi tanıyarak aşkı bul-
[şkın ancak şiirle
açıklanabildiğini savunan
Akgün Akova, yeni kitabı
'Aşk ve Kuyrukluyıldız'daki
yeni şiirlerinde hep
gökcisimleri, kırlangıçlar.
martılar ve kuyrukluyıldızlaı
çıkanyor okurun
karşısına. Şiirin
ancak aşk sona
erdiğinde başladığını
belirten Akova,
"Böylelikle biten aşk
kutsanıyor ve verdiği
duygunun sürekliliği
sağiarayor" diyor.
duğunuz gibi, aşkta da kendinizi bulur-
sunuz ki bu da önemli bir paradokstur.
Picasso,"Her yaratma edimi, bir yıkma
eylemidir" der. Bir aşkı yaratırken de bir
sürü şeyi yok edersinız; ahlak kuralla-
nnı, toplumsal sınırlan ve her şeyden
önce de kendi gururunuzu. İşte bu yüz-
den "Aşk, sevenlerin yüzünde tahtlar
devirir, saravlaryıkar" denm bir şıırim-
de.
-"Yerçekimini aşk yoksunlanna bıra-
kıp / bir bir çıkardun gi> silerimi" diyor-
sunuz, ya da "Sonsuz ipli uçurtma şen-
liğine dönüştü birlikteliğimiz". Aşık
olunca nasıl hiç geri dönmemecesine
uçuluyor?
- Hani aşkın gözü kördür derler ya.
ben hep düşünmüşümdür hangı gözü
kördür aşkın diye. Galiba körlüğe, sa-
ğırlığı ve hatta dünyaya tamamen ka-
panmay ı da katmak gerekiyor. Sevdiği-
nizden başka bir şey düşünemez hale
geliyorsunuz. Bunu bilimle de şiirle de
açıklamak çok güç. Zaten şair de ancak
o aşk duygusundan sıvrıldığı zaman
yazmaya başlıyor. Aşkın içindeyken sa-
dece aşkı yaşamak var çünkü. Ancak
aşk sona erdiğinde başlıyor şiır. Böyle-
likle bıten aşk kutsanıyor ve verdiği
duygunun sürekliliği sağlanıyor. Aşkın
ayağınızı yerden kestiğı dönemlerde,
bulutlann arasında kalem bulamazsı-
nız.
Sadece yaşamah, o kadar
- O halde dizeleri bir ara> a getiren. aş-
kın mutluluk anından çok kırgınlıklan
ve acıları.
- Beethoven. yapıtlannın kaynağında
mutsuzluk yattığını söyler. Bu.CanYü-
cel ıçin de böyledir. Attilâ İlhan için de,
Hemingvvay için de. Yazara ve şaire ra-
hat batar. bu yüzden de genelde sağlık-
lı ilişkiler kuramazlar. Şair ya aşkın bı-
raktığı acılardan beslenir ya da aşklan-
na çektirdıği acıdan.
- "Galata Kulesi'nden aşağıya fırlat-
tım beyninu""
1
divor, Heisenberg'den bir
alınnyla sürdüriiyorsunuz şiirlerinizden
birini: "Yürekle beyin arasındaki en bü-
yük belirsizliktir aşk.'" Nasıl bir şey bu
aşkın mantık voksunluğu?
- 'Düşerken Bile' adlı bu şiinmde K.u-
antum mekanığı var. Orada geçen ısım-
lerin hepsi, yani Planck, Brogiie ya da
Einstein, Newton fiziğini yıkıp mikro
anlamda yeni bir fizık kuran adamlar.
Şiirdekı alıntılar ise onlann teoremleri.
Ben. bu teoremlen şıirsel anlamda aş-
ka dönüştürmeye çalıştım \e sonra da
Osmanlılarda ilk rasathanev i kuran Ta-
kiyüddin'in dolaşabileceği bir mekân
seçmek istedim; orası da Galata Kule-
si oldu. Aşkınızı > aşarken her şeyın bi-
lım olduğu bir dünyadan düşsel bir ye-
re doğru gidiyorsunuz. Aşk. bılinçaltı-
nın değil de bılinçüstünün yarattığı bir
şey belki de.
- ACL aşkın olmazsa olmazı mı yoksa
mutlu aşklar da var mı bir yerlerde?
- Yaşamın kendisi acı veren bir şey as-
lmda ve aşk da bu yapının bir parçası
Acılar da mutluluklar gibi birtakım den-
geleri sağlıyor. Aşkta da zaman zaman
acılar yaşıyorsunuz. zaman zaman bü-
yük mutluluklar. Aşkı yaşamaktan da-
ha fazlasını beklememeli aşktan.
Bir patlama ve parlama anı
- "Aşk ve Kuyrukluyıldız" şürinde de
aşk, hem bir hastalık hem de bir aydın-
lanma. Buna aşkın dhalektiği de deni-
lebilir mi?
- Yaşamın çıkmaz sokaklannda yü-
rürken bir kuyrukluyıldıza çarpmanız,
ya kuyrukluyıldızın yere inmiş olması
ya da sizın yukanya çıkmış olmanız an-
lamına gelir zaten. ki burada da bir kar-
şıtlık vardır. Çarpmadan kaynaklanan
bir patlama ve parlama anıdır aşk. Bir
yandan yenilenirken diğer vandan bin
parçaya bölünmektir. Diyalektik bura-
da işte.
,. .-Peki sevdanmkıjyrukluyıldız mev-
sinü ne zamandır?
- Sevdanın kuyrukluyıldız mevsimi.
nereve gittiklerini bilmeden tüm parça-
lannızın göğe. uzayın boşluğuna dağıl-
dığı o ilk çarpışma anı bence. Işığın
azalmaya başladığı zanıana kadar da sü-
rüyor.
- Neden özellikle gökcisimlerini, kır-
langıçlan va da ku\Tukluyıklızları seç-
tiniz?
- Daha küçücük bir çocukken yaz ge-
celerinı sırt üstü yatıp gökyüzünü sey-
rederek geçırdıv seniz, Samanyolu'nun.
Hera'nın göğsünden fışkıran sütle oluş-
ruğunu ya da bir yıldızın ışığının bize
yıllar sonra geldiğini, bu anlamda da
aslında yıldızın geçmışını görebildıği-
mizi öğrendiyseniz bir gün. karşınızda
duran güzellik ve insanın doğadakı var-
lığı üzerine sorgulamaya başlarsınız
kendinizi. Benim şiirlerim. bu sorula-
nntoplamıdırişte. Eınstein'ıbılimegö-
türen de çocukluk yıllannda içinden
atamadığını söyledigı böyle bir soru ol-
muşrur: "Bir ışıga bincbilseydim. acaba
nasıl görünürdii dünya?"
Dormen Tiyatrosu 43. sezonuna başlıyor
'Opera Restor'd'Eskişehir'de
Kiiltür Servisi - Zeytinoğlu Eği-
tım, Bilım ve Kültür Vakfı tarafın-
dan bu yıl üçüncüsü düzenlenen
Uluslararası Eskişehir Festivali.
dünyanın ilk ve tek 'gezginci opera'
topluluğu 'Opera Restor'd'u konuk
edecek. 17. ve 18. yüzyıl lngıliz
operası ve müzıkli tıyatrosu üzerin-
de uzmanlaşan tek opera topluluğu
olan
v
Opera Restor'd' 17 Ekim cu-
ma akşamı saat 21.15'te Eskişehir
Atatürk Kültür Merkezi'nde ger-
çekleştireceği konserde, 18. yüzyıl
Ingiltere'sinin en popüler komık
operalanndan bıri olarak nitelendı-
rilen4
Wantle>Canavan'nı sahnele-
yecek.
Az bilinenrepertuvarlannve geç-
miş zamanlann zengin müzikli ya-
şamının günümüze kazandınlması
konusunda önemli çalışmalar yapan
'Opera Restor'd'un sanat yönet-
menlığıni Petcr Holnıan ve JackEd-
wards yapıyor. 18. yüzyıl dönemi-
ne ait enstrümanlardan oluşan or-
kestrasındaki yaylı çalgılarda ma-
deni tel yerine barsak tel kullanan
'OperaRestor'd'. günümüz akort ve
ses kalitesinden farklı bir tını sağlı-
yor. 18. yüzyıl komik operalannı în-
giltere'nın yanı sıra. dünyanın bır-
çok ülkesınde tanıtan topluluk.
Hjperion Plak Şırketf yle çok sayı-
da 18. yüzyıl Ingiliz operasının CD
kayıtlannı da gerçekleştiriyor. Bens-
lovv Müzık Vakfı ıle birer hafta sü-
ren Barok Opera Okulu programını
gerçekleştiren grup, bu ortak çalış-
ma sonucu yepyeni bir 18. yüzyıl
operasını sahnelemeyi amaçhvor.
Kültür Servisi - Dormen Tı-
yatrosu 43. sezonuna iki yeni
komediyle ginyor. Bir özel ti-
yatro olarak 43 yıldır perde aç-
makla neredeyse dünvada bir
ılkı gerçekleştirdiklerini belir-
ten Haldun Dormen bu yıl ar-
tık kendilerinın de sponsorara-
dıklannı ve birkaç fırmayla gö-
rüşmeyebaşladıklannı belirtti.
Özel bir tiyatro olarak çok
geniş bir kadro çalıştıklannı ve
bu konuda çeşitli eleştinler al-
dıklannı söyleyen Dormen.
genç ve kalabalık bir sanatçı
kadrosuyla çalışmanın Dor-
men Tiyatrosu'nun en önemli
özelliği ve misyonu olduğunu
düşünüyor. Altan Erbulak, Me-
tin SerezlL Erol Keskin, Erol
Günaydın gibi sanatçılarla yo-
la çıktığı dönemde de pek çok
kişinin "Bu taıunmamış insan-
larla neyapacaksın?" diye sor-
duğunu hatırlatarak bugünün
genç sanatçılanna da aynı şan-
sı vermek ıstiyor.
Öte yandan kâr etmek bir ya-
na. kendi masraflannı bıle kar-
şılayamayan tıyatronun bu
misyonunu sürdürebilmesi için
sponsor bulmak zorunda kal-
dıklarını belırtıyor Dormen.
Ancak tarafsızlık ilkesinı boz-
mamak ve inandıncılığını sür-
dürmek için genel sanat yönet-
menliğini yürüttüğü Halk Sı-
gorta'dan yardım almıyor.
Dormen Tiyatrosu'nun se-
zon içınde sahneleyecegi ilk
oyun Gencay Gürün'ün Brica-
ireve Lasajguesikılisinden çe-
virdığı "Bu Filmi Görmüş-
tüm..." Başrollerını Haldun
43 }ildır perde açan Dormen Tıyatrosu hep gençlere şans veriyor. (Fotoğraf: KADER TUĞL A)
Dormen ve Metin Serezli'nin
paylaştığı o>ıınu Çetin Akcan
yönetecek. Serezlı-Dormen
ıkilisinın beş yıllık bir arahktan
sonra tekrar bir araya geldikle-
rı oyunun dekorunu Duygu Sa-
ğıroğlu. kostümlenni de Gülen
Karamanüstlenıyor. Bakanol-
mak üzere olan bir Fransız mil-
letvekilı ile Amerikalı bir al-
bay arasında geçen garip ılışkı-
yi konu alan komedinin ılgınç
sonunun herkesı şaşırtması
beklenıyor. Dormen, izleyicı-
lerden her oyundan sonra oyu-
nun sonunu başka kışilere an-
latmamalannı nca edeceklen-
ni belirtıvor.
Dormenler'in bu sezon içın-
deki ıkinci oyunlan ise Haldun
Dormen ve Kemal Uzun'un ka-
leme aldığı "Tann Misafıri"
adlı medyatık komedı. Hıncal
Uluç'tan yola çıkılarak yaratı-
lan medyatik bir yazann ayağı
kınldıktan sonra Söke'debiraı-
lenın başma kalmasını ve aile-
nın hayatını altüst etmesini ko-
nu alan oyunda Huysuz Virjin.
futbolcu Hakan ve Hande Ata-
izi gıbı medyatik ısımlerden
yola çıkılarak yaratılan başka
medyatik tiplemelere de yer
veriliyor. Suat Sun^ur, Güneş
Berberoğlu, İsmet L stekin, Ke-
rcm Atabeyoğlu, Hakan Ökten
ve Neslihan Vieldan'ın rol aldı-
ğı oyun Haldun Dormen tara-
fından sahneye konacak.
Haldun Dormen günün eko-
nomik koşullan nedenıyle bilet
fiyatlannı iki milyon olarak be-
lirlediklerinı. bunun asıl izle-
yici kıtlelen olan orta sınıfı
zorlayacağını bıldiklerini belır-
tirken başka türlü tiyatroyu
ayakta tutma şanslanmn olma-
dığını hatırlattı. Sanatçı aynca
Dormen Tiyatrosu'nda çalışan
bütün sanatçıların televizyon
sayesinde geçimlerinı sağla-
dıklannı. tiyatroyu da bir gönül
ışı olarak sürdürdüklerinı be-
lırttı. "Bu Filmi Görmüştüm"
29 Ekim'de. "Tann Misafiri"
de 4 Aralık'ta ızleyıcıyle bu-
luşacak.
DEFNE GOLGESİ
TURGAY FİŞEKÇİ
İskender'in Şiirli
Dünyası
Yirmili yaşlarda, bir anlamda şiire başlar başla-
maz ünlenen şairler azdır. Bir şairin kendini, baş-
kalanna, topluma kabul ettirmesi kolay olmaz. Ço-
ğu zaman da şiir dışı etkenlerie, birtakım olaylara
kanştığında duyulur şairin adı. Sözgelimi ülkenin
devlet başkanı sizin vatan haini olduğunuzu söy-
lerse bir günde herkes duyar adınızı.
küçük Iskender 1986 yılında, henüz yirmi iki ya-
şındayken şiirleri "Adam Sanat" dergisinde ya-
yımlanmaya başlar başlamaz. giderek genişleyen
bir okur çevresince tanınıp sevildi. Çünkü şiirleri
şaşırtıcıydı. Bu özelliği yalnızca sözcüklerle oyna-
masından gelmiyordu. Anlattığı şeyler farklıydı.
Solcuydu ama bilinen solcular gibi konuşmuyor-
du: "Beni ezılenler ilgilendirmedi, kendini ezdi-
renleri merak ettim. Neden boyun eğiyorduk?"
demişti daha ılk söyleşisinde.
Sonra yazdıklanndan yetışme yıllarını yoğun bir
okuma içinde geçirdığı anlaşılıyordu. Shakespe-
are'den Ataol Behramoğlu'na, Hüseyin Rahmi
Gürpınar'dan Pınar Kür'e. geçmişın ve günümü-
zün edebiyatını tanıyordu. Sürekli göndermelerle
kuruyordu şiirini. Sanki kendinden önceki edebi-
yatın üzerinde zıphyordu şiir yazarken.
Öte yandan içi doluydu. Şiirler sanki çok önce-
den yazılmışlar gibi dökülüyordu kaleminden.
1988'de, henüz yirmi dört yaşındayken ilk kitabı
Gözlerim Sığmıyor Yüzüme yayımlandığında, en
az üç koca kitaplık daha şiiri bekliyordu gerıde. Bu
kitabına o güne dek dergiierde yayımlanmış şiir-
lerini neredeyse hıç almamıştı. Uzun soluklu, ayrı
kitaplar olabilecek hacimdekı şiirlerine ağırlık ver-
mişti. Kırk sayfalık "Kerem ile Şule'nın AynlıkSen-
fonisi", on beş sayfalık "Şehsuvar", on yedi say-
falık "Cangüncem'in Gri Yapraklarına Şavkı Dü-
şer Halkımın" ıçlerindeki unutulmaz bölümlerle
belleklere yerleşti. "Meyva vermeyen tek ağaç,
darağacıdır!" dizesi, cezaevlerı ıdam mahkûmla-
rıyla dolu bir ülkede ağızdan ağıza dolaştı.
Erotikaum ve Suzidilara'nm yayımlanmasıyla
İskender'in çıkış dönemi sona erdi.
Bu noktadan sonra nedenlerini tam anlayama-
dığım bir değışim gereği duydu şair. Belki büyü-
müştü. Otuzuna yaklaşan bir insan hayatla farklı
alanlarda hesaplaşmak isteyebilir. Belki aykırılığın,
sanıldığının tersine daha çekici bulunduğunu kav-
radı. Nedenlerini bilemem ama şairin bir değişim
gereksinimi duyduğu açık. Belki daha çok okun-
mak, daha çok satılmak istemış olabilir. Bunun
yolu magazın basınına konu olmaktan geçiyorsa,
neden olmasın?
Ancak bu yeni dönemin şiirlerinde öncekilerin
diri havası kalmadı. Sanki yaşlandığı için şiiri eski
gücünü yitiren bir şairin ürünleriydi karşımızdaki.
Kötü şiirler yazdı demiyorum. Iskender gibi çok
genç yaşta ustaca şiirler yazmış bir şair istese de
kötü şiir yazamaz artık. Üstelik ıçi bu denli şiirle do-
luyken. Kitap imzalarken adama sözcükleri yeri-
ne bile herkese küçük şiirler yazan bir şairin şiiri
tükentr mi?Şiirde ustalaşmak budur/kötü şi\t,yot
zamaz duruma gelırsiniz. Her yazdığınız ortaya çt-
kanlabilecek düzeydedir.
Yiten, artık bulamadığım ne o halde? Belki de
şunlar:
"Doğal ve güzel olan her şeyi sevmeye çalışı-
yonım; onlan imgeleyerek yaşatıyor, bırbakıma da
tarihe sığdırmak için sahipleniyorum. Tek sıcak
kalan kaygım sevmek-sevdirmek, yaşamak-ya-
şatmak kaygısı."
Şairler, sözcükleri cilalarlar şiir yazarken. Bir şi-
iri okuduğunda önce bu cilanın parlaklığı etkiler
okurları. Sonra cilayı sıyırır, altına bakarsınız, "sev-
mek-sevdirmek, yaşamak-yaşatmak" kaygısı ye-
rinde mi?
Iskender, bugüne dek yazdığı şiirlerle kendi ku-
şağının en pariak şairı olarak anılacaktır. kendisi
bunu ıstemese bile.
Chiara Mastroianni'den tepki
• Kültür Servisi - Venedik Film Festivali yöneticısi
Felice Laudadio, Mastrioanni'nin kızı tarafından
saldınya uğradı. Mastroianni'nin Catherine
Deneuve'dan doğan kızı Chiara. kendısıyle yapılan
birsöyleşide festival >öneticilerinın Venedik Film
Festivali'nde Anna Mario Tato'nun Mastroianni'nin
yaşamını anlatan uzun metrajlı bir filminın
gösterileceğini belirtmediklerini anlatarak Tato'nun
filminin babasınm yaşamını tam olarak
yansıtmadığını iddia etti. Chiara. aynca Tato'nun
Mastroianni'nin anısına ödül verilmesı ısteğini de
eleştirerek Mastroianni'nin ödüllerden hiç '
hoşlanmadığını söyledi. Festival yöneticisi i
Laudadio ise Mastroianni'nın eşi Flora ve kızı
Barbara'yı festivale davet ettıklerinı. ancak '
katılmadıklannı belirterek festivalde Marcello
Mastroianni'nin kişiliğini değil, onu dünya
sinemasındaki yeri ve yaptıklanyla andıklannı
söyledi.
K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K
KÂMİL MASARACI
r