02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni: Orhan Erinç • Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet Çetinkaya 0 Yazıişleri Müdürleri: IbrahimYüdız (Sorumlu), Dinç Tayanç # Habcr Meıkezı Müdürü. Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler: Şinasi Danışoğlu 9 Istıhbarat Cengiz Yıldınm 0 KüJtür Handan Şenköken • Spor AbdOlkadir Yücelman • Makakler Sami Karaören • Düzeltme: Abduliah Vaacı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge Edibe Buğra # Yurt Haberlen Vlehmet Faraç Yaym Kurutu: Ühan Selçuk(Başkan), Oriıan Erinç, Okta) Kurtbökc, Hikmet Çetinkaya, Şökran Soner, F.rgunBalcı, Dinç Tayanç, Ibrahim Yıldız. Orhan Bursalı. Mustafa Balba>, Hakan Kara. Ankara Temsılcısi: Mastafa Balbay 0 Haber Müdürü Doğan Akın Atatüric Bulvan No: 125, Kat:4, Bakanlüdar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks 4195027 0 tzmır Temsılcısi StrdarKmk,RZiyaBW. 1352S 23Tel:4411220, Faks. 44191170AdanaTemsilcısı: ÇetinYiğenoğlu, lnönüCd. 119 S No:lKat:l,TeI:363 12 11, Faks 363 12 15 Müessese Müdûriı: Üstfin Akmen 0Koordmatör Ahmet Koruban 0 Muhasebe Bülent Yener0Jdare: Hüseyin Gürer 0 tşletme Önder Çelik 0 Bılgi-tşlem Nail İnal 0 Bilgısayar Sıstem: Mürüvet Çikr MEDYA C: • Ydneüın Kurulu Başkanı - Genel Müdür Cülbin Erduran 9 Koordinatör Reiıa Işıtnun • Genel Müdûr Yardımcısı Min« Akdağ Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 Ya\ımla\an ve fiasan: Yenı Gûn Haber Ajansı, Basın ve Yayıncılık A Ş T Q Â C A 3 9 41Cağaloğlu34334İjt PK 246 lstanbul f el (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0/212)513 85 95 8AĞUSTOS1997 Imsak:4.18 Güneş: 6.00 Öğle: 13.17 tkindi: 17.07 Akşam: 20.20 Yatsı: 21.55 Hülya Avşap evlendi • Haber Merkezi - Sinema sanatçısı Hülya Avşar. Kaya Çilingiroğlu ile Paris Başkonsolosluğu'nda evlendi. Hamile olan Avşar ve bir süredır beraber olduğu Çilingıroğlu'nun nıkâhını Paris Başkonsolosu Ali Ergin Oba kıydı. Discovery yine uzayda • CAFE CANAVERAL (AA) - Amerikan uzay mekığı Discovery 23. yolculuğuna çıktı. Cape Canaveral'daki (Florida) Kennedy Uzay Merkezf nden dün havalanan mekiğın bilımsel yolculuğu 10 gün sürecek. lçinde 6 astronotun bulunduğu Discovery'nın programında astronomi, fizik, biyolojı ve kımya alanlannda çeşıtli deneylerin yapılması bulunuyor. Temiz deniz kampanyası • İstanbul Haber Servisi - Deniztemız Derneği'Turmepa, Göcek koylannın temizlenmesı ıçin bugün kampanya başlatıyor. Deniztemız Demeği Genel Sekreten Ömer Borovalı. insanlann her yerde sadece yiyen, yok eden bir umursamazlık içinde olduğunu belirterek "7'den 70'e bir zincir kuralım. Koylanmızı temizleyelım" çağnsı yaptı. 14saatMTV yayını • TV Servisi - Türk Telekom'la telif ücreti konusunda anlaşamayarak kablolu TV'dekı yayınını kesen MTV'ye Number One TV yer açtı. Önceki gûnden itıbaren Number One TV, günde 8 saat olan MTV yayınlannı arttırarak 14 saate çıkardı. MTV'nın Türkiye'dekı programlannı yayımlama hakkına sahip olan Number One TV'de konserler, dünya listelen, MTV plaj partileri, moda ve kültür yapımlannın yanı sıra canlı yayınlarda Türkçe klipler yer alıyor. 4. Altın Çınar Festivali • İstanbul Haber Servisi - Çınarcık Belediyesi tarafindan düzenlenen ve bu yıl dördüncüsü yapılacak olan Altın Çınar Festivali çerçevesinee konserler. çeşitli yanşmalar ve klasık festival etkinliklerinin yanında çevreye ve yeni teknolojinin tanıtımına yönelik etkinlikler düzenleneceğı bildirildi. Festival 8-10ağustos tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Karabasan gibi bir tıp olayı • WASHEVGTON (AA) - Amerikalı bir kadmın vûcudunda yedı adet larva büyüdü. Bu larvalar daha sonra kadmın derisinden çıkarak sınek haline geldiler. 36 yaşındaki kimliği belirtilmeyen ABD'li kadın, tatil için gıttiği Peru'dan Kaliforniya'daki San Diego"ya dönüşünden sonra, baldırlannda şişmeler başladı. Doku enfeksiyonu sanılan noktalar iki hafta sonra artmaya başladı. Bir gün bu noktalardan birinden bir larva deriyi delerek dışan çıktı. Daha sonra bu noktalardan yedi adet larva daha kadının vücudundan çıktı. Amerikalı kadının hastalığı, bir sinekten kaptığı bildirildi. İzmir 1 No'lu Koruma Kurulu üyeleri için Kültür Bakanlığı'na suç duyurusunda bulunuldu Yağmacı 'koruma' masadaASUMAN ABACIOĞLU tZMİR- Kültür Bakanlığı'na tzmir 1 No'lu Koruma Kurulu müdürü, başkanı ve üyeleri hakkmda suç duyurusunda bulu- nuldu. tzmir çevresindeki geniş kapsamlı SİT kararlannı bozarak Çeşme Yanmada- sı'nı yapılaşmaya, Selçuk ve Şirince'yi ko- nut kooperatiflerine açan kurul yöneticile- ri ve üyeleri hakkındaki suç duyurusunda, eski korumacı üyelerin de görevlerine ia- deedilmesi istendi. tzmir 1 Nolu Koruma Kurulu'ndaki "ko- rumaa" üyeler görevlerinden alınarak yer- lerine atanan kurul başkanı Prof. Dr. Cemal Arkon ve kurul üyesi Efes Müzesi Müdü- rü SeUhattin Erdemgfl ile kurul müdürlü- ğüne getirilen Kubilay Nayır aleyhinde so- ruşturma açılarak, haklannda lüzumu mu- hakeme karan verilmesi için Kültür Ba- kanlığı'na başvuru yapıldı. İzmir Çevre Hareketi Avukatlan' ndan Rıfat Bozkurt ta- rafindan yapılan başvuruda, iki kez mah- keme karanyla görevine dönmesine karşm • İzmir çevresindeki geniş kapsamlı SÎT kararlannı bozarak Çeşme Yanmadası'nı yapılaşmaya, Selçuk ve Şirince'yi konut kooperatiflerine açan İzmir 1 No'lu Koruma Kurulu'nun görevden alınması ve eski korumacı üyelerin göreve iadesi istendi. üçüncü kez görevden alınan eski üye Doç. kemizın kültürel ve doğal mirasını yağma- Dr.Numan Tuna ve Erhan Acar'm da gö- ya açma seferberliğine gıriştiklerini vur- reve iadesi istendi. guladığı dilekçesinde şu görüşlere yer ver- Avukat Bozkurt, Kültür Bakanı İstemi- han Talay'a gönderdiği başvuru dilekçe- sinde, Doç. Dr. Tuna'nın ilk görevden alın- dığı tarihte kurul üyesi olan Prof. Dr. Ömer Özyiğjt, Y. Mimar Erhan Acar ve Prof. Dr. Çınar Atay'ın da görevlerinden alındıkla- nnı, bu üyelerden Çınar Atay dışmdakile- rin 1995 yılında bilimsel ve korumacı bir çok kararlar aldıklannı kaydetti. 'Seferberük başlattılar' Avukat Bozkurt, eski üyelerin yerine gö- reve başlay an yeni kurul üyeleri Cemal Ar- kon, Akın Süei ve Seiahattin Erdemgü'ın, Koruma Genel Müdürü Altan Akat'ın ön- cülüğünde korumacı kararlan kaldırarak, ül- di: "Göreve başladıktan itibaren Urla Ya- runadası SİT kararlannı kaldırmak için büyük çaba sarfetmişler. Konak'ta hukuka aykın köprülü kavşak yapımına göz yum- muşlar. Kordon dolgu yohınıın mahkeme ka- ranna karşın yapılmasını görmezden gele- rek İzmir MMOB'nin başvunısunu red- detmişlerdir. Selçuk Şirince'yi konut koope- ratiflerine açan kararlar alnuşlar, Çeşme Alacaü ve Seİçuk'ta 1995 yılında alınan ko- rumacı SİT kararlannı kakhrarak burala- n da yapılaşmaya açmışlardır. Bunlann ya- nı sıra Odemiş Gök-ük krater gölü doğal ala- nında büyük bir alanı vapılaşmaya açmış- lardır. Kurul üjesi ve Efes Müzesi Müdürü Seiahattin FrdemgiTin Şirince'de, Kurul Başkanı Cemal Arkon'un da Çeşme'de bfi- yük arazikri olduğu bilinmektedir." İzmir 1 No'lu Kurul başkan ve üyeleri- nin aldıklan bir çok karann hukuka aykın olmasının yanı sıra görevi suiistimal suçu- nu da oluşturduğunu kaydederı Avukat Boz- kurt, Kurul Müdürü Kubilay Nayır'ın da bu hukuka aykın kararlar alan birlikteliğın bir ayağını oluşturduğunu bildirdi. Nayır'ın yetkilerini korumacıhk yanında değil, ko- rumacı karar ve uygulamalann ortadan kal- dınlması yönünde kullandığını, bunlann da kültürel ve doğal değerlerimizin tahri- batına neden olduğunu ve görevi suiisti- mal suçunu oluşturduğunu kaydeden Avu- kat Bozkurt, şunlan dedi: "Bu nedenierle 1995yınndagörevden alı- nan üyeler Numan Tuna ve Erhan Acar'm göreve iadeleri ile bu üyelerin yerierine ata- nan yeni kurul üyelerinin görevden ahnma- laruu, suç işleyen kurul başkanı, üyeieri ve müdürü hakkında soruşturma açılarak lüzumu muhakeme karan verümesini talep ederim." Arkeolojik alanlar 'tapulanıyor', SİT sınırları 'gözden geçiriliyor!..' Göcek'te 'kentlesıne' sancısı OKTAY EKİNCİ GÖCEK - Küçük bir balıkçı köyü kimliğini henüz yitirmedi- ği 1980'liyıllarda.TunjutÖzal'ın yat gezileriy le ünlenen Göcek. bu- gün artık "köyden kente dönüşme- nin" karmaşasmı yaşıyor. trili ufaklı sayısız koyun "merkea" konumundaki Göcek Körfezi'nde de eski balıkçı tekneleri yerine pahalı kotralar ve lüks yatlar ba- nnıyor... Sadece 6-7 yıl içinde gerçekle- şen bu hızlı değişimin henüz baş- langıç döneminde de Mimarlar Odası'nın "Göcek Zirvesi" ola- rak anılan çevre etkinliği düzen- lenmişti. 1988'deki bu buluşma- ntn amacı. yıne o yıllarda başla- tılan "koylann kiralanması" fur- yasına engel olmak ve kıyılann betonlaşmasına yol açacak "49 yıDık tahsisleri" durdurmaktı. îmarbaskısı Bu tepkılenn ardından ülke ge- nelindeki kıyı ve orman yağması yine devam etti ama. hiç değilse Göcek ve çevresi de "Özel Çevre Koruma BölgesP içine alınarak koylardakj tahsisler ve projeler ip- tal edildi. Ne var ki bu kez de "imar baskısı" Göcek köy mer- kezi üzerinde yoğunlaşarak bukü- çük kıyı beldesine "25.000 Idşi- Bk" bir imar planı yapıldı. Üste- lik "Çevre BakanhğT tarafindan Göcek Koyu'ndaki lüks yatlar sadece mavi yolculara değil, arazi arayanlara da hizmet ediyor. ve yine üstelik benzer nüfuslan bulunan Fethhc, Marmaris gibi yerleşmelerin sorunlan da orta- dayken... Yıllar sonra yine Göcek'te. bu kez Ban Akdeniz Çevre Platfor- mu'nun (BAÇEP) düzenlediği "çevre zirvesi" için toplanıldığın- da, köydeki "geüşme"(!) doğrusu kimseyi şaşırtmadı. Hemen her kıyı yerleşmemiz- de olduğu gibi burada da gelişme denince sadece "imar" anlaşılıyor. Özellikle denize yakın parseller- de "kimliksiz'' ve tek düze bina- lar öylesine "sıkışıkdüzende" sı- ralanmışlar ki, az da olsa kimi "mimar eü değmiş" özenli yapı- lan bu kargaşa içinde fark etmek bile neredeyse olanaksız... BAÇEP Göcek temsilcisi Ka- sun Yeter, toplantının açılış bölü- münde sunduğu Göcek Rapo- ru'nda, Muğla'nın bu güzel bel- desindekj sorunlann sadece "çir- kin yapdaşma" olmadığını sergi- ledi. Tıpkı "1980'lerdekigibi'' Göcek kıyılannın yenıden yağma proje- leriyle tehdit edilmeye başlandı- ğına dikkat çeken Kasım Yeter, son zamanlardaki gelişmeleri şöy- leözetledi: "Karia ve Lykia'nın sınır ken- ti olan antik Daedala'nın kalıno- lan talan edilhor. .Arkeolojik böl- gede tapulama yapılarak SİT ala- nı parseOeniyor. İnlice Koyu veçev- resinde ise SİT sınırlannın daral- ounası çahşmalan var. Bu girişi- minin arkasında FB Kulübü Baş- kanı Alı Şen' in adı geçi> r or.Göcek körfezini çevTeleyen 12 adalar ve diğer ko>1arda da denetim hiç yok ve mavi yolculuk kültüründen yok- sun bir yat turizmi korkunç bir küütik yarabyor-." Toplantıya katılan Çevre Baka- nı tmren Aykut ise bütün bunlan dinledikten sonra, çevre sorunla- nnın çözümü için bulduğu yönte- mi şöyle açıkladı: "Her ailenin birferdrni Çevre Bakanbgı'nın gö- nüBü elemanı yapmak tsti\orum_" Böylece "halkm kaOhmıyla" çev- reyi koruyacağıru belirten Aykut; "Bunuyapacağuuza çevre için ge- cegündüzçırpınan gönüllü kunı- luşlar ve demokratik kurumlaıia biriikte cahşın—" şeklindekı öne- riyi ise gülümseyerek yanıtsız bı- raktı... BAÇEP'in Göcek Zirvesi, tm- ren Aykut'un "Bergama ricala- nyta" basında yer aldı ama, çev- re savaşçılannın eylem tarihine hiç kuşkusuz "raporlan>1a" da geçecek. Cevre Bakanı sabır istedi Aykut: 30 yıllık çevreciyim CANGAZALCI ANKARA - ÇevTe Ba- kanı tmren Aykut, 30 yıl- lık çevreci olduğunu vur- gulayarak "künseye pabuç bırakmayacağmı" söyle- di. 80 ilde bir tane bile çöp antma tesisi olmadığına dikkat çeken Aykut. "Bir yanda birileri trihonluk yaü çekmiş geziyor, diğer yanda bir başkası kanaU- zasyonun boşalüldığı de- nizde yüzüyor. Bunlar siyanürden daha mı önemsiz? Bütün bu sorun- laria ilgUenmemek ihanet olur" dedı. Aykut, siyanürle altın için sürekli bazı yorumla- nn yapıldığını belirterek, "Danıştay karan bana fir- mayı kapatma >etkisi ver- miyor. Sorumhıluğualmak için konuyu Bakanlar Ku- rulu'na getirdim. Kurul üyeleri de hukukun çiğne- nemeyeceğini söylediler" diye konuştu. Eurogold'un, bakanlığm yaptığı, çalış- malara ara verme yönün- deki isteğe "ret" yanıtı ver- mesinin ardından, kafasın- da bir plan oluşturduğunu Hcaydeden Aykut, sözleri- ni şöyle sürdürdü: "Hu- kuki sürecin hızlandıni- ması için bakanhğın, Da- nıştay'a >aptığı karar dü- zeltme istemini geri çeke- ceğim. Adli tatiUn bitmesi- ne az bir süre kaldı. Böy- lecedava hemen y«rel mah- kemede görüşülebilecek. Sabırh olunmasım istiyo- rum." Nükleerenerji konusun- da bazı çevrelerin kasıtlı olarak üzerine geldiğini savunan Aykut, "Akku- yu'da nükleer santral ya- punı için izni ben verme- dim. Ben 30 yıllık çevrect- yim,kimseye pabuç bırak- mam. Ama, gerçekleri de göz ardı edemeyiz" diye konuştu. Çevrecilerden sabırh ol- malannı isteyen Aykut, "Ben bakanhğun süresin- ce bütün sorunlan çözece- ğimdemiyonıın. Ama hep- sinin üzerine gideceğun" dedi. tmren Aykut, ülkede büyük bir alryapı sorunu olduğunu vurgulayarak, öncelikle kanalizasyon ve çöp sorununun üzerine gi- deceklerini belirtti. e-posta : tan (â prizma.net tr Savaşın çocuklan eğlendi Savaşın rüm dehşetini vaşayan Bosna'da. en fazla acı ontann payına düşmüştü. Daha birkaç yıl öncesine kadar bomba sesleri arasında yeraltmdaki sığınaklarda \aşamla- nnı sürdürmek zorunda kalan bu çocuklar, en sevdikleri vakınlannı savaşta vitirmiş- lerdi. Yaklaşık 250 Bosnah çocuk önceki gün İstanbul'a gelerek, geçmişin kötü izleri- ni sUmeye çalışü. Tatilya'da ağırlanan çocuklar, saat 12.00'den 19.00'a kadar eğlence merkezinin birbirinden Uginç ovıınlanyla doyasıva eğlendiler. Yıüarca süren savaşın açtığı yaralar, beş saatliğine de olsa geride kaldı, unutuldu. Ancak yaşanan acüann gözleriien yansıyan hüznü daha uzun yıllar varuğını koruyacak gibL. AVRUPA ÛLKELERİ TEHDlT ALTINDA BatıMa içki ve şiddet salguu ANKARA (ANKA) - Dünya Sağ- hk Örgütü (WH0) tarafindan yapı- lan bir araştırmada, dünyanın en zen- gin ülkelerinde yaşayan gençler ara- sında alkol kullanımı, kabadayılık, zorbalık gibi davranışlann çok cid- di bir oranda yaygın olduğu belirlen- di. Araştırmada, Danimarka en alko- lik ülke olarak gösterilirken Alman- ya'nın da, zorbalık bakımından ilk sırada olduğu ifade edildi. Sanayileşmiş ülkelerin geleceğini oluşturan gençlerin başanlı bir ye- tişkin olma şanslannın azaldığı uya- nsında da bulunulan araştırmada, gençlerin alkole ve şiddete olan düş- künlükJerinin eve ve okula yabancı- laşma ile okuldaki başansızhklarla ilişkili olduğu belirtilirken, sağlık konusunda erkekJerin karşılaştıkla- n riskJerin kızlardan daha fazla ol- duğu kaydedildi. 15 yaşındaki çocuklar arasında al- kol kullanımı, kızlarda yüzde 67 ve erkeklerde yüzde 65'lik oranla en fazla Danimarka'da görülürken, bu oran Avusturya'da erkeklerde yüzde 44, kızlarda yüzde 30; Kanada'da er- keklerde yüzde 39, kızlarda yüzde 38 ve Almanya'da erkeklerde yüzde 34 ve kızlarda yüzde 26 olarak göste- rildi. Araştırmada, fiziksel ya da söz- lü saldırganlığın yine 15 yaşındaki gençler arasında en çok görüldüğü ülkenin, erkeklerin yüzde 86, kızla- nn yüzde 72'lik bir oranda bu tür davranışlan sergilediği Almanya ol- duğu kaydedildi. WHO'ya göre zor- balıkta Almanya'yı erkeklerde yüz- de 78, kızlarda yüzde 59'la Avus- turya; erkeklerde yüzde 75, kızlar- da yüzde 53'le Danimarka izliyor. SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN O 'Zâbitler' Nereye Kayboldu?.. Oyıllarda, 'subay' lâfı yok, onlara 'zâbit' diyo- ruz; çocukluğumuzun en büyük merâkı, 7şâ- retlerinden', hangisinin, hangi rütbede olduğunu kestirebilmek: Mülâzim mi, Kaymakam mı, Mira- lay mı? Çünkü 'erken'cumhuriyet döneminin 'zâ- bitleri', sokaklarda, -şimdi olduğu gibi 'sivil' değil- üniformalarıyla dolaşıyorlar; hele Anadolu'nun 'gamîzon 'şehirlerinde, dakika başı, yoldan geçen bir 'zâbit'! Dahası, uzak ve tenha hudut bölgelerinde (yolu yoktur, kabr sırtında dört saat; dağlar dizboyu kar, yazın toz, kışın çamur) o 'zâbitler', senin benim gi- bi 'kirâda' otururlardı; zahireci Musta'fendi'nin komşusu, Alay Kumandanı bir Miralay, ya da 'kı- demli' bir başçavuş olabilirdi; yâni 'zâbit',sokakta olduğu kadar, evinde de halkıyla iç içe sarmaşdo- laş! Bunda Cumhuriyet Silahlı Kuvvetleri'nin, 'Kuva-yı Milliye'ninve 'Müdafaa-i Hukuk'un 'halk- çı've 'halktan' geleneğini sürdürmesi, etkili olma- mış mıdır? Lâyıkıyla düşünmeli! Bülent Tanör, işâret etmiş ÇKuruluş'); Gâzi Mus- tafa Kemal, Saltanatın ve Hilâfetin kaldınlışında, silâh arkadaşlanndan daha kolay ve çabuk karar verebilmiştir; çünkü o bir 'halk çocuğu' idi; oysa Hüseyin Rauf Bey, ya da Refet Bey (Paşa), ya Hanedan'la irtibatlıydı, ya da derebeylik düzeniy- le! Cumhuriyef in silahlı gücü, 'sistem'e dâhil olun- caya kadar, 'Anadolu Ihtilâli ve Inkılâbı'nöan ge- len 'halkçıiığını', halkla iç içeliğini sürdürmüştü: 'nefer'\ (Hele onlar, ah hete onlar!..), 'küçükzâbit'i ve 'zâb/fTyle, halkın oluşturduğu bir gücün, başka türiü davranması garip kaçmaz mıydı? Şimdi onları görür gibiyim: kalpaklı yağız yüzle- rini, kaiser bıyıklannı, sâde üniformalarını; gözle- rinde parıldayan, 'gelecek güzel günler' inancını! 'Ihtiyat Zâbit' Yıldınm Kemal Bey, Yuzbaşı Gâ- vur' Mümin Bey, Yenibahçe'li Şükrü Bey, Sü- vari Kaymakamı Hüsamettin Bey, Yüzbaşı Se- iahattin Bey, daha niceleri, niceleri... halk gibi yaşayıp, halk gibi ölmediler mi? Hatıraları aziz olsun! Temel aynı temel, ama... Düşünülecek ikinci nokta hangisidir? 'NATO Standartlan', böyle halkçı bir tabanı ve gele- neği olmayan, 'ecnebi' ordular için tasartanmıştır; acaba o standartlan uygulamak, bizim askerimi- zin o temel ve vazgeçilmez vasıflannı aşındırma- mış mıdır? Değişmeyen, sağlam kalan bir temel var: Osmanlı'da olduğu gibi, bugün de 'mutlu azın- lık' (burjuvazi) meslek olarak askerliği seçmi- yor; onlar servetlerini çoğaltmayı yeğliyorlar; galiba askeri, biraz da bu 'serveti'in 'bekçisi' gibi görüyorlan o yüzden askerliği secen yine halk, yani köylülük ve işçilik, pek pek şehirli or- ta sınrf, esnaf, küçük çiftçi vs. yani, temel ay- nı temel! lyi de, üstyapı değişmedi mi? Değişti sanınm; ar- tık çocuklarımız, işaretlerinden subaylann rütbesi- ni kestiremiyor; sebebi basit, çünkü 'gamizon'şe- hirlerimizde bile, sokaklarda üniformalı subay gö- remiyorlar; ne hikmetse, hepsi 'sivil' dolaşıyor. Ne- den? Amerika'lı subay 'sivilliğe' saklanır, çün- kü utanılacak çok şey yapmıştır, halkıyla yüz- leşmeye cesareti yoktur; Avrupa'lı subay 'sivil- liğe' sığınır, çünkü soyu sopu aristokrattır, si- vil görünürse, halktan birisi oldum sanır, ikisin- den de farklı bir köken ve getenekten gelen Türk subaylan, niye 'sivilliğe' heves etsinler ki? Ba- balan değilse dedeleri, bu ünrforma içinde, 'is- tiklâl-i tam' için can vermedi mi? Ayrıca evimiz barkımız da aynldı. Bunca yıldır, şe- hir şehir, ev ev, dolaşırım; hanidir, yüzbaşı, binba- şı ya da albay, bir komşumun olduğunu hatırlamı- yorum; sizin oldu mu, hiç sanmam; çünkü tuttuk, -ayn 'kast'mış gibi- subaylanmızı, -bir çeşit ghet- to bile diyebileceğimiz- 'lojmanlara' yerleştirdik; ara- lannda ayrı bir hayat yaşıyoıiar; otelleri ayn, gazi- noları ayn, mağazalan ayn! Niye? 'Mayası' ve 'fe- meli' halk olan Türk subayları, halkın yaşantısın- dan neden uzak dursun? Siz buna akla yakın bir gerekçe gösterebiliyor musunuz? Ben hayır! Olsa olsa, 'NATO'nun Standartlan' gerekçe diye gös- terilebilir ki, sonuç, bizde bu 'standartlann' eğ- reti durduğunun kanıtı! Aman, dikkat!.. Üstelik, çok ciddi -bir bakıma tehlikeli- bir de sa- kıncası var; galiba, ordunun 'halk temelinden' ol- duğunu belirtmek için kullanılan 'resmi' ifade tar- zı; bu ciddi sakıncanın altını çizip duruyor. 'Türkhal- kının bağnndan kopan Türk Silahlı Kuvvetleri' de- niliyor ya, aman dikkat, 'kopmak' fiili, dilimizde 'alakayı kesmek' anlamına da gelir ki, 'askerimiz halkımıza 'yabancılaşıyor' diye, yorumlayan bile çıkar. Allah saklasın! . prizma.net tr/ A İLHAN rrttp^/www.eda.tr/-bilgryay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle