25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 AGUSTOS 1997 CUMA 10 KULTUR PORTAL DİKMEIN GURUN Tîyatro ciddiyetsîzliğikaldırmazÖnümde. u Cumhuriyet"ın 1 Nisan sayısı duruyor \ e Işıl Kasapoğiu ıle yap- tığım söyleşı: u îzmit Şehir Tiyatrolan Kuruluyor". Acaba bu bir 1 Nısan şa- kası mıydı dıyorum şimdı... Kurumun sanat danışmanı Kasapoğiu büyük bir coşkuyla anlatmış; büyükşehir Beledi- ye Başkanı Sefa Sirmen'ın îzmit'ı Tür- kjye"nin sanat alarunda iddialı kentle- rinden bin konumuna getirmek için ne- ler yaptığından söz etmiş. Hele. inşaatı hızla ilerlemekte olan Başkanlık Sara- >ı ıçınde. Duygu Sağıroğlu'nun teknik danışmanlığını yaptığı ıkı >eni tiyatro salonunu anlata anlata bitıremiyor Ka- sapoğiu... Kentin iki salona kavuşuyor olması onu müthiş heyecanlandınyor. Bu arada. sına\ la kadroya alınan 25 ki- şılik genç ekip de ona ayn bir heyecan veriyor Nasılvermesinki?Türkiye'nin 4. ödenekli tiyatrosunun temelleri atı- lıyor tzmit'te... "Tiyatro~ dergisinın haziran sayısın- da. Emre Koyuncuoğlu ile röportajında da aynı duyguları yansıtıyor sanatçı: "İki salonun da yapımına devam edili- >or. Biri 350 kişÛik, diğeri ise 700. Ge- rek Belediye Enciimeni, gerekse Kültiir Komisyonu. Sefa Sirmen'le biriikte bu işe çok önem >eri>orlar. Örnek bir kü\- tiir merkezi oluşturmak için kentin tüm olanaklanm seferber ediyorlar. Tiyat- roya bu kadar ilgi gösteren ve seyirciyle buluşturmaya çalışan böyle bir beledi- >enin isteğini tüm ti\atro çalışanlan ad*- na sevinçle karşdıyorum. Biz "Tiyatro salonu açılsın' diye söy lenirken. bir be- lediye başkanı iki salon birden açıyor..." Şehir TivatrolarTnın kaybı Bu arada. ekimde 350 kışılik salon- da perde açmak üzere **Hamlet'*ın pro- \alan son hızla sürüyor... O günden bu yana çok zaman geçme- dı. ama köprülenn altından çok sular Un akmış olmalı kı 26 Ağustos tanhlı "Öz- gür Kocaeli" gazetesinde bir haber dık- kat çekiyor "Başkanhk Saravı Hasta- ne Oluyor." Yapımı tamamlanmak üze- re olan bina Izmit'te hastane açmak is- teyen Bayındır Holding'e bir trilyona satılıyor. Aynı gazetenın "Körfez İzlenimleri* köşesınde NahitÇiğit "Belediyenin Ba- yındır Holding'le yaptığı bu alışveriş pek çok açıdan kent lehine" derken Şe- hir Tiyatrolan "nın durumuna da kısa- ca değiniy or: "Yabıız bu işte, binanın tamamlanmasıyla oyun salonuna ka- vuşmayıbekleyen Şehir Thatrolan'nın kay bı \ar. Başkan Sirmen. satıştan elde edilen gelirte Yah>a Kaptan'daki Kül- tür Merkezi inşaatının hızlandınlacağı- nı sö>lüyor... Ayrıca şehir merkezinde de bir proje başlatılacağını ve tamamiy- le kültiir sanat faali\etlerinde kullanı- lacak bir bina yapmayı vaat ediyor..." Ya. Yahya Kaptan"daki kültür merkezı- ne de son anda bir alıcı çıkarsa'1 Kaldı ki. bu binanın yanılmıyorsam henüz kaba ın^aatı bıle tamamlanmış değıl. Hiçbir açıklama yapılmadan 27 Ağustos 1997 tanhlı "Kırmızı Kocaeli" gazetesinde Mustafa Küpçü ıse Sefa Sırmen'ı ağır bir dılle eleşti- nrken sergilenen olayın yanlışlığının altını çıziyor "...Sanatın ve hele tiyat- ro sanatının. toplumsai gelişme ve deği- şimdeki rolü çok açıktır. Ama. parasal gücünü hızla yükseltme becerisi göste- rebildikleri halde. 'kültürel gelişmesi' güdük kalanlann >aşadıklan toplum- da nasıl büyük tahribatlar yarattıklan da bir başka tarihsel gerçektir... Kocaeli'de "sanat \ e insanan yatınm" bir başka bahara kaldı... Şimdi. bir çır- lkemizin 4. ödenekli tiyatrosu 'perde' demesine bir ay kala salonsuz kaldı! Işıl Kasapoğlu'nun sanat danışmanlığını iistlendiği Izmit Şehir Tiyatrolan, kenti iki yeni tiyatro salonuna kavuştururken, belediye, bu binayı İzmit'te hastane açmak isteyen Bayındır Holding'e bir trilyona sattı. 'Sanat ve insana yatınm' bir başka bahara kaldı. pıda, bütün düşler kayboldu. Bu bina, hastane yapılmak üzere Bayındır Tıp Merkezi'ne satılıyor. Sa\ın Sirmen'e göre:' Yapılan tüm masraflann karşılı- ğı ahnıyor!' Ya insan emeği ve insanla- nn umudunun bedeli ne olacak Sayuı Sirmen?" İnsan, sanat, emek. umut... Ülkemiz- de bu değerler kolayca harcanıvenyor Burada tartışılan "Hastane mLtiyat- ro mu?" sorusu degil. Bayındır Tıp Merkezi İzmit'inönemlibıraçığınıka- patacaktır. Ancak; ülkenın 4. ödenekli tiyatrosunun 'perde' demesine bir ay kala, bu tiyatroya emek \eren onca ın- sana böyle bir olasılıktan söz bile edil- meksızin. en ufak bir açıklama bile ya- pılmaksızın satış işleminin gerçekleş- tirilmesi "sanat" adına venlen sözlenn ciddiye alınmadığı anlamına geliyor. Verilen ve şimdi de yerine getirilme- yen bu sözlerüzerine İzmit'te sivil top- lum örgütleriyle. sendıkalarla, dernek- lerle ekimde perde açmak üzere tema- sa geçılmiştir. İzmıt Belediyesı Şehir Tiy atrosu kadrosunu oluştururken. ko- nuk yönetmenlerle anlaşırken arkasın- da İzmit Büyükşehir Belediyesinin desteğini hissettıği için hep ıddıalı ol- ma yolunda adımlar atmıştır. "Ham- lefin ilk oyun olarak seçilmesi. yoğun birdramaturjıçalışması ilefarklıbırbi- çimde ele ahnması bu iddianın bir uzantısıdır. Sahne çalışmalannı durup dinlenmeksizin inançla yürüten ekip şuandayıkılmıştır. şaşkındır Sanatçı- lara çalışmalannı sürdürmelerı için hangi mekân gösterilecektır? O mekâ- nın. sahnenın olanaklan nelerdır0 Ola- naklar mukemmel bıle olsa. önemlı olan belediy e başkanının beklenmedik bir anda. beklenmedik bir bıçımde baş- ta tuttuğu yoldan sapmasıdır. Ayrıca. Işıl Kasapoğlu'nun yanı sıra Ahmet Levendoğlu, Şakir Gürzumar gıbı yönetmenleryenı oyunlarıçinpro- \alara gırmek üzereyken böyle bir sürprızle karşı karşıya bırakılmışlardır. Türkiye'nin sayılı yönetmenlerinden olan bu kişiler. belediyenin desteğıne güvenerek yıllık planlanni tzmit'i göz önünde tutarak yapmışlardır Onlara da bir açıklama borcu yok mu İzmıt Bü- yükşehir Belediye Başkanı'nın? Tiyat- ro sanatı cıddiyetsizliği kaldırmaz Tiyatroya gönül vermış. bellı bir i- nanç adına İzmit'e gitmiş, orada çok güzel şey ler y apı lacağına güvenmi ş bir avuç insanın ne yazık ki bu inançlan anlaşılamamıştır. güvenleri sarsılmış- tır ve bir anlamda da ~politika"ya alet edilmişlerdir. Bu denlı iyı nıyet ve ıs- tekle başlanan bir tiyatro projesının ılk aylannda olumlu gelışmeler y aşanmış- tır. Ama. bugün gelınen nokta da budur. Marcello Mastroıanni'nin yaşamını anlattığı film Venedik Film Festivali'nde gösteriliyor 'Sinmayapa&en kendfoûkorunakk hissedhvmm J Kültür Servisi - Yaşamı boyunca iyi eğıtımlı ınsanlara özgü gizemli bir suskunluğu korudu Marcello Mastroianni Hıçbır zaman aşklarından. tutkularından. politıkadan ya da çektiğı stkıntılardan söz etmedi: yaşamının son dönemlerinde kendismı ağır ağır tüketmekte olan hastalığından bile. İlk \e son olarak ıse 22 yıllık dostu Anna Maria Tato'nun filmı "Mi ricordo. si. io mi ricordo" için konuşmay ı kabul ettı Mastroianni ve kamera karşısına geçip y aşamını anlattı, yine tüm sadeliğı \e ^ıklığı ile. Daha önce Cannes'da kısaltılmış \ersiyonuyla ızleyıcıye sunulan u Mi ricordo. si, io miricordo".çarşamba günü ba^layan Venedik Film Fesmalf nde kesmtısız olarak göstenlecek. Mastroianni"nın otobıyografı nıtelığındekı monoloğu. kıtap olarak da Baldını&Castoldi yayınlanndançıktı. 'Sınırlanm sinema ile örülü" Ikıncı Dunya Sa\aşı'nda Alman askerlerınm giydığı üniformalar. Flash Gordon. H. G. VVells, Simcnon. Ra> Bradbun, Chiara'nın doğduğu günün Pans'ı. Fred.\staire'in yiimuşaklığı. 6 yaşında ızlenen ılk film "Ben Hur". satın alınan ılk otomobıl Topolıno. karlar altındakı Kızıl Meydan. Marilyn Monroe. bir gece trenınde hiç tanınmayan bir kadının öpücüğü ve tabı kı Federico Fellini Mastroianni'nin anlattıklan. bir kuşağın yaşamını özetlıyor aslında. Daha önce hıç yapmadığı gıbi Prousfdan, Kalka'dan . Stendhal'dan \e Diderot'dan söz ediyor Mastroianni. 170 fılmlık sinema serü\enıni \e yolculuklannı anlatıyor. IVÂarcello Mastroianni Yaşamını anlattığı ~fılmdel70fılmlik sinema serüveninden, yolculuklarından, yaşamında özel bir yeri olan insanlardan söz ediyor. Kendinden hoşlanmayan ünlü oyuncu, sinema yaparken kendini bir yumurtanın içindeymiş gibi korunaklı hissettiğini söylüyor. Rusya, Berlin. Arjantin. Londra. Brezilya, Cezayir. Fas \e Macarıstan manzaralan çiziyor. "Mesleğimin dışında çok büyük ilgi alanlanm yok" diyor Mastroianni \e eklıyor: "Benim sımrlanm sinema ile örülü. Abartılacak bir ruhsal \c kültürel zenginliğe sahip değilim. Örneğin müzeler hiç hoşuma gitmez. hatta canımı sıkar. Benim müzem. tam olarak be>azperdenin beni götürdûğü yer. Bu yüzden fılm çe\irirken olabildiğince çok yokuluk yapma) a çalışıyorum". Sınemanın kendisi içm bir kaçış. gizlenebıldiğı bir ın olduğunu söylüyor Mastroianni. u Bu, bü\ük bir avncalık" dıyor. "Dısanda bombalar atılıp insanlar öldürülürken biz duvarlann ardında masallar anlatmaya dtnanı ediyoruz. Bunlar bazen de trajik ö> küler oluyor: ama sonuç olarak hepsi hayal üriinü. Sinema yaparken kendimi bir yumurtanın içindeymişim gibi korunaklı hissediyorum." Yaşamında özel bir yeri olan insanlardan da söz ediyor Mastroianni. İlk kez Roma'dakı İspanyol Meydanı'nda bir kafede karşılaştığı Luchino Msconti ile o gün aralannda-geçen kısa bir konuşmay ı şöyle anlatıyor: "Bana, gerçekten yetenekliysem "Arzu Trarmayf nda Mitch rolünü oynayabileceğimi. eğer değilsem ancak şöy le bir görünebileceğimi söyledi. O günden sonra da tam on yıl sürecek olan tiyatro serüvenim başlamış oldu." Aktörlükle yaşamdan kaçmak İnce bir espn anlayı^ı olan. akıllı. etkıleyıcı ve son derece sempatik bir insan olarak çıziyor Ettore Scola'nm portresını. Sophia Loren'le ılgıli sözlerı ıse şöyle: "Biz onunla tüm yaşamlannı biriikte geçiren bir çift oluşturduk. uluslararası sinemanın son çiftini." ttalyan komedyen \e yönetmen Roberto Benigni. Mastroıannıye göre gerçek bir dâhı. "Onun sanatçı yanına ve sahip olduğu alçakgönüUülüğe karşı özel bir hayraniığım \ar" dıyor Benıgnı için. Marco Ferreri'nın hep ılerıye bakan dünya görüşüne olan yakınlığından. payfaştıkları ölümsüz dostluktan söz ediyor ve sıra sonunda Fellinf ye geliyor: "Tatlı Hayat'ta biriikte geçirdiğimiz 6 ay. yalnız sinema kariyerimin değiL bir insan olarak da yaşamınun en güzel dönemiydi." "Miricordo,si, io mi ricordo~da y ıne de insanlardan çok ışı. çocukluğu ve varoluş mücadelesi var Mastroianni'nin. "Kendimden hoşlanmıyorum" dıyor Mastroianni. "Aktöriükyaparak yaşamdan kaçabiüyor. kişilerin ve öykülerin ardına gizlenebiliyor insan; ama ya gerçek yaşam ._** 16. Hollanda KlasikMüzikFestivali 29 Ağustos 'ta başlıyor Kudsi Erguner ile Mevlana ve Dede Efendi Kudsi Erguner festivale semah gösterisi ile katılıyor. Kültür Servisi- 29 Ağustos- 7 Eylül tarihlen arasında düzenlenen 16. Hol- landa Klasik Müzik Festivali 11. yüz- yıldan 19. yüzyıla kadar zamanın enst- rümanlan ve ruhu ıçinde yazılmış eser- len tanıtan en iyi festivallerden birı. Bu yıl festivalde birbinnden farklı bir- çok tema işleniyor. Müzik tiyatrosu gündeme geldikten sonra değerini yitırmeye başlayan Ba- rok operalara artık festivallerde de pek rastlanmıyor. 16. Hollanda Klasik Mü- zik Festivali'nin bu yılki programında 18. yüzyılın başlannda Londra'da ba- şarısını kutlayan Giovanni Bononci- ni'n ın "D trionfo di CamiBa" ve "Amo- re doppio" isimli çalışmalan Guille- mette Laurens ve Guy DeMay gibi ün- lü sanatçılardan oluşan bir koro tarafın- dan seslendirilecek. Diğer operalar ise daha çok konser tarzında sahnelene- cek. "LaPurpuradeLaRosa" ve "'San Ignack)" isimli iki Latın operası sah- nelenecek. Bu dört operanın yanı sıra Capella Della Pieta de, Turchini üç Ba- rok Neopolitan komikopera sahneleve- cek. Bu yılki festivalde aynca Trecento müzığin ustası FrencescoLandinianı- lıyor. Franciscus Cecus. nam-ı diğer Francesco Landini. 2 Eylül 1397'deöl- mesıyle bırhkte Floransa da en büyük şaır ve bestecisinı kaybetti. Trecento müzığin ustalanndan sayılan Landini aynca yaşamının son yıllannda İtal- ya'dabirmüzikyanşmasıbaşlartı. Lan- dıni'nin müzik yaşantısını HeteneNolt- henius "Renaissance in mei" isimli bir kıtapta topladı. Jankees ^ ^ — ^ ^ _ Braaksma'nın yönete- ceği "Super Librum" Landini'nin yapıtlannı yorumlayacak. Landini'nin ölümün- den sonra ıse Rönesans döneminin devlerinden say ılan JohannesOckeg- hem gelir. Belçika'da do- ğan Ockeghem. kısa bir süre Antvverp Katedra- h'nde ilahı söyledi \e uzun yıllar Notre Dame • Hollanda Klasik Müzik Festivali çeşitli temalarda 11. yüzyıldan 19. yiizyıla dek yazılmış eserleri tanıtan bir festival. Katedrah'nın rahibı olarak göre\ yap- tı. Yaşamının son yıllannı Tours'da ge- çiren ve ardında bırçok eser bırakan Ockeghem. çalışmalannda yenı beste teknıklen kullandı. Sanatçının müzı- ğınde kullandığı sıradanhğı büyük bir zengınlık ve güçlülük halıne getırmış- tır Ölümünden sonra bıle Ockeng- hem'ın eserleri ve müzığı birçok araş- tırmacı tarafindan incelendı, festivalde Ockenghem'm yapıtlannı Clerk's Gro- up yorumlayacak. Yalmzca opera ve oda müziğı değil aynı zamanda dını müzıklerde de zen- gın dans ritmlerinin bulunduğu Larin .4merika müziğınm ilk dönem y apıtla- n yer alacak. Festivalde Latın Ameri- ka Çalışma günü dü- zenlenecek. çalışmaya Gabriel Garrido ve T- ess Knighton gibi mü- zısyenler katılacak ve Latın Amenka müzıği üzerine tartışacaklar. "Napoli'yi görme- den ölmeyin" deyımi artık herkes tarafindan kullanılıyor. Napoli hem tarıhiyle hem de müziğiyle insanlan bü- yülüyor. Napoli'de mü- zik tarihi ıçinde kimler geldı kımler geçtı. 15. yüzyılda. Carlo Gesualdo. TrabacL Mayone, Durahte v e Leonar- do Lco gibi bestecılerin hepsı Napo- li'de yaşamış. Aynca Tearro San Carlo ve daha bırçok opera da Napolı'nin zenginliklerinden. Festivalde bu dö- nemler ıçinde Napoli'de yaşayan bes- tecılerin eserleri de yer alacak. Anto- nıo Florio'nın yönetecegı "Cappella Della Pieta de Turchini" ile u Opera Buffa'"yı sahneleyecek. Schubertde festivalde anılacak olan bestecılerden Yaklaşık 200 yıl önce yaşayan besteci bir önemlı yapıta ım- zasmı attı Amenkalı sanatçı Robert Levin, Schubert'in yarım kalmış pıya- no parçalannı yorumlayacak. Jos V'an Immersel'in yönetecegı AnimaEterna da bestecınin senfonik yapıtlanna yer verecek ve aynca Schubert'ın onbe- şinci senfonısı yer alacak. Festivalde yer alan ilgınç bölümler- den bın de şeyh ve sufi müziğı. Kud- si Erguner y önetiminde bir sema gös- terisiningerçekleştirıleceğı festivalde. sema gösterilerinde Mc\lana v e Dede Efendi'nin eserlerıne yer verilecek. Festivale Bosna'dan katılan Choir of Tabaci Mesdâd •'Nesidu-1-Huda" ise Osmanlı İmparatorluğu'ndan Balkan- lar kadar uzanan geniş bir yelpazede ilahılerverıtmıkparçalarıyonımlaya- cak. Qurban Fakir'ın yönettığı Pakıs- tanlı "ShahJoRaag'sFakir's*'toplulu- ğu ise 18 yüzyılda yaşamış olan Seyh Abdul Latirın şiırlerinı v e mistık mü- ziklerini yorumlayacak. Ayrıca. son yüzyıl bestecilerınden Mozart, Beet- hoven. Chopin ve Listzgıbı beMecıle- rın yapıtlan da festivalde yer alacak. YAZI ODASI SELİM İLERİ "Eskisi Kadar Okuyamıyorum..." Birçok arkadaşımdan. tanışlarımdan ışıtiyorum: "Eskisi kadar okuyamıyorum." dıyorlar. Eskiden daha sık okuduklarını söylüyorlar. Gençlıklerinde günde bir kıtap bitirirlermış. Gün- de ıkı kitap bitirenler bile var. Şimdı gazete, dergı okumakta zorlanıyorlarmış. Akşam eve yorgun argın dönünce, hele televizyo- nun karşısına geçtıkten sonra, kıtaptı, dergiydi, onlardan uzaklaşıyormuş. Acaba kitaplar, dergiler eskisi kadar 'güzel' de- ğil mi diye düşündüm. Uzun süre böyle düşün- düm. Çekıci mi gelmıyor bugünun insanına? Kitapları şımdilık bir yana bırakalım. Gazeteler. dergiler okura çekıci gelmek amacıyla kotarılmı- yor mu? Televızyonun anında görüntülü haber ola- nağından sonra gazeteler 'yorum 'a ağırlık verir ol- du. Gerçi bu yorum yazıları da çeşit çeşıt; aynı ha- beri herkes başka bir açıdan. başka bir perspek- tiften yorumluyor: bazan da 'angaje' tutumla yo- rumluyor. Bakıyorsunuz Çiller'ci, bakıyorsunuz Çiller'den vazgeçmiş... Gazetelerin, yorumların bulanıklığı mı okuru 'okumak'iau uzak tutan? Haftalık, aylık dergileri zaman zaman takip edi- yorum. Ne ilgınç dergiler yayımlanıyor! Sayfalar boyu Boğaziçi'nde yüzme havuzlu bir vıllanın fo- toğrafları, falan oda, fılan döşeme... Kımi ilgilen- diriyor o döşemeler, odalar? Sevişmenin sekiz şekli, orgazmın doruk nokta- sı, kırışıkgidericıenyenikremler: böyle dergiler de var.. Insanı dar ufuklara sürüklemıyorlar mı? Ha- yır, bunlar olmasın demıyorum, ama yanında dışe dokunur bir şeyler de olsun, bir köşecik, bir sü- tuncuk olsun... Sevda Demirel'e polıs baskını, gazetelerde, dergılerde bir 'özgürlük savaşımı' oluyor da; Ha- lide Edib'ın Türk'ün Ateşle Imtihanı'ndakı "Ferdın hürrıyet mücadelesi" çoktan gündem dışı sayılı- yor. Hangı mücadele daha ciddı, hangısi bıze ya- rın için daha çok umut verebılir... Değışık gazetelerde yazdım, değişik dergilerde yazdım. Ikide bir de gündem dışı konulara değin- diğimden yakınıldı. On yıl var kı, bu yakınmalara, azarlayışlara gıkımı çıkarmıyorum Sessiz sedasız çekilip gidıyorum. Okumak veyazmak istedikleri- min gündem dışı kaldığını kabul ettiğimden mı? Dostlarım, tanışlarım okudukları, okumaya ça- baladıkları kitaplardan da bunalıyorlarmış. Nelerokuyorsunuz, dıyesoruyorum. 'Medya 'nın ılle öne çıkardığı bir kitabın adını verıyorlar; o gün- lerde hangisi gündemdeyse. Niye okuyamadınız, ne oldu, diye sorduğumda; ya kitabın kendilerinı sarmadığını söylüyorlar ya da dilinı kavrayamadık- larını belirtiyorlar. Alırken araştırmadılar mı? Kitabı nasıl seçiyor- lar. şu kitabı değıl de bu kitabı edınirken ölçütleri ne? Aaa, filanca çok övmüştü. ben de kitap alacak- tım, filancanın yazısını okuyunca bu kitabı aldım... Fılancanın yazılarını sever misıniz? A Bilmem... O gün öylesine okumuştum..'. ~ ""•" Neresinden onaracaksınız?! Kimileyın ıçimdekı sese yenılip, eski kitapları ni- ye okumuyorsunuz, dünkü yazarlarımızı diyorum. Aslında dememeliyım, biliyorum. Onlann yanıtla- rını da biliyorum: "O kitaplar geçmişte kaldı artık..." Geçmışte kalan kitap olabilir mi? Eski kitap di- yoruz ya. kitabın eskimişi olabilir mı, gerçek kita- bın. Şimdilerde Çin Denemeleri'ni okuyorum. 1945'te Milli Eğitim Bakanlığı yayımlamış; VVolf- ram Eberhard-Nusret Hızır biriikte çevırmişler. Cung Hui'nın yuzyıllar önce yazdığı kısacık dene- mesi sankı bugunümüzü anlatıyor: "Bırmemlekete zengin' denırse, bu yalnız am- barları dolu dolu olduğundan, silahhaneleri taştı- ğından dolayı değıldir. Bu sıfatla halkın refah ha- linde olduğu anlaşılır. Çünkü ambarlann dolması, silahhanelerın taşması gökten ınmez. Bütün bun- ların kaynağı 'halk'f/r. Halkın hali kötü ıse devlet de boş bir kap gibidir." Dünun kitabını bugünün bakış açısından okudu- ğumuzda, daha önce okumuş olduğumuz bir kı- tap bile bize yepyenı gelecektir. Eskisi kadar oku- yamadıklarından, okuyacak 'yenı' eser bulamadık- larından dolayı üzülen dostlarıma, tanışlarıma, doğrusu pek inanamıyorum. Onlar belki de günün moda değerleriyle yetin- me hastalığına tutunmuşlardır. Takvimde Iz Bırakan: "İyi bir şair (yazar, sanatçı vb.) olabilmek için sosyalist olmak zorunlu mu? Bence böyle bırzo- runlulukyok... Ama iyi bir sanatçı olmak için cıd- di bir insan olmak gerektiğini, insanın toplumda- ki ve yaşamdaki yeriyle ilgili olarak ciddi kaygılar taşımak gerektiğini düşünüyorum." Ataol Behra- moğlu, Nâzım'a Bir Güz Çelengi. Adam Yayınla- rı, 1997. Hollyvuood'un yeni sezonu • NE\\ YORK(AA)-Hollyv.ood'un 1998 döneminde görkemlı olması bekleniyor. Hollyvvood'un 98 sezonu filmlerınden ""Godzılla"nın yeni maceralannın yazın vızyona gırebıleceğı belirtıliyor. "lndependence Day" ısımlı fılmin yönetmenı Roland Emmerich'in beyazperdeye aktardığı fılmde. Fransa tarafindan yapılan bir nükleer denemenın ardından doğan dev bir gonlın ABD'dekı maceralan ve bir bılım adamının bu dev gorılı etkısız hale getirme çabalan anlatıhyor. Başrollennı Bruce VVıllıce ve Bılly Bob Thornton'un iistlendiği "Armeggedon" adlı fılmde ıse yeryüzünü tehdıt eden bir göktaşmın yok edilmesi amacıyla uzaya gönderilen bir astronotun öyküsü işleniyor. Eddie Murphy'nın başrolde oynadığı "The Nutty Profesor" isimli fılmin devamı nıtelığındekı "Doctor Dolıttle" adlı yapıt da komedı filmi sevenlerin beğenisıne sunulacak. John Travolta'nın başrolde oynadığı. gerçek yaşamöyküsünden beyaz perdeye aktanlan "A Cıv il Action" isimli filmde ise lösemi hastalığına yakalanan çocukların av ukatının. hastalığa yol açan su kırlılığınden sorumlu tutulan iki kımya firmasina karşı yürüttüğü hukuk sav aşı konu ediliyor. Öte yandan Amenkalı film yıldızı Demı Moore'un. donanmada görev alan "özel eğitim" görmüş bir asken canlandırdığı "G.I. Jane" ısımlı fılm de en çok hasılat yapan fılmler arasına yerleştı Stailone'un son filmi Cop Land • Kültür Senisi - Syivester Stallone. "Cop Land" isimli fılmle sinema perdelennde. Stallone. Garrison kasabasmın şerifı Freddy Heflın'ı canlandınyor. Eleştirmenler. Stailone'un fılmıni Demı Moore'un son filmı "G.I. Jane" isimli fılmiylekarşılaştınyorlar ve Demi Moore'un daha başanlı olduğunu söylüyorlar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle