Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 AGUSTOS 1997 CUMA
10 KULTUR
PORTAL DİKMEIN GURUN
Tîyatro ciddiyetsîzliğikaldırmazÖnümde. u
Cumhuriyet"ın 1 Nisan
sayısı duruyor \ e Işıl Kasapoğiu ıle yap-
tığım söyleşı: u
îzmit Şehir Tiyatrolan
Kuruluyor". Acaba bu bir 1 Nısan şa-
kası mıydı dıyorum şimdı... Kurumun
sanat danışmanı Kasapoğiu büyük bir
coşkuyla anlatmış; büyükşehir Beledi-
ye Başkanı Sefa Sirmen'ın îzmit'ı Tür-
kjye"nin sanat alarunda iddialı kentle-
rinden bin konumuna getirmek için ne-
ler yaptığından söz etmiş. Hele. inşaatı
hızla ilerlemekte olan Başkanlık Sara-
>ı ıçınde. Duygu Sağıroğlu'nun teknik
danışmanlığını yaptığı ıkı >eni tiyatro
salonunu anlata anlata bitıremiyor Ka-
sapoğiu... Kentin iki salona kavuşuyor
olması onu müthiş heyecanlandınyor.
Bu arada. sına\ la kadroya alınan 25 ki-
şılik genç ekip de ona ayn bir heyecan
veriyor Nasılvermesinki?Türkiye'nin
4. ödenekli tiyatrosunun temelleri atı-
lıyor tzmit'te...
"Tiyatro~ dergisinın haziran sayısın-
da. Emre Koyuncuoğlu ile röportajında
da aynı duyguları yansıtıyor sanatçı:
"İki salonun da yapımına devam edili-
>or. Biri 350 kişÛik, diğeri ise 700. Ge-
rek Belediye Enciimeni, gerekse Kültiir
Komisyonu. Sefa Sirmen'le biriikte bu
işe çok önem >eri>orlar. Örnek bir kü\-
tiir merkezi oluşturmak için kentin tüm
olanaklanm seferber ediyorlar. Tiyat-
roya bu kadar ilgi gösteren ve seyirciyle
buluşturmaya çalışan böyle bir beledi-
>enin isteğini tüm ti\atro çalışanlan ad*-
na sevinçle karşdıyorum. Biz "Tiyatro
salonu açılsın' diye söy lenirken. bir be-
lediye başkanı iki salon birden açıyor..."
Şehir TivatrolarTnın kaybı
Bu arada. ekimde 350 kışılik salon-
da perde açmak üzere **Hamlet'*ın pro-
\alan son hızla sürüyor...
O günden bu yana çok zaman geçme-
dı. ama köprülenn altından çok sular
Un
akmış olmalı kı 26 Ağustos tanhlı "Öz-
gür Kocaeli" gazetesinde bir haber dık-
kat çekiyor "Başkanhk Saravı Hasta-
ne Oluyor." Yapımı tamamlanmak üze-
re olan bina Izmit'te hastane açmak is-
teyen Bayındır Holding'e bir trilyona
satılıyor.
Aynı gazetenın "Körfez İzlenimleri*
köşesınde NahitÇiğit "Belediyenin Ba-
yındır Holding'le yaptığı bu alışveriş
pek çok açıdan kent lehine" derken Şe-
hir Tiyatrolan "nın durumuna da kısa-
ca değiniy or: "Yabıız bu işte, binanın
tamamlanmasıyla oyun salonuna ka-
vuşmayıbekleyen Şehir Thatrolan'nın
kay bı \ar. Başkan Sirmen. satıştan elde
edilen gelirte Yah>a Kaptan'daki Kül-
tür Merkezi inşaatının hızlandınlacağı-
nı sö>lüyor... Ayrıca şehir merkezinde
de bir proje başlatılacağını ve tamamiy-
le kültiir sanat faali\etlerinde kullanı-
lacak bir bina yapmayı vaat ediyor..."
Ya. Yahya Kaptan"daki kültür merkezı-
ne de son anda bir alıcı çıkarsa'1
Kaldı
ki. bu binanın yanılmıyorsam henüz
kaba ın^aatı bıle tamamlanmış değıl.
Hiçbir açıklama yapılmadan
27 Ağustos 1997 tanhlı "Kırmızı
Kocaeli" gazetesinde Mustafa Küpçü
ıse Sefa Sırmen'ı ağır bir dılle eleşti-
nrken sergilenen olayın yanlışlığının
altını çıziyor "...Sanatın ve hele tiyat-
ro sanatının. toplumsai gelişme ve deği-
şimdeki rolü çok açıktır. Ama. parasal
gücünü hızla yükseltme becerisi göste-
rebildikleri halde. 'kültürel gelişmesi'
güdük kalanlann >aşadıklan toplum-
da nasıl büyük tahribatlar yarattıklan
da bir başka tarihsel gerçektir...
Kocaeli'de "sanat \ e insanan yatınm"
bir başka bahara kaldı... Şimdi. bir çır-
lkemizin 4. ödenekli
tiyatrosu 'perde'
demesine bir ay kala
salonsuz kaldı! Işıl
Kasapoğlu'nun sanat
danışmanlığını
iistlendiği Izmit Şehir
Tiyatrolan, kenti iki yeni
tiyatro salonuna
kavuştururken, belediye,
bu binayı İzmit'te
hastane açmak isteyen
Bayındır Holding'e bir
trilyona sattı. 'Sanat ve
insana yatınm' bir başka
bahara kaldı.
pıda, bütün düşler kayboldu. Bu bina,
hastane yapılmak üzere Bayındır Tıp
Merkezi'ne satılıyor. Sa\ın Sirmen'e
göre:' Yapılan tüm masraflann karşılı-
ğı ahnıyor!' Ya insan emeği ve insanla-
nn umudunun bedeli ne olacak Sayuı
Sirmen?"
İnsan, sanat, emek. umut... Ülkemiz-
de bu değerler kolayca harcanıvenyor
Burada tartışılan "Hastane mLtiyat-
ro mu?" sorusu degil. Bayındır Tıp
Merkezi İzmit'inönemlibıraçığınıka-
patacaktır. Ancak; ülkenın 4. ödenekli
tiyatrosunun 'perde' demesine bir ay
kala, bu tiyatroya emek \eren onca ın-
sana böyle bir olasılıktan söz bile edil-
meksızin. en ufak bir açıklama bile ya-
pılmaksızın satış işleminin gerçekleş-
tirilmesi "sanat" adına venlen sözlenn
ciddiye alınmadığı anlamına geliyor.
Verilen ve şimdi de yerine getirilme-
yen bu sözlerüzerine İzmit'te sivil top-
lum örgütleriyle. sendıkalarla, dernek-
lerle ekimde perde açmak üzere tema-
sa geçılmiştir. İzmıt Belediyesı Şehir
Tiy atrosu kadrosunu oluştururken. ko-
nuk yönetmenlerle anlaşırken arkasın-
da İzmit Büyükşehir Belediyesinin
desteğini hissettıği için hep ıddıalı ol-
ma yolunda adımlar atmıştır. "Ham-
lefin ilk oyun olarak seçilmesi. yoğun
birdramaturjıçalışması ilefarklıbırbi-
çimde ele ahnması bu iddianın bir
uzantısıdır. Sahne çalışmalannı durup
dinlenmeksizin inançla yürüten ekip
şuandayıkılmıştır. şaşkındır Sanatçı-
lara çalışmalannı sürdürmelerı için
hangi mekân gösterilecektır? O mekâ-
nın. sahnenın olanaklan nelerdır0
Ola-
naklar mukemmel bıle olsa. önemlı
olan belediy e başkanının beklenmedik
bir anda. beklenmedik bir bıçımde baş-
ta tuttuğu yoldan sapmasıdır.
Ayrıca. Işıl Kasapoğlu'nun yanı sıra
Ahmet Levendoğlu, Şakir Gürzumar
gıbı yönetmenleryenı oyunlarıçinpro-
\alara gırmek üzereyken böyle bir
sürprızle karşı karşıya bırakılmışlardır.
Türkiye'nin sayılı yönetmenlerinden
olan bu kişiler. belediyenin desteğıne
güvenerek yıllık planlanni tzmit'i göz
önünde tutarak yapmışlardır Onlara da
bir açıklama borcu yok mu İzmıt Bü-
yükşehir Belediye Başkanı'nın? Tiyat-
ro sanatı cıddiyetsizliği kaldırmaz
Tiyatroya gönül vermış. bellı bir i-
nanç adına İzmit'e gitmiş, orada çok
güzel şey ler y apı lacağına güvenmi ş bir
avuç insanın ne yazık ki bu inançlan
anlaşılamamıştır. güvenleri sarsılmış-
tır ve bir anlamda da ~politika"ya alet
edilmişlerdir. Bu denlı iyı nıyet ve ıs-
tekle başlanan bir tiyatro projesının ılk
aylannda olumlu gelışmeler y aşanmış-
tır. Ama. bugün gelınen nokta da
budur.
Marcello Mastroıanni'nin yaşamını anlattığı film Venedik Film Festivali'nde gösteriliyor
'Sinmayapa&en kendfoûkorunakk hissedhvmm
J
Kültür Servisi - Yaşamı boyunca iyi
eğıtımlı ınsanlara özgü gizemli bir
suskunluğu korudu Marcello
Mastroianni Hıçbır zaman aşklarından.
tutkularından. politıkadan ya da çektiğı
stkıntılardan söz etmedi: yaşamının son
dönemlerinde kendismı ağır ağır
tüketmekte olan hastalığından bile. İlk
\e son olarak ıse 22 yıllık dostu Anna
Maria Tato'nun filmı "Mi ricordo. si. io
mi ricordo" için konuşmay ı kabul ettı
Mastroianni ve kamera karşısına
geçip y aşamını anlattı, yine tüm sadeliğı
\e ^ıklığı ile.
Daha önce Cannes'da kısaltılmış
\ersiyonuyla ızleyıcıye sunulan
u
Mi
ricordo. si, io miricordo".çarşamba
günü ba^layan Venedik Film
Fesmalf nde kesmtısız olarak
göstenlecek. Mastroianni"nın
otobıyografı nıtelığındekı monoloğu.
kıtap olarak da Baldını&Castoldi
yayınlanndançıktı.
'Sınırlanm sinema ile örülü"
Ikıncı Dunya Sa\aşı'nda Alman
askerlerınm giydığı üniformalar. Flash
Gordon. H. G. VVells, Simcnon. Ra>
Bradbun, Chiara'nın doğduğu günün
Pans'ı. Fred.\staire'in yiimuşaklığı. 6
yaşında ızlenen ılk film "Ben Hur".
satın alınan ılk otomobıl Topolıno.
karlar altındakı Kızıl Meydan. Marilyn
Monroe. bir gece trenınde hiç
tanınmayan bir kadının öpücüğü ve tabı
kı Federico Fellini Mastroianni'nin
anlattıklan. bir kuşağın yaşamını
özetlıyor aslında. Daha önce hıç
yapmadığı gıbi Prousfdan, Kalka'dan .
Stendhal'dan \e Diderot'dan söz ediyor
Mastroianni. 170 fılmlık sinema
serü\enıni \e yolculuklannı anlatıyor.
IVÂarcello
Mastroianni
Yaşamını anlattığı
~fılmdel70fılmlik
sinema
serüveninden,
yolculuklarından,
yaşamında özel
bir yeri olan
insanlardan söz
ediyor.
Kendinden
hoşlanmayan
ünlü oyuncu,
sinema yaparken
kendini bir
yumurtanın
içindeymiş gibi
korunaklı
hissettiğini
söylüyor.
Rusya, Berlin. Arjantin. Londra.
Brezilya, Cezayir. Fas \e Macarıstan
manzaralan çiziyor. "Mesleğimin
dışında çok büyük ilgi alanlanm yok"
diyor Mastroianni \e eklıyor: "Benim
sımrlanm sinema ile örülü. Abartılacak
bir ruhsal \c kültürel zenginliğe sahip
değilim. Örneğin müzeler hiç hoşuma
gitmez. hatta canımı sıkar. Benim
müzem. tam olarak be>azperdenin beni
götürdûğü yer. Bu yüzden fılm
çe\irirken olabildiğince çok yokuluk
yapma) a çalışıyorum".
Sınemanın kendisi içm bir kaçış.
gizlenebıldiğı bir ın olduğunu söylüyor
Mastroianni. u
Bu, bü\ük bir avncalık"
dıyor. "Dısanda bombalar atılıp
insanlar öldürülürken biz duvarlann
ardında masallar anlatmaya dtnanı
ediyoruz. Bunlar bazen de trajik ö> küler
oluyor: ama sonuç olarak hepsi hayal
üriinü. Sinema yaparken kendimi bir
yumurtanın içindeymişim gibi korunaklı
hissediyorum." Yaşamında özel bir yeri
olan insanlardan da söz ediyor
Mastroianni. İlk kez Roma'dakı
İspanyol Meydanı'nda bir kafede
karşılaştığı Luchino Msconti ile o gün
aralannda-geçen kısa bir konuşmay ı
şöyle anlatıyor: "Bana, gerçekten
yetenekliysem "Arzu Trarmayf nda
Mitch rolünü oynayabileceğimi. eğer
değilsem ancak şöy le bir
görünebileceğimi söyledi. O günden
sonra da tam on yıl sürecek olan tiyatro
serüvenim başlamış oldu."
Aktörlükle yaşamdan kaçmak
İnce bir espn anlayı^ı olan. akıllı.
etkıleyıcı ve son derece sempatik bir
insan olarak çıziyor Ettore Scola'nm
portresını. Sophia Loren'le ılgıli sözlerı
ıse şöyle: "Biz onunla tüm yaşamlannı
biriikte geçiren bir çift oluşturduk.
uluslararası sinemanın son çiftini."
ttalyan komedyen \e yönetmen Roberto
Benigni. Mastroıannıye göre gerçek bir
dâhı. "Onun sanatçı yanına ve
sahip olduğu alçakgönüUülüğe karşı özel
bir hayraniığım \ar" dıyor Benıgnı için.
Marco Ferreri'nın hep ılerıye bakan
dünya görüşüne olan yakınlığından.
payfaştıkları ölümsüz dostluktan söz
ediyor ve sıra sonunda Fellinf ye
geliyor: "Tatlı Hayat'ta biriikte
geçirdiğimiz 6 ay. yalnız sinema
kariyerimin değiL bir insan olarak da
yaşamınun en güzel dönemiydi."
"Miricordo,si, io mi ricordo~da y ıne de
insanlardan çok ışı. çocukluğu ve
varoluş mücadelesi var Mastroianni'nin.
"Kendimden hoşlanmıyorum" dıyor
Mastroianni. "Aktöriükyaparak
yaşamdan kaçabiüyor. kişilerin ve
öykülerin ardına gizlenebiliyor insan;
ama ya gerçek yaşam ._**
16. Hollanda KlasikMüzikFestivali 29 Ağustos 'ta başlıyor
Kudsi Erguner ile Mevlana ve Dede Efendi
Kudsi Erguner festivale semah gösterisi ile katılıyor.
Kültür Servisi- 29 Ağustos-
7
Eylül
tarihlen arasında düzenlenen 16. Hol-
landa Klasik Müzik Festivali 11. yüz-
yıldan 19. yüzyıla kadar zamanın enst-
rümanlan ve ruhu ıçinde yazılmış eser-
len tanıtan en iyi festivallerden birı.
Bu yıl festivalde birbinnden farklı bir-
çok tema işleniyor.
Müzik tiyatrosu gündeme geldikten
sonra değerini yitırmeye başlayan Ba-
rok operalara artık festivallerde de pek
rastlanmıyor. 16. Hollanda Klasik Mü-
zik Festivali'nin bu yılki programında
18. yüzyılın başlannda Londra'da ba-
şarısını kutlayan Giovanni Bononci-
ni'n ın "D trionfo di CamiBa" ve "Amo-
re doppio" isimli çalışmalan Guille-
mette Laurens ve Guy DeMay gibi ün-
lü sanatçılardan oluşan bir koro tarafın-
dan seslendirilecek. Diğer operalar ise
daha çok konser tarzında sahnelene-
cek. "LaPurpuradeLaRosa" ve "'San
Ignack)" isimli iki Latın operası sah-
nelenecek. Bu dört operanın yanı sıra
Capella Della Pieta de, Turchini üç Ba-
rok Neopolitan komikopera sahneleve-
cek.
Bu yılki festivalde aynca Trecento
müzığin ustası FrencescoLandinianı-
lıyor. Franciscus Cecus. nam-ı diğer
Francesco Landini. 2 Eylül 1397'deöl-
mesıyle bırhkte Floransa da en büyük
şaır ve bestecisinı kaybetti. Trecento
müzığin ustalanndan sayılan Landini
aynca yaşamının son yıllannda İtal-
ya'dabirmüzikyanşmasıbaşlartı. Lan-
dıni'nin müzik yaşantısını HeteneNolt-
henius "Renaissance in mei" isimli bir
kıtapta topladı. Jankees ^ ^ — ^ ^ _
Braaksma'nın yönete-
ceği "Super Librum"
Landini'nin yapıtlannı
yorumlayacak.
Landini'nin ölümün-
den sonra ıse Rönesans
döneminin devlerinden
say ılan JohannesOckeg-
hem gelir. Belçika'da do-
ğan Ockeghem. kısa bir
süre Antvverp Katedra-
h'nde ilahı söyledi \e
uzun yıllar Notre Dame
• Hollanda
Klasik Müzik
Festivali çeşitli
temalarda
11. yüzyıldan
19. yiizyıla dek
yazılmış eserleri
tanıtan bir
festival.
Katedrah'nın rahibı olarak göre\ yap-
tı. Yaşamının son yıllannı Tours'da ge-
çiren ve ardında bırçok eser bırakan
Ockeghem. çalışmalannda yenı beste
teknıklen kullandı. Sanatçının müzı-
ğınde kullandığı sıradanhğı büyük bir
zengınlık ve güçlülük halıne getırmış-
tır Ölümünden sonra bıle Ockeng-
hem'ın eserleri ve müzığı birçok araş-
tırmacı tarafindan incelendı, festivalde
Ockenghem'm yapıtlannı Clerk's Gro-
up yorumlayacak.
Yalmzca opera ve oda müziğı değil
aynı zamanda dını müzıklerde de zen-
gın dans ritmlerinin bulunduğu Larin
.4merika müziğınm ilk dönem y apıtla-
n yer alacak. Festivalde Latın Ameri-
ka Çalışma günü dü-
zenlenecek. çalışmaya
Gabriel Garrido ve T-
ess Knighton gibi mü-
zısyenler katılacak ve
Latın Amenka müzıği
üzerine tartışacaklar.
"Napoli'yi görme-
den ölmeyin" deyımi
artık herkes tarafindan
kullanılıyor. Napoli
hem tarıhiyle hem de
müziğiyle insanlan bü-
yülüyor. Napoli'de mü-
zik tarihi ıçinde kimler geldı kımler
geçtı. 15. yüzyılda. Carlo Gesualdo.
TrabacL Mayone, Durahte v e Leonar-
do Lco gibi bestecılerin hepsı Napo-
li'de yaşamış. Aynca Tearro San Carlo
ve daha bırçok opera da Napolı'nin
zenginliklerinden. Festivalde bu dö-
nemler ıçinde Napoli'de yaşayan bes-
tecılerin eserleri de yer alacak. Anto-
nıo Florio'nın yönetecegı "Cappella
Della Pieta de Turchini" ile
u
Opera
Buffa'"yı sahneleyecek.
Schubertde festivalde anılacak olan
bestecılerden Yaklaşık 200 yıl önce
yaşayan besteci bir önemlı yapıta ım-
zasmı attı Amenkalı sanatçı Robert
Levin, Schubert'in yarım kalmış pıya-
no parçalannı yorumlayacak. Jos V'an
Immersel'in yönetecegı AnimaEterna
da bestecınin senfonik yapıtlanna yer
verecek ve aynca Schubert'ın onbe-
şinci senfonısı yer alacak.
Festivalde yer alan ilgınç bölümler-
den bın de şeyh ve sufi müziğı. Kud-
si Erguner y önetiminde bir sema gös-
terisiningerçekleştirıleceğı festivalde.
sema gösterilerinde Mc\lana v e Dede
Efendi'nin eserlerıne yer verilecek.
Festivale Bosna'dan katılan Choir of
Tabaci Mesdâd •'Nesidu-1-Huda" ise
Osmanlı İmparatorluğu'ndan Balkan-
lar kadar uzanan geniş bir yelpazede
ilahılerverıtmıkparçalarıyonımlaya-
cak. Qurban Fakir'ın yönettığı Pakıs-
tanlı "ShahJoRaag'sFakir's*'toplulu-
ğu ise 18 yüzyılda yaşamış olan Seyh
Abdul Latirın şiırlerinı v e mistık mü-
ziklerini yorumlayacak. Ayrıca. son
yüzyıl bestecilerınden Mozart, Beet-
hoven. Chopin ve Listzgıbı beMecıle-
rın yapıtlan da festivalde yer alacak.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
"Eskisi Kadar
Okuyamıyorum..."
Birçok arkadaşımdan. tanışlarımdan ışıtiyorum:
"Eskisi kadar okuyamıyorum." dıyorlar.
Eskiden daha sık okuduklarını söylüyorlar.
Gençlıklerinde günde bir kıtap bitirirlermış. Gün-
de ıkı kitap bitirenler bile var.
Şimdı gazete, dergı okumakta zorlanıyorlarmış.
Akşam eve yorgun argın dönünce, hele televizyo-
nun karşısına geçtıkten sonra, kıtaptı, dergiydi,
onlardan uzaklaşıyormuş.
Acaba kitaplar, dergiler eskisi kadar 'güzel' de-
ğil mi diye düşündüm. Uzun süre böyle düşün-
düm. Çekıci mi gelmıyor bugünun insanına?
Kitapları şımdilık bir yana bırakalım. Gazeteler.
dergiler okura çekıci gelmek amacıyla kotarılmı-
yor mu? Televızyonun anında görüntülü haber ola-
nağından sonra gazeteler 'yorum 'a ağırlık verir ol-
du. Gerçi bu yorum yazıları da çeşit çeşıt; aynı ha-
beri herkes başka bir açıdan. başka bir perspek-
tiften yorumluyor: bazan da 'angaje' tutumla yo-
rumluyor. Bakıyorsunuz Çiller'ci, bakıyorsunuz
Çiller'den vazgeçmiş... Gazetelerin, yorumların
bulanıklığı mı okuru 'okumak'iau uzak tutan?
Haftalık, aylık dergileri zaman zaman takip edi-
yorum. Ne ilgınç dergiler yayımlanıyor! Sayfalar
boyu Boğaziçi'nde yüzme havuzlu bir vıllanın fo-
toğrafları, falan oda, fılan döşeme... Kımi ilgilen-
diriyor o döşemeler, odalar?
Sevişmenin sekiz şekli, orgazmın doruk nokta-
sı, kırışıkgidericıenyenikremler: böyle dergiler de
var.. Insanı dar ufuklara sürüklemıyorlar mı? Ha-
yır, bunlar olmasın demıyorum, ama yanında dışe
dokunur bir şeyler de olsun, bir köşecik, bir sü-
tuncuk olsun...
Sevda Demirel'e polıs baskını, gazetelerde,
dergılerde bir 'özgürlük savaşımı' oluyor da; Ha-
lide Edib'ın Türk'ün Ateşle Imtihanı'ndakı "Ferdın
hürrıyet mücadelesi" çoktan gündem dışı sayılı-
yor. Hangı mücadele daha ciddı, hangısi bıze ya-
rın için daha çok umut verebılir...
Değışık gazetelerde yazdım, değişik dergilerde
yazdım. Ikide bir de gündem dışı konulara değin-
diğimden yakınıldı. On yıl var kı, bu yakınmalara,
azarlayışlara gıkımı çıkarmıyorum Sessiz sedasız
çekilip gidıyorum. Okumak veyazmak istedikleri-
min gündem dışı kaldığını kabul ettiğimden mı?
Dostlarım, tanışlarım okudukları, okumaya ça-
baladıkları kitaplardan da bunalıyorlarmış.
Nelerokuyorsunuz, dıyesoruyorum. 'Medya 'nın
ılle öne çıkardığı bir kitabın adını verıyorlar; o gün-
lerde hangisi gündemdeyse. Niye okuyamadınız,
ne oldu, diye sorduğumda; ya kitabın kendilerinı
sarmadığını söylüyorlar ya da dilinı kavrayamadık-
larını belirtiyorlar.
Alırken araştırmadılar mı? Kitabı nasıl seçiyor-
lar. şu kitabı değıl de bu kitabı edınirken ölçütleri
ne?
Aaa, filanca çok övmüştü. ben de kitap alacak-
tım, filancanın yazısını okuyunca bu kitabı aldım...
Fılancanın yazılarını sever misıniz? A
Bilmem... O gün öylesine okumuştum..'. ~ ""•"
Neresinden onaracaksınız?!
Kimileyın ıçimdekı sese yenılip, eski kitapları ni-
ye okumuyorsunuz, dünkü yazarlarımızı diyorum.
Aslında dememeliyım, biliyorum. Onlann yanıtla-
rını da biliyorum: "O kitaplar geçmişte kaldı artık..."
Geçmışte kalan kitap olabilir mi? Eski kitap di-
yoruz ya. kitabın eskimişi olabilir mı, gerçek kita-
bın.
Şimdilerde Çin Denemeleri'ni okuyorum.
1945'te Milli Eğitim Bakanlığı yayımlamış; VVolf-
ram Eberhard-Nusret Hızır biriikte çevırmişler.
Cung Hui'nın yuzyıllar önce yazdığı kısacık dene-
mesi sankı bugunümüzü anlatıyor:
"Bırmemlekete zengin' denırse, bu yalnız am-
barları dolu dolu olduğundan, silahhaneleri taştı-
ğından dolayı değıldir. Bu sıfatla halkın refah ha-
linde olduğu anlaşılır. Çünkü ambarlann dolması,
silahhanelerın taşması gökten ınmez. Bütün bun-
ların kaynağı 'halk'f/r. Halkın hali kötü ıse devlet
de boş bir kap gibidir."
Dünun kitabını bugünün bakış açısından okudu-
ğumuzda, daha önce okumuş olduğumuz bir kı-
tap bile bize yepyenı gelecektir. Eskisi kadar oku-
yamadıklarından, okuyacak 'yenı' eser bulamadık-
larından dolayı üzülen dostlarıma, tanışlarıma,
doğrusu pek inanamıyorum.
Onlar belki de günün moda değerleriyle yetin-
me hastalığına tutunmuşlardır.
Takvimde Iz Bırakan:
"İyi bir şair (yazar, sanatçı vb.) olabilmek için
sosyalist olmak zorunlu mu? Bence böyle bırzo-
runlulukyok... Ama iyi bir sanatçı olmak için cıd-
di bir insan olmak gerektiğini, insanın toplumda-
ki ve yaşamdaki yeriyle ilgili olarak ciddi kaygılar
taşımak gerektiğini düşünüyorum." Ataol Behra-
moğlu, Nâzım'a Bir Güz Çelengi. Adam Yayınla-
rı, 1997.
Hollyvuood'un yeni sezonu
• NE\\ YORK(AA)-Hollyv.ood'un 1998 döneminde
görkemlı olması bekleniyor. Hollyvvood'un 98 sezonu
filmlerınden ""Godzılla"nın yeni maceralannın yazın
vızyona gırebıleceğı belirtıliyor. "lndependence Day"
ısımlı fılmin yönetmenı Roland Emmerich'in
beyazperdeye aktardığı fılmde. Fransa tarafindan
yapılan bir nükleer denemenın ardından doğan dev bir
gonlın ABD'dekı maceralan ve bir bılım adamının bu
dev gorılı etkısız hale getirme çabalan anlatıhyor.
Başrollennı Bruce VVıllıce ve Bılly Bob Thornton'un
iistlendiği "Armeggedon" adlı fılmde ıse yeryüzünü
tehdıt eden bir göktaşmın yok edilmesi amacıyla uzaya
gönderilen bir astronotun öyküsü işleniyor. Eddie
Murphy'nın başrolde oynadığı "The Nutty Profesor"
isimli fılmin devamı nıtelığındekı "Doctor Dolıttle"
adlı yapıt da komedı filmi sevenlerin beğenisıne
sunulacak. John Travolta'nın başrolde oynadığı. gerçek
yaşamöyküsünden beyaz perdeye aktanlan "A Cıv il
Action" isimli filmde ise lösemi hastalığına yakalanan
çocukların av ukatının. hastalığa yol açan su
kırlılığınden sorumlu tutulan iki kımya firmasina karşı
yürüttüğü hukuk sav aşı konu ediliyor. Öte yandan
Amenkalı film yıldızı Demı Moore'un. donanmada
görev alan "özel eğitim" görmüş bir asken
canlandırdığı "G.I. Jane" ısımlı fılm de en çok hasılat
yapan fılmler arasına yerleştı
Stailone'un son filmi Cop Land
• Kültür Senisi - Syivester Stallone. "Cop Land"
isimli fılmle sinema perdelennde. Stallone. Garrison
kasabasmın şerifı Freddy Heflın'ı canlandınyor.
Eleştirmenler. Stailone'un fılmıni Demı Moore'un son
filmı "G.I. Jane" isimli fılmiylekarşılaştınyorlar ve
Demi Moore'un daha başanlı olduğunu söylüyorlar.