Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26 AĞUSTOS 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
İNSANLAR, SOKAKLAR VE ŞEYLER ENİS BATUR
Candan Günce• Günlük yazannın
günlük okurundan kesin
çizgilerle aynldığı yer,
onun yazdıklanndaki söz
payı ile susku payını
görebileceği noktada
bulunmasıdır:
Candan ya da değil, günlük
söylediğiyle vardır, bir de
söylemediği, tuttuğu
söyleyemediği ile.
FrenkJenn "joumal intime"ine tam bır
karşılık bulamamışız. herkesın üzerinde
anlaştığı bir tanım yok elımızde: Nere-
deyse bir başına. özerk bir yazın türü bo-
yuru almış zaman ıçinde, Âtaç'tan Salâh
Birsel'eterimleştırilmişolmalıydı. Yaza-
nn. yazanın iç döktüğü, içini döktüğü bir
yatak bu: Her günlükte, güncede bu tür-
den bir içtenlik göstergesı yoktur. "Can-
dan Günlük" denilemez mi. ben diyece-
ğim.
Bır yazL'n türü olarak günlük her vakit
biraz şüphe uyandırmıştır. Yararsız şüp-
he: Öylesine çok güçlü örnek \ar ki kü-
tüphane, kıtabevı raflannda, \arlığının
tartışılırlığı değıl herhalde tartışma do-
ğuran. Bıryapıtın ("KalpazanlarGünce-
a")4)ir yolculuğun ("İspanya Güncesi"),
bırtoplumsal olay yada olgunun ("Savaş
Güncesi") etrafında doğmuş, dönmüş
günlükler sorgulanmiyor genellıkle: Bir
hayatin. bir hayatın anlara günlere bölün-
müş seyrinın etrafında oluşmuşsa. tırnak
çıkanlıyor, geçiriliyor yazara Gerekçe
açik: tçten. candan görünmeye çalışıyor
yazar, sahici mı içtenliği? Yazınsal yapıt-
taki kurmaca payı bu soruyu çoğu zaman
düşük kılıyor da. ıtıraf yazısı hemen kaş
kaldırtıyor: Bir tek günlük mü. aslında
bütün yaşamöyküsel damarı belirgin me-
tinler ıçin harekete geçen bir soruşturma
geliyor karşimıza. Açık söylcmek gere-
kirse haksız yere ortaya çıkmamış bu
eleştirel bakış. candan günlük konusun-
da: O perspektiften hareketle yazılmış
hiçbir günlüğün cüsseli bir düzmece bo-
yuttan kendısini soyutlayabıleceğı geç-
miyor aklımdan. Bunu bilerek okumak
(ya da hiç okumamak) gerekir günlükle-
ri, söylenmek birçözüm yolu değıldir.
Dıieu la Rochefle'in günlüğünü okur-
ken, günlüğün bu özelliğine diklenmesı-
ne karşın günlük tutmaktan kaçınamamış
pek çok yazar gibi onun da. kendisini ve
ötekileri suçlayarak, bir tür olumsuz can-
danlıktan candanlık. sahicılik beklemiş
olduğunu görüyorum. Gide'e verıştinyor
sözgelimi. bomboş ve anlamsiz günlük
notlanna bakarak. yer yer ürpertıci çıp-
laklıklar sergılediği sayfaları esgeçiyor.
lyi okur olmak zamanla öğrenılebilen bir
şeydir, iyı okur ayıklamayı da öğrenir.
Kaldı ki. Drieu'nün Gıde'ın günlüğü
konusundaki saptamalan kendi günlüğü
açısından da geçerli. bunu da dile getiri-
yor diye onu aziz sayamayız sanıyorum:
Bu candanlığm sahıciliğı sahici mi aca-
ba?
Günlüğün "yazarhgın kaUeşliğT oldu-
ğu bır yanm doğru, öte yandan. Drieu.
günlüğün yapıtın yennı tuttuğu durumla-
ra ıçerliyor Bir bakıma yapıttan kaçış
eşittir günlüğe sıgınıştır, denklemi kuru-
yor. Günlük. yazan, günlük yazmayacak
olsa, gerçekten de onun yerıne bir (kaç)
yapıt koyacakmıydı?
Şüphelı \arsayım. Bir yazan yapıtla-
nyla bilır. tanır, yazar sayanz, günlüğü bır
yapıta dönüştürebilmişse, bunu ayırabil-
Valery'nin Defterleri ile küçük Iskenderin Cangüncesi
Bir uçta Valery'nın "Defter-
lerT
'i. öbüründe. sözgelimi. kü-
çük İskender'ın "Cangünce"si.
Sanıyorum ıyi seçilmış ıki ör-
nek. Bütün öteki günlükler. bu
ıki ucun arasına yazılmışlardır,
ötekıne ya da berikine yakınlık-
lanna göre konumlanıp değer-
lendırilebilirler.
Valery'nin •4
Defterleri"i bir
tutam olsun yer açmazlar haya-
tma. Bır insandan çok bir beyın
ve ona doğrudan bağlı bır el ta-
rafından vazılmışlardır. Bılinç-
li, en bılinçli seçimdir Va-
lery'ninkı: Zihrıinin çevırmeni
olmak istemiştir.
Valery'nin neredeyse bütün
yapıtını belırlemiştir bu seçim:
Kendi deyimiyle bir iki yaşantı
gölgesinın uğradığı "DenizMe-
zarhğı'' bır yana hayatı yazdık-
lanna fıske vurmamıştır.
"Defterier" - anıtsal ginşim.
Bunca derinlemesıne gitmış
ikinci bır günlüğe rastlamadım.
Valery'nin nasıl yaşadığı tasa-
landınvorsa beni. başka kay-
naklara gitmelıyım. Burada, o-
nun nasıl düşündüğünü bile gö-
remiyoruz: "Defterler",düşün-
ce nasıl düşünür, bunu gösteri-
yor. Nasıl oluvor.
Felsefeye teğet gitse de. ya-
zınsaL yazısal bır düşünme bi-
çimı bu. Sivriltilmiş soyutlama
denemeleri. Bır edebiyat felse-
fesınden söz edeceksek önce
Valery') e bakacağız: Mallar-
me'den çıktığını. büyük "Diva-
gations"uunutmaksızın. Blanc-
hot'su. Barthes'ı, Derrida'sı
oradan gelır. "Defterler", dur-
madan ıçine dönülmeyı gerek-
tıren bir anayapıt- Valery karşı-
sında buz kesılsek bile değiş-
meyecek bır gerçek.
"Cangünce"\i "Defterier"le
bırlikte, onlan kutuplaştırmak
ıçin olsa da, anmam ganpsene-
bılir. oysa düşlem peşine düş-
Cangünce
• Valery'nin 'Defterler'i bir tutam olsun yer
açmazlar hayatına. Bilinçli, en bilinçli sevimdir
Valery'ninki: Zihninin çevirmeni olmak istemiştir.
"Cangünce"yi "Defterler"le birlikte, onlan
kutuplaştırmak için olsa da, anmam
garipsenebilir, oysa düşlem peşine düşmüyorum
bu karşılaştırmayı yaparken. Valery her neyse,
küçük fskender o değil.
müyorum bu karşılaştırmayı ya-
parken. Valery her neyse, küçük
Iskendero değil Bırtürdoğaç-
lama kendilığinden yazı ile ıçı-
nı döküyor tskender: Yapısına.
özelliklerıne. huyuna eldiven
gıbi uyup bır üslûp ve teknik ile.
Şiiri. öyküleri. denemelen gıbı
günlüğü de aynı yazıya dayanı-
yor. Bu kitapla ilgili bir itiraf:
"Cangünce". "candan gün-
lük"ten daha ıyi karşılıyor "jo-
urnal intime'ı.
Şairin, şiinn ılişkısı bağla-
mında tehlikelı bağiantılardan
dem vurulur. Genel kural ara-
mak ne ölçüde doğru olur bile-
miyorum, hepimizin öznel eği-
limlen farklıdır. Düşüncenin şi-
iri yıprattığı durumlar \ar be-
nim için: Valery bunlann başın-
da gelir. Düşünceye pek az hak
tanıyan şairlere, iyi şairlere rast-
lanır. Her şair kendi şiirinden
asılır.
küçük Iskender'in şiiri de,
düzyazısı da bir imge cümbüşü-
nedayalı. tmgedozuarttıkçaşi-
in boğar ya, Iskender'de öy lesı-
ne aşın bir boyut alıyor kı im-
geleştırme, özgün bir ayar do-
ğuyor. Dünyasını karşıiavan bır
dil. "Cangünce"de de öyle: Bir
hayat parçalanıyor önümüzde.
bundan uygun bir dil trapezi dü-
şünülemez.
Bana öyle geliyor ki. lsken-
der. MtırathanMungan'ın yap-
mak istediğini yapmayı başardı:
"Encounters of the Third
Kind". Türkçenin Pasoiini'si,
Fassbinder'i oldu. Cocteau'su
olamazdı: Kültür birikimi dil
zekâsı kadar güçlü değil. Ge-
net'si olamazdı: Genet kökten-
ci yaşamıyla taban tabana zıt bir
yazıyı, "güzd yazTyı, gökçe ya-
zını seçmişti, çünkü suçlannı
hayatında zaten işlemişti. Gide'i
olamazdı: Yeterince burjuva de-
ğildı. Murathan da benzeri bir
çıkış yapmıştı, kanımcaehlileş-
ti, yazısı popkültürle örtüştü.
küçük Iskender henüz çiğliğini
koruyor, umanm yitirmez bu
sahici özelliğini.
Bir cinsel sınıflandırma ça-
bası içinde görülebilirim. Isken-
der'in yazısı ve yaşamı gövde-
siyle bire bir ilerliyor, çarpışma
alanlan içinden. Düşüncenin
payıyla ilgili bu: Zihinsel yanı
ağır basan yazınsal serüven ile
yaşamsal yanı ağır basan yazın-
sal serüvene, kendi tahterevalli
dengesizliklenne kayıtlıdırlar.
Gövdeyle yazmanın küçüm-
senecek bir yanı yok. Sorun. bu-
rada da iyi yazılıp yazılmadığı-
na bağlı. lskender bence ıyi ya-
zıyor. Okur olarak seçimleri-
mizde özgürüz şüphesiz. Kendi
payıma, "Cangünce"yi bir kez
okunacak, sarsıcı bir kitap sayı-
yorum.u
Defterler"i, yaşadıkça
uzanacağım bir kitap. Ama ben
genel ölçü müyüm, değihm.
"Cangünce", tanıklıkJar taşı-
yor. Ağnlı, sancılı, acılı bır
adam kendısiyle, ötekilerle, top-
lulukJa, toplumla itişiyor. Gün-
lükteki susku katsayısına döne-
ceğım: Satıraralan geniş, çağn-
sı loş.
Başkası bizı kendısinde böy-
le ağırladığında, günlüğün anla-
mı belirir.
mehyiz. Dneu'nün eylemci kışiliği yazar
kımlıgi>te.' bır Malraux'dxı olduğu gibı.
örtüşememiştır: Çıfte kışilığın dramı. Ya-
zar, çoğu kez e> lemci değildir. yazma ey-
lemı değış-tokuş edemediği ıçin başka
bıreylemi açmaktan kaçınır. Yapıt vere-
mediğı dönemde sancılanır: Iki yapıtın
arasını gene yazıyla doldurmaya çalışır,
evet: Günlüğüne sığınırböylece. Birnok-
tadan sonra. onu da bir yapıta dönüştüre-
meyecekse zaten geri çekilır. Yazar gün-
lükleri tek bır kategonye onun için top-
lanamazlar -sanatçı günlükleri de. (K-
lee'yı düşünüyorum).
ÇaprazJama günlük antolojisi
Bazı \azarlar, bir dönem günlüğüne
kovuk niteliği vermışlerdir. Kafka'nın
günlüğünün üçte biri tek bir yılı kapsar
örneğin. Yapıtın yokluğu = Günlüğün
varlığı ise, günlük bıze yapıtın neden ol-
madığını gösterdiği için çok önemli bir
kaynaktır.
Bazı yazarlar. günlüklerini yapıtlan-
nın anadamarlanndan biri kılacak ölçü-
de ona bağımlı olmuşlardır: Thomas
Viann, Gombnjwicz,Gıde, Woolf.
Bazı yazarlar da yapıtlannı günlükleş-
tirmişlerdır: Leautaud, Jüngergıbi. Can-
danlık ölçüsü, farkJı kategorilerde farklı
katsayılarda kendini dayatır.
Günlük okurken, verileri (olay, olgu.
duygu, düşünce) neden tartma gereksin-
mesi duyanz? Işte. yazan lcurcalamaya
koyulmadan önce, bizdeki okura dimdik
bakmayı zorunlu kılan soru. Gerçekle,
gerçeksilikle nasıl bir ilişki arayışı için-
deyiz? Neden yapılmışın, yapıntınm, ya-
payın ötesine inmek istiyoruz? Hangi etik
dayanaklar, candan günlüğün yazanna
etik kafes ördürüyor içimizde?
Kımse denemiş midir bilmiyorum. bir
"Çaprazlama Günlük Antolojisi" yapıl-
mışsa, yapılacak olsa ("Bu Kalem Me-
lûn"a yeni bir madde düşmek istemiyo-
rum-), günlüğün öznel gerçeklik haritası
daha bir netleşir (di):
Diyelim, Gide ile Claudel'in birlikte
kahvaltı ettikleri bir sabaha ilişkin izle-
nimlenni (Gide'in günlüğünden belli be-
lirsız böyle bir not kalmış belleğımde.
Claudel'in günlüğünü okumadığım için
karşılığı var mı bilemiyorum. ama olabi-
lır (di)-) yan yana okuyoruz: Örtüşen öğe-
lerle avnşan öğelerin ekonomisinin için-
de bulubalıriz günlüğün gerçeklik katsa-
yısını: Bu, bize ötesini aramama, bekle-
meme terbiyesini kazandırabilir.
Bütün bunlar bir yana; günlük tutan,
günlük okuma alışkanlığı olan bıcyazar
günlük konusundaki görüşlenni dile ge-
tirmeye başladığında, sıraladığım sırala-
madığım bütün şüphe alanlanna kendi de
dalacağını sezmekte gecıkmez.
Günlüğün kendine özgü paradokslan
vardır.
Şiirin, romanın, öykünün, denemenin
nasıl varsa.
Candan olma şart
Günlük yazannın günlük okurundan
kesin çizgilerle aynldığı yer, onun yaz-
dıklanndaki söz payı ile susku payını gö-
rebileceği noktada bulunmasıdır:
Candan ya da değil, günlük söyledi-
ğiyle vardır, bir de söylemediği, tuttuğu
söyleyemediği ile. Ağzmageleni, aklına
düşeni, kalemin ucuna ineni olduğu gibı
yazmazbirkere: Süzgeçten geçinr. Birön
denetim aşaması. Candanlığı çizmez mi
bu çizer: Candanlık boşboğazlıkla bir tu-
tulmaya başlandığından. hatıra defteri tu-
tan öğrenciden farkı kalmaz yazann. lşin
ruhaf yanı: Günlük yazannın candanlığı-
na şüphe duyanlann, gerçekte bu candan-
lığı uçsuz bucaksız bir kendini salıverme
olarak görmeleri, üstelık bunu ona karşı
Devlet Tiyatrolan 31 yeni oyunla 1 ekimde merhaba diyor...
YenisewnoyunkmMbieıutiANKARA (Cmnhum« Bü-
rosu) - Devlet Tiyatrolan 31 "i
yeni olmak üzere 61 oyunJa 1
ekinıde sezonu açıyor. Tiyatro-
larda bL yıl, Aaiz Nesin'in,
"Azizııaııe'', "Çiçu" ve "Dü-
dükçükrveFırçaalannSavaşı''
adh 3 yapıü da sahnelenecek.
Devle: Tiyatrolan 1 ekimde
açılıyor. IP'lı eskı Kültür Baka-
oı İsmail Kahraman dönemin-
de alelacslerepertuvarakonuJan
TuranObzoğhı nun "Dördön-
cü Munf adlı oyununun bu yı-
la devreaıesi dikkat çekerken,
Aziz Nean ve YüceJ Erten'in
"AziznaBe''si bu yıl da tiyatro-
severleri; buluşacak.
Nâzın Hikmet'in "Knvayi
MiBiye'' apıtı Ankara'nın yanı
sıra Istatburda da sahnelene-
cek. Devet Tiyatrolan'nda ge-
çen yılan devredecek diğer
oyunJarsJyle:
Ankan: "Ana (Card Ça-
pek)", "yınie WöMer (Arnoki
Wesk£r)', "Benimkinin Adı Re-
şSne (ftrre Rey)", "Boyaa
{runcerCScenoğlu)'', "Gazap
Uzümkr (John Stembeck)*,
"Gdğe ^üan Pencere (David
Hare)". -Sahncakta tki Kişi
tWaiiamGibson)'', "Akıöı So>'-
can (Çoak (jjTinu-Fikret Ter-
d)", "Keoğlan ChTincaktar ÜJ-
sesinde ı v. Fıraaa-P. ErsanV
Yeni sezonda Aziz Nesin'in üç, Haknın Taner, Memet Eiaydur ve Mebh Cevdet Anday'ın da ikişer oyıınian sahnelenecek.
tstanbul: "Kadınlardan Ko-
nuşalım (Dairo Fo)", "Babaan-
nem 100 Yasinda (Roberta Cos-
sa)", "Orkestra (Arthur Mö-
ler)*, "Kamyon (Memet Ba>-
dnr)"," Robenson Dans (^re-
ni>w (Çocuk oyunu- Hansjörg
Schnekîer)."'
tztnir: "Mikadonun Çöpferi
(M. Cevdet Andav)", "Çayhane
(John Patrick)". "Yağmumı
(Richard Nash)", "Şeytan
Orümceği (Erdoğan Aytekin)"
1
,
"Memuroflu Memur (Dinçer
Sümer).''
Bursa: "HüznünCoşkiBuAl-
tmdağ(Yaşar.Seymanf, "Ham-
iet Efendi (Möjdat Gezeo)",
"Viustat (tsmet HürmfiztS)",
"Kazan Ue Havva(Yıkhray Şen-
tfirk)", "Gölgemn Canı (Çocuk
oyunu-Fîkret Terûf, "Çirldn
(MichadDeJCasdDo).-'
Trabzon: "Matruşka(Tuncer
CücenoğJu)"
Antalya:
u
Fareterwİnsanlar
(JohnStembeck)"
Aziz Nesin'in 2 yapıtmın da
arasında yer akiıgı 1997-1998
ilk tur oyunlan da şöyle:
Ankara: "AteşteOynayanpS-
hat Asyah)", "Yalana Aranıyor
(Dlmitri Psathas)", "Merhaba
Hoşcakal(AtnolFuganI)VUs-
talar Sıınfi (T. Mc Naiyf, "Ru-
muzGoncagül(OktavAravTo)'",
"Mri-Öbürü (Loleh Belİon)",
"Marins(Mared Pagnol)", "Üç
LzunKadm(A.AS>ee).'-
tstanbul: "Kctcapü Spagetti
(Çocuk oyunu-Rainer Han-
feM)
n
, "EtaaHırsulan (Memet
Baydur)", "Yaşlı Bir Palyaço
vaş Dinçel)", "Çiça (Aziz Ne-
sm)",tt
KınkBoynuzun Hikâye-
a (Çocuk Oyunu-Kemal Ba-
şığında Şamata (Hakiun Ta-
nerf, "Kozalar(Adalet Ağaoğ-
lur,"ÖiülerKonuşiBakkerier
(Mefflı Cevdet Andayf, "Mis
Margarita YöBtemi (Roberto
Athavde)."
Izmin "Kadmakbrfnmcer
Câcenoğhir, "ÇB Hoıw (Ok-
tav Rifat)",fc
Cengiz Han'm YA-
siktedJRefıkErduran).''
Bursa: "Gözfcrimi Kapanm,
Vaztfemi Yaparun (Hakhm Ta-
'^teBiHM(S
Adana: "Uçkâgıtçı (Orhan
Kemal-Ersan Uysal)'', "Palyiı-
çolar (Çocuk oyunu-Saffij Kal-
yaay
Trabzon: "Dogrobr (A. Ca-
Diyarbakır: "Düdükçüter ve
Fırçacılann Savap (Aziz Ne-
sm)", "Burnunu Kayfoeden Pal-
yaco(Çocukoyunu-Nil«nuEn-
gtarieniz)."
Antalya: "Anılar (Neü SS-
mon)", "Misafir (Bügesu Ere-
nııs)", "Tam Rolünde (Loori
Osmkî)?
çıkarak ıstemeleridir.
Ikıncı, önemi azınsanamayacak
tim aşaması yayın hazırlığı e\Tesinde gö-
rülür: Yazar keser. budar, ayıklar günlü-
ğünü. Candanlık böylece iyiden iyiye tör-
pülenır: Günlüğü bir yapıta dönüştürmek,
onu zaten işlemlerden geçirmektir.
Demek ki, günlükten söz ederken can-
dan sıfatı kullanıyorsak, onu yazann ney-
se o, neyse öyle gözüktüğü anlamında
görmemeliyiz. Candan günlük, belki bir
ölçüde, otomatik yazıya komşu bir iç dö-
küşte söz konusu edilebilir: Yapımın, öl-
çümün, her türlü hesabın olabildiğince
indirgendiği bir düzlem üzerinde. Bu du-
rumda da, yazınsal bir yapıttan, bir yazar
yapıtından söz edebilir miyiz. o başka.
Candan günlük, yazan kişinin canlan-
dığını, içtenliğini,yazdıklanndaki sahici-
liği çerçevelemiyoröyleyse: Biryaklaşırn
sorunu bu. Candan günlük, yazannın ha-
yatına geniş ölçüde dayandığını, dayanı-
yormuş -gibi olduğunu gösteriyor; yazar
bize özel hayatını açmaktan geri durmu-
yor- o zaman da şüphe uyandınyor:
Günlfik tutmanın başka yollan
Kadın yazar, oğlunu ne kadar sevdiği-
ni anlatıyor. Kendisini ya da bizi, onunla
gereğince ilgılenemediği gerçeğini ört-
bas etmek ıçin mi aldatıyor? -Bilerek bil-
meyerek- Şüpheleniyoruz. Oğlunu hiç
sevmedığini, oğlu olduğu için sevmek zo-
nında olmadığını anlatıyor. Ne kadar çiz-
gidışı olduğunu mu göstermeye çalışıyor
bize? Şüpheleniyoruz. Oğluyla cinsel
ilişkiye girme isteğiyle yanıp ruUıştuğu
ya da onu öldürmek istediğini anlatıyor.
Skandal efektlerine mı sığınıyor? Şüphe-
leniyoruz. Oğlundan tek sözcük olsun söz
etmiyor. Hayatında hiç mi yeri yoktu?
Şüpheleniyoruz.
Şiir, anlatı, deneme-klâsik ya da avant-
garde yazL'n türleri yazar ile yapıt arası-
na, okur zorlamaya kalkışsa bile, mesa-
feyi oturtur. Sorun günlükle, anı ve yaşa-
möyküsü metinleriyle netlik kazanır,
çünkü mesafe ayan değişmiştir. Candan
günlükte, yazann susma, sessiz kalma,
her şeye karşın mesafe koyma çabasını
çözümlemek gerekir - okur çözümleme-
yi sevmez.
Neyse ki, günlük tutmanın başka yol-
lan yordamlan vardır. Yazann orada da
candanlık sorunlan olur: Yapıtında açığa
vurmak istemediği bazı öğeleri günlüğü-
ne taşıyabilir; okuduğu yapıtlarla ilgili
gerçek görüşlerini yansıtmaktan kaçına-
bılır; bazı olgulan bilerek ya da yanlışhk-
la çarpıtabilir.. sahicılik dediğimiz şey se-
raptır.
Günlük yazan, kendisini çelışkiler de-
nizine salan böyle nice aynntının orta-
sında yüzmeyi göze almıştır. Okurun on-
lardan kalkarak kendisini yaralayabile-
ceğini kestirir. Pek çok yazar, bundandır,
günlük tutar ama yayımlamaktan kaçınır.
Candan olma 'şarü'ndan dem vurula-
bilirmi?
Belki şöyle: Gerçekten bir gün yok
edeceğinden emin olarak günlük tutan,
sonunda gerçekten de onu yok eden bir
yazann günlüğünde candanlık, içtenlik,
sahicılik katsayısı sanınm daha yüksek-
tir.
Onu da okuyamayız.
Genç Türk
sanatçılardan
bir ilk daha
Kühür Servisi -13 - 16
Ağustos 1997 tarihleri ara-
sında güney Fransa'nın
Toulouse şehrinde düzen-
lenen 5. Uluslararası Ri-
eumes Lirik Yanşma-
sı'nda bir Türk opera sa-
natçısı, birinci oldu. 14
farklı ülkeden toplam 83
sanatçının opera. melodi
ve operet melodileri kate-
gorilerinde yanştığı orga-
nızasyonda Türkıye'yi
başan ile temsil eden An-
kara Devlet Opera ve Ba-
le'si üyesi Sim Tokyürek
kadın opera sanatçısı ka-
tegorisınde birinci oldu.
Yeni yeteneklerin keşfe-
dilmesi ve uluslararası
arenada değerlendirilme-
si amacıyla düzenlenen
yanşmanm jürisi. konu-
nun uzmanlan tanmmış li-
nk sanatçıları, organiza-
törler ve Paris operası gibi
önemli kuruluşlann yöne-
ticilerinden oluşuyordu. 3
farklı kategorinin olduğu
yanşmada elemeler asa-
malı olarak gerçekleştiril-
di, melodi dalında 16. ope-
ret melodileri dalında 7,
opera dalında ise 23 kişi-
nin finale kaldığı yanşma-
da 7 kişi ödül aldı. Halka
açık olarak gerçekleştıri-
len fınal gecesinde Türki-
ye'yi temsil eden Sım
Tokyürek, ezzo soprano
olarak seslendirdiği "La
Traviata" ve "Maskeli
Balo" operalanndan arya-
lar ile hem seyircinin hem
dejürinin büyük beğenısi-
ni toplayarak birinci oldu.
Bunun yanı sıra en bü-
yük para ödülü 10 bın
frank ve organizasyonun
düzenlediği şehrin çeşitli
dernekleri tarafından ven-
len hediyeleri kazandı.
1971 doğumlu Sim Tok-
yürek, Ankara Konserva-
tuan'nı bitirdikten sonra
Ankara Devlet Opera ve
Balesi'nde korist olarak
çalışmaya başladı. "Han-
sel ve Gratel" operasında
cadı, "Maskeli Balo"
operasında Ulrika, "And-
rie Chanier" operasında
kontes rollerini seslendir-
di. Yanşmada aynca,
Fransa'dan banton David
Grousset erkek opera sa-
natçısı dalında birinci
olurken Fransız tenor sa-
natçı Claude Minich de
ikinci oldu. Fransız sopra-
no Agnes Bastian kadın
opera sanatçısı dalında
ikinci olurken melodi da-
lında birincilik ödülünü
Lkraynalı tenor Ivan
Netchiporko kazandı.
Operet melodi dalında
Fransız soprano Isabelle
Charles ödül alırken teş-
vık ödülünü de Belçikalı
Bariton Vincent Bert-
rand aldı.
Nermi Uygur'dan iki kitap daha
• Kültür Servisi -
Nermi Uygur'un
"Bunalınıdan Yaşama
Kültürü " ve
"Güneşle" isimli
kitaplan Yapı Kredi
Yayınlan'nın Cogito
dizisinden çıktı.
"Bunalımdan Yaşama
Kültürü" isimli kitap
yazann kendi
deyişiyle. "kitaplann
kitabı" olan
"Bunalımlar kitabı "na
birönsöz. ilk kez 1989
yılında yayımlanan bu
kitap, yazann kendi
deyişiyle "Dil ve kültür alanına giren araştırma ve
denemelerinden tanıdığımız yazar bu kez, bize,
başından geçen bir bunalımı. bu arada. bazı hastane
anılan ile genellıkle bunalıma ilişkin görüşlerini
sunuyor." İlk baskısı 1969'da, ikinci baskısı 1989'da
yayımlanan "Güneşle", giinün yalnızca güneşli
saatlerinde yazılmış denemelerden oluşuyor.
Denemelerin konulan. kuşkudan eve, boş zamandan
depreme. yer adlanndan yok ülkeye, Yunus Emre'den
Picasso'ya, alıntıdan dipnota kadar geniş bir
yelpazeden oluşuyor.
Edmburgh'ta film ödülleri verHdi
• Kültür Servisi - Edinburgh Film Festivali ödülleri
sahiplerini buldu. Ödüllerin hemen hemen hepsini
lngiliz filmleri kazandı. Gary Oldman. güney
Londra'da çalışan sınıfın alkol problemlerini ve
yaşamlannı anlattığı "Nil by Mouth" isimli filmiyle
"Channel Four Director's" ödülünü aldı.
Goldman'in ödülünü John Huston'un "The Man
Who Would Be King"de rol alan Sean Conery ve
Michael Caine verdi. Festivalde aynca, Judi
Dench'in Kraliçe Viktoria'yı canladırdığı"Mrs
Brovvn" ve 19. yüzyılın en önemli yazarlanndan
Oscar VV'ilde'ın yaşamınm anlatıldıği "NV'ilde" gibi
18 filmin katıldığı en iyi yeni lngiliz filmi ödülü
olan "Michael Povvell Odülü"nü, "Under The Skin"
isimli filmiyle Carine Adleraldı. Victor
Kossakovsky'nin Leningrad'da aynı günde doğan 50
kız ve 50 erkek hakkında hazırladığı "Wednesday
19.7.1961" isimli belgeseli, festivalde ödül kazanan
tek yabancı yapım. Festivalin yönetmeni Lizzie
Francke de 1997 yılının festivalin en iyi yılı
olduğunu söylüyor.
Aktör Martin Shavv'a saldrı
•Kültür Servisi- "Professionals" isimli filmde
Doyle rolünü oynayan 51 yaşındaki aktör Martin
Shavv. Londra'dakı "Haymarket Tiyatrosu"nda
sehnelenecek olan Oscar VVilde'ın "An Ideal
Husband" isimli oyununun prömiyerine giderken
otobüs şöförünün saldınsına uğradı. Arabasıyla
yolda giderken bir otobüsle karşı karşıya gelen
Shaw. otobüs şöförünün kendini aşağıladığını ve
daha sonra da saldırdığını anlattı.
1. Uluslararası Doğu Ezgileri
Festivali bugün başladı
• TAŞKENT (AA) - 1. Uluslararası Doğu Ezgileri
(Şark Teraneleri) Müzik Festivali, bugün
Semerkand'da başladı. 2 eylül tarihine kadar devam
edecek olan festivalin jüri heyetinde müzik
yapımcısı İzzet Öz de yer alıyor.
Güngön Günep'in seramik
sergisi Falez Sanat Galenisi nde
• Kültür Servisi - Güngör Güner'in seramik sergisi,
3 eylül tarihine dek Antalya Falez Sanat
Galerisi'nde izleyenlerin beğenisine sunulacak.
Sanatçı. ilk kez kullandığı kâğıt hamurlu yüzeysel
seramiklerinin üzerindekj küllü sırlar aracılığıyla
geleneğe, çok eskilere gönderme yaparak resimle
seramiğin iç içeliğini kanıtlamayı amaçlıyor.