27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 AĞUSTOS 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 İNSANLAR, SOKAKLAR VE ŞEYLER ENİS BATUR Candan Günce• Günlük yazannın günlük okurundan kesin çizgilerle aynldığı yer, onun yazdıklanndaki söz payı ile susku payını görebileceği noktada bulunmasıdır: Candan ya da değil, günlük söylediğiyle vardır, bir de söylemediği, tuttuğu söyleyemediği ile. FrenkJenn "joumal intime"ine tam bır karşılık bulamamışız. herkesın üzerinde anlaştığı bir tanım yok elımızde: Nere- deyse bir başına. özerk bir yazın türü bo- yuru almış zaman ıçinde, Âtaç'tan Salâh Birsel'eterimleştırilmişolmalıydı. Yaza- nn. yazanın iç döktüğü, içini döktüğü bir yatak bu: Her günlükte, güncede bu tür- den bir içtenlik göstergesı yoktur. "Can- dan Günlük" denilemez mi. ben diyece- ğim. Bır yazL'n türü olarak günlük her vakit biraz şüphe uyandırmıştır. Yararsız şüp- he: Öylesine çok güçlü örnek \ar ki kü- tüphane, kıtabevı raflannda, \arlığının tartışılırlığı değıl herhalde tartışma do- ğuran. Bıryapıtın ("KalpazanlarGünce- a")4)ir yolculuğun ("İspanya Güncesi"), bırtoplumsal olay yada olgunun ("Savaş Güncesi") etrafında doğmuş, dönmüş günlükler sorgulanmiyor genellıkle: Bir hayatin. bir hayatın anlara günlere bölün- müş seyrinın etrafında oluşmuşsa. tırnak çıkanlıyor, geçiriliyor yazara Gerekçe açik: tçten. candan görünmeye çalışıyor yazar, sahici mı içtenliği? Yazınsal yapıt- taki kurmaca payı bu soruyu çoğu zaman düşük kılıyor da. ıtıraf yazısı hemen kaş kaldırtıyor: Bir tek günlük mü. aslında bütün yaşamöyküsel damarı belirgin me- tinler ıçin harekete geçen bir soruşturma geliyor karşimıza. Açık söylcmek gere- kirse haksız yere ortaya çıkmamış bu eleştirel bakış. candan günlük konusun- da: O perspektiften hareketle yazılmış hiçbir günlüğün cüsseli bir düzmece bo- yuttan kendısini soyutlayabıleceğı geç- miyor aklımdan. Bunu bilerek okumak (ya da hiç okumamak) gerekir günlükle- ri, söylenmek birçözüm yolu değıldir. Dıieu la Rochefle'in günlüğünü okur- ken, günlüğün bu özelliğine diklenmesı- ne karşın günlük tutmaktan kaçınamamış pek çok yazar gibi onun da. kendisini ve ötekileri suçlayarak, bir tür olumsuz can- danlıktan candanlık. sahicılik beklemiş olduğunu görüyorum. Gide'e verıştinyor sözgelimi. bomboş ve anlamsiz günlük notlanna bakarak. yer yer ürpertıci çıp- laklıklar sergılediği sayfaları esgeçiyor. lyi okur olmak zamanla öğrenılebilen bir şeydir, iyı okur ayıklamayı da öğrenir. Kaldı ki. Drieu'nün Gıde'ın günlüğü konusundaki saptamalan kendi günlüğü açısından da geçerli. bunu da dile getiri- yor diye onu aziz sayamayız sanıyorum: Bu candanlığm sahıciliğı sahici mi aca- ba? Günlüğün "yazarhgın kaUeşliğT oldu- ğu bır yanm doğru, öte yandan. Drieu. günlüğün yapıtın yennı tuttuğu durumla- ra ıçerliyor Bir bakıma yapıttan kaçış eşittir günlüğe sıgınıştır, denklemi kuru- yor. Günlük. yazan, günlük yazmayacak olsa, gerçekten de onun yerıne bir (kaç) yapıt koyacakmıydı? Şüphelı \arsayım. Bir yazan yapıtla- nyla bilır. tanır, yazar sayanz, günlüğü bır yapıta dönüştürebilmişse, bunu ayırabil- Valery'nin Defterleri ile küçük Iskenderin Cangüncesi Bir uçta Valery'nın "Defter- lerT 'i. öbüründe. sözgelimi. kü- çük İskender'ın "Cangünce"si. Sanıyorum ıyi seçilmış ıki ör- nek. Bütün öteki günlükler. bu ıki ucun arasına yazılmışlardır, ötekıne ya da berikine yakınlık- lanna göre konumlanıp değer- lendırilebilirler. Valery'nin •4 Defterleri"i bir tutam olsun yer açmazlar haya- tma. Bır insandan çok bir beyın ve ona doğrudan bağlı bır el ta- rafından vazılmışlardır. Bılinç- li, en bılinçli seçimdir Va- lery'ninkı: Zihrıinin çevırmeni olmak istemiştir. Valery'nin neredeyse bütün yapıtını belırlemiştir bu seçim: Kendi deyimiyle bir iki yaşantı gölgesinın uğradığı "DenizMe- zarhğı'' bır yana hayatı yazdık- lanna fıske vurmamıştır. "Defterier" - anıtsal ginşim. Bunca derinlemesıne gitmış ikinci bır günlüğe rastlamadım. Valery'nin nasıl yaşadığı tasa- landınvorsa beni. başka kay- naklara gitmelıyım. Burada, o- nun nasıl düşündüğünü bile gö- remiyoruz: "Defterler",düşün- ce nasıl düşünür, bunu gösteri- yor. Nasıl oluvor. Felsefeye teğet gitse de. ya- zınsaL yazısal bır düşünme bi- çimı bu. Sivriltilmiş soyutlama denemeleri. Bır edebiyat felse- fesınden söz edeceksek önce Valery') e bakacağız: Mallar- me'den çıktığını. büyük "Diva- gations"uunutmaksızın. Blanc- hot'su. Barthes'ı, Derrida'sı oradan gelır. "Defterler", dur- madan ıçine dönülmeyı gerek- tıren bir anayapıt- Valery karşı- sında buz kesılsek bile değiş- meyecek bır gerçek. "Cangünce"\i "Defterier"le bırlikte, onlan kutuplaştırmak ıçin olsa da, anmam ganpsene- bılir. oysa düşlem peşine düş- Cangünce • Valery'nin 'Defterler'i bir tutam olsun yer açmazlar hayatına. Bilinçli, en bilinçli sevimdir Valery'ninki: Zihninin çevirmeni olmak istemiştir. "Cangünce"yi "Defterler"le birlikte, onlan kutuplaştırmak için olsa da, anmam garipsenebilir, oysa düşlem peşine düşmüyorum bu karşılaştırmayı yaparken. Valery her neyse, küçük fskender o değil. müyorum bu karşılaştırmayı ya- parken. Valery her neyse, küçük Iskendero değil Bırtürdoğaç- lama kendilığinden yazı ile ıçı- nı döküyor tskender: Yapısına. özelliklerıne. huyuna eldiven gıbi uyup bır üslûp ve teknik ile. Şiiri. öyküleri. denemelen gıbı günlüğü de aynı yazıya dayanı- yor. Bu kitapla ilgili bir itiraf: "Cangünce". "candan gün- lük"ten daha ıyi karşılıyor "jo- urnal intime'ı. Şairin, şiinn ılişkısı bağla- mında tehlikelı bağiantılardan dem vurulur. Genel kural ara- mak ne ölçüde doğru olur bile- miyorum, hepimizin öznel eği- limlen farklıdır. Düşüncenin şi- iri yıprattığı durumlar \ar be- nim için: Valery bunlann başın- da gelir. Düşünceye pek az hak tanıyan şairlere, iyi şairlere rast- lanır. Her şair kendi şiirinden asılır. küçük Iskender'in şiiri de, düzyazısı da bir imge cümbüşü- nedayalı. tmgedozuarttıkçaşi- in boğar ya, Iskender'de öy lesı- ne aşın bir boyut alıyor kı im- geleştırme, özgün bir ayar do- ğuyor. Dünyasını karşıiavan bır dil. "Cangünce"de de öyle: Bir hayat parçalanıyor önümüzde. bundan uygun bir dil trapezi dü- şünülemez. Bana öyle geliyor ki. lsken- der. MtırathanMungan'ın yap- mak istediğini yapmayı başardı: "Encounters of the Third Kind". Türkçenin Pasoiini'si, Fassbinder'i oldu. Cocteau'su olamazdı: Kültür birikimi dil zekâsı kadar güçlü değil. Ge- net'si olamazdı: Genet kökten- ci yaşamıyla taban tabana zıt bir yazıyı, "güzd yazTyı, gökçe ya- zını seçmişti, çünkü suçlannı hayatında zaten işlemişti. Gide'i olamazdı: Yeterince burjuva de- ğildı. Murathan da benzeri bir çıkış yapmıştı, kanımcaehlileş- ti, yazısı popkültürle örtüştü. küçük Iskender henüz çiğliğini koruyor, umanm yitirmez bu sahici özelliğini. Bir cinsel sınıflandırma ça- bası içinde görülebilirim. Isken- der'in yazısı ve yaşamı gövde- siyle bire bir ilerliyor, çarpışma alanlan içinden. Düşüncenin payıyla ilgili bu: Zihinsel yanı ağır basan yazınsal serüven ile yaşamsal yanı ağır basan yazın- sal serüvene, kendi tahterevalli dengesizliklenne kayıtlıdırlar. Gövdeyle yazmanın küçüm- senecek bir yanı yok. Sorun. bu- rada da iyi yazılıp yazılmadığı- na bağlı. lskender bence ıyi ya- zıyor. Okur olarak seçimleri- mizde özgürüz şüphesiz. Kendi payıma, "Cangünce"yi bir kez okunacak, sarsıcı bir kitap sayı- yorum.u Defterler"i, yaşadıkça uzanacağım bir kitap. Ama ben genel ölçü müyüm, değihm. "Cangünce", tanıklıkJar taşı- yor. Ağnlı, sancılı, acılı bır adam kendısiyle, ötekilerle, top- lulukJa, toplumla itişiyor. Gün- lükteki susku katsayısına döne- ceğım: Satıraralan geniş, çağn- sı loş. Başkası bizı kendısinde böy- le ağırladığında, günlüğün anla- mı belirir. mehyiz. Dneu'nün eylemci kışiliği yazar kımlıgi>te.' bır Malraux'dxı olduğu gibı. örtüşememiştır: Çıfte kışilığın dramı. Ya- zar, çoğu kez e> lemci değildir. yazma ey- lemı değış-tokuş edemediği ıçin başka bıreylemi açmaktan kaçınır. Yapıt vere- mediğı dönemde sancılanır: Iki yapıtın arasını gene yazıyla doldurmaya çalışır, evet: Günlüğüne sığınırböylece. Birnok- tadan sonra. onu da bir yapıta dönüştüre- meyecekse zaten geri çekilır. Yazar gün- lükleri tek bır kategonye onun için top- lanamazlar -sanatçı günlükleri de. (K- lee'yı düşünüyorum). ÇaprazJama günlük antolojisi Bazı \azarlar, bir dönem günlüğüne kovuk niteliği vermışlerdir. Kafka'nın günlüğünün üçte biri tek bir yılı kapsar örneğin. Yapıtın yokluğu = Günlüğün varlığı ise, günlük bıze yapıtın neden ol- madığını gösterdiği için çok önemli bir kaynaktır. Bazı yazarlar. günlüklerini yapıtlan- nın anadamarlanndan biri kılacak ölçü- de ona bağımlı olmuşlardır: Thomas Viann, Gombnjwicz,Gıde, Woolf. Bazı yazarlar da yapıtlannı günlükleş- tirmişlerdır: Leautaud, Jüngergıbi. Can- danlık ölçüsü, farkJı kategorilerde farklı katsayılarda kendini dayatır. Günlük okurken, verileri (olay, olgu. duygu, düşünce) neden tartma gereksin- mesi duyanz? Işte. yazan lcurcalamaya koyulmadan önce, bizdeki okura dimdik bakmayı zorunlu kılan soru. Gerçekle, gerçeksilikle nasıl bir ilişki arayışı için- deyiz? Neden yapılmışın, yapıntınm, ya- payın ötesine inmek istiyoruz? Hangi etik dayanaklar, candan günlüğün yazanna etik kafes ördürüyor içimizde? Kımse denemiş midir bilmiyorum. bir "Çaprazlama Günlük Antolojisi" yapıl- mışsa, yapılacak olsa ("Bu Kalem Me- lûn"a yeni bir madde düşmek istemiyo- rum-), günlüğün öznel gerçeklik haritası daha bir netleşir (di): Diyelim, Gide ile Claudel'in birlikte kahvaltı ettikleri bir sabaha ilişkin izle- nimlenni (Gide'in günlüğünden belli be- lirsız böyle bir not kalmış belleğımde. Claudel'in günlüğünü okumadığım için karşılığı var mı bilemiyorum. ama olabi- lır (di)-) yan yana okuyoruz: Örtüşen öğe- lerle avnşan öğelerin ekonomisinin için- de bulubalıriz günlüğün gerçeklik katsa- yısını: Bu, bize ötesini aramama, bekle- meme terbiyesini kazandırabilir. Bütün bunlar bir yana; günlük tutan, günlük okuma alışkanlığı olan bıcyazar günlük konusundaki görüşlenni dile ge- tirmeye başladığında, sıraladığım sırala- madığım bütün şüphe alanlanna kendi de dalacağını sezmekte gecıkmez. Günlüğün kendine özgü paradokslan vardır. Şiirin, romanın, öykünün, denemenin nasıl varsa. Candan olma şart Günlük yazannın günlük okurundan kesin çizgilerle aynldığı yer, onun yaz- dıklanndaki söz payı ile susku payını gö- rebileceği noktada bulunmasıdır: Candan ya da değil, günlük söyledi- ğiyle vardır, bir de söylemediği, tuttuğu söyleyemediği ile. Ağzmageleni, aklına düşeni, kalemin ucuna ineni olduğu gibı yazmazbirkere: Süzgeçten geçinr. Birön denetim aşaması. Candanlığı çizmez mi bu çizer: Candanlık boşboğazlıkla bir tu- tulmaya başlandığından. hatıra defteri tu- tan öğrenciden farkı kalmaz yazann. lşin ruhaf yanı: Günlük yazannın candanlığı- na şüphe duyanlann, gerçekte bu candan- lığı uçsuz bucaksız bir kendini salıverme olarak görmeleri, üstelık bunu ona karşı Devlet Tiyatrolan 31 yeni oyunla 1 ekimde merhaba diyor... YenisewnoyunkmMbieıutiANKARA (Cmnhum« Bü- rosu) - Devlet Tiyatrolan 31 "i yeni olmak üzere 61 oyunJa 1 ekinıde sezonu açıyor. Tiyatro- larda bL yıl, Aaiz Nesin'in, "Azizııaııe'', "Çiçu" ve "Dü- dükçükrveFırçaalannSavaşı'' adh 3 yapıü da sahnelenecek. Devle: Tiyatrolan 1 ekimde açılıyor. IP'lı eskı Kültür Baka- oı İsmail Kahraman dönemin- de alelacslerepertuvarakonuJan TuranObzoğhı nun "Dördön- cü Munf adlı oyununun bu yı- la devreaıesi dikkat çekerken, Aziz Nean ve YüceJ Erten'in "AziznaBe''si bu yıl da tiyatro- severleri; buluşacak. Nâzın Hikmet'in "Knvayi MiBiye'' apıtı Ankara'nın yanı sıra Istatburda da sahnelene- cek. Devet Tiyatrolan'nda ge- çen yılan devredecek diğer oyunJarsJyle: Ankan: "Ana (Card Ça- pek)", "yınie WöMer (Arnoki Wesk£r)', "Benimkinin Adı Re- şSne (ftrre Rey)", "Boyaa {runcerCScenoğlu)'', "Gazap Uzümkr (John Stembeck)*, "Gdğe ^üan Pencere (David Hare)". -Sahncakta tki Kişi tWaiiamGibson)'', "Akıöı So>'- can (Çoak (jjTinu-Fikret Ter- d)", "Keoğlan ChTincaktar ÜJ- sesinde ı v. Fıraaa-P. ErsanV Yeni sezonda Aziz Nesin'in üç, Haknın Taner, Memet Eiaydur ve Mebh Cevdet Anday'ın da ikişer oyıınian sahnelenecek. tstanbul: "Kadınlardan Ko- nuşalım (Dairo Fo)", "Babaan- nem 100 Yasinda (Roberta Cos- sa)", "Orkestra (Arthur Mö- ler)*, "Kamyon (Memet Ba>- dnr)"," Robenson Dans (^re- ni>w (Çocuk oyunu- Hansjörg Schnekîer)."' tztnir: "Mikadonun Çöpferi (M. Cevdet Andav)", "Çayhane (John Patrick)". "Yağmumı (Richard Nash)", "Şeytan Orümceği (Erdoğan Aytekin)" 1 , "Memuroflu Memur (Dinçer Sümer).'' Bursa: "HüznünCoşkiBuAl- tmdağ(Yaşar.Seymanf, "Ham- iet Efendi (Möjdat Gezeo)", "Viustat (tsmet HürmfiztS)", "Kazan Ue Havva(Yıkhray Şen- tfirk)", "Gölgemn Canı (Çocuk oyunu-Fîkret Terûf, "Çirldn (MichadDeJCasdDo).-' Trabzon: "Matruşka(Tuncer CücenoğJu)" Antalya: u Fareterwİnsanlar (JohnStembeck)" Aziz Nesin'in 2 yapıtmın da arasında yer akiıgı 1997-1998 ilk tur oyunlan da şöyle: Ankara: "AteşteOynayanpS- hat Asyah)", "Yalana Aranıyor (Dlmitri Psathas)", "Merhaba Hoşcakal(AtnolFuganI)VUs- talar Sıınfi (T. Mc Naiyf, "Ru- muzGoncagül(OktavAravTo)'", "Mri-Öbürü (Loleh Belİon)", "Marins(Mared Pagnol)", "Üç LzunKadm(A.AS>ee).'- tstanbul: "Kctcapü Spagetti (Çocuk oyunu-Rainer Han- feM) n , "EtaaHırsulan (Memet Baydur)", "Yaşlı Bir Palyaço vaş Dinçel)", "Çiça (Aziz Ne- sm)",tt KınkBoynuzun Hikâye- a (Çocuk Oyunu-Kemal Ba- şığında Şamata (Hakiun Ta- nerf, "Kozalar(Adalet Ağaoğ- lur,"ÖiülerKonuşiBakkerier (Mefflı Cevdet Andayf, "Mis Margarita YöBtemi (Roberto Athavde)." Izmin "Kadmakbrfnmcer Câcenoğhir, "ÇB Hoıw (Ok- tav Rifat)",fc Cengiz Han'm YA- siktedJRefıkErduran).'' Bursa: "Gözfcrimi Kapanm, Vaztfemi Yaparun (Hakhm Ta- '^teBiHM(S Adana: "Uçkâgıtçı (Orhan Kemal-Ersan Uysal)'', "Palyiı- çolar (Çocuk oyunu-Saffij Kal- yaay Trabzon: "Dogrobr (A. Ca- Diyarbakır: "Düdükçüter ve Fırçacılann Savap (Aziz Ne- sm)", "Burnunu Kayfoeden Pal- yaco(Çocukoyunu-Nil«nuEn- gtarieniz)." Antalya: "Anılar (Neü SS- mon)", "Misafir (Bügesu Ere- nııs)", "Tam Rolünde (Loori Osmkî)? çıkarak ıstemeleridir. Ikıncı, önemi azınsanamayacak tim aşaması yayın hazırlığı e\Tesinde gö- rülür: Yazar keser. budar, ayıklar günlü- ğünü. Candanlık böylece iyiden iyiye tör- pülenır: Günlüğü bir yapıta dönüştürmek, onu zaten işlemlerden geçirmektir. Demek ki, günlükten söz ederken can- dan sıfatı kullanıyorsak, onu yazann ney- se o, neyse öyle gözüktüğü anlamında görmemeliyiz. Candan günlük, belki bir ölçüde, otomatik yazıya komşu bir iç dö- küşte söz konusu edilebilir: Yapımın, öl- çümün, her türlü hesabın olabildiğince indirgendiği bir düzlem üzerinde. Bu du- rumda da, yazınsal bir yapıttan, bir yazar yapıtından söz edebilir miyiz. o başka. Candan günlük, yazan kişinin canlan- dığını, içtenliğini,yazdıklanndaki sahici- liği çerçevelemiyoröyleyse: Biryaklaşırn sorunu bu. Candan günlük, yazannın ha- yatına geniş ölçüde dayandığını, dayanı- yormuş -gibi olduğunu gösteriyor; yazar bize özel hayatını açmaktan geri durmu- yor- o zaman da şüphe uyandınyor: Günlfik tutmanın başka yollan Kadın yazar, oğlunu ne kadar sevdiği- ni anlatıyor. Kendisini ya da bizi, onunla gereğince ilgılenemediği gerçeğini ört- bas etmek ıçin mi aldatıyor? -Bilerek bil- meyerek- Şüpheleniyoruz. Oğlunu hiç sevmedığini, oğlu olduğu için sevmek zo- nında olmadığını anlatıyor. Ne kadar çiz- gidışı olduğunu mu göstermeye çalışıyor bize? Şüpheleniyoruz. Oğluyla cinsel ilişkiye girme isteğiyle yanıp ruUıştuğu ya da onu öldürmek istediğini anlatıyor. Skandal efektlerine mı sığınıyor? Şüphe- leniyoruz. Oğlundan tek sözcük olsun söz etmiyor. Hayatında hiç mi yeri yoktu? Şüpheleniyoruz. Şiir, anlatı, deneme-klâsik ya da avant- garde yazL'n türleri yazar ile yapıt arası- na, okur zorlamaya kalkışsa bile, mesa- feyi oturtur. Sorun günlükle, anı ve yaşa- möyküsü metinleriyle netlik kazanır, çünkü mesafe ayan değişmiştir. Candan günlükte, yazann susma, sessiz kalma, her şeye karşın mesafe koyma çabasını çözümlemek gerekir - okur çözümleme- yi sevmez. Neyse ki, günlük tutmanın başka yol- lan yordamlan vardır. Yazann orada da candanlık sorunlan olur: Yapıtında açığa vurmak istemediği bazı öğeleri günlüğü- ne taşıyabilir; okuduğu yapıtlarla ilgili gerçek görüşlerini yansıtmaktan kaçına- bılır; bazı olgulan bilerek ya da yanlışhk- la çarpıtabilir.. sahicılik dediğimiz şey se- raptır. Günlük yazan, kendisini çelışkiler de- nizine salan böyle nice aynntının orta- sında yüzmeyi göze almıştır. Okurun on- lardan kalkarak kendisini yaralayabile- ceğini kestirir. Pek çok yazar, bundandır, günlük tutar ama yayımlamaktan kaçınır. Candan olma 'şarü'ndan dem vurula- bilirmi? Belki şöyle: Gerçekten bir gün yok edeceğinden emin olarak günlük tutan, sonunda gerçekten de onu yok eden bir yazann günlüğünde candanlık, içtenlik, sahicılik katsayısı sanınm daha yüksek- tir. Onu da okuyamayız. Genç Türk sanatçılardan bir ilk daha Kühür Servisi -13 - 16 Ağustos 1997 tarihleri ara- sında güney Fransa'nın Toulouse şehrinde düzen- lenen 5. Uluslararası Ri- eumes Lirik Yanşma- sı'nda bir Türk opera sa- natçısı, birinci oldu. 14 farklı ülkeden toplam 83 sanatçının opera. melodi ve operet melodileri kate- gorilerinde yanştığı orga- nızasyonda Türkıye'yi başan ile temsil eden An- kara Devlet Opera ve Ba- le'si üyesi Sim Tokyürek kadın opera sanatçısı ka- tegorisınde birinci oldu. Yeni yeteneklerin keşfe- dilmesi ve uluslararası arenada değerlendirilme- si amacıyla düzenlenen yanşmanm jürisi. konu- nun uzmanlan tanmmış li- nk sanatçıları, organiza- törler ve Paris operası gibi önemli kuruluşlann yöne- ticilerinden oluşuyordu. 3 farklı kategorinin olduğu yanşmada elemeler asa- malı olarak gerçekleştiril- di, melodi dalında 16. ope- ret melodileri dalında 7, opera dalında ise 23 kişi- nin finale kaldığı yanşma- da 7 kişi ödül aldı. Halka açık olarak gerçekleştıri- len fınal gecesinde Türki- ye'yi temsil eden Sım Tokyürek, ezzo soprano olarak seslendirdiği "La Traviata" ve "Maskeli Balo" operalanndan arya- lar ile hem seyircinin hem dejürinin büyük beğenısi- ni toplayarak birinci oldu. Bunun yanı sıra en bü- yük para ödülü 10 bın frank ve organizasyonun düzenlediği şehrin çeşitli dernekleri tarafından ven- len hediyeleri kazandı. 1971 doğumlu Sim Tok- yürek, Ankara Konserva- tuan'nı bitirdikten sonra Ankara Devlet Opera ve Balesi'nde korist olarak çalışmaya başladı. "Han- sel ve Gratel" operasında cadı, "Maskeli Balo" operasında Ulrika, "And- rie Chanier" operasında kontes rollerini seslendir- di. Yanşmada aynca, Fransa'dan banton David Grousset erkek opera sa- natçısı dalında birinci olurken Fransız tenor sa- natçı Claude Minich de ikinci oldu. Fransız sopra- no Agnes Bastian kadın opera sanatçısı dalında ikinci olurken melodi da- lında birincilik ödülünü Lkraynalı tenor Ivan Netchiporko kazandı. Operet melodi dalında Fransız soprano Isabelle Charles ödül alırken teş- vık ödülünü de Belçikalı Bariton Vincent Bert- rand aldı. Nermi Uygur'dan iki kitap daha • Kültür Servisi - Nermi Uygur'un "Bunalınıdan Yaşama Kültürü " ve "Güneşle" isimli kitaplan Yapı Kredi Yayınlan'nın Cogito dizisinden çıktı. "Bunalımdan Yaşama Kültürü" isimli kitap yazann kendi deyişiyle. "kitaplann kitabı" olan "Bunalımlar kitabı "na birönsöz. ilk kez 1989 yılında yayımlanan bu kitap, yazann kendi deyişiyle "Dil ve kültür alanına giren araştırma ve denemelerinden tanıdığımız yazar bu kez, bize, başından geçen bir bunalımı. bu arada. bazı hastane anılan ile genellıkle bunalıma ilişkin görüşlerini sunuyor." İlk baskısı 1969'da, ikinci baskısı 1989'da yayımlanan "Güneşle", giinün yalnızca güneşli saatlerinde yazılmış denemelerden oluşuyor. Denemelerin konulan. kuşkudan eve, boş zamandan depreme. yer adlanndan yok ülkeye, Yunus Emre'den Picasso'ya, alıntıdan dipnota kadar geniş bir yelpazeden oluşuyor. Edmburgh'ta film ödülleri verHdi • Kültür Servisi - Edinburgh Film Festivali ödülleri sahiplerini buldu. Ödüllerin hemen hemen hepsini lngiliz filmleri kazandı. Gary Oldman. güney Londra'da çalışan sınıfın alkol problemlerini ve yaşamlannı anlattığı "Nil by Mouth" isimli filmiyle "Channel Four Director's" ödülünü aldı. Goldman'in ödülünü John Huston'un "The Man Who Would Be King"de rol alan Sean Conery ve Michael Caine verdi. Festivalde aynca, Judi Dench'in Kraliçe Viktoria'yı canladırdığı"Mrs Brovvn" ve 19. yüzyılın en önemli yazarlanndan Oscar VV'ilde'ın yaşamınm anlatıldıği "NV'ilde" gibi 18 filmin katıldığı en iyi yeni lngiliz filmi ödülü olan "Michael Povvell Odülü"nü, "Under The Skin" isimli filmiyle Carine Adleraldı. Victor Kossakovsky'nin Leningrad'da aynı günde doğan 50 kız ve 50 erkek hakkında hazırladığı "Wednesday 19.7.1961" isimli belgeseli, festivalde ödül kazanan tek yabancı yapım. Festivalin yönetmeni Lizzie Francke de 1997 yılının festivalin en iyi yılı olduğunu söylüyor. Aktör Martin Shavv'a saldrı •Kültür Servisi- "Professionals" isimli filmde Doyle rolünü oynayan 51 yaşındaki aktör Martin Shavv. Londra'dakı "Haymarket Tiyatrosu"nda sehnelenecek olan Oscar VVilde'ın "An Ideal Husband" isimli oyununun prömiyerine giderken otobüs şöförünün saldınsına uğradı. Arabasıyla yolda giderken bir otobüsle karşı karşıya gelen Shaw. otobüs şöförünün kendini aşağıladığını ve daha sonra da saldırdığını anlattı. 1. Uluslararası Doğu Ezgileri Festivali bugün başladı • TAŞKENT (AA) - 1. Uluslararası Doğu Ezgileri (Şark Teraneleri) Müzik Festivali, bugün Semerkand'da başladı. 2 eylül tarihine kadar devam edecek olan festivalin jüri heyetinde müzik yapımcısı İzzet Öz de yer alıyor. Güngön Günep'in seramik sergisi Falez Sanat Galenisi nde • Kültür Servisi - Güngör Güner'in seramik sergisi, 3 eylül tarihine dek Antalya Falez Sanat Galerisi'nde izleyenlerin beğenisine sunulacak. Sanatçı. ilk kez kullandığı kâğıt hamurlu yüzeysel seramiklerinin üzerindekj küllü sırlar aracılığıyla geleneğe, çok eskilere gönderme yaparak resimle seramiğin iç içeliğini kanıtlamayı amaçlıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle