Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Ders kitapları
okullarda
saülacak
• İstanbul Haber Servisi -
Milli Eğitim Bakanlığı
Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanlığı. sınıf geçme
sistemine göre ders kitabı
bulunmayan derslerde,
kredili sistemde kullanılan
kitaplardan yararlanılmasını
kararlaştırdı. İstanbul
Valiliği de yaptıgı
açıklamada, ildeki yabancı
dille eğitim yapan okullann
hazırlık sınıflannda
okutulan yabancı dil ders ve
kaynak kıtaplannın zümre
öğretmenler kurullannca
seçılmesinin uygun
görüldüğü belirtildi.
Açıklamada. bu kitaplann
okul kcıoperatıflen eliyle
satılması istendı.
Kadrolaşmaya
Danıştaydan
engel
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - Devlette partizan
kadrolaşma için yönetmelik
değişiklıkJerine giden
REFAHYOL hükümetinin
istifa ettikten sonra
gerçekleştirdiği son
kadrolaşma yönetmeliği de
Danıştay 5. Dairesi
tarafından durduruldu.
Karar Ankara Tabip
Odası'nın başvurusu
ûzerine alındı.
Hükümette
Bergama ayrılığı
• ANKARA (Cumhuriyet
Biirosu) - Yörelennde
siyanürleme yoluyla altın
üretılmemesi için yıllardır
mücadele veren Bergama
halkına. Başbakan
Yardımcısı ve Milli
Savunma Bakanı tsmet
Sezgin "den destek geldi.
Sezgın, "Idarenin her
eyleminin yargı
denetimınde olduğu bir
ülkede, Danıştay karannı
uygulamayıp da ne
yapacaksınız" dedi
Demirel'in
kabulü
• İstanbul Haber Servisi -
Yaz dönemi çalışmalannı
Istanbul'da sürdüren
Cumhurbaşkatu Süleyman
Demırel, Diyanet Işleri
Başkanı Mehmet Nuri
Yılmaz'i Etiler'deki evinde
kabul etti. Mehmet Nuri
Yılmaz. yaklaşık yanm saat
süren kabul sonrasında,
gazetecılerin ziyaretle ilgili
sorulannı yanıtsız bıraktı.
Yılmaz. bir gazetecinin. "8
yıllık kesıntısiz eğitimi
protesto için cuma namazı
sonrası yapılan gösterilere"
ilişkin sorusu üzerine,
bugün bu konularla ilgili
olarak tstanbul'da bir basın
toplantısı yapacağmı
söyledi.
CHFden barış
günü kutlaması
• İstanbul Haber Servisi -
CHP İstanbul 11 Başkanlığı.
Dün>a Banş Günü'nü
Fenerbahçe Stadı'nda
kutlayacak. CHP Genel
Başkanı Deniz Baykal'ın
da katılacağı şölene
Bulutsuzluk Özlemı, Çelık,
Mahsun Kırmızıgül,
Songül Karlı, Murat
Göğebakan. Kubat, Ercan
Aydın ve Reflex katılacak.
Ücretsiz olarak
izlenebılecek şölene tüm
banşseverlerin çağnlı
olduğu bıldirildi.
Esenler kattîamı
davası
• İstanbul Haber Servisi -
Esenler'de 'namus'
nedeniyle 5'i kadın 2'si
çocuk, toplam 10 kışınin
oîomatik silahla taranarak
ö'dürülmesine ilişkin bin
gıyabi tutuklu 4 sanığın
yargılanmasına devam
edildi. Bakırköy 4. Ağır
Ceza Mahkemesi'ndeki
dıiruşmada, sanıklardan
Hüsamettin Aydın 'ın
tahliye talebi reddedilirken
duruşma ertelendı.
Telefon zamları
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Türk Telekom,
teiefon konuşma ücretlerine
ağustos ayında yapılan
zanmın temmuz tahakkuk
dinemine de yanlışlıkla
y:nsıtıldığını açıkladı. Türk
Tdekom'dan yapılan
aoklamada, abonelerin bu
dıneme ait borçlannın
yaıiden hesaplandığı
btlirtilerek. abone lehine
oüşan farkJann takip eden
ilı dönem borçlara
rrahsup edileceği
bıdirildi.
Örgütünü kurtarmak isteyen DYP lideri, İzmir'de tam bir hayal kınklığma uğradı
CfllerH ldmse umursamadı
HAKANDtRtK
SERDARKIZIK
İZMİR - Tansu Çil-
ler'in yitirdiği 7 Izmır
millervekilmden biri olan
DPT Grup Başkanı Meh-
met Köstepen, hafta ba-
şında şu saptamayı yap-
mıştı:
"Bftmiş bir genel baş-
kan. panik içindeki örgü-
tünü kurtarmak için ne
yapabilir ki? İzmir'de ha-
yal kınklığma uğrayacak.
Bu gezi, çöken bir partiv i
kurtarmaktan çok turis-
tik gezi niteliginde ola-
cak...''
Gezi öncesi. ülkenın
üçüncü büyük kentindeki
tüm milletvekillerini yiti-
ren bir genel başkanın psi-
kolojisinin ne olacağı me-
rak ediliyordu? Diz boyu
şaibe ve suçlamayla, akıl
almaz tutarsızlıklanyla.
karanlık güçlerle yapığı
işbirliğiyle. boynundaki
Susurluk tabelasıyla Iz-
mirlinin yüzüne nasıl ba-
kacaktı?
Sahte tebessümleri ıyi tanıyan ve aslın-
da bu sorulann yanıtlannı önceden bilen
Izmirliler için gelişmeler sürpriz olmadı.
Her ne kadar "Sanşın Güzel Bayan" ka-
bul etmese de diğerleri gibi Köstepen'in
öngörüsü de doğru çıktı. Hem de "hayal
kınklığTndan öte, fazlasıyla...
llk güne dönersek, havaalanında bele.-
diye ve İZULAŞ araçlanyla kuşatılan ka-
labalığın gönüllü değil. "taşuna oMuğu-
nu"belki kendisi de anlamıştı. Sık sık "bir
belediye başkanının işinin siyasetçi karşı-
Ciller: Belgeler Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı'na gönderildi
DYP lideri, Akşener'i savundu
tZMİR- DYP Genel Başkanı Tan-
suÇfller, orduda köstebek olayı ile il-
gili olarak, eski İçişleri Bakanı Me-
ral Akşener'in belgeleri Başbakan
ve Cumhurbaşkanı'na gönderdiğiııi
belirterek, "ÖnemB olan o tstihbarat
doğnıitusunda neyapdnuş? Bir yan-
fcşhk var nu. acaba Ban Çanşma Gru-
bu dttye bir şey kurulabilir mi bu le-
gal midir, hukuka dayanıyor mu, ül-
kenin bfltün insanlanfiştenebuırmi?
Asıl sorgulanması gereken bu" dedi.
Izmir gezisini sürdüren ve önceki
gûn Torbalı'da "Ne Çillerci ne şeriat-
çı,laikveAtatürkçü Torbah". "Sekiz
yıfa evet, Çflkr'e hayır" pankartla-
nyla protesto edilen, Bergama'da
köylülerin "Atan nıadenineizni sizin
çevre bakanınız verdi" sözlenyle
karşılaşan, Alıağa'da da Atatûrkçü
Düşünce Derneği üyelerince sırtlan
dönülerek protesto edilen Çiller, dün
sabah yaptığı basm toplantısmda ise
ordudakı köstebek olayının açığa çı-
kışıyla ilgili son gelişmelere değin-
di. Akşener'in elindeki beigeleri
Başbakan ve Cumhurbaşkanı'na
gönderdiğini vurgulayan Çiller şöy-
le konuştu:
"Onetnli olan o istihbarat doğrul-
tusunda ne >apılmış. bir yanhşflk var
nu, acaba Batı Çahşma Grubu diye
bir şey kurulabilir mi, bu legal nıidir,
hukuka dayanıyor mu_ asd sorgulan-
ması gereken bu. Masada şu bırakü-
(b, bu bırakıkü. bu büyük olay değil.
Büyük olay, hukuk cerçevesinde ne
yapddı? Başbakan, cumhurbaşkanı
bu konuda ne yapnuşür? Acaba Ba-
tı Çaüşma Grubu kurulur, ülkenin
bütün insanlanfişlenebuirmi? Her-
kes, aileler, bilgi toplamaya başlar
mı? Bu, ülkeyi böler mi? Asıl sorul-
ması gerekenler bunlardır. Bütün
bunlar yanhşür."
DYP lideri Tansu Çiîler, bir soru
üzerine "Biz, insan haklannın her
tûriusüne destek veririz. Bizim içm
basın özgürlüğü esasür. Ama bagun-
sız ve yansız basın esasür_. Ben baş-
bakan olduğum zaman sadece
TRT'nin kanattan vardı. Başka Mç-
bir kanal yoktu. Bugün 16-18 tane
ulusal yayın yapan kanal var. Biz bü-
tün gazetecilerin hapse girmesine de
karşı otduk. Ancak cağdaş basmda
ne varsaTürk basını için degeçerii (*•
mahdır, aksi takdirde demokraa iş-
lemez. Kim ne derse desin biz basm
özgürlüğünü savunmaya devam ede-
riz. Yalan yazmalan için değil, farkh
düşüncekridilegetinnekriiçin oob-
ra her türlfi imkânı vermeyi savunu-
ruz"dedi.
lama olmadığını" söyleyen BurhanÖzfa-
tura'nın çabalan yetmedi. İzmir'de Çil-
ler'in tutunacak tek dalı olarak kalan Öz-
fatura'nın düzdüğü övgüler de işe yara-
madı.
DYP'yi bırakıp giden Izmir milletvekil-
leri için üzülmemesi gerektiğını söylü-
yordu Çiller'e. Milletvekıli transferleri-
nin yanlış olduğundan yakınıyordu. Bir
zamanlar ANAP'tan DYP'ye transfer ol-
duğunu unutmuş gibiydi...
llk gün Buca, Gaziemir ve Karşıya-
ka'da kimileri yüzüne bile bakmadı Çil-
ler'in, kimileri başlannı çevirdi. Otobüs-
ten kendilerini selamlayan sanşın bayana,
el kol hareketleriyle tepkilerini gösteren-
ler göze çarptı. Birkaç cılız alkjşla geçti
bu semtleri.
Anlamlı protestolardan bin Aliağa'da
yaşandı. Konuştuğu alana bakan bir bina-
daki Atatûrkçü Düşünce Demeğı'nden,
sırtlar dönüldü Çiller'e. Atatürkçü genç-
ler, "RP işbiriikçisi~ne, sırtlannı dönerek
anlayacağı dilden yanıt veriyorlardı.
Uyuşturucu
kaçakçısına
jet tahliye
ENVERSEVtŞ
DİYARBAKIR (Cumhuriyet) -
Hakkâri'nin Yüksekova ilçesinde
jandarmanın gerçekleştirdiği bir
operasyon sırasında belediyeye ait
araçlarla eroin taşıdıklan ortaya
çıkanlan çete ve bu çetenin
içerisinde yer alan ünlü
uyuşturucu kaçakçısı Hurşit
Han'ın kardeşi Reşit Han ve
Yüksekova'nın Büyükçiftlik
beldesi DYP'li Belediye Başkanı
Hasan Taşel, gıyaben
yargılandıklan Diyarbakır
DGM'de jet hızıyla tahliye
edildiler. Şubat ayında
gerçekleştirilen bir operasyonda
Yüksekova'nın Büyükçiftlik
Beldesi Belediyesi'ne ait bir
aracın gizlı bölmelerinde tam 84
kilogram eroin ele geçirilmişti.
Gözaltına alınan sürücü Haa Binü
sorgulamasında u>-uşturuculann
Hasan Taşel ve eroin kaçakçısı
Hurşit Han'ın kardeşi Reşıt Han'a
ait olduğunu söylemişti.
Operasyonun ardından kayıplara
kanşan Hasan Taşel ve Reşit Han
hakkında Diyarbakır DGM
Başsavcılığı'nca hazırlanan
iddianamede, söz konusu
sanıklann çete kurduklan ve
devlete ait araçlarla eroin
taşıdıklan gerekçesiyle gıyabi
tutuklama karan çıkanlmış ve
yıne Diyarbakır 3 No'lu DGM'de
20'şer yıl ağır hapis ıstemiyle
dava açılmıştı. DGM'de önceki
gün görülen duruşmada, şoför
Hacı Biraljandarmadaki
sorgusunu kabul etmediğini ve
eroinlerin kendisıne ait olduğunu
belırterek Taşel ve Han'ın bu
olayla hiçbir ilgisi bulunmadığını
ileri sürdü. Mahkeme, haklannda
gıyabi tutuklama karan çıkanlan
Han \e Taşel'in gıyabi
tutuklamalannı kaldırdı ve
tahliyelerine karar verdi.
Nurettin Sözen evlendi
Eski İstanbul Büvükşehir Belediye Başkanı Prof.
Dr. Nurettin Sözen.dün akşam \ ıldı/ İ nh crsitesi
öğretim üyesi Prof. Dr. Müjgan Şerefhanoğlu ile
evlendi İ İ Baltalimanı Sos>al lesisleri'nde Beşik-
taş Belediye Başkanı Ayfer Atay 'm kıydığı nikâh
töreninde Sözen'in şahitliğini CHP lideri Deniz
Baykai, Şereflıanoğlu'nun şahitliğini de Erdal
tnönü yapû. Nikâh törenine yazar Yaşar KemaL
CHP milletvekilleri Adnan Keskin, Mustafa Kul,
Ali Topuz, Mehmet Sevigen, eski Adalet Bakanı
Seyfi Oktay, DYP'li Hayri Kozakçıoğju,
Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan, Sevinç
İnönü, Ressam Bedri Bavkam, İL Rektörü Bü-
lent Berkarda. TGC Başkanı Nail Güreli, Basın
Konsevi Başkanı Oktay Ekşi, gazetemiz yönetim
kurulu başkanı Alev Coşkun,gazetemiz yazaıian
Oral Çalışlar, Şükran Soner, Prof. Dr. Tbktamış
Ateş, Prof. Dr. Emre Kongar'ın da aralannda bu-
lunduğu çok sayıda tanınmış politikacı, bilim
adamu sanatçı \e gazeteci kaoJdı.
Söylemez Kardeşler cetesi'
Polislere tahliye karanİstanbul HaberServisi- "Söylemez Kardeşler çe-
tesi" olarak da bilinen organize suç örgütü üyele-
rine rüşvet karşılığı yardımcı olduldan öne sürii-
len polis müdürlerinden "memuriyet sdaünı kul-
lanarak menfaat sağtamak" suçundan yargılanan
Sedat Demir ile Halim Apaydın tahliye oldu. Du-
ruşmada yargılanan Mehmet Faysal Söylemez de
tahliye karan olmasma karşın başka suçtan tutuk-
lu olması nedeniyle cezaevinden çıkamadı.
İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'ndekı duruş-
maya tutuklu sanıklar eski İstanbul Asayiş Şube
Müdürü Sedat Demir ile Başkomiser Halim Apay-
dın ve tutuksuz sanıklar eski İstanbul Emniyet Mü-
dür Yardımcısı Deniz Gokçetin. eski Cinayet Bü-
ro Amiri Erdal Durmaz katıldı.
Duruşmada söz alan Sedat Demır'in avukatı
Nusret Güler. 8 aydır cezaevinde olan müvekkili-
nin tahliyesıni istedi. Medyada kendisi hakkında
çıkan haberlerin doğru olmadığını öne süren De-
mir ıse, "Ben, Söylemez Kardeşler cetesi ile tanık
ya da sanık olarak ifade vermedim. IMedya bu ko-
nuda yanlış yazıyor. Bundan sonraki duruşmalann
basına kapalıyapüması vetahliyemi istiyonım" di-
ye konuştu. Daha sonra söz alan savcı da tahliye
istemlenne katıldığını belirtti.
Verilen aradan sonra Sedat Demir. Halim Apay-
dın ve Mehmet Faysal Söylemez'in tahJiyesine ka-
rar veren mahkeme heyeti, daha önce verilen bi-
lırkişi raporunun yetersiz olması nedeniyle dosya-
nın yeniden 3 kişilik bilirkışi heyetine verilmesini
kararlaştırdı.
Mahkeme heyeti dava sonuçlanana kadar Sedat
Demir'e yurtdışına çıkma yasağı koyarken duruş-
mayı erteledi.
Sıra gaflardaydı. Bu
özelliği artık kanıksanan
"genel başkan". Berga-
ma'da rahat durmadı. San-
ki onay veren kendisi de-
ğilmiş gibi, "Topraklan-
nızda siyanür kuüanüma-
sını istemiyorsunuz. Son
derecede hakhsınız. Uma-
nm bu maden bir an önce
kapatdır" diyordu. Siya-
nüre karşı bölgeye gelen
her politikacıya dert ya-
nan Bergama köylüsü ise
konuştuğu alanda yalnız
bırakarak gösteriyordu
tepkisini.
Tıpkı 8 yıllık eğitımde
olduğu gibi, siyanür ko-
nusunda da dün başka, bu-
gün daha başka tutum ser-
gileyen güvenilmez politi-
kacı tipine, bir kez daha
örnek oluyordu Çiller.
Bir tepki de kendisini
izleyen gazetecilerden
alacaktı. Partililerinin,
muhabirlere yönelik söz-
lü saldınlanna seyirci kal-
ması yetmemiş, "Yalancı
medyaya değil, bana ina-
nın"diye, basın çalışanlannı hedef göster-
mişti çevresine. Bunun üzerine kamera
ve fotoğraf makineleri yere kondu. Çil-
ler'in canı çok sıkılmıştı. çok...
Ya Torbalı'daki tepkilere ne demeli?
Kaldınmlardan kendisine gösterilen Ata-
türk posterleri karşısında neler düşündü
acaba? Hele önünde açılan "Ne şeriat ne
darbe.Atatürkçüyüz" pankartı için ne gi-
bi değerlendirmeler yapıyordu iç dünya-
sında? Evinde çocuİdanna nasıl açıkla-
yacaktı bu durumu?
Bütün bunlara karşın
dün sabahki basın toplantı-
smda "bu kadan da ol-
maz" dedirtecekti basın ça-
lışanlanna. Doğruluk ve
dürüstlüğün üstüne vicdan-
lan da koyarak şunlan söy-
lüyordu:
"Günlerdir sokaklarda
dolaşıyoruz. Burada, elini
vkdanına koyan basm tem-
sikileri var. Aslında gör-
düklerini doğrudan yaz-
dıklanna ben inanıyorum
ama, gazetelerde, bomboş
sokaklar. protestolar şek-
Hndeyansıülıvor. Ben bunu
ild yıldırher konudayaşıyo-
rum. Böyle haber vermek.
doğru haberle bağdaşır
mı?"
Bu sözlere "bir lusım
medya"dan şaşıranlar ol-
du. Bır genel başkan böy-
lesine bir yanılsama içinde
olabilir miydi? Biz ise hiç
şaşırmadık. Aklımıza, gezi
öncesi görüştüğumüz eski
DYP milletvekili, sanşın
bayanı yakından tanıyan
Rıfat Serdaroğlu'nun söz-
leri geldi. "Halkıdefalarca
aldatan kadın" demiş ve
eklemişti:
•*İzmir'de tabanın tepki-
sini gözteriyle görecek. Bek-
lesin. Siyaseti iyi bilen İz-
mirliler, halkı defalarca al-
datan Çiller'e asıl cevabı 9
Eylül'de, İzmir'in kurtuluş
gününde verecekler. DYP
örgütleri boşalacak. Bıra-
kın çözülmeyi, 9 eylülden
sonra DYP İzmir'de 'tabe-
la partisf konumuna gele-
cek. Türk siyasetinin gele-
ceğinde artık Tansu Çiller
olma>acak._"
Dün Balçova'da, Ko-
nak'ta, Urla'da benzer tep-
kilerle karşılandı Çiller.
Urla'da kendisine, "Bura-
da ne işin var uğursuz" di-
ye bağıran kadını, ancak
korumalan susturabiliyor-
du.
Turistik gezi bile olmadı
sanşın bayan için. Değil
moral, doğru dürüst selam
bile alamadı. En acısı da
umursanmamak olmalı...
ŞlFIg-NOKTASI I ORAL ÇALIŞLAR
Milli Savunma Bakanı is-
met Sezgin, gazetecilere,
"basının polisle birlikte çalış-
ması gerektiğini" söylemiş.
Aynı görüşmede Sezgin, bölü-
cülükten kaynaklanan suçlan
affetmenin mümkün olmadı-
ğını eklemeyi de unutmamış.
Bu görüşlerin, kendisinin mi
yoksa ordunun mu görüşleri
olduğunu ise belirtmemiş.
Metin Göktepe'yi polisler
öldürdü. Polis müffettişleri ta-
rafından düzenlenen fezleke
böyle söylüyor. Abdi Ipek-
çi'nin öldürülmesi olayına ka-
rışanlara Emniyet Genel Mü-
dürü yeşil pasaport verdi. Bu-
nu da devletin belgeleri söylü-
yor. Metin Göktepe'yi öldür-
mek suçu iddiasıyla aranan
polisler bir buçuk yıla yakın
süre yakalanamadı. Daha
sonra polisin başındaki bakan
isteyince iki gün içinde gelip
teslim oldular.
Birçok gazetecinin, polisler
Cepten mi Arayalım 'tsmet Abi?'
tarafından kaçınldığına ilişkin
kuvvetli deliller ortaya kondu.
Kaçınlan bu gazetecilerin bir
kısmından hiç haber alınama-
dı, bir kısmının ise cesetleri so-
kaklarda bulundu. Bugüne ka-
dar bu cinayetler konusunda
bir adım bile atılmadı.
İstanbul eski Emniyet Mü-
dür yardımcılarından, şimdiki
Niğde Emniyet Müdürü Reşat
Altay'la ilgili olarak, 16 Mart
katliamı davasında müdahil
avukatlar, tanıklar ve belgeler
ortaya koydular. Devlet, bu bil-
gi ve iddialardan çok etkilen-
miş olacak ki, 16 Mart katli-
amında sıradan bir komiser
yardımcısı olan Altay'ı sürekli
terfi ettirdi ve sonunda Emni-
yet Müdürlüğü görevine getir-
di. Altay, Emniyet Genel Mü-
dürü, sonra da İçişleri Bakanı
olursa şaşırmayacağız.
Niğde Emniyet Müdürü Re-
şat Altay, Abdullah Çatiı'nın
cep telefonuyla konuştuğu
isimlerden birisi. İstanbul
DGM Savcılığı böyle söylüyor.
Istanbul'daki yargısız infazlar
nedeniyle Reşat Altay hakkın-
da çeşitli davalar ve suçlama-
lar yer alıyor. Susurluk olayı
patlak verdiği zaman 'çete'nin
bir grup gazeteciyi öldürme
karan aldığını öğrendik. Liste-
ler ele geçirildi.
Ismet Sezgin, Uğur Mum-
cu öldürüldüğünde İçişleri Ba-
kanı'ydı. Mumcu'nun katilleri-
nih bulunmasının devletin na-
mus borcu olduğunu söyle-
yenlerdendi. Mumcu dosya-
sından anlaşıldı ki polis, olayın
üzerine gitmek yerine savsak-
lamış. Katillerin ortaya çıkarıl-
ması için gayret sarf etmediği
gibi, engelleyici tutumlar al-
mış. Sayın Sezgin, önce
Mumcu dosyasını inceleyip
kendi verdiği sözleri bir göz-
den geçirse iyi olacak.
Mumcu'nun öldürülmesin-
den sonra Ismet Sezgin, İs-
tanbul Valiliği'nde bir basın
toplantısı düzenlemiş ve her
şeyin ortaya çıkacağını iddia
etmişti. Bu arada basının ver-
diği bilgiler nedeniyle bazı sa-
nıklann kaçtığını öne sürmüş-
tü. Ben de kendisine, basının
bu bilgileri ancak polislerden
alabileceğini, başında bulun-
duğu polis örgütünü denetle-
mek yerine basını suçlaması-
nın anlamsızlığını anlatmıştım.
Ortaya çıkan birçok cina-
yette Uzi marka silahın kulla-
nıldığı açıklanıyor. Uzi marka
silahın yalnızca Özel Harekât
Tımi'nde olduğunu devlet yet-
kilileri öne sürüyorlar. Gazete-
ci Kutlu Adalı da Kıbrıs'ta Uzi
marka bir silahla öldürülmüş-
tü. Abdullah Çatlı, Kıbns'ta di-
ğer ülkücü arkadaşlarıyla bir-
likte faaliyet göstermişti. Ab-
dullah Çatlı, o dönemde İstan-
bul Emniyet Müdür Yardımcı-
sı olan Reşat Altay'la cep te-
lefonuyla uzun görüşmeler
yapmış. Bütün bunlar devlet
organlannın verdiği bilgiler.
Eski İçişleri Bakanı, yeni Mil-
li Savunma Bakanı Ismet Bey,
'basın polisle çalışmalı' bu-
yurmuş. Sağolsun, bizler de
ne zamandır böyle bir yönlen-
dirme bekliyorduk. Cep tele-
fonuyla mı arayalım, yoksa
santraldan mı soralım? Zaten
bazı meslektaşlanmız, Ba-
kan'ın bu düşüncelerini yıllar-
dır harfiyen uyguluyorlar. Uy-
mayan birkaç bölücü! Zaten
onlar da suçlannın affedilme-
sinin mümkün olmadığı tür-
den zarartı unsurlar. Allah on-
ları ıslah eylesin..
CUMARTESİ
YAZILARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Kıbrıslılık
1950'li yıllarda ben yaştakilerin de ilkokul öğren-
cileri olarak katıldığı Kıbns mitinglerinde "Kıbns
Türktür, Türk kalacaktır" diye bağınlırken sokakta-
ki bir insanın Kıbns hakkında bildikleri neler olabi-
lirdi: Türkiye'nin hemen yanı başındaki bu adada
Rum baskısı altında ırkdaş ve dindaşlanmızın bu-
lunduğu, Kıbns'ın aslında Anadolu'nun doğal uzan-
tsı bir "yavru vatan" olduğu vb.. Türkiye'de ortala-
ma bir yurttaşın Kıbns'a ilişkin bilgi ve ilgisinin bu-
gün de bu düzeyin çok fazla üstünde olduğu sanı-
yorum ki söylenemez.
• • •
196O'lı yıllarda bizim kuşak için Kıbns bir umut
adasıydı. Gerçi bir din adamının devlet başkanı ol-
ması biraz yadırgatıcıydı, ama başta AKEL olmak
üzere sol partilerin yüksek oy oranına sahip olduğu
bu küçük Akdeniz ülkesini yakın geleceğin mutlu bir
sosyalist ülkesi, aynı zamanda daTürk ve Rum halk-
ları, Türkiye ve Yunanistan arasında bir kardeşlik
köprüsü olarak görüyorduk... Makarios'un güven
uyandırmayan kişiliğine ve Yunanistan'daki albay-
lar cuntası sonrasında Ada'da gerginleşen siyasal
ortama rağmen Kıbns'taki faşist darbeye ve onu iz-
leyen Türkiye müdahalesine kadar bu umutlanmız
sürdü. Sonra Ada fiilen ikiye bölündü ve bu günle-
re gelindi.
• * •
Kıbnslı Türkleri ilk kez tam da o dönemlerde, ZO'li
yıllann başlannda tanıdım. Bunlar hemen hemen
aynı yaşlarda olduğumuz üniversite öğrencileriydi.
Yabancı bir ülke üniversitesinin öğrenci yurdunda bir
süre birlikte yaşadığımız bu arkadaşlaiia aramızda
bir kardeş yakınlığı oluşmuştu. "Kıbrıslılık" diyebi-
leceğim olguyu da ilk kez böylece tanımış oluyor-
dum. Kıbnslı Türkler, konuşmalanndaki kendine öz-
gü tonlamalar, şive özellikleri ve özgün sözcükler-
le, en durgun görünümlü olanlannda bile ansızın
ışıldayıveren mizah duygusuyla, ortak ve belirgin
özelliklere sahip, cana yakın, enerjik bir topluluktu.
Kıbnslı Türklerle ve Kıbnslıhkla bu tanışıklığım Kıb-
ns'a ilgimi, sevgimi arttırdı. Bu duygulanm bugün de,
ne yazık ki kaygılaria gölgelenmiş olarak, canlılığını
koaımaktadır.
• • •
Kıbns'a ilk kez, o sırada "mülteci" olarak yaşadı-
ğım Paris'ten. Rum kesimindeki bir uluslararası ya-
zarlar toplantısına katılmak üzere 1988'de grttim.
Resmi politikanın tam tersine ve yaklaşık 15 yıl ön-
ceki savaşın ınsanlardaki canlı izlerine rağmen, kar-
şılaştığım gençlerde, sokaktaki insanda, Türkiye'ye
ve Türklere karşı içten bir ilgi ve sevgi gördüm. Av-
rupa ülkelerindeki birkaç yıllık sürgün yaşamından
sonra Kıbns'ın coğrafyasına ve insanına bu yolcu-
luk bende silinmez anılar, izlenimler bıraktı; öteki
Akdeniz ülkelerinde, Ispanya'da, hatta Yunanis-
tan'da bile hissettiklerimden daha farkh, daha sıcak
duygular yaşattı. Kıbns'ın doğası, güneşi, insanı,
yaşama kültünü, beni sanki, insan ilişkilerinde saflı-
ğın ve içtenliğin henüz yok olmadığı bir Türkiye gi-
bi kucaklamıştı... Kıbns'ın bugünkü Türk kesimine
ilk yolculuğum ise 1991 yılındadır. Savaşın izleri bu^
1
rada sanki daha belirgındi. Guney Kıbnsta YuraK
nistan bayraklannı yadırgamıştım. Lefkoşa'nın Türk
kesiminde ise adım başında askeri üniformaya rast-
lanıyordu. Kıbnslı Türk arkadaşlanm bir ikilem için-
deydi. 1974 askeri müdahalesinin kaçınılmazlığı tar-
tışılmıyordu. Fakat müdahale sonrasında on binler-
ce Türkiyeli Türkün Kıbns'a yerieştirilmesi, Kıbnslı
Türk kimliğinin değişmesine yol açmıştı. Kıbnslı
Türklerin Türkiye'ye, Ingiltere'ye, başka ülkelere gıt-
tikçe artan yoğunlukta göçleri de bu kimlik erimesi
sürecıni hızlandırmıştı...
• • •
Kıbns'ın Türk kesimine bu yıl şubat ayında ve ge-
çen hafta içinde iki yolculuğum daha oldu. Kıbns'ı
her seferinde daha küskün ve Kıbnslı Türkleri daha
içe kapanık gördüm. Şubat ayında bir gece Lefko-
şa'daki otelimden gezmeye çıktıktan bir süre son-
ra iç darattısıyla geri döndüm. Lefkoşa çarşısında
tek bir Kıbnslı Türk yoktu. Çarşıyı, Anadolu'nun çe-
şitli kentlerinin adlannı taşıyan kahvehane, lokanta,
berber vb. tabelalan, ve kahveleri de yine Anadolu
kentlerinde, kasabalannda gördüğümüz neşesiz bir
erkek kalabalığı doldurmuştu. Geçen hafta, Gir-
ne'deki dinletimizden sonra, Rumca adı Ozanköy
olarak değiştirilen bir Kıbns köyünde, Kıbnslı bir
Türkün işlettiği sevimli bir lokantada, bizi Kıbns'a ça-
ğıran Kıbnslı üniversite öğrencilerinin şarkılannı din-
lerken derin bir keder duydum. Birbirlerine bir kuş
sürüsü gibi sımsıkı kenetlenerek şarkılar söyleyen
kızlı erkekli bu Kıbnslı gençlertopluluğu, sanki yitip
gitmekte olan Kıbnslılıklannı korumak için çırpjn-
maktalardı... Lefkoşa'daki dinletimiz öncesinde
yaptığım konuşmada onlan "Kıbns'ın njhu" diye
adlandırmıştım... Birkaç saat önce aldığım bir ha-
berde ise UTK (Üniversite Temsilciler Kurulu) üyesi
bu gençlerin, bizim Kıbns'tan aynlışımızın ertesi gü-
nü düzenledikleri bir başka sanat gecesi sırasında
gözaltına alındıklannı, yerlerde sürüklenerek kara-
kollara götürülüp sorgulandıklannı öğrendim...
•••
Kıbns sorununu nasıl bir çözüm bekliyor? Bunu
bilmiyorum. Fakat eğer bu çözüme, orada bir kü-
çük Yunanistan ve daha da küçük bir Türkiye yara-
tılarak, bir başka deyişle Kıbnslılık yok edilerek ula-
şılacaksa, böyle bir sonuç Türkiye için de Yunanis-
tan için de kazanç değil, utanç verici, giderilmesi
olanaksızbirkayıpolacaktır... > '{
Türk cift evlenecek
1 Eylül'de Kardak'ta
banş nikâhma davet
ÖZCAN ÖZGÜR
MIIĞLA - Türkiye ile
Yunanistan'ı savaşın eşi-
ğine getiren Kardak ka-
yahklan. 1 Eylül Dünya
Banş Günü'nde bir Türk
çiftin nikâhına sahne ola-
cak. Bodrum Gönüllüleri
Demegi Genel Sekreteri
Saynur Gelendost aynı
gün Yunanlı bir çifti de
adada evlendirmek için
çalışıyor. Gelendost, Kar-
dak kayalıklannı "mutlu-
luk kayalıklan'na dö-
nüştürmek istediklerini
söylüyor.
Turgurreis açıklannda-
ki Kardak kavalıklan, 1
Eylül 'de nikâha hazırlanı-
yor. Bodrum Gönüllü-
leri'nden Turgay Güneş
ile Fatma Gökmen. Kar-
dak'ta evlilik hazırlıklan-
na başladılar. Kardak ka-
yalıklannı "muHuluk ka-
yalıklan'' haline dönüş-
türmek istediklenni belir-
ten çift, büyük destek gö-
rüyor.
Gelendost, aynı gün
Yunanlı bir çiftin de Kar-
dak'ta evlenmesi için ça-
lıştıklannı bildirdi. Ge-
lendost, "Eğer bu işi bece-
rirsek Ali ile Aleko'oun
düşlerini bir biçimde ger-
çekleştirmenin de adımı-
nı atmış oiacağızr
' diyor.