Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Ferzan Özpetek'in ilk filmi 'Hamam' 24 Ekimde Türkiye'de gösterime giriyor
'Sinemayı büyük aşlda yapıyorum'
ESRA ALİÇAVTJŞOĞLL
Türkiye'ye kara çalan Amerikan fil-
mi 'Geceyansı Ekspresi'nden yıllar
sonra, ttalya'da yaşayan Türk yönet-
men Ferzan Özpetek'in 'Hamam' fil-
mi Avrupalı seyircinin Türklere fark-
lı bir gözle bakmasını sağladı. 'Ha-
mam'. bir dönemin küllenen anılannı
tekrar canlandırarak hem Tûrk kültü-
rûnü dünyaya taşımayı başardı hem de
aldığı ödüllerle adından sıkça söz et-
tirdi.
24 Ekimde Türkiye'de gösterime gi-
recek olan film, 17 yaşında Italya'ya
giderek sinema okumaya karar veren
ve 21 yıldır yaşamını burada sürdüren
Ferzan Özpetek'in ilk uzun metrajlı
fılmi. 'Hamam", eylül ayında piyasa-
ya çıkacak olan müzikleriyle de ilgi
çekeceğe benziyor.
Film: eşiyle sorunlu günler yaşayan
ve yıllar önce tstanbul'a yerleşmiş
olan teyzesınden miras kalan Türk ha-
mamı için tstanbul'a gelen İtalyan mi-
mar Francesco'nun öyküsünden olu-
şuyor.
Odül Türkiye'ye yanhş yansıdı
İlk ödülünü Cannes Film Festivali
sırasında. İtalyan Sinema Yazarlan
Derneği'nden alan Ferzan Özpetek,
verilen bu ödülün Türkiye'ye biraz
yanhş biçimde yansıdığını söylüyor.
"Ödülün Türkiye'ye farklı yansıması-
na çok caıum sıkıldı. Cannes'daki İtal-
yan eleştirmenler alelacelc bir basın
toplantısı düzenleyerek bana verdikle-
ri ödüJü kamuovuna duy urdular. Film
Cannes'da değil, Cannes'daki İtalyan
eleştirmenlerden aldı ödülü."
'Hamam'ın aldığı ödüller bununla
da bitmiyor. Film ayrıca; Italya'dakı
yabancı basınm verdiği Golden Glo-
be'da en iyi yönetmen ve en iyi müzik
ödülünü. Nazionale dergisınin en iyi
film ödülünü, Kuzey ttalya'da Roseto
Teramo'da, 'Yönetmenlerin tlk Filmi'
festivalinde şehnn sembolü olan 'Al-
tın Gül'ü ve Mercedes Benz tarafından
her yıl en ıyı füme verilen 'Gümüş
Yddiz' ödülünün de sahibi oldu.
Özpetek için, Türkiye'de fazla söz
edilmeyen, ama Italya'da çok önemse-
nen Golden Globe ödülü çok önemli.
Çünkü bu ödülün politik ve ahbap-
dost ilişkilenyle verilmediğine deği-
nen yönetmen. bu ödülle birlikte aldı-
ğı tekliflerin daha da arttığını belirti-
lT erzan Özpetek, filme en güzel ve
en gerçekçi tepkiyi seyircinin
verdiği görüşünde. Özpetek, birçok
ödülün sahibi olan 'Hamam'dan
sonra bu kez haremle ilgili 'Altın
Yol' adlı bir film çekecek. Önce
küçük bütçeli bir başka proje olan
'Anadolu Çiçeği'nde politikaya
bulaşan üç kadının hikâyesini
anlatacak.
yor. Ferzan Özpetek için filmin aldığı
bu ödüllerden daha önemli bir şey var;
Cannes'da izleyicinin filmi 15 dakika
boyunca tempo tutarak alkışlaması ve
kötü hava koşullanna karşın sinema-
nın önünde uzayan kuyruklar. "Filme
en güzel ve en gerçekçi tepkiyi seyirci
veriyor. Sinemadan ağlayarak ya da
hoşlanarak çıkan insanlar, birçok
önemli eleştirmenin görüşlerinden da-
ha önemli benim için. Beni en çok bu
heyecanlandınyor."
İtalyanlar, 'Hamam'a sahip çıkarak.
aldığı başanlar karşısında çok gunır-
lanmışlar. Hatta ttalyan basını, "Türk-
ler İtalya'yı yıllar önce işgal etmeye ça-
lıştı ama. şimdi sen bizi içten fethetme-
ye çahşıyorsun" diyerek Özpetek' e hak
ettiği ilgiyi göstermişler. Hatta ünlü
İtalyan dergisi Ciak; "İyi ki Türkler
geldi" diye bir başlık dahi atmış.
Özpetek. filmin ttalya'da bu kadar
başan kazanmasını ve ilgi çekmesini,
'Hamam'ın ıçten olmasına bağlıyor
ve duygulardan hareket edilerek yapı-
lan bir filmin başansız olacağına inan-
madığını söylüyor.
İki farklı kültürü anlatıyor
Filmin iki farklı kültürü anlattığına
değinen Özpetek, ırkçılığın yaşandığı
ve birbirine düşman olan insanlann
hayli çok olduğu bir dönemde yaşadı-
50. Edinburgh Festivali, çeşitli etkinliklerle 30 ağustosa dek sürüyor
tlginç oyunlarve yenifümlerKiiltür Servisi - Bu yıl 50'ncisi
düzenlenen Edinburgh Festiva-
li'nde sinemadan müziğe, dansa,
tiyatroya kadar birçok etkinlik y-
er alıyor. Festıvalde farklı kültür-
lerden sanatçılann ortak yapımla-
nna da yer veriliyor.
Tıyatro açısından çok zengin
olan festivalde, gerek lngiliz ge-
rekse yabancı yönetmenlerin \e
topluluklann oyunlan yer alıyor.
lngiliz basmından derlediğimiz
yazılara göre yönetmen Stephane
Braunschweig, Shakespeare'in
"Measure for Measure" ısımli
oyununu bir Fransızdan beklen-
meyecek kadar iyi yorumluyor ve
bu oyunla birlikte ilk kez tngiliz-
ce bir oyuna ımzasını atıyor. Lisa
Stepbenson ve Paul Brennen'ın
oynadığı, eleştırmenler tarafından
beğenilen bu oyunun tek bir eksi-
gi var: o da sahne düzenlemesi \ e
oyunculann sahnede çok rahat ha-
reket edememesi.
Mark Evans'ın filmi
Bu yıl festivalin 50'nci yılı ol-
masmın yanı sıra Hindistan'm da
bağımsızlıgının 50. yılı. Daha ön-
ce "East is East" oyunuyla akıllar-
da yer eden Asya Tiyatro Toplulu-
ğu Tamasha "A Tainted Down"
isimli oyunla festivale katıldı. Ço-
cuğu olmayan Müslüman bir aile-
nin Hintli bir çocuğu evlat edinme-
sinin öyküsünü anlatan oyun. 50
yıl önce Hindistan'da yaşanan acı-
lan yansıtıyor.
Barcelona'da 1980'lerde kuru-
lan La Cubana Toplulugunun
"Blinded bv Love" isimli oyunu ise
festivalin "enflgmç"oyunu olarak
tanımlanıyor eleştirmenler tarafin-
dan. 17 yaşındaki bir Ispanyol
genç kızınm bir Fransız tıp öğren-
cısiyle yaşadığı aşkı anlatan bir
filmle başhyor oyun.
Özellikle klasik müzik açısın-
dan çok zengin olan festivalde 18.
yüzyıldan 20. yüzyıla kadar yazıl-
mış yapıtlara yer veriliyor. Ric-
hard Amıstrong'un Tibet Orator-
yosu. The Scottish National Orc-
hestra ve Christine Brewer yöne-
timindeki dörtlü koro eleştırmen-
lenn ve dinleyenlenn ilgisinı çe-
kerder arasında. Pierre Boulez'in
yönettiği ve 130 müzisyenden olu-
şan Gustav IMahler Jugenorches-
ter'ın programını ise RavelveBar-
tok'un yapıtlan oluşturuyordu.
Bu yıl direktörlüğünü Lizzk
Francke'ın üstlendiğı Scottish
Screen Uluslararası Edinburgh
Barcelona'da 1980'lerde kurulan La Cubana
Topluluğu'nun "Blinded by Love" isimli oyunu
festivalin 'en ilginç' oyunu olarak tanımlanıyor
eleştirmenler tarafından. 17 yaşındaki bir İspanyol
genç kızının bir Fransız tıp öğrencisiyle yaşadığı
aşkı anlatan bir filmle başhyor oyun. tlginç yönü
ise filmde oynayan karakterlerin, film esnasında sahneye gelerek
seyirciyle konuşması ve seyircilerin de sahnede yer alması.
EDINBl'RGH
FESTIVAL
Koreograg Mark Morris'in sahneye koyduğu Rameau'nun "Platee" adlı komik barok opera balesi.
La Cubana Topluluğu 'Blinded by Love', San Fransisco Balesi ile Stravinski Keman Konçertosu.
Film Festivali programında önce-
ki yıllara oranla belirgin bir deği-
şiklik yok: yeni İngılız filmleri
ağırlıkta olmak üzere dünya sine-
masından seçmeler ve bazı belge-
sel çalışmaiar.
Festıval, Belçikalı genç yönet-
men Alain Berliner'ın "Ma Vle en
Rose" adlı filmıyle açılış yaptı. Ye-
dı yaşındakj travesti bir erkek ço-
cuğun ailesi ile yaşadığı çatışma-
yı konu alan filmde Berliner, bıre-
yin kimlik bunalımını sorgulama-
ya çalışıyordu. David Lynch' in za-
man ve mekân sınırlamasını aşan
son filmi "Lost Hightvay" de
Edinburgh Festivali ile birlikte İn-
giltere prömiyerini yaptı.Yönet-
men Marc Evans'ın Beat kuşağı
ve bu kuşağın babalanndan Jack
Kerouac'ın yaşam felsefesı üzen-
ne kurduğu "House of America"
ısımli filmi de büyük bir ilgiyle
karşılandı.
Festivalde en fazla tartışmaya y-
ol açan film ise Kirby Dick imza-
lı "Sfck"oldu. Altbaşlığı '•Theli-
fe and Death of Bob Flanagan. Su-
permasochist" olan bu cüreıkâr
çalışma, vücudundaki acıyı ancak
tırnaklannı genıtal organına batı-
rarak hafifletebilen sistik romatiz-
ma hastasını ınceleyen bir belge-
sel niteliğindeydi. Dick'in birper-
formans sanatçısı ile calıştığı film,
izleyiciyi çok rahatsız ettı.
Festival programmdaki iki il-
ginç belgesel çalışmadan biri Er-
rol Morris'in "Fast, Cheap & Out
of Control", Ross McEİwee'nin
"SixO'ClockNews" adlı çalışma-
lanydı.
Brian McMaster'ın direktörlük
görevıne getinldığı 1992'den bu
yana Edinburgh Festivali kapsa-
mındakı dans programlannm ka-
litesi ve zenginlıği biraz daha art-
makta. Bu yenilenmede büyük pay
sahibi olan isimlerden bıri ise
Amerikalı koreograf Mark Mor-
ris.Cnlü koreograf bu kez Rame-
au'nun "Platee" adlı komik barok
opera balesini sahneye koydu. Nic-
holas McGegan yönetimindeki
Kraliyet Operası Orkestrası'mn
görev aldığı gösteride başrolü te-
nor Jean-Paul Foucfaecourt üstlen-
dı. İki sahte aşık Jupiter ve Ju-
non'un arasını bulmakla görevli
batakJık perisi Platee'nin serüve-
nını anlatan bu neo-klasik eseri
günümüz Amerikası'nın modem
mekanlanna taşımıştı Morris. Ör-
neğin sanatseverler, fantastik ka-
rakter Platee'yi köhne bir Manhat-
tan bannda sefil yaşamına içerken
izledıler.
Tharp'ın gösterisi
Tharp! dans grubu ünlü koreog-
raf Twj"la Tharp'ın yorumuyla
üç bölümlük bir gösteri sundu.
"Heroes" isimli ilk bölümün mü-
zikleri, David Bowie ve Brian
Eno'nun 1970 tarihlı aynı adlı al-
bümünden yola çıkılarak Phiüp
Glass taranndan hazırlandı. Ana
tema. bireyin inanç sisteminin sor-
gulanmasıydı.Gösterinin "Svveet
Fields" adlı ikinci bölümü, aynı
zamanda da en göz ahcı olanıydı.
Folk ve klasik bale öğeleri, asimet-
rik bir sahne düzenlemesi ıçersin-
de modern biryaklaşımla izleyicı-
ye sunuldu. Son bölüm "'66"da ise
1950"lerden 60'lara dek uzanan
dönemde gelışen Amerikan popü-
ler müziğinden örneklemelerle
geldi sahneye Tharp!.
1985 yılından bu yanaklasik ve
neo-klasik eserlere yeni bir düzen-
leme getiren San Francisco Bale-
si'nın repertuannda Balanchi-
ne'in "Symphony in C" ve "Stra-
vinsky Violin Concerto", David
Bintieyin "TheDanceHouse've
Mark Morris'in "Drink To Me
Only \\p
ith Thıne Eyes" düzenle-
melerinın yanı sıra Tomasson'un
kendi neo-klasik çalışmalanndan
da örneklemeler bulunuyor.
ğırmzı fakat 'Hamam'ın bunlardan na-
sibini almayan ve buna karşı çıkan bir
fılm olduğunu da sözlerine ekliyor. In-
sanlara farklı kültürlerin kapısım aç-
manın kendini tanımanın en iyi yolu
olduğunu vurgulayan Özpetek. filmde
bunu vermeye çalıştıklannı söylüyor.
17 yaşında ttalya'ya gitmesini yö-
netmenlik kariyerinde bir şans olarak
gören Ferzan Özpetek, "Ük filmimi
Türkiye'de çekmiş olsaydım mutlaka
farklı olurdu" diyor.
"Sinema eğitimimi ve tekniğini İtal-
yan ustalardan aldım. ama sinema scv-
gimi özellikle Türk yönetmenlerin
filmlerine borçlmıım. Atıf Yılmaz ve
Memduh Ün'ün filmlerinin benim si-
nemaya olan sevgimde önemli payı
var."
'Gerçekleri anlatmalıyız'
12 Eylül sonrasında yapılan Türk
filmlerinin izleyiciyi sinemadan uzak-
laştırdığına değinen Özpetek, sinema-
ya giden izleyicinin eğlenmesi ya da
duygulanması gerektiğini belirtiyor.
"Bu dönemde yapılan filmler Türk $e-
yircisini sinemadan uzaklaştırdı. Eşkı-
ya'nın bu kadar başanlı olmasu filmin,
seyirciyi hem güldürüp hem de ağlat-
masıyla UgilL Sinema sıkıcı bir şey ol-
mamalı."
Italyanlann Türkiye'den bahsedildi-
ğınde hemen 'Hamam' dediklenni be-
lırten Özpetek, filmden sonra birçok
insanm Türkiye'ye gelmek için can at-
tıklanna da değinmeden edemiyor.
Türk kültürüne ait bazı sahnelerin tep-
kiyle karşılandığına dikkat çeken Öz-
petek, kültürümüzden utanmamamız
gerektiğini vurguluyor. "Hamamda
sünnet düğünü sahnesi çekmeye kalk-
tığımda büyük tepkilerle karşılaşöm.
Emir Kusturica "Çingeneler Zama-
nı' nda Çingeneleri ovnanp göbek atür-
dığında bütün eleştirmenler övgüyle
bahsettiler. Oysa ben hamamdan bah-
sediyorum ve sünnet sahnesi çekmek
istiyorum dediğimde hayli tepkiyle
karşılandım. Sanki bizim kültürümü-
ze ait bir şey dcğilmiş gibi davranıldı.
Gerçekleri anlatmakta bir sakınca gör-
müyorum."
Bundan sonraki projeleri için de
hayli iddialı Özpetek, yine Osmanlı
kültürüne ait bir temayı 'Harem'i an-
latmayı planlıyor. Adı 'Ahın Yol' ola-
rak planlanan film, Fransa ve Ital-
ya'nın katkılanyla gerçekleştirilecek.
Italyanlann; "Filmin, Av-
" ^ ^ ^ " ~ rupalı yönetmen gözüyle
fakat bir Türk tarafından
yapılmış olduğu beili" söz-
lerini anımsatan yönet-
men, 'Altm Yol'da da folk-
lor tuzağına düşmeden
gerçekleri anlatacağını
vurguluyor.
Büyük bir hazine
İlk filminin büyük ba-
şan sağlamasının ardın-
dan, ikinci filminde de ay-
nı başanyı yakalayıp ya-
kalayamayacağının kendi-
sini korkuttuğuna değinen
Özpetek, bu yüzden ikin-
ci filmini daha küçük bir
çapta düşündügünü, fakat
Harem hikâyesıyle karşı-
laştığında bundan vazgeç-
tiğini söylüyor.
"Harem hikâyesi beni
çok heyecanlandırdı. 'Ha-
rem kapandıktan sonra bu
insanlara ne oldu' soru-
suyla başladı ilgim ve çok
etkilendim. Biraz araştır-
ma vaptığımda ise karşı-
ma büyük bir hazine çıkü.
Harem Batı'da ve bizde ge-
nel bir kanı olarak genelev
olarak algılanıvor. Çok
hassas bir konu olduğunu
biliyorum. Oysa yepyeni,
dokunulmamış bir dünya
Harem. Belgesel olmadan,
açıklamadan kaçınarak
anlatmak istrvorum her şe-
yi."
Filmin, 2. Dünya Sava-
şı'ndan başlayarak geri
dönüşlerle gelişeceğinı
söyleyen Özpetek, İtal-
ya'nın ve Türkiye'nin
önemli isimlerini birleşti-
rerek estetiğin ve görün-
tünün doruk noktasına
ulaşacağı konusunda hiç
bir kaygı taşımadığını da
belirtiyor.
'Hamam'ın büyük ilgi
görmesinden sonra birçok
teklif aldığını belirten Fer-
zan Özpetek, bunlan de-
ğerlendıreceğıni. aynca
reklam filmı çekerek, da-
ha sonraki filmlerine fi-
nans sağlayacağım da vur-
guluyor. 'Altm YoPdan ön-
ce küçük bütçeli bir başka
proje üzerinde çalıştığına
değinen yönetmen, 'Ana-
dolu Çiçeği'nde politikaya
bulaşan üç kadının hikâ-
yesini anlatacağını dile
getiriyor.
Özpetek, genç yönet-
menlere; "Mutlaka film
yapın. İçinizde aşk varsa o
filmi gerçekleştirirsiniz.
Ben büyük bir aşkla film
yapıyorum. Ben yapabil-
diysem herkes yapabilir"
diyor son söz olarak.
BülentErkmen 'in
çalışmaları
yurtdışında
KümlrServisi-Bü-
lent Erkmen'in çalış-
maları. geçen günler-
de Helsinki'de, Trna-
va'da, Chaumont'da ve
Kudüs'te uluslararası
bienal. festival ve ser-
gilerde yer aldı ve çe-
şitli ödüller kazandı.
Finlandiya'da gerçek-
leşen XII.
Uluslararası Hel-
sinki Afış Bienali'nde
Erkmen'in "Outsi-
de/Inside" afişı ve
"Türkiye'de İnsan
Haklan" sergi afişı
sergilenmek üzere seçil-
di. Bu çalışmalardan
"Outskle/Inside'' başlıklı
afiş bronz madalyaya de-
ğer görüldü. 15 ağustosta
açılan bienal sergisi 22
ağustosa dek sürecek.
Bülent Erkmen. Slovak
Cumhuriyeti 'nde gerçek-
leşen '97 Trnava Afiş Tri-
enali'nde, yıne 'Outsi-
de/Inside'adlı işiyle ikın-
cilik ödülü aldı. Bu rri-
enale katılan afişler Jan
Koniarek Galerisi'nde
sergilenıyor.
Fransa'da 8 Uluslara-
rası Chaumont Afiş Fes-
tivali'ne seçilen afişler
1
i
I
•
]
arasında ise. Erkmen'in
'6. Uluslararası İstanbul
Thatro Festivali' afişi bu-
lunuyor. 31 mayısta açı-
lan yanşma sergisi 31
temmuza dek açık kaldı.
Bülent Erkmen, Ku-
düs'te gerçekleşen 'Sha-
ring Jerusalem: Two Ca-
pitals Fot Two States'
ısımli uluslararası etkin-
lik içinde düzenlenen afiş
sergısıne çağnlı tasanm-
cılar arasında yer aldı ve
etkinlığin ana konsepti
doğrultusunda 'Equal'
başlıklı bir afiş tasarladı.
Afiş sergisi. etkinliğin ilk
günü olan 17 haziranda
açıldı.
'Sanatta Buluşanlar'
Deniz Müzesi 'nde
Kfiltûr Senisi 10 ay-
n ülkeden Türk v e yaban-
cı 30 ressamı İstanbul'da
bir araya getiren "Sanat-
ta Buluşma" başlıklı
vvorkshopta üretılen ya-
pıtlar 1-10 Eylül tarihlen
arasında Deniz Müze-
si'nde sergilenecek. Ser-
gide vvorkshop süresince
ortalama iki yapıt üreten
sanatçılann 60'a yakın
çalışması yer alacak.
Farklı ülkelerden gelen
sanatçılar arasında canlı
bir tartışma ortamına ze-
mın hazırlayan vvorkshop
boyunca yabancı sanatçı-
lar hem Istanbul'un tari-
hı mekânlannı gezdiler
hem de Türk sanatçılann
dünyasını daha yakından
tanıma şansına sahip ol-
dular. Sergide \vorkshopa
Türkiye'den katılan Halil
Akdeniz, Meryem
Ancan. Tomur Ata-
gök. Canan Be> kal.
Hürya Botasun. Bu-
bi. Serv er Demirtaş,
İsmet Doğan, Ön-
der Ergün, Hüsa-
mcttin Koçan, Can
Maden, Gönül Nu-
hoğlu,Zehra Ozmc-
raL Zümriit Radau,
Yusuf Taktak v e
Müşerref Zeytinoğ-
lu'nun. yurtdışın-
dan ise Mary Ann
Peters (ABD). Sa-
rah Cıwkrvell. Ela-
ine Kovvabky (fngiltere),
Thomas Lange, Chris-
toph Pöggeler (Alman-
ya), Mutsuo Hirano (Ja-
ponya), Adriana Lucaciv
(Romanya), Mathieu Di-
dier (Belçika). Dimitar
Grazdanov, Panov Canko
(Bulgaristan). Blagoja
Manevski, Slavco Soko-
lovski (Makedonya),
Bostjan Plcsnicar, Gor-
don Marceta'nın (Slo-
venya) yapıtlan yer ala-
cak. Sponsorluğunu
DAF-TIRSAN'ınüstlen-
diği, gelenekselleşmesi
amaçlanan vvorkshopta
üretilen ve bu sergide bir
araya getirilen yapıtlann,
ileride kurulması tasarla-
nan "Çağdaş Sanat Mü-
zesi"ne aktanlması amaç-
lanıyor.
Çin kültüründen
örnekler sergileniyor
Kühür Servisi -
Çin Kültür Ataşe-
liği ile Carousel
Alışveriş ve Ya-
şam Merkezi tara-
ftndan organize
edilen. Çin kültü-
rüne ait motiflerin
tanıtılacağı sergi
ve etkinlıklerin
açılışı 21 ağustos-
ta Carousel'de gerçekleş-
tirildi. 4 eylüle dek süre-
cek olan ve Istanbullula-
nn ücretsiz olarak ziyaret
edebileceklen serginin
açılışmda Çin Halk Cum-
huriyeti Başkonsolosu Li
Binghong. Çin Kültür Ata-
şesi Jia Zhongdi. tstanbul
Vali Yardımcısı Osman
Demir, Bakırköy Beledı-
ye Başkanı Ahmet Baha-
duiı ve Carousel Genel
Müdürü Aydın Bilgin hazır
bulundular.
Bahadırlı. bu organizas-
yonun, dünyanın çeşıtlı
uluslannın kültürlerinı
Türk insanına tanıtma ça-
balannın ilk ayağı olduğu-
nu belirtti. Binghong da
söz konusu etkinliğe kat-
kıda bulunan herkese te-
şekkür ettı ve yüzyı 1lara
dayanan Türk-Çin dostlu-
ğunun devam etmesini di-
ledi.
Carousel'de açılan ser-
gide Çin kültürünün
önemli öğeleri arasında
bulunan şemsiye, uçurt-
ma, fener. deniz kabuğun-
dan yapılmış tablolar ve
otantik giysiler yer alıyor.
Çin sanatmda kullanılan
her nesnenın özel bir öy-
küsü var. Örneğin uçurt-
ma, 4. yüzyılda Çinli dü-
şünür ve bilim adamı Mo
Di ile sanatçı Lu Ban tara-
fından kuşlardan esınleni-
lerek yapılmış ve ucuna
patlayıcı madde yerleştiri-
îip ılkel bir füze olarak
kullanılmış: zamanla da
sarayın ve aristokratlann
önemli bir eğlencesı hali-
ne gelmiş.
Yine Çin kültürünün bir
parçası olan şemsiye ve
yelpaze de, üzerlenne ışle-
nen nakışlar. elle ve firçay-
la çızılen resimlerle gün-
lük kullanımlı eşyalar ol-
maktan çok birer sanat
esen niteliğinde. Özellik-
le kuş tüylennden yapılan
yelpazeler devlet törenı,
diiğün ve cenazelerde kul-
lanılmış; insanlann top-
lumdaki sosyal konumla-
rının bir göstergesi olmuş.