01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Ferzan Özpetek'in ilk filmi 'Hamam' 24 Ekimde Türkiye'de gösterime giriyor 'Sinemayı büyük aşlda yapıyorum' ESRA ALİÇAVTJŞOĞLL Türkiye'ye kara çalan Amerikan fil- mi 'Geceyansı Ekspresi'nden yıllar sonra, ttalya'da yaşayan Türk yönet- men Ferzan Özpetek'in 'Hamam' fil- mi Avrupalı seyircinin Türklere fark- lı bir gözle bakmasını sağladı. 'Ha- mam'. bir dönemin küllenen anılannı tekrar canlandırarak hem Tûrk kültü- rûnü dünyaya taşımayı başardı hem de aldığı ödüllerle adından sıkça söz et- tirdi. 24 Ekimde Türkiye'de gösterime gi- recek olan film, 17 yaşında Italya'ya giderek sinema okumaya karar veren ve 21 yıldır yaşamını burada sürdüren Ferzan Özpetek'in ilk uzun metrajlı fılmi. 'Hamam", eylül ayında piyasa- ya çıkacak olan müzikleriyle de ilgi çekeceğe benziyor. Film: eşiyle sorunlu günler yaşayan ve yıllar önce tstanbul'a yerleşmiş olan teyzesınden miras kalan Türk ha- mamı için tstanbul'a gelen İtalyan mi- mar Francesco'nun öyküsünden olu- şuyor. Odül Türkiye'ye yanhş yansıdı İlk ödülünü Cannes Film Festivali sırasında. İtalyan Sinema Yazarlan Derneği'nden alan Ferzan Özpetek, verilen bu ödülün Türkiye'ye biraz yanhş biçimde yansıdığını söylüyor. "Ödülün Türkiye'ye farklı yansıması- na çok caıum sıkıldı. Cannes'daki İtal- yan eleştirmenler alelacelc bir basın toplantısı düzenleyerek bana verdikle- ri ödüJü kamuovuna duy urdular. Film Cannes'da değil, Cannes'daki İtalyan eleştirmenlerden aldı ödülü." 'Hamam'ın aldığı ödüller bununla da bitmiyor. Film ayrıca; Italya'dakı yabancı basınm verdiği Golden Glo- be'da en iyi yönetmen ve en iyi müzik ödülünü. Nazionale dergisınin en iyi film ödülünü, Kuzey ttalya'da Roseto Teramo'da, 'Yönetmenlerin tlk Filmi' festivalinde şehnn sembolü olan 'Al- tın Gül'ü ve Mercedes Benz tarafından her yıl en ıyı füme verilen 'Gümüş Yddiz' ödülünün de sahibi oldu. Özpetek için, Türkiye'de fazla söz edilmeyen, ama Italya'da çok önemse- nen Golden Globe ödülü çok önemli. Çünkü bu ödülün politik ve ahbap- dost ilişkilenyle verilmediğine deği- nen yönetmen. bu ödülle birlikte aldı- ğı tekliflerin daha da arttığını belirti- lT erzan Özpetek, filme en güzel ve en gerçekçi tepkiyi seyircinin verdiği görüşünde. Özpetek, birçok ödülün sahibi olan 'Hamam'dan sonra bu kez haremle ilgili 'Altın Yol' adlı bir film çekecek. Önce küçük bütçeli bir başka proje olan 'Anadolu Çiçeği'nde politikaya bulaşan üç kadının hikâyesini anlatacak. yor. Ferzan Özpetek için filmin aldığı bu ödüllerden daha önemli bir şey var; Cannes'da izleyicinin filmi 15 dakika boyunca tempo tutarak alkışlaması ve kötü hava koşullanna karşın sinema- nın önünde uzayan kuyruklar. "Filme en güzel ve en gerçekçi tepkiyi seyirci veriyor. Sinemadan ağlayarak ya da hoşlanarak çıkan insanlar, birçok önemli eleştirmenin görüşlerinden da- ha önemli benim için. Beni en çok bu heyecanlandınyor." İtalyanlar, 'Hamam'a sahip çıkarak. aldığı başanlar karşısında çok gunır- lanmışlar. Hatta ttalyan basını, "Türk- ler İtalya'yı yıllar önce işgal etmeye ça- lıştı ama. şimdi sen bizi içten fethetme- ye çahşıyorsun" diyerek Özpetek' e hak ettiği ilgiyi göstermişler. Hatta ünlü İtalyan dergisi Ciak; "İyi ki Türkler geldi" diye bir başlık dahi atmış. Özpetek. filmin ttalya'da bu kadar başan kazanmasını ve ilgi çekmesini, 'Hamam'ın ıçten olmasına bağlıyor ve duygulardan hareket edilerek yapı- lan bir filmin başansız olacağına inan- madığını söylüyor. İki farklı kültürü anlatıyor Filmin iki farklı kültürü anlattığına değinen Özpetek, ırkçılığın yaşandığı ve birbirine düşman olan insanlann hayli çok olduğu bir dönemde yaşadı- 50. Edinburgh Festivali, çeşitli etkinliklerle 30 ağustosa dek sürüyor tlginç oyunlarve yenifümlerKiiltür Servisi - Bu yıl 50'ncisi düzenlenen Edinburgh Festiva- li'nde sinemadan müziğe, dansa, tiyatroya kadar birçok etkinlik y- er alıyor. Festıvalde farklı kültür- lerden sanatçılann ortak yapımla- nna da yer veriliyor. Tıyatro açısından çok zengin olan festivalde, gerek lngiliz ge- rekse yabancı yönetmenlerin \e topluluklann oyunlan yer alıyor. lngiliz basmından derlediğimiz yazılara göre yönetmen Stephane Braunschweig, Shakespeare'in "Measure for Measure" ısımli oyununu bir Fransızdan beklen- meyecek kadar iyi yorumluyor ve bu oyunla birlikte ilk kez tngiliz- ce bir oyuna ımzasını atıyor. Lisa Stepbenson ve Paul Brennen'ın oynadığı, eleştırmenler tarafından beğenilen bu oyunun tek bir eksi- gi var: o da sahne düzenlemesi \ e oyunculann sahnede çok rahat ha- reket edememesi. Mark Evans'ın filmi Bu yıl festivalin 50'nci yılı ol- masmın yanı sıra Hindistan'm da bağımsızlıgının 50. yılı. Daha ön- ce "East is East" oyunuyla akıllar- da yer eden Asya Tiyatro Toplulu- ğu Tamasha "A Tainted Down" isimli oyunla festivale katıldı. Ço- cuğu olmayan Müslüman bir aile- nin Hintli bir çocuğu evlat edinme- sinin öyküsünü anlatan oyun. 50 yıl önce Hindistan'da yaşanan acı- lan yansıtıyor. Barcelona'da 1980'lerde kuru- lan La Cubana Toplulugunun "Blinded bv Love" isimli oyunu ise festivalin "enflgmç"oyunu olarak tanımlanıyor eleştirmenler tarafin- dan. 17 yaşındaki bir Ispanyol genç kızınm bir Fransız tıp öğren- cısiyle yaşadığı aşkı anlatan bir filmle başhyor oyun. Özellikle klasik müzik açısın- dan çok zengin olan festivalde 18. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar yazıl- mış yapıtlara yer veriliyor. Ric- hard Amıstrong'un Tibet Orator- yosu. The Scottish National Orc- hestra ve Christine Brewer yöne- timindeki dörtlü koro eleştırmen- lenn ve dinleyenlenn ilgisinı çe- kerder arasında. Pierre Boulez'in yönettiği ve 130 müzisyenden olu- şan Gustav IMahler Jugenorches- ter'ın programını ise RavelveBar- tok'un yapıtlan oluşturuyordu. Bu yıl direktörlüğünü Lizzk Francke'ın üstlendiğı Scottish Screen Uluslararası Edinburgh Barcelona'da 1980'lerde kurulan La Cubana Topluluğu'nun "Blinded by Love" isimli oyunu festivalin 'en ilginç' oyunu olarak tanımlanıyor eleştirmenler tarafından. 17 yaşındaki bir İspanyol genç kızının bir Fransız tıp öğrencisiyle yaşadığı aşkı anlatan bir filmle başhyor oyun. tlginç yönü ise filmde oynayan karakterlerin, film esnasında sahneye gelerek seyirciyle konuşması ve seyircilerin de sahnede yer alması. EDINBl'RGH FESTIVAL Koreograg Mark Morris'in sahneye koyduğu Rameau'nun "Platee" adlı komik barok opera balesi. La Cubana Topluluğu 'Blinded by Love', San Fransisco Balesi ile Stravinski Keman Konçertosu. Film Festivali programında önce- ki yıllara oranla belirgin bir deği- şiklik yok: yeni İngılız filmleri ağırlıkta olmak üzere dünya sine- masından seçmeler ve bazı belge- sel çalışmaiar. Festıval, Belçikalı genç yönet- men Alain Berliner'ın "Ma Vle en Rose" adlı filmıyle açılış yaptı. Ye- dı yaşındakj travesti bir erkek ço- cuğun ailesi ile yaşadığı çatışma- yı konu alan filmde Berliner, bıre- yin kimlik bunalımını sorgulama- ya çalışıyordu. David Lynch' in za- man ve mekân sınırlamasını aşan son filmi "Lost Hightvay" de Edinburgh Festivali ile birlikte İn- giltere prömiyerini yaptı.Yönet- men Marc Evans'ın Beat kuşağı ve bu kuşağın babalanndan Jack Kerouac'ın yaşam felsefesı üzen- ne kurduğu "House of America" ısımli filmi de büyük bir ilgiyle karşılandı. Festivalde en fazla tartışmaya y- ol açan film ise Kirby Dick imza- lı "Sfck"oldu. Altbaşlığı '•Theli- fe and Death of Bob Flanagan. Su- permasochist" olan bu cüreıkâr çalışma, vücudundaki acıyı ancak tırnaklannı genıtal organına batı- rarak hafifletebilen sistik romatiz- ma hastasını ınceleyen bir belge- sel niteliğindeydi. Dick'in birper- formans sanatçısı ile calıştığı film, izleyiciyi çok rahatsız ettı. Festival programmdaki iki il- ginç belgesel çalışmadan biri Er- rol Morris'in "Fast, Cheap & Out of Control", Ross McEİwee'nin "SixO'ClockNews" adlı çalışma- lanydı. Brian McMaster'ın direktörlük görevıne getinldığı 1992'den bu yana Edinburgh Festivali kapsa- mındakı dans programlannm ka- litesi ve zenginlıği biraz daha art- makta. Bu yenilenmede büyük pay sahibi olan isimlerden bıri ise Amerikalı koreograf Mark Mor- ris.Cnlü koreograf bu kez Rame- au'nun "Platee" adlı komik barok opera balesini sahneye koydu. Nic- holas McGegan yönetimindeki Kraliyet Operası Orkestrası'mn görev aldığı gösteride başrolü te- nor Jean-Paul Foucfaecourt üstlen- dı. İki sahte aşık Jupiter ve Ju- non'un arasını bulmakla görevli batakJık perisi Platee'nin serüve- nını anlatan bu neo-klasik eseri günümüz Amerikası'nın modem mekanlanna taşımıştı Morris. Ör- neğin sanatseverler, fantastik ka- rakter Platee'yi köhne bir Manhat- tan bannda sefil yaşamına içerken izledıler. Tharp'ın gösterisi Tharp! dans grubu ünlü koreog- raf Twj"la Tharp'ın yorumuyla üç bölümlük bir gösteri sundu. "Heroes" isimli ilk bölümün mü- zikleri, David Bowie ve Brian Eno'nun 1970 tarihlı aynı adlı al- bümünden yola çıkılarak Phiüp Glass taranndan hazırlandı. Ana tema. bireyin inanç sisteminin sor- gulanmasıydı.Gösterinin "Svveet Fields" adlı ikinci bölümü, aynı zamanda da en göz ahcı olanıydı. Folk ve klasik bale öğeleri, asimet- rik bir sahne düzenlemesi ıçersin- de modern biryaklaşımla izleyicı- ye sunuldu. Son bölüm "'66"da ise 1950"lerden 60'lara dek uzanan dönemde gelışen Amerikan popü- ler müziğinden örneklemelerle geldi sahneye Tharp!. 1985 yılından bu yanaklasik ve neo-klasik eserlere yeni bir düzen- leme getiren San Francisco Bale- si'nın repertuannda Balanchi- ne'in "Symphony in C" ve "Stra- vinsky Violin Concerto", David Bintieyin "TheDanceHouse've Mark Morris'in "Drink To Me Only \\p ith Thıne Eyes" düzenle- melerinın yanı sıra Tomasson'un kendi neo-klasik çalışmalanndan da örneklemeler bulunuyor. ğırmzı fakat 'Hamam'ın bunlardan na- sibini almayan ve buna karşı çıkan bir fılm olduğunu da sözlerine ekliyor. In- sanlara farklı kültürlerin kapısım aç- manın kendini tanımanın en iyi yolu olduğunu vurgulayan Özpetek. filmde bunu vermeye çalıştıklannı söylüyor. 17 yaşında ttalya'ya gitmesini yö- netmenlik kariyerinde bir şans olarak gören Ferzan Özpetek, "Ük filmimi Türkiye'de çekmiş olsaydım mutlaka farklı olurdu" diyor. "Sinema eğitimimi ve tekniğini İtal- yan ustalardan aldım. ama sinema scv- gimi özellikle Türk yönetmenlerin filmlerine borçlmıım. Atıf Yılmaz ve Memduh Ün'ün filmlerinin benim si- nemaya olan sevgimde önemli payı var." 'Gerçekleri anlatmalıyız' 12 Eylül sonrasında yapılan Türk filmlerinin izleyiciyi sinemadan uzak- laştırdığına değinen Özpetek, sinema- ya giden izleyicinin eğlenmesi ya da duygulanması gerektiğini belirtiyor. "Bu dönemde yapılan filmler Türk $e- yircisini sinemadan uzaklaştırdı. Eşkı- ya'nın bu kadar başanlı olmasu filmin, seyirciyi hem güldürüp hem de ağlat- masıyla UgilL Sinema sıkıcı bir şey ol- mamalı." Italyanlann Türkiye'den bahsedildi- ğınde hemen 'Hamam' dediklenni be- lırten Özpetek, filmden sonra birçok insanm Türkiye'ye gelmek için can at- tıklanna da değinmeden edemiyor. Türk kültürüne ait bazı sahnelerin tep- kiyle karşılandığına dikkat çeken Öz- petek, kültürümüzden utanmamamız gerektiğini vurguluyor. "Hamamda sünnet düğünü sahnesi çekmeye kalk- tığımda büyük tepkilerle karşılaşöm. Emir Kusturica "Çingeneler Zama- nı' nda Çingeneleri ovnanp göbek atür- dığında bütün eleştirmenler övgüyle bahsettiler. Oysa ben hamamdan bah- sediyorum ve sünnet sahnesi çekmek istiyorum dediğimde hayli tepkiyle karşılandım. Sanki bizim kültürümü- ze ait bir şey dcğilmiş gibi davranıldı. Gerçekleri anlatmakta bir sakınca gör- müyorum." Bundan sonraki projeleri için de hayli iddialı Özpetek, yine Osmanlı kültürüne ait bir temayı 'Harem'i an- latmayı planlıyor. Adı 'Ahın Yol' ola- rak planlanan film, Fransa ve Ital- ya'nın katkılanyla gerçekleştirilecek. Italyanlann; "Filmin, Av- " ^ ^ ^ " ~ rupalı yönetmen gözüyle fakat bir Türk tarafından yapılmış olduğu beili" söz- lerini anımsatan yönet- men, 'Altm Yol'da da folk- lor tuzağına düşmeden gerçekleri anlatacağını vurguluyor. Büyük bir hazine İlk filminin büyük ba- şan sağlamasının ardın- dan, ikinci filminde de ay- nı başanyı yakalayıp ya- kalayamayacağının kendi- sini korkuttuğuna değinen Özpetek, bu yüzden ikin- ci filmini daha küçük bir çapta düşündügünü, fakat Harem hikâyesıyle karşı- laştığında bundan vazgeç- tiğini söylüyor. "Harem hikâyesi beni çok heyecanlandırdı. 'Ha- rem kapandıktan sonra bu insanlara ne oldu' soru- suyla başladı ilgim ve çok etkilendim. Biraz araştır- ma vaptığımda ise karşı- ma büyük bir hazine çıkü. Harem Batı'da ve bizde ge- nel bir kanı olarak genelev olarak algılanıvor. Çok hassas bir konu olduğunu biliyorum. Oysa yepyeni, dokunulmamış bir dünya Harem. Belgesel olmadan, açıklamadan kaçınarak anlatmak istrvorum her şe- yi." Filmin, 2. Dünya Sava- şı'ndan başlayarak geri dönüşlerle gelişeceğinı söyleyen Özpetek, İtal- ya'nın ve Türkiye'nin önemli isimlerini birleşti- rerek estetiğin ve görün- tünün doruk noktasına ulaşacağı konusunda hiç bir kaygı taşımadığını da belirtiyor. 'Hamam'ın büyük ilgi görmesinden sonra birçok teklif aldığını belirten Fer- zan Özpetek, bunlan de- ğerlendıreceğıni. aynca reklam filmı çekerek, da- ha sonraki filmlerine fi- nans sağlayacağım da vur- guluyor. 'Altm YoPdan ön- ce küçük bütçeli bir başka proje üzerinde çalıştığına değinen yönetmen, 'Ana- dolu Çiçeği'nde politikaya bulaşan üç kadının hikâ- yesini anlatacağını dile getiriyor. Özpetek, genç yönet- menlere; "Mutlaka film yapın. İçinizde aşk varsa o filmi gerçekleştirirsiniz. Ben büyük bir aşkla film yapıyorum. Ben yapabil- diysem herkes yapabilir" diyor son söz olarak. BülentErkmen 'in çalışmaları yurtdışında KümlrServisi-Bü- lent Erkmen'in çalış- maları. geçen günler- de Helsinki'de, Trna- va'da, Chaumont'da ve Kudüs'te uluslararası bienal. festival ve ser- gilerde yer aldı ve çe- şitli ödüller kazandı. Finlandiya'da gerçek- leşen XII. Uluslararası Hel- sinki Afış Bienali'nde Erkmen'in "Outsi- de/Inside" afişı ve "Türkiye'de İnsan Haklan" sergi afişı sergilenmek üzere seçil- di. Bu çalışmalardan "Outskle/Inside'' başlıklı afiş bronz madalyaya de- ğer görüldü. 15 ağustosta açılan bienal sergisi 22 ağustosa dek sürecek. Bülent Erkmen. Slovak Cumhuriyeti 'nde gerçek- leşen '97 Trnava Afiş Tri- enali'nde, yıne 'Outsi- de/Inside'adlı işiyle ikın- cilik ödülü aldı. Bu rri- enale katılan afişler Jan Koniarek Galerisi'nde sergilenıyor. Fransa'da 8 Uluslara- rası Chaumont Afiş Fes- tivali'ne seçilen afişler 1 i I • ] arasında ise. Erkmen'in '6. Uluslararası İstanbul Thatro Festivali' afişi bu- lunuyor. 31 mayısta açı- lan yanşma sergisi 31 temmuza dek açık kaldı. Bülent Erkmen, Ku- düs'te gerçekleşen 'Sha- ring Jerusalem: Two Ca- pitals Fot Two States' ısımli uluslararası etkin- lik içinde düzenlenen afiş sergısıne çağnlı tasanm- cılar arasında yer aldı ve etkinlığin ana konsepti doğrultusunda 'Equal' başlıklı bir afiş tasarladı. Afiş sergisi. etkinliğin ilk günü olan 17 haziranda açıldı. 'Sanatta Buluşanlar' Deniz Müzesi 'nde Kfiltûr Senisi 10 ay- n ülkeden Türk v e yaban- cı 30 ressamı İstanbul'da bir araya getiren "Sanat- ta Buluşma" başlıklı vvorkshopta üretılen ya- pıtlar 1-10 Eylül tarihlen arasında Deniz Müze- si'nde sergilenecek. Ser- gide vvorkshop süresince ortalama iki yapıt üreten sanatçılann 60'a yakın çalışması yer alacak. Farklı ülkelerden gelen sanatçılar arasında canlı bir tartışma ortamına ze- mın hazırlayan vvorkshop boyunca yabancı sanatçı- lar hem Istanbul'un tari- hı mekânlannı gezdiler hem de Türk sanatçılann dünyasını daha yakından tanıma şansına sahip ol- dular. Sergide \vorkshopa Türkiye'den katılan Halil Akdeniz, Meryem Ancan. Tomur Ata- gök. Canan Be> kal. Hürya Botasun. Bu- bi. Serv er Demirtaş, İsmet Doğan, Ön- der Ergün, Hüsa- mcttin Koçan, Can Maden, Gönül Nu- hoğlu,Zehra Ozmc- raL Zümriit Radau, Yusuf Taktak v e Müşerref Zeytinoğ- lu'nun. yurtdışın- dan ise Mary Ann Peters (ABD). Sa- rah Cıwkrvell. Ela- ine Kovvabky (fngiltere), Thomas Lange, Chris- toph Pöggeler (Alman- ya), Mutsuo Hirano (Ja- ponya), Adriana Lucaciv (Romanya), Mathieu Di- dier (Belçika). Dimitar Grazdanov, Panov Canko (Bulgaristan). Blagoja Manevski, Slavco Soko- lovski (Makedonya), Bostjan Plcsnicar, Gor- don Marceta'nın (Slo- venya) yapıtlan yer ala- cak. Sponsorluğunu DAF-TIRSAN'ınüstlen- diği, gelenekselleşmesi amaçlanan vvorkshopta üretilen ve bu sergide bir araya getirilen yapıtlann, ileride kurulması tasarla- nan "Çağdaş Sanat Mü- zesi"ne aktanlması amaç- lanıyor. Çin kültüründen örnekler sergileniyor Kühür Servisi - Çin Kültür Ataşe- liği ile Carousel Alışveriş ve Ya- şam Merkezi tara- ftndan organize edilen. Çin kültü- rüne ait motiflerin tanıtılacağı sergi ve etkinlıklerin açılışı 21 ağustos- ta Carousel'de gerçekleş- tirildi. 4 eylüle dek süre- cek olan ve Istanbullula- nn ücretsiz olarak ziyaret edebileceklen serginin açılışmda Çin Halk Cum- huriyeti Başkonsolosu Li Binghong. Çin Kültür Ata- şesi Jia Zhongdi. tstanbul Vali Yardımcısı Osman Demir, Bakırköy Beledı- ye Başkanı Ahmet Baha- duiı ve Carousel Genel Müdürü Aydın Bilgin hazır bulundular. Bahadırlı. bu organizas- yonun, dünyanın çeşıtlı uluslannın kültürlerinı Türk insanına tanıtma ça- balannın ilk ayağı olduğu- nu belirtti. Binghong da söz konusu etkinliğe kat- kıda bulunan herkese te- şekkür ettı ve yüzyı 1lara dayanan Türk-Çin dostlu- ğunun devam etmesini di- ledi. Carousel'de açılan ser- gide Çin kültürünün önemli öğeleri arasında bulunan şemsiye, uçurt- ma, fener. deniz kabuğun- dan yapılmış tablolar ve otantik giysiler yer alıyor. Çin sanatmda kullanılan her nesnenın özel bir öy- küsü var. Örneğin uçurt- ma, 4. yüzyılda Çinli dü- şünür ve bilim adamı Mo Di ile sanatçı Lu Ban tara- fından kuşlardan esınleni- lerek yapılmış ve ucuna patlayıcı madde yerleştiri- îip ılkel bir füze olarak kullanılmış: zamanla da sarayın ve aristokratlann önemli bir eğlencesı hali- ne gelmiş. Yine Çin kültürünün bir parçası olan şemsiye ve yelpaze de, üzerlenne ışle- nen nakışlar. elle ve firçay- la çızılen resimlerle gün- lük kullanımlı eşyalar ol- maktan çok birer sanat esen niteliğinde. Özellik- le kuş tüylennden yapılan yelpazeler devlet törenı, diiğün ve cenazelerde kul- lanılmış; insanlann top- lumdaki sosyal konumla- rının bir göstergesi olmuş.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle