14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 AâUSTCS 1997 CUMA CUMHURİYET SAYFA HABERLER ANAP'taı RP uyarısi • AVKARA (Cumhuriyet Bünofu) - AMP GeniJetılmiş Başkanlık Divau, Mehnet Keçecıler başkaılığındi dün toplandı. Keçe.iler, toplantıdan bonra yaptıp açıklamada, RP'nın, "Dinalden gdiyor. Kuran zincİE vurulıyor" slogaılarıyla /ürüttüğü kampanyaya tarşı yurttaşlan uyararak "'Vaandaşlanmız dını aıygular sömünnek isteyeılere alet olmasınlar" ded'ı. SSI sınavı sonifturması • AVKARA (Cumhuriyet Büroaı) - Çal^ma ve Sosyal Güveılik Bakanlığı, REFAHYOL lükümeti döneninde aünan Teftiş Kurukı Başkanı Ahmet Aldenir'in görevden alınmısına ilîşkin kararnamenin Cumturbaşkanı'run onayına sunuljuğunu bildirdi. Şaibeli SSK sınavıyla ılgili soruşrurmayı 28 Temmuz 1997 tanhınde ızne çıkan Ahmet Aldernir'in görevını vekâleten devralan Bülent Baykal'ın yüıüttüğü öğreruldı. Bakanlıktan ve SSK'den 3'erolmak üzere toplan 6 müfettişin şaibeli sınavla ilgili soruşturmayı yürütıüğü, sonuca göre gerekenin yapılacağı bildinldi. Kotnan'dan veda ziyareti• ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - 30 ağustosta emekliye aynlacak olan Jandarrna Genel Komutanı Orgeneral Teoman Koman, Emniyet Genel Müdürü Necati Bılican'a veda ziyaretinde bulundu. Ziyaret sırasında konuşan Bilican. Koman'ın dürüst ve düşündüğünü söylemekten geri kalmayan bir kişiliğe sahip olduğımu belirterek. ülkeye hizmetleri nedeniyle teşekkür etti. Orgeneral Koman da polise özel bir sempati duyduğunu belirterek, "Asker olmaşaydım pqlis olmak isterdim" dedi. ^H»*» Sağlık sigortası ppim kesintisi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu'na göre aylık almakta olanlann aylıklanndan yapılan sağlık sigortası prim kesintisi arttınldı. Resmi Gazete'nın dünkü sayısında yayımlanan Bakanlar Kurulu karanna göre, SSK'ye bağlı esnaf ve sanatkârlar ile bağımsız çalışanlardan yapılan sağlık sigortası prim kesintisinde, 1 Ocak 1997 tarihinden geçerli olmak üzere yüzde 10 oranında artış öngörüldü. Bilican'dan Savaş'a destek • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican, Susurluk soruşturmasını yürütecek olan Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş'a yardımcı olacaklannı söyledi. Bilican, gazetecilerin sorularuıı yanıtlarken, Kutlu Savaş'ın ıstedıği zaman çalışmalannı yürütebileceğıni. emniyetin de Savaş'a yardımcı olacağıru bildirdi. Gîzlilik' genelgesi • ANKARA (AA) - Bayındırlık ve İskân Bakanı Yaşar Topçu, ihale sonuçlannda, resmen ilan edilinceye kadar gizlilik sağlanmasını istedi. Topçu. yayımladığı genelgede. personeline her işe olumlu yakJaşmalan, hiçbir işte kişisel ve sübjektif değerlendirme ve tercih yapmamalan. her işe olumlu yaklaşarak yapılabilirliğini araştırmalan talimatı da verdi Gemici'nin kabulü • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Devlet Bakanı Hasan Gemici. Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esireeme Kurumu'nun (SHÇEK) merkez ve taşra örgütlerinde çalışan yaklaşık 80 kadın yöneticiyi kabul etti. Gemici, nüfusa oranla çalışma yaşamında kadınlann azlığına dikkat çekerek, kadınlann tüm alanlarda yer almasını sağlamayı amaçladıkJannı bildirdi. Adalı, Ekinci cinayetleri ve Şahin-Ağar-Tinar bağlantısmda aynı silah markasına ulaşılıyor Gnayetlerde 'UzT bağhmtrsıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Susurluk Komisyonu üyesi, CHP Içel Mılletvekili Fıkri Sağlar. Başbakan Mesut Yılmaz'dan, ağırlıkh olarak özel tim görevlilerince kullamlan ve faili meçhul siyasi cinayetlerde karşılaşılan Israil yapımı Uzi marka silahlardan kaç tanesınin emniyette "kayboMuğunun"1 aydınlatılmasını istedi. Sağlar. eski Ozel Harekât Dairesi Başkanvekili İbrahim Şahin'in. eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar'ın talimatıyla Israil'e gönderilip gönderilmediğini de sordu. KKTC'de yolsuzlukJann ve çetelerin açığa çıkanlması çabalanyla bilinen gazeteci Kutlu Adalı'nın Uzi marka bir silahla öldürüldüğüne dikkat çeken Sağlar, TBMM Başkanlığı'na verdiği soru önergesinde. Yılmaz'dan şu sorulann yanıtını istedi: - KKTC kamuoyunda, bu cinayeti işleyenlerin bağlantılannın Türkiye'de olduğu şeklinde yaygın iddialar vardır. Bu iddialar doğrultusunda emniyette kaybolduğu söylenen silahlarla, cinayetin işlendiği silah arasında balistik karşılaştırmalarla bir bağlanb olup olmadığı konusunda herhangi bir araştırma yapmayı düşünüyor musunuz? Türkiye ve KKTC güveniik birimleri arasında Uzi marka silahlarla ilgili herhangi bir alışveriş yapdmtş mıdır? - Avukat Yusuf Ekinci'nin de Uzi marka bir silahla öldürüldüğü bilinmektedir. Bu konuda da emniyette kaybolduğu iddia edilen silahlarla balistik karşılaştırma konusunda herhangi bir araştırma yapılmış mıdır? - Uzi marka silahlann aumıyla ilgili olarak herhangi bir ilan yapılmış mıdır? Alınan silahlann envanteri ve kimlere zimmet edikliği tespit edilmiş midir? - Uzi marka silahlann üretimi bir lsrail KlT'i tarafından yapılmaktadır. Devletlerarası usullere göre alım satımlarda ödemeler genellikle aracısız olarak devletin ilgili birimlerine yapılır. Oysa söz konusu alımda, ödemeler daha sonra Türkiye hükümetince kara lısteye alınan Ertaç Tinar'a ait HASPRO adlı firmaya yapılmıştır. Bu yönteme başvurulmasmın nedeni nedir? Bu şirketten hıbe olarak silah alınmış mıdır? Kara lısteye alınabilecek denli güvenilirlikten uzak olduğu ortaya çıkan ve hakkında yeterli bilgiye sahip olunmadığı anlaşılan bir şirketle devletin silah ticareti gibi önemli ve hassas bir konuda ilişkiye girmesi doğru mudur? Bu konuda herhangi bir soruşturma açacak mısınız? tnsan haklan alanının btonmest, knnınması vggeKştirilnMsi amaayta nluşfıınılan İnsanHaklanKoordİnatÖrÜst Kurulu toplantılanrun albncısı Devlet Bakanı Hikmet Sami Türk'ün başkanhğuıda dün gerçekleştiriklL (Fotoğraf: AA) Insan Haklan Koordinatör Üst Kurulu, örgütleri dinledi 'Hııkuk devleti sagLansın'ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- Avrupa Birliği'nin aralık ayı zirvesinden önce de- mokratikleşme paketini çıkarmayı hedefle- yen hükümet, insan haklan örgütleri ve ba- rolarlabirarayageldi. IzmirBarosu'ncatop- lanüda sunulan raporda, "Türkiye, hukuk devleti okluğunu henüz kanıtiayarnaınıştır" denildi. İnsan haklan alanının izlenmesi. korun- ması ve geliştirihnesi amacıyla oluştunılan ve Devlet Bakanı HikmetSamiTürk'ün baş- kanlığında altıncısı gerçekleştinlen tnsan Haklan Koordinatör Ust KuruJu'nun dünkü toplantısında, insan haklan örgütleri dirüen- dı. Toplantıya, IHD. Türkiye İnsan Haklan Vakfi, Türk Tabipleri Birliği, Mazlum Der ve Ankara-tstanbul-tzmirBaroIan'nıntem- silcileri katıldılar. Bakan Türk, demokratik- leşmenin önündekı engel olarak görülen ba- zı yasalardaki smırlayıcı hükümlerde değı- şiklik yapmayı hedeflediklerini söyledi. tHD'yi temsilen toplantıya katılan Akın BirdaL demokratikleşme konusunda verilen sözlerin yaşama geçirilmesi gerektiğinı söy- ledi. Birdal, hükümetin Basın Affi Yasası ile attığı adımı yeterli bulmadıklannı kaydetti. Toplantıya Izmir Barosu'nu temsilen ka- tılan Avukat Ahmet Okyay, kuruia sunduğu raporda, Türkiye'nin "hukuk devleti" değil "yasa devleti" olduğunu belirterek, şunlan kaydetti: "Avrupa İnsan Haklan Sözleşme- si'nin 2. madde ilk cümlesine göre. her ferdin vaşama hakkı kanunun himayesi alündadır. İnsan haklanndan söz edebihnekve bu soru- nu ele alabilmek için temel koşuL, hukuk gü- vencesmin sağtanabilmesidir. Ne yazıkki Tür- kiye, hukuk devleti olduğunu henüz kanrtla- yamamıştır." Türkiye'nın taraf olduğu uluslararası söz- leşmelerin gereğinı bugüne değin yerine ge- tinnediğine dikkat çekılen raporda, şu görüş- lere yer verildi: "Klasik insan haklan, sosyal haklarve üçüncü kuşak haklara iüşkin iç hu- kuk metinlerinden düzenlemeler yapüma- mıştır, en başta anayasadala, temel hak ve hürrrverJerin suurianmasv, kuDamlmasının durdurulması ve kötüye kuUanılmamasına ilişkin hükümlerdeki yoruma açık aşın kısıt- lamalar halen yürüriüktedir." Avrupa ülkelerinde ölüm cezalanrun savaş hali dışında kaldınldığına işaret edilen ra- porda, ölüm cezalannınkaldınlması için ge- rekli yasal düzenlemelerin yapılması isten- di. DYP LİDERİ 4 GÜNLÜK İZMİR GEZİSİNDEN BEKLEDİĞİ İLGİYİ GÖREMEDİ Çiller: Kışlada siyaset var ÇUlen, 8 yılhk kesintisiz eğrtimi yine eleştirdL HAKANDİRtK İZMİR - DYP Genel Baş- kanı Tansu Çiller, Türkiye 'de ara rejim yaşandığıru öne sü- rerek "Normal döoem otsay- du partiden ay nlan arkadaş- lanmız bizim yanımızda bülbül gibi şakıyor olacaktj" dedı. .Ara rejim nedeniyle AB Ko- misyonu raporunda Türkiye'nin dışlandığı- nı savunan Çiller. "baa rürbctilerin'' açık- lama ve davranışlannı bütün Türkiye'nin seyrettiğini savunurken u Kışlada kesinlikk siyaset var" diye konuştu. Çiller, dört günlük Izmir gezisinin ikinci gününde de girtıği yerlerde belediye başka- nı Burtıan Özfatura'nın tüm çabalanna kar- şın lzmırlilerden '"beklediği ilgi>i"görmedi Çiller, dünkü programına Özfatura'dan al- dığı brifıngle başladı. Daha sonra gazeteci- lerin sorulannı yanıtlayan Çiller, sekiz yıl- lık kesintisiz temel eğitimi ^ııkandan giy- dirilmişelbise" olarak tanımladı. Demokra- si dahıl her şeyin aşağıdan yukanya yapılan- ması gerektiğini dile getiren Çiller, imam- hatiplere siyaset kanştığıru itirafederek söz- lerini şöyle sürdürdü: "Imam-hatipleri Ata- türk açnuş, din eğitimi devletin elinde oisun diye. Robert Koİeji'mü Alman Okulu'mu kapatmanın. meslek ILst4erinL Anadolu lise- lerini kapatmanın çağdaşlıkla ilgisi var mı?" 5 Nisan Kararlan'nı tekelci sermayeyi kırmak için yapılan girişimlere örnek gös- teren Çiller, şunlan söyledi: "Tekelleri \ık- mak lazun, tekelci sermayeye karşı olmak lazım. Bugün ortaya çıkan hükümetin tali- matta kurulduğu, adeta Nihat Erim bükü- meti okluğu dünya kamuoyuna mal olmuş- tur. Biz Brükserde Türkiye'nin doğu sınır- lannın Avrupa'nın sınırlan olmasını kabul ettirmiştik. Ancak yeni hükümetin siyasi du- rumu AB tarafından dışlanmışar." "Kışla- da siyaset var mı" sorusunu, "Kesinükle var" diye yanıtlayan Çiller, siyasetin kışla- ya, okula ve camiye girmemesı gerektiğini kaydederek "Bu bir ara rejimdir. Bazı rüt- belilerin bu konudaki beyanlarmı bütün Türkiye seyTetti. Bunu tüm silahlı kuvvetle- re mal etmiyorum,ama bazılannın siyasetin içine girdikleri görülüyor." diye konuştu. Bakan Sungurlu 'Hücre sistemibize uymaz' EVİNGÖKTAŞ ANKARA - Adalet Bakanı Oltan Sunguriu, cezaevlerinde "tek kişilik hücre sistemi"ni, Türk insanının ya- pısına uygun görmediğıni ve bu uy- gulamayı savunmadığını bildirdi. Sungurlu, terör örgütlenne silah zo- ruyla yardım ve yataklık edenlerin cezalandınlmadığını savunarak, "Eş- kjya dağdan gelip silahı davasa ben de yardım ederim. Evimde misafir ede- rim. yatinnm" dedı. Sungurlu, "Bi- zim insanımız cezaevinde toplu yaşa- mavı sever. Hücre sistemi bize uygun düşmez. Benim hücre sistemini iste- mem söz konusu degUdir. Tutukhı ve hükümlüleri tek kişiük hücrelerdeya- ürmanın doğru olmadıgma inanıyo- rum" dedi. Sungurlu, Türkiye'de hücre siste- mine dayalı cezaevi bulunmadığını anımsatârak, şunlan söyledi: "Aynca böyle bir inşaaümızda yok. Ama mec- bur kahrsak vaparız. Cezaevleruniz- de şu anda büyük çapb açlık grevi de yok. Ufak çapta bazı grevler var. Ba- sın toplanüsı yapıp dhoriar ki; açlık grevleriyayguüaşıyor. Bunu söyleyen- lerin kötü niyetleri oünav abilir. Ama. bu insanlar sanki açlık grevlerinin yayguılaşmasuu isüjorlar gibi bir dii- şünceleri var. Sonuçta içeride çile çe- ken insanlan huzursuz edip incitiyor- lar. Bu insanlar kimin sırtından mü- cadelevedevam edeceklerinidüşünü- yorlar. Başkalannın çocuklannı öl- dürmeye ne hakkınız var? Onun için cezaevİerini iyi bilen insanlann söz söylemesi gerekir. İyi niyerü sövienmiş söz bile cezaevlerindeki insanlara za- rarverebDir." Sungurlu, terör örgütlerine '^ar- dım ve yatakhk" edenlere af çıkan1- masına karşı olduğunu bildirdi. Sun- gurlu. şunlan kaydetti: "Zaten mahkemeler bu suçlardan yatanlara ceza vermiyorlar. Mahke- melerin cezaverdiği insanlar isteyerek >annm ve v^taklık etmiş insanlardır. Bunun için aynca bir af çıkanlması- na gerek yoktur. Dağdan eşkrya gelse, silahını day-asa ben de yardım ederim. Evimde yaUnr. misafir de ederim. Bu konuda mahkemeler gerekli hassasi- yeti gösteriyorlar." Genel bir "aPla ilgili şimdılik her- hangi bir çalışmalan bulunmadığını kaydeden Sungurlu, af konusunun TBMM'nin işi olduğunu anımsattı. Yazıışleri müdürlerine getirilen ceza ertelemesinin toplumdan gelen is- temler üzerine yapıldığını belirten Oltan Sungurlu. "Aynca tüm siyasi parti liderleri de aym düşüncedeydi. Bunun üzerine öğretim üyelerini, ba- ro ve basın temsikilerini çağınp din- ledik. Kendi fıkirierini beyan cttiler. Af fıkri benden gelen bir fildr değildL Ama bu yeterli değildL Ashnda bence ya suç olmamalıdır ya da suç ohınca da af olmamahdır" dedi. Sungurlu, -Gdişmiştoplumlann hiçbirisinde af yoktur. Af geri kalmış toplumlara öz- gübir şeydir" dedi. IRMIKIAYDEN ENGİN Günübirlik politikanın labi- rentlerinde dolanıp dururken, ister istemez daha köklü, de- rin sorunları tartışamıyoruz. Genel kabul görmüş, "doğru" olduğu varsayılmış yargıları sorgulamayı ha bire erteliyo- ruz. Salt gazete köşelerinde değil, arkadaş sohbetlerinde filan da bu böyle... Üstelik bu bize özgü. kişisel bir eksiklik de değil. Daha yaygın ve sü- regen. Bir örnek: Yerel yönetimler. Örneğin belediyeler. Devlete tapmayı ideolojik bir çizgi ve bir siyasal tercih olarak belleyenler, merkezi devletin yetkilerinin yerel yö- netimlere devredilmesine iliş- kin tartışmalarda genellikle susmayı yeğliyorlar. Sanki "Bunlar aydın gevezeliğidir. Bin yıllık devlet geleneğinden süzülmüş doğrular üstüne abes bir beyin jimnastiğidir. Onlar konuşur, devlet bildiği- Yumurtasız Omlet Gibi... ni okur" der gibiler. Buna karşılık demokrasinin serpilip gelişmesini kendine dert edinenler, devletin hoş- görüden nasipsiz belirieyici gücü karşısında çıkış yolları ararken, yerel yönetimlerin güçlendirilmesinin demokra- siye giden yoldaki tıkanıklıkla- rı aşmakta bir kaldıraç işlevi görebileceğini savunuyorlar. Bu çok yinelendi. Batı Avru- pa demokrasilerinden örnek- ler aktarılarak pekiştirildi. Git- gide genel bir kabul gördü. Demokrasinin gelişmesi iste- niyorsa, "Yerel yönetimlerin yetkilerinin arttınlması zorun- ludur" yargısı tartışılmazlık ka- zanmış bir "doğru" olarak al- gılanır oldu. Öyle mi gerçekten? Yerel yönetimlerin yetkileri- nin artması, Ankara'dan ba- ğımsızlaşması, yerel sorunla- nn çözümünde seçilmiş yerel meclislerin karar yetkisiyle do- natılması, halkın egemenliği- nin ete kemiğe bürtinmesi ola- cakmı? Keskin ve kesin bir yargı üretmek yerine örnekler ara- sında dolanmak daha doğru olacak gibi. Başkentin yerel yönetimi, Melih Gökçek ve ekibinin elinde. Gazetelerin sayfaları sık sık Gökçek ve ekibinin marifetleriyle dolup taşıyor. Bugün merkezi dev- letten kaynaklanan kısıtlama- ların, denetim kıskacının da- ralttığı bir alanda bile bu hü- nerteri gösterenlerin, yarın ye- rel yönetimlerin gücünün art- ması halinde neler becerecek- lerini tahmin etmek için kâhin olmak gerekmiyor. Hürriyet'te Yalçın Bayer ar- kadaşımız, değinip geçmenin bizim mesleğe yaraşmadığını, değinip peşini bırakmamanın esas olduğunu kanıtlarcasına "Patara Yağması "na parmak bastı ve parmağını kaldırmı- yor. Akdeniz'in göz kamaştın- cı Patara kumsalını yağmala- mak isteyen arsa ve turizm mafyası ile kol kola verenler arasında yerel yönetim tanımı içinde yer alan güçlerin oldu- ğu sergileniyor. Merkezi dev- letin temsilcisi kaymakam ol- masa Patara kumsalı gitti gi- der. Patara ne tek örnek ne de son. Nice beldenin doğal zen- ginliklerinin vurgunculara, soygunculara peşkeş çekil- mesinde, yerel yönetimin pa- rasal olanaklarının abuk sabuk alanlarda çarçur edilmesinde "halkın oylan ile seçilmiş" ye- rel yöneticilerin, özellikle bele- diye başkanlarının payları gö- zardı edilebilir mi? Yerel ilişkilerin kolaylaştırdı- ğı, etkisini arttırdığı akrabalık, hemşerilik bağlarıyla, olmadı iş ve para sözü verilerek "se- çım kazanmış" sonra da gırt- lağına kadar yolsuzluğa, pisli- ğe batmış belediye başkanla- rına, belediye meclislerine az mı tanık olduk? Sanıyoruz sorun, yurttaş bi- linciyle donanmamış, yurttaş sorumluluğu'nu üstlenmeye hazır ve yatkın olmayan kuru kalabalıklann "oy" tercihlerini "demokratik bir gösterge" olarak benimseme yanılgısın- da yatıyor. Demokrasinin motoruyurf- taş. Yurttaşlık bilincinden, so- rumluluğundan yoksun kitle- lere dayanarak demokrasiyi geliştiımek, yumurtasız omlet yapmaktan pek farklı değil. tadı da o omlet kadar oluyor... POIİTİKA GÜNLÜĞÜ HİKMET ÇETtNKAYA Şeriatçı-lrkçı... Milli Eğıtim Bakanı Hikmet Uluğbay, bakanlığın- daki ırkçı-şeriatçı yapılanmayı kırabilecek mi, okul- lardaki laik demokratik cumhuriyet düşmanı kadro- lan temizleyebilecek mi? Istanbul'dan Ankara'ya; Izmir'den Adana'ya dek 80 il, 500 ilçede 'örgütlü olan' ırkçı-şeriatçı Mılli Eği- tim müdürleri, yardımcılan, şube müdürleri, lise mü- dürleri görevleri başında kalacaklar mı? Ya Milli Eğitim Bakarilığı'nın önemli birimlerinde görevli genel müdür, müsteşar konumundaki kişiler; tarikat şeyhlerinin peşinde koşan, onlann buyruğuy- la hareket edenler ne olacak? Şeriatçı etkinlikleri kanıtlanmış olan yayınevlerinin kitaplan Milli Eğitim Bakanlığı'nca satın alınıp okul- lara dağrtılacak mı; Bakanlık müfettişlennin seçimin- de Atatürkçü, demokrat, yurtsever kişiler bir kena- ra itilip Türk-islam sentezcı görüş tercih nedeni ola- cak mı? Milli Eğitim Bakanlığı'nın gözetimi ve denetimin- deki vakıflara bağlı öğrenci yurtlan, okullar, dersha- neler, bugün tarikatlann karargâh merkezidir ve bf- ralarda Atatürk büstlerine ve fotoğraflanna sabah akşam tükürülmektedir. Aynca, imam-hatip liseleri- nin şubeleri hızla açılmakta, özellikle istanbul Milli Eğitim Müdürlüğü'nde ırkçı-şeriatçı yapılanma bildi- ğini okumaktadır... Şimdi bir soru: "// imar planlannda ilköğretim kurumlan için ayn- lan arsalann bir bölümü neden imam-hatip okulla- nna verilmektedir?" Bir soru daha: "İlköğretim okullan müdür atamalannda, Türk-İs- lam sentezci görüşteki (RP ve BBP sempatizanı) ki- şiler atanmadan önce; takdir ve teşekkür verilerek, bu kişilerin puanlan yükseltilerek yasal zemin hazır- landığ:nı acaba Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay biliyormu?" Nurettin Göncü, Üsküdar Belma Güde Ortaokul Müdür Vekilliğı'ni 21 Haziran 1994'ten, 31 Ağustos 1994'e dek surdürmüş, daha sonra Üsküdar Kiraz- lı Orhan Seyfi Orhon İlköğretim Okul Müdüriüğü'ne atanmıştır... Bu kişi disiplin yönünden, adli, ıdari ve mali yön- den suçlu bulunduğu halde (müfettiş raporuyla) öğ- retmenlik görevine döndürülmeyip İstanbul Milli Eği- tim Şube Müdüriüğü'ne getirilerek ödüllendırilmiş- tir... Ömekleri çoğaltabiliriz... Ortaya çıkan gerçek, Milli Eğitim Bakanlığı'nın, dolayısıyla il ve ilçe Milli Eğitim müdürlüklerinin, ta- rikat, Refah ve Büyük Birlik Partisi tarafından, ırkçı- şeriatçı kadrolar tarafından işgal edildiğidir... Rotasyon adı artında, merkezi okullardaki Atatürk- çü, çağdaş, ilerici müdürler uzak yerleşım birimleri- ne atanarak. yerierine şeriatçı-ırkçı eğitimciler yer- leştirilmektedir. Bunun yanı sıra memur eylemlerine katılan öğretmenlerin okul yöneticıliğıne başvurula- n kabul edilmemektedir... Bugün Istanbul'da ve hemen hemen Türkiye'nin dört bir yanında müdür ve yardımcılan ilahiyat fakül- tesi çıkışlıdır, aynca 'vekil öğretmenler de' laik cum- huriyet karşrtı görüşte kişilerdir... Yine çok sayıda okulda, derslere türban ve kara çarşafla giren bayan öğretmenler korunmaktadır... Şimdi bir soru daha: "Istanbul Milli Eğitim Müdürü, ilçe Milli Eğitim mü- düıierini toplayarak, DYP'nin Sultanahmet mitingi- ne öğretmenlerin katılmalarını istemiş midir, iste- memiş midir?" • • • Milli Eğitim Bakanı Hikmet Uluğbay'ın işi hem ko- lay hemdezor... Demokratik Sol Partililer kızmasın, alınmasın; ki- mi tarikat şeyhlerinin, şıhlannm Başbakan Yardımcı- sı Bülent Ecevit'le yakınlığını kamuoyu çok iyi bili- yor... Haydi söyleyin bakalım Sayın Bakan Uluğbay; Ay- sal Aytaç'ı,FıkretGökdemir'ı,Kenan Kolukısa'yı görevinden alabilecek misiniz? Irkçı-şeriatçı kuşatma altında olan Milli Eğitim Ba- kanhğı'nda, 'herdöneminadamı'olan bürokratlann da sayılan hiç de az değil!.. Sekiz yıl kesintisiz ve zorunlu temel eğitim yasası çıktı, ama Refah ve Büyük Birlik Partisi'nin kadrola- n Milli Eğitim Bakanlığfnda hâlâ egemen... Sahi okullann açılmasına kaç gün kaldı? 23gün... Acaba okullar açılınca ne olacak? Atatürk'ün büs- tüne, fotoğrafınatüküren kimi müdürler, yardımcıla- n, Atatürkçü, demokrat, yurtsever oğretmenlere 'fe- rörist' deyip onları fişlemeyi sürdürecek mı, cuma günleri öğrencilerı topluca camiye götürecek mi? Ben çok merak ediyorum, ya siz? ••• Islami Hareket adlı yasadışı şeriatçı örgüt militanı Kudbettin Gök'ün sınavı geçersiz sayılmış... Kimdir Kudbettin Gök? Batman'ın RP'li Belediye Başkanı Salih Gök'ün oğludur... Rize RP Milletvekili Şevki Yılmaz'ın yakın dostu- nunoğlu... Şevki Yılmaz, Batman'da ne demişti: "Ben Hizbullah 'ım..." Kimse onun, birilerine selam gönderdiğini anlama- mıştı... Irkçı-şeriatçı yapılanma cezaevine de gırer, sahte diploma da verir, bu vurdumduymazlık sürdüğü sü- rece... Faks numaramız: 0212/ 513 90 98 Yılmaz: Çevrecilik bağnazlığa dönmesin YATAĞAN (Cumhuri- yet) - Başbakan Mesut Yıl- maz, antma tesisleriyle çevTeye yaptığı zarar ön- lenen termik santrallann çalıştınlacağını belirte- rek. "Çevre dostlanna bir mesajım var; bundan son- ra çevTe duyarlılıgını çev- re bağnazhğma çevirme- yefim" dedı. Santrahn ça- lışmasını protesto etmek isteyen Sürekli Eylem Birliği ve Batı Akdenız Çevre Platformu engel- lendi. Sürekli Eylem Bir- liği Sözcüsü Saynur Ge- lendost Yatağan Santra- h'na antma tesisi yapılsa bile çevreye verilen zara- nn tam olarak önüne geçi- lemeyeceğinı belirterek. santrahn çalıştınlmasıyla suç işlendiğini söyledi. Yılmaz, dün Yatağan Termik Santralı Bacagazı Kükürt Antma Tesisle- ri 'nin temel atma törenine katıldı. Tören sırasında Sürekli Eylem Birliği ve Batı Akdeniz Çevre Plat- formu üyeleri, protesto için, "Yatağan, Yeniköy, Gökova çauşonlamaz" pankartını açmak istedi- ler. Pankartın kısa bir süre açılmasına izin verilirken, Sürekli Eylem Birliği Sözcüsü Saynur Gelen- dost tören alanından uzak- laştınlmak istendi. Gelen- dost, mahkeme karanna karşın santrahn çalıştınl- masıyla suç işlendiğini vurgulayarak. "Bu ünite yahuz belli bir zaran önle- yebiür. Radyasyonlu kül- İeri ne yapacaklar? Eğer çalışürmay a devam edilir- se burada birtoplu mezar- lık oluşturulur" dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle