Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 AĞUSTOS 1997 CUMA
HABERLER
İSKİden
atılanların
başvurusu
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - tstanbul Su ve
Kanalizasyon Işleri (İSKİ)
Genel Müdürlüğü'nden
güvenlik gerekçesiyle
atılan 200 işçinin
temsilcileri, Içişleri
Bakanlığfndan müfettiş
istemek amacıyla
Ankara'ya geldi.
Alo 8 yıl hattı
kuruldu
• İstanbul Haber Servisi -
İstanbul !l Millı Eğitim
Müdürlüğü. 8 yıllık
kesintisiz eğitimle ilgili
vatandaşlann her türlü
sorusuna açıklık getirmek
üzere "Alo 8 Yıllık
Kesintisiz Eğitim Hattı"
kurdu. tstanbul tl Milli
Eğitim Müdürlüğü'nden
yapılan yazılı açıklamada,
vatandaşlann 8 yıllık
kesintisiz eğitimle ilgili
sorulanna, 0 212 518 14 66
numaralı telefondan yanıt
bulabılecekleri belirtildi.
Rating kavgasma
son verilecek
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-Yayın
kuruluşlannın. televizyon
programlannın izlenme
oranlanyla ilgili
tartışmalan, Radyo ve
Telev izyon Üst Kurulu
(RTÜK) tarafından
kurulacak özel bir
komısyonla son bulacak.
Hatiboğlu'nun
yeni şiiri
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-RP'li TBMM
Başkanvekilı Yasın
Hatiboğlu, RP Gaziantep
Milletvekilı Bedri
tncetahtacı'dan 8 ytllık
kesintisiz eğitim yasasını
protesto için toplanan
imzalan alırken
tartışmalara "Yarasa" adlı
bir şiirle katıldı.
Hatiboğlu'nun Yarasa adlı
şiiri şöyle: "'Ortalığı
tozuttular bari ışe yarasalar,
Millete kan kusturanlar
yüreğime yara salar,
Bülbülü kargayı ayiramaz
birbirinden. Bülbülü
nereden bılsin, tünekteki
yarasalar."
CHP'li başkan
olduruldu
• ANTALYA (AA) -
Alanya'nın Avsallar
kasabası CHP Belde
Teşkilatı Başkanı Ali
Tunçkol silahlı saldın
sonucu öldürüldü.
Alaaddin Otel'de güvenlik
görevlisi olarak çalışan
Tunçkol'un öldürülmesinin
ardında arazi
anlaşmazlığının olduğu öne
sürüldü. Tunçkol"un
geçmişte Dev-Sol
örgütüyle ilişkisi olduğu.
ancak cınayetin siyasi
amaçlı olmadığı bildinldi.
Hak-İş'ten çağrı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Hak-lş Genel
Başkanı Salim Uslu, işçi.
işveren \e memur
konfederasyonlanna
gönderdiği mektupla,
hükümetın yaptığı zamlara
karşı ortak hareket etme
çağnsında bulundu. Uslu,
hükümetin ""zam
şampiyonluğuna"
soyunduğunu belirterek,
"'Bu zamlarla kJasik
ekonomi politikası olan
zam-enflasyon-borç-faiz
sarmalına dönülmüştür"
dedi.
RP İstanbul İl Hanımlar Komitesi, aile içi şiddet yasasmın bir an önce uygulanmasını istedi
RP'de kadm muhalefetiHAZALATEŞÇAKIR
ANKARA - Aile içinde şiddetin
önlenmesi amacıyla hazırlanan yasa
tasansı, RP'nin kadm komisyonlan
arasında görüş aynlığı doğurdu. Tasan,
TBMM Genel Kuruİu'nda RP'lıler
tarafından engellenirken. RP İstanbul İl
Hanımlar Komitesi "Ailenin huzurunu
bozan, çocuklann gelişimini etkileyen aile
içi şiddet önenıli bir toplumsal sorundur.
Bu sorunu çözümleyebflecek rüm
yasalann bir an önce uygulamaya
geçirilmesi en büyük istegunizdir"
açıklamasını yaptı. RP istanbul 11
Hanımlar Komitesi'nce yapılan
açıklamada, aile içi şiddetin önemli bir
toplumsal sorun olduğuna dikkat
çekilerek, "Ancak bu sorun aile
• Refah Partililerin engellemeleriyle TBMM'den geri çekilen aile
içi şiddet yasa tasansı RP'li kadınlarda görüş aynlığı yarattı. RP
tstanbul İl Hanımlar Komitesi açıklamasmda, "Bu sorunu
çözümleyebilecek tüm yasalann bir an önce uygulamaya
geçirilmesi en büyük isteğimizdir" denildi.
mahremiyetini zedelemeyecek, toplumsal
yaprva uygun bir şekilde
çözümlenmelidir'' denildi. Açıklamada,
şu görüşe yer verildi: "Sizin ve bütün
kamuoyunun bildiği gjbi aile içi şiddeti
öıüemeye yönelik yasa tasansı verenJerin
2 ve 3. maddenin birleştirilmesini
istemelerinde doğan usulsüzlük üzerine
yeniden düzenlenip görüşülmek üzere
geri çekilmiştir. Ailenin huzurunu bozan
çocuklann gelişimini etkileyen aile içi
şiddet önemli bir toplumsal sorundur. Bu
sorunu çözümleyebilecek tüm yasalann
bir an önce uygulamaya geçirilmesi en
büyük isteğimizdir." Dayağın erkeğın
kendinı kamtlamasının bir yolu gibı
göründüğü belirtilen açıklamada şöyle
devam edildi: "Dayakolayı
toplumsal bir baskının ataerkil
şartlannın bir sonınudur. Dayak olayı
psikolojisi bozuk, çeşitti sebeplerle
bunaumlar yaşayan, bu yü/den içld ve
kumar alışkanlığına sahip erkekkrlc
özdesteştirflmiştir. Kendi öz değerierine
saygılı, her şeyden önce kendine saygılı
çevrelerde aile içi şiddete rastiamamız
neredeyse imkânsızdır. Bu nedenle
ailenin ve kadının korunmasıvla ilgili
kanunun sahip çıkacak olan ilk
milletvekilleri bLdm parlamenterlerimiz
olacakur." Açıklamada, toplumsal
baskılann erkeği dayak konusunda tahrik
ettiği ve bunun eğitimle aşılabileceğı
vurgulandı. RP Ankara Hanımlar
Komisyonu Başkanı ve
yasayı geri çeken Adalet Komisyonu
Başkanı AhmetTekdaTın kızı Ayşenur
Tekdal ise yasanın bekletilmesinden
yana olduklannı söylemişti. RP'li
tstanbul Milletvekilı Bahri Zengin de.
şiddetin önlenmesi açısından yasaya
destek verdiklenni. ancak yetersiz
olduğunu savunmuştu.
Kadına dayağın
6
meşru' yolları
ANKARA (ANKA) -
RP'nin kadına dayak atan
kocalara hapis cezası ve-
rilmesine ilişkin yasa de-
ğişikliğini engellemesı
üzerine başlayan "İslam-
da dayak" tartışması çe-
şitli tslam kaynaklannda
da farklı yorumlanıyor.
Bazı kaynaklar kocanın
kansını dövebilmesi için
gerekli koşullan sıralar-
ken kadını dövme yön-
temlenne de açıklık geti-
nyor.
RP'ye eleştiri oklannın
yönelmesi üzenne savun-
ma yapan RP Genel Baş-
kan Yardımcısı Ahmet
Tekdal,
u
Bana kansına
dayakatan tek bir RP mil-
letvekili gösteremezsiniz"
derken tslam kaynaklan
Kuran ve hadislerden ör-
nekler venlerek koca da-
yağı ile ilgili aynntılı yol-
lar göstenyor.
Yapılan araştırmalara
göre bazı kaynaklar. kadı-
nın koku sürmemesi. ko-
casının nefsıne yanıt ver-
memesi gibi durumlan
dayak nedeni sayarken ba-
zı kaynaklar kadının yara
bere içinde bırakılmadan
dövülmesini, hırçın kan-
lara kadınlık şerefi bah-
şehnek için, terbiye etmek
amacıyla dayak atılmastra
önenyor.
Dayağın ise kadının gö-
rünür yerlerine atılmama-
sı, gerektığinde bir tokat
şeklınde olması önerilir-
ken bazı kaynaklarda ka-
dının yüzüne vurulmama-
sı istenıyor.
Diyanet tşleri Başkanlı-
ğı'na bağlı kitap şatış bü-
rolannda da satılan bazı
kaynaklarda koca dayağı
ile ılgıli yol \e yöntemler
şöyle sıralanıyor:
-lslamda Evlilik ve
Mahremiyetleri, Seda Ya-
ymlan, Abdullah Aydın:
Peygamber "Kadınlara
vurun ama iyileriniz ka-
dınlara vurmazlar. Kadı-
na ancak te'dip edikcek
şekilde (Yola getirmek, us-
landırmak, terbiye etmek
için) vurulur, hakaret ol-
sun diye değU."
-Açıklamalı Kadm II-
mihali, Kılıç Yayınlan,
Dr AbdürvehhabOztürk:
Peygamber, 'Herhangi bi-
riniz kadını köle döver gi-
bi dövmesin, olur ki gece
yatağına girer' der. Vücu-
duna etki etmeyecek şekil-
de ustanın çırağını. hoca-
nın öğrendsini dövmesi gi-
bi dövün. meydan dayağı
şeldinde değü."
-tslama Göre Evlilik ve
Mahremiyetleri, Şelale
Yayınevi, 21. Baskı:
tt
ls-
lamda kadının kocası ta-
rafından dövülmesine dö-
vülmenin hafif olması. ka-
dının görünür yerteriııe
vunılmamasu vüctıdBmm
yara bere olmaması kay-
dıyla müsaadeedilmiş. El-
maldı Hamdi Yazır Tefsi-
ri'nde 'kadına dayak atılır
mı' sorusuna, kadın dö-
vülmez fakat bu ifadedeki
kadını dövmek demenin
naşize, asiye kan demek
olmadığı da unutulmama-
1L Sırasına göre insanca ol-
mak üzere bir kez tokat
hissi isyanı ile sükûta doğ-
ru 0den hırçın bir kanya
kadınlık şerefi terbiyesini
bahşetmek için güzel bir
ders olabilir."
Cumhurbaşkanı Demirel, 8 yü eğitim karşıtlarına sert çıktı
Cumhurfoaşkanı Süleyman Demirel, tstanbul'da çeşitli açüışlarda bulundu. (Fotoğraf: KAAN SAGANAK)
'YaptdûangüriUtiidiıı istisman'
İstanbul Haber Servisi - Cumhur-
başkanı Süleyman Deminel, nüfusu-
nun yüzde 99'u Müslüman olan Tür-
kiye'de kimsenin, diıun gereklerinin
yerine getırilmesini erigellemediğini
belirterek "Bu gürültü nedir diye so-
rarsanız; bu gürültü demagojklir, mu-
galatadır, din istismandır. Vatanın en
aziz varüğının istismandır" dedi.
Cumhurbaşkanı Demirel, dün ts-
tanbul'da çeşitli açılışlarda bulundu.
Öğleden önce Yeşilköy'dekı Dünya
Ticaret Merkezi'nde İstanbul Ulusla-
rarası Moda Fuan ve Dünya Ticaret
Merkezi'nin 3. salonunun açılışını ya-
pan Demirel, öğleden sonra da Kartal
Dragos'taki Marmara Radyo Telev iz-
yon ve Gazetecilık Anadolu Teknik
Lisesi, bölgesel \ayın yapacak olan
Radyo Marmara ile Marmara TV ve
MODOKO'nun 28. kuruluş yılı etkin-
liklerine katıldı. Bir ülkenin halkının
millet ve kurduklan kurumun da dev-
let olabilmesi için, halkın ortak de-
ğerlerinin olması gerektiğini belirten
Demirel, bu ortak değerler olmadığı
sürece o ülkede banş ve refahın ola-
mayacağını vurguladı. Demirel, her-
kesın aynı şeyi düşünmesini istemedi-
ğini, fakat "Ben Türkiye Cumhuriye-
ti Devleti'nin ve Türk milk'tinin ferdi-
yim" demesini beklediğıni söyledi ve
vatandaşlann anayasadaki ilkelere de
bağlı olması gerektiğini kaydetti.
Inancı ve etnik kökeni ne olursa olsun
bu ülkenin ekmeğını yıyen. suyunu
ıçen ve havasını soluyan herkesin "bi-
rinci sınıfvatandaş
7
" olduğunu belirten
îrticai kalkışmalara sert tepki gösteren YÖK, İran'a da örtülü uyanda bulundu
6
Ezanı sıısturmayan Atatürk'
Demirel şöyle konuştu: "Ulkemde 2.
suııf vatandaş yoktur ve herkes tam
vatandaştır. Herkes bu ülkeye öz ana-
sına sanldığı gibi sanlmahdır. Herke-
sin bu devlete, 'Benım devletım', bü-
yük Atatürk'ün kurduğu cumhuriye-
te 'Benim cumhuriyetim' demesi ge-
rekir. Bu ülkede yaşayan künseye "Ni-
çin hacca gıdiyorsun? Niçin Kuran
okuyorsun" diye sorulmuyor. 53 Müs-
lüman ülke arasında Müslümanlığuı
en iyi uygulandığı ülke Türkiye'dir.
Ayıp olan, hepsi Müslüman olan ül-
kemde insanlan inananlar-inanma-
yanlar diye ayırmaktır. Bu günahnr.
Can azizdir, vatan candan da azizdir.
l ğrunda ölürüz. Bir kezöhnekyetmi-
yorsa bin kere ölürüz. Bu ülkenin ço-
cuklan iyi okuyacaktır. Ne kadar la-
zımsavehangimesleğiister-
se ona göre okuyacakör. Bi-
lim. teknik okursanız dini
okuyamazsınız diyen yok.
Camiye, okula siyaseti sok-
mayTn. Vazgeçemeyeceğimiz
tek şe> banşür ve kün ki din
istismanna girer, banşı bo-
zan Türkhe laik bir ülkedir.
EBRUTOKTAR
ANKARA - Yüksek Öğretim
Kurumu (YÖK). komşu
ülkelerdekı şeriat rejimini
Türkiye'ye uygulama
çabalanna sert tepki göstererek,
"Türk milletinin Islamiyeri,
kendine özgü yaşama tara
vardır. Türk milletinin bu
bakımdan başkalanndan
öğrenmesi gereken bir husus
voktur" uyansında bulundu.
Îrticai kalkışmalara
göndermede bulunan YÖK,
"Gençlere, Anadolu'da ezanı
susturmayan kişinin Atatürk
olduğunun ögretilmesi
gerektiğini'* bıldirdı.
YÖK'ün ağustos ayı kararlan
açıklandı. Universitelerde
jürütüleçek "Açıköğretim
Dahiyat Önlisans". "İmam-
Hatip Liseleri Meslek Dersleri
Oğretmenliği*'.
"Ortaöğretimin Din Kültürü ve
Ahlak BUgisi Dersleri
Oğretmenliği'' programlannın
incelendiği kararlarda,
tslamiyetin en iyi şekilde
öğretilmesi, Diyanet
hizmetlerinin daha üst düzeyde
gerçekleşmesi için yeni
düzenlemelere gidilmesi
gerektiği vurgulandı. Ortülü
biçimde İran'ın da hedef
ahndığı kararda şöyle denildi:
"Türk milletinin binlerce yılhk
tarihi boyunca engin hoşgöniye
dayalı gelenekleri içinde
yoğrularak günümüze geüniş
olan yüce dinimiz tslamiyetin
kendine özgü yaşama tarzı
\ardır. Günümüzde İslamiyetin
en iyi ve çağdaş biçimde
yaşandıgı ülke Turkiye'dir. Türk
millerinin bu bakımdan
başkalanndan öğrenmesi
gereken hiçbir husus yoktur.
Gençlerimizin laik. demokratik
ve sosyal bir hukuk devleti olan
Türkiye Cumhuriyeti'nin
yurttaşı ve Türk milletinin bir
ferdi olmaktan gunır duyan ve
eğer bu ülkede ezan sesi
duyuluyorsa, şanlı
Türk bayrağı dalgalanıyorsa,
bunu cumhuriyeti kuran ulu
önder Atatürk Se
onun silah ve siyaset
arkadaslanna borçlu
olduğumuzun bîlincinde olan
kişiler için bazı yeni
düzenlemeler yapılmıştır."
Herkes inançlann icabını is-
tediğJ şekilde yapacakür. A-
ma kişiyi zorlarsanız mem-
leketi cehenneme çevirirsi-
niz. İşte o zaman işin içinden
çıkılmaz."
Daha sonra tesislerin açı-
lışını yapan Demirel, Mar-
mara Grubu Yönetim Kuru-
lu Başkanı Hüseyin Şimşek
ile Günaydın Marmara Ga-
zetesi Genel Yayın Yönet-
menı Neşe Doster'e teşek-
kür etti ve kendisine Şim-
şek tarafından bir teşekkür
plaketi verildi.
UZ YAZI I ORHAN BİRGÎT
Dün Susurluk olayının üzerinden
322 gün geçmişti ve bu süre içerisin-
de üzerindekı giz perdesi hâJâ aralan-
mamış olan olay, kimi gazetelerin ya
ilk sayfasında ya da köşe yazarlannın
sütunlarında 'gündemde' idi. Ama,
eski günlerden bir hayli yeni bir görün-
tü ile.
Önce, şunu söylemeli:
Olayın, meydana geldiği 3 Kasım
1996'dan bu yana, konuya her yiğit,
kendi yoğurt yiyiş yöntemine göre
baktı veyaklaştı.
Kimisi, basit bir trafik kazası gibi
görmek ve göstermek istedi.
Kimine göre, Susurluk 'fasa fiso'
idi.
Kimimiz, bir kamyon-otomobil çar-
pışması sonucunda ortaya çıkıveren
veöyküsü yıllarötesine kadar uzanan
bu toplumsal dehlizin ucundaki ay-
dınlığı yakalayabilmek umudu içinde,
'1 dakika karanhk' eylemleri ile üstü-
müzü kaplamış bir kâbus örtüsünden
<urtuimanın tek adresi olarak gördü
Susurluk'u.
Bilinen tartışmalar, yazılar, yorumlar,
Memurin Muhakematı Kanunu vedo-
kunulmazlıkzııtılannınarkasınasığın-
ma çabalan içinde Türkiye Büyük Mil-
Susurluk Haberleri...
let Meclisi, sorunu bir araştırma ko-
misyonu düzeyinde ele aldı.
Çok kimse, kuşkusuz iyi niyet için-
de, bu komisyonun Susurluk olayının
gizini aydınlatabileceği kanısındaydı.
Ben, o kanıda olanlardan değildim.
Çünkü, öncelikle Meclis Içtüzü-
ğü'nün böyle bir komisyona, bir araş-
tırma için yetki sınıriamalan ile zaman
zaman kırmızı ışık gösterdiğini, çok iyi
biliyordum. Dahası, bu tür komisyon-
larda üyelerin, parlamentodaki güçler
oranında temsil edildiğini de.
Başbakan'ın, 'fasa fiso'olarak nite-
lendirdiği, koalisyonun ikinci ortağı-
nın liderinin ise bir adım daha ileri gi-
derek "Kurşun atan ile, kurşun yiyen
bir olur mu?" aynmını yaptığı bir siya-
si arenada, iktidar milletvekillerinin el-
lerine verilmiş olan pusulalar, hep ay-
nı rotayı göstermeyecek miydi?
Bu tür komisyonlarda, iktidarda da
olsa muhalefette de bulunsa, millet-
vekıli, medyatik bir elektronik alan içi-
ne ister istemez giriyor.
Sabah akşam, televizyon kamera-
lan, fotoğraf objektifleri, üzerinden ek-
silmiyor. Telefonlar komisyonun 'sayın
başkanını' ya da 'sayın üyelerini' an-
yor. Evlerinde, hele seçim çevrelerin-
de bile her biri günün adamı olmak ne
kelime, ülkenin kurtuluşu için, liderin
en güvenilir adamı olarak o komis-
yonda görevlendirilmtş olduklan öy-
küleri anlatılıyor.
•••
Bu ortamın sağlanması için de, kim
önce toplantıdan çıkarsa içeride ko-
nuşulanlan bir bir demeç olarak anla-
tarak o geceki medyanın 'canlı ko-
nuklan' oluyor. Kendi halinde halim
selim bir Mehmet Elkatmış'ı böyle
tanımadık mı?
Fikri Sağlar, o eski SHP Genel
Sekreterliği ve geride kalmış Kültür
Bakanlığı dönemlerinde unutulmuş
adını tazeletmek amacı ile komisyon
çalışmalannı bile zaman zaman bıra-
kıp televizyon stüdyolannın ardı ardı-
na canlı yayınlanna konuk olmadı mı?
Ve bu komisyon, daha çok kendi
dışındaki çevrelere kabahat yükleye-
rek görevini tamamlaTiış gibi görün-
dü, ama bence o ciltler dolusu dos-
yalarda, perdeyi açtım dedirtecek so-
nuca ulaşamadı.
Olaya adli makam olarak el koyan
İstanbul savcilıklan da o karmaşa için-
de ve görev olanaklan, Adalet Baka-
nı'nın başkanlığındaki Hâkimler ve
Savcılar Yüksek Kurulu'nun sınırtadı-
ğı ölçüyü ne yazık ki aşmayacak bir
durumda, hazırlık soruşturmasının
kendilerine sağlayabildiği bir dosya
ile yetinerek davayı hazırladılar.
Bu tip olaylarda hâkimler, önlerine
getirilen deliller ile sınırlıdır. O neden-
le de kimi sanık, 'delilyetersizliği' ge-
rekçesı ile salıverilince bunu gerçek
bir aklanma gibi göstermekten çekin-
mez.
Özetle dün kimi gazetelerde, Baş-
bakan Yılmaz'ın Susurluk dosyasını
geniş bir yetki tanımlaması ile Başba-
kanlıkTeftiş Kurulu Başkanı Kutlu Sa-
vaş'a vermiş olması, çok yerinde bir
görevlendirme olmuştur.
Kutlu Savaş, tanıyanlann övgü ile
söz ettiği dürüst bir bürokrat olarak
sanırım bu ağırgörevi, kendisi için bir
'yıldızın parladığı an' olarak görecek-
tir. Dün, Yeni Yüzyıl'da yer alan haber-
yorumda, Milliyefte Taha Akyol'un
kendisi ile yaptığı söyleşiye dayana-
rak yazdıklanna bakarak iyimser ol-
mak istiyorum, ama bu izlenimin ipuç-
lan gibi geldi.
ANASOL-D hükümetini oluşturan
üç parti de, kendi kamuoylannda ol-
duğu kadar, karşıtlan arasında da 'dü-
rüstlük' imajı taşıyan liderlere sahip-
tir. Ne Yılmaz'ın ne Ecevit'in ne de
Cindoruk'un üzerinde 'şaibe'li hiçbir
izin olmaması, elbette çok önemlidir.
Ama yeterli değildir.
Başbakanlan, bakanlan, milletve-
killerini, üst düzey bürokratlan yasa-
ma ya da Memurin Muhakematı Ya-
sası'nın dokunulmazlıklanndan sıyınp
Yargıtay Başsavcıları'nın huzuaına,
gerekirse sanık olarak çıkaracak ön-
lemleri hızla hazııiamakta olan hükü-
metin, Kutlu Savaş'ın önündeki tüm
engelleri de temizleyerek Susurluk
dosyasını en geç 43 gün sonra, tam
olarak sonuçlandıramasa da, aydınlı-
ğa çıkarması Erbakan-Çiller ıkilısi
için tam bir kara haber olacaktır.
Yani 3 Kasım 1997 gününe kadar,
hayli zaman var Kutlu Savaş'ın sava-
şının düze çıkabilmesi için.
BIRBAKIMA
SERVER TANİLLİ
Reform Rüzgârı
Günü kurtarmak değil, geleceği kurmak: Daha
çok böytesi bir düşünme biçiminin etkisinde oldu-
ğumdan mıdır nedir, özellikle toplum sorunlarına
yaklaşımlarda "ilerde getireceği ne" diye soranm
önce; yine ondan olacak, kısa vadeli çözümlerden
çok uzun vadeli olanlanna bakanm. Sanıyorum, po-
litikaya soyunmuş insanlar arasında, hangisi "sıra-
dan"ü\r, hangisi "devlet adamı" niteliğine sahiptir
diye ayırmaya kalktığımızda da, elimizdeki ölçüt iş-
te bu olup çıkıyor: Geleceği kurmak ve onun için de
uzun vadeli çözümlere gitmek!
Örnek mi istiyorsunuz?
Cumhuriyet'i kuranlar, dört dörtlük devtet adamıy-
dılar. Nitekim, hâlâ onlann mirasını tartışıyoruz. Ek-
lediğimiz pek bir şey de yok bıraktıklanna. Ama eğip
büktüğümüz, kınp döktüğümüz, bozup çarpıttığı-
mız, sayısiz. Çünkü, bir yanm yüzyılı doldurmuş olan
demokrasimiz, devlet adamı yetiştirmekten çok sı-
radan politikacı uretmeye yönelik oldu.
Mirasyedi, ufuksuz, sığ ve kof insanlar...
Türkiye'nin çağdaş tarihsel serüveninin taşıdığı
anlamdan habersiz, planlama düşüncesinden uzak,
dayanıksız formüller arkasında koşanlar, hazıra kon-
mak isteyenler onlardır. Vıcdanlarda kalması gere-
ken dinsel duygulan sömürme kolaylığını da onlar
görmüş ve siyaset pazanna sünmüşlerdir. Yalnız po-
litikactsı değil, yazan-çizeri de vardır bu eyyamcılı-
ğın; şu günlerde, tutacaklan yeni yollann hazıriığı
içindedirier alttan alta.
Anlamlı demeçler, üstü kapalı tehditler, cuma prc-
valan...
Hepsine dikkat kesılmeliyiz!
•
8 yıllık kesintisiz temel eğitim önlemini bir başka
uygar ülke alsa, mümkün müydü bu kadar gürüttü-
lü patırtılı olması?
Bizde başka türlü olmuşsa gelişmeler, söz konu-
su değişiklik, kişisel doğrularına inananlann, toplu-
mun geleceğinden çok kendi hesaplannın arkasın-
dan koşanlann oyununu bozmuştur da ondan. Bu
bakımdan, 8 yıllık kesintisiz eğitime sıradan bir re-
form olarak bakanlar yanılırlar; temel bir değişiklik
yolunda ilk çıkıştır bu ve fincancı katırlannı da ürküt-
müştür.
Bir sezgimi söyleyeyim: Onunla, 2000'li yillann ön-
cesinde, şu elde kalan birkaç yılı dolduracağa ben-
zer bir reformlar serisinin ilk işareti verilmiştir. Bu de-
mektir ki bir şey bitmemiş başlamıştır; başka göre-
ceklerimiz, tartıştp karara bağlayacaklanmız var. 21.
yüzyıla, bağlandığı ilkeler yeniden gözden geçirilip
dpğrulanmış, ilerleme yolunun üzerine ayakbağı ola-
bilecek engel ve engebeler temizlenmiş; özgür in-
sanların bir seferberlik coşkusu içinde, omuz omu-
za korkusuzca, aydınlık hedeflere doğru emin adım-
larla yürüyüşe geçtiği bir ülke olarak gireceğiz.
Inanmak istiyorum buna!
Ama hemen bugünden yurttaş olarak bizi bekle-
yen görevlerin altını da çizmek gerekmez mi?
Yine eğitimden başlayalım: 8 yıllık kesintisiz eği-
timin yasası çıkmıştır. Kalıyor uygulaması. Her yasa
için en güç sınav budur. Bu uygulamaya, maddi ola-
naklarımızı da seferber ederek sahip çıkmalıyız.
Özellikle tutuculuğun ve gericiliğin yatağı haline ge-
tirilmiş Milli Eğitim Bakanlığı kadrolanndan başlaya-
rak baltalamalar olacaktır. Uyanık olmalıyız! Bir de,
eğitim refonmunu sadece bir süredeğişikliğinden
ibaret görmeyip, onun, yüzünü gitgide bilime ve tek-
niğe çeviren, okul programlanna -yön ve yöntem
değiştirerek- yeni bir derinlik kazandıran bir bütün-
lüğe bürünmesine göz-kulak olmalıyız!
Yalnız eğitimde mi reform?
Toplumun iktisadi ve sosyal temellerine de çevril-
meli gözler.
Emeğin ve ahnterinin hakkını vererek, bölgelerara-
sı dengesizliklerin üstüne yürüyerek, hukuk ve insan
haklannı güvenceye bağlayarak topluma yeni bir
çehre kazandırmak, insanlara geleceği kendi ellerin-
de tuttuklannın inancını aşılamak gerek.
Toplum bir bütündür. ' '
Bir kurumda yapacağınız reform ötekilerini de du-
yariı hale getirir.
Çağdaşlık, her şeyden önce, işte bu bütünü göz
önünde tutmayi öğütler.
Düşmanları vardır böylesi bir yaklaşımın.
Biz, yurttaş olarak dostu olalım onun.
Yalnız dostu da değil, ısrarla kovuşturanı, inatçı iz-
leyicisi, dayatıcısı. Yeni bir yüzyılın eşiğinde, daha ay-
dınlık ve daha insanca bir dünyaya gözlerimizi aç-
manın başka yolu ve yöntemi yoktur.
Gelecek, biraz da bizim tavnmıza göre biçimtene-
cek.
Bir reform rüzgân esiyor, daha da esecek, kayıt-
sızkalamayız...
Ankara DGM Savcısı
YükseFe ölüm fermanı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Türkiye'ye
şeriatı getirmek için Al-
manya'da silahlı örgütlen-
meye giden "Kara Ses"
takma adlı Cemalettin
Kapian'ın oğlu Muham-
med Metin Kapian'ın sa-
hibi olduğu "Ümmet-i
Muhammed" dergisi,
posta kanalıyla tüm mil-
letvekillerinin TBMM'de-
ki odalanna gönderildi.
Bazı irtica sonışturmala-
nnı yürüten Ankara Dev-
let Güvenlik Mahkemesi
Savcısı Nuh Mete Yük-
sel'e "ölüm fermanı" çı-
kanlan dergıde, parla-
mento, hükümet ve ordu-
yu hedef alan tehdit ve ha-
karet dolu yazılar yer al-
dı.
TBMM'deki tüm mil-
letvekillenne gönderilen
ve logosunda "Hâkimiyet
kayıtsız şartsız Allah'ın-
dır" sözünün yazılı oldu-
ğu Ümmet-i Muhammed
dergısınin ilk sayfasında
Muhammed Metin Kap-
lan hakkında gıyabi tutuk-
lama karan verilmesini is-
teyen DGM Savcısı Nuh
Mete Yüksel hedef alındı.
Ankara 1 No'lu DGM ta-
rafından hakkında tutuk-
lama kararı verilen ve
Türk Ceza Kanunu'nun
146 1 mdddesindeki
"anayasal düzeni bozma"
suçundan idamla yargıla-
nacak olan oğul Kara Ses,
dergideki yazısında Yük-
sei'in "kendi ölüm ferma-
nını verdiğini'' belirterek
tehditler savurdu. Mu-
hammed Metin Kaplan,
daha önce de babası hak-
kında birkaç kez "idam
fermanı" çıkanldığını be-
lirterek, Nuh Mete Yük-
sel'e yönelik tehditlerini
şöyle sürdürdü:
"Nuh Mete Yüksel ken-
di hakkındaki ölüm fer-
manını kendisi vermiştir.
Ancak bu sıradan bir
ölüm değil; şeytanlaşma,
kâfirleşme. zındıklaşma,
melunlaşma, mürtedleş-
me, Allah'ın gazab ve la-
netine uğrama. ebedi ce-
hennemi boylama şekUn-
de bir ölümie öMürühne-
dir. Kendileri 'Allah'ın
anayasasını' kaklırdıkla-
nndan dolay ı kendi kaz-
dıklan kuyuya yine ken-
dileri düşmektedirier. Şu-
nu da bilsinler ki tslam
düşmanı olan müşrik Ke-
malistlerin verdikleri i-
dam kararlan bizi asla yıl-
dıramaz, korkutamaz ve
durduramaz. Böyle idam
kararlan bilakis bizleri bi-
leylendirir.Ayetegeçtiğigi-
bi 'imanımızı ve teslimi-
vetimizi1
arttrnr."