Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Biücan görevi
devraldı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Emniyet Genel
Müdürlüğü'ne atanan
Necati Biücan, görevi
Kemal Çelik'ten devraldı.
Bilican, gazetecilere yaptığı
ilk açıklamasmda, basın
mensuplannin
dövülmesinın kişilerden
kaynaklanan bir hata
olduğunu, ancak bu hatanın
teşkilata mal
edilemeyeceğini söyledi.
Bilican, emniyet istihbaratı
ile askeriye arasında bir
çatışma olmayacağını
belirterek "Kişilerden
kaynaklanan yanlışlıklar
yapılmış olabilir. Bunlar
düzeltilecektır" dedi.
Türkeş ailesinde
miras savaşımı
• İstanbul Haber Servisi-
Eskı MHP Genel Başkanı
Alparslan Türkeş'in ilk eşi
Muzaffer Türkeş'ten olan
çocuklan Tuğrul Türkeş,
Sevenbige Saraç, Ayzıt
Türkeş. Umay Türkeş
Günay ve Selcan Türkeş
Homriş'in avukatı Lale
Cander dün yazılı bir
açıklama yaptı. Cander,
açıklamasmda, Seval
Türkeş'in tüm mallanna el
koyduğunu bildirdi.
Asıltürk'ün
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - RP Genel
Sekreteri Oğuzhan Asiltürk,
8 yıl kesintisiz eğitime karşı
çıkmaya devam edeceklerini
belirterek, "Korkmuyoruz,
herkes aklını başına alsın.
Hakkımızı sertliğe
başvurmadan savunmaya
devam edeceğiz. Hakkımızı
savuntnamızı cumhuriyet
düşmanlığı olarak
tanımlarlarsa tanımlasmlar"
dedi.
RSF, Zarakolu
davasım izliyor'
• İstanbul Haber Servisi -
Sınır Tanımayan Gazeteciler
Örgütü (RSF). Alman
gazeteci Lissy Schmidt'in
röportajlanmn derlendiği
'Özgürlüğün Bedeli' adlı
kitabın yayımcısı, Belge
Yayınevi'nin sahibi Ayşe
Nur Zarakolu ile kitabın
çevirmenleri Zeynep
Herkmen ve Süheyla Kara
hakkmda açılan davayı
kaygıyla karşıladığını
bildirdi. Adalet Bakanı
Oltan Sungurlu'ya bir
mektup gönderen Örgüt,
Adalet Bakanlığı'ndan
yargılamanın adil bir
biçimde gerçekleşmesinin
sağlanması talebinde
bulundu.
Havalimamnda
yangın
• İstanbul Haber Servisi -
THY'nin Ankara-lstanbul
seferini gerçekleştiren
uçağın Atatürk
Havalimanfnda yanaştığı
körükte, elektrik
kontağından kablolann
tutuşması sonucu çıkan
yangın yolcularda paniğe
yol açtı. Yangın, itfaiyenin
müdahalesi sonucu
büyümeden söndürüldü.
Greve silahlı
saldırı
• İstanbul Haber Servisi -
Beyazıt'taki eski Güneş
gazetesinde Türk-lş'e üye
Basm-İş Sendikası üyesi 65
çalışan tarafindan 5 yıldır
sürdürülen grevin silahlı
kişilerce kınlmak istendiği
belirtildi. Kenan Kaya dün
yaptığı açıklamada, grev
gözcüsü arkadaşlannın
tehdit edilerek 'Bu işyerinde
grev var' pankartının
indirilmek istendiğini
belirtti.
Sedat Demir'e
tahliye yok
• İstanbul Haber Servisi -
Kamuoyunda "Söylemez
Kardeşler" olarak bilinen
organize suç örgütüne
rüşvet karşılığı yardımcı
olduğu öne sürülen eski
Asayiş Şube Müdürü Sedat
Demir'in tahliye edilme
umudu yine boş çıktı.
tstanbul 5. Ağır Ceza
Mahkemesi'nde
dün görülen duruşmaya
tutuklu olan Sedat
Demir ve Halim
Apaydın'ın yanı sıra
tutuksuz sanıklar eski
tstanbul Emniyet Müdür
Yardımcısı Deniz Gökçetin
ile eski Cinayet Büro
Amiri Erdal Durmaz da
katıldı. Mahkeme heyetı,
Halim Karataş'ın da
tutukluiuk durumunun
devamına karar verdi.
Baykal, REFAHYOL tehlikesinin demokrasi kesintiye uğratılmadan atlatıldığını söyledi
'EHııi RP'den öğrenmecük'MURAT KOSE
KASTAMONU -
CHP Genel Başkanı
Deniz BaykaL "Ülke
diniRP'den
öğrenmedi, kimse
kendini dinin
temsilcisi, komisyoncusu ve taşeronu gibi
kabul etmesüT dedi. Deniz Baykal, 13.
Abana Deniz Şenlikleri'ne katılmak
üzere geldiği ilçede yaptığı konuşmada,
Türkiye'nin büyük bir bunalımın
eşiğınden döndüğünü belirterek.
" Yaşanan olaylar. devletin baa
kurumlanıu karşı karşıya getirdi" diye
konuştu. Bu durumun geçmişte yaşanan
tecrübeler sayesinde büyük bir
olgunlukla atlatıldığını belirten Baykal,
"Yani demokrasi kesintiye uğramadan
atlatıldı. ünemli olan halen var olan
sıkınülı ortamın tamamen bitmesidir"
diye konuştu.
Başta din olmak üzere bazı temel
kavramlann siyasi tartışmarun dışına
çıkanlması gerektiğini vurgulayan
Baykal, tarih boyunca Anadolu halkının
Müslüman olduğunu ve ülkenin dini
RP'den öğrenmediğini kaydetti. RP
gidince dinin ortadan kalkmayacağını
ifade eden Baykal, "Kimse kendini
dinin temsilcisi. komisvoncusu ve
taşeronu gibi kabul etmesin" dedi.
Islamiyette ruhban sınıfı olmadığını
anımsatan Baykal, "Kimse künsenin
inancına kanşma hakkına sahip değUdir.
Herkes kendi hesabuu kendi verir,
hesabı soracak olan ise sadece Allah'ür"
diye konuştu. Dinde gerçeğin tek,
siyasette ise birden fazla olduğunu
belirten CHP Genel Başkanı Baykal,
muhalefetin, iknanın ve tartışmanın
siyasetin vazgeçilmezleri olduğunu,
bunlann ise dinle bağdaşamayacağını
kaydetti.
t
Zamlan desteklemiyoruz'
Amaçlannın ülkeyi bunalıma değil
huzura kavuşturmak olduğunu ifade
eden Baykal, hükümetle ilgili
eleştirilenni şu sözlerle dile getirdi:
"Hükümete destek vermemiz demek,
alınan her kararı tasvip etmemiz
anlamma gelmez. Şayet böyle olsaydı
hükümetin içinde yer alırdık. Biz
zamlan desteklemiyoruz. Zamla devlete
gelir sağlanmaz. Getir bekleniyorsa
devlete tek kuruş vergi vermeden
trilyonlarca üra kazanç sağlayanlann
peşine düşsünler. Zamlaria insanlan
bunaltmanın alemi yok."
Hükümetin en kolay para toplama
yolunu seçtiğini vurgulayan Baykal.
şöyle konuştu: "Zamlardan sonra şimdi
de KDV arüşını düşünüyorlar. Diğer sağ
partilerin de kullandığı bu tutum yanlış.
Ekonomiye çözüm amacıyta Türkiye'de
yapılması gereken, büyük bir vergi
reformudur. KDV indirilmeli ve herkes
kolayca vergi öder duruma
getirilnıelidir."
Şyılşart
8 yıllık kesintisiz eğitimi 'millet olma
projesi' olarak nitelendiren Baykal,
"Bu kadar farklı düşüncelere sahip bir
toplumu ancak eğhimle millet haline
getirebiliriz. Bunun için de 8 yülık eğitim
şartör" diye konuştu. Deniz Baykal,
Susurluk olayının, milletvekili
dokunubnazİığmın kaldınlması ve
Seçim Kanunu'nun yeniden
düzenlenmesi konulannın da takipçisi
olduklannı sözlerine ekledi.
HİTJbullahJ
a
Bursa 'da
darbe
BURSA (Cumhuriyet) - Bursa da
düzenlenen operasyonlarda şeriatcı
Hizbullah örgütünün "Hkret" gnıbunu
oluşturduklan belirlenen 6 kişi yakalandı.
Operasyonla, aralannda örgütün Menzil
grubunun sorumlusu bir kişinin
öldürülmesinin de bulunduğu 4 cinayet
aydınlatıldı. Batman ve Istanbul'daki
operasyonlardan kaçarak Bursa'da
saklandıklan ve bu süre içinde örgütün
"HJcretgnıbu"nu oluşturduklan saptanan
Mehmet Ali Altun, Abdurrahim DoksaL
Yaşar Zengin, Burhan Aslan, Mehmet
Gezer. Bedrettin Şener ve tlhami Çelik. 15
gün süren operasyonlar sonucu yakalandı.
Istanbul'da, Menzil grubunun sözde lideri
"Şeyda" kod adlı Fıdan Güngör'ün
kaçınlması, örgütün esnaf sorumlusu
Selahattin Talayhan'ın kaçmlarak
öldürülmesi ve Batman'da 3 kişinin
öldürülmesi olayına kanştıklan bildirilen
mihtanlarla ilgili soruşturma sürdürülüyor.
Yetkililer, mılitanlardan birinin
sorgulanmak üzere Batman'a
götürüldüğünü bildirdiler.
Bursa
Emniyet
Müdürlüğü
yetkilileri.
HizbuUah
örgütünün
1990'dan
itibaren
özellikle
Batman,
Diyarbakır
veMardin
ile çevresinde
faaliyet
gösterdiğini,
"Menzü"
grubu
olarak
üdye
böiündüğünü
belirtti.
(AA)
Gecekonduda 35 yaş altmdaki seçmen önce CHP, sonra MHP dedi
RP ve DYP gecekonduda eriı
SERDARK1Z1K
İZMİR-Refah ve DYP
gecekonduda eriyor.
REFAHYOL iktidannm
son iki ayını kapsayan
araştırmada olası bir
seçimde kararsız, boş ve
hiçbir partıye oy
vermeyeceğini söyleyen
seçmenler yüzde 36'yla
en büyük grubu
oluştururken, RP ve
DYP'nin oylan geriledi.
REFAHYOL'un iktidarda
uyguladığı politikalann
gecekondu seçmenini
tatmin etmediği ortaya
çıktı. Araştırmada oylannı arttıran ve
ilk sıraya çıkan CHP'yi DSP ve MHP
izledi. Bilimsel Eğitim Kültür ve Sanat
Vakfı (BİLSEV) Başkanı. Siyaset
Bilimci Prof. Dr. İbrahim Armağan'ın
İzmir'in gecekondu semtlerinde yaptığı
araştırma ilgınç sonuçlar ortaya çıkardı.
Bir süredir toplumun siyasal profilini
belirlemeye yönelik çalışmalar yürüten
Prof. Armağan başkanlığındaki uzman
anketörlerin yaptığı araştırmanın
verileri, 1648 kışiyi kapsadı.
RP iktidannın son iki ayında yapılan
anket çalışması sonrasında hazırlanan
raporda 1995 seçimleri sonuçlanyla
1 OL AS
w
101
(%) 6.12
BTP
96
5.82
• 1 9 9 5
163
<W 8.53
217
11.36
1 C E N E L S E Ç İ M D E O Y L A R I N
MMF
106
6.43
C E
134
7.01
124
7.52
or
247
14.98
m
143
8.67
tar
19
1.15
m*
57
3.45
t
6
0.96
N E L S E C İ M L E R I N D E
122
6.39
265
13.88
184
9.63
1
0.05
38
1.99
MMŞ
8
0.48
0 Y I
1
0.05
D A C I L I M I I
597
36.22
MŞM
144
8.73
TVUM
1648
100
D A C I L I M I •
475
24.88
308
16.13
1909
100
yeni bulgular karşılaştınldı. Buna göre
ortaya şöyle bir tablo çıktı:
- Yıllardır uygulanan birbirine benzer
politikalardan yılan gecekondulu,
karamsarlığını sergıledi. Yüzde 36 gibi
yüksek bir oran kararsız olduklannı ya
da boş oy kullanacaklannı belirttiler.
- RP'nin oylan yüzde 8.53'ten 6.12'ye
geriledi. Bu düşüş Prof. Armağan
tarafindan anlamlı bulundu. Bir yanıyla
iktidardaki RP'nin adil düzen
söyleminin masal olduğu anlaşıldı.
İçinde bulunduğu çok güç koşullara
karşın yaşama umutla bakmak isteyen
gecekondu kesiminin, kendisine
çikolatalı kremayla sunulan acı
aspirinin aynmına vardığı anlaşıldı.
- En önemli düşüş DYP'de görüldü.
Hakkında çeşitli yolsuzluklardan ötürü
bir dizi şaıbe bulunan, tutarsızlıklan
ayyuka çıkan genel başkanının da
etkisiyle eriyen bu partinin oylan,
yüzde 11 36'dan 5.82'ye geriledi.
- ANAP'ın gecekonduda oyunu
koruduğu anlaşıldı.
- Radikal sağda RP erirken MHP'de
yükseliş görüldü. Bu partinin oylan
yüzde 7.52 düzeyine ulaştı. Bu durum
siyaset bilimi açısından mikro
milliyetçiliğin gecekondularda az da
olsa yükselen bir değer
olduğunu sergıledi.
- Solda ise DSP yüzde
9.63'ten 8.67'ye
düşerken CHP'de artış
oldu. Bu partinin oylan
yüzde 14.98'e ulaştı.
Bu ankete göre CHP
gecekondu kesıminde
oyu en yüksek parti
olarak belirdi.
- Anket HADEP'in de
bu kesimde artış
sağladığını ortaya
çıkardı.
Öte yandan ankette yaş
gruplanna göre yapılan
değerlendirmelerde
ilginç sonuçlara ulaşıldı. 35 yaş
altmdaki seçmenlerde kararsızlann ya
da boş oy kullanacağını söyleyenlerin
oranı yüzde 38.9 gibi yüksek bir düzeye
ulaştı. Aynı grupta CHP yüzde 13.11 'le
en büyük dilimi oluşturdu. tkinci sırada
yüzde 8.6 ile MHP var.
Bu grupta RP 5.29. DYP 6.22. ANAP
5.03, DSP 6.35, ÖDP 0.79, HADEP
4.1, Banş 0.52 ve diğer partiler de
yüzde 9.66. Gecekonduda özellikle
MHP gibi radikal sağ bir partinin
gençler arasmda ilgi görmesi bu
grubun, geleceğe yönelik güvensizliğini
yansıtıyor.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Bülerrt Ecevit, gazetecileri
döven polislerle ilgili şunlan
söylüyor: "Moralleri bozulmuş
ya da hislerine, sinirterine kapıl-
mış olabiliıier." Başbakan Yar-
dımcısı Ecevit, bu konuda da-
ha da ileri gidiyor ve şöyle diyor
"Hükümetin kurulduğu gün
emniyet teşkilatına gazetecile-
re engel olunmaması talimatı
verdik. Birkaç genç polis bu ta-
limata uymamış."
Ecevit'in bu sözlerini görün-
ce. önce sinirlendim, daha son-
ra ise korkuya kapıldım. DSP li-
deri deneyimli bir politikacı. Ga-
zetecilere, düşman ordusuna
saldırır gibi toplu saldırı düzen-
leyen polislerin "birkaç genç
polis" olmadığını da bilir. Polis
teşkilatının, adım adım bu hale
gelmesiyeni değil. Yıllardır po-
lis, ülkücü bir kadrolaşma için-
de. Bu kadrolaşma Süleyman
Demirel'ın Başbakanlık yaptı-
ğı 1970'li yıllara dayanıyor.
Ecevit bunları bilmez mi?
Solcuları kovalayıp, ülkücüleri
kollayan polisin nasıl bu nokta-
ya geldiğini kendisi yaşayarak
gördü. Polis örgütünde şeriatcı
kadrolaşma ne düzeyde, onu
kestirebilmek zor. Son dönem-
'Birkaç Polis' mi?
de Refah Partisi'nin yükselişine
bağlı olarak poliste de bir güç
haline geldikleri anlaşılıyor. Ama
Refah'ın yükselişi yeni. Poliste-
ki sol ve medya düşmanlığı ise
hiç yeni değil.
Son günlerde gazeteler, san-
ki bu saldınlann arkasında po-
listeki şeriatcı kadrolaşma yatı-
yormuş gibi haberler veriyorlar.
Bu çok yanlış. Gazi Mahalle-
si'nde halkın üzerine öldürmek
için kurşun yağdıran, Gökte-
pe'yi döve döve öldüren polis-
lerin şeriatla bir ilgisi olduğu
söylenebilir mi? O dönemde
Refah Partisi muhalefetteydi.
Poliste Refahçı bir kadrolaş-
ma olabilir. Milleti, insanlan ya-
nıltmayalım, polisin bu tavn bir
devlet tercihi. Demokratik bir
geleneği olmayan, özgüriükleri
sürekli tehlike sayan bir anlayış
bu devlete yön veriyor. Solcu-
ya işkence etmek, gerekirse öl-
dürmek, biz bildik bileli bu ülke-
de teşvik ediliyor. Bütün eski ül-
kücüler nasıl oldu da devletin
en üst düzey görevlerine geti-
rildiler? İbrahim Çiftçi, idam-
dan yargılanan bir genç ülkü-
cüyken, nasıl bir anda zengin
oldu?
DYP İstanbul II Başkanı Ce-
lal Adan, 12 Eylül öncesinin
namlı ülkücüsüydü. Onlarca in-
sanı öldürmekten yargılandı.
Sonra ne oldu? Çiller'in en gü-
vendiği politikacı haline geldi.
Eski ülkücü Meral Akşener'in
Içişieri Bakanı olmasını sağladı.
Eski Emniyet Müdürü Mehmet
Ağar'ın ülkücü olduğunu bil-
meyen var mı?
Ecevit bütün bu gelişmeleri
hepimizden daha yakından iz-
ledi. Ama nedense şimdi farklı
bir mesaj veriyor. Yalnız böyle
davranmanın bir işe yaramadı-
ğı DYP - CHP koalisyonu döne-
minde yaşanarak ortaya çıktı.
SHP-CHP'liler, koalısyonda 4
yıl boyunca DYP önderliğinde-
ki ülkücü, şoven kadrolaşmayı
seyrettiler, ciddi hiçbir tepki
göstermediler, bu ağır sorunu
geçiştirmeye çahştılar.
Gazetecileri öldüresiye dö-
ven birkaç polis değil. Zaten bu
saldın ilk de değil. Polis örgütü,
sola, özgürlük taraftarlanna,
medyaya düşman bir anlayış
içinde yetiştiriliyor. Bunun asıl
sorumlusu da politikacılar. On-
lar böyle bir örgüt istediler. Üs-
telik bunun 25-30 yıllık bir geç-
mişi var.
Ecevit'in yapması gereken,
bu 25-30 yıllık tercihleri masa-
ya yatırmak. Sorun yalnızca şe-
riat değil. Şeriatı bugünkü nok-
taya getiren öncelikler. Eğer bir
devlet yönetimi, hep demokra-
si ve özgüriükleri temel tehlike
olarak görürse, bütün devlet ör-
gütlenmesini bu anlayış içinde
gerçekleştirirse, ortaya bu
manzara çıkar. Polisi, tutucu bir
kafa ile eğitirseniz ya şeriatcı
olur, ya da faşist. Bu iki tutucu
ve özgürlük karşıtı çizgi arasın-
da çok fazla bir fark olmadığını
da görmek gerek.
Birçok eski faşistin hızla şe-
riatçıya dönüştüğünü, kendi
gözlemlerimizle saptayabiliyo-
ruz. Özgürlük karşıtı olmak
noktasında aralannda bir ben-
zeriik olduğu kesin. Son göste-
rilerde önemli bir rol oynayan
Akit gazetesinin Genel yayın
Müdürü Karahasanoğlu'yla
bir yıl kadar önce, Erhan Akyıl-
dız'ın "Yüksek Tansiyon" prog-
ramında tartışmıştık.
Akit'çiye, geçen yıl 12 kişinin
ölümüyle sonuçlanan ölüm
oruçlanna neden saldırdıklarıriı
sordum. Çünkü, özgüriükten ve
sivil toplumdan söz edip duru-
yordu. Ölüm oruçları da ceza-
evindeki insanlann daha iyi ya-
şam taleplerini duyunmayı
amaçlıyordu. Karahasanoğ-
lu'nun cevabı çok ilginçti: "On-
lar devlete silah çektiler. Onla-
n savunamayız." Işte şeriatçılı-
ğın arkasında yatan temel fel-
sefe bu.
Polisin gazetecilerin kafası-
na öfkeyle indirdiği copu, şeri-
atçılar kadrolaştı diyerek yo-
rumlamak çok hatalı. Hele bu-
nu Ecevit gibi münferit bir olay
olarak görmek, daha da vahim.
Yılmaz hükümeti, ciddi bir yol
aynmında. Bu olaylar "şeriatcı"
gürültüsüyle kapanıp birkaç
polisle sınırlı tutulacak, ya da
köklü bir anlayış değişikliği için
yeni adımlar atıîacak.
Bu konu da MGK'de görü-
şülse iyi olmaz mı?
CUMARTESİ
YAZELARI
ATAOL BEHRAMOĞLU
Ar Damarı Çatlamak
Deyimler bakımından (belki bütün diller gibi) zen-
gin bir dilimiz var. Ne yazık ki Türkçenin bu olana-
ğından çok az yararlanıyoruz. Genellikle sıradan,
tatsız tuzsuz bir dille konuşup yazıyoruz. Konuşur-
ken ya da yazarken yaptığımız, özellikle de medya-
daki dil yanlışlan ise bu zevksizliğin üstüne tüy di-
kiyor. On gün kadar önce özel TV kanallanndan bi-
rinde genç bir erkek spiker Cumhurbaşkanı'nın bir
mesajının son cümlesini şöyle okudu: " bunlann
yargı önünde hesap verecekleri tâbidir". Genç spi-
kerin edasına, giyim kuşamına diyecek yoktu. Fa-
kat belli ki "tâbi" (bağımlı) ve "tabii" (doğal) sözcük-
leri arasındaki farkı bilmiyordu. Bir ülkede, üstelik
"enteiektüel" ıddialı bir TV kanalında Cumhurbaş-
kanı'nın mesajı dil yanlışlanyla okunuyor ve toplum
da bunu böylece kabul edip geçiyorsa, o ülkede bir
şeyler şirazesinden çıkmış demektir. Ama benim bu
yazıda değinmek istediğim konu medyadaki dil yan-
lışlan ya da konuşma ve yazı dilimizin gittikçe de-
ğersizleşmesi, zevksizleşmesi değil. Bu önemli ko-
nuya arada bir değinmek üzere ben yine yazımın
başlığına, "ar daman çatlamak" deyimine döne-
yim...
• • •
Pek sık kullanmıyor olsak ve hatta unutulur gibi
de olsalar kimi kez bir sözcük, bir deyim, bilinçaltı-
mızdan belleğimize yükseliverir. Birkaç gündür "ar
daman çatlamak" deyimini zihnimde gezdiriyorum.
Az önce bir deyimler sözlüğünü açıp baktım. Kar-
şılığı şöyle: "Utanç duyulacak şeyleri hiç sıkılmadan
yapar olmak. Yırtık ve yüzsüz olmak". Bu aynntılı
açıklamayı da okuyunca, uzun süredir kullandığımı
anımsamadığım "ar daman çatlamak" deyiminin
neden bilinçaltımdan zihnimeyükseliverdiğini daha
iyi anladım. Sanınm sizler de anlamışsınızdır...
•••
Epey zamandır ar damartannın çatladığı bir top-
lumsal ortamda yaşıyoruz. Ülkemizde, deyimler
sözlüğündeki karşılığıyla, insanlar utanç duyulacak
şeyleri hiç sıkılmadan yapar oldular. Yırtıklaşıp yüz-
süzleştiler.
•••
Toplumdaki ar daman çatlamasınaTV ekranlann-
da her gün izlemekte olduğumuz kimi politıkacıla-
nn öncü ve örnek olduğu sanıyorum ki, rahatlıkla
söylenebilir...
8 yıllık kesintisiz eğitim konusundaki tartışmalan
basında ve TV ekranlarında utançla izliyorum... Bir
çocuğun bile anlayabıleceği kadar basit, yalın, an-
laşılır bir gerçeğin politik çıkarlar uğruna nasıl de-
ğiştirilmeye, çarprtılmaya, anlamından saptınlma-
ya; halkın nasıl yanıltılmaya, aldatılmaya, kışkırtılma-
yaçalışıldığını gördüğümde bunu yapan yaşlı baş-
lı, keıii ferii, alımlı çalımlı politikacılar adına benim
yüzüm kızanyor... Ülkeyi bin yıl geriye götürmek,
adım da mümkünse "cemahiriye" olarak değiştir-
mek isteyenlerin kimliklerini saklamaya, maskeye
artık gereksinimleri (ve şansları) yok. Buna karşıhk,
onlann iktidar ortaklarının, irili ufaklı yandaşlannın,
ikiyüzlülükleri, utanmazlıklan, ancak "ardaman çat-
' /^rtia/f'deyimiyletanımlanabilir...
Ülkemizde "düşünce özgühüğü" alanındayaşan-
makta olanlar "ar daman çatlama "nın bir başka ör-
neği... Avaıpa ülkeleri ailesinden olmak iddiasında-
ki Türkiye'de, sonuç olarak bir düşünce adamı, Is-
mail Beşikçi, yaşamını cezaevlerindetüketecek gi-
bi gorünuyor. Bir başka "düşünce suçlusu", Işık
Yurtçu, sağlık kontrolüne bilekleri kelepçeli getiri-
lebiliyor. Ve gençliğinin en güzel, en anlamlı on üç
yılını cezaevlerinde geçirmiş bir aydın, Eşber Yağ-
murdereli, birkonuşmasındasöylediği iddiaedilen
birkaç cümle nedeniyle yinmi üç yıl daha kalmak
üzere cezaevine konulmak isteniyor...
• • •
Yağmurdereli'nin amcaoğlu Saygı, "Eşber Yağ-'
murdereli'ye Mektup" adlı duygulu yazısında şöy-
le sesleniyor akrabası, yaşıtı ve düşündaşı Eşber"e:
"XXI. yüzyıla girmemize az bir zaman kaldı. Sen
içerde mi gireceksin yeni yüzyıla? Sana 'görme
özürlü' avukat diyenler senin gördüklerinin acaba
ne kadannı görmekteler? Onlarsenin gördüklerinin
çok azını görselerdi, böyle mi olurdu ülkemiz? O za-
man, sormak gerekmiyor mu, görme özürlü olan
kim gerçekten?"
Sevgili Saygı, senin de, Eşber'in de, hepimizin de
çok iyi bildiği gibi, ülkemizin bugünkü sıkıntılarınırr
sorumlulan 'görme özürlü' filan değil. Onlar çıkar-
lannın körleştirdiği, giderek duyarsızlaşmış ve bel-
ki en kötüsü de "ar daman çatlamış" kimselerdir...
Yapılması gereken ise, yine hepimizin bildiği gibi, bu
ülkede utanç duymaksızın yaşamak isteyen kimse-
lerin, kendi "ar"larını koruma çabasıyla yetin-
meyerek "ar daman çatlamış'iara karşı karariı,
ödünsüz mücadelesidir...
Yöneticiler sorumlu olacak
Bakanlıktan kılık
kıyafet genelgesi
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - DSP'li Ça-
lışma ve Sosyal Güven-
lik Bakanı Nami Çağan,
bakanlık ve bağlı birim-
lerde uygulanmak üzere
yayımladığı genelgeyle,
kılık kıvafet yönetmeliği-
nin esaslanna uyulmasını
istedi. Çağan, REFAH-
YOL döneminde kamu
kurumlannda yoğunluk
kazanan türban kullanı-
mına karşı, yönetmeliğin
uygulanmasında amirle-
rin sorumlu olduğuna
dikkat çekti.
Çalışma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanlığı'nda
"Kamu Kurum ve Kunı-
luşlannda Çalışan Perso-
nelin Kılık ve Kıyafetleri-
ne Dair Yönetmelik"
esaslanna uyulması için
yeni bakan Çağan tarafin-
dan 3 gün önce bir genel-
ge yayımlandı. Çağan,
genelgesinde, "Bakanb-
ğımız ve bağlı kuruluşla-
ruıda çalışan her kademe-
deki tüm personelin, söz
konusu yönetmelik esas-
lanna özenle uymasını.
bu durumun amirier ta-
rafindan titizlikle takip
edilmcsini ve uymayanlar
hakkında gerekli işlemle-
rin yapılmasını önemle rt-
ca ederim" dedi. Genel-
gede yer verilen yönet-
meliğin kadınlarla ilgili
maddesindeki ".»görev
mahallinde baş daima
açık, saçlar düzgün taran-
nuş vej'a toplanmış olur";
erkeklerle ilgili de "Bina
içinde ve görev mahallin-
de saç daima açık bulun-
durulur. Hergün sakal ö-
raşı olunur ve sakal bıra-
kılmaz. Bıyık tabii olarak
bırakılır" hükümleri yer
aldı.
55. hükümetin kurul-
masının ardından Çalış-
ma ve Sosyal Güvenlik'
Bakanlığı'ndan önce
DSP'de bulunan Maliye
Bakanlığı ile Sosyal Hiz-
metler ve Çocuk Esirge-
me Kurumu'nun bağlı ol-
duğu Devlet Bakanlığı ta-
rafindan da kılık-kıyafet
yönetmeliğine uyulması-
na ilişkin genelgeleT ya-
yımlanmıştı.