05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ HABERLER Biücan görevi devraldı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Emniyet Genel Müdürlüğü'ne atanan Necati Biücan, görevi Kemal Çelik'ten devraldı. Bilican, gazetecilere yaptığı ilk açıklamasmda, basın mensuplannin dövülmesinın kişilerden kaynaklanan bir hata olduğunu, ancak bu hatanın teşkilata mal edilemeyeceğini söyledi. Bilican, emniyet istihbaratı ile askeriye arasında bir çatışma olmayacağını belirterek "Kişilerden kaynaklanan yanlışlıklar yapılmış olabilir. Bunlar düzeltilecektır" dedi. Türkeş ailesinde miras savaşımı • İstanbul Haber Servisi- Eskı MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş'in ilk eşi Muzaffer Türkeş'ten olan çocuklan Tuğrul Türkeş, Sevenbige Saraç, Ayzıt Türkeş. Umay Türkeş Günay ve Selcan Türkeş Homriş'in avukatı Lale Cander dün yazılı bir açıklama yaptı. Cander, açıklamasmda, Seval Türkeş'in tüm mallanna el koyduğunu bildirdi. Asıltürk'ün • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - RP Genel Sekreteri Oğuzhan Asiltürk, 8 yıl kesintisiz eğitime karşı çıkmaya devam edeceklerini belirterek, "Korkmuyoruz, herkes aklını başına alsın. Hakkımızı sertliğe başvurmadan savunmaya devam edeceğiz. Hakkımızı savuntnamızı cumhuriyet düşmanlığı olarak tanımlarlarsa tanımlasmlar" dedi. RSF, Zarakolu davasım izliyor' • İstanbul Haber Servisi - Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü (RSF). Alman gazeteci Lissy Schmidt'in röportajlanmn derlendiği 'Özgürlüğün Bedeli' adlı kitabın yayımcısı, Belge Yayınevi'nin sahibi Ayşe Nur Zarakolu ile kitabın çevirmenleri Zeynep Herkmen ve Süheyla Kara hakkmda açılan davayı kaygıyla karşıladığını bildirdi. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu'ya bir mektup gönderen Örgüt, Adalet Bakanlığı'ndan yargılamanın adil bir biçimde gerçekleşmesinin sağlanması talebinde bulundu. Havalimamnda yangın • İstanbul Haber Servisi - THY'nin Ankara-lstanbul seferini gerçekleştiren uçağın Atatürk Havalimanfnda yanaştığı körükte, elektrik kontağından kablolann tutuşması sonucu çıkan yangın yolcularda paniğe yol açtı. Yangın, itfaiyenin müdahalesi sonucu büyümeden söndürüldü. Greve silahlı saldırı • İstanbul Haber Servisi - Beyazıt'taki eski Güneş gazetesinde Türk-lş'e üye Basm-İş Sendikası üyesi 65 çalışan tarafindan 5 yıldır sürdürülen grevin silahlı kişilerce kınlmak istendiği belirtildi. Kenan Kaya dün yaptığı açıklamada, grev gözcüsü arkadaşlannın tehdit edilerek 'Bu işyerinde grev var' pankartının indirilmek istendiğini belirtti. Sedat Demir'e tahliye yok • İstanbul Haber Servisi - Kamuoyunda "Söylemez Kardeşler" olarak bilinen organize suç örgütüne rüşvet karşılığı yardımcı olduğu öne sürülen eski Asayiş Şube Müdürü Sedat Demir'in tahliye edilme umudu yine boş çıktı. tstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün görülen duruşmaya tutuklu olan Sedat Demir ve Halim Apaydın'ın yanı sıra tutuksuz sanıklar eski tstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Deniz Gökçetin ile eski Cinayet Büro Amiri Erdal Durmaz da katıldı. Mahkeme heyetı, Halim Karataş'ın da tutukluiuk durumunun devamına karar verdi. Baykal, REFAHYOL tehlikesinin demokrasi kesintiye uğratılmadan atlatıldığını söyledi 'EHııi RP'den öğrenmecük'MURAT KOSE KASTAMONU - CHP Genel Başkanı Deniz BaykaL "Ülke diniRP'den öğrenmedi, kimse kendini dinin temsilcisi, komisyoncusu ve taşeronu gibi kabul etmesüT dedi. Deniz Baykal, 13. Abana Deniz Şenlikleri'ne katılmak üzere geldiği ilçede yaptığı konuşmada, Türkiye'nin büyük bir bunalımın eşiğınden döndüğünü belirterek. " Yaşanan olaylar. devletin baa kurumlanıu karşı karşıya getirdi" diye konuştu. Bu durumun geçmişte yaşanan tecrübeler sayesinde büyük bir olgunlukla atlatıldığını belirten Baykal, "Yani demokrasi kesintiye uğramadan atlatıldı. ünemli olan halen var olan sıkınülı ortamın tamamen bitmesidir" diye konuştu. Başta din olmak üzere bazı temel kavramlann siyasi tartışmarun dışına çıkanlması gerektiğini vurgulayan Baykal, tarih boyunca Anadolu halkının Müslüman olduğunu ve ülkenin dini RP'den öğrenmediğini kaydetti. RP gidince dinin ortadan kalkmayacağını ifade eden Baykal, "Kimse kendini dinin temsilcisi. komisvoncusu ve taşeronu gibi kabul etmesin" dedi. Islamiyette ruhban sınıfı olmadığını anımsatan Baykal, "Kimse künsenin inancına kanşma hakkına sahip değUdir. Herkes kendi hesabuu kendi verir, hesabı soracak olan ise sadece Allah'ür" diye konuştu. Dinde gerçeğin tek, siyasette ise birden fazla olduğunu belirten CHP Genel Başkanı Baykal, muhalefetin, iknanın ve tartışmanın siyasetin vazgeçilmezleri olduğunu, bunlann ise dinle bağdaşamayacağını kaydetti. t Zamlan desteklemiyoruz' Amaçlannın ülkeyi bunalıma değil huzura kavuşturmak olduğunu ifade eden Baykal, hükümetle ilgili eleştirilenni şu sözlerle dile getirdi: "Hükümete destek vermemiz demek, alınan her kararı tasvip etmemiz anlamma gelmez. Şayet böyle olsaydı hükümetin içinde yer alırdık. Biz zamlan desteklemiyoruz. Zamla devlete gelir sağlanmaz. Getir bekleniyorsa devlete tek kuruş vergi vermeden trilyonlarca üra kazanç sağlayanlann peşine düşsünler. Zamlaria insanlan bunaltmanın alemi yok." Hükümetin en kolay para toplama yolunu seçtiğini vurgulayan Baykal. şöyle konuştu: "Zamlardan sonra şimdi de KDV arüşını düşünüyorlar. Diğer sağ partilerin de kullandığı bu tutum yanlış. Ekonomiye çözüm amacıyta Türkiye'de yapılması gereken, büyük bir vergi reformudur. KDV indirilmeli ve herkes kolayca vergi öder duruma getirilnıelidir." Şyılşart 8 yıllık kesintisiz eğitimi 'millet olma projesi' olarak nitelendiren Baykal, "Bu kadar farklı düşüncelere sahip bir toplumu ancak eğhimle millet haline getirebiliriz. Bunun için de 8 yülık eğitim şartör" diye konuştu. Deniz Baykal, Susurluk olayının, milletvekili dokunubnazİığmın kaldınlması ve Seçim Kanunu'nun yeniden düzenlenmesi konulannın da takipçisi olduklannı sözlerine ekledi. HİTJbullahJ a Bursa 'da darbe BURSA (Cumhuriyet) - Bursa da düzenlenen operasyonlarda şeriatcı Hizbullah örgütünün "Hkret" gnıbunu oluşturduklan belirlenen 6 kişi yakalandı. Operasyonla, aralannda örgütün Menzil grubunun sorumlusu bir kişinin öldürülmesinin de bulunduğu 4 cinayet aydınlatıldı. Batman ve Istanbul'daki operasyonlardan kaçarak Bursa'da saklandıklan ve bu süre içinde örgütün "HJcretgnıbu"nu oluşturduklan saptanan Mehmet Ali Altun, Abdurrahim DoksaL Yaşar Zengin, Burhan Aslan, Mehmet Gezer. Bedrettin Şener ve tlhami Çelik. 15 gün süren operasyonlar sonucu yakalandı. Istanbul'da, Menzil grubunun sözde lideri "Şeyda" kod adlı Fıdan Güngör'ün kaçınlması, örgütün esnaf sorumlusu Selahattin Talayhan'ın kaçmlarak öldürülmesi ve Batman'da 3 kişinin öldürülmesi olayına kanştıklan bildirilen mihtanlarla ilgili soruşturma sürdürülüyor. Yetkililer, mılitanlardan birinin sorgulanmak üzere Batman'a götürüldüğünü bildirdiler. Bursa Emniyet Müdürlüğü yetkilileri. HizbuUah örgütünün 1990'dan itibaren özellikle Batman, Diyarbakır veMardin ile çevresinde faaliyet gösterdiğini, "Menzü" grubu olarak üdye böiündüğünü belirtti. (AA) Gecekonduda 35 yaş altmdaki seçmen önce CHP, sonra MHP dedi RP ve DYP gecekonduda eriı SERDARK1Z1K İZMİR-Refah ve DYP gecekonduda eriyor. REFAHYOL iktidannm son iki ayını kapsayan araştırmada olası bir seçimde kararsız, boş ve hiçbir partıye oy vermeyeceğini söyleyen seçmenler yüzde 36'yla en büyük grubu oluştururken, RP ve DYP'nin oylan geriledi. REFAHYOL'un iktidarda uyguladığı politikalann gecekondu seçmenini tatmin etmediği ortaya çıktı. Araştırmada oylannı arttıran ve ilk sıraya çıkan CHP'yi DSP ve MHP izledi. Bilimsel Eğitim Kültür ve Sanat Vakfı (BİLSEV) Başkanı. Siyaset Bilimci Prof. Dr. İbrahim Armağan'ın İzmir'in gecekondu semtlerinde yaptığı araştırma ilgınç sonuçlar ortaya çıkardı. Bir süredir toplumun siyasal profilini belirlemeye yönelik çalışmalar yürüten Prof. Armağan başkanlığındaki uzman anketörlerin yaptığı araştırmanın verileri, 1648 kışiyi kapsadı. RP iktidannın son iki ayında yapılan anket çalışması sonrasında hazırlanan raporda 1995 seçimleri sonuçlanyla 1 OL AS w 101 (%) 6.12 BTP 96 5.82 • 1 9 9 5 163 <W 8.53 217 11.36 1 C E N E L S E Ç İ M D E O Y L A R I N MMF 106 6.43 C E 134 7.01 124 7.52 or 247 14.98 m 143 8.67 tar 19 1.15 m* 57 3.45 t 6 0.96 N E L S E C İ M L E R I N D E 122 6.39 265 13.88 184 9.63 1 0.05 38 1.99 MMŞ 8 0.48 0 Y I 1 0.05 D A C I L I M I I 597 36.22 MŞM 144 8.73 TVUM 1648 100 D A C I L I M I • 475 24.88 308 16.13 1909 100 yeni bulgular karşılaştınldı. Buna göre ortaya şöyle bir tablo çıktı: - Yıllardır uygulanan birbirine benzer politikalardan yılan gecekondulu, karamsarlığını sergıledi. Yüzde 36 gibi yüksek bir oran kararsız olduklannı ya da boş oy kullanacaklannı belirttiler. - RP'nin oylan yüzde 8.53'ten 6.12'ye geriledi. Bu düşüş Prof. Armağan tarafindan anlamlı bulundu. Bir yanıyla iktidardaki RP'nin adil düzen söyleminin masal olduğu anlaşıldı. İçinde bulunduğu çok güç koşullara karşın yaşama umutla bakmak isteyen gecekondu kesiminin, kendisine çikolatalı kremayla sunulan acı aspirinin aynmına vardığı anlaşıldı. - En önemli düşüş DYP'de görüldü. Hakkında çeşitli yolsuzluklardan ötürü bir dizi şaıbe bulunan, tutarsızlıklan ayyuka çıkan genel başkanının da etkisiyle eriyen bu partinin oylan, yüzde 11 36'dan 5.82'ye geriledi. - ANAP'ın gecekonduda oyunu koruduğu anlaşıldı. - Radikal sağda RP erirken MHP'de yükseliş görüldü. Bu partinin oylan yüzde 7.52 düzeyine ulaştı. Bu durum siyaset bilimi açısından mikro milliyetçiliğin gecekondularda az da olsa yükselen bir değer olduğunu sergıledi. - Solda ise DSP yüzde 9.63'ten 8.67'ye düşerken CHP'de artış oldu. Bu partinin oylan yüzde 14.98'e ulaştı. Bu ankete göre CHP gecekondu kesıminde oyu en yüksek parti olarak belirdi. - Anket HADEP'in de bu kesimde artış sağladığını ortaya çıkardı. Öte yandan ankette yaş gruplanna göre yapılan değerlendirmelerde ilginç sonuçlara ulaşıldı. 35 yaş altmdaki seçmenlerde kararsızlann ya da boş oy kullanacağını söyleyenlerin oranı yüzde 38.9 gibi yüksek bir düzeye ulaştı. Aynı grupta CHP yüzde 13.11 'le en büyük dilimi oluşturdu. tkinci sırada yüzde 8.6 ile MHP var. Bu grupta RP 5.29. DYP 6.22. ANAP 5.03, DSP 6.35, ÖDP 0.79, HADEP 4.1, Banş 0.52 ve diğer partiler de yüzde 9.66. Gecekonduda özellikle MHP gibi radikal sağ bir partinin gençler arasmda ilgi görmesi bu grubun, geleceğe yönelik güvensizliğini yansıtıyor. SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: [email protected] Bülerrt Ecevit, gazetecileri döven polislerle ilgili şunlan söylüyor: "Moralleri bozulmuş ya da hislerine, sinirterine kapıl- mış olabiliıier." Başbakan Yar- dımcısı Ecevit, bu konuda da- ha da ileri gidiyor ve şöyle diyor "Hükümetin kurulduğu gün emniyet teşkilatına gazetecile- re engel olunmaması talimatı verdik. Birkaç genç polis bu ta- limata uymamış." Ecevit'in bu sözlerini görün- ce. önce sinirlendim, daha son- ra ise korkuya kapıldım. DSP li- deri deneyimli bir politikacı. Ga- zetecilere, düşman ordusuna saldırır gibi toplu saldırı düzen- leyen polislerin "birkaç genç polis" olmadığını da bilir. Polis teşkilatının, adım adım bu hale gelmesiyeni değil. Yıllardır po- lis, ülkücü bir kadrolaşma için- de. Bu kadrolaşma Süleyman Demirel'ın Başbakanlık yaptı- ğı 1970'li yıllara dayanıyor. Ecevit bunları bilmez mi? Solcuları kovalayıp, ülkücüleri kollayan polisin nasıl bu nokta- ya geldiğini kendisi yaşayarak gördü. Polis örgütünde şeriatcı kadrolaşma ne düzeyde, onu kestirebilmek zor. Son dönem- 'Birkaç Polis' mi? de Refah Partisi'nin yükselişine bağlı olarak poliste de bir güç haline geldikleri anlaşılıyor. Ama Refah'ın yükselişi yeni. Poliste- ki sol ve medya düşmanlığı ise hiç yeni değil. Son günlerde gazeteler, san- ki bu saldınlann arkasında po- listeki şeriatcı kadrolaşma yatı- yormuş gibi haberler veriyorlar. Bu çok yanlış. Gazi Mahalle- si'nde halkın üzerine öldürmek için kurşun yağdıran, Gökte- pe'yi döve döve öldüren polis- lerin şeriatla bir ilgisi olduğu söylenebilir mi? O dönemde Refah Partisi muhalefetteydi. Poliste Refahçı bir kadrolaş- ma olabilir. Milleti, insanlan ya- nıltmayalım, polisin bu tavn bir devlet tercihi. Demokratik bir geleneği olmayan, özgüriükleri sürekli tehlike sayan bir anlayış bu devlete yön veriyor. Solcu- ya işkence etmek, gerekirse öl- dürmek, biz bildik bileli bu ülke- de teşvik ediliyor. Bütün eski ül- kücüler nasıl oldu da devletin en üst düzey görevlerine geti- rildiler? İbrahim Çiftçi, idam- dan yargılanan bir genç ülkü- cüyken, nasıl bir anda zengin oldu? DYP İstanbul II Başkanı Ce- lal Adan, 12 Eylül öncesinin namlı ülkücüsüydü. Onlarca in- sanı öldürmekten yargılandı. Sonra ne oldu? Çiller'in en gü- vendiği politikacı haline geldi. Eski ülkücü Meral Akşener'in Içişieri Bakanı olmasını sağladı. Eski Emniyet Müdürü Mehmet Ağar'ın ülkücü olduğunu bil- meyen var mı? Ecevit bütün bu gelişmeleri hepimizden daha yakından iz- ledi. Ama nedense şimdi farklı bir mesaj veriyor. Yalnız böyle davranmanın bir işe yaramadı- ğı DYP - CHP koalisyonu döne- minde yaşanarak ortaya çıktı. SHP-CHP'liler, koalısyonda 4 yıl boyunca DYP önderliğinde- ki ülkücü, şoven kadrolaşmayı seyrettiler, ciddi hiçbir tepki göstermediler, bu ağır sorunu geçiştirmeye çahştılar. Gazetecileri öldüresiye dö- ven birkaç polis değil. Zaten bu saldın ilk de değil. Polis örgütü, sola, özgürlük taraftarlanna, medyaya düşman bir anlayış içinde yetiştiriliyor. Bunun asıl sorumlusu da politikacılar. On- lar böyle bir örgüt istediler. Üs- telik bunun 25-30 yıllık bir geç- mişi var. Ecevit'in yapması gereken, bu 25-30 yıllık tercihleri masa- ya yatırmak. Sorun yalnızca şe- riat değil. Şeriatı bugünkü nok- taya getiren öncelikler. Eğer bir devlet yönetimi, hep demokra- si ve özgüriükleri temel tehlike olarak görürse, bütün devlet ör- gütlenmesini bu anlayış içinde gerçekleştirirse, ortaya bu manzara çıkar. Polisi, tutucu bir kafa ile eğitirseniz ya şeriatcı olur, ya da faşist. Bu iki tutucu ve özgürlük karşıtı çizgi arasın- da çok fazla bir fark olmadığını da görmek gerek. Birçok eski faşistin hızla şe- riatçıya dönüştüğünü, kendi gözlemlerimizle saptayabiliyo- ruz. Özgürlük karşıtı olmak noktasında aralannda bir ben- zeriik olduğu kesin. Son göste- rilerde önemli bir rol oynayan Akit gazetesinin Genel yayın Müdürü Karahasanoğlu'yla bir yıl kadar önce, Erhan Akyıl- dız'ın "Yüksek Tansiyon" prog- ramında tartışmıştık. Akit'çiye, geçen yıl 12 kişinin ölümüyle sonuçlanan ölüm oruçlanna neden saldırdıklarıriı sordum. Çünkü, özgüriükten ve sivil toplumdan söz edip duru- yordu. Ölüm oruçları da ceza- evindeki insanlann daha iyi ya- şam taleplerini duyunmayı amaçlıyordu. Karahasanoğ- lu'nun cevabı çok ilginçti: "On- lar devlete silah çektiler. Onla- n savunamayız." Işte şeriatçılı- ğın arkasında yatan temel fel- sefe bu. Polisin gazetecilerin kafası- na öfkeyle indirdiği copu, şeri- atçılar kadrolaştı diyerek yo- rumlamak çok hatalı. Hele bu- nu Ecevit gibi münferit bir olay olarak görmek, daha da vahim. Yılmaz hükümeti, ciddi bir yol aynmında. Bu olaylar "şeriatcı" gürültüsüyle kapanıp birkaç polisle sınırlı tutulacak, ya da köklü bir anlayış değişikliği için yeni adımlar atıîacak. Bu konu da MGK'de görü- şülse iyi olmaz mı? CUMARTESİ YAZELARI ATAOL BEHRAMOĞLU Ar Damarı Çatlamak Deyimler bakımından (belki bütün diller gibi) zen- gin bir dilimiz var. Ne yazık ki Türkçenin bu olana- ğından çok az yararlanıyoruz. Genellikle sıradan, tatsız tuzsuz bir dille konuşup yazıyoruz. Konuşur- ken ya da yazarken yaptığımız, özellikle de medya- daki dil yanlışlan ise bu zevksizliğin üstüne tüy di- kiyor. On gün kadar önce özel TV kanallanndan bi- rinde genç bir erkek spiker Cumhurbaşkanı'nın bir mesajının son cümlesini şöyle okudu: " bunlann yargı önünde hesap verecekleri tâbidir". Genç spi- kerin edasına, giyim kuşamına diyecek yoktu. Fa- kat belli ki "tâbi" (bağımlı) ve "tabii" (doğal) sözcük- leri arasındaki farkı bilmiyordu. Bir ülkede, üstelik "enteiektüel" ıddialı bir TV kanalında Cumhurbaş- kanı'nın mesajı dil yanlışlanyla okunuyor ve toplum da bunu böylece kabul edip geçiyorsa, o ülkede bir şeyler şirazesinden çıkmış demektir. Ama benim bu yazıda değinmek istediğim konu medyadaki dil yan- lışlan ya da konuşma ve yazı dilimizin gittikçe de- ğersizleşmesi, zevksizleşmesi değil. Bu önemli ko- nuya arada bir değinmek üzere ben yine yazımın başlığına, "ar daman çatlamak" deyimine döne- yim... • • • Pek sık kullanmıyor olsak ve hatta unutulur gibi de olsalar kimi kez bir sözcük, bir deyim, bilinçaltı- mızdan belleğimize yükseliverir. Birkaç gündür "ar daman çatlamak" deyimini zihnimde gezdiriyorum. Az önce bir deyimler sözlüğünü açıp baktım. Kar- şılığı şöyle: "Utanç duyulacak şeyleri hiç sıkılmadan yapar olmak. Yırtık ve yüzsüz olmak". Bu aynntılı açıklamayı da okuyunca, uzun süredir kullandığımı anımsamadığım "ar daman çatlamak" deyiminin neden bilinçaltımdan zihnimeyükseliverdiğini daha iyi anladım. Sanınm sizler de anlamışsınızdır... ••• Epey zamandır ar damartannın çatladığı bir top- lumsal ortamda yaşıyoruz. Ülkemizde, deyimler sözlüğündeki karşılığıyla, insanlar utanç duyulacak şeyleri hiç sıkılmadan yapar oldular. Yırtıklaşıp yüz- süzleştiler. ••• Toplumdaki ar daman çatlamasınaTV ekranlann- da her gün izlemekte olduğumuz kimi politıkacıla- nn öncü ve örnek olduğu sanıyorum ki, rahatlıkla söylenebilir... 8 yıllık kesintisiz eğitim konusundaki tartışmalan basında ve TV ekranlarında utançla izliyorum... Bir çocuğun bile anlayabıleceği kadar basit, yalın, an- laşılır bir gerçeğin politik çıkarlar uğruna nasıl de- ğiştirilmeye, çarprtılmaya, anlamından saptınlma- ya; halkın nasıl yanıltılmaya, aldatılmaya, kışkırtılma- yaçalışıldığını gördüğümde bunu yapan yaşlı baş- lı, keıii ferii, alımlı çalımlı politikacılar adına benim yüzüm kızanyor... Ülkeyi bin yıl geriye götürmek, adım da mümkünse "cemahiriye" olarak değiştir- mek isteyenlerin kimliklerini saklamaya, maskeye artık gereksinimleri (ve şansları) yok. Buna karşıhk, onlann iktidar ortaklarının, irili ufaklı yandaşlannın, ikiyüzlülükleri, utanmazlıklan, ancak "ardaman çat- ' /^rtia/f'deyimiyletanımlanabilir... Ülkemizde "düşünce özgühüğü" alanındayaşan- makta olanlar "ar daman çatlama "nın bir başka ör- neği... Avaıpa ülkeleri ailesinden olmak iddiasında- ki Türkiye'de, sonuç olarak bir düşünce adamı, Is- mail Beşikçi, yaşamını cezaevlerindetüketecek gi- bi gorünuyor. Bir başka "düşünce suçlusu", Işık Yurtçu, sağlık kontrolüne bilekleri kelepçeli getiri- lebiliyor. Ve gençliğinin en güzel, en anlamlı on üç yılını cezaevlerinde geçirmiş bir aydın, Eşber Yağ- murdereli, birkonuşmasındasöylediği iddiaedilen birkaç cümle nedeniyle yinmi üç yıl daha kalmak üzere cezaevine konulmak isteniyor... • • • Yağmurdereli'nin amcaoğlu Saygı, "Eşber Yağ-' murdereli'ye Mektup" adlı duygulu yazısında şöy- le sesleniyor akrabası, yaşıtı ve düşündaşı Eşber"e: "XXI. yüzyıla girmemize az bir zaman kaldı. Sen içerde mi gireceksin yeni yüzyıla? Sana 'görme özürlü' avukat diyenler senin gördüklerinin acaba ne kadannı görmekteler? Onlarsenin gördüklerinin çok azını görselerdi, böyle mi olurdu ülkemiz? O za- man, sormak gerekmiyor mu, görme özürlü olan kim gerçekten?" Sevgili Saygı, senin de, Eşber'in de, hepimizin de çok iyi bildiği gibi, ülkemizin bugünkü sıkıntılarınırr sorumlulan 'görme özürlü' filan değil. Onlar çıkar- lannın körleştirdiği, giderek duyarsızlaşmış ve bel- ki en kötüsü de "ar daman çatlamış" kimselerdir... Yapılması gereken ise, yine hepimizin bildiği gibi, bu ülkede utanç duymaksızın yaşamak isteyen kimse- lerin, kendi "ar"larını koruma çabasıyla yetin- meyerek "ar daman çatlamış'iara karşı karariı, ödünsüz mücadelesidir... Yöneticiler sorumlu olacak Bakanlıktan kılık kıyafet genelgesi ANKARA (Cumhuri- yet Bürosu) - DSP'li Ça- lışma ve Sosyal Güven- lik Bakanı Nami Çağan, bakanlık ve bağlı birim- lerde uygulanmak üzere yayımladığı genelgeyle, kılık kıvafet yönetmeliği- nin esaslanna uyulmasını istedi. Çağan, REFAH- YOL döneminde kamu kurumlannda yoğunluk kazanan türban kullanı- mına karşı, yönetmeliğin uygulanmasında amirle- rin sorumlu olduğuna dikkat çekti. Çalışma ve Sosyal Gü- venlik Bakanlığı'nda "Kamu Kurum ve Kunı- luşlannda Çalışan Perso- nelin Kılık ve Kıyafetleri- ne Dair Yönetmelik" esaslanna uyulması için yeni bakan Çağan tarafin- dan 3 gün önce bir genel- ge yayımlandı. Çağan, genelgesinde, "Bakanb- ğımız ve bağlı kuruluşla- ruıda çalışan her kademe- deki tüm personelin, söz konusu yönetmelik esas- lanna özenle uymasını. bu durumun amirier ta- rafindan titizlikle takip edilmcsini ve uymayanlar hakkında gerekli işlemle- rin yapılmasını önemle rt- ca ederim" dedi. Genel- gede yer verilen yönet- meliğin kadınlarla ilgili maddesindeki ".»görev mahallinde baş daima açık, saçlar düzgün taran- nuş vej'a toplanmış olur"; erkeklerle ilgili de "Bina içinde ve görev mahallin- de saç daima açık bulun- durulur. Hergün sakal ö- raşı olunur ve sakal bıra- kılmaz. Bıyık tabii olarak bırakılır" hükümleri yer aldı. 55. hükümetin kurul- masının ardından Çalış- ma ve Sosyal Güvenlik' Bakanlığı'ndan önce DSP'de bulunan Maliye Bakanlığı ile Sosyal Hiz- metler ve Çocuk Esirge- me Kurumu'nun bağlı ol- duğu Devlet Bakanlığı ta- rafindan da kılık-kıyafet yönetmeliğine uyulması- na ilişkin genelgeleT ya- yımlanmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle