Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 AĞUSTOS 1997 CUMARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Makyavel'in Düşünemedikleri!..
MERİÇ VELİDEDEOGLU
15J
yüzyılın sonla-
rında, özellikle
16. yüzyılın baş-
lannda ltalya si-
> yasal bir kargaşa
içindedir. Siyasal yaşama beş büyûk
kentdevleti; Floransa, Milano, Napo-
li, Roma ve Venedik egemendir. Kent
devletlerinin birbirleriyle büyük so-
runlan olması yetmiyormuş gibi Fran-
sa, Ispanya, Isviçre orduian da Ital-
ya'dadır.
Makyavel (Niccolo Machiaveüi), iş-
te bu dönem ttalyası'nın bir siyaset
adamı ve yazandır. 1469 yılında Flo-
ransa'da doğmuş, yine bu kentte
1527'de ölmüştür. Floransa Cumhuri-
yeti'nde üst düzey yöneticisi olarak
yıllarca çalışmış. elçilik göreviyle de
dış ülkeleri dolaşabilme olanağını el-
de etmiştir. Bu yoğun siyasal yaşamın-
dan edindiği deneyim, gözlem ve bil-
gileri ile iktidar olgusunu incelemiş
ve görüşlerini "tl Principe" adlı kita-
bında toplamıştır.
Türkçeye "Hükümdar" adıyla çev-
rilen bu yapıtı Makyavel 1513'te ka-
leme almıştı; kısa kısa 26 bölümden
oluşan bu kitapçık onun en ûnlü yapı-
tıdır. Makyavel'in bu kitabının öne-
minin, siyasal düşünceye getirdiği ye-
nilikten kaynaklandığı belirtilir. Ko-
nunun uzmanlan bu yeniliği, Mayka-
vel'in, ahlaksal değerlerin dışında bir
siyaseti, ahlaktan tümüyle ayn bir si-
yasal yapılanmayı ortaya koymasında
görürler. Kısaca dil| getirildiğinde
Makyavel'e göre siyasal iktidara sahip
olmak için her türlü yol, her türlü araç
geçerlidir, dahası ahlakın dışında hu-
kukun da bu yolda engel olmaktan
uzaklaştınlması gerekir.
Öte yanda iktidar için her türden hi-
leyi, aldatmayı, eski deyişle "mubah"
sayan Makyavel, dinsel iktidarlarüze-
rinde konuşmak istemez ve böyle yö-
netimleri "aküdtşı" bulduğunu belirt-
mekten de çekinmez.
Makyavel'in bütün bu görüşleri
yûzyıllar boyunca enine boyuna tartı-
şılmıştır; örneğin Şekspir, "VI. Hen-
ry" başlıklı oyununda ondan "katil"
diye söz eder, başkaları da adını şey-
tanla anlamdaş görür; Prusya Kralı
Büyük Friedrich (1712-1786) ise "An-
ti-Machiavelli" adını verdiği kitabın-
da Makyavel'i "canavar" diye niteler.
Bu yerden yere vuruşlann yanmda
zaman zaman Makyavel'in adını kö-
tülemelerden kurtarma çahşmalan ya-
panlar da vardır; örneğin Spinoza
(1632-1677) iktidar ugruna en acıma-
sız işlemleri, kurallan geçerli gören
Makyavel'in kitabının gerçekte gizli
bir anlamı bulunduğunu ileri sürer.
Daha sonralan Hegel'den (1770-
1831) iyi bir destek alır Makyavel. Al-
manya'mn siyasal çöküşü yaşadığı
umutsuzluk dolu döneminde büyük
bir üzüntüye kapılan Hegel'in sınırsız
yetkili bir iktidarı çözüm olarak gqr-
düğü, dahası kendisinin de ikinci bir
Makyavel olmak istediği belirtilir (1).
Yirminci yüzyılda Makyavel'i haklı
bulan son ünlü ise Mussolini'dir!..
Ne var ki 21. yüzyıla üç kala Hü-
kümdar'da yazılanlan aşan, Makya-
vel'e parmak ısırtacak olan bir iktidar
olgusunu ve tutkusunu bizler Türk
toplumuolarak gördük, yaşadık. Mak-
yavel'in pabucunun nasıl dama atıldı-
ğınm aynmına varmak için Hüküm-
dar'ın satırlan arasmda şöylece birdo-
laşalım:
Önce şunu belirtelim kı Hüküm-
dar'da (2) tam anlamıyla kuramlaştı-
nlmış, bilimsel biçime dökülmüş söy-
lemler yer almadığından, okuma bilen
her yetişkin tarafindan rahatlıkla oku-
nur. anlaşılır. Öyle ki yer yer o döne-
min günlük bir gazetesini okuyormuş
duygusuna bile kapılır insan. tlkin
Makyavel'i çok üzen o dönem ttalya-
sı'nın durumunu okuyalım:
"İdüyanlann kafa ve nıta yücetiğjnin
tanmması için İtarya'nın bugünkü se-
fıl duruma düşmesi (...) parçalanmış
bir durumdaolması; başsızlık, kanun-
suzluk. bitkinlik. tükenmişlik içinde
(...) buluıunası gerekiyordu."
tşte Makyavel, ülkesinin bu dunım-
dan kurtulması için önünde hiçbir en-
gel tanımayan bir iktidan düşünür.
Öyle ki bu uğurda iktidan ele alacak
kişi: "Gerektiğizaman birinin kaıuna
gLnebiHr!''
Günümüz Türkiyesi'ndeki iktidar
tutkununun ise doğrudan değil -yani
Makyavel bu noktada aşılmış- çeteler
oluşturarak engelleri kaldırttığı, ba-
sında ve araştırma komisyonlannın ra-
porlannda ortaya konmuştur: Makya-
vel'e göre iktidar sahibi:
"Kendisine zaran dokunuyorsa ver-
diği sözü tutmazJ"
Burada vurgulanan, elbette siyasal
söz vermelerdir. Oysa 1997 Türkiye-
si'nde siyasal söz vermelerin uygu-
lanmamasından öte, yabancı bir ülke-
de inanılmaz çaptaki malvarlığını tas-
fıye edeceğine dair toplum önünde ke-
sin söz verip ardından tasfiye değil,
daha eklemeler yaparak halkı gözü-
nün içine baka baka kandıran iktidar-
daki kişinin Makyavel'i nasıl geride
bıraktığma tamk olduk.
"Aldatmak isteyen biri aldanacak
birini bulur!"
Makyavel böyle derse de hiçbir za-
man bir yöneticinin halkını aşıp dün-
yayı aldatmaya kalkışacağını düşün-
memiştir. Evet, 20. yüzyıl Türkiye-
si'nde iktidardaki kişi, oldukça çekin-
celi (kritik) bir sorun hakkmda, ABD
Başkanı ile telefon görüşmesi yapma-
dığı halde. konuşup görüştüğünü so-
runun çözüme bağlandığını hiç sıkıl-
madan halkına ve dünyaya söyleyebi-
lecektü...
Makyavel, "Hükümdarlann şartla-
ra ve esen rüzgârlann değişikliklerine
uyabileceği bir >eteneğesahip olması"
gerektiğini savunurken de ıktidardaki-
lerin hiçbir zaman bir "rüzgâr fınlda-
ğuıa" dönüşmesini istememişti. Ne
var ki yine günümüz Türkiyesi 'nde bir
gün önce "bölücü terör örgütü
PKK'den daha tehlikeU" dediği parti
ile ertesi gün ortaklaşa hükümet kuran
iktidar hastasına "flnldak" demenin
hafıf geleceğine Makyavel de hak ve-
rir.
Öte yandan hemen belirtmek gere-
kir ki Makyavel için iktidar tutkunlu-
ğunun anlamı yalnızca yönetmek, ba-
şanlı biryönetici olmaktır. tktidan bu
amaç dışında, örneğin kendisine, aile-
sine maddi çıkar sağlamak için kullan-
mak onun kitabı Hükümdar'da yer al-
maz.
Gerçekten Makyavel, cinayet işle-
yerek, en yakınlannı öldürerek, dost-
lanna ihanet ederek iktidan ele geçir-
meyi başaranlardan iki kişinin öykü-
sünü anlatıp "Bu iki örnek onlan tak-
lit etmek isteyenler için yeterli oiacak-
ür" derken, bu biçim iktidar olma
yöntemini onaylamazsa da reddetmez;
ama kesinlikle reddettiği durum, ikti-
dan kişisel ya da aile çıkarlan için kul-
lanmaktır.
Makyavel'in yaşadığı dönemde bu-
nu yapan Papa VT. Alcxander, Hüküm-
dar'da ağır eleştirilere konu olur. Mak-
yavel'e göre Papa VI. Alexander, ba-
şında bulunduğu kilise içinde oğlu
adına iktidar savaşımına girişmiş ve
bu uğurda Italya'nın altüst olmasma
göz yummustu. Hükümdar'm pek çok
bölümünde Papa'nın bu tutumu ağır
sözlerle eleştirilir.
Bilindiği gibi, son birkaç yıldır ik-
tidan bu amaç doğrultusunda kulla-
nan bir iktidar tutkununca yönetildi
ülkemiz. Onun bu konudaki istekleri-
ni elde etmek için kullandığı yollar.
Makyavel'e "şeytan" diyenleri utan-
dıracak kertededir. Hele bu iktidar tut-
kununun son günlerde ortaya çıkan -
yalanlanmayan- casusluk olayı ise tüm
yaptıklanna tuz biber ekti. Uzun yıl-
lar "canavar" olarak nitelendirilen
Makyavel, iktidar olabilmek için ya-
bancı bir devletle anlaşmayı da konu
etmiş ve örneklerini de Hükümdar'da
sıralayarak irdelemiştir; ama iktidar-
daki kişinin yabancı bir devlet adına
casusluk yapabileceğini ya da yapmış
olacağını kesinlikle düşünmemişti,
düşünemezdi de...
Kitabı Anti-Machiavelli'de Büyük
Friedrich, "Makyavelcilik ne büyük
adamlar, ne de mutlu insanlar yetiştir-
miştir" der; ya Makyavel'in pabucu-
nu dama atanlann yönettiği bir ülke-
de nasıl insanlar yetişir?Bu gibilerik-
tidarda, dahası siyasal yaşamda yer al-
dıkça, günümüzde değil, gelecek ku-
şaklarda bile mutlu insanlar yetişe-
mez!..
(1) Ernst Cassirer, Devlet Efsane-
si, Çev: Doç. Dr. N. Arat, Remzi Ki-
tabevi, 1984
(2) Machiavelli, Hükümdar, Çev: S.
Bağdath, Sosyal Yayınlar, 1984
Yeni Hükümet ve Demokratikleşme
GOLD
oAOET
NOBMAt KAPJUCU
TUBORGGOUD
BEDAVA
YESIL
KAPAKLARDA
MİLYONLARCA
BEDAVA
HERHANGİ
TUBORG GOLD
KAPAĞI TOPLA
5 MUHTEŞEM
YAMAHA THUNDERACE DEN
BİRİNİ KAZAN.
25 Haziran-15 Ağustos arası Tuborg Goldiarda
lıkır lıkır serinlik. kopuk köpuk sans.
5 tane herhangi Tuborg Gold kapağını adını,
soyadını ve acık adresini yazdığı bir kağıtla bir-
likte zarfa koyup, 30 Ağustos 1997 tarihine
kadar P.K. 355 80220 Şisli İSTANBUL adresine
gönderen herkes 5 adet muhtesem
YAMAHA THUNDERACE cekilisine katılacak. Her
5 kapağı ayn bir zarfa koyup gönderin,
sansınızı artınn!
- i *
HALİT ÇELENK Hukukçu
R
EFAHYOL koalisyonu döneminde demokratik-
leşme sorunu bir İcenara itilmiş, demokrasi kar-
şıtı birpolitika bu iktidann ilkesi olmustu. Refah
Partisi'nin şeriatçı, siyasal Islam politikası de-
mokrasi ile zaten bağdaşamaz. Tansu Çfller'in DYP'si de
bu politikanın yörüngesine girmiş, anayasanın demokratik
laik cumhuriyet ilkesinden uzaklaşmıştı.
REFAHYOL hükümetinin çekilmesinden sonra ANAP
Genel Başkanı Mesut Ydmaz'ın başbakanlığında kurulan
yeni koalisyon hükümeti, kamuoyunda bu konuda umut ve
beklentileri de berabennde getirdi. Çözüm bekleyen sorun-
iarın temefinde demokratikleşme vanh. 8 yıllık kesintısiz
eğitim, düşünceaçıklama özgürlüğü, HâkimlerveSavcılar
Yüksek Kurulu'nun antidemokratik yapısı, yargırun ba-
ğımsızlığı, Susurluk olayı, fezlekelerin işleme konulması,
dokunulmazlıklann srnırlandınlması. kontrgerilla, yargısız
infazlar, kayıplar, işkenceler gibi sonınknn çözümü de-
mokratikleşmenin gerçekleşmesine bağbydL
Yeni koalisyon ortaklannın değişık siyasal ve sosyal gö-
rüşleTe bağlı olmalan bütün bu sorunlann çözümünü zor-
laştıranbiretkendi. Bu sorunlann yıllardan beri kamuoyun-
da ve basında tarhşılagelmesi, irdelenmesi, giderek büyük
oranda ilgi görmesi bu zorluğu ortadan kaldırabilmiş, ko-
alisyon ortaklannın tutumlannda bir değişiklik yaratabil-
miş miydi? Bu siyasal partiler sorunlara yaklaşırken oy
kaygısından ve partisel dürtülerden uzak, nesnel bir tutum
içinde olabilecekler miydi? Başbakan Mesut Yılmaz, ba-
ştnda bulunduğu hükümetin bir seçim hükümeti değil, bir
icraat hükümeti olfluğunu açıklamış ve var olan sorunlann
çıkanlacak yasalarla gündeme alınacağını söylemişti. An-
cak ANAP, DSP ve DTP koalisyonu kurulalı beri geçen kı-
sa bir zaman içinde hükümet ortaklannın yaptıklan açık-
lamalar demokratikleşme konusunda iç açıcı bir sonuç do-
ğurmaktan uzak görünüyor.
Demokratikleşmenin temelini oluşturan düşünce açıkla-
ma özgürlüğü konusunda bugüne kadar başlangıç sayıla-
bilecek bir adım bile atılmamıştır.
MGK, oybirliğiyle açıkladığı ve çok yerinde bulduğumuz
ilk görüşünde, Türk Ceza Yasası'nm şeriat devleti kurma
girişimlerine yaptınm getiren 163. maddesinin kaldınlma-
sının bu alanda bir boşluk yarattığına. bu boşluğun doldu-
rulması gereğme işaret ettiği halde Başbakan Mesut Yıl-
maz geçen gülerde eskiden beri savunduğu görüşünü yine-
leyerek 163. maddenin geri getirilemeyeceğini açıklamış-
tır. Bu tütum, Devrim Yasalan'nı koruyan bu maddenin
yanlış değerlendirilmesinden ka>Tiaklanan bir düşüncenin
"ürünüdür. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, ceza yargılama-
sında adil kararlar üretılebilmesinın ön koşulu olan ve bir
demokrasi ayıbı olan işkencenin önlenmesinde büyük yarar-
larsağiayabflecek Adalet Kolluğu'nun oluşturulmasma kar-
şı oldğunü söyleyerek demokratikleşmenin bu önemli yo-
lunu daha baştan kapatmıştır
Yine ölüm cezasının kakfanlmasınih olanaksız oktuğunu
açıklayarak çağdışı ve barbarca bir uygulamadan başka bir
şey olmayan bu cezanın yanmda yer almış ve siyasal suç-
larla adi suçlar arasında bile bu açıdan bir ayınm yapmaya
gereksinme duymadan tavnnı ortaya koymuştur. Hemen
söyleyelim ki biz siyasal ya da adi suç ayınmı yapmadan,
hııkukumuzun bu vahşetten. tümden kurtanlması gereği-
neinanıyoruz. Ne Adnan Menderes'in. Hasan Polatkan'ın,
Fatin Rüştü Zorlu'nun ve ne de DenizGezmiş, YusufAslan
ve Hüseyin İnan'ın asılmalannın, -yürürlükteki yasaya uy-
gun ya da aykın olsa bile- topluma hiçbir şey kazandırma-
dığı düşüncesindeyiz.
REFAHYOL koalisyonunun, Türkiye'yi eşiğine getirdi-
ği büyük tehlikenin temel nedenini oluşturan gericiliğe, şe-
riat devleti kurma kalkışmalanna çözüm getirmenin tek
yolu olan 8 yıllık kesintisiz eğitim konusunda koalisyon or-
taklan arasında beklenen netleşme sağlanmalı, ANAP için-
deki duraksamalar giderilmelidir.
Yukanda özetlenen siyasal, hukuksal ve toplumsal sorun-
lara çözüm getirmenin demokratikleşme ve Devrim Yasa-
lan'nın uygulanmasıyla olanaklı olduğunu, REFAHYOL
hükümetinin çekilmesinden sonra doğan olanaklann bu
doğrultuda kullanılmasmın zorunlu bulunduğunu unutma-
mamız gerekir.
Sen de Bir Köy Enstitülüydün
fısttsı 20 Eylul ;997 tarihli WX>«S'>î'
--ıetP5inde yaymi—»*«^
Ii Piyingo Idare
17.06.(997 tarihli 6.02.1 MP1.0.I3O0.02 996-
" " ie duzerrfervnistir. Kat
ic rtrnak u*ere diger yasJİ
nlüluMer ve h
*re aittır. 18 y.^...uu
.,
ngo kiaresi hıAumteTiı
panyas - - ' - - " -
Intikai Vergi^t k,
yaya katıtan h*rVes bu
\m- Turk Tuborg Bira vp Matt Sanayı A.S.,
pas Bir* ve Mesrubat Paıarlama A.5.,
JI*5 Borrtova Tvneke we AjnOalaj 5an*yii
A.S- Cenajans Gfey Rekl-
.TUBORÇf
DURSUN KUT
S
eninle tanışmamız 1950'li yıllarda oldu. O zaman
Türk Hava Yollan'nda çahşıyordun. Bizim, Ispar-
ta Göller Bölgesi Köy Öğretmenleri Derneği'nın
yayın orgam 'Demet' dergisine zaman zaman ya-
zılar gönderirdin. Kırk yıl önce, Demet'in Mayıs 1959 ta-
rihli 73. sayısında yayımlanan 'Birinci Ödevimiz' başlıklı
yazına şöyle başlamışsın:
"Gerçekte, Atatürk yaprt-
lan -devrimleri- bilisizlerin
çoğunluk sağladığı Anado-
lu köylerinde değil, okur-
yazarlann yüzde yüze var-
dığı büyük kentkrtk onul-
maz yaralar almışür.7
"
Şu satırlarla sonlamışsın
yazını: "Atatürk'ün özle-
diği kuşak yetişmiştir. Bu-
nu yadsıyamayız. Ode\imi-
zi gelecek kuşaklara devre-
decek, işlerimizi yanna bı-
rakacak dunımumuz da
yoktur... Baülı olmanın,
gerçek Ban kafasını bu
yurtta çoğalmanın yolu,
Anadolu'dan, Türk çocu-
çundan geçer. Ona devrim-
leri tanıtmak. gerçek Türklüğünü anlatmak_. Aslına ba-
karsanız bu volda ne politikacu ne vobaz engel bile değüdir."
Son yapıtın 'Öksüz Yamanğı'nda da, Tonguç'un Demet'te
yayımlanrmş Avrupa Mektuplan'ndaki Hollanda köyle-
rinden söz ederken, "O yıDar, zaman zaman yazılar yolla-
dığun Demet'ler bende yoktu. Demet'in emekçisi Dursun
Kut, kanşnnpokumamiçin banaverdi" diyorve Tonguç' un
yazılanndan aktarmalar yapıyorsun.
Sevgili Ekmekci. seninle dostluğumuz, arkadaşlığımız,
kesintisiz kırk yıldan çok sürdü. Gün olur gecenin bir vak-
tinde ya sen beni arardın ya da ben seni. Ya senin soraca-
ğın bir şeyler vardır, ya da benim ileteceklerim.
Genellikle ayda bir Gölbaşf na giderdik. Sen, Teoman
Erol. UBA'dan Nazan-Özden Alpdağ'lar, Dünya"dan Tay-
lan Ertenbirlikte olurduk. Benim basın danışmanhğını yap-
tığım, 1959"lann, 60'lann İTÜ öğrenci liderlerinden. ME-
KON'un sahibi ŞabinSevinçagınrdı bizı. Pek sevecen olur-
du Gölbaşı'ndakı saatlerimiz. Sevgili eşin, bulunmaz insan
Aldoğan da arada bir katılırdı bizc.
Nisan sonu-mayıs başlanndayine gidecektik. Elde olma-
yan terslikler oldu, bir türlü denk getirip gidemedik. Son
gitmek isteyip de gidemediğimiz gün senin yine ilginç bir
yazın çıkmıştı gazetede. Telefon açtım. yazını çok sevdiği-
mi söylemek için. Aldoğan çıktı telefona, iki taraflı 'zatür-
ree' tanısı ile Ibni Sina'ya yarınldıgını, çok güvenceli sa-
ğınlann (doktorlann) kontrolünde olduğunu, şimdilik telaş-
lanacak bir durumun olmadığını, içimi serin tutmamı söy-
ledi. Gene de içim pırpır ediyordu... Ve sonunda olan oldu,
seni yitirdik sevgili Mustafa'mız.
Biliyorsun. Teoman'ı bir trafik kazası alıp götürdü ara-
mızdan. Şimdi de sen bırakıp gittin bizi.
Biliyorsun, seninle çok anılanmız oldu. Bir Ankara'ya
geüşimde, Yeni tstanbul gazetesinde çalışmaya başladığı-
nı. akşamlan gazetenin bürosunda olacağını. Isparta'da
önemli haberler olursa ödemeli telefonla yazdırmamı söy-
lemıştin. Döndükten bir-iki gün sonra böyle bir haber çık-
tı. Telefonla sana yazdırdım. Haber gazetede yayımlandı.
Yine birkaç gün sonra bir haber daha yazdırmak için tele-
fon açtığımda karşıma çıkan kişi, "Yok böyle birisi bnra-
da" deyip telefonu kapattı.
Meğer, Makal'ın seni ziyareti nedeniyle işine son ver-
mişler.
Evet, sen de bir Köy Ensütülûsün
Birçok yazar-çizer, Köy Enstitüleri konusunda pek çok
yazılar yazdılar. Bu kurumlan yozlaştıranlan, kapatanlan
eleştirdilçr. Ensritülerin değerinin bilinmemiş olmasından
kınadılar, suçladılar. Ama senin bu kurumlara bakışın, on-
lan değerlendirişin çok, gerçekten çok farklı idi. Bir başka
içtenlik \r
ardı sende.
Biz Köy Enstitülerinde yetişenlerin çalışmalannı. çile-
lerini, başımıza getirilenleri, sürgünleri, görevden uzaklaş-
tınnalan yakından izledin. Yücel'in, Tonguç'un değerleri-
ni en iyi sen dile getirdin. Onlara çektirilenlerin ıçyüzleri-
ni deşeledin. sergiledin. Onun için bizler seni hep 'Köy
Enstitülü' saydık. Hatta, aramızda 'Karaoğlan Köy Ensti-
tühl'ye çıktı adın. Sen hep ezilenlerin, haklan ellerinden alı-
nanlann, horlananlann yanında yer aldın. Haklı olduğu hal-
de hakkını alamayanlann, haklan yenenlerin dostu oldun.
Onlann savaşımını sürdürdün yaşamın boyu.
Son yolculuğunda, Çağdaş'ta, Cumhuriyet Bürosu önün-
de, Maltepe Camisi'nde. gömütünün başmda tüm dostlar-
la birlikteydik. Elimizle toprak ananın koynuna verdik se-
ni. Sevgili Mustafa, yaşadığım sürece sen; hiç unutmaya-
cağun. Hep benimle yaşayacaksın can arkada^ım.
PENCERE
Karmaşanın
Saydamlaşması..
1919..
1922..
Bu sayilar bir Türk'e neyi anımsatır?..
Neyi çağrıştırır?.. •
Yoğunluğuna yaşanmış kanlı üç yıl bizim yazgı-
mızı belirlemiştir.
Savaş gerçekte 1912'de Balkan Harbi'yle baş-
lamıştı; Birinci Dünya Savaşı'yla 1918'e dek sür-
dü; 'Istiklal Savaşı 'yla noktalandı.
Türkçesi 'Bağımsızlık Savaşı'd\r..
Ama, içeriği karmaşıktır..
Çünkü 1919'da başlayan büyük kavganın için-
de her türden savaş yuvalanıyordu.
1) Etnik Savaş..
Ermeniler, Rumlar, Türkler, Kürtler yıllarca birbir-
lerini boğazladılar; Birinci Dünya Savaşı'nda baş-
layan etnik savaş, renk değıştirerek 1922'ye dek
sürdü.
2) Din Savaşı
Birinci Dünya Savaşı'nda padişah 'c/ftaf'ilanet-
mişti; çağrı Müslümanlara vız geldi. 19J9-1922
arasında Anadolu'da Hıristiyanlarla Müslümanlar
kapıştılar. Birinci Büyük Millet Meclisi'nde Hıristi-'
yan milletvekili yoktu; bir yanda Ingilizler, Fransız-
lar, Italyanlar, Rumlar, Yunanlılar, Ermenilerden olu-'
şan Hıristiyanlar; öte yanda Türkler, Lazlar, Çerkez-
ler, Kürtler, Araplar, Abazalardan oluşan Müslü-
manlar vardı.
3) İç Savaş
Bir yanda 'Hilafet Ordusu'..
Karşısında 'Kuvayı Milliye'..
Anadolu'da kardeş kavgası yaşandı; Anzavur
ayaklanmasından Çerkez Ethem'e, vb.'ye değin
isyanlar bir yana, 'Kuvayı inzibatiye' ya da 'Hilafet
Ordusu' denilen padişahtan yana kuvvetlerle 'Ku-
vayı Milliye' çatıştı.
4) Dış Savaş
Yunanistan 15 Mayıs 1919'da Izmir'i işgal edin-
ce, savaş başlamış oldu; istila ordusu Anadolu'nun
göbeğine kadar ilerledi.
Ingilizler, Fransızlar, italyanlar ülkenin çeşitli yer-
lerini işgal etmişlerdi. Ege'de Yunanlılara, Antep'te
Fransızlara karşı direnişle başlayan dışa dönük sa-'
vaşın iç savaşla iç içe yaşanması, rastlantı değil-.
dir; padişahın hilafet ordusu ile Yunan ordusu bü-.
tünleşmişti.
5) Emperyalizme Karşı Savaş
Başını Ingilizlerin çektiği emperyalistler, Birinci
Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun haritasını
Sevr ile çizmişlerdi; Türklerin Avrupa'dan kovulma-
sı ve unutulmayacak bir cezaya çarptırılması ka-
rarında birliktiler. Sovyetler'in desteklediği Büyük
Millet Meclisi hükümeti, emperyalistlere karşı sa-
vaşını başarıya ulaştırdı.. ki bu, tarihte ilk kez ger-
çekleşiyordu.
•
Bir cehennemdi ortalık..
Bir kâbus yaşandı.
Kardeşin kardeşe, komşunun da komşuya düş-
manlaştığı bu kargaşada, Mustafa Kemal temel,
çelişkiyi yakalayâîsK'savaşın yörüngestni butemjfe-^
leoturttu.
23 Nisan 1920'de "Egemenlik ulusundur" ş>şn,
üzerineBüyükMeclisaçıldığında, devrim 'de fac-'
to' gerçekleşmiş; 1923 tohumlanmıştı.
•
Resmi tarih mi, özel tarih mi, cumhuriyet mi, de-
mokrasi mi, sağ mı, sol mu, Kürtçü mü, Türkçü mü,
terör mü, gerilla mı, tarikat mı, şeriat mı derken bu-
gün yaşanan karmaşa, hiç kimsenin kuşkusu ol-
masın ki temel çelişkisine oturacaktır.
1919-1923'e göre bugünkü çalkantı, Anadolu
halkına sinek vızıltısı gibi gelir.
Şeriatın yeşil bayrağını kafasınm içinde çoktan
açmış olanlarla etnik savaşı temel çelişkiye dö-
nüştürmenin nafile çabasına girenler, yeni manda-
cılan da yanlarına alarak bir şeyler yapabilecekle-
rini sanıyortar.
Yok canım..
Anadolu Müslümanı, Anadolu aydını, Anadolu;
halkı yapacağını biliyor. ;
2.250.000 TL'ye
B O D R U M
KERAMOS'TA TATİL
* Tam pansiyon
* Lezzetli doyurucu yemekler
* Ayışığında müzik ve eğlence
* Teras bar
yeterli katıhm halınde MAVİ TUR ve çevTe gezileri
TAKSİTLİ Ö D E M E KOLAYLIĞI
OLIJŞUM TURİZM
Tel: (0312)425 65 22' 23
Menekşe 2. SJt 25/3 Kızüoy/ANKARA
OKULU
. Dönem Gösterdiğiniz ilgiye Teşekkür Ederiz.
II. Dönem Kayıtlan Anadolu ve Avrupa Yakasında Başlamıştır.
•h Vüzme -b Ma*a Tenisi ve
-f Batketbol $ Diğer EtkinlikUr
*3" : (O216) 327 48 58 - 339 22 59
BÜYÜKLERE ÖZEL YÜZHE DERSLERİ
KÜLTÜR • SANAT
SARIYER HALK EGITIMI !
MERKEZİTİYATROKOLU!
TIYATRO
KURSU KAYITLARI
BAŞLAMIŞTIR
Son Kavıtlar: 29/D8/97
U C R E T S I Z -
BaşvBfiı tel: 27128 78 • 24216 63
293 89 78 (3 HAT)
O B.P •.»f .»•'.»•>«.*•.*•
•i
Kültür Sanat
#•»•
f ilanlarınız İçin:
$
İ 293 89 78 (3 hat)
i
6.5 yaşındaki oğluma
yatılı bakıcı anyorum.
Tel: 512 05 05 - 460, 461 Ev: 0 216 -411 07 90
0 216 352 41 39