25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYTA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 1997 SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Machiavelli'yi Nasıl Okuyalım? Proı. Dr. BOZKURT GUVENÇ S a\ ın Meriç V'elidedeoğlu ıle Engin Un- sal'ın Makyavel uzenne denemelen, bır ıkı gun arayla, bu koşede yayımlan- cı (Cumhunyet, 2 ve 5 Ağustos 1997) Değerlı meslektaşlanm, dolaylı olarak, ulkemızdekı >aygın bır polıtık tutumun Makyaveliznı ıle ılışkısını sorguluyorlardı tlk ya- zıyı okurken Machiavelli ıle nasıl tanıştığımı anım- saidım Ikıncıyazı ıse anılanmı tazeledı Sosyolog Machiavelli? Roma'da Dünya Sosyolojı Kongresı'ndeyım. yıl 1969 Toplantıyı açan ev sahıbı profesor. "Neden İtaha" sorusunu attı ortaya *"ltaha'da mü/ikten mimariye, resünden hey keİe.operadan otomobil ve- \a ayakkabı tasanmına. mafyadan modaya, huku- ka her sanatm ve mesleğin kongresi duşünulebilir de. Dunya Sosyolojı Kongresı' yapılabilir mhdi? Adını duyurmuş hang. sosyotoğumuz var ki böyle bir kongre düzenleme yetkisini ya da hakkını biıl- muşuz ftah/a'da? Dante. da Vıncı, Croce, Verdı ve Pareto gibi iınlüler akla gelebihrdi, ama ya sosyolog? Şoy te bir duşünun bakalım dunyanın ilk sosyoloğu- nu? Hiç yorulmayın. bulamazsımz: çunku onu bır sosyal bilimci olarak okumadınız. Bazı protestola- nn geteceğûıi bile bile, kımliğini açıklıyorum: Vlac- hıaveUL." Korktuğu başına geldı Once bır homurtu yukseldı, sonra salon ayağa kalktı Şu Makyavelıst Machiavelli, dunyanın ılk soc "•' bılımcısı Nasıl olur9 Olacak şey de|ıl dojru- Ev sahıbı, savunmayı >ur c ır "Machiavelli 'Makyavelıst değil, sosyai biluııu ı.Olmasıgere- keni değil, olupbiteni soyledi. Şov k * >: Ronesans ve Aydınlanmaçağkuınadeğın,ynnc< "isanatıuzerin- de duşıinup yazanlar, '\a kralı^r t zof ya da fılo- zoflar kral olmalı' diyordu. >e ki krallar iyi fîlozof olamıyor, filozoflardan da pek aday çıkıiuyordu. Machiavelli, kralların ne yapması ya da kimlerin kral olması gerektiği sorunlannı bir yana bırakmış, huküjndarlann nasıl davrandıklann] gözlemlemiş- tl Kimseye. şoyle yapuı, bov le yapmayın akü verme- di. Yönetimin başında kalabilen hukumdaıiann ne- leri nasıl yapbğmı anlatmıştı: değer yargısı verme- den, doğru-yanhş demeden. KJmi pozitivistler ve oportunistlerhayran kaldıiar.' Boylesıne buyuk bır deha ıçın tum ovguler azdır derken. idealistier ve anti-Makyavelcileronun yazdıklannı şeytanca hat- ta canavarca bulup yerdiler. Kitap, bitip tukeıune- yen tartışmalara yol açtL Machiavelli Hukumdar ol- du." Makvavelizm, anti-Makyavelizm "Gayeye vannak için her şey mubahür!" ya da "Ga>e, araçlan (vasıtalan) meşru kılar!" ozdeyış- len, kısaca ve kabaca "Makyavelizm" olarak bılın- dı Kotuluklenn baş sorumlusu bulunmuştu Hu- kumdar'ı tutan kışılere "Makyavelist" damgası vu- ruldu Beğenmeyenler ıse Hukumdar'a değıl, ya- zannayuklendıler Çünküsıyasetveyönetımbılım- cısı Machiavelli, II Pnncıpe kıtabında. Hukum- dar'lann boyle davrandığını yazıyordu Bu son de- rece tehlıkelı bırkeşıftı Doğruluk değen olsa bıle. açıklanması sakıncalıydı Her şey mubah ve meş- ru sayılırsa çok kotu şeyler yaparlardı bu ınsanlar Herkesın her şeyı yapabıldığı bır dunya ve toplum duzenınde yaşamak kolay hatta mumkun olamaz- dı Sağduy u sahıbı, aklı başında herkes -hemen he- men herkes- Makvavelizme karşı çıktı Kamu yo- netımınde durustluğu, saydamlıgı adaletı kısaca sıyası ahlakı savundu, nyaya, ruşvete, kaba kuvve- te. yolsuzluğa, mafyaya. Susurluk a karşı çıktı Duz mantık bunu, böyle gerektınyordu Ulke yonetıcı- len sıyası ahlakı savunurken, yasalar, tuzukler ve yonetmelıkler ahlak-dışı davranişlan caydırmaya çalıştı Korulenn en ıyısı olarak bılınen demokra- sı aynı etnık temellere dayanıyordu Muhalefetı meşru kılan. ıktıdan denetleme gorev ı ve sorum- luluğu ıdı Çağdaş medyayı guçler aynlığı sırala- masında sonunculuktan ust sıralara taşıyan aynı ge- rekçeler değıl mıydı7 Çağdaş duny ada mutlak y et- kılerle donanmış hukumdarlar gıderek tûkenıyor- du Cumhunyet yonetımı, sıyasal ıktıdan Machı- avellf nın Hûkumdar'ına bırakmadığı ıçın erdem sayılıyor, Hukumdar'hğa heveslenenler "büyük, küçük diktatör taslaklan" olarak tanıtılıy ordu Yönetımde ve sıyasette, Machıavelh'nın Hu- kumdar'larda ızledığı davranışlann karşıtını savu- nan göruşler, boylece ağırlık ve saygınlık kazandı Ancak. Machıavellı'nın goremedığı gehşmeleraca- ba hukumdar adaylannın kışılıklennı etkıleyebıl- dı ınsanın doğasını değıştırebıldı mı9 Tanınrruş bır hukumdar aday ı şoyle der "Bazı kimseleri. baa konularda bazen aldatabilirsiniz, ama herkesi her konuda her zaman atdatamazsınız bağlamında bir ozdeyiş vardır. Ovunmek gibi olmasın, ama ben, herkesi her konuda, her zaman aldatabilirim." Sıyaset bılımının başyapıtı Hukumdar a ve ya- zanna yoneltılen eleştınler, bunca suçlamalar, Makyavelıstlen ayıklayıp sıyaset dışında tutabıldı mı° Yonetım sanatı ve felsefesı demekolan polıtı- kanın adını yıpratanlar kımlerdı'' Herkes, hemen hemen herkes, Makyaveüzme karşı ıse. kım reva go- ruyor, kımler yapıyor. butûn bu olup bıtenlen9 Hükümdar'ı yeniden okumak? Makyavelızmden soz açanlar, Hukumdar'a gon- derme yaparlar Kanıtlar, ornekler, gozlemler tu- muyle bu kıtaptadır da acaba hangı gozle okunmuş- tur9 Sosyolojı kongresıne gıderken ben de Machi- avelli'yi bılıyor ya da bıldığımı sanıyordum' Hu- kumdar'ı okumaya başlayınca, Machıavellı'nın Makyavelıst olmadığını gordum Kımseye akıl ve öğüt vermıyor, gorevının başında kalabilen başa- nlı hukumdarlann devlet ışlennı nasıl yurüttuğu- nu anlarıy or, ovûp sovmeden betımlıyor bırkaç or- nek dışında, beğenıp beğenmedığını bıle bellı et- mıyordu Makyavelcılık ve Machiavelli konusun- dakı yaygın önyargılardan kurtulmak. nesnel bır goruş kazanabılmek ıçın Hukümdar'ı yeniden oku- manızı önennm Sanınm kı okuyanlann çoğu, Machıavellı'nın "Hükunıdarr 'ını yuceltmeden, bir nesne gibi ınceledığmı goreceklerdır Machıavel- lı'nın. yonetım sorununu çozumleyememış goru- nen çağdaş uygarlığa şoyle bır mesajı da olabılır "Guvenmevin, izlevin. Gucu ele geçirmek, kullana- bilmek. koltuğu kaptırmamak için Hukumdar her şeyı yapabılır Ona bufirsatıtanımavın. Doğruyu seçin, sürekli denetleyin ve yedeğini hazuiayınr Machıavelh'nın çağında, Tann adına papalar kut- suyordu Hükümdar'ın tacını-tahtmı Bugünun hu- kumdarlannı halk seçıyor. denetlıyor ve ındınyor tahtından Yonetenlenn nasıl yonettıgı, yoneteceğı, gelerek y onetılenlenn sorunu sorumluluğu oldu "Sekiz yd- lık" temel eğıtım tartışmasının gensınde y atan ulu- sal sorun da burada Cumhunyetımızın vatandaş- lanna tanıdığı egemenlık hakkına koşulsuz sahıp çı- kan çağdaş bır toplum, yanı ulus olmak istiyor mu- yuz? Evet ya da hayır. Halkoylamasına sunulacak sonı sanımca bu kadar yalındır (*) "SosyalBilim ve Yontem" tartışmalarmda, avnı onernı \apmış fakat \ankı bulamamıştım Bkz Cumhurnet Bılım Teknık 10Şubatl996 ARADABÎR Prof. Dr. TALAT TEKIN Osmanlıca Övgücüleri! Yenı Yuzyıl gazetesı koşe yazarlarından Sayın Şıar Yalçın en sonunda baklayı ağzından çıkar- dı hayranı ve tutkunu olduğu Osmanlıcaya ovgu- ler yagdırdı Sayın Yalçın, gazetesının 2 ve 9 hazıran tarıhlı sayılarında ıkı bolum olarak yayımlanan "Dıl em- peryalızmı dıye bır şey yoktur" başlıklı yazısının ıkıncı bolumune Encyclopaedıa Brıtannıca'öan yaptığı şu alıntı ıle başlıyor "Çokbuyuksayıda Sa- mı (Arapça) ve Hınt-Avrupa (Farsça) kelımenın Thrkçenın temel vokabulenne aşılanması Osman- lı Turkçesını doğurmuştur Osmanlıca, onu yara- tan kultur kadar melez olmakla beraber, ıfade kudretı yuksek, esnek ve ender rastlanır bır haş- metı olan bır dıldır" Sayın Yalçın, soz konusu ya- zısında maddenın sonuna eklenen "Bu dıl daha çok ıdarı ve edebı bır dıldı ve nufusun ancak on- da bırı tarafından konuşutuyordu" tumcesını de aktarmak dûrüstluğünde bulunuyor ve y'kzfeını şoyle surduruyor "Ama aydınlann diliyle halkın dili arasındaki bu aynlık okuma yazma orant- nın çok düşük olduğu o dönemlerde butün milletlenn kaden değıl mıydı? Bız bugun bel- kı o aynlığı kaldırdık, ama ne büyük kayıplar pahasına! Halkı o rfade kabiliyeti yüksek, es- nek ve haşmetli dilin seviyesine yükseltecek yerde, aydınlanmızı o dilin zenginlıklenni te- messül etmekten alıkoyarak ve yazılannı attı bin kelimeyle sınıriayarak..." Sayın Yalçın'ın ove ove bıtıremedığı Osmanlıca gerçekten zengın bır dıl mıydı'? Sozcuklennı sayı- ya vurursanız belkı de oyle ıdı Ama bu sozcukler ne mene şeylerdı? Her sozcuk ayrı bır nesneyı ya da kavramı mı gosterıyordu 9 Hemen belırtelım kı hıç de oyle değıldı Osmanlıca, bır eşanlamlı soz- cukler dılıydı, bu dılde, Ziya Gökalp'ın de vaktıy- le belırtmış olduğu gıbı, her nesne ya da kavram ıçın bın Turkçe, bırı Arapça, bırı de Farsça olmak uzere en az uç ayrı sozcuk bulunuyordu "Guneş- şems-afıtapvehurşıd", "ay-kamer-mah", "yıldız- necm-sıtare" "gun-yevm-ruz", "gece-Leyl-Şeb", "goz-basar-dıde", "el-yed- dest", vb gıbı Şım- dı sonmak gerekır Bu bır zengınlık mıdır, yoksa bır fazlalık mıdır? Her dıl başka dıllerden sozcuk alır Ama bunlar dılde karşılığı olmayan yenı nesne ve kavramlar ıçın alınan sozcuklerdır Tren, vagon, ıs- tasyon, ıskele, demokrası, laık vb gıbı Osmanlı- cadakı Arapça- Farsça alıntılann buyuk çoğunlu- ğu ıse Turkçede karşılıkları olan sozcuklerdır Bu daArapların ve Iranlılarınsuçu değıl, Osmanlıoku- muşunun (aydınının dıyemıyorum, kusura bakıl- masın') suçudur Anadılı bılıncınden yoksun Os- manlı okumuşu kendı dılıne değıl, Arapçaya, Fars- çaya hayrandı O, altı yuzyıl boyunca Turkçe kok- lerden Turkçe eklerle hıçbır sozcuk turetmemış, bunun yerıne Arapça ve Farsçadan toptan alıntı- lar yapmış ve dılını uç dılın karması melez bır du- rumuna getırmıştır Osmanlı okumuşunun bağışlanmaz bır yanlışı da onun bu ıkı dılden sozcuk almakla yetınmeyıp Arapçanın ve Farsçanın dılbılgısı (gramer) kural- larını da almasıydı "Mekteb" sozcuğunu almış- sın, iyi, ama nıye "mektepler" dıyemıyorsun da "mekâtıb" dıyorsun"? "Kıtab" sozcuğunu de al- mışsın, yıne iyi, fakat nıye "kıtaplar" dıyemıyorsun da "kutûb" dıyorsun? "ZâbıV sozcuğunu almış- sın, bu da iyi, ama "zâbıtler" demek varken nıçın "zâbıtân" dıyorsun? Dahası var "Asken mektep- ler" dıyebılecekken Farsça tamlama ve Arapça dı- şılık kurallarına gore ne dıye "mekâtıb-ı askerıy- ye" dıyorsun? "Nâm u nışâne kalmadı fasl-ı ba- hârdan I Duştu çemende berg-ı dıraht ı 'tıbârdan " ya da "Sâkıy, zemân-ı lyş u mey-ı hoşguvârdur I Bırkaç pıyâle nûş ıdelum nevbahârdur" ya da "ey pâybend-ı dâmgeh-ı kayd u nâm u neng1 1 Tâkey hevâ-yı meşgale-ı dehr-ı bîdıreng1 " Bunlann ne- resı Turkçe Tann aşkına 9 Evet, bır dıl gerektığın- de başka dıllerden sozcuk alabılır, ama gramer ku- rallan alamaz, almamalıdır Çunku, bunu yaparsa kendı varlığı tehlıkeye gırer Çunku, bır dıl ancak kendı dılbılgısı ıle ayakta kalır Ozetlemek gerekırse anadılı bılıncınden yok- sun Osmanlı okumuşu Arapça ve Farsçadan yap- tığı toptan sozcuk ve dılbılgısı kuralları alıntılan ıle, Turkçeyı nerdeyse yok olma durumuna getırmış- tı Tanzımat'tan Meşrutıyet donemıne kadar suren sadeleştırme ve Cumhurıyet donemınde başlatı- lan ozleştırme hareketlerıyle Turkçe, ışte bu yok olma tehlıkesınden kurtulmuştur Bu durumda Os- manlıcaya ovguler yağdırmak yerıne Turkçe kok- lerden Turkçe eklerle yenı sozcukler turetmek ve dılımızın soz varlığını boylece Turkçe sozcuklerle zengınleştırmek daha doğru ve yerınde bır tutum olmaz mı? Aydınlanma'ya Karşın... f. Dr. KEMAL ÖNEN Emekh Istant ıl ünnerutesı Oğretım U\esı T emel ve zorunlu eğıtım sıstemı v e tehılıt altındadır suresının 8 yıla çıkanlması, Tur- kıyeCumhunyetı'nın 70yılı aşkın kısa tanhı ıçınde gecıkmış doğal bır aşama olduğu halde bu konu nedenıyle yaratılan kannaşa, "bi- lım karşıtı ya da sekuler olmav an (anti-laik) zih- nıy etin, bilim ve akıklan uzaklaşmanın*" tipik bir belirtisidir. Bu antıbılımcı yaklaşımlann bır bo- lumu sekuler kampta gozukurken obur v e onem- lı bır bolumuyse açık seçık şekılde antı-laık, dın- cı ve hatta kımılen teokratık saplantılardır Aslında akıl ve bılımden uzaklaşma akımla- nnın bıze ozgu olmadığını ve başka ulkelerde de gozlendığını ve bır bolümunde sıyasete egemen olduklannı, gıderek teokrasıyı tesıs ettıklennı de belırtmek gerekır Uygarlık tanhı goz onune getınldığınde "bu akıl ve bilimden uzaklaşma- nın" yenı olmadığı da görulur Akıl ve ürunu olan bilim'ın getırdıklen o gunun dunya ve top- lumunun bılgı ve ınançlanna ters duşüncc dış- lanmak ıstenmıştır. Gunumuzde bıle, bılım ve aklın venlen, evreusel duzeyde ve toplumlara gore yoğunluk ve yaygınlığı değışmek uzere, Ortaçağı anımsatırcasına gunumuzde dın adı- na dınsel fanatızm, kreasyon bılımı, paranormal cen yanlar v e postmodemızm adına ortaya çıkan duy gusal ve kendıne ozgu dırenme, dışlanma ıle "akılvebBimdenkaçış''gozlenmektedır Bu ko- nu vakın zamanlarda akademık duzeylerde de ınceleme ve tartışılma konusudur(l) ABD'den tutunuz da eskı dunya ulkelen gıbı modemızasyonun çıkış yen ve merkezı olan ul- kelerde dahı dınsel köktendıncılık (fundamen- talızm) eğılımlen gözlenebılıyor ve bunlar çok kcz politika ile birlikte yıırûyor. Bu da sürpnz de- ğıldır Zıra ınsanlık tanhı bu bırlıktelığın (dın ve sıyaset ıttıfakı) pek çok ve acı deneyımlen ıle do- ludur Hemen hemen butûn dınler kendı ınanç ve normlannın tum yaşamda etkılı olmasını ıster- ler Bunu temsıl eden gruplar ve göruşler ço- ğunluk konumuna gelırse ve "politika-din bir- likteliği", eğer dın adına hareket edenlenn dav- ranışlan ve değerlendırmelennde kendı kendı- lennı eleştınp değerlendırecek (otokntık)j de- netleyecek aşamada ve duzeyde değılse yaÜa Toprak Ana öldürüı Katil aramızda!Her\ağnjrda ;e!erle m l,onlarca tabut dousu katledılmış .atan tcorağ rın cenazesını Kadı'iyoruz Her / Kıbr s Adcs n n /uze, nı 10 cn kalınlıkta kaplayacak hacımde bıyolo|ik fopr ağ mz /an toprag n en ver mt <a tr nan nı cka r sJara de n zle^e akıf p ka/bedı/oruz Bu felaketin adı erozyon. DU relaketin nedeni Ortada! Ormanlar n ve doğan n /eş ctusjnun yok ed Imesı goçere çaro k kertle^me, e oetcnlaşan top'a<lar Bu felaketin SOrumlUSU kim? Her metrekjpuide 100 k lome re uzurluğunda kok ouluran vatan toprag n /o< eden km 7 Dogal dergelerı bılınçsızce va da kasıtlı c'a r aK bozan kım 7 Erozyorj ycrcfan kırr ? Yanitaçik, katil a r a m i z d a : Ack Konjşmaktan çe<ınnneveliT erozyonLn sorumlusu b z z nepmzz Kşsel vj«.uTİuluKer n y enne getırme\en oızenz Onlem almakla gore/! olan vonetıcıerden sıyasefçılerden hesap so r ma>an bzlerız Çözüm belli, çare elinizde: Toorak kaybı Turkıye nın kader değ I Orgutlu bıl rç ı pbnl mucadee e r oz,c r . aı dj r ur Dtnvada bunu başarm ş pek çok u ke ^ Yeter kı her yurttaş sorumluluğunu bilsın, ve herkes, uzerıne vazıfe olmayan ışlere karışsın1 TÜRK ULUSU BAŞIN SAĞ OLSUN Uzerınıze vazıfe olmayan işlere karışın, Turkıye çol olmasın "Bu yagmuraa da yıne toprat kaybeflık başın z sag olsun" mesa/ nıfefecegmız sorumlular ve faks numarahn TBMM Başkanı Sayın Mustafa Kalemlı (0-312) 420 51 65 Bafbakar Say n Mesut Yılmaz (0-3 12j 4 17 04 76 Başbakan Yard mcısı Sayır Bulenı Ecevıt [0-2] 2} 4] 9 54 43 Başbakan Yardıması Saym hmel Sezg n (0-3 12) 232 07 97 RP Gerel Baskam Sayın Necmelhn Erbokan {O 312) 287 74 65 DYP Gene 1 Başkanı Sayın Tansu Çıller (0-312)420 52 97 CHP Genel Bafkanı Saym Den z Baykal (0-312) 468 09 96 DTP Genel Boşkanı Saym Husameltın Cmdoruk (0-312) 442 12 63 BBP Genel Başkcnı Saym Muhsın Yazıc oglu (0-312)420 54 13 MHP Genel Baikarı Sayın Devlel Bohçelı (0-312) 417 36 43 bunlar laık sıvıl guçler, toplum tepkılen ve so- rumlularca sınırlandınlamazlarsa teokratık gü- cedönüşür. Hınstıyanlıkta, bugunku yaygın pra- tık ve aksıyonlarbakımından otokntıkvebuna bağlı aksiyonlannı sınırlama ilkesine onemlı öl- çude uyulmaktadır tslamda da mutlak teokratık dûzen ve yapılanmaya karşı yüzyıllarca dırenç- leroluşmuş ve halâdasurmektedır Osmanlı'nın son 100 yılında başlayan ve bır olçude teokrası- den uzaklaşmaya yönelık eksık gınşımler, Tur- kıye Cumhunyetı ıle nıhaı. laık ve kesın şeklını almıştır Ama gelın görun kı tanhsel-sosyal ba- zı durtulcr ve tohumlarla akıl ve bilime dayalı devlet ve sıyaset duzenını çurutme gayretlen yıl- lardır suregeldı En etkili yontem de dinsel egi- tim ve poütikalann yürürluğe konması idi. Bun- da bır olçude başanlı da olundu Din ve siyaset büiikteiiği ile. Bugiın gözJenen bunalımın yakın geçmişteki sorumlulannın telaşı, uzuntulu şikâ- yetleri ise ibret vericidir. Ronesans'ı ve Aydınlanma'yı Ataturk'un devnmlenyle yenı tanımış ve yaşama aşaması- na gırmış bulunan toplumumuzda sorun ABD ya da Avrupa'daki. gıbı sadece "akıl ve bilimden uzaklasnur değii buna daha vaklaşamamışruh- sal, sosyaljgsiy asal zihniyetinobskurantizm ya- ratmaya ugraşımı olup bu nedenle bunalım önemti olçude yerel ve pek marjinal olarak da dunyadakı benzer kon- jonktürun etkısındedır Nıtekım konunun gozu donmuş mıhtanlan ve medyanın bazı sozde diı- şünür kılıklı kalemlen, köşe yazarlan bunu kul- lanmaktadırlar Gerek ul- kemız ve gerek dışanda- kı bu ANTİKA yaklaşı- mın gerekçesı olarak ha- yalı, fanatık ve kendılen- ne gore "dini-tannsal" nedenlen ılen surenler hep demokrasıyı de- mokratık ozgurluklen dayanak gıbı gostenyor- lar ve boylece onu aslın- da "amaç değil araç ola- rak kullandıklannı" bel- lı edıyorlar Dogmatık dınsel ınanç ve uygula- malar bugun de pek çok toplumda akılcı ve sağ- lıklı demokratık sısteme yönelık tehdıt edıcı oğe olmakta ne yazık kı de- vam etmektedır Evet, akıl bilimi yarat- b, geliştirdi; o v ondeki ça- ba ve bilimin başanlan mukemmeL ama bilimin insani ve sosyal sorunlara yonelik çabalan yeterli değil. Vkıl ve bilimden kaçma ve sonunda teok- rasiye ya da sekuler aşın- uk ya da mutlakiyetçi ide- olojikre doğru gidise di- renme şartür. Nasıl9 Ge- ne bılımle, akılla ve bu- gune kadar "insani-top- lumsal" sorunlara daha az eğılmış olan bılımı bunlara daha yoğun şe- kılde yönlendırerek 8 yıllık lıberal temel eğıtımı engelleyıcı gın- şımler yapmakla eğıtımı ıstememek arasında fark yoktur Hatta ozel bır maksada yönelık değılse cehaletı yansıtır ve bu ha- lıyle de gulunçtur Toplu- mun herkesımının yeter- lı ve nıtelıklı eğıtım ge- reksınırru de açıktır Sa- dece sokaktakı ınsanda, koylude, memurda vd gozlenenlerden dolay ı değıl yuksek burokrası ve hatta TBMM'de eğı- tım gereksınımlennı, tu- tumlan ve davranışlan ıle haykınyorlar Saltanatu hilafeti kaku- ran, Oğretım Birliği Ya- sası'nı geüren, dil ve yazı devrimlerini vd. gerçek- (eştiren bir Turkiye için 8 yıllık eğitinı konusu bir aynntıdırveyapdmabdır. PENCERE Yazarımız llhan Selçuk yıllık ıznının bır haftalık bolumunu kullandığından yazılarına ara vermıştır EGITIM KURUMLARI SUPER LISE KAYITLAR BAŞLAMIŞTIR. Tel: (0.212) 246 32 51 (0.212) 248 95 58 ! ANTALYA 6. AŞLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo 1996785 Esas Davacı Nesnn Tunger tarafından davalı Bülent Tunger aleyhıne açılan boşanma davasında. davalı adına gönden- len ışbu dava dılekçesı adresınde teblığ olmadığı gıbı yap- tınlan zabıta araştırmasında da adresı tespıt edılemedığın- den ılanen teblığıne karar venlmış olmakla, dava dılekçe- sı yenne kaım olmak uzere davalı Bülent Tunger'e ıtanen teblığıne, duruşmanın bırakıldığı 8 9 1997 günu saat 10 55 tekıduruşmayabızzatgelmesıveyakendısınıbırve- kılle temsıl ettırmedığı takdırde yargılamaya yokluğunda devam olunup karar venleceğı (HUMK'nm 213 ve 337 Md )hususu ılanen teblığ olunur 22 7 1997Basm 34311 ORDU IŞ MAHKEMESI'NDEN 1995/581 Davacı SSK Genel Müdürluğu tarafından davalılar • Uzaykom <\Ş ve aleyhıne mahkememızde açılan alacak ' davasında yapılan 16 7 1997 gunu karara çıkmış olup, 11 494 829 TL kurum alacağının gelırlenn onay tanhın- den ıtıbaren ı^levecek yasal taızı ıle birlikte davalüardan müştereken ve muteselsılen tahsılıne 450 000 TL harç, ıle 1 149 000 TL ucretı vekaletın davahlardan tahsılıne karar venlmış olup, venlen karar SSK'ce temyız edıl- mış, tüm araştınnalara rağmen davalı Uzaykom AŞ'nın adresı bulunamadığından ışbu ılanın karar teblığ ve tem- yız dılekçesı teblığ yenne kaım olmak üzere ılanen teb- lığ olunur Basın 35307 KEŞAN KADASTRO MAHKEMESI'NDEN İLAN EsasNo 1997/564 Davacı Malıye Hazınesı vekıllen tarafından davalı Er- tuğrul Hüseyın Şaltak aleyhıne rpahkememızde açılan tapu ıptalı-tescıl ve menı müdahale davasında verilen ara karan uyannca Yukandaesas'numarası yazllıtîavadas i/1 yaa ıle davacı Hazıne vekıllennce Keşan ılçesı Enklf koyu 1830 parselın adlanna tescıle karar venlmesıni ıs- temış, mahkememız davalı adına tescılıne karar vermış, ancak Yargıtay ca venlen karar bozulmuş olup mahke- memızın, 1997 564 esasına yeniden kaydı yapılmakla, duruşması 4 9 1997 gunu saat 9 00'a bırakılmış olup ye- ru duruşma gune davalı Ertugrul Hüseyın Şaltak'a teblığ edılememış yapılan zabıta tahkıkatında da adresı bulu- namadıından ılan yoluyla teblığıne karar venlmış olup davalı Hüseyın Erfuğrul Şaltak'ın duruşma günu olan 4 9 1997 gunu saat 09 00 Keşan ılçesı Kadastro Mahke- mesı'ndekı duruşmada hazır bulunması bulunmadığı taktırde yargılamanın yokluğunda yapılıp karar venlece- ğı hususu ılan olunur 31 7 1997 Basın 35570 ÇORLU İÇRA MLDÜRLÜĞÜ'NDEN HACZİIŞ VE KI\ VIET TAKDİR TUTANAĞINEN İLANEN TEBLİĞİ 1997 437 Alacaklı Şekerbank TAŞ vekılı Av Genco Ersöz-Av Onder Şeren-Av Halıl Koca lnönü Cad Tumşah Han No 70 3 Gumuşsuvu-Taksım lstanbul Borçlu SavaşGünaçan, Mandıracı Cad No 50 Çor- lu Macak mıktan 1 803 737 587 -TL Işbu alacak nedenıyle alacaklı bankaya rehınlı olan ve 1997 36 esas sayılı dosyamızdan haczedılerek muhafaza altına alınmış olan borçlu adına kayıtlı 59 FR 561 plaka- lı Opel Vectra GLS marka, 1996 model x20xE\'14267468 motor. VVOL000036TZ005460 şası numaralı, bordo renklı hususı otomobıle (teyp ıle birlik- te) ışbu dosyamızdan da muhafaza tedbırlen 1 7 1997 günu uygulanmış ve 2 250 000 000 -TL sı kıymet bıçıl- mıştır Muhafaza ve kıymet takdır ışlemı borçlunun yoklu- ğunda y apıldığından ve daha önce ödeme emnnınde ıla- nen teblığ edılmış olması nedenıyle, muhafaza ışlemının ve kıymet takdınnın borçluya ılanen teblığıne karar ve- nlmıştır Işbu ılanın gazete yayın tanhınden ıtıbaren 7 gun ıçın- de muhafaza ve kıymet takdır tşlemıne ıtıraz edılıp de bu sure ıçınde belgelendınlmedığı takdırde muhafaza ve kıymet takdınnın kesınleşeceğı ve bu kıymet uzennden satış ışlemlennm yapılacağı hususu borçlu Savaş Güna- çan'a ılanen teblığ olunur 29 7 1997 Basın 35116 ABANA ASLIYE HUKUK MAHKEMESI'NDEN EsasNo 1997 2 Dav acı Seyfettın Yuv arlak v ekılı Av Hüseyın Ölçer ta- rafından davalılar Sabn, Zehra, Mehmet Yenıcı, Musta- fa. Hamdı Çoruz Hanıfe ve Hüseyın aleyhıne açılan 162 ada, 1 savılı parselın tapu kaydının ıptalı davasında v en- len ara karan gereğınce, Davacı vekılı Av Hüseyın Olçer'ın mahkememıze ver- dığı 7 1 1997 tanhlı dav a dılekçesı veduruşma gunu, da- vahlardan Hüseyın kızı Zehra Osman oğlu Mustafa, Hu- seyın (Hacı Ismaıl) sabn (Paşaoğlu) ve Osman kızı Ha- nıfe'ye teblığ edılememış olup, yaptınlan zabıta tahkıka- tına rağmen de adı geçenlenn adreslen tespıt edılemedı- ğınden, dava dılekçesının ve duruşma günunun davalıla- ra ılanen teblığıne karar venlmış olmakla, Yukanda ısımlen belırtılen davalılann duruşma gunü olan 11 9 1997 gunu saat 10 OO'da Abana Aslıve Hukuk Mahkemesı duruşma balonunda hazır bulunmalan veya kendılennı bır vekıl ıle temsıl ettırmelen, gelmedıklen veya kendılennı bır vekıl ıle temsıl ettırmedıklen takdır- de yargılamaya yokluklannda devam edıleceğı ve karar venleceğı şayet bu davalılar olu ıselerbu ılanın davalıla- nn bılınemeyen mırasçılanna da ılan edılmış. duruşma gununun ve dava dılekçesının teblığ edılmış sayılacağı ılanen teblığ olunur Basın 20098 Dıplomamı kaybettım Hukumsuzdur \ESLlH4 \ /C4R.4KOLEOĞLÜ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle