Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYTA CUMHURİYET 19 AĞUSTOS 1997 SALI
OLAYLAR VE GORUŞLER
Machiavelli'yi Nasıl Okuyalım?
Proı. Dr. BOZKURT GUVENÇ
S
a\ ın Meriç V'elidedeoğlu ıle Engin Un-
sal'ın Makyavel uzenne denemelen,
bır ıkı gun arayla, bu koşede yayımlan-
cı (Cumhunyet, 2 ve 5 Ağustos 1997)
Değerlı meslektaşlanm, dolaylı olarak,
ulkemızdekı >aygın bır polıtık tutumun
Makyaveliznı ıle ılışkısını sorguluyorlardı tlk ya-
zıyı okurken Machiavelli ıle nasıl tanıştığımı anım-
saidım Ikıncıyazı ıse anılanmı tazeledı
Sosyolog Machiavelli?
Roma'da Dünya Sosyolojı Kongresı'ndeyım. yıl
1969 Toplantıyı açan ev sahıbı profesor. "Neden
İtaha" sorusunu attı ortaya *"ltaha'da mü/ikten
mimariye, resünden hey keİe.operadan otomobil ve-
\a ayakkabı tasanmına. mafyadan modaya, huku-
ka her sanatm ve mesleğin kongresi duşünulebilir
de. Dunya Sosyolojı Kongresı' yapılabilir mhdi?
Adını duyurmuş hang. sosyotoğumuz var ki böyle
bir kongre düzenleme yetkisini ya da hakkını biıl-
muşuz ftah/a'da? Dante. da Vıncı, Croce, Verdı ve
Pareto gibi iınlüler akla gelebihrdi, ama ya sosyolog?
Şoy te bir duşünun bakalım dunyanın ilk sosyoloğu-
nu? Hiç yorulmayın. bulamazsımz: çunku onu bır
sosyal bilimci olarak okumadınız. Bazı protestola-
nn geteceğûıi bile bile, kımliğini açıklıyorum: Vlac-
hıaveUL." Korktuğu başına geldı Once bır homurtu
yukseldı, sonra salon ayağa kalktı Şu Makyavelıst
Machiavelli, dunyanın ılk soc
"•' bılımcısı Nasıl
olur9
Olacak şey de|ıl dojru-
Ev sahıbı, savunmayı >ur
c ır
"Machiavelli
'Makyavelıst değil, sosyai biluııu ı.Olmasıgere-
keni değil, olupbiteni soyledi. Şov k * >: Ronesans ve
Aydınlanmaçağkuınadeğın,ynnc< "isanatıuzerin-
de duşıinup yazanlar, '\a kralı^r t zof ya da fılo-
zoflar kral olmalı' diyordu. >e ki krallar iyi fîlozof
olamıyor, filozoflardan da pek aday çıkıiuyordu.
Machiavelli, kralların ne yapması ya da kimlerin
kral olması gerektiği sorunlannı bir yana bırakmış,
huküjndarlann nasıl davrandıklann] gözlemlemiş-
tl Kimseye. şoyle yapuı, bov le yapmayın akü verme-
di. Yönetimin başında kalabilen hukumdaıiann ne-
leri nasıl yapbğmı anlatmıştı: değer yargısı verme-
den, doğru-yanhş demeden. KJmi pozitivistler ve
oportunistlerhayran kaldıiar.' Boylesıne buyuk bır
deha ıçın tum ovguler azdır derken. idealistier ve
anti-Makyavelcileronun yazdıklannı şeytanca hat-
ta canavarca bulup yerdiler. Kitap, bitip tukeıune-
yen tartışmalara yol açtL Machiavelli Hukumdar ol-
du."
Makvavelizm, anti-Makyavelizm
"Gayeye vannak için her şey mubahür!" ya da
"Ga>e, araçlan (vasıtalan) meşru kılar!" ozdeyış-
len, kısaca ve kabaca "Makyavelizm" olarak bılın-
dı Kotuluklenn baş sorumlusu bulunmuştu Hu-
kumdar'ı tutan kışılere "Makyavelist" damgası vu-
ruldu Beğenmeyenler ıse Hukumdar'a değıl, ya-
zannayuklendıler Çünküsıyasetveyönetımbılım-
cısı Machiavelli, II Pnncıpe kıtabında. Hukum-
dar'lann boyle davrandığını yazıyordu Bu son de-
rece tehlıkelı bırkeşıftı Doğruluk değen olsa bıle.
açıklanması sakıncalıydı Her şey mubah ve meş-
ru sayılırsa çok kotu şeyler yaparlardı bu ınsanlar
Herkesın her şeyı yapabıldığı bır dunya ve toplum
duzenınde yaşamak kolay hatta mumkun olamaz-
dı Sağduy u sahıbı, aklı başında herkes -hemen he-
men herkes- Makvavelizme karşı çıktı Kamu yo-
netımınde durustluğu, saydamlıgı adaletı kısaca
sıyası ahlakı savundu, nyaya, ruşvete, kaba kuvve-
te. yolsuzluğa, mafyaya. Susurluk a karşı çıktı Duz
mantık bunu, böyle gerektınyordu Ulke yonetıcı-
len sıyası ahlakı savunurken, yasalar, tuzukler ve
yonetmelıkler ahlak-dışı davranişlan caydırmaya
çalıştı Korulenn en ıyısı olarak bılınen demokra-
sı aynı etnık temellere dayanıyordu Muhalefetı
meşru kılan. ıktıdan denetleme gorev ı ve sorum-
luluğu ıdı Çağdaş medyayı guçler aynlığı sırala-
masında sonunculuktan ust sıralara taşıyan aynı ge-
rekçeler değıl mıydı7
Çağdaş duny ada mutlak y et-
kılerle donanmış hukumdarlar gıderek tûkenıyor-
du Cumhunyet yonetımı, sıyasal ıktıdan Machı-
avellf nın Hûkumdar'ına bırakmadığı ıçın erdem
sayılıyor, Hukumdar'hğa heveslenenler "büyük,
küçük diktatör taslaklan" olarak tanıtılıy ordu
Yönetımde ve sıyasette, Machıavelh'nın Hu-
kumdar'larda ızledığı davranışlann karşıtını savu-
nan göruşler, boylece ağırlık ve saygınlık kazandı
Ancak. Machıavellı'nın goremedığı gehşmeleraca-
ba hukumdar adaylannın kışılıklennı etkıleyebıl-
dı ınsanın doğasını değıştırebıldı mı9
Tanınrruş bır
hukumdar aday ı şoyle der "Bazı kimseleri. baa
konularda bazen aldatabilirsiniz, ama herkesi her
konuda her zaman atdatamazsınız bağlamında bir
ozdeyiş vardır. Ovunmek gibi olmasın, ama ben,
herkesi her konuda, her zaman aldatabilirim."
Sıyaset bılımının başyapıtı Hukumdar a ve ya-
zanna yoneltılen eleştınler, bunca suçlamalar,
Makyavelıstlen ayıklayıp sıyaset dışında tutabıldı
mı° Yonetım sanatı ve felsefesı demekolan polıtı-
kanın adını yıpratanlar kımlerdı'' Herkes, hemen
hemen herkes, Makyaveüzme karşı ıse. kım reva go-
ruyor, kımler yapıyor. butûn bu olup bıtenlen9
Hükümdar'ı yeniden okumak?
Makyavelızmden soz açanlar, Hukumdar'a gon-
derme yaparlar Kanıtlar, ornekler, gozlemler tu-
muyle bu kıtaptadır da acaba hangı gozle okunmuş-
tur9
Sosyolojı kongresıne gıderken ben de Machi-
avelli'yi bılıyor ya da bıldığımı sanıyordum' Hu-
kumdar'ı okumaya başlayınca, Machıavellı'nın
Makyavelıst olmadığını gordum Kımseye akıl ve
öğüt vermıyor, gorevının başında kalabilen başa-
nlı hukumdarlann devlet ışlennı nasıl yurüttuğu-
nu anlarıy or, ovûp sovmeden betımlıyor bırkaç or-
nek dışında, beğenıp beğenmedığını bıle bellı et-
mıyordu Makyavelcılık ve Machiavelli konusun-
dakı yaygın önyargılardan kurtulmak. nesnel bır
goruş kazanabılmek ıçın Hukümdar'ı yeniden oku-
manızı önennm Sanınm kı okuyanlann çoğu,
Machıavellı'nın "Hükunıdarr
'ını yuceltmeden, bir
nesne gibi ınceledığmı goreceklerdır Machıavel-
lı'nın. yonetım sorununu çozumleyememış goru-
nen çağdaş uygarlığa şoyle bır mesajı da olabılır
"Guvenmevin, izlevin. Gucu ele geçirmek, kullana-
bilmek. koltuğu kaptırmamak için Hukumdar her
şeyı yapabılır Ona bufirsatıtanımavın. Doğruyu
seçin, sürekli denetleyin ve yedeğini hazuiayınr
Machıavelh'nın çağında, Tann adına papalar kut-
suyordu Hükümdar'ın tacını-tahtmı Bugünun hu-
kumdarlannı halk seçıyor. denetlıyor ve ındınyor
tahtından
Yonetenlenn nasıl yonettıgı, yoneteceğı, gelerek
y onetılenlenn sorunu sorumluluğu oldu "Sekiz yd-
lık" temel eğıtım tartışmasının gensınde y atan ulu-
sal sorun da burada Cumhunyetımızın vatandaş-
lanna tanıdığı egemenlık hakkına koşulsuz sahıp çı-
kan çağdaş bır toplum, yanı ulus olmak istiyor mu-
yuz? Evet ya da hayır. Halkoylamasına sunulacak
sonı sanımca bu kadar yalındır
(*) "SosyalBilim ve Yontem" tartışmalarmda,
avnı onernı \apmış fakat \ankı bulamamıştım
Bkz Cumhurnet Bılım Teknık 10Şubatl996
ARADABÎR
Prof. Dr. TALAT TEKIN
Osmanlıca Övgücüleri!
Yenı Yuzyıl gazetesı koşe yazarlarından Sayın
Şıar Yalçın en sonunda baklayı ağzından çıkar-
dı hayranı ve tutkunu olduğu Osmanlıcaya ovgu-
ler yagdırdı
Sayın Yalçın, gazetesının 2 ve 9 hazıran tarıhlı
sayılarında ıkı bolum olarak yayımlanan "Dıl em-
peryalızmı dıye bır şey yoktur" başlıklı yazısının
ıkıncı bolumune Encyclopaedıa Brıtannıca'öan
yaptığı şu alıntı ıle başlıyor "Çokbuyuksayıda Sa-
mı (Arapça) ve Hınt-Avrupa (Farsça) kelımenın
Thrkçenın temel vokabulenne aşılanması Osman-
lı Turkçesını doğurmuştur Osmanlıca, onu yara-
tan kultur kadar melez olmakla beraber, ıfade
kudretı yuksek, esnek ve ender rastlanır bır haş-
metı olan bır dıldır" Sayın Yalçın, soz konusu ya-
zısında maddenın sonuna eklenen "Bu dıl daha
çok ıdarı ve edebı bır dıldı ve nufusun ancak on-
da bırı tarafından konuşutuyordu" tumcesını de
aktarmak dûrüstluğünde bulunuyor ve y'kzfeını
şoyle surduruyor "Ama aydınlann diliyle halkın
dili arasındaki bu aynlık okuma yazma orant-
nın çok düşük olduğu o dönemlerde butün
milletlenn kaden değıl mıydı? Bız bugun bel-
kı o aynlığı kaldırdık, ama ne büyük kayıplar
pahasına! Halkı o rfade kabiliyeti yüksek, es-
nek ve haşmetli dilin seviyesine yükseltecek
yerde, aydınlanmızı o dilin zenginlıklenni te-
messül etmekten alıkoyarak ve yazılannı attı
bin kelimeyle sınıriayarak..."
Sayın Yalçın'ın ove ove bıtıremedığı Osmanlıca
gerçekten zengın bır dıl mıydı'? Sozcuklennı sayı-
ya vurursanız belkı de oyle ıdı Ama bu sozcukler
ne mene şeylerdı? Her sozcuk ayrı bır nesneyı ya
da kavramı mı gosterıyordu
9
Hemen belırtelım kı
hıç de oyle değıldı Osmanlıca, bır eşanlamlı soz-
cukler dılıydı, bu dılde, Ziya Gökalp'ın de vaktıy-
le belırtmış olduğu gıbı, her nesne ya da kavram
ıçın bın Turkçe, bırı Arapça, bırı de Farsça olmak
uzere en az uç ayrı sozcuk bulunuyordu "Guneş-
şems-afıtapvehurşıd", "ay-kamer-mah", "yıldız-
necm-sıtare" "gun-yevm-ruz", "gece-Leyl-Şeb",
"goz-basar-dıde", "el-yed- dest", vb gıbı Şım-
dı sonmak gerekır Bu bır zengınlık mıdır, yoksa bır
fazlalık mıdır? Her dıl başka dıllerden sozcuk alır
Ama bunlar dılde karşılığı olmayan yenı nesne ve
kavramlar ıçın alınan sozcuklerdır Tren, vagon, ıs-
tasyon, ıskele, demokrası, laık vb gıbı Osmanlı-
cadakı Arapça- Farsça alıntılann buyuk çoğunlu-
ğu ıse Turkçede karşılıkları olan sozcuklerdır Bu
daArapların ve Iranlılarınsuçu değıl, Osmanlıoku-
muşunun (aydınının dıyemıyorum, kusura bakıl-
masın') suçudur Anadılı bılıncınden yoksun Os-
manlı okumuşu kendı dılıne değıl, Arapçaya, Fars-
çaya hayrandı O, altı yuzyıl boyunca Turkçe kok-
lerden Turkçe eklerle hıçbır sozcuk turetmemış,
bunun yerıne Arapça ve Farsçadan toptan alıntı-
lar yapmış ve dılını uç dılın karması melez bır du-
rumuna getırmıştır
Osmanlı okumuşunun bağışlanmaz bır yanlışı
da onun bu ıkı dılden sozcuk almakla yetınmeyıp
Arapçanın ve Farsçanın dılbılgısı (gramer) kural-
larını da almasıydı "Mekteb" sozcuğunu almış-
sın, iyi, ama nıye "mektepler" dıyemıyorsun da
"mekâtıb" dıyorsun"? "Kıtab" sozcuğunu de al-
mışsın, yıne iyi, fakat nıye "kıtaplar" dıyemıyorsun
da "kutûb" dıyorsun? "ZâbıV sozcuğunu almış-
sın, bu da iyi, ama "zâbıtler" demek varken nıçın
"zâbıtân" dıyorsun? Dahası var "Asken mektep-
ler" dıyebılecekken Farsça tamlama ve Arapça dı-
şılık kurallarına gore ne dıye "mekâtıb-ı askerıy-
ye" dıyorsun? "Nâm u nışâne kalmadı fasl-ı ba-
hârdan I Duştu çemende berg-ı dıraht ı 'tıbârdan "
ya da "Sâkıy, zemân-ı lyş u mey-ı hoşguvârdur I
Bırkaç pıyâle nûş ıdelum nevbahârdur" ya da "ey
pâybend-ı dâmgeh-ı kayd u nâm u neng1
1 Tâkey
hevâ-yı meşgale-ı dehr-ı bîdıreng1
" Bunlann ne-
resı Turkçe Tann aşkına
9
Evet, bır dıl gerektığın-
de başka dıllerden sozcuk alabılır, ama gramer ku-
rallan alamaz, almamalıdır Çunku, bunu yaparsa
kendı varlığı tehlıkeye gırer Çunku, bır dıl ancak
kendı dılbılgısı ıle ayakta kalır
Ozetlemek gerekırse anadılı bılıncınden yok-
sun Osmanlı okumuşu Arapça ve Farsçadan yap-
tığı toptan sozcuk ve dılbılgısı kuralları alıntılan ıle,
Turkçeyı nerdeyse yok olma durumuna getırmış-
tı Tanzımat'tan Meşrutıyet donemıne kadar suren
sadeleştırme ve Cumhurıyet donemınde başlatı-
lan ozleştırme hareketlerıyle Turkçe, ışte bu yok
olma tehlıkesınden kurtulmuştur Bu durumda Os-
manlıcaya ovguler yağdırmak yerıne Turkçe kok-
lerden Turkçe eklerle yenı sozcukler turetmek ve
dılımızın soz varlığını boylece Turkçe sozcuklerle
zengınleştırmek daha doğru ve yerınde bır tutum
olmaz mı?
Aydınlanma'ya Karşın...
f. Dr. KEMAL ÖNEN Emekh Istant ıl ünnerutesı Oğretım U\esı
T
emel ve zorunlu eğıtım sıstemı v e tehılıt altındadır
suresının 8 yıla çıkanlması, Tur-
kıyeCumhunyetı'nın 70yılı aşkın
kısa tanhı ıçınde gecıkmış doğal
bır aşama olduğu halde bu konu
nedenıyle yaratılan kannaşa, "bi-
lım karşıtı ya da sekuler olmav an (anti-laik) zih-
nıy etin, bilim ve akıklan uzaklaşmanın*" tipik bir
belirtisidir. Bu antıbılımcı yaklaşımlann bır bo-
lumu sekuler kampta gozukurken obur v e onem-
lı bır bolumuyse açık seçık şekılde antı-laık, dın-
cı ve hatta kımılen teokratık saplantılardır
Aslında akıl ve bılımden uzaklaşma akımla-
nnın bıze ozgu olmadığını ve başka ulkelerde de
gozlendığını ve bır bolümunde sıyasete egemen
olduklannı, gıderek teokrasıyı tesıs ettıklennı
de belırtmek gerekır Uygarlık tanhı goz onune
getınldığınde "bu akıl ve bilimden uzaklaşma-
nın" yenı olmadığı da görulur Akıl ve ürunu
olan bilim'ın getırdıklen o gunun dunya ve top-
lumunun bılgı ve ınançlanna ters duşüncc dış-
lanmak ıstenmıştır. Gunumuzde bıle, bılım ve
aklın venlen, evreusel duzeyde ve toplumlara
gore yoğunluk ve yaygınlığı değışmek uzere,
Ortaçağı anımsatırcasına gunumuzde dın adı-
na dınsel fanatızm, kreasyon bılımı, paranormal
cen yanlar v e postmodemızm adına ortaya çıkan
duy gusal ve kendıne ozgu dırenme, dışlanma ıle
"akılvebBimdenkaçış''gozlenmektedır Bu ko-
nu vakın zamanlarda akademık duzeylerde de
ınceleme ve tartışılma konusudur(l)
ABD'den tutunuz da eskı dunya ulkelen gıbı
modemızasyonun çıkış yen ve merkezı olan ul-
kelerde dahı dınsel köktendıncılık (fundamen-
talızm) eğılımlen gözlenebılıyor ve bunlar çok
kcz politika ile birlikte yıırûyor. Bu da sürpnz de-
ğıldır Zıra ınsanlık tanhı bu bırlıktelığın (dın ve
sıyaset ıttıfakı) pek çok ve acı deneyımlen ıle do-
ludur
Hemen hemen butûn dınler kendı ınanç ve
normlannın tum yaşamda etkılı olmasını ıster-
ler Bunu temsıl eden gruplar ve göruşler ço-
ğunluk konumuna gelırse ve "politika-din bir-
likteliği", eğer dın adına hareket edenlenn dav-
ranışlan ve değerlendırmelennde kendı kendı-
lennı eleştınp değerlendırecek (otokntık)j de-
netleyecek aşamada ve duzeyde değılse yaÜa
Toprak Ana öldürüı
Katil
aramızda!Her\ağnjrda ;e!erle m l,onlarca tabut dousu katledılmış .atan tcorağ rın cenazesını Kadı'iyoruz
Her / Kıbr s Adcs n n /uze, nı 10 cn kalınlıkta kaplayacak hacımde bıyolo|ik fopr
ağ mz
/an toprag n en ver mt <a
tr
nan nı cka
r
sJara de
n
zle^e akıf p ka/bedı/oruz
Bu felaketin adı erozyon.
DU relaketin nedeni Ortada! Ormanlar n ve doğan n /eş ctusjnun yok ed Imesı
goçere çaro k kertle^me, e oetcnlaşan top'a<lar
Bu felaketin SOrumlUSU kim? Her metrekjpuide 100 k lome re uzurluğunda kok ouluran vatan
toprag n /o< eden km
7
Dogal dergelerı bılınçsızce va da kasıtlı c'a
r
aK
bozan kım
7
Erozyorj ycrcfan kırr
?
Yanitaçik, katil a r a m i z d a : Ack Konjşmaktan çe<ınnneveliT erozyonLn sorumlusu b z z
nepmzz Kşsel vj«.uTİuluKer n y
enne getırme\en oızenz Onlem almakla gore/! olan vonetıcıerden
sıyasefçılerden hesap so
r
ma>an bzlerız
Çözüm belli, çare elinizde: Toorak kaybı Turkıye nın kader
değ I Orgutlu bıl rç ı pbnl
mucadee e
r
oz,c
r
. aı dj
r
ur Dtnvada bunu başarm ş pek çok u ke ^
Yeter kı her yurttaş sorumluluğunu bilsın, ve herkes, uzerıne vazıfe olmayan ışlere karışsın1
TÜRK ULUSU BAŞIN SAĞ OLSUN
Uzerınıze vazıfe olmayan işlere karışın,
Turkıye çol olmasın
"Bu yagmuraa da yıne toprat kaybeflık başın z sag olsun" mesa/ nıfefecegmız sorumlular ve faks numarahn
TBMM Başkanı Sayın Mustafa Kalemlı (0-312) 420 51 65 Bafbakar Say n Mesut Yılmaz (0-3 12j 4 17 04 76
Başbakan Yard mcısı Sayır Bulenı Ecevıt [0-2] 2} 4] 9 54 43 Başbakan Yardıması Saym hmel Sezg n (0-3 12) 232 07 97
RP Gerel Baskam Sayın Necmelhn Erbokan {O 312) 287 74 65 DYP Gene
1
Başkanı Sayın Tansu Çıller (0-312)420 52 97
CHP Genel Bafkanı Saym Den z Baykal (0-312) 468 09 96 DTP Genel Boşkanı Saym Husameltın Cmdoruk (0-312) 442 12 63
BBP Genel Başkcnı Saym Muhsın Yazıc oglu (0-312)420 54 13 MHP Genel Baikarı Sayın Devlel Bohçelı (0-312) 417 36 43
bunlar laık sıvıl guçler, toplum tepkılen ve so-
rumlularca sınırlandınlamazlarsa teokratık gü-
cedönüşür. Hınstıyanlıkta, bugunku yaygın pra-
tık ve aksıyonlarbakımından otokntıkvebuna
bağlı aksiyonlannı sınırlama ilkesine onemlı öl-
çude uyulmaktadır tslamda da mutlak teokratık
dûzen ve yapılanmaya karşı yüzyıllarca dırenç-
leroluşmuş ve halâdasurmektedır Osmanlı'nın
son 100 yılında başlayan ve bır olçude teokrası-
den uzaklaşmaya yönelık eksık gınşımler, Tur-
kıye Cumhunyetı ıle nıhaı. laık ve kesın şeklını
almıştır Ama gelın görun kı tanhsel-sosyal ba-
zı durtulcr ve tohumlarla akıl ve bilime dayalı
devlet ve sıyaset duzenını çurutme gayretlen yıl-
lardır suregeldı En etkili yontem de dinsel egi-
tim ve poütikalann yürürluğe konması idi. Bun-
da bır olçude başanlı da olundu Din ve siyaset
büiikteiiği ile. Bugiın gözJenen bunalımın yakın
geçmişteki sorumlulannın telaşı, uzuntulu şikâ-
yetleri ise ibret vericidir.
Ronesans'ı ve Aydınlanma'yı Ataturk'un
devnmlenyle yenı tanımış ve yaşama aşaması-
na gırmış bulunan toplumumuzda sorun ABD ya
da Avrupa'daki. gıbı sadece "akıl ve bilimden
uzaklasnur değii buna daha vaklaşamamışruh-
sal, sosyaljgsiy asal zihniyetinobskurantizm ya-
ratmaya ugraşımı olup bu nedenle bunalım
önemti olçude yerel ve
pek marjinal olarak da
dunyadakı benzer kon-
jonktürun etkısındedır
Nıtekım konunun gozu
donmuş mıhtanlan ve
medyanın bazı sozde diı-
şünür kılıklı kalemlen,
köşe yazarlan bunu kul-
lanmaktadırlar Gerek ul-
kemız ve gerek dışanda-
kı bu ANTİKA yaklaşı-
mın gerekçesı olarak ha-
yalı, fanatık ve kendılen-
ne gore "dini-tannsal"
nedenlen ılen surenler
hep demokrasıyı de-
mokratık ozgurluklen
dayanak gıbı gostenyor-
lar ve boylece onu aslın-
da "amaç değil araç ola-
rak kullandıklannı" bel-
lı edıyorlar Dogmatık
dınsel ınanç ve uygula-
malar bugun de pek çok
toplumda akılcı ve sağ-
lıklı demokratık sısteme
yönelık tehdıt edıcı oğe
olmakta ne yazık kı de-
vam etmektedır
Evet, akıl bilimi yarat-
b, geliştirdi; o v ondeki ça-
ba ve bilimin başanlan
mukemmeL ama bilimin
insani ve sosyal sorunlara
yonelik çabalan yeterli
değil. Vkıl ve bilimden
kaçma ve sonunda teok-
rasiye ya da sekuler aşın-
uk ya da mutlakiyetçi ide-
olojikre doğru gidise di-
renme şartür. Nasıl9
Ge-
ne bılımle, akılla ve bu-
gune kadar "insani-top-
lumsal" sorunlara daha
az eğılmış olan bılımı
bunlara daha yoğun şe-
kılde yönlendırerek
8 yıllık lıberal temel
eğıtımı engelleyıcı gın-
şımler yapmakla eğıtımı
ıstememek arasında fark
yoktur Hatta ozel bır
maksada yönelık değılse
cehaletı yansıtır ve bu ha-
lıyle de gulunçtur Toplu-
mun herkesımının yeter-
lı ve nıtelıklı eğıtım ge-
reksınırru de açıktır Sa-
dece sokaktakı ınsanda,
koylude, memurda vd
gozlenenlerden dolay ı
değıl yuksek burokrası
ve hatta TBMM'de eğı-
tım gereksınımlennı, tu-
tumlan ve davranışlan
ıle haykınyorlar
Saltanatu hilafeti kaku-
ran, Oğretım Birliği Ya-
sası'nı geüren, dil ve yazı
devrimlerini vd. gerçek-
(eştiren bir Turkiye için 8
yıllık eğitinı konusu bir
aynntıdırveyapdmabdır.
PENCERE
Yazarımız llhan Selçuk yıllık ıznının bır haftalık
bolumunu kullandığından yazılarına ara vermıştır
EGITIM KURUMLARI
SUPER LISE
KAYITLAR
BAŞLAMIŞTIR.
Tel: (0.212) 246 32 51
(0.212) 248 95 58
!
ANTALYA 6. AŞLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
DosyaNo 1996785 Esas
Davacı Nesnn Tunger tarafından davalı Bülent Tunger
aleyhıne açılan boşanma davasında. davalı adına gönden-
len ışbu dava dılekçesı adresınde teblığ olmadığı gıbı yap-
tınlan zabıta araştırmasında da adresı tespıt edılemedığın-
den ılanen teblığıne karar venlmış olmakla, dava dılekçe-
sı yenne kaım olmak uzere davalı Bülent Tunger'e ıtanen
teblığıne, duruşmanın bırakıldığı 8 9 1997 günu saat
10 55 tekıduruşmayabızzatgelmesıveyakendısınıbırve-
kılle temsıl ettırmedığı takdırde yargılamaya yokluğunda
devam olunup karar venleceğı (HUMK'nm 213 ve 337
Md )hususu ılanen teblığ olunur 22 7 1997Basm 34311
ORDU IŞ MAHKEMESI'NDEN
1995/581
Davacı SSK Genel Müdürluğu tarafından davalılar •
Uzaykom <\Ş ve aleyhıne mahkememızde açılan alacak '
davasında yapılan 16 7 1997 gunu karara çıkmış olup,
11 494 829 TL kurum alacağının gelırlenn onay tanhın-
den ıtıbaren ı^levecek yasal taızı ıle birlikte davalüardan
müştereken ve muteselsılen tahsılıne 450 000 TL harç,
ıle 1 149 000 TL ucretı vekaletın davahlardan tahsılıne
karar venlmış olup, venlen karar SSK'ce temyız edıl-
mış, tüm araştınnalara rağmen davalı Uzaykom AŞ'nın
adresı bulunamadığından ışbu ılanın karar teblığ ve tem-
yız dılekçesı teblığ yenne kaım olmak üzere ılanen teb-
lığ olunur Basın 35307
KEŞAN KADASTRO
MAHKEMESI'NDEN İLAN
EsasNo 1997/564
Davacı Malıye Hazınesı vekıllen tarafından davalı Er-
tuğrul Hüseyın Şaltak aleyhıne rpahkememızde açılan
tapu ıptalı-tescıl ve menı müdahale davasında verilen ara
karan uyannca Yukandaesas'numarası yazllıtîavadas
i/1
yaa ıle davacı Hazıne vekıllennce Keşan ılçesı Enklf
koyu 1830 parselın adlanna tescıle karar venlmesıni ıs-
temış, mahkememız davalı adına tescılıne karar vermış,
ancak Yargıtay ca venlen karar bozulmuş olup mahke-
memızın, 1997 564 esasına yeniden kaydı yapılmakla,
duruşması 4 9 1997 gunu saat 9 00'a bırakılmış olup ye-
ru duruşma gune davalı Ertugrul Hüseyın Şaltak'a teblığ
edılememış yapılan zabıta tahkıkatında da adresı bulu-
namadıından ılan yoluyla teblığıne karar venlmış olup
davalı Hüseyın Erfuğrul Şaltak'ın duruşma günu olan
4 9 1997 gunu saat 09 00 Keşan ılçesı Kadastro Mahke-
mesı'ndekı duruşmada hazır bulunması bulunmadığı
taktırde yargılamanın yokluğunda yapılıp karar venlece-
ğı hususu ılan olunur 31 7 1997 Basın 35570
ÇORLU İÇRA MLDÜRLÜĞÜ'NDEN
HACZİIŞ VE KI\ VIET TAKDİR
TUTANAĞINEN İLANEN TEBLİĞİ
1997 437
Alacaklı Şekerbank TAŞ vekılı Av Genco Ersöz-Av
Onder Şeren-Av Halıl Koca lnönü Cad Tumşah Han
No 70 3 Gumuşsuvu-Taksım lstanbul
Borçlu SavaşGünaçan, Mandıracı Cad No 50 Çor-
lu
Macak mıktan 1 803 737 587 -TL
Işbu alacak nedenıyle alacaklı bankaya rehınlı olan ve
1997 36 esas sayılı dosyamızdan haczedılerek muhafaza
altına alınmış olan borçlu adına kayıtlı 59 FR 561 plaka-
lı Opel Vectra GLS marka, 1996 model
x20xE\'14267468 motor. VVOL000036TZ005460 şası
numaralı, bordo renklı hususı otomobıle (teyp ıle birlik-
te) ışbu dosyamızdan da muhafaza tedbırlen 1 7 1997
günu uygulanmış ve 2 250 000 000 -TL sı kıymet bıçıl-
mıştır
Muhafaza ve kıymet takdır ışlemı borçlunun yoklu-
ğunda y apıldığından ve daha önce ödeme emnnınde ıla-
nen teblığ edılmış olması nedenıyle, muhafaza ışlemının
ve kıymet takdınnın borçluya ılanen teblığıne karar ve-
nlmıştır
Işbu ılanın gazete yayın tanhınden ıtıbaren 7 gun ıçın-
de muhafaza ve kıymet takdır tşlemıne ıtıraz edılıp de bu
sure ıçınde belgelendınlmedığı takdırde muhafaza ve
kıymet takdınnın kesınleşeceğı ve bu kıymet uzennden
satış ışlemlennm yapılacağı hususu borçlu Savaş Güna-
çan'a ılanen teblığ olunur 29 7 1997 Basın 35116
ABANA ASLIYE HUKUK
MAHKEMESI'NDEN
EsasNo 1997 2
Dav acı Seyfettın Yuv arlak v ekılı Av Hüseyın Ölçer ta-
rafından davalılar Sabn, Zehra, Mehmet Yenıcı, Musta-
fa. Hamdı Çoruz Hanıfe ve Hüseyın aleyhıne açılan 162
ada, 1 savılı parselın tapu kaydının ıptalı davasında v en-
len ara karan gereğınce,
Davacı vekılı Av Hüseyın Olçer'ın mahkememıze ver-
dığı 7 1 1997 tanhlı dav a dılekçesı veduruşma gunu, da-
vahlardan Hüseyın kızı Zehra Osman oğlu Mustafa, Hu-
seyın (Hacı Ismaıl) sabn (Paşaoğlu) ve Osman kızı Ha-
nıfe'ye teblığ edılememış olup, yaptınlan zabıta tahkıka-
tına rağmen de adı geçenlenn adreslen tespıt edılemedı-
ğınden, dava dılekçesının ve duruşma günunun davalıla-
ra ılanen teblığıne karar venlmış olmakla,
Yukanda ısımlen belırtılen davalılann duruşma gunü
olan 11 9 1997 gunu saat 10 OO'da Abana Aslıve Hukuk
Mahkemesı duruşma balonunda hazır bulunmalan veya
kendılennı bır vekıl ıle temsıl ettırmelen, gelmedıklen
veya kendılennı bır vekıl ıle temsıl ettırmedıklen takdır-
de yargılamaya yokluklannda devam edıleceğı ve karar
venleceğı şayet bu davalılar olu ıselerbu ılanın davalıla-
nn bılınemeyen mırasçılanna da ılan edılmış. duruşma
gununun ve dava dılekçesının teblığ edılmış sayılacağı
ılanen teblığ olunur Basın 20098
Dıplomamı kaybettım Hukumsuzdur
\ESLlH4 \ /C4R.4KOLEOĞLÜ