Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19 AĞUSTOS 1997 SAU CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
PORTAL DtKMEN GÜRÜN
Tadashi Sıızuld ve ayaldann dübilgisi"Amacım insan bedenindeki bütün-
lüğü yakaJamak... Arhk unutulan fi-
ziksel işlevleri yeniden yaşama geçir-
mek—. İnsan vücudununfizikselveduy-
gusalgücünü bütünleştirmek... Oyun-
culanmı eğitirken ayaklar üzerinde
önemle duruyorum, çünkü ayaklar,
basUklanzemindenaldıklanenerjiyivü-
cudayayarakfıziksel zenginliği ve du-
yarlıiığı oluşturur."
Tadashi Suzuki
Toga: dünyanın bir ucu... Buram bu-
ram "sanat" kokan, 'üyatro
1
' kokan kü-
çûk bir köy. Tokyo-Toyama uçakla bir
saat. Toyama'dan Toga'ya uzanan dağ
yolu da bir o kadar. Her taraf yemyeşil.
Yangının azızlıgıne uğramış tek bir alan
görmek olası değil. Belli ki gözleri gi-
bı koruyorlar bu hazıneyi. Rivayete gö-
re Meiji dönemınden çok önce savaştan
kaçan bir avuç samuray buraya saklan-
mış. Kjhçlannıbiryanabırakarakpirinç
yetiştirmeye başlanuşlar. Toga köylü-
İerinin samuraylar soyundan geldiği söy-
leniyor. 1945'lerde köyün nüfusu
4000'mış. Ünlü yönetmen Tadashi Su-
zuki'nın burasını kendine mekân seçtı-
ğı 1976 yılında ise köyde sadece 1200
kişi yaşıyormuş. Bugün de burada bir
nüfus patlaması oldugu söylenemez.
Ekonomik koşullar kadar bölgenin sert
iklimi de köyden kente göçü zoriayan
nedenlerden biri olmuş.
Çiftük evinden tiyatroya
Tadashı Suzuki "Boş Köy" adlı yazı-
sında
u
Biz de burada köy halkryla bir-
likte mücadele \ert\or ve üpkı geride
kalan köylüler gibi yaptığımız işin doğ-
ruluğuna inanıyoruz" dıyor. "Bir yö-
netmen olarak amacım sahneye koydu-
ğum bir oyunun başansından tat almak
değil. Böylesi, narsist bir yaklaşun olur-
du. Ben bu düıryadayaşryorumvebu dûn-
yada ayakta kalmaya çalışıyonım; çev-
remdeid her varlıkLau her şeyle ilişki kn-
ruyonım. Bu üişkilere ne denli sanlma-
lıyım? Işte \önetmeni zoriayacak birso-
ru, bir görev Bir yönetmenle içinde ya-
şadığı topium arasında kaçuulamaz, ko-
panlamaz baglar vardır. Bunlann bifin-
cindeolan sanatçı çahşmayöntemini ona
göre saplar."
Sadece Toga köylüsü değil, çevre köy-
nlü yönetmen Tadashi Suzuki'nin 1976'da bir çiftlik evinden
tiyatroya dönüştürdüğü Toga Sanbo ile başlayan ve giderek bir
sanat parkı, bir sanat merkezi olan SCOT (Suzuki Company of
Toga) ve 10 yıldır yapılmakta olan Toga Festivali bu küçük
köyün adını tüm dünyaya duyuruyor. Suzuki, şimdi ikinci bir
tiyatro ve dans merkezi açma hazırlıklan içinde.
lerde yaşayanlar da Suzuki'nin 1976'da
bir çiftlik evinden tiyatroya dönüştürdü-
ğü Toga Sanbo ile başlayan ve giderek
bir sanat parkına. bir sanat merkezine dö-
nüşen SCOT'u (Suzuki Company of To-
ga) el üstünde tutuyor, çünkü SCOT ve
10 yıldır yapılmakta olan Toga Festiva-
li bu küçük köyün adını tüm dünyaya du-
yurmanın ötesinde onlan sanatsal anlam-
da da besliyor.
Suzuki, Tokyo'daki Impenal Theat-
re veya Ivvanamı Hall'da perde açmak-
tan hoşlanmıyor, ama Toga'da bir oyun
sahnelediğı zaman başkentten akın akın
seyirciler, gazetecıler, televizyonlar bu
dağ köyüne geliyor. Bu arada, pek çok
ünlü sanatçı da gelmiş-geçmiş Toga'dan:
Tadeusz Kantor, Robert NVBson,Theodo-
rus Terzopoulos, Meredhh Monk, An-
tunes Filho, Maguy Marin, Ismael Ivo,
JeıwneDeschamps,JoanneAkalaius,Sa-
buroTeshigavvara, AnatolyVassüiev bun-
lardan sadece birkaçı.
Devletten destek ahyor
Toga köyünün bıraz dışında genış bir
arazi üzenne ve tabii ki yeşıllikler ara-
sma kurulmuş olan SCOT, 800 kişilık
açık hava tiyatrosu, Toga Sanbo (büyük
tiyatro-aşağı yukan 350 kjşi ahyor). ıkı
stüdyo tiyatrosu, bir sergi mekânı, ya-
takhanelen, yemekhanesi, konuk evle-
riyle örnek bir kompleks. Az önce de be-
lirttiğım gibi, Uk yapılan tiyatro Toga San-
bo. Mımar Arata Isozaki'nin gelenek-
sel tiyatro mimarisinden esinlenerek in-
şa ettiği bu zanf mekânda girişin ay-
dınlığı ve salonun loşluğu Uginç bir çe-
lişki oluşturuyor.
Her tarafi tahta olan binada sahne
zemıni alüminyum ile kaplanmış ve sah-
neyı çevreleyen 6 sütun oyunculann ha-
reketlerindeki yatay çizgiyle kesişen di-
key karakteri yansıtıyor. Açık hava ti-
yatrosunun önündeki suni gölde ise yi-
Selçuk Erdem'in karikatür kitabı en çok güldürenler listesinde ikinci sırada
FECtRALPTEKtN
Türk karikatürünün genç isim-
lerinden biri SelçukErdem. Gır-
gır okuyarak geçirdiği ilk ve or-
taokul yıllannın ardından baş-
layan çizgi serüveni henüz ye-
di yaşında. Dünya karikatürün-
den Gary Larson,Reiser ve Sem-
pa gibi sanatçılann kendısıne
yön verdiğıni söyleyen Erdem'in
ilk işi ise Limon dergisinde ya-
yımlanmış. Kısa bir süre önce
Parantez Yayuılan'ndan çıkan
"Karikatürler-1" adlı kitabını,
karikatür geçmişinin bir özeti
olarak niteleyen Erdem, bugün
hâlâ Leman dergisinde çizme-
ye devam edıyor.
Kapalı mizah anlayışı
Gündeme bağlı kalmanın çi-
zenn yaratıcıhğını sınırladığı-
na inanıyor Erdem. "Mesaj ver-
mekgibi bir kav gım yok" diyor;
"Karikatürün tekmisyonu 'gül-
dürmek' oünata. Tabii bir desa-
natçının kendine karşı sorumht-
lutdan var; işini iyi yapmak gi-
bi."
Türkiye'dekı karikatür gelene-
ğini "sanat için çizenler ve der-
gKÜer" olarak iki kola ayırarak
tanımlıyor Erdem; bu arada da
Türk karikatüründe bir aksaklık
olduğuna değinmeden edemi-
yor. "Sorun, yerete gereğinden
fazla prim verrnek" dıyor, "Tür-
ktye'de kendi içinekapalı bir mi-
zah anlayışı var." Erdem'e göre
bu kapalılık, ülkemizde sanatın
genel sorunsalı.
Sanatçı kimliği ve dergi
"Karikatür birsanat ve ben de
sanatçı ohnayaçahşryorum" dı-
yor Erdem. Ancak dergicıliğin,
yani her yeni sayı için bir şey-
ler üretme zorunluluğunun sa-
natçının doğal yaratı süreciyle
kesişemeyeceğinin bilincinde.
Bu nedenle de yaptıklannm sa-
nat olmaktan biraz uzak kaldı-
ğını düşünüyor.
Kendi çızgisini ise daha çok
Gırgır geleneğinin bir uzantısı
olarak değerlendiriyor Erdem.
Tabii amacı yeni bir şeyler yap-
mak, yeni bir şey olmak. Öku-
yucunun çizer ve dergi arasın-
daki ilişkiyi yanlış yorumluyor
olmasından da şikâyetçi genç
çizer.
"Yanhş bir kanı var" diyor,
"Sanatçının kimfiği, çahştığt der-
ginin kimliği ile özdeşleşfiruryor.
Oysa Selçuk Erdem ya da baş-
ka b r isim, Leman'dan bağım-
SE olmaü. Burada hepimiz fark-
h birer insanız. Tek bir Leman
tanımlaması yapmak, bizim ya-
matematikgibibirşey...
9
Karikatûrist Selçuk Erdem'in gerçek düşü ashnda yazarhk.
zaryada çizer IdşiHklerimiziyok
etmek anlamuıa gehyor."
Az çizgi ve az sözctik
Kendi çizgısini henüz çok us-
talıklı bulmuyor Erdem. "Ben flk
önce espri dünyamı kurdum"
diyor, "daha sonra da bu dün-
ya kendisine en uygun çizgiyi al-
dı götürdü." Bu yüzden olsa ge-
rek, Erdem'in karikatürünün
gerçekten de kendine özgü bir
ruhu var. Ona göre karikatür çız-
gisi sade ve basit olmalı, olabil-
diğince az sözcükle çok şey an-
latmalı
Selçuk Erdem karikatürü ye-
relin ve güncelin ötesinde bir
yerlerde. "Hiçbirşey rasbuıösal
olmadt" dıyor Erdem. "Herşey
çok planh geliştL Çizgimin sade
ve evrensel olmasuu daha önce-
(Fotoğraf: UĞUR DEMİR)
den tasarlamıştım. Benim kari-
katürüm her şeyden uzak, absürd
bir dünyayı yansıtıyor gibi gö-
rünüyor olsa da ashnda fazla-
srvla gerçeğe da> andığı söylene-
bilir. Örneğin karikatüıierim-
den birinde bir koyun diğer bir
koyuna 'Dişinde yeşıl bir şey
var' der. İşte bu. herkesin başı-
na gelebilecek bir şey dir, bir
Tûrk'ûn demaydanozyiyen bir
SIRT1 GNftHTU
K0ÇÛKBK6A6A
Ü Ü KAtiAT-
Erdem
karikatürü, yerelin ve
güncelin ötesinde bir
yerlerde.
"Benim karikatürüm
her şeyden uzak,
absürd bir dünyayı
yansıtıyor gibi
görünüyor olsa da
ashnda fazlasıyla
gerçeğe dayandığı
söylenebilir. Benim
yaptığım da günceli
değil; ama gündelik
gerçekleri absürd bir
dille anlatmak. Gözlem,
bilinçaltında yatar. Espri
bulmanın da kendine
özgü formülleri var.
Mizah, matematik gibi
bir şey."
Japon'un da. Mizahın. gûcûnü
gerçeklerden alması gerektiğini
düşünüyorum. Benim yaptığnn
da günceli değil; ama gündelik
gerçekleri absürd bir dille an-
latmak."
Çizerken okuyucuyu düşün-
mediğini söylüyor Erdem. Ken-
dini güldüren şeyleri çizmeyi
tercıh edıyor. "Okuyucuyu dü-
şünmek karükatüristi yarultır
T>
dıyor, "o zaman da Türk popu
gibi bir şey çıkar ortaya."
Yolda yürürken insanlan izle-
yip espn bulmaya inanmıyor.
Geceleri sessiz odasında masa-
sının başına oturup saatlerce dü-
şündüğünü söylüyor. "Gözlem,
bilinçaltında yatar" diyor Er-
dem. "Bunu nasıl ve hangi tek-
nikle ortaya çıkardıguı önemU.
Yetenek başka, yeteneği kuflan-
mak başka. Espri bulmanın da
kendine özgü formülleri var. Mi-
zah, matematik gibi bir şey.".
Karikatürist yetişmiyor
Mizah dergilennin Oğuz Aral
dönemindeki okul olma özel-
liklerini yıtirdiklerine inanıyor
Erdem. "Bugün sadece Galip
Tekin'in verdigı karikatürders-
leri var" dıyor, "Zaten bu işin
okulu da yok. Eğer yeni bir dü-
zenlemeye gidilmezse, Türki-
ye'de mizah çok uzun ömürlü
ohnayacak."
Erdem'e göre karikatür bir
gönül işi ve şu an Türkiye'de
karikatürist yerişmiyor. Var olan-
lar ise kendılerim yenilemezler-
se, bu süreç içerisinde gelişen
okuyucuyu yakalamalan güç
olacak. "Okuyucusizisever, son-
ra sizin düzeyinize erişir ve bir
gün sizi aşar gider" sözleriyle
açıklıyor Erdem mizahın çabuk
tüketilirliğıni.
Haftalık dergiyle gelen miza-
hın büyük bir hızla ve acımasız-
ca tüketildiğini düşündüğü için
de karikatürlerini bir kıtapta top-
lamış olmaktan çok memnun
Erdem; ama en büyük düşünü
henüz gerçekleştirmemiş.
Öykü yazıyor ve gelecekle il-
gili tasanlan öncelikle edebıyat
üzerine yoğunlaşmış. "Yine mi-
zah mı" diye sorduğumuzda ise
"Mizah tüm yaşamımrzın için-
dezaten" diyor, "ÖrneğinKaf-
ka benim için dünyanın en komik
adanılanndanbiridiryadaVan
Gogh'unresirnlerindebilemrza-
hi birşeylerolduğunusöykyebt-
lirim." Selçuk Erdem, öyküleri-
nı daha fazla ele vermese de ger-
çek düşünün yazarhk olduğunu
anlatıyor; tabii bir şeyler çiz-
meyi de bırakmadan.
ne Arata Isozaki'nin atom bombasını
sembolize eden tasanmı insanı tüm gü-
cüyle kavnyor, sürüklüyor. Tiyatro sah-
nesinden gölün sonuna doğru iki taraf-
lı uzanan dar köprüler Noh Tiyatro-
su'nun bir özelliğini yansıtırken Suzu-
ki'nin dilinde son derecede çağdaş bir
oyun alanı oluşturuyor. Tabii bütün bu
çalışmalannda Tadashi Suzuki devlet-
ten destek ahyor. Yasal düzenlemelerie
akışm sürekliligi sağlanmış.
1999 Tîyatro Olimpiyaflan
Sanatçı şu günlerde ikinci bir tiyatro
ve dans merkezi açma hazırlıkJan için-
de: Tokyo'dan bir saat mesafede olan
SPAC'ın(ShizuokaGörsel Sanatlar Mer-
kezi) kurulma amaçlanndan biri ulus-
lararası kültürel değışımleri daha da ge-
niş boyutlar içinde güçlendirmeL Bu-
rada da yine Arata Isozaki'nin mimari-
si hâkim. Bir açık hava tiyatrosu, bir
kapalı sahne ve iki katlı stüdyo yaratı-
cı çalışmalara mekân olacak Ağustos
sonunda açılış nedeniyle TheodorosTer-
zopoulos'un oyunlannı konuk edecek
olan Shızuoka Görsel Sanatlar Merke-
zi, 1999 bahannda da II. Dünya Tiyat-
ro Olimpiyatlan'na evsahipliği yapa-
cak. Bu etkinlik nedeniyle aynca bir de
kongresalonuinşaediliyor. 1994 yılın-
da 10 sanatçının girişimiyle kurulan Ti-
yatro Olimpıyatlan Komitesi; 2000 yı-
lına girerken antik Yunan tragedyalann-
dan dünyayayansıyan ışığı geleceğe ta-
şımayı amaçhyor. Bukomitede yeralan
sanatçılar ise Theodoros Terzopoulos
(baskan), Nuria Espert, Anrunes Fübo,
Jürgen FBmm, Tony Harrison, Georges
Lavaudant, Yuri Lybumov, Robert W9-
son ve Tadashi Suzuki.
Tadashi Suzuki'yi bu denli önemh' ve
ünlü kılan özelliğı nedir? Ashnda onun
çalışmalannı ve bu çalışmalar altında ya-
tan felsefeyi bir yazıda toparlamak ol-
dukça zor. Ama, kısaca değinilirse: Su-
zuki'nin 1966'daTokyo'dakurduguWa-
seda Sho-Gekijo Tiyatrosu kısa sürede
sadece yenilikçi Japon tiyatro sahnesin-
de değil, dünyanın pek çok ülkesinde
adından söz ettirecekti. Suzuki'yi,
1960larda adeta birpatlamayaşayan ">e-
niHkçi"ler arasında yer almasına kar-
şın, onlardan ayıran en önemli özelliği
vüzünütarnarnenBatı'yadönmernişol-
^ ^ ^ ^ ^ masıydı. Japon geleneksel
"^™^™~ tiyatrosunun zenginlikleri-
ni kendine özgü bir sistem-
le günümüze taşıyordu.
Noh ve Kabuki tiyatrola-
nndaki gökyüzüne ve top-
rağa doğru uzanan iki pa-
ralel çizgi, yanı yükselen
ve alçalan iki ok Suzuki'nin
bedensel anlatım tekniğini
biçimlendiren olgu olarak
belirleniyor... Sanatçıya gö-
re; sadece geleneksel Ja-
pon tiyatrosunda birbirine
zıt yönde ilerleyen bu iki
çizgi insan bedeninin pel-
visinde (leğen kemikleri)
buluşurve buradan kaynak-
lanan enerji yatay bir çizgi-
de dışa yayılır.
Suzuki metodu
Geçen yıl Uluslararası
Istanbul Tiyatro Festivali
sırasmda Suzuki Metodu
üzerine yapılan atörye calış-
masında da bu sistemin te-
mel adımlan atılmıştı. Ta-
dashi Suzuki tiyatro sanatı
üstüne çeşitli yazılannı top-
ladığı kitabında ayaklann
dilbilgisinden söz ederek
şöyle diyor "Ayaklann kul-
lanıhş biçimi sahne üsrün-
dekigösterinintemeSnioluş-
turur. Ayaklann duruşu sa-
natçmm tonlamalaruu, se-
sindeki gücü belirler, nfi-
anslan vıırgular- Oyun, sa-
natçının ayağı sahnenin ze-
minine bastığı anda başjar.
Sanatçı o zemine kök salar,
bastığı yüzeyi tanır, bedeni
yerle buluşur_"
Onun sanatçılanyla sa-
ader süren çalışmalannı iz-
lerken bedenin yerle buluş-
ma sürecının ve bu buluş-
madan yansıyan enerjinin,
kann boşluğundan yayılan
gücün pek de kolay yaka-
lanamadığını anlamak zor
olmuyor. Bu buluşmayı, bu
güçler çaüşmasını gerçek-
leştirmek zorunda olan sa-
natçılann işi hiç kolay de-
ğil. Bu çahşmalarda sahne
eğitiminin nerelere kadar
uzandığını ya da uzanabi-
leceğıni görmek önümüzde
açılması gereken kapılann
ne denli çeşitli ve çok oldu-
ğunun da göstergesi.
Toga'da açılan kapılardan
Japon olmayan sanatçılar
da seçilerek geçiyor ve üs-
tün performans gösteren-
ler bu metodu dünyaya ta-
şıyorlar. Tıpkı, geçen yıl
konuğumuz olan Julliard
Tiyatro Okulu'nda eğitmen
ve SITI kuruculanndan El-
lenLaurengflri... Bizim de
umudumuz Toga veya Shi-
zuoka'ya Türk sanatçılann
da çağnlması. Bir gün
SCOT ve Tadashi Suzu-
ki'nin yolu Tiyatro Festi-
vali'ne düşerse neden ol-
masın?
Tuluyhan Uğurlu'dan piyano
resiiali
• Kültür Servisi - Tuluyhan
Uğurlu yann Galatasaray
Kulübü Kalamış
Tesisleri'nde bir piyano
resitali düzenleyecek. 1965
yılında lstanbul'da dünyaya
gelen Uğurlu, 1972 yılında
Harika Çocuklar smavını
kazanarak yurtdışında
eğitim görme hakkına kavuştu. Istanbul Belediye
Konservatuvan ve lıse eğitıminı bıtirdikten sonra
1983 yılında Viyana Müzik Akademisı'nın Piyano
ve Bestecilik bölümlerini birincılikle kazandı, 1987
yılında lisans, 1989'damaster, 1992'dede
doktorasını tamamladı. Sanatçının saat 22.00'de
başlayacak olan resitali öncesinde bir de yemek
verilecek. Biletler Akmerkez, Suadiye, Taksim
Vakkoramalar ile AKM'den temin edilebilır
Oğlak'tan yaz için polisiye kitaplan
• Kültür Servisi - Oğlak Yayınlan, polisiye dızısıni
üç yeni kitapla zenginleştırdi. Sue Grafton'ın
harfbeharf ilerleyen dedektif Kinsey Millhone
serisinin G ayağı da bunlardan biri. "Gerilim'in
G'si"nde Kinsey'in yaşamı iyice sarpa sanyor. Jillian
Jackson Brown'ın "Tersten Okuyan Kedı" adlı
kitabında ise büyük bir şehirde iyi bir işi varken
küçük bir şehirdeki önemsiz bir gazetenin kadrosuna
düşen dedektif Jim Qwilleran'ın maceralan
anlatılıyor. Oğlak Yayınlan'nın üçüncü yeni kitabı
Lavvrence Block ımzalı. "Kipling'den Alıntı
Yapmayı Seven Hırsız", yazann Bernıe Rhodenbarr
dizisinın de üçüncüsü.
Rjchie BHs Polat Renaissance'da
• Kültür Servisi - Amerikalı
sanatçı Richie Ellis, eylül
ayından itibaren Polat
Renaissance Istanbul Hotel'de
hayranlan ile buluşacak. Müzik
eğitimini, Amerika'daki Müzik
Akademısi'nden sonra
Fransa'da sürdüren Richıe'nin
beste çalışmalan da var.
Sanatçı piyanosu ile bugüne
kadar Bolo Hope'un da
ıçlerinde bulunduğu pek çok sanatçıya eşlik ettı.
Müzisyenliğine "One Man Show"u (Tek kişilık şov)
katmasıyla ünlenen ve klasik müziğin yanı sıra
blues'dan rock müziğıne kadar çok geniş bir
yelpazede program yapan Ellis, programını aralık
ayına kadar pazartesi hariç her gün 18.30-20.30 /
22 30-01.00 saatlerinde sunacak.
Tomris Alpay'm toptu yazıları
• Kültür Servisi - Tomns Alpay'ın "Gençlikte
Yeşeren Umut" adlı kitabı, Yapı Kredi
Yayınlan'ndan çıktı. 1943 yılında lstanbul'da doğan
Alpay, yazı hayatıyla ılgili ilk deneyimlerini 1962-
1966 yıllan arasında "Akbaba" mizah dergisinin
"MilletlerGülüyor" sayfasını hazırlayarak kazandı.
Tomris Alp-y, yakın tarihli gazete ve dergi yazılannı
bir araya getirdiği "Gençlikte Yeşeren Umut" isimli
kitabında ağırhklı olarak gençlık. çevre ve kadın
konulannı ışliyor.
Locarno'da büyük ödül İran'ın
• Kültür Servisi - 50. Locamo Film Festivali Büyük
Ödülü'nü tranlı yönetmen Cafer Penahi'nin "Ayna"
filmi kazandı. Daha önce de Cannes Film
Festivali'nde "Beyaz Balon" isimli fılmiyle ödül
alan Penahi, Iranlı yönetmen Abbas Kiorastami'nin
öğrencisi. Penahi'nin Locarno'da Altın Leopar'a
değer görülen filmi "Ayna", Iran'ın demokrasi
mücadelesinde kadınlann oynadığı rolü konu ahyor.
Festival jûrisi Gümüş Leopar Ödülü'nü ise Tony
Gatlif'in "Cılgın Yabancı" adlı filmine verdi
Pakistanlı müzisyen Ali Han öMü
• Kültür Servisi - "Cennetten
gelen ses" olarak tanınan
Pakistanlı şarkıcı Nusret Fatih
Ali Han öldü. 49 yaşındaki
sarkıcının tedavı için gittiği
lngiltere'de kalbinden
rahatsızlandığı ve Cromvvell
Hastanesi'nde yapılan tüm
müdahalelere rağlnen
kurtanlamadığı öğrenildi.
Dünyaca ünlü birçok pop ve
rock müzisyeni ile çalışmış olan Han, 1995 yılında
UNESCO Uluslararası Kültür ve Sanat Ödülü'nün
de sahıbiydi. Han, Hınt - Pakıstan tasavvuf
kültürünün önemli bir parçası olan Kavvali
müzığının yaşayan en büyük temsilcısiydi.
Robiıson Dans Öjjreniyor, BKA'da
• Kültür Servisi - ENKA Vakfi'nın düzenlediği Yaz
Dönemi Kültür Programı kapsamında perşembe
günü tstanbul Devlet Tiyatrosu'nun 'Robinson Dans
Oğrenıyor' başhklı oyunu sahnelenecek. Faik
Ertener'in yönettiği fılmde Robinson'u Macit
Sonkan, Cuma'yı Seda Yıldız, Kaptan'ı da Eraslan
Sağlam canlandınyor Hansjörg Schneider'in yapıtını
Türkçe'ye Namık Ünlü ile Cemal Ünlü aktardı.
Oyun saat 21.15'te Sadi Gülçelik Spor Sitesi'nde
izlenebilir.
Vaplık'tan Öteki Kadın'
• Kültür Servisi - Pınar
Çekirge'nin araştırmacı psıkolog
ıbrahimoğlu ile yazdığı son
kitabının odak noktası, Alexandre
Dumas'nın "Evlilik bazen o kadar
ağırdır ki, taşımak için iki değil. üç
kişı gerekir" sözünde üçüncü kişı
olarak adlandırdığı "Ötekı
Kadın"lar. Bütün yapıtlannda
toplumun marjina] insanlannı konu
edınen Çekirge, 'Öteki Kadın' adlı
yapıtından önce de 'Yalnızlık
Adası'nın Erkekleri", 'Marjinal Kadınlar' (Sevilay
Nihan'la birlıkte), 'Marazi Aşklar Lila Rengi
Hüzünler', 'İntihanma tki Saat Kala', 'Fotoğraftaki
Kadın' ve Niçin Intihar?' adlı yapıtlan kaleme almış
ve eşcinsellik ve intihar gibi konulan irdelemişti.
'Öteki Kadın' Varlık Yayınlan Cep Kitaplan
aracılığıyla okura ulaştı.
HeyKel ve seramft yanşması
• Kültür Servisi - Bu yıl kuruluşunun 35.
yıldönümünü kutlayan Dumankaya Inşaat,
Eskihisar'da inşa ettiği Gümüş Vadı Villalan'nın
sosyal tesislerine yerleştirilmek üzere heykel,
seramik duvar panosu ve yer döşemesi dallannda bir
sanat yanşması açtı. Tüm sanatçılann katılımına açık
olan yanşma, çağdaş sanatı desteklemek. sanat
yapıtlannın günlük yaşamla iç içe algılanmasına
katkıda bulunmak amacını taşıyor. Eskihisar Gümüş
Vadi Villalan Sanat Yanşması aynca, uzun yıllar
Eskihisar'da yaşayan ve buradaki konağı bir müze
haline dönüştüri»lmüş bulunan, Arkeoloji
Müzesi'nin ve ülkemizdekı ilk Güzel Sanatlar
Akademisi'nin kurucusu Osman Hamdi Bey'in
anısına ithaf ediliyor. Yanşmayakatılmak isteyenler,
aynntılı bilgiyi Gnıp 7 lletişim Hizmetleri'nden
(Tel:212 234 23 98-232 39 51) alabilirler.