Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
19AĞUSTOS1997SALI CUMHURİYET SAYFA
15
SŞK
IMişantaşı
SSK Nişantaşı Diyaliz
Merkezi'nde iki
hemşire... Biri
Yeter Yılmaz;
REFAHYOL'dan çok
öncesinden beri başı
açık çalışıyormuş...
Öteki Ayfer Yaltırak;
REFAHYOL'la birlikte
ve türbanıyla gelince
Yılmaz da türbana
bürünmüş. Diyaliz
Merkezi'nin özelliği
nedeniyle hemşirelerin
türban
takamayacağını önce
bir uzman doktor
sonra bir diyaliz
hemşiresi başhekim
muavini Dr. Nurzan
Erden'e hatırlatmış.
Bir zamanlann sosyal
demokratı Dr. Nurzan
Erden görevini
yapacağına
REFAHYOL'u kalıcı
sanıp şirin görünme
çabasıyla türbanlı
hemşirelere göz
yummuş. Ardından
türbana karşı çıkan
doktorla hemşire
kılıfına uydurulup
Nişantaşı Diyaliz
Merkezi'nden
sürülmüş.
REFAHYOL
sonrası duruma
gelince...
SSK Genel
Müdürlüğü'nün kılık
kıyafet yönetmeliğini
hatırlatan genelgesine
rağmen türbanlılar iş
başında, türbana karşı
çıkanlar sürgünde.
Ûstelik sicilleriyle
oynanmış olarak.
hrtemet http: / / www.planeLcom.tr / Xn Elektronik posta: Denfz.Som9planet.com.tr Tet: 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97
- 8 vıl DYP'vi bölmüş...
"5 artı 3'ten. 8 bölü 2've!"
B
ugün sekiz yıllık kesintisiz temel eğiiime
karşı çıkan yobazlar, cumhuriyetı yıkmaya
yönelik faaliyetlennı yıllar boyu camilerde
sürdürdü. Camiye ıbadet değil siyaset içın
gittıklerını açıkça söyleyenler bıle oldu. Arabis-
tan'dan "imam" ithal edildi. Ama devlet duyarsız
kaldı. Çünkü devleti de ele geçirmeye başlamışlar-
dı. Kanıt ortada. Camilerde siyaset yapıldığının en
somut göstergesi, gösterilerın merkez üssünün ca-
miler olmasından bellı. Yetmedi, şimdı de camı çı-
kışı eylemlerinı cumadan pazara kaydırdılar. Örne-
ğın Istanbul'da pazar sabahı Eyüp'te, öğlen Üskü-
dardaki camilerde buluşuyorlar.
Yarın, haftanın yedi günü beş vakit, cami çıkışı so-
kağa dükülürlerse kimse şaşmasın.
Asıl şaşılması gereken, bu camilerdekı imamlan-
nın nasıl oluyor da ibadete gelen cemaatle, mıtin-
ge hazırlanan göstericıler arasındakı farkı anlayamı-
yor olması. Yoksa, devlet memuru konumundaki
Camiler-lmamlar
bazı imamlar da göstericilerle işbirliğı halinde mi?
İmam efendiler, sabahın köründe Eyüp Camisi'nin
dolup taşmasına bir anlam veremiyor mu, Üskü-
dar'da gösteriye hazırlanan militanlara namaz ön-
cesı nasihat edemıyor mu?
Semah Kültür ve Araştırma Vakfı Genel Başkanı
Lütfı Kaleli uyarıyor:
"Devlet birimlerinde devlet memurlarının siyaset
yapması; din ve dince kutsal sayılan değerlenin ve
yerlerin siyaseten kullanılması yasaktır. Oteden be-
ri Refah Partisi'nin ocak-bucak teşkilatı gibi çalışan
camileri, bugün çok açık biçimde eylem merkezle-
ri halinde kullananlar bir ceza görmeyecek mi? O
camilerde devlet memuru kimliğiyle görev yapan
din adamları, disipline edilmeyecek mi? Türkiye'nin
mevcut rejimini yıkmak için, her cuma namazından
sonra camıden çıkıp eylem yapan köktendincileri
öpen polisler cezalandırılmayacak mı? Bir devlet
birimi olan Dıyanet, emrindeki adamlarına ve camı-
lere hükmedemiyorsa, varlığını hâlâ sürdürecek mi?
Devleti kuşatmış olan ırkçı ve köktendincilerden bu
devlet ne zaman kurtulacak?
Şeriatı sıyasallaştırarak iktidarataşıyan Necmet-
tin Erbakan ve onun güdümünde eriyen Tansu Çil-
ler felaketinden kurtulduğumuzu düşünmeyelım.
Tehlike hâlâ devam etmektedır.
Mesut Yılmaz'a ortaklık öneren Erbakan, devle-
ti nasıl ele geçirdiklerini anlatmıştı... Şimdi Yılmaz,
tüm sivil toplum örgütleriyle birlikte parlamentoda
çoğunluğu sağlayarak hükümet oldu. Haydi baka-
lım, Yılmaz Hükümetı de devleti Erbakancı kadro-
lardan temizlesin. Çok geç olmadan."
Camilerin yeniden ibadethane olabilmesi için ön-
ce imamlardan başlayarak!
SESSÎZ SEDASIZ (!) NURÎKURTCEBE SözHi dövüş sanatı: Tongue Fu
Uzakdoğu'nun yakın dövüş sanat-
larından sonra bu kez fıziksel beceri
gerektirmeyen yeni bir "dövüş" sana-
tıyla tanışıyoruz: Tongue Fu.
Boyner Holding Yayınlarf ndan çı-
kan "Tongue Fu"daZülfü Dicleli'nin
çevirisiyle Sam Horn, sözlü dövüş
sanatının inceliklerini anlatıyor.
Tongue Fu'da amaç sözlü sal-
dırılar karşısında acı sözler söyle-
mek ya da susup kalmak yerine
kendini koruyacak şekilde ve güven
içinde davranmayı, konuşmayı sağ-
lamak. Örneğin, ne söyleyeceğinizi
bılmediğinizde ne söylemelısinız?
"Söylememiş olduğum bir şeyin
zararını daha hiç görmedim" sözünü
anımsatan Horn, "Soruya soruyla ce-
vap verin" diyor:
"Birisi beyninizdeki düşünceleri
okursa nasıl tepki gösterirsiniz? Böy-
le bir durumda 'Ne demek istıyorsu-
nuz?' sorusuylatopu hemen karşı ta-
rafa geri atın. Bu sorunun güzelliği
çok çeşitli düzeylerde işlerli olmasın-
dadır. Ne demek istiyorsunuz, so-
rusu: Bir şey söylemiş olmanızı
sağlar. Öfkenizi geciktirir ve sizi
saldıraya tepki göstermekten alı-
koyar. Temelde yatan konuyu açı-
ğa çıkararak size gerçek durum üze-
rine konuşma fırsatı verir. Kendinizi
toparlamanız için zaman kazandıra-
rak düşüncelerinizi ileride pişman ol-
mayacağınız bir şeyler söyleyecek
şekilde düzenlemenizi mümkün kılar.
Ham değıl tersıne zekice bir tepki iş-
levi görür."
PALAS PANDIRAS
Postmodem Türk deyimleri serisi:
Nerede çokluk, orada vidanjör! Müfrt Bozacı
1
İstanbul il Sağlık Müdürü Mehmet salman
'Ambulans hizmetinde
aksamayaşanmıyory
İstanbul Haber Servisi - is-
tanbul l! Sağlık Müdurü Meh-
met Salman. son günlerde çe-
şith vayın organların çıkan
•'Ambulans hizmetlerinde ak-
saklıklar >ar" şeklindekı ha-
hed£rin gerçeklen yanaitmadı--
ğını belirttı. Salman. bu tür ha-
berlerin toplum sağılığı açısın-
dan sakınca yaratabileceğını
vurguladı.
Salman. ambulans hizmetle-
rinde aksama olduğu şeklinde-
ki haberleri suç duyurusu kabul
ederek bir inceleme yaptıkları-
tıı açıkladı. İnceleme sonuçla-
hyla ılgıli olarak dün yazılı bir
içıklama yapan Salman, 13
âğustosta Bağdat Caddesfnde-
\\ trafik kazasında ve 17 agus-
tosta Kocamustafapaşa"daki
tren kazasında. ambulansın olav
yerine zamanında ulaştığım
kaydettı.
, Ambulans taleplennde top-
lam vakaların yüzde 45"ıne ilk
İ 0 dakikada olmak üzere yüzde
&5'ine ilk 20 dakikada ulaşıldı-
gını belirten Salman. "Trafiğin
çok >oğun olduğu saatlerde
bu sürenin uza>abileceği de
beklenen bir durumdur" de-
dı. Bu durumlarda genellikle
sağlık personelının ihmalinin
görülmedığıni ifade eden Sal-
maru şöyle devam etti;
"Olay \erindeki telaş ve
ambulansın nereden talep edi-
leceğinin veterince bilinme-
mesi nedenivle ihbarın gecik-
tiği ve bu gecikmenin idare-
mizden kaynakladığı izlenimi
oluşmaktadır. A\ rıca ola> a ta-
nık olan basın mensuplarının
ambulans talep etmedikleri
gözlenmektedir. "Ambulans
gelmiyor' haberlerinin vatan-
daşın hizmete olan gü\enini
zedelemesi ihtiyaç olduğunda
ambulansın hiç talep cdilme-
mesine neden olabilir ki bu
durum toplum sağlığı açısın-
dan sakınca \aratabilir."
Mehmet Salman. acil olaylar-
la erken dönemde karşılaşan ba-
sın mensuplanndan 112 No'lu
telefondan ambulans talep et-
melerini ıstedı.
Türk mutfağına yeni tatlar
Sana ve Sofra dergisi
tarafından ortakJaşa
düzenlenen "Sana-Sofra Yemek
Yarışması'nı tantuni. patlıcan
çorbası ve acıbademli şeftali
tatlısıyla yarışmava
İstanbul'dan katıîan Hacer
Akyıldız kazandı. Türkiye'nin
çeşitli iHerinden fınalist olarak
seçilen 10 bayan varışmacının
katılınııyla Polat Renaissance
Oteli'nde yapılan yarışmada
ikinciliği İzmir'den Şengül Öge.
üçüncülüğü Gaziantep'ten
Canan Direkçi kazandı.
Hazırlıklarına sabah 05.00'te
başlayan finalistler, yemeklerini
saat İ4.00'ten itibaren
aralarında Sabah gazetesi
yazarı Selahattin Duman ve
Türk hafif müzik sanatçısı
Candan ErçetiıTin de
bulunduğu jüri üvelerine
tattırdılar. Yarışmanm birincisi
ve ikincisine birer bu/dolabı.
üçüncüsüne ise bulaşık
makincsi hedive edildi.
ÇİZGtLİK KÂMtL MASARACI
KÂMİL MASARACI Yıllık izninin bir bölümünü kullandığından çizgilerine ara vermiştir.
H A R B İ SEMİH POROY
BULUT BEBEK M'RAYÇIFTÇI
biraz kızâıriym.
oynayaJım
Sayan hs...
MIRMIRLAR ICIR DIRAK
...VENi ARKAOA^LAR-
YERLER GbRMEK İ S T I -
YORUNA...
UARIKİIN İ4İNE 8A61NY-
ULIKYAPAN BİRŞEY
TARİHTE BUGUN MCMTAZ ARIK.AN 19 Ağustos
a
RUS BALESİ'NİN KURUCUSU
f329 'M Si/SON, £ER6£I PAVLOVTCH
(pİrA6YÎLYeF) S? rAÇINDA VENEOfe'TE ÖCMÜfTÜ.
yiRMİNCl yüZYtL BAÇ/NPA, ÇEVRESlNE TORLAbl-
Ğl EN IYİ &
OtAĞANÜSTÜ
y Ü BAT7NIU ÎLGİSİNI TOft
LAMIŞT7. ÖeeÛTÇİİLÛSÜ VE
ZEtJGtNLİ6lYL£ KLASİK DAAJSIN
ULAÇMişn. r. OÜAM SAI/AÇI ,
PAMYAS.INA AAE&£2 OUUSAK MONTSC/VZLO'
YU £EÇ£tJ DIA5HILEV (ÇİN; MJWSKY,P*VLO-
VA Sigl DANSÇILAH;ieAVEL, STKAI//VSKY, FAUA
6/8/ MÜZMiÇfLEg; PfCACSO, L£OH SA*ST6/'-
Bı /eessfjuti/t^^cEAaae/ÇÂy) ÇAt/ŞMfÇTf.
Saİda,ICorsorma ıre klıjinslu) '6isel(t.'de. görulüyor:
MANAVGAT İCRA DAİRESİ'NDEN
DAVET KÂĞIDI
DosyaNo: 1995 1741
1- Alacaklının adı, soyadı: Ramazan Şahin
2- Borçlunun adı: soyadı. tdris Akbaş
3-Haczinvapıldığıg"ünvesaat: 21.3.1997 saat 10.30
lcra ve Iflas Kanunu'nun 102. maddesıne tevfıkan yapı-
lan hacız sırasında kendinizi veya Teblıgat Kanunu hü-
kümlerıne göre tebellüğe yetkıli kimse hazır bulunma-
dığından ışbu kâğıdın tebliğ tarihinden adı geçen kanu-
nun 103 maddesi gereğınce üç gün içinde hacız tutana-
ğını tetkık \e bir diyeceğinız varsa bildirmeniz içın icra
daıresine başvurmanız, kendisıne (*) tebligat yapılama-
van Seydıler köyü ' Manavgat adresinde mukim borçlu
tdris Akbaş"a yasal sürelere 15 gün eklemek suretiyle
ılanen tebliğ olunur. lc. lf. K. 103
(*) Ev velce hacız vazedenlerle borçlular dahı yeni ış-
tirakve ılavelerkendilennebıldırilmek üzere 103 mad-
de mucıbmce davet olunurlar
(tc lf. K. 104 3 i Basın: 35309
YAYLADAĞI ASLİYE HUKUK
MAHKExMESİ'NDEN
EsasNo: 1995 72
KararNo: 1997 35
Davacılar Hanıfı ve Dudu Tokgöz tarafından davalılar Hazıne. Orman
idaresi ve Yavladağı Beledıye Başkanlığı dahilı davalı Hanne Sakallı oğ-
lu Selim aleyhıne açılan tapu ıptalı tescilı davasının yapılıp bitinlen du-
ruşması sonunda:
Davaya dahilı davalı olarak katılan Hanne Sakallı oğlu Selım'in Yay-
ladağı ılçesı Kurtuluş Mahallesınde oturmakta iken bulunduğu yerden
ayrıldığı ve tüm zabıta araştırmalanna rağmen açık adresinın tesbit edil-
niedığınden mahkememızin 10.6.1997 gün 1995 72 esas 1997 35 karar
sayılı hükmü ıle Yayladağı ılçesi Kurtuluş Mahallesı 145 ada, 136 nolu
parsel, 109 ada. 14 nolu parsel sayılı taşınmazların 1 4 hıssesınin Hani-
fi Tokgöz, 3 4 hıssesı Dudu Tokgöz adına tapuya tescıline karar venldi-
ğı. verılen hükmün ilan tarihinden itibaren 15 gün sonra davahya tebliğ
edılmiş sayılacağı ilan olunur. 30.6.1997
Basın: 31298
B U L M A C A SEDAT YAŞAYA\
SOLDAN
SAĞA:
1/ Gelışıgüzel 1
toplanmış eş-
ya. 2/ Dökülen
tohumlarla er- 3
tesıyılkendılı- .
ğınden çıkan
tahıl... Maden- 5
cılıkle ilgilı
kuruluşumu- 6
zunkısa yazılı- j
şı 3/ Sergen...
Bir inceleme 8
1 2 3 4 5 6 7
sonucunu ıçe-
ren yazı. 4/ lz-
mır" ın su gereksınımını
karşılayacak olan bir
baraj. 5/ Hatay ılınde
bir göl ve o\a... Müs- 2
tahkem yer. 6/ Eskı dıl- 3
de ekmek... Fazla bön.
avanak. II Çok cefa
çekmış kimse... Hü-
kümdar başlıgı. 8/ Bir 6
nota... Derının yağ be- 7
zı ve ter bezı salgıları- •
nın anormal artışı. 9/ j
Küçük tuzlu bisküv 1. =*
YTKARIDA.N AŞAĞIYA:
1/ÇanakkaleBoğazı'nın Batı dillenndekı adı. 2/ Bırgöz
rengı... Kırmızı renkli ve etı lezzetlı bir balık. 3/ "Akar-
su krosu" da denılen spor dalı. 4/ Belırtı. . "Benım yâ-
rim gelışınden bellidır — ellerı deste deste güllüdür"
(Karacaoğlan)... Birpeygamber. 5/Zorunlu gereksınme
maddeleri içındevletçe saptanan fıyat... Yanağın alt kıs-
mı. 6/ Eskı Mısır'da güneş kursu olarak betımlenen tan-
rı... Benlyum elementının sımgesı. II Erol To\"un bir
romanı. 8/ Taş kemer ya da tas. kemerlerle vapılmış ev.
oda, kapı gibı şey... "Olmadı tenhaca bir ışret çemende
—- ıle Üstüme göz dıkti nergısler nıgehbân oldu hep"
(Nedım). 9/ Artvın yöresıne özgü bir halk oyunu
Mahmut Esat Bozkurt
ve "Atatürk İhtilalii"
Mustafa Kemal Atatürk ve Anadolu halkı, za-
manla evrensel bir iletiye (mesaja) donüşen Ulu-
sal Kurtuluş Savaşı'yla emperyalizmın ıkiyüzlü,
kan içici ruhunu büyük bir bozguna uğratmıştır.
Nasıl Amerikan emperyalızmi Vietnam yenilgisi-
nı içine sindirememişse, Batı emperyalizmi de
Anadolu yenilgısini ıçıne sindirememiştır. Bu ne-
denle bugün emperyalızm, oyunlannı daha sis-
temli, daha deneyım kazanmışlıkla surdürmek is-
temektedir. Bu tehlikelerı göz önunde tutarsak.
Kurtuluş Savaşı'mız bıtmiş değıldir. Emperyalızm
yeryuzünde var olduğu sürece bilime, aydınlığa,
akılcıhğa giden yolda ulusal bağımsızlığımız her
zaman pusuyadüşürülmetehlikesi ıçindedır. Bu-
gün. tıpkı geçmişte olduğu gıbi. ihanet çeteleri
emperyalizmle dayanışma ıçındedir. Önlerındeki
en büyük engel de Gazı Mustafa Kemal Atatürk
ve onun çocukları olmuştur. Anadolu aydınlan-
masının en büyük öncüsü Atatürk, bize cumhu-
riyetin kendisi olmamızı öğrettı. Cumhurıyet, Ana-
dolu halkının biricik kimliğidir. var oluşundakı töz-
^dür. Bu da kolay elde edilmedi. Emperyalizmin
Anadolu aydınlanmasına en sınsı tuzaklarından
biri, kuşkusuz, şeriatın gerı getirılmek ıstenmesi-
dir. Çünkü bir halkın duyarhğını, benliğıni. bilın-
cini yok etmenin en etkili yöntemi ona bağnazlı-
ğın uyuşturucusunu. bilimdışılığın afyonunu yut-
turmaktır. Şeriatçölleşmedir. Çölleşmenınyaşam
(hayat) kuyulanndaysa insan kanı vardır Atatürk
devrimlerinden kaygılananlar, şeriatın çöl akrep-
leridir. Onlar çöl kumlarının altında yaşam sürdü-
rürler ve ne zaman sokacakları bellı değıldir. Kar-
deşcinayetlerınin meşrulaştırıldığı, ınsanın insan
kanına alıştırıldığı bir dünyanın özlemi içindedir-
ler.
Türkiye'de laik hukuk düzeninın temellerini
atanlardan Mahmut Esat Bozkurt'un Kaynak
Yayınlan arasında çıkan Atatürk İhtilali adlı kıta-
bını okuyorum. Kitap, Ataturk'ün direktıfiyle Mah-
mut Esat Bozkurt'un hazırladığı konferanslardan
derlenmiş ve Kemalizmı sıstemleştırme amacını
taşıyor.
Hilafetin Türklüğe Zararlan başlıgı altında şun-
lar yazıyor: "Hilafet laiklıkle uzlaşamazdı. Yeni
Türk Cumhuriyeti'ni laik kılmak birkaç bakımdan
zorunlu idi. 1) Dinle devleti bırbırinden ayırarak
modern bir cumhuriyet kurmak için. 2) Dını Tur-
kün ilerleme adımlarınm onünde engel olmaktan
çıkarmak için. 3) Ve nihayet modası ve manası yok
olmuş, bütün bir tarıh içinde Türke, yalnız ve sa-
dece zaran dokunmuş böyle bir kurumu yok et-
mek içın. 4) Ulusal duyguyu uyuşukluktan koru-
mak, ona hızını vermek için.
Laiklık, bazılarının anladığı veya anlatmak ıste-
diklen gibi dinsizlik değildır. Devletm dınle aynlı-
ğıdır. Esasen devlete din ızafe etmek kadar yan-
lış bir şey düşünülemez. Bilirız kı, dınler o dıne gı-
renlere bazı ödevleryükler. (...) devlet ıse tüzel kı-
şilıktir (hükmi şahsiyettir). Bu ödevlerı yerine ge-
tiremez. Nasıl anlatayım. Bir devlet duşünülebilir
mi ki, hacca gitsın de hacı devlet efendı olarak
dönsün?! Yine bir devlet tasavvuru mümkün mü-
dür ki, abdest alarak beş vakitte namaz kılsın ?Ra-
mazanlarda oruç tutsun? Osmanlı Kanun-u Esa-
sisi (anayasası) ve Birincı ve Ikinci Teşkılat-ı Esa-
siyelerimiz 'Devletin dinı, din-i Islamdır. Ahkam-ı
şeriyenin tenfizine Büyük Millet Meclisı memur-
dur' gibi birtakım maddeleri ihtiva edıyorlardı kı,
bu hem gülünç, hem de zararlı idi. (...) Çünku, din-
le devlet birbihnden ayırt edilmedikçe din devle-
te direktiflerini verıyor ve zalım hükümdarlarla on-
lann emir kullarının elınde bir baskı aracı oluyor-
du. Hükümdarların ve onların hükümetlerinın en
fena hareketleri dinle meşru göstehlıyordu. (...)
Idaresizlik kolayca şeriatın sırtına yükletiliyor ve
akan sular durduruluyordu. Bizdekı isyanların,
kaytaklıklann hemen hepsi şeriata arka verdı."
"Ağzıkara" şeriatçılar. işte bu nedenle emper-
yalizmin tetikçiliğini yapıp büyük kurtarıcı ve ba-
ğımsızlıkçımız Atatürk'e saldırıyorlar.
BALA SULH HUKUK
MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo 1997 143
Davacılar Fahri Ballı. Alı Ballı \e Ahmet Ballfmn da\a-
lılarMalıyeHazınesı ve Karaalı Beledıye Ba^kanlığı alevhı-
ne açmış oldukları tescıl davasmm yapılan açık dunı^malan
sırasında verilen ara karan gereğince;
Davacılar Fahri Ballı. Alı Ballı ve Ahmet Ballfnın Balâ
ılçesı, Karaalı köyü hudutlannda bulunan Sada mevkiınde,
doğusu 627 no'lu parsel. batısı elvenşsız arazı. kuzeyi 630
no'lu Halil Ballı taşınmazı, güneyı ıse zıraata elverı$M7 ara-
zı ıle çevnlı olan tahmınen 50 dönüm mıktarındakı ziraata
gavrısalıh taşınmazın davacılar Fahn. Alı ve Ahmet Ballı
adına tescılını talep ettıklerınden. bu taşmmazda u>tun hak
ve ıddıa sahıplennın bu ılanın yayımı tarıhınden itibaren üç
a> ıçensınde mahkememızin yukandakı dosvaMna ıddıala-
rını kanıtlayan belge ve delıllerle başvurmaları. aksı takdır-
de davacılar adına davacıların ıddıası kanıtlandığında tespit
\e tescıline karar verıleceğı ilan olunur