02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 AĞUSTOS 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 KİTAP TIRTILI SELtM iLERt Bertolt Brecht yaşıyor...BertohBrechtTürkıye'deyetmışli yıl- lann en büyuk gözdesıydı Gerçı eserle- nnın bazılan daha oncekı dönemde düı- mıze çevnlmıştı, ama unlenmesı, üze- n n d e sıkça durulması, sozlennden ılle alıntılarabaşvuTulması behrtnğım döne- me rastlar Tîyatroda Brecht Edebıyatta Brecht Hatta sınemada Brecht Bununla bırlıkte Brecht'ı yakından ta- nıyor mu\duk' > Esennı ozumsemış mıy- dık? MıtosBOYUT Yayınlan ıçın unutul- maz "GaHle'nin Yaşamı'"nı yenıden dılı- mıze kazandıran ustelık ı lk kez 'metnin' tümünu ve ötekı GaHeimetınlennı (Ga- lıleo / Arnenka metnı, Galıleı'nın Yaşa- mı / 1955 - 56) butûn açıklamalanyla bırlıkte kazandıran Ahmet CemaLyıllar- dan ben Brecht'm eserlenyle ıç ıçe ya- şadı Ahmet Cemarebır>oruvönelttım " Brecht'e duyduğun ilgL, verdığin emek yıllar oncesinden başlryor. Bunun neden- İennı açar mıan?" Yazılı yanıtı aktanyorum Okunduğun- da görûlecektır kı. Brecht'ı hıçbınmız yetennce ozumsememışız, yalnız herkes Ahmet Cemal kadar ıçten davranmıyor Yanıt şöyle •*Bu sorun iızenne ben de merak edip bakom; ilk Brecht çevinm 1976 da. yani bundan yirmi bir vil once yayımlannuş. Gunebakan ^ayınlan'ndan Sosyalıst Gerçekçılık ve Toplum' başuğrylaçıkan, Brecht'in çcşitii yazuannı içeren bir Irîtap- n, Sen de hatutarsın: . O zamanlar Brecht Turkiye'de 'mo- da'ydı; demek istedığim şu ki, anlaşılmış olmaktan çok, bir modavdı. \e şöyle di- y ehm: O zamanlar haüriadığım kadany- İa Brecht'in 'devnmcüığı' biraz fazla vur- gulanırdL Bununla kendi alanında gerçekanlam- da bir devTİmci olduğunu yadsıyor deği- tim eJbeL Brecht, devrimci bir sanatçrydı ve ben o yıllarda onun sanaünın, sanata getirmiş olduklannın onemının bızım or- tamımı/da yetennce anlaşılnuş olduğu kanısında değılim. Genel olarak nasıl bir sanat anla\ışının penceresınden dunyaya bakbğıpekırdelenmiyordu. Epiktiyatro -aıüayışı büe o ydlarda biraz kahptaşontmışb sanki. Ben deo zamanlar daha çokbumoda- ya uydum. tlk Brecht çevirim yayımlan- dığında, Brecht konusunda çok az bilgim vardı. Ama Brecht çevirdim diye poz ke- siyordum. Ovlesine bir cahıl curetivdi kı goster- digını. Brecht'in by atro kuramı alanında- ki başyapıtı sayılan 'Tıyatro Içın Kuçuk 'Organon'umı bfle çeviripo kitaba koymak- tan çekinmedim. Oysa Brecht'e ilişkin bügüerimin azh- ğmdan başka, o zamanlar tiyatro kura- mına ilişkiıı bilgflerim de çok zayıfh. So- nuçta, 'Tıyatro Içın Kuçuk Organon'un ilk çev ırisı, ınanılmaz > anhşlaria dolu. re- zalet bir çevıri oMu. Nev se kı 1993'te, ya- ni on yedi vıl sonra aynı yapın bu kez Mi- tosBÖYlT için bağunsız bir kitap ola- rak yeniden çevirdim ve o kitap için yaz- dığım onsözde bir zamanlarki günahla- nmı da ibraf ederekeskı okurlardan özur diledım. Sonraki yıllarda Brecht, benim için gi- derek bir tiır tutkuya donuştu. Onu 'oğ- rendıkçe' voğunlaşan bir tutku. Kendiy- leveyaşadığıçağlabuncakapsambbesap- bşarak yaratmayı ilke edinmiş bir sanat- çıya duyulan tutku. Ondan sonra Brecht'in biçbir çalışmasım "bılmeden çevinne- recht bir dönem Türkiye'de modaydı. Devrimciliği biraz fazla vurgulanırdı. Genel olarak nasıl bir sanat anlayışının penceresınden dünyaya baktığı pek irdelenmiyordu. Epik tıyatro anlayışı bile o yıllarda biraz kalıplaştınlmıştı sanki.' dim. Sanınm kendimi ona da affettirmı- şundir..." Zaman içinde Brecht'i tanımak Ahmet'ın andığı Sosyalıst Gerçeklık ve Toplum 'un notlanmasında benım de kü- çucuk bır katkım ormu$tur Bir defa kıta- ba notlar, açıklanıalar ekleme duşuncesı benden çıkmıştır tkıncısı. nelen notlarla açıkJamamız gerektığıru, maddelenn ço- ğunu ben saptamıştım Yıllar onceydı O açıklamalar, not dûş- meler çalışması hayatımın en gûzel çalış- malanndan bın oldu. Teşvıkıye'den kal- kar gıder, Ahmet'ın Moda'dakı -kım bı- lır hangı- kuçümen kıra evıne gelır, daha da kuçumen çalışma odasında -aynı za- manda yatak odasıdır- saatlerce çalışırdık. Kıtaplar, ansıklopedıler açılır, Brecht'e ılışkin bılgı, Brecht'in andığı eserlere ılış- kın yorum devşınlırdı Bertolt Brecht'ı okumak arzusu bende o> le başladı dıyebılınm Brecht'ın yaz- dıklanm okuyarak değıl de, Sosyalıst Ger- çekçılık ve Toplum'u notlarken, notla- maya çalışırken karşılaşnğımız bır 'büyük' yazara duyulacak heyecan ve hayranlık- tan Handıyse söyience değen taşıyan bır- takımanekdotlarkalmışaklımda Brecht, sahnede oyuncunun duygu aktanmından çok, duşunce akıanmına önem vermesı- nı talep etmektedır Helene VV'eigel galı ba "Cesaret AnaveÇocuklan''nda oyna- maktadır sahnede ağlar Ispanya'nm düş- tüğu gecedır o gece Ikıncı Dunya Savaşı'nda Amenka'ya giden Brecht, McChartj 'nın hışmına uğ- rayanlararasmdadır Ünlu savunmasında 'ilerici' bır ınsanın faşıstlere karşı müca- delede yennın 'cezaevi' ohnaması gerek tığuıı kanıtlayacaktır Sonra bu savunma- sını ıstıhzayla açıklamış, kaleme getır- mıştır Kısacık sayılabılecek bır omre sığmış onca esere donüp baktığımızda, ancak okuyabıldıklenmden yolaçıkarak söyle- yebılınm kı, Bertolt Brecht her şeyden ön- ce keskın bır zekâ anıtıdır Belkı de asıl bu noktadan büyuluyor okuru 'Eser'ın 'zaman'la ılışkısını en ıyı bı- len tıyatro yazandır Değışık oyunlannı yenıden yenıden yazması, günun açımlan- ması ıçın 'metni' bır firsat sayması belkı 'klasik' anlayışa ters duşebılır. ama tîyat- roda her şeym zamana, yaşanılan zama- na ışık tutması açısından elbette örnek alınası bır seçımdır Nıtekım bu yenı Galıleı çevınsındekı olağanûstü açıklamalar, yalnız bu oyu- nun serüvenmı dıle getrrerek, Brecht'in zamanla ödeşmesıne tanıklık edıyor Brecht, 1944 yılının son ayı, Galıleı ıçın Charles Laııghton'la bırlıkte çalışma- ya başlar, sonrasını okuyalım "Ottakça- hşma, bir temsilin hazuiıklanna hizmet et- mevi amaçiar. (._) tngiüzce metin, bir çe- viri anlamında olusturulmuş olmadı. Bu- rada edebnat \e tıyatro tarihınde ilk kez obnak uzere, yazann kendısme vabana obn bır dilde başrol oyuncusuyla biriikte var olan bır o\ kunun ve onceden vBzılmış bir ö) kunıin temeünde yeni bir metin gelişti- rUmesi gibi bir durum vardL Ov ku ve sah- nekr bu surecte yenıden oluşturutdu." Her batamdan özenli Çalışma surdukçe Brecht'in 'yeni' tu- tumu da belırgınleşır "\ynca Brecht bu oyun uzenndeki ça- lışmalanna Gah'lei'nın ihanetıni ve başa- nsızlığını karartı bir biçimde \ıırgula>< an yeni bir anlayışla başlar. Yeni metin, savaş- ta olup bitenlerin eddsıyle, ilk metin gibi bih'min toplumsal geüşme açısından taşı- dığı onemden çok, bilım adamının buluş- lanndan doğan birev^el sonunluluğunu he- defler." Her bakımdan ozenlı, cıltlenmesmden kâğıdına bunca emek venlmış, yenı Ber- tolt Brecht Bütun OyunJarı dızısı, oyle saruyonım kı, usta ışı çevınlen ölçüsun- de, notlamalan, açıklamalanyla da Turk okunına ufuk açacaktır Ahmet Cemal'e bır soru daha yonelt- tım "Galilei'yi çevirirken, nasıl bir çalış- ma düzeni kurdun" dıye sordum O ya- nıtı da aktanyorum "Once bunun 'başlı başına' birçauşma duzeni olduğunu sovleyebilirim. Çunkii bildiğin gibi Galilei'nin yaşamı çok bü- yûk bir projenin yauuzca bir parçaaydL MitosBOYTT, Brecht'in tüm yapıtlan- nın Berlin-Frankfurt Basunı ıçerisüıden. tüm oyunlannı içeren on uç cıkün yayın haklannı saon alnıışa Vaklaşık ıki yıl su- recek bır proje soz konusuydu. Gtrçi bu proje benden başka Azız Çalışlar, Yucel Erten, Özderrur Nutku, Yılmaz Onay, Fı- lız Ofluoğlu ve Ayşe Selen'in de katkıla- rnia gerçekkşecekiti. oyunlan paylaşnuş- nk. Ama yedi kişi olmamız. sanınm ken- dimizi rahatlanuş hissetmemize pek yet- medi Çunku ışunız yalnızca bilıncn oyun metinlerinı çevirmekJe sınıriı değiL Tek tek oyunlara ilişkin burun tanıamlanmış ve tamamlanmanuş metinler, her oyunun oluşum o> kusu, çeşıtti belgeier, satır açık- lamalan vh. gibi Berlin-Frankfurt bası- mında yer aian bfitün malzemenin de çev- rilmesi gerekiyor™ 'Galıleı yegeKnce, benim açımdan işin gûç yani. GaDlei metink'nnin ve bu metin- İere ait malzemenin andığun basımda tek başına bır cıh oluşturmasıy dı. Vani Galı- leı'nın Yaşamı ru çevirmekle, butun bir cikfi de tek başıma çevirmış oMurn. Ger- çekten çok zor, ama zorhığu olçüsünde zevkB bir çahşma oldu. Elbet 'dış > aşam- la' ilişkikrimidahadaazaltmakzorunda kakum. Normal vatma saatlenm de gece vana sonrasından sabah dorde doğnı kay- dL Her zaman birkaç çeviri uzerindc bir- den çahşma akşkanhğan olduğu için, Brecht gibi yogun bir projeye girişince, hafta için- de Eskişehir'de bulunduğum gunlenn ak- şamlannda da çahşma zorunluluğu belir- dL Evdeki normal bilgtsayan Eskişehir'e taşıyamayacağımdan, bu işin albndan kal- kabilmek için tüketici kredisi kullanarak bir 'notebook' satın aküm. Zaten aşın bır yani ounayan harcamalanmda epey bir lasıntna gıttim (bunlar da Galıleı' için kurduğum çaüşma duzenıninönemli par- çalanydı, onun için anlarüm). Ama şimdı, 'Galıleı'nın Yaşamı' başbklı dh nefis bir baslayia önümde duruyor ve ben de ona baktıkça'Her şeye degdı' diyorum. Onem- Kotandabudeğymi?" Galileiyine gündemdeÇevmnın oluşum öyküsüböyle Ama bir yandan da başka bır 'gündenı' söz koousu "Gahlei'nin Yaşamı*'yıJlar on- ce oynanmış, sevılmış bır oyundur ts- tanbul'da. Ola kı yenıden oynanır, bu çevınyle oynanır Gerçı Bertolt Brecht eskısı kadar 'moda' değıl sanat ortamında. Iyı kı değıl Şimdı onu kavramanm.özûmse- menın eşığrndeyız. Gahleı kıtabını okur- ken, dedığım gıbı, metmler kadar, "Ya- anun Tarihçesi", "Metinkrin CHuşınn Öykûleri", "Metinlerin Yazımlan", ^Pyımbrm Sahnetenişi ve Yankdan" bölümlen de çarptı benı Hıçbır tryat- ro esenmızın boy lesı yoğun bıçımde ır- delenmemış olmasma yenndım Brecht'ı tanımak, kavramak ısteyen- ler ıçın çok değerlı bır çalışmayla kar- şı karşıyayız. Bır aİıntıyla, Galıleı'nın şu unurul- maz sozlenyle noktabyorum "Evet, hem azmuk için Latince değil, çoğun- hık için Floransa dilinde ya/acağım. Çünku bu kitabı herkes anlayabilmeli. Bunun için eflerh le çahşan insanlara ih- tiyaam var. Olup bitenlerin nedenleri- ni onlardan başka kim öğrcnmek ister ki? Ekmeği yamızca sofrada gorenler, onun nasıl pişirtfdiğini bifanek istemez- ler; o gûnıh, finncı yerine Tann'ya te- şekkûr etnteyi yeğler. Ama ekmeği ya- panlar. hiçbir şeyin harekete geçirilme- den hareket etmediğini anlayacaklar. Senin zeytinleri sıkan kı/ kardeşin, Ful- zangk), çok şaşırmay'acak, ama buyük b r olaatıklaguİecek. Sabanı topraga bas- tıran köylükr. dokuma tezgâhının ba- şındakidokmacüar.şinıdibütünsokak- larda kay naşıp duran halk, buıüann hcpsi Güneş'i gösterip şöyle diyecek- len Bu, soylulann kullandığ] türden al- tın bir kaikan değil, fakat bir kaküraç- tır. Dünyanın hareket etmesinin nede- ni ise, guneşûı onu hareket ettirmesidirf Dünyanın öndegelen opera sanatçılarından Cecilia Bartoli, müzikdünyasında starsistemineşiddetle karşı çıhyor Trimadonnalar çağımıza uygun değil'Kültûr Servisi - L nlü ltalyan mezzosopra- no Cecilia Bartoli, geçen ay Zunh'te verdıgı konserde ızleyenlen buyuledı Bayan Pava- rotn' olarak anılan sanatçının Zunh'te verdı- ğı konser hakkında İs\ ıçre'nın onde gelen ga- zetelennden Dıe Tages- Anzeıge "Barto- li'nin resitali futbol sezonunun kapanış ma- çından bile daha kalabalık ve ilgi çekicivdi" dıyeyazdı Cecilia Bartoli, 1966 yılında Roma'da doğ- du Anne ve babası da opera sanatçısı olan Bartoli, küçûk yaşlarda trompet çalmayı ve flamenko dansını oğrendı Bartoh'mn mez- zosoprano sesını ilk kez annesı keşfeth ve ku- çûk Bartoli, Roma'dakı Accademıa dı Santa Cecılıa'de eğıtım gordü. Mezzosoprano Cecıla Bertolı. dokuz ya- şmdayken Roma'da "Tosca" operasında ses- lendırdığı çoban rolüyle ilk kez opera dun- yasında yer aldı 19 yaşmdayken Herbert von Karajan'ın televızyon programıyla tanı- nan sanatçı, aynı yıl "Sevil Berberi" opera- sında Rosına'yı canlandırdı ve daha sonra Daniei Barenboûn'ın yonetımınde Mozart'ın yapıtlannı seslendırdı Sanatçının çalışmalannı 1993 yılında La Scala ve Salzburg Festıvalı, 1994 yılında da Barenboım ve Rkcardo Muti ıle yaptığı ça- lışmalar ızledı Eleştırmenler Cecilia Barto- lı'yı bugune kadarkı en ıyı Mozart yorum- cusu oiarak adlandınyor Dunyadakı bırçok operada yer alan sanatçının bır de Internet'te fan kulübu var Bartoli, göstenşb yaşamın yenne sade bır yaşamı tercıh edıyor ve bu yönuy le de gûnu- müzün gostenş meraklısı sanatçılarından ay- nlıyor ICendısını pnmadonna olarak adlan- dıranlara ofkesı ıse gözlennden okunuyor ve "Ben basının ve kamunun görmek istediği gi- bi olamam. Primadonnalar 1997'ye uygun değil. Ben muaği pay laşan insanlaıia bir ara- da olmak istivorum. Kendimi de yıldız karşw a hareketin lideri olarak goruyonım" dıyor Dünyaya opera sanatçısı olarak geldığını soyleyen Bartoli, sanatçıvı değerlı kılanın goruntusunun dışında yeteneğı olduğunu soy- luyor. ltalyan olmasına rağmen kendını Alman muzığine yakın hıssettığını belırten Bartoli şımdılerde ıse seslendrrdığı parçalan daha ıyı yorumlamak ıçın Almanca öğrenıyor Kendısını 18 yuzyıla aıt hıssettığını anlatan Bartoli, Puccini, Verdi gıbı ttalyan bestecı- lenn kendınc gore olmadığını belırrıyor Ope- ra yenne resıtallen tercıh eden sanatçı, yılda bır ya da ıkı defa olmak uzere Andras Schiff ve James Levine gıbı unlu ısımlerle bırlıkte aynı sahneyı paylaşıyor Bırçok mezzosoprano sanatçının canlan- dırmak ıstedığı Carmen rolu ıse Bartoli'ye o kadar da çekıcı gelmıyor "Bu tûr opera- lardarol almakoldukça zor, çünku iyi bir yö- netmen ve besteciyk çalışmanız gerekli. Ben daha çok barok donemi 17. yüzyıl eserlerini kendime uygun buluyorum. Örneğin bir sa- natçı bir akşam Mozart'uı 'Fıgaro'nun Du- ğünü' operasında yer alan Cherubino'yu, ikinci akşam yine a\nı operada yer alan Su- sanna'yı üçüncü akşam da Kontes'i canlan- dırabilmelidir. Ben bunu yapmaya çauşı- vorum." ODAK NOKTASI AHMET CEMAL Sanatta Gelenekle Hesaplaşma... Sanat eğıtımının kuramsal yanının amacı, "za- naat" bağlamında neyın nasıl yapılması gerektığı- nı oğreten teknık oğretımı, yaratıcılığın duşuncey- le nasıl beslendığını/beslenmesı gerektığını gos- tererek desteklemektır Daha once de yazılanm- da bırkaç kez belırttığım gıbı, sanatın dılını salt dıl uğruna oğrenmek, sanat yapmak ıçın yeterlı de- ğıldır Bır şey anlatmayan ya da eksık anlatan dıl, dıl kullanımı ne denlı yetkın duzeyde olursa olsun, sanatçılığı değıl, ama yalnızca bellı bır zanaat us- talığını kanrtlar Sanatın varlık olçutu ıse, en yetkın duzeyde kullanılması zaten bır onkoşul olan dıl aracılığıyla anlatılan şey, betımlenen/yaratılan dun- yadır Sanat ıle duşunme eylemı arasındakı yoğun bağ goz önunde tutulduğunda, otekı alanlarda oldu- ğu gıbı sanat uzenne duşunmede de kavramların bılınmesının ve yetennce ya da hıç bılınmemesı- nın belırfeyıcı rol oynayacağı açıktır Sıstemh du- şunebılmenın anahtarları olan kavramlara yetenn- ce tıtızhk gostenlmemesı, sanat uzenne duşunme soz konusu olduğunda, her şeyden once sanat- çının -veya sanatçı adayının- kendı hesapiaşma- lannın gereken netlıkten yoksun kalması ya da kı- mı zaman boyle bır netlığe hıç ulaşamaması so- nucunu doğurur Duşuncenın yetennce bılgıyle beslendığı ortam- lann sanatçı yetıştırme bağlamında çok daha el- venşlı zemın sağlaması aslında yukanda sozunü ettığim hesaplaşmalann yoğunluğunun ortaya koy- duğu bır sonuçtur Yuzyılımızın en onemlı sanat kuramcılannıdan ve sanat tanhçılerınden Arnold Hauser'ın, çevınsı uzennde uzun zamandır çalıştığım "Sanatın Top- lumbılımı" adlı başyapıtında yazar, daha ilk sayfa- lardan başlayarak sanat uzenne duşunmede kav- ramların bılınmesının ve doğru kullanılmasının sa- natçının yaratma surecı ıçın taşıdığı onemı vurgu- luyor Bu arada çok onemsedığı gelenek kavramı- nı da bağımsız bır bolumde dennlığıne ışlıyor Hauser'e gore gelenekle hesaplaşmak, başka de- yışle sanatçının her şeyden once kendı ıç hesap- laşmasında, nerede bulduğuyla yetındığını, nere- de bulduklanndan daha ılen çızgılere geçtığını ve- ya geçmesı gerektığını ıyı saptaması, temel onem taşıyor Bu doğrultudakı açıklamalanna, sanat dı- lının geieneğı ıle başlayan Hauser, "sanat dılı" ve bır sanatçının "dılını bulması" konularına şoyle eğılryor "Ötekı anlatım bıçımlen gıbı, sanat da 'ın- sanlığın unutulması ve yenne başkasının konulma- sı olanaksız bır anadılı' değıldır, sanat da yalnızca geçertılığı sınırfı olan 'lehçe'd/r Sanat hıçbır zaman kendısınden once hıçbır dılsel ıletışımın bulun- madığı bırılkdılya da herkesın her zaman anlaya- bıleceğı bır dunya dılı sayılamaz Buna karşılık sa- nâi, çoğu kımse tarafından konuşulan ve anlaşı- lan bır 'ö\\'dır, bır şıvedır, başka deyışle kullanıla- bılıhığı geJeneksel, zımmen benımsenmış anlaş- ma araçlannın geçehılığıne dayanan bır anlatım ta- ştyıcısıdır " Yukandakı satırtarda once "sanatın heritese ses- lendığı" yolundakı yanılsamaya karşı çıkılmakta Bu karşı çıkışa temel olan duşunceye gore sanat, "herkese" değıl, ama yalnızca "o dılı", bellı bır "lehçeyı" bılenlere açık bır ıletışım ortamıdır Brecht de, sanattan ancak "bılenlerden oluşma bır azın- lığın" anladığını, bu nedenle yapılması gerekenın bu azınlığı eğıtım aracılığıyla bır çoğunluğa do- nuşturmek olduğunu soylerken, aynı konuyu dıle getırmıştı Yukandakı alıntının konumuzla doğrudan ılıntılı bolumunde ıse, her dıl gıbı sanatın dılının de ka- çınılmaz geleneksel yapısı vurgulanmaktadır Bu gerçek karşısında hıçbır sanatçı ıçın, gelenekle bütün koprulen atarak "yepyenı bır dılın yaratıcı- sı" olduğu soylenemeyecektır ve hıçbır sanatçı da boyle bır sav ıle ortaya çıkamayacaktır Pekı o zaman sanatçının dıl bağlamında yaptı- ğı ve yapabıleceğı nedır? Hauser, bu soruya şu ya- nıtı verryor. "Her sanatçı kendını ondan oncekıle- nn, orneklennın ve öğretmenlennın dılıyle anlatır, çünkû kendını ıçınde bulduğu gündelık dılı nasıl o yaratmıyorsa sanatının dılını de kendı başına yaratmaz ve bıçım gereksınımını kendı olanakla- nyla karşılamaz Kendıne ozgü bır tonda konuş- maya başlaması ve kışısel anlatım bıçımının kay- naklanna gıden yolu bulması uzun zaman alır Genç devler ve asıler de kendılennı daha oncekı kuşağın lehçesıyle dıle getırıher ve en sert muha- lefetbile savaştğı ahmın veya eğılımın anlatm araç- lanndan yararlanır ( ) Öteyandan bır sanatçı ken- dını seteflennden bağımsız kılmayı başaırnış ( ) olsa bile, en fazlasından dılde bır yenılenme ger- çeklesır, ama yenı bır dılın yaratılması soz konu- su olmaz, boyle bıraşamada dahıyenı olusan her eser otekı eserlere kendısını yaratanın buluşlan- na ve deneyımlenne oranla çok daha fazla şey borç- ludur " Demek kı sanatçı açısından "geleneğe karşı çık- mak", hıçbır zaman yenı bır dılın yaratıcısı olmak anlamını taşımayacaktır; ote yandan kendıne oz- gu bır "anlatım bıçımı" gelıştırmek ısteyen sanat- çı ıçın her şeyden once kendını "ıcınde bulduğu" dılı/geleneğı çok ıyı oğrenmek, sonrası ıçın onko- şul olmaktadır Bu konuyu surdureceğız arlıkların jğindeki Mbulusma" ent luslacatası Adolu lu Ana _ Müzik restıvaıı 24 Ağustos-20 Eylül 1997 Bilkent Senfoni Orkestrası Bulgaristan Devlet Filarmoni Korosu 250 kişilik dev sanatçı kadrosuyla, • Yunus Emre Oratoryosu/Saygun • 9 Senfonı/Beethoven • Mozart/Requıe»n • Carmına Burana/Can Orff • RaveVBolefo • Paganını/Kefnan Konçertosu • Çaykovskı/ltalyarı Kaprıçyosu • Rımsk Kor^akofispanyol Kapnçyosu • Tuzun/Turk Kapnçyosu • Macar Danslan/Brahms • Sav DansJan/Dvorak • ÇayKovskı J Strauss'Valslef Polkalar • Vozart Şostakovıç J Strauss.'Uverturier • Introductıon et Rondo Capnccıoso/Saın Saens • Çıgan havalar; Capnen Operası ndan Fantezı/Sarasate • Morart Puccın Vendı/Aryalar Yunuı Emr» KûBym, Sivrihnar 24 Agustos Pazar saat 20 00 BMont Koraw Salonu, Ankara 26 Agustos Salı saat 21 00 IzMt Bayıd ÜnvMiitMİ, Bohı 27 Agustos Çarşamba saat 19 00 BaWnt Konsar Safonu, Ankara 28 Agustos Perşembe saat 21 00 Zalv* Aakhava MCz«i, Kapadokya 30 Agustos Cumartesı saat 19 30 Efes A n A TiyatrMu, E f M 1 Eylul Pazarte» saat 21 30 Bodnjm KtUti, Sodrum 2 Eylul Salı, saat 21 30 Bilkent tlnrverstesı Mjzık v« Sahne Sana-sn Falcultesı tCLi>tuf ve sanat etk>n]ı9ıdr Bodıun Kal«, Bodrum 3 Eyiul Çarçamb<= saat 21 30 fi Tıyatro, ylu! B ereen4 Eylul "erşernbe saa* 21 3C Atanolıiı Aıttandn» Amfi TiyatnMu, Edremıt 5 Eylul Cuma saat 21 30 Kûttûr Park Aqkhava Tiya1ro«ı, Buna 13 E/jl Cjmartes saat 2' OC Atatüriı Kapalı Spor Salonu, Sinop 20 Eylul Cumates saat 21 00 Aynnttı bılgı ifin. (312)266 44 15 B leTe sadece mazt e de e k ^î g rtfler nde satilacak
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle