Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 AĞUSTOS 1997 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
KİTAP TIRTILI SELtM iLERt
Bertolt Brecht yaşıyor...BertohBrechtTürkıye'deyetmışli yıl-
lann en büyuk gözdesıydı Gerçı eserle-
nnın bazılan daha oncekı dönemde düı-
mıze çevnlmıştı, ama unlenmesı, üze-
n n d e sıkça durulması, sozlennden ılle
alıntılarabaşvuTulması behrtnğım döne-
me rastlar
Tîyatroda Brecht Edebıyatta Brecht
Hatta sınemada Brecht
Bununla bırlıkte Brecht'ı yakından ta-
nıyor mu\duk'
>
Esennı ozumsemış mıy-
dık?
MıtosBOYUT Yayınlan ıçın unutul-
maz "GaHle'nin Yaşamı'"nı yenıden dılı-
mıze kazandıran ustelık ı lk kez 'metnin'
tümünu ve ötekı GaHeimetınlennı (Ga-
lıleo / Arnenka metnı, Galıleı'nın Yaşa-
mı / 1955 - 56) butûn açıklamalanyla
bırlıkte kazandıran Ahmet CemaLyıllar-
dan ben Brecht'm eserlenyle ıç ıçe ya-
şadı Ahmet Cemarebır>oruvönelttım
" Brecht'e duyduğun ilgL, verdığin emek
yıllar oncesinden başlryor. Bunun neden-
İennı açar mıan?"
Yazılı yanıtı aktanyorum Okunduğun-
da görûlecektır kı. Brecht'ı hıçbınmız
yetennce ozumsememışız, yalnız herkes
Ahmet Cemal kadar ıçten davranmıyor
Yanıt şöyle
•*Bu sorun iızenne ben de merak edip
bakom; ilk Brecht çevinm 1976 da. yani
bundan yirmi bir vil once yayımlannuş.
Gunebakan ^ayınlan'ndan Sosyalıst
Gerçekçılık ve Toplum' başuğrylaçıkan,
Brecht'in çcşitii yazuannı içeren bir Irîtap-
n, Sen de hatutarsın:
. O zamanlar Brecht Turkiye'de 'mo-
da'ydı; demek istedığim şu ki, anlaşılmış
olmaktan çok, bir modavdı. \e şöyle di-
y ehm: O zamanlar haüriadığım kadany-
İa Brecht'in 'devnmcüığı' biraz fazla vur-
gulanırdL
Bununla kendi alanında gerçekanlam-
da bir devTİmci olduğunu yadsıyor deği-
tim eJbeL Brecht, devrimci bir sanatçrydı
ve ben o yıllarda onun sanaünın, sanata
getirmiş olduklannın onemının bızım or-
tamımı/da yetennce anlaşılnuş olduğu
kanısında değılim. Genel olarak nasıl bir
sanat anla\ışının penceresınden dunyaya
bakbğıpekırdelenmiyordu. Epiktiyatro
-aıüayışı büe o ydlarda biraz kahptaşontmışb
sanki.
Ben deo zamanlar daha çokbumoda-
ya uydum. tlk Brecht çevirim yayımlan-
dığında, Brecht konusunda çok az bilgim
vardı. Ama Brecht çevirdim diye poz ke-
siyordum.
Ovlesine bir cahıl curetivdi kı goster-
digını. Brecht'in by atro kuramı alanında-
ki başyapıtı sayılan 'Tıyatro Içın Kuçuk
'Organon'umı bfle çeviripo kitaba koymak-
tan çekinmedim.
Oysa Brecht'e ilişkin bügüerimin azh-
ğmdan başka, o zamanlar tiyatro kura-
mına ilişkiıı bilgflerim de çok zayıfh. So-
nuçta, 'Tıyatro Içın Kuçuk Organon'un
ilk çev ırisı, ınanılmaz > anhşlaria dolu. re-
zalet bir çevıri oMu. Nev se kı 1993'te, ya-
ni on yedi vıl sonra aynı yapın bu kez Mi-
tosBÖYlT için bağunsız bir kitap ola-
rak yeniden çevirdim ve o kitap için yaz-
dığım onsözde bir zamanlarki günahla-
nmı da ibraf ederekeskı okurlardan özur
diledım.
Sonraki yıllarda Brecht, benim için gi-
derek bir tiır tutkuya donuştu. Onu 'oğ-
rendıkçe' voğunlaşan bir tutku. Kendiy-
leveyaşadığıçağlabuncakapsambbesap-
bşarak yaratmayı ilke edinmiş bir sanat-
çıya duyulan tutku. Ondan sonra Brecht'in
biçbir çalışmasım "bılmeden çevinne-
recht bir
dönem Türkiye'de
modaydı.
Devrimciliği biraz
fazla vurgulanırdı.
Genel olarak nasıl
bir sanat
anlayışının
penceresınden
dünyaya baktığı
pek
irdelenmiyordu.
Epik tıyatro
anlayışı bile o
yıllarda biraz
kalıplaştınlmıştı
sanki.'
dim. Sanınm kendimi ona da affettirmı-
şundir..."
Zaman içinde Brecht'i tanımak
Ahmet'ın andığı Sosyalıst Gerçeklık
ve Toplum 'un notlanmasında benım de kü-
çucuk bır katkım ormu$tur Bir defa kıta-
ba notlar, açıklanıalar ekleme duşuncesı
benden çıkmıştır tkıncısı. nelen notlarla
açıkJamamız gerektığıru, maddelenn ço-
ğunu ben saptamıştım
Yıllar onceydı O açıklamalar, not dûş-
meler çalışması hayatımın en gûzel çalış-
malanndan bın oldu. Teşvıkıye'den kal-
kar gıder, Ahmet'ın Moda'dakı -kım bı-
lır hangı- kuçümen kıra evıne gelır, daha
da kuçumen çalışma odasında -aynı za-
manda yatak odasıdır- saatlerce çalışırdık.
Kıtaplar, ansıklopedıler açılır, Brecht'e
ılışkin bılgı, Brecht'in andığı eserlere ılış-
kın yorum devşınlırdı
Bertolt Brecht'ı okumak arzusu bende
o> le başladı dıyebılınm Brecht'ın yaz-
dıklanm okuyarak değıl de, Sosyalıst Ger-
çekçılık ve Toplum'u notlarken, notla-
maya çalışırken karşılaşnğımız bır 'büyük'
yazara duyulacak heyecan ve hayranlık-
tan
Handıyse söyience değen taşıyan bır-
takımanekdotlarkalmışaklımda Brecht,
sahnede oyuncunun duygu aktanmından
çok, duşunce akıanmına önem vermesı-
nı talep etmektedır Helene VV'eigel galı
ba "Cesaret AnaveÇocuklan''nda oyna-
maktadır sahnede ağlar Ispanya'nm düş-
tüğu gecedır o gece
Ikıncı Dunya Savaşı'nda Amenka'ya
giden Brecht, McChartj 'nın hışmına uğ-
rayanlararasmdadır Ünlu savunmasında
'ilerici' bır ınsanın faşıstlere karşı müca-
delede yennın 'cezaevi' ohnaması gerek
tığuıı kanıtlayacaktır Sonra bu savunma-
sını ıstıhzayla açıklamış, kaleme getır-
mıştır
Kısacık sayılabılecek bır omre sığmış
onca esere donüp baktığımızda, ancak
okuyabıldıklenmden yolaçıkarak söyle-
yebılınm kı, Bertolt Brecht her şeyden ön-
ce keskın bır zekâ anıtıdır Belkı de asıl
bu noktadan büyuluyor okuru
'Eser'ın 'zaman'la ılışkısını en ıyı bı-
len tıyatro yazandır Değışık oyunlannı
yenıden yenıden yazması, günun açımlan-
ması ıçın 'metni' bır firsat sayması belkı
'klasik' anlayışa ters duşebılır. ama tîyat-
roda her şeym zamana, yaşanılan zama-
na ışık tutması açısından elbette örnek
alınası bır seçımdır
Nıtekım bu yenı Galıleı çevınsındekı
olağanûstü açıklamalar, yalnız bu oyu-
nun serüvenmı dıle getrrerek, Brecht'in
zamanla ödeşmesıne tanıklık edıyor
Brecht, 1944 yılının son ayı, Galıleı
ıçın Charles Laııghton'la bırlıkte çalışma-
ya başlar, sonrasını okuyalım "Ottakça-
hşma, bir temsilin hazuiıklanna hizmet et-
mevi amaçiar. (._) tngiüzce metin, bir çe-
viri anlamında olusturulmuş olmadı. Bu-
rada edebnat \e tıyatro tarihınde ilk kez
obnak uzere, yazann kendısme vabana obn
bır dilde başrol oyuncusuyla biriikte var
olan bır o\ kunun ve onceden vBzılmış bir
ö) kunıin temeünde yeni bir metin gelişti-
rUmesi gibi bir durum vardL Ov ku ve sah-
nekr bu surecte yenıden oluşturutdu."
Her batamdan özenli
Çalışma surdukçe Brecht'in 'yeni' tu-
tumu da belırgınleşır
"\ynca Brecht bu oyun uzenndeki ça-
lışmalanna Gah'lei'nın ihanetıni ve başa-
nsızlığını karartı bir biçimde \ıırgula><
an
yeni bir anlayışla başlar. Yeni metin, savaş-
ta olup bitenlerin eddsıyle, ilk metin gibi
bih'min toplumsal geüşme açısından taşı-
dığı onemden çok, bilım adamının buluş-
lanndan doğan birev^el sonunluluğunu he-
defler."
Her bakımdan ozenlı, cıltlenmesmden
kâğıdına bunca emek venlmış, yenı Ber-
tolt Brecht Bütun OyunJarı dızısı, oyle
saruyonım kı, usta ışı çevınlen ölçüsun-
de, notlamalan, açıklamalanyla da Turk
okunına ufuk açacaktır
Ahmet Cemal'e bır soru daha yonelt-
tım "Galilei'yi çevirirken, nasıl bir çalış-
ma düzeni kurdun" dıye sordum O ya-
nıtı da aktanyorum
"Once bunun 'başlı başına' birçauşma
duzeni olduğunu sovleyebilirim. Çunkii
bildiğin gibi Galilei'nin yaşamı çok bü-
yûk bir projenin yauuzca bir parçaaydL
MitosBOYTT, Brecht'in tüm yapıtlan-
nın Berlin-Frankfurt Basunı ıçerisüıden.
tüm oyunlannı içeren on uç cıkün yayın
haklannı saon alnıışa Vaklaşık ıki yıl su-
recek bır proje soz konusuydu. Gtrçi bu
proje benden başka Azız Çalışlar, Yucel
Erten, Özderrur Nutku, Yılmaz Onay, Fı-
lız Ofluoğlu ve Ayşe Selen'in de katkıla-
rnia gerçekkşecekiti. oyunlan paylaşnuş-
nk. Ama yedi kişi olmamız. sanınm ken-
dimizi rahatlanuş hissetmemize pek yet-
medi Çunku ışunız yalnızca bilıncn oyun
metinlerinı çevirmekJe sınıriı değiL Tek
tek oyunlara ilişkin burun tanıamlanmış
ve tamamlanmanuş metinler, her oyunun
oluşum o> kusu, çeşıtti belgeier, satır açık-
lamalan vh. gibi Berlin-Frankfurt bası-
mında yer aian bfitün malzemenin de çev-
rilmesi gerekiyor™
'Galıleı yegeKnce, benim açımdan işin
gûç yani. GaDlei metink'nnin ve bu metin-
İere ait malzemenin andığun basımda tek
başına bır cıh oluşturmasıy dı. Vani Galı-
leı'nın Yaşamı ru çevirmekle, butun bir
cikfi de tek başıma çevirmış oMurn. Ger-
çekten çok zor, ama zorhığu olçüsünde
zevkB bir çahşma oldu. Elbet 'dış > aşam-
la' ilişkikrimidahadaazaltmakzorunda
kakum. Normal vatma saatlenm de gece
vana sonrasından sabah dorde doğnı kay-
dL
Her zaman birkaç çeviri uzerindc bir-
den çahşma akşkanhğan olduğu için, Brecht
gibi yogun bir projeye girişince, hafta için-
de Eskişehir'de bulunduğum gunlenn ak-
şamlannda da çahşma zorunluluğu belir-
dL Evdeki normal bilgtsayan Eskişehir'e
taşıyamayacağımdan, bu işin albndan kal-
kabilmek için tüketici kredisi kullanarak
bir 'notebook' satın aküm. Zaten aşın bır
yani ounayan harcamalanmda epey bir
lasıntna gıttim (bunlar da Galıleı' için
kurduğum çaüşma duzenıninönemli par-
çalanydı, onun için anlarüm). Ama şimdı,
'Galıleı'nın Yaşamı' başbklı dh nefis bir
baslayia önümde duruyor ve ben de ona
baktıkça'Her şeye degdı' diyorum. Onem-
Kotandabudeğymi?"
Galileiyine gündemdeÇevmnın oluşum öyküsüböyle Ama
bir yandan da başka bır 'gündenı' söz
koousu "Gahlei'nin Yaşamı*'yıJlar on-
ce oynanmış, sevılmış bır oyundur ts-
tanbul'da. Ola kı yenıden oynanır, bu
çevınyle oynanır
Gerçı Bertolt Brecht eskısı kadar
'moda' değıl sanat ortamında. Iyı kı
değıl Şimdı onu kavramanm.özûmse-
menın eşığrndeyız. Gahleı kıtabını okur-
ken, dedığım gıbı, metmler kadar, "Ya-
anun Tarihçesi", "Metinkrin CHuşınn
Öykûleri", "Metinlerin Yazımlan",
^Pyımbrm Sahnetenişi ve Yankdan"
bölümlen de çarptı benı Hıçbır tryat-
ro esenmızın boy lesı yoğun bıçımde ır-
delenmemış olmasma yenndım
Brecht'ı tanımak, kavramak ısteyen-
ler ıçın çok değerlı bır çalışmayla kar-
şı karşıyayız.
Bır aİıntıyla, Galıleı'nın şu unurul-
maz sozlenyle noktabyorum "Evet,
hem azmuk için Latince değil, çoğun-
hık için Floransa dilinde ya/acağım.
Çünku bu kitabı herkes anlayabilmeli.
Bunun için eflerh le çahşan insanlara ih-
tiyaam var. Olup bitenlerin nedenleri-
ni onlardan başka kim öğrcnmek ister
ki? Ekmeği yamızca sofrada gorenler,
onun nasıl pişirtfdiğini bifanek istemez-
ler; o gûnıh, finncı yerine Tann'ya te-
şekkûr etnteyi yeğler. Ama ekmeği ya-
panlar. hiçbir şeyin harekete geçirilme-
den hareket etmediğini anlayacaklar.
Senin zeytinleri sıkan kı/ kardeşin, Ful-
zangk), çok şaşırmay'acak, ama buyük
b r olaatıklaguİecek. Sabanı topraga bas-
tıran köylükr. dokuma tezgâhının ba-
şındakidokmacüar.şinıdibütünsokak-
larda kay naşıp duran halk, buıüann
hcpsi Güneş'i gösterip şöyle diyecek-
len Bu, soylulann kullandığ] türden al-
tın bir kaikan değil, fakat bir kaküraç-
tır. Dünyanın hareket etmesinin nede-
ni ise, guneşûı onu hareket ettirmesidirf
Dünyanın öndegelen opera sanatçılarından Cecilia Bartoli, müzikdünyasında starsistemineşiddetle karşı çıhyor
Trimadonnalar çağımıza uygun değil'Kültûr Servisi - L nlü ltalyan mezzosopra-
no Cecilia Bartoli, geçen ay Zunh'te verdıgı
konserde ızleyenlen buyuledı Bayan Pava-
rotn' olarak anılan sanatçının Zunh'te verdı-
ğı konser hakkında İs\ ıçre'nın onde gelen ga-
zetelennden Dıe Tages- Anzeıge "Barto-
li'nin resitali futbol sezonunun kapanış ma-
çından bile daha kalabalık ve ilgi çekicivdi"
dıyeyazdı
Cecilia Bartoli, 1966 yılında Roma'da doğ-
du Anne ve babası da opera sanatçısı olan
Bartoli, küçûk yaşlarda trompet çalmayı ve
flamenko dansını oğrendı Bartoh'mn mez-
zosoprano sesını ilk kez annesı keşfeth ve ku-
çûk Bartoli, Roma'dakı Accademıa dı Santa
Cecılıa'de eğıtım gordü.
Mezzosoprano Cecıla Bertolı. dokuz ya-
şmdayken Roma'da "Tosca" operasında ses-
lendırdığı çoban rolüyle ilk kez opera dun-
yasında yer aldı 19 yaşmdayken Herbert
von Karajan'ın televızyon programıyla tanı-
nan sanatçı, aynı yıl "Sevil Berberi" opera-
sında Rosına'yı canlandırdı ve daha sonra
Daniei Barenboûn'ın yonetımınde Mozart'ın
yapıtlannı seslendırdı
Sanatçının çalışmalannı 1993 yılında La
Scala ve Salzburg Festıvalı, 1994 yılında da
Barenboım ve Rkcardo Muti ıle yaptığı ça-
lışmalar ızledı Eleştırmenler Cecilia Barto-
lı'yı bugune kadarkı en ıyı Mozart yorum-
cusu oiarak adlandınyor Dunyadakı bırçok
operada yer alan sanatçının bır de Internet'te
fan kulübu var
Bartoli, göstenşb yaşamın yenne sade bır
yaşamı tercıh edıyor ve bu yönuy le de gûnu-
müzün gostenş meraklısı sanatçılarından ay-
nlıyor ICendısını pnmadonna olarak adlan-
dıranlara ofkesı ıse gözlennden okunuyor ve
"Ben basının ve kamunun görmek istediği gi-
bi olamam. Primadonnalar 1997'ye uygun
değil. Ben muaği pay laşan insanlaıia bir ara-
da olmak istivorum. Kendimi de yıldız karşw
a hareketin lideri olarak goruyonım" dıyor
Dünyaya opera sanatçısı olarak geldığını
soyleyen Bartoli, sanatçıvı değerlı kılanın
goruntusunun dışında yeteneğı olduğunu soy-
luyor.
ltalyan olmasına rağmen kendını Alman
muzığine yakın hıssettığını belırten Bartoli
şımdılerde ıse seslendrrdığı parçalan daha
ıyı yorumlamak ıçın Almanca öğrenıyor
Kendısını 18 yuzyıla aıt hıssettığını anlatan
Bartoli, Puccini, Verdi gıbı ttalyan bestecı-
lenn kendınc gore olmadığını belırrıyor Ope-
ra yenne resıtallen tercıh eden sanatçı, yılda
bır ya da ıkı defa olmak uzere Andras Schiff
ve James Levine gıbı unlu ısımlerle bırlıkte
aynı sahneyı paylaşıyor
Bırçok mezzosoprano sanatçının canlan-
dırmak ıstedığı Carmen rolu ıse Bartoli'ye
o kadar da çekıcı gelmıyor "Bu tûr opera-
lardarol almakoldukça zor, çünku iyi bir yö-
netmen ve besteciyk çalışmanız gerekli. Ben
daha çok barok donemi 17. yüzyıl eserlerini
kendime uygun buluyorum. Örneğin bir sa-
natçı bir akşam Mozart'uı 'Fıgaro'nun Du-
ğünü' operasında yer alan Cherubino'yu,
ikinci akşam yine a\nı operada yer alan Su-
sanna'yı üçüncü akşam da Kontes'i canlan-
dırabilmelidir. Ben bunu yapmaya çauşı-
vorum."
ODAK NOKTASI
AHMET CEMAL
Sanatta Gelenekle
Hesaplaşma...
Sanat eğıtımının kuramsal yanının amacı, "za-
naat" bağlamında neyın nasıl yapılması gerektığı-
nı oğreten teknık oğretımı, yaratıcılığın duşuncey-
le nasıl beslendığını/beslenmesı gerektığını gos-
tererek desteklemektır Daha once de yazılanm-
da bırkaç kez belırttığım gıbı, sanatın dılını salt dıl
uğruna oğrenmek, sanat yapmak ıçın yeterlı de-
ğıldır Bır şey anlatmayan ya da eksık anlatan dıl,
dıl kullanımı ne denlı yetkın duzeyde olursa olsun,
sanatçılığı değıl, ama yalnızca bellı bır zanaat us-
talığını kanrtlar Sanatın varlık olçutu ıse, en yetkın
duzeyde kullanılması zaten bır onkoşul olan dıl
aracılığıyla anlatılan şey, betımlenen/yaratılan dun-
yadır
Sanat ıle duşunme eylemı arasındakı yoğun bağ
goz önunde tutulduğunda, otekı alanlarda oldu-
ğu gıbı sanat uzenne duşunmede de kavramların
bılınmesının ve yetennce ya da hıç bılınmemesı-
nın belırfeyıcı rol oynayacağı açıktır Sıstemh du-
şunebılmenın anahtarları olan kavramlara yetenn-
ce tıtızhk gostenlmemesı, sanat uzenne duşunme
soz konusu olduğunda, her şeyden once sanat-
çının -veya sanatçı adayının- kendı hesapiaşma-
lannın gereken netlıkten yoksun kalması ya da kı-
mı zaman boyle bır netlığe hıç ulaşamaması so-
nucunu doğurur
Duşuncenın yetennce bılgıyle beslendığı ortam-
lann sanatçı yetıştırme bağlamında çok daha el-
venşlı zemın sağlaması aslında yukanda sozunü
ettığim hesaplaşmalann yoğunluğunun ortaya koy-
duğu bır sonuçtur
Yuzyılımızın en onemlı sanat kuramcılannıdan ve
sanat tanhçılerınden Arnold Hauser'ın, çevınsı
uzennde uzun zamandır çalıştığım "Sanatın Top-
lumbılımı" adlı başyapıtında yazar, daha ilk sayfa-
lardan başlayarak sanat uzenne duşunmede kav-
ramların bılınmesının ve doğru kullanılmasının sa-
natçının yaratma surecı ıçın taşıdığı onemı vurgu-
luyor Bu arada çok onemsedığı gelenek kavramı-
nı da bağımsız bır bolumde dennlığıne ışlıyor
Hauser'e gore gelenekle hesaplaşmak, başka de-
yışle sanatçının her şeyden once kendı ıç hesap-
laşmasında, nerede bulduğuyla yetındığını, nere-
de bulduklanndan daha ılen çızgılere geçtığını ve-
ya geçmesı gerektığını ıyı saptaması, temel onem
taşıyor Bu doğrultudakı açıklamalanna, sanat dı-
lının geieneğı ıle başlayan Hauser, "sanat dılı" ve
bır sanatçının "dılını bulması" konularına şoyle
eğılryor "Ötekı anlatım bıçımlen gıbı, sanat da 'ın-
sanlığın unutulması ve yenne başkasının konulma-
sı olanaksız bır anadılı' değıldır, sanat da yalnızca
geçertılığı sınırfı olan 'lehçe'd/r Sanat hıçbır zaman
kendısınden once hıçbır dılsel ıletışımın bulun-
madığı bırılkdılya da herkesın her zaman anlaya-
bıleceğı bır dunya dılı sayılamaz Buna karşılık sa-
nâi, çoğu kımse tarafından konuşulan ve anlaşı-
lan bır 'ö\\'dır, bır şıvedır, başka deyışle kullanıla-
bılıhığı geJeneksel, zımmen benımsenmış anlaş-
ma araçlannın geçehılığıne dayanan bır anlatım ta-
ştyıcısıdır "
Yukandakı satırtarda once "sanatın heritese ses-
lendığı" yolundakı yanılsamaya karşı çıkılmakta
Bu karşı çıkışa temel olan duşunceye gore sanat,
"herkese" değıl, ama yalnızca "o dılı", bellı bır
"lehçeyı" bılenlere açık bır ıletışım ortamıdır Brecht
de, sanattan ancak "bılenlerden oluşma bır azın-
lığın" anladığını, bu nedenle yapılması gerekenın
bu azınlığı eğıtım aracılığıyla bır çoğunluğa do-
nuşturmek olduğunu soylerken, aynı konuyu dıle
getırmıştı
Yukandakı alıntının konumuzla doğrudan ılıntılı
bolumunde ıse, her dıl gıbı sanatın dılının de ka-
çınılmaz geleneksel yapısı vurgulanmaktadır Bu
gerçek karşısında hıçbır sanatçı ıçın, gelenekle
bütün koprulen atarak "yepyenı bır dılın yaratıcı-
sı" olduğu soylenemeyecektır ve hıçbır sanatçı da
boyle bır sav ıle ortaya çıkamayacaktır
Pekı o zaman sanatçının dıl bağlamında yaptı-
ğı ve yapabıleceğı nedır? Hauser, bu soruya şu ya-
nıtı verryor. "Her sanatçı kendını ondan oncekıle-
nn, orneklennın ve öğretmenlennın dılıyle anlatır,
çünkû kendını ıçınde bulduğu gündelık dılı nasıl
o yaratmıyorsa sanatının dılını de kendı başına
yaratmaz ve bıçım gereksınımını kendı olanakla-
nyla karşılamaz Kendıne ozgü bır tonda konuş-
maya başlaması ve kışısel anlatım bıçımının kay-
naklanna gıden yolu bulması uzun zaman alır
Genç devler ve asıler de kendılennı daha oncekı
kuşağın lehçesıyle dıle getırıher ve en sert muha-
lefetbile savaştğı ahmın veya eğılımın anlatm araç-
lanndan yararlanır ( ) Öteyandan bır sanatçı ken-
dını seteflennden bağımsız kılmayı başaırnış ( )
olsa bile, en fazlasından dılde bır yenılenme ger-
çeklesır, ama yenı bır dılın yaratılması soz konu-
su olmaz, boyle bıraşamada dahıyenı olusan her
eser otekı eserlere kendısını yaratanın buluşlan-
na ve deneyımlenne oranla çok daha fazla şey borç-
ludur "
Demek kı sanatçı açısından "geleneğe karşı çık-
mak", hıçbır zaman yenı bır dılın yaratıcısı olmak
anlamını taşımayacaktır; ote yandan kendıne oz-
gu bır "anlatım bıçımı" gelıştırmek ısteyen sanat-
çı ıçın her şeyden once kendını "ıcınde bulduğu"
dılı/geleneğı çok ıyı oğrenmek, sonrası ıçın onko-
şul olmaktadır
Bu konuyu surdureceğız
arlıkların
jğindeki
Mbulusma"
ent
luslacatası
Adolu
lu
Ana
_ Müzik
restıvaıı
24 Ağustos-20 Eylül 1997
Bilkent Senfoni Orkestrası
Bulgaristan Devlet Filarmoni Korosu
250 kişilik dev sanatçı kadrosuyla,
• Yunus Emre Oratoryosu/Saygun • 9 Senfonı/Beethoven
• Mozart/Requıe»n • Carmına Burana/Can Orff • RaveVBolefo
• Paganını/Kefnan Konçertosu • Çaykovskı/ltalyarı Kaprıçyosu
• Rımsk Kor^akofispanyol Kapnçyosu • Tuzun/Turk Kapnçyosu
• Macar Danslan/Brahms • Sav DansJan/Dvorak
• ÇayKovskı J Strauss'Valslef Polkalar • Vozart Şostakovıç
J Strauss.'Uverturier • Introductıon et Rondo Capnccıoso/Saın Saens
• Çıgan havalar; Capnen Operası ndan Fantezı/Sarasate
• Morart Puccın Vendı/Aryalar
Yunuı Emr» KûBym, Sivrihnar
24 Agustos Pazar saat 20 00
BMont Koraw Salonu, Ankara
26 Agustos Salı saat 21 00
IzMt Bayıd ÜnvMiitMİ, Bohı
27 Agustos Çarşamba saat 19 00
BaWnt Konsar Safonu, Ankara
28 Agustos Perşembe saat 21 00
Zalv* Aakhava MCz«i,
Kapadokya
30 Agustos Cumartesı saat 19 30
Efes A n A TiyatrMu, E f M
1 Eylul Pazarte» saat 21 30
Bodnjm KtUti, Sodrum
2 Eylul Salı, saat 21 30
Bilkent tlnrverstesı Mjzık v« Sahne Sana-sn
Falcultesı tCLi>tuf ve sanat etk>n]ı9ıdr
Bodıun Kal«, Bodrum
3 Eyiul Çarçamb<= saat 21 30
fi Tıyatro,
ylu! B
ereen4 Eylul "erşernbe saa* 21 3C
Atanolıiı Aıttandn» Amfi
TiyatnMu, Edremıt
5 Eylul Cuma saat 21 30
Kûttûr Park Aqkhava Tiya1ro«ı,
Buna
13 E/jl Cjmartes saat 2' OC
Atatüriı Kapalı Spor Salonu,
Sinop
20 Eylul Cumates saat 21 00
Aynnttı bılgı ifin. (312)266 44 15
B leTe sadece mazt e de e k ^î
g rtfler nde satilacak