Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 TEMMUZ 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
SAcid Jazz'ın isim babası, ünlü İngiliz DJ Gilles Peterson Açık Radyo'da
6
World Wide' Istanbul semalarında
CEMYEGÜL
•'• Cazınyeniliklereveuygunolanyada
r.olmayan izdivaçlara açık bir müzik tü-
\ rü ohnası. caz püristlerinin dönem dö-
nem sızlanmalanna neden olabilecek
birleşmelerle sonuçlanmıştır. Aşağı yu-
kan dokuz yıldır. •yakın dönem'' caz pü-
ristlerinin (eğer böyle bir smıf gerçek-
;
ten varsa) kan ağladıklannı, aramızda
olmayanlann da kemiklerinin sızladı-
gını söylemek fazlaca abartılı olmaz sa-
nınm. llk 'add jazz' 'single'ından bugü-
ne tam dokuz yıl geçti: Galliano'nun
JFrederick Lies Still'i belki de bu tûrün
ı ilk örneğiydi. Gerçi bugün acidjazz ola-
rak adlandınlan tür çok daha eskilere
dayanıyor ama henüz adı konmamıştı.
.- Bu bir acidjazz 'olayı'ydı. Acidjazz
-,'yüksekses'le konuşuyor, dans pistleri-
ne de dogru vurgulan, doğru ritimleri
enjekte edıyordu. Caz stiliyle (ne de-
mekse!) punk davranış biçimi birbirle-
rinin çekim sahasına giriverdiler ve bu
hem garip hem de tanıdık çocuk dünya-
ya geliverdi: Acid Jazz. İsim babası bir
İngiliz vatandaşı: GiDes Peterson. Part-
time caz tutkunu, part-time DJ, part-ti-
me prodüktör, full-time futbol hastası
.Gılles Peterson. (Peterson tstanbul'day-
ken 2 gün boyun-
ca 'fiıtbol' diye
inledidurdu Ön-
ceşakayaptığını
zannettik. baktık
olacakgibidegil,
aldık kendisini,
bir futbol maçıy-
la sakinleştirme-
ye çalıştık. Bir
stadyum dolusu
balık istifi erkek
vatandaşımızla,
bol gollü bir Is-
tanbulspor-Trab-
zon maçı esna-
sında sınırlar içi sınırsızlık, caz, futbol
vs. üzerine felsefı bir sohbet koyulttuk.)
Gilles ve Acid Jazz Records'un pat-
ronu Eddie Pillar ve arkadaşlan cazın
pazarlanma biçiminden memnun değıl-
lerdi (Cazınsunulma biçımine, kurum-
sal kimliğine, karşı bir akım olarak baş-
layanacidjazz,daha sonralan enerji ve
heyecandan yoksun bazı örnekleriyle
hayal kınklığı yaratmadı da değil.) Her
şey bir senaryo ile satılıyor ve bu yüz-
den de gerçekliğini yitiriyordu. Onlar
ise eskinın ıskalanmış kayıtlannı yeni-
den bulmayı, bunlan farklı konseptler-
art-time caz tutkunu, part-time DJ,
part-time prodüktör,fiıll-timemtboİ
hastası olan ünlü DJ Gilles Peterson,
dünyanın belli başlı radyolanndan sonra
artık lstanbul'da Açık Radyo'da
dinleniyor. Gilles Peterson World Wide
adb program, her cumartesi akşamı saat
22.00-24.00 arası caz, asit caz, 'drum &
bass', latin titreşimlerini Gilles'ın
üslubuyla. Açık Radyo'dan yayıyor.
de sunmayı yeglediler. llintili müzik
akımlanyla benzeşen aynntılan vurgu-
layarak. bu müziği iyi tanımayan çev-
relerde yeniden ya da ilk kez sevilir kıl-
dılar. Orgun hâkım olduğu r&b. caz ka-
nşımı Jimmy Smith, Jimm> McGriff
gibi isımler gurulanydı.
Gilles Peterson. müzigin transandan-
tal boyutuyla daha çok ilgıleniyordu.
Aynı anda hem Sun Ra hem de Lee
'Scrateh* Perry gibilennin v örüngesine
giriverdı. Yaratıcı yenı tip bir cazın pe-
şindeydi Gilles. Yenı dans müziği de
adlandırdı bunu. Jazz rap, Latin ritim-
lerine kanştık-
tan sonra daha
'jazzy' bir sese
dönüşüverdi.
Ardından
drum&bass gibi
daha yapay
akımlar geldi.
Gilles Peterson
prodüktörlüğe
soyunup, Tal-
kin' Loud Re-
cords adını ver-
dıği, zamanında
marjinal sayılan
plak şırketini
kurduktan sonra, Galliano. The Young
Disciples, Incognito, MC Solaar, UFO.
Mar\man, Urban Species. Nicolette,
Nu Yonkan Soul ve Roni Size gibi top-
luluklarla A\rupa usulü Motovvn'ın da
pekâlâ başanlı olabileceğini kanıtladı.
Dünya çapında bir DJ olan Gilles Pe-
terson, çekirdekten radyocu. Işe Lond-
ra'da, anne babasının arka bahçesinde-
ki alet edevat kulübesinden korsan ya-
yın yaparak başlamış. tlk DJ'lik icraatı
Electric Ballroom. Camden London gi-
bi Londra'nın efsanev i caz dans odala-
nndagerçekleşmış. Londra'nın meşhur
Jazz FM'inde 'Vlbrazone' adlı progra-
mı ile ismi belırli çevrelerde belleklere
iyice yerleşmeye başlamış. Gilles Pe-
terson, Worldwide ile Londra'nın en
büyük caz ve dans radyosuna geçtikten
kısa bir süre sonra da bugün artık adıy-
la özdeşleşmış olan Talkin' Loud Re-
cords adlı marjinal sayılabılecek plak
şirketini kurmuş.
Gilles Peterson, Kiss FM (Londra,
Radio Mafıa (Finlandiya), Couleur 3
(Isviçre), Shibuya FM (Tokyo), KCRW
(Los Angeles), Radio Nova (Paris) gi-
bi dünyanın belli başlı radyolanndan
sonra, artık lstanbul'da Açık Radyo'da
dinleniyor. Gilles Peterson VVorld Wi-
de adını verdiği program her cumarte-
si akşamı saat 22.00-24.00 arası caz. a-
sit caz, 'drum&bass,' Latin titreşimle-
rini Gilles'ın kendine has üslubuyla.
Açık Radyo 94.9'dan Istanbul'a yayı-
yor.
Gilles Peterson'ın programına bugü-
ne kadar konuk olan farklı tarz v e akım-
lann öncüleri arasında Roy Ayers, Sun
Ra, Nu Yorikan Soul. Cleveland Wat-
kiss. Jhclisa, Tah in Singh, Courtney
Pine (bu yılki Akbank Caz Festiva-
li'ne gelivor). LTJ Bukem gibi ısim-
len sayabılinz.
yğur Kökden "Bin Dokuz Yüz'e Veda" ile sinema ve edebiyat tutkunlarma sesleniyor
Çağmııza dair özel ipuçlam veriyorKülfür Servisi-Uğur Kökden,
!
Yapı Kredi Yayınlan arasında çı-
' kan "Bin Dokuz Yüz'e Veda"
başlıklı kitabının girişıne Mev-
• bna'dan alıntı yapmiş: "Za-
man, bensiz geçme!" Yirminci
yüzyıla veda ederken, duyarlı
bir yazann yaşadıklannı, izle-
diklerini. okuduklannı bırpota-
da eriterek, zamanın peşinde ge-
çirdiği serüveni yazdığı bir kitap
bu.
Yüzyıla damgasmı vuran, bü-
tün sanatlan birleştiren, adı üs-
tünde "yedinci sanafın unutul-
maz filmlerini kişisel bakış açı-
sıyla adeta öyküselleştirerek ele
alan Kökden, bir beyazperde ya-
ra,tıyçy yaşamdan. Bin Dokuz
'Vtiz'e Veda ederken, VVajda'nın
*VaatterÜlkesi"yle Polonya'nın
penceresinden, çağımızda sana-
yileşmenin etkilerini irdeliyor.
Bertolucci'nin "19©0"üyle fa-
şizmin yükselişini ele alıyor,
Resnais'den "Savaş BittT ileça-
gımıza damgasını vuran tüm sa-
vaşlara göndermede bulunarak
"ölüm önündeki mutsuz insa-
nın" portresini çiziyor.
Kıtabın kapağmda (tasarım
Pınar Çınar), Cezanne'ın bir
palyaçosu var. Yirminci yüzyı-
lı, "bir korku yuzyılT olarak de-
gerlendiren Kökden. bu palya-
çonun,"Zamanın horladığı, ez-
/ırminci yüzyıla veda ederken, duyarlı bir yazann yaşadıklannı, izlediklerini.
okuduklannı bir potada eriterek, zamanın peşinde geçirdiği serüveni yazdığı bir kitap bu.
Yüzyıla damgasını vuran, bütün sanatlan birleştiren, adı üstünde 'yedinci sanat'ın
unutulmaz filmlerini kişisel bakış açısıyla adeta öyküselleştirerek ele alan
Uğur Kökden, bir beyazperde yaratıyor yaşamdan.
Kökden, Bertolucci'nin '1900' üyle faşizmin yükselişini eie alıyor, Alman faşizminin toplumsal anatomisini aktaran 'Julia'yı da.
digi, yok ettiği, yadsıdığı 'in-
san'uısimgesi"olduğunu söylü-
yor.
Seçtiği filmlerde, o insanlan
-kendimizi, buyüzyılın insanla-
nnı- ölümsûzleşen roman kah-
ramanlan ya da oyuncular ara-
cılıgıyla tanıyoruz...
Uğur Kökden'in altıncı dene-
me kitabı olan "Bin Dokuz
Yüz'e Veda", yazann ilk kitabı
olan "Tiksinti ÇağTndan bu-
günlere dek süren "uzun yürü-
yüş"ünün bir sonucu. Her iki ki-
tapta da yaşadığımız zaman
üzenne medıtasyon yapan Kök-
den, "Yirminci yüzyılı daha bir
ivi tanımak, anlamak. sonra ta-
nıdığımız, anladığımız öiçüde ir-
delemek ve tartışmaya açmak
gerekmiyor mu" diye soruyor.
" Vaat ettikleriyle, >^> dığı umut-
laria, yüzyıl sonu hasadını kar-
şüaştırmak doğru olmaz mı?"
Ünlü oyun ve öykü yazan Anton Çehov'un yaşamöyküsü yayımlandı
6
Ele geçîrflmez, inatçı ve
Kültür Servisi - Sanatçılann yapıtla-
nnı inceleyerek yaşantıları ve kişilikle-
riyle ilgili aynntılar çıkarmak çoğu za-
man yanlış bir yaklaşımdır. Ancak söz
konusu yazar Anton Çehov olunca işler
degışıyor. Yapıtlanndakı melankoli, ın-
ce alay ve dogallık yazann tecrübeleriy-
le biçimleniyor çoğunlukla. Çehov'un
geçen yıl yayımlanan, kansı Olga'ya
yazdığı mektuplar ve geçen günlerde
okurlara ulaşan Donnald Rayfîeld'ın ka-
leme aldığı j'eni yaşamöyküsü yapıtla-
nndakinden biraz daha insani ve dünya
zevklerine düşkün bir karakter çiziyor o
kadar. Rayfield, Çehov hayranlanna 603
sayfalık bir kronolojik aynntılar dizisi
aktanyor kitabında.
Öyle uzun ya da dışandan bakıldıgın-
da çok olaylı bir yaşam değil Çehov'un-
kı. Moskova'nın kuzeyinde Taganrog
adlı liman şehrinde dünyaya gelen Çe-
ho\ "un 44 yıllık yaşamı bilindik yazar
yaşamlan gibi mutsuz bir çocuklukla
başlıyor. Çehov'un çocukluğunun tek
olumlu yanı anne ve babasının o daha
dogmadan serflikten tüccar sınıfına yük-
selmis. olması. Başansız bir tüccar olan
babası Pavel aynı zamanda katedral ko-
rusunu yönetiyordu. Beş oğlunu kam-
çıyla döver, soguk kış sabahlan onlan
Ortodoks Kilisesi'nın uzun merasimle-
rinde hızmet etmeye zorlardı. Evlerine
aldıklan zeytinyagının içinden fare çık-
tığında bunu çocuklanndan saklamaya-
cak kadar açık sözlü (kaba), yağı çöpe
atmayacak kadar cimri, ya da yağı de-
giştirmeyecek kadar tembel davranmış-
tı.
Rayfield, Pavel'in çocuklannı dövme
alışkanlığının içınde kalmış yetenekle-
rinın açığa çıkamamasından kaynaklan-
dığını öne sürüyor. Anton Pavloviç'in
öteki dört erkek kardeşinde de sanatsal
yetenek belırtilerinin görüldüğüne de-
ğinen Rayfield, bunun ailenın genlerin-
den kaynaklandığını ileri sürüyor. An-
• Moskova'nın kuzeyinde
Taganrog adlı liman şehrinde
dünyaya gelen Çehov'un 44
yıllık yaşamı bilindik yazar
yaşamlan gibi mutsuz bir
çocuklukla başlıyor. Sanatçı,
ömrünün uzun bir dönemini
anne babası, üvey kız kardeşi
ve erkek kardeşleriyle geçirdi.
Daha sonra pek çok kadın girdi
Çehov'un yaşamına. En son
olarak da oyuncu eşi Olga
Knipper.
cak öteki kardeşler bu yeteneği içki ya
da başka bağımlılıklarla köreltme yolu-
nu seçmişler.
16 yaşına geldiğinde babasının borç-
lannı ödeyebilmek ve kendisinden kü-
çük kardeşlerine bakabilmek için Tagan-
rog 'dan aynlan Anton kısa zamanda ya-
şamda kalmanın yöntemlerini öğrendı.
Anton Pavloviç daha sonra Moskova'ya
babası ve kardeşlerinin >anına geldi ve
burada tıp egitimi gördü.
Kısa, yoğun ve karmaşık yaşam
Moskova'da bugün müzeye dönüştü-
rülen evmin kapısmdakı 'Dr. Anton Pav-
loviç Çehov' tabelası Çehov'un siyah
çantasıyla çıkıp hastalannı ziyaret ede-
ceğı izlenimıni veriyor. Çehov doktorlu-
ğa başladığmda kısa öyküleri dilden di-
le dolaşmaya başlamıştı bile. Rusya'nın
en büyük gazetesini çıkaran basın pat-
roniçesı Suvorintarafından korunup gö-
zetiliyordu. Zamanla Gorki ve Tolstoy'la
birlikte Rus halkının vicdanını temsil et-
meye başlayan sanatçı Suvorin'le Drey-
fus üzerine uzun tartışmalara girerdi.
Çehov tıp eğitimı almasına ve yaşa-
mının bir döneminde doktorluğunu ede-
biyat merakının önüne geçirmesine kar-
şın yaşı ılerledikçe tıptan gıderek uzak-
laştı. Zamanla tıp bilgisi, yakınlanna ve
aile üyelerine bakmak zorunda kalan
Çehov "a bir angarya gibi gözükmeye
başladı. Zaten ne yaparsa yapsın aile
üyelerine bir türlü yaranamı>ordu. An-
nesi Çehov'un binbirgüçlükle vaptırdı-
ğı dişleri aym 13'ünde yapıldığı gerek-
çesıyle hiç kullanmadı. Ünlü yazann in-
san yaşamına trajikomik yaklaşımını bi-
raz da akrabalannın iktidarsızlık. basur
gibi sorunlanyla boğuşmasıyla açıkla-
nabilir herhalde.
Çehov'un Petersburg'dakı tıyatrotec-
riibesı tam anlamıyla bir fıyaskoydu. Sa-
natçı Petersburg izleyicisınden alkış ye-
rine yuhalama. domates \ e elma çöple-
ri alınca "700 yıl daha yaşayacak olsam
bile bir daha tek bir oyun bile sahnete-
mejeceğim" demişti. Ancak 1898'de
Moskova Sanat Tiyatrosu'nun kurulma-
sı Çehov'u sözünden döndürdü. Sanat-
çı, bu tiyatroda olgunluk döneminin baş-
yapıtlan sayılabilecek pek çok oyun sah-
neledi.
Rayfield kısalığına karşın Çehov'un
yaşamının öyle hoş va da basit bir ya-
şam olmadığını belirtiyor. Yaşamının
kaleme alınmasını zorlaştıran aynntılar
arasında aile üyelerinin kalabalıklıgı.
ilişkiye girdiği kadınlann çokluğu ve
içinde bulunduğu sosyal sınıflann fark-
lılığı sayılabilir. Sanatçı yaşamının uzun
bir dönemini anne babası, üvey kız kar-
deşi ve erkek kardeşleriyle geçirdi. Da-
ha sonra pek çok kadın girdi Çehov'un
> aşamına. En son olarak da oyuncu eşi
Olga Knipper. Çehov 'un anlaşılması
zor bir başka özelliği de ele geçirilmez
bir karaktere sahip olması. Sanatçı zor
günlerin üstesınden gelebilmesini ve is-
tediği her şeyi sonunda elde etmiş olma-
sını inatçı kişiliğine borçlu. Çehov, kar-
deşi Aleksandr'ın kansı Anna ölürken
onu ziyaret etmeyı reddetmiş, çocukla-
nnın bakımı konusunda kendisine bas-
kı uygulayan kardeşine de kesinlikle bo-
yun eğmemişti. Öteki Rus yazarlan ta-
rafından aşk konusunda duyarsız oldu-
ğu gerekçesıyle eleştirilen Çehov, ka-
dınlann > alvanp yakannalan karşısında
da hiçbir zaman yumuşamadı. Cinsellik
konusunda ise oldukça açıktı sanatçı.
Kardeşi Alexandr'a yazdığı mektuplann
bir kısmı hâlâ açık seçiklikleri nedeniy-
le yayımlanmadı.
Rayfield 603 sayfalık kitabını Çe-
hov'un yaşamındakı kronolojik dönem-
lere göre 84 bölüme ayırmış. Ancak bu
katı kronolojik aynm. yabancı okurlann
Rus isimlerini akılda tutmasını zorlaştı-
nyor. Kıtapta 100 sayfa önce geçen isim-
ler tekrarlandiğında çoğu zaman okurun
bu kişileri çıkarabilmesi kolay olmuyor.
"Her yaşamöyküsü aynı zamanda bir
kurmacadır" diyen Rayfield aslinda
kendi kitabında kronolojik olaylar dizi-
sınin dışına pek çıkmıyor. Aynı zaman-
da eleştiri ile yaşamöyküsünün birbirin-
den aynlması gerektiğini savunan ya-
zar, kitabında bilinçli bir şekilde Çe-
hov'un yazarlık yönünü değerlendir-
mekten kaçınıyor. Son olarak da kaleme
aldığı 603 sayfanın Çehov içın yetersiz
oiduğunu savunuyor Çünkü Çehov'un
yaşamını anlatabilmek için onun yaşa-
mından daha uzun zamana gereksinim
var.
Kökden'in kitabına seçtiği
filmler arasında, 191 l-1936yıl-
lannın Italyası'nı ele alan film-
ler ağırlıkta: "1900", "Yöldaş-
lar", "Karşı Düşüncenin Dra-
mı" ve "İsa Bu Köye Uğrama-
dı"... Kökden, Türkiye ile ltal-
ya arasında benzerlikler kura-
rak. bu paketi Ziva Oztan'ın
"AteştenGünler"iyle tamamlı-
yor: "Bufilrru.NÖnetmenin "Kur-
tuluş' isimJi dev yapıtı için bir
hazırlık çalışması niteliği taşı-
maktadır. Cumhuriyete giden
volun başlangKL, bekleme oda-
sı, her durumda. Dolayısıyla, Av-
rupa'da kartlar kanşönhr veye-
niden dağıtılırken Türkiye ih-
mal edileme/di. Bununla birlik-
te, dBşüncern o ki.asıl beyazper-
deye aktanlması gereken Birin-
ci Dünya Savaşı içindeki Türk
askerinin büyük özverisi, tama-
men unutulmuş varlığı, mütte-
fiklerine peşkeş çekilen insani ve
askeri değeridir. Bu dönemde
büyük bir imparatoıiuğun çö-
zülüşü. parçalanışı değil, aynı
zamanda dramarik göçlerin hic-
ranı da ön planda birlikte yaşa-
nır."
"Bin Dokuz Yüz'e \eda"nın
ikınci bölümü ise otuzlu yıllann
üstüneaçılıyor. "Yepyenibirka-
rabasan"a işaret ediyor yazar:
"1914-18 kanlı depreminin ar-
dından, Avrupa anakarasına ol-
duğu gibi ak perdeve de otuzlu
yıllann ka\gılan, gittikçe artan
karanlığı çökmüştür artık.-' Fa-
şizm' olgusunun siyasal coğraf-
yada, srvil kummlarda bir yağ
lekesi gibi yayıltşı; zaman içinde
güçlenip yükselmesi ve doğur-
duğu tedirginlik. "Lanetliler',
Alman faşizminin toplumsal
anatomisini aktaran bövle bir
film.' Julıa' da aynı şekilde. Yü-
rek paralayıcı bir 'Avrupa tanık-
lığı'." Bu tanıklıklann arasında.
özellikle "Çanlar Kimin tçin
Çalıwr?" ve "Savaş Bitti" oku-
ra otuzlu vıllan yaşatı\or.
Görünrülerie düşünmek
Uğur Kökden'in bilerek ek-
sik bıraktığı kimi film macera-
lan ise belki başka denemelere
konu olacak... "Sözgelimi kita-
bın ilk bölümünde, Losey'in ül-
kemizde hiç gösterilmeyen ' For
Example'ı ve Bertrand Taverni-
er'nin iki yapıtı birden yer ala-
bilirdi: Aslolan Havattır ve Yüz-
başı Canon. Bu arada Alman
kadın yönetmen Von Trotta'nm
Rosa Luxembourg'una da yer
vernıek isterdim dencmelerim-
de. İkinci bölümdeyse, Casab-
lanca neden yer almasın? Belki,
Michael Radford'un Postacı'sı.
Massimo Troisi'ye bir çeşit say-
gı duruşu..."
Uğur Kökden. kendi kendine
soruyor: "Bu kitapla. sinema si-
nema dolaşıpgörüntü mü topla-
dım? Yok öyle değil de, böylesi
ara malzeme yani birtakım zen-
gin alt metinler kullanarak oku-
ru denemenin çekim alanına
sokmak mı amacım? Yakın geç-
miş üstüne dikkatleri yoğunlaş-
tıımak? V üzv ılımızla okuru bi-
rebir şekilde jüzleştirmek? Ya
da bu yolla düzvazıya bir resim
tadı vermeye çahşmak? Yani gö-
rüntüleıie düşünmek, Bedri
Rahmi gibi, Carlo Levı gibi?_"
"Bin Dokuz Yüz'e Veda",
kendi kendine sordugu bu soru-
lara olumlu yanıt verdıgi kita-
bıyla, çağımıza dair özel ipuçla-
n peşinde koşan sinema ve ede-
biyat tutkunlanna sesleniyor.
Borghese Villası
restore edildi
Kültür Servisi - Ro-
ma'da bulunan ve dünva-
nın en önemlı koleksı-
yonlarından birıne sahip
olan Villa Borghese Sa-
nat Galerisi. 27 haziran-
da yeniden sanatseverle-
rin hizmetine girdi. Bun-
dan tam 14 yıl önce ka-
patılmış olan galerıde
Canova'nın ünlü Pauline
Borghese heykelının ya-
ni sıra Titian. Raphael
ve Caravaggio'nun da
restore edilmiş başyapıt-
lan sergilenıyor.
Geçen yıl Kültür Ba-
kanı olan Walter Vehro-
ni. yıllardır Villa Borg-
hese Galerisi'ne bu denlı
duyarsız kalınmış olun-
masına fazlasıyla şaşır-
dığını söyleyerek "Çün-
kü sanat, İtahanlann ge-
netik vapılanmasında
önemli bir yer tutar" de-
di. Villa Borghese Gale-
nsı'nın İtalya'daki müze-
ler arasında Rönesans
dönemini sembolıze etti-
ğıni belırten Kültür Ba-
kanı Veltroni'ye göre bu
açılış, tüm Italyanlar için
heyecan verici.
Villa. 17. yüzyılda Pa-
pa V. Paul'ün torunu
Kardinal Scipktne Borg-
hese tarafından yaptınl-
mış. 18. >üzyılda bına-
nın ıçı barok stılde resto-
re edılmış. Dönemın sa-
natçılannı koruma altına
alan Borghese ailesi içın
inşa edilmış olan villa.
1902'de hükümet tara-
fından satın alınmış, an-
cak bakımsızlık nedc-
niyle 1983'te de kapatıl-
mış.
Restore edilen yapıtlar
arasında Bernini'nın
kendi yüzünü resımledı-
ğı David portresi, Apollo
ve Daphne heykelı:
Raphael'in Deposition
of Christ'ı: Caravag-
gıo'nun St Jerome'u; Tı-
tiano'nun Sacred and
Profane Love'ı ve Ru-
bens'ın bazı çalışmaları
bulunuyor.
Galerının açılmasiyla
birlikte sergiye sunulan
eserler arasında >er alan
Pauline heykelıninse za-
manında Pauline Borg-
hese'nın kocası Prens
Camillo Borghese tara-
fından gizli bir odaya ki-
litlendiği ve esen sadece
özel konukların 'mum
ışığında' zivaret etmele-
rıne izin verildigı sövle-
nivor.
'Univensite gençliğinin tavrı'
• Kültür Servisi - Bılkent Ünıversitesrnın
öğrencılenyle öğretım elemanlannın yanı sıra,
edebiyatımızın saygın adlannın da katkıda
bulunduğu "4 Mevsım Sanat. Edebiyat, Kültür'
dergısınin 2. sayısı yayımlandı. Dergıde. Talat
Halman'ın 'Sanal Gelecek', lbrahim Turan'ın
'Yolunu Arayanlara-Yitırmişlere Kılavuzlar',
Erendiz Atasü'nün 'Söz...lmge... Öykü...', Yıldız
Ecevıt'in 'Edebiyatta Yabancılaşma ve
Yabancılaştırma". Melih Cevdet Anday "Anı" ve
AhmetÖzer'in "Kentin lnsan Kaynaklan" başlıklı
jazjı ve şiirlerinin yanı sıra, değişik fakültelerde? .,
eğrfim gören ögrencilerin ürünlerini de yer veriliyor.
Dört ayda bir yayımlanan dergi bu sayısında aynca.
'Toplumsal Yaşamın Akışında Üniversite
Gençliğinin Tavn" başlıklı bir deneme yanşması
düzenliyor. Bırinciye 25 milyon. ıkincıye 15 milyon
ve üçüncüye 10 milyon liranın ödül olarak
belirlendiği yanşma hakkında aynntılı bilgi almak
isteyenlerin RK. 10 06642 Yenişehır Ankara
adresine başvıırmaları gerekiyor.
James Stevvart eşinin yanına
gömülecek
• Kültür Servisi - Kaliforniya'nın Los Angeles
kentinde önceki gün 89 yaşında ölen ünlü aktör
James Stevvart. Beverly Hills'te eşinin yanına
gömülecek. Aktörün menejeri John Strauss, Stevvart
için dini törenin, sanatçının ailesinın ve yakınlannın
katılımıyla pazartesi günü Beverly Hills
Kilisesi'nde yapılacağını belirttı. Strauss. sanatçının
dogum yeri olan Indiana'da değil. eşinin yanında
Beverly Hills'te gömülmek istedigini söyledi.
Stevvart'ın yakın dostlan. 45 yıldır birlikte yaşadığı
eşinin 1994 yılmda ölmesiyle ünlü aktörün
sağlıgınm giderek bozulduğuna değindiler.
Kubrick Venedik'ten aslan alacak
• Kültür Servisi - 54.
yaşına basan Venedık Film
Festivalı bu yıl 27 ağustos
6 eylül tanhlen arasında
düzenlenecek. 19 filmin
yanşacağı festivalinjüri
başkanlığını Avustralyalı
kadın vönetmen Jane
Champıon yapacak. Jün
Charlotte Rampling, Japon
yönetmen Shynya
Tsukamoto. Fransız
yönetmen Vera Belmont.
sinema eleştiımeni Alman
Peter Buchka. Gürcü
yönetmen Nana Djordjadze.
Afrikalı yönetmen Idns Quedraogo'dan oluşacak. Bu
yıl Venedik'in 'Özel Altın Aslan'lan Alida Valli.
Gerard Depardieu ve Stanley Kubrick'e verilecek.
Aynca Amenka'da çevrılmiş en eski film Rjchard III
de (1912) kapanış gecesınde San Marco Meydam'nda
Ennio Morricone'nın yöneteceği orkestra eşliğinde
gösterilecek veVittorio Gassman da gecede
seslendirme yapacak.
Jane Champion
BLGUN
• BOĞAZİÇt ÜNTNTRStTESİ Murat Dıkmen
Salonu'nda saat 19.00'da Bilket İlhan'ın \önettiği.
Metin Belgin, Suna Yıldızoğlu. Selda Özer.
Mustava Avkıran ve Ali Sürmeli'nin rol aldığı
Sokaktaki Adam isimlı film izlenebılir.
• DARPHANE'de saat 13.00 ve 15.00'te Tolunay
Timuçin'in "Doğa, lnsan, Tarih' konulu saydam
gösterisi; saat 17.00'de de Hakan Ulu ve Itri
Topluluğu'nun 'Nikağos Ağa ve Biman Şen'ın
Eserleri' başlıklı konseri izlenebilir
25. ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTİVAÜ
BLGUN
• Aya İrini Müzesi'nde saat 19.00'da La Scala
Filarmoni Orkestrası izlenebilir.
YARIN
•Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat
19.00'da Müzik ve Gösterı. Aya İrini Müzesi'nde saat
19.00'da La Scala Fılarmonı Orkestrası ver alıyor.