23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 TEMMUZ 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 SAcid Jazz'ın isim babası, ünlü İngiliz DJ Gilles Peterson Açık Radyo'da 6 World Wide' Istanbul semalarında CEMYEGÜL •'• Cazınyeniliklereveuygunolanyada r.olmayan izdivaçlara açık bir müzik tü- \ rü ohnası. caz püristlerinin dönem dö- nem sızlanmalanna neden olabilecek birleşmelerle sonuçlanmıştır. Aşağı yu- kan dokuz yıldır. •yakın dönem'' caz pü- ristlerinin (eğer böyle bir smıf gerçek- ; ten varsa) kan ağladıklannı, aramızda olmayanlann da kemiklerinin sızladı- gını söylemek fazlaca abartılı olmaz sa- nınm. llk 'add jazz' 'single'ından bugü- ne tam dokuz yıl geçti: Galliano'nun JFrederick Lies Still'i belki de bu tûrün ı ilk örneğiydi. Gerçi bugün acidjazz ola- rak adlandınlan tür çok daha eskilere dayanıyor ama henüz adı konmamıştı. .- Bu bir acidjazz 'olayı'ydı. Acidjazz -,'yüksekses'le konuşuyor, dans pistleri- ne de dogru vurgulan, doğru ritimleri enjekte edıyordu. Caz stiliyle (ne de- mekse!) punk davranış biçimi birbirle- rinin çekim sahasına giriverdiler ve bu hem garip hem de tanıdık çocuk dünya- ya geliverdi: Acid Jazz. İsim babası bir İngiliz vatandaşı: GiDes Peterson. Part- time caz tutkunu, part-time DJ, part-ti- me prodüktör, full-time futbol hastası .Gılles Peterson. (Peterson tstanbul'day- ken 2 gün boyun- ca 'fiıtbol' diye inledidurdu Ön- ceşakayaptığını zannettik. baktık olacakgibidegil, aldık kendisini, bir futbol maçıy- la sakinleştirme- ye çalıştık. Bir stadyum dolusu balık istifi erkek vatandaşımızla, bol gollü bir Is- tanbulspor-Trab- zon maçı esna- sında sınırlar içi sınırsızlık, caz, futbol vs. üzerine felsefı bir sohbet koyulttuk.) Gilles ve Acid Jazz Records'un pat- ronu Eddie Pillar ve arkadaşlan cazın pazarlanma biçiminden memnun değıl- lerdi (Cazınsunulma biçımine, kurum- sal kimliğine, karşı bir akım olarak baş- layanacidjazz,daha sonralan enerji ve heyecandan yoksun bazı örnekleriyle hayal kınklığı yaratmadı da değil.) Her şey bir senaryo ile satılıyor ve bu yüz- den de gerçekliğini yitiriyordu. Onlar ise eskinın ıskalanmış kayıtlannı yeni- den bulmayı, bunlan farklı konseptler- art-time caz tutkunu, part-time DJ, part-time prodüktör,fiıll-timemtboİ hastası olan ünlü DJ Gilles Peterson, dünyanın belli başlı radyolanndan sonra artık lstanbul'da Açık Radyo'da dinleniyor. Gilles Peterson World Wide adb program, her cumartesi akşamı saat 22.00-24.00 arası caz, asit caz, 'drum & bass', latin titreşimlerini Gilles'ın üslubuyla. Açık Radyo'dan yayıyor. de sunmayı yeglediler. llintili müzik akımlanyla benzeşen aynntılan vurgu- layarak. bu müziği iyi tanımayan çev- relerde yeniden ya da ilk kez sevilir kıl- dılar. Orgun hâkım olduğu r&b. caz ka- nşımı Jimmy Smith, Jimm> McGriff gibi isımler gurulanydı. Gilles Peterson. müzigin transandan- tal boyutuyla daha çok ilgıleniyordu. Aynı anda hem Sun Ra hem de Lee 'Scrateh* Perry gibilennin v örüngesine giriverdı. Yaratıcı yenı tip bir cazın pe- şindeydi Gilles. Yenı dans müziği de adlandırdı bunu. Jazz rap, Latin ritim- lerine kanştık- tan sonra daha 'jazzy' bir sese dönüşüverdi. Ardından drum&bass gibi daha yapay akımlar geldi. Gilles Peterson prodüktörlüğe soyunup, Tal- kin' Loud Re- cords adını ver- dıği, zamanında marjinal sayılan plak şırketini kurduktan sonra, Galliano. The Young Disciples, Incognito, MC Solaar, UFO. Mar\man, Urban Species. Nicolette, Nu Yonkan Soul ve Roni Size gibi top- luluklarla A\rupa usulü Motovvn'ın da pekâlâ başanlı olabileceğini kanıtladı. Dünya çapında bir DJ olan Gilles Pe- terson, çekirdekten radyocu. Işe Lond- ra'da, anne babasının arka bahçesinde- ki alet edevat kulübesinden korsan ya- yın yaparak başlamış. tlk DJ'lik icraatı Electric Ballroom. Camden London gi- bi Londra'nın efsanev i caz dans odala- nndagerçekleşmış. Londra'nın meşhur Jazz FM'inde 'Vlbrazone' adlı progra- mı ile ismi belırli çevrelerde belleklere iyice yerleşmeye başlamış. Gilles Pe- terson, Worldwide ile Londra'nın en büyük caz ve dans radyosuna geçtikten kısa bir süre sonra da bugün artık adıy- la özdeşleşmış olan Talkin' Loud Re- cords adlı marjinal sayılabılecek plak şirketini kurmuş. Gilles Peterson, Kiss FM (Londra, Radio Mafıa (Finlandiya), Couleur 3 (Isviçre), Shibuya FM (Tokyo), KCRW (Los Angeles), Radio Nova (Paris) gi- bi dünyanın belli başlı radyolanndan sonra, artık lstanbul'da Açık Radyo'da dinleniyor. Gilles Peterson VVorld Wi- de adını verdiği program her cumarte- si akşamı saat 22.00-24.00 arası caz. a- sit caz, 'drum&bass,' Latin titreşimle- rini Gilles'ın kendine has üslubuyla. Açık Radyo 94.9'dan Istanbul'a yayı- yor. Gilles Peterson'ın programına bugü- ne kadar konuk olan farklı tarz v e akım- lann öncüleri arasında Roy Ayers, Sun Ra, Nu Yorikan Soul. Cleveland Wat- kiss. Jhclisa, Tah in Singh, Courtney Pine (bu yılki Akbank Caz Festiva- li'ne gelivor). LTJ Bukem gibi ısim- len sayabılinz. yğur Kökden "Bin Dokuz Yüz'e Veda" ile sinema ve edebiyat tutkunlarma sesleniyor Çağmııza dair özel ipuçlam veriyorKülfür Servisi-Uğur Kökden, ! Yapı Kredi Yayınlan arasında çı- ' kan "Bin Dokuz Yüz'e Veda" başlıklı kitabının girişıne Mev- • bna'dan alıntı yapmiş: "Za- man, bensiz geçme!" Yirminci yüzyıla veda ederken, duyarlı bir yazann yaşadıklannı, izle- diklerini. okuduklannı bırpota- da eriterek, zamanın peşinde ge- çirdiği serüveni yazdığı bir kitap bu. Yüzyıla damgasmı vuran, bü- tün sanatlan birleştiren, adı üs- tünde "yedinci sanafın unutul- maz filmlerini kişisel bakış açı- sıyla adeta öyküselleştirerek ele alan Kökden, bir beyazperde ya- ra,tıyçy yaşamdan. Bin Dokuz 'Vtiz'e Veda ederken, VVajda'nın *VaatterÜlkesi"yle Polonya'nın penceresinden, çağımızda sana- yileşmenin etkilerini irdeliyor. Bertolucci'nin "19©0"üyle fa- şizmin yükselişini ele alıyor, Resnais'den "Savaş BittT ileça- gımıza damgasını vuran tüm sa- vaşlara göndermede bulunarak "ölüm önündeki mutsuz insa- nın" portresini çiziyor. Kıtabın kapağmda (tasarım Pınar Çınar), Cezanne'ın bir palyaçosu var. Yirminci yüzyı- lı, "bir korku yuzyılT olarak de- gerlendiren Kökden. bu palya- çonun,"Zamanın horladığı, ez- /ırminci yüzyıla veda ederken, duyarlı bir yazann yaşadıklannı, izlediklerini. okuduklannı bir potada eriterek, zamanın peşinde geçirdiği serüveni yazdığı bir kitap bu. Yüzyıla damgasını vuran, bütün sanatlan birleştiren, adı üstünde 'yedinci sanat'ın unutulmaz filmlerini kişisel bakış açısıyla adeta öyküselleştirerek ele alan Uğur Kökden, bir beyazperde yaratıyor yaşamdan. Kökden, Bertolucci'nin '1900' üyle faşizmin yükselişini eie alıyor, Alman faşizminin toplumsal anatomisini aktaran 'Julia'yı da. digi, yok ettiği, yadsıdığı 'in- san'uısimgesi"olduğunu söylü- yor. Seçtiği filmlerde, o insanlan -kendimizi, buyüzyılın insanla- nnı- ölümsûzleşen roman kah- ramanlan ya da oyuncular ara- cılıgıyla tanıyoruz... Uğur Kökden'in altıncı dene- me kitabı olan "Bin Dokuz Yüz'e Veda", yazann ilk kitabı olan "Tiksinti ÇağTndan bu- günlere dek süren "uzun yürü- yüş"ünün bir sonucu. Her iki ki- tapta da yaşadığımız zaman üzenne medıtasyon yapan Kök- den, "Yirminci yüzyılı daha bir ivi tanımak, anlamak. sonra ta- nıdığımız, anladığımız öiçüde ir- delemek ve tartışmaya açmak gerekmiyor mu" diye soruyor. " Vaat ettikleriyle, >^> dığı umut- laria, yüzyıl sonu hasadını kar- şüaştırmak doğru olmaz mı?" Ünlü oyun ve öykü yazan Anton Çehov'un yaşamöyküsü yayımlandı 6 Ele geçîrflmez, inatçı ve Kültür Servisi - Sanatçılann yapıtla- nnı inceleyerek yaşantıları ve kişilikle- riyle ilgili aynntılar çıkarmak çoğu za- man yanlış bir yaklaşımdır. Ancak söz konusu yazar Anton Çehov olunca işler degışıyor. Yapıtlanndakı melankoli, ın- ce alay ve dogallık yazann tecrübeleriy- le biçimleniyor çoğunlukla. Çehov'un geçen yıl yayımlanan, kansı Olga'ya yazdığı mektuplar ve geçen günlerde okurlara ulaşan Donnald Rayfîeld'ın ka- leme aldığı j'eni yaşamöyküsü yapıtla- nndakinden biraz daha insani ve dünya zevklerine düşkün bir karakter çiziyor o kadar. Rayfield, Çehov hayranlanna 603 sayfalık bir kronolojik aynntılar dizisi aktanyor kitabında. Öyle uzun ya da dışandan bakıldıgın- da çok olaylı bir yaşam değil Çehov'un- kı. Moskova'nın kuzeyinde Taganrog adlı liman şehrinde dünyaya gelen Çe- ho\ "un 44 yıllık yaşamı bilindik yazar yaşamlan gibi mutsuz bir çocuklukla başlıyor. Çehov'un çocukluğunun tek olumlu yanı anne ve babasının o daha dogmadan serflikten tüccar sınıfına yük- selmis. olması. Başansız bir tüccar olan babası Pavel aynı zamanda katedral ko- rusunu yönetiyordu. Beş oğlunu kam- çıyla döver, soguk kış sabahlan onlan Ortodoks Kilisesi'nın uzun merasimle- rinde hızmet etmeye zorlardı. Evlerine aldıklan zeytinyagının içinden fare çık- tığında bunu çocuklanndan saklamaya- cak kadar açık sözlü (kaba), yağı çöpe atmayacak kadar cimri, ya da yağı de- giştirmeyecek kadar tembel davranmış- tı. Rayfield, Pavel'in çocuklannı dövme alışkanlığının içınde kalmış yetenekle- rinın açığa çıkamamasından kaynaklan- dığını öne sürüyor. Anton Pavloviç'in öteki dört erkek kardeşinde de sanatsal yetenek belırtilerinin görüldüğüne de- ğinen Rayfield, bunun ailenın genlerin- den kaynaklandığını ileri sürüyor. An- • Moskova'nın kuzeyinde Taganrog adlı liman şehrinde dünyaya gelen Çehov'un 44 yıllık yaşamı bilindik yazar yaşamlan gibi mutsuz bir çocuklukla başlıyor. Sanatçı, ömrünün uzun bir dönemini anne babası, üvey kız kardeşi ve erkek kardeşleriyle geçirdi. Daha sonra pek çok kadın girdi Çehov'un yaşamına. En son olarak da oyuncu eşi Olga Knipper. cak öteki kardeşler bu yeteneği içki ya da başka bağımlılıklarla köreltme yolu- nu seçmişler. 16 yaşına geldiğinde babasının borç- lannı ödeyebilmek ve kendisinden kü- çük kardeşlerine bakabilmek için Tagan- rog 'dan aynlan Anton kısa zamanda ya- şamda kalmanın yöntemlerini öğrendı. Anton Pavloviç daha sonra Moskova'ya babası ve kardeşlerinin >anına geldi ve burada tıp egitimi gördü. Kısa, yoğun ve karmaşık yaşam Moskova'da bugün müzeye dönüştü- rülen evmin kapısmdakı 'Dr. Anton Pav- loviç Çehov' tabelası Çehov'un siyah çantasıyla çıkıp hastalannı ziyaret ede- ceğı izlenimıni veriyor. Çehov doktorlu- ğa başladığmda kısa öyküleri dilden di- le dolaşmaya başlamıştı bile. Rusya'nın en büyük gazetesini çıkaran basın pat- roniçesı Suvorintarafından korunup gö- zetiliyordu. Zamanla Gorki ve Tolstoy'la birlikte Rus halkının vicdanını temsil et- meye başlayan sanatçı Suvorin'le Drey- fus üzerine uzun tartışmalara girerdi. Çehov tıp eğitimı almasına ve yaşa- mının bir döneminde doktorluğunu ede- biyat merakının önüne geçirmesine kar- şın yaşı ılerledikçe tıptan gıderek uzak- laştı. Zamanla tıp bilgisi, yakınlanna ve aile üyelerine bakmak zorunda kalan Çehov "a bir angarya gibi gözükmeye başladı. Zaten ne yaparsa yapsın aile üyelerine bir türlü yaranamı>ordu. An- nesi Çehov'un binbirgüçlükle vaptırdı- ğı dişleri aym 13'ünde yapıldığı gerek- çesıyle hiç kullanmadı. Ünlü yazann in- san yaşamına trajikomik yaklaşımını bi- raz da akrabalannın iktidarsızlık. basur gibi sorunlanyla boğuşmasıyla açıkla- nabilir herhalde. Çehov'un Petersburg'dakı tıyatrotec- riibesı tam anlamıyla bir fıyaskoydu. Sa- natçı Petersburg izleyicisınden alkış ye- rine yuhalama. domates \ e elma çöple- ri alınca "700 yıl daha yaşayacak olsam bile bir daha tek bir oyun bile sahnete- mejeceğim" demişti. Ancak 1898'de Moskova Sanat Tiyatrosu'nun kurulma- sı Çehov'u sözünden döndürdü. Sanat- çı, bu tiyatroda olgunluk döneminin baş- yapıtlan sayılabilecek pek çok oyun sah- neledi. Rayfield kısalığına karşın Çehov'un yaşamının öyle hoş va da basit bir ya- şam olmadığını belirtiyor. Yaşamının kaleme alınmasını zorlaştıran aynntılar arasında aile üyelerinin kalabalıklıgı. ilişkiye girdiği kadınlann çokluğu ve içinde bulunduğu sosyal sınıflann fark- lılığı sayılabilir. Sanatçı yaşamının uzun bir dönemini anne babası, üvey kız kar- deşi ve erkek kardeşleriyle geçirdi. Da- ha sonra pek çok kadın girdi Çehov'un > aşamına. En son olarak da oyuncu eşi Olga Knipper. Çehov 'un anlaşılması zor bir başka özelliği de ele geçirilmez bir karaktere sahip olması. Sanatçı zor günlerin üstesınden gelebilmesini ve is- tediği her şeyi sonunda elde etmiş olma- sını inatçı kişiliğine borçlu. Çehov, kar- deşi Aleksandr'ın kansı Anna ölürken onu ziyaret etmeyı reddetmiş, çocukla- nnın bakımı konusunda kendisine bas- kı uygulayan kardeşine de kesinlikle bo- yun eğmemişti. Öteki Rus yazarlan ta- rafından aşk konusunda duyarsız oldu- ğu gerekçesıyle eleştirilen Çehov, ka- dınlann > alvanp yakannalan karşısında da hiçbir zaman yumuşamadı. Cinsellik konusunda ise oldukça açıktı sanatçı. Kardeşi Alexandr'a yazdığı mektuplann bir kısmı hâlâ açık seçiklikleri nedeniy- le yayımlanmadı. Rayfield 603 sayfalık kitabını Çe- hov'un yaşamındakı kronolojik dönem- lere göre 84 bölüme ayırmış. Ancak bu katı kronolojik aynm. yabancı okurlann Rus isimlerini akılda tutmasını zorlaştı- nyor. Kıtapta 100 sayfa önce geçen isim- ler tekrarlandiğında çoğu zaman okurun bu kişileri çıkarabilmesi kolay olmuyor. "Her yaşamöyküsü aynı zamanda bir kurmacadır" diyen Rayfield aslinda kendi kitabında kronolojik olaylar dizi- sınin dışına pek çıkmıyor. Aynı zaman- da eleştiri ile yaşamöyküsünün birbirin- den aynlması gerektiğini savunan ya- zar, kitabında bilinçli bir şekilde Çe- hov'un yazarlık yönünü değerlendir- mekten kaçınıyor. Son olarak da kaleme aldığı 603 sayfanın Çehov içın yetersiz oiduğunu savunuyor Çünkü Çehov'un yaşamını anlatabilmek için onun yaşa- mından daha uzun zamana gereksinim var. Kökden'in kitabına seçtiği filmler arasında, 191 l-1936yıl- lannın Italyası'nı ele alan film- ler ağırlıkta: "1900", "Yöldaş- lar", "Karşı Düşüncenin Dra- mı" ve "İsa Bu Köye Uğrama- dı"... Kökden, Türkiye ile ltal- ya arasında benzerlikler kura- rak. bu paketi Ziva Oztan'ın "AteştenGünler"iyle tamamlı- yor: "Bufilrru.NÖnetmenin "Kur- tuluş' isimJi dev yapıtı için bir hazırlık çalışması niteliği taşı- maktadır. Cumhuriyete giden volun başlangKL, bekleme oda- sı, her durumda. Dolayısıyla, Av- rupa'da kartlar kanşönhr veye- niden dağıtılırken Türkiye ih- mal edileme/di. Bununla birlik- te, dBşüncern o ki.asıl beyazper- deye aktanlması gereken Birin- ci Dünya Savaşı içindeki Türk askerinin büyük özverisi, tama- men unutulmuş varlığı, mütte- fiklerine peşkeş çekilen insani ve askeri değeridir. Bu dönemde büyük bir imparatoıiuğun çö- zülüşü. parçalanışı değil, aynı zamanda dramarik göçlerin hic- ranı da ön planda birlikte yaşa- nır." "Bin Dokuz Yüz'e \eda"nın ikınci bölümü ise otuzlu yıllann üstüneaçılıyor. "Yepyenibirka- rabasan"a işaret ediyor yazar: "1914-18 kanlı depreminin ar- dından, Avrupa anakarasına ol- duğu gibi ak perdeve de otuzlu yıllann ka\gılan, gittikçe artan karanlığı çökmüştür artık.-' Fa- şizm' olgusunun siyasal coğraf- yada, srvil kummlarda bir yağ lekesi gibi yayıltşı; zaman içinde güçlenip yükselmesi ve doğur- duğu tedirginlik. "Lanetliler', Alman faşizminin toplumsal anatomisini aktaran bövle bir film.' Julıa' da aynı şekilde. Yü- rek paralayıcı bir 'Avrupa tanık- lığı'." Bu tanıklıklann arasında. özellikle "Çanlar Kimin tçin Çalıwr?" ve "Savaş Bitti" oku- ra otuzlu vıllan yaşatı\or. Görünrülerie düşünmek Uğur Kökden'in bilerek ek- sik bıraktığı kimi film macera- lan ise belki başka denemelere konu olacak... "Sözgelimi kita- bın ilk bölümünde, Losey'in ül- kemizde hiç gösterilmeyen ' For Example'ı ve Bertrand Taverni- er'nin iki yapıtı birden yer ala- bilirdi: Aslolan Havattır ve Yüz- başı Canon. Bu arada Alman kadın yönetmen Von Trotta'nm Rosa Luxembourg'una da yer vernıek isterdim dencmelerim- de. İkinci bölümdeyse, Casab- lanca neden yer almasın? Belki, Michael Radford'un Postacı'sı. Massimo Troisi'ye bir çeşit say- gı duruşu..." Uğur Kökden. kendi kendine soruyor: "Bu kitapla. sinema si- nema dolaşıpgörüntü mü topla- dım? Yok öyle değil de, böylesi ara malzeme yani birtakım zen- gin alt metinler kullanarak oku- ru denemenin çekim alanına sokmak mı amacım? Yakın geç- miş üstüne dikkatleri yoğunlaş- tıımak? V üzv ılımızla okuru bi- rebir şekilde jüzleştirmek? Ya da bu yolla düzvazıya bir resim tadı vermeye çahşmak? Yani gö- rüntüleıie düşünmek, Bedri Rahmi gibi, Carlo Levı gibi?_" "Bin Dokuz Yüz'e Veda", kendi kendine sordugu bu soru- lara olumlu yanıt verdıgi kita- bıyla, çağımıza dair özel ipuçla- n peşinde koşan sinema ve ede- biyat tutkunlanna sesleniyor. Borghese Villası restore edildi Kültür Servisi - Ro- ma'da bulunan ve dünva- nın en önemlı koleksı- yonlarından birıne sahip olan Villa Borghese Sa- nat Galerisi. 27 haziran- da yeniden sanatseverle- rin hizmetine girdi. Bun- dan tam 14 yıl önce ka- patılmış olan galerıde Canova'nın ünlü Pauline Borghese heykelının ya- ni sıra Titian. Raphael ve Caravaggio'nun da restore edilmiş başyapıt- lan sergilenıyor. Geçen yıl Kültür Ba- kanı olan Walter Vehro- ni. yıllardır Villa Borg- hese Galerisi'ne bu denlı duyarsız kalınmış olun- masına fazlasıyla şaşır- dığını söyleyerek "Çün- kü sanat, İtahanlann ge- netik vapılanmasında önemli bir yer tutar" de- di. Villa Borghese Gale- nsı'nın İtalya'daki müze- ler arasında Rönesans dönemini sembolıze etti- ğıni belırten Kültür Ba- kanı Veltroni'ye göre bu açılış, tüm Italyanlar için heyecan verici. Villa. 17. yüzyılda Pa- pa V. Paul'ün torunu Kardinal Scipktne Borg- hese tarafından yaptınl- mış. 18. >üzyılda bına- nın ıçı barok stılde resto- re edılmış. Dönemın sa- natçılannı koruma altına alan Borghese ailesi içın inşa edilmış olan villa. 1902'de hükümet tara- fından satın alınmış, an- cak bakımsızlık nedc- niyle 1983'te de kapatıl- mış. Restore edilen yapıtlar arasında Bernini'nın kendi yüzünü resımledı- ğı David portresi, Apollo ve Daphne heykelı: Raphael'in Deposition of Christ'ı: Caravag- gıo'nun St Jerome'u; Tı- tiano'nun Sacred and Profane Love'ı ve Ru- bens'ın bazı çalışmaları bulunuyor. Galerının açılmasiyla birlikte sergiye sunulan eserler arasında >er alan Pauline heykelıninse za- manında Pauline Borg- hese'nın kocası Prens Camillo Borghese tara- fından gizli bir odaya ki- litlendiği ve esen sadece özel konukların 'mum ışığında' zivaret etmele- rıne izin verildigı sövle- nivor. 'Univensite gençliğinin tavrı' • Kültür Servisi - Bılkent Ünıversitesrnın öğrencılenyle öğretım elemanlannın yanı sıra, edebiyatımızın saygın adlannın da katkıda bulunduğu "4 Mevsım Sanat. Edebiyat, Kültür' dergısınin 2. sayısı yayımlandı. Dergıde. Talat Halman'ın 'Sanal Gelecek', lbrahim Turan'ın 'Yolunu Arayanlara-Yitırmişlere Kılavuzlar', Erendiz Atasü'nün 'Söz...lmge... Öykü...', Yıldız Ecevıt'in 'Edebiyatta Yabancılaşma ve Yabancılaştırma". Melih Cevdet Anday "Anı" ve AhmetÖzer'in "Kentin lnsan Kaynaklan" başlıklı jazjı ve şiirlerinin yanı sıra, değişik fakültelerde? ., eğrfim gören ögrencilerin ürünlerini de yer veriliyor. Dört ayda bir yayımlanan dergi bu sayısında aynca. 'Toplumsal Yaşamın Akışında Üniversite Gençliğinin Tavn" başlıklı bir deneme yanşması düzenliyor. Bırinciye 25 milyon. ıkincıye 15 milyon ve üçüncüye 10 milyon liranın ödül olarak belirlendiği yanşma hakkında aynntılı bilgi almak isteyenlerin RK. 10 06642 Yenişehır Ankara adresine başvıırmaları gerekiyor. James Stevvart eşinin yanına gömülecek • Kültür Servisi - Kaliforniya'nın Los Angeles kentinde önceki gün 89 yaşında ölen ünlü aktör James Stevvart. Beverly Hills'te eşinin yanına gömülecek. Aktörün menejeri John Strauss, Stevvart için dini törenin, sanatçının ailesinın ve yakınlannın katılımıyla pazartesi günü Beverly Hills Kilisesi'nde yapılacağını belirttı. Strauss. sanatçının dogum yeri olan Indiana'da değil. eşinin yanında Beverly Hills'te gömülmek istedigini söyledi. Stevvart'ın yakın dostlan. 45 yıldır birlikte yaşadığı eşinin 1994 yılmda ölmesiyle ünlü aktörün sağlıgınm giderek bozulduğuna değindiler. Kubrick Venedik'ten aslan alacak • Kültür Servisi - 54. yaşına basan Venedık Film Festivalı bu yıl 27 ağustos 6 eylül tanhlen arasında düzenlenecek. 19 filmin yanşacağı festivalinjüri başkanlığını Avustralyalı kadın vönetmen Jane Champıon yapacak. Jün Charlotte Rampling, Japon yönetmen Shynya Tsukamoto. Fransız yönetmen Vera Belmont. sinema eleştiımeni Alman Peter Buchka. Gürcü yönetmen Nana Djordjadze. Afrikalı yönetmen Idns Quedraogo'dan oluşacak. Bu yıl Venedik'in 'Özel Altın Aslan'lan Alida Valli. Gerard Depardieu ve Stanley Kubrick'e verilecek. Aynca Amenka'da çevrılmiş en eski film Rjchard III de (1912) kapanış gecesınde San Marco Meydam'nda Ennio Morricone'nın yöneteceği orkestra eşliğinde gösterilecek veVittorio Gassman da gecede seslendirme yapacak. Jane Champion BLGUN • BOĞAZİÇt ÜNTNTRStTESİ Murat Dıkmen Salonu'nda saat 19.00'da Bilket İlhan'ın \önettiği. Metin Belgin, Suna Yıldızoğlu. Selda Özer. Mustava Avkıran ve Ali Sürmeli'nin rol aldığı Sokaktaki Adam isimlı film izlenebılir. • DARPHANE'de saat 13.00 ve 15.00'te Tolunay Timuçin'in "Doğa, lnsan, Tarih' konulu saydam gösterisi; saat 17.00'de de Hakan Ulu ve Itri Topluluğu'nun 'Nikağos Ağa ve Biman Şen'ın Eserleri' başlıklı konseri izlenebilir 25. ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTİVAÜ BLGUN • Aya İrini Müzesi'nde saat 19.00'da La Scala Filarmoni Orkestrası izlenebilir. YARIN •Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat 19.00'da Müzik ve Gösterı. Aya İrini Müzesi'nde saat 19.00'da La Scala Fılarmonı Orkestrası ver alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle