05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
26 TEMMUZ 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Tüpkler'in katillerine suç duyunusu • İstanbul Haber Servisi - Eski DİSK Genel Başkam Kemal Türkler'in katil sanığı Ünal Osmanoğlu'nun I7yıldıryargı önüne çıkmadığını belirten avukat Rasim Öz, Bakırköy Cumhuriyet Savcıhğı'na suç duyurusunda bulundu. Türkler'm eşi Sebahat Türkler ve kızlan Nilgün ile Yasemın Türkler adına suç duyurusunda bulunan Öz, davanın zaman aşımımına uğramadan Türkler'in katilinin ve azmettirenlerin yargı önüne çıkanlmasını istedi. Veziroğlu istila etü • ANKARA(Cumhuriyet Bûrosu)- Banş Partisi'nin (BP) eskı Genel Başkanı Ali Haydar Veziroğlu, kurucu genel başkanı ve "finansörü" olduğu partisinin üyelığinden istifa etti. Veziroğlu. CHP'den aynldıktan sonra yaklaşık 5 trilyon lıra harcayarak kurduğu Demokratik Banş Hareketı'nın (DBH) genel başkanlığını üstlenmişti. Bu partının hakkında kapatma davası açılınca BP'yi kuran Veziroğlu, I4haziranda yapılan kongresinde genel başkanlığı Abidin Atay'a devretmişti. Göç komisyonu Diyarbakır'da • DİYARBAKIR (Cumhurivet) - Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesfndeki göç sorununu inceleyecek olan TBMM Meclıs Araştırma Komisyonu çalışmalanna Diyarbakır'da başladı. Komisyon üyeleri göç nedenıyle mağdur olan vatandaşlann zararlannın devlet tarafından karşılanacağını açıkladı. RP'den Haşim Haşimi, ANAP'tan Segbetullah Seydaoğlu ve CHP'den Algan Hacaloğlu'ndan oluşan komisyon üyelen, Güneydoğu'daki göç soruouyla ılgıli kapsamlı bır rapor hazırlamayı amaçlıyor. RTÜKceza yağdırdı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Shovv TV, Kanal D ve Radyo D'nin yaymlannın geçıci olarak durdurulmasına karar verdi. AçıkJamaya göre. "düzeltme ve cevap metnini yayımlamadıklan" ve "kişi ya da kuruluşlan eleştiri sınırlan ötesinde küçük düşürücü. aşağılayıcı ve iftira niteliği taşıyan yayın yasaklanna" uymadığı gerekçesiyle Show TV'nin yayını 18 ağustos ve 22 ağustos saat 24.00'ten başlayarak durdurulacak. Kanal D. 21 ağustosta. Radyo D de 18 ağustosta, yine kışı ya da kuruluşlan eleştiri sınırlan ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı ve iftira niteliği taşıyan yayın yaptıklan gerekçesiyle l gün süreyle yayın yapamayacaklar. İstanbul'da su kesintisi • İstanbul Haber Servisi - ISKt'den yapılan yazılı açıklamada. Istanbul'un Avrupa ve Anadolu yakasında bazı semtlere isale hattında meydana gelen anza nedeniyle 29-30 temmuz tarihleri arasında 36 saat süreyle su verilemeyeceği bildirildi. 29 temmuz salı günü saat 01.00'den 30 temmuz çarşamba günü saat 13.00'e kadar su alamayacak semtler şunlar: Avrupa Yakası: Karaköy, Sarayburnu, Unkapanı, Emınönü, Kumkapı, Aksaray, Yenıkapı, Namıkkemal, Samatya, Yedikule, zeytinburnu, Osmaniye, Bakırköy, Yeşilköy, Florya, Beyazıt. Fındıkzade, Çapa, Şehıeminı, Topkapı, Silivnkapı. Kocamustafapaşa, Fatih, Cevizlibağ, Merter, Tozkoparan ve tncirli. Anadolu Yakası: Kadıköy, Moda. Caddebostan, Fenerbahçe, Bulgurlu, Örnek Mahallesi, Ünalan. Acıbadem, Baglarbaşı, Altunizade, Burhaniye, Karcaahmet, Selimiye, Haydarpaşa, Çıçekçi, Kuzguncuk, Üsküdar, Beylerbeyi ve Kandilli. TGS ve sivil toplum örgütleri, cezaevlerindeki düşünce suçlulannın bırakılmasını istedi 'Gazeteci özgür değfl'• TGS Genel Başkanı Ziya Sonay, yeni hükümetin hazırladığı basın affi niteliğindeki kanun tasansının Meclis'ten geçirilmesi gerektiğini vurguladı. İstanbul Haber Servi- si - Türkiye Gazeteciler Sendıkası (TGS) Genel Başkanı Ziya Sonay, ye- ni hükümetin hazırladı- ğı basın affi niteliğinde- ki kanun tasansının Meclis'ten ivedilikle geçirilmesi gerektiğini vurguladı. Sonay, ülke- mizde demokrasinin tam anlamıyla yerleş- memesi nedeniyle ga- zetecilerin habere öz- gürce ulaşamadığını, zaman zaman tartakla- narak fotoğraf makineleri ve kameralan- nın alındığını belirtti. Sonay, basında sansürün kaldınlışının 89. yıldönümü nedeniyle yaptığı yazılı açıklamada, sansürün şekil değiştererek devam ettiğini belirtti. Başta Işık Yurtçu olmak üzere birçok basın emekçısinin cezaevinde bulundu- ğunu anımsatan Sonay, sansürün bır baş- ka boyutunun da bazı basın yayın organ- lannda patronlar ve sorumlular tarafın- dan uygulandığını savundu. Sonay şöyle konuştu: Adalet Bakanı Oltan Sungurlu ' Sanık polisler güvenlik istiyor' ANKARA (Cumhariyet Bürosu) -Adalet Bakanı Oltan Sunguriu, Metin Göktepe'nin öldürülmesi davasında haklannda gıyabi tutuklama karan olmasına ve Başbakan Mesut Yılmaz'm Içişleri Bakanlığı'na verdiği "mahkemeye getirilsinler" emrine karşın bulunup da yargı salonuna getirilemeyen, sanık polislerin, teslim olmalan durumunda "cezaevinde giivenlikfcrinin sağlanâmayacağı'' kaygılan bulunduğu yönünde duyumlar aldığını bildirdi. Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, Güvenlik ve Yargı Muhabirleri Derneğı Başkanı Ünal tnanç ve yönetim kurulu üyelerini kabul ederek bir süre görüştü. Sanıkiann korkusu Adalet Bakanı Oltan Sungurlu, görüşme öncesinde Metin Göktepe'nin öldürülmesi davasında gıyabi tutuklama karan verilen polislerin önceki günkü duruşmaya gelmemelerine üişkin bir soruya şu yanıtı verdi: "PoKsterin yakalanması noktasında, sanıyorum tçişleri Bakanhğı'nın talimatı var ki. kulağıma şöyle bir şey geldL Kesin değil, ama 'Cezaevinde bunlann nasıl muhafaza edileceği, güvenliklerinin sağlanıp sağlanamayacağı...' Demek ki, sıkıştılar. yakmda teslim olacaklar gjbt bir düşünce otuştu bende. Firardakj insanlan, ümit ediyorum ki zabıta bulacaknr." Görüşmede gazeteci Ünal înanç da cezaevindeki sorunlara dikkat çekerek mahkûmlann toplnma yeniden kazandınlması için bir meslek ve iş edinmeleri gerektiğini söyledi. Bakan Sunguriu da TBMM'de dün görüşülmeye başlanan tş Yurtlan Yasası ile mahkûmlann bir meslek edinmelerinin amaçlandığını belirtti. Sungurlu, Çocuklan Suç ve Suçlulardan Koruma vakfi ile işbirliği yapacaklannı belirtti. "Sütunlannda her gün demokrasi, öz- gürlükler, sendika ve insan haklannı savu- nur gözükenlerin, kendi gazete, dergi, rad- yo ve televizvonlannda çalışanların en do- ğal demokratik haklan olan sendika üye- liği engellenmekte, gazeteciler sosyal gü- venceden yoksun, kadrosuz, taşeron şir- ketlerde ve 1475 sayıh yasa hükümlerine tabi olarak çahşonlmakta, hatta 4S yıldır gazeteciük işkolunda hizmet vermeye ça- lışan kendi sendikalannın haberterini yaz- malanna bile karşı çıkılmaktadır." Yeni hükümetten basın özgürlüğünü engelleyici hükümler taşıyan Anayasa ve Basın Yasası ile Türk Ceza Yasası, Terör- le Mücadele Yasası başta olmak üzere di- ğer bazı yasalarda yer alan antidemokra- tik hükümlenn çıkanlmasını isteyen So- nay, basılmış eserlerin dağıtılmadan top- latılmasını öngören hükümlerin de değiş- tirilmesi gerektiğini ifade etti. RTÜK'ün, uygulamalan ile tam bir sansür kuruluna dönüştüğüne dikkat çe- ken Sonay. kurulun yapısının değiştiril- mesi gerektiğini vurguladı. Anadolu Ga- zete. Radyo ve Televizyon Yayıncılan Bir- liği Genel Başkanı İsmail Kahraman da Anadolu'da- ki basın ve yayın kuruluşla- nnın sorunlannın çözümü için bir an önce çalışmalann başlatılmasını istedi. Kahra- man, sorunlan hakkında ha- zırladıklan raporu başta Cumhurbaşkanlığı olmak üzere, Başbakan ve hükü- met üyeleri ile TBMM'de grubu olan siyasi partilere ilettiklerini bildirdi. istanbul Kadın Kuruluş- lan Birliği Koordinatörü Necla Arat ve İstanbul Ka- dın Kuruluşlan Birliği Ba- sın Sorumlusu ve Yönetim Kurulu Üyesi Gülsevil Er- dem sansürün kaldınlışı ne- deniyle yayımladıklan ortak mesajda " Demokratik vela- ikdüzenimizin korunmasın- da, yaşaalmasında basuumı- zın Türk toplumunun büyük güvencesi olduğuna inancı- mızı bir kez daha yineliyo- ruz" dediler. İstanbul Kadın Kollan Yönetim Kurulu Üyesi Avu- kat Nazan Moroğlu da basın özgürlüğü- ne sahip çıkan, özgür basını yasal ve ey- lemsel olarak yaşatmak ve yeni kuşakla- ra ulaştırmak için çaba gösteren basın ca- mıasını kutladı. Günaydın Marmara Genel Yayın Yö- netmeni Neşe Doster de Marmara Grup adına yaptığı açıklamada "Boynuımızun bükülmediği, başunızın eğümediği, dün yazdıklannı bugün yadsıyanlann bu mes- lekte bannmadığı bir Türkiye özlemiyle yürekli, yurtsever, coşkulu gazetecilerin bavramını kutluvoruz" dedi. n r r k t ^ « t o « l l İstanbul HaberS*™™-İn*» 1 Haklan Deraeği(tHD) İstanbul Şube T? J I H H I M U M I Başkanı ErcanKanar. demokrasi mücadelesi ve banş için öncelikle tüm düşünce suçlulamu kapsayacak bir affin çıkanlması gerektiğini belirtti. Dün, Sultanahmet Parkı'nda İHD adına basın açıklaması yapan Kanar, basında sansüre karşı savaşımın 89. yıhnı doldurduğu bu günlerde, 55. Cumhuriyet hükümetinin düşünce \e basın özgür- İüğünü gerçek anlamda \aşama geçirecek adımlardan çok, Batı kamuo\unu tatmin için adeta 'kişiye özel' yasa tasanyla durumu geçiş- tirmeye çahş&ğını öne sürdü. Sorunun Işık Yurtçu, İsmail Beşikçi ve Eşber Yagmurdereli ile ilgili olmadığını vurgulayan Kanar, sözleri- ni şöyle sürdürdü: ""Sorun. 22 yazıişleri müdürünü kapsayacak, üstelik af anlamına gelmeyen. üç \ıllık süre için cezalann ertelenmesi so- runu değUdir. Sorun, cezaevlerinde bulunan yaklaşık 17Ö düşünce suçlusunun özgürlüğüne kavu^masıdır. Düşünceleri ne olursa oisun birey, kelepçe endişesi duymadan toplum için yarariı ve zarartı gördüklerini özgürce açıklayabilmelidir." (Fotoğraf: KEREM ILGAZ) Avukat Mehmet Nur Terzi, Avrupa İnsan Haklan Komisyonu'na başvurdu 'DGM'lerdeki yargılamalar adil değil' NECATİAYGEV İZMİR - DGM'lerin verdiği kararlann Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'ne aykın olduğu sav- landı. tzmir Barosu a\Tikatlanndan Mehmet Nur Terzi, DGMlerde adil yargılama olmadığını, bu ne- denle Avrupa İnsan Haklan Ko- misyonu'na başvurduğunu söy- ledi. Avukat Mehmet Nur Terzi, müvekkili Nurettin Demirtaş'ın, PKK örgütü üyesi olmaktan Iz- mir DGM'de yargılandığını, 18 yıl ağır hapis ve yaşam boyu ka- mu hizmetlerinden yasaklanma- sı cezasına çarptınldığını, Yargı- tay 9. Ceza Dairesi'nin cezayı onayladığını söyledi. DGM'nin verdiği mahkûmiyet karannın AtH Sözleşmesi'ne ay- kın olduğu görüşünde olduğunu vurgulayan Mehmet Nur Terzi, Türkiye'de ıç hukuk yollannın tü- kendiği için müvekkili adına AİHK'ye başvurduğunu açıkla- dı. Terzi, AlHK'ye başvurusun- da şu görüşlere yer verdi: "İzmir DGM'nin müvekkflhne verdiği ceza ile Avrupa İnsan Haklan Sözleşmesi'nin adil yar- gılamayla ilgili 6. maddesi ve ayı- nmcılık yapılmaması ilkesiyle il- gili 14. maddesi ihlal edilmiştir. DGM'lerdeki yargılamalar adil değildir. Çünkü heyette askeri yargıc bulunmaktadır. Yargıla- nanlar asker değildir \e askeri suç işlememişlerdir. Bu nedenle sivil- leri yargılayan bir mahkcmede askerlerin bulunması hukuka a\- kındır. DGM'ler kuruluş kanu- nundan kaynaklanan yapılan ge- reği tarafsız ve bağımsız değiller- dir. Tabii hâkim ve tabii yargıla- ma ilkesine a> kındır. Uzmanlık mahkemeleri de değillerdir, çün- kü uzmanhk mahkemeieri olağan kurallarla ve olağan yargılama yöntemleriyle karar verirler. Ko- misyonun ve divanın kararlanna göre DGM'lerdeki yarguananlar adil yargılama değülerdir." Avukat Nur Terzi, komisyonun başvurulannı kabul etmesi halin- de, DGM'lerin bugüne dek ver- diği tüm kararlann tartışılır hale geleceğini vurguladı. Onay istemi Pankart davası Yargıtay'a gönderildi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Yargıtay Cumhuriyet * Başsavcılığı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nda pankart açan öğrencilerin de arasında bulunduğu 15 sanıktan 8'inin "yasadışı örgüt üyesi oiduklan, örgüte yardım ve yataklık etdkleri" gerekçesiyle 3 yıl 9 ay ile 18 yıl arasında değişen ağır hapis cezalanna çarptınlmalanna ilişkin mahkûmiyet kararlannın onanmasını istedi. Alman bilgiye göre, Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Nuh Mete Yüksel tarafından temyiz edilen dava dosyası. Yargıtay 9. Ceza Dairesi'ne ulaştı. Davanın duruşması aralık ayında yapıldıktan sonra daire karannı açıklayacak. Başsavcıhk, Ankara DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel'in, beraat eden sanıklann da örgüt üyesi oiduklan gerekçesiyle mahkûm edilmeleri gerektiği yönündeki temyiz istemine ise katılmadı. Sanıklardan bazılan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu toplantı halindeyken harçlan protesto ve parasız yüksek öğrenim istemiyle pankart açmışlardı. ORMAN FACİASINDA SKANDALLAR ZİNCtRİ Sabotaj olasılığı güçleniyor ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- An- talya'daki orman faciasında söndünne ekiplerinin küçük yangınlarla yanıltılma- lannın ardından büyük yangımn patlak vermesi, sabotaj olasılığım güçlendirdi. Orman Bakanlığı'ncakiralandıktan son- ra anzalanan CL-215 amfıbik uçaklann üretiminin 1991 yılındadurdurulduğuna dikkat çeken yetkililer, Türkiye topoğ- rafyasına daha uygun olan Türk Hava Kurumu (THK) uçaklannın yeterince et- kin kullanılmamasını eleştirdiler. Sön- dürme ekiplerinin, pazartesi günü Antal- ya'nın Kundubölgesindeki fisttkçamı or- man alanında çıkan yangma hareket et- melerinin hemen ardından, Kepezbelde- si Düzlerçamı mevkünde 3 ayn yerden yangın başlaması '•sabotaj*' olasılığını güçlendirdi. Orman Bakanhğrnın yan- gın bölgesinin yakınmda yaptırdığı top- rak pistte su bulundurulmaması. yangı- mn zamanında söndürülemeyerek büyü- mesine neden oldu. Pistte iki ayn itfaiye ekibinin bulundurutması durumunda yangımn pazartesi günü akşama kadar söndürülebileeeği, zarann da daha az ola- cağı vurgulanarak, olayda eşgüdümsüz- lük ve "îhmal" bulunduğu kaydedildi. TUNCELİ^DE 2 ER ŞEHİT OLDU Kafeye bomba: İkiyaralı Ynrt Haberieri Servia- Tunceli'de, bir kafeteryaya konulan ses bombasının pat- laması sonucu 2 kişi yaralandı. Kentteki operasyonlarda 2 er şehit oldu. Şırnak'ın Uludere ilçesindeki operas- yonlarda 4 terörist öldürülürken PKK'H- lerin, Kuzey Irak'uı Gervan köyü imamı Molla Yasin Halit'i kurşuna dizdiğı öne sürüldü. Tunceli'de, dün Tbsun Sokak'ta bulu- nan KadirKafeterya'da saat 14.30'da bir patlama oldu. Kafeteryanm önünden ge- çen İbrahim Yüksel ve Ahmet Ateş, kı- nlan ve çevreye saçüan virrin camlann- dan yaralandı. Yaralılar Tunceh' Devlet Hastanesi'nde tedavi altına ahnırken po- lis, patlamaya, kimliği henüz belirlene- meyen iki kişi tarafından bırakılan ses bombasının neden olduğunu saptadı. Ka- feterya ve çevredeki bazı işyerlerinde faa- sara yol açan olayla ilgili soruşturma sü- rüyor. Tunceli'nin kırsal kesiminde PKK'ye karşı bir haftadır sürdürülen hava des- tekli operasyonlarda dün 2 er şehit oldu. Şırnak'm Uludere ilçesi Hilal belde- sinde, kırsal alana katırlarla malzeme ta- şıyan 4 terörist öldürüldü. ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Satılmış (!) Medya Doğru Yol Partisi'nin istanbul il merkezinde ki- mi "tosuncuklann" basın emekçilerine karşı giriş- tikleri hakaret kampanyası, bu kez geri tepmiş. Bu insanlan anlamak mümkün değil. iktidardan düşmelerini hâlâ bır kısım "kitle iletişim araçları- nın "tutumunabağlıyorlar. Yahu. artık anlayın, RE- FAHYOL iktidarı, bır "askeri darbeyle" devrildi. Fakat bu kez Kara Harp Okulu'nu sokağa çıkar- madılar, tanklan köşebaşlanna dikmediler, savaş uçaklanna uyan uçuşları yaptırmadılar. Sadece Sincan'da bir "tank gezintisi" yaparak MGK "muhttrasıyla" işi bitirdiler. Toplantı sonrasında arslan gibi kükreyen Erba- kan Hoca ve "mazlumları" oynayan Çiller, eğer MGK toplantısında diretseydiler ve hatta bir gün sonra kumandanların emeklilik işlemlerine başla- yabilseydiler ne olurdu bilmem. Ama muhtırayı yedikten sonra "Ordu ile fevkalade uyum içinde- yiz" diyen Erbakan Hoca, sorunu "zamana yaya- rak" uyutmaya çalışmasaydı, sanıyorum farklı şeyler görebilirdik. • • • Haber görüntülemeye çalışan televizyon kame- ramanlannın ve dığer kitle iletişim araçlannın mu- habirlerinin elbette hiçbır suçu ve günahı yok. Ne akla hizmet edip de hakaret edersiniz o çocukla- ra? Orada görevlerini yapıyor onlar. Asıl hedef almaları gerekenlere ulaşamayınca, bu insanlara çatmanın hiçbir anlamı olmadığı gi- bi, yaran da yok. Onların hiçbiri satılmış değil, sa- dece "emeklerini satıyoriar". Hem de çoğu kez ederinin çok altında bir fiyata. Peki şimdi şu soruyu soralım: Türkiye'de med- ya satılmış mı? Hiç kıvırmadan yanıtını verelim: Evet. Evet, Türk medyası çok önemli bir bölümüyle "satılmıştır". Bu satılma işlemi kimi zaman avan- tajlı kredilerle olmuştur, kimi zaman teşviklerle ol- muştur, kimi zaman kanunlann ihlaline göz yumul- masıyla olmuştur; kimi zaman kanunlann boşluk- lanndan yarariandırmak biçiminde olmuştur, kimi zaman yapılması gereken yasal düzenlemelerin savsaklanmasıyla olmuştur. Ama bir biçimde ger- çekleşmiştir. Fakat bu konularda şikâyetçi olması gereken en son insan Tansu Çiller'dır. Sayın Çiller şu andaki konumunu, tartışmasız bir biçimde medyaya borçludur ve bu borcu önemli ölçüde ödemiştir. Şimdiki hırçınlığı ve kırgınlığı da, sanıyorum in- sanlann "vefasızlığına" duyduğu tepkiden kay- naklanmaktadır. Duygusal bır tepki içindedir. Zi- ra hiçbir siyasetçı medyayı bu derecede karşı- sına almaz. Siyasette halka küsülmez. Medya da halkın se- si olduğuna göre, medyaya hiç küsülmez. Fakat DYP'nin genel başkanı bunları henüz öğreneme- di. Dünyanın hiçbir ülkesinde aynı insanın hem bir- kaç günlük gazetesı, hem bir dizi dergisi, hem bir- kaç televizyon kanalı, hem birkaç radyosu, hem bir bankası olmaz. Hele aynı insanın bunlann dı- şında bir dizi başka işi varsa, ensesinden devle- tin nefesi eksik olmaz. Ama bizde maaşallah her şey mümkün... • • • --•.' Bizde her şey mümkün ve her şey çok kolay. A- ma öyle kolay ki akıl erdirmek mümkün olmuyor. Örneğin Parsadan, devleti dolandırdığı için hapse mahkûm oldu. Peki Parsadan dolandırıcı- lıktan mahkûm olurken, Parsadan'ın dolandırdığı insan hiçbir sorumluluk altına girmıyor mu? Ne yapmış Parsadan? Kendini emekli bir gene- ral olarak tanrtarak o zamanın başbakanını ara- mış ve "kendisini laiklik ve Atatürkçülük adına desteklemek üzere" para istemiş. O zamanın başbakanı da Özel Kalem Müdürü kanalıyla bu adama beş buçuk milyar lira para ödemiş. Ancak bu ödemeyi, ülkenin yüksek çıkar- lan için tahsis edilmiş olunan ve başbakanlann "sütüne havale edilmiş" olan örtülü ödenekten yapmış. Onceleri bunu inkâr etmeye çalıştılar, ama Par- sadan dolandırıcılıktan mahkûm olduğuna göre işin yadsınacak yanı kalmadı. Zamanın başbaka- nı, "örtülü ödeneği partisinin çıkaharı için kullan- mıştır ve bu durum mahkeme karanyia sabit ol- muştur". Peki neden kıyamet kopmuyor? Neden bu in- sanın siyasal yaşamı sona ermiyor? Anlamak mümkün değil. Pişkinlik ve utanmazlığın bu de- recesi görülmemiştir. Eğer "Ben örtülü ödeneği partimin çıkarlan için kullanmadım, bu söylenenler yalan" diyortarsa Parsadan neden mahkûm oldu? Ama eğer "Örtülü ödenek, başbakanın kullanı- mına bırakılmıştır; ister partisine destek sağla- mak için kullanır, isterse evinin tamiratma harcar" gibisinden bir düşünce varsa çok yanılırlar. Bun- lann hesabı bir gün sorulur. Ve DYP'li "hanımlar" hâlâ "Türkiye seninle gu- rurduyuyor" diye çığnşıyoriar ve DYP'nin "genç- leri", basını suçlu gördüklerinden, basın emekçi- terine saldınyorlar ve "satılmış basın" sloganını atı- yoriar. CHP Meclis'e sundu Yagmurdereli içîn yasa önerisi ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Milletvekilleri Seyfi Oktay, Ercan Karakaş, Aydın Güven Gürkan, Şahin Ulusoy ve Matunut Işık, Terörle Mücadele Yasası'na (TMY) aykın davrandığı gerekçesiyle 10 ay hapis cezası alan avukat Eşber Yağmurdereli'nin daha önce affa uğrayan 23 yıllık hapis cezasını çekmemesini öngören yasa önerisini TBMM Başkanlığı'na sundular. Öneri, TMY'nin şartlı salıverilen hükümlülerin yasa kapsamma gıren bir suçu yeniden ışlemeleri halinde, şartlı salıvermeden >ararlanmamalan hükmünde değışiklik öngörüyor. CHP milletvekilleri. teklifleri ile ilgili yaptıklan yazılı açıklamada, 1991 yılında şartlı salıvermeden yararlanan Yağmurdereli'nin yaptığı bir konuşma nedeniyle geçen günlerde 10 ay daha mahkûmiyet aldığını anımsattılar. Açıklamada, bu durumda Yağmurdereli'nin 10 aylık cezasının yanı sıra daha önce affa uğra\an 23 vıllık hapis cezasını da çekmek durumunda kalacağı belırtildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle