Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 TEMMUZ 1997 CUMARTESİ
v OLAYLAR VE GORUŞLER
Töre, Ahlak, Etik
Prof. Dr. BEDİA AKARSU
5
5 hukumetın ızlencesınde
(programında) >er alan "ah-
laki yozlaşmayı durdurmak"
programın en guç, ama en
onemlı noktasını oluşturuyor
kanımca Bunu başanrlarsa -
dıleğımız odur- >apılabılecek en guç
ışı gerçekleştırmış olurlar Guçluk top-
lumumuzun dennlıklennde, demokra-
si, laiklik, ozgurluk \ b pekçokkavram
gibı ahlak kavraım'nın da yetennce ay-
dınlanmamışolmasında ahlaka da ger-
çek anlamının dışmda anlamlar venl-
mesınde ılke eksıklığınde, dıvebıhnm
lu, öteden ben toplumumuzda felsefe-
nın oimayışında yatıyor llkın bırbıny-
le ıç ıçe olan şu uç kavramı töre, ah-
lak, etikkavramlannı kısacagozden ge-
çırelım Uçunun de ortak vanı bıreyle-
nn bırbırlenne karşı davranış kuralla-
nnı, bırbırlenyle ıhşkılennı düzenle-
yen davranış ılkelennı ıçermesı tnsan
başkalanyla bırlıkte yaşavan bır \arlık
Ahlak da ahlak değerlemelen de bu
başkalanyla olan ılışkılenmızdeorta> a
çıkan, belıren bır şey Yeryuzünde tek
başına yaşayan bır ınsanın ahlaksal
davranişlanndansozedılemez tnsanın
bıreyselbıryanı olduğu gıbı bırdetop-
lumsal bır yanı var, toplumsal yapısı
var Insanın başkalanyla bırlıkte bulun-
duğu, bır "sen"le bağlantı ıçınde oldu-
ğugozonunealınırsa ahlakıntemelının
de bu sen-ben bağfcnnsı'nda ortaya çık-
tığı gorulebılır Çevremızdekı ınsanla-
n sevıyor ya da nefiret edıyoruz bır ıl-
gı kuruyoruz çevTemızle, onlan sevme-
mız onlara karşı davranışlanmızı da be-
lırlıyor. onlardan da aynı davranışı bek-
lı>oruz Başkalannı duşunmeyen, onla-
ra saygı gosterme>en, onlan hesaba
katmayan ınsanlara bencO dıyoruz
Ahlak ola>ınafelsefe açısından bak-
tığimızda bır ayırma v apmamız gerekı-
yor, yururluktekı ahlak'larla etikarasın-
da Ahlak. ınsantopluluklanndabırey-
lenn torelere uygun da\Tanışlannı du-
zenleyen kurallann, yasalann toplamı
Yururluktekı ahlakiar genellıkle torele-
re dayanır, toreler de >erel ve bolgesel-
dır, geleneklere, goreneklere dayanır
Ahlak denen olay ın ıçenğının \e ahlak
düşunuşunün çağlara toplumlara gore
değıştığını goruyoruz Toplumun yapı-
sı değışınce da\ ranış bıçımlen uzenn-
dekı ahlak degerlemelen de değışıvor
\h\ak kurallan da çağdan çağa, top-
lumdan topluma. hatta aynı toplumda
bölgeden bölgeye degışıyor
Oysa etike\Tenseldır, bır yandan ah-
lak ûzenne duşunmedır, ahlak uzenne
felsefe yapmadır felsefenın aradığı ıse
e\rensel olanı yakalamadır ıyı-kotu
ka\ ramlan onemını yıtırmıştır bu ara-
> ışta Aranılan ılke onemlıdır Ote yan-
dan etik ahlaksal bır tavır almadır aynı
zamanda, ınsana ınsan olarak yonelme-
dır, ırk renk, cıns, dın, mezhep, smıf
aynmı vapmadan herkese aynı davran-
mak, herkese ınsana saygı msan hak-
lan açısından yaklaşmak Insan hakla-
nnın başında yaşama hakkı, her bır
kımsenın ozgur bırey olarak kabul edıl-
mesı, hıçbır kımsenın araç olarak kul-
lanılmaması, nesne (obje) olarak go-
rulmemesı gelır Her ınsan aynı şekıl-
de bır özne'dır, ona bır nesne gıbı vö-
nelınemee, ınsan hıçbır şckılde kulla-
nılamaz
Ancak ahlaksal tavn belırleyen de ın-
sanın ıçınde bulunduğu çevredır Çev -
re buyukluğü değerlemelen belırlıyor
ılkel bır topluluk ıçın bu çevre, kabıle-
sı ya da bağlı olduğu soy soptur uygar
ınsan ıçın bu çevre ulus ya da devlete
kadar uzanır
Bır fılozof ıçın ıse çevre, bütûn ın-
sanlıktır Bugun kültur dunyamızda
egemen olan etik ıçın de belırgın olan
butun ahlak buynüdannın bırhkte ya-
şanılan ınsanlann ısteklen yaranna
kendı ısteklenmızı baskı altına almaya
dayanmasıdır Bu etik başkalannı gözo-
nune almayı, başkalanna saygı goster-
meyı ıster ve başkalan ıçın kendıne kar-
şı durur bır ozven ahlakıdır boylece
Butun kulrur dunyasındakı ahlaklarda
esas olan, hep başkalannı (bu başka,
çevrenın buyukluğune gore değışse de)
gozonunde tutmadır 20 yuzyılda bu
çevreye hayv anlar, bıtkıler, tumu> le do-
ğadakatılmıştır Hayvanhaklandaya-
salarla denetım altına almmıştır uygar
ulkelerde Bırlıkte yaşanılan ınsan, top-
lum ve rum dünya söz konusudur artık
tnsanın boyle bır etik tavır alabılme-
sının temel koşulu da ınsanın ozgur ol-
masıdır Ozgurluk, ahlak felsefesının
de temel sorunudur Ozgurluk ve ahlak
bağlantısını en ıyı ışlemış fılozoflar
olarak da Kantve Rousseau"yu buluyo-
ruz karşımızda Rousseau "ınsanın de-
ğeri", "insanuı onuru" (dıgnıte) kavra-
mını getırmıştırduşunce dünyasma, ah-
laksal evlemı de ınsanı Tann'ya > aklaş-
tıran bır şey olarak gorur Aynca, doğal
ozgurluğûnu y ıtıren ınsanın toplumsal
ozgurluğunu kazandığını ılen sürer Ro-
usseau "Toplum Sözleşmesi"nde "Do-
ğal yaşama halinden toplum duzenine
geçiş. ınsanda çok onemli bir değişiklik
yapar. Davranışındaki içgudunun veri-
ne adaleti koyar, daha once yoksun ol-
duğu değer olçusunu \erir ona. Ancak,
odevın sesi iç tepilerin. hak da isteklerin
yerinı alınca, o gune değin y alnız kendi-
ni duşunen insan başka ilkelere gore
davranmak. egilimlerini dınlemezdcn
once aklına başvurmak zorunda kalm..
Aynca toplum halınde vaşama. ınsana
kendı ktndısının efendısı \apan tinsel
ozgurluğunu kazandırır. Çunku salt is-
teklerin itisine uymak, kolciik; kendi-
miz için kovduğumuz yasalara boyun
eğmekseözğurluktur."(I VIII) Ozgur-
luk en doğal hakkıdır ınsanın, Rousse-
au'ya gore "Ozgurluğunden vazgeç-
mek, insan ohna nıtebğınden, insan hak-
lanndan, hatta ödevlerinden vazgeç-
mcktir... Insanın istencinden her turlü
özguriuğu almak, davranışlanndan her
çeşit ahlak duşuncesini kakürmak de-
mektir."(I IV)
Artık erdem kışısel bır yetkınlıkte
değıl, ınsanlar arasındakı durust ılışkı-
lerde aranmaktadır Kant'ın Rousse-
au'dan esınlenerek onerdığı ahlak ılke-
lennden kanımca en onemhsı olan "İn-
sanlıgı kendi kişiliğinde olsun. bir baş-
kasının kışılığınde olsun hepbirerekgi-
bi gorerek hıçbır zaman bır araç olarak
kuUanmayacaksın'' sozunde ınsanlık ıl-
kesı, ınsanlık onuru vurgulanmış olu-
>ordu Başlı başmabırerek olan 'insan-
hk idesi'ne saygı göstermenın gereklı
olduğu -soylenmış oluyordu Böylece
Rousseau da Kant da ınsan olmanın oz-
gurluk ve ahlaksal \arlık olmakla bır-
lıkte gıttığını vurguluyorlar
Ne yazık kı bızım toplumumuzun
buyuk çoğunluğunun ahlak anlayışı
ıçınde bu ılkeler hıç yer almıyor. etik
kavTamı. evrensel boyuru ıle ele alınan
"insan onuru", "insana savgı" ılkesını
ıçeren bır ahlak anlayışı geçerlıkte de-
ğıl msanlanmızın çoğunda 20 yuzyı-
lm ılk yansında buyuk bır atılımla dev-
nm yapan ve 300 yıllık açığını 50 yıl-
da kapatan Turkjyemızde cumhunyetın
ılk 20 yılında bu ılkeler geçerlıkte ıdı
ve eğıtım seferberlığı ıle pek çok eksık-
lıkler aşılmıştı Ama ozellıkle son on-
on beş yıldan ben geldığı yer hıç de ıç
açıcı değıl toplumumuzun Ataturk'un
olumunden ben ızlenen yanlış polıtıka-
lar yuzûnden her alanda baş gösteren
çokuntü ahlak alanındada kendını gos-
terdı Bu çokuntuler ıçınde "irtica" da
ılerleme olanağı buldu Irtıcanm bun-
ca ılerlemesını onun kendı başansı ola-
rak gormek, aslında gerçeğe gozlennı
kapamak olur Oy kaygısı. kışısel çıkar
ılışkılen, dının polıtıkaya alet edılme-
sı, ağalan şeyhlen yanına çekmek ıs-
teğı (bunlann tumu da ahlaka aykındır
ayru zamanda) ne yazık kı butun partı-
lenmızı sarmış durumda 50 yıldan be-
n Sonuç bu olacaktı elbette Tutarsızve
özel çıkarlara dayalı pohtıkalann so-
nucudur bütun bu bozulma ve yozlaş-
malar Hepsınden onemlısı, bu bozul-
ma ve yozlaşmalara karşı kayıtsızlık ve
etik tavnn yokluğu Etik tavnn son yıl-
larda busbutun bozulduğunu gıderek
yok olduğunu gösteren bır durum da
dıncılenn takıyye^ı Bu bır "hile-i
şer'ije" denılen şev aslında Oysa hıç-
bır dın hıleye, ahlak dışı eyleme ızın ve-
remez. vermemesı gerekır Ama dıncı-
ler amaçlanna enşmek ıçın her şeyı
"mubah" görûyorlar, bu tutum da as-
lında ahlaka olduğu gıbı dıne de aykı-
ndır Işte bu, onlarda etik tavnn olma-
dığını, çıkar uğruna hıleye başvurabı-
leceklennı gostenyor Amaçlan, ışlen-
ne öyle geldığı ıçın şenatı u> gulamak
Dının ınanç kısmı onlan pek de ılgılen-
dırmıvor
Neden, "İslam âlimir
olarak ortaya
çıkanlar İslam dınının, Kuran'ın ınanç
bölumlen uzenne Tann kavramı uze-
nne duşünmezler de yalnızca şenatla ıl-
gılenırler'' Şenatçılar Anadolu Turkle-
nnın Muslümanlığı yorumlayışına,
Türkduşüncesıneıtıbaretmezler onlar
Arapmıllıyetçısıdırler Neden sevgıye,
saygıya hıç yer vermezler de kın ve nef-
ret yayarlar
Oysa Anadolu Muslümanlığımn te-
melınde sevgı vardır Sevgı yoluyla
Tann yaulaşmaduşuncesı vardır Sev-
gı ve saygı özgürluk yanında ahlak fel-
sefesının de temel konulan olduğu gı-
bı. genelde ahlakın da temelıdır
Her alandakı yozlaşmalann yanında
ozellıkle ahlaksal yozlaşmalann önune
nasıl geçılecek
9
Çozüm nerededır"' Hıç
kuşkusuz eğıtımdedır çozum ama bu
uzunvadedegerçekleştınlebılır Ancak
kısa vadede yapılabılecek ışler de var
kuşkusuz Bunlardan en ıvedı olan ıkı-
sı kısa surede ele alınıp gerçekJeştınl-
melıdır 1 - Ozellıkle son yıllarda ına-
nılmaz boyutlara \aran yolsuzluklann
ûzenne gıdılmesı ve kesınlıkle sonuç-
landınlması 2- 8 yıllık (keşke 10 vıl
olabılse) kesıntısız laık eğıtımın sağ-
lanması Ancak bu alanda son derece
dıkkatlı olunması gerekıyor Bu 8 yıl-
lık ılk-oğretıme zorunlu dın ve ahlak
derslennın konması ıstenıyor Böylece
ahlakın dın derslen ıçınde ve dın adam-
lannca venlmesı öngorülmuş oluyor
Ilkm bu derslenn ıçenğının çok ıyı sap-
tanması ve zorunlu olmaması gerek
Aynca ahlak, kesinlikle imamlara bıra-
kdamaz, felsefe oğretmenleri vermeli-
dir ahlak derslenni. Çunku ahlak oz-
gurluk ıçınde kazanılır ancak. vukan-
da göstenneye çalıştığım gıbı Ozgur-
luk olmavan verde ahlak da gelişemez.
Oysa din, insaniara ozgurluk sağlanu-
yor. Din inanca davanır. tnançta ıse du-
şunmenın, sorgulamanın, soru sorma-
nın yeri yoktur. Duşunme ınan ' diyor
butun dinler. Oy sa felsefe, ancak ozgur-
luk ıçınde oluşur, ozgur bırey olmayı
sağlar
Ahlak öğretımının felsefe ıçınde yer
alması gerektığı gıbı, genel olarak fel-
sefe eğıtımı de yer almalıdır ortaoğre-
tımde, ama bırtakım ızm'len klışeler
halınde ezberletmeye kalkmadan. du-
şundurmeye ve karşılıklı konuşmava
dav alı felsefe oğretımı uygulanmalıdır
Ahlaksal sorumluluğu uzenne alabıle-
cek ozgur bıre> ler yetıştınnek ıstıyor-
sak felsefe oğretımıne önem vermek
zorundayız
Toplumumuzda oldum olası etik tav -
nnyeterlı olarakbelırmeyışını, yalnız-
ca inanca davalı bır eğıtım yoızunden
felsefeye yer venlmemış olması ve du-
şünmenın yasaklanmış olmasıyla açık-
layabılınz Felsefenın olmadığı yerde
kışılık oluşamadığı gıbı, etik tavır da
alınamaz
Toplumumuzda yüiardır beklediği-
miz uyanış ve işcisi. işvereni, esnan, me-
muru, askeri, avdını ile >e clbiriiği ile
yoz gidişe karşı koyuş en sonunda ger-
çekleşmış, demokratik gelişme sağlıklı
yola girmıştır \enı hukumetin başanh
oimasını dılerken ulkemı/ın en az >ıız-
de seksenının duygularuu dıle getirdiği-
meinanıvorum.
ARADABİR
Prof. Dr. CEVAT DEMİR
Atila Hoca
Yıtımının ardından herkes taraftndan, farklı yonleny-
le anlatıldı Atila Hoca Yitımınden duyulan uzuntu dıle
getınldı, yazıya dokuldu Toplantılarda uzun uzun alkış-
landı, onun ıçın kadehler kaldırıldı Onun parçası oldu-
ğu her oluşumun, artık "eksık' surduruleceğı duşunce-
sı yennın nasıl doldurulacağı kaygısını getırdı berabe-
nnde Atila nınyakınındaotanlar onu yıtırmenın acısı ıle,
onu tanımış olma mutluluğunu bır arada yaşadılar Iş-
te ben de onu tanıma ve yakınında olma ayncalığına
sahıp olan -ve ne mutlu kı hıç de az sayıda olmayan-
bu ınsanlardan bırı olarak, ardından soylenebılecek sa-
yısız soze kuçuk bır katkıda bulunmak ıstedım
Atıla'yı Devlet Tatbıkı Guzel Sanatlar Yuksekokulu- na
(DTGSYO)gırdığım "68 yılındatanıdım Yaşamıboyun-
ca surdureceğı ozerk demokratik yuksekoğretım sava-
şımına oğrencı olarak başlamıştı daha o yıllarda Ilk adı-
mı oğrencı lıderlığı olan bu savaşımı 1971'de asıstan
oluşu ıle katıldığı TUMAS da surdururken bır yandan
da, eğıtımını almayı ve vermeyı seçtığı tekstıl sanatına
kıtap çevırısı gıbı onemlı çalışmalarla katkıda bulundu
Bunca uğraşının berabennde bır donem yuklenmış ol-
duğu yonetıcılık ışlevını DTGSYO Mudur Yardımcılığı
gorevını de başarıyla yenne getırdı Sureklı olarak, çe-
şıtlı gazete ve dergılere -başta sanat olmak uzere- bır-
çok konuda yazılar yazdı, bılımsel nıtelıklı etkınlıklerde
bıldınlersundu sempozyum ve panellerde, radyovete-
levızyonlarda turlu konuda konuşmalar yaptı Kendı
alanı ıle ılgılı çalışmalarını, salt alanının sınırian ıçınde
bırakmayıp, ozellıkle dostu Şahın Kaygun'un fılmlen
aracılığıyla sınemaya taşıdı Kultur Bakanlığı ıçın gele-
neksel el sanatlarımızdan yorumladığı cam tasarımlan
yaptı Kısa yaşamına nasıl sığdırdığı anlaşılamayan da-
ha bırçok şey yaptı Atila Tekstıl tasarımı yaptı, sıcak
cam tasarımı yaptı vıtray yaptı resım yaptı, fotoğraf
yaptı, yaptı, yaptı Ve belkı de hep boyle "yaptığı" ıçın
emekten yana oldu her zaman Ve hep emekten yana
olduğu ıçın de 12 Eylul'de Zıncırbozan da oldu Yıne
hep çağdaşlığın, değışımın savunucusu olduğu ıçın
doçentlık sanını bıle uzun ve zorlu bır hukuk savaşımın-
dansonraeldeettı Bu alandakı savaşımı da dığertum
alanlarda olduğu gıbı bıreysellıkten uzak kendısı gtbı
haksızlığa uğrayan herkesın sorumluluğunun bılıncıyle
yurutulen bır savaşımdı Oğrencılığınde başlatıp daha
sonra TUMAS TUMOD gıbı sıvıl toplum orgutlerınde
surdurduğu ozerk-demokratık unıversıte savaşımını,
12 Eylul'de bu orgutlerın kapatılmasının ardından
YOK'un oluşumuna karşı konumlandırdı DTGSYO'nun
Marmara Unıversıtesı Guzel Sanatlar Fakultesı'ne do-
nuşturulduğu donemde YOK un kılık-kıyafet genelge-
sının bu konunun unıversıtelere dayatmaya çalıştığı -
ve çalışacağı- yasakçı yaklaşımın yalnızca sımgesel bır
ılk adımı olduğunu ılen surmuş "Bugun sakalımızı kes-
meye çalışanlar, yarın başımızı kesmeye kalkışırlar" dı-
yerek aydın duyarlığının ongorusunu dıle getırmıştı
Yanlış bulduğu yaklaşım ve uygulamalara karşı ınandı-
ğı şeyı salt sozle savunmakla kalmaz sozu eyleme
geçınr yureklılığı, yılmazlığı ve ozverısıyle ornek olur-
du Bıreysel olarak uzenne duşen sorumluluğu fazla-
sıyla yenne getırırken çarpıktıklara karşı asıl dırencın,
bıreysel guçlenn bırlığı ve orgutluluk ıle olacağını ve
gerçekbıryaşamın yasal savaşımdan soyutlanamaya-
cağını bıldığı ıçın, yırmıden fazla sıvıl toplum orgutun-
, de sıyasalpartı dernek vakıfvesendıkalardaetkıngo-
revde bulundu Ustelık bu etkınlıklerını, dığer meslekı
vesanatsaletkınlıklerını fakultedekı derslerını ders dı-
şı zamanlarda da oğrencılerını asla gerı plana ıtmeye-
cek şekılde gerçekleştırdı Zaman Atila ıçın herkesın
yaşadığından farklıydı sankı Okumaya, sınemaya, tı-
yatroya, konserlere, sergılere açık oturumlara, yaşamı
yaşanır kılan her turlu etkınlığe zaman ayırır, ınsanı ge-
nışleteceğını duşunduğu her guzellığe ınsanları katma-
ya çabalardı Insanlarla guzellıkten paylaşmayı yeğ tut-
tuğundan olsa gerek, hastalığını duyurup, yardım bek-
lemek yenne, yıllarca bırıktırdıklennı yaşama geçırmek
ıçın, çalışmalarına ıvme kazandırdı Bırıktınlmış ama su-
nulmamış yaşam karelennı Nâzım Hıkmet Vakiı'nda sa-
natseverlerle paylaştı uzun bır surecın urunu olan Teks-
tıl Tenmlerı Sozluğu nu ıvedılıkle tamamladı Acelesı
vardı, "g/cterayak" yapılacak çok ışler vardı çunku Ölu-
mu, yaşamı olduğu gıbı, gulumseyerek karşıladı yıne
Kendı yıtımını boylesı korkusuzca karşılayan Atıla'nın
en korktuğu şeylerden bırıydı sevdıklerının yıtımı Şım-
dı çok daha ıyı anlıyorum onu
Ulusal Benlik Sorunu!
Prof. Dr. İLHAN ARSEL
B
osna - Hersek Cumhurbaşkanlı-
ğı Konseyı Başkanı "Ah'atzzet-
begoviç'e son gelışı vesılesıyle,
devlet yetkılılenmız tarafından
gostenlen buyuk saygı ve hay-
ranlıktan sonra şımdı de Marma-
ra Unıversıtesı Senatosu, "fahri doktor" unva-
nı venne karan almış
Anlaşılan o kı tzzetbegovıç e bu ılgıyı yara-
şırbulanlar onun AtaturkTûrkıyesı hakkında-
İcı duşüncelennden habersızdırler, şu bakım-
dan kı "sa>gı ve hayranhkla" selamladıklan
Alıa Izzetbegovıç efendı, bızım kendı takun-
yalı şenatçılanmıza bıle parmak ısırtacak ker-
tede bır Ataturk duşmanıdır Atatürk duşmanı
olduğu kadar Atatûrk Tûrkıyesı ıle ılgılı her şe-
ye karşı da duşmandır Nıtekım "İslamcı Dek-
larasyon" adlı kıtabmda Ataturk donemını "fe-
laket" ve Ataturk devnmlennı de "barbarlık"
dıye gostenr Ona gore sozde Turkıye, Ata-
tûrk'ün getırdığı reformlar yuzûnden "uçuncu
sınıfbir ulke" olmuştur, çunkü bu refonrüar, Is-
lamı doğrultuda şeyler değıldır Yine ona go-
re gûya bır dızı Atatürk refbrmlan ve bu re-
formlardan çıkmft kanunlar, Turk mılletının
kendı kendıne "ihaneti" nıtelığınde şeylerdır,
hele Arapça yenne Latmce harflenn alınması-
nı sağlayan "alfabe devrimi"' ya da "dil devri-
mi",Turkıye'>ı "barbarhğınkıyısınagetirmis-
tir" Söz konusu kıtabmda Izzetbegovıç, şöy-
le dıyor "TürkKe'nin alfabe devrimi ihanet-
tir, Türklerin cehaletinin kay nagı Kemaüst de>-
rim(ler)dir."
Bu ıtıbarla, ona göre Turkıye'nın yapacağı
şey, Atatürk'ü unutmak, Atatürk devnmlennı
yok kılmak, laıklığı terk etıp şenata doğnıl-
mak, muhtemelen Arapça alfabeyı uygulamak-
tır Kısacası Türkıye'yı çağdaşlık rayına otur-
tan ne varsa her şeyden uzaklaşmaktır [Izzet-
begovıç'ın bu goruşlen 2 Mayıs 1993 tanhlı
KOSEVI
O RAFET EL
ROMAN
J KERİM
TEKIN
OATİ
HER ÇARŞAMBA, BUTUN BIR HAFTAI
Aydınlık gazetesı tarafından yayımlanmıştır]
Daha başka bır deyışle Izzetbegovıç, düş-
manlık besledığı Ataturk Turkıye'sının, akılcı
reformlar sayesınde gelışıp butûn Müsluman
ulkelenn onüne geçtığını, buna karşıhk Müs-
lüman ulkelenn tumünun", akılcılığa sırt^ev ır-
mek nedenıyle, uçuncu sınıf ulkelenn en aşa-
ğı kertesınde kaldıklannı bıldığı halde bılmez
gorünur Çunku para ve sılah yardımı sağladı-
ğı bazı Müsluman ulkelenn (kı lran başta ge-
lır) laık Turluye orneğınden ne kadar urktuk-
lennın farkındadır, bu nedenle onlara yaran-
mak amacıyla Atatürk devnmlennı karalamak
aşağılamak ıhtıyacındadır
Söylemeye gerek yoktur kı Boşnaklara kar-
şı Sırp saldınlannı mazur görmek gıbı bır du-
şunce hıç kımsenın aklından geçmez Zulmeve
saldınya uğrayan her topluma yardım, herkes
ıçın bır ınsanlık görevıdır Fakat bunu yapar-
ken unutmamak gerekır kı bızı mılletçe yok ol-
maktan kurtaran, kurtuluşa çıkaran, bağımsız
ve haysıyetlı bır yaşam şansına kavuşturan ve
getırdığı devnmlerle ver-
yuzunun butun Müsluman
ulkelennın onunde kılan
Ataturk'e ve ulusal benlı-
ğımıze bılgısızce ve sevı-
yesızce saldında bulunan
bu Boşnak lıdennı benlı-
ğımızden fedakârlık eder-
cesıne yuceltmek gerek-
mez Boşnaklara vardım
lzzetbegovıç'e hayranlık
beslemeden. benlığımızı
ve haysıyetımızı çığnet-
meden de yapılabılecek
bır ıştır
Yıne söylemeye gerek
vokturkı Ataturk duşman-
lığına kapılmış olarak ulu-
sal duygulanmızı çığne-
ven Izzetbegovıç gıbı bır
kımseye alkış tutmak ve
onu "havranlıkla selamla-
mak" demek, ulusal ben-
lığımızle bağdaşmazlık
yanında akılcılığa yaban-
cılığın da ıfadesı demek-
tır
•••
Yukandakı omek, ulu-
sal benlığımızı çığneyen-
lere karşı akıl almaz bır
bağımlılığımızın hatta
hayranlığımızın varlığının
yenı bır ışaretıdır Bın yıl-
dan ben bu bağlılığı gıde-
rek kokleşen bır gelenek
olarak sürdurmuşe benze-
nz "Kuçükgözlu,kırmızı
yuzlu. yassı burunlu ve
yayvan surath Turklere
karşı zaferler kazanıhna-
dıkça hukum gunu gelmiş
ohnayacaktırr
'dıy enlerden
tutunuz da " Kanuni Suley-
man a "Padışahım...
Turk'u ökiur. baban olsa
da, o iyilik madenu yüce
peygamber -Turk'u oldu-
runuz kanı helaldır-' de-
miştir''dıyen "HafizHam-
di Çelebi'lere ve nıhayet
gunümüzde Ataturk Tur-
kıye'sıne hakaretler eden
Alıa Izzetbegovıç'lere ge-
lınceye kadar, nıce sayısız
orneİclenn ortaya koyduğu
gerçek şu kı bızlen benlı-
ğımızden vuranlan başı-
mızın tacı etmekten buyuk
bırmutlulukduymaktayız
Ne denır bılmem kı9
PENCERE
Yaşam Tuzağı
Nereden elıme geçtı bılmem, Abdülhak Şinasi
Hisar'ın 'Variık Yayınları'ndan çıkan 'Boğazıçı Yalı-
lan' adlı kıtabına geceyansı takılıverdım
" eskı yalılar yıkılmadan, buyuk korular parça-
lanmadan, yalı bahçelennın çıçeklen solmadan, ha-
nımlarkadıfe veya atlas feracelennı, beyazyaşmak-
larını çıkarmadan ve kayıklarının arka tarafından su-
lara sarkan bırer tavuskuşu kuymğu gıbı rengârenk
şallarkaybolmadan, hamlacılar kureklennı bırakma-
dan ve kayıklar sulardan sılınmeden, pazar kayıkla-
n kablettanh mahlûklararasına kanşmadan, mehtap
gecelennde aşkın destanlannı okuyan hanendeler-
le sazendelersusmadan ve bıfoıriennı gozleyen goz-
ler kapanmadan, çeşmelenn akarsuları kesılmeden
ve yaldızlı kıtabelen okunmaz hale gelmeden, kız
çocuklann ılahılennı dınleyenlenn gozyaşları kuru-
madan, mezaritklann uhrevı servı/en devnlmeden,
evlıya mumlan sonmeden, butun ruyaları tabırolun-
madan evvel Boğazıçı tam bır kıvam, bır guzel ve
mukemmel âlem demektı Fakat şımdı denılebılır kı,
Boğazıçı hususıyetlennın hepsı de bırer bırer, akra-
ba ve sevgılılenmız gıbı olmuşler ve kendılennden
bıze ancak bırer azız hatıra kalmıştır Bunlan ancak'
yâd edebılınz "
Kıtabın yayın tanhıne baktım:
1954
Duşundum kı 1954'te bıle Istanbul Boğazı kımı
ozellıklennı koruyordu
Ya şımdı'?
•
Abdülhak Şınası Hisar'ın geçmışı anan kıtaplann-
da sık sık yınelenen bır sozcuk var •
"Malıhulya "
"Hulya dolu" demek
" yalılar, sularta öyle hemhal olurlardı kı, nasıl,
bır ud gorunce o daha sukut ederken bıle bız bıraz
musıkı duyargıbı olursak, bu yalılan gorunce de bı-
raz Boğazıçı sabahı, Boğazıçı akşamı, gecesı, meh-
tabı, ruyâsı ve hulyası duyardık "
Geçmışe ozlem, ınsanda yaşlandıkça yogunlaşan
bır guzel duygu değıl mı'
Adı ne
Nostaljı'
Abdülhak Şınası Hısar, bu duyguyu sanatadonuş-
turmuş bır ılgınç kalem'
Ustad şımdı yaşasaydı, Boğazıçı nın bugunku ha--
lıne baktıkça ne duşunurdu'?
O guzelım kayıklar gıtmış, yenne azgın canavarlar
gıbı surat motorian gelmiş, petrol tankerten dakıka-
da bır sulan altust ederek geçıyor, Boğaz, leylak,
sumbul, akasya değıl mazot kokuyor
Pekı, yalılar^
Hısar anlatıyor "Bu yalılar, onlennden kayıkla ge-
çılırken Bınbır Gece Masallan sarayianna benzeher-
dı Bu yalılar, eskı zaman kadınlarının adeta ferace-
lennın renklenne, çıçek ve reçel renklenne, gul, çı-
lek renklenne, yavruağzı, kavunıçı, karanfıl kırmızısı
gıbı tatlı renklere bunınurterdı Ve hepsı de mahrem
bır hayatın mahfazası olurlardı "
+
Yaşamak kısa ve gelgeç bır sureç
Geçmışe ozlem, kışının yaşamında zaman geçtık-
çe damak tadına donuşuyor
Ne var kı ınsan dun yedığı acı bıben bugun anım-
sadığında ağzı yanmaz
Iyı kı yanmaz
1
Olen sevgılısını her anımsadıgında, sevdalı ılk gun-'
ku acıyı duysa hayata dayanamazdı
Işkençe tezgâhından geçmış kışıde, ışkence acı-ı
3ı, artık belleğın deftennde acısız bır sayfadır
Hayat, geçmışte değıldır, gelecekte pusu kurmuş
bızı bektıyor
Olum de o pusulardan bınnde tuzağını kazmış de-
J
ğıl mı?
* * *
Dort me\ sım boyunca en ıyı hızmetı \ e-
ren Myndos Otel'de huzurlu ve sıcak bır
ortamda mısafır olabılırsınız
Tesısımızde 2 yüzme havoızu, 4 bar, te-
nıs kortu,toplantı salonu, merkezı ısıtma,
dort mevsım çıçeklerle bezenmış genış ıç
bahçe ve aynca klımalı \e çok ozel 'Vılla
Myndos' odalan mevcuttur
Mındos Caddesı, No 1 Tcl 02*2 316 30 80(81
48400 BODRIIM 0252 316 25 91
Faks: 0252 316 52 52
İNTERNFT ADRESİ http //w»» hotelm\ndos com tr
e-MAlL m\ndos <ı hotelmvndos com tr
2.250.000 TL'ye
BODRUM
KERAMOS'TA TATİL
* Tam pansıyon
* Lezzetlı doyurucu yemekler
* Ayışığında muzık ve eğlence
* Teras- bar
yeterlı katılım halınde MAVt TUR ve çevre gezılen
TAKSİTLİ ODEME KOLAYLIĞI
OLUŞUM TURİZM
Tel (0312)425 65 22 23
Menekşe 2 Sk. 25/3 Kızılay/ANKARA
SATILIK YAZLIK ve ARSA
Sıhvn Basınkent-l'de yazlık,
Şıle'de 345 m
2
arsa acılen satılıkhr
Tel: 556 69 35 - 727 82 15
Başbakanlık Basın Yavın \e Enformasyon Genel
Mudurluğu nden aldığım 00496 nolu mav ı basın kartımı
kavbettım hukumsuzdur
Dıetnch SALTER
Istanbul ılınden aldığım 470731 sıcıl nolu E sınıfı
ehlıyetımı, t TO kımlık kartımı ve pasaportumu
kaybettım hukumsuzdur
TURHAN DURGUN