Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMUZ 1997 ÇARŞAMBA
HABERLER
Adalet Bakanı Sungurlu cezaevlerinde sıradan vatandaş dışında herkesin ayncalıklı olduğunu söyledi
'Devlet cezae\ine lıâkim değiP• Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun yeniden
yapılandınlacağını söyleyen Sungurlu"nun gerçekleştirmeyi
planladığı diğer değişiklikler şöyle olacak: Kurul üyelerinin
diğer göre\ leri askıya alınacak. Kurul sürekli çalışacak.
Müsteşar kurul üyeliğinden çıkanlacak. Bakanın da kurul
iyeliğinden çıkarılması gündemde.
DÜRDANE KOCAOĞLL
Cezaevleri. firarlar. olavlar.
açlık gre\ leri. kötü muamele ve
af beklentıleriyle gündemden
cüşmezken Oltan Sungurlu,
Adalet Bakanhğı koltuğuna 5.
kez oturdu. Sungurlu. "Mesele-
lerin neler olduğunu biliyorum.
Bu meseleler hakkında kendime
mahsus flkirierim var. Clke me-
selelerinde süratle karar verebi-
len dar bir çekirdek kadroy la me-
seleleri oluşturup Bakanlar Ku-
rulu'nunönünegetireceğim. Hii-
kümettcn \ e Meclis'ten destek is-
tiyonım*" dedı. Türkıye'de sıra-
dan vat3ndaş dışında herkesin
ımtıyazlı olduğunu belınen Sun-
gurlu. ~Bu a>ncalıklan en azın-
dan usulsüzlüğe taalluk eden suç-
lar için kaldırmak istediklerini"
söyledi.
Infaz cdilmese de Türkıye'nin
içinde bulunduğu koşullarda ı-
dam cezasının kaldınlmasının
mümkün olmadığını sa\unan
Sunaurlu. Hâkimler \e Sa\cılar
Yüksek Kurulu'nun (HSYK) y a-
pısını değıştırmeyi planladıklan-
nı açıkladı.
Sungurlu'ya yönelttiğimiz so-
rular ve vanıtlan şöyle:
- İlk olarak ne yapmayı planlı-
yorsunuz?
- 5. kez Adalet Bakanhğı kol-
ruğuna oturuyonım. Bundan ön-
ce aralıklı olarak 3 sene 8 ay
Adalet Bakanhğı yaptım. Tabii
bizyalnızca 141-142- 163'ükal-
dırmadık. Merhum Turgut
Özal'ın destekleriyle ışkence
sözleşmelerini onayladık. Avru-
pa Konseyi Taraflar Komisyo-
nu'na ferdi müracaat hakkı tanı-
dık. Avrupa Konseyi însan Hak-
lan Komisyonu Adalet Di\a-
nı'na zonınlu yargı tanıdık. Sür-
gün cezasını kaldırdık. Zincire
vurma, karanlık oda cezalannı
kaldırdık. Demokrarikleşme adı-
na birçok düzenleme yaptık. Ya-
pamadıklanmız da var elbette. O
dönemde hazırladığımız halde
anayasa degişikliklerinı yapa-
madık. Medeni Kanun'da. Borç-
lar Kanunu'nda ve aile hukukun-
da birçok düzenleme yaptık.
Şimdi de aile hukuku ile ilgili
olarak boşanma halinde malla-
nn pay laşımı konusundaki yasa-
yı çıkarmak istiyorum.
- Hâkimlerve Savcdar Yüksek
Kurulu'nun yapısında değişiklik
düşünüyor musunuz?
- Evet. Bakanlığın ikinci bina-
sı artık hemen hemen tümüyle
HSYK'ye ayrıldı. Bütün kurul
üyelerinin ayrı ayn odası var.
Böylece kurulun ayn bir binası
oldu. u
Müsteşar kurula gjrme-
sin" deniyor. Ben aslında bunun
çok fazla şey sağlayacağma
inanmıyorum. ama istenilen bu
şeyi yapacağım. Yani müsteşar
kurula girmeyecek.
- Bakanın da kurul üyeüği eleş-
tiriliyor...
- Evet. Her şeyın hesabı Ada-
let Bakanf ndan sorulsun. ama o
yargının hiçbir yerinde olmasın.
yalnızca lojistik destek sağlasın
deniyor. Ama bu işin bir sorum-
lusu olması lazım. Dün bir. bu-
gün iki. herkes hesap soruyor ba-
na. Seçimle gelmiş bir insanım.
Dıs basından ic basına
'Birlik olun
diyalog kurun'
İstanbul Haber Servisi
-Basın Konseyi Başkanı
ve Dünya Basın Birliği
Başkan Yardımcısı Ok-
tay Ekşi. hükümetin ba-
sın özgürlüğü ve ceza-
evinde bulunan gazeteci-
ler ile ilgili olarak atma-
yı düşündüğü adımlar-
dan umutlu olduğunu be-
lirterek "Kendi gerçekle-
rimizden korkmayalım.
Ama onlan değiştirmek
için çahsalurT dedi. Ga-
zetecileri Koruma Komi-
tesi üyesi Terry Ander-
son ıse Cumhurbaşkanı.
Başbakan \e başbakan
yardımcılan ile yaptıkla-
n görüşmelerden umutlu
olduğunu vurguladı.
Basın Konseyi % e Tür-
kiye Gazete Sahipleri
Birligf nin basın özgür-
lüğü ile ilgili açtıklan
kampanya çerçevesinde
Türkiye'de bulunan Ga-
zetecılerı Koruma Komi-
tesi. Uluslararası Basın
Enstitüsü \e Sınır Tanı-
mayan Muhabırler Bırlı-
ği'nin temsilcileri. dün
Holiday Inn Crovv n Plaza
Oteli'nde gerçekleştir-
diklerı toplantıda. Türk
basınının sorunlartnı ve
Türkiye'de basın özgür-
lüğünü tartıştılar. "Tür-
kiye'nûı Basın Gerçekle-
ri" konulu toplantıvı yö-
neten Basın Konseyi
Başkanı Oktay Ekşi. ce-
zaevlerinde bulunan ya-
zişleri müdürlerinin öz-
gürlüklerine kavuşması
konusunda umutlu oldu-
ğunu. bu sıfatı taşımayan
gazetecilerın durumu
için de ikinci bir adım gc-
rektiğini höyledı. Ekşi.
bugün Adalet Bakanlı-
ğı'nda basın kuruluşlan.
ceza hukukçulan ve ba-
rolann katılımıyla ger-
çekleşecek toplantıvı çok
önemsediüım belirftı.
Dış basın temsileilerinin Türkiye''deki insan haklan girişimleri sonuç vermeye başladı. (Fotoğraf: AA)
Sungurlu'ya göre Cumhurbaşkanı'nın af yetkisi isteğe bağlı değil
Yurtçu'nun dosyası Demirerde
Metris Cezaevi olayları
'Sorumlu yönetim'
İstanbul Haber Servisi - İstanbul Barosu Başkanı
Yücel Sayman, cezaevlerinde meydana gelen
olayların. sistemin kendısinden ve cezaevi yönetinıi
yüzünden patlak verdiğini öne sürerek "Türkiye'de
infaz sistemi değişmelidir. Cezae\ i ss\ cılığı
kaldınlarak yerine cezaevi hâkimliği getirilmeli.
denetün sistemi içinde barolar mutlaka yer
almaJıdır" diye konuştu.
İstanbul Barosu Başkanı Yücel Sayman. geçen
hafta Metris Cezaevinde 6 kişınin ölümüyle ve çok
sayıda tutuklu \e hükümlünün yaralanmasıyla
sonuçlanan ısyan ile ilgili olarak İstanbul
Barosu'nda basın toplantısı yaptı. Cezaevinde isyan
öncesi ve sonrası tam anlamıyla bir "vahşet"
sergilendığini belirten Sayman. tutuklu ve
hükümlülerin ağır dayak ve falakaya tabi
tutulduklannı. yemek ve hatta ekmek bile
verilmeyerek aç bırakıldıklannı, su \e elektrik
verilmediğini ifade etti.
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)-Adalet Baka-
nı Oltan Sungurlu'nun.
Sarav Cezaevi"ndetutuklu
bulunan gazeteci Işık
Yurtçu hakkındaki yargı
dosyasını. önceki gün
Cumhurbaşkanı Süley-
man Demirel'e gönderdıği
öğrenıldı.
istanbul DGM Başsav-
cısı ErdalGökçen tarafın-
dan Sungurlu'ya gönden-
len dosyada. Yurtçu'nun.
hakkında açılan 60 ayrı
da\adan dolayı 14 yıl ha-
pis cezası ile 2 buçuk mil-
yar lirayı aşkın para eeza-
sına mahkûm edildiği be-
lirtildi.
Yurtçu'nun. Cumhur-
başkanı Süleyman Demi-
rel'in özel af isteğini ka-
bul etmediğı bildinldi.
Yurtçu'nun. kendisini
cezaevinde ziyaret eden
e^ıne. ancak diğer gazete-
cilerle bırlıkte serbest bıra-
kılması durumunda affı
kabul edebileceğıni söyle-
dığı öğrenıldı. Sungurlu.
Cumhurbaşkanf nın af
yetkisinin isteğe bağlı ol-
madığını bildırdı. Sungur-
lu. dün TÜSİAD Başkanı
Muharrem Kayhan ve
Yönetim Kurulu üyelennı
kabulü sırasında yaptığı
açıklamada. kendilerinin
kışı düzeyınde birçahşma
yapmadıklanm anlattı.
Sungurlu, Basın Yasa-
sı'nda yapılacak değişik-
lıklere ilişkin bir soruyu
y anıtlarken, bu konuda
bugün çeşitli kitle örgütle-
rinın temsilcileriyle bir
toplantı yapacaklannı. on-
lann da görüşleri alındık-
tan sonra çalışmanın şekil-
leneceğini söyledi.
Yurtçu'nun.
u
Cumhur-
başkanı'nın afnnı isteme-
diğj" şeklinde basjnda
açıklamalannın yer aldığı
anımsatılması üzerine
Sungurlu. şöyle dedı:
"Ancak anayasamızda
Cumhurbaşkam'nui afiry-
la ilgili hükümde şahsın
müracaah veya kabulü söz
konusu değil. Sağlık duru-
mu miisait değilse Cum-
hurbaşkanı'nın takdir
edeceği bir olay."
Uluslararası Gazeteci-
leri Koruma Komitesi
üyeleri, Yurtçu'yu bugün
Saray Cezaevi'nde ziyaret
edecek. Ziyareti sadece C-
NN televizyonunun izle-
yeceği belirtildi. Af Ko-
misyonu, hukukçularla
bugün bir aray a gelecek.
Birdal: Hükümetin çabaları olumlu amayetersiz
Yağmurdereli'ye özgürlük girişimi
ANKAR4 {Cumhuriy et Bürosu) -
6azı meslek örgütleri, yazıya
döktûğû dûşünceleri nedeniyle hapis
cezası verilen insan haklan
savunucusu-avukat Eşber
Yağurdereli'nin özgür bırakılrnası
için ortak girişim başlattı. fHD,
Çağda$ Hukukçular Demeği, Çağdaş
Gazeteciler Derneğj, Altı Nokta
Körier Demeği, Banş İçin Bir
Milyon Imza Kampanyası
temsilcileri ile AST oyuncuian, CHP,
HADEP, EMEP. BP parti temsilcileri
dün İHD Gene! Merkezi'nde ortak
basın toplantısı düzenledi. İHD
Genel Başkanı Akın Birdal.
" Yagmurdereli'nin şahsında keiepçe
Mirulan. aslında düşünce
özgöriüğüdür, insan hakkıdır ve
insan haklan kategorisinde buhınao
banş hakkıdır. Yağmurdereti'nin ve
diğer vargılaııanlann içerije
jprmemesi, içerdekikrin de
özgürlüğü için her türlü çabayı
göstereceğiz" dedi. Yeni hükümerin
bu konuyla ilgili girişimlerini
olumlu, ancak yetersiz bulduklannı
belirten Birdal, Adalet Bakanı Ottan
Sunguriu'nun Terörle Mücadele
Yasası'ndan çıkardığı sonuca göre
aydmlan terörist yerine koyduğunu
iddia ederek "Başbakan ve
Başbakan Yardımcısı başka türtü
konuşuyorken Adalet Bakanı'nın
böyle konuşması çelişkidir''dedi.
Yağmurdereli'nin, düşüncelerini
açıklaması nedeniyle yeniden ceza
verildiği için 2014 yılına kadar hapis
yatmak zorunda kalacağını belirten
Birdal, şu ana kadar yapılan hiçbir
baskı ve kısıtlamanm, bu mücadeleyi
yapanlan durduramadıgını söyledi.
Birdal, düşüncenin açıklanması
önünde engel oluşturan yasal
düzenlemelerin kaldınlmasının şart
olduğunu belirtti.
NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Oltan Sungurlu, 12 Eylül
sonrası siyaset sahnesine çık-
tı. Geçmiş ANAP hükümetleri
döneminde Adalet Bakanlığı
yaptı. TCK'nin 141-142. mad-
desi kaldırılırken yerine konan
Terörle Mücadele Yasas/nın
(TMY) çıkanlmasında da karkı-
sı olmuştu.
Bu yasa nedeniyle çok sayı-
da insan mahkûm oldu.
TMY'nin terörle değil, gerçek-
te düşünceyle mücadele yasa-
sı olduğu, bu uygulamalardan
sonra ortaya çıktı. DYP-SHP
koalisyonu döneminde
TMY'nin ünlü, "hangi maksat-
la olursu olsun" hükmü çok
tepki gördüğü için yasadan çı-
karılmak istendi. Mahkemele-
rin verdiği aşırı kararların yarat-
tığı uluslararası tepki, bazı kü-
çük değişikliklerle azaltılmaya
çalışıldı.
Ben de Abdullah Öcalan la
yaptığım söyleşi nedeniyle bu
maddeden mahkûm olmuş-
tum ve dosyam Yargıtay'day-
Oltan Sungurlu
dı. ANAP ve onun eski Adalet
Bakanı Sunguriu, bu dönemde
olumsuz bir tutum sergilediler.
Bu kanunda yapılacak en kü-
çük değişikliklerin bıle karşısı-
nadikıldiler. "Bölunmezbütün-
lük" sözcükleri onların en çok
kullandıkları sözcüklerdi. DYP-
CHP hükümetinin seçimlerden
hemen önce Meclis'e getirdik-
leri TMY'dekı küçük değişikli-
ğe bıle ANAP'lılar, kararlıiıkla
karşı çıktılar.
REFAHYOL hükümeti döne-
mı ve özellikle Susurluk kaza-
sıyla ortaya çıkan tablo,
ANAP'ın değişik bir muhalefet
yapmasınaneden oldu. Mesut
Yılmaz, Özel Harekât Timı'nin
katıldığı anlaşılan Ömer Lütfü
Topal cinayetinın aydınlatılma-
sı ve Susurluk çetesinin ortaya
çıkarılması için başlangıçtaet-
kıli çıkışlar yaptı.
Hükümet kurulunca, sırada
bekleyen en önemli konular-
dan birisi dûşünceleri nedeniy-
le içerideyatan insanlardı. Me-
sut Yılmaz, bu konuda güve-
noyu almadan önce söz verdi.
Güvenoyunun hemen ertesin-
de ise önemli bir gazeteci gu-
rubuTürkiye'deydi. Lübnan'da
Islami Cihat Örgütü'nün elinde
6.5 yıl rehin kalan Terry An-
derson Körfez savaşının ünlü
ismi Peter Arnett, Sınır Tanı-
mayan Gazeteciler Örgütü'yle
(RSF) bırlıkte Türkiye'de hapis-
teki meslektaşlarına destek
vermeye gelmişlerdi.
Cumhurbaşkanı ve diğer hü-
kümet yetkilileri, bu önemli
grubu özenle ağırladılar, duru-
mu düzeltmek kararında ol-
duklarını sözünü verdiler. Oltan
Sungurlu ise yine eski havasın-
daydı, yabancı gazetecileri şa-
şırtan açıklamalarıyla. hıç de-
ğışmediğini kanıtladı. Sungur-
lu'ya göre içerideki gazeteciler
"terör suçundan hapisteydi-
ler."
RSF Genel Sekreteri Robert
Menard, Sungurlu'nun açıkla-
malarını dinledikten sonra ga-
zetecilerin tamamının yazıları
ve dûşünceleri yüzünden ha-
piste olduklarını saptadıklarını
belirterek hatayı düzeltmeye
çalıştı.
Terry Anderson, dünyada
hapiste bulunan 180 gazeteci-
den 80'inin Türkiye'de olması-
na dikkat çekerek Sungurlu'yu
uyarmak istedi.
Bunca yaşanmış acı deneye
karşın kafalar ne yazık ki değiş-
miyor. Onlarcayıl "komünizm-
le mücadele "ruhuyla yetiştiril-
miş siyasetçilerimiz, dünya al-
tüst olsa bile aynı yerde dura-
rak hepimizi şaşırtmaya de-
vam ediyorlar. Bu hükümete
karşı önyargılı olmamak gere-
kir diye düşünenlerdeniz. Ama
daha ilk günden adalet dağıt-
ması gereken bakanlığın ba-
şında bulunan siyasetçi umut
kırıcı bir tutum sergiliyor.
ismail Beşikçi yıllardır sırf
yazdıkları nedeniyle hapiste.
Eşber Yağmurdereli,dûşün-
celeri yüzünden çok uzun yıl-
lar hapiste yatmak tehdidiyle
karşı karşıya. Ben de cezam
kesinleşse sırf gazetecilik yap-
tığım halde, yeni Adalet Baka-
nı'mızın anlayışına göre terö-
rist olacağım.
Bütün meslek yaşamını "ko-
münizm ve bölücülükle müca-
deleye" adamış Hanefi Av-
cı'nın çıkardığı ders çok önem-
liydi. O, sola getirilen yasakla-
rın anlamsız olduğunu düşü-
nüyordu. Terörün en büyük kış-
kırtıcısının yasakçı ve baskıcı
anlayış olduğunu söylüyordu.
Bizım sağcı siyasetçiler. is-
tihbaratçı Hanefi Avcı kadar ol-
gunlaşabilseler, birçok sorun
daha kolaylıkla çözülecek.
Adalet Bakanıyım. benden he-
sap soruluyor. Ama yargıdan ge-
len biri olsam bu olmaz. Adalet
Bakanı kurul üyesi olmazsa or-
ganizasyonda bozukluk olur. Ba-
kanın da sonuçta bir tek oyu var.
Bu konudaki anayasa değişikli-
ğini hazırlayarak yakında imza-
ya açacağım.
- Cezaevlerinin durumu ne
olacak?
- Ceza ve tevkif evleri, aslın-
da çok fazla bakanın elinde olan
bir iş değil. Ceza ve Tevkif Ev-
leri Genel Müdürü sorumlu. Ba-
na kalırsa oraya da bir özerklik
getirelim. Cezaevlerinin yöne-
tim ve savunmasında bakan. çok
etkili olmamalı. Şu anda. orası
bir genel müdürlükle idare edi-
liyor. Oraya ıhtisas sahibı genel
müdür getirmek lazım. Oradaki
kadrolann belirli bir temi-
natı olması lazım. Yani ba-
kanlığın müdahalesiyle
orada icraat yapılmamalı.
- Eskişehir Cezaevi sizin
başınızı ağntmıştL Sizin ba-
kanlığınızın ardından da
hemen bosaltıhnıştı. Şimdi
bu cezaevi ile ilgili bir tasar-
rufunuz olacak mı?
- Eskişehir benim başımı
hiç ağntmadı. Ben Eskişe-
hir Cezaevi yapıldıktan
sonra açılmasına tüm yerli
ve yabancı bas..u çağırmış-
tım. Geldiler ve bana "Çok
para harcamışsuıız, lüks o-
tel yapmışsınız" dediler. O
dönem ruristik otel yaptı-
ğım gerekçesiyle eleştiril-
dim. Sonra oraya, biri ken-
di isteğiyle olmak üzere 6
mahkûm koyduk. Sayın
Süleyman Demirel'e başba-
kanlık görevi verildiği za-
man ise bağımsız bakan
Suat Bilge beyefendi. diğer
cezaevlerinde yaramazlık
yapan 200 küsurkişiyi ora-
ya sevk ermiş. Suat Bilge.
Avrupa İnsan Haklan Mah-
kemesi'ndehâkimdir. Ken-
disine sordum, bana "Gi-
dip inceledim, insan hakla-
nna aykın bir şey görme-
dim ve 200 küsur kişiyi sevk
ettim" dedı. Demirel hükü-
meti kurulunca da cezaevi
boşaltılmıştır. Şimdi tekrar
orası yapılmış. Bu kez tek
kışilik değil de 2-3 kişilik
odalar halinde yapılmış.
Geçenlerde Avrupa 'dan ge-
len bir rapor okudum. En
modern, en düzgün ceza-
evinin Eskişehir Cezaevi
olduğu söyleniyor.
- Cezaevlerine her şeyin
sokulabildiği biliniyor—
- Efendim. bu kadar ka-
labalık, üst üste bir ceza-
evinde konrrol imkânınız
da yok. Maalesef bütün bu
söyledikleriniz söz konusu.
Çünkü. dev let cezaev lerine
tam manasıyla hiçbir za-
man hâkim olamadı. Böy-
le devam ederse cezaevleri-
ne tam bir hâkimiyet kur-
mak zordur. Çözüm elbet-
te. yeni, sağlıklı. modern
cezaevleri yapmak. Ceza-
evi yapmaktan söz ederken
hiç severek konuşmuyo-
rum. Ben geçmiş bakanlık-
lanmda cezaevlerinin bir
kısmını kapatmaya başla-
mıştım.
Küçük ilçelerdeki ceza-
ev lenni kapatmaya başla-
mıştım. Benden sonra da
devam etmiş. Bana sorar-
sanız. buna devam etmek
lazım. Yılda 3 kişi tutukla-
nacak diye cezaevi yapmak
ve açık tutmak doğru değil.
- Adalet Bakanı olarak i-
dam cezalan konusunda ne
düşünüyorsunuz?
- Ölüm cezasını suçlulu-
ğun ağır seyrettiği ülkeler-
de kaldıramazsınız. Türki-
ye'de terörün bu kadar tır-
mandığı bir dönemde ölüm
cezasını kaldıramazsınız.
Ama tatbik de edemiyorsu-
nuz. o da bir gerçek. Onun
için şu anda kaldınlması
mümkün olmayan idam ce-
zalanyla ilgili fıkir beyan
ermemin manası yoktur.
- Eski Adalet Bakanı
Seyfı Oktay adli kolluk ku-
rulması ile ilgili bir yasa ta-
sansı hazuiamıştL Sizin bu
konudaki düşünceniz ne-
dir?
- Ben adli kolluk kurul-
masından yana değilim.
Zabıtanın adli şubesinin
geliştirilmesi gerektiğini
düşünüyorum. Yani o da
bir çeşit adli kolluktur, ama
zabıta içinde bir şubedir.
Türkiye'deki en büyük ek-
siklik. cumhuriyet savcıla-
nnın etkisinin arttırılması
meselesidir. Savcılann et-
kisini arttırmak için ne yap-
mak gerektiğini araştırıyo-
ruz. Türkiye'deki asıl so-
run, herkes imtiyazlı.
GLOBAI^OLİTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOĞLU
Irkçı Teorilere Kesin Darbe!
Bu ay yayımlanan biraraştırma ırkçı teorilere. son,
belki de en ölümcül bilimsel darbeyi vurdu. insan-
ların, 1.000.000 yıl süren. uzun bir tarihsel dönem
boyunca farklı özellikleri olan ırklar oluşturacak bir
şekilde evrimleştiğini düşündüren Neandarthal ın-
sanınbugününinsanıylaakrabaolmadığı kesin ola-
rak kanıtlandı.
Insanlığın, aralannda köklü ve derin farklar bulu-
nan ırklardan oluştuğunu ve genetik farkların insan-
ların toplumsal konumlannı belirlediğine ilişkin ırk-
çı teoriler, anamalcı toplumun tarihi boyunca baskı
ve sömürüyü haklı göstermek için kullamldılar. Sö-
mürgecilik ve modem köle ticareti. emperyalizm,
Amerika'da ve Güney Afrika'da da siyahlara karşı
uygulanan ayrımcılık ve ağır sömürü koşulları hep
beyaz adamın ırksal üstünlüğüne bağlı "doğal bir
durum", "şeylerin düzeninin bir parçası" olarak
açıklandı. Irkçılık Nazi döneminde Almanya'da ye-
ni bir boyut kazanarak Yahudi soykırımına yol aç-
tıktan sonra ırkçı teoriler, siyası ve ideolojik yenilgi-
ye uğrayarak tarihin tozlu raflanna kalktılar. Bundan
sonra ırkçılık Batı toplumlarında ABD'de ve hatta ya-
kın zamana kadar Güney Afrika Cumhurıyeti'nde
yaşamaya devam etti. ama artık doğrudan savunu-
lamayan. marjinal bir düşünce. "birdehzırvası" ola-
rak damgalandı.
1970'lerde anamalcı dünya sistemi yeniden ge-
nel bir ekonomik bir krize girdi. Kriz uzadıkça. işsiz-
lik, yolsuzluk arttıkça toplumsal gerginlıkler derin-
leştı. Kapitalist sistemi krizden çıkarması beklenen
serbest piyasanın bu işlevini yerine getirmedığinın
görülmesine paralel olarak gelişmış ülkelerde ırkçı-
lık, sistemin başarısızlığını örten ve suçu bir başka-
sınayükleyen birteori olarak yeniden canlandı. ABD
ve Avrupa'da ırkçı temelde örgütlenen akımlar ve si-
yasi partiler güçlenmeye başladılar.
1994'te ırksal ve genetik farklarla bireyin zekâsı
ve toplumsal konumu arasındakı ilişkileri inceleyen
bir araştırma ırkçılığı çok uzun bir süre önce kovul-
muş olduğu bilimsel araştırma alanına tekrar sok-
maya çalıştı. Charles Murray ve Richard Hernbs-
tein tarafından gerçekleştirilen Çan Eğns<: Ameri-
kan Yaşamında Sınıf Yapısı ve Zekâ ısımli bir araş-
tırma istatistiki yöntemlere başvurarak beyaz Ame-
rıkalıların sıyahlardan 15 puan daha zekı olduğunu
ileri sürdü. Murray ve Hernbesteın IQ farklarını açık-
lamak için genetik birfark bulamadılar, ama "henüz
bilinmeyen bir genetik etkenin rol oynamış olabile-
ceğinı" söylemeden ae yapamadılar. Böylece ın-
sanların yoksullukları kolaylıkla ırksal özelliklerine
bağlanıyor ve ekonomik sistemin başarısızlığı halı-
nın altına süpurülebiliyordu.
Yakın zamana kadar arkeoloji ve antropoloji bıli-
mi de "modern insanın" 1958'de Almanya'da ke-
mikleri bulunan Neandarthal türünden evrimleştiği-
ni ileri sürerek. ırkçı teorilere bilimsel bir kanıt da su-
nuyordu. Bugunkü insanla büyük benzerlıklere sa-
hip olan NeandarthaP'ın kalınManna sadece Orta
Asya ve Avrupa'da rastlanıyordu. Uzakdoğu ve Af-
rika'da ise Neandarthalıları yoktu (In Search ofNe-
andarthals, Chris Stringer & Clive Gamble). Böy-
lece ırksal farklılıkların kökeni de kanıtlanmış oluyor-
du. İlk dik yürüyen insan Homo Erectus yaklaşık
1.000.000 yıl önce Afrika'dan dünyaya yayıimış ve
zamanla "Java insanına", "Pekin insanına" ve Ne-
andarthal'a evrimleşmişti. Bu uzun süreç derin ırk-
sal farklılıkların oluşmasını da açıklıyordu.
Buteon ilk olarak 1970'lerinortasında Neandart-
hal iskeletleri üzennde çalışan Chrıs Stringer'm eleş-
tirileriyleciddi birsarsıntı geçirdi. Stnnger. kesin ola-
rak kanıtlayamamakla birlikte "modern insanın" Ne-
andarthal, Java veya Pekin ınsanından değil, daha
yeni birtür olan Homosapien'den geldiğini ileri sür-
dü.
Kalifornıya Üniversitesi'nden Allan Wilson'un
1980'lerde DNA verileri üzerine yaptığı çalışmalar
Homosapıen'm. 1.000.000 değil. yaklaşık 200.000
yıl önce Afrika'dan dünyaya yayıimış ve 30.000 yıl
öncesine kadar uzanan bir sure içinde dığer türte-
rin yok olmasıyla egemen (ırk) olduğunu düşündü-
ren sonuçlar üretti. (African Exodus Chrıs Stringer
& Robin Mckie)
Bu ay Cell dergisinde yayımlanan bir araştırma.
Stringer'in teorisini destekleyen çok güçlü bir kanıt
ortaya koydu. Mathias Krings ve Münih Üniversı-
tesi'ndeki arkadaşları Neandarthal ıskeletlerinden
elde ederek çoğalttıklan DNA üzerine yaptıkları ça-
lışmada, bu DNA'ın modern insanınkinden. arala-
rında bırakrabalık olamayacak kadar farklı olduğu-
nu gösterdiler. (The Economıst 12.7.97)
Özetle Stringer'in ifadelerini kullanırsak "Denle-
rimizin rengi ne olursa olsun hepimiz aslında Afri-
kalıyız" (The Observer 13.7.97) Aramızda fizyono-
mik farkların dışında kayda değer ırksal farklar yok.
Hatta DNA araştırmalarmın gosterdiğme bakılırsa
hepimiz Afrika kaynaklı bır tek kadının genetik mal-
zemesini taşıyoruz. Dığer bır deyışle "Hepimiz kar-
deşiz" ifadelerinin gerçek birtarıhse! biyoloıık teme-
li de var.
ergin(i ergin.demon.co.uk
Bassavcı Vural Savas
'Dinamik güçler
laiklikten yana'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - Yargıtay
Cumhuriyet Başsa\cısı
Vural Savaş. topluma dı-
namızm kazandıran güç-
lenn laikliğe son derece
sahip çıktığını belirterek.
"Bassavcı olduğumdan
beri hissettiğim şu: Türki-
ye'de Atatiirkçü kişiler
zannettiğimden çok faz-
laymış" dedı.
Türk Sanayici ve İşa-
damlan Vakfı"nca(TÜSt-
AV). Yargıtay Cumhuri-
yet Başsavcısı Vural Sa-
vaş'a onursal üyelik bera-
tı veplaketi verildi. TL'St-
AV Genel Merkezi'nde
düzenlenen törende konu-
şan Sa\aş, anayasanın de-
ğişmez hükümleri arasın-
da Türkiye Cumhuriye-
ti'nin demokratik, laık \e
sosyal bir hukuk devleti
olduğunun vurgulandığı-
nı anım.sattı. Bassavcı ol-
duğu günden bu yana
Türkiye'deki Atatürkçüle-
rin zannettiğinden çok
fazla olduğunu hissettıği-
ni bildiren Savaş. şunlan
söyledi:
"Fakat özellikle işa-
damlanmız, işçilerimiz,
kadınlanmı/. daha doğ-
rusu toplumumu/un iire-
ten. yaratan. ona dina-
mizm kazandıran güçleri-
nin laikliğe son derece sa-
hip çıktığını çeşitli vesile-
lerle gördüm. Bu da bu v e-
silelerden biri. Bizlere. da-
ha doğrusu yargıva giiç
verdiğini/ için teşekkür
ediyorum." Vural Savaş.
anayasa durdukça. Ata-
türk ilkelerinden. onun
devrimlennden ve özel-
likle de laiklikten \azge-
çilmesmın mümkün ol-
madıöını bildirdi.