03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yaym Yonetmenı Orhan Erinç 0 Genel Yavın Koordınatoru Hikmet Çetinka>aO Yazıışlerı Mudurlcrı IbrahimYıldız, Dinç Tavanç ı Sorumlu) # Haber Merkezı Muduru Hakan Kara 0 Gorsel Yönetmen Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu 0 Istıhbarat. Ccngi/\ıldırım 0 tCultur Handan Şenköken 0 Spor Vbdülkadir ^ ücelman 0 Makaleler: Sami Karaören 0 Diızeltme Abdullah Y azıcı 0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen Mehmet Faraç \a\TnKurulu İlhanSelçuk(Bd^kan). Orhan Erinç. Oktay Kurtböke. Hîkmet Çetinka\ a. Şükran Soner, Ergun BalcL Dtnç Tayajıç. İbrahinı ^ ıldız. Orhan Bursalı, Mustafa Balba>. Hakan Kara. Ankara Tenısılcısı. Mustafa Balbav 0 Haber Mudürü Doğan Akın Ataturk Buharı No 125. Kat4. Bakanlıtdar-Ankara Tel 4195020 (7 hatl. Faks 4195027 0 Izmır Temsılcısı: SerdarKızık,H ZıyaBh 1352 S 23Tel 4411220, Faks: 4419117 0 Adana Temsılcısı Çetin Yiğenoğlu, inönüCd. 119 S No.l Katrl.Tel 363 12 11. Faks 363 12 15 K.oordınatör Ahmet Koruhan 0 Muhasebe Bülent Yener 0 Idare HüseyinGürer#Işletme ÖnderÇeU"k0Bılgı-Işlem Nail İnal 0 Bılgısayar Sıstem. Mürüvet ÇUer MEDYA C: • Yönetım Kurulu Başkam - Genel Mudur Gûlbin Erduran • Koordmator Reha Işıtman # Genel Mudur Yardımcısı Mine Akdağ Te! 514 07 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 Va>ımlaAan veBasan: Yenı Gun Haber Ajansı. Basın \e Ya\ıncıhk A Ş Turkocağ'ı O d 31 » 41 Cağaloğlu 34334 Ist PK 246 Istanbul İ e ! (0 212ı 512 05 05 120 hatl Faks (0 212ı 513 85 45 16TEMMLZ 1997 İmsak: 3 44 Güneş: 5.38 Öğle: 13.17 Ikindi: 17.13 Akşam: 20.42 Yatsı: 22.28 Göksu deltası yönetim planı • İZMİR(AA)-Avmpa Birliği'ninfinansal desteğiv İe Göksu Deltası Yönetım Planı hazırlandı. Türkrye'nin koruma alanında uvgulanan ilk yönetim planı özellığine sahip çalışma. rehber kitap olarak y ay ımlanacak. Göksu Deltası Yönetim Planı"nın. AB'nin benzeri alanlar ıçin uvguladığı uluslararası standartlarda hazırlandığı kaydedildi. Bütün koruma alanlanna örnek planm. bu önemli deltanın tüm zenginliğiyle korunmasına ilişkin her aynntıyı kapsadığı ifade edildi. GAP'ta nüfus artışı GAZtANTEP (AA) - GAP Bölgesi'nde 1985'te 4 mılyon 303 bın 567 olan nüfus, yıllık yüzde 3.5 artış hı'zıyla 2005 yılında 8 milyon 155 bın 894'e ulaşacak. Aynı dönemde, 50 milyon 664 bin 458 olan Türkiye nüfusu ise yüzde 53.38'lik artışla 77 milyon 908 bin 175'e yükselecek. Başbakanlık GAP Bölge Kalkınma İdaresı Başkanı Dr. Olcay Cnver'in verdiğı bilgiler ve ıdarenin derleğı veriler göre. Turkıye genel inde yüzde 2 düzeyınde seyreden yıllık nüfus artışı. GAP alanında 3 5 oranına ulaşıyor Bu oran iç göçle birlikte yüzde 5 dolayında bulunuyor. Miruzay istasyonu • MOSKOYA(AA)- Progress M-34 kargo aracının geçen ay Mir'in Spektr laboratuvar modülüne çarpması sonucu meydana gelen anzayı gidermek için başlatılan onanm hazırlıklarının ertelendiği bıldirildı. Kontrol merkezi sözcüsü Valeri Lindir yaptığı açıklamada, yetkılılenn durumu gözden geçırmek üzere görüşeceklerini, onanm hazırlıklarını ve onanmın resmen başlaması için kesin tanhı belirlemeye çalışacaklannı kaydetti. Onanmı gerçekleştırecek ekıbe dinlenmeleri için zamaıı vermek istediklerini belirten Lindir, görevi yürütecek olan Tsibliyev in durumunu da bır açıklığa kavuşturmaları gerektiğını bıldirdi. ABD'de sigara yasağı • CHICAGO(AA)- ABD"de sıgaraya karşı açılan kampanyalar sürerken. şımdı de çocuklu evde sıgara içecek olan velıleri cezalandırmak için yasa hazırlandığı açıklandı. 15 eyalette hazırlanan yasalarla çocuklan. ıçınde bulunduklan tehlikeden uzaklaştıracaklarını behrten Archives of Pedıatric and Adolescen Medıcıne (ASH) kuruluşunun başkanı, hukuk profesörü John BenzhofF. çıkanlacak yasaya uymayan velilere cezalarvenleceğini bıldirdi. Sıgaradan hastalanan çocuklar için her y ıl 4.6 milyar dolar tıbbi harcama yapıldığını açıklayan Benzhoff. bu durumun ABD ekonomisine yılda 8.2 milyar dolar zarar verdiğini bildirdi. İnternet'te NASA • Haber Merkezi - Türkiye merkezli uluslararası bır haber ajansı olan Agency Europe and Anatolia. NASA ile gerçekleştirdiği özel bir anlaşma ıle Türkiye'deki İnternet kullanıcılannın NASA dosyalanna daha kolay ulaşabilmeleri için NASA'nın İnternet sayfalannı Türkiye'den yayımlamaya başladı. Sayfaya. •'\\wvv.aeanev\s.com.tr'ma rs" adresinden ulasılabilecek. Agency Europe and Anatolia ile NASA arasında gerçekleştinlen anlaşma. Mars'a inen uzay aracının dünyaya gönderiği venîenn yayımlandığı tnıernet sıtesının de Turkiye'den ya\ımlanmasını içenyor. Hukuka aykın bulunan 'koruma'(D ilkelerini benzer içerikle yeniden onayladılar Yüksek KııruPdan Danıştay'a 'oyunOKTAY EKİNCİ Tarih 26 Haziran 1997. Yanı, Cum- hurbaşkanı Demirel'ın yeni hükü- meti kurma görev ini Mesut V ılmaz'a vermesınin henüz 6. günü... Kamuoyu, DYP'den istifalarla bir- likte REFAHYOL'un anık 'bhtiği'ni tartışırken hâlâ RP'lı tsmail Kahra- man'ın vönetiminde bulunan KiM- rürBakanlığfnabaglı Kültür veTa- biat Varlıklannı Koruma Genei Mü- dürtüğü'nden Türkiye "deki kımı Ko- ruma Kurulu IVfüdürlükleri'ne bır 'faks yağmunı' başlıyor. Genel Müdür AJtan Akat, 25 Ha- ziran 1997 tarihini taşıyan kısa bır yazı ekinde. Koruma Yüksek Kuru- İıTnun *en son aldığı' yeni 'ilke ka- rarlannın" dagıtımını yapmaktadır. Kurul müdürlüklennden 'gereğinin yapılması'rıca edilen bu yenı ilke kararla- n ise ay nı S'üksek Kururun 16 Haziran 1997 günü ba- kanlıkta yaptığı 43 nolu toplantısında alınmıştır. Yani, eski Başbakan Erbakan'ın. ÇiBer'le an- laşarak REFAHYOL yenne bu kez YOLREFAH hükümetinin kurula- bilmesı ıçınıstıfasını\erdığı 18ha- zırandan ıkı gün önce. bu karannı 'belli ettiği' günlerde... 1996 yılı nısan ayından bu yana korumaya dönük hemen tüm eski ilke kararlarını sürekli 'tersineçe>i- ren"genel müdürlük ve Yüksek Ku- rul. bu kez de 'Danıştay'ın durdur- muşolduğu' kendı kararlannı 'yeni- den ve benzer içerikle yürürlüğe so- • REFAHYOL döneminde Danıştay'ca durdurulan ilke kararlan, Koruma Yüksek Kurulu'nun hükümet değişikliğinden önceki 'son' toplantısında yeniden karar altına alınarak genel müdürlük tarafından 'faksla' yürürlüğe sokuldu... kan'yeni kararlar almıştı. RPIı Kültür Bakanı, henüz kol- tuğu bırakmadan gerçekleştirilen böylesı bır 'hukuk dışı operasyon' ise elbette ki olası bır hükümet de- ğişikliğinden önce hızla yürürlüğe sokulmalıydı... Yargı 'işlevsiz' talınıyor... Kültür Bakanı İstemihan Talay'ın görev ı Kahraman'dan devTaldığı gün- lerde. 'kendisine bağiı" koruma ku- rullannda da artık uygulanmaya baş- lanmışolan 16 Haziran 1997tarih- li bu son ilke kararlan. yine Talay'ın açıkladığı çağdaş koruma anlayışı- na aykın olduğu gıbı dahaönce yük- sek yargının iptal ettiği kurallan da yeniden devreye sokarak hukuk dev - letı ilkelerini tahnp eden bır nitelik taşıyor. Ömeğin, idari yargıda dava açılan koruma kurulu kararlanyla ilgili ko- nularda 'mahkeme süresince yeni karar üretilemeyeceği' yönündeki eski ılkeler, Danıştay'ca da geçen yıl onaylandığı halde, genel müdür- İüğün son dağıttığı 539 sayılı ilke ka- ran, bır kez daha bunun 'ter- sini' öngörüyor. Böylece, 'yargının işlevsiz kılınma- sı'amaçlanıyor... Benzer şekilde yine 26 ha- ziranda yürürlüğe sokujan 16.6.1997 tarih ve 540 sayılı ilke kararı ise SİT alanlanndakı subas- man inşaatlannı yeniden 'müktesep hak' kabul ederek Anavasa Mahke- mesi'nin bu tür haklann ancak ya- sayla verilebileceği gerekçesine da- yalı 28.6.1988 gün ve 1987/21 sa- yılı 'iptal karannı' açıkça yok sayı- yor. Yüksek Kurul 'un bu son karar pa- keti içinde aldığı ay nı tarihli 542 sa- yılı yeni ilke karan da daha önce 1996 yılında iptal ettiği. ancak Da- nıştay"ın aynı yıl bu iptali durdurma- sı üzerine yeniden yürürlüğe giren 1995 yılına ait 378 syılı ilke karan- nın bir kez daha ve aynı değışikhk- lerle 'geçersiz kılınmasını" ıçeriyor. 'Sokaklan korumavın!..' Hükümet değişımınden önce faks- la gerçekleştirilen bu 'radikaT ope- rasyonda en ilginç kararlardan bin de 544 sayılı ilke karan. Buna göre de koruma kurallannın artık 'koru- nacak sokak" ya da 'kültür sokağı' gibı kararlan almaması öngörülü- yor. Böylesı bir'üke'(!)iseözellikletek \^pı dışında 'kentsel doku koruma- sı' gibi ülkemiz açısından gıderek önem kazanan bir kavramın. SİT alanlan dışında 'engellenmesi' anla- mınageliyor... Halılannı bile gerirmişler... Oturmuşlar ağacın dibine... Pikniğin keyfıni çıkamoriar. Istanbııl'da herkese yer var SERPtL GÜNDl Z Istanbul'un bu köşesınde de eğle- niyorlar. Tam öğleyin. Kalabalık... Kucaklannda çocuklar. Birellerin- de karpuz taşıyan torba. diğerinde mutlaka ama mutlaka bır büyük co- la. Sırkecı'den akın akın Saraybur- nu'na oradan da Gülhane'ye... Bahçelere. yeşillige kapalı evler- den buralara biraz sevinç aramak ıçın gelmişler. Oysa lunaparkta bıle eğ- lenmiyorlar. Öyie bakıyorlar. Çoğun- luğu bir örnek giyinmiş genç kızlann Aynı renk tışört. aynı renk pantolon. Ayaklarında kalın topuklu terlikler Küçük çocuklar da bır örnek. Yaz göç etmeden deniz kıyısına ko- şuyorlar. Denizin kıyısı Sarayburnu... Belediyenin uyan yazısı var. •'Deni- ze girmek tehlikeli ve yasaktuu.*' Ama aldıran kim. 13-14 yaşında genç kız- lar. beyaz tişörtlerle denize gıriyorlar. Islanınca tişört yapışıvor. Bütün vü- cutlan ortada... Duvar kenanna sıra- lanmış genç erkekler ise onlan sey- rediyor. Mayo giyseler o kadar bak- mayacakJar. Gencecik babalar küçük çocukla- nnı burada denızle tanıştınyor. Bırlık- te ayaklarını denize sokuyorlar. "Tarih. kültür, umut, umutsuzluk. yasa,zorbalık™ var bu kentte. Güzel- likler de... Bazılan başka başka yer- lerde eğleniyorlar. onlar burada. Pa- zar günleri Gülhane'ye. Saraybur- nu'na akın edenlere "varoş insanlan" da diyorkımileri. Hafta sonlan Gül- hane ve Saraybumu'nun gerçek sahıp- leri ise onlar. Aslında herkese yer var bu İstan- bul'da.. Belkı de evleri. bır makıne homur- tusuyla başlanna yıkıldı. Belki de ke- derleri var. Acı çekıyorlar. Belki de dertlı veyorgunlar. Evdenzeytınyağ- lı v aprak sarması da getinlmiş. Çimen- lenn üzerinde denize karşı yeniyor. Ye- mek sonrası danteller örülüyor. Gülhane Parkı'nın kapısmda önce köfte ekmekçıler karşılıyor sizi. En ka- dım müştenlen askerler. Grup grup parkın içinde dolaşıyorlar. 20 yı 1 son- ra çocuklanna Istanbul'da yaptıklan askerlıği anlatacaklar. Parkın içinde en çok MHP'nin üç hılallı posterleri sa- tılıyor. Vıdeoda Orhan Gencebay. Ha- v uzlu çay bahçesinın solısti ise Kâh- talı .Vlıçı. .Az ötede hayvanat bahçesi. Gevış getıren bır deve. birpelıkan ve bır tavus kuşundan başka çocuklara gösterecek hiçbır şey yok. Yol boyunca silah atıcılan... Balo- na tek atış 20 bin lira. Dönercıler, köf- teciler. kumpırcıler sıra sıra. Açık ha- va kebabçılannın çevresı tül perdeler- le süslenmış. Masalarda yapma çı- cekler Sürekli "ÇarliKumpir97nu- marada" dıye anons edıliyor. HünerCoşkuner'ın Gülhane Kon- sen ıçin gündüzden yer kapmış kimı- leri. En ılgınci cep telefonu ile konu- şan hıç kımseye rastlamamak. Parktan çıkınca karşıya geçıp Sa- rayburnu parkına ginyorsunuz. Gül- hane'ye girmek 60 bin lira. Oysa bu- rası parasız. üstelik denize bakıyor. ls- terseniz dürbünle karşı kıyıya 5 da- kika bakabılırsıniz. 5 dakikası 20 bin lira. Boğaz turu yapmak ısteyenler için tekne beklıyor burada. Fingırdek bır oyun havası eşliğinde 200 bin li- raya bır saat tur attınyorlar size. Bir saatlik tur için bir saat de çığırtkan- lık yapıyorlar. Bir pazar günü lstanbul'un Gülha- ne ve Sarayburnu yüzünü görebılir- sinız burada. Aslında herkese yer var tstanbul'da... Klorun yararlan sorgulanıyor Çeviri Servisi - Son araştırmalar. ıçme sulannı ve havuzlan dezenfekte etmekte kullanılan klorun yararlannın yeniden tartışmaya açılmasına neden oluyor. Finlandiyalı bilim adamlannın yürüttüğü bır çalışma. klorun sudaki organik bir madde ile reaksiyona girmesi sonucu ortaya çıkan \IX adı verilen bır bıleşimin. laboratuvar farelerine yüksek mıktarlarda yutturulması durumunda kanser oluşumuna yol açtığını gösteriyor. Ulusal Kanser Enstitüsü'nün süreli yayın organında yer alan çalışmanın sonuçlannı değerlendıren bilim adamlan. MX'in "risk faktörü" olarak ele alınıp daha aynntılı bır şekilde ıncelenmesi ve özellıkle insanlar üzenndekı etkisinin araştınlması gerektıgıni belirtiyorlar. Ada 'nın çöpleritemizlendi Büyükada'da belediyenin ulaşama- dığı yerlerdeki çöpler, \eni Yüksekte- pe Kültür Deraeği üyeleri tarafından temizlendi. Dernek üv eleri. yaptıklan- nın kalıcı olması için bütün insanların çevreje duyarlı olup, temiz tutulması- nı istedi. Koroplast, Yeni Yüksektepe Kültür Derneği \e Adalar Beledhesi'nin ortak çalışmasıv la Büv ükada'nın ulaşılama- yan bölgelerindeki çöpler, temizlendi. Dernek ü\eleri ve çevre gönüllülerinin oluşturduğu vaklaşık 100 kişilik grup, sabah saatierinde başladıklan çöp top- lama işinde, piknik alanlan, plajlar ve yol kenariannı temizledi. \aptıklan te- mizliğin kalıcı olmasını isteyen dernek üyeleri, insanların en azından atıklan- nı çöp kutulanna atmasını istediler. Adanın çöplerini toplayan gruba, daha sonra Dr. Orhan Coşkun tarafin- dan boğulmalarda yapılması gereken ilk v ardım hakkında, temel bilgiler ve- rildi.(Fotoğraf: SAADET USLU) Deniz kirliymiş. mikropluymuş kimin umurunda... lstanbul'un 6 yanı de- niz serinlemek ise rfsk almayı seviyorsanız çok kolay. Kemerköy Bir durdurma karan daha ÖZCAN ÖZGÜR MUĞLA - Izmir Çevre Hareketi Avukatlan'nın açtığı dava sonucu Ay- dın tdare Mahkemesi'nin faaliyeti dur- durma karan verdigı, ancak Bakanlar Kurulu karanyla çalışmaya devam eden Gökova'da kurulu Kemerköy Termik Santralı için bir kapatma karan daha çıktı. Muğla Barosu'nun üç yıl önce Gökova Termik Santralı inşaatının dur- durulması veçalıştınlmaması istemiy- le açtığı davayı ara kararla reddeden Ay- dın Idare Mahkemesi. bu kez nihai ka- rannı vererek faaliyetin durdurulma- sını istedi. Santralın çalıştığı dönemde çevre- ye zarar venp vermediğinın anlaşıl- ması ıçin Prof. Dr. Doğan Kantara, Prof. Dr. Aysen Müezzinoğlu ile Prof. Dr. Üker Kaya Deniz tarafından ince- leme yapıldı. Inceleme sonucunda ha- zırlanan rapor göz önüne alınarak Gö- kova Santralf nın üç. Yeniköy Termik Santralı'nın ikı ünitesinın çalışması durumunda deniz kirliliği yaratacağı, sadece yöresıni değıl, uzağındakı böl- geleri de tahnp edeceğı. Reşadıye Ya- nmadası'nın Datça ve Betçe bölgele- rinde etkili olacagı vurgulandı. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Neo/Tanzimat'çı O 'Çark' Olmasa!.. Erbakan, sık sık, -besbelli Batı'dan destek bu- labilmek için- gerçekte yalnız Refah Parti- si'nin, Türkiye'de, Batı ülkelerinin uyguladığı an- lamda bir laiklik uygulamak ıstediğinı, tekrarlıyor; onagöre, Kemalizm, hele30'lu yıllardan itibaren, ciddi bir 'mason alafrangahğı' uygulamasına giriş- miştir ki, bu laiklik filan değil, düpedüz dinsizlik (atheisme) demektir. Bildiğiniz gibı, 'masonluk', Ba- tı medeniyet çevresi ülkelerinde, daha çok 'solcu' siyasetçilerin itibar ettikleri bir, müessese; Fran- sa'da Italya'da, Ingiltere'de 'masonlar', 'muha- fazakâr' takımına karşı, sosyalıstler ya da komü- nistler arasından çıkar; yanılmıyorsam, liberallerin bir kesımi de 'mason'dur. Osmanlı'ya o da diğer birçok şey gibi Batı'dan -daha doğrusu Ingiltere ve Fransa üzerinden- geldiği için; başlangıcından itibaren, Türk 'mason- lannın' kısm-ı âzamı, ingiliz ve Fransız yandaşı 'jöntürkler' arasından çıkmış; Meşrutiyet ve Mü- tarekedönemlerinde, halifelerin dahi 'masonluğa' meylettikleıi görulmüştür. Başka türtü söylersek, Ba- tı'da antı/emperyalıst, üstelik 'beynelmilelci', sol- cular arasında revaçta olan bu 'merak'; ülkemiz- de tam tersine, Batı yandaşı, Batı'yla işbirliği ha- lindeki 'komprador' ve 'levanten' çevresinde uç ver- miş; daha sonraları, o çevrenin ekonomik misyo- nunu sürdüren, 'yerli' komprador kesimlerde itibar görmüştür. Halen de öyledir. Erbakan, Türkiye'deki laikliği 'dinsizlik' sayar- ken, gerçekte. egemen çevrelerin 'masonluğuna' taş atıyor; aynı düşüncenin, çok daha öteye götü- rülmüş bır şeklini, Libya'nın Enver Paşa'sı diye- bileceğimiz, Kaddafi'nin ağzından işittik. Ne de- mişti, hatırlasanıza: Türkiye'y', Yahudi dönmele- riyle Hıristiyanlık heveslileri yönetiyor'. Bana so- rarsanız, Erbakan da, Kaddafi de, Batı'nın Müs- lümanlık söz konusu oldu mu, öteden beri 'çifte standard' kullandığını ya bilmiyorlar, ya adetleri üzere bilmezden geliyorlar. Çünkü, 'Düvel-i Mu- azzama'nın, (yani Batı'nın, yani 'Sistem'in) Tan- zimattan bu tarafa, Batı Türklerı için istediği, tam da budur; 'ülkelerinde uyguladıklan' türden. bir 'laiklik' değil! Yoksa,'masonluğu' özenle Osman- lı'ya aktarır; bunu özellikle, Batı'yla işbirliği yapan çevrelerde geçerli kılar mıydı? Erbakan, 'yanlış'çevreleri, 'yanlış'yereşikâyet ediyor. Ona tarihten bir yaprak açmasının, galiba tam sırası... Lord Palmerston ne demi$ti? afadan attığımı mı, sandınız? Yo, hayır! Yıllar- ca önce, bakar mısınız, bu konuda ne yazmı-K şım: "...Gülhane Hatt-ı Hümayûn'unu okudunuz mu? Bu aslında, bir yandan ülkenin tam bir açık pazar olmasının koşullannı sağlamak, bir yandan Müslümanlığa karşı Hıristiyanlığın ağır basması için 'elverişli' koşulları gerçekleştir- mek anlamına gelir. Taner Timur, hedefi şöyle an- latıyor '...Osmanlı bütünlüğünü korumak; fakat Os- manlı Devleti içindeki Hıristiyanların durumunu gi- derek düzeltip, sonunda onları iktidar yapmak!' Bu politikanın en güçlü temsilcisi Lord Palmers- tone'nun sözlerini kanıt olarak vermiş: ...Türk- lere, Müslümanlıkları açısından, hiçbir şekilde ta- raftardeğilim. EğerHıristiyanyapılabilirsesonde- rece mutlu olacağım'ı. Elhak, yapmaya çalışmış- lardır. '....Tanzimat Fermanı ilan edilirken, İngi- liz Elçisi Canning, Sultan'ın açıkça Müslüman- lann din değiştirme hakkını ilan etmesini iste- miştir. Bu kadar mı, hayır! Demirtaş Ceyhun, 'Haçlı Emperyalizm'de şunlan yazıyor: '...Hatt-ı Hümayûn'un okunmasından (...) Birinci DünyaSa- vaşı'na kadar geçen yarım yüzyıllık sürede tam 69 adet yabancı (misyoner) okulun açılması, batılı ka- pitalist devletlerin Anadolu'da ne denli bir kültürel sömürgeleştirme hareketine giriştiklerini göster- mektedir...'. 1869 yılında, meğerse, yalnız Istan- bul'da 306 rahip, 354 rahibe varmış; Osmanlı mülkünün' taşrasında durum, elbette çok da- ha vahim!.." {'Hangi Batı', s. 200/201, 4. Basım. Bilgi Yayınevi, 1996) Bir türlü anlamak irtemedikleri... Bu neyin işareti oluyor? Fikrimi sorarsanız, bu açık: 'Sistem'in Türkiye'de ne türden 'rejim- ler' olmasını ıstediğinin, açıkgöstergesi! Üstelik bu gösterge, Erbakan'ın 'kullanmak' istediği anlam- da ve düzeyde, doğru dürüst bir işe de yaramaz! Çünkü II. Dünya Savaşı sonrasında Türkiye, tek- rar 'Sistem'in gizli denetimi altına girip; mason'la- n, rotary'leri. lion'ları, soroptomistler'i ve daha bil- mem neleriyie, yeniden Neo/Tanzimatçı o çarka ka- pıldıktan sonradır ki, Türkiye üzerinde tasarlanmış türlü çeşit oyun, gündeme getirilebilmiş, birçoğu uygulamaya konulabilmiştir. Erbakan'ın da, Kaddafi'nin de, -öteki 'Şeriat' fikr-ı sabitinde 'demir atmışlar'm da- maalasef an- layamadıkları şudur ki, ancak Gazi Mustafa Ke- mal'dir ki, Anadolu Ihtilali ve Inkılabı ile laik, de- mokratik ve sosyal bir devlet kurarak, 'Sistem'in bu yoldaki baskı ve uygulamalanna son vermiş; Türk halkına, çağdaş ama 'milli' bir hayata intikal etme- nin imkânlarını yaratmıştır. Bunu anlamakta zorluk çekiyorlarsa, Ulusal Demokratik Devrim ertesinde, yani 'erken' cumhuriyet döneminde Anadolu'da- ki ve Istanbul'daki Hıristiyan ('misyoner') okulla- rının nasıl duman edildiğini; -bu arada, 'masonlu- ğun' nasıl yasaklandığını- şöyle bir hatırlasınlar! Ayrıca, onlann türündeki bir muhafazakârlığın da ancak ülkenin tekrar içine sokulduğu bu Neo/Tan- zimat'çı zemin ve zaman içinde nefes alıp verebi- leceğini, hiç unutmamaları lazım! Niye demokra- sinin kurallan içinde işleyecek, bir 'Müslüman De- mokrat Parti' tutumunu benimsemezler, anlaşıl- maz! Çünkü, Bat'daki türden laiklik uygulaması an- cak bu şekilde gerçekleşebilır! http:// www. prizma.net. tr/ A İLHAN http://www.eda.tr/-bilgiyay/yazar/ailhan.htlm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle