Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 TEMMUZ 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI 11
Üç ayda 5.7
buyiime
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Gayri safi ulusal gelir
(GSMH)yılınilk3ayhk
döneminde, geçen yılın
aynı dönemine göre yüzde
5.7 oranında gelişme hızı
gösterdi. Devlet İstatistik
Enstitüsü tarafından dün
açıklanan GSMH
verilerine göre. ekonomi
ocak-mart döneminde,
geçen yılın aynı aylanna
göre yüzde 5.7 oranında
büyüdü. Aynı dönemler
itibanyla, GSMH içinde,
tanm sektöründe üretimde
yüzde 2.5, inşaat
sektöründe binde 4
oranında bir daralma
yaşandı. GSMH içinde
sanayide yüzde 9.5,
ticarette yüzde 10.1,
haberleşme hizmetlerinde
yüzde 4.5, serbest meslek
ve hizmetlerde yüzde 2.4,
ithalat kaleminde de
yüzde 11.6 artış sağlandı.
Dünya petrol
fiyatlan düşecek
• ANKARA (ANKA) -
Akaryakıt fiyatlan;
Türkiye'de, REFAHYOL
hükümetince otomatiğe
bağlanarak her ay zam
görürken IMF. dünya petrol
fiyatlannın önümüzdeki yıl
önemli ölçüde düşeceği
tahmininde bulundu.
Dünyadaki ekonomik
gelişmeler göz önüne
alınarak yapılan tahmine
göre geçen yıl yüzde 18.9
oranında artan petrol
fiyatlannda bu yıl ve
1998'de düşüş yaşanacak.
IMF'ye göre petrolün varil
fiyatıbuyıl, 1996
ortalamasına göre yüzde
3.6 oranında azalarak
19.69 dolara inecek. Petrol
fiyatlanndaki düşüş
1998'de 1997'yegöre
yüzde 6.7 gerçekleşecek.
Böylece, petrolün varil
fiyatı gelecek yılın
ortalamasında 18.36 dolar
düzeyinde olacak.
Türkiye'de ise rutin olarak
yapılan zamlandırma
politikası kapsamında son
olarak REFAHYOL
hükümeti giderayak
akaryakıta yüzde 5
oranında zam yaptı. Ihracat
ürünleri bazında petrol dışı
ürünlerde fiyatlar bu yıl
degişmeyecek, gelecek yıl
ise binde 3 azalma olacağı
tahmin ediliyor.
KOBhere dış
bağtantı büroları
• Ekonomi Servisi -
KOBİ'lere ofis ve
danışmanlık hizmetleri
veren Vision Şirketler
Grubu'na bağlı
Connection Businnes
Service, KOBİ'ler için
yurtdışı olanaklannı
araştınyor. Vision
Yönetim Kurulu Başkanı
Ulvi Alkan,
Connection'un Türk
sanayiinin yüzde 94'ünü
oluşturan KOBİ'lere
yurtdışında kendi
kimlikleriyle yer almalan
ve yeni pazarlarla
işbirligine gitmeleri
konusunda ekonomik
hizmet verdiğini
anımsattı.
Habur motorin
kapısı
• DtYARBAKlR (AA)
- Kamyonculann Kuzey
Irak'a götürdüğü mal
karşılığında getirdiği
motorin miktannın son bir
yıl içerisinde 2.6 milyon
tondan fazla olduğu ifade
edilirken, bu miktann
Tüpraş'aait Batman
Petrol Rafinesi'nde aynı
sürede işlenen motorin
miktannın 26 katı olduğu
bildirildi. Tüpraş'a ait
Batman Petrol
Rafinesi'nin geçen yıl
işlediği motorin
miktannın 101 bin ton
olduğunu kaydeden
yetkililer, Kuzey Irak'tan
gelen motorinin, yerli
motorine oranla yüzde 30
daha ucuz olduğunu
belirtiyorlar.
Diyarbakır'a
İtalyan yatırımı
• DtYARBAKlR (AA) -
İtalyan Lafer firması,
Türk ortağı Has Dış
Ticaret ile birlikte
Diyarbakır'da tekstil
makinesi ve entegre
tekstil tesisınden sonra
battaniye fabrikası
kurmayı kararlaştırdı.
Has Dış Ticaret Yönetim
Kurulu Başkanı Saip
Hasbay, İtalyan Lafer
firması ile ortaklaşa
Lafer-Türk Tekstil'i
kurduklannı belirterek,
Diyarbakır'da 3 aşamalı
bir yatınm programı
düzenlediklerini
söyledi.
Belirsizlikten bunalan sermaye çevreleri 55. hükümetten öncelikli beklentilerini sıraladı
dünyası u
sil baştan' dediNURTEN. YALÇIN
İşadamlan, yeni hükümet
tarafından Cumhurbaşkanı
Süleyman Demirel'e sunulan
listenin onaylanmasıyla
beraber 55. hükümetten
beklentilerini de dile
getirmeye başladılar.
REFAHYOL hükümeti
döneminde her alanda yaşanan
karmaşanın. ekonomik
dengeleri de altüst ettiğini
vurgulayan iş çevreleri, yeni
hükümetin ekonomide reform
hükümeti olmasını istiyor.
Avrupa Birliği'le ilişkilerden
enflasyonla mücadeleye.
altyapıdan vergi reformuna
kadar pek çok alanda çok ciddi
bir yeniden yapılanmanm
olması gerektiğine dikkat
çeken sermaye çevreleri
"REFAHYOL hükümetiyle
kaybedilen zamanın ancak
adaletli bir vergi sistemi ve
enflasyona çözüm bulmakla"
kazanılacağını belirtiyorlar.
İşadamlan, ekonomik
istikrann sağlanması için yeni
hükümetin, özelleştirmenin
toplumun kabul edebileceği
bir şekilde ve amacma uygun
olarak yapılması, sosyal
sigorta sisteminde
reorganizasyona gidilmesi,
yolsuzluklann önüne
geçilmesi gibi konulara önem
vermesi gerektiği üstünde
duruyorlar.
MEHMET YILDIRIM İTO Başkanı HÜSAMETTİ1V KAVİ İSOBaşkam MERAL GEZGİN ERİŞ İKV Başkanı
'Oncelik enflasyon' 'Yolsuzluklar önlensin' 6
AB'ye 6 ay kaldı'
Yeni hükümetin
ekonomide iki önceliği
olmahdır. Birincisi iflas
eden altyapıya çözüm
bulmalı. ikinci olarak da
enflasyonu düşürmeüdir.
Ihracatı arttırmak için
altyapıya yatınmın şart
olduğunu
kabullenmelidir.
Havaalanlanndan
limanlara.
karayollarından elektriğe
kadar altyapı sorunlan
var. Kurumlar arasında
dengeler bozuldu.
Ekonomide daralan
altyapı artık ihracatı
engeller durumda.
Türkiye"de bir süredir
çalışanm ücreti bile dövıze endeksli hesaplanıyor.
REFAHYOL'un en büyük fiyaskosu birbiri ardına
açıkladığı hayali paketlerdi. Bunun dışında zaten
ekonomiyle pek ilgilenmedıler. Ekonomiyi MÜSlAD
yönetir olmuştu. "Avrupa'yla bütünleşiyoruz"
denilen bir dönemde başa geçen Erbakan tüm görev
süresince AB ülkelerinden hiçbir yetkiliyle
görüşmedi. Zamanını Afrika. Uzakdoğu birlikleri
kurmak için harcadı. Sadece ekonomide değil,
REFAHYOL zamanında bütün taşlar yerinden oynadı.
Yeni hükümet öncelikle
hukukun üstünlüğü ilkesini
hayata geçirmelidir.
Bunun ekonomiye
yansıması haksız rekabetin
ve vergideki eşitsizliğin
önlenmesı olacaktır.
Eğer hukuk kurallanna
işlerlik kazandınlırsa, bugün
ekonomideki kayıtdışılık
ortadan kalkar.
Bugün belli kesimler sadece
yüzde 10-15 vergi öderken.
asgari ücretlinin vergi oranı
yüzde 25'tir.
Bu durum sosyal adalet
ılkesine aykındır.
Üretimi gerçekleştirenlerin
vergi yükü
hafifietilmelidir.
Aynca devlet kamu bankalanndan elini çekmelidir.
REFAHYOL hükümetınin en büyük yanlışı olup
olmayacağını araştırmadan birtakım projelerden söz
etmesiydi.
Zaten paket diye ortaya çıkarttıklan. temenniler bütünü
olmaktan öteye gidemedi.
tşveren ve işçiyi dışlayarak oluşrurulan bir ekonomi
politikasının zararlanna toplum olarak katlanmak
zorunda kaldık.
REFAHYOL hükümeti
döneminde Türkiye'nin
Avrupa Birliği ile
ılişkileri açısından çok
değerli olan bir zaman
boşa harcandı. Gümriik
Birliği'nin hemen
ardından gelen dönemde,
hükümetin bu sürece ne
olumlu ne de olumsuz hiç
bir etkisi olmadı. Ne
gümriik kanunu, ne
rekabet, ne de Avrupa
Bırliğı için çok önemli
kriterlerden olan insan
haklan ve
demokratikleşmede ram
sonuca ulaşılamadı. Son
birkaç ay öncesine kadar
kurumsal işbirliğinde hiçbir yol alınamadı, tek bir
görüşme yapılamadı. Türkiye AB'nin genişleme
sürecinde kendisini gerektiği gibi ifade etme olanağı
bulamadı. Yeni hükümet, AB'ye gerektiği önemi
vermelidir. Ekonominin genel dengeleri açısından ise.
enflasyonla mücadelede ciddi bir tavır alacağını halka
anlatmak zorundadır. Amacına uygun yapılan
özelleştirme, sosyal güvenlik sisteminin
rehabilitasyonu ve vergi reformu ise enflasyonla
yapılacak mücadelede temel taşlan oluşturacaktır.
Ek ödenek Bolu Dağı Tüneli inşaatmın 9 ay durmasına neden oldu
Fay hattına 78 milyon dolar
İstanbul Haber Servisi - Bo-
lu Dağı Tüneli inşaatındajeolo-
jik etütlerin yetersizliği nede-
nıyle sonradan ortaya çıkan ve
inşaatın 9 ay boyunca durdurul-
masına neden olan fay hattı için
ek olarak 78 milyon dolar daha
gerektiği belirtildi. Inşaatı üst-
lenen Astaldi fırması yetkilıle-
ri. tünelin direncini arttırmak
için yapılacak ek harcamaya kar-
şın. çok şiddetli depremlerden yi-
ne de etkilenebileceğini söyle-
diler.
Bayındırlık ve İskân Bakanı
Cevat Ayhan, Karayollan Ge-
nel Müdürlüğüyetkilileri ile Bo-
lu Dağı Tüneli'nde inceleme-
lerdebulundu.AnadoluOtoyo- „ . n .
lu'nun Gümüşova-Gerede ara-
B o l u U a g l
sındaki bölümde inşa edilen "Bolu Da-
ğı Tüneli" inşaat sahasına gelen Bayın-
dırlık ve İskân Bakanı Ayhan, inşaatı üst-
lenen Astaldi firması ile projelendirme-
yi yapan Avusturya firması Geoconsult
yetkililerinden çalışmalar hakkında bil-
gi aldı.
Firma yetkilileri, Anadolu Otoyolu ça-
lışmalannın 1987yılında 188 milyon do-
lar bedelleihaleedildiğinive 1997' yılı iti-
banyla projeye şu ana kadar 481 milyon
dolar harcandığını bildirdiler. Yetkililer,
Tüneli inşaatı için şu ana dek harcanan para 481 milyon doları buldu.
Bolu Dağı Tüneli"ndeki çalışmalann, El-
malı çıkışında ortaya çıkan fay hattı ne-
deniyle 9 aydır durduğunu anımsattılar.
340 kişinin çalıştığı Bolu Dağı Tüne-
li'nin Doğu girişi ve Asar suyunun çıkış
kısımlannı gezen Ayhan, tünelde ortaya
çıkan fay hattı ve Asar suyu tarafındaki
su drenaj çalışmalan yüzünden yaşanan
9 aylık gecikmenin telafi edileceğini, son
yapılan projelendirmelerle de söz konu-
su problemlerin ortadan kaldınldığını bil-
dirdi.
1987 'den bu yana 481 milyon dolar har-
canan tünel geçişinin Elmalı çıkışında
ortayaçıkan fay hattı sorununun yeni pro-
jelendirme ile çözüldüğü, tünelin birbö-
lümünün 1999'da. kalan bölümünün de
2000 yılında bitirileceği kaydedildı. Bo-
lu Dağı Geçişi Projesi, onaylanmış iş
programına göre 31 Aralık 1998'de biti-
rilmesi planlanmış, ancak 1994 yılı sonun-
da tünelde "aşırı deformasyonlarla kar-
şılaşılması" nedeniyle, tünel kazısı dur-
durulmuştu.
Giderayak
zam yağdı
Ekonomi Servisi- REFAHYOL gi-
derayak Tekel ürünlerine yüzde 20,
tüpgaza yüzde 5 zam yaptı. Son fi-
yat ayarlamasından bu yana geçen
zaman içerisinde girdi maliyetlerinde
ve döviz kurlannda önemli artışlar
meydana geldiği, bağıtlanan toplu iş
sözleşmeler sonucunda maliyetlerini
daha da arttığı kaydedildi.
Bu nedenle üretilen tütün mamül-
leri ve alkollü içkiler ile ithal edilen
ürünlerini fiyatlannın yeniden düzen-
lenmesi zorunluluğunun ortaya çıktı-
ğı ifade edildi.
Yeni ayarlama sonrasında uzun Mal-
tepe. Samsun, Yeni Harman 75 bin, kı-
sa Maltepe. Samsun 60 bin, Tekel
2000 (uzun) 150 bin, Tekel 2001 (uzun)
100 bin, sade Bafra 25 bin, büyük Ye-
ni Rakı 750 bin, küçük Yeni Rakı 420
bin, Ankara Viski 1 milyon 100 bin,
bira 45 bin, sofra şarabı 150 bin, Buz-
bağ şarabı 280 bin, kalite şarap 190
bin lira ve tuz 3 bin lira oldu.
2 kilogramlık piknik tüpünün fiyatı
Ankara'da 180 bin lira, lstanbul'da
182 bin lira; mutfak tipi tüpün fiyatı
Ankara'da 960 bin lira, İstanbul'da,
980 bin lirayaçıkanldı.
Öte yandan külçe alüminyumun
ton fiyatı, 254 milyon 514 bin liradan
255 milyon 782 bin liraya yükseltildi.
ÇIFTÇI DOSTU / SADULLAH USUMI
Tansu Çiller'den Çiftçi de Hesap SoracakİZMİR - Tansu Çiller'in çoktan
beri tadı tuzu kalmamıştı. Ancak
son günlerde oldukça acılaştı. Bu-
günlerde ise komadaki hastadan
farksız. Sağa sola sürekli saldınyor,
mütecaviz bir üslup kullanıyor. Da-
ha da kötüsü sapla samanı birbi-
rine karıştırmaya başladı. Cum-
hurbaşkanı'na ve orduya karşı kul-
landığı kelımelerson dereceçirkın
ve haksız. Hatta terbiye dışı.
Tansu Çıllersiyaset meydanında
bir yıldız gibi parladı. Kendisine
büyük bir ilgı ve sevgı vardı. Türk
halkı, Batılı ülkelere karşı bir kadın
başbakana ihtiyacımız olduğu ka-
nısındaydı. llk günlerde bu avan-
tajını iyi kullandı. O günlerde haya-
tından memnundu ve kabına sı-
ğamıyordu. Zıplaya zıplaya koşu-
yor ve gülücükler dağıtıyordu.
Ancak gelişen zaman içinde öy-
lesine işler yaptı ki, kamuoyunu
adeta çıldırttı. Hemen her kesimin
ipini çekmeye çalıştı. Türk çiftçisi-
ni açlığa mahkûm ettı. Bugün Tür-
kiye'de aç insan varsa, sorumlu-
su Çiller'dir. Tarım kesiminin yü-
züne güldü, arkasından en büyük darbe-
leri indirdi. Sanayici ve iş kesimi enflas-
yondan yararlanırken çiftçi ezildi.
Türktarımını ve kırsal alanda yaşayan
insanlarımızı bunalıma sokan uygulama-
lar Turgut Özal döneminde başlamıştı.
Fakat tarımdakı asıl çöküntü ve açlık,
Tansu Çiller'in 1991 yılında ekonomiden
sorumlu devlet bakanlığına getirilişinden
sonra yaygınlaştı. Cumhuriyet kuruldu-
ğundan bu yana tarıma bilinçli olarak
zarar veren iki başbakandan birisi Tan-
su Çiller'dir.
Çiftçi Çiller'i reddetti
Bu nedenlerle milyonlarca çiftçi Çil-
ler'i sevmekten vazgeçti. Birzamanlar hal-
kımızın dilınde tatlı bir alışkanlık haline ge-
len "Bacı" ve "Ana" gibi değerli sözler
kısa süre içinde tarıhe karıştı. Köy ve ka-
saba kahvelenmizde herkes ondan bah-
sederken artık sadece "kadın" demeyı ye-
terli görmeye başladı.
Tansu Çiller tam 5 yıl süre ile kan kus-
turduğu tarım kesiminin gönlünü tekrar
kazanmak için akıllara durgunluk vere-
cek yöntemler deniyor. Örneğin geçen
gün yaptığı bir açıklama çok ilginç. Çil-
ler, orduyu hedef aldığı bu açıklamasın-
da, "Benim çiftçimin tekbiroyu, elinde-
kipara, kalem, silah tutanlaeş değerde-
dir. Kimse, benim oyum, çiftçinin oyun-
dan daha değerlidir diyemez" demış.
Bunun tersini bugüne kadar söyleyen
mi olmuş. Kesinlikle hayır.
Türkiye'de bu tür tartışmalar bitelı en
azından 50 sene oldu. Ne elinde silahı
olan, ne elinde kalemi olan, ne de cebin-
de parası olan birisi çıkıp da "Benim
oyum çiftçiden daha kıymetlidir" deme-
miştir. Böyle birtartışmayı hiç duymadık.
Tansu Çiller'in bu sözleri söyleyişinin
nedeni bellidir. Amaç, Türkiye'nin en ka-
labalık kesimi olan çiftçiyi orduya karşı
tahrik etmektir. Aklınca çiftçiyi önce si-
lahlandıracak ve sonra da orduya karşı
kullanacak. Demek ki Tansu Çiller ata-
larımızın da belirttiği gibi tam "Denize
düşen yılana sanlır" anlayışı içine ginmiş.
Ancak yanıldığı bir nokta var. Türk çift-
çisi "yılan"değildir. ikbal uğruna vatanı-
nı kana bulamak en son düşüneceği de-
ğil, hiç düşünmeyeceği bir sonuçtur. Türk
çiftçisi ve köylüsü silahını ancak vatan
hainlerine karşı ve vatanını korumak için
kullanır. Üstelik Türk çiftçisi Tansu Çiller'in
"Allah tektir" sözünden başka hiçbir sö-
züne inanmayacak kadar ona güvenini
kaybetmiştir.
DYP neden paramparça?
Çiller "DYP neden böylesine param-
parça oldu" sorusunun yanıtını aramalı-
dır. Milletvekillerı partiyı bırer ıkişer terk
ediyor.. Kim ne derse desın milletvekil-
lennin partisinı terk etmesi kolay bir ış de-
ğildir. Hafife almamak gerekir. DYP ve Tan-
su Çiller Türk tarımını yıkmanın yanında,
cumhuriyeti, laik devleti ve rejimi yıkacak
hareketlere de destek vermeye
başlamıştır. Çiller'in yönetimin-
deki DYP'nin böylesinetehlikeli bir
gıdişine karşı milietvekilterinin ses-
siz kalmalan düşünülemez. Nite-
kim bir süreden beri istifalar bir ço-
rap söküğü gibi devam edip gi-
dıyor.
Çiller bu durum karşısında ba-
şını iki ellerinin arasına alarak "Bep
nerede hata yaptım" diye düşü-
neceği yerde hırçınlığını sürdürü-
yor. Hatta dozunu arttırarak. Şim-
di de yeni kurulacak olan Mesut
Yılmaz hükümetinin şaibeli bir
hükümet olacağını iddia ediyor.
DYP'yi terk eden milletvekillerini
şaibe altında bırakacak deyimler
kullanıyor. Halbuki kendisi hak-
kında ortaya atılan iddialar o ka-
dar çok ki. Bu iddialardan annma-
dıkça kendisinin şaibeli olmak-
tan kurtulması mümkün değil. Ay-
nca şaibeli olmaktan öte Tansu Çil-
ler'i hesap vermeye zorlayacak o
kadar çok ıcraatı var ki.
Mesut Yılmaz hükümetinin gü-
venoyu aldıktan sonra neler ya-
pabileceğını şimdiden bilmek imkânsız.
Ama mutlaka yapması gereken işler var.
Örneğin mafya ile ilgili iddialar. Yalı çe-
tesı neyin nesidir? Susurluk olayı ve bağ-
lantılan. Ihale dosyalan ile ilgili suçlama-
lar. ABD'deki mallar, mülkler. Bunlann edi-
nilmesi için paraların ABD'ye hangi ka-
nallardan gittiği. Dosyalar kabarık.
Hesap sormak için şpmut işler de var.
Örneğin Türk tarımını özel sektöre karşı
soyulmaktan koruyan tanmsal KlT'lerin
yok pahasına haraç-mezat satılması.
Gene Türk çiftçisinin koruyucusu olan Ta-
rım Satış Kooperatifleri Birtikleri'nin bi-
linçli olarak işlev yapamaz hale getirilme-
si.
Erbakan ve Çiller ortak hükümetinin al-
dığı kararlar yüzünden, Türk çiftçisinin da-
ha cebine girmeden uçup giden katril-
yonlarca liranın hesabı.
Çiller'in, sırtını dayamaya çalıştığı mil-
yonlarca çiftçinin de kendisinden hesap
sormaya hazırlandığını bilmesi gerek. •
İŞÇİNİN EVRENİNDEN
ŞUKRAN SONER
Objektif Yakalar
Dünkü dış habertersayfamızda inanılmaz güzellik-
te bir fotoğraf vardı. Fotoğraf tekniğı anlamında öl-
çüp de karar verebilecek bilgi sahibi değilim. Fotoğ-
raflara hep belgesel gözü ile bakma alışkanlığı haber-
cilikten gelmemle ilgili.
Arnavutluk'ta silahlı gruplardan birinin lideri çocuk-
larının ve korumalarının eşliğinde oy kullanmaya gi-
diyor. Çocukları en renkli bayramlıklannı giymişlerel-
lerinde çiçekler. Yaşı pek genç lider smokin modeli
birtakım elbiserseçmiş. Papyon takmayı da unutma-
mtş. Arkasında silahlı korumaları.
Amavutluk'u kasıp kavuran silahlı çete reisliği, de-
mokrasinin simgesi seçim ve sandıga gösterilen özen,
ileri kültürün simgesi smokin, barışın, güzelliklerin
simgesi çocuklar ve çiçekler, silahlarm gölgesinde..
Her şeyin birbirine karışması, kavramların, değerle-
rin alt-üst olması Arnavutluk seçim sonuçlanna da en
çarpıcı bıçimde yansımış bulunuyor. Seçimin galibi
sosyalıstler, ancak en uzun yıllar ve en katı kurallar
içinde sınıfları reddetmiş yönetimlerden sonra, halk
çoğunluğu anayasal monarşiye de "evet" demiş bu-
lunuyor. Fotoğrafçının objektifi, 21 .yüzyıla girerken
nasıl bir dünya yarattığımızı bütün çıplaklığı ile yaka-
lamış bulunuyor. Özellikle de Doğu blokunun parça-
lanışını fırsat bilen tek ıdeoloji, tek pazar, serbest pı-
yasa ekonomisi felsefesinin, yoksul ülkelere dayattı-
ğı acımasız reçetelerin, akıl almaz yoksullaşma, kim-
lik kaybı getirmesi ile ortaya çıkan tablolar ışte böy-
le acıklı, arabesk karmaşa oluyor.
Tabıi ki bizim kafamız Arnavutluk'taki bu acıklı ara-
besk karmaşaya değil, bizimkine takılı. Bizim; Ata-
türk ve devrimlerini, 70 yıllık Cumhuriyet geleneğini,
eksiği gedıği ile de olsa demokrasıyı tadına varacak
kadar yaşamış olmak gibi avantajlarımız var. Bizde-
ki fotoğraf objektiflerinın yakalayacakları çelişkiler
yumağı biraz daha hafif olmalı değil mi?
Şimdi en güncel gündemimiz Mesut Yılmaz'ın
başbakanlığında oluşturulan koalisyon hükümeti. RE-
FAHYOL'un, Çiller-Erbakan ikilısinden kurtuluşun
simgesi olarak büyük çoğunluğu sevindirmiş, umut-
landınnış bulunuyor. "Cumhuriyet rejimi, demokrasi,
laiklik kurtuldu" diye utanmasak zil takıp oynayabili-
riz. Yapamıyoruz, çünkü ne kadar sevinirsek sevine-
lim, rahatlarsak rahatlayalım, büyük ayıbımızı, ıçimiz-
de, en azından bılinçaltımızda taşıyoruz. Rejimi, de-
mokrasiyi, laikliği tehdit altına alan, Türkiye'de yaşan-
makta olan kirliliklerin simgesi haline gelmiş iktidar,
siyasi partılerin, parlamentonun, parlamento dışı mu-
halefetin, sendikaların, sivil toplum örgütlenmeleri,
demokrasi güçlen, kamu oyunun ağırtığı ile gitmedi.
Bu saydıklarımızın hepsi birden bu iktidann gitmesi-
nı istediler, bir şeyler de yaptılar belki ama, bedel
ödeyerek mücadele edecek kadar inançlı, kararlı, öz-
verili olamadılar. Sonuçta askerlerin ağırlığı, baskısı
belirleyicı oldu.
Biz de askerlerin darbe yapmayıp, muhtırasını bı-
le demokratıkliğı tartışılsa da anayasallığı tartışıla-
maz MGK aracılığı ile vermiş olmasına, sonunda zor-
lamalı, transferli, yamalı bohça bir hükümetin kuru-
labilmesine ve Meclisten güvenoyu almaya doğru adım
atılabilmesine sevinır olduk. Bir 12 Mart, hele de 12
Eylül benzeri süreçten geçmeyeceğimiz yolunda
umutlandık.
Şimdilerde Çiller ve Erbakan ile sözcülerinin ortak
koro halinde, iktidan kaybediyorolmanın öfkesınde,
"demokrasici" kesilmeleri, kendi kazdıkları kuyuya
düşmeleri çelışkileri ile eğleniyor olsak da, onlar açı-
sından çok haksız söylemlerinin, ayıbımızı yüzümü-
ze vurmak gibi bir sonucu da var. Ayıbımızı kapatma,
yaptığımız işi demokrasi zaferi sunma yanşı ıçindeki
medyamız, Çiller'in, Erbakan'ın tartışılmaz birbirinden
büyük ayıplan ve çelişkilerıni iyice açığa çıkararak
populizme, ya da medya deyimi ile reatinge oynuyor.
Objektif atlamıyor. Objektif çelişkileri, karmaşayı
yakalıyor. Yeni hükümetin fotoğrafını çeken objektif,
hep dört ayağının üstüne düşen, kendini çok paha-
lıya satan, ama aslında çok ucuz kımi politikacılann
sıntan görüntülenni veriyor. Çok daha önemlisi şeri-
at, rejim ve darbe tehdidinden kurtulma adına oluş-
turulan yamalı bohça hükümetin çetelerle hesaplaş-
masının ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Dahası şe-
riat tehdidi, hatta 8 yıllık zorunlu eğitim gibi varlık ne-
denlenne yönelik çözüm üretmesinın bile çok zor ola-
cağının ipuclannı veriyor. Ülke insanının canını en çok
yakan REFAHYOL'un aslında en büyük tahribatı yap-
tığı ekonomide, enflasyonda, yaşama yönelik her
alanda olumlu bir şeyler yapılabilmesi de çok zor.
Hiç değilse hukuk devleti, demokrasi ve sağlıklı se-
çim yolunu açacak bir şeyler üretilebilse. Anayasal
değişiklikler, demokratikJeşme, seçim ve ılgili diğerya-
salara yansıtılabilse, seçmen kütüklerı düzenlenebıl-
se, seçmeseçilme haklan geliştirilebilse, bunların ışı-
ğında siyasi partilerde delege seçimlen, hele de ge-
nel kurullar yaşanabilse, Türkiye'de demokrasiye
doğru bir rüzgar estirilebilse... Ne güzel olur? Arna-
vutluk'un bayram giysili. çiçekli çocuklannı ellerinden
tutmuş, smokin ve papyonla seçim sandığında oy kul-
lanmaya yürüyen, arkasında silahlı fedaileri ile objek-
trfe yakalanan genç lideri çelişkiler yumağı ile ülkesi-
ne demokrasiyi getirmekten çok uzakta. Ama bizim
70 küsur yıllık Cumhuriyetimiz, Atatürk ve devrimle-
rinden kalan büyük mirasımız, eksik de olsa demok-
rasiden tad alacak kadar birikimimiz var. Objektifle-
re yakalanan çelişkilerımizi, sorunlarımızı aşabilmeyi
becerebilmemiz gerekiyor değil mi?
Türkbank çalışanları
genel kurul hazırlığında
TARIK YILMAZ
Hazine Müsteşarlı-
ğı'nın 26 Mayıs 1997 ta-
rihinden itibaren yöneti-
mine el koyduğu Türk Ti-
caret Bankasf nda, (Türk-
bank) çalışanlann ve
emeklilerin bağlı bulundu-
ğu Munzam Sosyal Gü-
venlik. Emekli ve Yardım
Sandığı Vakfı. 17 tem-
muzda genel kurul yapma
karan aldı. Vakfın yöne-
tim kurulu üyesi Ali Rı-
za Adaş. bankanın yüzde
85 'ine çalışanlar sahip ol-
masına karşın 33 aydır yö-
netim kurulunda hiçbir
vakıf üyesinin görev al-
madığını, ancak yasal hak-
larını kullanarak yürüt-
meyi durdurmak için da-
va açacaklannı söyledi.
Hazine'nin yüzde 15 hak-
kıyla yönetim kunılunu
oluşturduğuna dikkat çe-
ken Adaş, anayasaya gö-
re yapılanlann yasal ol-
madığını ve yasanın or-
taklara yürühneyi durdur-
mak için verdiği 60 gün-
lük sürenin 30'unu dol-
durduklannı ifade etti.
Adaş, "Bankanın 10
yıllık bilançosuna baka-
cak olursak hep kâr
açıkladığını görürsünüz.
1996 yılında da 234 mü-
var lira kar açıkladı. Ha-
zine, bankanın zarar et-
tiğini düşündüğü için el
koyduğunu söylüyor.
Nasıl oluyor da 10 yıl-
dır zarar etmeyen ban-
ka 1997 yılı içinde 234
milyar lira kârdan za-
rara dönüyor" dedi.
Bu durumun inandıncı
olmadığını vurgulayan
Adaş. genel kurulun ken-
dileri açısından en önem-
li noktanın seçecekleri de-
netleme kurulu olduğunu
ifade ettı. Adaş, seçilecek
denetçiler ile bankanın 10
yıllık bilançosunu ince-
leyeceklerini ve yasal ol-
mayan bir durumla kar-
şılaşmalan halinde suç
duyurusunda bulunacak-
lannı belirtti.
Banka yönetimine Ha-
zine'nin el koymasmdan
sonra geçmiş dönem yö-
neticileri hakkında daha
önce başsavcılığa suç du-
yurusunda bulunan Türk-
banklılar Dayanışma Plat-
formu Sözcüsü Halidun
Tuzlacı da Danıştay'ın
yürütmeyi durdurma ka-
ranna kesin gözüyle bak-
tığını belirterek yeni hü-
kümetin bu sorunu çöze-
ceğine inandığını söyledi.