23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 TEMMUZ 1997 SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI 11 Üç ayda 5.7 buyiime • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Gayri safi ulusal gelir (GSMH)yılınilk3ayhk döneminde, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 5.7 oranında gelişme hızı gösterdi. Devlet İstatistik Enstitüsü tarafından dün açıklanan GSMH verilerine göre. ekonomi ocak-mart döneminde, geçen yılın aynı aylanna göre yüzde 5.7 oranında büyüdü. Aynı dönemler itibanyla, GSMH içinde, tanm sektöründe üretimde yüzde 2.5, inşaat sektöründe binde 4 oranında bir daralma yaşandı. GSMH içinde sanayide yüzde 9.5, ticarette yüzde 10.1, haberleşme hizmetlerinde yüzde 4.5, serbest meslek ve hizmetlerde yüzde 2.4, ithalat kaleminde de yüzde 11.6 artış sağlandı. Dünya petrol fiyatlan düşecek • ANKARA (ANKA) - Akaryakıt fiyatlan; Türkiye'de, REFAHYOL hükümetince otomatiğe bağlanarak her ay zam görürken IMF. dünya petrol fiyatlannın önümüzdeki yıl önemli ölçüde düşeceği tahmininde bulundu. Dünyadaki ekonomik gelişmeler göz önüne alınarak yapılan tahmine göre geçen yıl yüzde 18.9 oranında artan petrol fiyatlannda bu yıl ve 1998'de düşüş yaşanacak. IMF'ye göre petrolün varil fiyatıbuyıl, 1996 ortalamasına göre yüzde 3.6 oranında azalarak 19.69 dolara inecek. Petrol fiyatlanndaki düşüş 1998'de 1997'yegöre yüzde 6.7 gerçekleşecek. Böylece, petrolün varil fiyatı gelecek yılın ortalamasında 18.36 dolar düzeyinde olacak. Türkiye'de ise rutin olarak yapılan zamlandırma politikası kapsamında son olarak REFAHYOL hükümeti giderayak akaryakıta yüzde 5 oranında zam yaptı. Ihracat ürünleri bazında petrol dışı ürünlerde fiyatlar bu yıl degişmeyecek, gelecek yıl ise binde 3 azalma olacağı tahmin ediliyor. KOBhere dış bağtantı büroları • Ekonomi Servisi - KOBİ'lere ofis ve danışmanlık hizmetleri veren Vision Şirketler Grubu'na bağlı Connection Businnes Service, KOBİ'ler için yurtdışı olanaklannı araştınyor. Vision Yönetim Kurulu Başkanı Ulvi Alkan, Connection'un Türk sanayiinin yüzde 94'ünü oluşturan KOBİ'lere yurtdışında kendi kimlikleriyle yer almalan ve yeni pazarlarla işbirligine gitmeleri konusunda ekonomik hizmet verdiğini anımsattı. Habur motorin kapısı • DtYARBAKlR (AA) - Kamyonculann Kuzey Irak'a götürdüğü mal karşılığında getirdiği motorin miktannın son bir yıl içerisinde 2.6 milyon tondan fazla olduğu ifade edilirken, bu miktann Tüpraş'aait Batman Petrol Rafinesi'nde aynı sürede işlenen motorin miktannın 26 katı olduğu bildirildi. Tüpraş'a ait Batman Petrol Rafinesi'nin geçen yıl işlediği motorin miktannın 101 bin ton olduğunu kaydeden yetkililer, Kuzey Irak'tan gelen motorinin, yerli motorine oranla yüzde 30 daha ucuz olduğunu belirtiyorlar. Diyarbakır'a İtalyan yatırımı • DtYARBAKlR (AA) - İtalyan Lafer firması, Türk ortağı Has Dış Ticaret ile birlikte Diyarbakır'da tekstil makinesi ve entegre tekstil tesisınden sonra battaniye fabrikası kurmayı kararlaştırdı. Has Dış Ticaret Yönetim Kurulu Başkanı Saip Hasbay, İtalyan Lafer firması ile ortaklaşa Lafer-Türk Tekstil'i kurduklannı belirterek, Diyarbakır'da 3 aşamalı bir yatınm programı düzenlediklerini söyledi. Belirsizlikten bunalan sermaye çevreleri 55. hükümetten öncelikli beklentilerini sıraladı dünyası u sil baştan' dediNURTEN. YALÇIN İşadamlan, yeni hükümet tarafından Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'e sunulan listenin onaylanmasıyla beraber 55. hükümetten beklentilerini de dile getirmeye başladılar. REFAHYOL hükümeti döneminde her alanda yaşanan karmaşanın. ekonomik dengeleri de altüst ettiğini vurgulayan iş çevreleri, yeni hükümetin ekonomide reform hükümeti olmasını istiyor. Avrupa Birliği'le ilişkilerden enflasyonla mücadeleye. altyapıdan vergi reformuna kadar pek çok alanda çok ciddi bir yeniden yapılanmanm olması gerektiğine dikkat çeken sermaye çevreleri "REFAHYOL hükümetiyle kaybedilen zamanın ancak adaletli bir vergi sistemi ve enflasyona çözüm bulmakla" kazanılacağını belirtiyorlar. İşadamlan, ekonomik istikrann sağlanması için yeni hükümetin, özelleştirmenin toplumun kabul edebileceği bir şekilde ve amacma uygun olarak yapılması, sosyal sigorta sisteminde reorganizasyona gidilmesi, yolsuzluklann önüne geçilmesi gibi konulara önem vermesi gerektiği üstünde duruyorlar. MEHMET YILDIRIM İTO Başkanı HÜSAMETTİ1V KAVİ İSOBaşkam MERAL GEZGİN ERİŞ İKV Başkanı 'Oncelik enflasyon' 'Yolsuzluklar önlensin' 6 AB'ye 6 ay kaldı' Yeni hükümetin ekonomide iki önceliği olmahdır. Birincisi iflas eden altyapıya çözüm bulmalı. ikinci olarak da enflasyonu düşürmeüdir. Ihracatı arttırmak için altyapıya yatınmın şart olduğunu kabullenmelidir. Havaalanlanndan limanlara. karayollarından elektriğe kadar altyapı sorunlan var. Kurumlar arasında dengeler bozuldu. Ekonomide daralan altyapı artık ihracatı engeller durumda. Türkiye"de bir süredir çalışanm ücreti bile dövıze endeksli hesaplanıyor. REFAHYOL'un en büyük fiyaskosu birbiri ardına açıkladığı hayali paketlerdi. Bunun dışında zaten ekonomiyle pek ilgilenmedıler. Ekonomiyi MÜSlAD yönetir olmuştu. "Avrupa'yla bütünleşiyoruz" denilen bir dönemde başa geçen Erbakan tüm görev süresince AB ülkelerinden hiçbir yetkiliyle görüşmedi. Zamanını Afrika. Uzakdoğu birlikleri kurmak için harcadı. Sadece ekonomide değil, REFAHYOL zamanında bütün taşlar yerinden oynadı. Yeni hükümet öncelikle hukukun üstünlüğü ilkesini hayata geçirmelidir. Bunun ekonomiye yansıması haksız rekabetin ve vergideki eşitsizliğin önlenmesı olacaktır. Eğer hukuk kurallanna işlerlik kazandınlırsa, bugün ekonomideki kayıtdışılık ortadan kalkar. Bugün belli kesimler sadece yüzde 10-15 vergi öderken. asgari ücretlinin vergi oranı yüzde 25'tir. Bu durum sosyal adalet ılkesine aykındır. Üretimi gerçekleştirenlerin vergi yükü hafifietilmelidir. Aynca devlet kamu bankalanndan elini çekmelidir. REFAHYOL hükümetınin en büyük yanlışı olup olmayacağını araştırmadan birtakım projelerden söz etmesiydi. Zaten paket diye ortaya çıkarttıklan. temenniler bütünü olmaktan öteye gidemedi. tşveren ve işçiyi dışlayarak oluşrurulan bir ekonomi politikasının zararlanna toplum olarak katlanmak zorunda kaldık. REFAHYOL hükümeti döneminde Türkiye'nin Avrupa Birliği ile ılişkileri açısından çok değerli olan bir zaman boşa harcandı. Gümriik Birliği'nin hemen ardından gelen dönemde, hükümetin bu sürece ne olumlu ne de olumsuz hiç bir etkisi olmadı. Ne gümriik kanunu, ne rekabet, ne de Avrupa Bırliğı için çok önemli kriterlerden olan insan haklan ve demokratikleşmede ram sonuca ulaşılamadı. Son birkaç ay öncesine kadar kurumsal işbirliğinde hiçbir yol alınamadı, tek bir görüşme yapılamadı. Türkiye AB'nin genişleme sürecinde kendisini gerektiği gibi ifade etme olanağı bulamadı. Yeni hükümet, AB'ye gerektiği önemi vermelidir. Ekonominin genel dengeleri açısından ise. enflasyonla mücadelede ciddi bir tavır alacağını halka anlatmak zorundadır. Amacına uygun yapılan özelleştirme, sosyal güvenlik sisteminin rehabilitasyonu ve vergi reformu ise enflasyonla yapılacak mücadelede temel taşlan oluşturacaktır. Ek ödenek Bolu Dağı Tüneli inşaatmın 9 ay durmasına neden oldu Fay hattına 78 milyon dolar İstanbul Haber Servisi - Bo- lu Dağı Tüneli inşaatındajeolo- jik etütlerin yetersizliği nede- nıyle sonradan ortaya çıkan ve inşaatın 9 ay boyunca durdurul- masına neden olan fay hattı için ek olarak 78 milyon dolar daha gerektiği belirtildi. Inşaatı üst- lenen Astaldi fırması yetkilıle- ri. tünelin direncini arttırmak için yapılacak ek harcamaya kar- şın. çok şiddetli depremlerden yi- ne de etkilenebileceğini söyle- diler. Bayındırlık ve İskân Bakanı Cevat Ayhan, Karayollan Ge- nel Müdürlüğüyetkilileri ile Bo- lu Dağı Tüneli'nde inceleme- lerdebulundu.AnadoluOtoyo- „ . n . lu'nun Gümüşova-Gerede ara- B o l u U a g l sındaki bölümde inşa edilen "Bolu Da- ğı Tüneli" inşaat sahasına gelen Bayın- dırlık ve İskân Bakanı Ayhan, inşaatı üst- lenen Astaldi firması ile projelendirme- yi yapan Avusturya firması Geoconsult yetkililerinden çalışmalar hakkında bil- gi aldı. Firma yetkilileri, Anadolu Otoyolu ça- lışmalannın 1987yılında 188 milyon do- lar bedelleihaleedildiğinive 1997' yılı iti- banyla projeye şu ana kadar 481 milyon dolar harcandığını bildirdiler. Yetkililer, Tüneli inşaatı için şu ana dek harcanan para 481 milyon doları buldu. Bolu Dağı Tüneli"ndeki çalışmalann, El- malı çıkışında ortaya çıkan fay hattı ne- deniyle 9 aydır durduğunu anımsattılar. 340 kişinin çalıştığı Bolu Dağı Tüne- li'nin Doğu girişi ve Asar suyunun çıkış kısımlannı gezen Ayhan, tünelde ortaya çıkan fay hattı ve Asar suyu tarafındaki su drenaj çalışmalan yüzünden yaşanan 9 aylık gecikmenin telafi edileceğini, son yapılan projelendirmelerle de söz konu- su problemlerin ortadan kaldınldığını bil- dirdi. 1987 'den bu yana 481 milyon dolar har- canan tünel geçişinin Elmalı çıkışında ortayaçıkan fay hattı sorununun yeni pro- jelendirme ile çözüldüğü, tünelin birbö- lümünün 1999'da. kalan bölümünün de 2000 yılında bitirileceği kaydedildı. Bo- lu Dağı Geçişi Projesi, onaylanmış iş programına göre 31 Aralık 1998'de biti- rilmesi planlanmış, ancak 1994 yılı sonun- da tünelde "aşırı deformasyonlarla kar- şılaşılması" nedeniyle, tünel kazısı dur- durulmuştu. Giderayak zam yağdı Ekonomi Servisi- REFAHYOL gi- derayak Tekel ürünlerine yüzde 20, tüpgaza yüzde 5 zam yaptı. Son fi- yat ayarlamasından bu yana geçen zaman içerisinde girdi maliyetlerinde ve döviz kurlannda önemli artışlar meydana geldiği, bağıtlanan toplu iş sözleşmeler sonucunda maliyetlerini daha da arttığı kaydedildi. Bu nedenle üretilen tütün mamül- leri ve alkollü içkiler ile ithal edilen ürünlerini fiyatlannın yeniden düzen- lenmesi zorunluluğunun ortaya çıktı- ğı ifade edildi. Yeni ayarlama sonrasında uzun Mal- tepe. Samsun, Yeni Harman 75 bin, kı- sa Maltepe. Samsun 60 bin, Tekel 2000 (uzun) 150 bin, Tekel 2001 (uzun) 100 bin, sade Bafra 25 bin, büyük Ye- ni Rakı 750 bin, küçük Yeni Rakı 420 bin, Ankara Viski 1 milyon 100 bin, bira 45 bin, sofra şarabı 150 bin, Buz- bağ şarabı 280 bin, kalite şarap 190 bin lira ve tuz 3 bin lira oldu. 2 kilogramlık piknik tüpünün fiyatı Ankara'da 180 bin lira, lstanbul'da 182 bin lira; mutfak tipi tüpün fiyatı Ankara'da 960 bin lira, İstanbul'da, 980 bin lirayaçıkanldı. Öte yandan külçe alüminyumun ton fiyatı, 254 milyon 514 bin liradan 255 milyon 782 bin liraya yükseltildi. ÇIFTÇI DOSTU / SADULLAH USUMI Tansu Çiller'den Çiftçi de Hesap SoracakİZMİR - Tansu Çiller'in çoktan beri tadı tuzu kalmamıştı. Ancak son günlerde oldukça acılaştı. Bu- günlerde ise komadaki hastadan farksız. Sağa sola sürekli saldınyor, mütecaviz bir üslup kullanıyor. Da- ha da kötüsü sapla samanı birbi- rine karıştırmaya başladı. Cum- hurbaşkanı'na ve orduya karşı kul- landığı kelımelerson dereceçirkın ve haksız. Hatta terbiye dışı. Tansu Çıllersiyaset meydanında bir yıldız gibi parladı. Kendisine büyük bir ilgı ve sevgı vardı. Türk halkı, Batılı ülkelere karşı bir kadın başbakana ihtiyacımız olduğu ka- nısındaydı. llk günlerde bu avan- tajını iyi kullandı. O günlerde haya- tından memnundu ve kabına sı- ğamıyordu. Zıplaya zıplaya koşu- yor ve gülücükler dağıtıyordu. Ancak gelişen zaman içinde öy- lesine işler yaptı ki, kamuoyunu adeta çıldırttı. Hemen her kesimin ipini çekmeye çalıştı. Türk çiftçisi- ni açlığa mahkûm ettı. Bugün Tür- kiye'de aç insan varsa, sorumlu- su Çiller'dir. Tarım kesiminin yü- züne güldü, arkasından en büyük darbe- leri indirdi. Sanayici ve iş kesimi enflas- yondan yararlanırken çiftçi ezildi. Türktarımını ve kırsal alanda yaşayan insanlarımızı bunalıma sokan uygulama- lar Turgut Özal döneminde başlamıştı. Fakat tarımdakı asıl çöküntü ve açlık, Tansu Çiller'in 1991 yılında ekonomiden sorumlu devlet bakanlığına getirilişinden sonra yaygınlaştı. Cumhuriyet kuruldu- ğundan bu yana tarıma bilinçli olarak zarar veren iki başbakandan birisi Tan- su Çiller'dir. Çiftçi Çiller'i reddetti Bu nedenlerle milyonlarca çiftçi Çil- ler'i sevmekten vazgeçti. Birzamanlar hal- kımızın dilınde tatlı bir alışkanlık haline ge- len "Bacı" ve "Ana" gibi değerli sözler kısa süre içinde tarıhe karıştı. Köy ve ka- saba kahvelenmizde herkes ondan bah- sederken artık sadece "kadın" demeyı ye- terli görmeye başladı. Tansu Çiller tam 5 yıl süre ile kan kus- turduğu tarım kesiminin gönlünü tekrar kazanmak için akıllara durgunluk vere- cek yöntemler deniyor. Örneğin geçen gün yaptığı bir açıklama çok ilginç. Çil- ler, orduyu hedef aldığı bu açıklamasın- da, "Benim çiftçimin tekbiroyu, elinde- kipara, kalem, silah tutanlaeş değerde- dir. Kimse, benim oyum, çiftçinin oyun- dan daha değerlidir diyemez" demış. Bunun tersini bugüne kadar söyleyen mi olmuş. Kesinlikle hayır. Türkiye'de bu tür tartışmalar bitelı en azından 50 sene oldu. Ne elinde silahı olan, ne elinde kalemi olan, ne de cebin- de parası olan birisi çıkıp da "Benim oyum çiftçiden daha kıymetlidir" deme- miştir. Böyle birtartışmayı hiç duymadık. Tansu Çiller'in bu sözleri söyleyişinin nedeni bellidir. Amaç, Türkiye'nin en ka- labalık kesimi olan çiftçiyi orduya karşı tahrik etmektir. Aklınca çiftçiyi önce si- lahlandıracak ve sonra da orduya karşı kullanacak. Demek ki Tansu Çiller ata- larımızın da belirttiği gibi tam "Denize düşen yılana sanlır" anlayışı içine ginmiş. Ancak yanıldığı bir nokta var. Türk çift- çisi "yılan"değildir. ikbal uğruna vatanı- nı kana bulamak en son düşüneceği de- ğil, hiç düşünmeyeceği bir sonuçtur. Türk çiftçisi ve köylüsü silahını ancak vatan hainlerine karşı ve vatanını korumak için kullanır. Üstelik Türk çiftçisi Tansu Çiller'in "Allah tektir" sözünden başka hiçbir sö- züne inanmayacak kadar ona güvenini kaybetmiştir. DYP neden paramparça? Çiller "DYP neden böylesine param- parça oldu" sorusunun yanıtını aramalı- dır. Milletvekillerı partiyı bırer ıkişer terk ediyor.. Kim ne derse desın milletvekil- lennin partisinı terk etmesi kolay bir ış de- ğildir. Hafife almamak gerekir. DYP ve Tan- su Çiller Türk tarımını yıkmanın yanında, cumhuriyeti, laik devleti ve rejimi yıkacak hareketlere de destek vermeye başlamıştır. Çiller'in yönetimin- deki DYP'nin böylesinetehlikeli bir gıdişine karşı milietvekilterinin ses- siz kalmalan düşünülemez. Nite- kim bir süreden beri istifalar bir ço- rap söküğü gibi devam edip gi- dıyor. Çiller bu durum karşısında ba- şını iki ellerinin arasına alarak "Bep nerede hata yaptım" diye düşü- neceği yerde hırçınlığını sürdürü- yor. Hatta dozunu arttırarak. Şim- di de yeni kurulacak olan Mesut Yılmaz hükümetinin şaibeli bir hükümet olacağını iddia ediyor. DYP'yi terk eden milletvekillerini şaibe altında bırakacak deyimler kullanıyor. Halbuki kendisi hak- kında ortaya atılan iddialar o ka- dar çok ki. Bu iddialardan annma- dıkça kendisinin şaibeli olmak- tan kurtulması mümkün değil. Ay- nca şaibeli olmaktan öte Tansu Çil- ler'i hesap vermeye zorlayacak o kadar çok ıcraatı var ki. Mesut Yılmaz hükümetinin gü- venoyu aldıktan sonra neler ya- pabileceğını şimdiden bilmek imkânsız. Ama mutlaka yapması gereken işler var. Örneğin mafya ile ilgili iddialar. Yalı çe- tesı neyin nesidir? Susurluk olayı ve bağ- lantılan. Ihale dosyalan ile ilgili suçlama- lar. ABD'deki mallar, mülkler. Bunlann edi- nilmesi için paraların ABD'ye hangi ka- nallardan gittiği. Dosyalar kabarık. Hesap sormak için şpmut işler de var. Örneğin Türk tarımını özel sektöre karşı soyulmaktan koruyan tanmsal KlT'lerin yok pahasına haraç-mezat satılması. Gene Türk çiftçisinin koruyucusu olan Ta- rım Satış Kooperatifleri Birtikleri'nin bi- linçli olarak işlev yapamaz hale getirilme- si. Erbakan ve Çiller ortak hükümetinin al- dığı kararlar yüzünden, Türk çiftçisinin da- ha cebine girmeden uçup giden katril- yonlarca liranın hesabı. Çiller'in, sırtını dayamaya çalıştığı mil- yonlarca çiftçinin de kendisinden hesap sormaya hazırlandığını bilmesi gerek. • İŞÇİNİN EVRENİNDEN ŞUKRAN SONER Objektif Yakalar Dünkü dış habertersayfamızda inanılmaz güzellik- te bir fotoğraf vardı. Fotoğraf tekniğı anlamında öl- çüp de karar verebilecek bilgi sahibi değilim. Fotoğ- raflara hep belgesel gözü ile bakma alışkanlığı haber- cilikten gelmemle ilgili. Arnavutluk'ta silahlı gruplardan birinin lideri çocuk- larının ve korumalarının eşliğinde oy kullanmaya gi- diyor. Çocukları en renkli bayramlıklannı giymişlerel- lerinde çiçekler. Yaşı pek genç lider smokin modeli birtakım elbiserseçmiş. Papyon takmayı da unutma- mtş. Arkasında silahlı korumaları. Amavutluk'u kasıp kavuran silahlı çete reisliği, de- mokrasinin simgesi seçim ve sandıga gösterilen özen, ileri kültürün simgesi smokin, barışın, güzelliklerin simgesi çocuklar ve çiçekler, silahlarm gölgesinde.. Her şeyin birbirine karışması, kavramların, değerle- rin alt-üst olması Arnavutluk seçim sonuçlanna da en çarpıcı bıçimde yansımış bulunuyor. Seçimin galibi sosyalıstler, ancak en uzun yıllar ve en katı kurallar içinde sınıfları reddetmiş yönetimlerden sonra, halk çoğunluğu anayasal monarşiye de "evet" demiş bu- lunuyor. Fotoğrafçının objektifi, 21 .yüzyıla girerken nasıl bir dünya yarattığımızı bütün çıplaklığı ile yaka- lamış bulunuyor. Özellikle de Doğu blokunun parça- lanışını fırsat bilen tek ıdeoloji, tek pazar, serbest pı- yasa ekonomisi felsefesinin, yoksul ülkelere dayattı- ğı acımasız reçetelerin, akıl almaz yoksullaşma, kim- lik kaybı getirmesi ile ortaya çıkan tablolar ışte böy- le acıklı, arabesk karmaşa oluyor. Tabıi ki bizim kafamız Arnavutluk'taki bu acıklı ara- besk karmaşaya değil, bizimkine takılı. Bizim; Ata- türk ve devrimlerini, 70 yıllık Cumhuriyet geleneğini, eksiği gedıği ile de olsa demokrasıyı tadına varacak kadar yaşamış olmak gibi avantajlarımız var. Bizde- ki fotoğraf objektiflerinın yakalayacakları çelişkiler yumağı biraz daha hafif olmalı değil mi? Şimdi en güncel gündemimiz Mesut Yılmaz'ın başbakanlığında oluşturulan koalisyon hükümeti. RE- FAHYOL'un, Çiller-Erbakan ikilısinden kurtuluşun simgesi olarak büyük çoğunluğu sevindirmiş, umut- landınnış bulunuyor. "Cumhuriyet rejimi, demokrasi, laiklik kurtuldu" diye utanmasak zil takıp oynayabili- riz. Yapamıyoruz, çünkü ne kadar sevinirsek sevine- lim, rahatlarsak rahatlayalım, büyük ayıbımızı, ıçimiz- de, en azından bılinçaltımızda taşıyoruz. Rejimi, de- mokrasiyi, laikliği tehdit altına alan, Türkiye'de yaşan- makta olan kirliliklerin simgesi haline gelmiş iktidar, siyasi partılerin, parlamentonun, parlamento dışı mu- halefetin, sendikaların, sivil toplum örgütlenmeleri, demokrasi güçlen, kamu oyunun ağırtığı ile gitmedi. Bu saydıklarımızın hepsi birden bu iktidann gitmesi- nı istediler, bir şeyler de yaptılar belki ama, bedel ödeyerek mücadele edecek kadar inançlı, kararlı, öz- verili olamadılar. Sonuçta askerlerin ağırlığı, baskısı belirleyicı oldu. Biz de askerlerin darbe yapmayıp, muhtırasını bı- le demokratıkliğı tartışılsa da anayasallığı tartışıla- maz MGK aracılığı ile vermiş olmasına, sonunda zor- lamalı, transferli, yamalı bohça bir hükümetin kuru- labilmesine ve Meclisten güvenoyu almaya doğru adım atılabilmesine sevinır olduk. Bir 12 Mart, hele de 12 Eylül benzeri süreçten geçmeyeceğimiz yolunda umutlandık. Şimdilerde Çiller ve Erbakan ile sözcülerinin ortak koro halinde, iktidan kaybediyorolmanın öfkesınde, "demokrasici" kesilmeleri, kendi kazdıkları kuyuya düşmeleri çelışkileri ile eğleniyor olsak da, onlar açı- sından çok haksız söylemlerinin, ayıbımızı yüzümü- ze vurmak gibi bir sonucu da var. Ayıbımızı kapatma, yaptığımız işi demokrasi zaferi sunma yanşı ıçindeki medyamız, Çiller'in, Erbakan'ın tartışılmaz birbirinden büyük ayıplan ve çelişkilerıni iyice açığa çıkararak populizme, ya da medya deyimi ile reatinge oynuyor. Objektif atlamıyor. Objektif çelişkileri, karmaşayı yakalıyor. Yeni hükümetin fotoğrafını çeken objektif, hep dört ayağının üstüne düşen, kendini çok paha- lıya satan, ama aslında çok ucuz kımi politikacılann sıntan görüntülenni veriyor. Çok daha önemlisi şeri- at, rejim ve darbe tehdidinden kurtulma adına oluş- turulan yamalı bohça hükümetin çetelerle hesaplaş- masının ne kadar zor olduğunu gösteriyor. Dahası şe- riat tehdidi, hatta 8 yıllık zorunlu eğitim gibi varlık ne- denlenne yönelik çözüm üretmesinın bile çok zor ola- cağının ipuclannı veriyor. Ülke insanının canını en çok yakan REFAHYOL'un aslında en büyük tahribatı yap- tığı ekonomide, enflasyonda, yaşama yönelik her alanda olumlu bir şeyler yapılabilmesi de çok zor. Hiç değilse hukuk devleti, demokrasi ve sağlıklı se- çim yolunu açacak bir şeyler üretilebilse. Anayasal değişiklikler, demokratikJeşme, seçim ve ılgili diğerya- salara yansıtılabilse, seçmen kütüklerı düzenlenebıl- se, seçmeseçilme haklan geliştirilebilse, bunların ışı- ğında siyasi partilerde delege seçimlen, hele de ge- nel kurullar yaşanabilse, Türkiye'de demokrasiye doğru bir rüzgar estirilebilse... Ne güzel olur? Arna- vutluk'un bayram giysili. çiçekli çocuklannı ellerinden tutmuş, smokin ve papyonla seçim sandığında oy kul- lanmaya yürüyen, arkasında silahlı fedaileri ile objek- trfe yakalanan genç lideri çelişkiler yumağı ile ülkesi- ne demokrasiyi getirmekten çok uzakta. Ama bizim 70 küsur yıllık Cumhuriyetimiz, Atatürk ve devrimle- rinden kalan büyük mirasımız, eksik de olsa demok- rasiden tad alacak kadar birikimimiz var. Objektifle- re yakalanan çelişkilerımizi, sorunlarımızı aşabilmeyi becerebilmemiz gerekiyor değil mi? Türkbank çalışanları genel kurul hazırlığında TARIK YILMAZ Hazine Müsteşarlı- ğı'nın 26 Mayıs 1997 ta- rihinden itibaren yöneti- mine el koyduğu Türk Ti- caret Bankasf nda, (Türk- bank) çalışanlann ve emeklilerin bağlı bulundu- ğu Munzam Sosyal Gü- venlik. Emekli ve Yardım Sandığı Vakfı. 17 tem- muzda genel kurul yapma karan aldı. Vakfın yöne- tim kurulu üyesi Ali Rı- za Adaş. bankanın yüzde 85 'ine çalışanlar sahip ol- masına karşın 33 aydır yö- netim kurulunda hiçbir vakıf üyesinin görev al- madığını, ancak yasal hak- larını kullanarak yürüt- meyi durdurmak için da- va açacaklannı söyledi. Hazine'nin yüzde 15 hak- kıyla yönetim kunılunu oluşturduğuna dikkat çe- ken Adaş, anayasaya gö- re yapılanlann yasal ol- madığını ve yasanın or- taklara yürühneyi durdur- mak için verdiği 60 gün- lük sürenin 30'unu dol- durduklannı ifade etti. Adaş, "Bankanın 10 yıllık bilançosuna baka- cak olursak hep kâr açıkladığını görürsünüz. 1996 yılında da 234 mü- var lira kar açıkladı. Ha- zine, bankanın zarar et- tiğini düşündüğü için el koyduğunu söylüyor. Nasıl oluyor da 10 yıl- dır zarar etmeyen ban- ka 1997 yılı içinde 234 milyar lira kârdan za- rara dönüyor" dedi. Bu durumun inandıncı olmadığını vurgulayan Adaş. genel kurulun ken- dileri açısından en önem- li noktanın seçecekleri de- netleme kurulu olduğunu ifade ettı. Adaş, seçilecek denetçiler ile bankanın 10 yıllık bilançosunu ince- leyeceklerini ve yasal ol- mayan bir durumla kar- şılaşmalan halinde suç duyurusunda bulunacak- lannı belirtti. Banka yönetimine Ha- zine'nin el koymasmdan sonra geçmiş dönem yö- neticileri hakkında daha önce başsavcılığa suç du- yurusunda bulunan Türk- banklılar Dayanışma Plat- formu Sözcüsü Halidun Tuzlacı da Danıştay'ın yürütmeyi durdurma ka- ranna kesin gözüyle bak- tığını belirterek yeni hü- kümetin bu sorunu çöze- ceğine inandığını söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle