Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28 HAZİRAN 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 11
Saygun'un en ateşli hayranı olan Gülsin Onay onun yapıtlarıyla duygularını çok iyi ifade ediyor
'Genç sanatçdardan ıımuthıyum'
ESRA ALİÇAV UŞOĞLU
Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı tara-
fından düzenlenen 25. Uluslararası Is-
tanbul Müzik Festıvali. ülkemızin ünlü
piyanistlerinden Gülsin Onay'ı ağırla-
dı geçen günlerde. Gülsin Onay. Ata-
türk Kültür Merkezi "nde gerçekleştirdi-
ği resitalde. Schubert'in 'DoMinorSo-
nat"ını. Brahms'ın "PaganiniÇeşitlenıe-
leri Op. 35.', Adnan Saygun'un 'Aksak
Ritm Uzerine lOTaslakyapıtlanndan 5
Taslak'ı ve Franz Liszt'ten '2 Etüt La
Leggierezza, VValdesrauschen'u seslen-
dirdi.
Ilk müzik derslerini annesinden alan
ve altı yaşında iken radyoda ilk konse-
rini veren Gülsin Onay. daha sonra al-
dığı bursla Paris Konservatuan'nda Na-
dia Boulanger, Pierre Fiquet, Monique
Haas ve Pierre Sancan gibi eğitmenler-
le öğrenım gördü ve 16 yaşında piyano
birincilik ödülünü aldı. Eğitimini daha
sonra Hannover'de Bernard Ebert ile
sürdüren sanatçı. Paris"te Marguerite
Long-Jacques Thibaud ve Bolzano'da
Femıccio Busani dahil birçok uluslara-
rası yanşmada ödüller kazandı. Gülsin
Onay. Türkiye'de yeni yetme pop sanat-
çı lan kadar ilgi görmese de dünyada
önemli bir üne sahip.
Varşova Filarmoni Orkestrası, Dres-
den Staatskapelle. Berlin Alman Senfo-
ni Orkestrası, (eski Berlin Radyo Sen-
foni). Slovak Filarmoni Orkestrası.
Salzburg Mozarteum Orkestrası, Tok-
yo Senfoni ve Japon Filarmoni orkest-
raları. Israil Senfoni. Bavyera, Dani-
marka. A\ usturya ve Fin Radyo Senfo-
ni orkestralan. Belçika Ulusal Orkest-
rası, Academy of London, Basel Sinfo-
nietta. Varşova Sinfonia ve City of Lon-
don Sinfonia gibi topluluklarla konser-
ler veren sanatçı Granada. Nevvport.
Varşova ve Steyr Sonbahar. Berlin Mo-
25.ÖIBSI
İSTANBUl
MÜZİK FESTİUALİ
lıl
Tülsin Onay, İstanbul
Müzik Festivali kapsamında
Atatürk Kültür Merkezi'nde
gerçekleştirdiği resitalde,
Schubert, Brahms, Adnan
Saygun ve Franz Liszt'in
yapıtlanndan örnekler
verdi. İstanbul Müzik
Festivali'nin dünya
festivalleri içinde çok
önemli bir yere sahip
olduğunu söyleyen Onay,
"Hiçbir meslektaşım yok ki
bu festivali duymamış
olsun" diyor ve sanatçı
arkadaşlannın bu festivale
katılmak için can attıklannı
da eklemeden geçemiyor.
zartfest VVülzburg. Schlesvvig. Schles-
vvig-Holstein ve Istanbul festivallerine
de katıldı. Sanatçının kayıtlan. klasik ve
romantik dönemlenn yanı sıra 20. yüz-
yıl bestelerinı ve özellikle Adnan Say-
gun'un yapıtlannı kapsıyor. Onay ayn-
ca. Bartok. Beethoven, Chopin, De-
bussy, Franck, Haydn. Medtner. Men-
delssohn.Ravel. Saygun ve Schubert'in
soloyapıtlannın yanı sıra Çaykovskive
Saygun'un konçertolannın kaydını da
yaptı.
Festival kapsamında verdiği resital
sonrasında konuştuğumuz Gülsin On-
ay. Istanbul Müzik Festivali'nin dünya
festivalleri içinde çok önemli bir yere
sahip olduğunu söylerken. •'Hiçbir mes-
lektaşım yok ki bu festivali duymamış ol-
sun" dıyorve sanatçı arkadaşlarının bu
festivale katılmak için can attıklannı da
eklemeden geçemiyor "İstanbul Müzik
Festivali dünya müzik festivalleri ara-
sında çok önemli bir yere sahip. Bunun
Türkiye için çok onur verici olduğunu
düşünüyorum. \ynca.izleyicilerinsıcak
ilgisi karşısında çok mutlu oldum. Kon-
ser ağır bir programı içermesine rağ-
men son derece iyi bir dinleyici vardı.
Pay laşımımı/ı son derece güzel yaşadık"
derken. lıer iilkede farklı ızleyıcilerle
Katia ve Marielle Labeque birlikte çalmayı bir tutku olarak nitelendiriyorlar
6
Her şeyin başında öğremnek gelir'
GÜL ERÇETtN
25. Uluslararası Müzik Festı-
\ ali çarşamba akşamı geniş reper-
tuvarlan vebaşanlı müzisyenlik-
lenyle bütün dünyada ün yapmiN
otan Katia ve Marielle Labeque
piyano ikılısıni ağırladı. Ikılı.
Bach, Mozart ve Schubert'in ya-
nı sıra 20. yüzyılın avant-garde
bestecilerine kadar uzanan bir re-
pertuvara sahipler. Aynca son dö-
nemlerde caz müziğine olan ilgı-
lerini de albüm kayıtlan ve kon-
serlerle sürdürüyorlar.
Labeque piyano ikılisının caza
ilgileri ilk olarak usta caz müzis-
yenlerinı dinleyerek başlıyor. Bu
ustalann konserlenni ızleyıp ka-
setlenni alıyorlar. Uzun süren
klasik müzik eğitimlerine karşın
caz eğitımı almadan caz müziğı-
nin içinde buluv eriyorlar kendile-
rini. Zaten onlara göre caz öğre-
nilmez. sadece çalınır, dinlenir ve
paylaşılır.
Ikili, repertuvarlannın genişli-
ğini, beğendikleri her parçayı çal-
mak istemelerine bağlıyor. Sonuç
mu? Bir bakıyorsunuz Bach. Mo-
zart. Schubert dökülüyor par-
maklanndan. bir bakıyorsunuz
Labeque kardeşlere göre en iyi eğitim, başardı sanatçılaria çalışmak, (Fotoğraf.KADER TUGLA)
usta cazcılann yapıtlan.
Katia ve Marielle Labeque. iki-
lı konserlenn yanı sıra dünyanın
en ünlü orkestralan eşliğinde
konserler venyor. Zaman zaman
aynlarak başka sanatçılaria ikili
olarak çalışıyorlar. Her ustayla
yeni bir şeyler öğreniyorlar çün-
kü. Öğrenmek ise onlar için her
şeyin başında geliyor "Ogret-
mek" gıbı bir yaklaşımlan olrna-
dığını belirten sanatçılar. müzik
konusundaki en iyi eğitimin başa-
nlı sanatçılaria birlikte çalmakol-
duğuna ınanıyorlar.
Labeque kardeşler klasik mü-
ziğin günümüzdeki konumunu
değerlendırmenin zor olduğunu
belirtiyorlar. Çünkü bu müzığin
sınırlan tam olarak çizilmış değil.
Ancak en güzel gelişme; pek çok
topluluğun. yeni sanatçının bu-
gün klasik müziğe hak ettiği de-
ğeri veriyor olması.
Sanatta dalınız klasik müzik de
olsa teknolojiden ve medyadan
ıızak durulamayacağını savunu-
y or sanatçılar. Onlara göre bugün
isterseniz evinizde mum ışığında
da yemek yer, 16. yüzyıl kostüm-
leriyle dolaşırsınız. Ancak aynı
zamanda bılgisayar kullanmayı,
medya araçlanna hâkim olmayı
da bılmelisiniz. Aksi takdirde bir
gün onlar size hâkim olurlar.
Ikılı. İstanbul Müzik Festıva-
lı'nın ardından temmuz ayı bo-
yunca Portekiz, Amerika. Alman-
ya. Fransa ve ingiltere'yi ziyaret
edecek. Ancak bu yoğun tempo-
yu seviyorlar, çünkü böylelikle
yeni müzisyenlerle ve yeni izleyi-
cilerle buluşuyorlar. En önemlisi
de "öğreniyorlar". Katia ve Ma-
rielle Labeque sahne üzerindeki
ılişkilerinı bir tutku olarak nite-
lendiriyor. "Kiminle çalarsanız
çalın. ne kadar kalabalık olursa-
nız olun müzik hep aynı müziktir
>e hep zordur" dıyen sanatçılan
sahnede bir araya getiren şey ıse
birlikte çalma arzusu ve tutkusu.
ve farklı tepkilerle karşılaştığını belir-
tiyor. " Örneğin Japonya'da son derece
dikkatli ve av nı tip insanlar disiplinli bir
biçimde izliyorlar beni ve hepsi birden
alkışlamaya başlıyorlar. Hollandalılar
ise hemen ayağa kalkıyor. Türk izleyici-
sinin en önemli özeluginin ise çok genç
olması."
Gülsin Onay. Türkiye'ye hergelişin-
de birkaç genç sanatçı adayını dinledi-
ğini ve onlann başansı karşısında ken-
dini çok mutlu hissettiğini ve çok yakın-
da Türkiye'nın başanlı yorumcular ka-
zanacağını belırtiyor. Son yıllarda pop
müziğe olan eğilimin çok doğal ve po-
püler kültürün bir sonucu olduğuna de-
ğinen Onay. Türkiye'de olduğu gibi tüm
dünyada popun hızlı bir gelişim içinde
olmasına rağmen klasik müzik dınleyi-
cilerinin ve yorumculann da hızlı bir
artış gösterdiğini ifade ediyor.
Gülsin Onay'ın yorumladığı besteci-
ler arasında biri var ki onun yeri tartı-
şılmaz biçimde çok büyük. Adnan Say-
gun'un yapıtlanna hemen her progra-
mında yer veren Onay. hocası için şun-
lan söylüyor: "Saygun'un enateşlihay-
ranıyım. Adnan Bey'in hocam olmast-
nın yanı sıra, olmasaydı da yapıtlannı se-
verek yonımlar ve programıma alırdım.
Saygun'un yapıtları benim duygulan-
mı çok iyi ifade ediyor. Onun yapıtlan-
nın içeriğini oluşturan VnadoluveTürk
ezgilerini derinden hissederek çalıyo-
rum. Onun klasik müzikte kullanmış ol-
duğu ezgiler tüm dünyada büyük hay-
ranlıkla dinleniyor. Nerede çalsam mü-
ziğe renk kazandırmış diyorlar. Aksak
ritmleri hiç duvmamışlar. onlan keşfe-
diyoıiar ve son zamanlarda çaldığımız
en iyi 20. yüzyıl bestesi diyorlar."
Gülsin Onay. dünyanın çeşitli yerle-
rinde verdiği solo resıtallennın yanı sı-
ra, ünlü orkestralarla da birlikte çalışı-
yor. Sanatçı orkestra eşliğinde verdiği
konserleri şöyle nitelendı-
.. riyor: "Bir metronom gibi
devamlı tempoyu yürüten
bir müzik akışı oluyor. Ay-
nı zamanda her çaldığınız
nota orkestraya ses veriyor
ve onlar tarafından dikkat-
le algılanıyor. En ufak bir
değişiklik yaparsanız or-
kestra hemen bo/ulur \e
etkilenir. Cümle sonlannı
fazla dikkatli bitirmezseniz
orkestra başlayamaz y a da
temiz ses çıkaramaz. Or-
kestrayia çaldığınız zaman
doğaçlama yapmazsınız a-
ma birlikte nefes almak çok
güzeldir. Resitallerde ise bir
yapıtı yeniden y aratnıa im-
kânınız var. Solo olunca her
şey sağ ve sol el arasında,
bütün orkestra on par-
mak."
1. Uluslararası Öğrenci Trienali üzerine
ALİ AK.4Y / EMRE ZEVTİNOĞLU
Maımara Ünıversitesi'nin gerçekleştirdi-
ği 1. Uluslararası Öğrenci Tnenali çerçeve-
sinde ele alınan (bizce de önemi tartışılmaz
olan)konu; "gençsanatçılarveyaprtlan"\dı
Bu konu üzennde. etkinlik içinde yer alan
panellerde de ağırlıklı olarak duruldu v e "ge-
lecek-sanat-sanatçı" ılişkısi tartışıldı. Tartış-
malar. sanat eserinin gelecekte alabıleceği
"biçinı"den çok. değişmesı olası görülen
"anlamlar"ını ıçermekteydı.
Genç sanatçının; "hemen, şjmdi.burada"
düşüncesiyie hareket etmesi. gelecek zama-
run öne alınma eylemini ortaya çıkartıyor.
Gelecek zamanın öne alınması "genç bir ta-
vir" olarak değerlendinlebilir belki. "Şim-
di-burada" sloganı. 1968 yılından beri
"spontan" gelişen bir gençlik akımına anlam
vermekte ve "geleceğişimdiyealmak"yoru-
munu doğurmaktadır. Bunun tam karşıtı
olan *geleceğin ertelenmesi" eylemi ise. bir
"yaşb-büge" tasası halinde karşımıza çıkıyor.
1972 yıluıda Gilles Deleuze: "günümüzde
Nietzsche gençlik tarafından nasıl anlaşdı-
yor" dıye sorduğunda Nietzsche ıle gençlik
arasında "göçebedüşünce"ye dairbır ilişki-
yi günderne getirmiştı (
u
GÖçebe Düşünce"
ıçın bkz. Toplumbilım No: 5 Gilles Deleuze
Ozel sayısı). Kerouac'm "Yolda" adlı kita-
bı, gençliğın yollara düşüşünü ve o anda ger-
çekleştirilenin
u
öneahnmasrnı vurgulamı-
yor muydu? Göçebeler "öne alanlar"dı ve
yerleşıklere karşın, gelecek zamanı şimdikı
zamana katanlardı.
A. De Saint Enıpery "Küçük Prens" adlı
kıtabında. Küçük Prens'ın kendısinden bir
koyun çizmesıni istediğinı, ama hiçbırini be-
ğenmediğıni yazar. Her çizdiği koyun. Kü-
çük Prens tarafından "yaşlı", "hasta" gibi
gerekçelerle reddedilmiştir. O zaman Exu-
pcry. bir sandıkçızip Küçük Prens'everirve
"tstediğin koyun bunun içinde" deı. Kuçük
Prens mutlu olmuştur. Işte burada Exupery.
"yaşh" bir yazar kimlığıne bürürunektedir.
Oysa Küçük Prens yalnızca "kendi şimdi-
si"ne benzeyen ya da benzemeyen koyunla-
n görerek, hemeiı kendi işıni gerçekleştir-
mek istiyordu. Gençlik. erteleme ve yoruma
karşın. hemen şu andaki anlarnı güncelleş-
tirmek amacındadır: Acıliyet.. Örneğın; Ku-
poGrubu'nun(kurşunkalemlerlegerçekleş-
tirılen) y apıtı. bu güncelleşmey le ilgıli inter-
aktif bir "şimdileşme"y ı işaret ediyor. Yeni-
den Gilles Deleuze'e bakalım: O, -azınlık
oluş"tan söz etmekteydi. Bu, gelecekte ola-
caklardan çok. "gelecek" ve "şimdiki za-
man" arasında bir bütünlük kuımaktı. "Bü-
yüdüğümde... Başkan olduğumda_." gibi ge-
leccktekı bir iktıdar aygıtından ayrılmayı.
"şimdiki zaman" hazırlamaktadır. "İktida-
ra «eldiğimde şunlan yapacağım" biçimın-
dekı polıtik söylemi dışlayan ve böylece ge-
leceğı erkene alan genç düşünce değıl mıdır?
Gençlerin yer
aldığı trienal.
sanatçı-yapıt
arasındaki tavır
farklılığını
ortaya
koymuştur.
Trienal. sanat
üzerine
sonınsallar
yararmak ve
tartışmaya
açma görevini
yerine
getirmiştir.
(Atatürk. Afet
İnan'la bir
heykeli
ıncelivor 1934)
1 L luslararası Öğrenci Trienali: yukarı-
da vurgulanan "genç sanatçı tavn"nın. nasıl
bir sanat yapıtı ortaya çıkartabileceği üzen-
ne yorum yapmamıza da olanak \erdı. Yanı
genç sanatçı, yapıtına yüklediği mesaj ıle
"hemen-şimdi"yı hedefliyordu. ama sanat
yapıtı (acaba) istenilen hedefe yöneltılebilır
miydı? Kendisini (sanatçısından bıle) sakla-
yan sanat yapıtı. "gelecekte" kendı üzenne
yüklenecek anlamlara kapısını nasıl kapata-
bilecekti? Her ızley ıcınin yorumuna açık
olan sanat yapıtının kendi hedefini empoze
etmesi halinde (ki; bu da bir iktıdar göster-
gesidır). bir slogana ya da bir reklam iirünü
nıtelığine dönüşnıesi tehlikesınden söz edi-
lebilır miydı
r)
Aynca sanat yapıtının içinde
taşıdığı. düş kurma. egemen sıstemın söy-
lemlerinı. kodlannı degıştırerek yeni bıröne-
ridebulunmavesistemsızliğeaçılmakarak-
teri. hep "gelecek" ilebağ kurmuyormu?O-
nun "oluş" seruvenı. (ilk anda sanatçının
saptadığı hedefı aşarak) geleceğe doğru yö-
nelen "anlamlandınlma" eylemlerinın tü-
müdür. Yapıtın düş kurması tek değıl, son-
suz hedefleredır. Çünkü yapıt, anlam olarak
yenılendiğınde bir hedefdaha saptayacak ve
bu ışlem sürüp gıdecektır.
Elbette kendi yapıtının. kendinden uzak-
laşacağını. yabancılaşacağmı daha önceden
sezen sanatçılar vardır ve bu sezgi onları
uzun süredir önemli kılıyor (Umberto Eco,
Açık Yapıt'ı öne sürerken aynı düşünceden
yolaçıkıyordu). Rene.Magritte'in "Bubirpi-
po değildir" örneğine baktığımızda, sanatçı-
nın şusözüylekarşılaşırız: "Resimdegördü-
ğünüz, bu pipodan öte bir şeydir. Vani bu, tüm
pipolar ve onlann bağtamlandır." Magrıtte
ıçın bunu söylemek yeterlıdir ve "tüm" di-
ye nıtelediği pipo ve bağlamlannı açıklamak
ya da çizmek zorunda değildir. Burada yap-
tığı tek şey. "tüm" pipolar üzerine bir "i-
ma"da bulunmaktır O ima, doğrudan gele-
ceğe yönelir. Artık yapıt. bundan sonra üze-
nne yüklenmesi muhtemel her anlama açık
olarak beklemektedir (aynı, E\upery'nin
çizdiği sandık gıbı). Sonrakı anlamlandır-
malardan sanatçının da haberi olmayacak.
sanatçı yalnızca: bunun "gelecek"te gerçek-
leşeceğini bilecektir.
Gençlerin yer aldığı trienal. sanatçı-yapıt
arasındaki tavır farklılığını net biçimde or-
taya koyması bakımından son derece önem-
li göriilmelıdir.
"Hemen-şimdi"> ı hedefleyen genç sanat-
çı. yapıtının geleceğe yönelik hedeflen kar-
şısında (her zaman) "geleceğiertelemek" zo-
runda mıdır'' Bunu kabullenecek mi. yoksa
gelecekte (biçımlerı mitoslaştırmadan, rek-
lam ürıinlen ta\rından uzak kalarak) soru-
nun ı'ıstesinden gelebilecek mıdir? Evet ya
da hayır Yanıt ne olursa olsun. önemli olan
(eğer sanattan konuşulacaksa) sanat üzerine
sorunsallar yaratmak ve tartışmaya açmak-
tır frıenal btı görevı verıne getirmiştir.
Amatör besteciyim
Gülsin Onay'ın tüm
konserlenni Berlin'de ya-
şayan organizatörü sağlı-
yor. tki yıl önceden bütün
programlarını ayarlayan
sanatçı. çok sık Türkiye'ye
geliyor. Aynca, Türkiye'yi
temsil etmek için Dışişleri
Bakanlığı tarafından çeşit-
li ülkelerde konserler veri-
yor.
Popüler olmayı ve işiyle
gürültü koparmayı pek
sevmediğini söyleyen Gül-
sin Onay. çalışında da bu
rahatlığın gözlenebileceği-
ni vurgularken. önemli
olanın sadece müziğiyle
anılmak olduğunu belirtı-
yor.
Türkiyede Istanbul dı-
şında kültür faaliyetlennin
çok fazla olmamasını bü-
yük üzüntüyle karşılayan
sanatçı, bu gelişimin biraz
zaman alacağı kanısında.
Ama kendisini e.ı çok etki-
leyen şeyin; Avrupa'nın
hemen her şehrinde konser
salonlannın ve müzik izle-
yicisinin olmasına rağmen
Türkiye'de bu oranın sade-
ce büyük şehirlerle sınırlı
kalması olduğunu belırti-
yor. 19-29 temmuz tarihle-
ri arasında Nevvport Festi-
vali'nde 5 konser verecek
olan Gülsin Onay.lstanbul
Müzik Festivali progra-
mından farklı olarak bu
konserlerinde Schubert.
Beethoven. Adnan Saygun
ve Litsz'in yapıtlanna yer
verecek. Eylül ayında Al-
manya konserini yapacak
olan sanatçı daha sonra
Slovak Filarmoni ile Çay-
kovski'nın yapıtlannı yo-
rumlayacağı Japonya tur-
nesine çıkacak. Ekim ve
şubat ayiannda yine Tür-
kiyede olacak olan Gülsin
Onay. 'Shine' filmi ile
adından sıkça söz edılen
'Rahmaninof 3 Piyano
Konçertosu'nu yorumla-
maya hazırlanıyor. Bu ka-
dar ünlü bestecinin yapıtla-
nnı yorumlarken. kendi
yapıtlannı yorumlamak gi-
bi bir istek duyup duy-
madığını sorduğumuz da
ise 'Ben amatör bir bes-
teciyim. Kendi yapıtlanmı
çalmak gibi bir amacım
vok" dıvor son olarak.
Van Gogh'urTKırda Hasatt 14.7
milyon dolara satıldı
I Kültür Servisi - Ünlü
ressam Vıncent Van
Gogh'un "Kırda Hasat"
(La Moisson en
Provence) adlı suluboya
tablosu. Ingıltere'de açık
arttırmada 14.7 milyon
dolara satıldı. Tablo,
Sotheby "sde yapılan açık
arttırmay a telefonla
katılan veadı
açıklanmayan bir kişi
tarafından satın alındı.
Avrupa'da şimdiye kadar
satılan en pahalı modern resim, 7 yıl önce yine
Londra'da satışa çıkanlan Pıcasso'nun 'Les
Tuillenes" adlı tablosuydu. 'Kırda Hasat', Van
Gogh'un en önemli yapıtlanndan biri olarak
değerlendıriliyor Sotheby's'de satılan tablo,
Amsterdam'dakı Van Gogh Müzesi'ndeasılı, aynı
konulu yağlıboya tablonun. suluboya versiyonunu
oluşturuyor. "Kırda Hasat' son olarak 1920'lerin
sonlannda. bir lngılız tarafından satın alınmıştı.
Behpamoğlu'nun son kitabı
'Mekanik Gözyaşlan'
• Kültür Servisi-Ataol Behramoğlu, 1975'ten bu
yana çeşitli dergı ve gazetelerde yayımlanan eleştiri
yazılannı, Adam Yayınlan arasında çıkan "Mekanik
Gözyaşlan" adlı kıtapta bir araya topladı. Mekanik
Gözyaşlan, Ataol Behramoğlu'nun "Militan" ve
"Sanat Emeğı" gıbı bırdönemin dergılennde
yayımlanan eleştin yazılannı yeniden okuyucuya
sunuyor. Bunlann yanı sıra Sabahattın Alı'nin. Yakup
Kadri Karaosmanoğlu gibi önde gelen
edebıyatçılann eserlerine ve çeşitli sanat dallannda
ortaya konmuş yapıtlara karşı Ataol Behramoğlu'nun
bakışını da ortaya koyuyor. Şainn. geniş yankılar
uyandıran "Bir Gün Mutlaka" \e diğer bütün şiir
kitaplan da aynı yayınev ınin listesınde yer alıyor.
'Tabutta Rövaşata' tekrar
gösterime giriyor
• Kültür Servisi - Yönetmen Derv ış Zaim'in ilk
filmi "Tabutta Rövaşata" Beyoğlu Pera ve
Çemberlıtaş Şafak sınemalannda bir kez daha
Istanbullu ızleyıciyle buluşuyor. 27 hazıran cuma
gününden itibaren Beyoğlu Pera Sineması'nda. 4
temmuzda Çemberlıtaş Şafak. 11 temmuzda da
Bursa Pembe Çarşı Prestıge sinemalannda gösterime
gırecek olan Tabutta Rövaşata. izleyiciden ve sinema
eleştırmenlerinden büyük ö\gü almış ve sırasıyla şu
ödülleri kazanmıştı: 1996 Antalya Altın Portakal
Fılm Festivali: En İyi Fılm. En iyi Erkek Oyuncu. En
lyı Senaryo. En iyi Kurgu dallannda 4 Altın Portakal.
1997 İstanbul Film Festivali: Ulusal Yanşma Jürisi
Özel Ödiilü. FIPRESCT Ödülü 1997 Orhon Murat
Anburnu Ödüllen: Yılmaz Güney Jüri Özel Ödülü,
En fyı İkınci Fılm Ödülü. Kazandığı ödüllerden
sonra bir kez daha gösterime girme şansı bulan
Tabutta Rövaşata, Beyoğlu Perada iki hafta süreyle
gösterimde kalacak
Vakko Galenleri'nde yaz sergileri
• Kültür Servisi -
Vakko Sanat
Galerileri yaz
ayiannda Mimar
Sınan Üniversitesi
Güzel Sanatlar
Fakültesı Heykel
Bölümü
öğrencilerinin
heykel sergileri ve ötekı sergılen ıle Istanbul,
Ankara, İzmirde sanatseverlerle buluşuyor. Mimar
Sınan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel
Bölümü öğrencileri bronz heykel sergisi, 12
temmuza dek. Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'nde, 18
temmuz - 16 ağustos tarihleri arasında Vakko Ankara
Sanat Galerisi'nde. 22 ağustos - 27 eylül tarihleri
arasında Vakko Izmir Sanat Galensi'nde izlenebilir.
Vakko Sanat Galerileri "nin sürekli çalıştığı
sanatçılann yapıtlarmın yer aldığı karma resim
sergileri ise 15 temmuza dek Vakko Ankara Sanat
Galerisi'nde. 20 ağustosa dek Vakko İzmir Sanat
Galerisi'nde. 15 temmuz - 13 eylül tarihleri arasında
Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'nde. 19 ağustos - 30
eylül tanhleri arasında da tekrar Vakko Ankara Sanat
Galerisi'nde göriilebilir
Gustav Kuhn'dan UNICEF'e bagış
• Kültür Servisi - \KM'de 25. Uluslararası İstanbul
Müzik Festıvalf nin açıhş gecesinde yer alan İDSO
(İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası) konserinin şefi
Gustav Kuhn konser için aldığı kaşenin yüzde ellisini
Türk ve Dünya Çocuklan yaranna kullanılmak üzere
UNICEF'e b'ağışladı. Kası'm 1996da tstanbul
Filarmoni Derneği'nin gırişımi ıle gerçekleşen
İDSO'nun UNTCEF konsenni yönetmeye geleceği
sırada rahatsızlığı nedenıyle konsere katılamayan
Gustav Kuhn. yılda birkaç kez mutlaka bazı dernekler
yaranna konserler verdiğıni ve bu yıl UNIGEF
Türkiye Milli Komıtesı'ne bu bağışı yapmanın
mutluluğu içinde olduğunu belirtti. Önceki gün
UN1CEF yetkililerinin düzenlediği ve Istanbul
Filarmoni Derneği Başkan Yardımcısı Zeynep
Taşkent'in de hazır bulunduğu kahvaltı toplantısında
şef Gustav Kuhn "a Türk ve Dünya Çocuklan yaranna
yaptığı değerli katkı için teşekküredilmiş, kendisine
UNICEF'in Türkiyedeki faalıyetleri aktanlmış ve bir
şükran plaketi takdim edilmişti.
BUGUN
• 1. ULUSLARAR.4SI ÖĞRENCİ TRİENALİ
kapsamında saat 15.00'te Sevın Okyay ile söyleşi
yer alıyor.
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
19.00'da Jean-Paul Fargier'nin katıldığı "Le Monde
Gazetesi Eleştirmeni Gözüyle, Fransız Videosu'nun
Yenilenmesi'" başlıklı söyleşi yer alıyor.
25. ULUSLARARASI İSTANBUL M U M FtSTİVAÜ
BLGUN
• Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat
21.30da Kıbbutz Çağdaş Dans Topluluğu, Atatürk
Kültür Merkezi Konser Salonu'nda saat 17.30'da
Müge Hendekli (piyano). Burak Elçi (banton), Aya
İrini Müzesi'nde saat 19.00'da Viyana ve
İstanbul'dan Şarkılar yer alıyor.
YARIN
• Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat
21 30'da Kıbbutz Çağdaş Dans Topluluğu. Atatürk
Kültür Merkezi Konser Salonu'nda saat 17.30'da
Ayda Tunç (keman), Üfleme Çalgılar Beşlisi
izlenebilir.