14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
28 HAZİRAN 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 Saygun'un en ateşli hayranı olan Gülsin Onay onun yapıtlarıyla duygularını çok iyi ifade ediyor 'Genç sanatçdardan ıımuthıyum' ESRA ALİÇAV UŞOĞLU Istanbul Kültür ve Sanat Vakfı tara- fından düzenlenen 25. Uluslararası Is- tanbul Müzik Festıvali. ülkemızin ünlü piyanistlerinden Gülsin Onay'ı ağırla- dı geçen günlerde. Gülsin Onay. Ata- türk Kültür Merkezi "nde gerçekleştirdi- ği resitalde. Schubert'in 'DoMinorSo- nat"ını. Brahms'ın "PaganiniÇeşitlenıe- leri Op. 35.', Adnan Saygun'un 'Aksak Ritm Uzerine lOTaslakyapıtlanndan 5 Taslak'ı ve Franz Liszt'ten '2 Etüt La Leggierezza, VValdesrauschen'u seslen- dirdi. Ilk müzik derslerini annesinden alan ve altı yaşında iken radyoda ilk konse- rini veren Gülsin Onay. daha sonra al- dığı bursla Paris Konservatuan'nda Na- dia Boulanger, Pierre Fiquet, Monique Haas ve Pierre Sancan gibi eğitmenler- le öğrenım gördü ve 16 yaşında piyano birincilik ödülünü aldı. Eğitimini daha sonra Hannover'de Bernard Ebert ile sürdüren sanatçı. Paris"te Marguerite Long-Jacques Thibaud ve Bolzano'da Femıccio Busani dahil birçok uluslara- rası yanşmada ödüller kazandı. Gülsin Onay. Türkiye'de yeni yetme pop sanat- çı lan kadar ilgi görmese de dünyada önemli bir üne sahip. Varşova Filarmoni Orkestrası, Dres- den Staatskapelle. Berlin Alman Senfo- ni Orkestrası, (eski Berlin Radyo Sen- foni). Slovak Filarmoni Orkestrası. Salzburg Mozarteum Orkestrası, Tok- yo Senfoni ve Japon Filarmoni orkest- raları. Israil Senfoni. Bavyera, Dani- marka. A\ usturya ve Fin Radyo Senfo- ni orkestralan. Belçika Ulusal Orkest- rası, Academy of London, Basel Sinfo- nietta. Varşova Sinfonia ve City of Lon- don Sinfonia gibi topluluklarla konser- ler veren sanatçı Granada. Nevvport. Varşova ve Steyr Sonbahar. Berlin Mo- 25.ÖIBSI İSTANBUl MÜZİK FESTİUALİ lıl Tülsin Onay, İstanbul Müzik Festivali kapsamında Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirdiği resitalde, Schubert, Brahms, Adnan Saygun ve Franz Liszt'in yapıtlanndan örnekler verdi. İstanbul Müzik Festivali'nin dünya festivalleri içinde çok önemli bir yere sahip olduğunu söyleyen Onay, "Hiçbir meslektaşım yok ki bu festivali duymamış olsun" diyor ve sanatçı arkadaşlannın bu festivale katılmak için can attıklannı da eklemeden geçemiyor. zartfest VVülzburg. Schlesvvig. Schles- vvig-Holstein ve Istanbul festivallerine de katıldı. Sanatçının kayıtlan. klasik ve romantik dönemlenn yanı sıra 20. yüz- yıl bestelerinı ve özellikle Adnan Say- gun'un yapıtlannı kapsıyor. Onay ayn- ca. Bartok. Beethoven, Chopin, De- bussy, Franck, Haydn. Medtner. Men- delssohn.Ravel. Saygun ve Schubert'in soloyapıtlannın yanı sıra Çaykovskive Saygun'un konçertolannın kaydını da yaptı. Festival kapsamında verdiği resital sonrasında konuştuğumuz Gülsin On- ay. Istanbul Müzik Festivali'nin dünya festivalleri içinde çok önemli bir yere sahip olduğunu söylerken. •'Hiçbir mes- lektaşım yok ki bu festivali duymamış ol- sun" dıyorve sanatçı arkadaşlarının bu festivale katılmak için can attıklannı da eklemeden geçemiyor "İstanbul Müzik Festivali dünya müzik festivalleri ara- sında çok önemli bir yere sahip. Bunun Türkiye için çok onur verici olduğunu düşünüyorum. \ynca.izleyicilerinsıcak ilgisi karşısında çok mutlu oldum. Kon- ser ağır bir programı içermesine rağ- men son derece iyi bir dinleyici vardı. Pay laşımımı/ı son derece güzel yaşadık" derken. lıer iilkede farklı ızleyıcilerle Katia ve Marielle Labeque birlikte çalmayı bir tutku olarak nitelendiriyorlar 6 Her şeyin başında öğremnek gelir' GÜL ERÇETtN 25. Uluslararası Müzik Festı- \ ali çarşamba akşamı geniş reper- tuvarlan vebaşanlı müzisyenlik- lenyle bütün dünyada ün yapmiN otan Katia ve Marielle Labeque piyano ikılısıni ağırladı. Ikılı. Bach, Mozart ve Schubert'in ya- nı sıra 20. yüzyılın avant-garde bestecilerine kadar uzanan bir re- pertuvara sahipler. Aynca son dö- nemlerde caz müziğine olan ilgı- lerini de albüm kayıtlan ve kon- serlerle sürdürüyorlar. Labeque piyano ikılisının caza ilgileri ilk olarak usta caz müzis- yenlerinı dinleyerek başlıyor. Bu ustalann konserlenni ızleyıp ka- setlenni alıyorlar. Uzun süren klasik müzik eğitimlerine karşın caz eğitımı almadan caz müziğı- nin içinde buluv eriyorlar kendile- rini. Zaten onlara göre caz öğre- nilmez. sadece çalınır, dinlenir ve paylaşılır. Ikili, repertuvarlannın genişli- ğini, beğendikleri her parçayı çal- mak istemelerine bağlıyor. Sonuç mu? Bir bakıyorsunuz Bach. Mo- zart. Schubert dökülüyor par- maklanndan. bir bakıyorsunuz Labeque kardeşlere göre en iyi eğitim, başardı sanatçılaria çalışmak, (Fotoğraf.KADER TUGLA) usta cazcılann yapıtlan. Katia ve Marielle Labeque. iki- lı konserlenn yanı sıra dünyanın en ünlü orkestralan eşliğinde konserler venyor. Zaman zaman aynlarak başka sanatçılaria ikili olarak çalışıyorlar. Her ustayla yeni bir şeyler öğreniyorlar çün- kü. Öğrenmek ise onlar için her şeyin başında geliyor "Ogret- mek" gıbı bir yaklaşımlan olrna- dığını belirten sanatçılar. müzik konusundaki en iyi eğitimin başa- nlı sanatçılaria birlikte çalmakol- duğuna ınanıyorlar. Labeque kardeşler klasik mü- ziğin günümüzdeki konumunu değerlendırmenin zor olduğunu belirtiyorlar. Çünkü bu müzığin sınırlan tam olarak çizilmış değil. Ancak en güzel gelişme; pek çok topluluğun. yeni sanatçının bu- gün klasik müziğe hak ettiği de- ğeri veriyor olması. Sanatta dalınız klasik müzik de olsa teknolojiden ve medyadan ıızak durulamayacağını savunu- y or sanatçılar. Onlara göre bugün isterseniz evinizde mum ışığında da yemek yer, 16. yüzyıl kostüm- leriyle dolaşırsınız. Ancak aynı zamanda bılgisayar kullanmayı, medya araçlanna hâkim olmayı da bılmelisiniz. Aksi takdirde bir gün onlar size hâkim olurlar. Ikılı. İstanbul Müzik Festıva- lı'nın ardından temmuz ayı bo- yunca Portekiz, Amerika. Alman- ya. Fransa ve ingiltere'yi ziyaret edecek. Ancak bu yoğun tempo- yu seviyorlar, çünkü böylelikle yeni müzisyenlerle ve yeni izleyi- cilerle buluşuyorlar. En önemlisi de "öğreniyorlar". Katia ve Ma- rielle Labeque sahne üzerindeki ılişkilerinı bir tutku olarak nite- lendiriyor. "Kiminle çalarsanız çalın. ne kadar kalabalık olursa- nız olun müzik hep aynı müziktir >e hep zordur" dıyen sanatçılan sahnede bir araya getiren şey ıse birlikte çalma arzusu ve tutkusu. ve farklı tepkilerle karşılaştığını belir- tiyor. " Örneğin Japonya'da son derece dikkatli ve av nı tip insanlar disiplinli bir biçimde izliyorlar beni ve hepsi birden alkışlamaya başlıyorlar. Hollandalılar ise hemen ayağa kalkıyor. Türk izleyici- sinin en önemli özeluginin ise çok genç olması." Gülsin Onay. Türkiye'ye hergelişin- de birkaç genç sanatçı adayını dinledi- ğini ve onlann başansı karşısında ken- dini çok mutlu hissettiğini ve çok yakın- da Türkiye'nın başanlı yorumcular ka- zanacağını belırtiyor. Son yıllarda pop müziğe olan eğilimin çok doğal ve po- püler kültürün bir sonucu olduğuna de- ğinen Onay. Türkiye'de olduğu gibi tüm dünyada popun hızlı bir gelişim içinde olmasına rağmen klasik müzik dınleyi- cilerinin ve yorumculann da hızlı bir artış gösterdiğini ifade ediyor. Gülsin Onay'ın yorumladığı besteci- ler arasında biri var ki onun yeri tartı- şılmaz biçimde çok büyük. Adnan Say- gun'un yapıtlanna hemen her progra- mında yer veren Onay. hocası için şun- lan söylüyor: "Saygun'un enateşlihay- ranıyım. Adnan Bey'in hocam olmast- nın yanı sıra, olmasaydı da yapıtlannı se- verek yonımlar ve programıma alırdım. Saygun'un yapıtları benim duygulan- mı çok iyi ifade ediyor. Onun yapıtlan- nın içeriğini oluşturan VnadoluveTürk ezgilerini derinden hissederek çalıyo- rum. Onun klasik müzikte kullanmış ol- duğu ezgiler tüm dünyada büyük hay- ranlıkla dinleniyor. Nerede çalsam mü- ziğe renk kazandırmış diyorlar. Aksak ritmleri hiç duvmamışlar. onlan keşfe- diyoıiar ve son zamanlarda çaldığımız en iyi 20. yüzyıl bestesi diyorlar." Gülsin Onay. dünyanın çeşitli yerle- rinde verdiği solo resıtallennın yanı sı- ra, ünlü orkestralarla da birlikte çalışı- yor. Sanatçı orkestra eşliğinde verdiği konserleri şöyle nitelendı- .. riyor: "Bir metronom gibi devamlı tempoyu yürüten bir müzik akışı oluyor. Ay- nı zamanda her çaldığınız nota orkestraya ses veriyor ve onlar tarafından dikkat- le algılanıyor. En ufak bir değişiklik yaparsanız or- kestra hemen bo/ulur \e etkilenir. Cümle sonlannı fazla dikkatli bitirmezseniz orkestra başlayamaz y a da temiz ses çıkaramaz. Or- kestrayia çaldığınız zaman doğaçlama yapmazsınız a- ma birlikte nefes almak çok güzeldir. Resitallerde ise bir yapıtı yeniden y aratnıa im- kânınız var. Solo olunca her şey sağ ve sol el arasında, bütün orkestra on par- mak." 1. Uluslararası Öğrenci Trienali üzerine ALİ AK.4Y / EMRE ZEVTİNOĞLU Maımara Ünıversitesi'nin gerçekleştirdi- ği 1. Uluslararası Öğrenci Tnenali çerçeve- sinde ele alınan (bizce de önemi tartışılmaz olan)konu; "gençsanatçılarveyaprtlan"\dı Bu konu üzennde. etkinlik içinde yer alan panellerde de ağırlıklı olarak duruldu v e "ge- lecek-sanat-sanatçı" ılişkısi tartışıldı. Tartış- malar. sanat eserinin gelecekte alabıleceği "biçinı"den çok. değişmesı olası görülen "anlamlar"ını ıçermekteydı. Genç sanatçının; "hemen, şjmdi.burada" düşüncesiyie hareket etmesi. gelecek zama- run öne alınma eylemini ortaya çıkartıyor. Gelecek zamanın öne alınması "genç bir ta- vir" olarak değerlendinlebilir belki. "Şim- di-burada" sloganı. 1968 yılından beri "spontan" gelişen bir gençlik akımına anlam vermekte ve "geleceğişimdiyealmak"yoru- munu doğurmaktadır. Bunun tam karşıtı olan *geleceğin ertelenmesi" eylemi ise. bir "yaşb-büge" tasası halinde karşımıza çıkıyor. 1972 yıluıda Gilles Deleuze: "günümüzde Nietzsche gençlik tarafından nasıl anlaşdı- yor" dıye sorduğunda Nietzsche ıle gençlik arasında "göçebedüşünce"ye dairbır ilişki- yi günderne getirmiştı ( u GÖçebe Düşünce" ıçın bkz. Toplumbilım No: 5 Gilles Deleuze Ozel sayısı). Kerouac'm "Yolda" adlı kita- bı, gençliğın yollara düşüşünü ve o anda ger- çekleştirilenin u öneahnmasrnı vurgulamı- yor muydu? Göçebeler "öne alanlar"dı ve yerleşıklere karşın, gelecek zamanı şimdikı zamana katanlardı. A. De Saint Enıpery "Küçük Prens" adlı kıtabında. Küçük Prens'ın kendısinden bir koyun çizmesıni istediğinı, ama hiçbırini be- ğenmediğıni yazar. Her çizdiği koyun. Kü- çük Prens tarafından "yaşlı", "hasta" gibi gerekçelerle reddedilmiştir. O zaman Exu- pcry. bir sandıkçızip Küçük Prens'everirve "tstediğin koyun bunun içinde" deı. Kuçük Prens mutlu olmuştur. Işte burada Exupery. "yaşh" bir yazar kimlığıne bürürunektedir. Oysa Küçük Prens yalnızca "kendi şimdi- si"ne benzeyen ya da benzemeyen koyunla- n görerek, hemeiı kendi işıni gerçekleştir- mek istiyordu. Gençlik. erteleme ve yoruma karşın. hemen şu andaki anlarnı güncelleş- tirmek amacındadır: Acıliyet.. Örneğın; Ku- poGrubu'nun(kurşunkalemlerlegerçekleş- tirılen) y apıtı. bu güncelleşmey le ilgıli inter- aktif bir "şimdileşme"y ı işaret ediyor. Yeni- den Gilles Deleuze'e bakalım: O, -azınlık oluş"tan söz etmekteydi. Bu, gelecekte ola- caklardan çok. "gelecek" ve "şimdiki za- man" arasında bir bütünlük kuımaktı. "Bü- yüdüğümde... Başkan olduğumda_." gibi ge- leccktekı bir iktıdar aygıtından ayrılmayı. "şimdiki zaman" hazırlamaktadır. "İktida- ra «eldiğimde şunlan yapacağım" biçimın- dekı polıtik söylemi dışlayan ve böylece ge- leceğı erkene alan genç düşünce değıl mıdır? Gençlerin yer aldığı trienal. sanatçı-yapıt arasındaki tavır farklılığını ortaya koymuştur. Trienal. sanat üzerine sonınsallar yararmak ve tartışmaya açma görevini yerine getirmiştir. (Atatürk. Afet İnan'la bir heykeli ıncelivor 1934) 1 L luslararası Öğrenci Trienali: yukarı- da vurgulanan "genç sanatçı tavn"nın. nasıl bir sanat yapıtı ortaya çıkartabileceği üzen- ne yorum yapmamıza da olanak \erdı. Yanı genç sanatçı, yapıtına yüklediği mesaj ıle "hemen-şimdi"yı hedefliyordu. ama sanat yapıtı (acaba) istenilen hedefe yöneltılebilır miydı? Kendisini (sanatçısından bıle) sakla- yan sanat yapıtı. "gelecekte" kendı üzenne yüklenecek anlamlara kapısını nasıl kapata- bilecekti? Her ızley ıcınin yorumuna açık olan sanat yapıtının kendi hedefini empoze etmesi halinde (ki; bu da bir iktıdar göster- gesidır). bir slogana ya da bir reklam iirünü nıtelığine dönüşnıesi tehlikesınden söz edi- lebilır miydı r) Aynca sanat yapıtının içinde taşıdığı. düş kurma. egemen sıstemın söy- lemlerinı. kodlannı degıştırerek yeni bıröne- ridebulunmavesistemsızliğeaçılmakarak- teri. hep "gelecek" ilebağ kurmuyormu?O- nun "oluş" seruvenı. (ilk anda sanatçının saptadığı hedefı aşarak) geleceğe doğru yö- nelen "anlamlandınlma" eylemlerinın tü- müdür. Yapıtın düş kurması tek değıl, son- suz hedefleredır. Çünkü yapıt, anlam olarak yenılendiğınde bir hedefdaha saptayacak ve bu ışlem sürüp gıdecektır. Elbette kendi yapıtının. kendinden uzak- laşacağını. yabancılaşacağmı daha önceden sezen sanatçılar vardır ve bu sezgi onları uzun süredir önemli kılıyor (Umberto Eco, Açık Yapıt'ı öne sürerken aynı düşünceden yolaçıkıyordu). Rene.Magritte'in "Bubirpi- po değildir" örneğine baktığımızda, sanatçı- nın şusözüylekarşılaşırız: "Resimdegördü- ğünüz, bu pipodan öte bir şeydir. Vani bu, tüm pipolar ve onlann bağtamlandır." Magrıtte ıçın bunu söylemek yeterlıdir ve "tüm" di- ye nıtelediği pipo ve bağlamlannı açıklamak ya da çizmek zorunda değildir. Burada yap- tığı tek şey. "tüm" pipolar üzerine bir "i- ma"da bulunmaktır O ima, doğrudan gele- ceğe yönelir. Artık yapıt. bundan sonra üze- nne yüklenmesi muhtemel her anlama açık olarak beklemektedir (aynı, E\upery'nin çizdiği sandık gıbı). Sonrakı anlamlandır- malardan sanatçının da haberi olmayacak. sanatçı yalnızca: bunun "gelecek"te gerçek- leşeceğini bilecektir. Gençlerin yer aldığı trienal. sanatçı-yapıt arasındaki tavır farklılığını net biçimde or- taya koyması bakımından son derece önem- li göriilmelıdir. "Hemen-şimdi"> ı hedefleyen genç sanat- çı. yapıtının geleceğe yönelik hedeflen kar- şısında (her zaman) "geleceğiertelemek" zo- runda mıdır'' Bunu kabullenecek mi. yoksa gelecekte (biçımlerı mitoslaştırmadan, rek- lam ürıinlen ta\rından uzak kalarak) soru- nun ı'ıstesinden gelebilecek mıdir? Evet ya da hayır Yanıt ne olursa olsun. önemli olan (eğer sanattan konuşulacaksa) sanat üzerine sorunsallar yaratmak ve tartışmaya açmak- tır frıenal btı görevı verıne getirmiştir. Amatör besteciyim Gülsin Onay'ın tüm konserlenni Berlin'de ya- şayan organizatörü sağlı- yor. tki yıl önceden bütün programlarını ayarlayan sanatçı. çok sık Türkiye'ye geliyor. Aynca, Türkiye'yi temsil etmek için Dışişleri Bakanlığı tarafından çeşit- li ülkelerde konserler veri- yor. Popüler olmayı ve işiyle gürültü koparmayı pek sevmediğini söyleyen Gül- sin Onay. çalışında da bu rahatlığın gözlenebileceği- ni vurgularken. önemli olanın sadece müziğiyle anılmak olduğunu belirtı- yor. Türkiyede Istanbul dı- şında kültür faaliyetlennin çok fazla olmamasını bü- yük üzüntüyle karşılayan sanatçı, bu gelişimin biraz zaman alacağı kanısında. Ama kendisini e.ı çok etki- leyen şeyin; Avrupa'nın hemen her şehrinde konser salonlannın ve müzik izle- yicisinin olmasına rağmen Türkiye'de bu oranın sade- ce büyük şehirlerle sınırlı kalması olduğunu belırti- yor. 19-29 temmuz tarihle- ri arasında Nevvport Festi- vali'nde 5 konser verecek olan Gülsin Onay.lstanbul Müzik Festivali progra- mından farklı olarak bu konserlerinde Schubert. Beethoven. Adnan Saygun ve Litsz'in yapıtlanna yer verecek. Eylül ayında Al- manya konserini yapacak olan sanatçı daha sonra Slovak Filarmoni ile Çay- kovski'nın yapıtlannı yo- rumlayacağı Japonya tur- nesine çıkacak. Ekim ve şubat ayiannda yine Tür- kiyede olacak olan Gülsin Onay. 'Shine' filmi ile adından sıkça söz edılen 'Rahmaninof 3 Piyano Konçertosu'nu yorumla- maya hazırlanıyor. Bu ka- dar ünlü bestecinin yapıtla- nnı yorumlarken. kendi yapıtlannı yorumlamak gi- bi bir istek duyup duy- madığını sorduğumuz da ise 'Ben amatör bir bes- teciyim. Kendi yapıtlanmı çalmak gibi bir amacım vok" dıvor son olarak. Van Gogh'urTKırda Hasatt 14.7 milyon dolara satıldı I Kültür Servisi - Ünlü ressam Vıncent Van Gogh'un "Kırda Hasat" (La Moisson en Provence) adlı suluboya tablosu. Ingıltere'de açık arttırmada 14.7 milyon dolara satıldı. Tablo, Sotheby "sde yapılan açık arttırmay a telefonla katılan veadı açıklanmayan bir kişi tarafından satın alındı. Avrupa'da şimdiye kadar satılan en pahalı modern resim, 7 yıl önce yine Londra'da satışa çıkanlan Pıcasso'nun 'Les Tuillenes" adlı tablosuydu. 'Kırda Hasat', Van Gogh'un en önemli yapıtlanndan biri olarak değerlendıriliyor Sotheby's'de satılan tablo, Amsterdam'dakı Van Gogh Müzesi'ndeasılı, aynı konulu yağlıboya tablonun. suluboya versiyonunu oluşturuyor. "Kırda Hasat' son olarak 1920'lerin sonlannda. bir lngılız tarafından satın alınmıştı. Behpamoğlu'nun son kitabı 'Mekanik Gözyaşlan' • Kültür Servisi-Ataol Behramoğlu, 1975'ten bu yana çeşitli dergı ve gazetelerde yayımlanan eleştiri yazılannı, Adam Yayınlan arasında çıkan "Mekanik Gözyaşlan" adlı kıtapta bir araya topladı. Mekanik Gözyaşlan, Ataol Behramoğlu'nun "Militan" ve "Sanat Emeğı" gıbı bırdönemin dergılennde yayımlanan eleştin yazılannı yeniden okuyucuya sunuyor. Bunlann yanı sıra Sabahattın Alı'nin. Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi önde gelen edebıyatçılann eserlerine ve çeşitli sanat dallannda ortaya konmuş yapıtlara karşı Ataol Behramoğlu'nun bakışını da ortaya koyuyor. Şainn. geniş yankılar uyandıran "Bir Gün Mutlaka" \e diğer bütün şiir kitaplan da aynı yayınev ınin listesınde yer alıyor. 'Tabutta Rövaşata' tekrar gösterime giriyor • Kültür Servisi - Yönetmen Derv ış Zaim'in ilk filmi "Tabutta Rövaşata" Beyoğlu Pera ve Çemberlıtaş Şafak sınemalannda bir kez daha Istanbullu ızleyıciyle buluşuyor. 27 hazıran cuma gününden itibaren Beyoğlu Pera Sineması'nda. 4 temmuzda Çemberlıtaş Şafak. 11 temmuzda da Bursa Pembe Çarşı Prestıge sinemalannda gösterime gırecek olan Tabutta Rövaşata. izleyiciden ve sinema eleştırmenlerinden büyük ö\gü almış ve sırasıyla şu ödülleri kazanmıştı: 1996 Antalya Altın Portakal Fılm Festivali: En İyi Fılm. En iyi Erkek Oyuncu. En lyı Senaryo. En iyi Kurgu dallannda 4 Altın Portakal. 1997 İstanbul Film Festivali: Ulusal Yanşma Jürisi Özel Ödiilü. FIPRESCT Ödülü 1997 Orhon Murat Anburnu Ödüllen: Yılmaz Güney Jüri Özel Ödülü, En fyı İkınci Fılm Ödülü. Kazandığı ödüllerden sonra bir kez daha gösterime girme şansı bulan Tabutta Rövaşata, Beyoğlu Perada iki hafta süreyle gösterimde kalacak Vakko Galenleri'nde yaz sergileri • Kültür Servisi - Vakko Sanat Galerileri yaz ayiannda Mimar Sınan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesı Heykel Bölümü öğrencilerinin heykel sergileri ve ötekı sergılen ıle Istanbul, Ankara, İzmirde sanatseverlerle buluşuyor. Mimar Sınan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Heykel Bölümü öğrencileri bronz heykel sergisi, 12 temmuza dek. Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'nde, 18 temmuz - 16 ağustos tarihleri arasında Vakko Ankara Sanat Galerisi'nde. 22 ağustos - 27 eylül tarihleri arasında Vakko Izmir Sanat Galensi'nde izlenebilir. Vakko Sanat Galerileri "nin sürekli çalıştığı sanatçılann yapıtlarmın yer aldığı karma resim sergileri ise 15 temmuza dek Vakko Ankara Sanat Galerisi'nde. 20 ağustosa dek Vakko İzmir Sanat Galerisi'nde. 15 temmuz - 13 eylül tarihleri arasında Vakko Beyoğlu Sanat Galerisi'nde. 19 ağustos - 30 eylül tanhleri arasında da tekrar Vakko Ankara Sanat Galerisi'nde göriilebilir Gustav Kuhn'dan UNICEF'e bagış • Kültür Servisi - \KM'de 25. Uluslararası İstanbul Müzik Festıvalf nin açıhş gecesinde yer alan İDSO (İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası) konserinin şefi Gustav Kuhn konser için aldığı kaşenin yüzde ellisini Türk ve Dünya Çocuklan yaranna kullanılmak üzere UNICEF'e b'ağışladı. Kası'm 1996da tstanbul Filarmoni Derneği'nin gırişımi ıle gerçekleşen İDSO'nun UNTCEF konsenni yönetmeye geleceği sırada rahatsızlığı nedenıyle konsere katılamayan Gustav Kuhn. yılda birkaç kez mutlaka bazı dernekler yaranna konserler verdiğıni ve bu yıl UNIGEF Türkiye Milli Komıtesı'ne bu bağışı yapmanın mutluluğu içinde olduğunu belirtti. Önceki gün UN1CEF yetkililerinin düzenlediği ve Istanbul Filarmoni Derneği Başkan Yardımcısı Zeynep Taşkent'in de hazır bulunduğu kahvaltı toplantısında şef Gustav Kuhn "a Türk ve Dünya Çocuklan yaranna yaptığı değerli katkı için teşekküredilmiş, kendisine UNICEF'in Türkiyedeki faalıyetleri aktanlmış ve bir şükran plaketi takdim edilmişti. BUGUN • 1. ULUSLARAR.4SI ÖĞRENCİ TRİENALİ kapsamında saat 15.00'te Sevın Okyay ile söyleşi yer alıyor. • FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da Jean-Paul Fargier'nin katıldığı "Le Monde Gazetesi Eleştirmeni Gözüyle, Fransız Videosu'nun Yenilenmesi'" başlıklı söyleşi yer alıyor. 25. ULUSLARARASI İSTANBUL M U M FtSTİVAÜ BLGUN • Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat 21.30da Kıbbutz Çağdaş Dans Topluluğu, Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda saat 17.30'da Müge Hendekli (piyano). Burak Elçi (banton), Aya İrini Müzesi'nde saat 19.00'da Viyana ve İstanbul'dan Şarkılar yer alıyor. YARIN • Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon'da saat 21 30'da Kıbbutz Çağdaş Dans Topluluğu. Atatürk Kültür Merkezi Konser Salonu'nda saat 17.30'da Ayda Tunç (keman), Üfleme Çalgılar Beşlisi izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle