Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 HAZİRAN 1997 ÇARŞAMBA
HABERLER
Ağdaş'm
oldurulmesı
• İstanbul Haber Servisi -
Alibeyköy'de bir yıl önce
Kurtuluş gazetesini
sataıken "dur" ihtanna
uymadığı gerekçesiyle lise
öğrencisi Irfan Ağdaş'ı
öldürdükleri iddia edilen,
3 polis memunınun
yargılanmasına Eyüp 2.
Ağır Ceza
Mahkemesi'nde başlandı.
Duruşmaya tutuksuz
yargılanan Terörle
Mücadele Şube
Müdûrlüğû'nde görevli
polis memurlan Aytekin
Kayhan, Birol Mıdır ve
Abdurrahman Yolcu
gelmezken Ağdaş'ın
ağabeyi Kemal ve yengesi
Şükran Ağdaş müdahil
olarak katıldı. Davada
sanık 3 polis memurunun
tutuklanması talep
edilirken mahkeme heyeti,
bu isteği reddederek
duruşmayı erteledi.
Komutanlardan
değertendirme
• ANKARA
(Cumhuriyet Bûrosu) -
Genelkurmay Başkanı
Orgeneral Ismail HakJa
Karadayı başkanlığında
toplanan kuvvet
komutanlan ve üst düzey
askeri yetkililerin durum
değerlendirmesi yaptıkJan
bildirildi. Yaklaşık 3 saat
süren toplantıda. son
siyasi gelişmelerin
değerlendirildiği
kaydedildi. Genelkurmay
Başkanlığı'nda dün saat
16.00'dabaşlayan
toplantıya Genellcurmay
Ikinci Başkanı Orgeneral
Çevik Bir, Milli Güvenlik
Kurulu (MGK) Genel
Sekreteri Orgeneral tlhan
Kılıç'la kuvvet
komutanlan katıldı.
Rize'de heyelan:
A
•••••
2okı
• RİZE(AA)- Rize'de
önceki günden beri devam
eden sağanak yağış,
Derepazan ilçesinde
heyelana neden oldu.
Ilçeye bağlı Uzunkaya
köyûnde, dün sabaha karşı
meydana gelen heyelanda,
Ibrahim Yeni'ye ait 2 katlı
ev yıkıldı. Emine (II),
tbrahimHakkı(l7),
Orhan (14) ve Aynur Yeni
(35) enkaz altında kaldı.
Emine ve Ibrahim Hakkı
Yeni öldü: çevreden
yetişenler tarafından
enkaz altından yaralı
olarak çıkanlan Orhan ve
Aynur Yeni. hastaneye
kaldınldı. Bu binanın
yanındaki evin de bir
bölümü yıkıldı. Evde
kimsenin bulunmaması
can kaybmı önledi.
Özden'e dava
reddedildi
• ANKARA (AA)-
Ankara 17. Asliye Hukuk
Mahkemesi, RP
Kahramanmaraş
Milletvekili Ahmet
Dökülmez'in, "Her
havlayana başımı
çevirsem yolda
yürüyemem" şeklindeki
açıklamasıyla kişilik
haklanna hakaret ettiğini
öne sürerek Anayasa
Mahkemesi Başkaru Yekta
Güngör Özden aleyhine
açtığı 4 milyar liralık
tazminat davasını reddetti.
Mahkeme, Özden 'in,
TBMM'de Anayasa
Mahkemesi'nin bütçe
görüşmeleri sırasında
yaptığı konuşmada kişilik
haldanna saldırdığı
gerekçesiyle Dökülmez
hakkında açtığı 250
milyon liralık karşı
davanın da reddini
kararlaştırdı.
Öğretmenlere
soruşturma
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - Eğitim-Sen'in
kesintisiz 8 yıllık zorunlu
eğitim için başlattığı
kampanyaya katılarak
"Parasız, kesintisiz, temel
eğitim" kokartmı takan
öğretmenlere bakanlık
tarafindan soruşturma
açıldığı öğrenildi.
Eğitim-Sen Ankara 1
No'lu Şube Başkanı Veysel
Yıldız, Ankara Mamak
llçe Milli
Eğitim Müdürlüğü"nûn
Sıdıka Hatun
Ilkokulu'nda kokart takan
öğretmenlere kınama
cezası vermesine karşm,
aynı okulda görev yapan
tûrbanlı öğretmenler
hakkında hiçbir işlem
yapmamasına dıkkat çekti.
CHP lideri Baykal, askeri müdahalenin sistemi kesintiye uğratmadığını söyledi
'Askerin rejime katkısı var'• Hükümetin gitmesinde
ordunun da katkısı
bulunduğunu söyleyen CHP
lideri, resmi muhtıra dahi
verilmeden kamuoyunun
oluşturulduğunu belirtti.
Partisinin grup toplantısında
konuşan Baykal,
"demokratik rejimin
ayağına batan dikenin
çıkanldığını" söyledi.
ANKAR4
(Cumhuriyet
Bûrosu)-CHP
Genel Başkanı
Deniz Baykal. 54. hükümetin
"kamuoyu baskısıyla görevden
uzaklaşmak zorunda kaldığun"
belirterek, "Ordunun da,
demokratik kamuoyu grubu
gibi bu süreçte katkısı otduğunu
kabul etmemiz gerekir" dedi.
Olağan dışı bir tablonun, bir
müdahalenin yaşandığma dikkat
çeken Baykal, "Ama rejimin
kesintiye uğramasına neden
olmavan bir durum söz konusu"
dedi. Baykal, "demokratik
rejimin ayağına batan dikenin
çıkanldığuu" söyledi. CHP
lideri Baykal, partisinin gnıp
toplantısında yaptığı
konuşmada, 54. hükümetin
kendi isteğiyle yaşamına son
vermek zorunda kaldığını
bildirdi. Rejim kesintiye
uğramadan hükümetin
uzaklaştınlmasının önemine
dikkat çeken Baykal, "Ordunun
Herkesin partilerine saldırmak. CHP'yi hedef tahtası haline getinnek istediğini kaydeden CHP Genel
Başkanı Deniz Bay kaL "Birileri seçimden çok korkuyor. Çünkü CHP büyüyor" dedi (HASAN AYDIN)
da demokratik rejim kesintiye
uğramadan, bir kamuoyu grubu
gibi bu süreçte katkısı olduğunu
tespit etmemiz gerekir.
TedirginiikJerin. sıkmölann
kay nağı konusunda kamuoyu
bügUendirilerek. toplumu
duvarhhğa çağırarak, konunun
daha vahim bir noktaya
sürüklenmesi önlenerek,
kurmayca pianlanmış strateji
doğrultusunda kamuoyu
otuşumuna katkı yapddığını
görmezden gelemeyiz" dedi.
Baykal sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun uygun olmadığnn
söyteyenler olabilir. Ancak
iktidardan kaynaklanan bir
tehdit anayasanın temetine
yöneük bir kalkışmanın
yürürlükte oktuğu dikkate
ahnırsa, bu tehdit karşısında
düşünülebilecek en zararsız, en
az sakıncalı yaklaşun içinde
kamuoyunun demokratik
duyariüıklan harekete
geçüüerek sonuç ahndığuu tespit
etmemiz gerekir. Bu. yepyeni bir
yöntem. Bir müdahaie olduğu,
olağan dışı bir tablo olduğu
açıktır. Ama bu, rejimin
kesintiye uğramasına neden
olmavan bir durumdur. Hatta
resmi muhtıra verilmesi, bir
hedef gösterilmesi söz konusu
olmadan kaygılar kamuoyuyia
paylaşüarak sağduyunun
gereğinin yapılması yönünde
kamuoyu oluşumu sağUnmışar."
Hükümet ortaklanrun, "Biz
aynlıyonız, zorlama yok"
dediğini anımsatan Baykal,
"Gülünç. Hükümet artik devam
edemeyeceğini, rejimin kendisini
taşımayacağuu görmüştür.
Çekflmek zorunda kalmalan,
kamuoyu tepkisinin hakhltğınm
itirafidır" diye konuştu. Baykal,
54. hükümeti "uğuriarken",
düzenin "ahlaki boyutuyla da,
siyasi boyutuyla da iflas ettiği"
değerlendirmesini yaptı.
"D-8'den ne çıktı" diye soran
Baykal, "Devlet Başkanı olarak
orada bulunan tran Devlet
Başkanı Ue aym yerde olma
şansını elde etti" dedi. Baykal.
1.5 yıl geçmeden
parlamentonun sorunlan
çözecek bir hükümet üretme
şansı kalmadığını vurgularken,
"Tûrkiye'nin krize
sürüklenmesinin temel nedeni
balkm tercihi değiL bunun
gereğini yapmayan
sryasetcilerdir. Lran'da,
Cezayir'deki tablo bu değüdir.
Yüzde 20lik halk desteğhle
iktidan ele geçiren partinin
rejime yönetttiği tehdkli partiler,
halk, seçim telafi edemezse
orada siyasi sorumsuzluk örneği
vardır" dedi. Baykal, Türkıye-
AB ilişkilerini değerlendirirken,
"Batıh dosuar"dan "sadece
bugûnkü hükümeti göz önünde
bulundurmamalannı" istedi.
"REFAHYOL hükümeunin
sonu bütün ülkeye hayuiı okun"
diyen Baykal, seçime dek bir
geçiş dönemi yaşanacağına
dikkat çekti.
Ecevit, Demirerin uzlaşma hükümetinin yolunu açmasını istedi
'Örtülü REFAHYOL olmasın'ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) - DSP Genel Başka-
nı Bülent Ecevit, "Resmi RE-
FAHYOL'un yerini örtüiü
REFAHYOL'abırakma" se-
naryolanna dikkat çekerek "Sayın Cum-
hurbaşkam'nm bö>le bir tertibe yeşil ışık
yakmayacağını umarım. Sayın Cumhur-
başkanı, TBMM'de büyük çoğunluğun
oluşturacağı uiusal uzlaşma için yeşil ışık
yakmair dedi.
Ecevit, dün parlamentoda düzenlediği
basın toplantısında, Tansu Çfller'in başba-.
kanlığında RP destekli azınlık hükümeti
ile baskın seçime gitme seçeneğini değer-
lendirdi. RP destekli DYP azınlık hükü-
metiyle ülkenin REFAHYOL iktidanndan
kurtulmayacağını vurgulayan Ecevit,
"Resmi REFAHYOL'un yerini örtüiü RE-
FAHYOL almış olacaktır. Öyle bir hükü-
metin ipleri fiilen RP'nin elinde buluna-
caktır. RP de sonımluiuktan görünürde
kurtulmuş olarak kendi güdümünde bir
hükümetk baskın seçime gitnıc olanağını
elde edecektir" dedi. Ecevit, bu seçeneğin
yaşama geçmesi durumunda rejim ve dev-
let bunalımının büsbütün ağırlaşacağına
dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkam'nın böyle bir
tertibe yeşil ışık yakmayacağuu umarım.
DSP, ilke olarak azınlık hükümetlerine kar-
şı değUdir. Fakat azınlık hükümeti, ancak
geniş katılımlı bir çoğunluk hükümetine
olanak bulunmayan durumlarda denene-
büir. Oysa bugün RP'nin 158 oyu karşısın-
da 390 oyluk çoğunluk vardır. O çoğunlu-
ğun içinden uiusal uzlaşma ve çözüm hü-
kümeti kolaylıkla çıkabihr."
Çözüm hükümetinin öncelikli görevinin
nüfus sayımı veya tespiti olması gerektiği-
ni bildiren Ecevit, "Seçmen kütükleri ona
göre yenkten düzenlenmelidir. Uyıım yasa-
lan halen çıkanlmamışur. Bu eksiklikler
giderilmeden yapüacak bir baskın seçim,
anayasaya ay kın olacaktır. DSP o durum-
da baskın seçimin iptali için Anayasa Mah-
kemesi'ne basvuracakur'" dedi. Ecevit, ga-
zetecilerin DYP-RP ve BBP'nin sayısal ço-
ğunluğuna dikkat çekerek "Cumhurbaş-
kam çözüm hükümetinin yolunu nasü aça-
cak" sorusuna. "Bir azınlık hükümeti ye-
rine TBMM'deld büyük çoğunluğun oluş-
turacağı bir hükümet için yeşil ışığı yakma-
h" karşılığmı verdi.
Güçiükonakolaylandavası
Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinde 15 Ocak
1996"da 11 kişinin kurşunlanarak ve
yakılarak öldürüldüğü olayla ilgili olarak
Genelkurmay Başkanhğı hakkında suç
duyurusunda bulunan Şanar
Yurdatapan, Ercan Kanar ve Münir
Ceylan'ın "Devletin emniyet ve askeri
kuvverJerini tahkir ve tezyif" suçundan 6
yıla kadar hapis cezası istemiyle
yargüanmalanna devam edildi. İstanbul
4. Ağır Ceza Mahkemesi"ndeki
duruşmaya üfl) İstanbul Şube Başkanı
Ercan Kanar kaülmazken PKK
itirafçılan Murat Demir ve Murat İpek'e
ait sahte pasaporHaria gözalnna ahnarak
tutuklanan Şanar Yurdatapan ile Münir
Ceylan katıldı. Duruşmada söz alan sanık
avukatlanndan Aynur Evliyaoğlu. rüm
sanıklann avukati Süleyman Bayram'ın
trafîk kazası ncdcniyle duruşmaya
kaülamadığını belirterek savunma için
süre istedi. Evliyaoğlu'nun isteğini kabul
eden mahkeme heyeti, duruşmayı
erteledi. (Fotoğraf: KEREM ILĞAZ)
Cindoruk
'Hemen
seçim
anayasaya
takılır'
ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu)-DTP Genel
Başkanı Hûsamettin
Cindoruk, gerekli
düzenlemeler yapılmadan
çıkanlacak seçim karannm
Anayasa Mahkemesi'nce
iptal edileceğini söyledi.
Cindoruk. partisinin dün il
başkanlan toplantısı
öncesinde yaptığı
konuşmada, MGK'de
alınan 18 maddelik
"yaptinm uyanlı
kararlann", sivillerin
imzasıyla "anayasal bdge"
olduğunu söyledi.
Cindoruk, o günlerde, bu
kararlann siyasal sonuç
doğuracak "muhüra"
niteliğinde olduğuna
dikkat çektiklerinı,
ancak bu kararlann altma
imza atanlann uyanlara,
"kulak asmadıklannı"
belirtti. Cindoruk,
REFAHYOL hükümetinin
karşılıklı olarak
"yolsuzluk dosyalannı
kapatma" stratejisi
üzerine kurulduğunu,
hükümetin. Meclis'in
denetim mekanizmalanm
tıkadığmı belirtti. Askerin.
olaylar karşısında
demokratik sabır
göstermesi, siyasetçilerin
de orduyla inatlaşmayı
bırakması gerektiğini
söyleyen Cindoruk,
"Siyasetçüere ta\siyem, 28
şubattan bu yana devam
eden askeri gücün
söylemlerini çok dikkatii
incelesinler, bunlaria
inatiaşma yerine
uzlaşmaya, hakhhğı
olanlan çözmeye
uğraşsuuar" dedi.
SIFIR NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planetcom.tr
Genelkurmay'ın irtica bri-
fınglerinin ardından özellikle
Islamcı kesimler, "asker vesa-
yef/"nden söz etmeye başla-
dılar. Refah Partisi yanlısı ga-
zeteler, TV kanalları; demok-
ratlan, asker vesayetine karşı
çıkmaya çağıran yayınlaryapı-
yorlar. YlMPAŞ'ın televizyonu
Kanal 7, her gün demokratla-
rı bu sınavdan geçiriyor. Sına-
vı geçen bazı solcu yazarlan
da iltifat olsun diye program-
lanna davet ediyor.
"Asker vesayeti" propagan-
dası bazı çevrelerde öylesine
etkili oldu ki "Ordu siyasete
kanşmasın" diye demeç ve-
ren BBP'lileri demokrasinin
yılmaz savunucuları sayanlar
bile çıktı. Türkiye, bir asker ve-
sayeti altında mıdır? Evet öy-
ledir. Türkiye'de demokrasi,
vesayet altında mıdır? Evet
öyledir.
Artık yeni sorulara geçebili-
riz. Ülkemizi asker vesayeti al-
tına sokan yasal çerçeve ne-
'Asker Vesayeti'
dir? Öncelikie 1982 Anayasa-
sı. 12 Eylül 1980 askeri darbe-
sinden sonra değiştirilen Siya-
si Partiler Yasası, Ceza Yasa-
sı, Dernekler Yasası ve daha
birçok yasa, siyasi rejimi ağır
bir vesayet altına almış du-
rumda. Bu vesayet, yalnızca
askeri bir vesayetle sınırlı de-
ğil. Devlet güvenlik mahkeme-
leriyle, olağanüstü yargılama
yöntemleriyle, polisin arttınlan
yetkileriyle Türkiye, biranlam-
da polis devleti görünümün-
de.
Bu vesayet rejimine, Güney-
doğu'da uygulanan Olağa-
nüstü Hal Yasası'nı eklersek
tablo tamamlanabilir. Işte bu
vesayet rejimi altında Türkiye,
yıllardır büyük acılar çekiyor.
Köyler bombalanıyor, insanlar
kaçınlıp öldürülüyor, yargısız
infazlaryapılıyor, bunun hesa-
bını sormaya kimsenin gücü
yetmiyor. Karşı çıkanlar bir şe-
kilde susturuluyor. Örneğin
Hakkâri'deki "üniformalı çe-
te" ile ilgili araştırma yapan
CHP milletvekilleri hakkında
Genelkurmay suç duyurusun-
da bulunabiliyor.
Manisa'da gençler işkence-
ye uğruyor, ağır cezalara çarp-
tırılıyor. Üniversite kapılarında
gençlerimizin tepesine polis-
ler, öldüresiye cop indiriyorlar.
Çocuklanmız kan revan içinde
sokak aralarına kaçıyorlar.
Metin Göktepe'nin katilleri,
devlet tarafından korunuyor.
Gazi Mahallesi'nde yurttaşla-
rı sırtlarından vuran polisler,
terfi ediyoriar. Şefleri ise millet-
vekili ve bakan yapılıyor.
Tûrkiye'nin bir vesayet reji-
mi altında olduğu yeni mi ak-
lınıza geldi? Örneğin çok sayı-
da gencin katili olarak aranan
Abdullah Çath'nın samimi ar-
kadaşı ve eski şefi Muhsin
Yazıcıoğlu'nun bu rejime itira-
zını hiç duydunuz mu? Köyler
bombalanırken Özel Harekât
Timleri binlerce kanunsuzluk
yaparken Yazıcıoğlu neredey-
di? Susuriuk'la ilgili dosyalar
ve belgeler hasır altı edilirken
BBP'den bir şikâyet geldiğine
şahit oldunuz mu? Yalnızca
memnun olduklannı biliyoruz.
Tomris Özden, albay eşi
Güneydoğu'da yaşamını yitir-
diğinde devleti eleştirmişti.
Kocasını, ordu içindeki savaş
yanlılarının öldürdüğünden
şüphe duyduğunu belirtmişti.
Susurluk sonrası, bu şüphele-
rin doğru olduğuna ilışkin çok
sayıda ipucu ele geçirildi. Kim-
se bu nedenle vesayet rejimin-
den şikâyet etmedi. Tersine şi-
kâyet eden insanlar linç edil-
mek istendiler. Bugün vesayet
rejiminden söz edenler, o dö-
nemde hiç seslerini çıkarma-
dılar.
Terörie Mücadele Yasa-
sı'nda küçük bir değişiklik ya-
pılmak istendiğinde, değişikli-
ğe karşı çıkanlar generalleri
gerekçe göstermişlerdi. Ge-
nelkurmay açıklamalar yapa-
rak bu değişikliği engellemiş-
ti. O zaman Muhsin Yazıcıoğ-
lu ve Refah'ın demokrat gaze-
teleri veTV'leri neredeydi?
Çifte standartlılar ve de-
mokrasiyi içine sindiremeyen-
ler, özgürlükleri savunamazlar.
Tûrkiye'nin özgürlüğe, insan
haklanna saygılı bir rejime ve
banşa ihtiyacı var. Demokrat-
lık, bu konularda karariı tavır-
la ortaya konursa bir anlam
ifade eder. Şevki Yılmaz'ın
küfür özgürlüğü demokrasi
değildir. Şevket Kazan'ın ak-
lına her estiğini yapmasının
demokrasiyle bir ilgisi yoktur.
Ülkemizde demokratlığın en
temel kriteri, vesayet rejimine
cesaretle karşı çıkmaktır.
GLOBALPOIJTİKÜLTÜR
ERGİN YILDIZOGLU
Yoksulluk mu İstikrar mı?
Biliyorum, "Böyle sonı olur mu?" dtyeceksiniz,
"hele sen önce, şu istikrardan ne kastettiğini bir
açıkla." Haklısınız. Bu yüzden, başlıkta sunduğum
"denklemdeki" istikrar kavramını OECD'den birak-
tarmayla sorgulayalım: "Avrupa Ortak Para Biri-
mi'ne saptanan tarihte geçmek, bir ertelemenin
yol açacağı kanşıklıklann riskini almaktan daha iyi-
dir."
Ortak Para Birimi'ne geçmeye aday ülkelenn, uy-
maları gereken iki önkoşul var. Bütçe açığı
GSMH'nin yüzde 3'ünden daha büyük, kamu borç-
lan da GSMH'nin yüzde 60'ından daha yüksek ol-
mayacak. Ne ki Fransa, Almanya, Ispanya, italya gi-
bi ülkelenn benimsedikleri neo-liberal politikalar, ge-
çen on yılda, işsizliği arttırdı, dolayısıyla işsızlik har-
camalannın bütçe açığına katkısını da. Buna karşı-
lık sermaye vergileri gerektiğı gibi arttınlmak bir ya-
na, sürekli düşürüldü. Böylece bütçe gelirieri daha
dageriledi. Ingiltere, 1980'lerde kamu işletmelerini
satarak bir süre için bütçe açıklannı kapamıştı ama,
bugün o da bütçesini denkleştirmekte büyük zor-
luk çekiyor. Şimdi, söz konusu ülkelenn hemen hiç-
biri Ortak Para Birimi'ne geçiş koşullanna uyamıyor.
Ama bu koşullara uymak imkânsız değil, en azın-
dan kâğrt üzerinde. Vergilerde yapılacak bir düzen-
leme, sermaye gelırlerinden işsizlere ve yoksullara
yapılacak bir miktar transfer, yoksullara ek yük ge-
tirmeden bu açığı kapatabilir. Aşağıdadeğineceğim
gibi, bugün durumu idare etmekle yetinmek de ar-
tık mümkün değil. Insani değil! Gelir dağılımında
ciddi düzeltmelere gitmek gerekiyor.
Ancak Avrupa'da hükümetler, Tony Blair'in söz-
leriyle, sermaye gelirierini vergilendirmeyi ve zengin-
lerden yoksullara transfer yapmayı gündemden çı-
karmışlardı. Bu yüzden de önlerinde iki seçenek
vardı: Kamu harcamalannı ve sosyal yardımlan da-
ha da kısmak ya da Ortak Para Birimi'ne geçiş ta-
rihini bir süre için ertelemek. Fransa'da Sosyalist
Parti'nin iktidan, ikinci seçeneği gündeme getirdi.
Ancak, "Aman "diyorOECD, "sa/c;nA)a/"Yoksaka-
nşıklık çıkar. Alman muhafazakâr hükümeti ve Tony
Blair de OECD ile aynı fikirde.
Bu kadar korkulan bu karışıklık ne acaba? Yoksa
devrim olması mı bekleniyor? Tabii kı hayır. Ortak
Para Birimi'ne zamanında geçilemezse, hesaplan-
nı bunun getireceği "parasal istikrara" göre yapmış
olan mali piyasalar (dünyanın rantiyeleri ve spekü-
latörleri) düş kınklığına uğrayacak ve zayrf paralar-
dan güçlü paralara kaçmaya başlayacaklar. Bu da
ortalığı toz duman edecek.
Şimdi bir parantez açalım ve bir başka gerçeğe
bakalım: Avrupa Biriiği'nde halkın ortalama yüzde
17'si yoksulluk sının altında yaşıyor. Bazı ülkelerde
bu oranlar şöyle: Almanya'da yüzde 11, Belçika ve
Hollanda'da yüzde 13, Fransa'da yüzde 14, İtalya
ve Ispanya'da yüzde 20, Yunanistan'da yüzde 22,
Ingiltere'de yüzde 22 ve Portekiz'de yüzde 26. Av-
rupa ortalamasında, 16 yaşından küçük çocuklann
yüzde 20'si yoksul ailelerde yaşıyor. Bu oran da ba-
zı ülkelerde şöyle: Danimarka yüzde 5, Fransa yüz-
de 12, Almanya yüzde 13, İtalya yüzde 24, Porte-
kiz yüzde 28 ve ingiltere yüzde 32 (Intemational He-
rald Tribune, 15/5/97). Bu sonuçlan üreten araştır-
maya göre sosyal haklann yüksek olduğu ülkeler-
de bu oranlar düşük, neo-liberal politikalann uygu-
landığı ülkelerde ise bu uygulamayla doğru orantı-
lı olarak yüksek. 18 yıl neo-liberal deneyi yaşadık-
tan sonra, işsizliği Avrupa'da her ülkeden daha ça-
buk düşümnekle övünen Ingiltere'nin durumu ise
yukandaki rakamlann gösterdiği gibi içler acısı.
OECD, Kohl ve Blair, Ortak Para Birimi'ne geçi-
şin ön koşulunu, mali piyasalann istikranna, diğer
bir deyişle mali sermayenin taleplerine öncelik ve-
rerek saptadıkları için de bugün mali istikran koru-
mak adına yoksulluğun artmaya devam etmesine
göz yumuyorlar.
Tabii, oyunun kurallannın, mali sermaye tarafın-
dan değil de emekçi halka sorumlu olduklannı bir
an bile akıllanndan çıkarmayan demokratik hükü-
metler tarafından konduğu bir dünyada, Avrupa bir-
liğinın önkoşulu, kişi başına milli gelirde, işsizlikte,
gelir dağıiımını ölçen "Gini oranı "nda, çevre kirlen-
mesinin düzeyinde vb. aranabilirdi. Neyazık ki yük-
selmekte olan kapitalizmin düşünürierinin "Ekono-
mik özgürlükler sadece bir kolaylıktır, demokratik
özgüriüklerden ise asla vazgeçilemez" dedikleri
günler geride kaldı. Bu yüzden, bugün eğer emek-
çi sınıflar da sahip çıkmazsa burjuva demokratik
özgürlüklerin dahi, bunlan kullanmaya olanak sağ-
layan maddi koşullar (refah düzeyi) piyasa ekono-
misi tarafından aşındınldığı için, geleceği çok karan-
lık.
Avrupa Para Biriiği ise Kohl ve Blair'in arzuladığı
biçimde gerçekleşirse neo-liberal politikalan savu-
nan bir ekonomist, Prof. Elie Cohen'in sözleriyle,
"Para politikası klasik demokratik siyasetin etkisin-
den kurtulacak. Siyasi demokrasiye, Avrupa düze-
yinde bir düzenlemeye gerek kalmayacak" (Le
Monde Diplomatique, Mayıs 97).
ergin(& ergin.demon.co.uk
BBP'den manevra
'Yenihükümete
destek vereceğiz'
ANKARA (Cumhuri-
yet Bûrosu) - Partisinin
hükümete verdiği desteği
çektiğini ve hemen seçi-
me karşı olduklannı açik-
layan BBP Genel Başka-
nı Muhsin Yazıcıoğlu.
DYP Genel Başkanı Tan-
su Çiller'in başbakanlı-
ğında kurulacak yeni ko-
alisyon hükümetine ya da
azınlık modelıne de des-
tek verecekJerini açıkla-
yarak büyük bir manevra
yaptı.
Shovv TV'de, önceki
gece "32. Gün" programı-
na katılan Yazıcıoğlu, RE-
FAHYOL hükümetinde
yer almak için pazarlık
yaptığını kabul ederek
şunlan söyledi:
"Türkiye'de her şeye
rağmen bir anayasa var.
Türkiye Cumhuriyeti la-
ik. demokratik, sosyal hu-
kuk devletidir. Bu noktada
hükümeti, hükümet gibi
işletebilecek, demokrasi-
nin işletilmesi ile ilgili bir
pazarlık yaptık. Bu hükü-
mete güvenoyu verdik.
Merkez sağ da. sol da bir
araya gelmediğine göre,
nasil bir hükümetçıkacak
ortaya. Kaosa neden ol-
mamaktcin 'Evet' dedik."
Yazıcıoğlu, "YOLRE-
FAH'ı destekleyecek misi-
niz" sorusunu da şöyle ya-
nıtladı: "Biz şu anda de-
mokrasinin üzerindeld
gölgeyi kakürmak, miüet
iradesinin böyle sopayla
kovaianmasını önlemek ve
ülkede sandığı milletin
önüne koymak için bu al-
ternatife "Evet" diyeceğiz.''
Yazıcıoğlu, parlamen-
tonun başka bir hükümet
çıkaramaması nedeniyle
DYP'nin kuracagı azınlık
hükümetini destekleye-
ceklennı de söyiedı.