06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
18 HAZİRAN 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 11 ALLEGRO EVtN tLYASOĞLU Festival insan sesiyleFestival insanm kendine en yakın çal- gısıyla, kendi sesiyle başladı. Altı ses sa- natçısından oluşan The King's Singers, seslerini birer çalgı gibi kullanabilen ve olağanüstü uyuşumlanyla küçük bir or- kestra gibi ses veren bir topluluk. Ayıu topluluk festivalin açılış törenlerinin de konuğu idi. Aya İrini'deki tören ve spon- sorlara teşekkür konseri için böylesi bir eşliksiz koronun yerine daha canlı bir hoş geldin konseri düzenlenebilirdi. Ne de olsa tören çagnlılan programı seçerek gelmiyorlar, ne sıınulursa onun izleni- mi ile aynlıyorlar. Ancak ses sanatçısı- nın hûnerini sergilemek, insanoğlunun disiplinle neler yapabileceğini kanıtla- mak açısından ilginç bir ikramdı. A Cap- pella, koro adını verdiğimiz çalgı eşli- ği olmayan korolar. Rönesans ile önem kazanmış ve seslerin dengesi kadar ses ve söz dengesinin üstünde araştırmala- ra yol açmıştır. Bu nedenle vokalistle- rin son derece iyi bir diksiyona sahip ol- malan, ses kadar söze önem vermeleri beklenir. The King's Singers, bize röne- sanstan bu yana gelişen vokal müzik bi- çimlerinin tarihsel dönemeçlerini sun- du. A Cappella geleneğini günümüzde de kullanabilmenin sırlannı açıkladı. Her bir dönem bir diğerinden farklı ol- duğuna göre her birinin seslendirme bi- çemmin hakkını vererek yüzyıllar için- de bir gezinti yaptırdı. Bu topluluk Cambridge'deki King's College'da 1968'de kurulmuş. Birokul korosu olarak yola çıkmış ve profesyo- nel kimliği ile bugüne dek gelmiş. "Kra- bn Şariacdan" olarak Tûrkçeye çevir- mek sakıncalı bence. Çünkü bu başlık, "yüzyıllardan beri krala şarkı söyleyen, krah eğlendiren'" anlamını taşıyor. Oy- sa The King's Singers, KingsKoleji'nin korosu olma özelliğinde. Kuhn ve İDSO Avusturyalı şef GustavKuhn, 1970'te önce operayı yönetmek için tstanbul'a gelmiş, ardından senfoniyi yönetmiş ve böylece tığ gibi bir delikanlı olarak şef- likkariyerine Istanbul'dabaşlamış. Son- radan Maderna ve Karajan ile çalışma- sı ona başlı başına bir kişilik kazandır- mış. Aynı zamanda felsefe ve psikoloji eğitimi gördüğünden orkestra üyeleri ile çok içten bir bağ kurabiliyor. ID- SO'yu önceki yıllara göre çok gelişmiş bulduğunu, aralannda son derece yete- nekli üyelerin bulunduğunu belirtirken iki şeyden yakınıyor. Disiplin eksikliği ve yötecli Jkişisel çalışma olmayışı. Kuhn'un bu çok anlamlı tanısmdan ya- ;•;•••• !•••••• ••••••• !!••••• ÎS.BUSUÖlMlftSI İSTAKBBt mi\% FES1İ5HUÎ '***** -L—_%m . \ 'Â, "The Kîjııfs StııaeıV Lstanbul Müzik Festivali, insanın kendine en yakın çalgısıyla, bir koro ile başladı. The King's Singers'ın özenli dinletisi; ÎDSO'nın başanlı konseri ve Kremlin Oda Orkestrası'mn bol bisli konseri ile ilk iki gününü tamamladı. rarlanmak gerek. Kuhn çok yönlü bir şef. Çağdaş müziğin de tanılımını yapıyor. Kendi öncülüğünde kurulan Aleatorisc- he Musik Institute çağdaş müziği öğret- me, tanıtma ve seslendirme amacını gü- düyor. Çağdaş müziğe yatkınlığı ve Türkleri yakından tanıması nedeniyle programdaki ilk yapıt olan Saygun'un Ayin Raksı'na yepyeni birboyut kazan- dırdı. Bugüne dek dinlediğimiz yorum- lardan farklı. daha yumuşak bir anlatım getirdi. IDSO konserinin ikinci yapıtı, üç ha- nım kemancımızın Ayla Erduran, Suna Kanve Bahar Biricik'in solistliğindeki Vivaldi'nin Fa Majör konçertosu, prog- rama renk kattı. Ünlü Barok besteci, Antonk) Vıvaldi 1704'ten 1740'a kadar müziğe yetenekli kızlann yetimhane- sinde (Pieta) öğretmenlik yapar. Ve eğer aynı çalgı için eşit yetenekte birkaç ço- cuk varsa konçertolannı da bir değil, birkaç solist için yazar. Işte bu konser- de dinlediğimiz üç keman için konçer- to da bunlardan birisiydi. Suna Kan ve Ayla Erduran, ülkemizide keman yorum- culuğunun tarihini yazmış kişiler! Ba- har Biricik ise festival ile yaşıt genç bir yetenek. Her biri ayn ekollerden gelse de, genelde aksamayan bir birliktelik sergilerdiler. Bu arada Gustav Kuhn'un, Karajan'm son zamanlannda yaptığı gi- bi. klavsenc oturarak yapıu yönetmesi ilgînçti. Ne de olsa Vivaldi zamanında henüz orkestra şefi yenne topluluğun ara- sında oturan bir sürekli bas çalıcısı tem- poyu vermekten sorumluydu. Ve Brahms'ın 1. Senfonisi'nde şef Gustav Kuhn ile tstanbul Devlet Senfo- ni Orkestrası tüm hûnerini sergiledi. Brahms, romantiklerin arasında klasik biçime en sadık kalmış bestecilerden biri. Hatta 1. senfonisini, Beethoven'e ya- kınlıği nedeniyle zamanın ünlü orkest- ra şefi Hansvon Bülkm, "Beethoven'in Onuncu Senfonisi" olarak adlandırmış! Besteci bu birinci senfoniyi ondört yıl içinde ve41 yaşında bestelemiş. Müzik tarihindeki kimi büyük bestecilere gö- re.çokgeç bir yaş. Zira Mozart9 yaşın- da, Mendelssohn 12, Prokofıef ise 11 yaşında ilk senfonilerini yazmışlar! Eski bir dostluktan mı yoksa psiko- loji eğitimi gördüğünden mi, bilemiyo- ruz ama Gustav Kuhn orkestra üyeleriy- le içten bir bağ kurabildi. Orkestramı- zın nicedir böylesi bir ton birliği içinde çaldığını anımsamıyorum. İDSO, ken- tin evsahibi orkestrası olarak, herhangi nitelikli bir konuk orkestradan farksız tınladı. Bu arada Gustav Kuhn'un kaşe- sini UNICEF'e bağışlaması da kutla- nacak bir davranış. Tatu ve Kremlin Oda Orkestrası Kremlin Oda Orkestrası, şef Mischa Rachlevsky tarafmdan 1991'de kurul- muş genç bir topluluk. Rachlevsky Ame- rika ve A\Tupa'da birçok orkestra kur- muş, yönetmiş ve CD'ler yapmış bir şef. Kİremlın Oda Orkestrasrnı sırf Rus bestecilerin yapıtlannı CD yapabilmek için kurmuş. Başta birinci çellistleri ol- mak üzere topluluk, yetenekli sanatçı- lardan oluşuyor. Rossini'nin sonatını ve Stravjnski'nin Re tonundaki orkestra konçertosunu büyük bir titizlik ve be- raberlikle yorumladılar. Flütçümüz Gülşen Tatu'nun solistli- ğindeki Devienne'in 2 numaralı flütkon- çertosunun özellikle ikinci ve uçüncü bö- lümünde de solist-topluluk arasında gü- zel bir birliktelik sağlandı. Kendisi de flütçü olan Fransız besteci Devienne, on iki flüt konçertosu yazmış. Karakter olarak kendinden önceki Barok dönemin ve içinde yaşadığı kalsik dönemin nite- likleri kadar bir sonraki romantik döne- min de beklentisi seziliyor yapıtlannda. Gülşen Tatu. Devienne'e özgü tüm özel- likleri sergileyen bir yorum sundu. Bis olarak Gluck'un Orfeo ve Euridyce'sin- den Kutsal Ruhlann Dansı bölümünü çal- malan Devienne'in uyumlu sesini de- vam ettirdi. Ve Tatu'nun "LookOufbaş- lıklı modem bis parçası. flütün günümüz- deki değişik kullanımına ömek oluştur- du. Çaykovstd'nin Floransa Anılan as- lmdaaltı çalgı için yazılmış. Pentatonik yapısı, senkoplu ritimleriyle seslendir- mesi oldukça güç bir çalışma. Aslında besteci yazarken de oldukça güçlük çek- miş bu yapıtı. Kjemlin Oda Orkestrası ritmik dokuyu daha kesin çizgilerle yo- rumlayabilirdi. Konserin ardından Rach- levsky'nin bis parçalan bitip tükenmek bilmedi. Halkı coşturmak için seçilenbis parçalan giderek hafifledi ve sonunda "ŞıkKum"a kadar vardı. Böylesi klasik bir dinletinin ardından eğlenceli sesler yerine konserin özüne bağlı seslerin kulağımızda kalmasını yeğ tutardık. Müdkçüer tarihin gerisinde kakımaz AHMETSAY ANKARA-Konser sezonunun uzama- sına bu yıl müzikseverler öncülük ediyor. Yağmura çamura kimsenın aldınş ettiği yok. Binlerce kişilik açıkhava tiyatrolan, hatta stadyumlar hıncahınç doluyorve et- kinlıklerin ardı arkası kesilmıyor. Program şöyle: Önce Istiklal Marşı söyleniyor (ta- bii kadm-erkek hep birlikte), sonra "ko- nuşmacımn desteÛenmesi" fırsatıyla la- iklık sloganı atılıyor ve bu slogan yeri gö- ğü inletiyor. en sonra da büyük bir coş- kuyla müzik etkınliği izleniyor. Program, bu biçimiyle öteki kentlerimize de yayıl- dı: Antalya'daki Aspendos Festivali'nin görkemli açılışından sonra, geçen hafla baş- kentte ODTÜ Stadyumu'nda ve Bursa'da Kültür Park'ın açıkhava tiyatrosunda ay- nı coşku yaşandı. Bunda bir iş var. "Ne- dir bu iş" diye sorarsanız, bence müzik- severler "briflng" yapıyor. Müzikseverlerin brifingi, bir orkestra konserinin programına çok benziyor: Ön- ce bir "uvertür", sonra solo çalgı ve or- kestranın diyaloğundan oluşan bir "kon- çerto", sonra da dev bir orkestra eseri, bir "senfoni"... Programın anaçızgilerine ba- kıhrsa "brifîng"ler senfonik bir konser! CSO'nun ODTÜ Stadyumu'ndaki kon- sen yağmur altında gerçekleşti. Yağmu- run hızlanması üzerine, çalgılann korun- ması için dinleyicilerden "şemsiyeli 50 ki- şi" istendi ve konser böylece sürdürüldü. Bursa'daki 36. Kültür Festivali'nin açılı- şında ise yine Gûrer Aykal yönetkninde- ki CSO, laiklik sloganmda birleşen bin- lerce kişilik dinleyici korosuna eşlik etti. Bursa'dan dönen orkestra üyesi bir dos- tum, dinleyicinin coşkusunu anlatmakla bitiremiyor. Güzel, ama bu coşkunun ön- cüsü hep müzikseverler mi olacak? CSO, hep "eşBkeOnek"le mi kalacak ya da "da- vete kabet''le mi yetinecek? Müziğin ve müzikçilerin "öncü" görevi, dinleyicinin yarattığı olanaklara mı bırakılacak? CSO yönetimi, arrık şu gerçeğin bilincinde ol- malıdır: Müzikçi, hiçbır çağda ve ülkede 'Harihingerisinde" kalmamıştır. Bizde de 21. yüzyıla girerken ortaçağ şarkılan söy- lenemez. Türkiye'nin "ana müzik knru- mu" olarak CSO, öncügörevini yerine ge- uimeli, müziğin "önder gücû"nü kanıt- lamalıdır. Aspendos dersleri Türkiye'nin turizm gelirinin üçte biri Antalya'dan sağlanmaktadır. Türkiye ge- nelindeki bu oranm çarpıcılığına kapılma- yalım. Asıl ölçüt, "yatınm karşılıgında- ki gefir"dir. Antalya'daki bunca yatınm- dannice gelir elde ediyoruz. Sorun budur. Eğer mecut yatınmla daha fazla gelir sağ- kûmanın yoİlannı araştırmıyorsak ya da a kârpayı"nı pek umursamıyorsak, turiz- min *H"sini bile bılmiyoruz demektir. Tu- rizmi bırakahm, ışletmecihkten, ekono- miden hiç anlamıyoruz demektir. Bunla- n da geçelim, "verimlüik oranı''nın esas alınmadığı bir yerde, insan zekâsı, insan yaratıcılığı kullanılmıyor demektir. Bir de bunun karşıtı var: Verimliliğin turizm alanındaki çarpıcı ömeği "Verooa Festi- vaK". Hem öyle çarpıcı ki, Bay OBver Thiete,ltalya'nın bu küçük kentindeki sa- nat festivalıni örnek gösterdiğinde tokat yemiş gibi oldum. Bay Thiele, Avrupa'nın başlıca turizm firmalanndan biri olan TUl'nin Türkiye yetkilisi ve aynı zaman- da "iberOtelkri'' zincinnin genel müdü- rü. "Bir büene sor" demişler, işte size tu- rizm îşlerinin erbabı! Bu yetkilinin ağzın- dan "Verona FestivaK" örnek gösterildi- ği anda, "kükürturizmi''nin düzey yük- selten nasıl bir sihirlı değnek olduğunu bir kez daha anladım ve kafamdaki hesaplar fırdönmeye başladı: Verona'ya gelen yüz bin turist, Antalya'da konuk ettiğimiz söz gelişi üç milyontunstinbıraktıgı geliri kat- lıyorsa biz bu işi pek akıllıca yapmıyoruz demektir. Aspendos Festivali, ekonomik boyut- laraçısından işte buönemdedir. Aynca, Tür- kiye'nin prestiji açısından parayla satın alınamayacak değerleri içermektedir: Ta- rihsel mırasa sahip çıkan uygar bir ülke- de düzenlenen çağdaş bir festivalin yara- tacağı "imaj"ı küçümsemek, "uhısal bi- Bnç"ten yoksun olmak anlamına gelir. Kültür Bakanı istediği kadar '^niDiyetçi- Bk r ten, "miffi görûş"ten dem vursun, As- pendos Festivali örneğinde görüldüğü gi- bi, sanat hareketlerini desteklemediği öl- çüde "ulusal bümç"ten yoksundur. Milli- yetçilik, "milli \icdan"ı temsil etmektir; u milliçıkarlar*"ı kollamaktır; Türkiye'nin uluslararası plandabaşan sağlamasınayol açmaktır; sanatı desteklemektir. Bay Isma- il Kahraman, desteklemek bir yana, As- pendos Festivali'ni baltalamaktadır. Fes- tivali düzenleyen Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlügü'nü elinden gelse birka- nş suda boğacaktır. Festivalin açılışından hemen iki gün sonra, birtelevizyon kana- lında gördüklerimiz bizi hiç de şaşırtma- dı: Hiçbir temsil yeteneği ve yetkisi bu- lunmadığı halde cumhurbaşkanını ziyare- te giden altı yedi kişilik bir "esld sanatç>- lar" gruba, opera ve balede işlerin iyi git- mediği yolunda izlenim yaratmaya çaba- lıyordu. Aspendos Festivali. "mflfigörüş''ü yansıtmadığı için "milli'' değıl mi yoksa? Aspendos'tan ayağının tozuyla dönen Sa- yın Cumhurbaşkanı, neyin "milK'', kimin "milli" olmadığını gammazcılardan mı ögrenecek? Çok acıkür ki, "mflBçtkarlar"ı kollamanın yolu, "milli vjcdan"dan ge- çer Dılersenizbunubir"büen"esoralım. 11. Uluslararası İzmir Festivali'nin açıbşında Ola Rudner yönetimindeki Vlj'ana FUarmoni Orkestrası'nın dinktisine Ferhanve Ferzan Önder piyanolanyla kabldılar. Festivalden ilk izlenimler ONDERKUTAHYALI İZMİR- 11. Uluslararası Izmir Festi- vali'ni izleyecek olan medya mensupla- nna, yıllarönce Makedonya'dan alınmış olan birbeledryeotobüsü aynImıştı. Efes Antik Tiyatro'ya yaptığımız yolculuk yorucu geçti; çünkübindiğimiz araç, as- faltın tozlanndan bile etkilenerek sarsı- lıyordu. Buna gürültüyü de eklemelisi- niz. Tiyatronun önünde epey bekletildik. Kapılar dinletiden yanm saat önce açıl- dı. IZDSO'nun verdiği "Bahar Konse- ri"nin tersine, dingin bir müzik akşamı- nın yaşanmaktaoluşu güzeldi; ama bu ma- daryonun öbür yüzünde sanatseverlerin ilgisizliği vardı. Izmir'i, kendi dışındaki sanat dünyasıyla buluşturan bir müzik olayına daha fazla destek vermek gerek. Orkestradan iki güzel senfoni Evet, 10 haziran salı akşamı, Efes An- tik Tiyatro'da, 11. Uluslararası tzmir Fes- tivali'nin açılışmdayız. Festivalin ve onu paraca destekleyen kuruluşlann tanıtıl- masından sonra IKSEV Yönetim Kuru- lu Başkanı Sayın Ffliz Eczacıbaşı Sarper güzel bir konuşma yaptı; Atatüirk çocu- ğu olmanın, o büyük insanın sanata ver- diği önemi gönüllerde yaşatmanın coş- kusunu dile getirdi ve Izmir Festivali'nin her yıl yeniliklerle dolu olarak süreceği- ni söyledi. Açılış dinletisini CMa Rudner'in yö- nem'ği Vîyana Filarmonia Orkestrası ver- di. Programda, F. Schubert'in D. 759 mı minör ve Beethoven'in op. 93 fa majör S. senfonileri vardı. Genç piyanistlerimiz Ferhan ve Ferzan Önder ise W. A. Mo- zart'ın K. V. 365 mi bemol majör iki pi- yano için konçertosuyla dinletiye katıl- dılar. Önder kardeşler. HÜ Ankara Devlet Konservatuvan'ndaEBfve Bedii Aran'la piyano eğitimine başladılar. HÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Piyano Bölümü'nü üstün dereceyle bıtirdiler. Ardından, Bil- kent Üniversitesi'nin bursuyla Viyana Müzik Akademisi 'ne giderek, orada Prof. Nod Fioresve PaulBadura-Skoda'yla ça- lıştılar. Salzburg Mozarteum'daki öğret- menleri ise bir zamanlann ünlü ikilisinin üyesi Prof. Alfons Kontarsky idi. 1988'de ve 1990'da ttalya'da, 1994'te de Ham- burg'da ödül kazandılar. Kısa süre için- de altı dolaymdaki festivale katıldılar. Aynca Leipzig, Viyana, Zürih, Tokyo, Münih, Zagreb gibi merkezlerin ünlü dinleti salonlannda çaldılar Sanatçılar sevimli bir Mozart yoru- munu sergilediler. Birinci bölümün ka- dansında rastladığım bir-iki aşın pedal dı- şında piyanodan çıkardıklan ton. 18'in- ci yüzyılın Avusturya klavyesindeki in- celikleri yansıtıyordu. Teknikleri usta- caydı; hızlı aldıklan birinci bölümle fı- nal teknik yönden temizdi. Müziği bir- likte duyumsamalan, birpiyanodan öbü- rüne geçen cümlelerin akıcılığını sağla- dı. Teşekkür için çaldıklan D. Milha- ud'nun Scaramouche süirinden son bö- lümde ise yüzyilımızın ha\ r asını yansıt- tılar. Öte yandan Haydn'dan Schönberg'e uzanan Avusturyalı bestecilerin en yet- kili yorumcusu sayılan Viyana Filarmo- nia Orkestrası, OlaRudner'in seslendir- diği iki güzel senfoniyle müzikseverleri mutlu kıldı. Rudner 30 Kasım 1996'da Izmir'de seslendirdıği Çaykovski'nin 4. senfoni- siyle büyük heyecan yaratmıştı. Kopen- hag'da, Manchester'da ve Salzburg'da eğitim gören bu Isveçli sanatçı, aslında kemancıdır. Çalgısıyla yaptığı on yıllık kariyerin ardından orkestra şefliği alanın- da yoğunlaşmıştır. tsveç'in hemen bütün orkestralanna ek olarak Kuzey Avrupa ül- kelerinin önde gelen orkestralanyla da din- leti vermektedir. Başka bir yönü de Of- fenbach, Lehar gibi bestecilerin operet- len üzennde uzmanlaşmakta oluşudur. Şeflik deneyiminin azlığına karşın Rudner, Schubert'in "Bitmemiş'" diye tanımlanan 8. senfonisinde olgun biryo- rumcuydu. Birinci bölümde, viyolonsel- lerle kontrbaslann çaldığı altı ölçülük girişte ve bölümün çeşitli kesimlerinde hüzünlü bir tragedya vardı. ikinci bölü- mü ise biraz hızlı alarak yapıttaki bitme- mişlik izlenimini silmeye çalıştı. Bura- da binncı temanın lirik ha^'asıyla bölü- mün tragedya dolu kesimleri arasındaki zıtlığı başanyla yansıttı. Sözün bu nok- tasında, obua soloyu çalan ba> r an sanat- çıyla onu yanıtlayan klarnetçiye duydu- ğum hayranlığı belirtmek isterim. Dinleti coşkuyla sona erdi Beethoven'in senfonisinde ise birinci bölümün geliştirimindekı dramsallık bir "ADegroScherzando" olan ikinci bölüm- deki şaka dolu söyleşi, ilgi çekiciydi. Rudner, son bölümü (Allegro Vivace) tül gibi hafıf dokulu, fakat dinleyeni şa- şırtacak kertede hızlı aldı. Böylece din- leti, coşku dolu bir hava içinde sona er- di. Dinleyiciler, hem senfonileri hem de değerli piyanistlerimizi sevgiyle alkış- ladılar; öyleki sadece bölüm aralannda değil baa eslerde, aynca Mozart konçer- tonun birinci bölümünde kadanstan ön- ceki uzun orkestra uygusunun sonunda bile alkışlannı esirgemediler. Ne yapa- lım, amaç, ülkemizdeki evTensel müzik hareketine yeni dinleyici kitlelerini kat- mak olunca, bu gibi aşmlıklara katlan- mak gerek. Fish Açıkhava'da • Kültür Servisi - Ünlü rock vokalisti Fish ve grubu bu akşam saat 21.30'da Uluslararası Müzik Festivali kapsamında İstanbullu müzikseverlerle buluşuyor. Hayatın kuramlan ile kendisini kısıtlamayan Fish, 22 yaşında Scottish Borders orkestrasına vokalist olarak katıldı. 1981 yılında da Marillon'un bir üyesi olan sanatçı. 8 yıl içinde Marillon'un en önemli bestecisi oldu. 1982 yılında Marillon EMI ile imzaladığı dünya çapındaki antlaşma Fish için bir dönüm noktasıydı. Sanatçı 1990 yılında ilk solo albümü olan "Virgin in a Wildernes of Mirrors"ı çıkardı. Fish 1995'te Funny Farm Grubu ile göründü ve Yin Yang albümünün iki yeni kaydını sundu müzikseverlere. Unlü müzisyen Bosna'da geçirdiği zamanın sonunda çıkardığı "Sunset On Empire" ile sanatında yeni bir perspektif oluşturuyor. 0 Salı', Zarifîde sahneleniyop • Kültür Servisi-5. Sokak Tiyatrosu. 1921-47 yıllan arasında yaşamış ünlü Alman yazar Wolfgang Borchert'in öykülerinden yola çıkarak Mustafa*Âvkıran'ın oyunlaştınp yönettiği 'O Salı' adlı oyunu Zariffde sahneleyecek. 9. Uluslararası lstanbul Tiyatro Festivali'nde ilk gösterimi yapılan oyun, gördüğü ilgı üzerine Istanbul'da 20-27 haziran tarihlerinde saat 21.30'da sadece sekız kez seyirci ile buluşacak. Öykü çevinlerini Ebru Sonuç'un, çevre ve giysi tasanmını Naz Erayda'nın. koreografisini Övül Avkıran'ın, müziğini Alper Maral'ın ve süpervizörlüğünü Bülent Erkmen'in üstlendiği *O Salı'da, psikodramatist Denız Altınay ile AJper Maral, Kemal Kocatürk, Kubilay Karslıoğlu, Murat Daltaban, Oktay Dal, Ovül Avkıran ve Yetkin Dikinciler rol alıyor. Biletler Vakkorama. Çarşı Mağazalan ve Zarifi'den temin edilebilir. Aynntılı bilgi almak isteyenler 0532 322 0436 no'lu telefona başvurabilırler. Hamdi Ünal'ın halı serglsî • Kültür Servisi -İMKB Sanat Galerisi'nde bugün açılacak olan Hamdi Unal Halı Sergisi 12 temmuza kadar devam edecek. Marmara Oniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi'nde öğretim üyesi olan Onal. yurtdışında ve yurtiçinde İcişisel ye karma birçok sergi açtı. Ünal, halı ve kilım öğelerini çağdaş bir anlatimla yorumlayarak eserlerinde sunuyor. DYO Resim Yanşması nda 28. yıl • Kültür Servisi - Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı tarafından düzenlenen DYO Resim Yanşmasf nın bu yıl 28'incısi yapılıyor. Yaşar Eğitim Kültür Vakfı Idare Heyeti Başkan Yardımcısı Feyhan Kalpaklıoğlu, Yaşar Topluluğu'nun sadece iş yaşamı ya da ekonomiyle değil; sanat. eğitim ve kültürel faaliyetlerle de ilgilendiğini belirtti. Türk resim sanatının gelişımine çok önemli katkılarda bulunduğu düşünülen DYO Resim Yanşmalan, artık gelenekselleşmiş durumda. Sanatçılann yağlıboya, akrilik. özgün baskı ya da kanşık teknıkte en fazla üç eserle katılabilecekleri yanşmada konu serbest. 5 Eserlerin daha önce yanşmaya katılmamış. ödül almamış veya herhangi bir yerde yayımlanmamış olması gerekiyor. Seçici kurul Avnı Arbaş, Prof. Dr. Zafer Gençaydm, Abdülkadir Günyaz, Doç. Dr. Hayati Misman, Prof. Cuma Ocaklı ve Yaşar Yeniceli'den oluşuyor. Eserlerin, lOtemmuz akşamına kadar teslim edilmesi gerekiyor. Jean-Paul Fargier İstanbul'da • Kültür Servisi - 1944 yılında doğan yazar. sanat eleştirmeni, video sanatı uzmanı. Le Monde, Art Press gazeteleri eleştirmeni ve televizyon yapımcısı Jean-Paul Fargier. 27 haziran cuma günü saat 19.00'da Fransız Kültür Merkezi'nde, "Le Monde Gazetesi Eleştirmeni Gözüyle, Fransız Videosu'nun Yenilenmesi" başlıklı bir sö>leşiye katılacak. Sanatçının son filmleri. "'Ezanne", "L'Ongine Du Monde". "Adam. Roı Des Singes" ve "Les Mediations De Rodın'dir. Kültür Servisi - Genç Pamukbank Sanat Etkinlikleri çerçevesinde, bu yıl "Sevgi ve Hoşgörü" temasını işleyecek olan Pamukbank, ilk etkinlik olarak "'Sevgi ve Hoşgörü" konulu bir fotoğraf yanşması düzenliyor. Amatör'profesyonel herkese açık olan bu yanşma ile Pamukbank, sevgi kavrammın ancak hoşgörü ortammda yaşayabildiği gerçeğinden yola çıkıyor. Bu yanşmada aynca basın fotoğrafçılan veya bağlı olduİdan kurum tarafından gönderilecek daha önceden yayımlanmış fotoğraflar değerlendirilerek "Basın Fotoğrafı Özel Ödülü" de verilecek. Yanşmaya giren fotoğraflan değerlendirecek olan jüride Ani Çelik Arevyan, Ara Güler. Ersin Alok, İzzet Keribar, Nail Güreli. Nazif Topçuoğlu, Oya Yürekli, Paul McMillen ve Şener Şen yer alıyor. Sinema yazartarınm seçtikleri Beyoğlu Sineması'nda • Kültür Servisi - Beyoğlu Sineması sinema •- yazarlannın seçtiği filmleri yaz boyunca toplu gösterim kapsamında sinemaseverlerle buluşturacak. Program kapsamında bugün Danny Boyle'nin 'Trainspotting'. perşembe günü Joel Cohen'in 'Fargo", cuma günü Rou Fricke'nin 'Baraka', cumartesi günü Wayne Wang'in 'Smoke', pazar günü Claude Sautet'in 'Nelly ve Mr. Arnauld' adh filmleri izlenebiliry25/ 32 40) BUGÜN • 1. ULUSLARARASI BOĞAZİÇt FESTİVALİ kapsamında saat 21.30'da Fish rock konseri izlenebilir. • • 1. ULUSLARARASI ÖGRENCİ TRİENALİ kapsamında saat 15.00'te Ali Akay, Emre Zeytinoğlu söyleşisi yer alıyor. • AKSANAT'ta saat 12.30 ve 18.30'da videodan 'Knife in the VVater' adlı fılm göstenliyor. • ENKA VAKFI'nda saat 21.15'te'Umut Şarkılan' adlı oyun izlenebilir. • ANDON'da saat 22.00'de İlksen ÇeBk'in de katıldığı '60'lardan 80'lere' başlıklı bir gece düzenlenıyor. ULUSLARARASI ISTANBUL MUZIK FESTİVALİ BUCÜN • AYA tRİNİ'de saat 19.00'da Camerata Academica Salzburg yer alıyor. YARIN • ATATÜRK KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da Concertgebouvv Kraliyet Orkestrası izlenebilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle