27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet İmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmenı: Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordinatörir Hikmet Çetinkava 0 Yazıışlerı Müdürleri. IbrahimV ıldız (Sorumlu), Dinç Tayanç 0 Haber Merkezı Müdürü: Hakan Kara 0 Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Damşoğlu 0 tstıhbarat: CengizYıldmm 0 Kültur: Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makakler: Sami Karaören 0 Düzeltme Abduliah Yazıcı 0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu 0 Bılgı-Belge: Edibe Buğra 0 Yurt Haberlen: Mehmet Faraç Yayın Kurulu tlhan Sdçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. Uikraet Çetin&aya, Şükrajs Soner, Ergon Bala, Dînç Tayanç, tbrahim Yüdız, Orhan Bursalı, Mastafa Balbay, Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı. YlustafaBalbay# Haber Müdürü. Doğan Akın Atatürk Bulvan No 125, Kat:4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat), Faks- 4195027 0 tzmır Temsılcısı: SerdarKınk,rLZıyaBlv 1352S 23Tel:4411220, Faks- 4419117 0 Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu, Inönü Cd. 119S No:l Kat 1, Tel. 363 12 11, Faks 363 12 15 Kooninatör AhmetKorulsan 0 Muhasebe- Bülent Yener 0 Idare. Hüsevin Gürer 0 tşletme ÖnderÇelikŞBilgi-îşlem Nail tnal 0 Bilgısayar Sısterrr Mürüvet Çiler MEDYA C: • Yönetım Kuralu Başkanı - Genel Miıdür Gulbin Erduran # Koordınatör Reha Işıtman • Genel Müdûr Yanhmcısı Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 "Yayımlayın >e Basan: Yenı Gun Haber Ajansı, Basın ve Yayıncılık A.Ş Tüıkocagı Cad 3>-41 Cağaloglu 34334 Ist. PK 246 Istanbul Tel (0/212) 512 05 05 (20 hat) Faks: (0/212) 513 85 95 18HAZÎRAN 1997 îmsak: 3.23 Gûneş: 5.26 Öğle: 13.13 tkindi: 17.12 Akşam: 20.47 Yatsı: 22.39 Brooke Shields katalogda • İstanbul Haber Servisi - 1997 yılı kataloğunda ünlü top model T>Ta Banks'le çalışan Zeki Triko, 1998 yılında Brooke Shields'le çalışacak. ABD'nin Los Angeles kentinde önümüzdeki günlerde Zeki Triko ile anlaşma imzalayacağı öğrenilen Shields'in, temmuz aymda objektiflerin karşısına geçeceği bildirildi. Premiere'in yeni sayısı • İstanbul Haber Servisi - Beyaz ve elektronık eşya dergisi "Premiere"in haziran sayısı çıktı. Derginin son sayısında yeni ûrünler, şirketlerden haberler, spx)t piyasa gibi konular yer alırken ek olarak verilen "San Sayfalar'"da ise piyasadaki fırmalann bütün ürünlerinin fiyatlan ve özellikleri yer alıyor. Ismail Soysal'a fahri doktora • İstanbul Haber Servisi - Emeklı Büyükelçi tsmail Soysal'a, Marmara Üniversitesi tarafından uluslararası ilişkiler dalında fahri doktora unvanı verildi. Törende konuşan İsmail Soysal, diplomasinin, dış poliükanın oluşturulmasında ve uygulanmasında önemli bir rolü olduğunu belirtti. Türk-Yunan dostluğu • Haber Merkezi - TBMM çatısı altında, Meclis'te grubu bulunan beş siyasi partinin milletvekilleri bir Türk-Yunan dostluk grubu oluşturdu. TBMM Türk- Yunan Dostluk Grubu Başkanı DSP'li Hakan Tartan yaptığı açıkJamada "Oluşturduğumuz dostluk grubunun en önemli amacı diyaloğu geliştirmek halklar arasındaki sevgi ve banşı kılmaktır" dedi. Gazeteci Gazel toprağa verildi • KONYA(AA)- Konya'da, dün sabaha karşı geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden emekli gazeteci Mehmet Gazel, Sultan Selim Camii'nde kılınan namazın ardından, Musalla MezarlığVnda toprağa verildi. Sürekli san basın kartı sahibi olan Mehmet Gazel, Hürriyet Haber Ajansı Konya Büro Şefi olarak görev yaparken emekli olmuştu. Trafiğe sanatçı • İstanbul Haber Servisi - İstanbul Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü'nce trafik sorunlannın sanatçılarla birlikte tartışıldığı bir sohbet toplantısı düzenlendi. tstanbul Emniyet Müdürlüğü Gayrettepe Sinema Salonu'ndaki toplantıya Emniyet Müdür Yardımcısı Remzi Tan ile sanatçılar Metin Akpınar, Zeki Alasya. Sezen Cumhur Önal ve Tolga Savacı konuşmacı olarak katıldı. MÜ Hukuk'ta seçim İstanbul Haber Servisi - Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde dekan adaylannı belirlemek amacıyla ilk kez aday seçimi yapıldı. Iki adayın katıldiğı ve 49 öğretim üyesinin oy kullandığı seçimde halen fakûlte dekanı olan Prof. Dr. Fehim Üçışık 23 oy. diğeraday Prof. Dr. Bülerıt Tahiroglu da lOoy aldı. OSS'yi kazanan yaklaşık 648 bin aday, pazar günü 'üniversiteli' olmak için yanşacak OYS için geri sayıııı başLadı• ÖSS'ye göre yerleşmek isteyen adaylann, tercih formlannı 23 haziranda ÖSYM'de olacak şekilde postalamalan gerekiyor. Adaylann smavda yanlannda, çağn cihazı, cep telefonu, telsiz gibi haberleşme araçlan ile bilgisayar özelliği bulunan cihazlan bulundurmalan yasak. ANKARA (AA) - Yüz binlerce üni- versite adayımn gjreceği Öğrenci Yer- leştirme Sınavı (OYS) için geri sayım başladı. Birinci basamak olan Öğrenci Seç- me Smavı'nda (ÖSS) 120'nin üzerin- de puan alan toplam 647 bin 921 öğren- ci, pazar günü yapılacak sınavı heyecan- la beklemeye koyuldu. 107 merkezde gerçekleştirilecek olan sınav; saat 09.30'da başlayacak. Kimlik kontrolleri ve salona yerleş- tirme işlemlerinin zamanında yapıla- bilmesi için adaylann en geç saat 09.00'da sınava girecekleri yerlerde ha- zır bulunmalan istendi. Yetkililer, sınava girecek adaylan, ÖYS Sınava Giriş ve Kimlik Belgesi, 1997 ÖSYS Tercih Formu ve nüflıs cüz- danlannı mutlaka yanlannda bulundur- malan konusunda uyardılar. Bu belge- leri bulundurmayan adaylar sınava alın- mayacaklar. Sınava girecek öğrencile- rin aynca, kimlik kontrolleri sırasmda herhangi bir sorun yaşanmaması için, yanlannda kendilerini açık bir şekilde tanıtan fotoğraf bulundurmalan da is- tendi. Adaylann, yanlannda iki adet ko- yu siyah ve yumuşak uçlu kurşunkalem, leke bırakmayan silgi ve kalemtıraş bu- lundurmalan da gerekiyor. Smavda kurallar Sınava girecek adaylann, çağn ciha- zı, cep telefonu, telsiz gibi haberleşme araçlan ile cep bilgisayan. özel fonksi- yonu bulunan saat ve her türlü bilgisa- yar özelliği bulunan cihazlarla salona gelmeleri yasaklandı. Adaylar aynca sınav esnasında konuş- mamalan, görevlilere soru sormamala- n, hesap cetveli. hesap makinesi, söz- lük, pergel. cetvel gibi araçlan kullan- mamalan ve sigara içmemeleri konusun- da uyanldı. Bu arada ÖSS'ye göre yerleşmek is- teyen adaylann tercih formlannı, kıla- vuzdaki kurallara göre kodlayarak en geç 23 haziranda Öğrenci Seçme ve Yerleş- tirme Merkezi'nde (ÖSYM) olacak şe- kilde iadeli taahhütlü olarak postala- malan gerekiyor. ÖYS'ye göre tercih ya- panlar ise formlannı, sınav sırasmda görevlilere teslim edecekler. Ankara'da önlemler Ankara Valiliği, pazar günü yapıla- cak olan Öğrenci Yerleştirme Sınavı'nın (ÖYS) huzurve güvenlik içinde geçme- si amacıyla çeşitli önlemler aldı. Ankara Valisi Erdoğan Şahinoğlu. tl Milli Eğitim, Emniyet, Turizm ve Kül- tür müdürlükleri. Jandarma Genel Ko- mutanlığı, Kredi ve Yurtlar Kurumu Genel Müdürlüğü, TCDD, EGO, AŞ- Tl, Büyükşehir Belediyesi ve ilçe be- lediyeleri, Ankara OtelcilerDemeği ile Ankara Lokantacılar Derneği'ne birer yazı göndererek gerekli önlemlerin alın- masını istedi. Bu çerçevede, Ankara Şe- hirlerarası Terminal Işletmesi (AŞTÎ) ve Devlet Demirypllan Genel Müdürlü- ğü'nde (Gar) "Oğrenci Danışma Büro- lan" oluşturuldu. Danışma bürolan, 20-21-22 haziran tarihlerinde, sınav sa- atine kadar öğrencılere rehberlik hizme- ti verecek. Sınava girecek adaylann ulaşımda herhangi bir güçlükle karşılaşmaması amacıyla, EGO Genel Müdürlüğü'nce, sınav günü ODTÜ ve Hacettepe Üni- versitesi Beytepe yerleşkelerine servis konulacak. Ankara dışından sınava girecek aday- lar, Yurt-Kur'a bağlı yurtlarda boş ka- pasiteye göre misafir edilecekJer. Uzmanlar, deniz suyunun insan cildi için son derece yararlı olduğu görüşünde. Deniz suyu içindeki mineraJler derinin koruyucu asit katmanlannı, böylece de direncini güçlendiriyor. (Fotoğraf: AA) Doğal bîr flaç: DenîzÇeviri Servisi - İnsanlar suyla sü- rekli iç içe olduğundan, yaşamında- ki öneminin yeterince farkına vara- mıyor. Yazın serin dalgalara kendi- ni bırakma isteği duyduğunda, kı- şın kan avuçlarken, bahar yağmur- lannda yürürken su sözcüğünü ak- lına bile getirmiyor belki. Oysa su, yaşamın temel dört elementinden bi- ri ve hem gücün hem gençliğin hem de güzelliğin mucize ilacı. Üstelik en doğal ilaç. Suyun tıpta da terapık anlamda büyük önemi var. Mineralleri zengin kaynak sulannın içiminden, doğal kaynaklarda banyo yapılmasına ka- dar su birçok alanda tedavi amacıy- la kullanılabiliyor. Bazı hastalıklara iyi gelen özel sular olduğu da artık tıp tarafından kabul ediliyor. Bunte dergisinde yer alan habere göre sular içinde denizin ayn bir ye- ri var. Yazla birlikte insanın denize girme isteği olarak öne çıkan doğal içgüdüsünün ardında da aslında sağ- lık nedenleri yatıyor. Deniz suyu içil- miyor. Ancak deniz suyu mineraller açısından tatlı sudan yani içme su- yundan daha zengin. Ve bu mineral- ler derideki gözenekler tarafından emilebilir niteliklere sahip. Deniz iklimi ve deniz suyu insan- da. yaşam ortarmnda alışkın olma- dığı değişiklikJere yol açıyor. Deniz kıyılannda rüzgâr karalara göre 4 kat daha güçlü esiyor. Havadaki ve sudaki minerallerin insan bedenine bunca yoğun girişi kan dolaşımından tansiyona, hormonlardan direnç sis- temine kadar uzanan birçok reaksi- yonu çözüyor. Denizden esen rüzgâr- larda hava kirliliği sorunu bulunmu- Deniz layısındald temiz hava ve güneş de insan sağbğı açısuıdan önemti. yor. Örneğin alerjik bünyeler deniz kenannda çok rahat ediyorlar, çün- kü denizden esen rüzgârda polen ve tozlara rastlanmıyor. Deniz suyunun yararlan Deniz suyuna gelince... Denize gjrmek bir anlamda özel bir terapi et- kisi yaratıyor. Kalp. tansiyon bozuk- luklan, damar tıkanıklıklan, solu- num yollan ve bazı alerjik deri has- talıklan için deniz tedavilerinin öne- rildiği göriilüyor. Bunlann bir kısmı suyla denizin kesiştiği kum şeritte yürüyüşlerola- bileceği gibi, bir kısmı da su içinde 10-15 dakika yürümek ya da belirli hareketleri yapmak şeklinde oluyor. Bazen özel tatlı su banyolannda alı- namayan sonuçlar, tuzlu su içinde alınabiliyor. Aynca denize girildi- ğinde bunlann yanı sıra gûneşten de yararlamlıyor. Bu nedenle deniz su- yunun özelliklerine kavuşturulmuş terapi havuzlannda çoğu kez iste- nen sonuçlara ulaşılamıyor. Deniz suyunun insan cildine de son derece önemli faydalan var. De- niz suyu içindeki mineraller derinin koruyucu asit katmanlannı, böylece de direncini güçlendiriyor. Bu etki bir yandan ciltteki nem oranının düş- mesini engelleyerek kınşıklıklan ge- ciktirirken diğer yandan cilt alerji- lerinde iyileştirici unsur olarak ken- dini gösteriyor. İlk kez bir festivale katılacak Kültür Bakanı'ndan şaşırtan bale izni e-posta : tan (a vol. com. tr ANKARA(ANKA)-Türk balesi, tarihinde ilk kez ulus- lararası bale festivaline ka- tılıyor. Devlet Balesi, Kültür Bakanı Ismail Kahramanın onayıyla, 15-30 temmuz ta- rihleri arasında Bulgaris- tan'm Varna kentinde dü- zenlenecek "2. Uluslarara- sı Balkan Bak FestivalTne katılacak. Türk balesi, 17 ve 19 temmuz günlerinde üç ayn yapıtla Varna Açık Ha- va Tiyatrosu'nda izleyıciy- le buluşurken. sanat çevre- lerinde opera ve bale temsil- lerine katılmadığı gözlenen Kültür Bakanı Kahraman'm onayının şaşırtıcı olduğu be- lirtiliyor. UNESCO Bale Ihtisas Komitesi Başkanı ve bale sanatçısı MerihÇimencfler. Devlet Balesi'nin,ilki 1995 yılında yapılan "Uluslara- rasıBalkan Bak Festivaö"nin ikincisine davet edildiğini belirtirken, 17 yıldır ulusla- rarası bale yanşmalannın yapıldığı Varna'nın balenin kalbi olduğunu bildirdi. 2. Uluslararası Balkan Ba- le Festivali'ne Türkiye'nin yanı sıra Yunanistan, Ro- manya, Makedonya, Bulga- ristan,"Yugoslavya ve büyük bir olasılıkla Almanya'nın katılacağını behrten Çimen- ciler, bale ile ilgili tüm dün- ya basımnm da festivali iz- lemesinin önemine dikkat çekti. 24 kişilik bir sanatçı kad- rosuyla Varaa'ya gidilece- ğini bildiren Çimenciler, "Ankara ve İstanbul Devlet Balesi ile Modem Dans Top- luluğu'nun son derece başa- nh dansçüanyla orada çok iyi bir işyapacağız, buna bü- tün kalbimle inanıyorum" diye konuştu. Çimenciler, 18 temmuzda Türk Devlet Balesi'nin çağdaş ve sanat- sal çizgisiyle ilgili bir brifing vereceğini de kaydetti. TEMA'dan Cöllesmeye karşı mucadele' paneli 'Liberalekonomidoğa düşmanı' İstanbul Haber Servisi - TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca, doğanın hızla tahrip edildiği bu ortamda, liberal ekono- minin ve sürdürülebilir kalkınma kavram- lannın amk sorgulanmasının zamanının gel- diğini söyledi. Kendisi de bir işadamı olan Karaca, anayasada yer almasına karşın, Türkiye'nin sosyal bir devlet olmayı ba- şaramadığını, benimsenen liberal ekono- minin, insanı daha fazla tüketmeye ve do- ğayı tahrip etmeye sürüklediğini vurgula- dı. TEMA Vakfı 'nın "Dünya ÇöUeşme Gü- nû" nedeniyle dün The Marmara Ote- li 'nde düzenlediğt "Çölleşnıeyle Mücade- le Panefi"ne Çevre Bakanı Ziyaettin Tokar, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilcisi Michael Lake. BM Gıda ve Tanm Örgü- tü Türkiye Temsilcisi Manaraj Muthoo, TEMA Vakfı Başkanı Hayrettin Karaca, TEMA Vakfı Başkanvekili Nihat Gökyi- ğit 1Ü Orman Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. ErtuğrulGörceKoğlu ve Eskişehır'in Arslanbeyli Köyü'nden Hüsevin Çoban katıldı. Hayrettin Karaca, önlem alınmaması halinde 2015 yılında, Türkiye'nin yüzde 80'inin çöl haline geleceğini belirterek "aşın zenginlik ve aşuı yoksulluğun, doğa- nın geleceği için en büyük tehlike olduğu- mı" söyledi. Karaca, doğayı tüketen libe- ral ekonomi mantığının, "Tükettikçe güç- lenmek, güçlendikçe kazanmak. kazan- dıkça büyümek, büyüdükçe daha fazla tü- kettirmekten ibaret bir kısır döngü oldu- ğunu" da sözlerine ekledi. Arslanbeyli Köyü'nden Hüsevin Ço- ban'ın yaptığı duygulu konuşma, salonda- ki konuklann uzun süre alkışlamasına ne- den oldu. Ortaokul'dan terk ettiği eğiti- miyle öğrenebildiğı kadar, tarihte büyük uygarlıklarkuran Mısır, Babil ve Orta As- ya'da Türk devletlerinin, çölleşme sonun- da yıkıldıklannı gördüğünü anlatan Çoban. parlamentodan. erozyonun durdurulması için yasal düzenlemeler yapmasını istedi. Doğan, bu talebinin gerçekleşmemesi ola- sılığına karşı sorumlu tutacağı millervekil- leri için, "Büyük Atatürk'ün bana verdi- ği yetki ve salahh etk, bu milktin efendLsi olarak sizleri Türk hâldmlerine şikâyet ederim" diye konuştu. Grace Lleuvelyn 'Okullar yaratıcılığı öldürüyor' Çeviri Servisi - Okuldaki başan, yaşamdaki başanyı garantilemiyor. ABD'nin önde gelen eğitimcilerinden Grace Uovelynin kaleme aldığı "Okuldan AOlmanın veDoğru Eğftnne Ulaşntanın YoDan" adlı kitapta, başan- sız öğrencilerin gerçek ya- şamda daha başanlı olduk- lan ileri sürülüyor. Rosean- ne Barr, Irving Bertin, WH- Kam BUke, Thomas F.disoıı, Bo Didley, liza Minellu Ben- jamin FrankJin, Florance Nightingak. David Puttnam ve VVotfang Amadeus Mo- zart gibi okulla arası pek de "iyi" olmayan ünlüleri ör- nek gösteren yazar, okul dı- şı eğitimin kışileri yaşama daha iyi hazırladığını iddia ediyor. "Üerici Eğitimciler" adı verilen görüşün sözcülüğü- nü yapan Llevveryn, okulun yaratıcılığı öldürdüğünü ve konformist insanlar yetiştir- diğini söylüyor. Llevvelyn'e göre okullann en büyük za- rarlan şunlar: -Okul, insanlan aym yaş- taki kişilerle ilişki kunnaya zorlar. tstediğiniz kişiler ile dost olmanızı engeller. -Okulda size saçma ve st- kıcı gelen pek çoksonıya ya- nrt bulmanız istenirken. ger- çek sorunlar göz ardı edilir. -Okul kişilerde kronik suçluluk kompleksi yaratır. Bu kompleks ileri yaşlarda tedavi edilemeyecek boyut- lara ulaşır. -OkuLsia şündild zaman- da değil gelecekte v^şamava koşullandınr. -Eğer okula gidiyorsanız, kendinizi korumak için çev- renizdekilere karşı son de- rece kaba, anlayışsız ve gör- güsüz olmak zorundasınız. SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN Içerden' Bir İhtilâlciL Sıvas Kongresi günlerinde, Gâzi'nin yakın arka- daşı Alfred Rüstem Bey heyecanla demiştir ki: "... biz burada Cemiyetier Kanunu'na göre teşekkül etmiş bir hey'et değiliz. Bizim bir ihti- lâl hey'etinden başka hüviyetimiz yoktur. Bu ma- hiyetimizin bize verdiği cür'etle her şeyi yapabi- liriz." (V.CAskun. 'Sıvas Kongresi', S.139). Bilaha- re, Anadolu Inkılâbı için,"... bu inkılâp kelimenin ilk anda imâ ettiği ihtilâl manasından başka, on- dan çok daha vâsi bir tahavvülü ifade etmekte- dir" diyecek olan Gâzi, o sıralar, Alfred Rüstem Bev/e karşı çıkmış. "... bizim aramızda ne Bâbıâli Bas- kını'na, ne Yıldız yağması'na ve ne de herhangi bir mâceraya yer verecek kimse yoktur" diye ce- vap vermiştir. Mustafa Kemal, düşüncesiyle çelişiyor muydu? Hayıri O, 'dışardan' bir inkılâpçı değildi, 'içerden'bir inkılâpçı'ydı; bir halk kurtuluş savaşını da içerecek, Anadolu İhtilâl ve Inkılâbı'nı devletin 'mevcutkad- rolannı' kullanmadan başarabilmenin, mümkün ol- madığını görüyordu: Anadolu'ya Ordu Müfettişliği sıfatıyla geçmesi bundandır. 'Milli Mucadele' süre- since, devletin 'askeri şifresini', askeri ve mülki im- kânlannı 'inkılâbın emrine' vermiştir. Aynca, o dönemde 'ihtilâlci' denilir denilmez, ak- ta gerçekten Bâbıâli'yi 'basanlar', Yıldız Sarayı'nı yağma edenler, yani Ittihatçılar' geliyordu; Anado- lu Ihtilali, tttihatçılar'ın birçoğundanyararlanmıştır, 'Mü- dafaa-i Hukuk Cemiyeti'nn teşkilat nüvesi çok yer- de eski ittihatçı, hatta 'Teşkilat-ı Mahsusacıiaröır, ama Gâzi 'Müdafaa-i Hukuk' teşkilatını, "... hedefi ev- velâ memleketi düşman istilâsından kurtarmak, sonra da müstakil ve hür bir milletin lâyık oldu- ğu devleti kurmak" diye tarif ediyordu. Başka türlü söylersek, 'Müdafaa-i Hukuk Cemi- yeö'nin gerçek manasıyla 'Ihtilâlci' ve 'İnkılâpçı' bir 'kadrosu' yoktu. Bu gerçek, yapılacak bazı şeyleri, önce kolaylaştırmış, ne var ki sonradan Gâzi'nin o müthiş 'yalnızJığına' yol açmıştır. Bu değisiklik niye?.. u günlerde, Gâzi'nin Nutku'nu tekrar okumalı- ^ sınız! İlk okumanızda farketmediğiniz, çok ilginç tespit- leryapacaksınız: meselâ, Müdafaa-i Hukuk'un baş- langıç döneminde, Gâzi'nin etrafındaki 'kadro' baş- ka, 'kurtuluştan sonraki kadro başkadır; ülkenin ör- gütlenmesi, kongreler, ilk meclis esnasında, yakının- da görünen Karabekir Kâzım Paşa, Hüseyin Ra- uf Bey, Ali Fuat Paşa, yerlerini Fevzi Paşa'ya, Is- met Paşa'ya Kâzım Paşa'ya bırakmışlardır; o ka- dar ki, Cumhuriyet'in ilanını müteakip, başlangıçta- ki 'paşalar', 'Terakkiperver Cumhuriyet Fırka- sı'nın liderleri olacak, Gâzi'ye karşı muhalefeti oluş- turacaktır bilindiği gibi, o sırada Takrir-i Sükûn Ka- nunu (bir tür Olağanüstü Hal Yasası) çıkanlmış; bu fırka, kapatılmıştır. Bu değisiklik, niye? Gâzi Mustafa Kemal, yola beraber çıktığı 'devrim arkadaşlanna' ihanet mi edi- yor? Hayır! 'Yol arkadaşlan', onun Türkiye için ön- gördüğü, 'Ihtilâlden degeniş değişikliği' içeren pro- jeksiyonu, ne kavrayabiliyorlar, ne de içlerine sindi- rebiliyorlar; yollannın aynlmasına bu neden oluyor; o zaman, hareketin başından beri yanında olma- yanlar, Gâzi'nin eline yapışıyorlar, inkılâp onlaria sür- dürülüyor: Ismet Inönü'nün, baş role geçmesi, bu döneme tekâbül eder!.. Onun Anadolu Hareke- ti'nden de, onun geleceğinden de, ümitli olmadığı; hatta çiftliğine çekilip, tavuk beslemeyi tasarladığı, siyasi rakipleri tarafından yazılmıştır; Anadolu'ya intikali de hayli geçtir kimbilir belki bundan, belki Gâ- zi'nin yanında, öbürlerine oranla kendisini eksikli hissettiğinden, Lausanne'dan başlayarak, inkılâ- bın baş 'sahsiyetlerinden' birisi olmuştur. Gâzi, ısmet Paşa, Fevzi Paşa, Kâzım Paşa, Recep Peker vb. kişilerle yola devam edecektir; bu- na raömen, inkılâbının 'kadrosunu' bulabilmiş de- ğildir.Tktidardaki bu ekibi, dengelemek için, 30'lu yıl- larda ona gerçek bir 'kadro' oluşturma amacıyla or- taya çıkan Şeyket Süreyya, Yakup Kadri, Fâlih Rıf- kı, Burhan Âsaf ve ötekileri (Yâni 'Kadrocular'\) destekleyeceğini biliyoruz. Çünkü, aslında orduya yaslanan askeri bir müdahale tasavvurundaki Terak- kiperver Cumhuriyet kadrosunun tasfiyesinde, önemli rol oynamış olan Ismet Paşa ve takımı, za- manla yönetimi hem kemikleştirmekte, hem de bü- rokratlaştırmaktadır. En önemlisi, bu ekip de, aslın- da 'asker' kökenli bir ekip! Oysa Gâzi'nin projeksi- yonu, Samsun'dan itibaren 'sivil' bir projeksiyon: bu yüzden de, hem Kadrocular'ı, hem de Celal Bey (Ba- yar) çevresindeki 'İş Bankası Grubu'nu 'tutuyor.' O dönemi yaşayanlar hatırlayacaktır: ismet Pa- şa / Recep Peker takımı, hem 'Müdafaa-i Hukuk Cem/yef/'nin 'ilk paşalanna' karşı, hem de' Kadro- cular'a karşı mücadelesini kazanmıştır; ne var ki 'İş Bankası Grubu 'na yenildiler. Gâzi, hele CHP Tüzük ve Programı'nı Nazi modeline göre düzenlemek is- tediklerini fark ettikten sonra, -belki Hatay konusun- da gevşek davrandıklannı da düşündüğünden- Is- met Paşa'yı görevden aldı; daha çok sivil, daha az bürokrat gördüğü Celâl Bayar'ı, iktidara getirdi. Böylece 'cumhuriyet' hükümetini, sivilleştirdiğini, askerlerin etkisinden kurtardığını düşünüyordu. Acaba öyle miydi? Pasa'nın Atatürkçülüğü1 farklı... Gencler -ne gençleri, çoğu ortayaşlılar- Ismet Pasa'nın cumhurbaşkanlığına seçildiği sırada, Heybeliada'da yaşayan 'menkûp' bir siyasetçi ol- duğunu bilmez. Eğer Mareşal Fevzi Çakmak'ın 'ağıhığı' olmasaydj, 'mumaileyhin' o makama ge- çebileceği de tartışmalıdır. Avrupa'da savaşın eli kulağında olması, yurtiçinde istikrar lüzumu ve ben- zeri nedenlerden, inönü 'Millî Şef oldu; böylece, bürokratik ve asker kökenli zihniyet yeniden iktida- ra geçti. Pasa'nın, 'Atatüritçülüğü' çok farklı ve başka tür- lü anladığı, sonradan davranışlanyla ortaya çıka- caktır ya; daha başlangıçta dikkati çeken ilginç ve şaşırtıcı bir jesti var: Terakkiperver Fırka zamanın- da, en ciddi siyasi hasımlan olan 'paşalan', yâni Gâ- zi'nin 'akim bıraktınlan müthiş komplo' ile töhmet altında bıraktığı kişileri 'etrafına' toplaması, onlara önemli görevler vermesi; böylece, belki 'Müdafaa-i Hukuk' döneminde çok hizmeti geçmiş, Karabekir Kâzım Paşa gibi, Ali Fuat Paşa gibi şahsiyetlere, bir vefa borcu ödeniyor, ama aynı zamanda, 'Gâzi Mustafa Kemal Paşa Devri'nin artık bitmiş oldu- ğu ilân ediliyordu. Yoksa Gâzi'nin resimleri, devlet dairelerinden ne- den indirilsin; paralardan ve pullardan, portreleri ne- den silinsindi? Hay Allah! Şu 'komployu' anlatacaktım değil mi? http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http://vww.eda.fr/-bilgiyay/yazar/ailhan.rrOm
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle