25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtivaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmeni Orhan Erinç 0 Genel Yayın Koordınatörü: Hikmet Çetinkaya • Yazıışlerı Müdurlen IbrahimY ıldız. Dinç Tayanç (Sorumlu) • Haber Merkezi Müdüru Hakan Kara # Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu # Istıhbarat: CengizYıldınm • Kiıltür Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman 9 Makaleler: Sanıi Karaören • Düzeltme Abdullah Vazıcı • Fotoğraf: Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge: Edibe Buğra • Yurt Haberleri: Mehmet Faraç Yayın Kunjlu. lliıan SdçıüüBaşkant. Orhan Erinç,'Okta> Kurtbökc Hikmet Çetinka>a,ŞSkrsuı Soner. KrgunBakuDim;Ta)anç. İbrahim Yıldız, Orhan Bursah, Muslafa Balbav, Hakan Kara. AnkaraTemsılcısi: Mustafa Balbav 9 HaberMüduru: Doğan Akm Atatürk Bulvan No: 125, Kat 4. Bakanlıklar-Ankara Tel. 4195020 (7 hat). Faks 4195027 • tzmır Temsılcısı Serdar Kmk, H Zı>a Bh'. 1352 S 23 Tel 4411220, Faks 4419117 • Adana Temsılcısı: Çetin Yiğenoğlu, lnönü Cd. 119 S No.l Kat.l,Tel-363 12 11. Faks 363 12 15 Koordınalor AhmetKonıtean # Muhasebe. Bülent Yener • Idare: HüseyinGürer#lşletme: ÖnderÇelikJfcBügı-tşlem Naü İnal V Bilgısayar Sıstem: Mürfivet ÇUer MEDYA. C: • Ydnetım Kumlu Başkanı - Genel Müdür Gûlbin Erdurao • Koordınator Reha Işıtman # Genel Müdur Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 07 53 - 5139580-5138460-61,Faks 5138463 \ a>"tmla>an \e Basan: Yenı Gun Haber \jans:. Basın \e Yayıncılık A Ş TürkocağıCaA39 41 Cağaloğlu 34334 lst PK 246 Istanbul Tel (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0 212)513 85 95 31MAYIS1997 !msak:3.31 Güneş: 5.28 Öğle: 13.09 tkindi: 17.06 Akşam: 20.36 Yatsı: 22.23 Beymen Kids'in çocuk koleksiyonu • Haber Merkezi - Çocuklar. Beymen Kids'in renkli dünyasıyla buluşuyor. Beymen Kids 1997 ilkbahar-yaz koleksiyonu, Marine, Jean, Energy ve Pretty Girl olmak üzere dört farklı tema ile tatil coşkusunu çocuklann giyimine taşıyor. Küçüklerin özgürce hareket edebilecekleri bir yaz müjdeleyen Belmen Kids, koleksiyonunda en canlı rekleri içeriyor. Kadir Has Ürûversitesi • ANKARA (AA) - Kadir Has Vakfi ile Tüık Kardiyoloji Vakfı tarafından "Kadir Has Üniversitesi" kuruldu. Yükseköğretim Rurumlan Teşkilatı Hakkındaki Kanun'un bir maddesinin değiştirilmesine lişkin kanun. Resmi Gazete'de yayımlandı. Anayasa Kupultayı • Istanbul Habtr Senisi - Istanbul Barosu însan Haklan Merkezi'nce düzenlenen 'Demokratikleşne ve Anayasa DeğişiÜiğinde Kapsam, Yönten ve Adres Sorunu' Vonulu Anayasa Kurultıyı bugûn başlıyor. tTÜ Mıçka Sosyal Tesisleri nde saat 09.15'tebaşlayacak Kurultay'a siyasal partiler, sivil toplum kuroluşlan, işçi ve işveren ssndikalan temsilcileriyle akademisyenleı konuşmacı olarık katılacak. Anayısa değişikliğine ilışkin yoğun tarhşmalara sarne olması beklenen kurulay iki gün sürecek. THK'nin kıruluş yıldönümî • ANKARA (VA) - Tûrk Hava Kuvvetlei'nin kuruluşunun 8c. yıldönümü neceniyle özel gün zarflan satşa sunulacak. Posa Işleönesi Genel Müdürligu'nden yapılan açıklanaya göre genel müdürlik, yıldönümü do'ayısıyla 1 haziran giinü, Türk Hava KuwetlerTnir86. Kuruluş Yıldöıümü 01.06.1997 Ajkara" yazılı özel tarih darrçası kullandıracak. REFAHYOL, TBMM'den kaçırdığı paralı imar affmda belediyelere de "sus payı" veriyor Belediyelere yağma rüşvetiOKTAYEKİNCİ tkridara geldiğinden bu yana kamu- sal değerlere sadece "pazarlanacak maTgözüyle bakan REFAHYOL hü- kümeti, olası erken seçim öncesinde- ki kaynak sıkıntısını giderebilmek için şimdi de Hazine arazılerini "kaçak ya- pı sahiplerine" satmak niyetinde. Kamuoyunun yoğun tepkısi ve "Re- fah Partili olmayan" hemen türn bele- diyelerin karşı çıkmalan üzerme yeni bir imar affi yasasını TBMM'ye öne- remeyen hükümet, yasadışı işgal edi- len Hazine arazilerinı "satıhk arsa" haline getirebilmek için "Başbakanhk yetküikrine" sığınıyor. Bu amaçla yayımladığı 23.01.1997 tarih ve 1997/4 sayılı genelgesindeki "para karşıhğuıda imar affi" projesi- ne şimdi de belediyeleri "ortak" etme- yi hedefleyen Başbakan Erbakan,Ar- sa Ofısi'ne ait Hazine arazilerinin "sa- üş yetkisini" de aynı nedenle yerel yö- netimlere devredıyor. Erbakan'ın bu genelgesini uygulamaya dönüştürmek üzere Başbakan Müşaviri Doç. Dr. Kâ- mü Eren imzasıyla belediyelere gön- derilen 26.03.1997 tanh ve 414 sayılı yazıda da "Kentierdeki Hazine taşuı- malan üzerindeki projeterin gerçek- leştirilmesi ve gecekondu alanlannın sanşlan Ugilibelediye ile birtikte yürü- tülecektir" açıklaması yer alıyor... 'Yasamasrz' yûrütme REFAHYOL'un kaynak bulabilmek için bu genelge ve yazılarda Hazine arazilerine "önceBkli mûşteri" olarak kabul ettiği "kaçak yapdar", ashnda hem 775 sayılı Gecekondu Yasası'na, hem de 3194 sayılı İmar Yasası 'na gö- • îmar Yasası'ndaki kaçak yapı cezalanmn TBMM'den yeni bir yasa çıkanlmadan affedilmesini hedefleyen Başbakanlık genelgesi, üzerinde gecekondu olsun ya da olmasın, Hazine arazilerinin "belediyelere pay verilerek" pazarlanmasını öngörüyor. re "yıkım ve para cezası" da verilme- si öngörülen "suç"nıteliği taşıyorlar. 2863 sayılı Koruma Yasası'na göre bu suçun işlendiği Hazine arazilerinin "StT alanında" kalması durumunda ise aynı cezalann yükseltilmesiyle bir- likte sorumlular hakkında "ağır ha- pis" cezası da hükme bağlanmış durum- da. Buyasalaryürürlükteyken, sözko- nusu cezalann uygulanmasmdan so- rumlu olan belediyelenn, tam tersi bir tutumla aynı kaçak yapılan yıkmak yerine işgal ettikleri Hazine arazileri- ni para karşıhğında "suçlulara sata- mavacaklannı"behrten hukukçular, hükümetin de bunu istemesinin yasal olmadığı görüşündeler. YÖK'le ilgilı son yasa değişikliğı girişiminde de TBMM'de gerekli çoğunluğu bulama- yan REFAHYOL'un, aslında ancakye- ni bir yasal düzenleme gerektiren boy- lesi bir girişimi sadece genelgeyle ger- çekleştirmeye kalkışması ise "y^sama gücü bik olmayan bir iktidann icraat ara>Tşı" olarak yorumlanıyor. Başbakan Erbakan. genelgesini "uy- gulatmak"üzere Başmüşavir Doç. Dr. Kâmil Eren imzasıyla belediyelere gön- derilen son yazıda "işgafcttere doğru- dan saöş yapdacağı** öngörülen kaçak yapı alanlan için "şehirciliğe uygun ol- ma" koşulunun getirilmiş olması ise te- mel amacın ashnda "gecekondu ısla- hı"değil, "araripazarlaması"olduğu- nunbirgöstergesi. Çünkü Hazine arazilerindeki kaçak yapılar, ashnda "şehirciHkk ilgili imar kurallanna uygun olmadıklan için" ruhsat alamıyorlar ve kaçak olarak in- şa ediliyorlar. Nitekim gecekondu, tmar ve Koruma yasalan da yine bu tür iş- galci yapılar "şehirciliğe uyumlu kıh- nama>acaklan" için "hemenyıkdma- laruu" hükme bağlıyorlar. Bu nedenle Doç. Dr. Eren'in "Baş- bakan adma"öngördüğü bu uygula- mada. hemen hiçbir kaçak yapınm sa- hibine işgal ettiği Hazine arazisi "şe- hircilik gereğtace" (!) satılamayacak. Ne var ki bu araziler, "Üzerinde gece- kondu var" gerekçesiyle yine Başba- kanlık genelgesikapsamınaalınacak ve bu kez aynı yazıdaki bir başka açıkla- maya göre "planlanarak"başka müş' terilere satılacaklar... tdare hukukçulan, sadece meslek odalannın, siyasal partilenn ya da mil- letvekillerinın değil, her "kentü" yurt- taşın da ashnda kentierdeki "kamusal atan* gereksinmelerinde değerlendıril- mesi gereken Hazine arazilerininbu şe- kilde satılarak toplumsal kullanım ola- naklannın yok edilmesine karşı iptal da- valan açabüeceklerini belirtıyorlar. REFAHYOL'un "yasama organını devTe dışında bırakarak" yûrürlükte- ki yasalann uygulanmasını durdurma- yı öngören ve açıkça imar suçlanm "devlete para kaynağı'' yapmaya ni- yetlenen bu tür girişimlerinin sorum- lusu da elbette şu"gûvenoyunu hâlâ esirgemeyen" TBMM oluyor... Yeşim Salkım'a göre 'bir sanatçınm taklidi olmaktansa onun yerine oturmak daha güzel' 4 Süslü yaşamın içinde dosthık yok' SERPtLGÜNDÜZ Karşımızda kararlı ve sa%aşçı bir kadın var. "Başanu olacağun ve bu işten ben kazançbçıkacağım. Kazanmayı ve zaferi sevryonım. Bu kadın başanlı desinler." Eşkıya filminin ihanet eden kadını Emel, yani Yeşim Sallam. Filmdeki bütün karakterler gıbi o da ihanet ediyor. Salkım'a göre "Emd", filmdeki rollerden en iyisi. Yeşim Salkım da "ihanet"i tanımış. Aşka ve dostluğa hiç inanmı- yor. 7 yıldır şarkı söylüyor. Konservatuvar egitimi var. Ba- bası Türk Sanat Müziği sanatçısı Dursun Salkım. "Müzik çağuun çocuklanyız biz" diyor. "Babam sanatçı diye ne et- rafimdan ne de babamdan destek gördüm.*' Peki nasıl bir piyasa bu? " Uğraşmakzorundasınız. Her şe>inbir acemiliği var. Ben çırakiıktan başladım. Zor günkr yaşadım. Hak etmediğim davranışlarla karşılaşüm. O sıra ayakta kalmaya çauşıyor- dum. Bunlar tecrübe getirdi." Gecelen sahneye çıktığı için "'gece âkmini" de tanımış. "Kurtlar puslu havayı sever. Bütün kurüar gece çıkıvorlar eşim SalknMTn yaşanıla ilgili tanımlaması oldukça Jginç:u Bizsankibir satranç oyunuyuz. Yukandan biri bizi yönetijor ve hep şah mat durumu var." meydana. Çoğu erkek ön masada oturduğu zaman, 'Ben bu kadını istedığim an elde edebilırim, hafif meşrep bir ka- dın bu'diye düşünüyor. Türkiye bunu ayut etmeyi bibneli arük. Bö>1e bir manük yok. Czerinizdeki elbtseden bile bu beffioiur> Eğlence ortamının da "rezUliği'' çıkmış. Diyor kı "Bu da beni çokyıprattLArök gecekulübü çahşması yapmrvorum, Uıthaçda duymuyorum. Bir dönem çokgerekliydL Benbu- nu yapmaya başladığım zaman bu kadar değüdi. Daha ka- titeİiydL Şimdi üç kadehten sonra dagıüyorlar." Yeşim Salkım'ın yeni kaseti 'YoktanGelhorum" şu an- da piyasada. Kadınlann bu kaseti sev eceğini düşünüyor. Tıp- kı Deli Mavi gibi. Babası ona ikı şey öğütlemiş. "Banade- di ki bir hedef belirle, o bedefe inan ve onun doğruttusun- da hareket et Bir yerlere çıkarken etranndaki herkese gü- lümse, yann inerken yine onlaria karşüaşaksuı." Onu çok iddıalı bulabileceklerini ama kendinden emin, kendine güvenen ve yaptığı işe inanan bir insan olduğynu y^neliyor. Diyor ki "7 yıidan beri zor bir camiada tek başı- ma ayaktayım. Ben kimsenin vokalisti olarak bir yere gel- medim. Destekgörmedim. Kendimeyeni ufuklar açmakis- tiyorum. Aj da Pekkan'ın şarkısını söy ledinı. Kimse Ajda'vı taklit ediyor demedi. Yeşim mi Ajda rnı güzel söylüyor de- diler. Bir sanatçınm taklidi olmaktansa onun bulunduğuye- re oturmak daha güzel bir şey." Rekabetortamındaçok fazladostlukdayoktabiı... "Kim- se kimsenin dostu filan de£U" diyor. "Kendimizi kandın- yoruz. Herkes iyi gün dostu. Süslü yaşamın içinde olmasay- dım bir doktor. öğretmen olsaydım belki dostum, arkada- şun olurdu. Ama ben dünyada bunlann kalmadığuıa ina- myorum.Herkesyaşam derdinedüşmüş. Bunuyaşarken kar- şundaki üısanın derdi beni çok fazla ilgilendirmiyor. Dost- luk kavramı yok arük." "Süslü bir yaşam..." İçinde bulunduğu çevTeyi böyle ta- nımlıyor. "Saçmızdan ayağınıza kadar sizin her şeyinizi me- rak ederler. Bunlar süslü bir yaşamdır." 21 yaşmda dul kalmış. Şimdi 7 yaşındaki kızıyla daha 13 günlükken sokakta kalmışlar. Zor geçmiş ilk gençlik gün- leri. "Biz sanki bir satranç oyunuyuz'' diyor. "Yukandan biri bizi yönetiyor ve hep şah mat durumu var. tyi ki zor bir gençkızhk dönemi geçirmişim. Zorakibir evHUk yapnuşun. Yaşama karşı olan savaşa sabibim. Ayaktayım ve savaşmak istiyorum." 1 Sözü aşka da getiriyor Yeşim Salkım. Aşka hiç inanmı- yor. Ona göre hayatta her şey bir alışvenş. Yani "almak ve vermek." "Verdiğiniz kadar ahrsınız. Çok fazla Donkişot- çuluk oynamaya gerek yok. Ben bir kadırum vebununla gu- rur duyuyorum. Kadınhğımı elimden alan her erkeğe kar- şıyım. Feminist defilim. Ben bu dünyada bir yere sahibim. Erkek bana saygı duymak zorunda." Farelere büyük oranda însan geni nakledîldi VVASHEVGTON (AA) - Japon bilim adamlan uzun süredir yaptıklan çalışmalar sonunda gen mühendisliğinde önemli bir başanya daha imzalannı attılar. Dünyada ilk kez farelere büyük bir oranda insan genleri nakledildiği açıklandı. Farelere daha önce de insan geni nakledildiği, ancak bu oranda genin nakledilmesinin şimdiye kadar başanlamadığı bildirildi. NakJedilmiş genlerin farelerin yavrulannda da göriildüğü ve bu farelerin yabancı proteinler karşısında insan antikorlan ürettiği belirlendi. Bilim adamlannın bu deneyi, kanser ve diğer birçok hastahkla mücadeleye yönelik protein üretiminde yeni bir yol bulunmasına ve genetik anormalliklerin düzeltilmesi için yürütülen çalışmalara yeni olanaklar sağlayabilecek. Nature Genetics dergisinde yer alan makalede, Japonya'nın Yokohama kentindeki Kirin Brevvery Technology Laboratory'de deney yapan araştırmacılann bin kadar gen içeren insan kromozomlannı. başanyla farelere naklettikleri belirtildi. Farelere insan genlerinin daha önce de nakledildiği, ancak ilk kez bu ölçüde önemli bir operasyonunun sözkonusu olduğu belirtildi. Yeni karakter yavruya da geçiyor Operasyonu gerçekleştiren bilim adamlan. farelerin gen naklinden sonra normal davranışlara sahip olduklannı ve yeni karakterlerinin yavrulanna da geçtiğini belirttiler. Farelerin embriyon hücrelerine 14. ve 22. kromozomlan nakleden bilim adamlan, yabancı proteinlerle karşı karşıya kalan farelerin insan antikorlannı ürettiklerini gözlemlediler. Kazuma Tomizuka başkanlığmdaki araştırmacı ekibi, yeni genetik karakteristik özelliklerin yavrulara geçmesini en şaşırtıcı unsur şeklinde nitelendirdiler. Araştırmacılar, bu tür nakillerin insan kromozomlannın bütünü üzerinde, dolayısıyla genetik anormallikler ve bunlan düzeltmeye yönelik araştırmalar yapılmasma olanak sağlayacağını kaydettiler. Politik gerginlik turizmi vuruyor MERİHAK İZMİR - Son aylarda hızla tırmanan siyasi ger- ginlik. Türk ekonomisi- nin bel bağladığı sektör- lerin başmda gelen turiz- mi olumsuz yönde etkile- meye başladı. Türk tu- rizmcilerinin büyük umut- larla girdiği 1997'de se- zon. rezervasyon iptalle- riyle başladı. Körfez krizinin izlerini hâlâ üzerinden atamayan turizmciler, umutlu gir- dikleri 1997'de yılıçıkar- manın hesaplannı yapma- ya başladı. Yaşanan siyasi gergin- liğin ekonomiyi etkisı al- tına almasının ardmdan sarsıntıya giren turizmci- ler, dış piyasada olumsuz hava yaratan RP'nin ikti- dardan gitmesini beklı- yor. Turizmcilerin ikinci sı- kıntısı ise kumarhaneler konusunda. Özellikle Is- raiHi turistlerin yoğun ola- rak ilgi gösterdikleri ku- marhanelerle ilgili geliş- meler ve Türkiye'de yaşa- nan son olaylar bu ülke turistlerini ürküttü Israil- lituristgeliminde 1996'da önceki yıllara göre yakla- şık 75 binlik düşüş turizm- cileri korkutuyor. 1995 ve 1996'da Türki- ye'ye yüz bmin üzerinde turist gönderen ülkeler ve rakamlan şöyle. "ABD29022S-326.172, Almanya 1.656J87- 2.141.592, Avusturya 181.709-235.540, BDT U56.735-1.580.840,Bul- garistan 161.145-139.167, Danimarka 104.697- 147.528, Finlandiya 102.428-124.627, Fransa 251.609-251.974, HoUan- da203.029-216.537,İngü- tere 734.721-758.106, Iran 361.434- 351.072, tsrail 301.074-254.445, tsveç, 127.901-163.940, İtah/a 108J31-160.100,Roman. ya 283.015-191.506, Suri- yelll.825-91281,Yııgos- İavAa 70.034-104.982, Yu- nanistan 154224-147 J05" e-posta : tan @ vol. com. tr MESELA DEDIKERDAL ATABEK O iyaset düryasma yeni tammlar kJ geliyor. Kfadanbacaklüar, bun- lardan birisi. Conuyu hayvanat ve haşere üzeririen açıklamaya kal- kınca doğrusıçok zengin bir anla- tım gücü d e Vtsanılmış oluyor. Şöy- le bir düşiinûlrse, çakahndan tilki- sinden t u t u n a timsahına yılanına kadar uzanan|eniş bir koleksiyona sahip olmak. ıten bile değil. Böyle zengin b i r kcmya kayıtsız kalmak da vatandaşlı.bilincine yakışmadı- ğı için bu h a f ı buralarda gezinelim dedik. Balcaln neler varmış? Ahtapot. bir şey söyleyecekmiş gibi kulağına eğilir, avı da u dur bakaum ne söyte- yecek, herhalde önemli bir şey var" dediği anda kollar sanhverir. Artık zavallı avın kurtuluşu yoktur. Ken- dimi kururayım diye çırpındıkça kollar sanlır, kısknTak yakalanır. Şimdi sıra vantuzlara gelmiştir. Van- tuzlar. yakalanan avın nesi var, nesi yoksa emmeye başlar. Bu arada avm ne düşündüğü bilinemezse de bu- nun hiç önerni yoktur. Onun ne dü- şündüğü değil, ahtapotun kollannda Kafadanbacaklılar... jy~ afadanbcaklılar faraüyasmın x V en t a n ı m ı ş üyelerindendSı. Ba- caklan k a f a d n çıktığı için famihya- ya bu ad veümiştir. Sekiz bacağı vardır. B a c a l a n n iç tarafincîa van- tuzlarbulıanı; Bu sekiz bacağın her biri birbirincfeı ayn gibi çalışır, ama hepsi de o n d a bulunan kafadan emir ahrlar. .htapot avma sessizce yaklaşır, s a n ı hiçbir şey yokmuş da ne yapabileceği önemlidir. Genel olarak hiçbir şey yapamaz ve sonu- na kadar emilmeyi bekler. Kazara kendini kurtarmayı başarırsa ahtapot ona çok kızar, nasıl kurtulduğunu anlayamaz, bir süre peşine düşüp kovalarsa da yeni avlar onu daha çok ilgilendirmektedir. Ahtapottan kur- tulanlannuzuncabir süre dinlenme- leri. başlanna gelenin ne olduğunu anlamalan gerekir. (Soru: Bu özel- likler size kirni düşündürüyor? Doğ- ru yanıtı bulanlar arasında çekile- cek kurada kazanana bir porsiyon kalamar armağan edilecektir.) Yandançarkhlar... D ufamilyadaçokzengindir. Üye- £j lerihertarafayayılmışolupbir- birlerini kenar köşede bulurlar. Hiç ortalarda görünmemeleri dikkat çe- kicidir. Yan yan gider, kenarlarda gezinirler. Bir tehlike sezdikleri za- man hemen yandan çark ederler. teh- likesiz bir köşeye kendilerini atarlar. Ne olur ne olmaz diye bir köşede çok kalmaz, çeşitli köşelerde yuva yaparlar. Bu nedenle köşe dönmeye çok merakhdırlar. Onlan çağırmak için hep yeni köşe göstermek, bura- ya çağınrken de "senin asıl köşen burası,buray^geLköşeol" demek ge- rekir. Bu çağnyı alınca hemen koşup gelmezler. Duyargalanm çalıştınp hangi köşenin daha iyi, hangi köşe- nin daha yağlı balh olduğunu araş- tınrlar. Orıdan sonra yana çark edip yeni köşeye giderken de eski köşe- nin yerini işaretlerler. "Neolurneol- maz, belki gene eski köşelerden biri- ne dönmek gerekir'' diye her köşe- ye biraz koku bırakırlar. Ortalarda ge- zinmedikleri için kazaya uğrama ola- sıhklan düşüktür. Kuytu köşeler on- lar içinen iyi bannma yerleridir. On- lan köşe bucak dolaşırken gördüğü- nüz zaman hemen yeni bir köşenin kokusunu aldığını anlarsmız. (So- ru: Bu özellikler size kimi (ya da kimleri) düşündürüyor. Doğru ya- nıtı bulanlar arasında çekilecek ku- radakazanan talihliye sürpriz bir ar- mağan verilecektir.) Kıçtandalanlar... 7 ^ ufamilyaördekgillerdendir. Bi- D lindiği üzere ördekler, baştan dalarlar. Suya bas tarafından dalan ördek nereye gıttiğini bilir. Ama ör- dekgillerin bu seçkin kolu. suya kıç- tan dalmaya meraklıdır. Neden böy- le yaptığını uzmanlar tarüşmakta ise de bir sonuca varamamaktadırlar. Bu ördek cinsi suya kıçtan dalmak- ta, nereye gittiğini ise bir türlü fark edememektedir. Bu cinsin atalan- nın "bir deböylesini deneyelim" de- yip kıçtan daldığı, sonra da hoşlan- na gidip bu tür dalmayı benimsedik- leri sambnaktadır. Genlerle geçen bu huy nedeniyle de bu ördekler ar- tık baştan dalmayı unutmuşlardır. Deniz mahlukatı bu üzerlerine gelen tüy yığınını tanımadıklan için önce şaşırmakta, sonra da tanıyıp gülüş- mektedir. "Bak, gene kıçtan dalmış, bu ördegin aklı bir türlü başına gel- meyecek" diye yavrulannı eğitmek için durumu açıkJamaktadırlar. Kıç- tandalanlarbu şaşkuvlıklan nedeniy- le arka tarafındaki tüylen korumak- tan aciz kalmakta. bu tüyler yolun- duğu için de gen yanlan tüysüz kal- maktadır. Öbür ördekler, türdeşleri- nin bu durumuna üzülüp durmakta iseler de ellerinden fazla bir şey gel- memektedir. (Soru: Bu özellikler size kimi (ya da kimleri) düşündürmektedir? Doğ- ru yanıtı bulanlar arasında çekile- cek kurada kazanantalihliye bir por- siyon ördek kızartması armağan edilecektir.)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle