Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21 MAYIS 1997 ÇARŞAMBA
OLAYLAR VE GORUŞLER
'Kolluk Gücü'nün Yanlı Davranışı...
Flaş TV olayı Susurluk çetesinden sonra görülen ikinci
skandaldır. Kolluğa emir verme durumımda olan yönetsel
(idari, mülki) ve yargısal (adli) makamlann çok dikkatli
olmalannı, polis ve jandarma amirlerinin de verilen emirlerde
anayasal zorunluluklan gözetmesini dileriz.
Av. Dr. METİN ŞEKERCİOĞLU
B
ılindiğı gibı "kolluk"
sözcüğü başta polis ve
jandarma olmak üzere
güvenlik güçlerimizi
ıfade eder. Olkemizde
kolluk hakkında çok söz
söylenmiştir. Bir yandan hukukun üs-
tünlüğünü savunup kolluğa karşı saldı-
nyı doğal karşılayan düşünce dönem-
leri yaşanmış. ancak her zaman için
kimden gelirse gelsin polis ve jandar-
maya saldınlar karşısmda halk kolluğu
sevip kolladığını da göstermiştir.
Bugün için >asalanmızın kolluğu sa-
vunmasız bıraktığı söylenemez. Tam
tersine 12 Mart ve 12 Eylül yasalan
kolluğun esasen yeterli korumaya sahip
olmasına karşın onu dokunulmaz sa-
yan birçok yasa önünde eşitsizlik hü-
kümleri getirmiştir. Örneğin silah kul-
lanma konusunda smır tanımazlığa va-
ran serbestlik (birçok yargısız infaz id-
diası bundan çıkmıştır) gibi.
Yazımızın başında da açıkladığımız
üzere huzuru bozanlara karşı polisin
büyük hatalan dahi toplumsal bir hoş-
görüye kadar vardınlmıştır. Ancak he-
men açıklayalım ki kolluk ku\-vetleri
bu ayncalıklannı iyi kullanmaz ve şu-
nun bunun, hele hele yetim hakkı yiyen.
ilkesiz insanlann (resmi birtakım yük-
sek makamlarda da olsa) kaba kuvveti
durumuna düşerse, yahut laik cumhu-
riyetin ileriye gidişini geriye çeviren
gericilere hoşgörü tavn şeklinde sergi-
lerse toplumun kendisine olan güveni-
ni kaybeder. Kolluğun en büyük gücü
hizmet ettiği halkın sevgisi olmalıdır.
'Susurluk çetesi'nde kollukla ilgili
bazı önemli kişilerin sorumlu görülme-
si, bunlann önemli yerlerde olanlannın
mahkemeye gönderilip gerçeğin ortaya
çıkanlmasının savsaklanmasında, en
büyük zaran devletin güvenlik güçleri
görmüştür.
Böyle yanhşlar kolluğun yanlı çalış-
tığı konusunda kuşkulan arttınr ve in-
sanlar kolluğa olan güvenleri yanında
ona yardım desteğini çeker.
Şurasmı hemen açıklayalım ki kolluk
bir güvenlik gücüdür. Yurttaş ve her in-
san kolluğa güvendiği kadar o ülkeye
değer biçer. Böyle bir güvenlik gücü
mensubu, gücünü kullanırken güven-
sizlik yaratırsa devleti küçük düşürür.
Örneğin "Ben koüuk gücüyüm; ister-
sem herkesin bir suçunu bulur. her ya-
yını keser, her derneği kapatabilirim"
düşüncesi ve bu sakat düşünceye daya-
lı kolluk eylemleri güvenlik güçlerimi-
zi giderek gözden düşürebilir.
Bütün bunlardan ötürü Flaş TV ek-
ranlanna yapılan çirkin saldınyı yapan-
lann yakalanmaması çok büyük eksik-
liktir. Suçlulann korunduğu görüntü-
sünden rahatsız olduğumuzu düşünü-
yorduk.
Biz bunlan düşünmekteyken, ertesi
günü çok daha korkunç bir olay gördük:
Yargı karan olmadan televizyon kanal-
lanndan birisini kolluk basmıştı. Üste-
lik yöneticilere atıh suçun niteliği de bi-
linmiyordu. Sonradan öğrendiğimize
göre yöneticilere atılı suç. yıllardır sü-
ren bu kanaldaki yayınlann izin alm-
madan sürdürülmesi imiş!..
Telsiz Genel Müdürlüğü, izinsiz sür-
dürülen bu yayınlan kesmek için emir
vermiş ve bu emir üzerine ilgili genel
müdürlük yetkilileri ile polis gidip em-
ri yerine getirmiştir. Bu kanaldan yapı-
lan bir yayından ötürü TV istasyonuna
yapılan saldın ve ertesi günkü bu ka-
patma rastlantı imiş!..
Böyle bir durumda Telsiz Genel Mü-
dürlüğü'nden verilen bu emrin kolluk-
ça ivedilikle yerine getirilmesine ola-
nak yoktur. Verilen emir anayasanın gü-
vence altına aldığı basm özgürlüğü ile
yakından ilgilidir. Böylesine bir emir
için öncelikle arama yapılıp kullanılan
araçlara el konması gerekir. Yargı ka-
ran olmadan ivedilikle arama yapılabil-
mesi için CMUK'Un 94, 95,96 ve 97.
maddelerindeki koşullann gerçekleş-
mesi gerekir. Kaldı ki kolluğun arama
yapmasına gerek olmasa ve yasadışı bir
olayın önlenmesine yönelik olsa bile
emrin o yerin mülki amirinden (valı ya
da kaymakam) gelmesi zorunludur. (Bu
konuda Kolluğun Yargısal Görevlen
Hakkında Kılavuz Ankara 1980 adlı kı-
tabımız sayfa 264).
Kolluk makamlannın özellikle ana-
yasanın güvence altına aldığı özgürlük-
lerin kısıtlanması ile ilgili eylem ve ış-
lemleri yerine getirirken çokduyarlı ol-
ması gerekmektedir. Anayasamız 137.
maddesinde. emrin yenne getirilmesi
konusunda çok açık seçik kurallar koy-
muştur.
Bu maddeyi aynen hatırlatmakta ya-
rar görüyoruz: "Kamu hizmctlcrinde
herfaangi bir sıfat ve suretie çahşmakta
olan kimse, üstünden aldığı emri. yö-
netmeiik, tüzük, kanun veya anayasa
hükümlerine aykın görürse, yerine ge-
tirmez ve bu aykınlığı emri verene bü-
dirir. Ancak, üstü emrinde ısrar eder ve
bu emrini yazı ile vcniierse. emir yerine
getiriHr. Bu hakle emri yerine getiren
sorumlu olmaz."
Konusu suç teşkil eden emir hiçbir
suretk yerinegetiritemez; yerine getiren
kimsc sorumluluktan kurtulamaz.
1961 Anayasası'nın 125. maddesini
12 Eylül Anayasası dahi aynen benim-
seyerek yukandaki hükmü koymuştur.
Anayasanın bu emri, kollukça göze-
tilip ona göre hareket edilseydi hizme-
tin yenne getırilmesınde yanlı davranı-
lıp hükümet edenlerden bazılannın ki-
şisel işlerine alet olunduğu izlenimi ve-
rilmezdi.
Anayasalar, yıllann imbiğinden geç-
miş kurallardır. Bunun için onlann em-
ri her şeyden ve herkesten önce gelir.
Nitekim deneyimlerimiz çoğu kez biz-
lere göstermiştir kı kamu görevlilerinin
vatanseverlik adına yaptıklan eşıtsız
davramşla yasa tanımazlıklar ülkeleri
bütünleştirmeye değil, bölünme nokta-
lanna hatta iç savaşlara sürükleyebili-
yor. Bunlan TV kanallannda görüyo-
ruz.
Özetleyecek olursak ülkemizin sağ-
lıklı gelişmesınde devletimizin çetele-
reteslimi değil, yüzyıllann imbiğinden
geçmiş sağhklı hukuk kurallanna bağ-
lılığı en önemli etken olacaktır. Insan
haklanna saygılı ulusal bütünlüğümü-
zü bu yolda geliştirmemiz. kolluk gö-
revlilerinin şu ya da bu kişilerin (dev-
lette makam sahibi de olsa) kişisel ar-
zulanna göre hareket etmediğini gös-
termelerine bağlıdır.
Flaş TV olayı Susurluk çetesinden
sonra görülen ikinci skandaldır. Kollu-
ğa emir verme durumunda olan yönet-
sel (idari, mülki) ve yargısal (adli) ma-
kamlann çok dikkatli olmalannı, polis
ve jandarma amirlerinin de verilen
emirlerde anayasal zorunluluklan gö-
zetmesini dileriz.
Ulusal Aşı Günleri
Prof. Dr. AYŞE KAYPMAZ Cerrahpaşa Tip
Anabilim Dalı Başkanı
B
ulaşıcı hasta- şarak ölenlerin üç katına
lıklar yüzyıl- ulaştığı bilinmektedir.
lar boyu in- 1937'de sülfonamidlerin
sanlığın kor- bulunması hastalık etkeni
kulu rüyasıy- çeşitli bakterilere karşı, tıb-
dı. Çiçek, ve- bı büyük bir başan düzeyine
ulaşıcı hasta-
lıklar yüzyıl-
lar boyu in-
sanlığın kor-
kulu rüyasıy-
dı. Çiçek, ve-
ba, kolera, tifiis gibi hasta-
lıklar kitlesel ölümlere ne-
den olmuştur. 14. yüzyılda
dünya nüfusunun beşte biri-
nin vebadan öldüğü bilin-
mektedir. Endüstriyel geli-
şım dönemine kadar Britan-
ya'da her yıl 60.000 kişi si-
filizden (frengi) ölmekte idi
ve 1914 yılındaki ıstatistik-
sel verilere göre Britanya'da-
ki erkeklerin yüzde 97"si si-
fılizli idi. Hemen yakın tari-
himizde, Kurtuluş Sava-
şı'nda tifusten ölen askerle-
nn sayısmın, cephede sava-
getirmişse de kısa sürede ba-
zı bakterilerin sülfonamid-
lere karşı direnç kazandığı
görülmüştür. Sir Alesander
Fleming'in 1943'tepenisili-
ni keşfetmesini, öbür antibi-
yotiklenn enfeksiyon ala-
nında kullanılması izlemiş-
tır.
Bulaşıcı hastalıklarla sa-
vaşta korunma amaa ile ası-
lar, tedavı hekimliğinde ise
antibiyotikler ve öbür kemo-
terapötik maddeler kullanıl-
maktadır. Bir başka deyişle
korunma, tedaviden önce
Fakültesi Halk Saglıgı
gelmektedir. SalgınJann ön-
lenmesi, nbbın en büyük za-
feridir. Ne organ nakli ne
açık kalp ameliyatı ne de
özel bir cerrahi operasyon,
insanlığa şimdi basit bir şey-
miş gibi görünen salgınlann
önlenmesi ve bulaşıcı hasta-
lıklann denetimi kadar ya-
rar sağlamamıştır. Eğer biz
aşı uygulayarak bir çocuğu
sakat kalmaktan koruyabili-
yorsak onun yaşam boyu gü-
lüp oynamasını, koşmasını
sağlamış oluruz. Aksi halde,
sakat kalma durumunda hiç-
bir mekanik yardım onun
ömür boyu duyacağı acıyı
dindiremez. Bu nedenle ko-
runma, tedaviden daha
önemHdir. Yani konıyucu
hekinılik insancıldır, ucuz-
dur.
Koruyucu önlemler için-
de kişiye yönelik çalışmalar-
dan bıri de aşılamadır(bağı-
şıklama). 1940-1990 arasın-
da boğmaca, kızıl, kızamık,
tifo, pnömokokal pnoömo-
ni, meningokokal menenjit,
çocuk felci. difteri, akciğer
tüberkülozu gibi hastalıklar
bağışıklamayla en alt düze-
ye çekilmiştir. Bu düzeyler
ülkenin toplumsal koşullan,
antibiyotiklerin kullanımı,
daha iyi beslenme ve sağlık
hizmetlerinden yararlanma
olanaklan ile orannh olmuş-
tur.
Bulaşıcı hastalıklarda aşı-
larla kitle bağışıklaması ya-
pılabilir. Çiçek bu şekilde
eradike (*) edilen ilk ve ha-
len tek enfeksiyon hastalığı-
dır. Türklerin Orta Asya'dan
beri bildikleri aşılama yön-
temi ilk kez 1789'da Jenner
tarafından yayımlandığı
için, Dr. Jenner çiçek aşısını
ilk bulan kişi olarak kabul
edilir. Yüzyıllar boyu ölüm-
lere neden olan bu hastalık.
insanlann çaresizlik içeri-
sinde, kendilerine ve çocuk-
lanna hastalıgın bulaşma-
sından korktuklan için, has-
ta olan yakmlannı evlerin-
den uzak dağlara ya da ma-
ğaralara bırakarak. orada öl-
melerini beklemelerinin acı-
sını yaşamalanna neden ol-
muştur. Bağışıklama prog-
ramının büyük bir başansı
olarak en son çiçek hastalı-
ğı26Ekim 1977'de tngilte-
re'de, bir laboratuvar kazası
sonucu görülmüştür.
Dünya Sağlık Orgütü. ge-
lişmekte olan ülkelerde, çe-
TRT'nin yaymcılar için hazırladığt
1İWîr MEVZUATlna ilgi büyük...
Türkiye Radyo-Televizyon Kurumu'nun hazırladıgı
ve 4 ciltten oluşan "TRT MEVZUATI" talep eden ya-
yına kuruni ve kuruluşlar için satışa çıkarüdı.
TRT MEVZUATlnda;
T.C. ANAYASASI, KANUNLAR ve KARARNAME-
LER, ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER ve TÜZÜK-
LER, RADYO ve TELEVİZYON ÜST KURULU'nun
YÖNETMELtKLERİ, DİĞER YAYINCILJKLA tiGİLİ
YÖNETMELİKLER ve TEBLİĞLER yer alıyor...
Özel Radyo ve Televizyon Kuruluşları ile Reklam Ajans-
lan tarafından büyük ilgi ve beğeni kazanan ve sınırlı
sayıda saüşa sunulan
U
TRT MEVZUATF'nı alabilmek için, T.IŞ BANKASI BAŞKENT ŞUBESÎ'ndeki 184174
No'lu hesaba 28.750.000.- TL.sı yatınp, Banka Makbuzunu ve isteme adresinizi 0-312 490 93 03 Nolu faksa
veya aşağıdaki yazışraa adresine gönderdiginiz takdirde, "TRT MEVZUATI" adresinize faturasıyla birlikte
taahhütlü olarak postayla gönderilecektir.
"TRT MEVZUATF'nda 1997 yüı içinde yapılacak degişiklikler, ücretsiz olarak adresinize gönderilecektir...
BİLGi «^ .AZIŞMA ADRESl
TRT GENEL MÜDÜRLÜĞİ)
GENEL SEKRETERUK
BASIN HALKLA İLİŞKİLER ve PROTOKOL MÜDÜRLÜĞÜ
TRT SİTESİ A BLOK KAT:4 • OR-AN / ANKARA
: 0-3T2 490 11 19
0-312 490 10 74
FAX : 0-312 490 93 03
şitli hastalıklara karşı aşı-
lanmadıklan için her yıl 5
milyon çocuğun öldüğünü
ve 5 milyon çocuğun da sa-
kat kaldığını bildinnekte-
dir. Aşılama ile önlenebilir
hastalıklann eradikasyonu
için DSÖ, tüm dünyada
programlar yüriitmektedir.
Bu programlar kapsamın-
da poliomıyelit (çocuk fel-
ci), kızamık ve boğmaca
hastalıklan yer almaktadır.
Bu nedenle 1990 yılında
toplanan Dünya Çocuk Zir-
vesi'nde 150'nin üzerinde
ülke polionun ortadan kal-
dınlması konusunda dü-
şünce birliğine vanlmıştır.
Dünya Sağlık Örgütü,
polio eradikasyon prog-
ramlan içinde yapılan ça-
lışmalarda ülkelen coğrafi
durumlanna göre gruplara
ayırmıştır. Doğu Akdeniz
Bölgesi, Batı Avrupa, Ku-
zey Afrika, Güney Afrika,
Güneydoğu Asya vb. gibi.
Her ülke kendi coğrafi ko-
numunu da gözönünde bu-
lundurarak, aşılamanın da-
ha başanlı olması için
emek harcamaktadır. Öme-
ğin Endonezya halkı 3000
adada oturmaktadır. Doğal
olarak her adaya hizmet gö-
türme zorunlulugu vardır
ve Endonezya bu zorluğu
yenmeye çalışmaktadır. Vi-
etnam'da aşılama çalışma-
lanna. sağlık görevlilerinin
yanı sıra gönüllüler, kamu
görevlıleri. yerel hükümet
görevlileri, polis ve asker-
ICT de katılmışlardır. Bu dü-
zenleme birimleri aşılama-
dan 1-2 hafta önce ev ev
dolaşarak aşılamaya gele-
ceklerini önceden haber
vermişlerdir. Vietnam'm
bu başanlı aşılama çalış-
malannı, ne yazık ki kom-
şusu Kamboçya gölgele-
mektedir. Çünkü Kamboç-
ya'da yabani tip poliovirüs-
ler denetim altına alınama-
makta ve rahatlıkla Viet-
nam'a geçen insanlann ba-
iırsaklannda taşınmakta-
dır.
Türkiye de bu aşılama
çalışmalannın içindedir.
1995 yıhndaikiturla, 1996
yılında yine iki turla,
1997'de ise şimdilik birin-
ci turunu tamamlamış ola-
rak çahşmalannı sürdür-
mektedir. 1997'nin 2. tur
aşı uygulaması ise 28 ma-
yıs - 3 haziran tarihleri ara-
sında olacaktır.
Polio aşılan ile eradikas-
yon 1955'te Salk'ın (inak-
tiv) ve 1961'de Sabin'in
atenüe (canh, patojenitesi
azaltılmış) oral aşısı ile
başlamıştır. Çocuk felci her
yaş grubunda görülebil-
mekle birlikte. özellikle 3
yaşın altındaki çocuklarda
mevsimlere bağlı olarak sı-
cak yaz aylannda görülür.
Bulaşma genellikle virüs
içeren dışkının sularla ya
da yiyeceklerle alınması
sonucu oluşur. Nadiren de
damlacıkla bulaşabilir.
Kitle aşılamalannda
Salk aşısının enjeksiyon
yolu ile verilmesinin zorol-
duğu kabul edilse de 2. ve
3. enjeksiyondan sonra, et-
ken virüsün bağırsaklardan
sinir sistemine atlamasını
engellemesi ve yan etkisi-
nın olmaması nedeniyle ilk
aşılamanın Salk'la yapıl-
ması önerilir.
Sabin aşısı 1961 'de kul-
lanıma geçmiştir. Özellikle
kitle aşılamalannda uygu-
lamanın kolay olması ne-
deniyle tercih edilir. Aşı
ağıza damlatılarak uygula-
nır. Burada gözden kaçma-
ması gereken ilk durum,
'çocuğun aşıvı tükürmeme-
sâ'dir. Aşının çocuğun ağzı-
na damlatılmasından sonra
hemen ka>Tiatılmış şekerli
su, çikolata, şeker parçası
verilerek ya da aşı şeker
parçasına damlatılarak ço-
cuğun aşıyı yutması sağ-
lanmalıdır. Çeşme suyun-
daki klor. canlı olan aşı vi-
rüsünün ölmesine neden
olabıleceği için çocukta ba-
ğışıklık gelişemez. Bu ne-
denle çocuğa o anda klorlu
çeşme suyu içirilmemeli-
dir. Bebek emzik kullanı-
yorsa emziğini vermek ya
. da ona hemen bir emzik ar-
mağan etmek o günden bir
anı olacaktır. Ulkemizde
özel sektör aşılamada kul-
lanılmak üzere geçen yıl
280 milyar TL. yardım
yapmıştır. Bu paranın bi-
zim çocuklanmızın sağlı-
ğına harcandığını bılmek
bizi mutlu etmektedir. Po-
lio aşısı ücretsiz olarak ya-
pılmaktadır. Bütün çalış-
malara emek ve destek ve-
ren Dünya Sağlık Orgütü,
UNICEF, Sağlık Bakanlı-
ğı, tüm özel kuruluşlar,
sağlık personeli. gönüllü
kuruluşlar ve kişiler. din
adamlan ve öğretmenler.
yann sağlıklı olarak gör-
dükleri herhangi bir çocu-
ğun geçmiş yıllarda belki
de kendilerinin de yardımı
sonucu sağlıklı olduğunu
bilmekten mutlu olacaklar-
dır. Aynca ana-babalann,
hekimlerimizin ve sağlık
görevlisi arkadaşlanmızın
bu konuda daha duyarh ve
kararlı olmalan hem ülke-
mizin çocuklan hem de
dünya çocuklannın sağlığı-
na önemli bir katkıda bulu-
nacaktır.
Uluslararası insan hare-
ketlerinin çok yoğun olma-
sı, taşıyıcılarla (portörler-
le) çeşitli hastalıklann bir
ülkeden öbürüne kolaylık-
la geçişini sağlamaktadır.
Bu nedenle bütün ülkeler
tarafından eradike edilmek
istenen bir hastalık söz ko-
nusu olduğunda aşı kam-
panyalannın desteklenme-
si gerekir.
Aslında oturmuş, tüm
ülkeyı kapsayan ve kayıt
sistemleri güvenli bir sağ-
lık sisteminde kampanya
yöntemli uygulamalara ge-
rek duyulmayacaktır. Bu
tip sistemler özellikle Ku-
zey A\Tupa ülkelerinde uy-
gulanmaktadır. Böyle bir
sistemin hukuksal temeli
bizde 224 sayılı Sağlık Hiz-
metlerinin Sosyalleştiril-
mesine Dair Yasa'da vardır.
Gönlümüz, hem Türki-
ye'de hem de dünyanın
öbür ülkelerinde insanlann
tümünü kapsayan, koruyu-
cu ve sağaltıcı (tedavı edi-
ci) hizmetlerin birbiriyle
uyum içinde bütünleştirile-
bildiği bu tur sağlık sistem-
lerinin hayata geçirilmesin-
den ve aşı günlerine gerek-
sinimimizin kalmamasın-
dan yanadır.
Cy Etkeninyeryüzünden
silinmesi, kökünün kazın-
ması.
PENCERE
MHP'nin Dramı!Vaycanına!..
MHP kongresinde "ülkücü komandolar" ortahğı
tarumarettiler...
MHP'nin içyüzünü sergilediler...
Çoğu kışinin ayacıkları, televizyonda sergilenen
zorbalığı görünce suya erdi.
Zorbalık iki çeşittir:
Disiplinli zorbalık..
Başıbozuk zorbalık..
Ülkücü komandolann zorbalığı, Alparslan Tür-
keş sağken disiplinli zorbalıkti; emrü kumanda zin-
cirinde "talimat"\a yapılıyordu.
Başbuğ ölünce, iş başıbozuk zorbalığa dönüştü.
•
"Ülkü" güzel sözcüktür, "îdeal" anlamına gelir;
ama kötüye kullanıldı.
"Ülkücü mafya"mız bile var.
Hiç mafya ülkücü olur mu?..
Ülkücü öğretmen olur..
Ülkücü hemşire olur..
Ülkücü hekim olur..
Eli silahlı, başı külahlı zorbanın kimliği, hiçbir za-
man ülkücülükle bağdaşamaz.
•
Ülkücü lafı ne zaman çıktı?
Sözüm ona "devlet büyüklerimiz" 1968 öğrenci
olayları karşısmda şaşırıp kalmışlardı. Üniversitede
solculuk akımlan gelişiyor, kimi gençler sosyalizm
bayrağını yükseltıyorlardı.
Neyapmalıydı?..
Çare bulundu:
"It kurda kırdınlacak"t\.
Kurt kimdi?..
Türkeş'in ülkücüleri!..
MHP'nin genç kuşağına zorbalık yöntemi meşru
devlet eliyle aşılanmıştı; polis ülkücü gençlerin ar-
kasındaydı; şiddet göreneği oradan başlıyor.
Ama bugün kurt kurdu kırmaya yöneldi.
Neden?..
•
Başbuğ'dan sonra taht kavgası. post kavgası,
koltuk kavgası için mi?..
Elbet işin içinde onlar da var; ama yaşananlann
anlamını kavramak için yetmiyor.
Gerçekte MHP'nin ulaşttğı yerde büyümesi ge-
rekıyordu.
Çünkü Sovyetler yıkılmıştı, Orta Asya elle tutula-
cak kadar Anadolu'ya yaklaşmıştı.
PKK'nin ortaya çıkışı, şoven milliyetçiliği Anado-
lu'da körüklüyordu.
MHP'nin yelkenlerini şişirecek rüzgârlar eserken
bu gemi neden yalpalıyor?..
• '
Çünkü:
1) MHP'nin işlevi, geçmişte "komünizmle müca-
de/e"ye bağlanmıştı; Sovyetler dağılınca "düşman"
ortalıktan silındı.
2) Orta Asya'da Türk devletlerinin bağımsızlıkla-
nna kavuşmalan düşsel "Turan" ülküsünü bitirdi.
3) PKK'ye karşı savaşı Silahlı Kuvvetler başarıy-
la yürütünce, bu "düşman" da ikinci plana düştü.
4) Şeriatçılık yükselince, MHP'nin aşılandığı
"Türk-lslam Sentezi" fosladı.
5) Laik, demokrat ve sosyal Türkiye Cumhuriye-
ti ülküsü, her şeyden daha ağır basmaya başladı.
Peki, geriye ne kaldı?..
MHP'nin elinde, eskıden beri alıştığı "şiddet"yön-
temi kaldı, ki şımdi birbirlerine karşı zor kullanıyor-
lar.
MHP'yeyeni bir ideoloji gerekli!..
'Sinema bir şenliktir' demişti
ONAT KUTLAR
ONAT KUTLAR SAHNESİ'nin yapımını
üstlenen Gaziantep Büyükşehir Belediye Bşk.
Sn. CELAL DOĞAlVa, Şahinbey Belediye
Bşk. Sn. YAŞAR AĞYÜZ'e, etkinlikleri
düzenleyen kültür adamlanna. değerli yazar ve
müzisyenlere \e tüm ONAT dostlanna
şükranlarımızı sunanz.
MELİR4 KLTL4R
VEFAT
Elektrik Mühendislen Odası İstanbul Şubesı eski Yönetim
Kunılu üyelennden
Savm Erdinç YENİDOĞAN'ın kardeşi
Saym Dr. Ayten YENİDOĞAIN'ı
kaybetmenın üzüntusu ıçindeyız.
Cenazesi 21 Mayıs 1997 Çanjamba (bugün) Şışlı Camıı'nde
kılınacak öğle naraazını möteakıp Zincırlikuyu Mezarhğında
toprağa venlecektır Ailesine ve tüm arkadaş. dost ve
yakınlanna başsağlıgı dıler. acılannı paylaşınz.
ELEKTRİK MÜHENDİSLERİ ODASI tSTAlVBUL
ŞIBESİ
VEFAT
Çok sevgili varlığımız
Dr.AYTEN
YENİDOĞAN'ı
19.5.1997 tarıhınde kaybenik.
Cenazesi 21.51997 Çarşamba günü (bugün) öğle
namazını müteakip Şışlı Camıi"nde kılınacak cenaze
namazından sonra Zincirlıkuyu Mezarlı|ı'nda toprağa
venlecektır.
AİLESİ
SATILDC KOOP. fflSSESI
Izmir Egekoop / Bahçekent'teki dubleks
villa hakkımı devrediyorum.
Tel: 0212 -512 05 05/496
BEYOGLLI 3. ŞULH HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1997'237
Mahkememizin 1997,237 esas, 1997/278 karar ve
6.5.1997 tanhlı karan ile: tnebolu, Yuvacık Köyü. cilt no:
083/01. ASN: 21. S: 18'de nüfusa kayıtlı Mustafa oğlu.
Hüseyin Şener vesayet altına alınarak kendisine kardeşi
Mehmet Şener vası olarak tavın edılmıştır. tlan olunur.
Basın:21042
Nüfus cüzdanlanmızı kaybettik, hükümsüzdür.
EMtNEGEDlK, YAVUZ CEDİK. YAStN GEDİK