Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 21MAYIS 1997 ÇARŞAMBA
14 KULTUR
Diana Rigg 9. İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali'nin açılışına katıldı
4
Tîyatro her zaman varolacak'
DUYGU DURGUN
9. Uluslararası İstanbul Tiyatro Fes-
tivali, dünyaca ünlü sanatçı Diana Rigg'ı
konuk ediyor. Festivalin açılış törenine
katılarak, ilk kez bu yıl verilen 'Onur
Ödülleri'nden ılkini Türk tiyatrosunun
yetiştirdiğı en önemli oyunculardan bi-
ri olan Yıldız Kenter'e sunan Diana
Rigg. şu sıralar îngiltere'de basın tara-
findan büyük ılgiyle karşılanan tek ki-
şilik. "VTrginiaNVbirtan Kim Korkar?"
adh oyunu Londra West End'te Aldwych
Tivatrosu'nda sergiliyor.
İngiltere Kralıçesi tarafından 'şöval-
ye' unvanıyla onurlandınlan Diana Rigg,
Ingıliz Kraliyet Akamedisi'nden yetişen
bir oyuncu. Profesyonel sahne deneyi-
mini 1961 'de 'Şeytanlar' adlı oyundaki
Philipe Trincate rolüyle yaşayan Rigg,
daha sonra Shakespeare Kraliyet Tiyat-
rosu'nda 'Bir V'az Gecesi Rüyası'nda
Helena, 'Macbeth'te Lady Macbeth,
'Kral Lear'da Cordelia. 'Yanhşhklar Ko-
medyasTnda Adnana'vı canlandırdı.
80'li yıllann başında, henüz siyah be-
yaz olan televizyon ekranlanmıza 'Tat-
b Sert' dizisindeki Emma Peel karakte-
nyle konuk olan Rigg. 'Afrika'daki tyi
İnsan', *Bir Yaz Gecesi Rüyası', 'Pamuk
Prenses' v e 'Küçük Bir Gece Müziği' gi-
bı filmlerle bey azperdede de unutulmaz
kompozisyonlar çızdi. 9. Uluslararası
İstanbul Tiyatro Festivali'nin bu ünlü
konuğuyla görüştük.
- Pek çok ünlü yapıtta başrolleri oyna-
duuz. İçlerinden hangisi en unutulma-
zıydı?
DİANA RİGG - Hıçbir zaman kıyas-
lama yapmam. Hiçbir zaman genye bak-
mam. Benim için şu ya da bu oyun ve-
ya şu ya da bu yazar gibi kesin bir ter-
cih yapmak mümkün değil. Bunu gerek-
li ve doğru bulmuyorum. Her oyunun.
her rolün ayn bir önemi var. Her oyun
bir başandır.
-Ama Shakespeare'e özel bir sevginiz
obagerek.
- Klasiklere yönelik özel bir sevgim
var. Çünkü onlar asırlar boyu ayakta ka-
labilmişler. Bu büyülü ve çok güçlü bir
şey. Klasik tekstlerin içindeki o gizemi
keşfetmeyi seviyorum.
- Modern drama üzerine neler düşü-
nüyorsunuz?
- Modern drama çok heyecan verici
özellikle çok önemli çağdaş yazarlar
yetiştirmesı bakımından. Modem tekst-
lerin bence en ilginç özelliği aslında çok
eski, çok köklü konulan ele alması. Ben
modem tekstler üzerinde de çalışmak-
tan keyif alıyorum. Klasik bir metnı ele
aldığınızda geçmişle bugün arasında kı-
yaslama yapma olanağinız var. ama mo-
dern birtekst, şımdiki zamanı anlatma-
sı, yaşayan döneme denk gelmesi açı-
sından heyecan verici.
- Sinema deney iminiz de oldu. Kame-
ra önünde olmak m ı daha heyecanlı yok-
sa sahnede seyirciy le birlikte olmak mı?
9.İLUSLARARASI
İSTMBU
ThPATM FESTİVAÜ
i f ıi
>ahne üzerindeyken
seyirciyle yaşadığınız ilişki
bambaşka. Seyircinin o
sessizlik anındaki bekleyişi
belki de dünyanın en güzel
sesidir. Seyirci tüm kalbini ve
aklını size verir. Bu da çok
büyük bir sorumluluk yükler
omuzlannıza.
Tiyatro sonsuza dek
yaşayacak. Hem de giderek
daha önemli bir hale gelecek.
- Her zaman ve kesinlikle seyirci önün-
de olmak daha büyük keyif veriyor. Sah-
ne üzerindeyken seyirciyle yaşadığınız
ilişki bambaşka. Seyircinin o sessizlik
anındaki bekleyişi belki de dünyanın en
güzel sesidir. Seyirci tüm kalbini ve ak-
lını size verir. Bu da çok büyük bir so-
rumluluk yükler omuzlannıza.
- Sinema, insani duygulardan yoksun
anlamına mı geliyor bu?
- Sinemada bambaşka bir süreç yaşar-
sınız. Perde üzenndeki performansıruz
elbette çok önemlidir, ama sinemada
bunun arka planında başka şeyler yaşar-
sınız. Bir fılm setinde seyircinin değil
yönetmenin sizden bazı bektentileri var-
dır. Belki üç belki beş kere prova yapar-
smız ve yönetmen içlerinden sadece bir
tanesini seçer. Sonra da montaja girer.
Yani siz işinizi yapar ve gidersiniz. So-
rumluluğunuz sınırhdır. Tiyatro ise da-
ha törensel bir duyguyu yaşatır size.
-Istanbul'aflkkez geidiniz. TK-atro fes-
tivaünJ nasıl değeriendiriyorsunuz?
- Burada çok önemli bir şey oluyor.
Pek çok tiyatro topluluğu burada ilk kez
karşılaşıyor. Birbirinden bir şeyler öğ-
reniyor.
Aslma bakarsanız. tiyatrocular ara-
sında ilişkiler şimdiye kadar hep zayıf
olmuştur. Bence bu büyük bir hata. Çün-
kü tiyatro gelişmek demektir. Tiyatro-
nun gelişmesinin tek yolu başka kültür-
lerle taruşmasıdır. Bu yüzden lstanbul 'da
böyle birbuluşmanın gerçekJeşmesi çok
önemli.
- Şimdiye dek hiçbir Türk tiyatro top-
luluğunun oyununu izlediniz mi?
- Ne yazık ki hayır. Ama ilk kez, fes-
tivalde 'Bir Ata7KraIhğını'ı izleyeceğim.
- Peki tiyatronun getecefini nasıl gö-
rüyorsunuz? Kitk iletişim araçlan ti-
yatronun varuğını tehdit ediyor mu?
- Tiyatro her zaman var olacak. Hem
de giderek daha da önemli bir hale ge-
lecek. Ben çok seyahat eden bir insanım.
Gittiğim her yerde, mümkün olduğun-
ca çok sayıda tiyatro topluluğunu izle-
meye çalışıyorum. Genç insanlar yeti-
şiyor. Kendi aralannda tatlı bir rekabet
içindeler. Öyleyse tiyatro sonsuza dek
yaşamaya devam edecek. tsa'dan önce
4 bin yıl önce de vardı, gelecekte de var
olacak. Hiçbir şey bu köklü mirasa zarar
veremez.
Tîyatroyu aşlda sevmek
Tiyatro Festivali'nde Onur Ödülü'nü alan Giorgio Strehler
tiyatronun özeleştiri olanağı sunduğunu vurguladı
KültürServisi -9. Ulus-
lararası lstanbul Tiyatro
Festivali'nin onur konuk-
lan arasında yer alan ün-
lü ltalyan tiyatro yönet-
meni Giorgio Strehler, fes-
tival kapsamında düzen-
lenen basın toplantısında,
tiyatronun, sorunlann or-
taya konulduğu ve tartışıl-
dığı bir platform oldugu-
nu belirtti. Tiyatronun, öze-
leştiri olanağı sunduğunu
vurgulayan Strehler, tiyat-
ro dilinin evrensel oldu-
ğunu söyledi.
ltalya'nın ilk ödenekli
tiyatrosu olan ve bu yıl 50.
yıldönümünü kutlayan Pic-
colo Tiyatrosu'nun kunı-
cusu olan Giorgio Strehler,
Türk tiyatrosunun ulusla-
rarası platforma taşınma-
sı gerektığinden söz ede-
rek ödenekli ve özel Türk
tiyatrolannı Avrupa'dagör-
mek istediğini söyledi.
'•Tiyatro. iyi oynandı-
ğında diBn oluşturduğu en-
gellerortadan kalkar. Her
dilin, tıpkı Türkçenin de
olduğu gibi, kendine özgü
bir sesi, müziği var. İyi ti-
yatro; oyuncu, oyuncunun
eğjtimi ve seyircinin var oJ-
masıyla mümkündür.
Türk tiyatrosunda da bii-
tün bu koşullardüşünüklü-
ğünde. olumlu özellikler
oktuğunu düşünüyorum"
diye konuştu.
Fransa öncülüğünde ku-
rulan Avrupa Tiyatrolar
Biriiği adlı kuruluştan söz
eden Strehler, bu kurulu-
şun her yıl. üye ülkelerde
festivaller düzenlediğıni
ve yönetmenler arasında
bilgi ahşverişi sağladığıru
belırtti. Türkiye'nin de bu
M. ürk tiyatrosunun uluslararası platforma
taşınması gerektiğini belirten Giorgio
Strehler, yurt dışında oyun sahnelemesini
önerdi. Piccolo Tiyatrosu'nun yerel
yönetimle birkaç yıldır sorunlar yaşadığım
anlatan ünlü yönetmen, devletin tiyatroya
aşkJa olmasa da alışkanlıkla destek
vermesi gerektiğini de söyledi.
derneğe katılmasını um-
duğunu ekJeyen ünlü yö-
netmen, Türk tiyatrosu-
nun dünyaya açılabilmesi
için yurtdışında oyun sah-
nelemesini önerdi. Devle-
tin de böyle bir durumda
gerekli desteği sağlama-
sının şart olduğunu belir-
ten Strehler, "Devlet,düıı-
yanın her yerinde tiyatro-
yaaşlda değil, ama bir ahş-
kanlık sonucu destek ve-
rir. Türkiye'de bu açıdan
olumlu bir yaklaşun görü-
yonım. Yöneticiler, ister
aşkla ister resmi görevleri
gereği, bu desteği vermeli-
dir" diye konuştu.
Piccolo Tiyatrosu'nun
son birkaç yıldır yerel yö-
netirruerle arasında sorun-
lar olduğunu belirten
Strehler, bu konuda tek ba-
şına mücadele vermek zo-
runda kaldığmı ve bu mü-
cadelede kendisini çok yal-
nız hissettiğini vurguladı.
Bürokratik nederüerle yar-
dımm kesildiğini. 20 yıl-
dır tiyatro binasının yapı-
lamadığını belirten Streh-
ler, yaşadığı sorunlan şöy-
le anlattı:
"...Bu bûıanın yapıima-
sı için çok uğraştim ama
"Köleler Adası'm bu bi-
nada sahneleyemediğimiz
için. Sicilva'da yargıçlann
suikasta uğradığı bir mey-
danda oyunu sergilcmek
zorunda kaldık. Sonunda
bu durumu protestoetmek
için istifa ettim. Eski Fran-
sa Kültür BakanL arkada-
şım Jack Lang"atelefon et-
tim veve dedim ki:' Ben bir
tiyatrocuyum. Sıyasetçi-
lerin dilini konuşamıyo-
rum. Sen bana yardım et.'
Jack Lang,teklifimi kabul
ettL ancak benden bir ri-
cada bulundu. Pîccolo'nun
50. kunıluş yilı şenlikleri-
ni yönetmemi istedi. Eski
arkadaşlanma karşı bu gö-
revi yerine getirmeyi ka-
bul ettim. Şenlikler haziran
ayında bitiyor ve her şey
bundan sonra beUioJacak."
Strehler, Piccolo Tiyat-
rosu'nda bir dönem öğ-
rencisi olan ve çahşmala-
nnı halen Fransa'da sür-
düren Mehmet Ulusoy'un
nasıl bir öğrenci olduğu
sorusuna şöyle yanıt ver-
di:
"Iyiydi ama, iyi olduğu
sonradan ortaya çıktı. Ben
kimseye özel olarak ders
vermedim. Oğrenciler ge-
Gp buradaki çabşmalan iz-
ledL Mehmet de tiyatroya
gelip seyredenler arasın-
daydı. Tîyatroyu aşkla sev-
meyi öğrendi. Ciddi, yete-
nekli ve deli bir öğrenciy-
di. Zaten bu işi yaparken
deli olmak gerek. Şimdi
onun yaptıklannı görmek-
ten çok mutluyum."
Festivalin ilk onur
ödüllerini Giorgio
Strehler ile
Yıldız Kenter'e
verildi.
Kenter, 25.yüını
kutlayan İKSV'nin
bugünlere
mücadelerle geldiğine
dikkatçektL
Kenter, böyle
,, _ birödülle
onmiandınlmanın
yamsıra
Diana Rigg gibi bir
oyuncudan
ödül aldığı için daha
tnutlu ve onurlu
olduğunu söyledL
(Fotoğraf:KADERTUĞLA)
Tiyatro Festivali 'Onur
Ödülleri'yle açıldı
KültürServisi- Bu yıl kuruluşunun 25. yı-
lmı kutlayan lstanbul Kültür ve Sanat Vakfı
tarafından düzenlenen 9. Uluslararası lstan-
bul Tiyatro Festivali, ilk kez verilen 'Onur
Ödûleri'yle açıldı. Önceki akşam AKM'de dü-
zenlenen törenle başlayan açılış gecesini ti-
yatro dünyasından çok sayıda davetli izledi.
Sunuculuğunu Cüneyt Türel ve Tflbe Sa-
ran'ın yaptığı açılış gecesınde. festıvalın spon-
sorluğunu yapan Türk Henkel, Bank Kapıtal,
British Council, Berlin Parlamentosu ve Go-
ethe Enstitüsü'ne festivale katkılanndan do-
layı ödüllen verildi. 'Onur Ödüllen', çağdaş
tiyatronun yaşayan en önemli yönetmenle-
nnden Giorgio Strehler'e, Türk tiyatrosunun
ünlü sanatçısı Yıldız Kenter'e ve bu yıl 50. ku-
nıluş yıldönümünü kutlayan Piccolo Teatro
dı Mılano'ya verildi.
Strehler ödülünü almadan önce yaptığı ko-
nuşmada, tiyatronun evrensel bir dıl olduğu-
nu. farklı dillerde faridı şekillerde söylense de
tek bir şeyden söz edildiğini belirterek "So-
run iyi gösteriyapmakdeğil, tiyatronunsfirek-
liliğini sağlamaknr" diye konuştu. Türkiye'de
tîyatroyu sevmeye hazır bir seyirci kitlesi bu-
lunduğunu söyleyen ve tiyatro festivalinin de
Piccolo gibi 50. yılına ulaşmasını dileyen
Strehler'e, kurucusu olduğu ve 14 mayısta
50. yılını kutlayan Piccolo Teatro di Milano
adına da onur ödülü verildi.
Yıldız Kenter'e ise ödülünü festivalin ko-
nuğu olarak lstanbul'a gelen, ünlü Ingiliz
oyuncu Diana Rigg verdı KJasikleri yorum-
lamaktakı ustalığıyla tanınan Rigg. Kenter'e
ödülünü verirken yaptığı konuşmada, Kenter'in
yalnızca kendi ülkesinde değil, aynı zaman-
da dünyanın her tarafinda tanınan başanlı,
bilge, cömert bir oyuncu olduğunu belirtti.
Rigg, Atatflrk'ün "Omrünü tiyatro sananna
adayanlan biz de saygtyia anmalrvTz" sözünü
anımsatarak sempati topladı. Usta oyuncu ve
tiyatro eğitmenı Yıldız Kenter ise İKSV'nin
25. yaşını kutlayarak bugünlere mücadele ve-
rerek gelındiğine dikkat çekti. Kenter, böyle-
si bir ödülle onurlandınlmamn yanı sıra Di-
ana Rigg gibi bir oyuncudan ödül aldığı için
daha da mutlu ve onurlu olduğunu söyledi.
Törenin ardından Ismael Ivo Dans Tiyatro-
su. Shakespeare'in ünlütrajedyası 'OtiieDo'yu
çağdaş bir yorumla tiyatroseverlere sundu.
CRR 'den Uluslararası BoğaziçiFestivali
Kızılordu Korosu ve Orkestrası
TrilokGurtu Fısh
Kültür Servisi - Cemal Reşit
Rey Konser Salonu 9-20 haziran
tarihleri arasında Birinci Ulus-
lararası Boğaziçi Festivali'ni dü-
zenliyor.
Festivalin 9 haziran tanhın-
deki açılış konserini ünlü müzis-
yen ve besteci Fahir Atakoğlu,
CRR senfoni orkestrası eşliğin-
de yapacak. Orkestranın şefliği-
ni Azeri sanatçı Fahrettin Keri-
mov, başkemancılığını da Pelin
Halkacı üstleniyor. Festivalin 10
ve 11 haziran tarihindeki konuk-
lan ise dünyaca ünlü Kızılordu
Korosu ve Orkestrası. Kendi tü-
rünün tek ve en önemli örneği
olan Sovyet Ordusu Alexand-
rov Şarkı ve Dans Topluluğu'nun
en önemli özelliği yaratıcılıkla-
n, geniş halk şarkılan repertu-
van ve eşsiz tınılan.
12 haziranda dünyaca ünlü
Flamenko Dans Topluluğu Be-
atriz Martin ve ünlü flamenko
ustası Paco de Lucia ile çalış-
makta olan, günümüzün en
önemli virtüözlerinden Joaquin
Grilo'dan oluşan Apoteosis Fla-
menca Topluluğu dansseverler-
le buluşacak. Dünyanın pek çok
ülkesinde başanlı temsiller ve-
ren, Alfred Scvveıtzer Ödülü'ne
layık görülen Rustavi Gürcistan
Halk Dansalan topluluğu, 13
haziran akşamı Açık Hava'da
gösterilerinı sunacak.
14 haziran akşamı Türkiye'nin
önce gelen cazcılanndan olan
Kerem Görsev.,\B Perret,Önder
Focan. Neşet Ruacan, Can Koz-
lu, Erkan Oğur, Sarp Maden,
İmer Demirer, Vblkan Hürsever,
Nilüfer Ruacan, Selim Benba,
Hakan Behlil. Deniz Dündar,
GürayAkdalay v e Yahya Dai'den
oluşan 'TürkCazUstalarT caz-
severlerle buluşacak. Festivale
katılacak bir başka Türk toplu-
luğu ise 15 haziran akşamı bir
konser verecek olan Bulutsuzluk
Özlemi.
16 haziranda altısı Senegalli.
biri Finli ve biri de Türk sekiz
müzisyenden oluşan Galaxy Top-
luluğu. geleneksel Senegal mü-
ziğinden örnekler sunarken ay-
nı gece Jasper Van't Hof'un Pi-
li Pili Topluluğu, Afrika ritim-
leri ile süslenen müziklerini ta-
şıyacak Istanbul'a. 17 haziran-
da aralannda OkayTemiz'in de
bulunduğu 'Trilok Gurtu-Su-
resh Tahralkar' Hint müziğinin
ve dansının canlı renklerini Açık
Hava Tiyatrosu'na sunarken 18
haziranda dünyaca ünlü rock vo-
kalisti Fish ve grubu Istanbullu
müzikseverlerle buluşacak.
Ünlü tngiliz efsanesi ve dün-
yanın ilk 'jazz-rock' grubu Co-
losseum topluluğu, 19 haziran
akşamı cazseverlerle buluşacak.
Festivalin kapanış konserini ise
20 haziran akşamı dünyanın en
büyük basçısı olan ve Frank Si-
natra'dan EUa Fitzgerald'a Sa-
ra Vaughan'dan Tonny Beneth ve
Peggy Lee'ye kadar birçok ün-
lüye eşlik eden dev caz ustası
Ray Bronn Trio gerçekleştirecek.
Festivalin konaklama sponsorlu-
ğunu Topkapı Eresin Otel üstle-
necek.
DEFNE GÖLGESİ
TURGAY FIŞEKÇİ
Kültür Sımrları
Bodrum'un Akyartar köyü ile Yunanistan'ın Istan-
köy adasının merkezi birbirterineöylesine karşı kar-
şıya bakarlar ki, buralann iki farklı ülke olduklanna
insanın inanası gelmez.
Kıyıdan bakar, karşıdakı evleri, otelleri, parklan,
plajlan, her gün büyük turıst gemilerinin gelip gitti-
ği Ijmanını tek tek görürsünüz.
Ülkelerin sımrları savaşlar, antlaşmalar vb. çeşit-
li tarihsel olaylar sonucu çizilirken herhalde en az
düşünülen konular o yöre insanlan oluyor.
Masa başında imzalanan bir antlaşmayla insan-
lan yaşadıklan yerlerden alıp başka yerlerde yaşa-
maya zorlayabiliyorsunuz.
Âkyarlar sahilinde, üstüne söylenceler çıkanlmış,
iki katlı, büyük ama bugün oldukça harap bir taş
ev vardır. Erden Kıral'ın çektıği Mavi Sürgün filmi-
nin kimi sahnelerinde bu ev gönülüyordu.
Bu eve geçmişte, karşı adadan bir gelin geldiği
ve bir daha da adayı hiç görmediği, yalnızca evin
üst katındaki balkondan karşıyı seyrettiği anlatılır-
dı.
Rastlantı sonucu köyde bir gün Belkıs Hanım'la
tanışıp da kendisinin o söylencelerdeki gelin oldu-
ğunu anlayınca çok şaşırdım.
193O'da adada doğmuş. O yıllarda ada nüfusu-
nu hemen hemen yarı yanya Türklerle Rumlar oluş-
turuyormuş. Yönetim ise Italyanlarda imiş, Musso-
lini Italyası'nda. Italyanlar, sankı ada kendi ülkele-
riymiş gibi büyük attyapı yatınmlan yapmışlar; ge-
niş parklar. güzel villalar... Ada güzel ve bakımlı bir
duruma gelmiş.
Amafaşizmin kendini göstermemesi olası mı? Nü-
fusu Türkler ve Rumlardan oluşan adada Italyan-
ca zorunlu eğitim dili haline getirilmiş. Resmi da-
ireler ve okullarda ıkinci bir dile izin verilmemiş.
Ikinci Dünya Savaşı sonunda, 1947'de Kalyan ege-
menliği sona erip, ada Yunanistan yönetimine ge-
çince, pek çok Türk göç etmiş.
Belkıs Hanım'ın Akyarlar'a gelin gelişi de böyle
olmuş. Şeker fabrıkalannda çalışan, ama daha ön-
ce hiç görmediği teyzeoğluyla evlenip, yıllar boyu
Anadolu'yu, şeker fabrikası olan hemen bütün yer-
len dolaşmış. Çocuklannın biri ABD'de, öteki Alman-
ya'daymış. Eşini de yitirince yine köyüne dönmüş.
tek başına küçük bir otel işletıyor. Kolalı örtülerle,
kendi yaptığı reçellerle ağııiıyor konuklannı.
Ada'ya, doğduğu yere, tam elli yıldır karşı kıyı-
dan bakıyor. Bir daha hiç ayak basamamış oraya.
Çünkü Yunanistan, topraklan içinde doğmuş Türk-
lere vize vermiyormuş, zor anlaşılır bir tutumla.
Türkiye ve Yunanistan kadar, paylaşacak çok şe-
yi olup da bunların tümüne sırtlannı dönen başka
ülkeler var mıdır, bilmiyorum.
Dünya, aynlıklann değil, paylaşmalann dünyası-
na doğru yol alıyor. Bu gidişe karşı direnmenin khn-
seye sağlayacağı bir yarar yok.
Fransa ve Almanya birbirlerine üstünlük sağla-
mak için iki dünya savaşı yaşadılar. Savaşlardan,
sınırlardan, aynlıkiardan hiçbir kazançlan olmadı, ama
dostluk ortamı bugün ıkisine de çok şey sağlıyor.
Yıllarca sınır bölgelerınde çekışme konusu olan Sa-
arland ve Lorraine bölgeleriyle Lüksemburg son
yıllarda pek çok ışbırliğı girişimleriyle Avrupa'nın
ortasında yent bir çekim alanı yaratıyorlar. Ren ır-
rtiağı artık sırtır" değil.
1
^Irirzca bir rrmakrüaerinrJö
1
ki her köprüden karşı yakaya yürüyerek geçebile-
ceğiniz.
Geçen yıl mayıs ayında Yunanistan, Ege kasa-
balarından adalara günübiriik ziyaretlere vizesiz
olarak izin vermişti. Adalar birkaç gün içinde yurt-
dışına kaçmak isteyenterden, gece yansı sarhoş olup
teknelere atlayarak karşıya geçen insan gruplany-
la dolunca, bu uygulamaya son vermek zorunda
kaldı.
Yazının başına dönersek, ülkelerin siyasal ve ta-
rihsel olaylar sonucu çizilen sınırlan, insanlar için,
gelenekler, kültürier için sınır oluşturamıyor. Kültür-
ler, sınırların her iki yakasında da yaşamını sürdü-
rüyor, olan bu nedenle acı çeken insanlara oluyor.
Ülkemiz için şöyle de söylenebilir: 1940'larda Is-
tanbul'da, fzmir'de doğanlar, bugün doğduklan,
büyüdükleri kentleri görebiliyorlar mı? Bu kentleri-
mizi geçmişlerinden koparan sınırlan kimler çekti?
KÜLTÜR» ÇİZİK
KÂMİL MASARACI
RavBrovvn
Topuz'un Beşli Kompozisyon'u
H Kültür Servisi - Seyhun Topuz. ilk kez 1994'te duvar •
işleriyle birlikte Maçka Sanat Galerisı'nde sergilediğı
'Beşh Kompozisyon'unu ilk kez Ayşe ve Ercümend
Kalmık Vakfi'nda (AEKV) farklı bir dûzenlemeyle
sergıliyor. Minımalist anlatımın ağır bastığı geometrik-
soyut bir dille çalışan sanatçı. kütlesel soyut biçimler
yenne georrfetrik yûzeylerle çalışmakta ve üçüncü
boyutu bu yüzeylerin farklı açılarda kıvnlmalanyla elde
etmekte. 'Beşli Kompozisyon'. 27 mayıs- 7 haziran
tarihleri arasında AEKVnin Gümüşsuyu Sarayarkası
Sokak No.' 35/37 adresındekı merkezinde ızlenebilir.
İDSO'da 'Bahar Konseri'
• Kültür Servisi - lstanbul Devlet Senfoni
Orkestrası'nın hafta sonu vereceğı "Bahar Konseri'nin
solistlen Yıldız tbrahimova (vokal), Attıla Şentin
(saksofon) ve Hakkı Öztürk (vıyolonsel). Şef Erol
Erdinç'ın yöneteceği konserlerde VVebber'in 'The
Phantom of the Opera', Pıazzolla'nın "Tango", Bock'ın
'Sunrise Sunset Anatevka", Milhaud'un 'Scaramouche',
Bolling'ın 'Caz Üçlüsü ve Çello İçin Suit". Gershvvin'in
'Porgy and Bess' ve 'The Best of the Beatles' adlı
yapıtlan seslendinlecek. Konserler cuma saat 19.00 ve
cumartesi günü 11.00'de gerçekleştinlecek.