27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21MAYIS 1997 ÇARŞAMBA 14 KULTUR Diana Rigg 9. İstanbul Uluslararası Tiyatro Festivali'nin açılışına katıldı 4 Tîyatro her zaman varolacak' DUYGU DURGUN 9. Uluslararası İstanbul Tiyatro Fes- tivali, dünyaca ünlü sanatçı Diana Rigg'ı konuk ediyor. Festivalin açılış törenine katılarak, ilk kez bu yıl verilen 'Onur Ödülleri'nden ılkini Türk tiyatrosunun yetiştirdiğı en önemli oyunculardan bi- ri olan Yıldız Kenter'e sunan Diana Rigg. şu sıralar îngiltere'de basın tara- findan büyük ılgiyle karşılanan tek ki- şilik. "VTrginiaNVbirtan Kim Korkar?" adh oyunu Londra West End'te Aldwych Tivatrosu'nda sergiliyor. İngiltere Kralıçesi tarafından 'şöval- ye' unvanıyla onurlandınlan Diana Rigg, Ingıliz Kraliyet Akamedisi'nden yetişen bir oyuncu. Profesyonel sahne deneyi- mini 1961 'de 'Şeytanlar' adlı oyundaki Philipe Trincate rolüyle yaşayan Rigg, daha sonra Shakespeare Kraliyet Tiyat- rosu'nda 'Bir V'az Gecesi Rüyası'nda Helena, 'Macbeth'te Lady Macbeth, 'Kral Lear'da Cordelia. 'Yanhşhklar Ko- medyasTnda Adnana'vı canlandırdı. 80'li yıllann başında, henüz siyah be- yaz olan televizyon ekranlanmıza 'Tat- b Sert' dizisindeki Emma Peel karakte- nyle konuk olan Rigg. 'Afrika'daki tyi İnsan', *Bir Yaz Gecesi Rüyası', 'Pamuk Prenses' v e 'Küçük Bir Gece Müziği' gi- bı filmlerle bey azperdede de unutulmaz kompozisyonlar çızdi. 9. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali'nin bu ünlü konuğuyla görüştük. - Pek çok ünlü yapıtta başrolleri oyna- duuz. İçlerinden hangisi en unutulma- zıydı? DİANA RİGG - Hıçbir zaman kıyas- lama yapmam. Hiçbir zaman genye bak- mam. Benim için şu ya da bu oyun ve- ya şu ya da bu yazar gibi kesin bir ter- cih yapmak mümkün değil. Bunu gerek- li ve doğru bulmuyorum. Her oyunun. her rolün ayn bir önemi var. Her oyun bir başandır. -Ama Shakespeare'e özel bir sevginiz obagerek. - Klasiklere yönelik özel bir sevgim var. Çünkü onlar asırlar boyu ayakta ka- labilmişler. Bu büyülü ve çok güçlü bir şey. Klasik tekstlerin içindeki o gizemi keşfetmeyi seviyorum. - Modern drama üzerine neler düşü- nüyorsunuz? - Modern drama çok heyecan verici özellikle çok önemli çağdaş yazarlar yetiştirmesı bakımından. Modem tekst- lerin bence en ilginç özelliği aslında çok eski, çok köklü konulan ele alması. Ben modem tekstler üzerinde de çalışmak- tan keyif alıyorum. Klasik bir metnı ele aldığınızda geçmişle bugün arasında kı- yaslama yapma olanağinız var. ama mo- dern birtekst, şımdiki zamanı anlatma- sı, yaşayan döneme denk gelmesi açı- sından heyecan verici. - Sinema deney iminiz de oldu. Kame- ra önünde olmak m ı daha heyecanlı yok- sa sahnede seyirciy le birlikte olmak mı? 9.İLUSLARARASI İSTMBU ThPATM FESTİVAÜ i f ıi >ahne üzerindeyken seyirciyle yaşadığınız ilişki bambaşka. Seyircinin o sessizlik anındaki bekleyişi belki de dünyanın en güzel sesidir. Seyirci tüm kalbini ve aklını size verir. Bu da çok büyük bir sorumluluk yükler omuzlannıza. Tiyatro sonsuza dek yaşayacak. Hem de giderek daha önemli bir hale gelecek. - Her zaman ve kesinlikle seyirci önün- de olmak daha büyük keyif veriyor. Sah- ne üzerindeyken seyirciyle yaşadığınız ilişki bambaşka. Seyircinin o sessizlik anındaki bekleyişi belki de dünyanın en güzel sesidir. Seyirci tüm kalbini ve ak- lını size verir. Bu da çok büyük bir so- rumluluk yükler omuzlannıza. - Sinema, insani duygulardan yoksun anlamına mı geliyor bu? - Sinemada bambaşka bir süreç yaşar- sınız. Perde üzenndeki performansıruz elbette çok önemlidir, ama sinemada bunun arka planında başka şeyler yaşar- sınız. Bir fılm setinde seyircinin değil yönetmenin sizden bazı bektentileri var- dır. Belki üç belki beş kere prova yapar- smız ve yönetmen içlerinden sadece bir tanesini seçer. Sonra da montaja girer. Yani siz işinizi yapar ve gidersiniz. So- rumluluğunuz sınırhdır. Tiyatro ise da- ha törensel bir duyguyu yaşatır size. -Istanbul'aflkkez geidiniz. TK-atro fes- tivaünJ nasıl değeriendiriyorsunuz? - Burada çok önemli bir şey oluyor. Pek çok tiyatro topluluğu burada ilk kez karşılaşıyor. Birbirinden bir şeyler öğ- reniyor. Aslma bakarsanız. tiyatrocular ara- sında ilişkiler şimdiye kadar hep zayıf olmuştur. Bence bu büyük bir hata. Çün- kü tiyatro gelişmek demektir. Tiyatro- nun gelişmesinin tek yolu başka kültür- lerle taruşmasıdır. Bu yüzden lstanbul 'da böyle birbuluşmanın gerçekJeşmesi çok önemli. - Şimdiye dek hiçbir Türk tiyatro top- luluğunun oyununu izlediniz mi? - Ne yazık ki hayır. Ama ilk kez, fes- tivalde 'Bir Ata7KraIhğını'ı izleyeceğim. - Peki tiyatronun getecefini nasıl gö- rüyorsunuz? Kitk iletişim araçlan ti- yatronun varuğını tehdit ediyor mu? - Tiyatro her zaman var olacak. Hem de giderek daha da önemli bir hale ge- lecek. Ben çok seyahat eden bir insanım. Gittiğim her yerde, mümkün olduğun- ca çok sayıda tiyatro topluluğunu izle- meye çalışıyorum. Genç insanlar yeti- şiyor. Kendi aralannda tatlı bir rekabet içindeler. Öyleyse tiyatro sonsuza dek yaşamaya devam edecek. tsa'dan önce 4 bin yıl önce de vardı, gelecekte de var olacak. Hiçbir şey bu köklü mirasa zarar veremez. Tîyatroyu aşlda sevmek Tiyatro Festivali'nde Onur Ödülü'nü alan Giorgio Strehler tiyatronun özeleştiri olanağı sunduğunu vurguladı KültürServisi -9. Ulus- lararası lstanbul Tiyatro Festivali'nin onur konuk- lan arasında yer alan ün- lü ltalyan tiyatro yönet- meni Giorgio Strehler, fes- tival kapsamında düzen- lenen basın toplantısında, tiyatronun, sorunlann or- taya konulduğu ve tartışıl- dığı bir platform oldugu- nu belirtti. Tiyatronun, öze- leştiri olanağı sunduğunu vurgulayan Strehler, tiyat- ro dilinin evrensel oldu- ğunu söyledi. ltalya'nın ilk ödenekli tiyatrosu olan ve bu yıl 50. yıldönümünü kutlayan Pic- colo Tiyatrosu'nun kunı- cusu olan Giorgio Strehler, Türk tiyatrosunun ulusla- rarası platforma taşınma- sı gerektığinden söz ede- rek ödenekli ve özel Türk tiyatrolannı Avrupa'dagör- mek istediğini söyledi. '•Tiyatro. iyi oynandı- ğında diBn oluşturduğu en- gellerortadan kalkar. Her dilin, tıpkı Türkçenin de olduğu gibi, kendine özgü bir sesi, müziği var. İyi ti- yatro; oyuncu, oyuncunun eğjtimi ve seyircinin var oJ- masıyla mümkündür. Türk tiyatrosunda da bii- tün bu koşullardüşünüklü- ğünde. olumlu özellikler oktuğunu düşünüyorum" diye konuştu. Fransa öncülüğünde ku- rulan Avrupa Tiyatrolar Biriiği adlı kuruluştan söz eden Strehler, bu kurulu- şun her yıl. üye ülkelerde festivaller düzenlediğıni ve yönetmenler arasında bilgi ahşverişi sağladığıru belırtti. Türkiye'nin de bu M. ürk tiyatrosunun uluslararası platforma taşınması gerektiğini belirten Giorgio Strehler, yurt dışında oyun sahnelemesini önerdi. Piccolo Tiyatrosu'nun yerel yönetimle birkaç yıldır sorunlar yaşadığım anlatan ünlü yönetmen, devletin tiyatroya aşkJa olmasa da alışkanlıkla destek vermesi gerektiğini de söyledi. derneğe katılmasını um- duğunu ekJeyen ünlü yö- netmen, Türk tiyatrosu- nun dünyaya açılabilmesi için yurtdışında oyun sah- nelemesini önerdi. Devle- tin de böyle bir durumda gerekli desteği sağlama- sının şart olduğunu belir- ten Strehler, "Devlet,düıı- yanın her yerinde tiyatro- yaaşlda değil, ama bir ahş- kanlık sonucu destek ve- rir. Türkiye'de bu açıdan olumlu bir yaklaşun görü- yonım. Yöneticiler, ister aşkla ister resmi görevleri gereği, bu desteği vermeli- dir" diye konuştu. Piccolo Tiyatrosu'nun son birkaç yıldır yerel yö- netirruerle arasında sorun- lar olduğunu belirten Strehler, bu konuda tek ba- şına mücadele vermek zo- runda kaldığmı ve bu mü- cadelede kendisini çok yal- nız hissettiğini vurguladı. Bürokratik nederüerle yar- dımm kesildiğini. 20 yıl- dır tiyatro binasının yapı- lamadığını belirten Streh- ler, yaşadığı sorunlan şöy- le anlattı: "...Bu bûıanın yapıima- sı için çok uğraştim ama "Köleler Adası'm bu bi- nada sahneleyemediğimiz için. Sicilva'da yargıçlann suikasta uğradığı bir mey- danda oyunu sergilcmek zorunda kaldık. Sonunda bu durumu protestoetmek için istifa ettim. Eski Fran- sa Kültür BakanL arkada- şım Jack Lang"atelefon et- tim veve dedim ki:' Ben bir tiyatrocuyum. Sıyasetçi- lerin dilini konuşamıyo- rum. Sen bana yardım et.' Jack Lang,teklifimi kabul ettL ancak benden bir ri- cada bulundu. Pîccolo'nun 50. kunıluş yilı şenlikleri- ni yönetmemi istedi. Eski arkadaşlanma karşı bu gö- revi yerine getirmeyi ka- bul ettim. Şenlikler haziran ayında bitiyor ve her şey bundan sonra beUioJacak." Strehler, Piccolo Tiyat- rosu'nda bir dönem öğ- rencisi olan ve çahşmala- nnı halen Fransa'da sür- düren Mehmet Ulusoy'un nasıl bir öğrenci olduğu sorusuna şöyle yanıt ver- di: "Iyiydi ama, iyi olduğu sonradan ortaya çıktı. Ben kimseye özel olarak ders vermedim. Oğrenciler ge- Gp buradaki çabşmalan iz- ledL Mehmet de tiyatroya gelip seyredenler arasın- daydı. Tîyatroyu aşkla sev- meyi öğrendi. Ciddi, yete- nekli ve deli bir öğrenciy- di. Zaten bu işi yaparken deli olmak gerek. Şimdi onun yaptıklannı görmek- ten çok mutluyum." Festivalin ilk onur ödüllerini Giorgio Strehler ile Yıldız Kenter'e verildi. Kenter, 25.yüını kutlayan İKSV'nin bugünlere mücadelerle geldiğine dikkatçektL Kenter, böyle ,, _ birödülle onmiandınlmanın yamsıra Diana Rigg gibi bir oyuncudan ödül aldığı için daha tnutlu ve onurlu olduğunu söyledL (Fotoğraf:KADERTUĞLA) Tiyatro Festivali 'Onur Ödülleri'yle açıldı KültürServisi- Bu yıl kuruluşunun 25. yı- lmı kutlayan lstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen 9. Uluslararası lstan- bul Tiyatro Festivali, ilk kez verilen 'Onur Ödûleri'yle açıldı. Önceki akşam AKM'de dü- zenlenen törenle başlayan açılış gecesini ti- yatro dünyasından çok sayıda davetli izledi. Sunuculuğunu Cüneyt Türel ve Tflbe Sa- ran'ın yaptığı açılış gecesınde. festıvalın spon- sorluğunu yapan Türk Henkel, Bank Kapıtal, British Council, Berlin Parlamentosu ve Go- ethe Enstitüsü'ne festivale katkılanndan do- layı ödüllen verildi. 'Onur Ödüllen', çağdaş tiyatronun yaşayan en önemli yönetmenle- nnden Giorgio Strehler'e, Türk tiyatrosunun ünlü sanatçısı Yıldız Kenter'e ve bu yıl 50. ku- nıluş yıldönümünü kutlayan Piccolo Teatro dı Mılano'ya verildi. Strehler ödülünü almadan önce yaptığı ko- nuşmada, tiyatronun evrensel bir dıl olduğu- nu. farklı dillerde faridı şekillerde söylense de tek bir şeyden söz edildiğini belirterek "So- run iyi gösteriyapmakdeğil, tiyatronunsfirek- liliğini sağlamaknr" diye konuştu. Türkiye'de tîyatroyu sevmeye hazır bir seyirci kitlesi bu- lunduğunu söyleyen ve tiyatro festivalinin de Piccolo gibi 50. yılına ulaşmasını dileyen Strehler'e, kurucusu olduğu ve 14 mayısta 50. yılını kutlayan Piccolo Teatro di Milano adına da onur ödülü verildi. Yıldız Kenter'e ise ödülünü festivalin ko- nuğu olarak lstanbul'a gelen, ünlü Ingiliz oyuncu Diana Rigg verdı KJasikleri yorum- lamaktakı ustalığıyla tanınan Rigg. Kenter'e ödülünü verirken yaptığı konuşmada, Kenter'in yalnızca kendi ülkesinde değil, aynı zaman- da dünyanın her tarafinda tanınan başanlı, bilge, cömert bir oyuncu olduğunu belirtti. Rigg, Atatflrk'ün "Omrünü tiyatro sananna adayanlan biz de saygtyia anmalrvTz" sözünü anımsatarak sempati topladı. Usta oyuncu ve tiyatro eğitmenı Yıldız Kenter ise İKSV'nin 25. yaşını kutlayarak bugünlere mücadele ve- rerek gelındiğine dikkat çekti. Kenter, böyle- si bir ödülle onurlandınlmamn yanı sıra Di- ana Rigg gibi bir oyuncudan ödül aldığı için daha da mutlu ve onurlu olduğunu söyledi. Törenin ardından Ismael Ivo Dans Tiyatro- su. Shakespeare'in ünlütrajedyası 'OtiieDo'yu çağdaş bir yorumla tiyatroseverlere sundu. CRR 'den Uluslararası BoğaziçiFestivali Kızılordu Korosu ve Orkestrası TrilokGurtu Fısh Kültür Servisi - Cemal Reşit Rey Konser Salonu 9-20 haziran tarihleri arasında Birinci Ulus- lararası Boğaziçi Festivali'ni dü- zenliyor. Festivalin 9 haziran tanhın- deki açılış konserini ünlü müzis- yen ve besteci Fahir Atakoğlu, CRR senfoni orkestrası eşliğin- de yapacak. Orkestranın şefliği- ni Azeri sanatçı Fahrettin Keri- mov, başkemancılığını da Pelin Halkacı üstleniyor. Festivalin 10 ve 11 haziran tarihindeki konuk- lan ise dünyaca ünlü Kızılordu Korosu ve Orkestrası. Kendi tü- rünün tek ve en önemli örneği olan Sovyet Ordusu Alexand- rov Şarkı ve Dans Topluluğu'nun en önemli özelliği yaratıcılıkla- n, geniş halk şarkılan repertu- van ve eşsiz tınılan. 12 haziranda dünyaca ünlü Flamenko Dans Topluluğu Be- atriz Martin ve ünlü flamenko ustası Paco de Lucia ile çalış- makta olan, günümüzün en önemli virtüözlerinden Joaquin Grilo'dan oluşan Apoteosis Fla- menca Topluluğu dansseverler- le buluşacak. Dünyanın pek çok ülkesinde başanlı temsiller ve- ren, Alfred Scvveıtzer Ödülü'ne layık görülen Rustavi Gürcistan Halk Dansalan topluluğu, 13 haziran akşamı Açık Hava'da gösterilerinı sunacak. 14 haziran akşamı Türkiye'nin önce gelen cazcılanndan olan Kerem Görsev.,\B Perret,Önder Focan. Neşet Ruacan, Can Koz- lu, Erkan Oğur, Sarp Maden, İmer Demirer, Vblkan Hürsever, Nilüfer Ruacan, Selim Benba, Hakan Behlil. Deniz Dündar, GürayAkdalay v e Yahya Dai'den oluşan 'TürkCazUstalarT caz- severlerle buluşacak. Festivale katılacak bir başka Türk toplu- luğu ise 15 haziran akşamı bir konser verecek olan Bulutsuzluk Özlemi. 16 haziranda altısı Senegalli. biri Finli ve biri de Türk sekiz müzisyenden oluşan Galaxy Top- luluğu. geleneksel Senegal mü- ziğinden örnekler sunarken ay- nı gece Jasper Van't Hof'un Pi- li Pili Topluluğu, Afrika ritim- leri ile süslenen müziklerini ta- şıyacak Istanbul'a. 17 haziran- da aralannda OkayTemiz'in de bulunduğu 'Trilok Gurtu-Su- resh Tahralkar' Hint müziğinin ve dansının canlı renklerini Açık Hava Tiyatrosu'na sunarken 18 haziranda dünyaca ünlü rock vo- kalisti Fish ve grubu Istanbullu müzikseverlerle buluşacak. Ünlü tngiliz efsanesi ve dün- yanın ilk 'jazz-rock' grubu Co- losseum topluluğu, 19 haziran akşamı cazseverlerle buluşacak. Festivalin kapanış konserini ise 20 haziran akşamı dünyanın en büyük basçısı olan ve Frank Si- natra'dan EUa Fitzgerald'a Sa- ra Vaughan'dan Tonny Beneth ve Peggy Lee'ye kadar birçok ün- lüye eşlik eden dev caz ustası Ray Bronn Trio gerçekleştirecek. Festivalin konaklama sponsorlu- ğunu Topkapı Eresin Otel üstle- necek. DEFNE GÖLGESİ TURGAY FIŞEKÇİ Kültür Sımrları Bodrum'un Akyartar köyü ile Yunanistan'ın Istan- köy adasının merkezi birbirterineöylesine karşı kar- şıya bakarlar ki, buralann iki farklı ülke olduklanna insanın inanası gelmez. Kıyıdan bakar, karşıdakı evleri, otelleri, parklan, plajlan, her gün büyük turıst gemilerinin gelip gitti- ği Ijmanını tek tek görürsünüz. Ülkelerin sımrları savaşlar, antlaşmalar vb. çeşit- li tarihsel olaylar sonucu çizilirken herhalde en az düşünülen konular o yöre insanlan oluyor. Masa başında imzalanan bir antlaşmayla insan- lan yaşadıklan yerlerden alıp başka yerlerde yaşa- maya zorlayabiliyorsunuz. Âkyarlar sahilinde, üstüne söylenceler çıkanlmış, iki katlı, büyük ama bugün oldukça harap bir taş ev vardır. Erden Kıral'ın çektıği Mavi Sürgün filmi- nin kimi sahnelerinde bu ev gönülüyordu. Bu eve geçmişte, karşı adadan bir gelin geldiği ve bir daha da adayı hiç görmediği, yalnızca evin üst katındaki balkondan karşıyı seyrettiği anlatılır- dı. Rastlantı sonucu köyde bir gün Belkıs Hanım'la tanışıp da kendisinin o söylencelerdeki gelin oldu- ğunu anlayınca çok şaşırdım. 193O'da adada doğmuş. O yıllarda ada nüfusu- nu hemen hemen yarı yanya Türklerle Rumlar oluş- turuyormuş. Yönetim ise Italyanlarda imiş, Musso- lini Italyası'nda. Italyanlar, sankı ada kendi ülkele- riymiş gibi büyük attyapı yatınmlan yapmışlar; ge- niş parklar. güzel villalar... Ada güzel ve bakımlı bir duruma gelmiş. Amafaşizmin kendini göstermemesi olası mı? Nü- fusu Türkler ve Rumlardan oluşan adada Italyan- ca zorunlu eğitim dili haline getirilmiş. Resmi da- ireler ve okullarda ıkinci bir dile izin verilmemiş. Ikinci Dünya Savaşı sonunda, 1947'de Kalyan ege- menliği sona erip, ada Yunanistan yönetimine ge- çince, pek çok Türk göç etmiş. Belkıs Hanım'ın Akyarlar'a gelin gelişi de böyle olmuş. Şeker fabrıkalannda çalışan, ama daha ön- ce hiç görmediği teyzeoğluyla evlenip, yıllar boyu Anadolu'yu, şeker fabrikası olan hemen bütün yer- len dolaşmış. Çocuklannın biri ABD'de, öteki Alman- ya'daymış. Eşini de yitirince yine köyüne dönmüş. tek başına küçük bir otel işletıyor. Kolalı örtülerle, kendi yaptığı reçellerle ağııiıyor konuklannı. Ada'ya, doğduğu yere, tam elli yıldır karşı kıyı- dan bakıyor. Bir daha hiç ayak basamamış oraya. Çünkü Yunanistan, topraklan içinde doğmuş Türk- lere vize vermiyormuş, zor anlaşılır bir tutumla. Türkiye ve Yunanistan kadar, paylaşacak çok şe- yi olup da bunların tümüne sırtlannı dönen başka ülkeler var mıdır, bilmiyorum. Dünya, aynlıklann değil, paylaşmalann dünyası- na doğru yol alıyor. Bu gidişe karşı direnmenin khn- seye sağlayacağı bir yarar yok. Fransa ve Almanya birbirlerine üstünlük sağla- mak için iki dünya savaşı yaşadılar. Savaşlardan, sınırlardan, aynlıkiardan hiçbir kazançlan olmadı, ama dostluk ortamı bugün ıkisine de çok şey sağlıyor. Yıllarca sınır bölgelerınde çekışme konusu olan Sa- arland ve Lorraine bölgeleriyle Lüksemburg son yıllarda pek çok ışbırliğı girişimleriyle Avrupa'nın ortasında yent bir çekim alanı yaratıyorlar. Ren ır- rtiağı artık sırtır" değil. 1 ^Irirzca bir rrmakrüaerinrJö 1 ki her köprüden karşı yakaya yürüyerek geçebile- ceğiniz. Geçen yıl mayıs ayında Yunanistan, Ege kasa- balarından adalara günübiriik ziyaretlere vizesiz olarak izin vermişti. Adalar birkaç gün içinde yurt- dışına kaçmak isteyenterden, gece yansı sarhoş olup teknelere atlayarak karşıya geçen insan gruplany- la dolunca, bu uygulamaya son vermek zorunda kaldı. Yazının başına dönersek, ülkelerin siyasal ve ta- rihsel olaylar sonucu çizilen sınırlan, insanlar için, gelenekler, kültürier için sınır oluşturamıyor. Kültür- ler, sınırların her iki yakasında da yaşamını sürdü- rüyor, olan bu nedenle acı çeken insanlara oluyor. Ülkemiz için şöyle de söylenebilir: 1940'larda Is- tanbul'da, fzmir'de doğanlar, bugün doğduklan, büyüdükleri kentleri görebiliyorlar mı? Bu kentleri- mizi geçmişlerinden koparan sınırlan kimler çekti? KÜLTÜR» ÇİZİK KÂMİL MASARACI RavBrovvn Topuz'un Beşli Kompozisyon'u H Kültür Servisi - Seyhun Topuz. ilk kez 1994'te duvar • işleriyle birlikte Maçka Sanat Galerisı'nde sergilediğı 'Beşh Kompozisyon'unu ilk kez Ayşe ve Ercümend Kalmık Vakfi'nda (AEKV) farklı bir dûzenlemeyle sergıliyor. Minımalist anlatımın ağır bastığı geometrik- soyut bir dille çalışan sanatçı. kütlesel soyut biçimler yenne georrfetrik yûzeylerle çalışmakta ve üçüncü boyutu bu yüzeylerin farklı açılarda kıvnlmalanyla elde etmekte. 'Beşli Kompozisyon'. 27 mayıs- 7 haziran tarihleri arasında AEKVnin Gümüşsuyu Sarayarkası Sokak No.' 35/37 adresındekı merkezinde ızlenebilir. İDSO'da 'Bahar Konseri' • Kültür Servisi - lstanbul Devlet Senfoni Orkestrası'nın hafta sonu vereceğı "Bahar Konseri'nin solistlen Yıldız tbrahimova (vokal), Attıla Şentin (saksofon) ve Hakkı Öztürk (vıyolonsel). Şef Erol Erdinç'ın yöneteceği konserlerde VVebber'in 'The Phantom of the Opera', Pıazzolla'nın "Tango", Bock'ın 'Sunrise Sunset Anatevka", Milhaud'un 'Scaramouche', Bolling'ın 'Caz Üçlüsü ve Çello İçin Suit". Gershvvin'in 'Porgy and Bess' ve 'The Best of the Beatles' adlı yapıtlan seslendinlecek. Konserler cuma saat 19.00 ve cumartesi günü 11.00'de gerçekleştinlecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle