Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
21 MAY1S 1997 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLEGRO EVİN tLYASOĞLU
Kıştan yaza Ankara FestivaHAnkara bu yıl on dördüncü festivalini
iki kez yaşadı. Daha doğrusu ilk kez iki-
ye bölünmüş bir festival yaşandı ülke-
mizde. Zorunlu bayram tatili nedeniyle
15 günlük ara verilen etkinlikler uzun bir
zaman dilimine yayılarak 30 martta baş-
layıp 15 nisanda sona erdi. Ikinci tur, 30
nisanda başlayıp 15 mayısta sona erdi. Ara
vermekle yoğunluğun dağılabileceğini
düşünmüştüm. Oysa yöneticiler bu yılki
festivalin şimdiye kadar yapılanlann kat
kat üstünde ilgi topladığını belirttiler.
Özellüde açılış konserinde 9. Senfoni ile
büyük ses getiren festivalin Ankara or-
kestra ve korolannı birleştirmesi, sanat-
sal olduğu kadar toplumsal bir görevi de
yerine getirmişti. Basında hâlâ konuşu-
lan 9. Senfoni'nin kardeşliğe çağnsı, yal-
nız aydın kesime değil, tutucu kesime de
konu oldu. Beethoven'e mektup yazıp
yakınanlar bile televizyona çıktı. Açılış
konseri Sevda Cenap And Müzik Vakfi
adına, Ankara Festivali adına ve Bilkent
Senfoni, Ankara Operası, Cumhurbaş-
kanlıği Senfoni, Kültür Bakanlığı koro-
su, TRT korosu gibi kurumlanmızın bir-
leşebilmesi adına kıvanç vericiydi. Ay-
nca mûzik kalitesı olarak da çak üstün
bir yorumdu.
Bu festivalde en ilgi toplayan olayla-
nn başında Belçika Kraliyet Büyük Ar-
moni Orkestrası geliyor. Genç piyanisti-
miz Muhiddiıı Dürrüoğtu Demiriz'in Jon-
gen adlı bir Belçıkalı bestecının yapıtmı
çaldığı bu programı şef Norbert Nozy
yönetmiş. tsrail'in Tnuatron DansTiyat-
rosu ise yıllarca unutulmayacak izler bı-
rakmış Ankaralılann belleklerinde. Genç
piyanist Emre Şen sevimli kişiliği ve us-
ta piyanistliği ile en parlak resitallerden
birini sunmuş. Aynca İdil Biret'in onca
plağını kayda aldığı şef Antoni Wit yö-
netimindeki Polonya Ulusal Radyo Sen-
foni Orkestrası ile çalması, GiUanOnsy'ın
City of London Sinfonia eşliğindeki kon-
serleri zevkle izlenmiş.
Ankara Festivali 'nin açılış konserinde
Jansug Kakhidzeyönetimindeki birleşik
Tülsin Onay bu kez Schumann konçerto ile
çıktı karşımıza. Aynı anda birçok konçertoyu
birden çalabilen, pek çok sahneye çıkma olanağı
bulan, dinleyicisiyle kaynaşıveren bir
piyanistimiz. Cumartesi sabahki konserde de
sıcacık yaklaşımı tuşlara yansıdı. Ve bir kez
daha sanatçının, çalgısına özeni kadar
davranışlanyla da bir bütün olduğunu kanıtladı.
Lnkara Müzik Festivali'nin son etkinliği,
Rönesans'ın yaşama sevincini, dünyasal aşkını,
sevgiyi dile getiren şan ve klavsenin yer aldığı
Barok resitaliydi. Soprano Sophie Boulin, aynı
zamanda tiyatro ve dans ile uğraşan bir Fransız
sanatçı. Rönesans- Barok çağlannda mimik ve
jestlerin çok önemli olduğunu, bu hareketlerle
sahnenin zenginleştiğini kanıtlıyor.
orkestra ve korolan dinledikten sonra ay-
nı zamanda tarihi bir olaya tanık olma-
nm sevincini yaşamıştım. Bu kez son
konserlerden ikisine katılma firsatını bul-
dum. Birincisi Türkmenistan'dan gelen bir
topluluğun. "Orkestra Saz"m konseri idi.
Şef Mommadov'un ıfadesine göre top-
luluk, ilk kez ülkesının suurlan dışında
bir konser vermekte ve sanat yaşamında
ilk kez bir festivale katılmaktaydı. tlginç
yönü de yine Aşkabad'da verdikleri ola-
ğan konserlerinin tarzını Ankara Festiva-
li'ne getirmelenydi. tlk bölümünde cid-
di bir yapıt, ikinci bölümünde ise popü-
ler klasik müzik dağarcığının en alımlı bö-
lümleri yer alıyordu. Anlaşılan halkı çok-
sesliliğe ve klasik dağarcığa alışnrmak için
ülkelerinde böylesi bir uygulama yap-
maktalar. Aslında burada festivalin bir
başka işlevi daha ortaya çıkmış oluyor:
Türki cumhuriyetlerdeki yetenekli sanat-
çılara şans tanımak ve onlann gelenek-
sel bir festivalde yer almalannı sağla-
mak. Böylece bir daha sefere "Orkestra
Saz" da müsamere havasındaki parçalar
yerine bir festivale yaraşır programla ge-
lecektir. Topluluğun baş kemancısı son de-
rece başanlıydı. Ve bizim için bu konse-
rin en ilginç yönü Necfl Kizmı Akses'in
2. Senfonisi'ni seslendirmesiydi. Yıllar
Karanlık yiyenler, karanlık yedirenler
AHMETSAY
ANKARA- Söylentilere bakmı-
yorum; dayanağımız 'söykntF ola-
maz; soruyu dogrudan doğnıya
Kültür Bakanı'na yöneltiyorum:
Bakanlığınıza bağlı bir kurumolan
Cumhurbaşkanlığı Senfoni Or-
kestrasrnın gelenekselleşmışbu-
lunan 'Atatürk'ün aıusma7
ve 'tnö-
nü'nünanısuıa' verdiği konserle-
rin bu yıl yapılmayışında etkiniz
oldu mu?
Kültür Bakanı bu soruyu "Ha-
yır" diye yanıtlarsa akıl ve rnan-
uk yolu tıkandı demektir. Orkest-
ra müdüriyeti böyle bir değerbil-
mezliği durup dururken icat ede-
mez. Çünkü başta CSO, bütün mü-
zikçilerimiz, varlığını Atatürk'e
borçludur. Atatürk olmasaydı on-
lar olmayacaktı. Inönü'nün geliş-
tirici çabalan olmasaydı, onlar ol-
mayacaktı. Geçici bir müdüriyet,
Kültür Bakanı'na 'şirin gözük-
mek' için geleneği inkâr mı ede-
cek? Eşyanın tabiatına aykındır
bu: Hiçbir canlı, kendisini 'var'
edeni *yok' sayamaz. Hayvanlar bi-
le... Birileriboyuna karanlık yiyor
ve karanlık yediriyor... Müziğe de
sımaştı bunlar.
Yûreğin sağnsından
Şimdı aydınlığa dönelim ve yağ-
murdan sonra panldayan iki yeni
bahar yaprağını anlatayım size:
Geçen hafta Gürei Aykal yöneti-
mindeki CSO'nun üstün yetenek-
li iki genç solistimize eşlik etmek
için hazırlandığı ükprova'ya git-
tim. On sekiz yaşmdaki kemancı-
mız Deniz Ozasker,yommladığı Si-
betius keman konçertosuyla bize
unutulmaz bir 'uzun şiir' amdıt
Deniz'i konservatuvarda birkaç
yıldan beri izlemeye çalışıyorum.
On altı yaşmdayken Pikayzen'in
master sınıfina kabul edildi. Pro-
vada dinlediğim Deniz Özasker,
keman edebiyatının zorlu yapıtla-
nndan bu konçertoyu, inanılmaz
bir özgüvenle yorumluyor, yapı-
tın derinindeki 'Brizra'ı yüreğinin
sağnsından getiriyordu. Bu müzik,
önce ağır çekimdeki bir film gibi
dalga dalga üstüme geldi, sonra
kıvnlarak hız kazandı ve gelece-
ğeaktı.
Oemens August Kiel'in korno
konçertosunu 'benim' diyen kor-
nocular bile pek çalamaz. Bu ya-
pıt, yanşma finallerinin demirba-
şıdır. On altı yaşındaki kornocu-
muz Sertan Sancar, bu işi peynir
ekmek yer gibi yaptı. Sertan'ın
hocası olan uluslararası değerde-
ki kornocumuz Mahir Çakar'a
başannın gizini sordum. şöyle
açıkladı: "Sertan, zortuk taıunu-
yor; zorbir işe giristiğini bilmesin,
daha iyi; nasıl olsa üstesinden ge-
Hyor-"
Önemsediğim festivalin adı
'TürldyeKorolarŞeııIiği'dir. Mü-
zikal örgütlenmenin kitlesel boyut-
taki odağı... Ankara'da gerçekleş-
tirilen bu şenliğe geçen yıl yurdun
dört bucağmdan gelen on sekiz
koro katılmıştı. Bu yıl kırk koro
katılıyor. Açılışı bu akşam CSO sa-
lonunda yapılacak şenlikte yer
alan şarkıcılan saydım. tam bin
beş yüz yrtmış sekiz geneimız!
Koro hareketinin yurt ötçeğînde
yaygınlaşması. aydınlığın yönü-
nü belirleyen önemli bir seçenek-
tir. Sözüm, müzik etkinlikleri için
kaynak yaratan 'sponsortara: Çok-
sesli müziğe sağlanacak destek.
yerinde kullanıldığı ölçüde değer
kazanır. Alın size dipten gelen dev
bir dalga! Bu sesi duyuyor musu-
nuz? Gençlığin tam bir amatör
ruhla örgütlenerek yükselttiğı bu
sese kulak verin lütfen. Bu ses,
Türkiye'nin aydınlık sesi...
Firengiz Alizade
Son yıllarda Bakû Konservatu-
van'nın gelişkin düzeyini temsil
eden Azeri müzikçiler, yurdumuz-
daki müzik kurumlannda görev
almaya baş1adı: Konservaturar-
larda. üniversitelerin müzik bö-
lümlerinde, opera ve bale kurum-
lannda. korolarda ve oda müziği
topluluklannda Azerilerin katkı-
sını gözlemliyoruz. Bu değerli
müzikçiler arasında, Mersin Dev-
let Opera ve Balesi'nde koro şefi
olarak görev yapan Firengiz Ali-
zade'nin ayncalıklı biryeri oldu-
ğunu düşünüyorum.
Alizade, aynı zamanda yapıtla-
nyla Batı ülkelerinde sanatını ka-
bul ettirmiş bir besteci. Onun ya-
rancı özelliğini Türkiye için bir ka-
zanım olarak değerlendiriyoruz.
Mersin'de müzik tutkusunu yaşa-
tan kuruluşlar, büyük kentlerimiz-
de her zaman göremediğimiz bir
değer bilirlikte 25-28 mayıs ara-
sında 'Firengiz Alizade Günleri'
düzenliyor. Bu nitelikli müzik ak-
şamlanna yurtdışından katılan ün-
lü topluluk ve sanatçılar arasında;
Bern Oda Orkestrası, viyolonsel-
ci Tatyana Baranova ve İvan Mo-
nigetti. soprano Bengi kpir bulu-
nuyor. Etkinliklerde yorumlanacak
yapıtlann önemli bir bölümünü
Geçen hafta -•
Gürer Aykal
yönetimindeki
CSO'nun üstün
yetenekli iki
solistimize eşUk
etmek için
hanrlandığı 'ilk
prova'ya gittinı.
On sekiz ,
yaşındaki
kemancımız
Deniz Ozasker,
yommladığı
Sibefius keman
konçertosnyta
bize unutulmaz
bir 'uzunşiir'
sundu.
Frengiz Alizade'nin yaranlan oluş-
turuyor.
Kıvançla karşıladığımız bir ge-
lişme daha: Ahmet Muhip-Müni-
re Dıranas Vakfi, Ankara'ya bir
Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi ar-
mağan ediyor. Pazar günü gerçek-
leştirilen temel atma töreninde bir
konuşma yapan Cumhurbaşkanı
Süleyman DemireL Ahmet Mu-
hip Dıranas'ın cumhuriyet döne-
mi şairleri arasında seçkin bir ye-
ri olduğunu vurguladı. Vakıf baş-
kanı Münire Dıranas'ı özverili ça-
lışmalan dolayısıyla kutluyorum.
önce bir büyükelçimiz yoluyla notalan-
nı elde ettikleri senfoni, onlar için moder-
nizmi tanımaya firsat yaratmış, yeni mü-
ziğe, çağdaş anlayışa kapılan açmış. Böy-
lece pek çok konserlerinde Akses'in 2. sen-
fonisini seslendirmişler. Tek soluktaki
güvenli yorumlan da bunun kanıtıydı.
Ozellikle üçüncü bölümde bir viyolonsel
konçertosuna dönüşen senfoninin den-
gesi iyi korunmuş, tüm tempo ve dina-
miklerine özen gösterilmişti.
Ankara Müzik Festivali kapsamında
izleyebildiğim son etkinlik de Barok Re-
sitali başlığını taşıyordu. Rönesans'ın ya-
şama sevincini, dünyasal aşkını, sevgiyi
dile getiren şan ve klavsenin yer aldığı bir
resitaldi. Soprano Sophie BouJin aynı za-
manda tiyatro ve dans ile uğraşan bir
Fransız sanatçı. Rönesans-Barok çağla-
nnda mimik ve jestlerin çok önemli ol-
duğunu, şarkı ve şiirin yanı sıra bu hare-
ketlerle sahnenin zenginleştiğini kanıtlı-
yor. Sanatçı. müzik tarihinde onun ilgi-
sini çeken iki çağ olduğunu söylüyor: Bi-
rincisi 17. yüzyıl, ikincisi de yirminci
yüzyıl. Bu arada Fransız chanson'lan da
söylemekle ünlü olan Boulin'ingenişbir
dağarcığı var. Kendisine eşlik eden Freddy
Ekbdberger de çalgısının ustası. Sınırlı
ses kapasitesi olan bir klavsenden elin-
den geldiğince, zamanına uygun sesler çı-
kartb. D'Anglebertve Lambertgibi azta-
nınmış erken Barok bestecilerini sunarak
bir döngü yarattılar. Aslında o çağ ki Al-
tın Çağ olarak anılır, ne kadar zengindir!
Ispanya'dan, Italya'dan, tngiltere'den da-
ha nice örnek verilebilirdi aynı gerilim-
de. Önümüzdeki yıllarda bu ikiliyi yine
dinlemeyi arzu ederiz. Belki daha zengin
bir programla!
İDSO'da Gfilsin Onay
Istanbul'da Devlet Senfoni Orkestrasrm
bu hafta Ionescu Galati yönetti. Toplulu-
ğu çok iyi tanıyan, kapasitesini ve sınır-
lannı bilen, artık bizden olmuş bir şef.
ozellikle Haydn'a benzeyen, Friederich
VVitt'in Jena Senfonisi'nde klasik çağın
_ ^ ^ ^ ^ özelliklerinı ve zarafetini ge-
rektiği gibi yansıttı topluluk.
Ne yazık ki Çaykovski'nin
Italyan Kapnçyosu'nu din-
leyemedim.
Gübin Onay bu kez Schu-
mann konçerto ile çıktı kar-
şımıza. Aynı anda birçok
konçertoyu birden çalabilen,
pek çok sahneye çıkma ola-
nağı bulan, dinleyicisiyle
kaynaşıveren bir piyanisti-
serde de sıcacık yaklaşımı
tuşlara yansıdı. Ve bir kez
daha sanatçının çalgısına
özeni kadar davranışlanyla
da bir bütün olduğunu ka-
nıtladı. Schumann'ın pıyano
konçertosunda biraz daha
firtına esebilir miydi acaba?
Her sanatçının kendıne gö-
re bir romantizm anlayışı ol-
duğuna göre bunu bilemem.
Oysa bis olarak çaldığı Cbo-
pin Polonez iyice fırtınalı bir
romantizm sergiliyordu. Ve
ikinci biste sevgili hocası
Saygun'un Aksak Tartılar
Üstüne 12 Prelüd'den on
ikinciyi çalması çok denn
anlamlar taşıyordu.
Konserlerimizde giderek
dinleyici sayısının azalması
ve yaş ortalamasının yüksek
oluşu, orkestra yönetimlen-
ni mutlaka düşündürüyor-
dur. Daha çok ve genç din-
leyici çekebilmenin sırlan
nerede yatıyor acaba?
Gürer Aykal ve
Bilkent Örkestralan
tstanbul'da
Öğrenci orkestrasının 'stcak' veyalnız konseri
ÖNDER KÜTAHYAU
tZMİR- DEÜ Devlet Konservatuvan Sa-
bancı Kültür Sarayı'nm sahnesinde bir or-
kestra var; sıcak mayıs akşamında. havalan-
dırması çalışmayan salonda ter döküyor ve
P. 1. Çayktıv^ki'nın "Romeo ve Jüliet Fante-
zi UvHtiirü''nü seslendiriyor. Orkestra iyi mü-
zik yapıyor. Gürlükler doyurucu, tınılar he-
yecan veici. Capulet'lerle Montague'lerara-
sındakı kapışmanın kılıç şakırtılan bile özen-
le yansıtılıyor. Topluluk, Karayev'in "Yıkb-
nmh Yoüar" balesinden bir bölümle N. Ko-
dalh'nın "GüzeDeme'>
sinin ilk iki bölümün-
de, Çaykovski'ye kısayla çok daha doğal ve
rahat.
Yanılmayın; sözünü ettigim tZDSO değil,
DEÜ Devlet Konservatuvan Öğrenci Or-
kestrası"dır. 16-21 yaş arasındaki genç evlat-
lanmızdan oluşan kocaman bir müzik top-
luluğudur bu. Şef, Prof. Kânm AHverdibe-
yov değnek kullanmıyor; müziğın güzelliği-
ni eliyle ve mimikleriyle aktanyor. Şu var
ki hoca, emek gerektiren uzun provalarla
gençleri dinletiye hazırlamış.
Orkestranın beni heyecanlandıran bir yö-
nü de eşlikçiliği oldu. TenorLeventGündûz,
G. Donizetti "Sevi Üaa^ndan Nemorino'nun
aryasını, soprano Burcu Kılıç da Rossmi "Se-
vil Berberi"nden Rozina'nın aryasını söyle-
di. Mithat L'z, Çaykovski'nin keman konçer-
tosundan Canzonetta'yı, tromboncu Burak
Ba>dar, Betin Güneş'ın Promenade'ını çal-
dı. Aynca Fulya Oztunay'dan (obua). Oğuz
Karakaş'tan (klarnet), Erdoğan Turanh'dan
(fagot) ve Zafer Yümlü'den (korno) oluşan
DEU Devlet Konservatuvan Öğrenci Orkestrası, Sabancı Kültür Sarayı'nda
havalandırması çalışmayan salonda konser verdL
üfleme çalgılar dörtlüsü, W.A.Mozart'ın mi
bemol majör konçertosundan birinci bölü-
mü yorumladı. Orkestradaki müzikçiler, bu
başanlı solist arkadaşlanna tatlı ve özen do-
lu eşlikler yaptı.
Dinleti sırasında, bir ay önce "EgeGenç-
Hk Senfoni Orkestras"nın yarattığı buruk iz-
lenimleri yeniden yaşadık. Gençlerin müzi-
ği artık daha çabuk öğrenişi büyük mutlu-
luktur; ama içinde bulunduğumuz dönem-
de konservr
atuvarlardan mezun olacaklann
başında gelecek olanlar kaygı vericidir. Bir
senfoni orkestrasına ya da opera kurumuna
gırebilmek için sınavlann açılmasını bekle-
yecekler ve sürekli bekleyecekler. Çalgıla-
n ellerinden alınacak; bedenlerinden bir or-
gan kopmuş gibi olacak; bunalım başlaya-
cak. Kimileri ekmeğini piyasada arayacak.
Böylece konservatu\ar eğitimi gibi >ıllar
alan bir emek heba olma yoluna girecek.
Söyledıklerim dinleti sırasında bile doğ-
rulandı. Öğrenciler, hocalannm çoğundan,
aynı zamanda bağlı bulunduklan üniversi-
tenin önde gelen kışılerinden yoksun bir sa-
londa çaldılar ve yaklaşan yalnızhğı şımdi-
den duyumsadılar.
Yalnızlık duygusunu, geçen hafta burada
ikinci ve son dinletisini veren T. Strugala da
yaşamış olmalıdır; çünkü tZDSO'nun pro-
va salonu, J. Brahms'ın Op. 90 fa majör 3.
senfonisindeki tını yoğunluğunu kaldırama-
yacak ölçüde küçüktü. Dayanılmaz sıcak
yüzünden orkestra, şefin isteklenni gere-
ğince yanıtlayamıyordu. Bazı aksaklıklar
oldu, ikinci bölümde kopma bile görüldü. Şef
telaşlı ve tedirgindi. Şu var ki bütün bunlar,
sanatçının inandıncı, görkemli ve son dere-
ce duygusal bir Brahms \ orumunu ortaya kc\ -
masına engel olamadı. Seslendirme öylesi-
ne duygusaldı ki son uygunun ardından bir
süre alkışlayamadık ve bu sessizliği. içten-
lik dolu bir coşku patlaması izledi. Struga-
la, Rey'in 'Enstantaneler'ini de güzel ses-
lendirdi, ancak son bölürn olan "Bayram"ı
ağır aldı. Geçen hafta, çağdaş Türk müziğin-
den yeni bir yapıtı tanımafirsatınıbulduk ve
mutlu olduk. Müziğe Izmir'de başlamış olan
değerli sanatçı Erden Bflgen, Nejat Başeğ-
meder'in trompet ve yaylı çalgılar orkest-
rası için Sinfonietta'sını çaldı. On iki ses ya-
zısının, özgüratonalliğin, stereofonluğun, ye-
ni tını arayışlannın. dinamizmin, gerilimin,
makamsallığın ve çözümün mutlu bir ke-
sişme noktası olan bu yapıt üzerinde, önü-
müzdeki aylarda sanınm epey duracağız.
Besteciyi candan kutlanm.
Erden Bilgen yapıtı ustaca çaldı. Trom-
petten elde ettiği renkler tatlı, yer yer de par-
laktı, tekniği de güvenliydi. Sanatçı, son bö-
lümdeki kadansı da kendisi yazmıştı.
Tanık olduğumuz bütün bu güzellikler,
aydınlık günlere yaptığımız yolculuğun ka-
nıtıdır, ama sancılanmız da var. Işte bir ör-
nek: CSO, 1952-62 arasında, Dil Tarih-Coğ-
rafya Fakültesi'nin salonunda, on beş gün-
de bir gençlik dinlçtisi verirdi. O yıllarda ev-
rensel müzik sanatı el üstünde tutulduğun-
da, kıyamet kopsa bile dinletiler aksamaz-
dı. 1997'ninnisanve mayıs aylannda ise ne
Elhamra ne de Sabancı, tZDSO'nın dinle-
tilerine gün ayırdı. DEÜ Devlet Konserva-
tuvan da kendi adının yer aldığı salonda öğ-
rencilerine dinleti verdirebilmek için, çetin
\e pahalı bir engelı aşmak zorunda kaldı.
Bu hafta Gürer Aykal yö-
netimindekı Bilkent Örkest-
ralan İstanbul'un konuğu
olacak. İlk konseTGalatasa-
ray Liseli dokuz besteciyi
içeren programıyla Lütfü
Kırdar Kongre Sarayı'nda,
24 Mayıs 1997 Cumartesi
gecesi 20.00'de yer alacak.
Cemal Reşit Rey'in Enstan-
taneler'i; Ulvi Cemal Er-
löa'in Köçekçe'si, YaknıTu-
ra'nın Tokkata'sı, AB Doğan
Sinangfl'in Birinci Senfoni-
si ve TimurSelçuk'un Mev-
lana Balesi Uvertürü senfo-
nik olarak çalınacak: Büknt
Arel'in Mimmıana Flux I
adlı elektronik yapıtı, Ah-
met Yürür'ün Fareli Köyün
Kavalcısı ve İlhan Mima-
rojpu'nun Tract ile Yaylı Dör-
dül No 4'den bir kesiti, Gey-
van McMiüen'ın hazırladı-
ğı koreografilerle sunulacak.
Bu danslarda Stuttgart Bale-
si'nden UğurSejTek'i izle-
yeceğiz. Aynca tlhan Us-
manbaş'ın Viyolonsel İçin
Müzik 94 başlıklı yapıtını
Reşit Erzin seslendirecek.
İkinci konser Aykal yö-
netimindeki Bilkent Sinfoni-
etta'nın Boğaziçi Üniversi-
tesi'nde vereceği Mozart
dinletisi. 25 Mayıs 1997 Pa-
zar akşamı saat 19.00'da yer
alacak konser, Bilkent ve
Boğaziçi üniversitelerinin
Çağdaş Eğitim Vakfi'na kat-
kılan kapsamında düzenle-
niyor. Solist: Kemancı Ci-
hatAşkm.
Kayıp Dünya Jurassic Park• Kültür Servisi -
Spielberg'in efekt
harikası filmi 'Jurassic
Park"ın devamı
niteliğindeki 'The Lost
World Jurassic Parc'
fılminin yıldızlan Jeff
Goldblum, Wanessa Lee
Cuester v e Julianne
Moore filmin önceki
gün yapılan prömiyeri
için bir araya geldiler.
Önümüzdeki hafta ABD
sinemalannda
gösterilecek olan filmin efektleri yine Stan Winston
(sol başta) tarafindan gerçekleştirilmiş.
üpgenç'ten karikatür sergisi
• Kültür Servisi - Kemal Urgenç'in 'Çizgisıni
Kaybetmeyen Çizgiler' başlıklı karikatür sergisi 24
mayıs-9 haziran tarihleri arasında Yüz Çiçek Açsın
Kültür Merkezi'nde izleyicilerin beğenisine
sunuluyor. 30 renkli ve siyah-beyaz çalışmanın yer
aldığı sergi, Urgenç'in açmış olduğu 4. kişisel
sergisi. Urgenç, 1990 sonrası çalışmalanna ağırlık
verdiği sergisinde, günlük hayatm eleştirel bakışını,
dünün ve bugünün sorunlanyla yoğrulmuş bir
perspektifle ele alıyor.
A • • •• • •• •••>••••
İnkılap oyku oduluI Kültür Servisi-Türkiye "nin köklü
yayınevlerinden biri olan Inkılap Kitabevi,
geleneksel yazın ödülünü bu yıl 'Öykü' dalında
verecek. İnkılap Kitabevi'nin kuruluşunun 70.
yıldönümü dolayısıyla geçen yıl başlatılan İnkılap
yazın ödüllen , 1997 yılı başında roman dalında
Habib Bektaş'ın 'Gölge Kokusu' adlı romanına
verilmişti. Seçici kurulunu Fethi Naci, Prof. Dr.
Dilek Doltaş., Pınar Kür, Füsun Akatlı, Tank Dursun
K., Doğan Hızlan ve Hilmi Yavuz'un oluşturduğu
İnkılap Öykü Ödülü'nün parasal karşılığı
500.000.000 TL. olarak belirlendi. Ödüle aday
olacak yapıtlann daktilo ya da bilgısayarla çift aralık
olarak yazılması ve 9 kopya olarak İnkılap Kitabevi,
Ankara Cad. No: 95 Sirkeci- Istanbul adresine
elden ya da posta ile en geç Eylül 1997 tarihine dek
teslim edilmesi gerekiyor. Aday olacak yapıtlann,
kitap halinde yayımlanmamış; daha önce herhangi
bir yanşmada ödül almamış olması gerekirken,
öykülerin daha önce herhangi bir dergide
yayımlanması yanşmaya katılmaya engel değildir.
Pullarla Atatürk ve Inönü
• Kültür Servisi - Ankara
Üniversitesı Dil, Tarih ve
Coğrafya Fakültesi salonlannda,
Inönü Vakfi'nin düzenlediği
'Pullarla Atatürk ve Inönü'
başlıklı sergi 24 mayıs tanhine
dek izleyenlerin beğenisine
sunuluyor
Ressamlapdan eğffime destek
• Kültür Servisi - Çağdaş Türk ressamlan v e sanat
galerileri ile çeşitli kişi ve kuruluşlar tarafindan
ODTÜ Öğrencılerinı Destekleme Derneği'ne
bağişlanan yapıtlar, 25 mayıs pazar günü açık
arttırma yoluyla satışa sunulacak. Öğrencilerin
Atatürk ve cumhuriyet ilkeleri doğrultusunda
çağdaş bireyler olarak yetişmelerine katkıda
bulunmak amacını taşıyan derneğin satıştan elde
edeceği gelir öğrencilere burs olarak aktanlacak.
Sabri Akca, Mustafa Ayaz, Avni Arbaş, Adnan
Turani, Turgut Atalay, Ferruh Basaga, Leyla Gamsız,
Nüshet Islimyeli, Serf Bigalı, Zeynep Eren. Turan
Erol, Zafer Gencaydın, Mürside Içmeli, Ayhan
Köprülü, Hayati Misman, Adnan Çoker ve Metin
Yurdanur'un yapıtlan da satışa sunulacaklar
arasında yer alacak.
)EV ioin Mozart konseri
• Kültür Servisi - Şef Gürer
Aykal yönetimindeki Bilkent
Sinfonietta, 26 mayıs pazar
günü saat 19.00'da, Boğaziçi
Universitesi'nde bir Mozart
konseri verecek. Keman
sanatçısı Cihat Aşkın da
konserde Mozart" ın 'Türk
Konçertosu'nu çalacak.
Boğaziçi ve Bilkent
Üniversiteleri'nin Çağdaş
Eğitim Vakfi'na (ÇEV) katkılanyla gerçekleşen bu
konserin geliri ile Tarabya'da bir ortaokulun
tohumlan atılmış olacak. Biletler Boğaziçi
Üniversıtesi Halkla llişkiler'den (263 15 40/21 16)
ve Bizim Tepe'den (287 00 78) sağlanabilir.
Nezihe Araz'dan Çanakkale
Sayaşı kadınlarınm öyküsü
• Kültür Servisi -Yazar Nezihe Araz. Kurtuluş Savaşı
kadınlannın öyküsünü anlattığı "Kuvayi Milliye
Kadınlan"nın ardından Çanakkale Savaşı'na katılan
Türk kadınlannın öyküsünü yazmaya hazırlanıyor.
Nezihe Araz, dört yıldan bu yana Kuvayi Milliye
kadınlannın yaşam öykülerini eski metinlerden,
yaşayanlardan ve anıtlar kitaplanndan topladığını
belirtiyor. Şimdi ise Çanakkale Savaşı'na katılan
kadınlann hikâyelerini duyduğunu; Avustralya'daki
Çanakkale Savaşı Müzesi'nde Avustralyalı askerlerin
annelerine yazdığı mektuplardan iki tanesinin içinde
savasa katılan Türk kadınlardan bahsedildiğini ve bu
konuda yetkili kişilere yazdığını, ancak henüz bir
haber alamadığını bildiriyor.
BUGtHN
• AKSANAT'ta saat 12.30 ve 17.30'da
Çaykovski'nin 'Uyuyan Güzel' balesi, lazer-disc'ten
izlenebilir. (252 35 00)
• tFSAK'ta saat 19.30'da Istanbul'u
fotoğraflayanlar grubu toplantısı izlenebilir.
• FRANSIZ KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat
19.00'da Jean Baudrillard'ın 'Tüketim Toplumu'
adlı kitabının Türkçe yayımlanması nedeniyle
gerçekleşecek olan yuvarlak masa toplantısı
izlenebilir.
• BOĞAZİÇİ ÜNtVERSrTESİ FOLKLOR
KLÜBÜ'nde saat 17.30'da 'Göçmen' dans-müzik
gösterisi izlenebilir. (263 15 40)
• BAHÇE & BAHÇE KÜLTÜll MERKEZİ'nde
saat 16.00'da 'Oğrenmeyi Oğrenme' başlıklı etkinlik
izlenebilir. (449 18 84)*
TtYATRO FESTtVALİ^NDE BUGÜN
• AKM OdaTiyatrosu'nda saat 18.30da tstanbul
Devlet Tiyatrosu'nun 'Kadınlardan Konuşahm' adlı
oyunu sahneleniyor.
• Aya lrini'de saat 20.30'da 'îngiliz Ulusal Kraliyet
Tiyatrosu'nun 'Kral Lear' adlı oyunu izlenebilir.
TtYATRO FESTtVALt'NDE YARIN
• Muhsin Ertuğrul Sahnesi'nde saat 21.30'da
Istanbul Şehir Tiyatrosu'nun 'Bir Ata Kralhğun' adlı
oyunu yer alıyor.
• Aya lrini'de saat 19.30'da Ulusal Kraliyet
Tiyatrosu'nun 'Kral Lear' adlı oyunu izlenebilir.