Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 1997 PAZAR
HABERLER
Hak
Diişmanı'na
8 grizaltı daha
• ANKARA (AA) - tzmır
Fetih Sahnesi oyunculan
tarafmdan Kütahya'da
sahnelenen "Bir Hak
Düşmanı" adlı
oyunla ilgili olarak, 8 kişi
daha gözaltına alındı.
Oyunla ilgili olarak
Ankara DGM
Bas.savcılığı'nın başlattığı
soruşturma çerçe\ esınde
Hikmet Gümüş. Ibrahim
Gün, Mustafa Topçu,
Mustafa Akın, Ahmet
Meşe, Şaban Yörük.
Erdoğan Doğan. Cavit
Sözeri"nin Kütahya'da
yakalanmasıyla gözaltına
alınanlann
sayısı 39'a yükseldi.
Ankara Emniyet
Müdürlüğü Terörle
Mücadele Şube
Müdürlüğü tarafından
gözaltına alınan 8 kişinin,
oyunun tertip komitesinde
görevli olduklan
bildirildi.
Güreş'ten
AnıtkabiP'i
ziyaret
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Kara Harp Okulu
mezunlanyla birlikte
Anıtkabir'i zıyaret eden
emekli Genelkurmay
Başkanı. DYP Kilis
Milletvekili Doğan Güreş.
en büyük iki Müslümanın
Hz. Muhammed ile
Atatürk olduğunu söyledi.
Güreş, "50 yıl sonra
Atatürk "ün devrimleriyle
dimdik ayaktayız. belimiz
bükükdeğil" dedı.
Törende Güreş'in ellerini
sıkmak üzere yanına
çağırdığı iki türbanlı kız
korkup kaçtı. Güreş,
gazetecilerin '"Gençleri
niye çağırdınız"
sorusuna. "Atatürk'ü
ziyarete gelmişler. tebnk
etmek. ellerini sıkmak
istedim. Korktular. ama
sizden korktular" yanıtıru
verdi.
İmzalap
Meclis'te
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
"Daha çokbanş"
istemiyle başlatılan
"Banş lçin 1 Milyon
tmza" kampanyası
çerçevesinde toplanan
imzalann yer aldığı
dilekçe. TBMM
Başkanvekili Uluç
Gürkan'a verildi.
Kabulde, imzalı dilekçeyi
Gürkan'a veren Avukat
Eşber Yağmurdereli,
imzalann takipçisi
olacaklannı belirterek
"Biz gerçekten özgür ve
demokratik bir toplumda
yaşamak istiyoruz.
Özgürce düşüncemizi
ifade etmek istiyoruz"
dedi.
HBB'ye 1 gün
yayın durdurma
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Radyo ve Te_le\ izyon Üst
Kurulu (RTÜK). HBB
televizyonunun yayınının
2 haziran pazartesi günü
saat 24.00'ten başlayarak
bir gün süreyle
durdurulmasına karar
verdi. RTÜK'ten yapılan
yazılı açıklamada,
HBB'nin, lOAralık 1996
tarihli "Günün Yorumu"
pngramındaki
yayınından dolayı
mıhkemece verilen
"oüzeltme ve cevap"
karanna ilişkin metnin 5
Mırt 1997tarihindeki
yayın sırasında, mahkeme
karanndan söz edilmeden,
şilâyetçi tarafından
gcnderilen bir açıklama
şeclınde okunduğu ve bu
m;tin hakkında yorum
yanldığının belirlendiği
bidirildi.
LJsansüstü
egitimi
• ANKARA
(Cumhuriyet Bürosu) -
Lsansüstü Eğitimi Giriş
Snavı (LES) mayıs
dmemi sonuçlan belli
ollu. ÖSYM'den yapılan
açklamada. isteyen
aaylann. puanlannı
"(900 909 1500.0900
9(9 1501.0900 909 1502,
0<00 910 1101,0900 910
106. 0900 910 1107"
nmaralardan telefonla
ve/a
"ttp: ,1es.meru.edu.rr/"
irernet adresinden bugün
sat 10.00'dan itibaren
örenebilecekleri
bidirildi.
Erbakan grup karan almayacak, Aydın Menderes ekibi güvence verdi
RP'de gensorutelaşıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mu-
halefet partilerinin verdiği gensoru öner-
gesı. RP'yi telaşlandırdı. RPGenel Sekre-
teri ve Grup Başkanvekili Oğuzhan Asü-
türk, bıryandan endişeli olmadıklan izle-
nimini vermeye çalışırken dıgeryandan da
DYP'deki çözülmeye ilişkin kuşkulannı
dile getirdi.
Muhalefet partilerinin bazı DYP millet-
vekillenni "ihanete zorladıklannı" savu-
nan Asiltürk. "Gensorunun kabulü, tnüm-
kün olma>acak ölçüde zordur" sözleriyle
sonuçtan emın olmadığı mesajını verdi.
Oğuzhan Asiltürk. partisinin gensoru oy-
lamasından önce grup karan almaya gerek
duymadıgını belirtti. Avdın Menderes ve
arkadaşlannın gensoruda REFAHYOL'a
destek konusunda RP yönetimine güven-
ce verdikleri bildinldi.
Gensoru oylaması öncesinde DYP için-
deki kargaşa. RP'yi endişelendirdi. Asil-
türk. düzenledigi basın toplantısında ken-
di çıkarlannı devletın çıkarlarının önünde
tutanların REFAHYOL'u istemedıklerini
\ e "bir bardak sudaftrOnakopardıklan-
nı" öne sürdü. Isim vermeden ANAP Ge-
nel Başkanı MesutYumaz'ı eleştiren Asil-
türk. şunlan söyledi:
Gensoru oylaması öncesinde DYP içindeki kargaşa
RP'yi endişelendirdi. Asiltürk gensorunun kabulünün
mümkün olamayacak ölçüde zor olduğunu söyledi.
Asiltürk "Muhalefet DYP'den hain anyor" dedi.
"Bir genel başkan arkadaşımız \ar. ku-
rulduğu günden beri hükümete ömür bi-
çip duruyor. REFAHYOL kurulduğu za-
man 2 ay ömür biçmişti, o gün bugündür
vapöğı kehanetler doğru çıkmadı. Sonun-
da bir yol bulundu, DYP içerısınden bazı
milletvekillerini ikna edenz. saflanmıza
alınz. Kendi partilerine. oy verdikleri hü-
kümete ihanete zorlanz. Hükümet de böy-
lece düşer' Bunu geçmişte denediler. Ece-
vit 11 milletvekilini bo> le ikna etnıişti. hat-
ta 10'unabakanlık\ermis,ti vebir hükümet
kurulmuştu. Sonra ne oldu o hükümet,
Türkiye için de Ecevit için de mahcup et-
mekten başka bir işe yaramadı."
Bir iktidar partisi milletvekilinin hükü-
metin icraatını eleştirme hakkına sahip ol-
duğunu kaydeden Asiltürk, "Eleştirilerini
partilerinin gnıplarında düe getirirler. Şi-
kâyetleri makul karşılanırsa grup karan
alınır ve hükümetten aynhrlar. Dürüst ol-
mayan biçimde, gizlice ihanet edermiş gibi
gensoru oylamasında bu tavn ortaya koy-
mak. dünyada hiçbir yerde olmaz" dedi.
Gen^oru gırişiminın başarıh olmasının
"mümkün olmayacak ölçüde zor" olduğu-
nu öne süren Asiltürk. muhalefet partile-
nni önergede gerçek dışı savlara yer ver-
mekle suçladı. Bu savların tam aksine hü-
kümetin. muhalefet partilerinin yarattığı
bunalımı vehalkı karşı karşıya getirme ça-
balarını önlemek için çalıştığını ka>deden
Asiltürk, "Sonunda aklıseiün galip gelecek.
Gensorunun hiçbir kj>Tneti \ok" görüşü-
nü savundu.
Asiltürk. Yüksek Askeri Şûra'nın
(YAŞ) 26 mayısta yapılacak olaganüstü
toplantısına ilişkin bir soruya. "Parlamen-
ter demokratik sistemde her şey yasalarla
düzenlenir. Yapdan bu çerçevede ise buna
ayn anlamlar vükJeme\e çalışmak doğru
değil. Bu toplanbyı Türk Silahlı Kuvvetle-
ri'nin (TSK) takdim ettiğinin dışında yo-
rumlamakdoğru olmaz" yanıtını verdi.
Gensoruda ANAP'tan fire beklentisi
içinde olup olmadıklarının sorulması üze-
rine. "Fire demek doğru olmaz. Milletve-
killeri elbette vicdani kanaatlcrine göre oy
vereeeklerdir. Eğer partiler bir grup kara-
n alırlarsa, bu karara uymayan milİerveki-
li. yaptınmını da göze almış olur" dedi.
Oğuzhan Asiltürk. RP'nin grup karan al-
maya gerek duymadıgını. "sapasağlam. iç
gerilimi olmayan tek parti olduklannı"
söyledi.
Karataş: Yan yolda bırakmayız
Muhalif çıkışlannın ardından tavır
degiştiren Aydın Menderes ve arkadaş-
lannın REFAHYOL'a destek konusunda
RP yönetimine güvence verdikleri bildiril-
di. Menderes ekıbinin önde gelen ısım-
lerinden Ankara Milletvekili Şaban Kara-
taş, hükümetin istifa etmesinın doğru ola-
cagını savunarak "Bu. ikna ile olmalı.Zor-
lamalan doğru bulmuvoruz. RP'yi dış-
layan bir bölünme zarar verir. Hükümeti
istifaya ikna ettikten sonrayeni çözüm arar-
ken de RP dışlanmamalı" dedi. Karataş,
gensoruda muhalefetle birlikte hareket et-
melerinin sözkonusuolamayacagını belir-
terek "Ahlakdiye bir şey \ar. Şu yaşıma gel-
dim, kimseyi yan yolda bırakmadım" diye
konuştu.
MHPde olaganüstü kongre
7 aday Kderlik
için yarışacak
AMCARA (Cumhuri-
yet Bürosu) - MHPde Al-
parslan Türkeş/ın ölü-
müyle boşalan genel baş-
kanlığa seçilecek isim. bu-
gün yapılacak olaganüstü
kongrede belirlenecek.
MHP'nin. Türkeş'siz
gerçekleştirdiği ilk kong-
rede. aralannda 12 Eylül
öncesinde çeşitli terör
olaylanna kanşmış adla-
nn da bulundugu 7 aday
yanşacak. MHP genel
başkan adaylığından ce-
kildiğini açıklayanlardan
Mete Beşen. Ramiz On-
gun'u destekleyeceğinı
bildirdi.
Marmara Üniversitesi
öğretım üyesi Doc. Dr.
Zekeriya Beyaz. MHP'nin
^«iahtı" olarak nitelenen
Tuğrul Türkeş ekibıne
karşı adaylan tek isim et-
rafında birleşmeye çağır-
dı. \'anşın Tuğrul Türkeş
ile DevtetBahçeüarasında
geçeceği bildiriliyor.
MHP'nin olaganüstü
kongresi. bugün saat
08.30'da Atatürk Kapalı
Spor Salonu'nda başlaya-
cak. "Türkeş'invârisi" ol-
duğunu savunan eşi Se\'al
Türkeş de başkanlık di\ a-
nının izin vermesi duru-
munda. "çokönemIi
T
'diye
duyurduğu bir konuşma
yapacak. Kendisini. "Al-
parslan Bey'den kalan
kutsal emanetim" dıyerek
tanımlayan Seval Türkeş.
adaylara kısırkavgalan bı-
rakıp aralannda tek isim-
de anlaşmalan çağnsında
bulundu.
Alparslan Türkeş'in
toprağa verilişinin 40. gü-
nü nedeniyle Kocatepe'de
ökutulan mevlide katılan
MHP Genel Başkanveki-
li ve genel başkan adayı
Tuğrul Türkeş, olaganüs-
tü kongrede sorunların
çözüleceğine inandığını
belirtti. Türkeş, bir soru
üzerine, "Benim tanıdı-
ğım teşkUat, ilk turda ge-
nel başkanını seçer. Tabii
ben kazanacağım. Bir
şüpheniz mi var?" dedi.
Kuzey irak'ta operasyon
902 PKK'K öldürüldü
12 görevli şehit
DİYARBAKIR/AN-
KAR\ (Cumhuriy« Bü-
rosu)-Türk Silahlı Kuvet-
leri'nin (TSK). Kuzey I-
rak'taki PKK kamplanna
yönelik sürdürdüğü ope-
rasyonlarda 902 terörist
öldürüldü. 128 PKK'li
yaralandı. Çatışmalarda
12 güvenlik görevlisi şe-
hit oldu. 25' i de yaralandı.
Türk sınınna yakın yerler-
deki tüm kamplarda yo-
ğun çatışmalar yaşanıyor.
Irak Parlamentosu. TSK'-
nin Kuzey Irak'tan çekil-
mesini istedi. Başbakan
Yardımcısı Tansu Çiller.
operasyonun "büyütüle-
cek bir yanının" bulunma-
dığını savundu.
KDP lideri Mesut Bar-
zani'nin yardım talebi
üzerine Kuzey Irak'a ope-
rasyon düzenleyen TSK,
teröristlerin kaçarak sığın-
dığı Beyazdağ ile Hayırsız
Dağlan'nı didik didik an-
yor.
Mesut Barzani'nin ba-
bası ve IKDP'nin kurucu-
su Molla Mustafa Barza-
ni'nin, 1960'larda, Irak
güçlerine karşı kullandığı
doğal sığmak ve mağara-
lar bulundugu bildirilen
Beyazdağ ve Hayırsız
Dağlan'na topçu deste-
ğınde giren güvenlik güç-
leri. Iran'a kaçamayarak
bu bölgeye sığınan örgü-
tün üst düzey yöneticileri-
nı de etkisiz hale getirme-
ye çalışıyor.
DemireVin GAPturu
ÖZCANGÜNEŞ
BtRECtK/ŞANLILRFA-
Cumhurbaşkanı Suleyman Demirel Lrfa
tünellerinden Harran Ovası'na dogrudan
su verecek sistemi törenle hizmete soktu.
Demirel, GAP sulamalannın bitirilmesi
için hükümete çağnda bulunarak. "Para
bulun. bu işi bitirin"dedi.GAP turu
çerçevesinde. dün Karkamış Barajı'nda
incelemelerde bulunan Cumhurbaşkanı
Demirel. daha sonra helikopterle. yapımı
süren Birecik Barajı'na geçti. Barajın
inşaatını yap-işlet-devret modeli ile
gerçekleştiren Türk-lngiliz Şirketler
Grubu Konsorsiyumu yetkilileri. bazı
kamulaştırma çalışmalannın hızla
tamamlanması durumunda, barajın
planlanandan 4 av önce bitirilebileceğini
söylediler. Cumhurbaşkanı Demirel ise
Birecik Barajı'nın hızla ilerlemesini
görmekten mutluluk duyduğunu söyledi.
Türkiye'nın kalkınmasının, her gün daha
hızla ve şevkle süreceğinı ifade eden
Demirel. "Çünkü daha çok işimiz var.
Kaikınmış ülkeler seviyesine ulaşmak için
daha çok ga>re( sarfetmemiz lazım.
1 ürkiye'nin 3 bin dolar gelir se\iyesinden
20 bin dolar gelir seviyesine ulaşabilmesi
lazun" dedi. Demirel Urfa tünellerinden
Harran Ovası'na dogrudan su verecek
sistemi de tbrahim fatlıses'in "Fırat"
türküsü eşliginde devreye soktu. Demirel
burada yaptığı konuşmada GAP
sulamalannın bir an önce bitirilmesini
istedi. Cumhurbaşkanı."Çok güzel şe>ler
>apılmışdr. Sıra hükümete gelmiştir. Para
bulun ve bu işi bitirin. 10 yıl içinde bu iş
yapılırsa Türkiye zengin olur. 20 sene
olursa uzundur. Ben bura>a açıuş için
değil, herkese mesaj vermek için gekfim"
diye konuştu. Tören sırasında
davetlilerden bazılannın ağladığı
görüldü. Buradaki törene ruhsatsız
tabanca ile gelen bir kişi polisçe gözaltına
alındı.
Çiller'den
Başbakanlık
manevrası
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- DYP Genel Baş-
kanı ve Başbakan Yardım-
cıs! Tansu Çiller, başbakan-
lıği Necmettin Erbakan dan
alabilmek için bütün kozla-
nnı ortaya koydu. Muhale-
fetin DYP'siz bir hükümet
modelini oluşturmakta zor-
lanacağını da hesaplayan
Çiller. Erbakan'a. **Ya baş-
bakanhğı verirsin ya da hü-
kümet bozulur" mesajını
vererek nabız yoklamaya
başladı. Çiller'in. Erba-
kan'ın başbakanlığı verme-
mesi ve parti içi muhalefe-
tin dizginlenememesi duru-
munda, 8 yıllık temel eğiti-
me geçilememesini gerekçe
göstererek hükümetten çe-
kılme planını da değerlen-
dırdiğ2 kaydedildi.
Partisi içinde Yahm
Erez'ın başlattığı alternatif
hükümet arayışlanna kapı-
lannı kapayan Çiller çıkış
anyor. Büyük bölümü
RP'liler hakkında düzenle-
nen dokunulmazlık fezle-
kelerini TBMM Anayasa
ve Adalet Karma Komisyo-
nu gündemine aldıran Çil-
ler. Erbakan'la başbakanlık
pazarlığına oturdu. Çiller.
önceki gün toplanan DYP
Başkanlık Divanfnda. Er-
bakan'dan haziran ayında
başbakanlığı isteyeceğini
kurmaylanna iletti. Bazı
başkanlık dıvanı üyelerinin
"hemen seçimegkülmesini"
önerdigi. Çiller'in ise
u
Baş-
bakan olarakseçime gjtme"
planı yaptığı için öneriye
soguk baktığı bildirildi.
Kulislerde. DYP kur-
maylannın da 8 yıllık zo-
runlu eğitim tasansı çık-
mazsa Çiller'in hükümetten
çekileceği mesajını vererek
ortağının nabzını yokladığı
değerlendirmesi yapıldı.
Bir süre önce. genel mer-
kez yönetimine "erken se-
çim için haarbk yapılması"
talimatı veren Çiller. muha-
lefetı de. "D\Pnin hiçbir
hükümet formülünde yer
alnıayacağınr söyleyerek
köşeye sıkıştırmaya çalışı-
yor.
NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Televizyonlarda son günler-
de hemen her akşam, Fatih'in
Çarşamba semtinde sarık ve
cüppelilerin peşine düşmüş
polisler ekrana geliyor. iddi-
aya göre polisler, Milli Güven-
lik Kurulu'nun Kıyafet Yasa-
sı'yla ilgili kararını uyguluyor-
lar.
Çarşamba semtine son bir-
kaç yıldır TV çekimleri nede-
niyle gitmiştim. Oradaki man-
zara Suudi Arabistan'ı andırı-
yordu. Ülkemizin gelenek,
görenek ve giyim alışkanlıkla-
rıyla hiçbir ilgisi olmayan bu
kıyafetler, çok da hoş bir gö-
rüntü vermiyordu. Ayrıca bu-
rada tarikat ve cemaatlerin
yoğun bir şekılde örgütlendi-
ği de biliniyordu.
Irticayı baş tehdit olarak
gündemine alan devlet, irtica
ile mücadeleden kılık kıyafet-
le uğraşmayı mı anlıyor? Da-
ha önce iki askeri darbe sıra-
sında da cuntacılar bir dönem
sarıklıları toplayıp gözaltına
almışlardı. Sonra da bütün or-
Sank ve Cüppe ile Uğraşanlar...
taokullara ve liselere zorunlu
din dersini koyarak sarık-
cüppe kovalamacasının ne
kadar yüzeysel olduğunu ka-
nıtlamışlardı.
Kimin nasıl giyineceğine
devlet karar veremez. 20.
yüzyılın sonuna yaklaştığımız
bir çağda kıyafet nedeniyle
insanları gözaltına almak, on-
ların zorla cüppe ve sarıkları-
nı çıkarmak abesle uğraşmak
anlamına geliyor. Eğer Türki-
ye'de çağdışı bir manzara
oluşuyorsa bunun çok daha
köklü nedenleri var, bu köklü
nedenlere kafa yormak yeri-
ne sokaktaki yurttaşın kıyafe-
tinin peşine düşmek saçma
sapan, hiçbir anlamı olmayan
bireylem.
Bu memlekette yasakla ve
baskıyla hiçbir olumlu sonuç
eldeedilemedi. Insanlarsiya-
si Islama yöneliyorsa hiç şüp-
heniz olmasın, bunun en bü-
yük nedenlerinden birisi bas-
kıcı sistem. Yıllardır adam ye-
rine konulmayan, horlanan iti-
len kakılan yurttaş, siyasi Is-
lama, sisteme duyduğu öfke
nedeniyle ilgi gösteriyor.
irtica onun yöntemleriyle
yenilemez. Kılık kıyafet yasa-
ğını en çok uygulayanlar şe-
riatçılar. Kadınları örtüsüzso-
kağa çıkarmayanlar, şimdi
mazlum kılığında ortaya çıka-
caklar.
Zaten, polisin Çarşam-
ba'da yaptığıyla Taliban'ın Af-
ganistan'da yaptığı arasında
çok fazla bir fark yok. Her iki
anlayış da giyim kuşam dahil,
yaşamın her alanına müda-
hale hakkını kendisinde gö-
rüyor. Iranlı molla, kadını ör-
tünmeden sokağa çıkarmı-
yor. Bizimki de irticayla mü-
cadele ediyorum dıyerek
benzer bir yasağa başvuru-
yor Yasakçıhğın ve giyime ku-
şama kanşmanın, irticayı na-
sıl önleyebileceğini de anla-
mak mümkün değil.
Susurluk orta yerde duru-
yor. Faili meçhul cinayetlerin
arkasındaki güçler bilindiği
halde kimse üzerine gitmiyor.
Milli Güvenlik Kurulu bu ko-
nuyu gündemine almak ge-
reksinimi bile duymuyor. Son-
ra da irticayla mücadele edi-
yoruz diyerek, yurttaşın kıya-
fetinin peşine düşülüyor.
Sedat Bucak ve Mehmet
Ağar'ın fezlekelerini hâlâ
gündeme almayanlar, devlet
bankalarına satmak için bir-
birlerini öldürmeye kalkanlar,
hâlâ bu ülkede hükümet edi-
yorlar. Mehmet Ağar, kendisi-
ne dil uzatanlann dilini kese-
ceğini söyleyerek kostak kos-
tak ortalıkta dolaşıp caka sa-
tıyor. Fakat irticayla mücade-
le adı altında, bir tiyatro sah-
neye konuyor. Cüppeliler ka-
çıyor, polis kovalıyor.
Türkiye'de üzerine gidile-
cek o kadar çok belge ve bil-
gi var ki, bunlann hiçbirini
görmeyip böyle eften püften
işlerle acaba neden uğraşı-
yorlar? Türkiye bir uyuşturu-
cu merkezi haline geldi.
Uyuşturucu işinin içinden
devlet görevlileri ve üst düzey
politikacılar çıkıyor. Yine de
kimsenin ve özellikle devletin
üst düzeyindekilerin kılı kıpır-
damıyor.
Türkiye'yi biryasaklar ülke-
si haline getirenler; siz bu ka-
fayla şeriatla falan mücadele
edemezsiniz. Olsa olsa şeri-
atçılann ekmeğine yağ sürer-
siniz. Erbakan, TV'deki cüp-
pe kovalamaca sahnelerini
seyredip halinize kıs kıs gülü-
yordur. Belki de polislerin
böyle davranmasını o istiyor-
dur, kim bilir?
Şeriatçının sanğının peşine
düşenin, şeriatçıdan ne farkı
var acaba? Düşünüp duruyo-
rum.
MIKRO
DINÇ TAYANÇ
Uşak Efendi Olamaz
19 Mayıs'larda ne düşünmeli insan? Aydınlığa atı-
lan ilk adımı mı, yoksaAnadolu ilericiliğinin HilafetOs-
manlısı ile "gâvur" Düvel-i Muazzama ve "maşası"
Yunan'ı nasıl "hak ileyeksan" etmeye giriştiğini mi?
Ben, bu 19 Mayıs'ta "onlar"\n hortlama çabalannı
düşünüyorum!
Onlar mı kim?
Otuz Bir Mart'ta Derviş Vahdeti, Bınnci Dünya Sa-
vaşı'nın Arap Cephesi'nde Emir Hüseyin, Sevr'de
Damat Ferit, işgal Dönemi'nde Sait Molla, Cumhu-
riyet'te Derviş Mehmet'ten Nusr'lu Sait'e her türlü
aydınlığın düşmanı. her türlü karanlığın "uşağ/"dır on-
lar!..
Anadolu'da bebesinden dedesine, anasından de-
likanlısına Düvel-i Muazzama'nın uşağı Yunan'a kar-
şı kanını dökenlerı Müslüman'dan saymayıp, istan-
bul'dan Kemalistler'in katline fetva çıkartan işbirlik-
çiler, "nafile Müslümanlar" da onlardır...
Kubilay'dan Uğur Mumcu'ya, Sıvas'ta yakılan 37
Can'dan Turan Dursun a nice cinayetin kanlısı da
onlardır; ve daha nıce kıyımın hazırlığı içindedirler!
Devrimler'i yıkıp tarihin tekerini geriye döndürmek
için tekkelerden imam-hatiplere. medreselerden
Meclis'lere dek yuvalanıp da devleti içten yıkmaya ça-
balayan hainler de onlardır; ve içlerindeki yılanları or-
talığa dökme hazırlığındadırlar!
Egemenliğin kayıtsız koşulsuz sahibi olan ulusu,
ümmet zilletiyle aşağılamaya çabalayan, Bedevi ça-
dırlannda "komutanlannın" önünde el pençe divan
azar işitip de Türkiye'ye döndükten sonra alçalmış-
lıklannı sırtlan sırıtmalarında gizleyenler de onlardır;
ve yurt kapılannı sözde devletlerin egemenliğine peş-
keş çekme hazırlığındadırlar!
Namussuzluklannı örtbas edebilmek için, kendile-
rinden daha namussuz olanlarla akbaba-leş ilişkisi
kuranlar da onlardır: ve ortalığa dökülen pisliklerinin
faturalannı ulusa ödetme hazırlığı içindedirler!
Şeriatı "din", karayobaz mürtecıliğini "Müslüman-
lık", irtica ümmetçiliğini "demokrasi" diye yutturma-
ya soyunup aklan "karalayan" da onlardır; ve demok-
rasiyi kullanıp hukuku yok etme hazırlığı içindedirler!
Molla'dan Bedevi'ye. uluslararası emperyalizmin
uşağı hac tacirinden terörist yatakçısına Cumhuriyet
Türkiyesi'ni yıkmak isteyen tüm gerici ülkelerle kucak-
laşan da onlardır; ve çeteleriyle devleti yıkma hazır-
lığı içindedirler!
Onlar; ister "devlet başta" ister "kuzgun leşte" ol-
sunlar, Türkiye Cumhunyeti'nin "gerçek" ve en bü-
yük düşmanlandırlar: ve ihanetlerini dış düşmanlarla
paylaşma hızırlığı içindedirler!
Onlar; ister Hilafetli Saltanat'ta olsun. ister gâvur
işgalinde, ister ölüm-kalım demek olan Kurtuluş Sa-
vaşı'nda. ister Aydınlanma Devrimi'ni yaşamsal kılan
Cumhuriyet'te; hep karanlığı aramaktadırlar. Ve son-
lan: ister Hareket Ördusu'yla gelmiş olsun, ister Bü-
yük Millet Meclisi'nin, sarıklı ama Aydınlanmacı ger-
çek Müslümanları'nın da onayladığı yasalarla, ister Is-
tiklal Mahkemeleri'nin hükümleriyle. isterhalkın "dur"
demesiyle hep sinip yerattının karanlıklanna kaçmak
oluyor
Karayobaz mürteciler de. işbirlikçileri de, Osman-
lı'yı ya da Türkiye Cumhuriyeti'nı bölmek ve yönet-
mek ya da hepten yok edip paylaşmak düşlerindeki
yabancı efendileri de öteden beri vardı. bugün de
vardır ve olasıdır ki gelecekte de olacaktır. Bunlar, ulu-
sun zayıf anını kollar, çıkar ortaklıkları kollayıp güçle-
nir, kendi güçlerine kendileri ınanıp ayaklanmaya kal-
kışır ve sonunda "geldikleri gibi" giderier. Geldikleri
gibi gitmemekte direnenler de gelmeyi tasarladıkları
biçimde "gönderilir"!
Çünkü;
Onlann; ne Türkiye Cumhuriyeti üzerinde en küçük
bir söz haklan vardır, ne çıkar ortaklıklanyla Cumhu-
riyet'in bugününe el koyma yetkileri, ne de Türkiye
Cumhuriyeti'nin gelecek kuşaklannı kendilerinin ka-
ranlık yoluna sokmaya yetecek güçleri...
Çünkü;
Bu hak, yetki ve güç Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda
kanlarını döken, Aydınlanma Devrimi'ni yaratabilmek
uğruna gecelerini gündüzlerine katan, Devrimler'i ya-
şatsınlar diye Cumhuriyet kuşaklannı yetiştiren A-
ta'lanmızın bize armağanıdır!
Çünkü;
Bu armağanın adı "laik, demokratik ve sosyal hu-
kuk devleti", yani Türkiye Cumhuriyeti"dir. Ve; değil
bu armağanı elimizden almak, ellerini sürmeye bile
kalkışmak, ne içteki mürteciler ve onlarla çıkar zina-
sına girmiş yardakçılanndan oluşan uşaklann ülkeyi
sürüklemek istedikleri iç savaşın ne de dıştaki efen-
dilerinin haddi değildir!
Çünkü...
Çünkülemekten bıkıp boş veriyor ve bu kez de 19
Mayıs 1997'ye çeviriyorum düşüncemi...
19 Mayıs 1997'de, yedisinden yetmişine Türk
Gençliği'nin "birinci ödevi"n\ yerine getirmesi gere-
kiyor. Odev: "Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyeti'ni
sonsuza dek korumak ve savunmak.".
Ödevi veren "başöğretmen Mustafa Kemal Ata-
türk", Söylev'inin sonunda diyor ki;
"(...) Bütün bu durumlardan daha acı ve daha kor-
kunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında
bulunanlar, aymaziık ve sapkınlık ve üstelik hayınlık
içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulu-
nan böyleieri, kişisel çıkarlannı, yurda girip yayılmış
olan (dış) düşmanlann siyasal erekleriyle birieştire-
bilirler. Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bit-
kin düşmüş olabilir. (...) Gereksindiğin güç, damar-
lanndaki soylu kanda vardır!"
Düşüncemi durdurup karar veriyorum; yann. öde-
vimi bir kez daha yerine getirmek amacıyla kalkacak,
Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini silahla karartmak
isteyenlere karşı silah niyetine en aydınlık düşünce-
lerimi kuşanacak ve bir kez daha "genç" olacağım.
Hey! Var mı içinizde gençleşmekten korkan, öde-
vini yerine getirmekten kaçınacak olan?
Hey! Var mı içinizde Aydınlanma'yı haykırmak için
alanlarda bütünleşmek gerektiğine inanmayan?
Hey! Var mı içinizde kayıtsız koşulsuz sahibi oldu-
ğu ulusal egemenliği uşaklara ve eski uşaklardan
derleme efendilerine kaptırmaya karşı koyacak yü-
reği, inancı ve bilinci olmayan?
Ana fikir: Mutlak utku, Aydınlığtn karanlığa karşı
kazandığıdır!
Ana fikrin ana fikri: Doğacak günün şafağı, göz-
lerini açanlar için güneş sarısı, açmamakta direnen-
ler için ise kan kırmızısı olacaktır!