14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 1997 PAZAR HABERLER Hak Diişmanı'na 8 grizaltı daha • ANKARA (AA) - tzmır Fetih Sahnesi oyunculan tarafmdan Kütahya'da sahnelenen "Bir Hak Düşmanı" adlı oyunla ilgili olarak, 8 kişi daha gözaltına alındı. Oyunla ilgili olarak Ankara DGM Bas.savcılığı'nın başlattığı soruşturma çerçe\ esınde Hikmet Gümüş. Ibrahim Gün, Mustafa Topçu, Mustafa Akın, Ahmet Meşe, Şaban Yörük. Erdoğan Doğan. Cavit Sözeri"nin Kütahya'da yakalanmasıyla gözaltına alınanlann sayısı 39'a yükseldi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü tarafından gözaltına alınan 8 kişinin, oyunun tertip komitesinde görevli olduklan bildirildi. Güreş'ten AnıtkabiP'i ziyaret • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kara Harp Okulu mezunlanyla birlikte Anıtkabir'i zıyaret eden emekli Genelkurmay Başkanı. DYP Kilis Milletvekili Doğan Güreş. en büyük iki Müslümanın Hz. Muhammed ile Atatürk olduğunu söyledi. Güreş, "50 yıl sonra Atatürk "ün devrimleriyle dimdik ayaktayız. belimiz bükükdeğil" dedı. Törende Güreş'in ellerini sıkmak üzere yanına çağırdığı iki türbanlı kız korkup kaçtı. Güreş, gazetecilerin '"Gençleri niye çağırdınız" sorusuna. "Atatürk'ü ziyarete gelmişler. tebnk etmek. ellerini sıkmak istedim. Korktular. ama sizden korktular" yanıtıru verdi. İmzalap Meclis'te • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - "Daha çokbanş" istemiyle başlatılan "Banş lçin 1 Milyon tmza" kampanyası çerçevesinde toplanan imzalann yer aldığı dilekçe. TBMM Başkanvekili Uluç Gürkan'a verildi. Kabulde, imzalı dilekçeyi Gürkan'a veren Avukat Eşber Yağmurdereli, imzalann takipçisi olacaklannı belirterek "Biz gerçekten özgür ve demokratik bir toplumda yaşamak istiyoruz. Özgürce düşüncemizi ifade etmek istiyoruz" dedi. HBB'ye 1 gün yayın durdurma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Radyo ve Te_le\ izyon Üst Kurulu (RTÜK). HBB televizyonunun yayınının 2 haziran pazartesi günü saat 24.00'ten başlayarak bir gün süreyle durdurulmasına karar verdi. RTÜK'ten yapılan yazılı açıklamada, HBB'nin, lOAralık 1996 tarihli "Günün Yorumu" pngramındaki yayınından dolayı mıhkemece verilen "oüzeltme ve cevap" karanna ilişkin metnin 5 Mırt 1997tarihindeki yayın sırasında, mahkeme karanndan söz edilmeden, şilâyetçi tarafından gcnderilen bir açıklama şeclınde okunduğu ve bu m;tin hakkında yorum yanldığının belirlendiği bidirildi. LJsansüstü egitimi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Lsansüstü Eğitimi Giriş Snavı (LES) mayıs dmemi sonuçlan belli ollu. ÖSYM'den yapılan açklamada. isteyen aaylann. puanlannı "(900 909 1500.0900 9(9 1501.0900 909 1502, 0<00 910 1101,0900 910 106. 0900 910 1107" nmaralardan telefonla ve/a "ttp: ,1es.meru.edu.rr/" irernet adresinden bugün sat 10.00'dan itibaren örenebilecekleri bidirildi. Erbakan grup karan almayacak, Aydın Menderes ekibi güvence verdi RP'de gensorutelaşıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Mu- halefet partilerinin verdiği gensoru öner- gesı. RP'yi telaşlandırdı. RPGenel Sekre- teri ve Grup Başkanvekili Oğuzhan Asü- türk, bıryandan endişeli olmadıklan izle- nimini vermeye çalışırken dıgeryandan da DYP'deki çözülmeye ilişkin kuşkulannı dile getirdi. Muhalefet partilerinin bazı DYP millet- vekillenni "ihanete zorladıklannı" savu- nan Asiltürk. "Gensorunun kabulü, tnüm- kün olma>acak ölçüde zordur" sözleriyle sonuçtan emın olmadığı mesajını verdi. Oğuzhan Asiltürk. partisinin gensoru oy- lamasından önce grup karan almaya gerek duymadıgını belirtti. Avdın Menderes ve arkadaşlannın gensoruda REFAHYOL'a destek konusunda RP yönetimine güven- ce verdikleri bildinldi. Gensoru oylaması öncesinde DYP için- deki kargaşa. RP'yi endişelendirdi. Asil- türk. düzenledigi basın toplantısında ken- di çıkarlannı devletın çıkarlarının önünde tutanların REFAHYOL'u istemedıklerini \ e "bir bardak sudaftrOnakopardıklan- nı" öne sürdü. Isim vermeden ANAP Ge- nel Başkanı MesutYumaz'ı eleştiren Asil- türk. şunlan söyledi: Gensoru oylaması öncesinde DYP içindeki kargaşa RP'yi endişelendirdi. Asiltürk gensorunun kabulünün mümkün olamayacak ölçüde zor olduğunu söyledi. Asiltürk "Muhalefet DYP'den hain anyor" dedi. "Bir genel başkan arkadaşımız \ar. ku- rulduğu günden beri hükümete ömür bi- çip duruyor. REFAHYOL kurulduğu za- man 2 ay ömür biçmişti, o gün bugündür vapöğı kehanetler doğru çıkmadı. Sonun- da bir yol bulundu, DYP içerısınden bazı milletvekillerini ikna edenz. saflanmıza alınz. Kendi partilerine. oy verdikleri hü- kümete ihanete zorlanz. Hükümet de böy- lece düşer' Bunu geçmişte denediler. Ece- vit 11 milletvekilini bo> le ikna etnıişti. hat- ta 10'unabakanlık\ermis,ti vebir hükümet kurulmuştu. Sonra ne oldu o hükümet, Türkiye için de Ecevit için de mahcup et- mekten başka bir işe yaramadı." Bir iktidar partisi milletvekilinin hükü- metin icraatını eleştirme hakkına sahip ol- duğunu kaydeden Asiltürk, "Eleştirilerini partilerinin gnıplarında düe getirirler. Şi- kâyetleri makul karşılanırsa grup karan alınır ve hükümetten aynhrlar. Dürüst ol- mayan biçimde, gizlice ihanet edermiş gibi gensoru oylamasında bu tavn ortaya koy- mak. dünyada hiçbir yerde olmaz" dedi. Gen^oru gırişiminın başarıh olmasının "mümkün olmayacak ölçüde zor" olduğu- nu öne süren Asiltürk. muhalefet partile- nni önergede gerçek dışı savlara yer ver- mekle suçladı. Bu savların tam aksine hü- kümetin. muhalefet partilerinin yarattığı bunalımı vehalkı karşı karşıya getirme ça- balarını önlemek için çalıştığını ka>deden Asiltürk, "Sonunda aklıseiün galip gelecek. Gensorunun hiçbir kj>Tneti \ok" görüşü- nü savundu. Asiltürk. Yüksek Askeri Şûra'nın (YAŞ) 26 mayısta yapılacak olaganüstü toplantısına ilişkin bir soruya. "Parlamen- ter demokratik sistemde her şey yasalarla düzenlenir. Yapdan bu çerçevede ise buna ayn anlamlar vükJeme\e çalışmak doğru değil. Bu toplanbyı Türk Silahlı Kuvvetle- ri'nin (TSK) takdim ettiğinin dışında yo- rumlamakdoğru olmaz" yanıtını verdi. Gensoruda ANAP'tan fire beklentisi içinde olup olmadıklarının sorulması üze- rine. "Fire demek doğru olmaz. Milletve- killeri elbette vicdani kanaatlcrine göre oy vereeeklerdir. Eğer partiler bir grup kara- n alırlarsa, bu karara uymayan milİerveki- li. yaptınmını da göze almış olur" dedi. Oğuzhan Asiltürk. RP'nin grup karan al- maya gerek duymadıgını. "sapasağlam. iç gerilimi olmayan tek parti olduklannı" söyledi. Karataş: Yan yolda bırakmayız Muhalif çıkışlannın ardından tavır degiştiren Aydın Menderes ve arkadaş- lannın REFAHYOL'a destek konusunda RP yönetimine güvence verdikleri bildiril- di. Menderes ekıbinin önde gelen ısım- lerinden Ankara Milletvekili Şaban Kara- taş, hükümetin istifa etmesinın doğru ola- cagını savunarak "Bu. ikna ile olmalı.Zor- lamalan doğru bulmuvoruz. RP'yi dış- layan bir bölünme zarar verir. Hükümeti istifaya ikna ettikten sonrayeni çözüm arar- ken de RP dışlanmamalı" dedi. Karataş, gensoruda muhalefetle birlikte hareket et- melerinin sözkonusuolamayacagını belir- terek "Ahlakdiye bir şey \ar. Şu yaşıma gel- dim, kimseyi yan yolda bırakmadım" diye konuştu. MHPde olaganüstü kongre 7 aday Kderlik için yarışacak AMCARA (Cumhuri- yet Bürosu) - MHPde Al- parslan Türkeş/ın ölü- müyle boşalan genel baş- kanlığa seçilecek isim. bu- gün yapılacak olaganüstü kongrede belirlenecek. MHP'nin. Türkeş'siz gerçekleştirdiği ilk kong- rede. aralannda 12 Eylül öncesinde çeşitli terör olaylanna kanşmış adla- nn da bulundugu 7 aday yanşacak. MHP genel başkan adaylığından ce- kildiğini açıklayanlardan Mete Beşen. Ramiz On- gun'u destekleyeceğinı bildirdi. Marmara Üniversitesi öğretım üyesi Doc. Dr. Zekeriya Beyaz. MHP'nin ^«iahtı" olarak nitelenen Tuğrul Türkeş ekibıne karşı adaylan tek isim et- rafında birleşmeye çağır- dı. \'anşın Tuğrul Türkeş ile DevtetBahçeüarasında geçeceği bildiriliyor. MHP'nin olaganüstü kongresi. bugün saat 08.30'da Atatürk Kapalı Spor Salonu'nda başlaya- cak. "Türkeş'invârisi" ol- duğunu savunan eşi Se\'al Türkeş de başkanlık di\ a- nının izin vermesi duru- munda. "çokönemIi T 'diye duyurduğu bir konuşma yapacak. Kendisini. "Al- parslan Bey'den kalan kutsal emanetim" dıyerek tanımlayan Seval Türkeş. adaylara kısırkavgalan bı- rakıp aralannda tek isim- de anlaşmalan çağnsında bulundu. Alparslan Türkeş'in toprağa verilişinin 40. gü- nü nedeniyle Kocatepe'de ökutulan mevlide katılan MHP Genel Başkanveki- li ve genel başkan adayı Tuğrul Türkeş, olaganüs- tü kongrede sorunların çözüleceğine inandığını belirtti. Türkeş, bir soru üzerine, "Benim tanıdı- ğım teşkUat, ilk turda ge- nel başkanını seçer. Tabii ben kazanacağım. Bir şüpheniz mi var?" dedi. Kuzey irak'ta operasyon 902 PKK'K öldürüldü 12 görevli şehit DİYARBAKIR/AN- KAR\ (Cumhuriy« Bü- rosu)-Türk Silahlı Kuvet- leri'nin (TSK). Kuzey I- rak'taki PKK kamplanna yönelik sürdürdüğü ope- rasyonlarda 902 terörist öldürüldü. 128 PKK'li yaralandı. Çatışmalarda 12 güvenlik görevlisi şe- hit oldu. 25' i de yaralandı. Türk sınınna yakın yerler- deki tüm kamplarda yo- ğun çatışmalar yaşanıyor. Irak Parlamentosu. TSK'- nin Kuzey Irak'tan çekil- mesini istedi. Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller. operasyonun "büyütüle- cek bir yanının" bulunma- dığını savundu. KDP lideri Mesut Bar- zani'nin yardım talebi üzerine Kuzey Irak'a ope- rasyon düzenleyen TSK, teröristlerin kaçarak sığın- dığı Beyazdağ ile Hayırsız Dağlan'nı didik didik an- yor. Mesut Barzani'nin ba- bası ve IKDP'nin kurucu- su Molla Mustafa Barza- ni'nin, 1960'larda, Irak güçlerine karşı kullandığı doğal sığmak ve mağara- lar bulundugu bildirilen Beyazdağ ve Hayırsız Dağlan'na topçu deste- ğınde giren güvenlik güç- leri. Iran'a kaçamayarak bu bölgeye sığınan örgü- tün üst düzey yöneticileri- nı de etkisiz hale getirme- ye çalışıyor. DemireVin GAPturu ÖZCANGÜNEŞ BtRECtK/ŞANLILRFA- Cumhurbaşkanı Suleyman Demirel Lrfa tünellerinden Harran Ovası'na dogrudan su verecek sistemi törenle hizmete soktu. Demirel, GAP sulamalannın bitirilmesi için hükümete çağnda bulunarak. "Para bulun. bu işi bitirin"dedi.GAP turu çerçevesinde. dün Karkamış Barajı'nda incelemelerde bulunan Cumhurbaşkanı Demirel. daha sonra helikopterle. yapımı süren Birecik Barajı'na geçti. Barajın inşaatını yap-işlet-devret modeli ile gerçekleştiren Türk-lngiliz Şirketler Grubu Konsorsiyumu yetkilileri. bazı kamulaştırma çalışmalannın hızla tamamlanması durumunda, barajın planlanandan 4 av önce bitirilebileceğini söylediler. Cumhurbaşkanı Demirel ise Birecik Barajı'nın hızla ilerlemesini görmekten mutluluk duyduğunu söyledi. Türkiye'nın kalkınmasının, her gün daha hızla ve şevkle süreceğinı ifade eden Demirel. "Çünkü daha çok işimiz var. Kaikınmış ülkeler seviyesine ulaşmak için daha çok ga>re( sarfetmemiz lazım. 1 ürkiye'nin 3 bin dolar gelir se\iyesinden 20 bin dolar gelir seviyesine ulaşabilmesi lazun" dedi. Demirel Urfa tünellerinden Harran Ovası'na dogrudan su verecek sistemi de tbrahim fatlıses'in "Fırat" türküsü eşliginde devreye soktu. Demirel burada yaptığı konuşmada GAP sulamalannın bir an önce bitirilmesini istedi. Cumhurbaşkanı."Çok güzel şe>ler >apılmışdr. Sıra hükümete gelmiştir. Para bulun ve bu işi bitirin. 10 yıl içinde bu iş yapılırsa Türkiye zengin olur. 20 sene olursa uzundur. Ben bura>a açıuş için değil, herkese mesaj vermek için gekfim" diye konuştu. Tören sırasında davetlilerden bazılannın ağladığı görüldü. Buradaki törene ruhsatsız tabanca ile gelen bir kişi polisçe gözaltına alındı. Çiller'den Başbakanlık manevrası ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)- DYP Genel Baş- kanı ve Başbakan Yardım- cıs! Tansu Çiller, başbakan- lıği Necmettin Erbakan dan alabilmek için bütün kozla- nnı ortaya koydu. Muhale- fetin DYP'siz bir hükümet modelini oluşturmakta zor- lanacağını da hesaplayan Çiller. Erbakan'a. **Ya baş- bakanhğı verirsin ya da hü- kümet bozulur" mesajını vererek nabız yoklamaya başladı. Çiller'in. Erba- kan'ın başbakanlığı verme- mesi ve parti içi muhalefe- tin dizginlenememesi duru- munda, 8 yıllık temel eğiti- me geçilememesini gerekçe göstererek hükümetten çe- kılme planını da değerlen- dırdiğ2 kaydedildi. Partisi içinde Yahm Erez'ın başlattığı alternatif hükümet arayışlanna kapı- lannı kapayan Çiller çıkış anyor. Büyük bölümü RP'liler hakkında düzenle- nen dokunulmazlık fezle- kelerini TBMM Anayasa ve Adalet Karma Komisyo- nu gündemine aldıran Çil- ler. Erbakan'la başbakanlık pazarlığına oturdu. Çiller. önceki gün toplanan DYP Başkanlık Divanfnda. Er- bakan'dan haziran ayında başbakanlığı isteyeceğini kurmaylanna iletti. Bazı başkanlık dıvanı üyelerinin "hemen seçimegkülmesini" önerdigi. Çiller'in ise u Baş- bakan olarakseçime gjtme" planı yaptığı için öneriye soguk baktığı bildirildi. Kulislerde. DYP kur- maylannın da 8 yıllık zo- runlu eğitim tasansı çık- mazsa Çiller'in hükümetten çekileceği mesajını vererek ortağının nabzını yokladığı değerlendirmesi yapıldı. Bir süre önce. genel mer- kez yönetimine "erken se- çim için haarbk yapılması" talimatı veren Çiller. muha- lefetı de. "D\Pnin hiçbir hükümet formülünde yer alnıayacağınr söyleyerek köşeye sıkıştırmaya çalışı- yor. NOKTASIIORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Televizyonlarda son günler- de hemen her akşam, Fatih'in Çarşamba semtinde sarık ve cüppelilerin peşine düşmüş polisler ekrana geliyor. iddi- aya göre polisler, Milli Güven- lik Kurulu'nun Kıyafet Yasa- sı'yla ilgili kararını uyguluyor- lar. Çarşamba semtine son bir- kaç yıldır TV çekimleri nede- niyle gitmiştim. Oradaki man- zara Suudi Arabistan'ı andırı- yordu. Ülkemizin gelenek, görenek ve giyim alışkanlıkla- rıyla hiçbir ilgisi olmayan bu kıyafetler, çok da hoş bir gö- rüntü vermiyordu. Ayrıca bu- rada tarikat ve cemaatlerin yoğun bir şekılde örgütlendi- ği de biliniyordu. Irticayı baş tehdit olarak gündemine alan devlet, irtica ile mücadeleden kılık kıyafet- le uğraşmayı mı anlıyor? Da- ha önce iki askeri darbe sıra- sında da cuntacılar bir dönem sarıklıları toplayıp gözaltına almışlardı. Sonra da bütün or- Sank ve Cüppe ile Uğraşanlar... taokullara ve liselere zorunlu din dersini koyarak sarık- cüppe kovalamacasının ne kadar yüzeysel olduğunu ka- nıtlamışlardı. Kimin nasıl giyineceğine devlet karar veremez. 20. yüzyılın sonuna yaklaştığımız bir çağda kıyafet nedeniyle insanları gözaltına almak, on- ların zorla cüppe ve sarıkları- nı çıkarmak abesle uğraşmak anlamına geliyor. Eğer Türki- ye'de çağdışı bir manzara oluşuyorsa bunun çok daha köklü nedenleri var, bu köklü nedenlere kafa yormak yeri- ne sokaktaki yurttaşın kıyafe- tinin peşine düşmek saçma sapan, hiçbir anlamı olmayan bireylem. Bu memlekette yasakla ve baskıyla hiçbir olumlu sonuç eldeedilemedi. Insanlarsiya- si Islama yöneliyorsa hiç şüp- heniz olmasın, bunun en bü- yük nedenlerinden birisi bas- kıcı sistem. Yıllardır adam ye- rine konulmayan, horlanan iti- len kakılan yurttaş, siyasi Is- lama, sisteme duyduğu öfke nedeniyle ilgi gösteriyor. irtica onun yöntemleriyle yenilemez. Kılık kıyafet yasa- ğını en çok uygulayanlar şe- riatçılar. Kadınları örtüsüzso- kağa çıkarmayanlar, şimdi mazlum kılığında ortaya çıka- caklar. Zaten, polisin Çarşam- ba'da yaptığıyla Taliban'ın Af- ganistan'da yaptığı arasında çok fazla bir fark yok. Her iki anlayış da giyim kuşam dahil, yaşamın her alanına müda- hale hakkını kendisinde gö- rüyor. Iranlı molla, kadını ör- tünmeden sokağa çıkarmı- yor. Bizimki de irticayla mü- cadele ediyorum dıyerek benzer bir yasağa başvuru- yor Yasakçıhğın ve giyime ku- şama kanşmanın, irticayı na- sıl önleyebileceğini de anla- mak mümkün değil. Susurluk orta yerde duru- yor. Faili meçhul cinayetlerin arkasındaki güçler bilindiği halde kimse üzerine gitmiyor. Milli Güvenlik Kurulu bu ko- nuyu gündemine almak ge- reksinimi bile duymuyor. Son- ra da irticayla mücadele edi- yoruz diyerek, yurttaşın kıya- fetinin peşine düşülüyor. Sedat Bucak ve Mehmet Ağar'ın fezlekelerini hâlâ gündeme almayanlar, devlet bankalarına satmak için bir- birlerini öldürmeye kalkanlar, hâlâ bu ülkede hükümet edi- yorlar. Mehmet Ağar, kendisi- ne dil uzatanlann dilini kese- ceğini söyleyerek kostak kos- tak ortalıkta dolaşıp caka sa- tıyor. Fakat irticayla mücade- le adı altında, bir tiyatro sah- neye konuyor. Cüppeliler ka- çıyor, polis kovalıyor. Türkiye'de üzerine gidile- cek o kadar çok belge ve bil- gi var ki, bunlann hiçbirini görmeyip böyle eften püften işlerle acaba neden uğraşı- yorlar? Türkiye bir uyuşturu- cu merkezi haline geldi. Uyuşturucu işinin içinden devlet görevlileri ve üst düzey politikacılar çıkıyor. Yine de kimsenin ve özellikle devletin üst düzeyindekilerin kılı kıpır- damıyor. Türkiye'yi biryasaklar ülke- si haline getirenler; siz bu ka- fayla şeriatla falan mücadele edemezsiniz. Olsa olsa şeri- atçılann ekmeğine yağ sürer- siniz. Erbakan, TV'deki cüp- pe kovalamaca sahnelerini seyredip halinize kıs kıs gülü- yordur. Belki de polislerin böyle davranmasını o istiyor- dur, kim bilir? Şeriatçının sanğının peşine düşenin, şeriatçıdan ne farkı var acaba? Düşünüp duruyo- rum. MIKRO DINÇ TAYANÇ Uşak Efendi Olamaz 19 Mayıs'larda ne düşünmeli insan? Aydınlığa atı- lan ilk adımı mı, yoksaAnadolu ilericiliğinin HilafetOs- manlısı ile "gâvur" Düvel-i Muazzama ve "maşası" Yunan'ı nasıl "hak ileyeksan" etmeye giriştiğini mi? Ben, bu 19 Mayıs'ta "onlar"\n hortlama çabalannı düşünüyorum! Onlar mı kim? Otuz Bir Mart'ta Derviş Vahdeti, Bınnci Dünya Sa- vaşı'nın Arap Cephesi'nde Emir Hüseyin, Sevr'de Damat Ferit, işgal Dönemi'nde Sait Molla, Cumhu- riyet'te Derviş Mehmet'ten Nusr'lu Sait'e her türlü aydınlığın düşmanı. her türlü karanlığın "uşağ/"dır on- lar!.. Anadolu'da bebesinden dedesine, anasından de- likanlısına Düvel-i Muazzama'nın uşağı Yunan'a kar- şı kanını dökenlerı Müslüman'dan saymayıp, istan- bul'dan Kemalistler'in katline fetva çıkartan işbirlik- çiler, "nafile Müslümanlar" da onlardır... Kubilay'dan Uğur Mumcu'ya, Sıvas'ta yakılan 37 Can'dan Turan Dursun a nice cinayetin kanlısı da onlardır; ve daha nıce kıyımın hazırlığı içindedirler! Devrimler'i yıkıp tarihin tekerini geriye döndürmek için tekkelerden imam-hatiplere. medreselerden Meclis'lere dek yuvalanıp da devleti içten yıkmaya ça- balayan hainler de onlardır; ve içlerindeki yılanları or- talığa dökme hazırlığındadırlar! Egemenliğin kayıtsız koşulsuz sahibi olan ulusu, ümmet zilletiyle aşağılamaya çabalayan, Bedevi ça- dırlannda "komutanlannın" önünde el pençe divan azar işitip de Türkiye'ye döndükten sonra alçalmış- lıklannı sırtlan sırıtmalarında gizleyenler de onlardır; ve yurt kapılannı sözde devletlerin egemenliğine peş- keş çekme hazırlığındadırlar! Namussuzluklannı örtbas edebilmek için, kendile- rinden daha namussuz olanlarla akbaba-leş ilişkisi kuranlar da onlardır: ve ortalığa dökülen pisliklerinin faturalannı ulusa ödetme hazırlığı içindedirler! Şeriatı "din", karayobaz mürtecıliğini "Müslüman- lık", irtica ümmetçiliğini "demokrasi" diye yutturma- ya soyunup aklan "karalayan" da onlardır; ve demok- rasiyi kullanıp hukuku yok etme hazırlığı içindedirler! Molla'dan Bedevi'ye. uluslararası emperyalizmin uşağı hac tacirinden terörist yatakçısına Cumhuriyet Türkiyesi'ni yıkmak isteyen tüm gerici ülkelerle kucak- laşan da onlardır; ve çeteleriyle devleti yıkma hazır- lığı içindedirler! Onlar; ister "devlet başta" ister "kuzgun leşte" ol- sunlar, Türkiye Cumhunyeti'nin "gerçek" ve en bü- yük düşmanlandırlar: ve ihanetlerini dış düşmanlarla paylaşma hızırlığı içindedirler! Onlar; ister Hilafetli Saltanat'ta olsun. ister gâvur işgalinde, ister ölüm-kalım demek olan Kurtuluş Sa- vaşı'nda. ister Aydınlanma Devrimi'ni yaşamsal kılan Cumhuriyet'te; hep karanlığı aramaktadırlar. Ve son- lan: ister Hareket Ördusu'yla gelmiş olsun, ister Bü- yük Millet Meclisi'nin, sarıklı ama Aydınlanmacı ger- çek Müslümanları'nın da onayladığı yasalarla, ister Is- tiklal Mahkemeleri'nin hükümleriyle. isterhalkın "dur" demesiyle hep sinip yerattının karanlıklanna kaçmak oluyor Karayobaz mürteciler de. işbirlikçileri de, Osman- lı'yı ya da Türkiye Cumhuriyeti'nı bölmek ve yönet- mek ya da hepten yok edip paylaşmak düşlerindeki yabancı efendileri de öteden beri vardı. bugün de vardır ve olasıdır ki gelecekte de olacaktır. Bunlar, ulu- sun zayıf anını kollar, çıkar ortaklıkları kollayıp güçle- nir, kendi güçlerine kendileri ınanıp ayaklanmaya kal- kışır ve sonunda "geldikleri gibi" giderier. Geldikleri gibi gitmemekte direnenler de gelmeyi tasarladıkları biçimde "gönderilir"! Çünkü; Onlann; ne Türkiye Cumhuriyeti üzerinde en küçük bir söz haklan vardır, ne çıkar ortaklıklanyla Cumhu- riyet'in bugününe el koyma yetkileri, ne de Türkiye Cumhuriyeti'nin gelecek kuşaklannı kendilerinin ka- ranlık yoluna sokmaya yetecek güçleri... Çünkü; Bu hak, yetki ve güç Ulusal Kurtuluş Savaşı'nda kanlarını döken, Aydınlanma Devrimi'ni yaratabilmek uğruna gecelerini gündüzlerine katan, Devrimler'i ya- şatsınlar diye Cumhuriyet kuşaklannı yetiştiren A- ta'lanmızın bize armağanıdır! Çünkü; Bu armağanın adı "laik, demokratik ve sosyal hu- kuk devleti", yani Türkiye Cumhuriyeti"dir. Ve; değil bu armağanı elimizden almak, ellerini sürmeye bile kalkışmak, ne içteki mürteciler ve onlarla çıkar zina- sına girmiş yardakçılanndan oluşan uşaklann ülkeyi sürüklemek istedikleri iç savaşın ne de dıştaki efen- dilerinin haddi değildir! Çünkü... Çünkülemekten bıkıp boş veriyor ve bu kez de 19 Mayıs 1997'ye çeviriyorum düşüncemi... 19 Mayıs 1997'de, yedisinden yetmişine Türk Gençliği'nin "birinci ödevi"n\ yerine getirmesi gere- kiyor. Odev: "Türk bağımsızlığını ve Cumhuriyeti'ni sonsuza dek korumak ve savunmak.". Ödevi veren "başöğretmen Mustafa Kemal Ata- türk", Söylev'inin sonunda diyor ki; "(...) Bütün bu durumlardan daha acı ve daha kor- kunç olmak üzere, yurdun içinde yönetim başında bulunanlar, aymaziık ve sapkınlık ve üstelik hayınlık içinde bulunabilirler. Dahası, yönetim başında bulu- nan böyleieri, kişisel çıkarlannı, yurda girip yayılmış olan (dış) düşmanlann siyasal erekleriyle birieştire- bilirler. Ulus, yoksulluk ve darlık içinde ezgin ve bit- kin düşmüş olabilir. (...) Gereksindiğin güç, damar- lanndaki soylu kanda vardır!" Düşüncemi durdurup karar veriyorum; yann. öde- vimi bir kez daha yerine getirmek amacıyla kalkacak, Türkiye Cumhuriyeti'nin geleceğini silahla karartmak isteyenlere karşı silah niyetine en aydınlık düşünce- lerimi kuşanacak ve bir kez daha "genç" olacağım. Hey! Var mı içinizde gençleşmekten korkan, öde- vini yerine getirmekten kaçınacak olan? Hey! Var mı içinizde Aydınlanma'yı haykırmak için alanlarda bütünleşmek gerektiğine inanmayan? Hey! Var mı içinizde kayıtsız koşulsuz sahibi oldu- ğu ulusal egemenliği uşaklara ve eski uşaklardan derleme efendilerine kaptırmaya karşı koyacak yü- reği, inancı ve bilinci olmayan? Ana fikir: Mutlak utku, Aydınlığtn karanlığa karşı kazandığıdır! Ana fikrin ana fikri: Doğacak günün şafağı, göz- lerini açanlar için güneş sarısı, açmamakta direnen- ler için ise kan kırmızısı olacaktır!
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle