Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 18 MAYIS 1997 PAZAR
10 PAZAR YAZILARI
Şarkı güzeldi,
ama...
ESSEN
SEDEF
KORAY
Bundan sonra Almanya"da
artık Türkıye'yi ya da
Türkleri ilgılendiren hiçbir
kamuoyu yoklaması
tarafsız bir sonuç
vermeyecek.
Daha doğrusu
en azından
izleyicilerin'dinleyicilerin
televizyon ya da radyoyu
telefonla arayıp tercihlenni
bildirdiklen tür kamuoyu
yoklamalan.
Bunun en iyi ömeklerinden
binni geçenlerde
yapılan Eurovision Şarkı
Yanşması oluşturuyordu.
Şöyle ki. bu yıl
Almanya'da ilk defa olarak
yanşmadaki her şarkı için
bir telefon hattı belırlenmış
ve izleyıcilerin en
beğendikJeri şarkıyı
ekranda belıren
numaralardan birini
arayarak seçmeleri
istenmişti. Yani tam
anlamıyla bir halk jürisı
oluşturulmuştu.
Almanya'dan Türkiye'ye
aslında 12 puan
çıkmayacağını düşündüğü
Alman spikerin, bu puanı
açıklarkenki şaşkınlığından
ve Almanya'da çok sayıda
Türkün yaşadığı
açıklamasını yapmasından
anlaşıhyordu.
Çevremizdekı tanıdık
bazı Türklerin o gece
verilen numarayı beş altı
kez aradıklannı sonradan
öğrendik.
Tahmin ederim yalnızca
kendileri aramakta
kalmayıp. hemen aile. dost
ve tanıdıklardan bır ağ
kurup onlan da verilen
numarayı aramaya teşvik
ediyorlardı. Böylelikle
Türkıye'nin Almanya'dan
12 puan alması hiç de zor
olmamıştı. Eğer Hollanda,
Fransa ve Belçika gibi
başka ülkeler de
önümüzdeki yıllarda
Almanya ömeğinı
izlerlerse, Türkiye en
sonunda en büyük
hayallennden birini
gerçekleştirip mutlaka
birinci olacak ve Avrupalı
Türkler böylelikle tarih
yazacaklardır.
Geçenlerde Almanya'nm
haber kanalı NTV'ce
yapılan bır başka kamuoyu
voklaması da en tanınan
dünya liderlennı
belirlemeyi amaçlıyordu.
Büyük bir aymazlıkla
Tansu Çiller'ı de listeye
sokarak sonucu. yani
birinciyi. daha baştan
belırlediklerini
bilemezlerdi tabii
NTV'ciler.
Gönüllü lobi ordusu diye
buna denir işte. tyi ki
Tansu Çilleryerine
Erbakan'ı koymamışlardı.
Yoksa Almanya'yı ıçten
fethettığini sanabilırdi ya
da en azından iddıa
edebilirdi hoca.
Ama Almanya öyle kolay
fethedılecek bir ülke değil.
Türkive'den gelen
politıkacılann çoğu,
özellikle ıktidar kanadı,
uluslararası ılişkilenn
kaçınılmaz kurallannın
desteği ile burada
kendılerini ağırlayacak bir
yetkilı bulabiliyorlar.
Türkiye'de ağırlıklannın
olmadığı ve hiçbir şeyi
temsıl etmediklerinin
Almanlar çok iyi farkında.
Önıeğın Kohl'ün.
Refah'la koalisyon
oluşturduktan ve çete
söylentıleri iyice ayyuka
çıktıktan sonra Çiller'le
hiçbir zaman
görüşmeyeceğini açıkça
söylediği gayet iyi
bilinıyor. Bu tutum
Türkiye'den gelen herkes
ya da Almanyada yaşayan
Türkler içın geçerli değil.
Sadece Almanya değil.
tüm Avrupa Bırlıği
ülkeleri buradaki
Türkleri. Türkiye'deki
yönetıcilerden daha
ciddıye aldığı gibı,
Türkiye"den gelen
akademisyen.
bilim adamı ve siv il
toplum örgütlen
temsilcilerinin görüşlerine
de çok daha fazla deger
veriyorlar. Nihayet
buradaki Türkler en
azından Euro\ isıon Şarkı
Yanşması'nın sonuçlannı
etkileyebılıyorlar. lleride
Almanlann ve sev gili
Avrupalılann başına daha
çok işler açacaklan da açık.
Kâinat
Güzeli
Amerikalı
ABD'nin Miami
kentindeki Miami
Gösteri Merkezi'nde
önceki gece yapılan
Kâinat Güzellik
Yanşması'nı Bayan
Amerika kazandı.
Kâinat Güzeli olan
Brook Mahealani
Lee'ye tacını geçen \ıl
Kâinat Güzeli seçilen
Venezuella güzeli Alkia
Machado giydirdi. 26
yaşındaki yeni Kâinat
Güzeli, Havvaii nin
Pearl Cit> kasabasında
doğmuş. Yanşmayı
televizyon aracığüıyla 2
mihon kişi izledi.
Mc Donald's da Ruslaştı
MOSKOVA
HAKAN
AKSAY
Moskova'da bahann gelmesinin onemli bir
göstergesi vardır: McDonald's şubelerinin
bahçelerine masalar. sandalyeleratılır; açık
havada venilıp ıçılmeye başlanır.
(Buralarda henüz "çaybahçesi"
keşfedilmediğınden dolavı insanlar
"Mc-bahçeleri" ıle yetinmek
durumundadır.) Ilk yıllardaki kadar olmasa
da kuyruklar oluşur: tepsisinı kapan yola
veya parka nazır bir masa bulmaya çalışır;
"Burası boş mıT sorusu ve "Hayır" cevabı
sıkça havada uçuşur: insanlar çantalan ve
giymedikleri ceketlenyle genellikle
kendilennden bir yer daha fazla kaplarlar:
aynca önemli business konuşmalan yapan
tıfıl ışadamlan \e aşklannı oracıkta
ılerletme gayretı ıçindeki sevdalılar.
yanlanna yabancı oturtmak istemezlen
ama ne yazık ki masalar dört kenarhdır ve
her kenanna bir sandalye koyma geleneği
vardır.
Yerlerine yerleşenlerin bir kısmı
mıdelerinın. bir kısmı ıse gözlerinin (!?)
açlığını gidermeye gırişir. Kimısı bakışır,
kimisı tanışır, çocuklar koşuşur, kuzular
meleşir, dilenciler dolaşır. kolalar dökûiür.
tepsıler dağılır. etekler açılır. kahkahalar
atılır. Mc-bahçesi'nın çarkı dönerdurur.
Aslında McDonald's. dünyanın hiçbir
yennde olmadığı kadar önemli bir yere
sahip Moskova'da. Sosyalizm henüz son
nefesıni vermeden ortaya çıkan ılk şubesı
epeyce tartışma yaratmıştı. Dünyadaki en
büyük ve Rusya'dakı ilk McDonald's.
milliyetçı komünüstlerin "Uluslararası
kapital Moskova'nın merkezinde üs
kuramaz!" nıdalanyla ve protesto
göstenlenyle karşılanmıştı. Ama Puşkin
meydanı yabancı sermayenin dayanılmaz
cazıbesine karşı fazla dırenemedı. Benzen
fast food kurumlannın Rusya'ya pek
girememesi ya da gecikmesı nedenıyle
meydan McDonald's'a kaldı. Son
zamanlarda bay ve bayan Yeltsinler'in de
desteğiyle yaygınlaştınlmaya çalışılan Rus
işi Bistro henüz yeterli rekabet gücüne
ulaşamadı. Arbat sokağında türeyen Türk
kebap ve lahmacunlan da hamburgerlerin
havasını söndüremedt. Bizimkilerin
buranın ölçülerine göre ucuz olması bile
kâr etmiyor. McDonald's ise artık
fıyatlarda burnundan kıl aldırmıyor.
Örneğin. Amerikan parasıyla Big Mac
fiyatı. Türkiye'de 1.78 dolarken Rusya'da
1.92 dolar. Öysa ılk yıllarda Moskova
fiyatları uluslararası düzeyın epeyce altmda
tutulurdu. Ilk yıllarda farklı olan başka bir
şey daha vardı: Hizmet kalitesi.
McDonald's'la birlikte. sosyalist hizmet
sektörünün güzel ama gülümseme kaslan
olmayan kız elemanlannın yerine. güzel ve
güler yüzlü olanlan geçmiştı. Hatta ilk
aylarda bır kız giriş kapısmda durup
gülümseyerek "Hoşgeldiniz" der. öteki de
çıkışta "Güle güle!" dıve uğurlardı. Bır de
kasalann arkasındakı fıyat lıstesinın
sonuna "Gülümseme ücretsizdir'" diye
yazmışlardı. Şımdi bu yazıya pek dikkat
eden yok. Kapılarda da kımse kalmadı.
Eskiden kasalarda kuyruk oluşmasını
önleyen bır tempoda çalışırlardı; bugünse
yavaşlığın yani sıra kuyruğu inadına
büyütüyorlar; müşteri sayısı azaldıkça -
sanki kuyruğu belli bir düzeyde tutmak
ıster gıbı - açık kasa sayısını da azaltıyorlar.
Ve bir başka yenilik: McDonald's'da alkollü
içki yasak. (Önunla rekabette her yolu
mübah sayan Rus Bıstrosu. yasaklamak
şöyle dursun. bızzat kendı satıyor bazı
alkollü içkılen.
Acaba buna da fast drink mi demelı?)
Basjangıçta koca koca adamlar sınavda
kopya çeker gibi gızlice içmeye çalışırlar,
görevliler ıse onlan kolaylıkla ve zevkle
yakalarlardı. Ama son zamanlarda yasak
sözde sürse de fiili durum değişti. Mc-
bahçeleri votka, bira ve şampanya
şişeleriyle doldu. Görevliler. kurallann
burunlannın ucunda çığnenmesine bana
mısın demıyorlar. Galıba patronlann da
buralara pek uğradığı yok. Zaten uğrasalar
ne olur? Rusya'ya gelen herkesın bir parça
Ruslaşmaktan başka çaresi yoktur.
Köprüaltı hikâyeleri hep hüzünlüdürÇocukluğumdan
hatırlanm. ailem hep bana
" Köprü altianna fazla
yanaşma"' derdi. Beni o
kadar korkutmuşlardı kı
köprü altlannı
düşündüğümde aklıma
karanlık, ızbe. her türlü
ınsanm yaşadığı yerler
aklıma gelirdı. Tabiı
televizyondan izlediğim
fılmler de bu-düşünceme
tuz biber ekerdi.
Ingilizlerin eski korku
filmlerini izleyenler bılir.
bu filmler. ya tümüyle
koyu bir sis tabakasının
altında kalmış bir parkta
ya da sısten yanmyamalak
görünen bir köprü altında
geçer. Filmin kahramanı
köprü ya da parka
yaklaştığı sırada müzik bir
anda son perdeden
çalmaya başlar ve şeytani
suratlı bir adam
karanlıklardan çıkagelir...
Günümüzde aılelerin hâlâ
çocuklannı köprü
altlanndan uzak tutmaya
çalışıp çalışmadıklannt
bilmiyorum. ama bildiğım
bır şey varsa o da köprü
altlannın ya da parklann
korku romanlanna ya da
fılmlerine konu
olmayacak, kendilerine
özğü hikâyeleri olduğu ve
özellikle de kış avlannda.
birilerine ev sahıpliği
yaptığı.
Ev sahipliği
yaptıklanndan biri ise
Ayşe isminde 5O'li
yaşlarda görünen bir
teyze. Köln'de zaman
zaman tura çıkan kışiler.
bu teyzeyı mutlaka
görmüşlerdir; gündüzlen
kentin 'Türk merkezf
denılen. çoğunlukla Türk
dükkânlannın bulunduğu
caddeye yakın parkta.
geceleri ıse ya metroda ya
da sığındığı bir köprü
altında... Ayşe teyze ıle ılk
kars.ılaşmam bır gece
KÖLN
BARAN
GÜNGÖRDÜ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ'NDEN
Ankara Üniversitesi Sosyal Bılimler Enstirüsü 1997-1998 eğitim-öğ-
retim yılı 1. yanyılında aşağıda adlan belirtilen anabilim
sek lisans ve doktora öğrencisi alacaktır. Adaylann kayıt
dallanna yük-
için 2 adet fo-
toğraf. dıploma ve mezuniyet belgesinin onavlı sureti ve mezuniyet de-
recesıni gösterir not dökümü ile Sosyal Bılimler Enstitüsü'ne (
Cnıversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesı İçı 3
püsü Cebeci/ANKARA) şahsen
Ankara
. Blok 3. Kat Cebeci Kam-
başvurmalan aerekmektedir.
lisans adaylannın lisans başan düzeyleri en
rının yüksek lisans başan düzeyleri en az 75
Anabilim Dalı
ARKEOLOJİ \'E SANAT TARİHİ
Klasık Arkeolojı
Protohıstorya ve Onasya Arke
Prehıstorya
Sanat Tanhı
BATI DİLLERİ VE EDEBİY\TLARI
Alman Dılı ve Edebtvatı
Amenkan Kültürü ve Ede.
ltalyan Dılı ve Edebıvatı
Ingılız Dıh ve Edebıyatı
lspanyol Dılı ve Edebıyatı
Rus Dılı \e Edebıyatı
Leh Dılı ve Edebıyatı
Hungarolojı
COGRAFYA
Bolgesel Coğrafya
Beşen Ve tktısadı Coğrafya
Fızıkı Coğrafja
TûrkıveCoğrafvası
ÇAĞDAŞ TÜRK İ.EHÇELER1 VE ED.
DOĞU DlLLERt VE EDEBİYATLARI
Fars Dılı ve Edebıyatı
Sınolojı
Hındolojı
Urdu Dılı \e Edebıyatı
Japon Dılı ve Edebıyatı
Arap Dılı ve Edebıvatı
DİL BİLİM
ESKİÇAĞ DtLLERİ \'E KÛLTÜRLERİ
Hmtolojı
Latnı Dılı ve Edebıyatı
Sümerolojı
Yunan Dılı ve Edebıvatı
FELSEFE
Felsefe Tanhı
Bılım Tanhı
Sıstematık Felsefe ve mantık
FtZlK VE PALEOANTROPOLOJİ
Fızık Antropolojı
Paleoantropolojı
HALK BİLİMİ
KÛTUPa\NEClLtK
PSİKOLOJİ
Sosyal Psıkolojı
Uvgulamalı Psıkolojı
SOSYAL ANTROPOLOJI \X ETNOLOJİ
So*>al Antropolojı
Etnolojı
SOSYOLOJİ
URİH
Eskıçağ Tanhı
Genel Turk Tanhı
Ortaçağ Tanhi
Türkıye Cumhurıvetı Tanhı
Yakınçağ Tanhı
Yenıçağ Tanhı
TPı'ATRO
TURK DtLl VE EDEBtYATI
Eskı Türk Dılı
Eskı Türk Edebıyatı
Yenı Türk Dılı
Yenı Türk Edebıyatı
Yüksek
az 65 100, doktora adayla-
lOOolmalıdır.
Yüksek Lisans
Türk
10
4
12
10
10
5
5
5
8
8
10
10
4
2
4
3
4
•>
T
.
10
3
3
9
10
6
10
10
10
10
10
1
5
3
10
5
5
10
5
6
-)
10
Yabancı
3
3
3
1
1
2
1
5
1
1
•)
1
->
5
_
2
-
1
1
1
1
-
->
_
1
5
3
.
2
-
>
5
3
5
-
3
T
5
Doktora
Türk
5
5
1
5
7
5
5
î
2
5
.
2
3
4
5
5
10
1
-
3
_
1
2
1
.
1
3
4
3
10
8
10
t
5
•>
5
5
5
.
5
2
10
V abancı
2
^
3
1
I
1
1
1
1
1
5
1
-
-
1
1
1
.
1
1
_
1
2
1
_
-
5
-
5
1
3
3
s
3
1
Aday kayıtlan 20 Mayıs 1997-6 Haziran 997 tarihleri arasında iş
günlerinde 14.00-17.00 saatleri arasında yapılacaktır. Başvuruda aranı-
lacak (her anabilim dalı için farklı) \coşullar ıle bilim
yal Bilimler Enstitüsü'nde ılan edilecektir. Merkezi
n TÖMER tarafından 15 Haziran 997 Cumartesi
sınav tarihleri Sos-
yabancı dil sınavla-
eünü saat
yapılacaktır Yabancı dıl sınav yerleri Sosyal Bilimler Enstıtüsü"
edilecektir. Yabancı di sınavı başan notu 60, bilim
yüksek lisans adaylan için 65, doktora adaylan için
bihm başan sınav notuna katılacaktır.
Anabilim Dalı
KAMU HUKL'KU
OZEL HL'KUK
Tıcaret Hukııku
Medenı Hukuk
Denız Hukuku
Medenı L'sul ve lcra-lflas Hukuku
Devletler Özel Hukuku
Roma Özel Hukuku
Iş ve Sosval Güvenlık Hukuku
İKTİSAT
İŞLETME
1CA.MU YÖNETİMİ VE SİYASET BİLİMİ
Kent ve Çevre Bilrmleri
Sıyaset Bılımı
Yönetım Bilımlen
L'LL'SL.\RAR.^SI İLIŞKİLER
ÇALIŞMA EKONOMİSİ VE END tLtŞ
İSLAM TARÎHİ \"E SANATLARI
Islam Tanhi
Türk Dın Musikısı
Türk tslam Edebıvatı
FELSEFE \"E DtN BİLİMLERİ
Dın Felsefesı
Dın Eğıtrmı
Dın Sosyolojısı
Dınler Tanhı
tslam Felsefesı
Mantık
Felsefe Tanhı
TEMELISLAM BİLİMLERİ
Hadıs
Islam Hukuku
tslam Mezheplen Tanhı
Kelam
TasavAiıf
Tefsır
RADYO-TELEVİZYON StNEMA.
GAZETEClLtK
HALKLA İLİŞKİLER VE TAMTIM
EĞİTİMDE PSİKOLOJİK HİZMETLER
Eğıtımm Psıkolojık Temellen
Ölçme Değerlendırme
Psıkolojık Danışma ve Rehberlık
ECİTİM PROGRAMLARl ÖCRETİM
Eğıtımm Sosyal ve Tanhı Temellen
Eğıtım Teknolojısı
Güzel Sanatlar Eğıtımi
Program Gelıştırme
EĞİTİM YÛNETİMİ VE PLANLAMASI
Egıtım Ekonomısı ve Planlaması
Eğıtım Yönetımı ve tefbşı
Eğıtım Hukuku
HALK EĞİTİMİ
OZEL EGİTİM
YABANCI DİL ÖCRETtMl
AVRUPA TOPLULUKLAR1
AT-Ekonomı Maliye
AT-Hukuk
AT-Uluslararası llışkiler
SOSYAL BİLİMLER ÇbVRE
TÜRKÇEMN EGtTtMl VE ÖĞRETİMİ
KADÜSÇALIŞMAL^RI
V ûksck Lisans
Türk
35
8
15
2
6
5
8
3
30
20
15
15
•^5
15
10
10
3
.
5
T
5
5
7
5
5
10
10
10
15
>
15
15
15
12
10
5
10
15
13
6
8
15
15
15
10
10
10
10
10
10
10
8
15
14.00'te
nde ilan
sınavı başan notu
75'tır. LES
Yabancı
10
->
5
.
T
t
2
3
3
3
3
5
-
>
.
1
1
T
->
3
.
3
5
>
3
2
10
5
5
3
-
3
3
1
-
->
.
2
2
2
2
2
sonucu
Doklora
Türk
15
6
8
1
4
3
6
3
ş
10
10
10
10
5
7
5
3
3
5
3
3
10
6
5
10
10
10
5
5
3
3
3
ş
5
3
^
5
5
5
5
5
4
-
3
3
5
4
-
Yabancı
>
2
2
_
1
!
T
•}
•y
1
-t
•)
5
.
3
_
3
1
1
-
1
->
3
3
1
10
5
-
-
2
1
-
-
1
4
-
1
1 —
ı s-* s
- X
. 2.
gittiğim sinemadan eve
yüriiyerek dönerken oldu.
Elinde kavuniçi iki torba ve
başında da eşarp bulunan
yaşlı bir kadın gece yansı
kentin merkezinde
vapayalnız yürüyordu.
Elındekı ağır eşyalan
taşımaktan kamburu
çıkmış bu kadın bende
büyük bır merak
uyandırmıştı. Birkaç gün
sonra ona. daha birçok kez
göreceğım parkta
rastladım. Bır ağacın altına
oturmuş örgü örüyordu.
Yalnız yaşayan ve canı
sıkılınca parka inen yaşlı
bir kadın diye
düşünmüştüm. Ayşe
teyzeye daha sonra uzun
bir süre
rastlayamadım. Artık
aklımdan tümüyle
çıkmıştı ki, çok
soğuk ve yağmurlu
bir kış gününde
metroya sığınmış,
köşedeki bir bankı
—~> kendine yatak olarak
seçmiş, üstü örtüyle kaplı
bıri dikkatimi çektî. Daha
dikkatli bakınca bunun
başında eşarp bulunan bir
kadın olduğunu fark ettim.
Bu manzarayı uzun büre
aklımdan çıkartamadım.
Yine her zamanki gibi
yağmurlu bır günde bir
köprü altında ona
rastlayınca merakımı daha
fazla yenemedım ve
yaklaştım. Kırşehirli"ydi.
Almanya macerası 25 yıl
önce başlamıştı. Kocası
kendisinden önce gelmiş,
daha sonra birkaç aylık
oğlu ile kendisıni de
getirtmiştı. 12 yıl önce ıse
gittığı bir aylık Türkiye
tatılinden döndükten sonra
ne evıni bulabilmiş ne de
oğluyla kocasını. Kocası
onun yokluğundan
yararlanarak o tatile gıder
gitmez tüm ev i başka bır
kente taşımıştı. u
Bir a>'
önce aynldığun evde başka
birilerinin oturduğunu
göriince kafavı yedim.
Günlerce evin karşısındaki
bankta yartım*" diye
hıkâyesıne devam eden
Ayşeteyzeyi çevre
sakinlennin şikâyetı
üzerine ılk önce polis
karakoluna götürüyorlar.
Kimliklerine ne olduğunu
ve karakolda ne yaptığını
hatırlamıyor, ama kendine
geldiğinde kendinı ruh
hastalannın kaldığı bir
klinikte buluyor. Ûç yıl
kaldığı klınikten çıktıktan
sonra kocasının ızini
sürmeye çalışıyor, ama
çaldığı tüm kapılardan eli
boş dönüyor. Bir daha ne
oğlundan ne de kocasından
haber alamadığını söyleyen
Ayşe tey ze "kafayı
vedigim sırada pasaportum
\e cüzdanunla birtikte her
şevimi ka> bettim. § v ıkiır
TürkİNc'ye dönmek için
uğraşryonım. Ama
konsolokluktakiler bana hiç
yardımcı olmuvoriar" diye
Türk yetkilılennden dert
yanıyor. Saatin geç olması
ve kamımın bir hayli aç
olması nedeniyle Ayşe "•
teyzeyi soğuk bır kış
günüyle v alnız bırakarak
ev ime gidiyorum.
Bütün bır kış boyunca
soğuktan ölen evsız
barksızlan duyduğumda
Ayşe teyze için
endışelenmekten kendimi
alamıyorum. Bu sokakta
yatmasına karşın üstübaşı
her zaman tertemiz olan
yaşlı kadını Christopher
Strasse'dekı parkında her
görüşümde yaşadığı için
sevinmekten. böyle
koşullarda yaşamak
zorunda kaldığı için de
üzülmekten kendimi
alamıvorum.
Üç eşliler Papua-Yeni Gine'ye!
Masailer, Kenya ve Tanzanya'ya
yayılmış göçer kabileler. Yaşamlannı
hayvancılıkla kazanıyorlar. Mevsim
yağışlanna göre hangi otlak
yeşermışse oraya göçüyorlar
sürülerinın ardından. Kısa süre önce
Tanzanya'da gittiğim Masai köyünün
şefi 200 kadar ineğe ve 6-7 kadına
sahıpti. Ama artık eski saygınlığı
yoktu ve dertlıydı. Otlaklardaki
hayvan biti. sürülerinın büyük bir
bölümünü yok etmiş. kanlannın
bazılan da kaçmıştı. Daha önce 50
kadın ve bınlerce baş hayvana sahip
olan güçlü babasının ruhundan
utanıyordu. Bir Masai için en büyük
zengınlık ınek ve kadın. Ne kadar
çok ineğe ve kadına sahipse o kadar
güçlu olabiliyor. o denli saygı
görüyor. tneklenn kanını ve sütünü
içiyorlar. Yakacak odun toplamak.
her gün yüzlerce kılo odunu sırtlayıp
getırmek. uzaklardan kova kova su
taşımak, yemek ve çocuk yapmak.
hatta bannak kurmak kadınlann işi.
Erkekler ellerinı sadece kadını
dövmek içın kaldırıyorlar.
On beş yıl kadar önce bir başka ülke
daha tanımıştım benzen değerlere
sahip olan: Papua-Yenı Gine. İki
adam bir gün sokak ortasmda bir
kamyonetten indirdikleri kadını
döverek denize atmaya çalışıyorlardı.
Çev redekilerin de koşup yardımcı
olacağını sanıyordum. Ama kımse
kıpırdamadı. Kadın dövülüyorsa
muhakkak bir nedeni vardı. Adanın
iç taraflannda balta girmemış yağmur
ormanlanyla kaplı dağlarda dış
dünyaya tümüyle kapalı bir yaşam
sürdüren Papua kabilelerinin
geleneklen denız kıyısındakilerden
daha da sert. Adam kansından bıktığı
anda baltayı kafasının ortasına
geçiriyor. Ya da hoşuna gıden bir
kadını elde etmek için yapıyor aynı
şeyı. Ama yine de kadınlar topluluk
için en büyük zenginliklerden biri
sayılıyorlar. Toprak, domuzlar ve
TANZANYA
NUR
DOLAY
kadmlar. bu önem sırası içinde,
kabilelerin bırbirleri arasında
gıriştiklen oklu yaylı savaşlann
nedeni oluyorlar. Banş anlaşmasının
tazminatı da genellikle çalınan
kadınlann yerine domuz vermek
şeklinde.
Daha önce sosyoloji ve antropoloji
okumuş olmak ve bır ülkeden
öbürüne göç ederek yaşamak ınsana
dünyayı yargılayan değil. anlamaya
çalışan bir bakış açısı getıriyor.
Değişik kültürlerde değişik değer
yargılannın var olabıleceği
düşüncesınden hareket ederek
olav lara yaklaşıyor sosyolog. Ileri
veya gen toplumlar değil, farklı
kültürler söz konusu oluyor onun
içın. Bunun gibi kimı topluluklarda
çok kadınla, daha az karşılaşılan kimi
topluluklarda ise çok erkekle evlilige
rastlanabiliyor. Kimi toplumlarda
domuzlar. kimilerinde ınekler
kadınlardan daha önemli
sayılabılıyor. Ama bütün kültürel
farklılıklann ötesinde. insanlığın
çağlar boyu mücadele vererek
oluşturduğu bazı evrensel değerler
var kı kadınlık durumu bunlann
temelinde. Kadının alınıp satılan.
angarv aya koşulan bır mal olmaktan
çıkanlıp ınsan olduğunun kabul
edılmesı ve bunun tüm gereklerinden
özgürce yararlanabilmesı için
önkoşul olan yasal ve sosyal
düzenlemenin gerçekleşmesi bu
evrensel değerlerin temeli.
Türkiye"de gerekli yasal düzenleme
büyük ölçüde ve pek çok Batı
ülkesinden daha önce gerçekleştirildi.
Sosyal koşullann da gıderek bu yasal
çerçeve ile uyum içinde olması için
ıse mücadele yakın zamanlara kadar
sürdü. Bugün gelinen noktada artık
sosyal koşullann geliştirilmesi değil,
yanm yüzyılı aşkın bir süre önce
oluşturulmuş yasal çerçevenin
korunabılmesı bıle bir sorun
olmuştur. Mücadele artık mevcut
vasal çerçeveyı genişletmek ve bu
yenı çerçevenin uygulanabilir olması
için toplumdaki gerekli düşünce
açılımını sağlamak. davranış
alışkanlıklannı değiştirmeye
çalışmak değildir ne yazık ki. Çünkü
60 yıl öncesinın kazanımlan dahi
tehlikeye düşmüştür bugün. Onlan
olsun yitirmemek içın mücadele
zorunluğu doğmuştur.
Öte yandan çok kadınla veya çok
erkekle yaşamak kişinin kendini
ilgilendiren bir yaşam tarzı
olabilir. Ama bir hukuk
çerçevesi oluşturulurken bunda
tutarlılık gerekir. Bir ülkede polis
yatak odalannı basıp zına
suçlamasıyla insanlan karakola
götürebiliyor, evli olmasalar da kendi
nzalanyla bir arada olan iki yetişkin
insan mahkeme önünde "zina
suçundan"' yargılauabiliyorsa. o
ülkenin bakanı da üç kadınla birlikte
yaşamayı savunamaz. Savunursave
çok eşli olduğu tespit edilirse, zina
suçundan onun da yargılanması
gerekir. Elbette "zina suçu" gibi
insanlık onuruna ters ve özellikle de
kadını aşağılayan bir yasanın Türk
Ceza Kanunu'nda bulunması
savunulamaz. ama yasa var ise ve
uygulanıyorsa bakana da
uygulanması gerekir.
Öte yandan çok kadınla evliliği
yasallaştırmak isteyen erkekler
ülkemızde bulunsa bile tslamcı
kadınlann dahi büyük bir bölümünü
karşılannda görmeye hazır
olmalıdırlar. Ya da gidip Papua-Yeni
Gine gibi bir yere yerleşmeye...