25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 15 MAY1S 1997 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Siyasal Söylemler ve Laiklik Kavramı Prof. Dr. MEHMET YALÇIN DEC Buca Egitim Fakültesi S ayın BülentEcevit'in özen- karşısmda "Laiklikdinsizlikdeğildir' h dıl bilinciyle 60*lı yıllar- da ürettiğı şu ünlü "Top- rak işleyenin, su kullana- nın" savsözü. kapsamlı bir siyasal tasanyı dile getır- mış ve toplumda biiyük bır ılgi uyan- dırmıştı. Çünkü o yıllarda toplumcu- lukeğihmleriyaygındı. Bugünsedin- cilik... Biz bu yazıda laiklik ve din bağlamında kimi partilenmizin sav- sözlennden (sloganlanndan) yola çı- kacağız... Önce bir belirleme: Bu ya- zı siyasal değıl. anlamsal bir yaklaşı- mın ürünü. Seçilen örnekler bır şeriat gösterisini ızleyen tartışma ortamında söylenmış sözlerdir. Orneklemenin ölçütü de siyasal değil, ömeklerin be- lirgin ortak nıteliğidır. Bu açıdan. bü- tün partilerimize eşit uzaklıkta ya da eşıt y akınlıkta bir tutum izlemek, yak- laşımın gereğidir. I. SiyasalsöylemJcrdelaiklik: tşte ör- nekler: 1- -Din bir otomobü. laiklik onun frenidir" (RP); 2- "Laiklik din- sizlik değUdir" (DYP): 3- "Şeriat di- nin kcndisidir" (ANAP); 4- "İnançla- ra saygılı laiklik" (DSP). RP'nin söylemi laikliğe karşı tutu- muyla çelişmıyor; otomobil ilerleme- yi. laiklik de onu durdurmaya yönelik bir düzeneği anlamlıyor. Burada açık- ça ıkili bireğretileme(ınetaphore)\ar: Otomobil dine, laiklik de frene benze- tıliyor. Bir inandırma yöntemi olarak eğretileme dinsel söylemlerde önem- li bir yer tutar. Yani soyut olgulara yö- nelik kavram ilişkileri. somut nesne- lerle benzerlik kurularak anlatılır... Aynı sav söz siyasal bir amaca da yö- neliyor: Bu açıdan RP'nin söz kurgusunda karşılaştırma öğeleri ıyi seçilmiştir: Özellikle laikliğe benzetilen fren so- yut anlamda (yani dinle ilişkisi açı- sından) bir olumsuzluğu, somut an- lamda (yani otomobılle ilişkisi açısın- dan) bir olumluluğu anlamlıyor: Böy- le bır ikirciklı söylemden iki değişik kesime şunlar iletiliyor: a) Toplumda bir kesime u Din bir Uerlemedir; laik- lik onu durdurmaya yönelik bir engel- dir": b) bir başka kesime "Birotomo- bile elbette bir fren gereklidir". Bu dünyanın görünen nesnelerine değil. öteki dünyanın görünmeyen olgulan- na: başka deyişle somuta değıl. soyu- ta Cmaneviyata") yönelik birinci an- lam. RP'nin söyleminde laikliği dış- lamaktadır. Özellikle bır siyasal yak- laşım olduğu için... Gelelim DYP'nin sa\sözüne: O da şeriat önündeki zayıflığının eleştirisi yargısına sığınıvor. Tıpkı ötekı sağ partilergibı... Bu sav söz bırkaç açıdan ıkircıklidir. 1 - Önce iletişimsel açıdan: İki değişik kesime ıkı a\ rı göz kırpma iletisi: a) "Dinsizlik anlamına gelen bir laiklik vardır. biz bu laikliği benimse- miyoruz" diyerek dınsellığe: b) "Biz laikliğe bağlıyız" diyerek de liberalız- me göz kırpıyor. 2- Sonra da manOk- sal açıdan: aynı sa\ söz. anlatım ve içe- rik ilişkisi açısından da ikircıklidir. O da şöyle: a) "Laiklik dinsizlik değü- dir" demek bır tanım olarak doğrudur. Aynca "Laiklik dinsizlik midir?" so- rusuna verilecek bir yanıt olarak da doğruluğu tartışılmaz. Ama DYP salt böyle bir soruya yanıt olsun diye söy - lemıyor bunu... b) Kaldı ki "laiklik" sözcüğünün anlamında bu tanım zaten var... Sözbilim (rhetorique) ya da bil- dirişim kuramı (theorie de l'infoıma- tion)açısından bu tür anlatım. y inele- meye dayalı bır tür değişmece (fıgure) olarak tanımlanır: bu yolla yınelenen anlama da artıkbilgi (redondance) de- nir. Siyasal söylemde böyle bır değiş- mece yoluna başvurmanın sakatlığı şurada: Sözde dine karşı \ e dinden ya- na iki değişik laiklik aynmı yapılma- sı. Böyle bir ayrımı siyasal iletişıme uygularsak. seçmene yönelik şöy le bır ıçerik çıkar ortaya: "Laik olmakla ö>ünen \ partisi dine sa>gısızdır; oy- sa bizim laikliğinıiz dine saygılıdır" ya da "Dinci olmakla övünen Y partisi la- ikliğe karşıdır: oysa bizim dinciliğimiz laikliğe saygıhdır". ANAP ve DSP'nın savsözlennı de bir ölçüde aydınlatmış olduk böylece. Aralanndaki aynm fazla denn değil. Bırincısınden başlayalım önce: ANAP. aynı artıkbilgi yöntemini bir bakıma DYP'nin tersine kullanıyor: Onun öznesi laiklik değıl. şeriat "Şe- riat dinin kendisidir" derken laikliği anmıyor \ e elbette kı bır anlamda doğ- ruyu söylüyor: "Din.birdizi koşullar- dan oluşur" demek de yanlış değil. Bunu "Kahrolsun şeriat, yaşasın laik- lik!" diyenlere yüzeysel bir yanıt ola- rak kullanıyor önce; bır anlamda da özür olarak... Açıklaması ise şöyle: "Bunusöyle- yenlere biz de kaührsak, halkdine kar- şı olduğumuzu sanacak, çünkü şeriat din demektir".Oysa bugüne değin ül- kede hiçbir kışı ya da topluluk "Kah- rolsun din. yaşasın laiklik!" diye hay- kırmadı. ANAP'ın ikirciklı söylemi, temelde şeriat sözcüğünün iki değişik bıçimde kavranmasıvla ilgilidır. Bır kavrayışa göre şeriat; a) kışilerin din- sel ödev i\ le ilgilidır. b) Bir başka kav - rayışa göre de genelde devlet yöneti- mine uygulanmasıyla ilgilidir. ANAP elbeneki bunu böyle anlamıyor değil. Ama şeriatçı kesime de zorunlu ba- ğımlılığını gözardı edemediğinden. şöyle bir çıkarsamanın arkasına gizle- niyor: "Şeriat din demektir. laiklik de dine karşı değildir. ö> leyse biz de şeri- ata karşı olamayız". Bunun da sonu- cunda. "Biz hem şeriatçıyız, hem de la- ik" demeklığine getiriyor. Ama hangi şeriat? Söyleminkaygan nıteliği de iş- te burada. DSP'nin savsözünü anlatmak şim- di daha kolay: Aynı bıçimde bir artık- bilgi ıçeren "inançlara saygüı laiklik" deyımi, ısteristemez. a) inançlara say- gdı laiklik ve b) inançlara saygısız la- iklik aynmını vurguluyor. Dinselliğe yönelme eğılımı burada da açık. Ku- lağa hoş gelen bu savsöz. olası yöne- lımleri açısından daha da genış kap- samlı. Din yerine inanç sözcüğünün seçil- mesi sıradan bir biçem (stil) rastlantı- sına benzemıyor: Ülkede resmı bir içerikle kavranan din Hanefılik inan- cıyla eşdeğerli sayıldığından. inanç. Hanefi olmayan geniş bir kitleye. özellikle Alevi kitlesine uygulanan bir sözcüktür. Laikliğin. Aleviliğı 'resmi inanç baskısı'ndan koruması elbette bırolgudur. Ama bu. laikliğin özel bir amacı değıl. geneli kapsayıcı sonuçla- Yından bıridir yalnızca. Doğnı olan şu- dur: Laiklik. uygulanış biçimlenyle bütün inançların bir güvencesıdir. Sözcüğün bu anlamı da aynca siyasal bır çıkarsamaya başvurulmasmı ge- rektırmeyecek kadar açıktır. Doğru- dan Alev ilıği koruyacak bır laiklik de laiklik kavramını bulanık kılmaktan başka bir işe yaramaz. Sol'dan yola çı- kan DSP'nin söylemındeki (ikircik- ten de öte) çokdeğerlilik(polyvalence) şu siyasal demeçlerı ıçeriyor: Sağa yö- nelik: "Geleneksel sağ partiler dini kullanıyor: biz de dine sa\ gısız degiliz; aynca bastınlmış inançlar kesimine özgüıiiik tanıyoruz". Sola yönelik: "Laik olmakla ö\ünen X partisi dine de inançlara da sa\gılı değil: oysa biz iilke gerçekliği olarak bütün bunlara önem veriyoruz". Ama bizim partilerimiz bulanık an- lamlamayı fazla sever. Ne zamana de- ğın? Ta kı gerçek anlamıyla laiklik, siyasal söylemlerde din ve inanç sö- mürüsüne gerek kalmayacak uygarlık düzeyine ulaşıncaya değin: laikliğin kendisinin bile siyasal sorun olarak artık tartışılmayacağı zamana değin. Çünkü bu kavram siyasal bir öğreti değil, bır uygarlık ölçütüdür. II. Laikliğin sözcüksel anlam alanı: Son yıllarda devlet darbelerine konu olacak yoğunlakta tartışmalara soku- lan laik, laiklik \ e laisizm sözcükleri bıze Fransızcadan geçmedir. Kökeni. yüzyıllar değıl. binyıllar öncesine da- yanır: Latince laicus,din görevlisi ol- mayan, "srvil" anlamında kullanılıyor- du. Fransızca sözcüklerin ilki sıfat. ötekı ikisi birer ad olarak kullanılır. Laiklik, "laicite" sözcüğünün karşılı- ğıdır \ e "laik olma dunımu" demek- tir. Laisizm ıse. "laicisme"in Türkçe yazılışıyla doğrudan geçmiştir ve "la- ik düzen savunan düşünüş biçimi"ni belirtir. Yani bırfelsefe tenmidir. Hiç- bır sözlükte. hiçbir ansiklopedide ve hiçbir uygulamada bu sözcüklenn hiç- bıri dinsizlik kav ramını içermemiştir. Toplumumuzda yabancı kökenli -izm- ekı bir tehlike belirtisi sayıldığından, özellikle laisizm sözcüğü din karşıtı bir kavram içeriyormuş. gibi gösteril- mektedır... Bir sıfat değerindeki laiksözcüğün- den giderek. laikliğin hangı bağlam- larda ve hangı koşullarda ne gibi an- lamlar taşıdığını özetlemeye çalışa- lım: Romalılardan sonra. daha Orta- çağ'dan başlayarak laik sözcüğü: I. ki- şilerle, 2. okullarla ve 3. devletle ilgi- li bırer kavram olarak üç değişik top- lumsal yaşam biçimini belirtmek için kullanılmıştır. Buna göre: a) Kişilerle ilgili bir kav- ram olarak. mesleği dinle ilgili olma- yan ınsan kesiminı nitelemek için kul- lanılmıştır. Bu anlamda laik kişi. din görevlisi kılığı taşımayan bir "sivil" olarak da belirtilmıştir. b) Okullarla ilgili bir kavram olarak; dinsel konu- lara kanşmayan, dının yorumunu ve uygulama kuralını din kurumlanna bı- rakan okullan nitelemek için kullanıl- mıştır. c) Doğrudan devletle ilgili bir kavram olarak da ülkeyi yönetme yet- kısinı kendisi üstlenen. dinle ilgili et- kınlikleri din kurumlanna bırakan bir devieti nitelemek için kallanılmıştır. Sonuçta 1. laiktoplum. 2. laikokul ve 3. laik devlet gibi kullanım biçimleri ortaya çıkmıştır. Kısacası laikliğin sözde dine karşı olması, ortaya çıkış nedenine aykındır: Çünkü bu kurum dine karşı değıl, tam tersine dinsel bağlamda ve din kurumuna belırgin- lık ve kişılik kazandırma gereksinme- sinden doğmuştur (Bu yalın gerçekle- ri bütün parti önderlerimiz de biliyor. Erbakan da içinde. Ama o, kendi de- yışıyle. böyle bir "Batı taklitçiliğine karşı" olduğunu fazla saklamiNor. So- run budur). III. Lygarlaşma sürecinde laikliğin anlamı: lşte yüzyıllar sürmüş yanhş anlamalar ya da daha doğrusu yanlış anlatmalar sonucu. Batı toplumu en az bizdeki kadar din ve mezhep sorun- lanyia cebelleşti: soykjnmlar v e içsa- vaşlar yaşadı. Bu yüzden Haçlı cana- varlanndan biz de payımızı aldık. Ama aynı bağnaz Hıristıyanlar. kendi aralannda da bölüne bölüne mezhep- lere ve savaşçı tarikatlara indirgendi- ler: nice canlar aldılar. Dini bir korku kaynağı durumuna götürdüler. Oysa ınsan inandıği v e sevdiği bir şeyden korkmalı mıydı? l > garlaşan Batı bütün bunlann saç- malığını anlamak için vü/vıllarca ka- fa \ordu. nice çetin engelleri aşmak zo- runda kaldı. Aydınlanma sürecinde kurumlaşan laiklik her şe>i o denli yer- li yerine orurrru ki, bunu başarabilmiş ileri toplumlarda bütün sinsilikler or- taya çıktı. O trajik, o öldürücü eylem- leri kışkırtıp coşturarüann bir avuç ÇH karcı hokkabaz olduğu anlaşıldı; o gi- bilerin toplumda bannması giderek zoıiaştL Ulkemizde ise yeniden bunun tersine bir kalkışmaya yol açıbyor. Çünkü buna cesaret verecek olumsuz- luklaryaşıyoruz: Insan onunınayara- şan üretkenlik ve iş ortamlan bir tür- lü >aratılamadığı için. din ile laiklik in- sanlara hem bir çatışma nedeni hem de bir gelir kapısı olarak sunulu\or. Böy- lece yeni kazanç yollan \e >eni meslek- ler oluşuyor, pivasalar kuruluyor: bu- nu destekleyecek si>asal söy lemler dü- zülüyor. Cumhuriyet dorimleri ara-' sında özellikle laikliğin kötülenmesi yö- nünde cesaret denemeleri v apılıyor. Ye- ni kahramanlar üretiliyor. Oysa, can- lılığın bir sonsuzluk ve insanın ölüm- süz bir \ arlık gibi tasarlanması > önün- de bir inanç kav nağı sunan din, ancak inananlar özgür bırakıldığı ölçüde iç- seldir. içtenliklidir >e kutsaldır. Buna karşılık. ınsan varlığınm ıpo- tek altına alınması ve duy gulannın de- netlenip sömürülmesi yönünde kulla- nılan din. çıkarcı hokkabazlara karşı korunması gereken temel bir insan hakkıdır. Laiklik. bu iki koşulun ye- rine getirilmesi ile dinın çıkarcılardan korunmasma olanak sağlayan. bundan dolayı da dine gerçek anlamda saygı- lı olmayı gerektiren uygar ve kışilikli bır yaşam biçımidir. Kaldı kı Cumhu- riyet devrimlenmiz. tek bir kişının ya da küçük bır topluluğun. yalnızca ke- yifleri öyle istiyor diye dayattıklan bi- reysel yorumlar ve serüvenler gibi al- gılanmamalı: Yüzyıllardır gelişmiş aydınlanma devnmının ülkemizı de içine almış bir uzantısıdır. Işin gerçe- ği bu olduğundan. böyle bir devrim- den geriye dönülmesı olanaksız diye düşünüyoruz. _ PENCERE Sivrisinek ve Bataklık... 'Gardırop Atatürkçüsü' deyişi, günahıyla se- vabıyla benimdir. 1960'lıyıllardı... 1923 Devrimi'ni giyim kuşamda alafrangalık gibielealanlar. biryandan 7rt/ca'yatırımınagöz yumuyor, öte yandan Atatürkçü geçiniyorlardı. Oysa giyim kuşam devrimi 'içselliğin dışlaş- ması'd\r. Kafasına şapkayı geçirip beynine yeşil sarık dolayanlar Atatürkçü olabilirler mi?.. Hayır... Ancak gardırop Atatürkçüsü olabilirler ki 12 Eylül'de bunlardan kımilerini lyice tanıdık... • Atatürk diyor ki: "Türk devrimi nedir?.. Bu devrim, sözcüğün birdenbire akla getirdiği 'ihtilal' anlamından da ilerde, ondan daha geniş birdeğişmeyi dile ge- tirmektedir." (Söylev ve Demeçler-ikinci Kitap, Sayfa159) 1923 Aydınlanma Devrimi, felsefe tarihinde derinliğine bir dönüşümün, bir milyar nüfuslu is- lam dünyasında Anadolu'ya yansımasıdır. Olayı yüzeysel açıdan ele alanlar, sığ politika havuzunda boy vermeye çalışan entel kafalılar- dır. Fes, şapka, çarşaf, takke, sarık, türban, dev- rımci sürecin aynntılarında ele alınması gereken göstergelerdir. Valıliklere emir verip sokakta dolaşan molla- ları giyim kuşamları yüzünden toplamaya ça- lışmak, bataklığı kurutmak yerine sivrisinekler- le uğraşmaktır. • •• : • Diyelim ki Ankara'dan taşra valisine emir ve- rildi: "Giyim kuşam yasasına aykın dolaşanlarce- zalandırılacak!.." Taşranın o ilinde vali kim?.. . Emniyet müdürü kim?.. imam-hatip okulunda kafası şeriatçılıkla şart- landıktan sonra Siyasal Bilgiler'i ya da Hukuk Fakültesi'ni bitirip 'özellikle' devlet kadrolarına girmiş biri olmasın... Karşıdevrim kırk yıldan beri 'devieti ele ge- çirme' stratejisini uyguluyor; eğitım yoluyla be- yinleri yıkıyor, bürokrasiye sızıyor; devieti ele ha geçirdi, ha geçirecek... Sokakta sarıklı ya da cüppeli avına çıkmak- la dinciliğin önüne geçilemez. Sivrisinek avlamakla bu sorun çözülmez; yol- da yürüyen bilinçsiz molla, mazlum durumuna düşürülür. güclü Kalıtemız' daıma koruyarak, dünya pazarlannda da güvenınıze layık oimak ısfıyoruz. Bu amaçla, boy3 ve kımya sanayıınde dünyanın en büyük üretıcilerinden B A S F ile 2000'lerin güçlü ortaklığına imza aftık Boya sekförüne getirdiği ılk'lerı >/e tavız vermediğı ilke'leriyle Türkiye'nin l numarası olan Yaşar Bcva Grubu, dünyanın dc en büyuk 25 boya üreticısınden bırıdır Yaşar Boya Grubu: Boya sanayiinde Türkiye'nin gururu. ttılc YAŞAR BOYA GRUBU yaşar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle