Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 MAY1S 1997 ÇARŞAMBA
4 HABERLER
Rapor, genel
kupulda
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - TBMM Danışma
Kurulu dün Başkanvekili
Uiuç Gürkan başkanlığında
toplandı. TBMM Susurluk
Araştırma Komisyonu
raporunun, genel kurulda
27 Mayıs 1997 Salı günü
ele alınması ve gnıplar
adına yapılacak
konuşmalann 30'ar dakika
olması kararlaştınldı.
Danışma kurulunda kabul
edilen bir başka karar
uyannca da genel kurulda
bugün Medeni Kanun'da
değişiklik öngören tasarı
ileYÖKYasası'nda
değişiklik öngören teklif
göriişülecek. Daha sonra
gündemdeki uluslararası
anlaşmalann
görüşülmesine geçilecek.
Sürenin yeterli olması
halinde de Trafık
Kanunu'nda değişiklik
öngören kanun teklifi ele
alınacak.
Memura sendika
Iflfll
• İZMtR (AA) - Çalişma
ve Sosyal Güvenlık
Bakanlığı. Çalışma Genel
Müdürü Sabri Ardıç.
memurlann
örgütlenmesinin, anayasal
ve uluslararası
sözleşmelerce belirlenmiş
hak olduğunu bildirdi.
Çalışma Genel Müdürü
Ardıç. Muş Asliye Ceza
Mahkemesi'nde açılan
kamu davasında verilen ara
karar gereğince, Eğitim
Sen'in sendika olup
olmadığının bakanlıktan
sorulmasına ilişkin yazıya
bakan adına cevap
gönderdi. Genel Müdür
Ardıç"ın cevap yazısında.
Insan Haklan Evrensel
Bildirgesi'nin. memur
sendikalannın kurulması
yolundaki en önemli
kaynak olduğu vurgulandı.
Herkesin çıkarlannı
korumak için sendika
kurabilme veya katılma
hakkının. Bildiri'nin
önemli hükümlerinden
olduğu belirtildi.
Altınok'a
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Ankara 3. Asliye
Hukuk Mahkemesi. bir
açıklamasında, Keçiören'in
MHPli Belediye Başkanı
Turgut Altınok'un kişilik
haklanna hakaret ettiği
gerekçesiyle, CHP tstanbul
Milletvekili Mehmet
Sevigen'in 150 milyon lira
tazminat ödemesine karar
verdi.
'Dinsizlik'
sorusu
• ANKARA (Cumhurivet
Bürosu) - DSP Bursa
Milletvekili Yüksel Aksu.
Milli Eğitim Bakanı
Mehmet Sağlam'a. RTÜK.
üyesi Mehmet Doğan'ın
hazırladığı Büyük Türkçe
Sözlük kitabında. İaikliğin
tanımı' olarak yer alan
"din olmama hali.
dinsizlik" ibaresini sordu.
Aksu, Bakan
Sağlam'm yanıtlaması
istemiyle TBMM
Başkanlığı'na verdiği soru
önergesinde. aynı zamanda
Akit gazetesi yazan olan
RTÜK üyesi Mehmet
Doğan tarafindan
hazırlanan bu sözlüğün.
Milli Eğitim
Bakanlığı'na bağlı orta
dereceli okullara
tavsiye edilip edilmedigini
sordu.
'Soykırım Yalanı'
davası
• İSTANBÜL(AA)-
"Soykınm Yalanı" adlı
kitapla ilgili eleştiride
bulunarak kitaptaki
görüşlerin gerçeğe
dayanmadığını yazan
ressam Bedri Baykam
hakkında kitabın yazan
Nuri Özbudak tarafindan
açılan dava.
Özbudak'ın şikâyetten
vazgeçmesi üzerine düştü.
Özbudak'ın. Harun Yahya
imzasıyla yayımladığı
"Soykınm Yalanı" adlı
kitapta. 2'inci Dünya
Savaşı yıllannda
Yahudiler'in iddia edildiği
gibi katledilmediği, salgm
hastalıklardan dolayı
öldükleri iddia edilmişti.
Baykam, bu kitap üzerine
19Martl996tarihliSiyah-
Beyaz gazetesinde "Yahudi
soykınmı olmadı
diyenlere" adlı bir eleştiri
kaleme alarak kitaptaki
iddialann doğru
olmadığını kaydetmişti.
Ekinci, imam-hatip olayını çarpıtan ortağı RP'yi 'kışkırtıcılıkla' suçladı
DYP referandııma karşıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Zorunlu temel eğitimın kesintisiz 8 yıla
çıkanlması ile ilgili tartışma. hükümet
ortaklan arasındaki gerilimi tırmandırdı.
RP'nin 8 yıl konusunda "referandum"
yapılması için yasal hazırlık başlatması.
DYP'lilerin sert tepkisine neden oldu.
DYP Genel Başkan Yardtmcısı Hasan
Ekinci. imam-hatip okullannın orta
bölümlerinin kapatılmasını gerektiren 8
yıllık temel eğitimi, "tüm imam-hatipleri
okullannın kapanacağT yönünde
çarpıtan RP'yi. "imam-hatip
kışkırtıcılığı" yapmakla suçladı. DYP
Grup Başkanvekili Saffet Ankan Bedük.
bu konuda referanduma gerek olmadığını
söyledi. DYP Genel Başkan Yardımcısı
Hayri Kozakçıoğlu da, RP'nin toplumda
yarattığı genlime dikkat çekerek,
"Bundan sonra cuma namaa çıkışlan
tehlikeli olacak" görüşünü dile getirdi.
Bakanlar Kurulu'nun 40 gündür
toplanamamasına neden olan 8 yıllık
kesintisiz eğitim konusunda DYP,
hükümet ortağı RP'yi gerilimi
tırmandırmakla suçladı. DYP Grup
Başkanvekili Bedük, dün düzenlediği
basm toplantısında gazetecilerin
sorulannı yanıtlarken, 8 yıllık temel
eğitim konusunun, yasa tasansı olarak
TBMM'ye geleceğini söyledi. Partisinin
temel eğitim konusunda "zikzak
çizmeyeceğinr kaydeden Bedük, "8 yıl
konusunda referanduma sıcak bakıyor
musunuz?" sorusuna. "Hayır"' karşılığını
\erdi. Bedük. "Temel eğitim kesintisiz
olacaknr. Temel eğhimin nasıl olacağı Milli
GüvenUk Kurulu'nun (MGK) da islediği
gibi DYP'nin programında vardır. Bu
konuda partimizin teklif vermesi de söz
konusu değikür. tasan olarak Meclis'e
getecektir" dedi. Bedük, imam-hatip
okullannın kapatılmasının söz konusu
olmadığını belirtirken. "Bu sadece imam-
hatip meselesi de değildir. Bütün meslek
liselerinin orta bölümlerini ilgilendiren bir
konudur. Bir eğitim reformu paketidir"
görüşünü dile getirdi.
DYP Genel Başkan Yardımcısı Hasan
Ekinci. RP'nin 8 yıllık kesintisiz eğitim
konusunu istismar ettiğini belirterek.
"Halkı kışkırtıyor. İmam-hatipler
kapanacak diye halkı tahrik ediyor" dedi.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın konuyla ilgili
hazırladığı yasa tasansmın Bakanlar
Kurulu'nda imzalanacağı kanaatini
taşıdığını kaydeden Ekinci.
"imzalanmazsa" sorusuna. "Bu iş seçime
gidiyor'" karşılığını verdi. Seçim
eğilimınin sıyasi partilenn dışında
kamuoyu nezdinde oluştuğunu
vurgulayan Ekinci. "Bu tarihi belli
olmayan. baskm olmayan bir erken seçim
yoludur" diye konuştu. DYP Genel
Başkan Yardımcısı Hayri Kozakçıoğlu da
sorunu sadece imam-hatip liselerinin orta
bölümlerinin kapatılmasında odaklayan
RP'nin toplumu demokratik olmayan
yollara ittiğıne dikkat çekti. "Bundan
sonra cuma namazı çıkışlannda tehlikeli
. gösteriler olacak" diyen Kozakçıoğlu,
RP'nin konuyu istismar ettiğini vurguladı.
'TUSIADraporu dokımıdmajığa örnek'
Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, raporun gerçeği yansıttığını, buna katıldıklannı söyledi
EVİNGÖKTAŞ
ANKARA-Yargıtav
Cumhuriyet Başsavcısı Vural
Savaş. milletv ekıllerinin
dokunulmazlık zırhının
sınırlandınlması konusunda
Türkiye Sanayici ve Işadamlan
Derne'ği (TÜSİAD) raporanda
getırilen modelin ömek
alınmasını istedi. Istanbul
Ünıversitesi öğretim üyesi Prof.
Dr. Bülent Tanör raporda.
Erbakan
'Eğitimde
5 artı3
Hakkın
sesidir'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Başbakan Necmettin
Erbakan. ordu-hükümet
, gerginliğini gizlemeye ,.. u
çahşarak "Ordumuz
peygamber ocağıdır.
Ordumuza toz kondurtmayız"
dedi. Ordunun ve hükümetin
göre\ lerinin ayn ayn olduğuna
dikkat çeken Erbakan,
"herkesin kendi işiyfe mesgul
olduğunu'" söyledi. 8 yıl temel
eğitimın "5 arö3" modeliyle
uygulanmasının "Hakkın sesi
olduğunu
1
* söyleyen Erbakan.
"RP'yi sevmeyen kendini
tedavi ettirmelidir"diye
konuştu. Erbakan. RP
grubunun basına kapalı
bölümünde "Tahriklere
kapümayın, askere yönelik
açıklamalardan kaçının"
uyansında bulundu. Özellikle
orduyla ilgili açıklamalarda
duyarlı davranılmasını isteyen
Erbakan. "Kıbns'ta nasıl
ordumuzla başanyı
sağladıysak. milli birlik ve
beraberliğe de yine ordumuzla
ulaşacağız" dedi. Erbakan.
Sultanahmet'te yapılan
mitinglerde halkın sesıni
duyurduğunu belirterek.
provokasyon tehlikesi olmasına
karşın örnek bir toplantı olarak
gerçekleştiğini savundu.
Ülkede iki aydan beri yapay
gündem yaratıldığını ve bu
nedenle ekonomik dengelerin
olumsuz yönde etkilendiğini
öne süren Erbakan. ülke
yönetiminde Cumhurbaşkanı.
hükümet ve ordu arasında tam
bir birlik ve beraberlik
bulunduğunu savundu.
"Dokunulmazlık zırhu sorguya
cekilmeye ve yargılanmaya engel
olmamalıdır. Bu korunak sadece
yakalama. gözaltına alma ve
tutuklama gibi özgürlüğü
kaldıran işlemlere karşı
kullaıulabilmelidir" görüşünü
kaydetmişti.
Siyasi Partiler Yasası'nda
değişiklik önerisini hazırlayıp
geçen mart ayında Meclis'e
sunduklannı anımsatan Yargıtay
Cumhuriyet Başsavcısı Vural
Savaş. TÜSİAD'ın raporunu
okuduğunu \e özellikle.
"milletvekiUigınin düşmesi,
yasama sonımsuzluğu ve
yasama dokunulmazlığr
konulannda belirtilen görüşlen
benimsediğıni belirtti. Savaş.
"Raporda çok güzel öneriierde
bulunulmuş. Başsavcılık olarak
biz de aynı görüşleri
paylaşıyoruz"'dedi. Raporda.
dokunulmazlıkla ilgili olarak şu
öneriierde bulunuldu:
"Anayasanın bu konuya aynlmış
olan 82. maddesinde,
millervekillerinin alamayacaklan
görevler ile vapamayacaklan
işlerin bir listesi verilmiştir. Bu
listede bir nokta fazlalık.
muhtemelen bazı noktalarda
eksiklikler gözlenebilir. Fazlalık
dive nitelediğimiz ve demokrasi
açısından sakıncalı bulduğumuz
yasak. anavasanın 82.
maddesinin 1. fıkrasında
belirtilen. TBMM üveleri.
Bazı betediyeierin personel aimunda yasalara av kın davranışlarda bulunduğunu beiirten Akşener, vali-
lere, 'Şeriatçı kadrolaşma önlensin. Kurs, yurt ve pansiyonlar kontroi edilsin' talimatı venü. (AA)
Akşener, RP kodrolaşması için valileri uyardı
'Şeriatçıya izîn vermeyin^
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)- Içişieri Bakanı Meral
Akşener. valilerden illerdeki
şeriatçı faaliyetleri önlemelerini
isterken, "irticai" çalışmalarda
bulunanlann devlet kadrolanna
sızmalannın önüne geçilmesi
talimatı verdi. Izinsiz Kuran
kurslan, öğrenci yurtlan ve
pansiyonlann kapatılmasını da
isteyen Akşener, "Baa
bekdiyelerinTSK'ckn
uzaJdaşönlan kişileri sırf bu
gerekçeyle göreve akhklan
şeklinde bir düşünce
oluşmaktadır. Bunlara firsat
t'eriuneraeKdir" dedi.
Akşener, Milli Güvenlik
Kurulu'nun 28 şubatta atınan
kararlan doğrultusunda
yayımladığı genelgenin
uygulanmasına ilişkin sorunlan
görüşmek üzere Iç Anadolu
Bölgesi valilerini dün Emniyet
Genel Müdürlûğü'nde topladı.
Akşener. genel müdürlüğe gelişi
sırasında bir gazetecinin, "lstifa
eöneyi düşünüyor musunuz"
sorusuna. "Ne istifasu çok mu
istiyorsBnaz?" yanıtını verdi.
Ankara. Afyon, Amasya,
Aksaray, Çankm, Bolu,
Eskişehir, Kayseri, Kastamonu.
Nevşehir, Kınkkale, Kırşehir ve
Yozgat valileri, emniyet
müdürleri ve il jandarma asayiş
komutanlannın katıldığı
toplantının açılışında konuşan
Akşener, Türkiye'nin anayasada
tanımlandığı gibi ulusal.
demokratik, laik ve sosyal bir
hukuk devleti olduğunu belirtti.
Akşener, laikliği hiçbir şekilde
dinsizlik olarak görmediklerini
vurgulayarak yasal olmak
kaydıyla camiler, Kuran kurslan
ve her türlü dini eğitim
kurumunun faaliyette
bulunabilecegini söyledi.
Gerçek lslamm öğretilmesini
devletin ve milletin sürekliliği
için bir güvence olarak
gördüklerini kaydeden Akşener,
"Hic kimsenin ülkemizdeki
özgüriükçü ortamdan
yararianarak anayasal düzeni
yıkmaya yeltenmesine izin
venneyiz. YapUması gereken ilk
iş yasalann uygulanmasını
sağlamaktu-*'dedi.
sendıkalar ve bunlann üst
kuruluşlannm ve katıldıklan
tesebbüs veya ortaklıklann
yönetim ve denetim kurullannda
görev alamazlar. vekil
olamazlar' şeklindeki
hükmüdür. Çoğulculuğu ve
örgütlü toplumu. toplumun
siyasal yaşama kanlımını
engeüeyen bu hüküm
antidemokratiktir. Söz konusu
hükmii. demokrasi ve eşitlik
ilkeleri açısından sakıncalı
saymak gerekir.
Anavasanın 82/1 'de yer
alan. 'Üyelikle
bağdaşmayan ışjer"
listesindeki şu bölümün
metinden çıkanlması
gereklidir: ...kamu kurumu
niteliğındeki meslek
kuruluşları ile sendıkalar
ve bunlann üst
kuruluşlannm ve
katıldıklan tesebbüs ve
ortaklıklann yönetim ve
denetim kurullannda görev
alamazlar, vekılı
olamazlar."
'Dosyalan kabank'
Milletvekillerıne yönelik
suç dosyalannın özellikle
adli suç isnatlannı içeren
;
'
dosyalannın sonderece
v :
kabank olduğu vurgulanan
raporda. daha sonra şöyle
denildi: "MilfctvekUine
işlevi dolavisıyla getirilen
korunaklar, onu kişi olarak
kav ınr olmuştur.
Dokunulmazlık
kurumunun adeta suçu ve
suç zanusını koruvucu bir
mekanizmava dönüşmesi,
bu kunımun işlev
bozukluğu yaşadığı
anlamına gelir. Kanımızca
dokunulmazlık zuiu.
sorguya çekilmeje ve
yargüanmava engel
olmamaİKİır. Bu korunak
sadece yakalama. gözainna
alma ve tutuklama gibi
özgürlüğü kaldıran
işlemlere karşı
kullanılabilir. Çünkü
yasama dokunulmazlığının
işlevi ve anıacL Meclis
üvesini ya da bakanı
görev lerine devamlan
açısından konımaktan
ibarettir. Bu da ilgilinin
özgürtüğünden yoksun
bırakılmamaii demek olur.
Bunun ötesinde.
sorgulanma ve
yargılanmanın milletvekili
ya da bakanuı görev lerini
aksatması düşünülemez.
Bu gerekçelerle 83.
maddenin 2. fıkrasuıuı ilk
cümlesindekL Sorguya
çekilemez' ve
"Yargılanamaz" ibarelerinin
kalduilmasi uygun
olacakür."
IFIftNOKTASI IORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Çillef-Erbakan ikilisinden
kurtulmanın bir tekyolu olduğu
ortada. Bu yol, merkez sağın
eski partilerinden DYP'nin hü-
kümeti terk etmesi ve devletin
merkezi güçleri tarafindan dik-
kat çekilen "şeriat tehlikesi"ne
karşı tavır alması. Ancak mer-
kez sağ güçler bir türlü "şeri-
af'a karşı tavır alamıyorlar.
imam-hatip liselerinin orta kı-
sımlarının kapatılmasına
ANAP'h ve DYP'li birçok millet-
vekili karşı çıkıyor.
Aslında merkez sağ partileri
gerçekten iddia edildiği gibi
merkez sağda mı duruyoriar, bu
da çok tartışma götürür. Merkez
sağ partileri, yıllardıranti-komü-
nizm, şoven milltyetçilik ve siya-
si Islamla kolkola yürümenin
şimdi faturasını ödüyorlar. Üzer-
lerine bir ölü ağırlığı çökmüş du-
rumda. Ne sağa dönebiliyorlar,
ne de sola. Tam bir atalet için-
deler. Siyasi Islam onları büyük
ölçüde içeriden teslim almış.
İmam-hatipler gösterilerinde
"Yaşasın şeriat" diye bağırıyor-
lar, Meclis'teki merkez sağ par-
Merkez Sağın Büyük Açmazı
tilerin içindeki birçok parlamen-
ter onlara destek veriyor.
DYP'nin çok laik (!) milletvekil-
leri yerlerinden kıpırdayamıyor.
Güneydoğu'da Kürt sorununun
kangren olmasında rol oynayan
ve bu konuda mangalda kül bı-
rakmayan Ünal Erkan'lar, Hay-
ri Kozakçıoğlu lar. Tansu Çil-
ler'in gölgesinde tam anlamıy-
la teslimiyeti sembolize ediyor-
lar.
Merkez sağ, liberal ve de-
mokrat olamadı, hiçbir döne-
minde demokrasiyle banşama-
dı. Ama ırkçı şovenizmle koyun
koyuna olmaktan zevk aldı. Bu
yüzden merkez sağın şu anda
önde gelen politikacılannın bir-
çoğu eski MHP'lilerden oluşu-
yor.
Merkez sağ hiçbir zaman de-
mokrat olamadı, ama siyasi Is-
lamdan hep medet umdu. Tari-
katlar. cemaatler, her dönemde
Şüleyman Demirel, Turgut
Özal gibi politikacılar tarafindan
ağırlanıp, kollandılar. Onlara
önemli bir oy potanşiyeli olarak
bakıldı. Demirel ve Özal'ın yetiş-
tirdiği cemaat elemanlan şimdi
merkez sağ diye bilinen partiler-
de siyasete yön veriyorlar.
Mehmet Keçeciler şeriata kar-
şı çıkabilir mi? Hasan Ekinci,
Ismail Köse laikliği savunabılir-
ler mi?
Işimiz onlara, kaderimiz onla-
ra kaldıysa vah halimize. RE-
FAHYOL koalisyonunun artık
gitmesi isteği büyük bir beklen-
tiye ve toplumsal baskıya dö-
nüştüğü halde, merkez sağın
bu konuda şaşkınlık içinde bu-
lunması çok önemli bir gerçeği
ortaya koyuyor. Merkez sağ,
aslında tam anlamıyla bitmiştir.
55 yıllık anti-komünizm ve bö-
lücülük tehlikesi üzerine kurulan
yapılartam anlamıyla çürümüş-
tür. Bunların siyasi Islama karşı
direnmesi ve bir başarı elde et-
mesi mümkün değildir. Onlar-
dan bir şey umuyorsanız, tez el-
den vazgeçin.
Merkez sağın sefaleti bir yö-
nüyle acı verici. Birçok insan
onlann durumuna bakarak kor-
kuya kapılıyor ve sistem adına
endişe duyuyor. Ancak işin bir
başka boyutu daha olduğunu
görmek gerekiyor. Artık dine ve
ırkçılığa dayalı merkez sağ bir
politikayapmanın koşulları kal-
madı. Laikliği savunacaksa
adam gibi savunacak, demok-
rasiyi savunacaksa adam gibi
savunacak.
Merkez sağ işte böyle bir dö-
nemecin eşiğinde kıvranıp du-
ruyor. 55 yılın gericiliği üzerine
yaratılan bir kültür, laikliği savu-
nacak direnci kendinde bulamı-
yor, demokrasiyi savunmaları
ise şu halleriyle mümkün değil.
Onlann bu konuda da yolunu
açmak, solcuların görevi. Bu-
güne kadar üzerine saldınp, ha-
pishanelere attıkları, idam ettik-
ieri, haklannda vur emri çıkar-
dıkları solcular, İaikliğin ve de-
mokrasinin en dinamik savunu-
cuları olduklarını bir kez daha
kanıtlıyorlar. Merkez sağın ken-
dine gelmesi ve yenilemesi için
yolu açıyorlar.
Merkez sağın çıkmaz içine
girmesi, Türkiye'nin lehinedir.
Bu halleriyle zaten işe yaramı-
yorlar. işte mal ortada, DYP'nin
kahraman laiklerinin sesi çıkmı-
yor. Tansu Çiller'in küçük kişisel
hesapları, onları sus-pus edi-
yor.
Bu merkez sağ önümüzdeki
süreç içinde darmadağın ola-
caktır. Zaten şimdiden dağılma-
ya başladı. Belki bu dağılma-
dan gerçek liberal bir sağ çıka-
cak. Laikliği ve demokrasiyi içi-
ne sindirmiş bir liberalizm gele-
cek. Her kötülükten bir iyilik çık-
tığı gibi şeriat tarafindan köşe-
ye sıkıştırılan merkez sağdan
belki de bu buhran içinde olum-
lu filizler yeşerecek.
Bu sıkışma bir yönüyle Türki-
ye'nin ciddi bir hesaplaşmanın
eşiğine geldiğini de kanıtlıyor.
Herkes yerini bu çatışma içinde
belirleyecek. Merkez sağ da.
GLOBALPOLİTÎKÜLTÜR
ERGIN Y1LDıZOĞLL
Küpeselleşme!
Ama Kimin İçin?
Küreselleşme çağında yaşıyoruz! Bütün hükü-
metler ekonomik politikalarını. bu gerçeği göz önü-
ne alarak hazıriamak zorunda olduklannı biliyorlar.
Diğer bir değişle küreselleşme sayesinde piyasa
ekonomisinin, rekabetin gizli eli, ekonomik akıl, dev-
letlerin ulusal politikalarını sınıriıyor... Bu gerçekler-
den hareketle, küresel ekonomik düzlemin demok-
ratikleşmesinden kültürler arası kaynaşmaya, ora-
dan da daha banşçıl bir ortama doğru ilerlenebile-
ceği ileri sürülüyor; özellikle soğuk savaşın bitme-
sinden sonra. Kısacası küreselleşme, adeta Tan-
n'nın bir hediyesi insanlığa ve gelişmek isteyen ül-
kelerin de uyum sağlamak zorunda olduğu bir sü-
reç.
Daha dün, devletlerarası egemenlik ve bağımlılık
ilişkileri çerçevesinde düzenlenen bir kapitalist dün-
ya ekonomisinin nasıl olup da böyle bir aşamaya
girdığini sorgulayarak, küreselleşme sürecineyakın-
dan bakınca ne yazık ki bu iyimsertik sisı dağılıyor
ve altında bildiğimiz hegemonya ilişkileri çıkmaya
başlıyor. Ve tüm küreselleşme süreci, ABD'nin ege-
menliğini diğer birkaç gelişmiş ülkeye karşı koru-
masının önemli bir aracı olarak ortaya çıkıyor.
Küreselleşmenin kabaca iki bileşeni var. Birinci-
si, sermayenin dolaşımı ve değerlenme süreçlert
serbestleşiyor ve coğrafi olarak genişliyor. Ikincisi,
teknolojik gelişme bilgi işlemi ve haberleşmeyi hız-
landırarak, maliyetini düşürerek sermaye hareket-
lerini kolaylaştırıyor. Küreselleşmeyi oluşturan bu i-
ki alanda olup bitenlere baktığımızda, bu küresel-
leşme sürecinde ABD'nin çoközel bir yere sahip ol-
duğunu görebiliriz.
ABD, küresel olarak dolaşan sermayenin ana pa-
ra birimi olan doların ülkesi. Ve dolar. bugün geliş-
miş ülkelerin ellerindekı döviz stoklarının yaklaşık
yüzde65'inı oluşturuyor. Böylece ABD Merkez Ban-
kası, doların değerini belirleyebildiği oranda, bu ül-
kelerin ekonomik dinamiklerine müdahale edebile-
cek önemli bir silaha sahip oluyor. ABD'nin bu si-
lahı gerektiği gibi, etkin ve hızlı bir şekilde kullana-
bilmesi için ise sermaye hareketlerinin tümü ile ser-
best olması gerekir. Bu noktada sermaye piyasala-
nnın serbestleşmiş olması ve devletlerin etkinliği-
nin zayıflamış olması gibi "gerçeklerin" ABD için
pek geçerli olmadığını görüyoruz. Örneğin. ABD
Merkez Bankası geçen aylarda olduğu gibi, ulusal
ekonomisinde enflasyonist baskıları azaltmak için,
faizleri yüzde 0.25 gibi ufak bir oranda arttırdığın-
da, uluslararası mali piyasalarallak bullakolabiliyor.
Uluslararası yatırımcılar, kendilerini pıyasanın sihir-
li eline göre değıl. ABD Merkez Bankası Direktörü
Greenspan'ın eline göre ayarlamak zorunda kalı-
yorlar.
Bir başka seferinde ABD Maliye Bakanı Rubin,
iki sene önce olduğu gibi, Japonya üzerinde, Ja-
pon pıyasalannı ABD şirketlerine açmak için ticari
baskı yaratmak ve Japon şirketlerinin, ABD şirket-
leri karşısında rekabet gücünü azaltmak amacıyla
doların tarihsel olarak rekor bir düzeye düşmesini
şağlayabiliyor. Sonra da bu düşüşü yeterli görüp
enflasyonjst baskılan frenlemek ve ekonomik ısın-
mayı önlemek için doların tekrar artması gerektiği-
ne karar verebiliyor. Arkasından. iki yıl içinde dolar,
yen ve Avrupa paraları karşısında sırasıyla yüzde 60
ve yüzde 30 değer kazanabiliyor. Böylece ABD da-
ha kolay borçlanabiliyor, diğer bir değişle kendi hal-
kının refahını dünya ekonomisine fınanse ettirebili-
yor.
Büyük bir özgürleştirici. eşitleyici etmen olduğu
ileri sürülen teknolojik devrime baktığımızda da
benzer bir manzara ile karşı karşıya kalıyoruz. Tek-
nolojik devrimin iki önemli motoru var: 1980'lerde
gelişmeye başlayan masaüstü bilgisayariarı ve In-
ternet. Bilgisayar teknolojisinin kalbi olan microc-
hip piyasasında ise bir ABD şirketi olan Intel'in tar-
tışmasız birtekel üstünlüğü var. Bildiğinizgibi ege-
men yazıhm sistemleri de Microsoft, Novvell, Unix,
IBM, Apple gibi ABD şirketleri tarafindan üretiliyor.
Internet'te dolaşmak için kullanılan en yaygın "sur-
fer" Netscape'i ve ona rakip olarak şekillenmeye.
başlayan Java multiplatfom dilini üretenler de ABD
şirketleri. Bilgisayarian ve Internet'i birbirine bağla-
yan ise telekomünikasyon piyasası. Küresel teleko-
münikasyon hatlan piyasasında ise bir başka ABD
şirketi, AT&T egemen.
Teknolojik devrimin ve küreselleşmenin en önem-
li ürünlerinden biri de dev medya şirketleri. Bunlar,
küresel haber akışını, kültürel ürünlerin dolaşımını
kontroi ediyorlar. Kültürler arası kaynaşma denen
süreçte bunların damgası var. Bu alanda da
ABD'nin egemenliği tartışılmaz. Film ve mini dizi-
lerden oluşan pazarda Holyvvood'un egemenliği ol-
duğu kuşkusuz. ABD'nin kültürel yayılmacılığı diğer
uluslarda endişe yaratıyor ve örneğin Fransa ile Çin
arasında, bu yayılmayı engellemek için yakınlaş-
malar doğabiliyor. Küresel haber ağını CNN. M-
SNBC gibi ABD şirketleri ve yine ABD sermayesi
ile sıkı ilişki içinde olan, Avustralyalı Murdoch'un
News Corporation'u kontroi ediyor. Bu küresel
medya şirketlerinin sürekli. serbest piyasa, küresel-
leşme ve teknolojik devrimin meziyetleri üzerine ya-.
yın yaparak adeta bir küresel konsensüs oluştur-,
muş olması ise hiç boşuna değil. j
Piyasaların serbestleşmesini ve küreselleşmeyi;
savunan, bununla da kalmayıp Uruguay Raundu,
Dünya Ticaret Örgütü, IMF ve Dünya Bankası ara-;
cılığı ile dayatan ABD ise bu yolla ekonomik ve si-'
yasi hegemonyasını koruyabileceğini biliyor. Peki.;
biz küreselleşirken hangi ekonomik ve siyasi ege-İ
menlik ilişkileri içine girdiğimizi biliyor muyuz? {
\
ABD'de kampanya
'Zana bırakılsm'
FUAT KOZLLKLL
VVASHEVGTON - ABD
Kongresı'nin bir grup üye-
si, cezaevinde bulunan ve
15 yıla hükümlü eski TB-
MM üyesi Leyla Zana'nın
serbest bırakılması ama-
cıyla kampanya başlartı.
Kongre'deki Türkiye
karşıtı yasa ve karar tasa-
nlannın hazırlayıcısı üye-
ler, ABD Başkanı Bill
Clinton'a hitaben kaleme
aldıklan 'Kürt parlamen-
tere adalet istemi" başlıklı
mektupta, Türk hükümeti-
nı 'vkdansızlıkla* ve 'poli-
tik inançlanndan dolayı
halkınazulmetmekle' suç-,
ladılar. "Zana'nın serbest,
bırakılması amacıyla Tür-
kiye'ye baskı yapması için
Clinton'a mektup kam-
panyasın
nın başını çeken <
Cumhuriyetçi Parti'den
John Porter'a, çok sayıda
kongre üyesinin destek
verdiği belirlendi.
Kongre'den Beyaz Sa-
ray'a mektup kampanyası-
nı destekleyen üyelerin
başını. Porter'in yanı sıra
Türkiye karşıtı lobilerin
sözcülüğünü yapmalanyla
tanınan Elizabeth Furse,
Esteban E. Torres ve
Frank R. VV'olf çekiyor.