28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 MAYIS 1997 CUMARTESİ 12 DİZİYAZI 'Eyvallah' deyipgittiler Öldürüldüler. Ödlek bir telaşla çabucak. Istedikleri gibi, arkadaşları Taylan Özgür'ün yanına, yan yana bile gömülmelerine izin verilmedi. Onlar asılırken, avludan bir güvercin havalandı. O güvercin bu ülkeye bir daha geri dönmedi Hazırlayanlar: Oral Çalışlar, Ece Temelkuran "W" ^ " ötü bir saka gıbı gittiler. Ödlek bir M^r telaşla venldı ölum kararlan. Yine M£ ödlek bir telaşla, apar topar m ^k çıkanldılar ıdam sehpasına. Onlar -M~ .^L. öldüğünde yeni doğanlar, kıtaplardan okudukça kendı yaşındakı ınsanlann son saatlennı. öfkelendıler. tdam sehpası önünde Hüseyin'ın alçakgönüllü mertliği, Deniz'tn yüksek sesli kahramanlığı, YusuPun son siearasını ıçerken emniyet müdürüne "Işkenceler nasıl gjdiyor?" dıye sorması... Onlar öldüğünde heniiz doğanlar, "ülkenin bölünmez bürünlüğü" deyıp yeni kurbanlar ıstedığınde gülümseyerek ışte bunlan anımsadılar. Tuncay Çelen, Mamak Cezaevi'ndekı ıdamdan öncekı geceyı anlatırken şunlan söylüyor: "5 mayıs gecesiydi ve bir gariplik olduğunu sezdik. O gece nöbetçi inzibat erlerinden. askerlerden biri gekli. 'Abi bu gece Deniz'ı. Hüseyın'ı, Yusuf'u asma>a götürecekler' dedi ağlayarak... Gardiyan Nafiz ve İsmail ağlayarak koşuşturmorlardı, 'Götürecekler. götürecekler' diye. Generaller, şakır şukur kapı altından yukanya geçince onlar da ağlayarak kaçıyorlardı aşağrya doğru. Gardiyan Hamdi'vi teskin ettim. Ağtıyor. ama hüngür hüngur. Biraz sonra prangalan vurmuşlar, tabii a\aklanna zinciıier takılı arkadaşlarımızı çıkardılar. Deniz, herkesin duyabileceği şekilde "Hos,çakalın arkadaşlar" diye bağırdL" Aynı gece. babalar, oğullannın kurban edılmesıne alışmaya çalışıyorlardı. Denız'in babası Cemil Gezmiş, Hüseyin'in babası Hıdır İnan'la geçırdıklen son geceyı her zamankı yalınlığıyla anlatıyor: "Biz Hıdır'la MecJis'i terk ettikten sonra dışanya çıktık. hafıf bir yağmur yağıyordu. Oturduk, Kızılay 'da bir parkta, çocuklanmızı nasıl defnedeceğimizi düşündük. Çünkü o gece sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti. Belli ki idamlar yapılacaktı artık. ortam hazıriıyorlar. (...) Biz bir sene kendimizi alıştırdık buna." Erdal üz'ün "Gülünün Solduğu Akşam"adlı kıtabında avukatlardan Mükerrem Erdoğan'dan aktanlanlar. faşızmın tanhındeki en yüzsüz zaferlennden bınnı "insan" gözüyle anlatıyor Erdoğan'ın anlattıkJanna göre Ankara Merkez Kapalı'da üç gencın saatleri şöyle geçiyor, ağır ağır: İnfazın yapılacağı gece bilinmıyordu. Herkes umutsuzlukla kesınleşen karann gerçekleştınlmesını beklıyordu. A\Tikatlar 6 mayıs günü sabaha karşı 04.00'te evlennden apar topar alındı. Ankara Merkez Kapalı'ya gelindi Yargıtay 'a yapılan tashıh-ı karar başvurusunun henüz yanıtı gelmemışti. Avukatlar. başvurunun reddedıldiğını infaz savcısından öğrendıler Savcı. avukatlan Deınz'le görüştürmek ıçın başgardıyanın odasına aldı. Denız'in elleri arkadan kelepçeli, ayaklan bileklennden zıncirle prangalı. öldürüleceklen avluya bakan pencerenın yanında oturuyordu. Üzerinde kırmızı dık yakalı balıkçı kazağı, saçlan 3 numaraya vurulmuş. Gard-yanlardan bın Denız'e sigara ıçiriyor. Samsun. uçlu sigara. Avukatlara "Hoşgeldin" diyor Deniz gülümseyerek, bir yandan da Samsun'u açıklıyor: "İki gün öncesine kadar Birinci sigarası içiyorduk. Sonucun böyle olacağını bildiğimizden, hiç olmazsa son iki günümüzde filtreli sigara içelim dedik." Deniz, avukatlara "Cezaevlerindeki bütün devrimcileri benim için tek teY öpün" derken Topal Karga olarak bilınen ınfaz savcısı sahte ve beceriksız bir yakınlık gösterisi yapıyor. Sıntarak soruyor: -Deniz, kendini nasıl hisediyorsun?" Cardiyanların bile ağladığı idamlarının hata olduğunu ölüm kararını verenler bile kabul ediyor. Deniz. başını kaldınp gülümsüyor: "Mutluyum, rahaüm." Avukatlar, Denız'in bulunduğu odadan _ Yusuf'unkinegiriyorlar Yusuf, "Hoşgeldiniz" dıyor, sakın Yüzündekı her zamanki dinginlığı. Nedense mahcup Yusuf. bıraz da ölüm işıni küçümsüyor galiba. Bu yüzden avukatlara boynu eğik, "Bu saatte sizler de yoruldunuz. Zaten bizler için çok çalıştınız. Her şey için teşekkür ederim'" dıyor. Sonra hep kendisı yuzünden olduğunu düşündüğü kardeşı Yücel'ın sınırsel rahatsızlığına gelıyor sıra "Benim yüzümden otöu" dıyor. "ilgilenirseniz sevüürinT. Babasını soruyor. Sonra infaz savcısına dönüp gülümseyerek "Arkadaşlanmla son bir kez görüşmek istiyorum" dıyor Savcı. "Negereği var" diye soruyor. Avukat, Erdoğan dayanamayıp bağınyor "Olüme giden bir insanın son istcğini, hele bu istek bu kadar alçakgönüilüce ve yerine getirilmesi bu kadar kolay bir istekse, yerine getirmeyecek, buna engel olacak savcının varlığını bile düşenemiyorumr Avukatlardan Halit Çelenk de ısrar edince, savcı, "Merak etmeyin, bir şeyler yapanz" dıyor. Yusuf'un söyleyecekkn bittiği ıçın Hüseyın'le görüşmeye geçiyor avukatlar. Yolda bir albayla karşılaşıyorlar. alaycı konuşuyor avukatlarla' "İmamı kabul etmediler, dini tören istemediler. Bunlar Müslüman değümiş" Halit Çelenk. "Kendi bilecekleri iş" deyince, albay köylü kurnazlığıyla devam ediyor: "Tabii tabii, bunu siz de bifirsiniz." Hüseyin'in yanına giriliyor O da diğerleri gibi zincırli, prangalı. Hüseyin'in yüzünde her zamankı ağırbaşlılığın engelleyemedığı bir gülümseme. Hoşgeldinız deyip avukatlara çok teşekkür ediyordu. Babasını soruyor o da. Sonra onay bekleyen bir cümle mınldanıyor "Biz inanıyoruz ki bu kavga bizimle son bulmayacaktır." Hüseyin, "Avukatlara söyleyeceğin bir şey var mı" dıye sorunca savcı. "Son sozümü sehpada söyleyeceğim" deyıp son mısafırlerinı uğurluyor Son mektuplan yazdınlıyor. Yusuf'un ayağındakı pranganın zıncın daraltılmış, güçlûkle yürüyor. Yusuf ve Deniz'i buluşturuyorlar. Buluştuklan odaya hemen albaylar üşüşüyor. Kjsacık konuşup öpüşüyorlar. Deniz, parkasını soruyor Parkası kapının arkasında. "Parkamı babama teslim edin" diyor. Savcı, mahkeme karannı okuyup "Bu karar senin mi" diye soruyor. Deniz bağınyor "Bu karan kabul etmiyorum, reddediyorum." Doktorlar son sağlık kontrolünü yaparken Deniz, gülümsüyordu. Savcının ışaretiyle masanın üzennde. kâğıda sanlı duran ıdam gömleği çıkanldı. Patiskadan, dar, kolsuz gömlek giydirildi Deniz'e. Son anda ayağındakı prangalar açılamadı. Bir albay, cın fikrini attı ortaya "Prangalan çözmeden yapalım şu işL" Infaz savcısı, çocuklann "uslu" olduklannı, kaçmayacaklannı söyleyip kılıtleyenı buldurdu. Deniz, kilıdi açmaya çalışanlan ızlıyordu sessizce. Sonra avukatlara dönüp konuştu- "Cezaevinden bizl, yangından mal kaçırır gibi kapıp havada getirdüer. Ayakkabılanmızın bağlannı bile bağlamamıza fîrsat \ermediler. Postallanmın bağlannı bağlasınlar; asılınca postallanmın ayağundan düşmesini istemem." Sehpaya çıkanldı Deniz. çıft ılmik boğazına geçinldi. Son sozünü söyledi: "Yaşasuı tam bağımsız Türkiye. Yaşasın Marksizmin Leninizmiıı yücc ideolojisi Yaşasın Türk ve Kürt halklannın devrimci bağımsızlık mücadelesL Yaşasın işçiler, köylüler. Kahrolsun emperyaL." İnfaz savcısı "Çekçek" diye bağınnca son -izm çıkamadı ağızdan. tnfaz savcısı tuhaf espriler yapıyordu yanındakilere. yine kendi gülüyordu söylediklenne. İmam, gardıyanlar ve sivil doktorlar saygı duruşunda, dokunsan ağlayacaklardı. Avludakı sesi bir kanat çırpışı böldü. Bır güvercin havalandı. Deniz, boynundaki urganla yatınldı bezin üzerine. Götürüldü. Yusuf. Deniz asılırken başgardıyanın odasına getinlmıştı. Avukatlara, "Duydum Deniz'in sesini" dedi. Savcıdan mektuplann babasına ilerilmesinı istedi. Savcı. "Bize güvenin yok mu" diye sordu. Yusuf. "Yok tabii" dedi: "Sizeneden güveneyim?" Savcı, mektuplan iletmedi. Son sigarası uzun Maltepe'yi gardiyanlar içırdi Yusuf "a. Son sigara sırasında. Yusuf sıvil giyimli bırini tanıdı. Gülümseyerek, alay ederek sordu: "Işkenceler nasıl gkfiyor?" Sonradan anlaşılıyor ki adam Ankara Emniyet Müdürü. Müdür, tedirgin: "Yok bizde öyle şey." Yusuf kararlı ve alaycı: "Peki elektrik işkenceleri nasıl gidiyor? Başanlı nıı?r Yusuf. müdüre çocuğu olup olmadığını soruyor. Müdürün çocuğu var, okula gitmiyor, daha küçük. Yusuf, "tyi, iyi" diyor. Paket açılıp ıdam gömleği çıkınca Yusuf, "Bu gömleği giydirmeden asamaz mısınız" diye soruyor. Giydıriyorlar. Avukatlara dönüp "Hoşçakahn" diyor. Üçü de sinırli bile değiller Öyle yurüyüp gıdıyorlar ölüme, okula gider gibi, her günkü eylemlere gibi. Yusuf sehpaya çıkınca yine savcının ölüm delısı, gıcırtılı sesıyle bölünüyor son sözleri "Ben ülkemin bağımsızlıgı ve halkımın mutluluğu uğrunda şerefimJe bir defa ölüyorum. Sizler, bizi asanlar. şerefsizliğinizle her gün öleceksiniz. Biz halkımızın hizmetindeyiz. Sizler Amerika'nın hizmetindesiniz. Yaşasuı devrimciler. Kahrolsun faş_." Yusuf'u uğurlayıp tekrar başgardıyanın odasına döndüklennde bir albay, kendılığınden konuşmaya başlıyor "Bu çocuklann günahı yok. Bunlar suçluysalar bile yüzde ellidir suçlan. Bunlara kıyasla yiizde yüz elli suçlu olan. onlara bu ortamı hazırlayan yönetimin kendisidir." Odada bir sessızlık. Albay. doğal tepkısının yarattığı gergınliğı yaptığı bır falaka ışkencesıni anlatarak yumuşatıyor. Odadakiler öyküye gülüşüyorlar. Odaya Hüseyin getırilıyor. Hüseyin. her zamanki gibi. Son sigarayı içmek ıstemiyor. Avukatlara lastık ayakkabılannı göstenyor- "Söyleyin babama, yann ayağımda bu lasrik avakkabılan görünce, doğru dürüst bir ayakkabısı bile \okmuş demesin. üzülmesin. Mamak'ta. cezaevinde ayakkabılanmızı givmemize bile firsat vermediler. Ayakkabılanm cezaevinde kaldL Onlara hediyem obun." Hüseyin hep sessiz. Sağlık kontrolünde de öyle, savcı mahkeme karannı sorunca da. Hep gülümsüyor. Olanı biteni küçümsüyor. Avukatlara dönüp "Hadi eyvallah" diyerek çıkıyor odadan. O. sehpaya çıkmıyor. Savcı ısrar edınce, "Sabırh ol" dıyor. "çıkacağım". Son sözlerini söylüyor önce: "Ben hiçbir kişisel çıkar gözetmeden ülkemin bağımsızhğı ve halkımın mutluluğu için savasrım. Bu ana kadar bu bayrağı şerefle taşıdım. Bundan böyle bu bayTağı Türk halkına emanet cdiyorum. Yaşasın işçiler, köylüler. Yaşasm devrimciler. Kahrolsun faşizm!" Hüseyin çıktı sehpaya, bır tekme attı tabureye. Olmadı, bu kez daha hızlı, kendi düşürdü bedenini ölüme. Avludan bir güvercin havalandı. O güvercin bu ülkeye bir daha geri dönmedi. Sürecek Ödlek bir telaşla verildi karar. Korkak bir telaşla götürüldüler idam sehpasına. Cumhunyet gazetesinin 8.5.1997 günlü sayısında, 12. sayfada, "Kızddere'den De- niz'lerin İdanuna" başlığıyla yayınladığınız yazıda. ınfaz ge- cesinde, ınfaz savcısının bana yaklaşarak "Sizgöreviniziyap- tınız ama bu iş başka iş" dcdi- ğı yazılmıştır. Bu sözleri bana söyleyen ın- faz savcısı değil, Mahkeme Başkanı Ali Elverdi'dir. Olay şöyle olmuştur: Ankara Merkez Cezaevi'nin ön avlusunda sehpa kurulmuş ve Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin tnan'ın ınfazlan DUZELTME yapılmıştır. Bu infazda öteki görevlile- rin yanında ben ve Avukat Mü- kerrem Erdoğan da bulunduk. Infazlardan sonra infaz tutana- ğının yazılması için üst katta bulunan cezaevi müdürünün odasına gidilmiş ve burada in- fazla görevlı savcı yardımcısı Sami Iğur infaz tutanağını yazdırmıştır. İnfaz rutanağının yazılma- sında ve Deniz Gezmiş. Yusuf Aslan ve Hüseyin lnan'ın seh- pa altında söylediklen ve bi- zım ezberlediğımiz sözlerinin tutanağa olduğu gibi yazılma- sında ben ve avukat Mükerrem Erdoğan büyük bir dikkat gös- termıştik. Tutanak yazılıp imza edil- dikten sonra Mahkeme Başka- nı Ali Elverdi, tutanağın bır kopyasını alarak cebine koy- duktan sonra bızlere Allaha ıs- marladık derken karşımda du- rarak; "Siz görevinizi fazlasıyle yaptımz ama bu iş başka iş" de- miş ve aynlmıştır. Bunlar İdam Gecesi Anılan kıtabımda olduğu gibi yazıl- mıştır. Düzeltilmesinı rica e- der saygılar sunanm. Avukat Halit Çelenk POLİTİKA VE ÖTESİ MEHMED KEMAL Cezayir Olmak... Olaydan sonra herkes kınıyor. Alan da kızıyor, satan da kızıyor. Flash TV bir yarış atı oldu. Şöyle diyor: "Hangi nedenle olursa olsun bir televizyona ya- pılan silahlı saldınyı kınjyoruz. Televizyonu kim al- mak istiyorsa satanz. Özer Bey'e de satanz, pa- rası olana satanz. Parası varbiliyonız, isterse tak- sityapanz." Görüyorsunuz TV ne kılıklara girdi. Hoppppp... Haraç mezat satıyorum. Hedef doğrultusunu şaşınrsa polis yanlış kon- feransı basar, yanlış kapıyı çalar. Her şey ilk bakışta karman çorman görünüyor ama, aslında bir dümenı, bir mantığı var. Bu dü- zen içinde deviniyor her şey. Akşener'e siyasal te- tikçi dediler, doğru mu? Tetikçiliği mafya çıkardı, uyguladı da. İlk şaşkınlığın belirtılerıydi. İlk rüşvet- çiler birbiriyle çatışınca acemi olanı "makbuz" is- temişti de "Rüşvetin makbuzu mu olur?" yanıtını almıştı. Ingiliz seçimleri sonuçlandı da işler biraz tavsa- dı. Resmi demeçlere göre hukukun gereği yapıl- dı, iktidardakiler "eşkıya" oldu. Mafyanın kökü an- cak böyle kazınırdı, kazınmaz. Şuna bakın: "Flash TV'ye yapılan saldından Tansu Çiller mi sorumlu" sorusuna verılen yanıt: "Türk milleti ariftir" oluyor. Ariftir. Açıktan açığa, gizliden gizliye bir korku dolaşı- yor. Herkes bu korkunun etkisinde. "Türkiye Cezayir olur." Olur mu? Dalga dalga dolanan korku böyle... Cezayir'de her gün bırçok insan ölüyor. Ölüle- rin yüzlere çıktığı oluyor. Nıçin ölüyor bu insanlar? Islam uğruna... Fanatik bır Islam tutkusu almış ba- şını gidiyor. Cezayir bir Fransız sömürgesiyken de böyle bir kıyım geçirmişti. Bu savaş, dahası bu kıyım Fran- sız'la Cezayırli arasındaydı. Epeyce uzun sürdü. Cezayir özgürlüğünü kazanarak bağımsız oldu. Bu savaş ne oluyordu? Kör bir dövüştü. Islamın fanatik Islamla dövüşü. Gazeteler bunun kör bir dövüş olduğunu yazıp duruyordu. Tahran Tımes: "Türkiye Cezayir olur" diyordu. "Cezayir gibi olmak." Korkmasa da ınsanı ürperten bır çekingenhk ın- sanın çevresinde dolaşıyor. Türkiye bir Cezayir olurdu, olmazdı, ama bir fa- natik Islam çemberi, Pakistan, Afganistan, Iran, dağınık Islam âlemıni sanyordu. Önü alınmazsa bu çember daha da saracaktı. Bunu aklı başında olan görüyordu. Bir partinın güdümündeki bu akım al- mış başını yürüyordu. Tehlikeyı ilk gören askerier olmuştu. Tehlike iki türlüydü: Bir askerin gördüğü, bır de gösterdiği... "Türkiye Cezayir olmamalı." Gözlerimız Ekmekçi'nın sağlık haberlerinde, sağlık haberlerı de gelıyor. Mutluyuz. DoJ<torlar konuştukça rahatlıyoruz. ""*» B U L M A C A SEDATYAŞAYAN SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 SAĞA: 1/ Manısa'nın antık dönemler- dekı adı. II" Ve ufkumuzu ' Çepçevre kap- 4 lasın bu zıya. bu renk ' Havayı dolduran — a- henk" (Ahmet Hamdı Tanpı- nar)... Şaşma „ belırten bır ün- " lem. 3/ Bir şeyı 9 olan, elınde bu- lunduran... Bır akışka- nın boru ıçındekı dola- şımını durdurmak ya da serbest bırakmak ıçın kullanılan aygıt. 4/ U- 3 tanç duyma... Böcekle- 4 nn yumurtadan çıktık- tan sonra ergın karakter- lennı kazanmadan ön- ceki e\Tesı. 5/ Güney Amenka'da bir ülke... 8 Eskı Mısır ınanışında g insan ruhu. 61 Kale du- van... Dövüldükten sonra savrularak temızlenen ve ku- rutulan buğday. 7/Uzak... Yapağının dövülmesiyle elde edılen kaba kumaş. 8/Söz. lakırdı... Hayvanlarda semiz- lik. 9/Metal parlaklığı venlmış den... Tanntanımaz. YUKARIDAN AŞAGIYA: 1/Osmanlılardavergıtoplayandevletgörevlisinevenlen ad. 2/ Hattatlann kâğıt cılalamakta kullandıklan bıle- ş_im... Asya ile Avrupa'yı ayıran dağ sırası. 3/ Bır renk... Uç kışiyle oynanan bır kâğıt oyunu. 4/ "İngin. dumağı" gibi adlarda venlen hastalık. 5/Konut... Bıretkınlığın ge- çıcı olarak durdurulduğu süre... Bir cetvel türü. 6^ Mer- sınbalığına venlen bır başka ad. 7/Tuzağa düşürülen şey... Bulganstan'ın para birimı. 8/ Arkası düz olan sandal. 9/ Bır haber ajansının sımgesı... Öküz yemlıği. kürtulus 29. Sayı Çıktı Bayilerde /•Halk Meclisleri •IMFHeyetiYine.. •Halk Anayasası y\ Mayıs Bizimdir İletışim İçin: Çatalçeşme Sk. No 50/4 Cağaloğlu-lsianbul Tel (0212) 512 47 03-519 25 57 ELAZIĞ 1. ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN 1995-773 esas Davacı Suna Akgül tarafından davahlar Ahmet Dur- na vs. aleyhine açılan tapu ıptali tescil davasının yapılan açık yargılaması sırasında: Davalı Ahmet Duma, Duma lnşaat Müt. Fıkretmemış Oğlu Caddesi No: 15 - Elazığ adresinde göstenldığin- den bulunamamış, hâkımlığımızce tüm aramalara rağ- men bulunamadığından, davalı Ahmet Duma 27.5.1997 günü saat 09 OO'da yapılacak olan duruşmaya gelmez veya kendisını bır vekılle temsıl ettırmedığı taktırde hakkındakı yargılamanın yokluğunda yapılıp karar venleceği teblıgat yenne kaım olmak üzere ılan olunur. Basın: 17435
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle