30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15NİSAN1997SALI CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 Sermin Sherif in "Indigo" başlıklı enstalasyonu 3 mayısa dek BM Çağdaş Sanat Merkezi'nde Kımdaktan kefene teırin bezle teması AHUANTMEN İtalyan yazar Italo Cahino'nun "Zor Sevdalar" kıtabındakı, "EvU Çiftin Ma- ceraa" başlıku öykü. bin gece öteki gün- düz vardiyasında çalışan bır kan-kocayı anlatır. Biri uyanırken, öteki uyumaya yatar. Birbirlerini pek göremedikleri gi- bi. aralanndaki gerçekanlamdatek 'sıcak bağ'. yataklanndaki çarşaftır. Sabah eve gelen adam. kansmm henûz terkettiği ya- takta. onun sıcaklığını. kokusunu hâlâ koruyan bölüme ilişir. Çarşafin bir tara- fi hep soğuk kalır. Türkiye'dekı ilk kışisel sergisinı BM Çağdaş Sanat Merkezi'nde açan Sermin Sherif. 24 saatın önemli bir bölümünde tenle temas halinde olan bir malzemeyle uğraşıyor: Yatak çarşaflan. Sergisinde. bu çok tanıdık, çok samimi malzeme ara- cıhğıylaCalvino'nundaoöyküsünde sö- zünü ettığı bır duyguyu yüklüyor mekâ- na. Tenin kokusunu, ısısını, kıvnmlannı ve elbette sırlannı taşıyan çarşaf. elle tu- tulamaz bir gövde metaforu oluveriyor. Bu gövde doğumda kundakla, yaşam- da yatak carşaflany la. ölümde kefenle te- mas halmde. Gövdenin her türlü hahni paylaşan, deneyimlere açık bir 'tabula rasa'... Insan yaşamının tûm evrelerinde karşısına çıkan ak bir sayfa. Ünlü video sanatçısı BillMoladaannesininölümü ve çocuğunun doğumu üzerine yaptığı "The Passing" (Geçiş) başlıklı vıdeo fılminde. varlık ve yolduk duygulannı görûntüle- re aktanrken kundak ve kefen bezlennin zaman zaman üstüste binen görüntüle- rinden yararlanmış ve yaşamın, bu ıkı bez arasında kalan zaman sürecındeki ıl- ginç macerasını anlatmıştı. Sermin She- rif de benzer bir yol izliyor: Doğum ve ölüme göndermelerde bulunan yapıtı, mekânı dolduran bir ses düzenlemesiyle - soluk alıp veren bir kadın - izlemekte olduğumuzun, yaşamın bir kesidi oldu- ğu izlenimini veriyor. Sherif i, kendi de- T2. eı enin kokusunu, ısısını, kıvnmlannı ve elbette sırlannı taşıyan çarşaf, Sermin Sherif'in BM Çağdaş Sanat Merkezi'nde sergilenen "Indigo" başlıklı enstalasyonunda bir gövde metaforu oluveriyor. Doğumda kundakla, yaşamda çarşafla, ölümde kefenle temas halinde olan insan gövdesinin her türlü halini paylaşan çarşaflar aracılığıyla, doğum ve ölüm arasında kalan süreci irdeliyor Sermin Sherif. Knstalasyonun kişisel bir geçmişi de var: "Çocukken çarşaflann yıkanışını seyrederdim. Bu çarşaflar neden bu kadar uğraşılarak beyazlatılmak isteniyor diye çok merak ederdim. Üzerinden geçen zaman unutulsun mu isteniyordu?" yişiyle, doğum ve ölüm arasında yani 'anida kalan' zaman ilgilendinyor. Sermin Sherif ın "Indjgo" adını ver- diği enstalasyonunda 32 adet kullanılmış çarşaf yer alıyor. Kısacası. çarşaflann her biri, 'onlanndeneyimkrini' taşıyan birer bellek sayfası. Indigo ya da çivıt rengi ışık içinde, mınimalist bir tarzda yerlere belli aralıklarla yerleştirilmiş bu katlı çar- şaflann ve mekânı dolduran soluk alıp verişlerin arasında dolaşırken 'onlaruT deneyimleri 'benim' deneyimime dönü- şüyor. Ötekiyle paylaşılan özel bir an bu: Sermin Sherif, Muskalar, 1995 Kendimızı ötekinin yenne. ötekini ken- dimızın yerine koyduğumuz ortak bir ze- min oluveriyor beyaz çarşaflar. Enstalasyonun oldukça kişisel bir geç- mişi var: Çarşaflar, yaşamını yıllardır In- gıltere'de sürdüren Sermin Shenf ıçin 'çocukluğundan kalan bir haüra.' Sergi- ye "Indigo" ismini veren de bu: "Çocuk- ken beni çok etkilemiş olmalı... Çarşafla- nn yıkanışını seyrederdim. ÇKit kullanı- hrdL Bu çarşaflar neden bu kadar uğra- şılarak beya/latılrnak isteniyor diye çok merak ederdim. Üzerinden geçen zaman unutulsun mu isteniyordu? Sonra çrvit, mavi renkliydi ama beyaziaüyordiL- Bu- na çok şaşınrdım_." Yaptığı işi "yaşayarak, terleyerek. e- mekvererek" gerçekleştırmek ısteyen ve 32 adet kullanılmış çarşafi tıpkı çocuk- luğunda gördüğü gibi yıkayan, ütüleyen ve katlayan Sermin Sherifin sanatı, bu yönüyle kendi dünyasının - bütün kadın- lann, kırsal kesimde olsun, kentte olsun aynı şeyleri yaşadıklanna inanıyor sanat- çı - içinden kopup gelen kişisel bir ifade- nin ürünü. Sergi kataloğunda BeralMad- nı'nın da değındığı gıbı resimden ensta- lasyona 'yumuşak bir geçiş' yapan Ser- min Sherif, önce tuvalin, bezin tek başı- na bir malzeme olabileceğini keşfetmiş, sonratuvali parçalara ayirmış, bazen kat- lamış, bazen sarmalamış ama sonuçta kendi çerçevesini kırmış. Ve bu sessiz, 'sır saklar' malzemeyle yaşamı olduğu kadar ölümü. şefkati ol- duğu kadar şiddeti çağnştıran bir iş orta- ya koymuş. Sherif in enstalasyonu, 3 ma- yıs tarihine dek BM Çağdaş Sanat Mer- kezi'nde görülebilir. Oscarlar festivali rahat bırakmadı... CUMHUR CANBAZOĞLU Bu yıl ilginç bir festival yaşadı Is- tanbullu sinemaseverler. Geçmiş yıllara oranla seyirci sayısı azalır- ken festival dışındaki Oscar filmle- nne kaydı ilgi. Ustalann filmleri es- kısı gibi yükünüaldı almasına,ama keşfetmeyı seven, yenı isimleri me- rak eden seyırcı bu yıl sürprizden uzak durtiü ve salonlara getmetff. Festival in başında Hürya Uçan- su'nun da altım çizdıği gibi gençle- re ustalan tanıtmayı amaçlayan. si- nefıllerin özlediği 'avnnü'yı geti- ren bir programdı bu yılki organi- zasyon. Kimse program \çin kötü demedi. ama seyirci azalmasında Oscar filmlerinin olumsuz etkisi yanında aşın film sayısına, yüksek bilet fiyatlannm da etkisi olabilece- ği söylendi. 16. yaşını dolduran festivali ya- kından ızleyen sınema ınsanlan da aşağı yukan bu görüşlerdeydı: Mustafa AKıoklar (Yö- n e t m e n ) : Fcstıvalde o kadar çok sayıda film vardı ki hangısıni izle- yeceğiz diye şaşkına döndük. Film sayısını ındirip daha derli toplu bir program sunmak, bence doğnı ola- cak. Bir de bu yıl Beyoğlu'nda kar- şılaşhğım insanlann Shine'a, Jerry Maguire'a gittiklerini gördüm, ge- çen yıllarda böyle olmazdı. Os- car'ın hemen arkasından ödül alan filmler ya da adaylar yeniden gün- deme gelince festival izleyicisi iyi- ce dışanya kaydı. Gelecek yıllarda az, ama kahteli filmler seçilmesıni, toplu gösterilerin artarak sürmesı- ne özen gösterilmesini istiyorum... Bu yıl fılmlerde ara olmaması fes- tivalin artılanndandı. müthiş bİT si- gara tıryakısıyim, ama fılmi arasız seyretmek daha keyıf venyor. Behlç Ak (Çlzer, Yönet- mfifl): Festıvaldakı fılmlerin bir kısmı piyasada gösterime girecek filmlerdi, ikincisi bu yıl diğer sine- malarda da çok kalitelı filmler var- dı Bir de bilet fryatlan çok yüksek olunca seyirci sayısı düştü. Genel olarak film seçimini başanh bulu- yorum. Her yıl bazı yönetmenlen öne çıkarmalan güzel bence. Bu- nueTlenn getirtilmesi, Elia Ka- zan'ın davet edilmesi ve 'America, America' gibi bir filminüı gösteril- mesi çok hoştu ve seyirci de bu hoş- luklan değerlendirdi zaten. Bu da seyircinin ilgisininbitmediğini fes- tivaldeki en ufak bir yeniliği bile iz- lediğini gösteriyor. Aslında tstan- bul Festivali bir ölçüde sinemanın son durumunu, uluslararası marke- ti yansıtıyor, dünya festvallerinden toparlanmış bir program yapılıyor. O yıl kaliteli film üretilmemışse yö- neticilerin yapabileceği fazla bir şey kalmıyor İSil özgentürk (Yönet- men ve Senaryo Yazan): Bu yıl çok iyi takip edemedim, ama festivalin Istanbul için bir gerekli- lik olduğuna inanıyorum. Hemen Film sayısının çok fazla oldufiunu belirteyım: B ve C tıpı fılmlen bol- ca getiriyorlar. Doğal olarak bu filmler seyircıyi tatmin etmiyor. O- nun için film sayısının azaltılıp ka- litenın arttınlmasından yanayım. Bunun dı şında çok sevdiğim Bunu- el'in filmlerinin oynaması çok ho- şuma gitti. Ancak ilginçtir, Bunu- el'le yeni taruşan sinema seyircisi bir zamanlann en devrimci yönet- meninı geride buldu. Festival dışın- da gösterilen Dalgalan Aşrnak, Shi- ne gibi filmler de sanki biraz seyir- ci sayısını azalttı gibi. Yavuz özkan (Yönet- men): Sinema işletmecilen festi- val seyircisinde bır düşüş olduğunu söylüyor, ama zaten genelde sinema seyircisinde bır düşüş var. İstatıs- tiklerden. Eşkıya'nın yaptığı giriş çıkartıhrsa geçen yıla oranla hası- latlann ç ok kötü olduğu görülecek- tir. Programa gelince, festivalin se- çiminden memnunum. Istanbul Festivali giderek çok özel bir festi- vale dönüşüyor. Yelpaze çok geniş; Bunuel'ler var, ustalar var; Ameri- kan bağımsız sinemasıylatanışıyor seyirciler. Ben Beter Greenaway'ın Sayılarda Boğulmak filmini çok sevdim. Tavernier'nin Yüzbaşı Co- nan'daki savaş sahnelerinin bugüne kadargördüğüm en iyi savaş sahne- si olduğunu söyleyebılirim. Win VVenders'in Ne Kadar Uzak o Ka- dar Yakın'mı çok beğendim. Ara- • Bu yıl gençlere ustalan tanıtmayı amaçlayan bir program ile 16. yılına giren Uluslararası Istanbul Film Festivali, piyasadaki Oscarlı filmlerden epeyce etkilendi. Festival sinemalannı dolduranlar ise yıl boyu Avrupa filmi özlemi çekenlerdi... nırsa birçok hata bulunabilİT, ama ben festivali heyecanladestekleme- yi sürdürüyorum. Hale Soygazl (Oyuncu): Sezon boyunca yalnız Amerikan filmi izliyoruz; tıcari ağda Avrupa smemasının bile yen yok. Bu açı- dan festivalin smefillere yönelik ol- ması. klasikleri göstermesi, yeni yönetmenleri tanıtması, Asya, Af- rika gibi fılmlerine hiç ulaşamadı- ğımız sınemalan getirmeleri önem- li bence. Bu açıdan Istanbul Festi- vali, üzerine düşeni başanyla yeri- ne getiriyor. Gelecek için önerim insanlann keşfetme duygulanna yönelik bölümlenn zenginleştiril- mesi. Sinemasuu bilmediğimiz ül- kelere daha fkda yer aynlabilir. ttal- yan sınemasını çok sevdiğim için özel olarak bu filmlenn sayısının arttınlmasını da diliyorum. Adalet Dinamit (Alkazar Bir grup tiyatro sanatçısı, Moliere'in ünlü oyununu sahnelemek üzere buluştu Inisiyatif bır çahşma: Tartuffe DUYGU DURGUN Hepimizin bildıği, tanık olduğu, belki de yaşadığı bir öykü bu. Yüzyıllar öncesıne de ait olabilir, günümüze de. Gülünç de olabilir, trajik de. Bilinen tek gerçek, insanın insana uyguladığı şiddet ve baskının tarihin her dö- neminde onanlması güç hasarlara yol açtığı. Konumuz Moliere'in 'Tartuffe' adlı oyunu. Radıkal dini akımlann baskı ve vahşeti altın- da acı çeken: bedelini öncelikle kadınların ve tüm ülke halkının ödediği ülkelerden birinde geçiyor öykü. Kimilerine göre vodvil tadın- da bir güldürü olan 'Tartuffe', kimilerine gö- re toplumsal bir trajediye parmak basıyor. Devlet Tiyatrolan ve özel tiyatrolardan bir grup sanatçı, ınisiyatif bir çalışmayla bir ara- ya gelerek Moliere'in her çağa damgasını vu- ran bu ünlü yapıtını sahnelemeye karar ver- di. Ancak 'Tartuffe' bukezkeyifli saatler ge- çirmeyi vaat etmiyor. Tam tersine, çağımız- da ürkütücü bir tırmanışa geçen köktendincı akımlann yol açtığı siyasi, toplumsal trajedi- ye göndermelerde bulunuyor. 'Tartuffe', 1664'te yazılmış. Dine hakaret ettiği gerekçesiyle ilk temsihnde yasaklan- mış. 17. yüzyıl Fransası'nda ülkenin her ya- nında örgütlenmiş 'Saint-Sacrement' tarika- tı, Molıere'i ve yapıtını yakarak yok edilme- ye mahkûm etmiş. Moliere dın ve yobazhk ikilemini işlemerun bedelini çok ağırödemış. Istanbul Etevlet Tiyatrosu'ndan Nesrin Ka- zankaya ve Ozden Çiftçi. 'Tartuffe'ü bir dra- maturgi çalışması olarak yeniden düzenlen- 'Tartuffe'u yeniden düzenleyen Nesrin Kazankaya Oe oyunda rol alan Köksal Engür. mişler. tstanbul Sanat Merkezi Kumpanya Sahnesi'nde sergilenen oyunda Tamer Le- ventKöksal Engûr, Özden Çiftçi, Figen Ev- ren,Özdemir Çiftçi ve Eraslan Sağlam yer alı- yorlar. Oyun bu sezon sadece 9 temsılle (pa- zar ve pazartesi günleri saat 19.30) tiyatrose- verlerle buluşacak. 'Tartuffe'un rejisinde se- yirci için sürprizler düşünülmüş. Oyun, kla- sik sahnede değil, binanın olanaklan ölçü- sünde, aynı anda birden çok mekânda sahne- lenecek. Oyunun belkemiğini oluşturan dra- maturgi yaklaşım şu sorulara yanıt anyor: "Vobaznk nedir? Dini inançlarda tutucıiluk ne zaman bir tebJike oluşturur? Kendi yaşa- mını ve yakın çevresini inançlan doğrultusun- da bir yaşanı biçiminerorlavan bireyler ve tek vakalar, toplum düzeni için bir dayatmaya na- sıl ve ne zaman dönüşür?" Dramaturgi çalışmasına imza atan Nesrin Kazankaya, bir sanatçı olarak. radikal dinci akımlann güçlendiği şu günlerde tüm dünya- da ve Türkiye'de yaşananlardan etkilendiğı- ni belirtiyor, ancak olaylan birebir Türkıye'ye uyarlamaktan kaçınıyor. "Tartuffe'ü, günü- müzde de ürkütücü bir brmanışa geçen radi- kalizmi günceUeştiren bir j aklaşımla ek almı- yoruz. Olavlann geçtiği yer Cezayir de olabi- "Br,Fransa"da" Genellikle ınisiyatif projelerde çalışan Ka- zankaya, yaşamın içinden sorunlan anlatma- ya yöneliyor. Ikı yıl önce Mahir Günşıray, Özden Çiftçi ve Ayşe Lebriz Günşıray'la bir- lıkte kaybedilen ınsanlar üzerine 'Kaybolma Czerine Bir Oyun' adlı çalışmayı gerçekleş- tiren Kazankaya, inisiyatif projelere çok önem veriyor. "Böyle projelerde parayokhır, pulyoktur. Sadeceözveri vannr. İnisiyatif pro- jelerin en önemli özelliği sadece ve sadece sa- natçtlann ga>reti\it ortaya cıkmasıdır. Türk tiyatrosundaki kıpırdanış w aübm önemli öl- çüde bu tip çalışmalarda yaüyor." Dev let Tiyatrolan 'nın çahşma ortamından sonra böyle projelerde yer almak ne gibi fark- lılıklar taşıyor? "Bir kurumda çalışrvorsanız befli bir süreniz ve o sürenin sonunda oyunu sahnelemek gibi bir zorunluluğunuz vanhr, ama inisiyatifprojelerde böyle dcğildir. Örne- ğin btz 'kaybolma' üzerine çalışırken son gün teksti baştan aşağı değiştirerek yeniden yaz- dık ve öyle sahneJedik." tnisiyatif çalışmalann kendi seyircisini ya- ratan çahşmalar olduğunu belirten Kazanka- ya. sahne- seyirci ilişkisinı yeniden oluştur- mayıamaçlıyor. Seyirci, yabancısı olduğu bir evde bir ailenin öyküsüne tanık olacak. Her şeyı göremeyecek ama hissedecek. Bazen bir kapı aralığından izleyecek oyunu. Gecenin sessizliğini bozan gürültüyüteypten değil so- kaktan gelen gerçek gürültüyle hissedecek. "İnisiyatif çalışmanın bir özelliği de ken- di seyircisini oluşturmasıdır" dıyor Kazan- kaya. "Başkatürlübirsevircioluşturmakicin biraz riziko almak gerek. 600 kişiyi 10 kişiye yeğlerim. Benim ve arkadaşlanmın politik, ideolojik \e tiyatro kimliği bagiamında söyle- mek istediği bir şey var." Slneması yönetlcisi): Bu yıl festıvalle aynı tanhlerde piyasada oynayan filmler çok güçlüydü. Ay- nca bilet fiyatlan da pahahydı. Gö- nül ister ki kültürhizmeti yapan fes- tival bilet fiyatını aşağıda tutsun. Ancak bol konuklan oluyor, bütçe- leri giderleri zor karşılayabıliyor. Tüm bu nedenlerle seyirci sayısın- da düşme yaşaruyor, Benim prog- • ram konusunda hiçbir ıtırazım yok. Genç kuşağa sunulan klasiklerin yanında 1996'da çekilmış eli yüzü düzgün filmler seyirciye ulaşıyor. eleştirmenler de yazilanyla seçime yardımcı oluyor. Bol film sorun gi- bi görülmemeli. seyirci artık seç- meyi öğrendi; arada sırada hayal kı- nklığına uğramak da çok doğal. Ge- lecek için festivalin ana başlıklan- nın devam ermesinı, her yıl ustala- ra saygı bölümlerinın olmasmı isti- yorum. Bu yıl olduğu gibi Amen- kan Bağımsız Sineması gibi ilginç bölümlerin seyirci sayısını arttıra- cağma inanıyorum Turgay Fişekçi (Yazar): Festivali her yıl coşkuyla karşılıyo- rum: çünkü yıl boyu yerli sinema- larda izleyemediğimiz birçok filmi, Fransız ve İtalyan sınemalannın ör- neklerini, 3. Dünya ülkeleri sine- malannı festivalde buluyoruz. Us- talar bölümleri de sinemanın geç- mişini genç kuşaklara tanıtma açı- smdan çok yararlı. Yıl boyu bu boş- luğu dolduracak bir sinematek ya- pılanmasıda artık tartışılmalı. Çün- kü program ne kadar zengin olursa olsun, yılda 15 günlük gösten dü- zeni sinema kültürüyle ilgilenen in- sanlara yetmıyor. Bence festivaldeki seyirci azhğı sanatınher alanmda yaşanı- yor. Kasette, kıtapta. tiyat- roda aşın fıyat artışı, satışı süreklı düşürüyor. Uğur vardan (Eleş- tlrmen): Buyıl fesmalın ilk haftasında suskun da% - ranan seyirci ikinci hafta ha- rekete geçti ve özellikle Çarpışma, Şehvet ve tntı- kam, Sayılarda Boğulmak gibi filmler kapah gışe oy- nadı. Ancak bunlann genel eğilimi için fikir verebile- ceğini sanmıyorum, çünkü Cronenberg, Cox ve Gre- enavvay. festival seyırcısinin 'ne çekse' izleyeceği ısün- ler. Ben kendi adıma özel- likle Emek Sıneması'ndaki filmlenn geçmiş yıllara oranla boş kolruklara oyna- dığını gözlemledim. Bunda festivalin tercihlennin rol oynayıp oynamadıgına ge- lince; Elia Kazan'ın ve ^ri Menzel'in yapıtlanna ilgi yoktu. Fitaş-3 ve Fitaş-5'te oynayan filmler de salonla- nn küçük olması bakımm- dan doluydu. Seneye hem popüler, hem de entelekrü- el seyirciyi kavrayacak filmlere yönelmek mantık- lı olabilir. Aklıma gelen ilk ısım de Alfred Hitchcock. Kişisel olarak 1998'des- por filmleri, westem klasik- leri ve gerilim klasikleri toplu gösterilerinin prog- rainda yer alabileceğini söy- leyebilirim. in nesimleri Dallas'ta I Kültür Servisi - Çalışmalannı 1987 yılından bu yana Amerika'da sürdüren Ertuğnıl Ateş, Dallas kentınde 6-29 mayıs tarihleri arasında kişisel bir resim sergisi gerçekleştirecek. Sanatçının yaklaşık 15 tuval üzerine yağlıboya resminin yer alacağı kapsamlı bir katalog da sergi süresince sanatseverlere sunulacak. Dallas kentindeki bu sergi Internet aracılığıyla tüm dünyaya tanıtılacak ve pazarlanacak. Ertuğrul Ateş'in İnternet adresi şöyle: www. ateş.com.flash. Necatign ŞHP Ödüki Ergülen'in • Kültür Servisi - Şaır Behçet Necatigil anısına geleneksel olarak düzenlenen Necatigil ŞiirÖdülü'nü bu yıl Haydar Ergülen kazandı. Adalet Ağaoğlu, Füsun Akatlı, Cevat Çapan, Doğan Hızlan, Fethi Naci, Hilmı Yavuz ve Tahsin Yücel'den oluşan seçiciler kurulu, bu yılki ödülün '40 Şiir ve Bir' adlı yapıtıyla Ergülen'e verilmesini kararlaştırdı. Ergülen"e ödülü, 1979'da yitirdiğimız Necatigirin doğum günü olan 16 nisan çarşamba günü, Yapı Kredi Sermet Çifter Kütüphanesi'nde düzenlenecek törenle verilecek. Aziz Nesin yeniden İsveccede • STOCKHOUvl(Cumhurivet)-Azız Nesinin 15 öyküsünden oluşan bir kıtap ısveç'in genç yayınevlerinden Leandennalmsten tarafindan "Sizin Memlekette Hiç Eşek Yok mu?' başlığı altında ve Ulla Lundström'ün çevirisıyle yayımlandı Öykülerin seçimini de yapan Lundström. kitabın basın tanıtımında şöyle diyor: "'Aziz Nesin'i bu öykü seckısiyle tanıyın. Hepsi, büyük bır fantezinın ve akıl almaz derecede çarpıcılığm birer örneğı. Politikacılan iğnelerken, zengınlerin ya da hepimizin budalalığıyla alay ederken kullandığı vnrucu ve yalın biçem, okumayı kolaylaştınyor ve okuru güldürüyor. Nesin "le birlikte bir okuma serüvenine atılan hiçbir lsveçli, asla düş kmklığına uğramayacaktır." Landström. daha önce de Orhan Veli'nin şıirlennden oluşan birkıtabı Is'veççeye kazandırmıştı. Isveç Radyosu'nda yapımcılık da yapan yazar, aynı zamanda Demir Özlü'nün eşi. Kutiu Adahdla yanşması sonuçlandı •Kültür Ser\isâ - Tarih ve Toplum dergisi ile FEST Seyahat Acentesi'nin bu yıl Kıbns'ta öldürülen gazeteci Kutlu Adalı anısına düzenlediği 'Gezi Dialan Yanşması" sonuçlandı. Fahri Aral, lsa Çelik, Ara Güler, Sabıt Kalfagil ve Engın Özendes'ten oluşan değerlendirme kurulu binnciliğe "Meksika' diası ile Lütfiye Eroğlu'nu. ıkinciliğe 'Karmandu' diasıyla Deniz Teztel'i. üçüncülüğe ise 'Ispanya' adlı diası ile Edibe Bugra'yı değer gördü. Ödüller bugün Tank Zafer Tunaya Kültür Merkezi'nde saat 18.30'da düzenlenecek törenle sahiplenne verilecek. Yaşar Kemal ödül için İsveç'te ^ ı M •STOCKHOLM (Cumhnriyet)-Yaşar Kemal, İsveç'teki bir vakıf tarafindan verilen "Özgür Söz' ödülünü almak üzere isveç'te. Uppsala'da bulunan Kenne Fant-Özgür Söz Vakfı tarafindan iki yılda bir verilen Monismanien Ödülü'nün bu yılki sahibi olan Yaşar Kemal, çarşamba günü 30 bin Isveç Kronu (500 milyon TL) tutanndaki ödülü alacak. Kemal, törenin ardından Uppsala Üniversitesi'nde bir konuşma yapacak. Kemal'i, Uppsalalı öğrencilere yazar Mehmet Uzun tanıtacak. Etkinlikler akşam yemeğiyle birlikte sürecek. Psikolojinin sanata etkisi • Kültür Servisi - Aylık kültür-sanat dergisi Berfın Bahar. nisan sayısında 'Gerçek Sanatçı' ve "Psikolojınin Sanata Etkisi'ni inceliyor. Derginin kapak konusunu Muzaffer Onıçoğlu'nun konuyia ilgilı yazılan oluşturuyor. Oruçoğlu, 'insanın görünmeyen cevherini, incelik örgüsünde döven bir duygu işçisi" olarak tanımlıyor sanatçıyı. Sanatçının portresini çizdikten sonra, sanatın topluma vansımasını, toplum üzenndeki etkisini ele alıyor. Ibrahim Üçyol ise "Psikolojinin Sanata Etkisi' başlıklı yazısında konuyu toplumsal ve günümüzün değişen değerleri bazında inceliyor. Dergide araştırmacı yazar Abdullah Rıza Ergüven 'Uzayın Dennliğine Doğru: İnsan Tannlaşmaya Başladı' ve Ali thsan Sakmaz 'Güney Kafkasyalı BirTopluluk: Lazlar' başlıkJı yazılanyla yer alıyor. Aydm Doğan Roman Ağaoğlu'na veriHyor • Kültür Servisi - Aydın Doğan adına her yıl 15 nisanda verilmek üzere düzenlenen roman ödülü, bugün düzenlenecek bir törenle Adalet Ağaoğlu'na verilecek. 105basılmış ya da basılmamış yapıt üzerinde çalışan. Vedat Günyol'un başkanlığında Adnan Benk. Cevat Çapan, Nükhet Esen, Talat Halman. Doğan Hızlan, Zeynep Kerman. Fethi Naci, Zeynep Oral, Şara Sayın ve Tahsin Yücel'in yer aldığı seçiciler karulu, 6 milyarTL tutanndaki ödülün Ağaoğlu'nun 'Romantik Bir Viyana Yazı' adlı yapıtma verilmesini kararlaştırmıştı. 'Kapdeş Sofrasr Yunus Emre Kültür Merkezi'nde • Kültür Servisi - Ankara Sanat Tiyatrosu (AST), Yeşim Dorman"ın yazdığı. Rutkay Aziz'in sahnelediği 'Kardeş Sofrası" adlı oyunu 28-29 nisan tarihleri arasında Ataköy Yunus Emre Kültür Merkezi'nde sergileyecek. Yeşim Dorman'ın Mine G. Soulnier'in 'Gülün Öteki Adı' adlı yapıtindan esinlenerek yazdığı 'Kardeş Sofrası' adlı oyunda, tarih boyunca özgürlük adına mücadele edenlerle hiçbir şey üretmeden yaşayanlann karşı karşıya gelişleri, tarihsel belge ve kitaplara dayandmlarak anlatılıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle