01 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHUBİYET 15NİSAN1997SALI KÜLTÜR12 PORTAL DtKMEN GÜRÜN Avrupa'da îki Shakespeare yorumuÜnlü oyuncu Ian Hobn mart sonunda lngıliz Ulusal Tiyatrosu'nda (Royal Nati- onal Theatre) Richard Eyre'in rejisiyle perde açan "Kral Lear"in yıldızı olarak i- lan ediliyor. Basın adeta sözbirliği etrruş- cesıne Holm'un üstün performansı üze- rinde duruyor \e onu *en büyük Lear" olarak ödüllendiriyor. Dönya tiyatrosunun tartışmasızen zorlu rollerinden biri olarak kabul edilen Lear'de Holm'un yorumu bir zafer olarak değerlendiriliyoT. tşin ilginç yanı, Holm'un oyunculuk kariyerinin bir zamanlar sahne korkusu yüzünden sallan- tıya düşmesi. 1976 yılında, Royal Shakes- peare Company tarafından sahnelenen Eu- gene O'NeüTin "The lceman Cometh" (Buzcu Gebyor) adlı oyunu sırasında Holm soyunma odasında bir cenin gibi kıvnlmış, sahneye geri dönemeyeceğini haykınrken bulunmuş. Bugün ise Ian Holm 'The Independenf in eleştirmeni Pa- ulTayior'un dediği gibi "sahneye dönöşü- nümuhteşembirLearQetaçlandıriyon"Ve işte. bızdeki modanın aksine, ancak böy- le üstün bir performansın sonunda sanat- çı ayakta alkışlanıyor. 'The Times', Laurence CMhier ve John Gielgud'un Lear yorumlannın onlann en başanlı rolleri arasında sayılmadığına de- ğinirken Paul Scofiekf in 1960'lannen iyi Lear'lennden biri oldufu üzerinde duru- yor. Son yıllarda öne çıkan isimler ise John VVood, Brian Cax, Richard Briers. Bu rolü yıne başanyla oynamış aktörlerden bin olan Micheal Redgrave'in sözleri ise Le- ar'in nasıl bir demir leblebi olduğunu ta- nımlamaya yetiyor. "Ses eğitiminiz olma- dan vevücut dayanıklılığınızı artürmadan kral Lcar'in provasını bile yapamazsı- nızTlan Holm onun lahtına oturana dek tartışmasız en büyük Lear kabul edilen Anthony Hopkins'e (1986) 100. oyundan sonra sormuş Sir Peter Hall: "Bundan son- ra oynamak istediğin rol nedjr?" Anthony Hopkıns'ın yanıtı ise "KralLear" olmuş... Lear, Micheal IgnatiefTindeyişiyleyaşam, yaşamın anlamı. Ama bu anlamı yakala- mak öylesıne zorki... Yine aynı gazete (The Times) DavTanış Araştırmalan Enstitüsü'nün geçen hafta içinde açıklanan raporundan yola çıkarak lngıliz tiyatro izleyicisi üzerine ilginç sap- tamalarda bulunuyor ve "Herodofun en çok satan kitaplar listesindc yer aldığı bir milletin kendisini uygar olarak nhetemeyc hakkı vardır. İşte biz böyleyiz" diyor. Bu- na bir örnek olarak da üç dakikalık kültü- rün çocuklannın üç saatlik bir Richard Ey- re epiği olan "Kral Lear"i seçmelerinı gösteriyor. Bu ilgiyi. sanat pazanndan yü- rürlükte olankurallara bir karşı direnişola- rak yorumluyor. ÖzeJlikle genç kuşağa yö- nelik bir ilginç saptama da televizyon iz- leyenlerin sayısındaki hızlı düşüş. Buna karşm okuyan ve tiyatroya gidenlerin ora- nındaki artış. Olayın. güzel sanatlar tann- çası Pamas'ın tapmağmın sarp yamaçla- nna doğru bir tırmanış olarak yorumlan- ması ise zarif birbenzetme. Sahnede güç- lü olaylar dizisi. çarpıcı resimJer ve çağ- daş bir dil arayanlar, Shakespeare ile ya- şamayı öğrenmek zorundalar... B ir zamanlar sahne korkusu yüzünden oyunculuk kariyeri sallantıya düşen ünlü oyuncu Ian Holm, İngiliz Ulusal Tiyatrosu'nda Richard Eyre'in rejisiyle perde açan "Kral Lear"deki rolüyle büyük başan kazandı. tngiliz basını, sözbirliği etmişçesine Ian Holm'u 'en büyük Lear' olarak lanse ediyor. Weimer Devlet Tiyatrosu bünyesinde îsmael Ivo Dans Tiyatrosu'nun sahnelediği "Othello", Almanya'nın en politik koreograflanndan Johann Kresnik'in 'dans tiyatrosu' kavramına yeni boyutlar getirdiği bir başyapıt olarak Avrupa'dan dünya sahnelerine uzanıyor. YAZIODASI Bir 'davranış balesi' olarak nitelendirilen 'Othello' (solda) çarpıcı anlatınııyta dikkat çekerken. İngiKere'de "Kral Lear'de Ian Holm ayakta alkışlanıyor. "Kral Lear"de alkışlarla en büyük ilan edilen salt Ian Holm mu? Ünlü yönetmen Richard Eyre'ın yorumu her anlamda güç- lü bir prodüksiyon olarak nitelendiriliyor "Kesinlikk günümüz için bir ovun. İhane- tin keşfi, kadın gücünün anlaümı, bir mil- tetin bölünmesininkaçmdmazsonuçlan ve mirasçılann gü>enilmezliği çağdaş itişki- lerde de söz konusu. Kötümserlik çağında derin bir lezzet" Danstiyatrosundan'Othello' 1996'da NVeimer Devlet Tiyatrosu büp- yesinde Ismael Ivo Dans Tiyatrosu tarafın- dan sergilenen "Otheflo" hâlâ A\Tupa sah- nelennden dünya sahnelenne uzanan bir başyapıt olarak izleniyor. Almanya'nın en politik koreografı olarak anılan Johann Kresnik "Rosa LiKemburg", "Mars", "Francis Bacon r gibi çalışmalardan sonra "Otheüo" ile 'dans tiyatrosu' kavramna yeni bir boyut getiriyor. Johann Kresnik, Brezilyalı siyahi dans- cı Ismael Ivo ile yaptığı çalışmalarda poli- tik ifadelerin vücudu kullanarak aktanl- ması üzerinde durduğunu belirtiyor ve "Vücuttan yola çıkarak günümüzde poU- tikütopyalar ortaya konuİabiür mi?" soru- sunu şöyle yanıtlıyor: "Politikiceriklerin. toplumsal iceriklerin neler olduğu üzerin- de yeniden düşünmeye başlamahyız. Be- denden yola çıkarak ve bedenimizi şimdi- ye dek süregekiiği şekilde kullanmanın dı- şında\eniarayışlara\önelmeliviz. KapHa- list ideolojilerde bugüne dek süregeküği şekliyksürdürecekolursakçahşmalanmı- ZL, vücut yok olur. Yalnızca gençliğin kaçtş yollanna bakmamızgerekiyor. TarikaÜar, uyuşturucu, yönetam noksanlıklaru. İşte o zaman insan bedeninin son 30-40yılda ne- lerle karşılaşügı düşünülebitir." Evet, Jo- hann Kresnık' in dans tıyatrosunayaklaşı- mı bu vurucu çizgileri taşıyor. Farklı bir bakış, farklı bir felsefe, çarpıcı bir anlatım ve bu anlatımın temelinde yatan son dere- cede zengın bir dil. Kresnik koreografile- rinde dinselliğin, ideolojinın, iktidarın ve korkunun girift bileşkelerine yöneliyor. Brezilyalı danscı Ismael Ivo ise "Othel- lo'' ile klasik tiyatro dokusuna sızışının ne- denlerini şöyle açıklıyor: "Ük gençüğim- de operada, th^troda Othello sahneleniş- lerini gördüğümde beni en çok düşündü- ren şey, siyaha bov'anmış bir beyazm bu ro- lü oynamasrydı. Oyunun içinde \ar olan ırkçihkyönü> le degiLsiyaha bo>anmışada- mın bu durumdaki bir siyahın hissedecek- lerini gerçekten ifade edip edemeyeceği so- rusu>1a Ugiteniyordum. Bugün, elbettepek çokbaşka sonı var gündemde. Toplumda- ki yabancımn konumu, toplumsal ahlakın sorgulanışı,rtrH)lojikfarkli)ıklar>-adaDes- demona karakteri; Othello gibi bir yaban- cı> ia scrüven \-aşama>i deneyen bir kadın. kendisine >asak olan bilinmcyenin yolun- da yiirüyen bir sev daİL Öte >andan Othel- lo duygusal. akıllı bir insan. Neden la- go'nun entrikalanna izin veriyor? Othel- lo'nun Desdemona'ya olan aşkı bir kur- rnacadır. Ideallestirmedir. Somut değfldir. Bana göre bir süre sonra neler olduğunun herkes farkına vamor vebelfibir noktadan sonra Othello karaıian başkalanna bıra- kı>or. Ben. sahnede bunun nedenlerinibul- mağa çalışrvorunı''. -OtheUo" bir davraraş baksi' olarak nı- telendinliyor Shakespeare'deki diyalog- lann anlamını siyahi dansçı beden kulla- nırruyla aktanyor. Hiç kımse sahneyi terk etmiyor ve böylelikle kendi kaderinin ta- nıklığını yapıyor. Dramın kavrayıcı gücü- nü hissediyor. Ismael Ivo kendisini Anka Kuşu'na, kanatlı at Pegasus'a benzetirken bu figürlerin kendi kökenleriyle bağlantı- lan üzerinde duruyor. Alvin Aüey'le uzun süre çalışan Ivo. "Vücudumda bir teknik olusnırmadım. tam tersindc \ucudumun tekniği araşürmasına çalıştun" diyor. "Bu dene\imler beni Avrupa'va ve ifade dansı- na vönlendirdi. O zamana kadar bana ta- mamcn yabancı olan dışavurumculuğu keşfettün. Bu, benim için sürekli bir diya- log." Çalışmalannda dramatik gücü aradı- ğını vurgulayan Ismael Ivo "Kisi kendibe- deninin biBncinde olduğu sürece yaradcı- lıkla sıkı sılaya bağlanblı bir enerji yansı- tabüir" diyor. "Bana göre sanatın serma- >esi kişinin nncelikle ortaya atılan sonıyu ka\Ta\abilmesidir, rolü değil. "Koreogra- flkaltyapısınui \ik-> 'in ötesinde Artaud ve Grotavv^ki ilebağlantüı oldugunu vurgula- yan Ismael Ivo "Neden vücut hâlâ bir ta- bu" diye soruyor ve ekliyor: "Performans- lanmda ben suurian yikmaya çahşıyonım. Dansın temeli vücuda giden yoldur, ondan uzaklaşmak değil. Vücudum benim tinsel gücüm, kapılan açmak için anahtanm, Son kapuun ardında da insan var." Evet. sergıiendiği her ülkede uyancılığı. çarpı- cılığı, estetik çizgileriyle dikkatleri üzeri- ne çeken, kadın rollerinin de erkekler ta- rafından yorumlandığı "Otheflo", vücu- dun giysilerden soyunduğu, uygarlıgın kj- lıfindan çıkanldığı ve son kapının ardında insanın insanla yüzleştiği güçlü bir dans tiyatrosu. Afife Tiyatro ÖdMeti'mn acktykmaçûdmuhKültür Servisi - Halk Sigor- ta'nın tiyatroya verdıgi önem kap- samında bu yıl ılkini düzenlediği "Afife Tıyatro Ödülteri"nin aday- lan dün düzenlenen bir basın top- lantısıyla açıklandı. 28 nisan akşa- mı AKM'de düzenlenecek tören- le sahiplerini bulacak ödüllerin adaylannı Prof. Ayşegül YükseL Can Kıraç. Dr. Dİkmen Gürün Uçarer, Hale Kuntay, Prof. Sevda Şener, Doç. SuatOzturna ve Tunç Yalman'dan oluşan seçici kunıl belirledi. 13 dalda belirlenen 4'er adayın açıklandığı toplantıya seçi- cı kurul üyelennden Dr. Dikmen Gürün, Tun^ Yabnan, Hale Kun- tay ve Suat Oztuma, Halk Sigor- ta Genel Müdürü K. Erhan Du- manlı ve Halk Sigorta Sanat Da- nışmanı Haldun Dormende katıl- dı. 13 dalda belirlenen adayiar Yıun en başanh prodüksiyonu: Bir Ata Kralliğım, Histeri. Kühey- lan, Oidıpus Yıhn en başanlı yönetmeni: Ba- şar Sabuncu (Bir Ata Kralliğım), Işıl Kasapoğlu (Abelard ve Helo- ise-Histeri), Murat Karasu (Get- to), Şakir Gürzumar (Küheylan) Yüm en başanlı erkek oyuncu- su: Genco Erkal (Bir Takım Aziz- likler). Haluk Bilginer (Histeri), Haluk Kurdoğlu (Eskimeyen Oyun). Şükran Gûngör (Umut ŞarkJİan) Yduı en başanlı kadın oyuncu- su: Işıl Yücesoy (Orkestra). Ned- ret Güvenç (Eskimeyen Oyun), Tilbe Saran (Abelard ve Heloise), Zuhal Olcay (Histeri) Yıfan en başardı yardıma erkek oyuncusu: Alı Sürmeli (Kadı). Metin Çekrnez (Koca Sınan), Se- lim Naşit Özcan (Histeri), Tuğrul Çetiner (Babaannem 100 yaşında) Yıhn en başanb yardıma kadm oyuncusu: Dolunay Soysert (Sil- vanlı Kadınlar). Elvan Boran (U- mut Şarkılan), Gülsen Tuncer (Küheylan), Tülin Oral (Orkest- ra) Yılın en başardı tnüakal ya da komedi erkek oyuncusu: Cem 28,'nisan akşamı Atatürk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilecek bir törenle sahiplerini bulacak Afife Tiyatro Ödülleri'nin adaylan belirlendi. Yılm en başanlı prodüksiyonlan arasında, "Bir Ata Kralliğım", "Histeri", "Küheylan" ve "Oidipus" bulunuyor. En başanlı yönetmen ödülünü ise Başar Sabuncu, Işıl Kasapoğlu, Murat Karasu ya da Şakir Gürzumar alacak.... Davran (Yeni Baştan), Kaya Akar- su (Babaannen 100 yaşında), Su- at Sungur (Kare As), Volkan Se- vercan (Kare As) Yıhn en başanlı mürikal ya da komedi erkek oyuncusu: Alev Gürzap (Oyun Kanştı), Berna La- çın (Yeni Baştan). llkay Saran (Oyun Kanştı), Sumru Yavrucuk (Kadmlardan Konuşahm) Yıhn en başanh sahne tasanm- cıa: Duygu Sağıroğlu (Histeri- Oyun Kanştı-Abelard ve Heloise- Bir Takım Azizlikler). Ethem Öz- bora (Orkestra). Nurullah Tuncer (Bir Ata Kralliğım), Selçuk Gün- şık (Medea) Yılın en başanh giysi tasanmcı- sı: Canan Göknil (Kuyrukluyıldız Altında), Feyza Zeybek (Silvanlı Kadınlar), Sevim Çavdar (Oidi- pus), Türkan Kafadar (Bir Ata Krallığım) Yıhn en başanh sahne müzigi: Arif Erkin (Bir Takım Azizlik- ler). Cem İdız (Kadı), Melih Ki- bar (Kuyrukluyıldız Altında), Se- lim Atakan (Bir Ata Krallığım-Oi- dipus) Yıhn en başanh ışık tasanmcı- s: Cafer Yiğiter (Histeri). Cahit Kök-Sabahattin Gündoğdu (Oidi- pus), tlhan Ören (Bir Ata Kralli- ğım ),Yakup Çantık (Orkestra) Yıhn en başanlı efekt tasanmo- sı: Ersin Aşar (Kendi Gök Kubbe- miz). Hitay Daycan (Bir AtaKral- lığım-Metro Canavan-Koca Si- nan) Afıfe Ödülleri kapsamında be- lirlenen 13 dal dışında üç de özel ödül veriliyor. Yaşamı boyunca ti- yatro dalında başanh çizgisini sür- dürmüş bir tiyatrocuya verilecek Muhsin Ertuğrul Ödülü Müşfik Kenter'e, başanlı bir kaduı oyun- cuya verilecek olan Nisa Serezli AşkınerÖdûlü de MacideTanır'a verilecek. En başanlı yerli oyun yazanna verilecek olan Cevat Feh- mi Başkut Ödülü'ne ise Istanbul Belediyesı Şehir Tiyatrolan tara- A fife Tiyatro Ödülleri töreninde, Royal Philarmonic Örchestra ünlü şef Thomas Beecham'ın yöneteceği bir konser verecek. îngiltere'nin en başanlı müzisyenlerini bir araya getiren orkestra, 29 nisan akşamı ise Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda şef Julius Rudel yönetiminde halka açık bir konser gerçekleştirecek. frndan sahnelenen 'Ayrdık' adlı oyunu ile Behiç Akdeğergörüldü. Korhan Abay'ın sunacağı ge- cede ödül alan sanatçılar noter hu- zunmda açılacak zarflarla açıkla- nacak. Afife Ödülü'nü kazanan sanatçılara yine tiyatrocu arkadaş- ları tarafından İlhan Koman'ın ölümünün 10. yıldönümü nede- niyle kendisinin Halk Sigorta için yapmış olduğu heykelin minyatü- rü verilecek. Gecenin konuğu Rov^l Philarmonic Örchestra Ödüller arasında Haldun Dor- menve KemalUzun'unhazırladı- ğı Afıfe konulu dramatik fılmin gösterileceği gecenin en önemli konuklan ise gecenin sonunda bır konser verecek olan Royal Phılar- monic Örchestra. Onlü şef Sir Thomas Beecham tarafından 1946 yılında kurulan orkestra Büyük Britanya'nın ulu- sal orkestrası olma unvanını taşı- yor. Kaliteyı çok yönlülükle bir- leştirerek Britanya'nın en yete- nekli müzisyenlerini bünyesinde toplamayı amaçlayan orkestra, 1966 yılında îngiltere Kraliçe- si'nden'Royal* ('Krafiyet') unva- nını aldı. Royal Philarmonic dü- zenli turnelerle etkinliklerini Bri- tanya ve dünyanın çeşitli yerieri- ne ulaştınyor. Halk Sigorta'nın davetlisi olarak Türkiye'ye gele- cek olan orkestra, Afıfe Ödülle- ri 'nden sonra 29 nisan akşamı da halka açık olarak Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nunda bir konser verecek. Royal Phılarmonic Orc- hestra'yı ünlü şef Julius Rudelyö- netecek. Sanatçı Avrupa gelenek- lerini Yeni Dünya'nın görkemlı tarzıyla birleştiren önemli bir mü- zik adamı olarak görülüyor. Plak kayıtlanyla yedi kez Grammy'e a- day gösterilen Rudel bir kez de bu ödülü kazandı. Dünyanın en önemli orkestralanyla çalışmış olan sanatçı, Fransa'dan 'Chevali- er des Art et Letters' unvanını ve Alman ve Avusturya hükümetle- rinden de çeşitli nışanlar ve dün- yanın pek çok ünivcrsitesinden onur doktoralan kazandı. SELİM İLERİ Kıskanmamak, Bağnaz Olmamak Adını vermeyeceğim, bir kitap okuyorum. Yaza- n, belki güzel şiirierdeyazmış, amahep ikinci plan- da kalmış bir şair. Şiir üzerine yazılar bu kitap. Yazar, unutulmuş şa- itiere dönüp bakıyor kimileyin. Onlan yeniden gün- deme getirmeye çalışıyor. Şairleri başka başanla- ra pek ulaşamamış, başanlı 'tek' şiirler üzerinde duruyor. Dahası, otuzlu kırklı yıllann dergilerinde yi- tip gitmiş birtakım şiirleri bugünün okuruna bir- denbire açıyor. Böylesi bir çabaya elbette saygı duyuyoruz. Gelgelelim şair, söz sırası ünlü, ününü korumuş şairiere gelince tutum değiştirmiş. Sözgelimi Ah- met Haşim için söyledikleri: Ahmet Haşim'in bü- yük usta oldugunu kabul ediyor ama, Yahya Ke- mal'in gölgesi bile olamayacağını ileri sürüyor. Bir ara, Behçet Necatigil üzerine de yazmış, i- ki ayn yazı. Necatıgil'ın tıtiz işçiliğine sevgicil yak- laşıyor. Sonra Necatigil şiirini içeriksel açıdan irde- lemiş ve hayli şaşırtıcı bir yargıya varmış: Behçet Necatigil derinlikli bir şair değildi, demeye getiri- yor. Yetinemiyor, Necatigil'in sığlığında karar kılı- yor. Necatigil'e 'Marksist' açıdan yaklaştıklannı var- sayanlar çıkmış, cumhuriyet döneminin bu eşsiz ustasını küçük buriuva olmakla karalamak iste- mişlerdi. Bu kez 'metafizik' açıdan yaklaşılmış ve "Nilüfer" şairi yine hırpalanmış. Oysa Necatigil yerli yerınde duruyor. Daha çok uzun yıllar duracak. Türk şiirinin yüz akı niteliğiyle ayakta kalacak. Adını vermediğim kitapta Cahit Srtkı Tarancı için de üzücü yargılar yer almış. Tarancı'nın pariak bir başlangıçtan sonra gitgıde kendint tekrariadı- ğı, giderek ortalama şiirler yazdığı, nihayet bu şi- irin handiyse batkıya uğradığı vurgulanmış. Acaba öyle mi? Son dönem şiirterinden "Gü- ven"\, şiırin özellikle ilk bölümünü hatırlamaya ça- lıştım: "Bayramdı I Orhan Veli'yle beraberdik I Boğa- ziçi varupunda I Âşiyan 'a gidiyorduk I Fikret'in eli- niöpmeye..." Şu yalınlık, sanatta herkesin varmak istediği 'in- ceiik' noktası değil midir? Kitabın yazarı Tarancı'nın bir noktadan sonra bü- yük duygulara açılamadığını, büyük duyumsayış- lar, algılayışlarla donanmadığını öne sürmüş. Ne- catigil için de aynı şeyi söytüyor, İkinci Yeni şairle- ri için de. Nedir büyük duygular, alımlayışlar, algı- layışlar? Yazar, yıne Yahya Kemal'i örnek gösteri- yor. Elbette: "Bıtsin, hayırtısıyle, bu beyhude sonba- rjar.."dizesinın hayranıyız. Ama Tarana'nın: "Or- han gibi vaktinde gitmek varken" dizesi de çok gü- zel, benim için çok daha pozsuz. Beş altı yıl önceydi, Türk romanı üzerine birkaç ciltlik bir eleştiri kitabı yayımlanmıştı. Kitabın yaza- rı, romanlan, romancılan 'eleştirirken' zaman za- man çok etkileyicı satırtar kaleme getiriyor, roman- "lâr, romancılar gerçekten açımlanıyor, derken tu- tum değişiyor, romanlar, romancılar çoğu kez bil- gisizlikle, basitlikle, dünya görüşlerinden kaynak- lanmış kofluklaria suçlanıyordu. Hüseyin Rahmi de, Halide Edib de, Peyami Safa da, Kemal Tahir de git gıt ortalama roman- cılar konumuna düşürülmekteydi. Bir hayli yadır- gamıştım yazarın tutumunu. Art niyetli bile bul- muştum. Romanlan ben bambaşka okurum. Peyami Sa- fa'nın Sözde K/z/ar'da, Fat/h-Harb/ye'de yada Yal- nızız'da aynı çatıyı yeniden-yeniden kurması, ba- na sorarsanız, bir klişeleşme değil, bir duyumsa- yışın pekiştirilmesidir. Romanlar estetik haz uyan- dırabildikten sonra çatının şu ya da bu şekilde ku- rulmuş olmasının ne önemi olabilir... Ama eleştirmen öyle düşünmüyordu. Böylesi tutumlara edebiyatımızda çok rastlanır: Yaratıcı yazann ille küçümsenmesi adeta 'eteşti- relliğin' kendisi sanılmıştır. Yaratıcı yazarlarımıza gelince, Tarancı, Necatigil örneklerinde olduğu gibi, -okunsunlar, okunmasın- lar- ayakta durmaya devam ediyoriar. Gizli hazine- ler söz konusu. Çalıkuşu romanının 'uyarlama' olduğunu ileri sü- ren görüşe gülüp geçerim. Güzelim Eski Hastalık, Miskinler Tekkesi, ötekiler Resat Nuri'nin çapını kanıtlamaz mı? Üstelik keşke Çalıkuşu gibi uyar- lama romanlanmız daha çok olsa... "Akşam diyordun işte oldu akşam" dizesi Ba- udelaire esintiliymiş, "Al getir ilk sevgiliyi Beşik- taş'tan;" dizesi de mi Baudelaire esinli, esintili?! Takvimde İz Bırakan: "Her kapı açılışında içim titrer; I Bu cadde, bu kalabalık, bu tramvaylarJBirşeylergötürûyorha- yatımızdan!" Cahit Sıtkı Tarancı, Otuz Beş Yaş, Can Yayınlan, 1996. üe-Çete' karikatür yarışması • Kültür Servisi - 23-25 mayıs tarihleri arasında düzenlenecek VI. Türkiye Eczacılık Kongresi kapsamında bir dizi yanşma düzenlendi. Kongre çerçevesinde, seçici kurulunu Tan Oral, Kamil Masaracı, Turgut Çeviker. Ohannes Şaşkal ve eczacı Erki Saygın'ın oluşturduğu 'Re-Çete' başlıklı bir karikatür yanşması da yer alıyor. Amatör ve profesyonel tüm yanşmacılara açık olan yanşmaya en • fazla 3 adet çalışmayla katıhnabilir. Yanşmada birincilik ödülü 50 milyon, ikincilik ödûlü 30 milyon, üçüncülük ödülü ise 20 milyon TL olarak ' belirlendi. Eczacılık KongTesi kapsammda aynca . ' 'Karanlık ve Aydınlık" konulu afiş yanşması, 'Doğa- ' Sevgi-Banş' konulu ilkokul ögrencileri arası resim ' yanşması, 'Gençlik ve Örgütlenme' konulu yazı yanşması düzenlenecek. Yanşmalara son katılım tarihi 16 mayıs 1997. Katılım adresi ise şöyle: VI. Türkiye -A Eczacılık Kongresi Yanşmalar Koordinatörlüğü Halaskargazi Cad. 2878 Osmanbey, Istanbul;Tlf:23101 83. BUGÜN ~~ GÖÇERLER FOTOĞRAF KULÜBÜ'nde saat 19.30'da Tufan Dinarlı'nın 'Beyaz Bir Öykü: Pamuk , lnsanlan' başlıklı dia gösterisi izlenebilir. BILL FRESELL GROUP caz konseri saat 20.30'da CRR Konser Salonu'nda. DtLEK TÜRKER-TİYATRO AYNA' Kuvayı Milliye Kadınlan' adlı oyunu saat 21.00'de Hadi Çaman Yeditepe Oyunculan Sahnesi'nde sergiliyor. SUNAY AKIN ve Volkan Konak, saat 20.30'da Marmara Üniversitesi Alerji-Onkoloji Vakfı'nın düzenlediği etkinlikte yer alacaklar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle