Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHUBİYET 15NİSAN1997SALI
KÜLTÜR12
PORTAL DtKMEN GÜRÜN
Avrupa'da îki Shakespeare yorumuÜnlü oyuncu Ian Hobn mart sonunda
lngıliz Ulusal Tiyatrosu'nda (Royal Nati-
onal Theatre) Richard Eyre'in rejisiyle
perde açan "Kral Lear"in yıldızı olarak i-
lan ediliyor. Basın adeta sözbirliği etrruş-
cesıne Holm'un üstün performansı üze-
rinde duruyor \e onu *en büyük Lear"
olarak ödüllendiriyor. Dönya tiyatrosunun
tartışmasızen zorlu rollerinden biri olarak
kabul edilen Lear'de Holm'un yorumu bir
zafer olarak değerlendiriliyoT. tşin ilginç
yanı, Holm'un oyunculuk kariyerinin bir
zamanlar sahne korkusu yüzünden sallan-
tıya düşmesi. 1976 yılında, Royal Shakes-
peare Company tarafından sahnelenen Eu-
gene O'NeüTin "The lceman Cometh"
(Buzcu Gebyor) adlı oyunu sırasında
Holm soyunma odasında bir cenin gibi
kıvnlmış, sahneye geri dönemeyeceğini
haykınrken bulunmuş. Bugün ise Ian
Holm 'The Independenf in eleştirmeni Pa-
ulTayior'un dediği gibi "sahneye dönöşü-
nümuhteşembirLearQetaçlandıriyon"Ve
işte. bızdeki modanın aksine, ancak böy-
le üstün bir performansın sonunda sanat-
çı ayakta alkışlanıyor.
'The Times', Laurence CMhier ve John
Gielgud'un Lear yorumlannın onlann en
başanlı rolleri arasında sayılmadığına de-
ğinirken Paul Scofiekf in 1960'lannen iyi
Lear'lennden biri oldufu üzerinde duru-
yor. Son yıllarda öne çıkan isimler ise John
VVood, Brian Cax, Richard Briers. Bu rolü
yıne başanyla oynamış aktörlerden bin
olan Micheal Redgrave'in sözleri ise Le-
ar'in nasıl bir demir leblebi olduğunu ta-
nımlamaya yetiyor. "Ses eğitiminiz olma-
dan vevücut dayanıklılığınızı artürmadan
kral Lcar'in provasını bile yapamazsı-
nızTlan Holm onun lahtına oturana dek
tartışmasız en büyük Lear kabul edilen
Anthony Hopkins'e (1986) 100. oyundan
sonra sormuş Sir Peter Hall: "Bundan son-
ra oynamak istediğin rol nedjr?" Anthony
Hopkıns'ın yanıtı ise "KralLear" olmuş...
Lear, Micheal IgnatiefTindeyişiyleyaşam,
yaşamın anlamı. Ama bu anlamı yakala-
mak öylesıne zorki...
Yine aynı gazete (The Times) DavTanış
Araştırmalan Enstitüsü'nün geçen hafta
içinde açıklanan raporundan yola çıkarak
lngıliz tiyatro izleyicisi üzerine ilginç sap-
tamalarda bulunuyor ve "Herodofun en
çok satan kitaplar listesindc yer aldığı bir
milletin kendisini uygar olarak nhetemeyc
hakkı vardır. İşte biz böyleyiz" diyor. Bu-
na bir örnek olarak da üç dakikalık kültü-
rün çocuklannın üç saatlik bir Richard Ey-
re epiği olan "Kral Lear"i seçmelerinı
gösteriyor. Bu ilgiyi. sanat pazanndan yü-
rürlükte olankurallara bir karşı direnişola-
rak yorumluyor. ÖzeJlikle genç kuşağa yö-
nelik bir ilginç saptama da televizyon iz-
leyenlerin sayısındaki hızlı düşüş. Buna
karşm okuyan ve tiyatroya gidenlerin ora-
nındaki artış. Olayın. güzel sanatlar tann-
çası Pamas'ın tapmağmın sarp yamaçla-
nna doğru bir tırmanış olarak yorumlan-
ması ise zarif birbenzetme. Sahnede güç-
lü olaylar dizisi. çarpıcı resimJer ve çağ-
daş bir dil arayanlar, Shakespeare ile ya-
şamayı öğrenmek zorundalar...
B ir zamanlar sahne korkusu yüzünden oyunculuk
kariyeri sallantıya düşen ünlü oyuncu Ian Holm, İngiliz
Ulusal Tiyatrosu'nda Richard Eyre'in rejisiyle perde
açan "Kral Lear"deki rolüyle büyük başan kazandı.
tngiliz basını, sözbirliği etmişçesine Ian Holm'u 'en
büyük Lear' olarak lanse ediyor.
Weimer Devlet Tiyatrosu bünyesinde îsmael Ivo Dans
Tiyatrosu'nun sahnelediği "Othello", Almanya'nın en
politik koreograflanndan Johann Kresnik'in 'dans
tiyatrosu' kavramına yeni boyutlar getirdiği bir başyapıt
olarak Avrupa'dan dünya sahnelerine uzanıyor.
YAZIODASI
Bir 'davranış balesi' olarak nitelendirilen 'Othello' (solda) çarpıcı anlatınııyta dikkat çekerken. İngiKere'de "Kral Lear'de Ian Holm ayakta alkışlanıyor.
"Kral Lear"de alkışlarla en büyük ilan
edilen salt Ian Holm mu? Ünlü yönetmen
Richard Eyre'ın yorumu her anlamda güç-
lü bir prodüksiyon olarak nitelendiriliyor
"Kesinlikk günümüz için bir ovun. İhane-
tin keşfi, kadın gücünün anlaümı, bir mil-
tetin bölünmesininkaçmdmazsonuçlan ve
mirasçılann gü>enilmezliği çağdaş itişki-
lerde de söz konusu. Kötümserlik çağında
derin bir lezzet"
Danstiyatrosundan'Othello'
1996'da NVeimer Devlet Tiyatrosu büp-
yesinde Ismael Ivo Dans Tiyatrosu tarafın-
dan sergilenen "Otheflo" hâlâ A\Tupa sah-
nelennden dünya sahnelenne uzanan bir
başyapıt olarak izleniyor. Almanya'nın en
politik koreografı olarak anılan Johann
Kresnik "Rosa LiKemburg", "Mars",
"Francis Bacon
r
gibi çalışmalardan sonra
"Otheüo" ile 'dans tiyatrosu' kavramna
yeni bir boyut getiriyor.
Johann Kresnik, Brezilyalı siyahi dans-
cı Ismael Ivo ile yaptığı çalışmalarda poli-
tik ifadelerin vücudu kullanarak aktanl-
ması üzerinde durduğunu belirtiyor ve
"Vücuttan yola çıkarak günümüzde poU-
tikütopyalar ortaya konuİabiür mi?" soru-
sunu şöyle yanıtlıyor: "Politikiceriklerin.
toplumsal iceriklerin neler olduğu üzerin-
de yeniden düşünmeye başlamahyız. Be-
denden yola çıkarak ve bedenimizi şimdi-
ye dek süregekiiği şekilde kullanmanın dı-
şında\eniarayışlara\önelmeliviz. KapHa-
list ideolojilerde bugüne dek süregeküği
şekliyksürdürecekolursakçahşmalanmı-
ZL, vücut yok olur. Yalnızca gençliğin kaçtş
yollanna bakmamızgerekiyor. TarikaÜar,
uyuşturucu, yönetam noksanlıklaru. İşte o
zaman insan bedeninin son 30-40yılda ne-
lerle karşılaşügı düşünülebitir." Evet, Jo-
hann Kresnık' in dans tıyatrosunayaklaşı-
mı bu vurucu çizgileri taşıyor. Farklı bir
bakış, farklı bir felsefe, çarpıcı bir anlatım
ve bu anlatımın temelinde yatan son dere-
cede zengın bir dil. Kresnik koreografile-
rinde dinselliğin, ideolojinın, iktidarın ve
korkunun girift bileşkelerine yöneliyor.
Brezilyalı danscı Ismael Ivo ise "Othel-
lo'' ile klasik tiyatro dokusuna sızışının ne-
denlerini şöyle açıklıyor: "Ük gençüğim-
de operada, th^troda Othello sahneleniş-
lerini gördüğümde beni en çok düşündü-
ren şey, siyaha bov'anmış bir beyazm bu ro-
lü oynamasrydı. Oyunun içinde \ar olan
ırkçihkyönü> le degiLsiyaha bo>anmışada-
mın bu durumdaki bir siyahın hissedecek-
lerini gerçekten ifade edip edemeyeceği so-
rusu>1a Ugiteniyordum. Bugün, elbettepek
çokbaşka sonı var gündemde. Toplumda-
ki yabancımn konumu, toplumsal ahlakın
sorgulanışı,rtrH)lojikfarkli)ıklar>-adaDes-
demona karakteri; Othello gibi bir yaban-
cı> ia scrüven \-aşama>i deneyen bir kadın.
kendisine >asak olan bilinmcyenin yolun-
da yiirüyen bir sev daİL Öte >andan Othel-
lo duygusal. akıllı bir insan. Neden la-
go'nun entrikalanna izin veriyor? Othel-
lo'nun Desdemona'ya olan aşkı bir kur-
rnacadır. Ideallestirmedir. Somut değfldir.
Bana göre bir süre sonra neler olduğunun
herkes farkına vamor vebelfibir noktadan
sonra Othello karaıian başkalanna bıra-
kı>or. Ben. sahnede bunun nedenlerinibul-
mağa çalışrvorunı''.
-OtheUo" bir davraraş baksi' olarak nı-
telendinliyor Shakespeare'deki diyalog-
lann anlamını siyahi dansçı beden kulla-
nırruyla aktanyor. Hiç kımse sahneyi terk
etmiyor ve böylelikle kendi kaderinin ta-
nıklığını yapıyor. Dramın kavrayıcı gücü-
nü hissediyor. Ismael Ivo kendisini Anka
Kuşu'na, kanatlı at Pegasus'a benzetirken
bu figürlerin kendi kökenleriyle bağlantı-
lan üzerinde duruyor. Alvin Aüey'le uzun
süre çalışan Ivo. "Vücudumda bir teknik
olusnırmadım. tam tersindc \ucudumun
tekniği araşürmasına çalıştun" diyor. "Bu
dene\imler beni Avrupa'va ve ifade dansı-
na vönlendirdi. O zamana kadar bana ta-
mamcn yabancı olan dışavurumculuğu
keşfettün. Bu, benim için sürekli bir diya-
log." Çalışmalannda dramatik gücü aradı-
ğını vurgulayan Ismael Ivo "Kisi kendibe-
deninin biBncinde olduğu sürece yaradcı-
lıkla sıkı sılaya bağlanblı bir enerji yansı-
tabüir" diyor. "Bana göre sanatın serma-
>esi kişinin nncelikle ortaya atılan sonıyu
ka\Ta\abilmesidir, rolü değil. "Koreogra-
flkaltyapısınui \ik-> 'in ötesinde Artaud ve
Grotavv^ki ilebağlantüı oldugunu vurgula-
yan Ismael Ivo "Neden vücut hâlâ bir ta-
bu" diye soruyor ve ekliyor: "Performans-
lanmda ben suurian yikmaya çahşıyonım.
Dansın temeli vücuda giden yoldur, ondan
uzaklaşmak değil. Vücudum benim tinsel
gücüm, kapılan açmak için anahtanm,
Son kapuun ardında da insan var." Evet.
sergıiendiği her ülkede uyancılığı. çarpı-
cılığı, estetik çizgileriyle dikkatleri üzeri-
ne çeken, kadın rollerinin de erkekler ta-
rafından yorumlandığı "Otheflo", vücu-
dun giysilerden soyunduğu, uygarlıgın kj-
lıfindan çıkanldığı ve son kapının ardında
insanın insanla yüzleştiği güçlü bir dans
tiyatrosu.
Afife Tiyatro ÖdMeti'mn acktykmaçûdmuhKültür Servisi - Halk Sigor-
ta'nın tiyatroya verdıgi önem kap-
samında bu yıl ılkini düzenlediği
"Afife Tıyatro Ödülteri"nin aday-
lan dün düzenlenen bir basın top-
lantısıyla açıklandı. 28 nisan akşa-
mı AKM'de düzenlenecek tören-
le sahiplerini bulacak ödüllerin
adaylannı Prof. Ayşegül YükseL
Can Kıraç. Dr. Dİkmen Gürün
Uçarer, Hale Kuntay, Prof. Sevda
Şener, Doç. SuatOzturna ve Tunç
Yalman'dan oluşan seçici kunıl
belirledi. 13 dalda belirlenen 4'er
adayın açıklandığı toplantıya seçi-
cı kurul üyelennden Dr. Dikmen
Gürün, Tun^ Yabnan, Hale Kun-
tay ve Suat Oztuma, Halk Sigor-
ta Genel Müdürü K. Erhan Du-
manlı ve Halk Sigorta Sanat Da-
nışmanı Haldun Dormende katıl-
dı.
13 dalda belirlenen
adayiar
Yıun en başanh prodüksiyonu:
Bir Ata Kralliğım, Histeri. Kühey-
lan, Oidıpus
Yıhn en başanlı yönetmeni: Ba-
şar Sabuncu (Bir Ata Kralliğım),
Işıl Kasapoğlu (Abelard ve Helo-
ise-Histeri), Murat Karasu (Get-
to), Şakir Gürzumar (Küheylan)
Yüm en başanlı erkek oyuncu-
su: Genco Erkal (Bir Takım Aziz-
likler). Haluk Bilginer (Histeri),
Haluk Kurdoğlu (Eskimeyen
Oyun). Şükran Gûngör (Umut
ŞarkJİan)
Yduı en başanlı kadın oyuncu-
su: Işıl Yücesoy (Orkestra). Ned-
ret Güvenç (Eskimeyen Oyun),
Tilbe Saran (Abelard ve Heloise),
Zuhal Olcay (Histeri)
Yıfan en başardı yardıma erkek
oyuncusu: Alı Sürmeli (Kadı).
Metin Çekrnez (Koca Sınan), Se-
lim Naşit Özcan (Histeri), Tuğrul
Çetiner (Babaannem 100 yaşında)
Yıhn en başanb yardıma kadm
oyuncusu: Dolunay Soysert (Sil-
vanlı Kadınlar). Elvan Boran (U-
mut Şarkılan), Gülsen Tuncer
(Küheylan), Tülin Oral (Orkest-
ra)
Yılın en başardı tnüakal ya da
komedi erkek oyuncusu: Cem
28,'nisan akşamı
Atatürk Kültür
Merkezi'nde
gerçekleştirilecek bir
törenle sahiplerini bulacak
Afife Tiyatro Ödülleri'nin
adaylan belirlendi. Yılm
en başanlı prodüksiyonlan
arasında, "Bir Ata
Kralliğım", "Histeri",
"Küheylan" ve "Oidipus"
bulunuyor. En başanlı
yönetmen ödülünü ise
Başar Sabuncu, Işıl
Kasapoğlu, Murat Karasu
ya da Şakir Gürzumar
alacak....
Davran (Yeni Baştan), Kaya Akar-
su (Babaannen 100 yaşında), Su-
at Sungur (Kare As), Volkan Se-
vercan (Kare As)
Yıhn en başanlı mürikal ya da
komedi erkek oyuncusu: Alev
Gürzap (Oyun Kanştı), Berna La-
çın (Yeni Baştan). llkay Saran
(Oyun Kanştı), Sumru Yavrucuk
(Kadmlardan Konuşahm)
Yıhn en başanh sahne tasanm-
cıa: Duygu Sağıroğlu (Histeri-
Oyun Kanştı-Abelard ve Heloise-
Bir Takım Azizlikler). Ethem Öz-
bora (Orkestra). Nurullah Tuncer
(Bir Ata Kralliğım), Selçuk Gün-
şık (Medea)
Yılın en başanh giysi tasanmcı-
sı: Canan Göknil (Kuyrukluyıldız
Altında), Feyza Zeybek (Silvanlı
Kadınlar), Sevim Çavdar (Oidi-
pus), Türkan Kafadar (Bir Ata
Krallığım)
Yıhn en başanh sahne müzigi:
Arif Erkin (Bir Takım Azizlik-
ler). Cem İdız (Kadı), Melih Ki-
bar (Kuyrukluyıldız Altında), Se-
lim Atakan (Bir Ata Krallığım-Oi-
dipus)
Yıhn en başanh ışık tasanmcı-
s: Cafer Yiğiter (Histeri). Cahit
Kök-Sabahattin Gündoğdu (Oidi-
pus), tlhan Ören (Bir Ata Kralli-
ğım ),Yakup Çantık (Orkestra)
Yıhn en başanlı efekt tasanmo-
sı: Ersin Aşar (Kendi Gök Kubbe-
miz). Hitay Daycan (Bir AtaKral-
lığım-Metro Canavan-Koca Si-
nan)
Afıfe Ödülleri kapsamında be-
lirlenen 13 dal dışında üç de özel
ödül veriliyor. Yaşamı boyunca ti-
yatro dalında başanh çizgisini sür-
dürmüş bir tiyatrocuya verilecek
Muhsin Ertuğrul Ödülü Müşfik
Kenter'e, başanlı bir kaduı oyun-
cuya verilecek olan Nisa Serezli
AşkınerÖdûlü de MacideTanır'a
verilecek. En başanlı yerli oyun
yazanna verilecek olan Cevat Feh-
mi Başkut Ödülü'ne ise Istanbul
Belediyesı Şehir Tiyatrolan tara-
A fife Tiyatro Ödülleri
töreninde, Royal
Philarmonic Örchestra
ünlü şef Thomas
Beecham'ın yöneteceği
bir konser verecek.
îngiltere'nin en başanlı
müzisyenlerini
bir araya getiren
orkestra,
29 nisan akşamı ise
Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nda şef
Julius Rudel yönetiminde
halka açık bir konser
gerçekleştirecek.
frndan sahnelenen 'Ayrdık' adlı
oyunu ile Behiç Akdeğergörüldü.
Korhan Abay'ın sunacağı ge-
cede ödül alan sanatçılar noter hu-
zunmda açılacak zarflarla açıkla-
nacak. Afife Ödülü'nü kazanan
sanatçılara yine tiyatrocu arkadaş-
ları tarafından İlhan Koman'ın
ölümünün 10. yıldönümü nede-
niyle kendisinin Halk Sigorta için
yapmış olduğu heykelin minyatü-
rü verilecek.
Gecenin konuğu Rov^l
Philarmonic Örchestra
Ödüller arasında Haldun Dor-
menve KemalUzun'unhazırladı-
ğı Afıfe konulu dramatik fılmin
gösterileceği gecenin en önemli
konuklan ise gecenin sonunda bır
konser verecek olan Royal Phılar-
monic Örchestra.
Onlü şef Sir Thomas Beecham
tarafından 1946 yılında kurulan
orkestra Büyük Britanya'nın ulu-
sal orkestrası olma unvanını taşı-
yor. Kaliteyı çok yönlülükle bir-
leştirerek Britanya'nın en yete-
nekli müzisyenlerini bünyesinde
toplamayı amaçlayan orkestra,
1966 yılında îngiltere Kraliçe-
si'nden'Royal* ('Krafiyet') unva-
nını aldı. Royal Philarmonic dü-
zenli turnelerle etkinliklerini Bri-
tanya ve dünyanın çeşitli yerieri-
ne ulaştınyor. Halk Sigorta'nın
davetlisi olarak Türkiye'ye gele-
cek olan orkestra, Afıfe Ödülle-
ri 'nden sonra 29 nisan akşamı da
halka açık olarak Cemal Reşit Rey
Konser Salonu'nunda bir konser
verecek. Royal Phılarmonic Orc-
hestra'yı ünlü şef Julius Rudelyö-
netecek. Sanatçı Avrupa gelenek-
lerini Yeni Dünya'nın görkemlı
tarzıyla birleştiren önemli bir mü-
zik adamı olarak görülüyor. Plak
kayıtlanyla yedi kez Grammy'e a-
day gösterilen Rudel bir kez de bu
ödülü kazandı. Dünyanın en
önemli orkestralanyla çalışmış
olan sanatçı, Fransa'dan 'Chevali-
er des Art et Letters' unvanını ve
Alman ve Avusturya hükümetle-
rinden de çeşitli nışanlar ve dün-
yanın pek çok ünivcrsitesinden
onur doktoralan kazandı.
SELİM İLERİ
Kıskanmamak, Bağnaz
Olmamak
Adını vermeyeceğim, bir kitap okuyorum. Yaza-
n, belki güzel şiirierdeyazmış, amahep ikinci plan-
da kalmış bir şair.
Şiir üzerine yazılar bu kitap. Yazar, unutulmuş şa-
itiere dönüp bakıyor kimileyin. Onlan yeniden gün-
deme getirmeye çalışıyor. Şairleri başka başanla-
ra pek ulaşamamış, başanlı 'tek' şiirler üzerinde
duruyor. Dahası, otuzlu kırklı yıllann dergilerinde yi-
tip gitmiş birtakım şiirleri bugünün okuruna bir-
denbire açıyor.
Böylesi bir çabaya elbette saygı duyuyoruz.
Gelgelelim şair, söz sırası ünlü, ününü korumuş
şairiere gelince tutum değiştirmiş. Sözgelimi Ah-
met Haşim için söyledikleri: Ahmet Haşim'in bü-
yük usta oldugunu kabul ediyor ama, Yahya Ke-
mal'in gölgesi bile olamayacağını ileri sürüyor.
Bir ara, Behçet Necatigil üzerine de yazmış, i-
ki ayn yazı. Necatıgil'ın tıtiz işçiliğine sevgicil yak-
laşıyor. Sonra Necatigil şiirini içeriksel açıdan irde-
lemiş ve hayli şaşırtıcı bir yargıya varmış: Behçet
Necatigil derinlikli bir şair değildi, demeye getiri-
yor. Yetinemiyor, Necatigil'in sığlığında karar kılı-
yor.
Necatigil'e 'Marksist' açıdan yaklaştıklannı var-
sayanlar çıkmış, cumhuriyet döneminin bu eşsiz
ustasını küçük buriuva olmakla karalamak iste-
mişlerdi. Bu kez 'metafizik' açıdan yaklaşılmış ve
"Nilüfer" şairi yine hırpalanmış.
Oysa Necatigil yerli yerınde duruyor. Daha çok
uzun yıllar duracak. Türk şiirinin yüz akı niteliğiyle
ayakta kalacak.
Adını vermediğim kitapta Cahit Srtkı Tarancı
için de üzücü yargılar yer almış. Tarancı'nın pariak
bir başlangıçtan sonra gitgıde kendint tekrariadı-
ğı, giderek ortalama şiirler yazdığı, nihayet bu şi-
irin handiyse batkıya uğradığı vurgulanmış.
Acaba öyle mi? Son dönem şiirterinden "Gü-
ven"\, şiırin özellikle ilk bölümünü hatırlamaya ça-
lıştım:
"Bayramdı I Orhan Veli'yle beraberdik I Boğa-
ziçi varupunda I Âşiyan 'a gidiyorduk I Fikret'in eli-
niöpmeye..."
Şu yalınlık, sanatta herkesin varmak istediği 'in-
ceiik' noktası değil midir?
Kitabın yazarı Tarancı'nın bir noktadan sonra bü-
yük duygulara açılamadığını, büyük duyumsayış-
lar, algılayışlarla donanmadığını öne sürmüş. Ne-
catigil için de aynı şeyi söytüyor, İkinci Yeni şairle-
ri için de. Nedir büyük duygular, alımlayışlar, algı-
layışlar? Yazar, yıne Yahya Kemal'i örnek gösteri-
yor.
Elbette: "Bıtsin, hayırtısıyle, bu beyhude sonba-
rjar.."dizesinın hayranıyız. Ama Tarana'nın: "Or-
han gibi vaktinde gitmek varken" dizesi de çok gü-
zel, benim için çok daha pozsuz.
Beş altı yıl önceydi, Türk romanı üzerine birkaç
ciltlik bir eleştiri kitabı yayımlanmıştı. Kitabın yaza-
rı, romanlan, romancılan 'eleştirirken' zaman za-
man çok etkileyicı satırtar kaleme getiriyor, roman-
"lâr, romancılar gerçekten açımlanıyor, derken tu-
tum değişiyor, romanlar, romancılar çoğu kez bil-
gisizlikle, basitlikle, dünya görüşlerinden kaynak-
lanmış kofluklaria suçlanıyordu.
Hüseyin Rahmi de, Halide Edib de, Peyami
Safa da, Kemal Tahir de git gıt ortalama roman-
cılar konumuna düşürülmekteydi. Bir hayli yadır-
gamıştım yazarın tutumunu. Art niyetli bile bul-
muştum.
Romanlan ben bambaşka okurum. Peyami Sa-
fa'nın Sözde K/z/ar'da, Fat/h-Harb/ye'de yada Yal-
nızız'da aynı çatıyı yeniden-yeniden kurması, ba-
na sorarsanız, bir klişeleşme değil, bir duyumsa-
yışın pekiştirilmesidir. Romanlar estetik haz uyan-
dırabildikten sonra çatının şu ya da bu şekilde ku-
rulmuş olmasının ne önemi olabilir...
Ama eleştirmen öyle düşünmüyordu.
Böylesi tutumlara edebiyatımızda çok rastlanır:
Yaratıcı yazann ille küçümsenmesi adeta 'eteşti-
relliğin' kendisi sanılmıştır.
Yaratıcı yazarlarımıza gelince, Tarancı, Necatigil
örneklerinde olduğu gibi, -okunsunlar, okunmasın-
lar- ayakta durmaya devam ediyoriar. Gizli hazine-
ler söz konusu.
Çalıkuşu romanının 'uyarlama' olduğunu ileri sü-
ren görüşe gülüp geçerim. Güzelim Eski Hastalık,
Miskinler Tekkesi, ötekiler Resat Nuri'nin çapını
kanıtlamaz mı? Üstelik keşke Çalıkuşu gibi uyar-
lama romanlanmız daha çok olsa...
"Akşam diyordun işte oldu akşam" dizesi Ba-
udelaire esintiliymiş, "Al getir ilk sevgiliyi Beşik-
taş'tan;" dizesi de mi Baudelaire esinli, esintili?!
Takvimde İz Bırakan:
"Her kapı açılışında içim titrer; I Bu cadde, bu
kalabalık, bu tramvaylarJBirşeylergötürûyorha-
yatımızdan!" Cahit Sıtkı Tarancı, Otuz Beş Yaş,
Can Yayınlan, 1996.
üe-Çete' karikatür yarışması
• Kültür Servisi - 23-25 mayıs tarihleri arasında
düzenlenecek VI. Türkiye Eczacılık Kongresi
kapsamında bir dizi yanşma düzenlendi. Kongre
çerçevesinde, seçici kurulunu Tan Oral, Kamil
Masaracı, Turgut Çeviker. Ohannes Şaşkal ve eczacı
Erki Saygın'ın oluşturduğu 'Re-Çete' başlıklı bir
karikatür yanşması da yer alıyor. Amatör ve
profesyonel tüm yanşmacılara açık olan yanşmaya en •
fazla 3 adet çalışmayla katıhnabilir. Yanşmada
birincilik ödülü 50 milyon, ikincilik ödûlü
30 milyon, üçüncülük ödülü ise 20 milyon TL olarak '
belirlendi. Eczacılık KongTesi kapsammda aynca . '
'Karanlık ve Aydınlık" konulu afiş yanşması, 'Doğa- '
Sevgi-Banş' konulu ilkokul ögrencileri arası resim '
yanşması, 'Gençlik ve Örgütlenme' konulu yazı
yanşması düzenlenecek. Yanşmalara son katılım tarihi
16 mayıs 1997. Katılım adresi ise şöyle: VI. Türkiye -A
Eczacılık Kongresi Yanşmalar Koordinatörlüğü
Halaskargazi Cad. 2878 Osmanbey,
Istanbul;Tlf:23101 83.
BUGÜN ~~
GÖÇERLER FOTOĞRAF KULÜBÜ'nde saat
19.30'da Tufan Dinarlı'nın 'Beyaz Bir Öykü: Pamuk ,
lnsanlan' başlıklı dia gösterisi izlenebilir.
BILL FRESELL GROUP caz konseri saat 20.30'da
CRR Konser Salonu'nda.
DtLEK TÜRKER-TİYATRO AYNA' Kuvayı Milliye
Kadınlan' adlı oyunu saat 21.00'de Hadi Çaman
Yeditepe Oyunculan Sahnesi'nde sergiliyor.
SUNAY AKIN ve Volkan Konak, saat 20.30'da
Marmara Üniversitesi Alerji-Onkoloji Vakfı'nın
düzenlediği etkinlikte yer alacaklar.