Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 8 MART 1997 CUMARTESİ
HABERLER
Itirafçı Bilgiç'ten, eski Yüksekova Tabur Komutam Mehmet Emin Yurdakul'a suçlama
'Uyuşturacularısatbrdı
9
ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Yük-
sekova'da ortaya çıkan "özel tim-itirafçı-
kDnıcu"çetesinın kilit ısmı PKK itirafçısı
"Havar" kod adlı Kahraman Bilgk;. gözal-
tına ahndığı sırada verdığı ılk ifadede. il-
çenin eski Tabur Komutanı MehmetEmin
YnrdakuTun, operasyonlarda ele geçiri-
len uyuşturucuyu büyük şehirlerde sattır-
dıgını öne sûrdü.
Yüksekova çetesi soruşturmasını yürü-
ten Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahke-
mesı (DGM) Başsavcısı Nihat Çakır'ın
"Susurluk'tan kat kat önemli" olarak de-
ğerlendirdiği olayın kilit ismi Kahraman
Bilgiç, geçen > ıhn ekim ayında Yükseko-
va emniyetinde verdıği ifadede. yöredeki
asken yetkililere ağır suçlamalarda bulun-
muştu. Yaklaşıkbiryıl kadarönce SınırTa-
bur Komutanı Yarbay Kamber Oğur'un
kendisine *Gelbirekipkurahm,PKKadı-
na para topiayalun" önerisınde bulundu-
ğunu anlatan Bilgiç, ıtirafçı olduktan son-
ra şu olaylara tanık olduğunu söyledı:
- Ben Jandarma Astsubay Yücel Kara-
demir'ı 1995 yılından beri tanımaktayım.
Gitmeden önce kendisiyle şöyle bir ko-
nuşmamız geçmiştı: "Bendeçoksilah var.
Ben buradan gidince,sen, Konyah Hilmi ve
l şakfa Fikret beraber mafya kuranz. Zırh-
h araclara yani banka araçlanna bendeki
silahla ateş ederek paralan kapanz." Ba-
na gitmeden kendı el yazısıyla yazdığı not-
ta telefon numarasını ve sılahlan yazdı.
Bu silahlar şunlardır. "6 adet lav, 1 bomba
atar, 1 arbiki, 2 kalaşnikof. 2 tabanca, 1 uzi
Cete
dislerini
gösteriyor1
DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu>
Yüksekova çetesini ortaya çıkartan ıstihba-
rat astsubayı Hüseyin Oguz'urı avukatı Ya-
şarAKürk,müvekkilmin Elazığ 8. Kolordu
Askeri Savcüığı'nca 'yalan beyandabulun-
mak' suçundan tutuklanması istemiyle as-
keri mahkemeye sevk edilmesini sert bir
dilleeleştirdi.
Hukuk ihlallerini önkmeye çalışan Hü-
seyin Oğuz'un amirlerinden takdir bekledi-
ği anda hakkında soruştUTma açılmasına bir
anlam veremediğini belirten avukatı Yaşar
Altürk, müvekkili hakkında dava açılması
girişimini eleştirdi. Yüksekova çetesi olarak
bilinen suç örgütünün ortaya çıkanldığı sor-
gulamalara, Hüseyin Oğuz'un da katıldığı-
nı belirten avukat Yaşar Altûrk şunlan söy-
ledi: "Müvekkflim. kanldığı sorguiama ne-
deni> k edindiğt bHgj, gorgü ve duyumlan
Jandarma Genel Komutanhğı Adfl Miişa-
\irBgi, Diyarbalar Devlet Güvenlik Mahke-
mesi Başsavcılığı ve TB.MM Susurtuk Ko-
misyonu'na sunmuştur. Yüksekova çetesiy-
le ilgiH olarak topianan deliler karsısnda,
çete içinde yer alan baa ûst düzey görevtüe-
rin klari vönden açığaabnmalan veadüyön-
den tutuklanmalannın beklendiği sırada,
bunlara dokunulmamıştır. Bu çete mensup-
lan, kamudaki göçlerini pervasız bir şeki-
de kullanmaya halen devanı ediyorlar." Çe-
tenin bu gücünü biidiğı halde, Hüseyin
Oğuz'un, "görev ükderme bağü, sorumlu
bir yurttaş orneği sergüediğini ve bu davra-
nışı nedeniyte de kamu vkdanmda Ödüllen-
dirildiğiıır anlatan Yaşar Altürk şöyle de-
vam etti: "Amirlerden takdir beklediği bir
sırada Hüseyin Oğuz hakkında sorus,turma
açünuştır. Soçu ortaya çıkaranlara hesapso-
rulmasL çete>ecesaret pompahyor. Bu cesa-
retlc çete, dislerini yeniden gösteriyor. Oysa
ceza adaletinin amacı. suçlan önlemek. suç-
luyu belirlemek vekamu vicdamnı iknaede-
bilecek yapünmlan uygulamakür. Temiz
toplum isteklerinin çığgibibüyüdüğü günü-
müzde kamuoyu. yönetim organlanndan
hukukve adaletsonımluluğu bekliyor. Uğur
Mumcu olayında tanık sorgulannuşn, şün-
di de sorgocu sorgulanıyon"
marka tabanca."
- Tabur komutanı Mehmet Emin Yurda-
kul komutasında yapılan bir operasyonda
13 kılo eroın 4 tabanca Konuklu köyünde
yakalandı. Eromi bizzat ben tavuk küme-
sinden çıkarmıştım. Bu eroinin yanında 4
tabanca vardı. Eroin sahipleri geceden bı-
rakıldı. Tabancalann 3'ünü tabur komuta-
nı götürdü. Bıri 14'lü idi. Sağ ve solunda
altın vardı. Biri toplu, diğeri 7.65 idi. Di-
ğer birini de Yüksekova Belediye Başka-
nı'nın kansına hediye etti.
- K.urmay başkanı Hamdi Fuyraz, bir
gün korucubaşı Kemal Ötaıez, İsmet Öl-
mez ve beni Çığlı köyüne gönderdi, hatta
bize yazı yazdı. Yolda, güvenlik güçleri
tarafindan yakalanma halinde bu kâğıdı
gösterdiğimizdeyardımcı olunacaktı. Bu-
rada bir gün kaldıktan sonra Kemal ve ts-
met bir paket aldılar. Ertesi gün yeniden
Hakkâri'ye döndük. Bu pakette ne oldu-
ğunu bilmiyorum, ama silah ve uyuşturu-
cu olabilirdi. Çünkü bu paketı jandarma-
dan sakladılar.
- Hasan Çobk. İsmet Ölmez ve Kemal
Ölmez'in kaçak koyun olaylan vardı. Bun-
lann beyannamelerini kurmay başkanı
aracılığıyla yaptınp Irak'tan koyun getiri-
yorlardı.
- Lcvazım astsubay soyadını bilmiyo-
rum, tzmir'de yakalandı. İsmi AK'dir, Bu
astsubay, Tabur Komutanı Mehmet Emin
Yurdakul ile samimi idi. Bu astsubay ya-
kalandıktan sonra. Yurdakul, astsubayın
ailesine bir miktar para gönderdi. Tahrni-
nen yakalanan bu eroin, daha önceden Ko-
nuklu köyünde yakalanan eroin olabilir.
- Yüksekova Belediye Başkanı Afi Ihsan
Zeydanı güvenlik güçleri aradığında Yur-
dakul kendisini haber etti. O da Yükseko-
va'dan kaçtı. Uzun bir süre gelmedi.
- Ali thsan Zeydan'ın gösterdiği adam-
laryakalanıp daha sonra \urdakul tarafin-
dan para karşılığı bıralulıyordu. Hatta bir
gün yemekte ben, Mehmet Emin Yurda-
kul. Yüzbaşı \Tğiter Mhat belediye baş-
kanı ve belediye başkanının ağabeyi var-
ken. Yurdakul kendisine "Seni seçimfcrdc
kazandıracağım, benim 5 mil>«runı hazır-
la"demişti.
- 1996 eylül ayı ortasında Yüksekova-
Karlı köyünde ölü ele geçirilen beş terö-
ristin üzerinden çıkan paralan Mehmet
Emin Yurdakul aldı. Burada mark, dolar
ve Türk parası vardı. Bunlar tutanaklara
hiç geçmedi.
Avrasya sanıklarına
8 yıllO ay hapis
İstanbul Haber Servisi -
Trabzon-Soçi sefenni yapmaya
hazırlanan "Avrasya Feribo-
tu"nu içindeki 211 yolcu ve
mürettebatıyla kaçırarak 72 sa-
at sonra eylemlerıne tstan-
bul'da son \eren tutuklu 9 sa-
nık. "gemi kaçırmak ve hürri-
yeti tahdit" suçlanndan 8 yıl 10
ay 20'şer gün ağır hapis ceza-
sına çarptınldı. Sanıklann ve
yakınlannın mahkeme heyetı-
ne sözlü tepkı göstermesı üze-
rine çıkan izdihamda bazı gaze-
teciler ezildı.İstanbul 3 No'lu
Deslet Güvenlik Mahkeme-
si'ndeki karar oturumuna. tu-
tuklu sanıklar Muhammet
Emin Ibkcan. Tuncer Özkan.
Sedat Temiz, Erdinç Tekir, Er-
tan Coşkun, Ceyhan Molla-
mehmetoğlu, Abhazya uyruklu
Roki Citsba ile Çeçenıstan uy-
ruklu Ramazan Zubareyev ve
Vıskhan AbdurrahmanoN ka-
tıldı. Savunma yapan sanıklar,
gemiyı Çeçen halkının sesini
dünyaya duyurmak ıçin kaçır-
dıklannı belirttiler. Sanıklardan
Tuncer Özkan, ""Çeçenlerie
Ruslar anlaşnuı yaptılar. Bu an-
laşma törenine Türkiye'den
gayri resmi bile olsa bir heyet
gitmedi. Buradaki bazı hızlı
Atatürkçülenn' gitmesini ister-
dik. Çünkü Ya İstıklal ya
ölüm' sözüafi biz Atatürk'ten
öğrendik" dedi.
DGM Savcısı, Kudüs Gecesi'ni düzenleyen RP'li Bekir Yıldız hakkında 12 yıl hapis cezası istiyor
4
Amaçlam din devleti kurmak'ANKARA (Cumhuriyet Büro-
su) - Ankara Devlet Güvenlik
Mahkemesı (DGM) Başsavcılığı.
şeriatçi göstenye sahne olan RP
yönetimindekı Sıncan Beledıye-
si'nin düzenlediği Kudüs Gece-
si'nin ardından başlattığı soruştur-
mayı tamamladı. Başsavcılık, içiş.-
leri Bakanlığı'ncagörevden alınan
eski Sincan Belediye Başkanı
RP'li Bekir Yıldız \e 10 arkadaşı
hakkında dün dava açtı.
DGM savcısı; Yıldız'ın söyle-
diklerinin. evinde bulunan kaset-
lerde kayıtlı "Kara Ses*" Cemalet-
tin Kaplan'ın "başkenti İstanbul
olacak sözde İslam devletini" kur-
mak yolunda Atatürk'e hakaret et-
tığıne ilişkın açıklamalan dikkate
alındığında daha iyi anlaşıldığını
\urgulayarak asıl amacın "din dev-
leti kurmak" olduğu mesajını ver-
dı. Soruşturmayı yürüten DGM
Savcısı Yarbay Nuh Çetinkaya ta-
rafindan hazırlanan iddıanamede.
Bekir Yıldız'ın 6 yıldan 12 yıla,
Nurettin Şirin'in 19 yıldan 31.5 yı-
la kadar. diğer sanıklann da 4.5
yıldan 7.5 yıla kadar ağır hapis ce-
zasına çarptınlmalan istenildi.
13 sayfalık iddıanamede, Sin-
can'da 31 Ocak 1997 günü "Ku-
düs Gecesi" adı altında düzenle-
nen toplantıda gelışen olaylar hak-
kında gazetelerde yayımlanan ha-
berlenn ihbar kabul edıldiği ve
olayla ilgıli soruşturrna başlatıldı-
ğı bildirildi.
Iddianamede. toplantının Sin-
can Belediye BaşkanhğYnm rama-
zan ayı etkinlikleri içinde yer aldı-
ğı, eski Belediye Başkanı Bekir
Yıldız'ın talimatı ile sanıklar Be-
lediye Başkan Yardımcısı Mükre-
min Kıhnç, Eğitim ve Kültür Mü-
dürü H. Avni Yazıcıoğlu, Sosyal iş-
ler Müdür Yardımcısı Osman
Ozüpek ve belediye çahşanı Du-
ranOzdemir tarafindan düzenlen-
diği kaydedildi.
Sanık Yazıcıoğlu'nun, olaydan
bir ay kadar önce aradığı sanık Nu-
rettin Şirin'i toplantıya davet edip
yardımcı olmasını ve konuşma
yapmasını istediğinin anlatıldığı
iddıanamede, gecede kullanılan
afiş ve posterlerin Şirin tarafindan
tstanbul'dan göndenldiği bildiril-
di. Iddianamede şöyle denildi:
*IslamiCihatOrgütü liderlerin-
den Fethi Şafakı, Hizbullah örgü-
tü sekreteri Abbas Musav ı, HA-
MAS örgütünün bomba uzmanı
Musa Sadr'uı posterkri tertip he-
ycti tarafindan toplantı salonuna
asılmışOr. Toplanb sırasında sanık
Bekir Yıldız, sanık Nurettin Şirin
ve İran'ın Ankara Bü> ükelçisi Mu-
hammed Rıza Bagheri'nin poster-
lerin asılı olduğu sahnede birer ko-
nuşma yapüklan, tertip heyetin-
den sanıklar H. Avni Yazıcıoğlu ve
Duran Ozdemir tarafindan scnar-
yosu hazırlanan bir piyesin sanık-
lar Duran Özdemir. Seiçuk Öz. Al-
im Çiçeklı, Burhan Polat. Musta-
fa Akbeyaz veNuri Niyazoğlu ta-
rafindan hazırlanarak silahlı ör-
gütlerin lider ve mensuplannın
posterleri gölgesinde sahnede ser-
gilendikJcri sanıklann bcyanlan,
video ve teyp bant çözümleri ile
dosya kapsamından anlaşümakta-
dırf
C U M A R T E S İ ••*••
YAZHARI
ATAOL BEHRAMOĞLü
Utanç Duvan
"Utanç Duvan" bir zamanlar Beriin'i ikiye ayıran
duvara verilen addı. Beriin (Almanya) böyle bir bö-
lünmeyi hak etmiş miydi, ayn bir konu. Beriin'i bö-
len sınınn ortadan kalkışından sonra iki Almanyager-
çekten birieşebildi mı, yine ayn bir konu. Fakat ken-
di payıma ben, Doğu Beriin'i ziyaret ettiğimde, Ba-
tı'daki birçok utanılacak şeyin Doğu'da bulunmadı-
ğını göımüştüm. Doğu'da temiz ve geniş bulvariar,
anıtsal yapılar, düzgün giyimli sakin insanlar vardı.
Kargaşa, fuhuş, uyuşturucu bağımlılığı, binalann du-
variannı boydan boya kaplayan coca-cola ve siga-
ra reklamlan, yabancılann yaşadığı getto görünüm-
lü mahalleler ise Batı'daydı. Asıl utanç verici süreç-
ler ise, sadece Doğu Almanya'da değil birçok baş-
ka ülkede "reel sosya//zm"in yıkılışından sonra ya-
şanmaya başlandı ve yaşanmakta. Fakat sonuçta
Doğu ile Batı'yı birbirinden ayıran çirkin duvar tarihe
kanştı...
• • •
Önceki gün gazetelerde Hıristiyan Demokrat Par-
tilerin, Türkiye'nin Avrupa Biriiği'ne üyeliği konusun-
da ortak gorüşü yayımlandı. Avrupa Halk Partisi adı
attında bir araya gelen bu partiler adına yapılan or-
tak açıklamadakı sözler beni ürpertti: "Türkiye, Av-
rupa Bıhiği'ne tam üye olacak bir aday değildir. Tür-
kiye ile çok yoğun bir işbiriiğinden yanayız, ama Av-
rupa Projesı bir medeniyet projesidir. .."Bir araya ge-
len Avrupa Hıristiyan Demokrat Partiler adına konu-
şan Birlık Başkanı VVilfried Martens in sözleri şöy-
le devam ediyor: "Bizim ıçin şunu söylemek önem-
li: Türkiye'nin AB'ye tam üyelik adaylığı kabul edile-
mez. Gümrük birliği konusunda mutabıktık. Mali iş-
birtiği protokolünün serbest bırakılmasını istiyoruz.
Ama daha sonra söz edeceğimiz genişleme konu-
sunda Türkiye yoktur. Orta ve Doğu Avrupa ülkele-
ri ile Kıbns'ı konuşacağız..." (Cumhuriyet, 5.3.1997)
Türkiye'nin başına gelebilecek en büyük talihsizlik
olan bugünkü hükümetin başındaki kişi gırtlağının
neresinden çıktığı tam olarak anlaşılamayan sesi ve
ınanılmaz pışkınliğiyle, bu sözleri "Batı kulübü"r\üo
"Müslüman Türkiye"ye düşmanlığı olarak yorumla-
yacak; pişkinlikte onun da ilensındeki bayan yardım-
cısı, sahte gülücükler, sahte duygululuklar ve kuru
sıkı tehditlerie "Başbakan "ının yanında yer alacak-
tır... Bu ülkenin gerçek yurtseverleri için ise, yukan-
dakı cümlelerin her bir sözcüğü, Türkiye'yi Batı'dan
ayıran bir "utanç duvan"r\m taşlandır...
Hıristiyan Demokrat Partiler Birliği Başkanı'nın
sözleri açıkça şu anlama geliyor: Sizinle alışveriş ya-
panz, ticaret yapanz, fakat sizinle birieşmeyiz, bü-
tünleşmeyiz, çünkü siz bizden farklısınız, Batı kültü-
rünü oluşturan ortak değerierin dışındasınız...
Bu sözlerdeki ikiyüzlülüğün altını çizmek güç de-
ğıldır. "BaW<" sizi kendinden saymıyor, fakat sizinle
çıkar ilişkisine girmekten de geri kalmıyor. Bu kendi
bileceği bir şeydir... Bizım için önemli ve incitici ol-
ması gereken, Batı'nın Türkiye'yi Batı kültürünü oluş-
turan ortak değerierin dışında sayması, onu Avrupa
Biriiğı tam üyeliğinin "aday"lığına bile layık görme-
mesidir... Bir başka deyişle Türkiye, 60 milyonu aş-
kın nüfusu, Batı ülkelerinde çalışan milyonlarca in-
sanı, Batı'yı oluşturan ortak değerierin beşiği olmuş
coğrafyası, Batı ülkelerıyle sadece askeri tarih kap-
samında ele alınamayacak karşılıklı ilişkiler tarihi, i-
ki yüzyılı aşkın Batılılaşma çabalan, önemli jeopoli-
tik konumu, küçümsenemeyecek üretici güçleri ve
entelektüel potansiyeliyle, Batı'nın kapısında bir ri-
cacı, sürekli olarak refüze edilen bir dilenci görünü-
mündedir...
• • •
Avrupalı Hıristiyan Demokratlann -aslındatüm Av-
rupa'nın- Türkiye konusundaki düşüncelerinden Ba-
tı'yı ve değerierini düşman olarak gören çevrelerin
alınmaları için neden yok. Tersine, böyle bir yakla-
şımdan memnun kalmalan gerekir. Buna karşılık, Ba-
tı'yla bütünleşmek isteyen herkesin, birbirine bağlı
şu iki soruyu yanıtlaması gerekiyor; Batı'yı oluşturan
değerier nelerdir ve ülkemiz Türkiye bu değertere
sahıp midir?
Sorulann yanıtı son derece basittir Batı kültürü-
nün temelini hümanızm ve insan Haklan Evrensel Bil-
dirgesi'ndeki temel insan haklan oluşturmaktadır.
Ülkemiz Türkiye ise Batı kültürünün temel değerie-
rinden grttikçe daha hızlı biçimde uzaklaşmakta, Ba-
tı'yla aramızda kendi ellerimizle ördüğümüz "utanç
duvan" gittikçe yükselip kalınlaşmaktadır...
KlSA... KlSA... KlSA.T
• Türk Tabipteri Birtiği (TTB) Merkez Konseyi
Başkanı Dr. Füsun Sayek, Sağhk Bakanlığı'nca
çıkarüan Tababet Uzmanhk Yönetmeliği'nde değişiklik
öngören yönetmelikle, 500 dolayındaki başasistanın
kapı önüne konulmasuun gündeme geldiğini söytedi.
• Liman-Iş Genel Başkanı Hasan Biber. demokratik
bir anayasa oluşturulması için işçi, memur, çiftçi, esnaf
ve öğrencilerden oluşan tabanda kampanya
başlattıklannı bildirdi.
• Ankara'ya gelen KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu,
Avrupa Birliğinin (AB) KKTC'yi bir azuüık olarak
göstermek istediğini bildirdi. Eroğlu, Hıristiyan
demokratlann "Türkiye. AB'ye üye olamaz" karannın,
insan haklan ve Avrupai düşünceyle bağdaşmadığıru
kaydetti.
• DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, RP zihniyetinin
Türkiye'yi yalnız Avrupa'dan değil. Asya'dan da
dışlanma tehlikesiyle karşı karşıya getirdiğini bildirdi.
• Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu
Çiller, 2 mart pazar günü Batman bölgesi kırsalında
gezerken güvenlik güçlerince gözaltına alınan The New
York Times gazetesinin İstanbul Büro Şefi Stephen
Kinzer'e mektup göndererek olaydan duyduğu
üzüntüyü bildirdi
• İnsan Haklan Derneği'nin (İHD) "lsmail
Beşikçi'ye ve Düşünceye Özgürlük" kampanyası
çerçevesinde, Ankara Kapalı Cezaevi önünde basın
açıklaması yapıldı.
• Demokratik Kitle Partisi Genel Başkanı Şerafettin
ElçL yaptığı yazılı açıklamada. NtGK'nin yaptınm gücü
ve inisiyatif kullanmadaki rolünün, kuvvetler ay nhğuıı
zedelediğini belirtti.
• Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Genel Başkanı
Ataol Behramoğlu. Doğu Perinçek, Muzaffer Erdost,
Yılmaz Odabaşı ve Ayşe Zarakolu'nun DGM'lerce
mahkûm edilmelerini kınadı.
• Komal Yavınevi Genel Yayın Yönetmeni gazeteci-
yazar Recep Maraşh ile yayınevi çahşanı Nuran
Maraşlı'nın önceki gün Ankara Emniyet Müdürlüğü
Terörİe Mücadele Şubesi ekiplerince gözaltına alındığı
bildirildi.
Budak:
ozum
erken
seçim
İstanbul Haber Servisi -DİSK Genel
Başkanı Rıdvan Budak, içinde bulundu-
ğumuz knz ortamını MGK ve mevcut
parlamentonun aşamayacağını belirte-
rekçözümün erken genel seçimde oldu-
ğunu söyledi. MGK toplantısında alı-
nan kararlann yasalann işletilmesi yö-
nünde birçagn niteligi taşıdığını belir-
ten Budak. "MGK kararlaruun ne sa-
ğuıda ne sohındayız. Ne darbe ne şeriat,
kıblemiz demokrasidir'' dedı.
Budak, DlSKGenel Merkezi'nde dü-
zenlediği toplantıda. MGK'nın 28 şubat
tarihli toplantısında, anayasanın laik-de-
mokratik sistemi güvence altına alan il-
gıli maddelerinin işletilmesi ve bir dizi
önlemler alınmasını öngören kararlan
değerlendirdı.
REFAHYOL Hükümeti'nın gelinen
knz ortamırun sorumlusu olduğunu vur-
gulayan Rıdran Budak.sorunun çözü-
mü için örtülü ya da açık bir darbenin
gündeme getirildiğini savundu. Türkiye
siyasal tarihinin darbelerin ülkeyi ne du-
ruma getirdiğini gösterdiğinı anlatan
Budak. Susurluk ve Diyarbakır'daki iki
kamyonun REFAHYOL Hükümeti'nin
simgesi olduğunu ifade etti. Bugünkü
knz ortamından çıkıs. yolunun ne şeri-
attan, ne de darbeden geçtiğini kayde-
den Budak şöyle devam etti:
"Yeni bir binyıla girmeye hazırlanan
dünyamızda Türkiye,çete, şeriat ve dar-
be kıskacından mutlaka kurtanlmalı-
dır. Eşrttiğin. özgüıiüğün. adaletin ve ba-
nsın vüceltildiği bir demokrasi Türki-
ye'nin tek çıkış voludur"
DlSK'in bugüne kadar sivil. demok-
ratik çözümü aşan hiçbir arayışa onay
vermediğıni ve vermeyeceğini de vur-
gulayan Budak. çözümün erken genel
seçim karannda olduğunu savundu.
ŞIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr
Teknolojik gelişmedekı başanlar,
genetik biliminin ulaştığı olağanüstü
boyutlar, nasıl bir gelecekte yaşaya-
cağımız sorusunu heyecanlı hale ge-
tiriyor. 50 yıl sonra, 100 yıl sonra in-
sanlık nereye gelecek? Bu çevre kır-
lenmesiyle ve yeni buluşlarla tüm
dünya yaşanmaz bir noktaya mı sü-
ruklenecek, yoksa teknolojik geliş-
me kirienen dünyayı kurtaracak çö-
zümler üreterek felaketi önleyebile-
cek mi?
Bu sorulann cevabını bugünden
tam olarak bilebilmemiz mümkün
değil. Ancak, ınsanlığın siyasi de-
mokrasiyi yaratmak ve geliştirmek
için daha ileri adımlar atacağı kesin.
Günümüzün eşıtsiz ve adaletsiz dün-
yasının sonuçta olumlu yönde deği-
şeceğini biliyoruz. Yannın insanlan,
naksızlığın daha az olduğu bir yeryü-
zünde yaşayacaklar, gelecek konu-
sunda en azından bunu söyleyebili-
riz.
Bir haftadır, "8 Mart Dünya Kadın-
lar Günü" etkinlikleri çerçevesinde
düzenlenen toplantılara katılıyorum.
Gelecek Kadınlarda
Türkiye'nin içinde yaşadtğı siyasi
kriz, kadınlan çok duyarlı hale getir-
miş. Siyasi Islamın bütün yaşamı
kontrol altına almak isteyen girişim-
leri, kadınlann bir kesiminde endişe-
li bir tepkiye neden olmuş.
Kadınlar kuşkularını, tepkilerini,
güvensizlikleri dile getirirken erkek
egemen siyasi yaşamı sorgulamayı
da elden bırakmıyorlar. Bu hafta bo-
yunca bir kez daha gözledim ki ka-
dınlar geleceğimizi temsil ediyoriar.
Onlann, yıllann ezilmişliğinden gelen
duyarlılıklan ve olaylara yumuşak
yaklaşan incelikleri, bugün siyaset
dünyasında en çok yokluğunu his-
settiğimiz değerteri sembolize edi-
yor.
Türkiye, büyük bir kaosun ve fela-
ketin içinde yaşıyor. Bir yanda her
türiü geriliğe sırtını dayamış siyasi is-
lam, bir yanda Güneydoğu'da binler-
ce gencimızin ölümüne neden olan
sürüp giden savaş, bir yanda Susur-
luk'la biriikte ortalığa saçılan pislik.
Bütün bu tablo, erkeklerin yönettiği
sistemin çöküş sinyallerini veriyor.
Bu sözlere bazı erkeklertepki gös-
terebilirler. Diyebilirierki: "Kadınlann
yönetiminde olduğu ülkeleh de gö-
rüyoruz. Işte Benazir Butto'nun
yaptıklan, işte Tansu Çiller. Kadın
olunca ne değişiyor ki?"
TBMM'de 550 milletvekilinden
13'ü kadın. Yüzde 2 civarında kadın
var pariamentoda. Bir partinin baş-
kanının kadın olması, onun bir dö-
nem Başbakanlık yapması, erkek
egemen sistemi değiştirmiyor. Tansu
Çiller erkek dünyasında, erkek ölçü-
leriyle siyaset yapıyor. Erkek egemen
yollan; güce dayalı, hileye dayalı ge-
leneksel yollan kendisine rehber edi-
niyor. Başka türiü ayakta kalması
mümkün değil.
Isveç gibi demokrasinin çok geliş-
tiği ülkelerde kadınjar çok farklı etkin-
liklere ulaşmışlar. Örneğın Isveç Par-
lamentosu'nun yüzde 42'sini kadtn-
lar oluşturuyor.
Hükümet üyelerinin yansı da ka-
dın. Bu manzara isveç'te yaşamı,
baştan başa değiştirmiş.
Kendi yaşadığım bir örneği bura-
da bir kez daha anlatmak istiyorum.
isveç'in başkenti Stockholm'de bir
gazeteci arkadaşımla dolaşıyordum.
İsveç'te yaşayan gazeteci arkada-
şım, şehrin pazar yerinde elinde pa-
zar çantasıyla alışveriş yapan bir ka-
dını gösterdi. Ak saçlı, orta yaşlı bu
kadın, İsveç'in Ticaret Bakanı'ydı.
Çevresinde ne güvenlik çemberi ku-
rulmuştu ne de çantasını taşıyan
devlet görevlileri vardı.
Gazeteci arkadaşımla o gün bir
başka kadın bakanla görüştük. Şu
anda Kültür Bakanlığı yapan Bayan
Marita Ulvskog, o zaman eşitlikten
sorumlu bakandı. Kendisiyle bakan-
lığın girişinde görüşmek için bekli-
yorduk. Bir bayan bizi kapıdan içeri-
ye aldı ve ne içeceğimizi sordu.
"Kahve" deyınce, kahve servisi yap-
mak üzere bitişikteki odaya gitti. Biz,
bakanı bekliyorduk. Kahveleri getir-
di ve kendisini tanıttı. O kadın, Bakan
Marita Ulvskog'du.
Iskandinav ülkeleri kadın özgürlü-
ğü konusunda önemli adımlar atmış-
lardı. Bu adımlar o ülkeieri dünyanın
en uygar ve gelişmiş ülkeleri arasına
sokmuştu. İnsan haklan, sosyal re-
fah, ırkçılık bu ülkelerde en aşağı
noktalara çekilmişti. Tabii ki hâlâ er-
kek egemen dünya tam anlamıyla yı-
kılmamıştı, ama çok önemli ilerleme-
ler gerçekleştirilmişti.
Bütün bu gelişmeler, insanlığın ge-
leceğinin yönünü de gösteriyor. Ka-
dın duyarlılığı ve yumuşaklığı insan-
lığın bu felaket dünyasından kurtulu-
şu için tek şans. Bu acılardan, bu ge-
riliklerden bizi ancak kadınlann her
alanda etkin olması kurtaracak. In-
sanlığın henüz harekete geçirileme-
mışen büyük potansıyelinin kadınlar
olduğuna her zamankinden daha
çok inanıyorum.
Belediye kımliğımı ve nüfus cüzdanımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
\AZMl ÇELİK