27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 MART 1997 CUMARTESİ HABERLER Itirafçı Bilgiç'ten, eski Yüksekova Tabur Komutam Mehmet Emin Yurdakul'a suçlama 'Uyuşturacularısatbrdı 9 ANKARA (CumhuriyetBürosu)-Yük- sekova'da ortaya çıkan "özel tim-itirafçı- kDnıcu"çetesinın kilit ısmı PKK itirafçısı "Havar" kod adlı Kahraman Bilgk;. gözal- tına ahndığı sırada verdığı ılk ifadede. il- çenin eski Tabur Komutanı MehmetEmin YnrdakuTun, operasyonlarda ele geçiri- len uyuşturucuyu büyük şehirlerde sattır- dıgını öne sûrdü. Yüksekova çetesi soruşturmasını yürü- ten Diyarbakır Devlet Güvenlik Mahke- mesı (DGM) Başsavcısı Nihat Çakır'ın "Susurluk'tan kat kat önemli" olarak de- ğerlendirdiği olayın kilit ismi Kahraman Bilgiç, geçen > ıhn ekim ayında Yükseko- va emniyetinde verdıği ifadede. yöredeki asken yetkililere ağır suçlamalarda bulun- muştu. Yaklaşıkbiryıl kadarönce SınırTa- bur Komutanı Yarbay Kamber Oğur'un kendisine *Gelbirekipkurahm,PKKadı- na para topiayalun" önerisınde bulundu- ğunu anlatan Bilgiç, ıtirafçı olduktan son- ra şu olaylara tanık olduğunu söyledı: - Ben Jandarma Astsubay Yücel Kara- demir'ı 1995 yılından beri tanımaktayım. Gitmeden önce kendisiyle şöyle bir ko- nuşmamız geçmiştı: "Bendeçoksilah var. Ben buradan gidince,sen, Konyah Hilmi ve l şakfa Fikret beraber mafya kuranz. Zırh- h araclara yani banka araçlanna bendeki silahla ateş ederek paralan kapanz." Ba- na gitmeden kendı el yazısıyla yazdığı not- ta telefon numarasını ve sılahlan yazdı. Bu silahlar şunlardır. "6 adet lav, 1 bomba atar, 1 arbiki, 2 kalaşnikof. 2 tabanca, 1 uzi Cete dislerini gösteriyor1 DtYARBAKIR (Cumhuriyet Bürosu> Yüksekova çetesini ortaya çıkartan ıstihba- rat astsubayı Hüseyin Oguz'urı avukatı Ya- şarAKürk,müvekkilmin Elazığ 8. Kolordu Askeri Savcüığı'nca 'yalan beyandabulun- mak' suçundan tutuklanması istemiyle as- keri mahkemeye sevk edilmesini sert bir dilleeleştirdi. Hukuk ihlallerini önkmeye çalışan Hü- seyin Oğuz'un amirlerinden takdir bekledi- ği anda hakkında soruştUTma açılmasına bir anlam veremediğini belirten avukatı Yaşar Altürk, müvekkili hakkında dava açılması girişimini eleştirdi. Yüksekova çetesi olarak bilinen suç örgütünün ortaya çıkanldığı sor- gulamalara, Hüseyin Oğuz'un da katıldığı- nı belirten avukat Yaşar Altûrk şunlan söy- ledi: "Müvekkflim. kanldığı sorguiama ne- deni> k edindiğt bHgj, gorgü ve duyumlan Jandarma Genel Komutanhğı Adfl Miişa- \irBgi, Diyarbalar Devlet Güvenlik Mahke- mesi Başsavcılığı ve TB.MM Susurtuk Ko- misyonu'na sunmuştur. Yüksekova çetesiy- le ilgiH olarak topianan deliler karsısnda, çete içinde yer alan baa ûst düzey görevtüe- rin klari vönden açığaabnmalan veadüyön- den tutuklanmalannın beklendiği sırada, bunlara dokunulmamıştır. Bu çete mensup- lan, kamudaki göçlerini pervasız bir şeki- de kullanmaya halen devanı ediyorlar." Çe- tenin bu gücünü biidiğı halde, Hüseyin Oğuz'un, "görev ükderme bağü, sorumlu bir yurttaş orneği sergüediğini ve bu davra- nışı nedeniyte de kamu vkdanmda Ödüllen- dirildiğiıır anlatan Yaşar Altürk şöyle de- vam etti: "Amirlerden takdir beklediği bir sırada Hüseyin Oğuz hakkında sorus,turma açünuştır. Soçu ortaya çıkaranlara hesapso- rulmasL çete>ecesaret pompahyor. Bu cesa- retlc çete, dislerini yeniden gösteriyor. Oysa ceza adaletinin amacı. suçlan önlemek. suç- luyu belirlemek vekamu vicdamnı iknaede- bilecek yapünmlan uygulamakür. Temiz toplum isteklerinin çığgibibüyüdüğü günü- müzde kamuoyu. yönetim organlanndan hukukve adaletsonımluluğu bekliyor. Uğur Mumcu olayında tanık sorgulannuşn, şün- di de sorgocu sorgulanıyon" marka tabanca." - Tabur komutanı Mehmet Emin Yurda- kul komutasında yapılan bir operasyonda 13 kılo eroın 4 tabanca Konuklu köyünde yakalandı. Eromi bizzat ben tavuk küme- sinden çıkarmıştım. Bu eroinin yanında 4 tabanca vardı. Eroin sahipleri geceden bı- rakıldı. Tabancalann 3'ünü tabur komuta- nı götürdü. Bıri 14'lü idi. Sağ ve solunda altın vardı. Biri toplu, diğeri 7.65 idi. Di- ğer birini de Yüksekova Belediye Başka- nı'nın kansına hediye etti. - K.urmay başkanı Hamdi Fuyraz, bir gün korucubaşı Kemal Ötaıez, İsmet Öl- mez ve beni Çığlı köyüne gönderdi, hatta bize yazı yazdı. Yolda, güvenlik güçleri tarafindan yakalanma halinde bu kâğıdı gösterdiğimizdeyardımcı olunacaktı. Bu- rada bir gün kaldıktan sonra Kemal ve ts- met bir paket aldılar. Ertesi gün yeniden Hakkâri'ye döndük. Bu pakette ne oldu- ğunu bilmiyorum, ama silah ve uyuşturu- cu olabilirdi. Çünkü bu paketı jandarma- dan sakladılar. - Hasan Çobk. İsmet Ölmez ve Kemal Ölmez'in kaçak koyun olaylan vardı. Bun- lann beyannamelerini kurmay başkanı aracılığıyla yaptınp Irak'tan koyun getiri- yorlardı. - Lcvazım astsubay soyadını bilmiyo- rum, tzmir'de yakalandı. İsmi AK'dir, Bu astsubay, Tabur Komutanı Mehmet Emin Yurdakul ile samimi idi. Bu astsubay ya- kalandıktan sonra. Yurdakul, astsubayın ailesine bir miktar para gönderdi. Tahrni- nen yakalanan bu eroin, daha önceden Ko- nuklu köyünde yakalanan eroin olabilir. - Yüksekova Belediye Başkanı Afi Ihsan Zeydanı güvenlik güçleri aradığında Yur- dakul kendisini haber etti. O da Yükseko- va'dan kaçtı. Uzun bir süre gelmedi. - Ali thsan Zeydan'ın gösterdiği adam- laryakalanıp daha sonra \urdakul tarafin- dan para karşılığı bıralulıyordu. Hatta bir gün yemekte ben, Mehmet Emin Yurda- kul. Yüzbaşı \Tğiter Mhat belediye baş- kanı ve belediye başkanının ağabeyi var- ken. Yurdakul kendisine "Seni seçimfcrdc kazandıracağım, benim 5 mil>«runı hazır- la"demişti. - 1996 eylül ayı ortasında Yüksekova- Karlı köyünde ölü ele geçirilen beş terö- ristin üzerinden çıkan paralan Mehmet Emin Yurdakul aldı. Burada mark, dolar ve Türk parası vardı. Bunlar tutanaklara hiç geçmedi. Avrasya sanıklarına 8 yıllO ay hapis İstanbul Haber Servisi - Trabzon-Soçi sefenni yapmaya hazırlanan "Avrasya Feribo- tu"nu içindeki 211 yolcu ve mürettebatıyla kaçırarak 72 sa- at sonra eylemlerıne tstan- bul'da son \eren tutuklu 9 sa- nık. "gemi kaçırmak ve hürri- yeti tahdit" suçlanndan 8 yıl 10 ay 20'şer gün ağır hapis ceza- sına çarptınldı. Sanıklann ve yakınlannın mahkeme heyetı- ne sözlü tepkı göstermesı üze- rine çıkan izdihamda bazı gaze- teciler ezildı.İstanbul 3 No'lu Deslet Güvenlik Mahkeme- si'ndeki karar oturumuna. tu- tuklu sanıklar Muhammet Emin Ibkcan. Tuncer Özkan. Sedat Temiz, Erdinç Tekir, Er- tan Coşkun, Ceyhan Molla- mehmetoğlu, Abhazya uyruklu Roki Citsba ile Çeçenıstan uy- ruklu Ramazan Zubareyev ve Vıskhan AbdurrahmanoN ka- tıldı. Savunma yapan sanıklar, gemiyı Çeçen halkının sesini dünyaya duyurmak ıçin kaçır- dıklannı belirttiler. Sanıklardan Tuncer Özkan, ""Çeçenlerie Ruslar anlaşnuı yaptılar. Bu an- laşma törenine Türkiye'den gayri resmi bile olsa bir heyet gitmedi. Buradaki bazı hızlı Atatürkçülenn' gitmesini ister- dik. Çünkü Ya İstıklal ya ölüm' sözüafi biz Atatürk'ten öğrendik" dedi. DGM Savcısı, Kudüs Gecesi'ni düzenleyen RP'li Bekir Yıldız hakkında 12 yıl hapis cezası istiyor 4 Amaçlam din devleti kurmak'ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesı (DGM) Başsavcılığı. şeriatçi göstenye sahne olan RP yönetimindekı Sıncan Beledıye- si'nin düzenlediği Kudüs Gece- si'nin ardından başlattığı soruştur- mayı tamamladı. Başsavcılık, içiş.- leri Bakanlığı'ncagörevden alınan eski Sincan Belediye Başkanı RP'li Bekir Yıldız \e 10 arkadaşı hakkında dün dava açtı. DGM savcısı; Yıldız'ın söyle- diklerinin. evinde bulunan kaset- lerde kayıtlı "Kara Ses*" Cemalet- tin Kaplan'ın "başkenti İstanbul olacak sözde İslam devletini" kur- mak yolunda Atatürk'e hakaret et- tığıne ilişkın açıklamalan dikkate alındığında daha iyi anlaşıldığını \urgulayarak asıl amacın "din dev- leti kurmak" olduğu mesajını ver- dı. Soruşturmayı yürüten DGM Savcısı Yarbay Nuh Çetinkaya ta- rafindan hazırlanan iddıanamede. Bekir Yıldız'ın 6 yıldan 12 yıla, Nurettin Şirin'in 19 yıldan 31.5 yı- la kadar. diğer sanıklann da 4.5 yıldan 7.5 yıla kadar ağır hapis ce- zasına çarptınlmalan istenildi. 13 sayfalık iddıanamede, Sin- can'da 31 Ocak 1997 günü "Ku- düs Gecesi" adı altında düzenle- nen toplantıda gelışen olaylar hak- kında gazetelerde yayımlanan ha- berlenn ihbar kabul edıldiği ve olayla ilgıli soruşturrna başlatıldı- ğı bildirildi. Iddianamede. toplantının Sin- can Belediye BaşkanhğYnm rama- zan ayı etkinlikleri içinde yer aldı- ğı, eski Belediye Başkanı Bekir Yıldız'ın talimatı ile sanıklar Be- lediye Başkan Yardımcısı Mükre- min Kıhnç, Eğitim ve Kültür Mü- dürü H. Avni Yazıcıoğlu, Sosyal iş- ler Müdür Yardımcısı Osman Ozüpek ve belediye çahşanı Du- ranOzdemir tarafindan düzenlen- diği kaydedildi. Sanık Yazıcıoğlu'nun, olaydan bir ay kadar önce aradığı sanık Nu- rettin Şirin'i toplantıya davet edip yardımcı olmasını ve konuşma yapmasını istediğinin anlatıldığı iddıanamede, gecede kullanılan afiş ve posterlerin Şirin tarafindan tstanbul'dan göndenldiği bildiril- di. Iddianamede şöyle denildi: *IslamiCihatOrgütü liderlerin- den Fethi Şafakı, Hizbullah örgü- tü sekreteri Abbas Musav ı, HA- MAS örgütünün bomba uzmanı Musa Sadr'uı posterkri tertip he- ycti tarafindan toplantı salonuna asılmışOr. Toplanb sırasında sanık Bekir Yıldız, sanık Nurettin Şirin ve İran'ın Ankara Bü> ükelçisi Mu- hammed Rıza Bagheri'nin poster- lerin asılı olduğu sahnede birer ko- nuşma yapüklan, tertip heyetin- den sanıklar H. Avni Yazıcıoğlu ve Duran Ozdemir tarafindan scnar- yosu hazırlanan bir piyesin sanık- lar Duran Özdemir. Seiçuk Öz. Al- im Çiçeklı, Burhan Polat. Musta- fa Akbeyaz veNuri Niyazoğlu ta- rafindan hazırlanarak silahlı ör- gütlerin lider ve mensuplannın posterleri gölgesinde sahnede ser- gilendikJcri sanıklann bcyanlan, video ve teyp bant çözümleri ile dosya kapsamından anlaşümakta- dırf C U M A R T E S İ ••*•• YAZHARI ATAOL BEHRAMOĞLü Utanç Duvan "Utanç Duvan" bir zamanlar Beriin'i ikiye ayıran duvara verilen addı. Beriin (Almanya) böyle bir bö- lünmeyi hak etmiş miydi, ayn bir konu. Beriin'i bö- len sınınn ortadan kalkışından sonra iki Almanyager- çekten birieşebildi mı, yine ayn bir konu. Fakat ken- di payıma ben, Doğu Beriin'i ziyaret ettiğimde, Ba- tı'daki birçok utanılacak şeyin Doğu'da bulunmadı- ğını göımüştüm. Doğu'da temiz ve geniş bulvariar, anıtsal yapılar, düzgün giyimli sakin insanlar vardı. Kargaşa, fuhuş, uyuşturucu bağımlılığı, binalann du- variannı boydan boya kaplayan coca-cola ve siga- ra reklamlan, yabancılann yaşadığı getto görünüm- lü mahalleler ise Batı'daydı. Asıl utanç verici süreç- ler ise, sadece Doğu Almanya'da değil birçok baş- ka ülkede "reel sosya//zm"in yıkılışından sonra ya- şanmaya başlandı ve yaşanmakta. Fakat sonuçta Doğu ile Batı'yı birbirinden ayıran çirkin duvar tarihe kanştı... • • • Önceki gün gazetelerde Hıristiyan Demokrat Par- tilerin, Türkiye'nin Avrupa Biriiği'ne üyeliği konusun- da ortak gorüşü yayımlandı. Avrupa Halk Partisi adı attında bir araya gelen bu partiler adına yapılan or- tak açıklamadakı sözler beni ürpertti: "Türkiye, Av- rupa Bıhiği'ne tam üye olacak bir aday değildir. Tür- kiye ile çok yoğun bir işbiriiğinden yanayız, ama Av- rupa Projesı bir medeniyet projesidir. .."Bir araya ge- len Avrupa Hıristiyan Demokrat Partiler adına konu- şan Birlık Başkanı VVilfried Martens in sözleri şöy- le devam ediyor: "Bizim ıçin şunu söylemek önem- li: Türkiye'nin AB'ye tam üyelik adaylığı kabul edile- mez. Gümrük birliği konusunda mutabıktık. Mali iş- birtiği protokolünün serbest bırakılmasını istiyoruz. Ama daha sonra söz edeceğimiz genişleme konu- sunda Türkiye yoktur. Orta ve Doğu Avrupa ülkele- ri ile Kıbns'ı konuşacağız..." (Cumhuriyet, 5.3.1997) Türkiye'nin başına gelebilecek en büyük talihsizlik olan bugünkü hükümetin başındaki kişi gırtlağının neresinden çıktığı tam olarak anlaşılamayan sesi ve ınanılmaz pışkınliğiyle, bu sözleri "Batı kulübü"r\üo "Müslüman Türkiye"ye düşmanlığı olarak yorumla- yacak; pişkinlikte onun da ilensındeki bayan yardım- cısı, sahte gülücükler, sahte duygululuklar ve kuru sıkı tehditlerie "Başbakan "ının yanında yer alacak- tır... Bu ülkenin gerçek yurtseverleri için ise, yukan- dakı cümlelerin her bir sözcüğü, Türkiye'yi Batı'dan ayıran bir "utanç duvan"r\m taşlandır... Hıristiyan Demokrat Partiler Birliği Başkanı'nın sözleri açıkça şu anlama geliyor: Sizinle alışveriş ya- panz, ticaret yapanz, fakat sizinle birieşmeyiz, bü- tünleşmeyiz, çünkü siz bizden farklısınız, Batı kültü- rünü oluşturan ortak değerierin dışındasınız... Bu sözlerdeki ikiyüzlülüğün altını çizmek güç de- ğıldır. "BaW<" sizi kendinden saymıyor, fakat sizinle çıkar ilişkisine girmekten de geri kalmıyor. Bu kendi bileceği bir şeydir... Bizım için önemli ve incitici ol- ması gereken, Batı'nın Türkiye'yi Batı kültürünü oluş- turan ortak değerierin dışında sayması, onu Avrupa Biriiğı tam üyeliğinin "aday"lığına bile layık görme- mesidir... Bir başka deyişle Türkiye, 60 milyonu aş- kın nüfusu, Batı ülkelerinde çalışan milyonlarca in- sanı, Batı'yı oluşturan ortak değerierin beşiği olmuş coğrafyası, Batı ülkelerıyle sadece askeri tarih kap- samında ele alınamayacak karşılıklı ilişkiler tarihi, i- ki yüzyılı aşkın Batılılaşma çabalan, önemli jeopoli- tik konumu, küçümsenemeyecek üretici güçleri ve entelektüel potansiyeliyle, Batı'nın kapısında bir ri- cacı, sürekli olarak refüze edilen bir dilenci görünü- mündedir... • • • Avrupalı Hıristiyan Demokratlann -aslındatüm Av- rupa'nın- Türkiye konusundaki düşüncelerinden Ba- tı'yı ve değerierini düşman olarak gören çevrelerin alınmaları için neden yok. Tersine, böyle bir yakla- şımdan memnun kalmalan gerekir. Buna karşılık, Ba- tı'yla bütünleşmek isteyen herkesin, birbirine bağlı şu iki soruyu yanıtlaması gerekiyor; Batı'yı oluşturan değerier nelerdir ve ülkemiz Türkiye bu değertere sahıp midir? Sorulann yanıtı son derece basittir Batı kültürü- nün temelini hümanızm ve insan Haklan Evrensel Bil- dirgesi'ndeki temel insan haklan oluşturmaktadır. Ülkemiz Türkiye ise Batı kültürünün temel değerie- rinden grttikçe daha hızlı biçimde uzaklaşmakta, Ba- tı'yla aramızda kendi ellerimizle ördüğümüz "utanç duvan" gittikçe yükselip kalınlaşmaktadır... KlSA... KlSA... KlSA.T • Türk Tabipteri Birtiği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Dr. Füsun Sayek, Sağhk Bakanlığı'nca çıkarüan Tababet Uzmanhk Yönetmeliği'nde değişiklik öngören yönetmelikle, 500 dolayındaki başasistanın kapı önüne konulmasuun gündeme geldiğini söytedi. • Liman-Iş Genel Başkanı Hasan Biber. demokratik bir anayasa oluşturulması için işçi, memur, çiftçi, esnaf ve öğrencilerden oluşan tabanda kampanya başlattıklannı bildirdi. • Ankara'ya gelen KKTC Başbakanı Derviş Eroğlu, Avrupa Birliğinin (AB) KKTC'yi bir azuüık olarak göstermek istediğini bildirdi. Eroğlu, Hıristiyan demokratlann "Türkiye. AB'ye üye olamaz" karannın, insan haklan ve Avrupai düşünceyle bağdaşmadığıru kaydetti. • DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, RP zihniyetinin Türkiye'yi yalnız Avrupa'dan değil. Asya'dan da dışlanma tehlikesiyle karşı karşıya getirdiğini bildirdi. • Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Tansu Çiller, 2 mart pazar günü Batman bölgesi kırsalında gezerken güvenlik güçlerince gözaltına alınan The New York Times gazetesinin İstanbul Büro Şefi Stephen Kinzer'e mektup göndererek olaydan duyduğu üzüntüyü bildirdi • İnsan Haklan Derneği'nin (İHD) "lsmail Beşikçi'ye ve Düşünceye Özgürlük" kampanyası çerçevesinde, Ankara Kapalı Cezaevi önünde basın açıklaması yapıldı. • Demokratik Kitle Partisi Genel Başkanı Şerafettin ElçL yaptığı yazılı açıklamada. NtGK'nin yaptınm gücü ve inisiyatif kullanmadaki rolünün, kuvvetler ay nhğuıı zedelediğini belirtti. • Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS) Genel Başkanı Ataol Behramoğlu. Doğu Perinçek, Muzaffer Erdost, Yılmaz Odabaşı ve Ayşe Zarakolu'nun DGM'lerce mahkûm edilmelerini kınadı. • Komal Yavınevi Genel Yayın Yönetmeni gazeteci- yazar Recep Maraşh ile yayınevi çahşanı Nuran Maraşlı'nın önceki gün Ankara Emniyet Müdürlüğü Terörİe Mücadele Şubesi ekiplerince gözaltına alındığı bildirildi. Budak: ozum erken seçim İstanbul Haber Servisi -DİSK Genel Başkanı Rıdvan Budak, içinde bulundu- ğumuz knz ortamını MGK ve mevcut parlamentonun aşamayacağını belirte- rekçözümün erken genel seçimde oldu- ğunu söyledi. MGK toplantısında alı- nan kararlann yasalann işletilmesi yö- nünde birçagn niteligi taşıdığını belir- ten Budak. "MGK kararlaruun ne sa- ğuıda ne sohındayız. Ne darbe ne şeriat, kıblemiz demokrasidir'' dedı. Budak, DlSKGenel Merkezi'nde dü- zenlediği toplantıda. MGK'nın 28 şubat tarihli toplantısında, anayasanın laik-de- mokratik sistemi güvence altına alan il- gıli maddelerinin işletilmesi ve bir dizi önlemler alınmasını öngören kararlan değerlendirdı. REFAHYOL Hükümeti'nın gelinen knz ortamırun sorumlusu olduğunu vur- gulayan Rıdran Budak.sorunun çözü- mü için örtülü ya da açık bir darbenin gündeme getirildiğini savundu. Türkiye siyasal tarihinin darbelerin ülkeyi ne du- ruma getirdiğini gösterdiğinı anlatan Budak. Susurluk ve Diyarbakır'daki iki kamyonun REFAHYOL Hükümeti'nin simgesi olduğunu ifade etti. Bugünkü knz ortamından çıkıs. yolunun ne şeri- attan, ne de darbeden geçtiğini kayde- den Budak şöyle devam etti: "Yeni bir binyıla girmeye hazırlanan dünyamızda Türkiye,çete, şeriat ve dar- be kıskacından mutlaka kurtanlmalı- dır. Eşrttiğin. özgüıiüğün. adaletin ve ba- nsın vüceltildiği bir demokrasi Türki- ye'nin tek çıkış voludur" DlSK'in bugüne kadar sivil. demok- ratik çözümü aşan hiçbir arayışa onay vermediğıni ve vermeyeceğini de vur- gulayan Budak. çözümün erken genel seçim karannda olduğunu savundu. ŞIFIR NOKTASII ORAL ÇALIŞLAR e-mail: oral.calislar@planet.com.tr Teknolojik gelişmedekı başanlar, genetik biliminin ulaştığı olağanüstü boyutlar, nasıl bir gelecekte yaşaya- cağımız sorusunu heyecanlı hale ge- tiriyor. 50 yıl sonra, 100 yıl sonra in- sanlık nereye gelecek? Bu çevre kır- lenmesiyle ve yeni buluşlarla tüm dünya yaşanmaz bir noktaya mı sü- ruklenecek, yoksa teknolojik geliş- me kirienen dünyayı kurtaracak çö- zümler üreterek felaketi önleyebile- cek mi? Bu sorulann cevabını bugünden tam olarak bilebilmemiz mümkün değil. Ancak, ınsanlığın siyasi de- mokrasiyi yaratmak ve geliştirmek için daha ileri adımlar atacağı kesin. Günümüzün eşıtsiz ve adaletsiz dün- yasının sonuçta olumlu yönde deği- şeceğini biliyoruz. Yannın insanlan, naksızlığın daha az olduğu bir yeryü- zünde yaşayacaklar, gelecek konu- sunda en azından bunu söyleyebili- riz. Bir haftadır, "8 Mart Dünya Kadın- lar Günü" etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen toplantılara katılıyorum. Gelecek Kadınlarda Türkiye'nin içinde yaşadtğı siyasi kriz, kadınlan çok duyarlı hale getir- miş. Siyasi Islamın bütün yaşamı kontrol altına almak isteyen girişim- leri, kadınlann bir kesiminde endişe- li bir tepkiye neden olmuş. Kadınlar kuşkularını, tepkilerini, güvensizlikleri dile getirirken erkek egemen siyasi yaşamı sorgulamayı da elden bırakmıyorlar. Bu hafta bo- yunca bir kez daha gözledim ki ka- dınlar geleceğimizi temsil ediyoriar. Onlann, yıllann ezilmişliğinden gelen duyarlılıklan ve olaylara yumuşak yaklaşan incelikleri, bugün siyaset dünyasında en çok yokluğunu his- settiğimiz değerteri sembolize edi- yor. Türkiye, büyük bir kaosun ve fela- ketin içinde yaşıyor. Bir yanda her türiü geriliğe sırtını dayamış siyasi is- lam, bir yanda Güneydoğu'da binler- ce gencimızin ölümüne neden olan sürüp giden savaş, bir yanda Susur- luk'la biriikte ortalığa saçılan pislik. Bütün bu tablo, erkeklerin yönettiği sistemin çöküş sinyallerini veriyor. Bu sözlere bazı erkeklertepki gös- terebilirler. Diyebilirierki: "Kadınlann yönetiminde olduğu ülkeleh de gö- rüyoruz. Işte Benazir Butto'nun yaptıklan, işte Tansu Çiller. Kadın olunca ne değişiyor ki?" TBMM'de 550 milletvekilinden 13'ü kadın. Yüzde 2 civarında kadın var pariamentoda. Bir partinin baş- kanının kadın olması, onun bir dö- nem Başbakanlık yapması, erkek egemen sistemi değiştirmiyor. Tansu Çiller erkek dünyasında, erkek ölçü- leriyle siyaset yapıyor. Erkek egemen yollan; güce dayalı, hileye dayalı ge- leneksel yollan kendisine rehber edi- niyor. Başka türiü ayakta kalması mümkün değil. Isveç gibi demokrasinin çok geliş- tiği ülkelerde kadınjar çok farklı etkin- liklere ulaşmışlar. Örneğın Isveç Par- lamentosu'nun yüzde 42'sini kadtn- lar oluşturuyor. Hükümet üyelerinin yansı da ka- dın. Bu manzara isveç'te yaşamı, baştan başa değiştirmiş. Kendi yaşadığım bir örneği bura- da bir kez daha anlatmak istiyorum. isveç'in başkenti Stockholm'de bir gazeteci arkadaşımla dolaşıyordum. İsveç'te yaşayan gazeteci arkada- şım, şehrin pazar yerinde elinde pa- zar çantasıyla alışveriş yapan bir ka- dını gösterdi. Ak saçlı, orta yaşlı bu kadın, İsveç'in Ticaret Bakanı'ydı. Çevresinde ne güvenlik çemberi ku- rulmuştu ne de çantasını taşıyan devlet görevlileri vardı. Gazeteci arkadaşımla o gün bir başka kadın bakanla görüştük. Şu anda Kültür Bakanlığı yapan Bayan Marita Ulvskog, o zaman eşitlikten sorumlu bakandı. Kendisiyle bakan- lığın girişinde görüşmek için bekli- yorduk. Bir bayan bizi kapıdan içeri- ye aldı ve ne içeceğimizi sordu. "Kahve" deyınce, kahve servisi yap- mak üzere bitişikteki odaya gitti. Biz, bakanı bekliyorduk. Kahveleri getir- di ve kendisini tanıttı. O kadın, Bakan Marita Ulvskog'du. Iskandinav ülkeleri kadın özgürlü- ğü konusunda önemli adımlar atmış- lardı. Bu adımlar o ülkeieri dünyanın en uygar ve gelişmiş ülkeleri arasına sokmuştu. İnsan haklan, sosyal re- fah, ırkçılık bu ülkelerde en aşağı noktalara çekilmişti. Tabii ki hâlâ er- kek egemen dünya tam anlamıyla yı- kılmamıştı, ama çok önemli ilerleme- ler gerçekleştirilmişti. Bütün bu gelişmeler, insanlığın ge- leceğinin yönünü de gösteriyor. Ka- dın duyarlılığı ve yumuşaklığı insan- lığın bu felaket dünyasından kurtulu- şu için tek şans. Bu acılardan, bu ge- riliklerden bizi ancak kadınlann her alanda etkin olması kurtaracak. In- sanlığın henüz harekete geçirileme- mışen büyük potansıyelinin kadınlar olduğuna her zamankinden daha çok inanıyorum. Belediye kımliğımı ve nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. \AZMl ÇELİK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle