Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
8 MART 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KÜLTÜR 13
: Dünya Kadınlar Günü'nde, sanatçı kadınlar, 'kadın olmanın' anlamını irdelediler
Kadmbir aclnııöndeAHUANTMEN
Kadm olmak... tçinde bulunduğumuzçalkantıh dönemde, anlamını belki herzamandan daha çok dü-
şünmemizi gerektiren zamanlar yaşıyoruz. Bugün kadınlann çeşitli eylemlerde hep ön planda yer al-
" malan, yaşamakta olduğumuz "gelişmelerin " öncelikle kendilerini tehdit ettiğinin bilincinden kaynak-
lanıyor olsa gerek. Bir zamanlar erkekler tarafmdan veyine erkeklerin smırlarını çizdiği düzenleme-
lerle 'tepside sunulan' haklardan vazgeçmeye nivetli olmadıkları, geçen ay boyunca balkon demirleri-
ne vurulan tencere kapaklanyla 'Bir Dakika Karanlık' eylemine yüksek sesli katılımlarla da ortaya
kondu. Sonra eylemler çeşitlendi. Ankara 'da şeriata karşı yürüyen, kadınlardı. Istanbul da, cami için
tasarlanan verin hemen karşısındaki Atatürk Anıtı na çiçekler bırakan, kadınlardı. Onlar gösterdiler
ki her anlamda "temiz toplum " için "temizliğe " varlar.
Öncelikle Cumartesi Anneleri olmak üzere, şu günlerde çeşitli biçimlerde varhğını hissettiren ka-
dın kitleleri arasında seslerinifarklı biçimlerde duyuran, toplumun her zaman daha çok gözlerinin önün-
de kadınlar var: Plastik sanatlardan edebiyata, müzikten tiyatroya, sinemaya dek çeşitli alanlarda üriin
veren ve bu ürünlerde kimi zaman, Türkiye gibi oldukça karmaşık bir kültürelyapıya sahip bir ülkede
kadın olmanın bilinciniyansıtan, farklı birpencereden bakış açılannı yansıtan sanatçılar...
Türk kadını, çoğu ülkede kadının verdiği mücadeleyi vermek zorunda kalmaksızın bazı haklanna ka-
'Kadın yazar olmak zor'
8 Mart'ın
kadınlar tara-
fından bir bay-
ram olarak kut-
lanmasından
yanayım öte-
den beri. Dün-
yanın kimi yer-
lerinde öyle ol-
duğundan emi-
„ .... nim. Ama be-
PınarKur nimbuözlemı-
min Türkiye'de gerçekleşmesine daha
çok zaman var korkanm. Bugünü daha
çok sorunlanmızı dile getirmek için fir-
sat biliyoruz, çünkü pek çok sorunumuz
var. Oysa kadın olmak çok güzel bir şey:
Yeter ki kadınlığımızı her bakımdan ya-
şayabileceğimiz bir toplumun içinde ola-
lım.
Mesleki açıdan durumu şöyle özetle-
yebilirim:
Yazar olmak zaten çok zor bir iş; Tür-
kiye'de yazar olmak daha zor; Türkiye'de
kadm- yazar olmak ise herhalde dünya-
nın en zor işı. Gene de bayramımız kut-
lu olsun.
'Cesaret, akıl, sezgi,
merhamet ve sevgi'
Kadın ol-
mak; nerede
hangi ülkedeki
kadm? Iran'da,
Cezayir'de, Af-
ganistan'da ka-
dın olmak, yani
kadın olarak
dünyaya gel-
mek neredeyse
bir talihsizlik
gibi.
Sıstemi belirleyenlere göre kadın ol-
mak sadece anne ve iyi bir eş olmaktan
öteye gitmez. Ben dünyanın neresinde
olursa olsun. kadının tahammül etme gü-
cüne sahip, cesaret, akıl, sezgi, merha-
met ve sevginin birleşmesinden oluşan
güçlü bir varlık olduğuna inanıyorum.
Sanatçı olarak kadın ise önce sanatçı
olmaktır. Sanat yapıtının cinsiyeti ola-
maz. Bazen bir sanat yapıtı, kadınsı bir
incelik ve hassasiyetle ortaya çıkar, an-
cak sanatçı erkek olabilir. Hem kadın
olarak yaşamayı (anne olmak, eş olmak
gibi) hem de sanatçı olarak istikrarlı, ba-
şanlı bir süreci devam ettirmek oldukça
zor ve hatta biraz şansa bağlı olarak ge-
üşebilir.
Sanatçı olsun ya da olmasın kadınla-
nn dünyada gitgide insan olma hakJan-
na daha çok sahip çıktıklannı ve dünya-
yı medeniyete ve banşa davet ettiklerine
inanıyorum.
tkibinli yıllann kadınlann merhame-
tine ve sevgisine ihtiyacı var.
'Once başka aynmlar
geliyor'
Kadm erkek
aynmının kadı-
nın varlığını
tehdit eder bo-
yutta gündem-
deolduğuülke-
mizdeben,-bir
çeşit gerçekten
kaçma ya da
özsavunma ol- Beral Madra
sa gerek - son zamanlarda bu aynmı bir
kenara koyup şu aynmlan yapıyorum:
Öncelikle insan olan ve insan olmayan
gibi bir aynmla uğraşıyorum. Ülkemiz-
de ve bölgemızde, insan uygarlığının ba-
şından bugüne değin yapılmış insan ta-
nımlanna uymayan insan türleriyle kar-
şılaşmakta olduğumuz inancındayım \e
bazı yeni tanımlara gereksinim olduğu-
nu düşünüyorum. lnsanın düşünce evri-
miyle ilgili bir tanımlama gerekli; bu ev-
rimi sürdürmek isteyenler ve bu evrimi
geriye doğru döndünnek isteyenler gi-
bi...
Sonra, ülkemizde değişmeyen en
önemli aynm ekonomiktır dıye düşünü-
yorum: Varsıllar ve yoksullar. Yoksulla-
nn varsıllaşması gıderek olanaksızlaşı-
yor ve bu aynm ülkemizin olumsuz yaz-
gısını belirliyor diye düşünüyorum...
Demokrası başlığı altında karar veren-
ler ve haklannda karar verilenler aynmı
da hiç küçümsenecek bir aynm değil.
günümüzde.
Bunlan düşündükten sonra, bu ülke-
de kadın olarak nasıl var oldum ve bun-
dan sonra nasıl var olacağıma sıra gele-
biliyor ancak! Bu var olma ve var kalma
sorunu yukandakı aynmlann durumuna
bağlı...
'însan km olmanın
bilinci'
Günümüzde
kadın olmak
insan kızı ol-
mâhın' biTînci-
dir. Haklan,
şanslan ve so-
rumluluklany-
la yeni bir bı-
linçtır bu. Fa-
kat her çağda
ve koşulda kadın olmak çokrenklıliğın,
umudun ve bereketin haklı simgesidir.
Kadın edebiyat yazan olmaksa her ba-
kımdan pahalı bir meslektir.
'Sevgiyi hayatın
merkezine koymak'
Işıl Ozgentürk
vuştuğu gibi, Türk kadın sanatçı da 1960- 70 'li yıllardan başlayarak Avrupalı ve Amerikalı kadınlann
verdiği savaşımı vermedi, vermesi gerektiğini hissetmedi. Bugün çoğu kadın, toplumda kadına uvgu-
lanan çifte standartları ve örtülü şiddeti hâlâ kendi meselesi olarak görmeden üretiyor "Hiçbir sorun
yaşanmamış " oluyor;feminist kadın, kimi kadınlar arasında bile "erkeklerie derdi olan kadın " olarak
algılanıyor. Oysa sorun daha boyutlu: Kadının, özgürlüğünü ancak (erkeklerce konulmuşj sınırların
çerçevesındeyaşayabilmesi. Belli haklar verilmişken, belli "örtülü kurallar"nedeniylebu hakların so-
nuna dek kullanılamaması. Sokakların, erkeklere ait olması. Aynı kulvarda yarışırken kadına "Kazan-
dın"diyenin genelde hep erkek oluşu...
Kadın sanatçılar, bu çelişkiler yumağı içinde aslında yoğun bir mücadele veriyorlar. Kimisi üreti-
mini bu bilincin süzgecinden geçirerekyapıyor, kimisi durup düşününce bazı haksızhklann farkına va-
rıyor, kimisi de meseleyi irdelememekten yana tavır koyuyor.
Sonuçta yaratıcılık ayrıcahğına sahip olanlar, şu ya da bu şekilde, belki bazen farkında bile olmak-
sızın, bir kadm yazann dediği gibi "mezartaşına 'İyi toz alırdı nın ötesinde bir söz yazdırmak " için
kollan sıvamış oluyor. Üstelik bu arada toz da almış olarak...
Sanat dünyamızda gerek ürettikJeriyle, gerek kadınlann ürettiklerini değerlendirerek öne çıkmış ba-
zı kadınlar, 8 Mart Kadınlar Günü 'nde "kadın olmak"la ilgili düşüncelerini dilegetirdiler.
her an kadın-
erkek eşitsizli-
ği, kadının ve
erkeğin ayn
ayn kişilikleri
arasında farklı-
lığı ve maale-
sef aynmı gö-
rüyorum. Bu
aynm, karşı-
sındaki kadar, _
kadmın kendi Tomur Atagok
geri çekilmişliğinden kaynaklanıyor.
Toplumumuzda kadın olmak neredeyse
verici olmakla eşanlamlı. Bunun ötesin-
de bir konumu kendimize yakıştırmadı-
ğımız gibi, ötekiler de yakıştırmıyor.
Olumlu bir eşitlikten söz etmek için ön-
ce kadını sonra da onun çocuklannı eğit-
mek gerekiyor.
Ben yıllardır kadın sanatçının atılım-
cı tavnnı destekleyip kadın sergileri dü-
zenlemekte olduğum için, bir miktar ay-
nmcı olmakla suçlandım. Ancak bu
olumlu aynmın, kadının kendisinin bi-
linçlenmesi kadar, tüm topluma katkısı
olduğuna inanıyorum. Yine de kadın ol-
mak önce insan olmak demektir.
'Doğaya bağımhlığın
sembolikyükünü kadm
taşvr'
Tüm insan-
lığı kurtarma
projeleri, başta
din olmak üze-
re gövdeden
geçer. Kültür,
ürettiği kav-
ram ve simge-
lerle doğa üze- .
rindeki güçün- l n c ı L v u ı e r
den emin ilerlerken doğaya bağımhlığın
sembolik yükünü taşıyan kadın ise bu
mutluluk projelerinin içinde gönül ra-
hatlığı ile yerini alamaz.
Dünyanın lıbidosunu denetim altına
almak için evler kurup dururken konu-
munun cinsel kimliğinden kaynaklandı-
ğını fark eder ve 'ev'in sessız köleleri-
nin sorulan, toplumsal sözleşmenin tam
ortasında patlar.
Oysa cinsellik ve erotizm tüm çıkmaz
sokaklanyla doğa ve kültürün kesişme
noktasında sürekli çelişkiler üretirler. Ve
gövdesine bakan kadın. orada kara delik-
Kadın ol- T! " ' 5
" ' ' " ~ ^ " ' j ' ","J
"' ~ " T T ' B
ler görür. Onlar gerçeğın en aşağılayıcı
mak d D sular- f a r k
1
e t r n ı
.5t l m
- ™ln]
?T
.}V" e r k e k
,e
8 e
" boyutunun açık yaralandır. Kadın sanat-
da gezinmek meT
}l
\^mn
smırladiğı bolgeler içinde oz- { doğas.ndakı yaratıcılığın yüklen-
sevgf ve ™kı f ^ J f°Z kmUSU V e a S İ 1
" d a b
" d a
" digi tarihsel basans.zlık duygusuyla baş
hayatın merke- tehlıkelı. etmeye çalışırken farklılığını bir kayna-
zıne koymak, 'TÜHdye 'de kadm Olmak I a
dönüştürür. Çünkü içinde bulunduğu
her gün her şe- ' ' 1 h-1 I I * gerilim, ayağının altındaki kaypak ze-
yi yeniden sor- VetTCl OimOKUl eŞanUimil m
j n
,o n u
fafo dayanıklı gövdeler tasar-
gulamak. De- Kadın olmak üzerine düşünmediğim lamaya, hayatta kalmanın koşullannı ge-
ğişebilmek, gün yok. Bu, benden ziyade, toplumun nişletip yaratıcılığın önünü açmaya zor-
kendini dalga- kıskırttı&ı bir eereksinim. Her konuda. lar.
Buket Uzuner
ya almak, bir yandan zeytinyağlı fasul-
ye pişirirken bir yandan tezgâhtaki bir
metin için bir sevgi sözcüğü aramak. Cu-
martesi günleri Galatasaray Lisesi önü-
ne gitmek. Tencere tavayı alıp sokağa
firlamak. Hüngür hüngür ağlamak, toru-
nu denize götürmek, çiçek sulamak, kı-
saca yaşamak.
'Sımrlarla beüHenmiş
özgürlük'
Birkaç yıl ön-
Tre"bfr'"dost top-
lantısında, bir-
çok kadının ya-
şadığı zorluklan
yaşamadığımı
ve insan olarak
her istedığimi
yapabıldiğımi
söylemiştim. Bir
arkadaşım. gece yansından sonra Be-
yoğlu'naçıkmamı söylemişti. "Niye çı-
kayım ki?'" demıştim. Oysa işte mesele
orada başlıyordu. İşte o zaman, bir erkek
toplumunun getirdiği sınırlar içinde an-
cak özgürlüklerimi hayal edebildiğimi
fark etmiştim. Kadınlar için erkek ege-
menliğinin sınırladığı bölgeler içinde öz-
gürlükJer söz konusu. Ve aslında bu da-
ha tehlikeli.
'Türkiye'de kadın olmak
verici olmakla eşanlamlı'
Kadın olmak üzerine düşünmediğim
gün yok. Bu, benden ziyade, toplumun
kışkırttığı bir gereksinim. Her konuda.
Lale Mansur
2. \ehar Tüblek Karikafür Vanşması Ödülleri tören-
le verildi. (Fotoğraf: KADER TUĞLA)
'însanlık zirvesinde
bir karikatür ustası'
Kültür Servisi- Beşiktaş
Belediyesi ve Karikatürcü-
ler Derneği 'nin işbirliğiyle
düzenlenen 2. Nehar Tüb-
lek Karikatür Yanşma-
sı'nda ilk üç dereceye gı-
renlerle mansiyon ve özel
ödül kazanan karikatürist-
Iere törenle ödülleri venldı.
Beşiktaş Belediye Baş-
kanı Ayfer Atay. Akatlar
Kültür Merkezı'nde dü-
zenlenen ödül töreninde
yaptığı konuşmada karika-
tür sanatının. tüm ıncelık-
lerinin bırleştiği bir insan-
lık zirvesi olduğunu belırt-
ti. Nehar TübJekın Cum-
huriyet'in yetiştirdiği bü-
yük ustalardan bın olduğu-
nu söyleyen Atay. Tiib-
lek'in Beşiktaş'ta yaşadı-
ğını ve ko>u bir BJK taraf-
tan olduğunu anımsatarak
" Bugün onun gö/.lcrindeki
muzip pınlnyı, bıyık attın-
dan gülüşünü, tükenmeyen
espri ve mizah gücünü öz-
lüyoruz" diye konuştu.
Karikatürcüler Derneği
Başkanı. gazetemiz çizeri
Kâmil Masaracı da Tüb-
lek'in hoşgörüyü yaşatma-
yaçalışan, insan için çizen,
evrensel boyutlarda kesit-
ler yakalayarak toplumu
düşündüren ve güldüren
bir karikatür ustası olduğu-
nu söyledı. Törende bınn-
cılik ödülü kazanan Mu-
hammet Şengöz"e 60 mil-
yon TL tutanndaki çekı ve
plaketini Ayfer Atay sun-
du Yanşmanın ıkınci^ı Sa-
mi Caner. üçuncüsü Ali
Şur. mansiyon aimaya hak
kazanan Ali Osmantaş.
Turgut Yılmaz ve Sait
Munzur'a ödül plaketleri
ve para ödüllen venldi
Törende aynca. Beşik-
taş Belediyesi Özel Ödülü
Altan Özeskicr>e. BJK S-
por Kulübü Ödülü Meh-
met Ali Erol'a, Nezih De-
mirkent Özel Ödülü Hüse-
yin Çakmak'a, Kankatür-
cüler Derneği Özel Ödülü
Bora Özen'e. Tüblek Aıle-
si Özel Ödülü dc Bülent
Balaman a venldı Törene,
yanşma jünsınde bulunan
Turhan Selçuk, 5>cmih Bal-
cıoğlu, Ferruh Doğan, Ca-
nol Kocagöz'ün yanı sıra
Nehar Tüblek'in eşı İhsan
Tüblek. gazetccı ya/.ar Ha-
san Pulur. sanatçı Celal Şa-
hin v c Tekin Akmansov da
katıldı.
Berlinli müzisyenlerle
bir 'Lied Akşamı'
Kültür Ser\isi - Berlin
Kültür Etkinlikleri Kuru-
mu, Istanbul Kültür ve Sa-
nat Vakfı ile Alman Kültür
Merkezi'nin- hşbtrltgiyle
gerçekleştinlen 'İstan-
bul'da Berlin' kültür etkin-
likleri kapsamında bugün
saat 19.30'da Atatürk Kül-
tür Merkezi Oda Tiyatro-
su'nda Matthias Baueryö-
netimınde bir 'Lied Akşa-
mı1
düzenleniyor.
Demokratık Almanya
Cumhuriyeti'nin milli
marşının bestecısı Hanns
Eisler'ın bestelediği şarkı-
lann seslendinleceği kon-
serde orkestrayı kontrbas
sanatçısı Bauer'in yanı sı-
ra vokalde Heide Bartho-
lomausve Sven Ake Johan-
sonn, trompette Michael
Gross, alto saksofonda
Matthias Schubert, tenor
saksofonda Bardo Hen-
nign ve davulda Michael
Griener oluşturuyor.
Brecht'in 'Yuvartak Kafa-
laria Sivri Kafalar', Hollj -
Şarkılan Kitabı" ve
*Şva>k İkinci Dünya Sava-
şında' başlıklı şiırleri üze-
rine bestelenen şarkılarcaz
müziğinden de etkilenme-
lertaşıyor. Matthias Bî.u&<
ve berabenndeki müzıs-
>enler de onun ^arkılanna
caz müzısyeni olarak yak-
laşıyor. aynı zamanda do-
ğaçlama teknıgınden de
yararlanıyorlar.
Etkınlikler kapsamında
dün AKM Oda Tiyatrosu
Fuayesi'nde açılan 'Berli-
ner Ensemble Afışleri
1949-89' başlıklı sergı ise
20 marta dek izlenebile-
cek. 'Bertolt Brecht Dizisi'
başlığı altında ycralan afiş
sergısı, Brecht'in 'reklam
uzmanı" olarak atadığı,
sonradan yonetmen olan
dramaturg Peter Pa-
litzsch'in afiş çalışmalanna
dayanıyor. Sergı. Brecht ve
Helene \Vıegel tarafından
kurulmuş Berliner En-
semble Tiyatrosu'nun tari-
hine bakış olanağı venyor.
'îçindeki' ve Suzy Hug Levy
BUGU\
MDRAT LfRAL
Suzy Hug Levy'nin Etiler"deki, kendi tasanmı olan
atölyesindeyiz. "İçindeld''ler sergisini oluşturacak
yapıtlar artık sergilenmeye hazır. Tavandan sallanı-
•yorlar. Yerde kurulmuş oturuyorlar. Levy'nin tel, çe-
lik ağ, metal Ievha ve şerit kauçuk gibi malzemeler
kullanarak yaptığı kadm eiysisi heykelleri tüm zara-
fetlenyle gözler önünde. Inanılmaz şirinlikte bir gö-
rünüm. Her şeyde bir özen. Burası kesinlikle bir ka-
dının dünyası.
Sanatçı, bir yıldır bu sergisini "Dünya Kadınlar
Sünü"ne hazırlıyor. Sergi 11 martta, Istanbul Milli
Reasürans Sanat Galerisi'nde gerçekleştinlen bir per-
formansla açılacak. Performans daha sonra tekrarla-
nacak, sergı sırasında videodan izlemek de olası.
Suzy Hug Levy'nin kadın giysi heykelleri sergide
zlenebilir. ,^ncak bu heykellerin ortaya çıkış, yara-
lış sürecini çeşitli aşamalannda izlemiş birisi ola-
ak gördüklerimin en az ortaya çıkan eserler kadar
gınç ve çarpıcı olduğunu kesinlikle söyleyebilirim.
Erkek' malzemeye kadınca yaklaşım
İlginç. çünkü bir kadın sanatçı genellikle "erkek'"
mlzeme olarak değerlendirilebilecek metal köken-
malzemelere ilgi duyuyor. Bu "erkek" malzeme-
Te, preste ezme. kaynakla. perçinle birleştirme. vi-
lyla bağlama vb. gibi alıştıklan "erkek" işleme yön-
mlerini uygulamıyor. Ne yapıyor? Bu malzemele-
kadınca işliyor. Tellerle dikiyor, bağlıyor, yapıştı-
O'or. Özel olarak yaphrdığı kocaman tahta şişlerle
niyoT. Evet örüyor... Pres kullanmıyor, ayaklanyla
iyor. "Erkek" bir malzemeye kadınca yaklaşıyor.
e sonuç, o çok bildiğimiz sıradan ve "erkek" mal-
smeler başka türlü eğriliyor, bükülüyor, bir araya ge-
ıvor, ortaya son derece zarif kadın elbiseleri heykel-
-•n çıkıyor. Bildiğimiz çiviler bir elbisenin eteğinı
üsleyen okşanacak yumuşaklıkta bir tafta görünü-
'üne dönüsebiliyor. Ve bunu hiç yadırgamıyorsunuz.
mucize gibi. Ya da bir kadın sanatçının yaratıcı-
>ının parlaklığının bir göstergesi. Suzy Hug Levy,
"Önce ellerimden vazgeçtim, sonra sokak sokak ge-
zerek bütün hurdacüan ve malzeme saücılannı tam-
dım" diyor. Eldiven kullanmıyordu, çünkü malze-
meyi hissetmediğıni, ona şekil verirken tam hâkim
olamadığını söylüyordu. Uzun denemelerden sonra
kendi yarattığı özgün teknıklerle malzemeye şekil-
ler verebilmeyı öğrenmıştı.
'Içindeki' nerede?
Sanatçı kullandığı malzemelen seçerken kadının
sağlamlığını. biçımdekı estetiği ararken ise zarafeti-
ni düşündüğünü söylüyor. Metal, gazete kâğıdı, tel
gibi malzemeler bildiğimiz ve yaşamımıza tamklık
eden malzemeler. Bu malzemelerin hiç umulmadık
bıçimlere bürünmesı izleyeni şaşırtıyor. Sanatçı bu
uzy Hug Levy; tel,
metal kauçuk gibi "erkek"
malzemelere kadın
duyarlığı içinde yaklaşıyor
ve bu "erkek"
malzemelerden son derece
zarif heykeller yapıyor.
Dünya kadınlanna adanan
heykel, performans, video
ve müzik eşliğinde
sunulacak olan sergi 11
marttan itibaren Milli
Reasürans Sanat
Galerisi'nde izlenebilir.
Performans daha sonra
yinelenecek, sergi
sırasında videodan
gösterilecek.
malzemeleri ararken, seçerken ve kullanırken heye-
canlandığmı, ancak kendisini malzemenin büyüsü-
ne kaptırmamak için de dikkatli olduğunu söylüyor.
Suzy Hug Levy, dünyadaki değişim ve oiuşumlar
karşısında hıssettiklerini ve düşündüklenni anlatmak
için geleneksel sanat malzemelennin kendisi için ye-
terlı olmadığını söylüyor.
Sanatsal yapıtlannı performans, vıdeo, ses ve mü-
zik eşliğinde sunmak, değişik malzemeler kullan-
mak, böylece daha bütünsel bir anlatıma ulaşmak is-
tiyor. Bunlan yaparken anlatımcı olmamaya özen
gösterdığıni belırtiyor.
Amacının izîeyenlere sadece bir sanat eseri sun-
mak olmadığını, sorular soran ve izleyenin de soru-
lar sormasını sağlayacak bir çalışma yapmak oldu-
ğunu açıklıyor.
Aslında heykeller birer simge. Görünüşte giysi gi-
biler. Ancak izleyende içindeki kadını, kadın vücu-
dunu anımsatıyorlar. Peki ya kadının içindeki... Ve
gerçekler...
Suzy Hug Levy görünüş- düş-gerçek arasındakı bu
geliş-gidişlerle izleyende değişik izlenimler yarat-
mak istediğini söylüyor. Böylelikle heykeller de iz-
leyenin gözünde bir giysi olmanın ötesinde anlamlar
kazanıyor.
Bu zarif. fakat sert, bıçimli ve sağlam malzeme-
den yapılmış elbiseler kadınlann kendi elleriyle ka-
pandıklan hücreleri midir? Bunlar kadınlara doğuş-
tan itibaren aile. dinsel kurumlar. okul ve gelenek/gö-
reneklerle biçilmiş kalıplarmıdır? Giysilerin içinde-
ki kadınlar nerede?..
Suzy Hug Levy, "Vücut her seferinde değişik et-
kenlertarafindan parcalamyorve yeniden yaraolıyor.
Giysilerle izle>icide bu parçalamşı psikolojik ve duy-
gusal olarak >aşatmak istiyorum" diyor. Bir soru da-
ha: "Hev keUerin kollan neden yeıiere kadar uzun \e
birbirine kavuşmuş?" Espriyle yanıt venyor Suzy
Hug Levy: "Hep saçlan ve dilkri uzun olacak değil
ya!" Heykellerin kollan uzun, sanki tüm evreni ku-
caklar gibiler.
Kadınlara armağan
Istanbullu bir sanatçı olan Suzy Hug Levy'nın ge-
çen yıl HABITAT-2 kapsamındaki "Öteld*
>
sergisin-
de gerçekleştirdiği "Kökler/hn/imiz" çalışması San
Francısco Museum of Modern Art'ta geçen yıl ka-
sım ayında düzenlenen "Designe Landscape Fo-
nım"a davet edilmişti.
Sanatçı, Istanbul'da Milli Reasürans Sanat Galeri-
si'nde 11 martta açılacak "İçindeki" sergisiyle izîe-
yenlere geleneksel sergilerde pek karşılaşılmayan
farklı bir ortam sunuyor. Sergi, Dünya Kadınlar Gü-
nü'nde bir kadın sanatçının çok bilinen ve çok da uy-
gun olmayan malzemelerle nasıl yaratıcı ola-
bileceğini göstererek kadınlann dünyasından pınltılı
bir ışık yayıyor.
• İDOB'de P.l. Çaykovski'nin 'Fmdıkkıran1
adlı yapıtı
izlenebilir.
• AKSANATta saat 15.00 ve 19.30'da Adnan Tönel'in
uyarladı&ı. yönettiği ve oynadığı 'Hamlet" izlenebilir.
(252 35 00)'
• ELEŞTİRİ KİTABEVİ \T. KLLTÜR MERKEZİ'nde
saat 14.00'te Suna Tanaltay ve Erdoğan Tanaltay'ın
katıldığı söyleşi izlenebilir .(373 38 24)
• TARANTA BABL KLLTÜR \T SANAT
MERKEZİ'nde saat 16.00 ve 19.00'da Charlıe Chaplın
Serisi 4 izlenebilir.
• ISTANBUL ÜNtV ERSİTESİ Fotoğraf Kulübünde
saat 13.00'te Albeno Modiano'nun katıldığı 'Fotoğraf
TarihP başlıklı semıner ve saat 14.00'te Tanju
Akleman'ın hazırladığı 'Başka Türlü Yüzler* başlıklı
saydam gösteri izlenebilir. (512 84 48)
• GALERİ İKİ MAYMUN'nda saat 15.00'te sanat
eleştirmeni Abdülkadir Günyaz'ın katıldığı Türk
Resminde Kadm Sanatçılar' başlıklı söyleşi izlenebilir.
• EYLÜL MÜZİK KLLÜBÜ'nde 'Kutsal Hazine
Avcılan' izlenebilir. (257 06 99)
• BAKTRKÖY BELEDhTSİ TftATROLARTnda saat
11.00'de 'ŞJrinler', saat 20.30'da 'Kuğular Şarkı
Söylemez' adlı oyunlar izlenebilir.
• BEKSAV'da saat 11.00"de Tiyatro Imge'nin *Kara
Kedi' adlı çocuk oyunu ve saat 16.00'da V. İ.
Pudovkin'in yönettiği 'Ana' adlı film izlenebilir. (349 91
66)
İZMİR KİTAP FLARriVDA BUGÜN
• 12.00-13.00: Edebiyatçılar Derneği'nin düzenledığı
'Geyik ve Yök-u-Toplumsal Korku ve Direnç' başlıklı
söyleşinin konuğu I. Mert Başat
• 13.00-15.00: TÜYAP'ındüzenlediği 'Şeriaf
başlıklı söyleşinin konuğu İlhan Selçuk.
• 15.00-17.00: TÜYAP"'ın düzenlediği. -İzınir'deki
Kültür ve Sanat Dergileri' başlıklı panele Ve>sel Çolak,
Şükran Kurdakul, Mustafa Şerif Onaran ve Efdal
Sevinçli katılıyorlar.
• 17.00-19.00: PEN Yazarlar Derneği ve TÜYAP
işbirliği ile hazırlanan 'AntikEge Kültürünün Dünya
Tarihindeki Önemi' başlıklı paneli Yaşar Aksoy
sunuyor. Panele Ord. Prof. Dr. Ekrem AkurgaL
Johannes Poethen ve Bilge Lmar katılıyorlar.
• 19.00-20.00: TÜYAP'ın düzenlediği 2. İzmir Kıtap
Fuan Şükran Plaketi Sunuş Töreni.