27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 MART 1997 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KÜLTÜR 13 : Dünya Kadınlar Günü'nde, sanatçı kadınlar, 'kadın olmanın' anlamını irdelediler Kadmbir aclnııöndeAHUANTMEN Kadm olmak... tçinde bulunduğumuzçalkantıh dönemde, anlamını belki herzamandan daha çok dü- şünmemizi gerektiren zamanlar yaşıyoruz. Bugün kadınlann çeşitli eylemlerde hep ön planda yer al- " malan, yaşamakta olduğumuz "gelişmelerin " öncelikle kendilerini tehdit ettiğinin bilincinden kaynak- lanıyor olsa gerek. Bir zamanlar erkekler tarafmdan veyine erkeklerin smırlarını çizdiği düzenleme- lerle 'tepside sunulan' haklardan vazgeçmeye nivetli olmadıkları, geçen ay boyunca balkon demirleri- ne vurulan tencere kapaklanyla 'Bir Dakika Karanlık' eylemine yüksek sesli katılımlarla da ortaya kondu. Sonra eylemler çeşitlendi. Ankara 'da şeriata karşı yürüyen, kadınlardı. Istanbul da, cami için tasarlanan verin hemen karşısındaki Atatürk Anıtı na çiçekler bırakan, kadınlardı. Onlar gösterdiler ki her anlamda "temiz toplum " için "temizliğe " varlar. Öncelikle Cumartesi Anneleri olmak üzere, şu günlerde çeşitli biçimlerde varhğını hissettiren ka- dın kitleleri arasında seslerinifarklı biçimlerde duyuran, toplumun her zaman daha çok gözlerinin önün- de kadınlar var: Plastik sanatlardan edebiyata, müzikten tiyatroya, sinemaya dek çeşitli alanlarda üriin veren ve bu ürünlerde kimi zaman, Türkiye gibi oldukça karmaşık bir kültürelyapıya sahip bir ülkede kadın olmanın bilinciniyansıtan, farklı birpencereden bakış açılannı yansıtan sanatçılar... Türk kadını, çoğu ülkede kadının verdiği mücadeleyi vermek zorunda kalmaksızın bazı haklanna ka- 'Kadın yazar olmak zor' 8 Mart'ın kadınlar tara- fından bir bay- ram olarak kut- lanmasından yanayım öte- den beri. Dün- yanın kimi yer- lerinde öyle ol- duğundan emi- „ .... nim. Ama be- PınarKur nimbuözlemı- min Türkiye'de gerçekleşmesine daha çok zaman var korkanm. Bugünü daha çok sorunlanmızı dile getirmek için fir- sat biliyoruz, çünkü pek çok sorunumuz var. Oysa kadın olmak çok güzel bir şey: Yeter ki kadınlığımızı her bakımdan ya- şayabileceğimiz bir toplumun içinde ola- lım. Mesleki açıdan durumu şöyle özetle- yebilirim: Yazar olmak zaten çok zor bir iş; Tür- kiye'de yazar olmak daha zor; Türkiye'de kadm- yazar olmak ise herhalde dünya- nın en zor işı. Gene de bayramımız kut- lu olsun. 'Cesaret, akıl, sezgi, merhamet ve sevgi' Kadın ol- mak; nerede hangi ülkedeki kadm? Iran'da, Cezayir'de, Af- ganistan'da ka- dın olmak, yani kadın olarak dünyaya gel- mek neredeyse bir talihsizlik gibi. Sıstemi belirleyenlere göre kadın ol- mak sadece anne ve iyi bir eş olmaktan öteye gitmez. Ben dünyanın neresinde olursa olsun. kadının tahammül etme gü- cüne sahip, cesaret, akıl, sezgi, merha- met ve sevginin birleşmesinden oluşan güçlü bir varlık olduğuna inanıyorum. Sanatçı olarak kadın ise önce sanatçı olmaktır. Sanat yapıtının cinsiyeti ola- maz. Bazen bir sanat yapıtı, kadınsı bir incelik ve hassasiyetle ortaya çıkar, an- cak sanatçı erkek olabilir. Hem kadın olarak yaşamayı (anne olmak, eş olmak gibi) hem de sanatçı olarak istikrarlı, ba- şanlı bir süreci devam ettirmek oldukça zor ve hatta biraz şansa bağlı olarak ge- üşebilir. Sanatçı olsun ya da olmasın kadınla- nn dünyada gitgide insan olma hakJan- na daha çok sahip çıktıklannı ve dünya- yı medeniyete ve banşa davet ettiklerine inanıyorum. tkibinli yıllann kadınlann merhame- tine ve sevgisine ihtiyacı var. 'Once başka aynmlar geliyor' Kadm erkek aynmının kadı- nın varlığını tehdit eder bo- yutta gündem- deolduğuülke- mizdeben,-bir çeşit gerçekten kaçma ya da özsavunma ol- Beral Madra sa gerek - son zamanlarda bu aynmı bir kenara koyup şu aynmlan yapıyorum: Öncelikle insan olan ve insan olmayan gibi bir aynmla uğraşıyorum. Ülkemiz- de ve bölgemızde, insan uygarlığının ba- şından bugüne değin yapılmış insan ta- nımlanna uymayan insan türleriyle kar- şılaşmakta olduğumuz inancındayım \e bazı yeni tanımlara gereksinim olduğu- nu düşünüyorum. lnsanın düşünce evri- miyle ilgili bir tanımlama gerekli; bu ev- rimi sürdürmek isteyenler ve bu evrimi geriye doğru döndünnek isteyenler gi- bi... Sonra, ülkemizde değişmeyen en önemli aynm ekonomiktır dıye düşünü- yorum: Varsıllar ve yoksullar. Yoksulla- nn varsıllaşması gıderek olanaksızlaşı- yor ve bu aynm ülkemizin olumsuz yaz- gısını belirliyor diye düşünüyorum... Demokrası başlığı altında karar veren- ler ve haklannda karar verilenler aynmı da hiç küçümsenecek bir aynm değil. günümüzde. Bunlan düşündükten sonra, bu ülke- de kadın olarak nasıl var oldum ve bun- dan sonra nasıl var olacağıma sıra gele- biliyor ancak! Bu var olma ve var kalma sorunu yukandakı aynmlann durumuna bağlı... 'însan km olmanın bilinci' Günümüzde kadın olmak insan kızı ol- mâhın' biTînci- dir. Haklan, şanslan ve so- rumluluklany- la yeni bir bı- linçtır bu. Fa- kat her çağda ve koşulda kadın olmak çokrenklıliğın, umudun ve bereketin haklı simgesidir. Kadın edebiyat yazan olmaksa her ba- kımdan pahalı bir meslektir. 'Sevgiyi hayatın merkezine koymak' Işıl Ozgentürk vuştuğu gibi, Türk kadın sanatçı da 1960- 70 'li yıllardan başlayarak Avrupalı ve Amerikalı kadınlann verdiği savaşımı vermedi, vermesi gerektiğini hissetmedi. Bugün çoğu kadın, toplumda kadına uvgu- lanan çifte standartları ve örtülü şiddeti hâlâ kendi meselesi olarak görmeden üretiyor "Hiçbir sorun yaşanmamış " oluyor;feminist kadın, kimi kadınlar arasında bile "erkeklerie derdi olan kadın " olarak algılanıyor. Oysa sorun daha boyutlu: Kadının, özgürlüğünü ancak (erkeklerce konulmuşj sınırların çerçevesındeyaşayabilmesi. Belli haklar verilmişken, belli "örtülü kurallar"nedeniylebu hakların so- nuna dek kullanılamaması. Sokakların, erkeklere ait olması. Aynı kulvarda yarışırken kadına "Kazan- dın"diyenin genelde hep erkek oluşu... Kadın sanatçılar, bu çelişkiler yumağı içinde aslında yoğun bir mücadele veriyorlar. Kimisi üreti- mini bu bilincin süzgecinden geçirerekyapıyor, kimisi durup düşününce bazı haksızhklann farkına va- rıyor, kimisi de meseleyi irdelememekten yana tavır koyuyor. Sonuçta yaratıcılık ayrıcahğına sahip olanlar, şu ya da bu şekilde, belki bazen farkında bile olmak- sızın, bir kadm yazann dediği gibi "mezartaşına 'İyi toz alırdı nın ötesinde bir söz yazdırmak " için kollan sıvamış oluyor. Üstelik bu arada toz da almış olarak... Sanat dünyamızda gerek ürettikJeriyle, gerek kadınlann ürettiklerini değerlendirerek öne çıkmış ba- zı kadınlar, 8 Mart Kadınlar Günü 'nde "kadın olmak"la ilgili düşüncelerini dilegetirdiler. her an kadın- erkek eşitsizli- ği, kadının ve erkeğin ayn ayn kişilikleri arasında farklı- lığı ve maale- sef aynmı gö- rüyorum. Bu aynm, karşı- sındaki kadar, _ kadmın kendi Tomur Atagok geri çekilmişliğinden kaynaklanıyor. Toplumumuzda kadın olmak neredeyse verici olmakla eşanlamlı. Bunun ötesin- de bir konumu kendimize yakıştırmadı- ğımız gibi, ötekiler de yakıştırmıyor. Olumlu bir eşitlikten söz etmek için ön- ce kadını sonra da onun çocuklannı eğit- mek gerekiyor. Ben yıllardır kadın sanatçının atılım- cı tavnnı destekleyip kadın sergileri dü- zenlemekte olduğum için, bir miktar ay- nmcı olmakla suçlandım. Ancak bu olumlu aynmın, kadının kendisinin bi- linçlenmesi kadar, tüm topluma katkısı olduğuna inanıyorum. Yine de kadın ol- mak önce insan olmak demektir. 'Doğaya bağımhlığın sembolikyükünü kadm taşvr' Tüm insan- lığı kurtarma projeleri, başta din olmak üze- re gövdeden geçer. Kültür, ürettiği kav- ram ve simge- lerle doğa üze- . rindeki güçün- l n c ı L v u ı e r den emin ilerlerken doğaya bağımhlığın sembolik yükünü taşıyan kadın ise bu mutluluk projelerinin içinde gönül ra- hatlığı ile yerini alamaz. Dünyanın lıbidosunu denetim altına almak için evler kurup dururken konu- munun cinsel kimliğinden kaynaklandı- ğını fark eder ve 'ev'in sessız köleleri- nin sorulan, toplumsal sözleşmenin tam ortasında patlar. Oysa cinsellik ve erotizm tüm çıkmaz sokaklanyla doğa ve kültürün kesişme noktasında sürekli çelişkiler üretirler. Ve gövdesine bakan kadın. orada kara delik- Kadın ol- T! " ' 5 " ' ' " ~ ^ " ' j ' ","J "' ~ " T T ' B ler görür. Onlar gerçeğın en aşağılayıcı mak d D sular- f a r k 1 e t r n ı .5t l m - ™ln] ?T .}V" e r k e k ,e 8 e " boyutunun açık yaralandır. Kadın sanat- da gezinmek meT }l \^mn smırladiğı bolgeler içinde oz- { doğas.ndakı yaratıcılığın yüklen- sevgf ve ™kı f ^ J f°Z kmUSU V e a S İ 1 " d a b " d a " digi tarihsel basans.zlık duygusuyla baş hayatın merke- tehlıkelı. etmeye çalışırken farklılığını bir kayna- zıne koymak, 'TÜHdye 'de kadm Olmak I a dönüştürür. Çünkü içinde bulunduğu her gün her şe- ' ' 1 h-1 I I * gerilim, ayağının altındaki kaypak ze- yi yeniden sor- VetTCl OimOKUl eŞanUimil m j n ,o n u fafo dayanıklı gövdeler tasar- gulamak. De- Kadın olmak üzerine düşünmediğim lamaya, hayatta kalmanın koşullannı ge- ğişebilmek, gün yok. Bu, benden ziyade, toplumun nişletip yaratıcılığın önünü açmaya zor- kendini dalga- kıskırttı&ı bir eereksinim. Her konuda. lar. Buket Uzuner ya almak, bir yandan zeytinyağlı fasul- ye pişirirken bir yandan tezgâhtaki bir metin için bir sevgi sözcüğü aramak. Cu- martesi günleri Galatasaray Lisesi önü- ne gitmek. Tencere tavayı alıp sokağa firlamak. Hüngür hüngür ağlamak, toru- nu denize götürmek, çiçek sulamak, kı- saca yaşamak. 'Sımrlarla beüHenmiş özgürlük' Birkaç yıl ön- Tre"bfr'"dost top- lantısında, bir- çok kadının ya- şadığı zorluklan yaşamadığımı ve insan olarak her istedığimi yapabıldiğımi söylemiştim. Bir arkadaşım. gece yansından sonra Be- yoğlu'naçıkmamı söylemişti. "Niye çı- kayım ki?'" demıştim. Oysa işte mesele orada başlıyordu. İşte o zaman, bir erkek toplumunun getirdiği sınırlar içinde an- cak özgürlüklerimi hayal edebildiğimi fark etmiştim. Kadınlar için erkek ege- menliğinin sınırladığı bölgeler içinde öz- gürlükJer söz konusu. Ve aslında bu da- ha tehlikeli. 'Türkiye'de kadın olmak verici olmakla eşanlamlı' Kadın olmak üzerine düşünmediğim gün yok. Bu, benden ziyade, toplumun kışkırttığı bir gereksinim. Her konuda. Lale Mansur 2. \ehar Tüblek Karikafür Vanşması Ödülleri tören- le verildi. (Fotoğraf: KADER TUĞLA) 'însanlık zirvesinde bir karikatür ustası' Kültür Servisi- Beşiktaş Belediyesi ve Karikatürcü- ler Derneği 'nin işbirliğiyle düzenlenen 2. Nehar Tüb- lek Karikatür Yanşma- sı'nda ilk üç dereceye gı- renlerle mansiyon ve özel ödül kazanan karikatürist- Iere törenle ödülleri venldı. Beşiktaş Belediye Baş- kanı Ayfer Atay. Akatlar Kültür Merkezı'nde dü- zenlenen ödül töreninde yaptığı konuşmada karika- tür sanatının. tüm ıncelık- lerinin bırleştiği bir insan- lık zirvesi olduğunu belırt- ti. Nehar TübJekın Cum- huriyet'in yetiştirdiği bü- yük ustalardan bın olduğu- nu söyleyen Atay. Tiib- lek'in Beşiktaş'ta yaşadı- ğını ve ko>u bir BJK taraf- tan olduğunu anımsatarak " Bugün onun gö/.lcrindeki muzip pınlnyı, bıyık attın- dan gülüşünü, tükenmeyen espri ve mizah gücünü öz- lüyoruz" diye konuştu. Karikatürcüler Derneği Başkanı. gazetemiz çizeri Kâmil Masaracı da Tüb- lek'in hoşgörüyü yaşatma- yaçalışan, insan için çizen, evrensel boyutlarda kesit- ler yakalayarak toplumu düşündüren ve güldüren bir karikatür ustası olduğu- nu söyledı. Törende bınn- cılik ödülü kazanan Mu- hammet Şengöz"e 60 mil- yon TL tutanndaki çekı ve plaketini Ayfer Atay sun- du Yanşmanın ıkınci^ı Sa- mi Caner. üçuncüsü Ali Şur. mansiyon aimaya hak kazanan Ali Osmantaş. Turgut Yılmaz ve Sait Munzur'a ödül plaketleri ve para ödüllen venldi Törende aynca. Beşik- taş Belediyesi Özel Ödülü Altan Özeskicr>e. BJK S- por Kulübü Ödülü Meh- met Ali Erol'a, Nezih De- mirkent Özel Ödülü Hüse- yin Çakmak'a, Kankatür- cüler Derneği Özel Ödülü Bora Özen'e. Tüblek Aıle- si Özel Ödülü dc Bülent Balaman a venldı Törene, yanşma jünsınde bulunan Turhan Selçuk, 5>cmih Bal- cıoğlu, Ferruh Doğan, Ca- nol Kocagöz'ün yanı sıra Nehar Tüblek'in eşı İhsan Tüblek. gazetccı ya/.ar Ha- san Pulur. sanatçı Celal Şa- hin v c Tekin Akmansov da katıldı. Berlinli müzisyenlerle bir 'Lied Akşamı' Kültür Ser\isi - Berlin Kültür Etkinlikleri Kuru- mu, Istanbul Kültür ve Sa- nat Vakfı ile Alman Kültür Merkezi'nin- hşbtrltgiyle gerçekleştinlen 'İstan- bul'da Berlin' kültür etkin- likleri kapsamında bugün saat 19.30'da Atatürk Kül- tür Merkezi Oda Tiyatro- su'nda Matthias Baueryö- netimınde bir 'Lied Akşa- mı1 düzenleniyor. Demokratık Almanya Cumhuriyeti'nin milli marşının bestecısı Hanns Eisler'ın bestelediği şarkı- lann seslendinleceği kon- serde orkestrayı kontrbas sanatçısı Bauer'in yanı sı- ra vokalde Heide Bartho- lomausve Sven Ake Johan- sonn, trompette Michael Gross, alto saksofonda Matthias Schubert, tenor saksofonda Bardo Hen- nign ve davulda Michael Griener oluşturuyor. Brecht'in 'Yuvartak Kafa- laria Sivri Kafalar', Hollj - Şarkılan Kitabı" ve *Şva>k İkinci Dünya Sava- şında' başlıklı şiırleri üze- rine bestelenen şarkılarcaz müziğinden de etkilenme- lertaşıyor. Matthias Bî.u&< ve berabenndeki müzıs- >enler de onun ^arkılanna caz müzısyeni olarak yak- laşıyor. aynı zamanda do- ğaçlama teknıgınden de yararlanıyorlar. Etkınlikler kapsamında dün AKM Oda Tiyatrosu Fuayesi'nde açılan 'Berli- ner Ensemble Afışleri 1949-89' başlıklı sergı ise 20 marta dek izlenebile- cek. 'Bertolt Brecht Dizisi' başlığı altında ycralan afiş sergısı, Brecht'in 'reklam uzmanı" olarak atadığı, sonradan yonetmen olan dramaturg Peter Pa- litzsch'in afiş çalışmalanna dayanıyor. Sergı. Brecht ve Helene \Vıegel tarafından kurulmuş Berliner En- semble Tiyatrosu'nun tari- hine bakış olanağı venyor. 'îçindeki' ve Suzy Hug Levy BUGU\ MDRAT LfRAL Suzy Hug Levy'nin Etiler"deki, kendi tasanmı olan atölyesindeyiz. "İçindeld''ler sergisini oluşturacak yapıtlar artık sergilenmeye hazır. Tavandan sallanı- •yorlar. Yerde kurulmuş oturuyorlar. Levy'nin tel, çe- lik ağ, metal Ievha ve şerit kauçuk gibi malzemeler kullanarak yaptığı kadm eiysisi heykelleri tüm zara- fetlenyle gözler önünde. Inanılmaz şirinlikte bir gö- rünüm. Her şeyde bir özen. Burası kesinlikle bir ka- dının dünyası. Sanatçı, bir yıldır bu sergisini "Dünya Kadınlar Sünü"ne hazırlıyor. Sergi 11 martta, Istanbul Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde gerçekleştinlen bir per- formansla açılacak. Performans daha sonra tekrarla- nacak, sergı sırasında videodan izlemek de olası. Suzy Hug Levy'nin kadın giysi heykelleri sergide zlenebilir. ,^ncak bu heykellerin ortaya çıkış, yara- lış sürecini çeşitli aşamalannda izlemiş birisi ola- ak gördüklerimin en az ortaya çıkan eserler kadar gınç ve çarpıcı olduğunu kesinlikle söyleyebilirim. Erkek' malzemeye kadınca yaklaşım İlginç. çünkü bir kadın sanatçı genellikle "erkek'" mlzeme olarak değerlendirilebilecek metal köken- malzemelere ilgi duyuyor. Bu "erkek" malzeme- Te, preste ezme. kaynakla. perçinle birleştirme. vi- lyla bağlama vb. gibi alıştıklan "erkek" işleme yön- mlerini uygulamıyor. Ne yapıyor? Bu malzemele- kadınca işliyor. Tellerle dikiyor, bağlıyor, yapıştı- O'or. Özel olarak yaphrdığı kocaman tahta şişlerle niyoT. Evet örüyor... Pres kullanmıyor, ayaklanyla iyor. "Erkek" bir malzemeye kadınca yaklaşıyor. e sonuç, o çok bildiğimiz sıradan ve "erkek" mal- smeler başka türlü eğriliyor, bükülüyor, bir araya ge- ıvor, ortaya son derece zarif kadın elbiseleri heykel- -•n çıkıyor. Bildiğimiz çiviler bir elbisenin eteğinı üsleyen okşanacak yumuşaklıkta bir tafta görünü- 'üne dönüsebiliyor. Ve bunu hiç yadırgamıyorsunuz. mucize gibi. Ya da bir kadın sanatçının yaratıcı- >ının parlaklığının bir göstergesi. Suzy Hug Levy, "Önce ellerimden vazgeçtim, sonra sokak sokak ge- zerek bütün hurdacüan ve malzeme saücılannı tam- dım" diyor. Eldiven kullanmıyordu, çünkü malze- meyi hissetmediğıni, ona şekil verirken tam hâkim olamadığını söylüyordu. Uzun denemelerden sonra kendi yarattığı özgün teknıklerle malzemeye şekil- ler verebilmeyı öğrenmıştı. 'Içindeki' nerede? Sanatçı kullandığı malzemelen seçerken kadının sağlamlığını. biçımdekı estetiği ararken ise zarafeti- ni düşündüğünü söylüyor. Metal, gazete kâğıdı, tel gibi malzemeler bildiğimiz ve yaşamımıza tamklık eden malzemeler. Bu malzemelerin hiç umulmadık bıçimlere bürünmesı izleyeni şaşırtıyor. Sanatçı bu uzy Hug Levy; tel, metal kauçuk gibi "erkek" malzemelere kadın duyarlığı içinde yaklaşıyor ve bu "erkek" malzemelerden son derece zarif heykeller yapıyor. Dünya kadınlanna adanan heykel, performans, video ve müzik eşliğinde sunulacak olan sergi 11 marttan itibaren Milli Reasürans Sanat Galerisi'nde izlenebilir. Performans daha sonra yinelenecek, sergi sırasında videodan gösterilecek. malzemeleri ararken, seçerken ve kullanırken heye- canlandığmı, ancak kendisini malzemenin büyüsü- ne kaptırmamak için de dikkatli olduğunu söylüyor. Suzy Hug Levy, dünyadaki değişim ve oiuşumlar karşısında hıssettiklerini ve düşündüklenni anlatmak için geleneksel sanat malzemelennin kendisi için ye- terlı olmadığını söylüyor. Sanatsal yapıtlannı performans, vıdeo, ses ve mü- zik eşliğinde sunmak, değişik malzemeler kullan- mak, böylece daha bütünsel bir anlatıma ulaşmak is- tiyor. Bunlan yaparken anlatımcı olmamaya özen gösterdığıni belırtiyor. Amacının izîeyenlere sadece bir sanat eseri sun- mak olmadığını, sorular soran ve izleyenin de soru- lar sormasını sağlayacak bir çalışma yapmak oldu- ğunu açıklıyor. Aslında heykeller birer simge. Görünüşte giysi gi- biler. Ancak izleyende içindeki kadını, kadın vücu- dunu anımsatıyorlar. Peki ya kadının içindeki... Ve gerçekler... Suzy Hug Levy görünüş- düş-gerçek arasındakı bu geliş-gidişlerle izleyende değişik izlenimler yarat- mak istediğini söylüyor. Böylelikle heykeller de iz- leyenin gözünde bir giysi olmanın ötesinde anlamlar kazanıyor. Bu zarif. fakat sert, bıçimli ve sağlam malzeme- den yapılmış elbiseler kadınlann kendi elleriyle ka- pandıklan hücreleri midir? Bunlar kadınlara doğuş- tan itibaren aile. dinsel kurumlar. okul ve gelenek/gö- reneklerle biçilmiş kalıplarmıdır? Giysilerin içinde- ki kadınlar nerede?.. Suzy Hug Levy, "Vücut her seferinde değişik et- kenlertarafindan parcalamyorve yeniden yaraolıyor. Giysilerle izle>icide bu parçalamşı psikolojik ve duy- gusal olarak >aşatmak istiyorum" diyor. Bir soru da- ha: "Hev keUerin kollan neden yeıiere kadar uzun \e birbirine kavuşmuş?" Espriyle yanıt venyor Suzy Hug Levy: "Hep saçlan ve dilkri uzun olacak değil ya!" Heykellerin kollan uzun, sanki tüm evreni ku- caklar gibiler. Kadınlara armağan Istanbullu bir sanatçı olan Suzy Hug Levy'nın ge- çen yıl HABITAT-2 kapsamındaki "Öteld* > sergisin- de gerçekleştirdiği "Kökler/hn/imiz" çalışması San Francısco Museum of Modern Art'ta geçen yıl ka- sım ayında düzenlenen "Designe Landscape Fo- nım"a davet edilmişti. Sanatçı, Istanbul'da Milli Reasürans Sanat Galeri- si'nde 11 martta açılacak "İçindeki" sergisiyle izîe- yenlere geleneksel sergilerde pek karşılaşılmayan farklı bir ortam sunuyor. Sergi, Dünya Kadınlar Gü- nü'nde bir kadın sanatçının çok bilinen ve çok da uy- gun olmayan malzemelerle nasıl yaratıcı ola- bileceğini göstererek kadınlann dünyasından pınltılı bir ışık yayıyor. • İDOB'de P.l. Çaykovski'nin 'Fmdıkkıran1 adlı yapıtı izlenebilir. • AKSANATta saat 15.00 ve 19.30'da Adnan Tönel'in uyarladı&ı. yönettiği ve oynadığı 'Hamlet" izlenebilir. (252 35 00)' • ELEŞTİRİ KİTABEVİ \T. KLLTÜR MERKEZİ'nde saat 14.00'te Suna Tanaltay ve Erdoğan Tanaltay'ın katıldığı söyleşi izlenebilir .(373 38 24) • TARANTA BABL KLLTÜR \T SANAT MERKEZİ'nde saat 16.00 ve 19.00'da Charlıe Chaplın Serisi 4 izlenebilir. • ISTANBUL ÜNtV ERSİTESİ Fotoğraf Kulübünde saat 13.00'te Albeno Modiano'nun katıldığı 'Fotoğraf TarihP başlıklı semıner ve saat 14.00'te Tanju Akleman'ın hazırladığı 'Başka Türlü Yüzler* başlıklı saydam gösteri izlenebilir. (512 84 48) • GALERİ İKİ MAYMUN'nda saat 15.00'te sanat eleştirmeni Abdülkadir Günyaz'ın katıldığı Türk Resminde Kadm Sanatçılar' başlıklı söyleşi izlenebilir. • EYLÜL MÜZİK KLLÜBÜ'nde 'Kutsal Hazine Avcılan' izlenebilir. (257 06 99) • BAKTRKÖY BELEDhTSİ TftATROLARTnda saat 11.00'de 'ŞJrinler', saat 20.30'da 'Kuğular Şarkı Söylemez' adlı oyunlar izlenebilir. • BEKSAV'da saat 11.00"de Tiyatro Imge'nin *Kara Kedi' adlı çocuk oyunu ve saat 16.00'da V. İ. Pudovkin'in yönettiği 'Ana' adlı film izlenebilir. (349 91 66) İZMİR KİTAP FLARriVDA BUGÜN • 12.00-13.00: Edebiyatçılar Derneği'nin düzenledığı 'Geyik ve Yök-u-Toplumsal Korku ve Direnç' başlıklı söyleşinin konuğu I. Mert Başat • 13.00-15.00: TÜYAP'ındüzenlediği 'Şeriaf başlıklı söyleşinin konuğu İlhan Selçuk. • 15.00-17.00: TÜYAP"'ın düzenlediği. -İzınir'deki Kültür ve Sanat Dergileri' başlıklı panele Ve>sel Çolak, Şükran Kurdakul, Mustafa Şerif Onaran ve Efdal Sevinçli katılıyorlar. • 17.00-19.00: PEN Yazarlar Derneği ve TÜYAP işbirliği ile hazırlanan 'AntikEge Kültürünün Dünya Tarihindeki Önemi' başlıklı paneli Yaşar Aksoy sunuyor. Panele Ord. Prof. Dr. Ekrem AkurgaL Johannes Poethen ve Bilge Lmar katılıyorlar. • 19.00-20.00: TÜYAP'ın düzenlediği 2. İzmir Kıtap Fuan Şükran Plaketi Sunuş Töreni.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle