03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erin<; 9 Genel Ya\ın Koordınatöru Hikmet Çetinkaya 9 Yazıışlerı Mudürlerr lbrahinı Yıldız, Dinç Tavanç (Sorumlu) # Haber Merkezi Müdiiru. Hakan Kara # Görsel Yönetmen Fikret Eser Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • Istıhbaraı Cengiz Y ıldınm 0 Kültür Handan Şenköken • Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makalclcr: Sami Karaören • Düzeltme Abdullah Yazıcı • Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgi-Belge: Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç YayınKunılu tlhaıı Setçuk(Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kurtböke. HikmetÇetinkaya,Şüknuı Soner, Ergun Bala, Dins Tayanç, tbrahim Yıldu, Orhan Bursalı. Mustafa Balb£\. Hakan Kara. AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbay # Haber Mudürü Doğan Akın Atatürk BuUan No 125. Kaf4. Bakanlıklar-Ankara Tel: 4195020 (7 hat). Faks 4195027 • lzmır Temsılcısı: SerdarKıak,H Zı>^BIv 1352S.23Tel:4411220, Faks: 44l9117#AdanaTemsılcısı ÇetinYiğenoğlu. inönüCd. 119S.No! Kat:l,Tel:363 12 11,Faks: 363 12 15 Koordınatön Ahmet Korulsan 9 Muhasebe. Bülent V ener 0 Idarc Hüseyin Gürer 0 Işletme Önder Çelik 0 Bilgı-İşlem. Nail tnal 0 Bılgısavar Sistem Mürihet Çiler MEDYA C: • Yönetım Kurulu Başkanı - Genel Mudür CülbÎD Erduran • Koordınator Reha Işrtman # Genel Müchır Yardımcısı Mine Akdağ Tel 514 OT 53 - 5139580-513 8460-61,Faks 5138463 Yayımla>an ve Basao: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın \e Yayıncılık A Ş TurkocağıCii 3941 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 lstanbul f el (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0.212)513 85 95 5 MART 1997 tmsak:5.00 Güneş: 7.22 Öğle: 12.23 Ikindı: 15.31 Akşam: 18.06 Yatsı: 19.26 Bilim şenliğiıide konferans • Haber Merkezi -Halen devam ermekte olan Bılim Şenliği (çerçevesinde bugün 'Yenı Öğrenım Yöntemıeriııde Verim ve Bilim Merkezleri' konulu uluslara.-aii bir konferans düzenleniyor İTC Gümüşsuyu binası (Makina Fakültesj) konferans salonunia saat 14.00'te yapılacak olan toplantıya, dünyanın ilk bılım merkezi Explora£orium'un Başkanı Delacou, Avrupa Bilim Merkez eri Birliği Başkanı Staveloi. Prof.Dr. Bozkurt Güvenç Prof.Dr. Celal Şengör, Prof.Dr. Esin Inan ve Doç. Dr. Reşit Canbeyli koıiuşmacı olarak katılacak. Toplantda Türkçe çeviri yapılacak. KutJuer'e altın plak • ANKARA (Cumhuriyet Bürosul - Dünyaca ünlü flüt sanatçısı Şefika Kutluer'e, 'Carme-ı Fantasy' adlı albümihün uluslararası alanda kazandığı başan nedeniyle verilen 'Altın Plak Öcülü'nü Cumhurbaşkanı Süleyman Demire sjnacak. 1995 Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü sahibi oian ve birçok uluslararası ödülü bulunan Kutluer için Cumhurbaşkanlığı Köşkü'ıde bugün gerçekteştinlecek olan törenin ardından sanatçı, gitarist Craig Ogden eşlığince bir konser verecek. Pırlanta defilesi • Haber Merkezi- Türkiye'de ilk kez düzenlerıen "Çağdaş Pırlanta Tasanm Yanşmıs-."nda pırlantılı mücevher koleksiyonu bir defile üe sunuldu. De Beers Pırlanta Bılgi Hizmetleri"nce Hyatt Regency Oteli Balo Salonanda gerçekleştirilen defilemn koreografisini Neşe Erberk düzenledi. Koleksyonu oluşturan parçalann tasanmcılan ve sponsorlan ödüllerini De Beers'm lngiliz Pazarlama Direktörleri Tory Johnston ve Davıd Endicott'tan aldılar Çağdaş Türk PırlanU Koleksiyonu 6-9 mart tarihleri arasında Dünya Ticaret Merkezi'nde yapılacak Mücevher Fuan'nda da sergilenecek. TYSD kurucusu oldu • İstanbul Haber Servisi - Türkiye Yardım Sevenler DemeğııTYSD)'nm kurucüan arasında yer alan ve gen," cumhuriyetin temsılcilennden biri olarak tanınan 96 yaşındaki Melahit Özbudun önceki gün öldü. 'Cumhuriyet'e Kanat Gerenler' dizisinde de yaşarr.ı anlatılan Özbuduc'un cenazesi dün Erenköy'deki Galippaşa Camiitıde kılınan öğle namazmdan sonra defhedldi Söytev, Kıbrıs'ta • İstanbul Haber Servisi - Çağda? Yaşamı Destekleme Derneii (ÇYDD) Genel Merkez Yönetim Kurulu üyesi Meriç Velidedeoğlu'nun Söylev'den uyarladığı 'Atatürk'ü Kendi Diliyle Anmai' konulu saydam göstersi. Kuzey Kıbns Türk Cumhınyeti'ne götüriilüyor. ÇYDD Genel Başkanı Türkân Saylan'ın yazılı ıçıklamasına göre, Mustafa Kemal Atatürk'ün Söyle>"i. 70. yılınm kutlama etkınlîkleri çerçevesinde, bugün. Kuzey Kıbns Türk Cumhur.yeti Meclis üyelenne, yann ise Kıbns Ünıve-sıtesi öğrencilerine sunulacak. Bilim adamları insanın da hayvanlar gibi kopyalanıp kopyalanamayacağını ve bunun sonuçlannı tartışıyor Geııetilv kopyakuııa depremîÇeviriServisi-Bılım dün- yası, genetik kopyalama yöntemiyle üretilen "Doffly" adlı koyunun ardından in- sanın da aynı yöntemle kop- yalanıp kopyalanmayacağı sonısuna cevap bulmaya ça- lışıyor. Dünya kamuoyu. tar- tışmalann gelip dayandıgı bu noktada, fiziksel özel- likleriyle birlikte kişiliğin de kopyalanma olasılığını merak edıyor. Time dergisi son sayısında "Ruhlann da fotokopisiçekileMBrmrbaş- hğı altında, klonlama olgu- sunun temel taşlanndan bi- ri olan kişilik sorununa açık- hk getiriyor. Son günlerde Hitler ve Mussolini gibi toplumlan felakete sürükleyen kişilenn çoğaltılabileceği varsayımı üzerine ku.ulu kıyamet se- naryolan insanlığın üzeri- ne kâbus gibi çökerken top- lumbilimciler kimlenn kop- yalanmak isteyebileceği ko- nusunda çeşitlı varsayımlar üzennde duruyörlar. Bir görüşe göre kendinden hoşnut olan, kendini beğe- nen ve özgüveni sağlam kişiler kendi- lerinden sonraki nesile bir örneklerini miras bırakmak isteyebılir. Öte yandan ruh dünyası sürekli iç çatışma içinde olan, bu dünyada rahat yüzü göımemiş kişiler, henüz doğmamış bir masumu. bu çilelı dünyaya getırme sorumluluğu- nu taşımak ıstemeyebilır. Genetik kopyalama sırasmda kişili- ğin oluşumunu belirleyen etmenlere açıklık getirmeye çalışan bilim adam- lan, konuya farklı açılardan yaklaşıyor. Genlerin tüm davranış bıçimlerin; be- lirlediğini savunanlar, tüm kişilik özel- hklerinin birebir kopyaya geçebıleceği- ni ilen sürüyor. Oysa kişiliğin büyük oranda çevresel koşullar tarafından şe- killendirildiği görüşünde olan evrim psikolojisi yandaşlan, çevresel koşulla- n aynı olan kişilenn davranış şekillerin- de bü>ük benzerlikler olduğunu savu- nuyor. Dola>ısıyla kopyanın kişiliği as- lınınkine benzemeyebilir. Bu konuda daha önce ortaya atılan gö- Insanın genetik kopyası yapılabilecek mi? Bilim adamlan genetik kopyalamada insanlardaki kişilik benzerliğinin garanti olamayacağını belirtiyorlar. riişler çevrenin belirleyicı rolünü öne çıkartıyor. "tsyankâr Ruhlar" adlı bi- limsel kitabm yazan FrankSullowa>, ço- cuğun kışıliğinin büyük ölçüde dünya- ya geliş sırasından etkilendiğini ileri sürüyor. Sullavvay, büyük çocuğun uy- sal ve uyumlu kişıhğinden cesaret alan anne babalann, küçük çocuklannın bir Che Guevaraolması otasılığını göz ar- dı etmemeleri gerektığini belırtiyordu. 'Benzerük kişiliği etkikr' Kopya ıle aslının bırbinne fiziksel açıdan tıpatıp benzemesınin de kişiliğin oluşumunda belirleyici rol oynayabile- ceğini belirten bılim adamlan, bazı fi- ziksel özelliklerin belirlı etkileşimlere yol açtığını. dolayısıyla beynıîı bu etki- leşimlerden benzer şekilde etkilendığı- ne dikkat çekıyor. Bu yüzyılın başında davranış bilimleri insanlan iki ana guıp- ta topluyordu: Güclü kuvvetli bir fizı- ğe ve etkileyici. baskın bir psskolojiye sahip olan mezomorflar ve zayıf. sinir- li ve utangaç ektomorflar. Bu görüşü sa- vıınanlarektomorflann sergilediği utan- gaçlık ve çekingenlik gibi davranış bi- çimlerinin genlerinden kaynaklanma- dığını düşünüyordu. Zayıf ve çelimsiz insanlann sürekli itilip kakıldıklannı ileri süren bu kişiler, eictomorfiann ka- çınılmaz olarak kendilerine olan güven- lerini kaybettiklerini öne sürüyor. Kendi kopyalannı yetiştiren kişile- rin. karşı konulmaz bir şekilde kopya- lanna karşı büyük bir empati besleye- cekleri ileri sürülüyor. Bu savın gerek- çeleri şöyle sıralanıyor: "Karbon kop- yasının olaviar kar^tsında nasıl davrana- cağını önceden tahnıin eden irısan. kop- yasına karşı ko>'ama\acağı bir >akınlık duyabilir. Insan bevninin gelişimi sıra- sındagenetik kaviüara geçenortak dav- ranış bi^mleri insanoğlunun çocukla- nna ve arkadaşlanna karşı daha anla- yışh ve sevecen olmasına yol açnor. Bu durumda kop>asına karşı bü\ ük bir> > a- kınükduyan kişi. onunla aynı ruhu pay- lastığını sanabilir. Bu bir anlanvda kaçı- nılnıazdır. ancakşunu unutmamah ki in- sanlar istediği takdirde herkesle ortak bir ruhu pay laşabilir." DtYARBAKlR BELEDtYESl VE KİLİSEDEN KARŞaHOl SUÇLAMA Mezarlık kavgası büyüyor DİYARBAKIR (Cumhu- riyet)- Diyarbakır'da beledi- yenin yol yapımı sırasmda Hıristiyan Mezarlığı'nı tah- rip etmesine yönelik tepkı- ler sürüyor. Meryem Ana Kilisesi yetkilileri "insanuk dışı bir uygulamayla mezar- hklannın talan edildiğmi" belirtirken, Belediye Genel Sekreteri Mehmet Alkış. olayda kasıt olmadığını, yol için camilerin bile duvarla- nnı yıktıklannı söyledi. Be- lediye Başkanvekili Hüse- yüı Kameroğiu da mezarlık- tan çıkan kemiklerin kilise- nın papazı Yusuf Akbulut tarafından maksatlı olarak oraya atılmış hayvan kerrük- leri olduğunu öne sürdü. Diyarbakır'daki Meryem Ana Kilisesi yetkilileri Hris- tiyan Mezarlıği'nda "talan yapüdı^" konusunda ısrar- h. Meryem Ana Kilisesi Pa- paz Yardımcısı Gabriel Ak- bulut mezarlıldannın yıkıl- dığını belirterek, "Buinsan- lık dışı bir olay. Mezarian bozmuşlar. kemikleri etrafa saçmışlar" dedi. Ermenilere suçlama Tepkıler üzenne dün me- zarlıkta incelemelerde bu- lunan Diyarbakır Büyükşe- hir Belediye Başkan Vekili Hüseyin Kameroğlu, Erme- ni cemaatini suçladı ve olay- da kasıt olduğunu ileri sür- dü. Kameroğlu, şunlan söy- ledi: "PapazYusuf Akbulut or- talığı kanştınyor. Papazın hayvan kemiklerini mezar- bğa arüğmı gören yetkililer var. Kendisi Hıristiyanlara ait Ermeni ve Süryani me- zarük alanlannı parselley ip satü. Para için yapüklanna bakm." İddialan reddeden papaz Yusuf Akbulut ise "RP'ffler kendilerini haklı çıkarmak için herşeyi yapıyoriar. İn- san kemiğine nasıl hay^an kemiği diyebfliyoriar, yalan söy lüyorlar. tnsan biraz vic- danlı olur. Kilise yönetinü- nin bilgisi dışında da kimse bir şey ahp satamaz n diye konuştu. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Mehmet Alkış da Hıristiyan mezarlığındaki çalışmalara başlamadan önce durumu tstanbul'daki Ermeni Patrik- •Kilise yetkilileri, Hıristiyan Mezarhğı'ndaki yıkımın insanhk dışı olduğunu belirtirken belediye olayda kasıt olmadığını savunuyor. Belediye Başkanvekili Hüseyin Kameroğlu mezarlıİctan çıkan kemiklerin kilisenin papazı tarafından maksatlı olarak atılmış hayvan rikhanesi yetkililerine ilettik- lerini söyledi. Patrikhane yetkililerinin Diyarbakır'a gelerek inceleme yaptığını belirten Alkış, şöyle devam etti: " Olayı tstanbul'dayayım- lanan Ermeni Agos gazete- siyöneticilerine de biktirdik. Bu gazetenin yayın yönet- meni mezariıktaki çalışma- lan gazetelerinde, 'mezar- lıktan yol geçecek' başhğry- la duyıırdu. Biz yol genişlet- me çahşmalan için kent mer- kezinde 4 tane eanıi duvan- nı bile yıktık. canıi bahçele- rini yola katük. Başta aske- riye ohnak üzere kamuya ait arazileri de yol genişletme çahşmalan için kullandık. Mezarlar talan edilmedi. Men, em Ana Kilisesi papa- ayla en kısa sürede mezar- lıkta inceleme yapacağız." Bulunan eserler Roma dönemine ait Uşak'ta kraliçe mezanTAŞKEVOZLER UŞAK- Antik dönemin en büyük yerleşim alanı, Lidya ve Bizans kalmtılan ile dün- yaca ünlü Karun Hazinele- ri'nin bulunduğu Güre Kö- yü'nde. bu kez Roma döne- mine ait bir kraliçe mezan bulundu. Güvenlik güçlerinin gözetiminde Uşak Müzesi görevlilerince açılan mezar- dan tarihi değeri yüksek an- tik eserler çıktı. Güre Köyü"nde oturan çift- çi Rıza Vurdanur. evınin bah- çesine tuvalet yapmak ister- ken, rastladığı sert yüzeyi Güre Muhtan S«Jim Yıhnaz aracılığıyla Uşak Müze Mü- dürlüğü'ne bildirdi. Müze- nin girişimiylejandarma gö- zetiminde 110 santımetre de- rinliğınde, 2.5 metre uzunlu- e-posta : tan Çd vol. com. tr ğunda ve 1.5 metre genişli- ğindetuğla ile örülü, üzeri taş hatıllarla kapalı dört bloktan oluşan antik mezar uzmanlar- ca kazıldı. Mezarda bulunan ve antik değen henüz belir- lenemeyen, tarihi eserlerin, kraliçenin kişisel eşyalann- dan oluştuğu belirtildi. Uşak Müzesi Müdürü Ka- am Akbıyıkoğhı, mezardan çıkan antik eserlerin tarihi değerinin büyük olduğunu vıırgularken vatandaşm du- yarlılığının da önemine de- ğinerek "Karun Harinde- ri'nde yaşadığunız olaylan yaşamadan böyle bir sonuca gidilmesi sevindiricidir'" de- di. Akbıyıkoğlu, mezarda ikı altın yüzük. iki altın küpe, süs eşyalan, iki som şişe ve kaplar bulunduğunu ve çı- kan eserlerin yaklaşık 1700 yıllık ve gerçek Roma döne- mi kadın eşyalan olduğunu belirterek şu bilgıleri verdi: "Asü önemlisi kûpenin ve yüzüklerin üzerinde eDe ya- pdmış ve çizüi resimdir. Bu belki de ölen kişinin bir port- resiolabilir. Değerteri bihrki- şitarafindan belirienecektir. Ancak bir dönemi belirtme- si ve ülkemizdeki yani Ana- dolu'daki kral yolu üzerinde oluşu Roma dönemine ait ilk hakiki eserler olması dikkat çekicidir." Güreli çiftçi Rıza Yurda- nur ise bulduğu mezan yet- kılilere bildirerek, vatandaş- lık görevini yaptığını söyle- di. Mezardan çıkan eserler Uşak Müzesi'nde koruma altına alınırken, çıftçı Rıza Yurdanur'un ödüllendirile- ceği öğrenıldi. BİLİMSEL YÖNÜNDEN ÇOK, AHLAKİ YÖNÜ TARTIŞILIYOR Bugün koyun, yann çoban Kopyalama işleminin kahramanı: Dolly Dolly V > hücre Dolly'nin tüm genetik kayrtiannı taşıyor. Çeviri Servisi - Dolly'den sonra sıranın insana geleceğine kesin gözüyle bakan dünya kamuoyu, genetik kopyalama konusunun bilimsel yönünden çok ahlaki yönüyle iîgileniyoT. Geçen günlerde uzmanlardan oluşan bir kurulu genetik kopyalama konusunun yasal ve ahlaki boyutunu incelemeleri için görevlendiren ABD Başkanı Bül CBnton, kurula hükümeri bilgilendirmeleri için 90 gün zaman tanıdı. Genetik kopyalama işleminin denetimden çıktığı anda insanlığın başına bela kesileceğini ileri süren yetkililer, hükümetin kurulun tavsiyeleri doğrultusunda insan kopyalama girişimlerine yasak getirse bile hiçbır zaman gizli yürütülen bireysel çahşmalan denetlemeyeceğini öne sürüyor. Ahlaki kaygılann bilimsel araştırmalann önünde engel oluşturamayacağını savunan Tıbbi Ahlak Profesörü Moses Tendler. "BUimde uyulması gereken tek kural, yapılması gerekenin yapılmasıdır'" diyor Ne var ki tıbbi ahlak konusunda dığer bilim adamlan Profesör Tendler gibi düşünmüyor. İnsan kopyalama işleminin insan yaşamına haksız bir müdahale olduğunu öne süren bu grubun sözcüsü, klonlama girişimlerinin ardındaki niyetin araştınlması gerekliliği üzerinde duruyor. Notre Dame Üniversitesi tıbbi etik konusu uzmanlanndan Richard McCormick, dişi koyun X Döllenmemiş yumurta hazne olarak kuttanılıyor. Dolly'nin genetik özellikleri aynştnlıyor. Genetik kaytttar (DNA) dişi koyun X'in yumurtasına naklediliyor. AFPgrafik Oişi koyun X'in genetik kayıtian yumurtadan çıkartlryor. Embriyo, annelik yapacak üçüncû koyuna naklediliyor. Koyun, Dolly'nin kopyası kuzuyu dünyaya getiriyor. msanın kopyalanmasını tümüyle ahlaksızlık olarak nitelendirerek, "Kopyasuun çıkartılmasını isteyen her insanda bence megalomanyak eğilimler vardır. Bana göre bir McCormick yeterlL 'Niye bir Einstein daha üretmeyelim?' sorusundan yola çıkarak üstün insan üretimine başlarsak kendimizi birden ırkçıhğuı koyu karanlığında bulabiliriz. LÖsemüi bir çocuğu kurtarmak için bir kopyasının iiretilmesinin ne zaran var diyeniere yamızcaşunu söyliyebilirim: tnsanlar kullanılmak için dünyaya gelmiyor. Çocuğu olmayan çiftlerin bu yöntem ile çocuk sahibi olabileceğini savunanlar da şunu bümelUer ki kısırlık dünyamn en büyük ^^^^^^^^^^^^^^^^ mi talihsizliği değildir ve çocuk sahibi olmanın tek yolu da doğurmak değffldirT diye konuşuyor. "Düşünün ki gelecekte kloning sayesinde e\lilikler tarihe kanşacak" diye konuşan bir din adamı, kopyalamanın yaygınlaşmasıyla insanlann çocuklannı bir ürün, bir mal olarak algılayacaklannı ileri sürüyor. Kopyalama konusunu Budizm açısından ele alan din bilimcisi Donald Lopez. karma kavramında kanşıklık yaşanacağını şöyle dile getiriyor: "Dolly bir önceki yaşanunda ne yapmış ounah ki bu yaşamuıda kopyalanma talihsizliğine uğradı? n SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN Yabancı Dille Oğretim'e Doğpu' Bakmak!.. sıra, Mümtaz da (Soysal), ben de, Milliyet'te yaayorduk, hiç unutmam, btr öğle sonu, istihbarat salonunun gündelikdağdağası içinde (sürekli telefon zilleri, birbiri ardınca girip çıkanlar) karşılaştık: o Ankara'dan gelmişti, ben artık istanbul'daydım, konuşacak şeyler birikmiş, bir kenara çekilip söyleşiyoruz: galiba o günler TRT'ye bir dizi hazııiadığımız günlerdi, biraz onu anlattım; sonra nasılsa konu, yazıp çizdiklerimize intikal etti; Mümtaz, herzamanki gülümserciddiyetıyle, dedi ki: "-...Devlet liselerindeki yabancı dille öğretimi eleştirtyorsun, önemli bir konu, ben biraz kurcaladım, sömürge olmayan hiçbir ülkede böyle bir uygulama yok, sanınm ben de bir şeyler yazacagım!". Yazdı da! Şimdi, iki taraflı, bir 'yabana ditle öğretim' patırtısı kopanlıyor ya, birden o günü hatırladım. ikimiz de haklıydık. Ben handiyse çeyrek yüzyıldır, sorunu ısrarla deşiyorum, çünkü eğitim ve öğretim, bir devietin hükümranlık hakları çerçevesinde ele alınmalıdır, yâni 'hâkimiyet' haklanna dahildir; onun içindir ki Lausanne Konferansı'nda Türkiye, Osmanlı'nın dört bucağını hamamböcekleri gibi sarmış misyoner okullarını istemediğini açıkça söylemiş, hepsini sınırları dışına atamadıysa da, ülkedeki varlıklarını önemsiz bir sayıya indirgemişti. Hal böyleyken, günün birinde cumhuriyet hükümet- lerinin, hâkimiyet'e ait böyle bir alanda, sadece iktidar olarak tasarrufta bulunması, aslında haddini aşması demekti ya, bu had aşılmış, yalnız özel kolejlerde değil, devlet liseterinde de yabana dilletedrisat uygulamasına geçilmişti. Şimdi tartışilmakta olan, öğretimin eskiden olduğu gibi, devletin 'resmi' diliyle yapılıpyapılamayacağı!.. Bence, yalnız bu kadan bile. içine düştüğümüz yürekler acısı hâlin bir görüntüsüdür: Müdafaa-i Hukuk'un, Mustafa Kemal'in Türkiye'sinde, devletin başka bir devletin 'resmi' diliyle öğretim yapması savunuluyor. Nasıl mı, bakın nasıl! Türkler adam olmuyor ki!.. Mumaileyh hem doktor, hem profesör, koskoca öğretim üyesi; ondan iyi mi bileceğiz, mütebessim ve mülehham diyor ki: "...öğretimin amacı devtete millete yarariı insan yetiştirmek değildin dünyaya açık, meslek sahibi, kendine yarariı unsurlaryetiştirmektir..." "...bizde bakanlığın adı bile yanlış, Millî Eğitim Bakanlığı. Evrenselleşmiş dünyada bu olmaz. Liselerde Tarih dersinin adını MillîTarih, Cografya dersinin adını Millî Cografya yaptılar..." "...büyük çoğunluk özel üniversrtelerde paralı eğitime karşı, oysa paralı eğitim haksız bir şey değil. Türkiye'nin bugünkü koşullannda bedava eğitim haksızlıktır." Gördünüz mü 'çağdaş' yâni 'küreselleşmiş' öğretim üyesini? Peki, bu iş nasıl olacak diyecek olursanız, mumaileyhin cevabı hazır, diyor ki: "...Lausanne tartışmaya açılmalı, Ingiltere ve Amerika'dan bu sektöre yatınm yapmak isteyen çok çıkar. Bunlar işadamı, misyoner ya da din adamı olabilir. Hiç önemli değil. Çünkü misyonerler ve din adamlan Türkiye'nin öğretim hayatına önemli katkılarda bulundular..." (Yeni Yüzyıl, 17 Şupat 1997) Öğrencılerinin kötü olduğunu, meselâ tarih bilmedik- lerini söyleyen bu 'hoca'; bu türden iddialar ortaya atabildiğine göre, heıtıalde kendisi de pek tarihten haberdar değil; çünkü olsaydı, şimdi 'yumurttadığı' çözümü, Mütareke'nin karanlık yıllannda, isabetle buyurduğu gibi bir Amerikalı. açıkça ortaya atmıştı. Gerçekten de, o tanhteTürkiye'de bulunan Amerikan Yardım Heyeti Başkanı, Bnb. Arnold, Türkiye'nin ABD 'mandaa' attına alınması konusunadeğinirken demişti ki: "..^merika, insaniyet duygulan ile Türkiye'yi manda altına almayı kabul edecektir. Rumeli ve Anadolu Türkiye'sini, medenî hale getirmek için, 100.000 Amerikalı krfayet eder..." (Istiklâl Harbi Gazetesi, Ö.S. Coşar, 23 Ağustos 1919.) Türkler adam olur mu? Bilindıği uzere, 'milleti ancak milletin azm-ü-karan kurtaracaktır' diye topyekûn ayağakalkmışlar, 'medeniyetten'kendilerini mahrum ederek, Lausanne Anlaşması'na ulaşmışlardı. Mumaileyh, işte bu 'tarihi' yanlışı düzeltiyor, onun için de açıkça diyor ki: "...Türkiye, biraz paranoyak toplum ve devtet. Bizde bir korku var. Lausanne'ı delersek, bilmem ne olur? Yetmiş beş sene geçmiş, Lausanne'ı belli maddelerde tartışmaya açabiliriz." (Yeni Yüzyıl, 17 Şubat 1997) Yapılacak şey ortada, elbirliğiyle Lausanne'ı deleceğiz, o deiikten 'Anadolu ve Rurneii'ye 'işadamı, misyoner ya da din adamı' 100.000 Amerikalı girecek, efendime söyleyeyim, hâlâ 'barbar' kalmış Türkleri 'medeni' hale getirecek; çünkü baksanıza 'Aıoca' da diyor, öğrencilerimiz de hiç Amerikalı öğrencilere benzemiyortarmış: "...çocuklarda bıkkınlık var, Amerika'da öğrenciler 'Yaşam benden kork' dercesine keplerini fıriatırlar. Bizim öğrenci kendini fâtih gibi görmüyor. Pörsümüş bir şekilde, ne olacağım korkusuyla üniversiteyi bitiriyor." (Aynı gazete) Mal meydanda!.. Elınizı kalbinize koyup da öyle söyleyin: Allah aşkına, bu kafadaki bir 'hoca'y\a, Türk öğrencisinin diri ve dik olmasını nasıl bekteyebilirsiniz? Adamın en başta kendi tarihine, kendi ülkesine, kendi halkına güveni ve saygısı yok! Yabancı dille öğretimin, mükemmel sonuç vereceğinı iddia ederken, onlann 'devlete ve mı/fete'değil, 'tendıterine'yarariıolacaklannısöylüyor. Hani haksız da sayılmaz! Son on yıl içinde, 'ecnebi' okullarda, yada 'ecnebi' dille öğretim görmüş, 'pariak' iktisatçı, eğitimci, bankaa ve benzeri zevattan; sadece -ve sadece- kendi yararlannı düşünen, az mı adam, -bu arada- birkaç da kadın çıktı? Ama ne kadın! Bu son derece gösterişli ve inandıncı (!) kanrtlarla, 'ecnebi' okulları ve 'ecnebi' dille öğretimi savunan mumaileyh de; bence, neden dolayı bu okullann da, bu türden öğretimin de, karsısında olmamız gerektiğini, pek güzel gösteriyor. Çünkü o da bu türden okullarda, bu türden bir eğitim görmüş. Mal meydanda! Ecnebi dille öğretim, bir parti sorunu değildir. Bir iktidar sorunu da değildir. Bu bir hâkimiyet sorunudur: devletin temel taşlanndan birini ilgilendirir. Tavır alınırken, bu nokta, asla gözden ırak tutulmamalı. Ayrıca, üçüncü ülkelerde 'ecnebi dille'öğretimiyaymak, 'S/sfem'in 'kültürsüzleştimne' politikasının, önemli bir silahıdırki, onun üzerinde de biraz oyalanacağız. http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN http-y/www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle