Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
tmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yonetmenı Orhan Erin<; 9
Genel Ya\ın Koordınatöru Hikmet
Çetinkaya 9 Yazıışlerı Mudürlerr
lbrahinı Yıldız, Dinç Tavanç (Sorumlu)
# Haber Merkezi Müdiiru. Hakan Kara
# Görsel Yönetmen Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu • Istıhbaraı
Cengiz Y ıldınm 0 Kültür Handan Şenköken
• Spor Abdülkadir Yücelman 0 Makalclcr:
Sami Karaören • Düzeltme Abdullah Yazıcı
• Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgi-Belge:
Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç
YayınKunılu tlhaıı Setçuk(Başkan),
Orhan Erinç, Oktay Kurtböke.
HikmetÇetinkaya,Şüknuı Soner,
Ergun Bala, Dins Tayanç, tbrahim
Yıldu, Orhan Bursalı. Mustafa
Balb£\. Hakan Kara.
AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbay # Haber Mudürü Doğan
Akın Atatürk BuUan No 125. Kaf4. Bakanlıklar-Ankara
Tel: 4195020 (7 hat). Faks 4195027 • lzmır Temsılcısı:
SerdarKıak,H Zı>^BIv 1352S.23Tel:4411220, Faks:
44l9117#AdanaTemsılcısı ÇetinYiğenoğlu. inönüCd.
119S.No! Kat:l,Tel:363 12 11,Faks: 363 12 15
Koordınatön Ahmet Korulsan 9
Muhasebe. Bülent V ener 0
Idarc Hüseyin Gürer 0 Işletme
Önder Çelik 0 Bilgı-İşlem. Nail
tnal 0 Bılgısavar Sistem
Mürihet Çiler
MEDYA C: • Yönetım Kurulu
Başkanı - Genel Mudür CülbÎD
Erduran • Koordınator Reha
Işrtman # Genel Müchır Yardımcısı
Mine Akdağ Tel 514 OT 53 -
5139580-513 8460-61,Faks 5138463
Yayımla>an ve Basao: Yenı Gün Haber Ajansı, Basın \e Yayıncılık A Ş
TurkocağıCii 3941 Cagaloglu 34334 Ist PK 246 lstanbul f el (0 212) 512 05 05 (20 hat) Faks (0.212)513 85 95
5 MART 1997 tmsak:5.00 Güneş: 7.22 Öğle: 12.23 Ikindı: 15.31 Akşam: 18.06 Yatsı: 19.26
Bilim şenliğiıide
konferans
• Haber Merkezi -Halen
devam ermekte olan Bılim
Şenliği (çerçevesinde bugün
'Yenı Öğrenım
Yöntemıeriııde Verim ve
Bilim Merkezleri' konulu
uluslara.-aii bir konferans
düzenleniyor İTC
Gümüşsuyu binası (Makina
Fakültesj) konferans
salonunia saat 14.00'te
yapılacak olan toplantıya,
dünyanın ilk bılım merkezi
Explora£orium'un Başkanı
Delacou, Avrupa Bilim
Merkez eri Birliği Başkanı
Staveloi. Prof.Dr. Bozkurt
Güvenç Prof.Dr. Celal
Şengör, Prof.Dr. Esin Inan
ve Doç. Dr. Reşit Canbeyli
koıiuşmacı olarak katılacak.
Toplantda Türkçe çeviri
yapılacak.
KutJuer'e
altın plak
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosul - Dünyaca ünlü flüt
sanatçısı Şefika Kutluer'e,
'Carme-ı Fantasy' adlı
albümihün uluslararası
alanda kazandığı başan
nedeniyle verilen 'Altın
Plak Öcülü'nü
Cumhurbaşkanı Süleyman
Demire sjnacak. 1995
Cumhurbaşkanlığı Kültür ve
Sanat Büyük Ödülü sahibi
oian ve birçok uluslararası
ödülü bulunan Kutluer için
Cumhurbaşkanlığı
Köşkü'ıde bugün
gerçekteştinlecek olan
törenin ardından sanatçı,
gitarist Craig Ogden
eşlığince bir konser verecek.
Pırlanta defilesi
• Haber Merkezi-
Türkiye'de ilk kez
düzenlerıen "Çağdaş
Pırlanta Tasanm
Yanşmıs-."nda pırlantılı
mücevher koleksiyonu bir
defile üe sunuldu. De Beers
Pırlanta Bılgi
Hizmetleri"nce Hyatt
Regency Oteli Balo
Salonanda gerçekleştirilen
defilemn koreografisini
Neşe Erberk düzenledi.
Koleksyonu oluşturan
parçalann tasanmcılan ve
sponsorlan ödüllerini De
Beers'm lngiliz Pazarlama
Direktörleri Tory Johnston
ve Davıd Endicott'tan
aldılar Çağdaş Türk
PırlanU Koleksiyonu 6-9
mart tarihleri arasında
Dünya Ticaret Merkezi'nde
yapılacak Mücevher
Fuan'nda da sergilenecek.
TYSD kurucusu
oldu
• İstanbul Haber Servisi -
Türkiye Yardım Sevenler
DemeğııTYSD)'nm
kurucüan arasında yer alan
ve gen," cumhuriyetin
temsılcilennden biri olarak
tanınan 96 yaşındaki
Melahit Özbudun önceki
gün öldü. 'Cumhuriyet'e
Kanat Gerenler' dizisinde
de yaşarr.ı anlatılan
Özbuduc'un cenazesi dün
Erenköy'deki Galippaşa
Camiitıde kılınan öğle
namazmdan sonra
defhedldi
Söytev, Kıbrıs'ta
• İstanbul Haber Servisi -
Çağda? Yaşamı Destekleme
Derneii (ÇYDD) Genel
Merkez Yönetim Kurulu
üyesi Meriç
Velidedeoğlu'nun
Söylev'den uyarladığı
'Atatürk'ü Kendi Diliyle
Anmai' konulu saydam
göstersi. Kuzey Kıbns Türk
Cumhınyeti'ne
götüriilüyor. ÇYDD Genel
Başkanı Türkân Saylan'ın
yazılı ıçıklamasına göre,
Mustafa Kemal Atatürk'ün
Söyle>"i. 70. yılınm kutlama
etkınlîkleri çerçevesinde,
bugün. Kuzey Kıbns Türk
Cumhur.yeti Meclis
üyelenne, yann ise Kıbns
Ünıve-sıtesi öğrencilerine
sunulacak.
Bilim adamları insanın da hayvanlar gibi kopyalanıp kopyalanamayacağını ve bunun sonuçlannı tartışıyor
Geııetilv kopyakuııa depremîÇeviriServisi-Bılım dün-
yası, genetik kopyalama
yöntemiyle üretilen "Doffly"
adlı koyunun ardından in-
sanın da aynı yöntemle kop-
yalanıp kopyalanmayacağı
sonısuna cevap bulmaya ça-
lışıyor. Dünya kamuoyu. tar-
tışmalann gelip dayandıgı
bu noktada, fiziksel özel-
likleriyle birlikte kişiliğin
de kopyalanma olasılığını
merak edıyor. Time dergisi
son sayısında "Ruhlann da
fotokopisiçekileMBrmrbaş-
hğı altında, klonlama olgu-
sunun temel taşlanndan bi-
ri olan kişilik sorununa açık-
hk getiriyor.
Son günlerde Hitler ve
Mussolini gibi toplumlan
felakete sürükleyen kişilenn
çoğaltılabileceği varsayımı
üzerine ku.ulu kıyamet se-
naryolan insanlığın üzeri-
ne kâbus gibi çökerken top-
lumbilimciler kimlenn kop-
yalanmak isteyebileceği ko-
nusunda çeşitlı varsayımlar
üzennde duruyörlar. Bir görüşe göre
kendinden hoşnut olan, kendini beğe-
nen ve özgüveni sağlam kişiler kendi-
lerinden sonraki nesile bir örneklerini
miras bırakmak isteyebılir. Öte yandan
ruh dünyası sürekli iç çatışma içinde
olan, bu dünyada rahat yüzü göımemiş
kişiler, henüz doğmamış bir masumu.
bu çilelı dünyaya getırme sorumluluğu-
nu taşımak ıstemeyebilır.
Genetik kopyalama sırasmda kişili-
ğin oluşumunu belirleyen etmenlere
açıklık getirmeye çalışan bilim adam-
lan, konuya farklı açılardan yaklaşıyor.
Genlerin tüm davranış bıçimlerin; be-
lirlediğini savunanlar, tüm kişilik özel-
hklerinin birebir kopyaya geçebıleceği-
ni ilen sürüyor. Oysa kişiliğin büyük
oranda çevresel koşullar tarafından şe-
killendirildiği görüşünde olan evrim
psikolojisi yandaşlan, çevresel koşulla-
n aynı olan kişilenn davranış şekillerin-
de bü>ük benzerlikler olduğunu savu-
nuyor. Dola>ısıyla kopyanın kişiliği as-
lınınkine benzemeyebilir.
Bu konuda daha önce ortaya atılan gö-
Insanın genetik kopyası yapılabilecek mi? Bilim adamlan genetik kopyalamada
insanlardaki kişilik benzerliğinin garanti olamayacağını belirtiyorlar.
riişler çevrenin belirleyicı rolünü öne
çıkartıyor. "tsyankâr Ruhlar" adlı bi-
limsel kitabm yazan FrankSullowa>, ço-
cuğun kışıliğinin büyük ölçüde dünya-
ya geliş sırasından etkilendiğini ileri
sürüyor. Sullavvay, büyük çocuğun uy-
sal ve uyumlu kişıhğinden cesaret alan
anne babalann, küçük çocuklannın bir
Che Guevaraolması otasılığını göz ar-
dı etmemeleri gerektığini belırtiyordu.
'Benzerük kişiliği etkikr'
Kopya ıle aslının bırbinne fiziksel
açıdan tıpatıp benzemesınin de kişiliğin
oluşumunda belirleyici rol oynayabile-
ceğini belirten bılim adamlan, bazı fi-
ziksel özelliklerin belirlı etkileşimlere
yol açtığını. dolayısıyla beynıîı bu etki-
leşimlerden benzer şekilde etkilendığı-
ne dikkat çekıyor. Bu yüzyılın başında
davranış bilimleri insanlan iki ana guıp-
ta topluyordu: Güclü kuvvetli bir fizı-
ğe ve etkileyici. baskın bir psskolojiye
sahip olan mezomorflar ve zayıf. sinir-
li ve utangaç ektomorflar. Bu görüşü sa-
vıınanlarektomorflann sergilediği utan-
gaçlık ve çekingenlik gibi davranış bi-
çimlerinin genlerinden kaynaklanma-
dığını düşünüyordu. Zayıf ve çelimsiz
insanlann sürekli itilip kakıldıklannı
ileri süren bu kişiler, eictomorfiann ka-
çınılmaz olarak kendilerine olan güven-
lerini kaybettiklerini öne sürüyor.
Kendi kopyalannı yetiştiren kişile-
rin. karşı konulmaz bir şekilde kopya-
lanna karşı büyük bir empati besleye-
cekleri ileri sürülüyor. Bu savın gerek-
çeleri şöyle sıralanıyor: "Karbon kop-
yasının olaviar kar^tsında nasıl davrana-
cağını önceden tahnıin eden irısan. kop-
yasına karşı ko>'ama\acağı bir >akınlık
duyabilir. Insan bevninin gelişimi sıra-
sındagenetik kaviüara geçenortak dav-
ranış bi^mleri insanoğlunun çocukla-
nna ve arkadaşlanna karşı daha anla-
yışh ve sevecen olmasına yol açnor. Bu
durumda kop>asına karşı bü\ ük bir>
>
a-
kınükduyan kişi. onunla aynı ruhu pay-
lastığını sanabilir. Bu bir anlanvda kaçı-
nılnıazdır. ancakşunu unutmamah ki in-
sanlar istediği takdirde herkesle ortak
bir ruhu pay laşabilir."
DtYARBAKlR BELEDtYESl VE KİLİSEDEN KARŞaHOl SUÇLAMA
Mezarlık kavgası büyüyor
DİYARBAKIR (Cumhu-
riyet)- Diyarbakır'da beledi-
yenin yol yapımı sırasmda
Hıristiyan Mezarlığı'nı tah-
rip etmesine yönelik tepkı-
ler sürüyor. Meryem Ana
Kilisesi yetkilileri "insanuk
dışı bir uygulamayla mezar-
hklannın talan edildiğmi"
belirtirken, Belediye Genel
Sekreteri Mehmet Alkış.
olayda kasıt olmadığını, yol
için camilerin bile duvarla-
nnı yıktıklannı söyledi. Be-
lediye Başkanvekili Hüse-
yüı Kameroğiu da mezarlık-
tan çıkan kemiklerin kilise-
nın papazı Yusuf Akbulut
tarafından maksatlı olarak
oraya atılmış hayvan kerrük-
leri olduğunu öne sürdü.
Diyarbakır'daki Meryem
Ana Kilisesi yetkilileri Hris-
tiyan Mezarlıği'nda "talan
yapüdı^" konusunda ısrar-
h. Meryem Ana Kilisesi Pa-
paz Yardımcısı Gabriel Ak-
bulut mezarlıldannın yıkıl-
dığını belirterek, "Buinsan-
lık dışı bir olay. Mezarian
bozmuşlar. kemikleri etrafa
saçmışlar" dedi.
Ermenilere suçlama
Tepkıler üzenne dün me-
zarlıkta incelemelerde bu-
lunan Diyarbakır Büyükşe-
hir Belediye Başkan Vekili
Hüseyin Kameroğlu, Erme-
ni cemaatini suçladı ve olay-
da kasıt olduğunu ileri sür-
dü. Kameroğlu, şunlan söy-
ledi:
"PapazYusuf Akbulut or-
talığı kanştınyor. Papazın
hayvan kemiklerini mezar-
bğa arüğmı gören yetkililer
var. Kendisi Hıristiyanlara
ait Ermeni ve Süryani me-
zarük alanlannı parselley ip
satü. Para için yapüklanna
bakm."
İddialan reddeden papaz
Yusuf Akbulut ise "RP'ffler
kendilerini haklı çıkarmak
için herşeyi yapıyoriar. İn-
san kemiğine nasıl hay^an
kemiği diyebfliyoriar, yalan
söy lüyorlar. tnsan biraz vic-
danlı olur. Kilise yönetinü-
nin bilgisi dışında da kimse
bir şey ahp satamaz
n
diye
konuştu.
Diyarbakır Büyükşehir
Belediyesi Genel Sekreteri
Mehmet Alkış da Hıristiyan
mezarlığındaki çalışmalara
başlamadan önce durumu
tstanbul'daki Ermeni Patrik-
•Kilise yetkilileri, Hıristiyan Mezarhğı'ndaki
yıkımın insanhk dışı olduğunu belirtirken
belediye olayda kasıt olmadığını savunuyor.
Belediye Başkanvekili Hüseyin Kameroğlu
mezarlıİctan çıkan kemiklerin kilisenin papazı
tarafından maksatlı olarak atılmış hayvan
rikhanesi yetkililerine ilettik-
lerini söyledi. Patrikhane
yetkililerinin Diyarbakır'a
gelerek inceleme yaptığını
belirten Alkış, şöyle devam
etti:
" Olayı tstanbul'dayayım-
lanan Ermeni Agos gazete-
siyöneticilerine de biktirdik.
Bu gazetenin yayın yönet-
meni mezariıktaki çalışma-
lan gazetelerinde, 'mezar-
lıktan yol geçecek' başhğry-
la duyıırdu. Biz yol genişlet-
me çahşmalan için kent mer-
kezinde 4 tane eanıi duvan-
nı bile yıktık. canıi bahçele-
rini yola katük. Başta aske-
riye ohnak üzere kamuya ait
arazileri de yol genişletme
çahşmalan için kullandık.
Mezarlar talan edilmedi.
Men, em Ana Kilisesi papa-
ayla en kısa sürede mezar-
lıkta inceleme yapacağız."
Bulunan eserler Roma dönemine ait
Uşak'ta kraliçe mezanTAŞKEVOZLER
UŞAK- Antik dönemin en
büyük yerleşim alanı, Lidya
ve Bizans kalmtılan ile dün-
yaca ünlü Karun Hazinele-
ri'nin bulunduğu Güre Kö-
yü'nde. bu kez Roma döne-
mine ait bir kraliçe mezan
bulundu. Güvenlik güçlerinin
gözetiminde Uşak Müzesi
görevlilerince açılan mezar-
dan tarihi değeri yüksek an-
tik eserler çıktı.
Güre Köyü"nde oturan çift-
çi Rıza Vurdanur. evınin bah-
çesine tuvalet yapmak ister-
ken, rastladığı sert yüzeyi
Güre Muhtan S«Jim Yıhnaz
aracılığıyla Uşak Müze Mü-
dürlüğü'ne bildirdi. Müze-
nin girişimiylejandarma gö-
zetiminde 110 santımetre de-
rinliğınde, 2.5 metre uzunlu-
e-posta : tan Çd vol. com. tr
ğunda ve 1.5 metre genişli-
ğindetuğla ile örülü, üzeri taş
hatıllarla kapalı dört bloktan
oluşan antik mezar uzmanlar-
ca kazıldı. Mezarda bulunan
ve antik değen henüz belir-
lenemeyen, tarihi eserlerin,
kraliçenin kişisel eşyalann-
dan oluştuğu belirtildi.
Uşak Müzesi Müdürü Ka-
am Akbıyıkoğhı, mezardan
çıkan antik eserlerin tarihi
değerinin büyük olduğunu
vıırgularken vatandaşm du-
yarlılığının da önemine de-
ğinerek "Karun Harinde-
ri'nde yaşadığunız olaylan
yaşamadan böyle bir sonuca
gidilmesi sevindiricidir'" de-
di. Akbıyıkoğlu, mezarda ikı
altın yüzük. iki altın küpe,
süs eşyalan, iki som şişe ve
kaplar bulunduğunu ve çı-
kan eserlerin yaklaşık 1700
yıllık ve gerçek Roma döne-
mi kadın eşyalan olduğunu
belirterek şu bilgıleri verdi:
"Asü önemlisi kûpenin ve
yüzüklerin üzerinde eDe ya-
pdmış ve çizüi resimdir. Bu
belki de ölen kişinin bir port-
resiolabilir. Değerteri bihrki-
şitarafindan belirienecektir.
Ancak bir dönemi belirtme-
si ve ülkemizdeki yani Ana-
dolu'daki kral yolu üzerinde
oluşu Roma dönemine ait ilk
hakiki eserler olması dikkat
çekicidir."
Güreli çiftçi Rıza Yurda-
nur ise bulduğu mezan yet-
kılilere bildirerek, vatandaş-
lık görevini yaptığını söyle-
di. Mezardan çıkan eserler
Uşak Müzesi'nde koruma
altına alınırken, çıftçı Rıza
Yurdanur'un ödüllendirile-
ceği öğrenıldi.
BİLİMSEL YÖNÜNDEN ÇOK, AHLAKİ YÖNÜ TARTIŞILIYOR
Bugün koyun, yann çoban
Kopyalama işleminin kahramanı: Dolly
Dolly
V > hücre Dolly'nin
tüm genetik
kayrtiannı taşıyor.
Çeviri Servisi -
Dolly'den sonra
sıranın insana
geleceğine kesin
gözüyle bakan dünya
kamuoyu, genetik
kopyalama
konusunun bilimsel
yönünden çok ahlaki
yönüyle iîgileniyoT.
Geçen günlerde
uzmanlardan oluşan
bir kurulu genetik
kopyalama
konusunun yasal ve
ahlaki boyutunu
incelemeleri için
görevlendiren ABD
Başkanı Bül CBnton,
kurula hükümeri
bilgilendirmeleri için
90 gün zaman tanıdı.
Genetik kopyalama
işleminin denetimden
çıktığı anda
insanlığın başına bela
kesileceğini ileri
süren yetkililer,
hükümetin kurulun
tavsiyeleri
doğrultusunda insan
kopyalama
girişimlerine yasak
getirse bile hiçbır
zaman gizli yürütülen
bireysel çahşmalan
denetlemeyeceğini
öne sürüyor. Ahlaki kaygılann bilimsel araştırmalann
önünde engel oluşturamayacağını savunan Tıbbi
Ahlak Profesörü Moses Tendler. "BUimde uyulması
gereken tek kural, yapılması gerekenin yapılmasıdır'"
diyor Ne var ki tıbbi ahlak konusunda dığer bilim
adamlan Profesör Tendler gibi düşünmüyor. İnsan
kopyalama işleminin insan yaşamına haksız bir
müdahale olduğunu öne süren bu grubun sözcüsü,
klonlama girişimlerinin ardındaki niyetin araştınlması
gerekliliği üzerinde duruyor. Notre Dame Üniversitesi
tıbbi etik konusu uzmanlanndan Richard McCormick,
dişi koyun X
Döllenmemiş
yumurta
hazne olarak
kuttanılıyor.
Dolly'nin genetik
özellikleri
aynştnlıyor.
Genetik kaytttar
(DNA) dişi koyun
X'in yumurtasına
naklediliyor.
AFPgrafik
Oişi koyun X'in
genetik kayıtian
yumurtadan
çıkartlryor.
Embriyo, annelik
yapacak üçüncû
koyuna
naklediliyor.
Koyun, Dolly'nin
kopyası kuzuyu
dünyaya getiriyor.
msanın
kopyalanmasını
tümüyle ahlaksızlık
olarak nitelendirerek,
"Kopyasuun
çıkartılmasını isteyen
her insanda bence
megalomanyak
eğilimler vardır. Bana
göre bir McCormick
yeterlL 'Niye bir
Einstein daha
üretmeyelim?'
sorusundan yola
çıkarak üstün insan
üretimine başlarsak
kendimizi birden
ırkçıhğuı koyu
karanlığında
bulabiliriz. LÖsemüi
bir çocuğu
kurtarmak için bir
kopyasının
iiretilmesinin ne
zaran var diyeniere
yamızcaşunu
söyliyebilirim:
tnsanlar kullanılmak
için dünyaya
gelmiyor. Çocuğu
olmayan çiftlerin bu
yöntem ile çocuk
sahibi olabileceğini
savunanlar da şunu
bümelUer ki kısırlık
dünyamn en büyük
^^^^^^^^^^^^^^^^
mi
talihsizliği değildir ve
çocuk sahibi olmanın tek yolu da doğurmak değffldirT
diye konuşuyor.
"Düşünün ki gelecekte kloning sayesinde e\lilikler
tarihe kanşacak" diye konuşan bir din adamı,
kopyalamanın yaygınlaşmasıyla insanlann çocuklannı
bir ürün, bir mal olarak algılayacaklannı ileri sürüyor.
Kopyalama konusunu Budizm açısından ele alan din
bilimcisi Donald Lopez. karma kavramında kanşıklık
yaşanacağını şöyle dile getiriyor: "Dolly bir önceki
yaşanunda ne yapmış ounah ki bu yaşamuıda
kopyalanma talihsizliğine uğradı?
n
SÖYLEŞİ ATTİLÂİLHAN
Yabancı Dille Oğretim'e Doğpu' Bakmak!..
sıra, Mümtaz da (Soysal), ben de, Milliyet'te
yaayorduk, hiç unutmam, btr öğle sonu, istihbarat
salonunun gündelikdağdağası içinde (sürekli telefon
zilleri, birbiri ardınca girip çıkanlar) karşılaştık: o
Ankara'dan gelmişti, ben artık istanbul'daydım,
konuşacak şeyler birikmiş, bir kenara çekilip
söyleşiyoruz: galiba o günler TRT'ye bir dizi
hazııiadığımız günlerdi, biraz onu anlattım; sonra
nasılsa konu, yazıp çizdiklerimize intikal etti; Mümtaz,
herzamanki gülümserciddiyetıyle, dedi ki: "-...Devlet
liselerindeki yabancı dille öğretimi eleştirtyorsun,
önemli bir konu, ben biraz kurcaladım, sömürge
olmayan hiçbir ülkede böyle bir uygulama yok,
sanınm ben de bir şeyler yazacagım!". Yazdı da!
Şimdi, iki taraflı, bir 'yabana ditle öğretim' patırtısı
kopanlıyor ya, birden o günü hatırladım.
ikimiz de haklıydık. Ben handiyse çeyrek yüzyıldır,
sorunu ısrarla deşiyorum, çünkü eğitim ve öğretim,
bir devietin hükümranlık hakları çerçevesinde ele
alınmalıdır, yâni 'hâkimiyet' haklanna dahildir; onun
içindir ki Lausanne Konferansı'nda Türkiye,
Osmanlı'nın dört bucağını hamamböcekleri gibi
sarmış misyoner okullarını istemediğini açıkça
söylemiş, hepsini sınırları dışına atamadıysa da,
ülkedeki varlıklarını önemsiz bir sayıya indirgemişti.
Hal böyleyken, günün birinde cumhuriyet hükümet-
lerinin, hâkimiyet'e ait böyle bir alanda, sadece iktidar
olarak tasarrufta bulunması, aslında haddini aşması
demekti ya, bu had aşılmış, yalnız özel kolejlerde değil,
devlet liseterinde de yabana dilletedrisat uygulamasına
geçilmişti.
Şimdi tartışilmakta olan, öğretimin eskiden olduğu
gibi, devletin 'resmi' diliyle yapılıpyapılamayacağı!..
Bence, yalnız bu kadan bile. içine düştüğümüz
yürekler acısı hâlin bir görüntüsüdür: Müdafaa-i
Hukuk'un, Mustafa Kemal'in Türkiye'sinde, devletin
başka bir devletin 'resmi' diliyle öğretim yapması
savunuluyor. Nasıl mı, bakın nasıl!
Türkler adam olmuyor ki!..
Mumaileyh hem doktor, hem profesör, koskoca
öğretim üyesi; ondan iyi mi bileceğiz, mütebessim
ve mülehham diyor ki:
"...öğretimin amacı devtete millete yarariı insan
yetiştirmek değildin dünyaya açık, meslek sahibi,
kendine yarariı unsurlaryetiştirmektir..."
"...bizde bakanlığın adı bile yanlış, Millî Eğitim
Bakanlığı. Evrenselleşmiş dünyada bu olmaz.
Liselerde Tarih dersinin adını MillîTarih, Cografya
dersinin adını Millî Cografya yaptılar..."
"...büyük çoğunluk özel üniversrtelerde paralı
eğitime karşı, oysa paralı eğitim haksız bir şey
değil. Türkiye'nin bugünkü koşullannda bedava
eğitim haksızlıktır."
Gördünüz mü 'çağdaş' yâni 'küreselleşmiş' öğretim
üyesini? Peki, bu iş nasıl olacak diyecek olursanız,
mumaileyhin cevabı hazır, diyor ki:
"...Lausanne tartışmaya açılmalı, Ingiltere ve
Amerika'dan bu sektöre yatınm yapmak isteyen
çok çıkar. Bunlar işadamı, misyoner ya da din
adamı olabilir. Hiç önemli değil. Çünkü misyonerler
ve din adamlan Türkiye'nin öğretim hayatına
önemli katkılarda bulundular..." (Yeni Yüzyıl, 17
Şupat 1997)
Öğrencılerinin kötü olduğunu, meselâ tarih bilmedik-
lerini söyleyen bu 'hoca'; bu türden iddialar ortaya
atabildiğine göre, heıtıalde kendisi de pek tarihten
haberdar değil; çünkü olsaydı, şimdi 'yumurttadığı'
çözümü, Mütareke'nin karanlık yıllannda, isabetle
buyurduğu gibi bir Amerikalı. açıkça ortaya atmıştı.
Gerçekten de, o tanhteTürkiye'de bulunan Amerikan
Yardım Heyeti Başkanı, Bnb. Arnold, Türkiye'nin ABD
'mandaa' attına alınması konusunadeğinirken demişti
ki:
"..^merika, insaniyet duygulan ile Türkiye'yi
manda altına almayı kabul edecektir. Rumeli ve
Anadolu Türkiye'sini, medenî hale getirmek için,
100.000 Amerikalı krfayet eder..." (Istiklâl Harbi
Gazetesi, Ö.S. Coşar, 23 Ağustos 1919.)
Türkler adam olur mu? Bilindıği uzere, 'milleti
ancak milletin azm-ü-karan kurtaracaktır' diye
topyekûn ayağakalkmışlar, 'medeniyetten'kendilerini
mahrum ederek, Lausanne Anlaşması'na
ulaşmışlardı. Mumaileyh, işte bu 'tarihi' yanlışı
düzeltiyor, onun için de açıkça diyor ki:
"...Türkiye, biraz paranoyak toplum ve devtet.
Bizde bir korku var. Lausanne'ı delersek, bilmem
ne olur? Yetmiş beş sene geçmiş, Lausanne'ı
belli maddelerde tartışmaya açabiliriz." (Yeni
Yüzyıl, 17 Şubat 1997)
Yapılacak şey ortada, elbirliğiyle Lausanne'ı
deleceğiz, o deiikten 'Anadolu ve Rurneii'ye 'işadamı,
misyoner ya da din adamı' 100.000 Amerikalı
girecek, efendime söyleyeyim, hâlâ 'barbar' kalmış
Türkleri 'medeni' hale getirecek; çünkü baksanıza
'Aıoca' da diyor, öğrencilerimiz de hiç Amerikalı
öğrencilere benzemiyortarmış:
"...çocuklarda bıkkınlık var, Amerika'da
öğrenciler 'Yaşam benden kork' dercesine
keplerini fıriatırlar. Bizim öğrenci kendini fâtih
gibi görmüyor. Pörsümüş bir şekilde, ne olacağım
korkusuyla üniversiteyi bitiriyor." (Aynı gazete)
Mal meydanda!..
Elınizı kalbinize koyup da öyle söyleyin: Allah aşkına,
bu kafadaki bir 'hoca'y\a, Türk öğrencisinin diri
ve dik olmasını nasıl bekteyebilirsiniz? Adamın en başta
kendi tarihine, kendi ülkesine, kendi halkına güveni
ve saygısı yok! Yabancı dille öğretimin, mükemmel
sonuç vereceğinı iddia ederken, onlann 'devlete ve
mı/fete'değil, 'tendıterine'yarariıolacaklannısöylüyor.
Hani haksız da sayılmaz! Son on yıl içinde, 'ecnebi'
okullarda, yada 'ecnebi' dille öğretim görmüş, 'pariak'
iktisatçı, eğitimci, bankaa ve benzeri zevattan; sadece
-ve sadece- kendi yararlannı düşünen, az mı adam,
-bu arada- birkaç da kadın çıktı? Ama ne kadın!
Bu son derece gösterişli ve inandıncı (!) kanrtlarla,
'ecnebi' okulları ve 'ecnebi' dille öğretimi savunan
mumaileyh de; bence, neden dolayı bu okullann da,
bu türden öğretimin de, karsısında olmamız gerektiğini,
pek güzel gösteriyor. Çünkü o da bu türden okullarda,
bu türden bir eğitim görmüş. Mal meydanda!
Ecnebi dille öğretim, bir parti sorunu değildir.
Bir iktidar sorunu da değildir. Bu bir hâkimiyet
sorunudur: devletin temel taşlanndan birini
ilgilendirir. Tavır alınırken, bu nokta, asla gözden
ırak tutulmamalı. Ayrıca, üçüncü ülkelerde 'ecnebi
dille'öğretimiyaymak, 'S/sfem'in 'kültürsüzleştimne'
politikasının, önemli bir silahıdırki, onun üzerinde de
biraz oyalanacağız.
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http-y/www.ada.com.tr./-bilgiyay/yazar/ailhan.html