Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
5 MART1997 ÇARŞAMBA CUMHURtYET SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO r EVtN tLYASOĞLU
Telif yasası uygarhk göstergesiToplumu sarsan siyasal skandallar,
mafyalar, çeteler gibı kan gövdeyi götü-
rüp ratingi arttıracak nice alımlı konu
dururken, Si\aset Meydam'nı "teüf ya-
sası" gibi heyecansiz bır konuya ayır-
nuştı Ali Kırca bu hafta. Telif yasası top-
lumun kaçta kaçını ilgilendirir diyecek-
siniz! Ne fark eder çıkmışsa da çıkmasa
da, zaten kimsenin bunu uygulamaya ni-
yeti yok ki diyeceksiniz. Oyle ya, beste-
ci nasıl geçinir. bunu hiç kimse düşün-
memiştir.
Hele ülkemizde hafif müziğin ege-
menligindeki besteci- şarkı sözü yazan-
aranjör ve müzik yayımcısmdan oluşan
ekip, tümüyle kendi işini kendi görür.
Eserini kullandırma hakkı olarak da ken-
di ününün derecesine göre aklına estiği
parayı talep eder. Oysa uygar ülkelerde
telif haklanna ilişkin yasalar vardır. Bes-
teciye ve yayımcısına bu yasalar çerçe-
vesinde belli yüzdeler içinde, belli mes-
lek kuruluşlan kanalıyla telif ödemeleri
yapılır.
Tûrkiye'de 5846 sayılı Fikir ve Sanat
Eserlerini Koruma Yasası, aslında
1951 'den ben yürürlüktedir. Zaman za-
man yapılan aynntılı değişıkliklerle 1995
yilmda son şekiini bulmuştur. Bu yasa-
yı yürütme görevini de MESAM adlı bir
meslek kuruluşu üstlenmiştir.
MESAM 'ın görevi her çeşit müziği
kullananlardan telif haklannı toplamak
ve korsanlara karşı cezai yaptınmlan
devreye sokmaktır. Ancak "Siyaset Mey-
danı"ndaki programda hayret verici bir
şey, MESAM'ın yönetim kurulu başkan
yardımcısı olan Sezen Aksu'nun bu ya-
sanın henüz çıkmadığı yolundaki sözle-
ri ve diğer yönetim kurulu üyelerinin de
kendine güvensiz çelişkili ifadeleri idi.
Nasi 1 bir yönetim kuruludur ki kendi va-
roluş yasasının durumunu böyle bir top-
lantıda net olarak açıklayamaz! Kaldı ki
sanatçılann en büyük güvencesi, kendi-
lerini uygarca savunma hakkı olan bir
yasanın hangi aşamada olduğunu daha da
yakından izlemeleri gerekir...
Öyle ya, Sezen Aksu'nun bir şarkısı-
nı alıp kendi kafanıza göre. ondan izin
almadan, telifıni ödemeden televizyon
programınızdajenerik müziği yapamaz-
sıniz. Sezen Aksu da başkasının bestesi-
ni ahp kendi şarkısı gibi söyleyemez.
C/Ikemizde hafif müziğin
egemenliğindeki besteci, şarkı
sözü yazan, aranjör ve müzik
yayımcısmdan oluşan ekip,
tümüyle kendi işini kendi
görür. Eserini kullandırma
hakkı olarak da kendi ününün
derecesine göre aklına estiği
parayı talep eder. Oysa uygar
ülkelerde telif haklanna ilişkin
yasalar vardır.Türkiye'de ise
yapılan aynntılı değişikliklerle
1995'te son şekiini bulan 5486
sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini
Koruma Yasası'nı yüretme
görevini MESAM adlı bir
meslek kuruluşu üstlenmiştir.
^sabella Van Keulen ve
Ronald Brautigam'ın keman-
piyano resitali son zamanlarda
karşılaştığımız en güzel müzik
şöleniydi. CRR Konser
Salonu'nda yer alan resitalde,
sanatçılann tek soluktaki
birlikteliği şaşırtıcıydı.
Birliktelik yalmz tempo ve
yorum anlayışında değil, en
ince aynntılarda bile belirgindi.
Orneğin, tüm dinamiklerin
başladığı ve bittiği nokta
birlikteydi.
Bunlar yasalarla smırianmışür. Alman-
ya'da GEMA, Fransa'da SACEM; Ame-
rika'da ASCAP ve BMI gibi kuruluşlar
bu yasaya siğınarak sanatçılann haklan-
nı korumaktadır. Tûrkiye'de de ME-
SAM'ın tarifesi üzerinden belli yüzde-
ler içinde besteci, söz yazan, aranjör ve
müzik yayımcısına haklan ödenmeye
başlanmıştır. Sanatçılann bu yasayı izle-
meleri, MESAM gibi meslek kuruluşla-
nnın çalışmalanna destek vermeleri ve
denetlemeleri kendi çıkarlan doğrultusun-
dadır. cusuna) telif ödenmesı gerektiğini öğ-
Ali Kırca'nın programında ahşıldığı renmiş oldular. Eğerizledilerse!
üzere çok heyecanlıdakikalaryaşanma- Van Keulen'İn ŞÖlenİ
dıysadakamuoyunundikkarinibukonu- *-
ya çekmek bakımından son derece olum- Isabefta Yfen Keulen ve Ronald Brauti-
lubiretkiyaratıldı.Programıizleyensü- gam'ın keman-piyano resitali son za-
permarket sahipleri, restoran, otel, bar, si- manlarda karşılaştıgımız en güzel müzik
nema işletmecileri ve atv dahil olmak şöleniydi. Böylesi kusursuzluğu duyup,
üzere bütün televizyon ve radyo kanal- iyinın de iyisini dinleyince birden insa-
lan artık korsan müzik kullanamayacak- nm değerölçüleri değişiveriyor. Geri dö-
lanm, kullanılan her müzik ünitesi için nüp baktığımızda ne kadar sıradan din-
eser sahiplerine ve yapımcısına (yorum- letileri övdüğümüzü fark ediyoruz. Ce-
Goethe'nin önerisiuygulanır mı?ÖJtDERKtİTAttYALI
İZDSO sanatçılanndan oluşan
fanfann çaldığı Purcellmüziği. an-
lamlı bir tanıtma toplantısını başla-
tıyordu. 26 şubat çarşamba günü
saat 18.00'de, Izmir'in seçkinleri.
DÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Suat
Taşer Salonu'nda bir araya gelmiş-
ti. Devlet Tiyatrosu, Devlet Opera-
sı ve Devlet Senfoni Orkestrası, iş-
birligi yaparak, fanfardan Shakes-
peare'e ve çocuk korosuna uzanan
kısa bir gösteri sundu; ama önem-
li olan Prof. Dr. Murat Tuncay'ın
yazdığı tanıtma metniydi. Tiyatro ve
opera sanatçılannın dramsallaştı-
rarak okuduğu metınde, Izmir'in
geçmişi ve bugünü sanatsal açıdan
irdelenmekte ve söz asıl konuya ge-
tirilmekteydi: İzmir Çagdaş Sanat
ve Kûltür Etkinlikleri Demeği: LZ-
ÇAKSED.
Izmir'de sanatla ilgilenen dernek
ve vakıflann sayısı epey fazla, *Bun-
larvetmjyormuş gibibir de İZÇAK-
SED mi çıktT dememeli. tlkokul
ikinci sınıf öğrencisine soruyoruz:
"Müzikte neler yapıyorsunuz?"
"Müzik dersi geçen yıldı; bu >ıl ma-
tematik yapıyoruz" diyor çocuk.
Insanımızı sanatsızlaştırma eylemi,
daha ilkokul yıllanndan başlıyor.
Aslında, çağdaş dünyanın önemli bir
hastalığıdır bu. Ne ki Türkiye'de ta-
nık olduğumuz salgının önüne ge-
çilecek.gibLdegılı Gelişmiş ülkeler-
de bazı önlemler var. Biz ise sana-
tı kınamaktan başka bir şey yapmı-
yoruz.
ÎZÇAKSED, işte böyle bir boş-
luğu doldurmaya çalışacak. Insa-
nımıza. çağdaş kültürü ve sanatı tel-
kin edecek; onun gönüllerde yaşa-
tılması için çaba harcayacak. Et-
kinliklerini, sanat kurumlanyla,
konservatuvarlarlaresım-heykel ga-
lerileriyle. kitaplıklarla, aynca çe-
şitli dernek ve vakıflarla işbirliği
lardan sonra yûrekleri kıvancia doU «kiliydu. Böyleoe caa. kucaldayao .
durdu. tZDSO'nun, şef lonescu- bir İbert konçertosuyla epey deği-
Galati yönetimindeki dınletisine,
işte böyle bir kıvançla gittik. Din-
letide iki solist vardı; önce Attilâ Sen-
tin, J. îbert'm alto saksofon ve on
bir çalgj için Oda Konçertosu'nu
çaldı.
Ankara Devlet Konservatuva-
n'nda Hayrullah Dnygu ile Aykut
Doğansoy'un klamet öğrencisı olan
sanatçıya, calgısmın önemli kon-
çertolannı orkestrayla yorumlamak
şik bir müzikli anı yaşadık. Sanat-
çının, ünlü Mozart Menuet üzeri-
ne yapüğı caz dogaçlaması da ilginç-
ti. Geçen haftaki dinletiye I. lones-
cu-Galatı, oğlu Fiorin tonescu-Ga-
lati'yle birlikte gelmişti. Hâlâ tadı
damağımızda duran Paganini'den
sonra Florin, bu kez M. Bruch'un
keman konçertosuyla Izmirlilere
seslendı. Sanatçının kemancılığına
kesinlikle inanıyorum. Yorumun-
Z)e"evlet Tiyatrosu, Devlet Operası ve Devlet Senfoni Orkestrası işbirliği yaparak
fanfardan Shakespeare'e ve çocuk korosuna uzanan kısa bir gösteri sundu; ama önemli
olan Prof. Dr. Murat Tuncay'ın yazdığı tanıtma metniydi. Metinde tzmir'in geçmişi ve
bugünü sanatsal açıdan irdelenmekte ve söz asıl konuya getirilmekteydi: Izmir Çağdaş
Sanat ve Kültür Etkinlikleri Derneği: ÎZÇAKSED. Acaba ÎZÇAKSED'in etkinîikleriyle,
bin dolaymdaki Izmirli genci, Goethe'nin önerisini uygulayan sanatseverler haline
getirebilir miyiz?
halınde gerçekleştirecek. Yapmayı
düşündüğü önemli etkinlflc, Büyük-
şehir Belediyesi'nin ayırdığı arsa
üzerinde devletçe yaptınlacak sanat
kompleksinin yaşama geçirilmesi-
ne hız kazandırmaktır.
"Aydınlık Bir Türkiye İçin Daha
Çok Sanat" sloganıyla sunulan bu
"Karnuya Tanıtım ToptanüsT. Ata-
türk'ün gösterdiği yolun tam tersi-
nı izleyen, güzel sanatlan küçüm-
seyerek bir kenara iten uygulama-
yetmemiş; Şentin, saksofon dağa-
rmın yapıtlarmı da seslendirmekte-
dir. Saksofon-piyano parçalannı
içeren CD'si yakında piyasaya çı-
kacak. CSO ile "Ankara Üflemeli
Çalgdar BeşBsi"nın üyesi olan Şen-
tin, birinci bölümün (allegro con
moto) ikinci teması başta gelmek
üzere, kimi yerlerdeki notalan yut-
tu; ama yapıtı genelde yumuşak ve
müziksel çaldı. Özellikle bağlı no-
talardan oluşan hızlı pasajlarda et-
da, bazı pis sesler bulunabilir, ya-
yından parazitler gelebilir, fakat
yaptığı müzikle yine aynı alkışlan
alabilirdi; çünkü sanatçı keman1a
bütünJeşmiş. Ona şarkı söyletiyor ya
da çalgının teknik güçlükleriyle
oyuncak gibi o>Tiayabiliyor. Üste-
lik, kesinlikle pis çahnıyor. Sık din-
lenen bir konçertoya yeni bir yapı-
tın havasını veriyor. Teşekkür için
çaldığı E. Ysaye'nin mi majör 6. so-
lo keman sonatına ise büyük güç-
Jukkn biıyanakerek kendiliğiuderK_*
lik kazandınyor.
lonescu-Galati, dinletinin ikinci
yansında F. Liszt'in "Prelütter'iy-
le G. Enesco'nun birinci "Rumen
Rapsodisi"nı seslendirdi.
Orkestıamız, çok iyi tanıdığı "Pre-
hlfler"de renkli ve görkemliydi. Ga-
lati'nin yorumu, canlı, derinlikli ve
coşturucuydu. "Rumen Rapsodi-
si"nde ise coşku doruğa ulaştı. Sa-
natçılanmız, öz müziğimize yakın
kalan bu sevimli yapıtı, "tarihsel"
denebilecek bir başan düzeyi için-
de seslendirdiler.Dakikalar süren
alkışlar sırasında, ÎZÇAKSED'in
tanıtım toplantısını ve Sayın Prof.
Dr. Murat Tuncay'ın metninden âh-
nime yerleşen bir açıklamayı yeni-
den yaşadım. Goethe şöyle demiş:
"lnsan her gün bir şiir okumata; M-
raz müzik dinlemeli: güzel bir tab-
kı>a bakmalı ve clindcn geliyorsa
birkaç tane manbkb cümle kurma-
h."
Büyük ozan bunlan söylerken
günümüzün Türkiyesi'ni düşünmüş
gibidir. Ütopyadan hiç hoşlanmam;
ama sormaktan kendimi alamıyo-
rum. Acaba ÎZÇAKSED'in etkin-
îikleriyle, bin dolayındaki tzmirli
genci, Goethe'nin önerisini uygu-
layan sanatseverler haline getirebi-
lir miyiz? Sevimli bir hafif müzik
şarkısının nakaratı şudur "Neden
olmasm?"
mal Reşit Rey Konser Salonu'nda yer
alan resitalde sanatçılann tek soluktaki
birlikteliği şaşırtıcıydı. Birliktelik yal-
nız tempo ya da yorum anlayışında de-
ğil, en ince aynnularda bile belirgindi. ör-
neğin, tüm dinamiklerin başladığı ve bit-
tiği nokta birlikteydi. Aynı dozdaki sesi
bir arada aynı dozda büyütebilmek, güç-
lendirmek ve yine bir arada aynı dene-
tim içinde küçültüp söndürebilmek, eşi-
ne az rastlanır bir hüner. Ne çok ve ne ka-
dar disiplinli çalışmışlarki böylesi bir so-
luk birliğine varmışlar. Aynca kemanın
tellerindeki renkleri piyanoda duyabildi-
ğiniz gibi, piyanonun tuşlanndaİci renk-
leri de kemanın gövdesinde duyabiliyor-
sunuz. Sankiflciçalgı iç içe geçmiş, tüm-
leşmiş. Beethoven'in op. 30/2, 7 numa-
ralı sonatı; Saint Saens'ın op. 75, 1 nu-
maralı sonatı, ProkofiyeFin beş melode-
si ve yine Prokofiyef'in op. 80,1 numa-
ralı sonatı programı oluşturmuştu. Dün-
yanın alkışladığı büyük sanatçılara bir
zamanlar çok alışmışUk. Şimdi bir bütün
kış boyunca tek tük rastlar olduk lstan-
bul'da büyük isimlere. Belki de heyeca-
nımız ondan.
Yeni konser etkinlikleri
Yapı ve Kredi Kültür AŞ, "Pazartesi
Konserteri" adı altında ayda bir ltalyan
Kültür Merkezi işbirliği ile dinletiler sun-
maya başladı. tlk dinletisi genç bir ltal-
yan piyaniste aynlmıştı. 1969 doğumlu
Roberto Cominati son derece lezzetli bir
program düzenlemişti. D. Scarlatti, Mo-
zart, Ravel, Debussy ve Skryabin! Özel-
likle Ravel ve Debussy'nin izlenimci ya-
pıtlannı başanyla yorumlayan sanatçı,
gençlik coşkusuyla Skryabin'in "vecd"e
götüren renklerini de ayncalıklı çaldı.
Mozart ise biraz daha birikim gerektiri-
yordu.
Bu arada Boğaziçi Üniversitesi'nde
bu yıl klasik müzik etkinlikleri yer almak-
ta, Boğaziçi Üniversitesi'ni bir kültür
merkezine dönüştürme amacı doğrultu-
sunda yer alan konserler Idil Biretve Fa-
zıl &ç- resitalleri ile başlamıştı. Diğer et-
kinlikler, resitaller, oda müziği, koro ve
orkestra konserleri ile hazirana dek sü-
recek. Bu etkinliklerin birözelliği de sa-
natçılarladinleyicilerin kaynaşması. Kon-
ser sonunda sanatçılardinleyicılerle söy-
leşiler yapıyor. Ayşegül San-
ca, Ayhan Baran ve Gürer
Aykaİ, Bilkent Oda Orkest-
rası, COıat Aşkm,GülşenTa-
tu, Istanbul Gitar Triosu,
Ayazpaşa Madrigal Korosu
, gıbi sanatçılann yer aldıgı
konserler Güney Kampus
Büyük Toplanü Salonu'nda
saat 19.30'da yer alacak.
ikinci akademik dönemin
ilk programı 6 mart perşem-
be gecesi Cem Mansur yö-
netiminde Akbank Oda Or-
kestrası. Onlü viyolacımız
Ruşen Güneş'in solısüiğın-
de bır konser verecek. Ruşen
Güneş, uzun yıllar Londra
Filarmoni ve BBC Senfoni
orkestralannın baş viyolacı-
sı olarak sayısızplağa imza-
sını atmış bir sanatçı. Cem
Mansur ise çalışmalannı In-
giltere'de sürdürüyor. Prog-
ramda Mozart, Telemann,
Weber, Çaykovsid ve Dvo-
rak'm yapıtlan yer alacak.
12 mart çarşamba günü pi-
yanist Ayşegül Sanca'nın Is-
tanbul'da bu yıl verdiği tek re-
sital Boğaziçi Üniversite-
si'nde gerçekleşecek. Sanat-
çı, J.S.Bach, AK Dannar ve
Schubert'in yapıtlanndan
oluşan bir program sunacak.
Konser sonunda besteci Ali
Darmar da söyleşiye konuk
olacak. Istanbul'un değişik
köşelerüıdeki yeni konser et-
kinlikleri değişik çevrelere
de yeni bir sanatsal coşku
getirecektir.
Şarkı bfle söyletmezler iıısaııa
AHMETSAY
ANKARA - Müzik yazılannm
"hukukyazılan"na dönüşmesini ya-
dırgamayın, Tûrkiye'de yaşıyoruz.
Oktay Ekinci'nin yazılanna bakıyo-
rum: mimarhk, kent mimarlığı ve
çevrecilik, kendi sanatsal ve bilim-
sel açıhmını dile getirmekten çok,
"hukuk"planjndasavunuluyor. "Bu
ağaçiar,güzel knşlar'' diye şarkı söy-
leyebilmek için ağaçlann ve kuşla-
nn yaşaması gerekir. "Kesmeyin
ağaçlan, öldürmeyin kuşlan" de-
mekle iş bitmiyor; yanlışın önüne
"hukuk"la dikilmek, hukuksal ge-
rekçeleri sayıp dökmek durumun-
dasınız.
Bu da yetmiyor; yargı yoluna gi-
diyorsunuz, yargı sizi haklı buluyor,
yargı karannın uygulanmasını bek-
liyorsunuz, ama uygulanmıyor, otu-
rup bunu yazıyorsunuz. Nerede kal-
dı müzik, nerede kaldı hukuk? "Ne-
rede bu dağlar taşlar" diye yurt sev-
gisinin övüncüyle haykırabilmek
için önce tt
hukuk devleti''nin gü-
vencesi altında yaşadığımıza inan-
malıyız. "Mûzik"miş! Şarkı bile
söyletmezler insana. "Hukuk"muş!
Elinizde "Türkmilletiadına" veriî-
miş mahkeme karan var, uygulanma-
dıktan sonra...
Anayasanın 2. maddesi, Türkiye
Cumhuriyeti'nin bir "hukuk devle-
ti" oldugunu vurgular. Bu ilkenin
geçeruliğini nasıl anlayacağız? Baş-
ta gelen ölçüt, yargı organlan karar-
lannın "aynen" ve "gecikmeksizm"
uygulanmasıdır. Uygulanmıyorsa?
Böyle bir şey olamaz. Mahkeme ka-
rarlan, yaşama geçirilmek üzere ve-
rilir. Kendinizi yargıcın yerine koyun;
"Gereği düşünükJö" deyip "Türk
miUeti adına" karar veriyorsunuz ve
ğil de futbol takımı mı? Danıştay'ın
verdiği "yürütmeyi durdurma" ka-
rannı Kültür Bakanı'nın belirli bir
süre içinde uygulaması gerekir. Ya-
saya göre bu süre otuz gündür; oy-
sa Kültür Bakanı. karan dört aydan
beri uygulamamaktadır.
Yargı kararlannı uygulamaktan
kaçınmak suçtur. Kültür Bakanı suç
işliyor. Açıp bakalım 2577 sayılı
"Idari Yargıtania Usulü Kanunu"nun
'erede kaldı müzik, nerede kaldı hukuk? "Nerede bu
dağlar taşlar" diye yurt sevgisinin övüncüyle
haykırabilmek için önce "hukuk devleti"nin güvencesi
altında yaşadığımıza inanmalıyız.
Alman Kültür Merkezi ilginç bir film gösterisi düzenledi:
En iyi 100 filmden biri ilan edilen 'Nosferatu'nun canlı
müzik eşliğinde gösterimi müthiş etkileyiciydi.
uygulanmıyor. Dayanağınız yina
anayasadır: Anayasanın 138. mad-
desine göre, "Yaşama ve yürütme or-
ganlan ile idare, mahkeme kararla-
nnı hiçbir suretle değiştiremez ve
bunlann yerine geririlmesini gecik-
tiremez." 138. madde çok açık, ke-
sin ve buyurucudur.
Öyleyse Kültür Bakanı nasıl olu-
yorda mahkeme kararlannı uygula-
mıyor? Danıştay bir yargı organı de-
28. maddesine: "Danıştay'mesasave
yürütmenin durdurulmasına ilişkin
kararlannm kaplanna göreidare, en
geç otuz gün içinde tşlem tesis etme-
ye \tya eylemde buhınmaya mecbur-
dur."
Yasanın "mecbur tuttuğu" uygu-
lamadan Kültür Bakanı nasıl kaça-
biliyor? Bakan, Devlet Opera ve Ba-
lesi Genel Müdür Yardımcılığı'na
yaptığı yasadışı, tepeden inme ata-
mayı geri çekmek zorundadır. Daha-
sı var mı: Danıştay, atamayı durdur-
muştur; Danıştay, bakana "yürüte-
mezsm" demiştir. Dört ay geçmiş, ka-
rar uygulanmamıştır. Peki neyi bek-
liyoruz? Futbol maçında bile hake-
min karanna itiraz eden futbolcu
"larmızı kart" görür, Kültür Baka-
nı acaba kırmızı kart gönneye çok
mumeraklı?
Nosferatu
Şimdi size biraz müzik, biraz si-
nema... Geçenlerde Alman Kültür
Merkezi ilginç bir film gösterisi dü-
zenledi: Eniyi 100 filmden biri ilan
edilen "Nosferatu"nun 1921 yılın-
da üretilmiş bir "sessiz fihn" oldu-
ğuna bakmayın; canlı müzik eşli-
ğinde müthiş etkileyiciydi. Bir kor-
ku fılmi olan "Nosferatu", adını bir
vampirden alıyor. Vampir, damlar-
da gezinip balkonlardan atlayıp pen-
cerelerden süzülüp masum insanla-
nn kanına girdikçe içimize korku
saldı. Bu ürpertici sahneler üstelik
canlı müzikle irkilti verecek biçim-
de desteklenince benzim sararmıs
olmalı. Sinemadan çıktığımda bir
dostuma rastladım yolda: "Camn
sıkkın görünüyor" dedi, "Evet, öy-
le" diye yanıtladım, "Tûrldye'nin
bir hukuk devleti olup olmadıguıı
düşünüyorum da_"
CRR'de ney ve tambur konseri
I Kültür Servisi - Genç kuşağın ney ve tambur
sanatçısı Murat Salim Tokaç, bugün saat 19.30'da
Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir konser
verecek. 1969 doğumlu Tokaç, beş yaşmda babasından
ut ve ney dersleri aldı. Kültür Bakanlığı Samsun Devlet
Klasik Türk Müziği Korosu'na smavla ney ve tambur
sanatçısı olarak atandı. Sanatçı, Çinuçen Tannkorur'un
45. bestecüik yılı nedeniyle vereceği resitalin ilk
bölümünde Tannkonır'un udu eşliğinde neyi ile
bestecinin klasik üsluptaki eserlerini icra edecek.
Konser, Tokaç'ın parça aralannda yapacağı taksimlerle
süslenecek.
Ercümend K8kMk Vakfı'nda konfersns
• Kültür Servisi - Ayşe ve Ercümend Kalmık Vakfı
düzenlediği konferans dizisinin beşincisi bugün saat
18.00'de vakfin Gümüşsuyu Sarayarkası Sokak No:35-
37'deki merkezinde yapılacak. 'Hakkı Anlı, Nejad
Devrim, Mübin Orhon ve Selim Turan'a Toplu Bakış'
başlıkh konferansa konuşmacı olarak Haldun Dostoğlu
katılacak.
Boğaziçi OMvepsitesrnde Was* müzft
• Kültür Servisi - Boğaziçi Üniversitesi'nde Idil Biret
ve Fazıl Say resitalleri ile başlayan klasik müzik
etkinlikleri, yann saat 19.30'da büyük toplantı
salonunda gerçekleştirilecek Akbank Oda
Orkestrası'nın konseri ile sürüyor. Şef Cem
Mansur'un yöneteceği orkestranm solisti viyola
sanatçısı Ruşen Güneş. Devlet sanatçısı piyanist
Ayşegül Sanca ise 12 mart çarşamba günü Istanbul'da
bu yıl gerçekleştireceği tek resitali Boğaziçi
Üniversitesi'nde verecek. Sanca, konser sonrası besteci
Ali Darmar ile söyleşiye konuk olacak. „
Giitein Onay resitalteri
• Kültür Servisi-
Piyanist Gülsin Onay, 14
martta Gürcistan Senfoni
Orkestrası'yla birlikte
Tiflis'te bir konser
verecek. Ahmet Adnan
Saygun'un ' 1.
Konçertosu'nun
seslendirileceği konserde
orkestrayı Çetin Işıközlû
yönetecek. Gülsin Onay,
21 -22 mart tarihlerinde de
Singapur Senfoni Orkestrası ile , şef Lim Yau ;
yönetiminde Çaykovski'nin ' 1. Piyano Konçertosu'nu '
yorumlayacak. 27 martta ise tstanbul'da şef Samoilov
yönetiminde Mozart'ın 'K466' yapıtını seslendirecek. •'
Londra Şehir Senfoni Orkestrası ile birlikte şef
Andrew Watkinson yönetiminde 4 konser verecek olan
Gülsin Onay, 30 ve 31 martta Cemal Reşit Rey Konser
SalOT^^^^^m^jda^AnkaraMüzil^Festivali'nde, 5
nîsândaBogazîçrMiversitesi'nde ve 8 nisanda
Izmir'de müzikseverlerle buluşacak.
İZDOB'de seyirci paUaması
• Kültür Servisi - 1996-97 sezonunda 15. sanat yılını
sürdüren Izmir Devlet Opera ve Balesi. olağanüstü
seyirci ilgisiyle karşılaştı. Bugüne dek toplam 74
opera, operet, müzikal, bale, çocuk oyunu sahneleyen
ve sayısız konserler veren tZDOB, mart ayındaki
etkinlik sayısını 19'a çıkardı. Konuyla ilgili açıklama
yapan İZDOB Müdür ve Sanat Yönetmeni Aytül
Büyüksaraç, "Seyirci sayısındaki artış bizleri çok
mutlu etmekte, aynı zamanda büyük sorumluluklar
yüklemektedir. Göstergeler, arük içinde bulunduğumuz
Elhamra Sahnesi'nin Izmir'e yetmediğini ortaya
koymaktadır" diyerek yeni bir opera binasına gerek
duyulduğuna dikkat çekti.
Türtrii dostlapı Beyoğlu'nda
• Kültür Servisi - Beyoğlu'nun tarihi mekânı
Tribunal'ın asırlara tanıklık eden duvarlannda artık
Arif Sağ, Yavuz'Top, Musa Eroğlu, Aşık Mahzuni
Şerif, Belkıs Akkale, Sabahat Akkiraz gibi ustalann
sesi ve sazı yankılanacak. Her çarşamba akşamı
gerçekleştirilecek 'türkü muhabbeti'nde dinleyiciler
her hafta bir usta Türk halk müziği sanatçısını dinleme
olanağına kavuşacaklar. 'Türkü geceleri nin bu
akşamki ilk konuğu musa eroğlu olacak. (249 71 79)
İfti
m
2. Nehar Tübfek Karikatiir
Yanşması sonuçlandı
• Kültür Servisi - tki yıl önce yitirdiğimiz karikatür
sanatçısı Nehar Tüblek adına Karikatürcüler Derneği
ile Beşiktaş Belediyesi'nin birlikte düzenledikleri
'Ortadirek' konulu karikatür yanşmasında birincilik
ödülünü Muhammet Şengöz aldı. Sami Caner'in yapıtı
ikincılik, Ali Şur'un çalışması ise üçüncülük ödüllerini
kazandı. Mansiyonlar ise Ali Osman Taş, Turgut
Yümaz ve Sait Munzur arasında çaylaştınldı. Beşiktaş
Belediyesi Özel Ödülü'nü Altan Ozeskici, BJK Özel
Ödülü'nü Mehmet Ali Erol aldı. Nezih Demirkent
Özel Ödülü Hüseyin Çakmak'uı, Nehar Tüblek Ailesi
Özel Ödülü Bülent Balaman'ın, Karikatürcüler
Derneği Özel Ödülü ise Bora Özen'in oldu. Ödüller 6
mart perşembe günü Beşiktaş Belediyesi Akatlar
Kültür Merkezi'nde yapılacak törenle sahiplerine
verilecek. Nehar Tüblek, 6 mart günü saat 11 .OO'de
Aşiyan'daki mezan başında bir törenle anılacak.
BUGÜN
• TURGUT ATALAY resim sergisi saat 17.00'de Kaş
Galeri'de açılıyor. Sergi 5 nisana dek izlenebilir.
• FEST KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da
Faruk Pekin'in sunacağı 'Dinler Tarihi' başlıklı
seminer izlenebilir.
• SİMURG BELGESELİ. Yasar Kemal video
gösterisi saat 14.00'te Eleştiri Kitabevi ve Kültür
Merkezi'nde yer alacak. (373 38 24)
• BEKSAV'da saat 18.30'da Yavuz Özkan'ın yönettiği
'Demiryol' fılmi gösterilecek.
• TARANTA BABU KffLTÜR MERKEZİ'nde saat 16.00
ve 19.00'da Charlıe Chaplin film gösterisi yer alıyor.