23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
5 MART1997 ÇARŞAMBA CUMHURtYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO r EVtN tLYASOĞLU Telif yasası uygarhk göstergesiToplumu sarsan siyasal skandallar, mafyalar, çeteler gibı kan gövdeyi götü- rüp ratingi arttıracak nice alımlı konu dururken, Si\aset Meydam'nı "teüf ya- sası" gibi heyecansiz bır konuya ayır- nuştı Ali Kırca bu hafta. Telif yasası top- lumun kaçta kaçını ilgilendirir diyecek- siniz! Ne fark eder çıkmışsa da çıkmasa da, zaten kimsenin bunu uygulamaya ni- yeti yok ki diyeceksiniz. Oyle ya, beste- ci nasıl geçinir. bunu hiç kimse düşün- memiştir. Hele ülkemizde hafif müziğin ege- menligindeki besteci- şarkı sözü yazan- aranjör ve müzik yayımcısmdan oluşan ekip, tümüyle kendi işini kendi görür. Eserini kullandırma hakkı olarak da ken- di ününün derecesine göre aklına estiği parayı talep eder. Oysa uygar ülkelerde telif haklanna ilişkin yasalar vardır. Bes- teciye ve yayımcısına bu yasalar çerçe- vesinde belli yüzdeler içinde, belli mes- lek kuruluşlan kanalıyla telif ödemeleri yapılır. Tûrkiye'de 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Yasası, aslında 1951 'den ben yürürlüktedir. Zaman za- man yapılan aynntılı değişıkliklerle 1995 yilmda son şekiini bulmuştur. Bu yasa- yı yürütme görevini de MESAM adlı bir meslek kuruluşu üstlenmiştir. MESAM 'ın görevi her çeşit müziği kullananlardan telif haklannı toplamak ve korsanlara karşı cezai yaptınmlan devreye sokmaktır. Ancak "Siyaset Mey- danı"ndaki programda hayret verici bir şey, MESAM'ın yönetim kurulu başkan yardımcısı olan Sezen Aksu'nun bu ya- sanın henüz çıkmadığı yolundaki sözle- ri ve diğer yönetim kurulu üyelerinin de kendine güvensiz çelişkili ifadeleri idi. Nasi 1 bir yönetim kuruludur ki kendi va- roluş yasasının durumunu böyle bir top- lantıda net olarak açıklayamaz! Kaldı ki sanatçılann en büyük güvencesi, kendi- lerini uygarca savunma hakkı olan bir yasanın hangi aşamada olduğunu daha da yakından izlemeleri gerekir... Öyle ya, Sezen Aksu'nun bir şarkısı- nı alıp kendi kafanıza göre. ondan izin almadan, telifıni ödemeden televizyon programınızdajenerik müziği yapamaz- sıniz. Sezen Aksu da başkasının bestesi- ni ahp kendi şarkısı gibi söyleyemez. C/Ikemizde hafif müziğin egemenliğindeki besteci, şarkı sözü yazan, aranjör ve müzik yayımcısmdan oluşan ekip, tümüyle kendi işini kendi görür. Eserini kullandırma hakkı olarak da kendi ününün derecesine göre aklına estiği parayı talep eder. Oysa uygar ülkelerde telif haklanna ilişkin yasalar vardır.Türkiye'de ise yapılan aynntılı değişikliklerle 1995'te son şekiini bulan 5486 sayılı Fikir ve Sanat Eserlerini Koruma Yasası'nı yüretme görevini MESAM adlı bir meslek kuruluşu üstlenmiştir. ^sabella Van Keulen ve Ronald Brautigam'ın keman- piyano resitali son zamanlarda karşılaştığımız en güzel müzik şöleniydi. CRR Konser Salonu'nda yer alan resitalde, sanatçılann tek soluktaki birlikteliği şaşırtıcıydı. Birliktelik yalmz tempo ve yorum anlayışında değil, en ince aynntılarda bile belirgindi. Orneğin, tüm dinamiklerin başladığı ve bittiği nokta birlikteydi. Bunlar yasalarla smırianmışür. Alman- ya'da GEMA, Fransa'da SACEM; Ame- rika'da ASCAP ve BMI gibi kuruluşlar bu yasaya siğınarak sanatçılann haklan- nı korumaktadır. Tûrkiye'de de ME- SAM'ın tarifesi üzerinden belli yüzde- ler içinde besteci, söz yazan, aranjör ve müzik yayımcısına haklan ödenmeye başlanmıştır. Sanatçılann bu yasayı izle- meleri, MESAM gibi meslek kuruluşla- nnın çalışmalanna destek vermeleri ve denetlemeleri kendi çıkarlan doğrultusun- dadır. cusuna) telif ödenmesı gerektiğini öğ- Ali Kırca'nın programında ahşıldığı renmiş oldular. Eğerizledilerse! üzere çok heyecanlıdakikalaryaşanma- Van Keulen'İn ŞÖlenİ dıysadakamuoyunundikkarinibukonu- *- ya çekmek bakımından son derece olum- Isabefta Yfen Keulen ve Ronald Brauti- lubiretkiyaratıldı.Programıizleyensü- gam'ın keman-piyano resitali son za- permarket sahipleri, restoran, otel, bar, si- manlarda karşılaştıgımız en güzel müzik nema işletmecileri ve atv dahil olmak şöleniydi. Böylesi kusursuzluğu duyup, üzere bütün televizyon ve radyo kanal- iyinın de iyisini dinleyince birden insa- lan artık korsan müzik kullanamayacak- nm değerölçüleri değişiveriyor. Geri dö- lanm, kullanılan her müzik ünitesi için nüp baktığımızda ne kadar sıradan din- eser sahiplerine ve yapımcısına (yorum- letileri övdüğümüzü fark ediyoruz. Ce- Goethe'nin önerisiuygulanır mı?ÖJtDERKtİTAttYALI İZDSO sanatçılanndan oluşan fanfann çaldığı Purcellmüziği. an- lamlı bir tanıtma toplantısını başla- tıyordu. 26 şubat çarşamba günü saat 18.00'de, Izmir'in seçkinleri. DÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Suat Taşer Salonu'nda bir araya gelmiş- ti. Devlet Tiyatrosu, Devlet Opera- sı ve Devlet Senfoni Orkestrası, iş- birligi yaparak, fanfardan Shakes- peare'e ve çocuk korosuna uzanan kısa bir gösteri sundu; ama önem- li olan Prof. Dr. Murat Tuncay'ın yazdığı tanıtma metniydi. Tiyatro ve opera sanatçılannın dramsallaştı- rarak okuduğu metınde, Izmir'in geçmişi ve bugünü sanatsal açıdan irdelenmekte ve söz asıl konuya ge- tirilmekteydi: İzmir Çagdaş Sanat ve Kûltür Etkinlikleri Demeği: LZ- ÇAKSED. Izmir'de sanatla ilgilenen dernek ve vakıflann sayısı epey fazla, *Bun- larvetmjyormuş gibibir de İZÇAK- SED mi çıktT dememeli. tlkokul ikinci sınıf öğrencisine soruyoruz: "Müzikte neler yapıyorsunuz?" "Müzik dersi geçen yıldı; bu >ıl ma- tematik yapıyoruz" diyor çocuk. Insanımızı sanatsızlaştırma eylemi, daha ilkokul yıllanndan başlıyor. Aslında, çağdaş dünyanın önemli bir hastalığıdır bu. Ne ki Türkiye'de ta- nık olduğumuz salgının önüne ge- çilecek.gibLdegılı Gelişmiş ülkeler- de bazı önlemler var. Biz ise sana- tı kınamaktan başka bir şey yapmı- yoruz. ÎZÇAKSED, işte böyle bir boş- luğu doldurmaya çalışacak. Insa- nımıza. çağdaş kültürü ve sanatı tel- kin edecek; onun gönüllerde yaşa- tılması için çaba harcayacak. Et- kinliklerini, sanat kurumlanyla, konservatuvarlarlaresım-heykel ga- lerileriyle. kitaplıklarla, aynca çe- şitli dernek ve vakıflarla işbirliği lardan sonra yûrekleri kıvancia doU «kiliydu. Böyleoe caa. kucaldayao . durdu. tZDSO'nun, şef lonescu- bir İbert konçertosuyla epey deği- Galati yönetimindeki dınletisine, işte böyle bir kıvançla gittik. Din- letide iki solist vardı; önce Attilâ Sen- tin, J. îbert'm alto saksofon ve on bir çalgj için Oda Konçertosu'nu çaldı. Ankara Devlet Konservatuva- n'nda Hayrullah Dnygu ile Aykut Doğansoy'un klamet öğrencisı olan sanatçıya, calgısmın önemli kon- çertolannı orkestrayla yorumlamak şik bir müzikli anı yaşadık. Sanat- çının, ünlü Mozart Menuet üzeri- ne yapüğı caz dogaçlaması da ilginç- ti. Geçen haftaki dinletiye I. lones- cu-Galatı, oğlu Fiorin tonescu-Ga- lati'yle birlikte gelmişti. Hâlâ tadı damağımızda duran Paganini'den sonra Florin, bu kez M. Bruch'un keman konçertosuyla Izmirlilere seslendı. Sanatçının kemancılığına kesinlikle inanıyorum. Yorumun- Z)e"evlet Tiyatrosu, Devlet Operası ve Devlet Senfoni Orkestrası işbirliği yaparak fanfardan Shakespeare'e ve çocuk korosuna uzanan kısa bir gösteri sundu; ama önemli olan Prof. Dr. Murat Tuncay'ın yazdığı tanıtma metniydi. Metinde tzmir'in geçmişi ve bugünü sanatsal açıdan irdelenmekte ve söz asıl konuya getirilmekteydi: Izmir Çağdaş Sanat ve Kültür Etkinlikleri Derneği: ÎZÇAKSED. Acaba ÎZÇAKSED'in etkinîikleriyle, bin dolaymdaki Izmirli genci, Goethe'nin önerisini uygulayan sanatseverler haline getirebilir miyiz? halınde gerçekleştirecek. Yapmayı düşündüğü önemli etkinlflc, Büyük- şehir Belediyesi'nin ayırdığı arsa üzerinde devletçe yaptınlacak sanat kompleksinin yaşama geçirilmesi- ne hız kazandırmaktır. "Aydınlık Bir Türkiye İçin Daha Çok Sanat" sloganıyla sunulan bu "Karnuya Tanıtım ToptanüsT. Ata- türk'ün gösterdiği yolun tam tersi- nı izleyen, güzel sanatlan küçüm- seyerek bir kenara iten uygulama- yetmemiş; Şentin, saksofon dağa- rmın yapıtlarmı da seslendirmekte- dir. Saksofon-piyano parçalannı içeren CD'si yakında piyasaya çı- kacak. CSO ile "Ankara Üflemeli Çalgdar BeşBsi"nın üyesi olan Şen- tin, birinci bölümün (allegro con moto) ikinci teması başta gelmek üzere, kimi yerlerdeki notalan yut- tu; ama yapıtı genelde yumuşak ve müziksel çaldı. Özellikle bağlı no- talardan oluşan hızlı pasajlarda et- da, bazı pis sesler bulunabilir, ya- yından parazitler gelebilir, fakat yaptığı müzikle yine aynı alkışlan alabilirdi; çünkü sanatçı keman1a bütünJeşmiş. Ona şarkı söyletiyor ya da çalgının teknik güçlükleriyle oyuncak gibi o>Tiayabiliyor. Üste- lik, kesinlikle pis çahnıyor. Sık din- lenen bir konçertoya yeni bir yapı- tın havasını veriyor. Teşekkür için çaldığı E. Ysaye'nin mi majör 6. so- lo keman sonatına ise büyük güç- Jukkn biıyanakerek kendiliğiuderK_* lik kazandınyor. lonescu-Galati, dinletinin ikinci yansında F. Liszt'in "Prelütter'iy- le G. Enesco'nun birinci "Rumen Rapsodisi"nı seslendirdi. Orkestıamız, çok iyi tanıdığı "Pre- hlfler"de renkli ve görkemliydi. Ga- lati'nin yorumu, canlı, derinlikli ve coşturucuydu. "Rumen Rapsodi- si"nde ise coşku doruğa ulaştı. Sa- natçılanmız, öz müziğimize yakın kalan bu sevimli yapıtı, "tarihsel" denebilecek bir başan düzeyi için- de seslendirdiler.Dakikalar süren alkışlar sırasında, ÎZÇAKSED'in tanıtım toplantısını ve Sayın Prof. Dr. Murat Tuncay'ın metninden âh- nime yerleşen bir açıklamayı yeni- den yaşadım. Goethe şöyle demiş: "lnsan her gün bir şiir okumata; M- raz müzik dinlemeli: güzel bir tab- kı>a bakmalı ve clindcn geliyorsa birkaç tane manbkb cümle kurma- h." Büyük ozan bunlan söylerken günümüzün Türkiyesi'ni düşünmüş gibidir. Ütopyadan hiç hoşlanmam; ama sormaktan kendimi alamıyo- rum. Acaba ÎZÇAKSED'in etkin- îikleriyle, bin dolayındaki tzmirli genci, Goethe'nin önerisini uygu- layan sanatseverler haline getirebi- lir miyiz? Sevimli bir hafif müzik şarkısının nakaratı şudur "Neden olmasm?" mal Reşit Rey Konser Salonu'nda yer alan resitalde sanatçılann tek soluktaki birlikteliği şaşırtıcıydı. Birliktelik yal- nız tempo ya da yorum anlayışında de- ğil, en ince aynnularda bile belirgindi. ör- neğin, tüm dinamiklerin başladığı ve bit- tiği nokta birlikteydi. Aynı dozdaki sesi bir arada aynı dozda büyütebilmek, güç- lendirmek ve yine bir arada aynı dene- tim içinde küçültüp söndürebilmek, eşi- ne az rastlanır bir hüner. Ne çok ve ne ka- dar disiplinli çalışmışlarki böylesi bir so- luk birliğine varmışlar. Aynca kemanın tellerindeki renkleri piyanoda duyabildi- ğiniz gibi, piyanonun tuşlanndaİci renk- leri de kemanın gövdesinde duyabiliyor- sunuz. Sankiflciçalgı iç içe geçmiş, tüm- leşmiş. Beethoven'in op. 30/2, 7 numa- ralı sonatı; Saint Saens'ın op. 75, 1 nu- maralı sonatı, ProkofiyeFin beş melode- si ve yine Prokofiyef'in op. 80,1 numa- ralı sonatı programı oluşturmuştu. Dün- yanın alkışladığı büyük sanatçılara bir zamanlar çok alışmışUk. Şimdi bir bütün kış boyunca tek tük rastlar olduk lstan- bul'da büyük isimlere. Belki de heyeca- nımız ondan. Yeni konser etkinlikleri Yapı ve Kredi Kültür AŞ, "Pazartesi Konserteri" adı altında ayda bir ltalyan Kültür Merkezi işbirliği ile dinletiler sun- maya başladı. tlk dinletisi genç bir ltal- yan piyaniste aynlmıştı. 1969 doğumlu Roberto Cominati son derece lezzetli bir program düzenlemişti. D. Scarlatti, Mo- zart, Ravel, Debussy ve Skryabin! Özel- likle Ravel ve Debussy'nin izlenimci ya- pıtlannı başanyla yorumlayan sanatçı, gençlik coşkusuyla Skryabin'in "vecd"e götüren renklerini de ayncalıklı çaldı. Mozart ise biraz daha birikim gerektiri- yordu. Bu arada Boğaziçi Üniversitesi'nde bu yıl klasik müzik etkinlikleri yer almak- ta, Boğaziçi Üniversitesi'ni bir kültür merkezine dönüştürme amacı doğrultu- sunda yer alan konserler Idil Biretve Fa- zıl &ç- resitalleri ile başlamıştı. Diğer et- kinlikler, resitaller, oda müziği, koro ve orkestra konserleri ile hazirana dek sü- recek. Bu etkinliklerin birözelliği de sa- natçılarladinleyicilerin kaynaşması. Kon- ser sonunda sanatçılardinleyicılerle söy- leşiler yapıyor. Ayşegül San- ca, Ayhan Baran ve Gürer Aykaİ, Bilkent Oda Orkest- rası, COıat Aşkm,GülşenTa- tu, Istanbul Gitar Triosu, Ayazpaşa Madrigal Korosu , gıbi sanatçılann yer aldıgı konserler Güney Kampus Büyük Toplanü Salonu'nda saat 19.30'da yer alacak. ikinci akademik dönemin ilk programı 6 mart perşem- be gecesi Cem Mansur yö- netiminde Akbank Oda Or- kestrası. Onlü viyolacımız Ruşen Güneş'in solısüiğın- de bır konser verecek. Ruşen Güneş, uzun yıllar Londra Filarmoni ve BBC Senfoni orkestralannın baş viyolacı- sı olarak sayısızplağa imza- sını atmış bir sanatçı. Cem Mansur ise çalışmalannı In- giltere'de sürdürüyor. Prog- ramda Mozart, Telemann, Weber, Çaykovsid ve Dvo- rak'm yapıtlan yer alacak. 12 mart çarşamba günü pi- yanist Ayşegül Sanca'nın Is- tanbul'da bu yıl verdiği tek re- sital Boğaziçi Üniversite- si'nde gerçekleşecek. Sanat- çı, J.S.Bach, AK Dannar ve Schubert'in yapıtlanndan oluşan bir program sunacak. Konser sonunda besteci Ali Darmar da söyleşiye konuk olacak. Istanbul'un değişik köşelerüıdeki yeni konser et- kinlikleri değişik çevrelere de yeni bir sanatsal coşku getirecektir. Şarkı bfle söyletmezler iıısaııa AHMETSAY ANKARA - Müzik yazılannm "hukukyazılan"na dönüşmesini ya- dırgamayın, Tûrkiye'de yaşıyoruz. Oktay Ekinci'nin yazılanna bakıyo- rum: mimarhk, kent mimarlığı ve çevrecilik, kendi sanatsal ve bilim- sel açıhmını dile getirmekten çok, "hukuk"planjndasavunuluyor. "Bu ağaçiar,güzel knşlar'' diye şarkı söy- leyebilmek için ağaçlann ve kuşla- nn yaşaması gerekir. "Kesmeyin ağaçlan, öldürmeyin kuşlan" de- mekle iş bitmiyor; yanlışın önüne "hukuk"la dikilmek, hukuksal ge- rekçeleri sayıp dökmek durumun- dasınız. Bu da yetmiyor; yargı yoluna gi- diyorsunuz, yargı sizi haklı buluyor, yargı karannın uygulanmasını bek- liyorsunuz, ama uygulanmıyor, otu- rup bunu yazıyorsunuz. Nerede kal- dı müzik, nerede kaldı hukuk? "Ne- rede bu dağlar taşlar" diye yurt sev- gisinin övüncüyle haykırabilmek için önce tt hukuk devleti''nin gü- vencesi altında yaşadığımıza inan- malıyız. "Mûzik"miş! Şarkı bile söyletmezler insana. "Hukuk"muş! Elinizde "Türkmilletiadına" veriî- miş mahkeme karan var, uygulanma- dıktan sonra... Anayasanın 2. maddesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir "hukuk devle- ti" oldugunu vurgular. Bu ilkenin geçeruliğini nasıl anlayacağız? Baş- ta gelen ölçüt, yargı organlan karar- lannın "aynen" ve "gecikmeksizm" uygulanmasıdır. Uygulanmıyorsa? Böyle bir şey olamaz. Mahkeme ka- rarlan, yaşama geçirilmek üzere ve- rilir. Kendinizi yargıcın yerine koyun; "Gereği düşünükJö" deyip "Türk miUeti adına" karar veriyorsunuz ve ğil de futbol takımı mı? Danıştay'ın verdiği "yürütmeyi durdurma" ka- rannı Kültür Bakanı'nın belirli bir süre içinde uygulaması gerekir. Ya- saya göre bu süre otuz gündür; oy- sa Kültür Bakanı. karan dört aydan beri uygulamamaktadır. Yargı kararlannı uygulamaktan kaçınmak suçtur. Kültür Bakanı suç işliyor. Açıp bakalım 2577 sayılı "Idari Yargıtania Usulü Kanunu"nun 'erede kaldı müzik, nerede kaldı hukuk? "Nerede bu dağlar taşlar" diye yurt sevgisinin övüncüyle haykırabilmek için önce "hukuk devleti"nin güvencesi altında yaşadığımıza inanmalıyız. Alman Kültür Merkezi ilginç bir film gösterisi düzenledi: En iyi 100 filmden biri ilan edilen 'Nosferatu'nun canlı müzik eşliğinde gösterimi müthiş etkileyiciydi. uygulanmıyor. Dayanağınız yina anayasadır: Anayasanın 138. mad- desine göre, "Yaşama ve yürütme or- ganlan ile idare, mahkeme kararla- nnı hiçbir suretle değiştiremez ve bunlann yerine geririlmesini gecik- tiremez." 138. madde çok açık, ke- sin ve buyurucudur. Öyleyse Kültür Bakanı nasıl olu- yorda mahkeme kararlannı uygula- mıyor? Danıştay bir yargı organı de- 28. maddesine: "Danıştay'mesasave yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlannm kaplanna göreidare, en geç otuz gün içinde tşlem tesis etme- ye \tya eylemde buhınmaya mecbur- dur." Yasanın "mecbur tuttuğu" uygu- lamadan Kültür Bakanı nasıl kaça- biliyor? Bakan, Devlet Opera ve Ba- lesi Genel Müdür Yardımcılığı'na yaptığı yasadışı, tepeden inme ata- mayı geri çekmek zorundadır. Daha- sı var mı: Danıştay, atamayı durdur- muştur; Danıştay, bakana "yürüte- mezsm" demiştir. Dört ay geçmiş, ka- rar uygulanmamıştır. Peki neyi bek- liyoruz? Futbol maçında bile hake- min karanna itiraz eden futbolcu "larmızı kart" görür, Kültür Baka- nı acaba kırmızı kart gönneye çok mumeraklı? Nosferatu Şimdi size biraz müzik, biraz si- nema... Geçenlerde Alman Kültür Merkezi ilginç bir film gösterisi dü- zenledi: Eniyi 100 filmden biri ilan edilen "Nosferatu"nun 1921 yılın- da üretilmiş bir "sessiz fihn" oldu- ğuna bakmayın; canlı müzik eşli- ğinde müthiş etkileyiciydi. Bir kor- ku fılmi olan "Nosferatu", adını bir vampirden alıyor. Vampir, damlar- da gezinip balkonlardan atlayıp pen- cerelerden süzülüp masum insanla- nn kanına girdikçe içimize korku saldı. Bu ürpertici sahneler üstelik canlı müzikle irkilti verecek biçim- de desteklenince benzim sararmıs olmalı. Sinemadan çıktığımda bir dostuma rastladım yolda: "Camn sıkkın görünüyor" dedi, "Evet, öy- le" diye yanıtladım, "Tûrldye'nin bir hukuk devleti olup olmadıguıı düşünüyorum da_" CRR'de ney ve tambur konseri I Kültür Servisi - Genç kuşağın ney ve tambur sanatçısı Murat Salim Tokaç, bugün saat 19.30'da Cemal Reşit Rey Konser Salonu'nda bir konser verecek. 1969 doğumlu Tokaç, beş yaşmda babasından ut ve ney dersleri aldı. Kültür Bakanlığı Samsun Devlet Klasik Türk Müziği Korosu'na smavla ney ve tambur sanatçısı olarak atandı. Sanatçı, Çinuçen Tannkorur'un 45. bestecüik yılı nedeniyle vereceği resitalin ilk bölümünde Tannkonır'un udu eşliğinde neyi ile bestecinin klasik üsluptaki eserlerini icra edecek. Konser, Tokaç'ın parça aralannda yapacağı taksimlerle süslenecek. Ercümend K8kMk Vakfı'nda konfersns • Kültür Servisi - Ayşe ve Ercümend Kalmık Vakfı düzenlediği konferans dizisinin beşincisi bugün saat 18.00'de vakfin Gümüşsuyu Sarayarkası Sokak No:35- 37'deki merkezinde yapılacak. 'Hakkı Anlı, Nejad Devrim, Mübin Orhon ve Selim Turan'a Toplu Bakış' başlıkh konferansa konuşmacı olarak Haldun Dostoğlu katılacak. Boğaziçi OMvepsitesrnde Was* müzft • Kültür Servisi - Boğaziçi Üniversitesi'nde Idil Biret ve Fazıl Say resitalleri ile başlayan klasik müzik etkinlikleri, yann saat 19.30'da büyük toplantı salonunda gerçekleştirilecek Akbank Oda Orkestrası'nın konseri ile sürüyor. Şef Cem Mansur'un yöneteceği orkestranm solisti viyola sanatçısı Ruşen Güneş. Devlet sanatçısı piyanist Ayşegül Sanca ise 12 mart çarşamba günü Istanbul'da bu yıl gerçekleştireceği tek resitali Boğaziçi Üniversitesi'nde verecek. Sanca, konser sonrası besteci Ali Darmar ile söyleşiye konuk olacak. „ Giitein Onay resitalteri • Kültür Servisi- Piyanist Gülsin Onay, 14 martta Gürcistan Senfoni Orkestrası'yla birlikte Tiflis'te bir konser verecek. Ahmet Adnan Saygun'un ' 1. Konçertosu'nun seslendirileceği konserde orkestrayı Çetin Işıközlû yönetecek. Gülsin Onay, 21 -22 mart tarihlerinde de Singapur Senfoni Orkestrası ile , şef Lim Yau ; yönetiminde Çaykovski'nin ' 1. Piyano Konçertosu'nu ' yorumlayacak. 27 martta ise tstanbul'da şef Samoilov yönetiminde Mozart'ın 'K466' yapıtını seslendirecek. •' Londra Şehir Senfoni Orkestrası ile birlikte şef Andrew Watkinson yönetiminde 4 konser verecek olan Gülsin Onay, 30 ve 31 martta Cemal Reşit Rey Konser SalOT^^^^^m^jda^AnkaraMüzil^Festivali'nde, 5 nîsândaBogazîçrMiversitesi'nde ve 8 nisanda Izmir'de müzikseverlerle buluşacak. İZDOB'de seyirci paUaması • Kültür Servisi - 1996-97 sezonunda 15. sanat yılını sürdüren Izmir Devlet Opera ve Balesi. olağanüstü seyirci ilgisiyle karşılaştı. Bugüne dek toplam 74 opera, operet, müzikal, bale, çocuk oyunu sahneleyen ve sayısız konserler veren tZDOB, mart ayındaki etkinlik sayısını 19'a çıkardı. Konuyla ilgili açıklama yapan İZDOB Müdür ve Sanat Yönetmeni Aytül Büyüksaraç, "Seyirci sayısındaki artış bizleri çok mutlu etmekte, aynı zamanda büyük sorumluluklar yüklemektedir. Göstergeler, arük içinde bulunduğumuz Elhamra Sahnesi'nin Izmir'e yetmediğini ortaya koymaktadır" diyerek yeni bir opera binasına gerek duyulduğuna dikkat çekti. Türtrii dostlapı Beyoğlu'nda • Kültür Servisi - Beyoğlu'nun tarihi mekânı Tribunal'ın asırlara tanıklık eden duvarlannda artık Arif Sağ, Yavuz'Top, Musa Eroğlu, Aşık Mahzuni Şerif, Belkıs Akkale, Sabahat Akkiraz gibi ustalann sesi ve sazı yankılanacak. Her çarşamba akşamı gerçekleştirilecek 'türkü muhabbeti'nde dinleyiciler her hafta bir usta Türk halk müziği sanatçısını dinleme olanağına kavuşacaklar. 'Türkü geceleri nin bu akşamki ilk konuğu musa eroğlu olacak. (249 71 79) İfti m 2. Nehar Tübfek Karikatiir Yanşması sonuçlandı • Kültür Servisi - tki yıl önce yitirdiğimiz karikatür sanatçısı Nehar Tüblek adına Karikatürcüler Derneği ile Beşiktaş Belediyesi'nin birlikte düzenledikleri 'Ortadirek' konulu karikatür yanşmasında birincilik ödülünü Muhammet Şengöz aldı. Sami Caner'in yapıtı ikincılik, Ali Şur'un çalışması ise üçüncülük ödüllerini kazandı. Mansiyonlar ise Ali Osman Taş, Turgut Yümaz ve Sait Munzur arasında çaylaştınldı. Beşiktaş Belediyesi Özel Ödülü'nü Altan Ozeskici, BJK Özel Ödülü'nü Mehmet Ali Erol aldı. Nezih Demirkent Özel Ödülü Hüseyin Çakmak'uı, Nehar Tüblek Ailesi Özel Ödülü Bülent Balaman'ın, Karikatürcüler Derneği Özel Ödülü ise Bora Özen'in oldu. Ödüller 6 mart perşembe günü Beşiktaş Belediyesi Akatlar Kültür Merkezi'nde yapılacak törenle sahiplerine verilecek. Nehar Tüblek, 6 mart günü saat 11 .OO'de Aşiyan'daki mezan başında bir törenle anılacak. BUGÜN • TURGUT ATALAY resim sergisi saat 17.00'de Kaş Galeri'de açılıyor. Sergi 5 nisana dek izlenebilir. • FEST KÜLTÜR MERKEZİ'nde saat 19.00'da Faruk Pekin'in sunacağı 'Dinler Tarihi' başlıklı seminer izlenebilir. • SİMURG BELGESELİ. Yasar Kemal video gösterisi saat 14.00'te Eleştiri Kitabevi ve Kültür Merkezi'nde yer alacak. (373 38 24) • BEKSAV'da saat 18.30'da Yavuz Özkan'ın yönettiği 'Demiryol' fılmi gösterilecek. • TARANTA BABU KffLTÜR MERKEZİ'nde saat 16.00 ve 19.00'da Charlıe Chaplin film gösterisi yer alıyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle