Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 1997 ÇARŞAMBA
12 DIZIYAZI
Siyasalve ekonomik hedefIrak'ın askeri
üretimle ilgisi
bulunmayan
fabrikalarına, elektrik
sistemine, yaşamın
belkemiği olan petrol
sektörünün tüm
altyapısına ve
ulaşımla iletişim
ağına yapılan ve art
arda yinelenen yoğun
saldırılar kent nüfusunun temeli olan sistemi daha
uzun bir süre, örneğin 2010'lu yıllara değin,
onarılamayacak biçimde çökertmiştir.
Ama Amerika, Irak'ı savaş sonrasını
düşünerek bombalamiştır. Amaç
siyasal ve ekonomik hedefler
çerçevesınde tüm alt>apı>ı yıkmaktı.
Oyle bır yıkım ki, onanm ıçın yabancı,
özellıkle Amerikan yardımı
gerekecekti. Bombalamanın kendi ise
sa\aş kurallannın insanlık dışı
eylemler uğruna kalkan gıbi nasıl
kullanıldığının son ve iyi bir örnegıdir.
Oysa, Başkan Bush. savaş onayını
Aİnenkan Senatosu'ndan ufak bıroy
farkıyla (52-47) alabilmi,, kendi
eylemını de sanki Birleşmiş Milletler,
Amenka'nın öncülüğünde saldın ve
ışgale tüm dünyanın desteğinde
müdahale ederek 'yeni bir dünya
düzeni' biçiminde sunmuştur.
Kuveyt'e 36 ülkeden yollanan 800 bin
kadar askerin 580 bini Amerikalıydı.
Oradaki Irak askeri ise yalnızca 183
bindı. Kısaca, Irak'a karşı yürütülen
savaş, askerlik tarihinin en orantısız
savaşlanndan biridir. Amerikalı
komutanlar, savunmasız görünen
Irak'ın daha çok modern altyapısını
hedef alarak 110 bin uçak saldınsında,
90 bin 549 ton bomba kullandılar.
Koalısyon tarafmda. b\r kısmi 'dost
ateşiyle', yanı yanlışlıkla 240 kışı
ölmüştü. Amerika, bombalamayı
önemlı sayılabılecek hıçbır tepkıden
korkmadan ve askeri hedefın çok
ötesınde sürdürdü. Bütün bunlan
yaparken yalnız cephede 200'den fazla
hukukçudan yararlandı \e sonunda
yürüttüğü savaşı 'tarihin en hukuksal
stvaşı'diye alkışlatmayı başardı.
Oysa, çatışmayi savaş hukukuna uygun
sürdürmek başka, savaşın insancıl
olması başkadır. Gerçek şu ki, savaş
hukukunun gelişme çizgisi insancıl
kaygilann değil, asken amaçlann 6n
ptanda yer aldığını göstenyor. Cenevre
kurallan bazı yasaklar getirir, ama La
Haye kurallan ınsancıllığı bir yana
iterek güçlü devletlenn asken
teknolojisinin agır basmasına yol acan
yaklaşimın çerçevesini çizer.
Savaş kurallan mantığının temelinde
asken gereksınımle insancıl kaygıyı
dengelemenin yattığı farzolunur. Bu
mantık askeri ve sivil hedeflerin
bırbirinden aynlmasını ve yalnız
bmncilerin hedef alınmasını, aynca
öldürmemek ve düşmana gereksiz
acılar vermemek gıbı. Ne var ki, bu
kurallar o zaman da çığnendi, şimdi de
çiğnenıyor. Eskı kurallar da. yenileri de
ınsancıllığı ön plana geçırmedi. Ne
bugünkü kurallar geçmişten radikal bir
biçimde farklı ne de çağdaş uygulama
ınsancıllığa öncelik tanıyor.
Bazı kısıtlamalar getinldıyse de bunun
nedenı ınsancıllık değıl, birtakım
çevrelenn ya da devletlerin çıkandır.
Ömeğin, Hıristiyan Kılisesı 1139'da
Türkçede 'Tatar yayı' denilen silahın
yasaklanmasını ıstediğınde. asıl neden,
onu köylülerin geliştırmış olması ve
kilisenin sınıf müttefıki olan
şövalyelere karşı kullanmasıydı. Ya da
Rus Çan İkinci Alexander'in
silahsızlanma önerisinin nedeni,
Rusya'nın altı kez daha seri ateş eden
Fransız topunu henüz yapamamış
olmasıydı. Bazı gazlar, atana da zarar
verdiğinden, dum-dum kurşunu artık
işe yaramadığı ıçın, balondan cephane
atılması güç olduğundan
yasaklanmıştı. Ama bu kararlann
altndığı toplantılar sırasında savaş
uçaklan gelişmekteydi ve onlann
yasaklanması akla gelmedi bile. Bu
arada, kitleler, hem siyasete hem
savaşa katılıyor. savaşanla savaşmayan
farkı daha da ortadan kalkıyordu.
Teknoloji geliştıkçe savaş
insancıliıktan uzaklaştı, yasaklanan
silahlar da genelde artık eskimiş
olanlardı. Aynca, 'savaş nedeni' bir
meşrulaştırma ıçin hep ağır bastt.
Güçlü büyük devletlenn gereklı
gördüğü hıçbir sılah, hıçbir uygulama
insancıl nedenlerle sınırlanmadı. Ama
gene aynı devletler, sankı insancıl
nedenlerle hareket edıyorlarmış gibi
yanlış bir karu uyandırmayı başardılar.
Bunun doğai sonucu iki Dünya
Savaşı'nın acımasızhğı oldu. Kurallar
sivilleri korumak yerine, onlara karşı
saldınlan da meşrulaştırmış, yani
şiddet yollanna hukuksal lık
kazandırmıştı. Savaşanlar,
insancıliıktan her uzaklaşmalannda
savaş kurallannda kılıflar aradılar.
Sözcüklerin yuvarlaklığı sivillerin
katline kalkan oldu. Sivil halkın
öldürülüşü eskisıne oranla hukuka
artık daha 'uygun'du. 'Topyekûn savaş*
Amerikalı komutanlar, savunmasız görünen Irak'ın daha çok
modern altyapısını hedef alarak 110 bin uçak saldınsında, 90 bin
549 ton bomba kullandılar.
verilen zarann askeri avantaj
sağlayacak ölçüde olmasını gerektinr.
Devletler hukukçulannın çok büyük
çoğunluğu ve sıradan kişiler, insancıl
umutlannı dayandırdıklan hukuksal
çerçevenin ve onun ilk hareket
noktalannın ne olduklannı bilmeden
kurallann arttınlmasını istıyorlar.
Hukuku oluşturan devletlerdir, hatta
güçlü, büyük devletlerdir. O devletler
de genelde savaşta siiah kullanımına
sınırlar getirilmesinden yana değiller.
Hukuktan, asıl yapmak istediklerine
bir 'tahF olarak yararlanmak istıyorlar.
Eylenılen bu yoldan 'meşrulaşıyor' ve
kabul edilebılir biçıme gınyor.
Uluslararası politika sahnesınde her an
belirli bir güç dağılımı var Bu dağılım,
kendine uygun bir hukuk sistemi
yaratıyor. O sistem de taraflardan zaten
\ar olan sistemi konımalannı
beklemektedır Devletler, insancıl
değerleri çiğneyen eylemlerinde savaş
kurallanndan güçlü kalkanlar olarak
y^rarlanıyorlar.
Savas hukuku insancıl mı?
I
Genelde çok eskı çağlarda savaşlann
hiçbır kurala bağlı olmaksızın
yHirütülmüş olduğuna ilişkin bir kanı
vjar. Yani, sanki insancıl değerler
uygarlık geliştıkçe dıkkate alınmış,
savaşın birtakım fecı yönlen nihayet
dızginlenmiş. Aslında, eskı çağlann
sbvaşanlan da birtakım kurallar
)Japtılar - savaşanla savaşmayanı
aVırmak, savaş tutsaklannı
kavTamma hızlı teknolojik ilerlemeler
ve 'ulusun direncini kırma' gerekçesi
eklenince savaşlar, insancıliıktan
uzaklaştıkça uzaklaştı.
Ama bir yandan bılgisizlik, bir yandan
da propaganda, ikinci Dünya Savaşı 'nı
bile insancıl sözcüklerle başlattı.
Savaşlar, şu ikı hedefe saygılı
davranacaklannı söylüyorlardı: Savaş
kurallanna bağlıhk ve sivil halkı hedef
almama. Ancak, bu iki hedef birbiriyle
catışıyordu. Savaş kurallan, sivilleri
korumamaktaydı. Çatışmalann başında
bazı yerler bombalanmadıysa bunun
nedeni hukuka uymak değıl, stratejik
gereklılikti. Ama çok geçrneden, yalnız
Londra değil, Berlin ve Tokyo da hedef
alındı. Hele Hiroşima ve Nagazakı'ye
hiç gerek yoktu. Nümberg ve Tokyo
mahkemeleri hukuk yönünden bazı
başanlan simgeliyorsa da, attlan adım
yetersizdi ve gerçeği orantısız biçimde
yansıtıyordu. En önemlisi, 'ulusun
direncini kırmak' gerekçesıyle sivil
hedeflerin bombalanmasını
cezalandırmadan bırakarak bu rürlü
uygulamalara bir kez daha meşruluk
kazandınyordu.
Son ve hayâsız örnek:
Tüm tarihsel gelişim başından bugüne
değin değerlendirildiğınde. savaş
hukukunun insancıl yöndeki başanlan
bir efsanedir. ICörfez Savaşı da önce bu
genel çerçevede insancıl değildi. Hatta,
hukuktan insanlık dışı uygulamalan
Amerika, Irak'ı savaş sonrasını düşünerek bombalamıştır. Amaç siyasal ve ekonomik hedefler çer-
çevesinde tüm altyapıyi yıkmaktı. Oyle bir yıkım ki, onanm için Amerikan yardımı gerekecekti.
geçerlı göstermek ıçın yararlanma
çabalannın en açık, en son \e en
hayâsız ömeğiydi. Laftan öteye
geçmeyen savlann tam karşıtı olarak
özellıkle güçlü devletlenn öncülüğüyle
savaş hukukunda ınsancıllık değil.
şiddet ağır basmıştır. Soğuk Savaş
sonrası dönemin son derece önemli
olayı olan Körfez Savaşı tarihsel
eğılime karşı çıkmamış, şiddetti
pekıştırmiştir.
Irak'ta sivil hedefler hem doğrudan
doğruya bombardımanın hem de onun
sonuçlannın kurbanı olmuşlardır.
Görülmemiş yoğunlukta
bombardıman. savaşı yürütenlenn
askeri amaçlann yanı başında, belki
ondan daha da önemli olarak
ekonomik ve siyasal hedeflerinin de
olduğunu göstenyor. Ancak, bu somut
yıkjm gerçeğıne karşın, bu sa\aş
'hukuka uygunluğıuı örnegi' diye
yüceltılmektedir.
Amenkan kıtle haberleşme araçlan
başta olmak üzere dünya basını, savaşı
genelde Pentagon'un sunduğu biçimde
yorumladı. Ancak, savaştan sonra,
sayılan çok olmasa da bağımsız kişi,
grup ve kuruluşlann özel araştırmalan,
bu arada b>rkaç Birleşmiş Milletler
raponı, söz konusu savaşın hiç de
Amerika'nın savunduğu gibi temiz ve
yabuz askeri hedeflere yöneHk'
olmadığinı, yeterince hatta fazlasıyla
gösterdi.
Canlı canlı gömülenter-.
Önce kısaca, Amerika, Birleşmiş
Milletler Antlaşmasf nın (M. 33)
emrine uymayarak anlaşmazhğın
banşçı yollardan çözümü için yeterince
zaman harcamadı, iyi nıyet göstermedi.
Kanıtlar, Amenka'nın ne pahasına
olursa olsun savaştan yana olduğunu
ve asıl yoğun bombardımanın
sonuçlanndan yararlanmayı
tasarladığıru göstenyor. Örneğın,
Başkan Bush, 4-5 Ağustos 1990'da
Irak birlikkrinin Suudi sınınna yoğun
biçimde yiğıldıklannı Suudı Arabistan
yetkililerine bildirmişse de, Suudi
tarafı bu savı doğru çıkaracak hiçbir
ize rastlamamıştır. Uzaydan alınan
fotoğraflar Irak kuvvetlennin iddıa
edilenden çok daha az olduğunu
göstermiştir. Saddam Hüseyin, Irak
taburlannı Kuveyt'ten çekmeye
başladıktan sonra bile bombardıman
sürmüş. kara savaşına geçilmiştir. Irak
kuvvetlennin henüz resmen teshm
olmadıklan ileri sürülerek K.uveyt'ten
Basra yönüne kaçan bınlerce Iraklı
asker boğazlandığı gibi, gene
bınlercesi, bu arada 400 kadar canlı
olanlar da, Suudı askerlerinin de
yardımıyla açılan toplu mezarlara
gömüldüler.
Irak'ın sivil halkına reva görülenler
daha da affedılmez ölçüler içindedir.
Özellikle televızyonlann,
Amerikalılann attıklan füzelerin tam
isabet kaybettiğinin sık sık altını
çizmesi, sivil halka olanlann
gızlenmesine yaramıştır. Aslında,
Amerika'nın elinde, sivıl ve askeri
hedefleri birbirinden, tarihin hiçbir
döneminde olmamış biçimde,
ayırmaya yarayan son derece gelişmiş
teknoloji vardı. Ama Amenka'nın
hedefi, halkayla birlikte Irak'ı yıkmaktı
- Başkan Bush, önderlerinin izlediğı
siyaset yüzünden halkı cezalandırmak
istemediklerini söylemiş olmasına
karşın.
Amerikan kuvvetleri bir yandan sivil
hedeflere saldırmadıklannı ileri
sürerken öte yandan Saddam
Hüseyin'in de içinde bulunduğu bir
komuta istasyonu sandıklan Eminyye
sığınağinı ve çocuk süt fabrikasını
hedef alarak yaklaşık 300 sivilin
ölümüne neden oldular. Fabrikada
kimyasal silah üretildiğı söyiendiyse
de bunun doğru olmadığı ortaya çıktı.
Sanılan doğru olsaydı, böyle bir yerin
uzun bir süre, örneğin 2010'lu yıllara
değin, onanlamayacak biçimde
çökertmiştir.
Su ve su antma sistemleri iflas etmiş.
sağlık kuruluşlan ışleyemez duruma
gelmiş, sulamaya dayalı gıda sistemi
durmuş ve hastalıklar, özellikle salgın
olanlar ve çocuk ölümleri birkaç kat
artmıştır. Savaşla ilgisi olmayan yedek
parça depolannın da bombalanışı eski
altyapıyı bütünüyle ortadan kaldırma
hedefini yeterince açıklıyor. Savaşın
daha ilk gününde Irak'ın 18 ana
elektrik ıstasyonundan 12'si
bombalandı Daha sonra da toplam
16'sı yedek parça depolan da dahil
olmak üzere, kökleri kazmma
derecesinde yıkıldı. Bazılan, ömegin
en büyüğü olan El-Hartha istasyonu,
birkaç kez bombalandı. Et-Hartha tam
13 kez hedef oldu. Oysa, doğrudan
savaş avantajı olmayan yıkım yasaktır.
Bombardımandan yaklaşık 250 bin Iraklı sivil doğrudan etkilendi.
uluorta bombalanması orayı bir
Çernobil durumuna sokacaktı kı,
akıntılar çe\Teyi bir ölüm üssüne eşit
konuma getırecekti.
Bombardımandan yaklaşık 250 bin
Irakh sivil doğrudan etkilendi. Bunun
yüksek bir yüzdesi öldü Saldınnın
uygulanışı, Amerika'nın Irak kara
ordusunu yenilgıye uğratmak gibi bir
hedefin dışında ekonomik ve siyasal
amaçlan da olduğunu açıkça
gösteriyor. Irak'ın askeri üretimle ilgisi
bulunmayan fabrikalanna, elektrik
sistemine. yaşamın belkemiği olan
petrol sektörünün tüm altyapısına ve
ulaşımla iletişim ağma yapılan ve art
arda yinelenen yoğun saldınlar kent
nüfusunun temeli olan sistemi daha
Irak'ın petrol endüstrisini yok etmek
de askeri açıdan gerekli değildi. Irak,
savaş amaçlan için yaklaşık 40 günlük
stok zaten yapmıştı. ICuzeyde
Kerkük'ten, güneyde Rumalia'ya tüm
petrol kuruluşlannın birkaç kez
bombalanışı gereksizdi. Askeri bir
yarar sağlamayan bu saldın, ülkenin
petrol endüstnsini de felce uğrattı.
Televizyon istasyonlannın, köprülerin,
yiyeceğe yönelik kuruluşlann, kumaş
fabrikalannın. çimento gibi yapı
malzemesı üreten yerlerin ve ev eşyası
yapan merkezlenn bombalanması da
gereksizdi. Ne varki, Amerika'nın
resmen açıldadığı hedefler başka,
gerçek savaş hedeflen başkaydı.
Yarın: Kanser yapan mermi
POLntKA VE ÖTESt
MEHMEDKEMAL
Meclis Çözecek...
Kürt'ün tepesi attı mı,
"Ya herro, ya merro..." der.
Bunun Türkçesi,
"Ya devlet başa, ya kuzgun leşe... "'dir.
Sözlük çatlatmak istersek Ingilizcesi:
T o be or not to be..."
•
Deniz Baykal ortalıktaki kargaşa için şöyle bir çö-
züm gösteriyor:
"Ya Meclis çözecek, ya sandığa gidilecek."
Ardından ekliyor.
"Kimse sandıktan umudunu kesmesin!"
Sandık yani seçim! Her iktidar kolay kolay seçim
yolunu göze alamaz. Bir milletvekilini Meclis'te sı-
cak sıcak otururken seçime götüremezsinız. Hele
bir erken seçime zoriayamazsınız. Bir erken seçim
işi tıkınnda bir milletvekili için öcülerin öcüsüdür. Mil-
letvekili maaşlannayeni birzamyapılmışsa... Erken
seçim bir macera olur.
Şair ne demiş:
"Gidip de gelmemek var I Gelip de görmemek
var."
Milletvekilliği çoğu dönemlerde bir meslek ol-
muştur. Bir seçim bölgesi peyleyen, peylediği böl-
genin sürgit milletvekili olmuştur. Milletvekilliği bir
kez ele geçti mi, bir daha bırakılmamıştır. Ko ki, Er-
zıncan milletvekili Sabrt Bey yıllarca hep sabit kal-
mıştır.
•
Milletvekilinin eski adı mebustur. Eskiden millet-
vekili denmez mebus denirdi: Lazistan mebusu Zi-
ya Hurşrt Bey, asılana kadar gitmiştir. Biliyorsunuz,
Ziya Hurşıt Bey Gazi'ye Izmir'de suikast düzenle-
miş başanya ulaşamamıştır. Izmir suikastı bizim si-
yasal terör edebıyatımızda bir dönüm noktasıdır. İlk
terorier böyle başlamıştır.
Milletvekilinin ilk adı mebustur. Mebus, bais, se-
bep aynı kökten gelmemiştir. Trenler eskiden me-
buslara parasızdı. Yeni mebuslartrende bilet soran
kondüktoriere kasıla kasıla:
"Mebus (meb 'us)..."
Dediler mi dünyalar onlann olurdu.
Ben ilk bayan mebus Hatı Kadın'ın böyle kasıla
kasıla "Meöus'dediğini anımsarım. Mahallemizde
otururdu, rastgele her alışverişte, olur olmaz şey-
lerde "Mebus* derdi, Hatı Kadın'ın mebus oluşu
şöyle:
Gazi Paşa bir gün arabasıyla Ankara yakınlannı •
gezmeyeçıkar. Kazan Köyü'neyolu düşer. Hatı Ka-
dın Kazan Köyü'nün muhtandır. Gazi'nin yolunu çe-
virir alıkoyar.
"Uzak yoldan geliyorsunuz, bir ayranımızı içme-
den sizi bırakmayız..." der.
Bırakırsın, bırakmazsın, Gazi'yi köyde alıkor. Bir
ayran içmeye razı eder.
"Bu köyün muhtan mısın?"
"Evet." - -••
"Kaç yıldır?"
" O n y ı l ı a ş k ı n . " •••• . I . - I ^ T - -••• "~^^ I
Döner parti umumi kâtibi Recep Peker'e "t ' f
"Hatı Kadın 'ın adını yaz da bana Ankara 'ya dön-
düğümüzde hatırlat!.." der.
Hatı Kadın böylece Ankara Mebusu olur.
Hatı Kadın 1950'lere kadar mebustu. 1950'de
Demokratlar kazandılar, mebus çıkamadı.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDAN SAĞA:
1/ Kadeh bıçımın-
dekı bir ağızlığa
dayanan dudakla-
nn tıtreştinlmesiy-
le ses veren üfle- 3
melı çalgı .. Esk-
nmde kullanılan
üç sılahtan bin. 2/ 5
Kale hendeği...
Benzenden türe- "
yen ve boya sana- 7
yısınde kullanılan
bır zehırli madde. 8
3/ Osmanlılarda
ûlke dışına çıkartı-
1 2 3 4
lan mallardan alınan gûm-
rük vergisi. 4/Gözün ağta-
bakası. 5/ Özsu... "lrlanda
Cumhunyet Ordusu". 6/
Akdeniz yöresine özgü
bitki topluluğu... Telli ba- 4
lıkçıl. 7/ Bir sözcük türü...
Pasıfik Okyanusu'nda bir
devlet. 8/ Yaz yağmuru...
6
Kalsiyumun sımgesi... Sa-
hip. 9/1. Dünya Savaşı yıl- g
lannda Osmanlı ordusun- g
da kullanılmış bır tür baş-
lık.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/Güzel koku yaymak. 2/Tanmda kullanılan azotlu gübre...
Içine ok konulan torba ya da kılıf. 3/ Resmı bır erkek giysi-
si... Şaşma belirten bır ünlem. 4/ Sıcak ve nemlı ıklimlerde
oluşan kırmızı renkli toprak. 5/ Bır çokluğu oluşturan var-
lıklann her bin... Kuyruksokumu kemiği. 6/ Isterulen nite-
lıkleri taşıyan... Yumurta biçiminde olan. 7/Modern Yunan-
ca. 8/ Matematikte kullanılan sabit bir sayı... Iğdır'ın bir ıl-
çesı. 9/Arapçada "ben"... Eskı dilde gelın.
tLANT.C.
ÇERKEZKÖY AŞ1ÎYE CEZA
HÂKtMLİĞİ'NDEN
DosyaNo: 1994/40
E. 1995/176 K.
Mahkememizde görülmekte olan hırsızlık davasınm
yapılıp bitirilen açık yargılaması neticesinde;
Sanık; Hakkı ve Emine oğlu 1966 doğumlu Sinop
ili, Durağan ilçesi Merkez Mahalle nüfusuna kayıtiı
Mehmet Keleş'in bu suçtan dolayı TCK 492/1 522,
81/2 (beş müştekiye karşı ayn ayn işlemiş olduğun-
dan aynı maddelerden beşer kez cezalandınlmasına)
TCK 71,40 neticeten 10 yıl 20 ay hapis cezası ile ce-
zalandınlmastna-
Sanık Ramazan ve Keziban oğlu 1970 doğumlu Si-
nop ili Durağan ilçesi Bayat Köyü nüfusuna kayıtlı Os-
man Efe'nin bu suçtan dolayı TCK 49M, 65/3,81/2,
81/3 (beş müştekiye karşı ayn ayn işlemiş olduğun-
dan aynı maddelerden beşer kez cezalandınlmasına)
TCK 71, 40 neticeten 5 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası
ile cezalandınlmasına karar verilmiş olup sanıldara
tüm aramalara rağmen karar tebliğ edilemediğinden
ilanen tebliğine karar verilmiş olup ilan tarihinden iti-
baren 7 gün içinde işbu karann kesinleşeceği daveti-
ye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. 27.01.1997
Basın: 8068