23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 5 MART 1997 ÇARŞAMBA 14 KULTUR Peter Greenaway'in son filmi, tensel ve yazınsal zevklerden yoksun kalmamak üstüne öncü bir üslup denemesi Seversen beıü, yaz teııimeSUNGU ÇAPAN 19801ı yıllardan itibaren. bu yılın prog- ramında yer alan 'Drowning By Sfum- bers' (1987) dışında bütün fılmlerinin sunulduğu Istanbul Film Festivali saye- sindetanidığımız, kuşkusuz kendme öz- gü bir çagdaş yaratıcı Sizyoıı'una sahip, genelde beyaz perdeyi, görsel-işitsel bir deneme alanı gibi kullanan, araştırmacı, öncü tarzıyia benzersiz, fbizim de arala- nna katıldığımız) özel hayranlar edin- miş, çağdaş tngiliz ressam-sinemacısı Peter Greenavvay'in, Cannes 96'ın 'Bel- li Bir Bakış' bölümünde gösterilmiş son fılmı -The PUkm Book' 'Tual Bedenler' adıyla sınemalanmızda. A> nksı, şaşırtıcı, alışılmış anlatun ku- rallannı iplemeyen, farklı, sıradışı film- leriyle artık uluslararası ticari dağıtım çarkına da giıen, entelektüel Greena- way'in, eleştirmenlerce belki de en ko- lay seyredilen fîlmi olarak nitelendiri- len 'Tual Bedenler'inde. onuncu yüzyıl- da. sarayda imparatoriçenin nedimesı olarak yaşamış, soylu bir kadının, Sei Shonagan'ın anılannı. gözlemlerini, fan- tezilerini yazdıgı günlüğü olan, Japon edebiyatı klasiğı 'Başucu Krtabı'ndan yola çıkmış iistat bu kez. Shei Shonagon'un, aşktan, tutkudan en gözde sevişme pozısyonlanna ve çe- şitli afrodizyaklara kadar yaşadıklanm, hoşlandıklannı ve seçimlerini, çeşitli ahntılarla destekleyip zenginleştirerek kaydettiği, sevdikleriyle sevmediklerin- den oluşan, bütünüyle her şeye ilişkin kişisel bir liste ya da öznel bir katalog ni- teliğindeki,'Başucu KMabT adını verdi- ği günlüğünü günümûze uyarlamaya gi- rişmiş Greenavvay. Gizemli Doğu atmosferi 'Başucu Kitabf nda ağır basan, 'aıu- lar, izlenimler, pişmanlıklar, tanık olunan törenler, sevgililer arasındaki mahrem konusrnalar ve saray yaşanuna ilişkin göz- lemlerin yanı sıra Batı dünyasına yaban- o, mevsim, hava, renk ve yurt sevgisi gi- bi kimi aynnfılann da insan davranışla- nna yansıdığı', o gizemli, yoğun Doğu atmosferi, belli ki çok ılgisını çekmiş Greenaway'ın. Bu kjşkırtıcı, sınırtanımaz, deneysel \e öncü yaratıcı yönetmenin farklı tarzıyia gerçekleştirilmiş, 'KaHg- rafi üzerine bir meditasyon' da sayılabilecek 'Tual Beden- ler'in konusu, onuncu yüzyı- lın yazan Sei Shonagan'ın mo- dern dünyadakı izdüşümü di- yebileceğimiz, Nagiko (Vivi- an Wu) adlt Japon kızının, Kyoto'dan Hong ICong'a uza- nan, sevgıli arayışı öyküsü ola- rak özetlenebilir kabaca. Küçük bir kızken yazar ve hattat babasının doğum gün- lerinde yüzüne. bedenıne ya- zılar yazdığı, teyzesınin 'Ba- şucu Kitabı'ndan bölümler okuduğu Nagiko'nun büyü- yüp güzel bir genç kadın oldu- ğunda, bu yaa yazılma eylemleriyle dam- galanmış tüm geçmişinin anılan, haya- tını anlamlandıran cinsel arayışlar olarak karşısına çıkıyor ve bedenine yazdırmak, vazgeçilmez bir fanteziye dönüşüyor Na- giko için. 18' inde yay ımcının yeğeniyle evlenip çok geçmeden günlügünü yakan kocası- nın evindeiı kaçarak Hong Kong'a gı- den ve grafık tasanmcılık yapıp sonun- Tual Bedenler The Pillow Book / Yönetmen, Senaryo: Peter Greenavvay / Karnera: Sacha Vierny / Oyuncular: Vıvian Wu, Ken Ogata, Hideko Yoshida, Ewan McGregor, Yoshi Oida, Juddy Ongg, Ken Mitsuishi, Yutaka Honda, Barbara Lott / 1996 ingiliz yapımı (Umut Sanat) Beyoğlu Alkazar, Teşvikiye AFM, Bakırköy Carousel, Attunizade Capitol, Kadıköy Bahariye sinemalarında. da model olan Nagiko'nun tutulduğu er- keklerden beklediği. vücudunu yazıyla do- natmalan öncelikle. Hong Kong'da kar- şılaştığı ve tenini (kalem-penisine) sun- dugu genç, yakışıklı, biseksüel tngiliz çevirmen Jerome'la (Ewan McGregor) ilişkisi dehnleştikçe, 'yazılmaktan yaz- maya' yöneliyor Nagiko'nun ilgisi. Se- viştiği ve bedenini yazıyla kapladığı Je- rome'un, vakuyle Nagiko'nun kaligrafba- basının (Ken Ogata) patronu ve ışini bozmuş olduğunu an- ladığımız, zengin, güçlü ve eşcinsel bir yayımcıyla (Yw- hi Oida) ilişkisini de kıskanan genç kadının, insan tenine ya- zılan bu metınlen basip ki- tap haline getirmesi söz ko- nusu yayimcıdan intikam al- ma saplantısıyla, geleneksel aşk üçgeni klişesiyle oynana- rak sürüp gelişiyor "Tual Be- denler". Fotoğrafçı bir Japon genci de Nagiko'ya körkütük tutuluyor bu arada... Bu son filmi hakkında "Sevgililerine. bedenine yazı vazdırmaktan hoşlanan genç bir kadının öyküsü'The Pıllovv Book',bununpekye- ni bir tarafi yok gcrçekte, Yeni Zelanda- h Maorüer de Amerikalı Kızıldcrililer de tenkrinevaa yazarlardı, Nazilerin, Yahu- di derilerinden kitap yapbğı söylenir, döv- me yapurmak da cağlardan beri yaygm, oysa daha çok zevk ilkesi ilgimi çekiyor benim, kalera asla saldırgan değfl, mürek- kepde yıkanınca yok olupgkler, Keats"in Uluslararası Istanbul Bienali bu yıl 4 ekim - 9 kasım tarihleri arasmda gerçekleştiriliyor YaşanijgüzıelUk, çevirfler ve diğergüçliikler üstüne Kültür Servisi-1stanbul Kültûr ve Sanat Vakfı'nın düzenlediği Ulus- lararası tstanbul bienallerinin beşin- cisi, bu yıl 4 ekim - 9 kasım tarihle- ri arasında gerçekleştiriliyor. 5. Ulus- lararası tstanbul Bienali'nin yönet- menliğini, 1988-92 yıllan arasında Barselona Bienali'nin sanat yönet- menliğini üstlenen, geçen yıl Rotter- dam'da düzenlenen Avnıpa Bienali Manifasta 1 'in küratör ekibi içinde yer alan 1spanyol küratör Rosa Mar- tinez üstleniyor. 45 ülkeden 85 sanatçının katılma- sı beklenen 5. Uluslararası Istanbul Bienali, ana sergi mekânı olarak Darphane-i Amire'yi kullanacak. Sanat yönetmeni Rosa Martinez'in bu yılki bienal için belirlediği kav- ramsal çerçeve ise "Yaşam, GüzeJ- lik, Çeviriler ve Diğer GüchikJer Üs- tüne"... Bienalde, sergilerin yanı sı- ra çok sayıda sanatçı ve eleştirme- nin konuşmacı olarak kafilacağı bir dizi panel de gerçekleştırilecek. 5. Uluslararası Istanbul Bienali, "Yaşam,Güzellik,Çevirilerve Diğer Güçlükler Üstüne" başlığı altında, çağdaş estetik düşüncenin bazı önem- li tartışma noktalannı ortaya koy- mayı amaçlıyor. Bienalde, yaşamla sanatı birbırinden ayıran sırurlar, 'gü- zel' kavramında yeni anlam arayış- lan, çe\ irinin ürettiği anlam kayma- lanna karşın iletişım kurabılmek için dillere duyulan gereksinim gibi ko- nular gündeme gelecek, tartışmaya açılacak. Her sanat yapıtının "yaşam ve dil arasında bir terminal, bir vanş ve yola çıkış noktası" olduğunu söyle- yen Rosa Martinez, yönetmenliğini üstlendiği bu yılki bienalin kavram- sal çerçevesi konusunda şöyle konu- şuyor: "Sanat, insanın bilim, tekno- loji,kitleiletişim, politika,cinsel kim- lik gibi diğer bilgi ve deneyim alan- lanndan türemiş işaretierle ovnaya- bileceğü'ötekıaeiliskimizideğerlen- dimıenin vedönüştüımenin mümkün olduğu bir uzam olarak da görülebi- lir. Bu bakış açısıyla edilgin bir 'ay- na estetiğı nden değjşim haündcçok yüzEyti veetidn bir 'pnzma estetiği 'ne yönelebiliriz ki orada bakış çokv ön- İü ve kapsavKi olacakür." Günümüzde sanatın, "içerik, ide- oloji ya da duygulanımın (pathos) gereÛiliğini gözardı etmeksian, "gü- zeFin vol açtığı başdönmesi ve yo- ğunluğu yenidcn kazanmak istedi- ğüıi" anlatan Rosa Martinez, "Gü- zelıik zamandışı veevrensel değildir; güzellik seyredende uyanan hazla bağlantılı öznel bir deneyimdir. Es- tetik değerler beğeni anlayışının ta- rihscl ve kültürel çeşiüemderine bag- lıdır ve bütüncü bir bakış açısıyla, güzellikten içeriğe ulaşabilir, zihinle bedeni düşüncev leduygulanınu, re- toriklefelsefeyi, hazla bilgiv i kaynaş- tırabilir, böylece v«ni bir yaşam an- layışına varabiliriz" diyor. Bu yılki bienalin gündeme getire- ceği konulardan birisi de 'çeviri'. Martinez, çevirinin, yaratmanın her biçiminde üstü örtülü olarak varlığı- na işaret ederken 'yaratma'yı bir *Şw değiştirme edimi.bir alandan(va- şamdan, kültür, deneyim) ötekine doğru (görsel ya da şiirsel diller) bir hareket" olarak görüyor. Bienalin kavramsal çerçevesi için- de yer alan bir diğer altbaşlık. 'diğer güçlükler': "Farklıalanlar(kü»türeL, dnsei, dilbilimseL) arasmda \okuluk etmek çeşitli risk ve güçlükler bann- dıran macerahbir sevahattir. Bu güç- lükleri incekme veonlann ustesinden getane süreci, terciime, yaşam ve gü- zeilikk iüşkili konuiann doğasında vanbr." Bienalin mekânlan 5. Uluslararası Istanbul Bienali, bir ana merkez ve çeşitli uydu me- kânlarda izlenebilecek. Topkapı Sa- rayı avlusunda yer alan Darphane-i Arnire, "kent içinde kent" düşünce- sini kusursuz biçimde dile getiren bir mekân olduğu gerekçesiyle biena- lin ana mekânı olacak. Bu mekânın yanı sıra Yerebatan Samıcı, Kadın Eserleri Kütüphanesi ve benzeri yer- ler de sanatsal projelere evsahipliği yapacak. Yirminci yüzyılın şu son yıllann- da küreselleşme ve gelenek arasın- daki gerilimlerle karşı karşıya olan bir megalopolisin tüm karşıtlıklan- nı bünyesinde banndıran Istanbul, sanatçılar tarafından gerçekleştiri- lecek mekâna özgü projelerle büyük çaplı bir sergi alanına dönüşecek. Farklı kültürlerden sanatçılan bir araya getirmeye amaçlayan 5. Ulus- lararası Istanbul Bienali'ne katıla- cak sanatçılan, bienalin sanat yönet- meni Rosa Martinez seçecek. Bi- enal, ulusal temsili ön plana çıkart- madığı gibi, sanatçı seçiminde bel- li kuşaklara da öncelik tanımıyor. Sanatçı seçiminde, görsel kültüre olan yaklaşımlardaki çeşitliliği yan- sıtmayı hedefleyen Martinez, sana- tın geleneksel sınırlannı ve katego- rilerini sorgulayan yaklaşımlara yer vermeyi amaçlıyor. 5. Uluslararası tstanbul Bienali'ne katılmak isteyen Türk sanatçılann seçımi, Rosa Martinez'e ulaştınla- cak dosyalar arasından yapılacak. Bunun için sanatçılann Türkçe ve Ingilizce olarak özgeçmişleriyle, ça- hşmalaruu örnekleyen en az 5, en faz- la 10 adet 35'lik dia (sanatçı ismi, ya- pıt ismi. tarih, malzeme ve boyutla- n içeren Türkçe ve tngilizce etiket- lerle birlikte), son 5 yıl içinde yayım- lananlar içinden secilen en fazla 3 adet sergi broşür veya kataloğu, son 5 yıl kapsayan bibliyografya ve çalışma- lan tanıtan bir metin. sanatçının ad- res ve telefon numarasıy labirlikte "Is- tanbul Kültür ve Sanat Vakfı. Ulus- iararası tstanbulBienali, İstlklal Cad. LUVT Apt No: 146, Beyoğlu, 80070, İstanbuT adresine gönderilmesi ge- rekivor. 4 Sanayi-i Nefise Mektebi'nin 114. kuruluş yıldönümü kutlandı 'Atatürkçü laik çizgiden aynlmayacağız' MSÜ Rektörü Prof. Tamer Başoğlu İzzet Bay- sal'a fahri doktorluk unvanı verMten. Kültür Servisi - Mimar Sı- nan Üniversitesi 'nin yapısını oluşturan 'Sanayi-i Nefise Mektebi'nin 114. kuruluş, yıl- dönümünedeniyle önceki gün düzenlenen törende laiklik ve 'Atatürkçü çizgiden aynlma- ma' çağnsı yapıldı. Açılış konusmasını yapan Rektör Prof. Tamer Başoğlu, Mimar Sinan Onivershesi'nde son yıllarda yürütülen ona- nm ve yeni binatahsisi konu- sundaki çalışmalar hakkında bilgı verdikten sonra okulun yeni binalara ve olanaklara kavuşturulması yönünde çe- şitli dönemlerde başta Cum- hurbaşkam Süleyman Demi- relolmak üzere politikacılar- dan gelen vaatlerin hiçbırinin gerçekleşmediğıne dikkat çek- ti. Başoğlu, Türkiye'de 1950'lerden bu yana güzel- liklerin tırpanlanmaya çalı- şıldığını Mirguladı ve **Tür- kiye laiktir, laik kalacaktır" mesajını verdi. Mezunlar Der- neği Başkanı Sami Canel ise I stanbul'da son yıllarda uy- gulanan şehir planlama poli- tikalanru eleştirdi. Kültür Ba- kanı tsmail Kahraman'a yö- nelik sert çıkışlanyla dikkat çeken Canel, Kültür Baka- nı'nın Taksim'e cami yapılma- sı projesine karşı çıkan sanat tarihçisi SemaviEyice'yeyö- nelık "Kapıya koydum" sözü- nü şiddetle kınadığını belirt- ti. "Şimdi herkes şehir plan- CKigibi hareket ederek canı sı- kıkuğı zaman bir yere bir ya- pı oturtmaya kalkiyor" diyen Canel, bakanın bir süre önce Mimar Sinan Üniversitesi"ni zıyaret ederek antrepo bina- lannı üniversitenin hizmetine sunacağına yönelik söz verdi- ğini anımsatarak, Kahra- man'ın sözünde durmadığı- nı belirtti. Törende yüksek mimar tz- zet Baysal ve isadamı Sakıp Sa- bana'ya fahri doktorluk, Uğur Derman'a ise fahri profesör- lük unvanlan venldi. Sakıp Sabancı, doktora törenınde "Moral çok önemlidir. Eğer moral bozulursa, dinanıi/mi kaybedersek kendünize, va- tanımtzakarşı güvenimia k»- bederiz. tyi olanın, başanh olanın yanında olmahyiz. Ohımsuzhıklardankurruhna- nm yolu birbirini anlamak- tan geçer. Reaksiyonlarnmzı akılcı gündeme getirmefiyiz. Türkive'de bir değişim yaşa- nıyor. Hepimize ayn ayn bü- yük görev düşüyor'' diye ko- nus,tu. Törende aynca Mimar Si- nan Üniversitesi'nde son bir yıl içinde sanatsal ve bilimsel başanlan nedeniyle ödül al- mış Prof. Mehmet Çubuk, Prof. Dr. Bülent Özer, Prof. Ataman Demir, Doç.Rahmi Aksungur, Yrd. Doç. Tanju Demircu Yrd. Doç. Mustafa Ata, Yrd. Doç. Ahmet Deniz, araştırma görevlileri Oğuz Özer, Server Adn, Çetin Er- gan, Ebnı Guzeklelen, Irfan Mustafa Okan ve Alp Su- nalp'e teşekkür plaketleri ye- rildı. Araştırma görevlisi Oz- gür Tuncer'in piyano resita- liyle sona eren 114. kuruluş yıldönümü töreninin ardın- dan 'Sabri Berkel'e Saygı' ser- gisının açılışı yapıldı. vurguladıgı gibi suya yazdanlar yher, be- denin deçürüyüp gtanesi gibi bu filmim- deld ana metafor. bedenin metin gibi ve metnin de beden gibi oMuğu" diyen Gre- enavvay yine, her sahneye özenerek ka- fasını görüntü kompozisyonlanna taka- rak kurup oluşturmuş filmini, tuali ba- şında, firçasmı paletine daldıran bir res- sam gibi. Seçebildiğimiz kadanyla Ma- sumiyet, Geııçlik, Yaşlılık, Teşhircililc, Baştançıkancılık, Sessizlik, Doğum, Ölüm vb gibi bölümleri arasında daldan dala atladığımız Başucu Kitabı da Nagi- ko'nun hayat kılavuzu olarak hep var fil- min arka planında. CD-ROM etkisi veren bir film Cinsellikle yazıyı. tenle sözü, Doğu'yla Batı'yı buluşturma denemesi niteliğinde ve seyirciye pusu kurmuş, bekleyen, gön- derme, alıntı, simge ve metaforlar sağa- nağı halindeki "Tual Bedenler"de, Gre- enavvay'in görüntüyle metnı harmanla- yan biçemi ve beyazperdeyı bu" deneme alanına çeviren öncü, araştırmacı yanı öne çıkıyor alabildiğine. Teknolojinin yeni olanaklanyla görüntûye müdahale ediyor üstat, film boyunca. Ekranı (gö- rüntüyü) çoğaltıyor ya da başka deyişle, ikiye, üçe bölüyor, Abel Gance'ın "Na- polytMi'' klasiğindeki gibi. Anlattığı Na- giko'nun öyküsü, alışılmış, kronolojik bir sıra izlemiyor, geriye (ve ileriye) dö- nüşlere başvursa da. Çerçeveyle sürekli oynuyor, renklerie, siyah- beyazla oyna- dığı gibi. Kadrajı bozuyor, devamlı de- ğiştiriyor alışılmış çerçeveyi, görüntûye irili-ufaklı başka görüntüler ya da büyü- rülmüş aynntılar bindiriyor. 100 yıldır şartlanageldiğimız sınemanın, standart ya da sinemaskop, o bildık, geleneksel anlatımına alışmış seyircinin, film sey- retme- okuma, anlama-algılama ve an- lamlandırma çabasında depTemlere yol açan Greenavvay'in şaşırtıcı üslubu, bu kez CD-ROM etkisi uyandınyor "The PB- knvBook n da. Ufaktan ufaktan bizi 21. yüzyılın (ge- leceğin) sinemasına alıştıran, yeni ve farklı bir PeterGreenavvay denemesi ola- rak belleğimize kaydettiğimiz "Tual Be- denter", ötedenberi ticari sinemanın bey- lik kalıplanndan ve gişe- basan mücade- lesine gömülmüş o çılgın kalabalıktan uzakta kalmayı, kendi fıldişi kulesine kapanmayı yeğleyen bu farklı ressam, mimar, ya- zar, yönetmenin; Uzakdo- ğu kûltürüne olan tutkun- luğunun ürûnü, aynksı bir fiim. . . . 10 yüzyıl öncesinde ya- şamını, tıpkı kaligrafı sap- lantılı, model Nagiko gibi özgürce, dilediğince yaşa- yıp JaponeTOtizm edebiya- tına bu 'yasükara klasigi'ru bırakmış ve edebi ve ten- sel zevklerin önemine vnan- mış kadın yazar Sei Sho- nagon'dan çokça etkilenip esinlenerek gazete reklam- lannın tanıtım sloganmda- ki gibi 'yeni bir sevgilinin ten kokusunon beyaz kâğrt kokusuna' benzetıldığı, kâ- ğıt, defter ya da tual ne der- seniz deyin, sonuçta yazı yazılacak zeminin insan tenine dönüştüğü "1\ıal Bedenkr"i çekip gerçek- leştiren Greenavvay'in bir kitabın bölümlerini kanş- tınrcasına izlediğimiz "The PBkm Book-Tual Be- denler"i, gerçekten çağ- daş sinemanın bu kendine özgü yaratıasınnı en kolay- ca anlasabilir filmi belki de. Ortük erotizm... Bertohıcci'nin "Sontm- panrtor"undan ya da Oli- ver Stone'un "Cennet ve Yeryüzü"sünden hatırla- dığımız Çinli güzel oyun- cu Vıvian VVta, tabii ki de- risi yüzülüp kitap haline getirilen Jeroroe yani "Tra- inspotting'"ın çıkarcı, dö- nekjunkie'si Evvan McGre- gor dan daha çok ılgımızi çekti oyuncular arasında. Resnais'nin usta kamera- manı Sacha Vkrny'nın gö- rüntüleri de birinci sınıf. Sınema yaratıcılığının uç beylerinden Greenaway'in bu son filmini tam anla- mıyla çözmek, keşfetmek, anlamlandırmak için bir kez görmek yeterli obna- yabilir herhalde. Japon hattat kızı, model Nagiko'nun erotik öyküsü- nü hikâye eden ve yine de- koratif bir özenle kurul- muş birtakım Greenavvay tablolanndan oluşan, Ja- ponca, tngilizce, Fransız- ca kanşımı melez, çok dil- li bir soundtrack döşenil- miş, 2 saati aşkın "ThePB- low Book", sinemanın bıl- dik anlatım kalıplanna yüz vermeyen bu aykın res- sam-sinemacının mecazi, ironik, farklı üslubunu, cümbüşlü bakışını duyum- saûyorbaştansona. Sonuç- ta Greenavvay tutkunlan için kaçınlmayacak tür- den, kategorilerine sığmaz, çarpıcı, düşündürücü ve heyecan verici bir deneme kuşkusuz "Tual Bedenler." DEFNE GOLGESI TURGAY FİŞEKÇt ŞKP Yıllığı Mehmet H. Doğan'ın her yıl büyük emek har- cayarak hazırladığı şiir yıllıklannın beşincisi olan 1997 Şiir Yıllığı, "Adam Sanat" dergisinin Mart sa- yisıyla birlikte yayımlandı. Buradaki büyük emek sözü, Yıllık'm kapsamıyla ilgili sayılarla açıklanabilır ancak. Bu yılki Yıllık'ta 13£ şairin şiirleri yer almış. Bu ka- dar çok şairin bir yıl boyunca şiir serüvenlerini iz- temek bile bu çalışmanın ardında nasıl büyük bir emeğin bulunduğunu gösterir sanınm. Beş yıl için- de şiirlerine yer verilen şair sayısı ise 268. Seçilen 139 şair için yıl boyunca 54 süreli yayın ve 131 şiir kitabı izlenmiş. Böylesi bir çokluğu, bir şiir okurunun tek başına gerçekleştirebilmesinin zorluğu ortada. Bu yüzden Yıllık, şiirle ilgili herkese, bir yılın ürünleripden ya- pılmış özenli bir seçmeyi bir arada sunmasıyla da önem kazanıyor. Gözlemlerim, şiir okurtannın, günümüz şiirlerini, çeşitli nedenleıie -yalnızca birkaç süreli yayın izle- mek ya da sınırtı sayida sevdiği şairin kitaplanyla yetinmek- düzenli bir izterne içinde olmadıklannı gös- teriyor. Burada günümüz şiirinin tanınmaya değer bir varsıllık içinde olup olmadığı da sorulabilir. Şıirimi- zin öylesine güçlü bir geçmişi var ki, o büyük şair- lerin yarattıkları dil ve söyleyiş alışkanlıklanndan srynlıp yeni anlatımlara ulaşabilmek ve bunlan okur- lara benimsetebilmek şairter için olduğu kadar okur- lar için de güç. Son yirmi yılda şiirimizde büyük yeniliklerin oldu- ğu söyienemez. Ne var ki, bu süreçte şiir yazan ye- ni kuşaklann çok çeşitli arayışlar içinde olduklan da bir gerçek. Şiir Yıllığı'nda bu farklı yönelim ve filiz- tenmeler rahatlıkla izlenebiliyor. 1970'lerde doğan en genç şairterin güzel şıııieriyle karşılaşmak bana sevinç verdi. Hiç ısınmadığım şiirler de oldu Yıllık'ta okuduk- lanm arasında. Sözgelimi bir arkadaş Meksikalı ressam Frida Kahlo'yu anlatan bir şiir yazmış: "fri- da, aztek toprağının eskil acısı" diye başlıyor, ben- zer kalıplaşmış nitelemelerle de sürüyoc Eski edebiyatımızda çok sık rastlanan, "maz- mun " denilen söz kalıplanyla şiir yazmak, günümüz şiirinde de kimi zaman başvurulan tatsız bir yön- tem. Frida, "aztek toprağının eskil acısı" da öbür MeksikaJılar değil mi? Bu sözü, Octavio Paz için de söyleyebilirsiniz, Diego Rrvera için de, Meksi- kalı sıradan bir köyiü için de. O zaman bir insanı, başka insanlar için de kullanılabilecek sözlerle an- latınca aslında bir şey söylemiş olmuyorsunuz ki; birtakım kalıp sözleri yinelemiş oluyorsunuz. Vıetnam'la ilgili bir şiiri yalnızca pirinç tarlalan, Me- kong Deltası ve Ho Şi Minh üstüne kurduğumuz- da orayla ilgili gerçek bir duyguyu anlatamazsınız, nasıl ki bizim şiirimizde, 1970'lerde çok görülen karanfil, güvercin, umut gibi sözcüklerie sahici bir duygu pek az anlamlanabilmişse. Oktay Rrfat gibi usta bir şairseniz, bilınen, gün- lük konuşma dili içinde kullanıla kullanıla neredey- se yıpranmış sözcüklerie, farklı, diri, taze, soluk alan bir şiir kurabilirsiniz elbette. Ama bu ustalık gös- terilemediğinde Divan edebiyatının döne döne gül, bölbCH sözcükleriyle şiir yazan sairinden pelt farklı bir şey yapmamış olursunuz. Bakın, birkaç şiir okumak bizi nerelere getirdi. Şiir Yıllığı, şiirimizin bir yıllık verimine toplu göz atrnayı sağladığı gibi günümüz şairieri ve şiiri üs- tüne düşünmemız için de önemli bir kaynak. Şiir- severlerin, şiir ortamının dağınıkhğı nedeniyle güç- süzlesen şiir belleklerini tazelemeleri için bu fırsat değeriendirmelerini dilerim. K Ü L T Ü R » Ç İ Z İ K KÂMİL MASARACI AYDIN AYAN2 5 S A N A T Y I L I R E S İ M S E R G İ S 1 5 M A R T - 2 8 M A R T 1 9 9 7 YAPI KREDİ SANAT GALERİS1 tstlkltl Caddesi 285 Beyoğlu 80050 Istanbul Telefon: (0212) 249 57 11 i\. YAW K»CDİ KOLTOW »*NAT YAYINCIUK * Ş TARAFINDA YAPI KREDİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle