Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet
Jvaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmenı Orhan Erinç •
Genel Yayın Koordınatoru Hikmet
Çetinka\a 9 Yazıışlerı Mudurlerı
Ibrahim Yıldız (Sorumlu). Diuç Tayanç
# Haber Merkezı Müdurü Hakan kara
# Görsel Yönetmen. Fikret Eser
Dış Haberler Şinasi Danışoğlu # Istıhbarat
CengL? Yıldınm # ICuItur Handan Şenköken
• Spor Abdülkadir \ ücelnıan • Makaleler
Sami Karaören • Duzeltme \bdullah Yancı
0 Fotoğraf Erdoğan Köseoğlu • Bılgı-Belge
Edibe Buğra • Yurt Haberlen Mehmet Faraç
YayınlCurulu. ÜhanSctçuklBaşkani.
Orhan Erinç, Okta> Kurtböke.
HikmetÇetinkaya.Şüknuı Soner,
Ergun Balcı. Dinç Tayanç, İbrabim
Yıldız, Orhan Barsalı, Mustafa
Balba\. Hakan Kara.
AnkaraTemsılcısı Mustafa Balbaj# Haber Muduru Doğan
Akın Atarurk Bulvan No 125. Kat4. Bakanlıklar-Ankara
Tel 4195020 (
7
hat). Faks 4195027 • İzmır Temsılcısı
SerdarKınk,H ZıyaBh 1352S 23Tel 4411220. Faks
4419117 • Adana Temsılcısı. Çetln Yiğenoğlu, taonu Cd
119S No 1 Kat 1. Tel 363 12 11. Faks 363 12 15
Koordınator Ahmet Korukan 9
Muhasebe Bülent Yener 9
Idare HüseyinGürer#l:jletme
ÖnderÇelik#Bilgı-tşlem Nail
İnal • Bılgısayar Sıstem:
Mürüvet ÇUer
MEDYA C: • Yonetım Kurulu
Başkanı - Genel Mudur GölbİB
Erduran # Koordmatör Reha
Işıtman • Genel Mudur Yarduncısı
Mine Akdağ Tel 514 07 53 -
5139580-5138460-61.Faks 5138463
y
Ttri«aî
ve Basaa: Yenı Gun Haber Aıansı, Basın \e Ya>ıncılık \ Ş
a
4 39 41C^aloglu34334lst PK 246 Istanbul fel (0 212) 512 05 05 120 hatl Faks (0 212)513 85 95 14ŞUBAT1997 tmsak: 5.27 Güneş: 6.53 Öğle: 12.25 İkindi: 14.33 Akşam: 15.15 Yatsı: 19.05
Kıdıköyde
Sevgililer Günü
• «anbul Haber Servisi -
14Ş*ibat Sevgıliler Günü
letomle bugün Kadıköy
Evendırme Daıresı'nde
Beedije Başkanı Selami
3zirk ve tüm çiftlerin
<atlımıy]a bir kutlama
:önnı düzenlenıjor. Saat
11 DO'de başlayacak
:önnde tüm çiftlere günün
anıs na çeşitlı hediyeler
venlecek
Aoköğretim
çeişkisi
• \NKARA(ANKA)-
MiJı Eğitım Bakanı
Mdmet Sağlam,
mankemelık oldugu
Aç köğretim Fakültesi
meamlanna, öğretmenlik
ıçiı yeşıl ışık yakarken
balanhk bürokratlan ıse
Danıştay'da, bu kurum
mezunlanna öğretmenlik
yola açılmaması için
savunma yaptı Açıköğretim
Fakültesi mezunlanna
öğretmenlik hakkı
venlmesirıın "günübiriik
polttikalanrT birparçası
olduğunu söyleyen Egıtım-
Sen Basın Yayın Sekreten
Başyürek Altun, "Okullar
çocukJann vakıtleriru
geçirebılmeleri için
oyalanma yen, çocuklann
avutulduğu yerler haline
getirilmek ıstenıyor" dedi.
TüPkîye'ye
bîrincilik
• ANKARA(ANKA)-
Türkıye. Lızbon'dayapılan
"97 Tunzm Fuan" sırasında
düzenlenen uluslararası
tunstık fılm ve vıdeo
yanşmasında en ıyı tanıtılan
ülke seçıldı. Turizm
Bakanlığı'ndan alınan
bilgıye göre Festonl adlı bır
kuruluş tarafindan
düzenlenen ve 31 ülkenin
katıldığı yanşmada, Türkıye,
birçok ülkede reklam ve
tanıtma kampanyalannda
kullandığı fılm ıle binncilik
kazandı.
Michael Jackson
baba oldu
• VVASHINGTON
(Cumhuriyet) - Amenkalı
pop kralıçesı Madonna'nın
ardından, Michael Jackson
da çocuk sahıbı oldu.
Jackson ıle geçen yıl evlenen
Debbie Rowe'un önceki
gece bır erkek çocuğu
dünyaya getırdiğı bildirildi.
ABD televızyonlan,
Jackson'un eşınin Los
Angeles'taki Cedars Sinaı
Tıp Merkezi'nde doğum
yaptığını duyurdular. tlk
olarak yerel KNBC
televizyonunun duyurduğu
haber üzerine, yüzlerce
gazetecı ile kameramanın
hastane önünde toplandığı
kaydedildi
ÇTV bipinci taksiti
• ANKARA(AA)-Halk
arasında "çöp vergisi"
olarak bılınen çevre temizlik
vergisi (ÇTV) birinci
taksitinı ödeme süresı, bu
akşam mesai saati bıtiminde
sona enyor. Beledıye
Kanunu gereğince alınan ve
31 ocakta sona ermesı
gereken çevre temizlik
vergısinın bırincı taksitinin
ödeme süresi uzatılmıştı.
Çevre temizlik vergısi ikinci
taksıtı ise temmuz ayında
ödenıyor.
Bugün sevgililerin günü... Siz de bırakın yüreğinizin kıpırtılanna kendinizi...
Aşkuımüziğnıektdakverin
Bugün sevgililerin günü. Sizin de gününüz olabilir. Yüreğinizin sesini dinleyin. Kıpırdayın biraz.
ATİLLABİRKtYE
Bugün Sevgililer Günü; kalkar kalkmaz
;>evgilınıze bır çıçek göndenn; küçük
büyük neyse; ama bir çıçek gönderin.
Yeryüzünde, ınsanın bınni sevmesi kadar
güzel ve kutsal olan başka bır şey var mı?
Sevgilınize telefon açın ve sevdığinizi
söyleyin. Sevgilinızin varlığını düşünerek.
gune neşeyle başlayın.
Sevgılınizi. her gün düşünün kuşkusuz;
ama bugün, tüm yılın süngelendiği bir gün
olsun sevgilinize ve sevgınize ilışkin.
Sabah erkenden kalkın, yüreğinizdekı
sevgiyi dışan vurun. Belki bir çıçek, belki
bir mesaj, belki küçük bır
armağan, belki bir öpücük...
Asla bugünün Sevgililer Günü
olduğunu unutmaym.
Sevmeyi de unutmayın; çünkü
sevmek, belki en geniş
anlamıyla almalıyız sevgiyi,
evet sevmek. bıze sunulan,
insanhğa sunulan en büyük
armağan. Pekı onu gızlememiz
neden?
Neden, özellikle bizler,
yüzyıllardır Anadolu
topraklannda yaşamış bizler.
sevgimızi bunca saklanz
kendımıze...
Neden "Seni seviyorum"
diyemeyiz: şöyle göğsümüzü
gere gere.
El ele tutuşanlar bile ayıplanır;
yolda öpüşenlere kızılır. oysa
ne kadar masum ve ne kadar
çocukçadır, el ele yürümek,
kaçamak bır öpücük
kondurmak.
Ne kadar heyecan vericidir.
Sevgıliyı beklerkenkı zamanın
geçmezlığınde yüreğin
atışlan...
Bir çiçek alın ve sevgilinize
göndenn Küçük bir mesaj
yollayın ya da bır öpücük.
Küçük bir armağan...
Sevgisiz bir toplumda büyür
olduk; sevgiliniz varsa; onu asla
unutmayın, ihmal etmeyin;
çünkü sevgı ihmal etmeye
gelmez. Unutmaya gelmez.
Sonra sevgisiz kalırsınız kı,
sevgisiz kalmak, bir insan ıçın
en büyük işkencedır.
Sevgısızlık bir insana
verilebılecek en büyük
mahkûmiyet değil mıdir?
Sevgı emektır; belki zaman
ister; yürek ıster; direnmek
ister: kararhlık ister.
Sevgı öyle kolay kolay bulunmaz; yoktan
da varolmaz; binciktir.
Sevgı, bir mucızedır hiç kuşkusuz.
Sevgı güzelhktır; sevgı anlamaktır;
anlaşılmaktır.
Içinde sevgi beslemeyen insanlar hastahklı
ınsanlardır.
Sevgı her şeyi düzeltmez ama; başlangıçtır;
güzelliğin başlangıcıdır: dostluğun, insanca
yaşamanın başlangıcıdır.
Sevgı büyük bır sonsuzluktur. Çeşitliliktır;
saymak bır ömür ister; ama sevdiğıniz
zaman, şu veya bu şekilde; şunu veya
bunu; yüreğinizdekı sıcaklığı hemen
Sevgiler yasaklanıyor
Benim gülletim
Manisahgençlere
GURHAN UÇKAN
STOCKHOLM - Genç ol-
manın ne denü güç olduğunu yaş
ilerieyince anlrvor insan. Bir za-
manlardaki da\ ranışlannı, ha-
reketlerini başkalannda görün-
ceyadırgryor. Bende mi boyley-
dim, diye soruyor kendisine.
Fazla üstünde durmayıp geçi-
yor ya da ters tepki gösterip kı-
zıyor "zamane gençleriner
Yeni bir sevgililer gününde,
sevgflerin vasaklanması kafanu-
n kurcalnor. Birbirini seven iki
insanın dünyasuun giderekda-
rahtığını düşünü>orum. Dün-
yasuun daraltıldığını görmesi
için insanlann öyle büyük aşk-
lar yaşamalan da gerekmiyor
üstelik bir insanın bir insanı
sevmesinin vasak olduğu bir ül-
keyi canlandırrsorum gözleri-
min önünde. Se\ginin izlendi-
ği, günah kabul edildiği \e asla
dışavurulmadığı bir ülkeyi. Ü1-
kemiz bu görüntüye ne kadar
yakın ya da bundan ne kadar
uzak? Yoksa bazı insanlanmız
(joktan bu ülkedemi yaşryoriar?
Orneğin, Manisah gençler?
"Hayır, çocuklar. hayır, sevgi
ölmedi!"dheseslenmekisti>o-
nım onlara ama nasıl inandı-
racağun onları buna? "Polis
ağabe^ierinden","mahkemede-
ki ağabeyierinden" hangi sev-
giyi gördüler ki inansınlar ba-
na? Yoksa sevmeyi bOen herkes,
birer gül mü gönderse bu genç-
lere. Bir düğmeyi çevirerek bir
dakikalık karanlığa girebiliyo-
ruz. Ya se\ginin düğmesi nere-
de? Aziz \alentin bu durumda
ne yapardı bilmiyonun ama,
böyiesine sevgi kavramı yozla-
şan bir dünyayı tahmin edeme-
diğjne kalbûni basarun. Sözüm
>"alnızca ülkenüze değiL İsvec'te
de el ele tutuşmanın taduu as-
la anlavamavan MTV ve Coco
Cola kühürüv levetişen, mutlu-
luğu ticari ilctişim kanallannı
ellerinde tutanlaruı çıkar süz-
gecinden geçirerek sunduklan
yapay "dünvalarda" arayan
gençlerin sevgi yokluğunu esld
ve yeni tip uyııstumcu madde-
leri kullanarak gklermeye çahş-
bklannı görüvorum. Bu ülke-
degüzelinı gençlerin \aslanma-
dan "eskidiklerine" tanık olu-
yorum. Sevgi yokluğu büyü-
dükçe daralryor dünyamız ve
yayılryor karanlık.
Bugün sevdiğinize bir gfll de
Manisab gençler için verin. Bir
gün gelir ki o gençler. se> dikle-
rine dünyanın en güzel güllerini
kendileri verirler.
duyumsarsvnız.
Sevgiyi duyumsadığınızda, büyük bır
sevinç kaplar sizi. Okul sonrası
arkadaşlanyla evine dönen bir çocuğun
sevincı gıbidır. Engin bir denıze bakıp,
sonsuz mavilıği solurken, iyı kı yaşıyorum
demenin sevincıdir bu; çimenlere sırtüstü
yatıp gökyüzüne bakarken. düşler âleminde
yittiğimiz anın sevincıdir bu; bir
gökkuşağının altından geçme düşüncesinin
sevincıdir bu...
Sevgi büyük bir sevinçtir; bır ömür boyu
peşinden koşulan bır sevinç, coşku, neşe...
Bir çakıltaşıdır. Bir ışıktır. Bir güldür. Bir
sıcakhktır. Bir incidir. Bir şiirdir. BİT
anlamdır. Bir şafaktır. Bir
denizdir. Bır pırlantadır.
Belki bir mıneçiçeği...
Yüreğinizde sevgiyi
duyumsadığınızda. ışte vanm
dersiniz. Vanm.
Sevilmek; belki de en güzel i o;
hele sevdiğıniz biri tarafindan
sevilmek. Bin tarafindan
tapılırcasına sevilmek; insanı
bulutlann üzerine başka hangi
durum çıkartır ki...
Sevdiğinize bugün. bir tek de
olsa, bır gül gönderin;
sevdığinizi unutmayın ve ona
sevdiğinizı söyleyin.
Ya sevılmiyorsanız, sevdiğinız
tarafindan.. Olsun.. şayet
yürekten sevıyorsanız birini; hiç
kuşkusuz o sevgi takdir
edilecektir bir şekilde. Çünkü
yeryüzünde yürekten sevilen
kımse, öyle kolay kolay sevgıye
karşı kayıtsız kalamaz,
Olsun, sevginiz karşılıksızsa, ne
var bunda, bu da bır insanlık
durumudur, siz yine de bir çıçek
gönderin. Küçük bir armağan...
Sevgi, kışın ortasında açan
kasımpatı gibidır. Belki
dokunamazsınız ama, varlığma
tanık olmak yaşamınızı
anlamlandınr. Kışm ortasında
açmış bir kasımpatı gördüğünde
insan nasıl heyecanlanıyorsa;
bınni sevmekte de öyledır.
Büyük bir coşkuyla dolup
taşarsıniz.
Yeter kı sevdiğıniz birine; en saf
bıçimıyle "Seni se\iyorum"
deme yürekhlığını göstenn.
Birine karşı sevgı
beslemişseniz. kendinize
saklamayın...
Çünkü sevgı, dedik ya, kışm
ortasında açan bir kasımpatıdır.
Kirliliğin, Tuz Gölü rezervini 2005'e dek tüketeceği savunuldu
Tıızıuı kalbi clıırmak üzere
• Selçuk Universitesi Jeoloji Bölümü tarafindan hazırlanan
raporda göldeki kirlenmenin DSİ drenaj kanahnın hiçbir
antma işlemine bağlanmadan akıtılmasından kaynaklandığı
vaırgulanarak kanalın antma sistemine ilişkin projenin
yaşama geçirilmesi gerektiği kaydedildi.
ÎLHAINTAŞÇl
ANKARA-Türkiye'nın tuz gerek-
sinimınin yüzde 66'sını karşılayan Tuz
Gölü'nde "sonun başlangıa" yaşanı-
yor. Selçuk Üniversitesrnin araştır-
ması, tuzdaki kirlilik oranının yüksel-
mesi nedenıyle kullanılabilirrezervin
2005 yılmda tükenebileceğinı ortaya
çıkardı Ev ve sanayı atıklannın göle
venlmesi nedeniyle artan kirliliğin,
Konya'mn Çumra ilçesinden başla-
yarak 150kilometrelik yol boyunca ya-
yıldığı bildirildi.
Selçuk Üniversitesı Jeoloji Bölü-
mü Başkanı Prof. Dr Ahmet Ayhan,
Yardımcı Doç. Ahmet Güzel ve Dr.
Mustafa Küçüköpük'ten oluşan he-
yet tarafindan hazırlanan raporda, 1974
yılına kadar ham tuz üretimi artış gös-
teren Tuz Gölü'ne. bu yıldan itibaren
bağlanan Devlet Su lşleri Genel Mü-
dürlüğü kanalı nedeniyle artan oran-
da su akıtılmaya başlandığına dikkat
çekildı. Raporda, göldeki kirlenme-
nin DSt drenaj kanahnın hiçbir ant-
ma işlemine bağlanmadan akıtılmasın-
dan kaynaklandıği vurgulanarak kana-
lın antma sistemine ilişkin projenin ya-
şama geçirilmesi gerektiği kaydedil-
di.
Raporda, "Bu durumda Tuz Gö-
lü'nün kirienmesi asgari seviyede ola-
cak ve hatta zaman içerisinde gölde
geçmiş zamanlarda oluşmuş kirlen-
mede iyüeşme izlenecektir"'denildı.
Çözüm olarak, gölün doğal yapısını bo-
zabilecek DSİ kanalı dışmda mevcut
ınmak ve çaylann da göle ulaşmasmı
önlemek için bır makro plan uygulan-
ması istenen raporda, Çevre Bakanlı-
ğı'run tuz rezerv ını kurtarmaya yöne-
lik bu tür projelere sıcak bakmadığı-
na işaret edildı.
Tekel Yavşan Tuz Işletmeleri Mü-
dürü Selami Turgut, tuz üretiminde
ıdeal yöntemin, kuruyan gölden doğ-
rudan tuz sağlamak olduğunu vurgu-
layarak "Onceki yıBarda havıcdama sis-
temine gidilmeden tuz ahmrken, aök-
lar \üzünden su seviyesinin yükselme-
ü. tuzdaki kiriilik oranının had safha-
ya çıkması ve tuz rezervûûn azalması
nedeniyk bu uygulamayı sürdüreme-
dik" dedi. Turgut, göldeki kirliliğin
işletmenm üretım maliyetini yükselt-
tığıni kaydederek "Bu durumun bir an
önceçözümekavuşturulması için Çum-
ra'dan başlayarak gelen DSİ drenaj
kanalının yönünün değiştirilmesi ya
da antma sistemlerinin bir an önce fi-
nansal kaynaklar bulunarak de\reye
sokulması gerekir'' diye konuştu.
Cukurova üniversitesi'nin projesine yardım
Ç.Ü. Kadın Sorunlan Araştırma Merkezfnin yürüttüğü proje ilgi görüyor.
BM'den kadınlara destek
UFUKTEKİN
e-posta : tan (a vol. com
ADANA - Cukurova Üniversitesı
(ÇÜ) Kadın Sonınlan Aıaştırma ve
Uygulama Merkezı, Birleşmiş
Milletler'den parasal destek ve proje
alarak kadınlan siyaset ve ekonomi
konulannda eğitmeye başladı.
Kadınlan ekonomik açıdan 'kendine
yeterli hale getirmeyi amaçlayan
proje' nedeniyle köylerde seralar
oluşturulmaya başlandı. ÇÜ Kadın
Sorunlan Araştırma Merkezi,
kadından sorumlu Devlet Bakanlığı
aracıhğı ile BM'den 50 bin dolar
karşılıksız proje desteği sağladı.
Merkez Müdürü F"rof. Gaye Erbatur
ve yardımcısı Prof. Ulkü Köymen'in
veTdiği bilgılere göre, projenin ılk
kısmında siyaset, toplumbilim,
psikolojı konulannda eğitim
verilıyor.
Bugüne kadar ANAP, DYP, CHP ve
son olarak DSP'de mücadele veren
kadınlar siyasal konularda
bilgilendirilmiş durumdalar.
SÖYLEŞİ ATTİLÂ İLHAN
Totaliter Devlet' Neydi?
Hazindir, siyasi 'görgüsüzlüğümüz, iktidar-muha-
lefet çatışmalannı, 'paparazz/' programlan sevtyesi-
ne indiriyor; doktrin, siyasi platform vb. tartışmalar,
bir hayal; kim siyasi dedikodunun 'allahını' yapabi-
lirse, 'malı o götürecektir', hesap bu! Demagojinin
her türiüsü, geçer akçe sayılıyor. İnsanı ürküten, ya-
şananlann 30'lu yıllar Avrupa'anda yaşanmış olan
bir çözülmeyi hatırlatmasıdır; 'ürküten' çünkü o 'çö-
zülme', dünyanın başına on yıllarca belâ kesilecek,
'totaliter devlet' anlayışını yaratmıştı.
Yâni 'faşizmi', öyle mi? İster misiniz, kuramsal ola-
rak faşizmin sosyal nedenlerini, şöyle bir hatırlaya-
lım:
"1/ Tröstleşme ve kartelleşme çok yoğunlaş-
mıştı: Nasyonal/Sosyalist Partisi'ni finanse eden,
Ren/Westfalya Kömür Işverenleri Sendikası, Al-
man kok üretiminin yüzde yetmiş dört buçuğu-
nu; Vereinigte Stahlwerke, kömür üretiminin yüz-
de yirmisini, font üretiminin yüzde ellisini, çelik
üretiminin yüzde kırkını sağlıyordu.
"2/ 1929 kapitalizm bunalımı, Almanya'yı çö-
kertmişti: çelik ve fontta üretim rakamlan, 1900
ve 1885yıllannın rakamlan düzeyine düşmüştü;
Alman Işçi Sınm'nın yansı işsiz geziyordu: On iki
milyon!
"3/ Alman kapitalizmi, burnunun dibinde pat-
layan Sovyet Devrimi'nden ürkmüştü; bu sebep-
ten, Alman Işçi Hareketi'nin her geçen gün biraz
daha güçlenmesinden kaygılanıyordu; çünkü Al-
manya Komünist Partisi, 1928 seçimlerinde üç
miryon ikiyüz bin oy almış iken; 1932 seçimlerin-
de aldığı oy sayısını dört milyon beşyüz bine çı-
karmıştı; aynca, sosyal adalet yasalannın çıka-
nlması isteniyordu.
"4/ Uluslararası sermaye ve onun siyasi söz-
cüleri, başlangıçta faşizmi açıkça desteklemiş-
lerdi; ünlü Churchill, italyan faşistlerine çektiği bir
telgrafta demişti ki:'- rtalyan olsam, sizlerin ya-
nınızda olurdum!' Amerikan Çelik 'Kralı' Gray ise,
ABD'deki durumu değeriendirirken diyordu ki:
'- ...burada da işler, ancak Mussolini gibi bir adam
olursa, yolunda gider5
..." (Les Dossıers Pedagogi-
ques, 'Causes Essentielles du Fascisme', p. 1-4,
Editions Sociales, Paris: 1950).
Büyük sermaye, toplumsal coğrafyayı da siyaset
coğrafyasını da çıkartan istikametinde kullanmaya ba-
yılır Nazizm, vitrininde 'sosyalizm' etiketini kullanmış-
tır, partinin resmî adında, hep bildiğinizgibi, 'işçi' ke-
lımesi mevcuttu: Nasyonal/Sosyalist Işçi Partisi!
Öyle ki. saf birisi, Enternasyonal karşıtı, ulusal bir
Komünist Partisi bile zannedebilir. Oysa Alman ka-
pitalizmıninen 'baba 'tröstleri tarafindan 'bes/eniyor';
anti/kapitalist 'tavn', Almanya'da o zaman var olan
'Yahudi kapitalizmini' tasfiye amacıyla kullanılıyor.
Uluslararası kapitalist 'sistem', III. Reich'm dünya-
ya 'dayattığı' Yeni Nizam' -yânı 'Totaliteriik', 'Tota-
literDevlet'- kendi çıkariannı (pazarlannı) açıkça teh-
dit edinceye kadar, onu ciddiye almamış, bir mana-
da arka çıkmıştır; çünkü hesap başkaydı; 'Totaliter'
Faşizm, 'totaliter' Stalin'ci Komünizm'le kapışacak
diye umuluyordu; bunun tadını çıkaracak, 'Sistem'öen
başka kim olabilirdi ki?
•ÖteRI totalitertlk—
Sovyet 'totaliterliği', Marksizm'deki 'proletarya
diktatöriüğü' kavramının yansıması mıdtr, şüphe-
liyim: Rusya, yeterince sanayileşememiş bir ülke ol-
masaydı, 'sosyalist devrimciler', 'Menşevikler' kar-
şısında Bolşevikler' 'azınlıkta' kalmasaydı; nihayet,
'Sistem'm (fngiltere) dürtüsüyle, 'Beyazlar' örgütte-
nip, iç savaşı uzatmasaydı; belki de Ekim Devri-
mi'nin gelişmesi, başka türlü olacakti. Çünkü devri-
min ilk ve en önemli sloganı, 'Butün iktidar Sovyet-
ler'e!' idi; bazılan buradaki 'Sovyetler' kelimesini,
Sovyetler Biriiği anlıyor, alâkası yok, 'bûtün iktida-
nn' verileceği sovyetler, bölge bölge örgütlenmiş halk
meclisleridir, 'şûra'lardır ki onlara Rusçada 'sovyet'
-telâffuzu Savyet- denirdi, ve bolşevikler, bu 'sivil
toplum' kuruluşlannda. çoğunluk bile olamamışlar-
dr. şartlann ağırlaşması, iç savaşın uzaması, 'askeri
komünizm've derken; Parti, sovyetJere; Merkez Ko-
mitesi, Partiye; Politbüro, Merkez Komitesine;
Genel Sekreter, Politbüroya hâkim olmuş; neti-
cede ortaya, 'apparatçiklerin' çok ağırbasbğı, 'yu-
kardan aşağıya' kurgulanmış bir 'totaliteriik' çık-
mıştır.
'Bütün İktidar Sovyetlere' sloganı, hiç şüphesiz
Marks'tan esinlenmişti; şu sözler, onun Bracke'ye
yazdığı ünlü mektuptan alınmıştır: "... enternasyo-
nal'ırrkuruluşu sırasında, mücadelemizin sloga-
nını da açıkladık: işçi sınrfının kurtanlması, biz-
zat kendisinin eseri olacaktr, öyleyse işçilerin ken-
di kendilerini kurtarmak için çok cahil olduklan-
nı ve yukardan kurtanlmalan gerektiğini açıkça
söyleyen kişilerle ortak bir yol izleyemeyiz."
F. Mehring, Marks'ın Freligath'a bır başka mek-
tubunda, şunları yazdığını naklediyor: "...En büyük
üretici ğüç proletaryanın kendisidir, siyasi gü-
cün ele geçirilmesi, yönetici sınrflara kendisi de
bir sınıf olarak karşı gelen işçi sınıfının siyasi ey-
leminin sonucudun işçi sınıfı bir parti biçiminde
örgütlenir ama bu parti, 'modern toplumun top-
rağından naturichig (doğal olarak) yetişir; bu,
proletaryanın kendi kendine örgütlenmesidir."
Rusya'da. ne 'modem birtoplum' oluşabilmişt he-
nüz, ne de 'onun toprağından, doğal olarak yetiş-
miş' bir siyasi parti; Bolşevikler, yan jakobendiler,
yarı Neçayef'çi; ülke, köylülüğün ağır bastığı, ya-
n/feodal bır ülkeydi; böyle bır ülkedeki sosyalizm te-
şebbüsü -hele 'sistem' ona ambargo bindirirse- is-
ter istemez merkeziyetçi ve 'totaliter' bir bürokrasi
diktasınadönüsecekti. öyle de oldu. (Bkz. 'Hangi Sol',
s...18'den itibaren, 4. Basım. Bilgi Yayınevi.)
Sistem'ln yeni martfetî—
Yirminci Yüzyıl, 'Sistem'in önce sebep olup son-
ra dağıtmaya uğraştığı 'totaliter devletlerin yûz-
yılı olmuştur; yirmibihnci yüzyılın ufukta göründüğü
şu sırada, yine 'Sistem'in marifeti, yeni bir devlet tü-
ründen bahsediliyor; bu yeni tür devlet 'totaliter'
değil, pekı va ne, 'Gbbaliter'! Ondan da söz edecerjiz.
http:// www. prizma.net tr/ A İLHAN
http-7/www.ada.com.trV-bilgiyay/yazar/ailhan.html