23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30ARALIK1997SALI CUMHURİYET SAYFA EKONOMI AvrupaBirliği'ne ahnmadangümrük birtiğinegirilmesinden herkes mhatsız Türkiyehakh konumdaMİNİBAŞ - Siz Yüksek Istişare Top- lantısı'nda (YIK) çok açık bir laf söyle- diniz, "Popülist politikalara artık biz fazla yüz vermek niyetinde değiliz" de- diniz." Bir yandan icraat yapar ya da ic- raatı destekJer görünürken seçime ha- zırlanan varsabilmelıdırier ki bu kez dev- ralacaklan büyük bir enkaz olacaktır" denildi. KAYHAN-Evet. MİNİBAŞ-Ahmet Be> enflas>ondan beslenen bir kesim olduğunu söyledi. Harta sermaye de bundan beslendi der- ken, Türkiye'nin büyük sermaye kuru- luşlan diyorlar ki " Biz buna artık izin vermek niyetinde değiliz". Yanuşanla- madıysam. KÂYHAN-Hayırtabii. MİNİBAŞ- Bu birazdaşuna bagjı de- ğil mi Muharrem Bev? Eğer toplumun geneli veya ağırlıklı olan kesimleri de si- zin gibi düşünüvorsa, yani biz oranında düşünce biçimini o düzeşe getirmediv- sek, nasd diyebiliriz ki istikrar pakerini uygulayaniara oy verin? Yani biraz ütop- ya olmuyor mu? KAYHAN - Bir kere şöyle düşünmek lazım. Burada bu sözün söylendiğı or- tamda birerken seçım söylentisi yaygın dolaşıyordu. Ikincisı. bugün bir hükü- mel çıkmış. Hükümetin ıçinde hükü- meti oluşturan partiler ve dışardan des- tek veren CHP var. Şu ana kadarbizim gördüğümüz, eko- nomide bir normalizasyon süreci oldu hükümetin değişmesi ile. Finansal sek- törde bazı olumlu adımlar oldu. Hazi- ne-Merkez Bankası protokolü gibi. Bü- tün bunlann arkasından şu anda sade- ce bir vergi reformu taslağı var ortada. Bunun vaİdt geçırmeden Meclis'e inme- si lazım. •Meclis'e güven yok' ASENA - tki senede 2 bin 364 yerde örgütlenmeye kalkmışız. Şimdı bunla- n atıyorum ıçersınden. Topu topu 263 tanesinde toplusözleşme yapmışız. 40 bin işçı atılmış bu dönemde. Şımdi bu 40 bin ışçıye ıstediğıniz reçeteyi anla- tın, dinlemez. Bu insanlarla, bu tepkili insanlarla hiçbir istikrar ortamını haya- ta geçiremezsiniz. MİNİBAŞ - Detnin- den beri siz iki kesim çok mutabakattasınız. Bri- fîngienle bir araya gelin- diğinde sorunlar hatta çözümlerde mutabakat ohıyor.Vatandaşın muta- bakatını soran da yok. Bizdemutabakat hepüst düzevde sağlanıyor. Si- yasilerarasında veyasen- dikalar ile işverenkr ara- sında. MAıNİSALI - tkinci- sınde bağlantı var. İkin- ci örnek bağlantılı. TEKÜL-tştedeprem orada... Dengeler ve yen- geler yukanda kanşıyor. MİNİBAŞ-Dengeler ve yengeleri ozaman na- sü aşağısı istiyor, siz de hiçbir sey söyİemiyorsu- nuz? Yani onlar diyor ki bizrazıyız,sendikaİardi- yor ki biz sizin için vürü- rüz. Fakat aşağKİakiler, birileri bizi yö- netsin, diyor. TEKÜL - Bu tür konulan bırazcık daha tabana yaymak gerekecek. Vatan- daşı yenıden vatandaş kımligı ile banş- tırmak gerekiyor. Hiç unutmayacağım, seçimlere girerken bir hanımefendi yol- da durdurdu, "An evladım. siz çok na- zik, çok cki bir hanımefendisiniz. Bu si- yaset pek aşağılık. pek iğrenç, ne işiniz var siyasette" dedı. Ben de hanımefen- dıyı kırmakpahasına. "Kusurabakma- yın, siz vakti zamanında yalılannızda oturup Münir Nurettin dinleyip, çer- keztavuğu yiyeceğinize. şöyie kapıyı açıp ucundan tutsaydınız, bu ülkede o sizin layık görmediğiniz adamlar orada ol- mazdı. Bırakın gireyim. Ben girevim. Siz girin. Öbiirü girsin" dedim. llle partiye gırmek değil bu, dediği- niz gibi başka dinamik- lerde birleşmek. Bakın birkesimin yukansı ile ilişkisi \ar. Büyük bir kesimin yok. Onun için yüzde 20. yüzde 80'ı yönetebilecek cürette geliyor Türkiye'de. MİNİBAŞ-Yani bir yanhş daha var. Biz si- yaseti Meclis'e girmek, syaset içindeaktif yeraJ- mak olarak görih oruz. Oysa hiç öv le dcğU. Tür- khede. 1980'de serbest dumuz işte ihracatm artacağk biziturizm gelirlerinin kurtaracağı idi. 1997 ile ilgi- li bunlarda çokfazla gerçekleşraedi ama son aylarda ufak tefek kımıldamalarla belki 1998 ile ilgili hi bir imaj çizebilk riz. GB ile tnüthiş bir ithalat pattaması yaşandı. Aslında beraberinde de tekstil sektörü atıl kapasite kurbanı oldu. Biünçsiz yaûnmlar yüzünden birçok iplik fabrikası kapandL Ya da yüzde 50 kapasite ileçalışıyor. Türkiye'nin tekgü- vendiği tekstü-konfeksiyon. şuandaken- di içinde de bir depremi yaşıyor. Güm- rük birliğinc davul zurna ile girdik. Erol Hoca da bu 6 Mart tarihini hep bir ve- sa>vtolarakdeğerlendirdi. Bu sürccinya- rattığı bir ithalat patlaması var. Bilmi- yonun Muharrem Bey benimle ne ka- dar hetnfikir olacak,amabence biraz bu krizin,bütün bu uluslararası krizdeki bi- rikimin. sermaye stoklannın eritihnesi açısından da yaran ol- du. Şimdi Türkiye'nin başka seçeneği •»ur mry- dı ki 1997 partakgeçsiıi? Yani gümrük birliği dı- şında başka seçeneği var mıydı? Çünkü bize GB siyasiler tarafindan Av- rupa Birliği'ne girişin sanki son aşaması ola- rakdikteedidiodönem- de. MANİSALI - Şimdi herşeyin bir mantığı vardır. Sporyapar- ken de koşmanın mantığı vardır. Bunu belirli bir hesap kitap üzerine oturtma- nız lazım. Genel ilke doğru olabilir. O ilkeyi 100 metrede mi 400 metre de mi koşacaksınız ona göre uygularsvnız. Tür- kiye'de bu yapılmadı. GB anlaşması so mut olarak Türkiye'de uygulama, eko- nomi bakımından bizim yaranmıza bir şey getirmedi. Eğer cevabın bir kısmı ise ihracat açısından bir şey getirmedi. Çünkü zaten Avrupa bize kapılarını taa 1971 yılında açmıştı. Beklenen para bakımından hiçbir şe\ getirmedi. Sadece bazı mevzuata uyum çalışmalan konusunda olumlu etkılen oluştu. O zaten bizim kendi hakkımız. Ama eğer Türkiye ile AB arasında da- ha önceki bazı taahhütlerle ilgili olarak ekonomik ilişkılerin geliştirilmesi iste- sı olabilir mi? MANİSALI - Mesut Yılmaz'ı niye eleştirdik anlamıyorum ben. Adamca- ğız şunu söylüyor. Benım konumumu netleştirin, diyor. Türkiye senin özün- de nedir? İn miyım ben cin rrayim senin gözün- de? Aday üye değilım diyorsun. Av ru- pa Konferansı diyorsun. içi bomboş. Kahve içmek için şunu şunu yapman ge- rekir, diye öyle bir dayatma gösteriyor- sunki 19. yüzyıldatngiltere'ninHindis- tan'a yapacagı dayatma gibi. Yani baş- ka iki uygar ülke arasında dayatma ol- sa çok korkunç şeyler olur. Eşıt düzey- deki Fransa ile Almanya, ABD ile K.a- nada arasında böyle bir dayatma olsa. yahut Japonya ile Güney Kore arasın- da... Olmaz böyle şey. Yılmaz. asgari söylenmesi gerekenı söyledi. Çeşitli çevreler ilişkileri kestiği için karşı çık- MA TM. anisalı: 6 Mart belgesi keşke kamuoyunda madde madde tartışüsa ve insanlar ne olduğunu bilseydi, anlariardu İnsanlar bunu, Avrupalûık, Atatürkçülük, laiklik diye, ilgisi olmayan bir biçimde satıldığı için, özellikle o günkû başbakan ve yardımcısı tarafindan kamuoyuna yalan söylendiğı için, bazı özel sektör kuruluşları tarafindan da bu destekJendiği için... Dolayısıyla 63 milyon yamlüldu tılar. KAYHAN - Ben aynen buna katılınra TEKÜL - Mutabakat sağlanmadığı ıddiası var. MANİSALI - Efendim ilgisi yok. Sa- kın ınanmayın. KAYHAN - Ben ABnin son zırve- sinden sonra hükümetin tavnnı olumlu buluyorum. Çünkü sıyasi perspektif ve- rilmeden siyasi diyalog nasıl olur? En mühim konu bu. Aynca Türkiye'nin si- yası ön şartlan nasıl olur? Burada tabii hükümetin tutumunu \e "Bana siyasi perspektif vermezseniz sizink siyasi ko- nulan sadeee ikili düzeyde yürütürüm" demesini ben doğru bir tavır olarak de- ğerlendıriyorum. BuradayalnızGB'nın çeşitli kısıtlayıcı maddeleri vardır. Ola- bilir. MANİSALI - Olabilir değil, vardır. yapbğunız yanhş oradaydı. Yani söyle- dikleriniz hep siyasi çerçeve içindegklen, ama dönüp içeri baküğınr/ zaman üre- tim yapısında çok fazla da değişikliğe neden olmayan veyahut rekabeti o dü- zeyde ortaya koymayan bir pazar görü- nüyor. 1V1ANİSAU -1980'e kadarekonomik. tıcari, mali baktık. 80'den sonra politik ekonomik şeyler üst üste bindi. Hem içerdehem Brüksel'de. Özellikle Maast- ncht'ten sonra... MİNİBAŞ-SaymAsena.sendikaa ola- rak GB sürecinin en çok sizi etldlemesi lazım. Hem işsizlik açısından önemli hem de kurallar başla>ınca belki üreti- min örgütlcnmesinin biçimi halen değiş- memişbüeolsaodoğrultudadeğistiği an sendikalarm durumunun neotâcağıaçı- sından_ Tiirk sendikacıhğı böyle birha- arlık içinde mi? — — — ASENA-GB an- laşması yapıldığı sı- rada DİSK. olarak bir iki temel nokta- ya işaret ettik. Bir tanesi GB'yi tek ba- şma bir olgu olarak ele alamayız. lkinci bir şey daha sapta- maya çalıştık. dedik ki bu sorun bu ülke- de yanlış tartışılı- yor. Kapalı odalar- da ve bilgiler doğru düzgün açıklanma- dan tartışılıyor. MANİSALI-Ne açıklanması, sakla- narak tartışılıyordu. ASENA - Evet. Burada da hata yap- tığımızı düşünüyorum. Bir üçüncü şe- ye daha işaret etmeye çalıştık. Dedik ki bu süreçte eğerbu ülkenin doğrudan bu ekonomik pazarabakan gözleri, işveren- leri, hükümeti şöyle düşünüyorsa, biz bu- raya bastınlmış işçilik ücretleriyle Av- rupa'nın bir anlamda taşeronu olarak gi- reriz. Burada bir yan sanayisi, taşeronu gibi çalışınz. Ve bundan dolayı çok cid- di iktisadı çıkarlar elde ederiz diye ba- kıyorsa bu geçici bir olaydır. Böyle var olunamaz orada. Rekabeti gerçekten istiyorsa ülke, da- ha farklı bir yerden kurmalıdır dedik. Bir noktaya daha işaret ettik, dedik ki eğer J\ayl'han: Karşı taraf GB konusunda ekonomik yükümlülüklerini yerine gea'rmedi Sadece Yunan vetosu ile engellenen finansal yardımda değil Mallann serbest dolaşımında da, bühassa tekstil sektöründe çeşitli engellemeler var. ruyor idıyse sadece gümrükler sıfirlanır- dı. Çok ılgınçtir. Bir şey gözden kaçı- yorTürk kamuoyunda. Bunu sağ, sol ve medya da kaçınyorgözden. Kardak kri- zinde AB'den ilginç bir karar çıktı. Siz Kardak'ta başka bir üyenin ve AB'nin toprağma tecavüz ettiniz. 62 milyon do- lann onun için askıya alınması gerekir, diye AB Parlamentosu'ndan yazın bir karar çıktı. Biz AB'yi bubelge ile hem savcı hem hâkim durumuna getirdık. Amaç tam üye oluncaya kadar ilişkileri geliştıımek, sı- nırlan açmak. Bu yanlış yoldu. AB ala- bileceği her şeyi benden aldı. Pazar aç- mak ikinci planda bana göre. Dış tica- ret politikamı tek yönlü olarak kendisi- ne bağladı. Mesela orada ışsizliği azaltmak için Hollanda, Fransa ve Almanya'da geıek- ^^^~^^™" 1i olan birmevzuat de- ğişikJiği vardır. Onun uzantısı GB'ye gidi- yordur. Onlar çıkartır bu karan. Ama istih- dam politikam açısın- dan bana ters düşebi- lir. Türkiye hiçbir ye- re girmedi aslında. Türkiye üçüncü bir ül- kedir. Bugün Türkiye, Brüksel'in gözünde Mısır, Ürdün, Fas ve Norveç neyse odur. Biz yükümlülükleri piyasaya girerken "Niye tüketici yasa- si yok" diye hesabını sormadı. İşveren- ler de Rekabet Yasası'nın hesabını sor- madı. Yani 16 sene sonra düşünükiü. Bir Rekabet Yasası çıkıyor bir ülkede. Onun da kurulu iki buçuk senede ku- rulacak. KAYHAN - Bu konularda ümitsiz ol- mamak lazım. Geçenlerde bin bir ista- tistik söyledi. Türkiye'deki demek ve va- kıf sayısı anonim şirket sayısından faz- laymış. MtNİBAŞ - Aynı derneğe 5-10 kere ü ^ i z . Şimdi ben başka noktaya gel- mek istiyorum. Birkaç tanetemelsonın varekonomikaçıdan baklığnruzda Umu- uygulayacağtmızı belirttik. Zaten 6 Mart belgesi keşke kamuoyunda tartışılsa böyle toplantılarda ve madde madde ne olduğunu bilseydi insanlar, anlardı. Insanlar bunu işte Avrupalılık. Ata- türkçülük, laiklik diye, ilgisi olmayan bir biçimde satıldığı için. özellikle o gün- kübaşbakan ve yardımcısı tarafindan ka- muoyuna yalan söylendiği için. Iktisa- di Kalkınma Vakiı (İKV) gibi bazı özel sektörkuruluşlan tarafindan da bu des- teklendiği için... Dolayısıyla 63 milyon yanıltıldı. Belgelerelimdedir. MİNİBAŞ - Hocam. o zaman şu son restleşme de belki bir üçüncü ülke ko- numunadüşmekten kurtulmanuı çaba- ASENA - Olmak durumundadır. KAYHAN - Şunu şöyle koymak la- zım. Bunu bir yerde ilk senekı ithalat- ihracat dengesıne getırirsek çeşitli se- beplerle doğrudur. 5 milyar dolar aleyhimize bir ani ti- caretaçığı... Fakat 1997 yılınabakarsa- nızbu stabilize olmuştur. Aleyhtebirde- ğışim yoktur. Türkiye zaten bütün tica- n partnerleriyle ticaretinde açık veri- yor. Amerika'run dış ticaret fazlasi ver- diği nadir ülkelerden biriyiz. Dış tica- retimizin ithalat-ihracat yönünden aşa- ğı yukan yansını AB'yle yapıyoruz. Ben burada şu faydalan da görüyorum. Dünyanın en büyük tüketici pazan ile bu tip bir kurumsal ilişkinin Türkiye için yararlı olduğuna inanıyorum. Çün- kü böyle bir pazar Türkiye'ye açık. Türk yatınmcısı için de bu pazara dö- nük yatınmlan gerçekJeştirmesi yönün- den elinde bir kozdur. Ancak ekono- mik yükümlülüklerini Türkiye çok bü- yük ölçüde yerine getirmiştir. Karşı ta- raf GB konusunda ekonomik yükümlü- lüklerini yerine getirmemiştir. Hükümetin tavrı olumlu Sadece Yunan vetosu ile engellenen finansal yardım paketinde değil. İçer- de mallann serbest dolaşımında da, bil- hassa tekstil sektöründe çeşitli engelle- meler var. Dolayısıyla Türkiye burada ekonomik olarak haklı konumdadır. Benim burada işaret etmek istediğim bir tek şey var. Türkiye alternatifi sade- ce ona sırt çev inp başkalany la çalışma olarak. adeta slogan olarak kullanılıyor. Türkiye zaten dış ticaretini çeşitlendir- mek zorundadır. diye düşünüyorum. Bu onun pahasına olur diye değerlendir- memek lazım. MİNİBAŞ - Peki şöyle bir sorun çık- madı mı? Belki de öyle bir yanlış vap- madık mı? Biz hep bu Avrupa Birliği'ne ve gümrük birliğine bütün olarak bir pazar sorunu olarak yaklaştık. KAYHAN - Hem öyle hem değil. MİNİBAŞ - Belki de bugüne kadar böyle bir sürece gidiyorsanız. bu ülke- de olmayan bazı kurallan getirmeniz lazım. Demokratikleşme açısından ve- saire açısından. Bundan bir yıl sonra Frederich Ebert Vakfi'nın bir toplantı- sı oldu. tşçiler açısından gümrük birli- ği ne getirdi, ne götürdü tartışması ya- pıldı. Türk-lş'ten bir arkadaşımız da geldi. tkimiz de birbınmızle hiç konuş- madan şunu söyledik: Hiç bir şey getir- medi. GB öncesinde yaşanan süreçte çok cid- di bir istihdam daralması yaşadık. GB'ye hazırlanan sanayi ücretlerini bastırdı ve otomasyonu devreye soktu. Bizim üze- rimize öylesine bir bastı kı GB'nin bir yıllık dönemine baktığımızda 'Şu kadar insan işsiz kaldı" dedirteeek bir tablo çıkmadı ortaya. Çünkü GB öncesinde bunlar yansımıştı zaten. Türkiye elekt- ronikte çok gelişkin du- ruyor. lyi ama Türki- ye'de Teletaş diye bir işletme vardı. Şu anda sadece saha mühendis- lıği yapıyor. GB, AB böyle olacak ise ister girelim ister girmeye- lim. MANİSALI-tstergi- relim ister girmeyelim demeyin arada fark var. ASENA - Söylemek istediğim şu. Işletme- lerbile kendileri açısın- Asena: Gümrük birliğine hazırlanan sanayi, işçi ücretlerini bastırdı ve otomasyona geçti GB'nin bir yıllık dönemine bakınca 'Şu kadar insan işsiz kaldı' denilemedi GB öncesinde bunlar yansımıştı zaten. dan stratejik planlamalan yaparken, bu ülkenin ekonomik yaşarruna bakmıyor- sa, siz davTanışlannızı sadece genel ta- ahütlerle gündeme getiriyorsanız yürü- mesi mümkün değil. Tekstil sektörü ve rekabet dediğıniz zaman bunun anato- mısıni planlamanız lazım kı bunu gör- müyorum. MANİSALI - Sıstemi yerli yerine oturtup. tartışmak gerekiyor. Ikincisi, sizin söylediğinız hususlar daha çok konjonktürel hususlardır. Binanın te- mellen yerine oturtulmamış ise statık he- saplan baştan yanlış vapılmışsa birpen- ceresini ıstediğimiz kadar cilalayalım, duvar yerinde durmaz. Şimdi konjonk- tür, o kadar önemli değil. Dış ticaret açığı da önemli değil. Ben en pahalı pi- yasaya sıfir gümrük uyguluyorum. Oto- mobil Japonya'dan geldiği zaman yüz- de 32.5 vergi uyguluyorum. Alman- ya"dan gelene yüzde sıfır. Ne oluyor? Japon arabası yüzde 30 daha ucuz bi- le olsa 2 puan fark olduğu için ben Al- man arabasını almak zorunda kalıyorum. Aradakı yüzde 30'luk dövizi ben denı- ze döküyorum. Israf. En pahalı pazara sıfir gümrük uyguluyor. İktisat mantı- ğında, herhalde itiraz etmezsiniz, bunun bir siyasi gerekçesi olabilir. Ben fedakarlığı yapardım. Niye ya- pardım? Tam üyeliğe sokacak. onun avantajlan var, Avrupa Devleti statü- sünde olacaktım. O zaman dövizimi de- nize atardım. Peki niye kandırıldık?' TEKÜL - Peki niye kandınldık ho- cam? Deniz Baykal da benim progra- mımda gümrük birliğine girişin AB'ye alınmamızın değişik ve tatlı bahanesi ol- duğunu söylemişti. MANİSALI-Yerden göğe kadar doğ- rudur. Gümrük Birliği, AB açısından son noktadır. Dikkatli okuduysanız In- gilizce metninde onu söyler. Türkçeye çevirilerinde.ufak bazı modifıkasyonlar yapılmıştır, anlaşılmıyor. Bu son saf- hadır diye söylendi. Metni okuduğu- muz zaman, noktayı koydum. Türkiye ile Avrupa arasında imzaladığımız 6 Mart belgesi kendi içinde derinleştirir ama tam üyeliğe götürmez. Bitti diye söylüyor. MİNİBAŞ -1997 yıhm tek cümle ile değerlendirir misiniz? TEKÜL- Bir musibet bin nasihattan iyıdir. Bu durumu siyasal ve ekonomik açıdan da yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz. 1997 ilginç bir yıl oldu. Yeni yılda ekonomik olarak hesabımızı doğ- ru yaparken, biz kadınlar ailenin içişle- ri ve maliye bakanlanyız. Hesap sorma konusunda da biraz temkinlı, iddialı, kararlı ve hatta yararlı olmasını diliyo- rum. ASENA - Ankara'ya yürürken 1998 açısından kara tablo çizmek mümkün. Yürüyüşümüz esnasın- da yaptığımız tespitler var. Toplum artık bu gömleğin içerisine sı- ğamadığmın farkında ve yırtmaya uğraşıyor. Bu bana 1998 için umut veriyor. Sorunlanna sa- hip çıkma açısından top- lum bir adım atmış du- rumda. Bunu geriye doğru çekmek niyetin- de değil. KAYHAN - Siyasal ve ekonomik reformlar konusunda yalnız va- tandaş değil. tüm ku- rumlar hesap sormalı. Optimist bir tabiatım var. Bana göre sorunlar konusunda mutabakat bu kadar elle tutulur ol- mamıştı. İşçı ve işveren örgütlerinın bir araya gelerek tartıştıklan bir dönemdeyiz. Bundan ıyı şeylerçıkarmak hak- kımız ve gözler de üzerimizde. Hesap sormanm toplumda birinci planda oldu- ğu bir ortamda neden umutlu olmaya- yım? Barıs dolu 1998 MANİSALI - Biraz pratiğe ihdirge- diğimiz zaman hükümet bana göre ka- rarlı ve samimi görünüyor. Eğer vergi- ler konusunda istedikleri kadar değil de kısmen başan sağlarlarsa, IMF'den ye- şil ışık yakılıp fon gırişi olursa, özelleş- tümeden 2-3 milyar dolar kadar ek kay- nak sağlayabilırlerse çok iyimser bir gözlükk enflasyon yüzde 50'ler dola- yına çekilebilir. TÜSlAD'dan benim bir isteğim var. Medya tekelinin demokrasiye zararla- ^——^^— n konusunda raporha- zırlamalı. Türkiye - Avrupa ilişkilerine yö- nelik olarak mutfakta ne olduğunu gösteren bir çalışma yapmalı- lar, ben bunu bekliyo- rum. MİNİBAŞ-1997'vi degerlendirip 1998'e depencereaçok. Mak- ro ekonomik dengele- rin sağlanmasının, si- yasi >apıdaki süreklili- ğin teminaünın veril- mesüıe de bağtı oldu- ğu tespiti yapıldı. Aynı zamanda kesim- lerin srvasi destekleri verebilmesinin de siyasi f>erspektiflerin oluşturulmasuıa bağlı olduğunu vurguladık. Bunun için sermaye ve cmek kesimterinin kendüe- rini küreselleşme denilen düzenJemeve göre yapılandırması gereki>or. Vatan- daş Leyla Tekül'ün devimhle, şiddetin toplumun hiçbir kesiminde var olmad>- ğı, banş dolu bir 1998 istiyoruz. Umu- dumuz ondan yana. Hepinize "Yuvar- lak Masa Toplantısı" na kanldığınız için Cumhuriyet gazetesi adına çok teşek- kür ederim. ÜTTİ İŞÇtNİN EVREMVDEN ŞÜKRAN SONER Genetik Çağ Genetik, biyoloji uzmanlan gelecek yıla, yüz- yıla, genetik biliminin damgasını vuracağını an- latıyorlar. Sadece geçen y,lm bilim alanındaki bu- luşlan büyüleyici, bir o kadar da ürkütücü boyut- larda. Insanlığın bütün önyargılannı, inançlannı altüst ediyor. Ruhun bedenden öyle de ayn ol- madığını ortaya koyuyor. Örneğin kleptomani, hırsızhğın genlerden ge- len bir hastalık olduğu ortaya çıktıktan sonra, genlerinde hırsızlık eğilimi olanlann yönetimden, para kaynaklanndan uzaktutulması gerekiyor. Ya da genlerinde saldırganlık, suç eğilimi olanlan, ik- tidar erkinden uzak tutmanın yollannın bulun- ması, buna göre demokrasi kavram ve anlayışı- nın tamamen değişmesi gerektiği anlaşılıyor. Bilim ınsanlan, bu gelişmelerin mutlaka insan- lıktan yana olacağına ilişkin olarak çok umutlu- lar.. şimdiden siyasetçilerin, bilim gücünü elleri- ne geçırebilecek kötü niyetlilerin verebilecekleri büyük zararlann kaygısını taşıyorlar. Toplumlan din ve ırkçılıkla uyutup, kolay yönetmenin gücü- nü elde etmiş siyasetçilerin, genetik bilimindeki bugünkü düzeni temelden altüst edecek geliş- meler karşısında paniğe kapıldıklannı ve çalışma- lan engellemeyi seçtiklerini vurguluyorlar. Kurgubilim filimlerindeki iyilerle kötülerin sava- şı gerçek oluyor ve kötülerin kazanması, gen bi- liminin silahlannı ele geçirmesi olasılığı da insan- lığı ürkütüyor. Ülkemizde siyasetçinin, Meclis'teki koltuklara servet harcayıp, bu alanda üniversitede eğitim yapan öğrencilere yıllık 500-600 bin liralık bir har- cama öngörmesi sadece bir aymazlığın mı, yok- sa önceliğin mi göstergesi? Türkiye'nin, genetik bilimindeki gelişmeleri elinde tutan, 47 ülkeden katılımla oluşan ortak bilimsel çalışma grubunun dışında kalmasının bedelini algılamak, sorgula- maktan öylesine uzaktayız ki.. İnsan genlerinin tümü ile denetim altına alına- cağı yılların çok yakın olduğunun bilim insanla- rınca açıklandığı günümüzde, yine genetik bili- minin kanrtladığı verilerie düzenimize, siyasetimi- ze şöyle bir göz atmaya ne dersinız? Genlerinde hırsızlık, suç eğilimi olduğu kanıt- lanmış parti liderlerini, sendika başkanlarını bile bile başımızdatutmanın anlamı ne? Parmak kal- dıran milletvekili, partili delege, onaylayan parti tabanı, oy veren işçi delege, destekleyen işçi, ya da en azından sessiz seyredip, bu insanlann elin- de iktidann kalmasına yardımcı olanlar ne demek istiyoriar? "Helalıhoşolsun.. varsınyesinler, suç işlesinler.. yeterki bize de küçük birpay düşür- sünler.."mi? Genetik bilimindeki özellikle 1997 yılında sıç- rama yapan gelışmeler, insanlığın, ülkelerin ka- çınılmaz, bir an önce iyiler ve kötüler hesaplaş- masına girmeleri gerektiğini, kötülere iktidar gü- cünü veren düzenlerin acele ortadan kaldınlma- sı zorunluluğunu ortaya koyuyor. Yoksa kötüle- rin kötülerle ittifakından oluşan egemen, iktidar, güç ağı, insanlık için bir karabasan düzeni pe- kiştıriyor. Türkiye; hırsıziıklan, kötülükleri tescil edilmiş li- der kadrolar eline, kötü, kirli siyasetçi, sendika- cılara teslim edildiği sürece, işler giderek sarpa sarıyor. İnsan haklan, demokrasi, hukuk düzeni, yargı bağımsızlığı.. hak getire.. kötülerin iyileri kovması kuralı yaşamın her alanında geçerli ola- rak, siyaset, sendikal yaşam, bürokrasi, adalet kadroları, polis gücü.. her yerde, her şey.. ama her şey kiıiiliğe, suça bulaşıyor. Ülkemizdeki karabasanın, çelişkinin yansıma- sını Çankın E Tipi Kapalı Çezaevi'nden, 16. ko- ğuştan Mahmırt Yılmaz, ÖzgürTüfekçi, Bülent Karakaş, A. Aşkın Doğan ve M. Murat Kalyon- cugil'den gelen bir şiir ve yeni yıl kutlama kartı ile noktalamaya ne dersiniz? "Böyle çoklar böyle azlardan/Hiç böyle çok korkmamışlardı./Böyle çoklar böyle azla- ra/Hiç böyle çok borçlanmamışlardı./Böyle çoklar böyle azlann kâr hırsına/Hiç böyle çok ölmemişlerdiVBöyte çoklar böyle azlar »çin/Hiç böyle çok çalışmamışlardı. Biz böyle çoklar için eşitlik, özgüıiük, banş is- tedik. Yeniyılın emeğin ve onurun yılı olması di- leğiyle. Yeni yılınızı kutluyoruz." 1998'de; çetelerle, işkencecilerie, hırsızlığı, ya- lancılığı, kötülüğü tescil edilmiş siyasi parti, sen- dika başkanı, yönetim kadrolan ile hesaplaşma- sını bilen bir Türkiye, bir toplum dileği ile.. gene- tik çağa hazırlanmasını öğrenmeye başlamış, kötülüklere teslim olmama savunmasını geliştir- miş bir Türkiye umudu ile nice güzel yıllara.. KISA KISA... KISA KISA... • TÜRK-İŞ, işsizlik sigortası yasası ile ilgili çalışmalan olumlu karşıladığını belirtti. Türk-İş tarafindan hazırlanarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na gönderilen raporda, 194O'lı yıllardan bu yana tartışılmakta olan ve halen 40 ülkede uygulanan işsizlik sigortasının, Türkiye'de de kurulmak istenmesinin olumlu bir gelişme olduğu kaydedildi. • SETBtR (Türkiye Süt, Et. Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği) Başkanı Ahmet Arsan, tanm ve hayvancıhk alanında başansız bir yıl yaşandığım ileri sürdü. Arsan. "'1998 yılında ülkemizin en temel sorunlannın başında ha^ancılığın teşvik ve yönlendirilmesi gelmelidir" dedi. • ÇALIŞMA ve Sosyal Güvenlik Bakanı Nami Çağan. SSK için ek önlemler alındığını bildirdi. Çağan, devletin SSK'ye yüzde 10 prim ödemesi ve sosyal yardım zammının gösterge tablosuna eklenmesinin öngörüldüğünü belirtti. • İSTANBUL Ticaret Odası (İTO) Başkanı Mehmet Yıldınm. hükümetin 8 yıllık temel eğitim dışında diğer sorunlara tam anlamıyla el attığımn söylenemeyeceğini bildirdi. Yıldınm, 1997 yılını ülkenin ekonomik ve toplumsal gelişimine katkısı açısından 'kayıp bir yıl' olarak nitelediğini belirtti. • IMF Türkiye Masası Şefi Martin Hardy başkanlığında bir heyet, 12 Ocak Pazartesi günü Türkiye'ye geliyor. Ankara'da Hazine Müsteşarlıgı, DPT, Maliye Bakanlığı ile Merkez Bankası temsilcileri ve ekonomi üst düzey yetkilileri bir araya gelecek. • EMLAK BANKASI, bankanm rekJam ajansı seçme hakkını usulüne uygun olarak gerçekleştirdiğini ve daha uygun teklif veren ajans ile çalışmayı kararlaştırdıklannı açıkladı. • KOÇ Holding, Bozkurt Mensucat Sanayi AŞ'nin makine parkı ve stoklannın satışı konusunda KİPAŞ firmasıyla görüşmeler yapıldığını, ancak hisselerin satışının söz konusu olmadığını bildirdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle